Zaman Yolculuğunu Araştırma Merkezi © 1998 Cetin BAL - GSM:+90  05366063183 -Turkey/Denizli 

 Teleportasyon mümkün mü?

                                         

Işınlama, bilimkurgunun sıkça ele aldığı bir konu.Bir çok filim ve kitapta rastladığımız '' bir cismin iki nokta arasındaki mesafeyi ışık hızında ya da  bir anda katetmesi'' kavramı olan teleportasyon  şimdiye kadar pek ciddi biçimde tartışılmamıştı.Ancak bazı bilimadamlarının yaptıkları açıklamalar ''uzaktan taşımayı'' en sonunda  teori mertebesine yükseltti.

Yüzyılın dehası Einstein'ın bile ciddiye almayıp inceden alaya aldığı teleportasyon, ne saçmalık ne de mucize.Ülkeler üstü bir fizik teorisyenleri grubu, teleportasyona kuantum mekaniği dahilinde bir açıklama getirdiler.Henüz trafikten kurtulup kurtulamayacağımız belli değil.Ancak ileride işe geç kaldığımızda mazeret bulmak biraz daha zor olacak gibi.

             

''Scotty, bizi ışınla...''

Kaptan Kirk'ün bu emri üzerine, geminin bilim subayı Scotty, önündeki kırmızı düğmeye basar.Kaptan ve kurmayları, üzerinde durdukları daire içinde önce parlak noktalar haline gelirler, daha sonra da bir ışık demeti  ardında kaybolurlar.Teleportasyon başarıyla gerçekleşmiştir..Bir kuşağın hayellerini süslemiş  olan Uzay Yolu dizisinde görmeye alıştığımız bu işlemin günümüz dünyasında gerçekleşip gerçekleşemeyeceği konusunda çok şey yazıldı, söylendi.Hatta ilkinin hemen ardından ikincisinin  de vizyona girdiği ''Sinek'' ( The Fly ) isimli kurgu bilimde, teleportasyon sırasında olabilecekler için çeşitli fanteziler bile üretildi.Ancak bilimsel temelli bir çalışmanın yapılabilmesi için 1993 yılının  mart ayına kadar beklenmek zorunda kalındı.İki Amerikalı, bir  İsrailli bir Kanadalı ve Fransızdan oluşan ülkeler üstü, fizik teorisyenleri araştırma gurubu bu konunun üstüne gittiler.

İş başa düşüyor...

Böylesi bir konunun tamamıyla komik olarak karşılanmasına aldırmayan bu gurubun birinci çıkış noktası, insanlara başta yapılması imkansız ve komik gelen bir çok bilimsel olgunun zamanın ve tekniğin ilerlemesi ile gerçeklik kazanmasıydı.İkinci ve en önemli unsur ise, bu teorinin gerçekleşmesi halinde kazanılacak olan enerji ve zaman tasarrufunun büyüklüğüydü.Örneğin Rusya'da  bir petrol kuyusundan çıkarılacak olan ham petrolün bir gemiye aktarılıp Akdeniz'e gönderilmesi ve oradan da Amerika'da bir petrol rafinesine  ulaştırılması sırasında  harcanacak  güç ve zaman kaybını, teleportasyonla hemen hemen sıfıra indirebilmek, tekerlekten sonra insanlığın elde edebileceği en büyük başarı olabilirdi.

Sanıldığı  gibi değil

Bütün zamanların en büyük buluşu olmaya aday bu teorinin, boyutlarla ilgili bir yanı var.İlüzyonistlerin  yaptığı gibi, bir  eşyayı kaybedip, daha sonra fiziksel olarak o kadar kısa bir zamanda gitmesi imkansız.Bir başka mekana göndermek, teleportasyonun tam karşılığı olarak veriliyor.Ancak, bilim kurgu senaryoların söylemini kullanan bilim adamlarının fizik ötesi konulara saplanıp kalmış olduğu konusunda bazı tereddütler var.Buna bilim adamlarının yanıtı çok kesin: Kesinlikle fizik ötesi bir şey üstünde çalışmıyoruz.Hepinizin okuduğu kitaplar ve gördüğünüz filimlerin aksine canlı hiç bir varlığı hatta hücreyi bile teleportasyona  sokmak mümkün değil.

Çözüm: kopyalama

Bu çalışmayı başlatan bilim heyeti, bir parçacığı, belirledikleri bir başka yerde yeniden  şekillendirme konusunda ciddi çalışmalar başlatmışlar.Yani taşınan bir madde  değil onu oluşturan bilgiler bütünü.Bir başka deyişle maddenin yok edilip, kablolardan geçirilerek bir yerde yeniden madde haline getirilmesi değil, onun fotokopisini oluşturacak bilgilerin taşınarak  bir başka yerde daha kullanılması.Bu bağlamda günümüzde neredeyse evlerde dahi kullanıma girmiş olan faks cihazı bir teleportasyon aleti sayılabilir.

Ya ışık hızı?

Bilim adamları bir maddeyi ışık hızına yakın bir hıza ulaştırmayı zaten uzun zaman önce değişik metodlarla gerçekleştirmişlerdi.Sorun ışık hızına ulaşan bir maddeyi enerji haline geldikten sonra tekrar madde haline getirebilmekte yatıyordu.Zaten fiziğin değişme yasalarının çoğu da bunun imkansızlığını kanıtlamakta.Amaç, Heisenberg katsayısı olarak adlandırılan bir sayıdan düşük bir benzeşme oranıyla baştaki ana maddenin bir kopyasını yeniden yapabilmek.

Ne varsa Kuantum'da var!

Kuantum mekaniğinde ne kadar ileri gidilmiş olunursa olunsun, küçük parçacıklar hakkında bilinmeyen pek çok şey olduğu kesin.Bir maddenin en küçük parçacıklarının tam olarak ne olduğunu veya neye benzediğini söylemek zor.Kuantum teorileri, en azından maddenin ''nasıl olabileceğini gösterecek ihtimal hesaplarının'' yapılabilmesini sağlıyor. Yani ufak parçacıkların nasıl olduğunu tam olarak açıklayamayan fizikçiler, onun nasıl olabileceği konusunda ihtimal hesapları yapıyorlar.Bir parçacık  için ''içeriği şu veya bu maddedir'' gibi peşin bir hüküm yürütmek çok zor.Zaten araştırma yapan grup da önlerindeki en büyük engelin bu olduğunu söylüyor ve bundan yakınıyorlar.

İkiz Fotonlar

Ancak bilim adamlarının yine de lleri kollarının bağlı olduğu söylenemez.Ortaya EPR çiftleri adı verilen bir teori atılmış.Bu teoriye göre hızlandırılmış atomlar, enerjinin bir kısmını iki foton birden kaybederek bırakıyorlar.Ortaya çıkan bu fotonların birbirinden bağımsız bir karekterleri yok, ve genelde benzeşiyorlar.EPR çifti diye adlandırılan bu fotonların aralarındaki uzaklık ne olursa olsun birbirleriyle olan bağıntıları değişmiyor.Kuantum fiziği de bunu doğruluyor.

Duygusal bir bağ

İşte bu noktada bilim algı mekanizmasına meydan okuyor.Bu ikiz fotonlar arasında milyarlarca kilometre de olsa, birinde yapılan bir işlem ötekine de yansıyor.Eğer bilime biraz romantizm katılacak olunursa bu işlemin daha kolay anlaşılabilmesi mümkün: Kardeşlerden birinin, polarizasyonunda bir değişiklik yapılırsa, diğer kardeş  de buna dayanamıyor ve tıpkı beraber yaşadıkları eski güzel günlerdeki gibi, yeni biçimini almaya yöneliyor ve polarizasyonunu değiştiriyor.Ne yazık ki araştırmacılar, henüz fotonlardaki bu güzel hisleri su yüzüne çıkarabilecek kadar temiz kuantum duygusallığına sahip değiller.

Çok hızlı değil, ''anında.''

Fotonlar arasındaki bilgi alışverişi ''an'' diye adlandırılan, ışık hızını aşan bir sürede gerçekleşiyor.Kaldı ki henüz ışık hızının yakınından geçebilecek bir çabukluğa bile sahip değil fizik bilgimiz.Ayrıca fizik kitaplarında ''an'' diye bir kavramın varlığından söz edilmiyor.Bu çıkmazdan kurtulmanın tek yolu bu foton çiftini  birbirinden ayrı iki madde olarak değil, arasındaki uzaklık ne olursa olsun bir bütün ''EPR''  olarak kabül etmek.Çünkü bu iki fotonu birbirinden ayrı olarak kabül edecek hiç bir kanıt yok elimizde.

Einstein bile yanılmış

Kimse  bu açıklamaların kolay kabül edilir ve anlaşılır cinsten olduğunu iddia etmiyor.Einstein gibi bütün çılgınca fikirleirn ardından koşan biri bile bu iddiaları kabül etmeye, üstünde araştırmalar yapmaya yanaşmamış.Alaylı bir üslupla yaptığı eleştirilerde bu parçacıklar arasında bir telepati olduğu iddiasını savunmuş.Rölativitenin babası, bu parçacıklar arasında bazı benzerliklerin olabileceğini, ama kuantumun bu benzerlikleri anlayamayacağını savunmuş.Einstein'e  göre, insanları bu tip önyargılara iten onların bu konu hakkındaki bilgisiyliğiymiş.Daha iyi bir teori olmadığı bir yerde, eldeki tek teori bu olduğundan insanlar buna inanmak ve bu teoriden yola çıkmak zorunda kalmışlar.

Garip ama gerçek!

Ne yazık ki Einstein  EPR parçacıkları  arasındaki muhteşem uyumun kanıtlandığını görecek kadar uzun yaşayamadı.EPR fotonları arasındaki bağıntı iki kere ikinin dört etmesi kadar gerçek.

Teleportasyon kontekstine gelinecek olunursa... Einstein gibi bir dehaya karşı büyük bir zafer kazanan kuantum, bunu teleportasyonda kullanmak istedi şüphesiz.Madem ki EPR  çiftleri birbirlerinde oluşan değişiklikleri zaman ve mekanlar ötesi bir hızda aktarmayı başarıyordu, öyleyse teleportasyon işlemi başlayabilirdi.Öncelikle, EPR çiftlerini biribirinden ayırmak gerekiyor.Daha sonra biribirinden ayrılan çiftlerden birine, taşınması (yani kopyasının çıkarılması) istenilen bir cismin ''bazı'' özellikleri yüklenmeye ''çalışılıyor''.Ne de olsa ''bütün özelliklerin'', ''kolaylıkla'' yüklenmesi, daha önce sayılan sebeplerden ötürü mümkün değil.Bütün bilgilerin eksiksiz yüklendiği varsayılırsa, EPR etkileşimi sayesinde teleportasyon istikametindeki foton, eski biçimini kaybedip, gönderilen cismin şeklini alıyor.

Bilim üstesinden gelir

Kişilerin ve başta sözü edilen milyonlarca ton petrolün taşınması bu teoriye göre mümkün olmasa da, uzayda bir gezegene inen bir astronotun incelemeye aldığı bir taşı aynı anda dünyaya ''postalayabilmesi'' yeterince büyük bir olay.Ayrıca gönderilen ya da bir başka deyişle kopyası çıkarılan cismin kesin olarak nereye gideceğini bilmek de mümkün olduğundan bir çok karışılığında üstesinden gelinmiş olunacak.

Sadece biraz sabır

Ne var ki bu kadar basite indirgenmiş bu açıklamaların kullanıma girmesi uzun yılar alacak.Ne olursa olsun, teleportasyon heyecanla  beklenecek kadar önemli bir buluş.Heyecanla Scotty'nin düğmeye basmasını bekliyoruz.

Hiçbir yazı/ resim  izinsiz olarak kullanılamaz!!  Telif hakları uyarınca bu bir suçtur..! Tüm hakları Çetin BAL' a aittir. Kaynak gösterilmek şartıyla  siteden alıntı yapılabilir.

 © 1998 Cetin BAL - GSM:+90  05366063183 - Turkiye / Denizli 

Ana Sayfa /Index /Roket bilimi / E-Mail /Astronomy/  

Time Travel Technology /UFO Galerisi  /UFO Technology/

Kuantum Teleportation /Kuantum Fizigi /Uçaklar(Aeroplane)

New World Order(Macro Philosophy)  /