© 1998 Cetin BAL - GSM:+90  05366063183 - Turkey / Denizli 

Kasyopya Bilgileri

Kasyopya bilgileri, esas olarak Laura knight jadczyk isimli amerikalı bir kadın ve kocası Arkadiusz jadczyk (dünyaca ünlü bir fizikçi) ve diğer bazı grup üyelerinin, kendilerini Kasyopyalılar (cassiopaeans) olarak tanıtan bir 6. yoğunluk varlık grubu ile medyumik trans ve ouija tablosu kullanımı yoluyla gerçekleştirdikleri temaslarındaki soru-cevaplardan oluşan bir dizi celsedir.

google'da "cassiopaean transcripts" şeklinde bir arama yaparsanız celselerin ingilizce orijinallerini kolayca bulabilirsiniz.

İnternetteki kendi sitelerinde bu celseler artık bulunmuyor ama o celselerin yazılma sürecinde yaşananların yine celselerden alıntılarla birlikte verildiği "the wave" serisi online olarak veriliyor.

   

Kasyopya celselerinde verilen bilgilerin çok fazla ciddiye alınmaması gerektiğini, sadece üzerinde düşünülebilecek birer olasılık olduklarını hatırlatırım.

 Her düşünen varlık  birşeyleri görüp algılar  ve bunu kendi bilgilerinin sınırları içinde tarif eder, anlamlandırır ve yorumlar.Bu tanım içine biz insanlarda dahil dünyamız dışındaki tüm varlıklarıda  alabiliriz.Bir varlık bir şey hakkında ne kadarlık bir bilgiye sahip olabilir yada bilgisini ne kadarlık bir doğrulukla bize aktarabilir, biz o bilgiyi ne kadarlık bir doğruluk payı ile algılayabiliriz?

Ben kendi adıma George Adamski, Billy Meier, Bob Lazar ve diğer UFO larla yakın temas kurabilen bir çok temascının verdiği bilgilere kendimce inanıyorum. Hatta Philadelphia deneyi ( Philadelphia Experiment ) konusunda bilgi veren Alfred Bielek 'in söylediklerinde de doğruluk payı olduğunu düşünenlerdenim.

Fakat farklı temas gruplarının birbirlerini sahtecilikle suçlamaları benim aklıma başka bir ihtimali getiriyor.Bu temascıların değişik negatif ve pozitif varlık tipleri ile temas kurduklarını düşünüyorum. Yani pozitif varlıklar bir dönem Billy Meier'e bilgi verdilerse daha sonraki zamanlarda araya bir şekilde negatif dünya dışı varlıklar girip bilgi karmaşasına neden olabilirler.Ve bunu aklı çelen çok büyük bir ustalıkla yapabilirler. %97 akla yatkın ve onaylanması mümkün pozitif bilgiler verilir ama bunların içine % 3 lük öyle bir yanıltıcı bilgi  dahil edilirki geri kalan tüm pozitif bilgiler iplik söküğü gibi bu yanıltıcı bilginin altında kalarak dejenere hale gelebilir  daha doğrusu kabül edilmesi güç bilgiler haline  gelebilirler.

Alınan bilgilerin derinlemesine irdelenmesi ve diğer kanal bilgileri ile kıyaslanması yapılmalıdır.Aksi taktirde bilgi kirlenmesi ve sapması ile karşı karşıya kalmamız çok muhtemeldir.Basit bir zeka karşılaştığı bir bilgide hemen doğru yada yanlış aramaya çalışır. Samimi ve anlamaya dönük bir zeka ile bilgi en doğru biçimde parçalara ayrılıp sindirilip özümsenebilir.Bilginin sizi genişletmesi lazım. Bilgi size korku, tedirginlik, endişe aşılıyorsa sizi şemsiye gibi kapanmaya daralmaya zorluyorsa o bilginin maksatlı saptırılmış bir bilgi olduğundan şüphe edebilirsiniz.

Bilgi sizi korkulardan endişelerden arındırıyorsa ve evrendeki tüm varlıklara karşı sevgi ve şefkat  duyguları ile dolduruyorsa o bilgi pozitif bilgidir.Bilgi kendinizi başkalarına açmaya ve başkalarını iyi ve kötü diye ayırmadan, yargılamadan  anlamaya doğru teşvik ediyorsa o pozitif bilgidir.

Genelde bu türde temas bilgilerini okurken insan olarak kendi aklımızıda, mantığımızıda olaya dahil etmemiz lazım.Diğer türlü yanılma payımız çok olur ve tamamen hayali bilgilerle kendimizi aldatabiliriz.

                        

                 

Örneğin Kasyopya bilgilerinde kertenkele varlıklarından söz ediliyor.Ve bilgilerde yer yer bu kertenkele uygarlığının dünyadaki hayvanları kaçırdığından, insanları kaçırdıklarından ve onlardan beslendiklerine dair bilgiler var.Bu bana eskiden seyrettiğim ziyaretçiler dizisini hatırlattı.Bu dizi, insanları donduruculara koyup onları besin kaynağı olarak kullanan uzaylı ziyaretçilerden bahsediyordu.Kasyopya bilgilerini doğru varsayarsak bu yöndeki bilgiler oldukça akla ve mantığa uygun olmayan bir durumu işaret etmektedir.Belli bir teknolojiye erişmiş( ulaşmış) ve ışık hızından daha öte hızlarda seyahat edebilen bir uygarlık, üzerinde yaşam olan hiçbir gezegeni besin alanı olarak düşünmez!! Beslenme şekilleri sürüngenlerin, timsahların beslenme şekli gibi olsa bile buna göre düzenledikleri kendi modern beslenme sistemleri vardır.

Bu kertenkele varlıkların dünya insanlarına bir besin unsuru olarak  baktıklarını düşünmek  ancak zekasını ve aklını kullanamayanların kendilerini inandıracakları bir durumdur.Belki bir ihtimal o varlıkların kendi ortamlarında insan benzeri türler olabilir ve onları avlayıp  besin kaynağı olarak kullanmaları bir derece mantıklı olabilir. Bizlerde inekleri ve tavukları kümeslere kapatıp onları yediğimiz gibi onlarında buna benzer beslenme şekilleri olabilir.Ama bunlar akla inandırıcı gelmeyen çok uç ifadeler. Işık hızını aşabilecek teknolojiler geliştirebilen bir zekalar topluluğunun beslenme alışkanlığı bile son derece yapay steril şartlarda üretilmiş etcil nitelikte olmayan bir beslenme biçimine dayanmalıdır.Aklen ve mantıken düşündüğümüzde bunun böyle olması lazım. Hatta çok ileri teknolojik ve ruhsal düzeylerde canlı varlıklar evrenle ve çevresini saran saf enerjiyle bütünleşip beslenme kavramını tamamen bir enerji alımı kavramına dönüştüreceklerdir.İnsanlar çok yüksek ruhsal gelişim düzeylerinde tamamen düşünceleri ile beslenebilecek hale geleceklerdir. Aslında bu şekilde pozitif bir yüksek beslenme anlayışı negatif kutuplu varlıklar düşünüldüğünde onların bizdeki nefret ve korku enerjileri ile nasıl beslendiklerini bir ölçüde açıklığa kavuşturmaktadır.Negatif düşünceler ürettiğimizde farklı boyutlardaki varlıklar negatif haleye dönüşen yaşam enerjimizi tamamen kendilerine çekip bizlerin yaşam enerjisini, psişik enerjimizi emmeleri söz konusu olmaktadır.

Uzayda farklı gezegenlerde insan gibi düşünebilen çok farklı formlarda akıllı canlılar mevcuttur. Üstad Muzaffer Kınalı astral seyahat yöntemi ile dünyanın milyonlarca yıl önceki zamanlarına gittiğinde denizlerin içinde yaşayan ve kendilerine ADİA'lar denen düşünebilen ahtopota benzeyen canlılarla karşılaştığını söylemişti. Bu canlı varlıklar ruhsal ve psişik güçleri ile kendilerini bir yerden bir yere ışınlayıp telepatik olarak konuşabiliyorlarmış. Ama sonra diğer  dünya dışı uygarlıkların ve ruhsal alemdeki rehber varlıkların toplantıları sonucunda bu gezegende insanoğlunun yaşaması için  bu varlıkların başka bir gezegene naklinin söz konusu olduğunu söyledi. Peki dedim üstadım neden gittiler dedim. Onlar burda bizimle yaşayamazlarmıydı dedim. Üstad ''birbirinden çok farklı olan  düşünebilen akla sahip türlerin bir arada yaşamalarının karmik yaşam deneyimi için uygun olmadığını bu yüzden düşünen akıllı canlılar olarak  çok farklı türlerin bir arada olmamasının  daha uygun olduğundan'' bahsetti.

Çok yüksek bir gelişmişlik düzeyinde bir uygarlığın  eğer negatif düşüncelere sahip olduğunu varsayarsak onların herhangi bir gezegeni ele geçirmek için ışın silahları ile  barbarca bir saldırı düzenleyeceklerini pek sanmam. Yüksek bir zeka için gezegeni ele geçirmek demek  insanları fiziksel bedenlerinden çok zihinleri ile genetik materyalleri ile ''insanların haberi dahi  olmadan'' insan ırkını dönüştürüp kullanabilecekleri hale getirmek demektir. Henüz insanların bilmediği psişik bir tür saldırı ile insan zihinlerini yönlendirilip elegeçirilebilirler.Yada insanlar arasında karmaşa yaratarak yönetime el koymaya çalışabilirler.Yani yine kendileri  gibi kendine hizmet (KH) denen negatif düşünceli anlayışı benimsemiş insanları dünya yönetimine getirebilirler.Tek bir dünya devleti düşüncesi pozitif bir düşünceye hizmet edeceği gibi negatif bir düşünceyede uygun bir kavramdır.

Farklı uzaylı ırklar dünyaya saldırabilirler. Ancak böyle bir saldırının olması muhtemel olsada yok etme amacını kolay kolay taşımaz.Ancak bizim türümüze( insan ırkına) kontrol ciplerini, uzaktan zihin kontrolü yapan genetik materyalleri enjekte ederek bizleri kendi amaçları doğrultusunda başka işlerini yaptırmak için kullanmak isteyebilirler.Ama genelde evrende gelişmekte olan ırklar gelişmiş uygarlıklar tarafından korunurlar.Dünya gezegeni böyle bir korumaya sahip olmasaydı çok daha önceleri yok edilebilirdi. Yada farklı amaçlara sahip ırkların oyuncağı durumuna getirilebilirdi.

Denizlide bizim bir sokak ötemizde oturan bir falcı vardı. Herkes falcı desede ben medyumatik bir hassasiyete sahip biri olduğunu tahmin ettim. Falcıya gittiğimde falcı ilginç şeyler söyledi kardeşim için Mevlananın enkarnesi olduğunu ifade etti. Gerçi kardeşimin hiç ruhsal konulara ilgisinin olmamasından dolayı  bana onun Mevlananın enkarnesi olduğu fikri pek mantıklı gelmedi.Gerçi ruhsal konularla ilgili olmak bu hususta bir ölçüt değil. Öyledir yada değildir. Bu beni enterese eden  bir bilgi değil.Olabilir diyip konuyu fazla abartmak istemedim. Ben falcıya soru sordum, ''zamanda yolculuk yapacak bir makina yapacakmıyım'' dedim. Olumlu yada olumsuz bir yanıt vermedi.Sonra ''bir maddenin  bir yerden diğerine ışınlandığını göreceksin'' dedi.Benim çevremde daha önce insanların üstünde hiç görmediği yeşil bir nur bir ışık bir hale  gördüğünü söyledi.Özel biri olduğumu ifade etti.Gerçi her insan kendine göre özeldir.Açıkcası falcının söylediklerini pek ciddiye almadım. Sonra ruhsal olarak çok yükseleceğimi ve en sonunda insanoğlunun tüm vasıflarına bu yaşamımda ulaşacağımı ifade etti.Ardından seni bir kuş olarak görüyorum dedi. Ve büyük bir şaşkınlıkla rengarenk ışıl ışıl  renk cümbüşü içinde parlayan bir kuş olup gökyüzünde kayboluyorsun dedi.Falcı ben hayatımda böylesi bir renk harmonisi görmedim dedi.Bu hal büyük bir ilme işaret ediyor dedi.

Falcıya beni sonunda kuşa çevirip uçurdun dedim. Biraz gülümsedim tabi. Sonra Billy Meier'in ufo fotoğraflarından birini falcının önüne koydum. Bana bu aracın teknolojik bilgisi konusunda bilgi verebilirmisin dedim.Kadın aracının içindekileri tanımlayamadığını söyledi.Ama ilginç bir bilgi verdi Meier'in söylediği şeyleri bilmesi bana çok ilginç geldi. Aracın içinde dünya dışı bir kadın olduğunu ve aynen kadını Meier'in tarif ettiği gibi tarif etmesi beni açıkcası falcının doğru söylediğine dair inandırmıştı.

Burdan anlamamız gereken ana fikir ruhlarla, başka boyutun varlıkları ile uzaylılarla, bilinmeyen türlerle iletişime geçmek kadar bu bağlantı kuran kişilerin güçlü bir kültürel bir alt yapılarınında olması lazım. Bir kültür ve bilgi birikimi olmayınca yanıltıcı bilgiler almak çok daha kolay hale gelebilmektedir.

Daha sonra falcı  vasıtası ile uzaylılarla bağlantı kurup  antigravitasyon alanı yaratmanın basit bir tekniğini almayı düşünüyordum.Ama falcıyı fazla zorlamak istemedim. Falcı  teknik bir bilgiye sahip olmadığı için fazla zorlamanın anlamı olmadığını düşündüm.Öyle bir bilgi almak için falcının  konuya ilgisi olması lazımdı.Bu tarz  teknik bilgiler almak için sadece medyumsal hassasiyete sahip olmak yeterli değil birazda algılayıcının kültürel konsepti önemli.

Ertesi gün bir başka medyumatik bağlantı celsesine katılmıştım.Orda bundan bir önceki hayatımı sordum.Bana Romanyada transilvanya denen yerde bir kont olduğumu söyledi. Üzüm bahçeleri sahibiydin dedi. Bir eşim ve bir tane çocuğum olduğundan söz etti. 1300 lü gibi yıllardan bahsetti siyah kölelerim olduğundan bahsetti.İki tane köle işciyi hatalarından dolayı cezalandırıp asılmaları için emir verdiğimi ama kölelerin gerçekte suçsuz olduğunu bu yüzden bu karmik borcu temizlemek için geçmişe doğru konsantre olup affedilmem için dua etmemi istedi. Sonra bu yaşamıma gelmeden önce arada 700 yıllık bir süreyi üstboyutlarda bir çeşit düşünce halinde geçirdiğimi söyledi.700 yıllık bir çeşit içe  kapanma süreci geçirmiştim.Medyum çok zeki olduğumu ve o dönemlerde bir çok sulama teknikleri ve değişik aletler yaptığımı söyledi.Nasıl bir görünüme sahip olduğumu sordum. Bana sarışın, mavi gözlü uzun boylu beyaz tenli  birisi olduğumu söyledi.Daha sonra Türkiye'ye gelmemin sebeblerinden söz etti. Üstad Muzaffer Kınalı'nın babası o zamanlar içindeki enkarnasyonunda simya, metafizik, tasavvuf gibi benzeri ruhsal konularda çok büyük bir üstadmış.Ona olan sevgi ve saygımın hayranlığımın buraya gelmemde ve üstad Muzaffer Kınalı ile tanışmamda rol oynadığını ifade etti.

Daha farklı ruhsal kaynaklı bilgi celselerinde diğer yaşamlarımı sorduğumda Agarta uygarlığında uzaygemileri ve boyutlar arası geçiş kapıları konusunda çalışmalar yapan bir bilimadamı olduğum yönünde bilgiler almıştım.

Aynı ruhsal celselerden birinde açılan ruhsal kanaldaki rehber varlıklara celseye katılanların genetik olarak geçmişte tanınan  ünlü bir kişiyle bağlantısının olup olmadığı soruldu. Medyum sıra bana gelince 'sen' dedi ''yunanlı filozof eflatunun soyundan geliyorsun'' dedi.

Meier'in anlattıkları genel olarak şunlar; dünya barışı, nüfus planlaması, silahsızlanma, yaptığı zaman yolculukları, dünya insanının evrensel kökleri v.s...

Ayrıca Billy Meier George Adamski bağlantısının sahte olduğunu söylüyor. Ra bilgileri ni sağlıklı bir kaynak kabul eder ve o bilgilere itimat edersek George Adamski olayı gerçektir. Bu tarz temas bilgilerine belli bir oranda temas kuran alıcının kendi subjektif bakış açısınında karışması oldukça muhtemeldir.Buna benzer durumları kendi medyumlarımızda da gözlemlemiş bulunuyoruz. Bazen medyumlar celsede yer alan bir başkasının düşüncelerini kendi zihinleri içine alıp kanal bilgisinde karışıklıklara neden olabilmektedir.Yada negatif  varlıklara ait  başka kanalların karışmasıda sözkonusu olabilmektedir.

Fakat akıllı ve uyanık biri negatif varlıklardan bir çok gizli bilgilere ait sırları öğrenebilir.Genelde pozitif varlıklar her bilgiyi herkese açıklamazlar. Kişilerin kendi liyakatları ile o bilgiye mazhar olmasını isterler.Ama üstad Muzaffer Kınalı sohbet aralarında bana negatif varlıkları kullanarak onların tarafından görünerek kendilerinden büyük sırlı ilimler öğrendiğinden söz etmiştir.Bazen karanlık  tarafın bilgisi şaşırtıcı derecede büyük ilimleri içinde saklayabiliyor.Bu bilgileri kolayca onlardan alabilirken pozitif varlıklardan bizi aşan bilgiler almak çok zor olabilmektedir. Üstad kendilerini pozitif olarak tanıtan bazı negatif varlıklarla karşılaştığında onlara inanmış gibi görünüp bir çok metafizik sırları onlardan öğrendiğinden bahsetmiştir.Eğer uyanık bir zekaya sahip değilseniz çok çabuk bir şekilde aldanabilirsiniz.

Denizlide 2003 yıllarında Naile Günem adında bir medyum arkadaşımız George Adamski'nin çektiği ufo resimlerine kanalize olduğunda o uzay araçlarının içinde maymun benzeri insana yakın bir yaşam türü gördüğünü söylemişti.Bir açıdan diyebilirizki Adamski'nin  temas bilgileri sahte değil.

Uzayın ve zamanın farklı noktalarından bizimle temas kuran bir çok varlığın medyumlar kanalıyla bizlere sunduğu temas bilgilerini doğru kabül edebiliriz. Fakat bir çok varlığın söz ettiği zamanda yolculuk, uzaylılar, uzaylılar tarafından kaçırılmalar, kötü uzaylılar, iyi uzaylılar, ruhsal gerçekler, farklı boyutlar gerçeği, dünya dışı ırklar, genetik deneyler, atlantis ve mu  dönemlerini ifade eden kadim uygarlıklar ve Hz İsa' ya kadar uzanan bir düzeyde bir çok bilgiden söz edilsede  ve bilgiler yer yer inandırıcılığını yitirsede iki eğriden bir doğru çıkarabilen için bu temas bilgileri içinden anlamlı şeyler bulmak zihni genişletmek mümkündür.

Kryon, Ramtha, Ra bilgileri, Sirius Celseleri, Kasyopya bilgileri, Arkturus bilgileri, Hatorlar,  pleiades mesajları ve benzeri tüm  kanal bilgilerini genellikle doğru kabül etmeme rağmen bu kanal bilgileri içinde insanlığın geleceğine  dair verilen kesin ifadeli bilgilere  inanılmaması gerekir.Bizlerde astral seyahatler yapıp insanlığın çok uzak geleceğine ziyaretler yaptık. Fakat zamanın plastiksi doğasını anlayabilen büyük zihinler hiç bir zaman kesin bir kahinlik edası ile şu şöyle olacak diyemez. Bizde diyemeyiz. Bugüne döndüğümüzde bu boyut içinde sizlere ancak bir takım olasılıklardan bahsedebiliriz. Fiziksel anlamda geleceğe gidip orada kalmak başka bir şey, bugüne dönüp gelecek şöyle olacak demek başka bir şey. Eğer bugündeyseniz geleceğiniz bir çok olasılığa gebe olabilir.Bunu anlamanız ne kadar zor olsada gerçek bu!

Çünkü ''Gelecek Bugündür!''   ve   "Gelecek her an yazılır. Kimse tam olarak geleceği tahmin edemez..."


Ben hiç bir bilgiye doğru yada yanlış diye bakmam! Sadece ne kadar anlayabilirim gözü ile yaklaşırım. Engin bilgimin sırrı da  burdan kaynaklanıyor. Kolay kolay inanmam ama gelen bilgiyide dışlamam.Gözün görmediğine kolay kolay inanmam ama aklın gördüğünüde inkar edecek değilim. Aklımın görebilmekte zorlandığı hususlarda ise kalbimle görmeye çalışırım sonra aklı o noktaya çağırıp meseleyi mütalâ (etraflıca düşünmek) etmeye çalışırım.

 

Aslında bu UFO temas bilgilerinde  bahsedilen  yaklaşımların çoğu yani bir çok temel kavram yani zaman yolcuğu gerçek bir kavram, ışık hızını aşmak gerçek bir kavram, insanın ruhsal bir enerjiye sahip varlık olması gerçek bir kavram, farklı boyutsal katmanlar gerçek bir kavram  ama bunları kullanarak bir hikaye yaratmak apayrı birşey!! Bu kavramlar çevresinde  ortaya konan hikayeler ne kadar gerçektir o tartışılabilir!

    

Bu kaçırılma olaylarından birini ben kendimde yaşadım.Kaçırılma olayından bir kaç hafta önce Lyssa Royal & Keith Priest'in yazdıkları   ''İçimizden Ziyaretçiler'' adındaki kitabı okumuştum. Grilerden ve onların kendi ırklarını kurtarmak için yaptıkları bu kaçırılma olaylarından bahsediyorlardı.Sanırım 2005 yıllarındaydı askerden geldikten 3-4  sene kadar sonra. O zaman ailemle kalıyordum. Kitabı okuduktan sonra eğer beni incelemeleri onlara yeni bir tür oluşturmada   yardımcı olabilecekse ve türlerini kurtarmada yardımcı olabileceksem  beni inceleyebilecekleri konusundan bir telkinde bulundum. İçimden öyle bir düşünce geçirdim.Bir kaç hafta sonra gece saat 11:30 civarında ışıkları söndürdüm uyumak için yatağa uzandım .Aradan dört -beş saniye kadar bir süre geçti su içip öyle yatayım dedim.Kalkar kalmaz büyük bir şok yaşadım. Yataktan kalktığımda ortalık aydınlanmıştı. Saat sabah 7: 35 'ti. Ben yataktan kalkıp su içip tekrar uyumayı düşünürken aradaki 8 saat kadar bir zaman dilimi nereye kaybolmuştu? Ama işin ilginç yanı hiç uyumamış olmama rağmen çok garip bir şekilde enerjiktim. Sanki bir doping ilacı almıştım.Uyumadığımı hissediyordum.Aradaki zaman kaybolup gitmişti.Sanki zaman içinde 8 saatlik  bir süreyi atlamıştım.Kaybolan zaman nereye gitti? Bunları düşünürken acaba halüsinasyonik bir durum mu yaşıyorum diye düşündüm ama uyanır uyanmaz aklımda kalan son şey grimsi kül rengine sahip siyah büyük gözleri olan daha önce hiç görmediğim bir varlığın üstüme eğilip bana doğru bakmasıydı. Varlığın içimi okuyan çok büyük simsiyah gözleri hafızama işlemişti.

       

''Kaybolan 8 saatlik bir zaman dilimi ve bir uzaylı varlığın üstüme doğru eğilip bana bakan derin siyah gözleri ile karşı karşıya kalmıştım.''  Bu iki farklı durumun aynı gece içinde üst üste bir araya gelmiş olması tesadüf olamaz! Tüm kaçırılma fenomenlerindeki tipik durumların bir benzerini yaşamıştım.

Kasyopyalılarla görüşen medyum onlara AGARTA uygarlığı diye bir şey varmı diyor, Kasyopyalılar buna hayır diyorlar.Anladığım kadarıyla Kasyopya uygarlığı Agarta uygarlığına oranla fazla gelişmiş bir uygarlık değil. Ama dünyayı bu kadar yakından tanıyan bir uygarlığın Agarta'lıları bilmemesi bana çok ilginç geldi. Bizler kendi medyumsal kanallarımız vasıtası ile Agartalılarla görüştük. Vahdet ekolünün kurucu üyesi olan sayın Üstad Muzaffer Kınalı Agarta uygarlığını fiziksel olarakta  ziyaret etmiştir.Vahdet ekolü bünyesinde bulunan Ömer Sami Ayçiçek arkadaşımız Agartalılarla yazıcı medyum olarak temas kurup 4 ciltlik bir kitap yazmıştır. Bu kadar yakından bildiğimiz Agartalıları Kasyopyalıların tanımaması oldukça ilginç!

Üstad Muzaffer Kınalı Agartayı fiziksel olarak ziyaret ettiğinde kendisini karşılayan varlıkların küçük bir hava aracıyla kendisini şeffaf camsı  bir fanus içine aldıklarını ve aracın bir dizi tüneller sisteminden hızlıca geçerek Agartaya girdiklerinden bahsetmişti.Çevresine baktığında devasa gökdelenleri andıran şeffaf kristal biçiminde yapılar gördüğünden bahsetti. İçlerindeki insanların havadamı yerdeki durduğunu anlamadığını ifade etmişti.Binaların içinde renkli ışıklı bir takım gölge hareketlerini andıran hareketlilik olduğundan bahsetmişti.Bununla birlikte yoğun bir ışıktan dolayı gözlerinin kamaştığını ve binaların içlerini net göremediğinden sözetmişti.Sanırım üstad Agartada daha önce yaşamıştı. Çünkü Agartalıların sanki üstada oraları biliyormuşcasına hatırlıyormuşcasına davranıp ilgi gösterdiklerinden  bahsetti. Üstadım da  Agartalıların bu misafir perverliğine karşın hayır hatırlayamıyorum demekten çekindiğini ifade etmişti.Kendisine duyulan büyük bir saygı ve hayranlığa ilgiye karşın üstad abes bir görüntü sergilemekten çekindiğini ifade etti. Üstad Muzaffer Kınalı ''Bana bir çok yer gezdirdiler ama ben ayıp olmasın diye gösterdikleri mekanları  yadırgayan yada bilmiyormuş gibi sorular sormayada çekindim'' dedi. Üstad ''Çetin'' dedi..  benim ordaki durumum gözü tam görmeyen kulağı tam işitmeyen eski anıları az hatırlayan yaşlı bir amcanın durumuna benziyordu'' dedi. Beni bir yerlere götürüyorlar gezdiriyorlar saygı hürmet duyuyorlar ama ben hatırlamıyorum, çok şey anlattılar ama benim  tabi dünyevi şuurumda belleklerimde Agartaya dair çok fazla bir bilgi yok! O açıdan pot kırmak yada abes bir tavır sergilemekten çekindim.Mecburen hatırlıyormuş gibi biliyormuş gibi bir hava içinde etrafımı gözlemlemeyerek söylenenleri anlamaya  çalıştım'' dedi.

Daha sonra küreyi andıran, ışıklar saçan ve bulunduğu yerden aniden kaybolan camsı küreleri  andıran uzay araçlarından bahsetti.

Evrenlerde sayısız gezegenlerde çok değişik düzeylerde farklı uygarlıklar söz konusu olunca belkide Agarta uygarlığına dair bilgi Kasyopyalıların bilgi arşivlerinde olmayabilir. Yada o yönde bir bilgi o an için es geçilmek istenmiş olabilir.Kasıtlı olarak Agarta diye bir yer yok denmiş olabilir.

Bir ihtimalde kendilerini Kasyopyalı olarak tanıtanlar pozitif bilgilerle negatif bilgileri harmanlayarak insanların aklında karmaşıklık yaratmak amacıyla böyle bir kanal bilgisi oluşturulmasını sağlamış olabilirler.

Neden böyle bir şey yapmak isteyebilirler? Çünkü negatif varlıkların insanların duygusal olarak ürettikleri negatif enerjilerden (korku, nefret, kızgınlık ) beslendiklerini biliyorum. Bu beslenme şeklinin fiziksel olmaktan çok ruhsal bir enerji boyutunda olduğunu biliyorum.

Bazı insanlar birazcık birşeyler biliyorlar, diğerleri uyuyor. Bilenderde az biliyor.Bu bilenlerin bir kısmıda negatif üstelik. Don Juan ( Kızılderili Şaman) İnsanların farlındalık ışığını emen gölge varlıklardan söz eder. Bu varlıklar evrenin derinliklerinden buraya gelmişlerdir. Bir zamanlar, bunlar yokken; insanlar farkındalık ışığını hiç yitirmemişler. Fakat bu gölge varlıkların negatif etkisinden de kurtulmak mümkünmüş. Ki şamanlar kızılderili şamanları bunu başarmışlar. Bunu insanlık başarabilir ve negatif varlıklardan kendini koruyabilir.

 Amerikan devletinin  uzaylılarla birlikte çalışarak bazı  insanları kaçırıp beyinlerine cip yerleştirip telepatik mesaj verme kandırmacasıyla  bilinen doğru kanal bilgilerini gölgeleyip  bilgide bir saptırma oluşturmak amacıyla kamuoyuna yönelik  böyle bir aldatmaca içerisine girmiş olabilirler medyumda bu komplodan habersiz bir kurban olabilir.

Fakat kasyopya bilgileri bünyesinde verilen bilgilerin niteliği bu tarz bir devlet komplosunu geçersiz kılmaktadır.Eğer bir komplodan ve bilgi saptırmaktan söz edilecek olursa bunu dünya dışı kaynaklı olarak görmek lazım.

Dini sistemler bugün için pozitif anlamlarını yitirmişlerdir.Kutsal kitapların( Tevrat , Incil ve Kuran)  negatif kaynaklı olduğunu söyleyemeyiz! Ancak bu kitapların büyük ölçüde tahrip edildiğini, yeterince anlaşılmadığını ve sembolik anlatımlarda bu gün hala o sembollere takılı kalınmış ve derinine anlaşılamamış ve maksatlı olarak çarpıtılmış olduğunu; bu durumda "negatif" dediğimiz tarafın da parmağı olabileceğini düşünüyorum.Dinler pozitif telkinlerini  yitirmemiş  olsaydı, yüzyıllardır bunca savaşı, eziyeti, kafa karışıklığını yaratmazdı.


Kutsal kitaplardaki söylem, yeri geldiğinde tehditkar ve azarlayıcı olmaktadır, buna itiraz etmiyorum. Ancak bilginin geldiği zaman, bilginin yayılması istenen insanlığın realite seviyesi , algısı vs bunda rol oynamıştır kanımca. Eğer dünya insanlığı kitle olarak belli bir realite düzeyine çekilmek istendiyse, bu o zamanın şartları, algı düzeyi vs gözönüne alınarak yapılabilirdi.

"Dinler ve kutsal kitaplar" insanı kendi gerçeğini aramada ve yönlendirmede itici bir kuvvet oluştururlar. Her arayış din kaynaklı olmak zorunda değildir, her dine yöneliş "kendini bilme" vasfını kazanma olmadığı kadar.

Kutsal kitaplar, bir bakıma "tanrı kelamıdır". Ama orada yazanları bir din haline getiren insanoğludur. Dine tanrının ihtiyacı yoktur. Onu insanlar yapmışlardır. Gelen bilgiyi bir şekilde örgütlemişler, yaymaya çalışmışlar, derken ellerine yüzlerine bulaştırıp sözüm ona "tanrı adına" kan dökmüşlerdir.

Bu ayrımı iyi yapmalıyız. Kutsal kitapları din haline getiren bizleriz. Bu gün dünya dinleri , yükselen insan algısına yanıt veremez duruma düşmüş gözüküyorsa , suçu "negatif kaynaklı" deyip kitaplara mı atmalıyız, gelen bilgiyi yeterince değerlendirememiş, çarpıtmış, hırslarına alet etmiş insanoğluna mı?

Faşist bir tanrı algılayanlar tanrı adına faşistlik yapabilir ancak! Malesef bugün dincilik adı altında algılanan tanrı algısı böyle bir tanrı tasvirine sahiptir.

Kendilerini kasyopyalılar olarak tanıtan varlıklar da hristiyanlığı övmek bir yana, ne kadar yozlaştığını ve zaten dinlerin genel olarak insanların beyinlerinin negatif olarak programlanmasına hizmet ettiklerini çeşitli vesilelerle dile getiriyorlar.

Hiçbir din veya adı konulmuş hiçbir grup veya oluşum tek başına doğru yolu ve "fırka-i naciyeyi" (kurtulanlar güruhu) temsil etmiyor bence. O güruhun mensupları dünyanın her yerine, her dine, her kültüre ve oluşuma dağılmış durumdalar. Ama aslında birler.

Varoluşu, hiçbir zaman gerçekten sevemeyeceğimiz, soğuk, düzensiz ve anlamsız bir tesadüfler dizisi olarak değil de, tanrı olarak tanımladığımız bir merkeziyet eksenindeki düzenli, anlamlı, sevgi ve coşku dolu bir gerçeklik olarak algılayabilen, kendini bu yönde bir keşif yolculuğunda gören tüm insanlar, hangi din, inanç ve düşünceden olurlarsa olsunlar, bence aynı yöne gidiyorlar.

''Zaten Tanrıyla "Bir" isem eğer, O nu bulmak için, nereye gideyim kendimden başka?''  Aslında tüm yaşam içe doğru büyük merkezi güneşe doğru olan bir yolculuktur.Tüm deneyimler tüm dersler ruhun kendini anlamasına hizmet eder.Bu ise kendi projekte ettiğimiz sınırlılıklardan kendi sınırsız olan doğamızın anlayışına doğru yürümek gibi bir şeydir.Bu aklın ve kalbin kendi gerçeğine doğru yürümesini ifade eder.Bu ( bilgilenme) sınırlılık örtüsünün kaldırılarak altındaki sınırsız olanı görebilme, idrak edebilme yoludur.Aydınlanmak temelde bir anlayışa ulaşmaktır.

Eğer sonsuzsak, eğer her birimiz tanrı ateşinin birer parçası isek, beden ölümlü ama ruh ölümsüz ise, korkacak birşey yok. Öğrenecek çok şey var!

 

KASYOPYA'LILAR...

Varoluş toplam yedi yoğunluktan oluşur. Bunlardan üç tanesi fiziksel, üçtanesi eterik/ruhsal ve bir tanesi de her iki durumu içeren yarı fiziksel olan dördüncü yoğunluktur. Dördüncü bilinç yoğunluğu seviyesi, yalnızca kendine hizmet ederek varolunabilen en yüksek yoğunluk seviyesidir. Dolayısı ile 4. yoğunluk, “Kendine Hizmet”  in yani negatif düşünce kalıbının en yüksek örneğidir. Dördüncü yoğunluk seviyesine üçüncü yoğunluk seviyesinden ilerlenerek gelinir. Yukarı doğru her bir yükselişte, bireysel bilinçli varlığın varoluşu o kadar daha az zor hale gelir. Bu nedenle dördüncü yoğunlukta varoluş, üçüncü yoğunluktakine göre daha az zordur ve üçüncü de ikinciden daha az zordur vs. Ruh enerjisi üzerinde daha az yük yaratır.

Dünya yaklaşmakta olan dördüncü yoğunluk seviyesine doğru ilerlerken,

ikinci seviye ve birinci seviyedeki varlıklar

üçüncü seviye, ikinci seviye ve birinci seviyede bulunanlar

 

Kertenkele varlıkları olarak tanımlanan varlıklar kendilerini sıkı bir şekilde Kendine Hizmet’e sabitlemeyi seçmişlerdir. Bunun mümkün olduğu en yüksek yoğunlukta oldukları için, üçüncü seviye, ikinci seviye ve birinci seviyede bulunanlardan sürekli olarak büyük miktarlarda negatif enerji çekmeleri gerekiyor ve tüm o yaptıklarının sebebi de bu. Bu durum ırklarının ölmekte olmasını da açıklıyor; çünkü Kendine Hizmet’ten Başkalarına Hizmet’e nasıl geçireceklerini öğrenebilmiş değiller. Bu seviyede bizim ölçülerimize göre çok uzun bir süredir kalmış olduklarından buraya sıkıca yapışmış durumdalar.

Çok uzun süredir –Dünya’da çok sayıda olduğumuzdan dolayı ve diğer- Dünya’nın yönetimine açıktan el koyma niyetindeler. Herşeyi istedikleri gibi ayarlamak ve bu gezegenin deneyimleyeceği dördüncü yoğunluğa geçişte mümkün olduğu kadar çok negatif enerji emebilmek için zamanda ileri ve geri yolculuk yapıyorlar. Buradaki amaç dördüncü yoğunlukta bizim yönetimimizi ele geçirmek ve bir dizi şeyi gerçekleştirmek;

1: Irklarını sürdürülebilir halde tutumak,

2: Sayılarını arttırmak,

3: Güçlerini arttırmak,

4: Irklarını dördüncü yoğunluk alemine yaymak.
 

Bunların tümünü gerçekleştirebilmek için takvimimize göre yaklaşık 74 bin yıldır olaylara müdahale ediyorlar. Bu çalışma sırasında zamanda ileri ve geri yolculuklar yapmak suretiyle tüm bunları tamamen sabit bir zaman-mekan aralığında gerçekleştiriyorlar. Ama ne kadar ilginçtir ki tüm bu çalışmalar başarısız olacak. Kertişler yani negatif Kendine Hizmet, "arzuya dayalı düşünme" olarak tanımlanan şeyden dolayı bunu göremiyorlar. Sadece görmek istediklerini görüyorlar.

Daha fazla bilgimiz oldukça, kendimizi nasıl koruyacağımız konusunda daha fazla farkındalığımız olur. Koruma bu farkındalıkla birlikte doğal olarak gelir. “Bilgi” kelimesi, ifade ettiği kavramın tüm olası anlamlarını kapsıyor. Sadece tek bir terimin, bu tek kelimenin nasıl bu kadar çok mana taşıdığını düşünebiliyor musunuz? Bunun tamamen farkında olmamız önemlidir. Burada aydınlanmanın belirtilerini görebilirsiniz ve aydınlanma bilgiden gelir. Bilgi, tüm varoluşun çekirdeğine gider, tüm cisimleri kapsar. “Işık” bilgidir, tüm varoluşun çekirdeğindeki bilgidir. “Işık herşeydir ve herşey bilgidir ve bilgi herşeydir.”

Bilgi kazanmak, kişinin varlığına birşeyler eklemesi anlamına geliyor. Kişinin, varlığına arzu edilebilir herşeyi katması demektir. Ayrıca şu anda olduğu gibi “ışığa ulaşma” yolunda çaba gösterirken, gerçekten bilelim ki “ışık bilgidir”. Bilgi, tüm varoluşun çekirdeğinde mevcut olması ile, varoluştaki tüm negatiflik biçimlerine karşı koruma sağlar.

Bilgi edinme, hızlı bir artışla meydana gelebiliyor ve bu bazıları tarafından “Aydınlanma” olarak tanımlanıyor. Aydınlanmış varlık, bilgili varlıktır. Bilgi edinme, ruhsal varlığı ciddi ölçüde ilerletir.

“Öğrenin, öğrendiğinizde gelişirsiniz, geliştiğinizde ilerlersiniz, ilerlediğinizde DÖNÜŞÜRSÜNÜZ.”

 Laura ve grubunun kasyopya'lılarla yaptıkları temasların ham transkriptlerine (2000 sayfanın üzerinde) ait çevirileri  burada ilginize sunuyorum. Şimdiye kadar karşılaştığım en ilgi çekici kaynaklardan birisi, kendilerini kasyopyalılar (cassiopaeans) olarak tanıtan ve Laura knight jadczyk ve onun grubu ile temas kuran 6. yoğunluk pozitif varlıklarının verdiği bilgiler..

Çetin BAL: Ben kendi adıma açıkcası uzaylıların varlığını kendi yaşadığım tecrübelere, bilgi birikimlerine dayanarak kabül eden biriyim. Ama benim bu olaylara yaklaşım açım içi boş bilgilerle hayal dünyasına dalmak değil. Ben meseleye tamamen UFO teknolojisi düzeyinde bakıyorum. Tüm bu UFO bulgularından, temas bilgilerinden yol çıkarak bir zaman makinesine yada ışıktan hızlı sevk sistemlerine dair teknik somut bir bilgi elde edebilirmiyiz  gözüyle olaylara bakıyorum.

 16 Temmuz 1994. F**, Laura ve S**

S: Merhaba.
C: Merhaba.
S: Bize mesajınız var mı?
C: Doğal olarak geleni sürdürün.
S: (L) Ne anlamda?
C: Çalışmanızı sürdürün.
S: (L) Adınız nedir?
C: Mukpeor.
S: (L) Başka bir gezegenden misiniz?
C: Sizin bakış açınızla dünyadışı, evet.
S: (L) Grubunuzun adı nedir?
C: Korsas.
S: (L) Neredensiniz?
C: Kasyopya (Kraliçe Takımyıldızı).
S: (L) Bu takımyıldız nerede?
C: Oryon yakınında.
S: (L) Oryonluların “kötü adamlar” olduklarını duymuştum. Oryon grubu kötü mü?
S: (L) Kendinize mi, yoksa başkalarına mı hizmet ediyorsunuz?
C: Ben her ikisine hizmet ediyorum.
S: (L) Felsefeniz nedir?
C: Bir.

S: (L) Hangi gezegendensiniz?
C: Korsoka.

S: (L) Bob Lazar uzaylıların insanları taşıyıcı olarak tanımladıklarını iddia etti. Bu ne anlama geliyor?
C: Sonra kullanmak üzere saklama.
S: (L) Ne için kullanma?
C: %94’ü.
S: (L) Neyin %94’ü?
C: Tüm nüfusun.
S: (L) Ne demek istiyorsunuz?
C: Hepsi taşıyıcı; %94’ü kullanılacak.
S: (L) Ne için kullanılacak?
C: Tüketim.
S: (L) Yani yemek için mi?
C: Tamamen tüketim.
S: (L) Tüketim derken neyi kastediyorsunuz? Sindirilme mi?
C: İçerikleri için tüketim.
S: (L) Ne için?
C: Yeni ırk. Önemli. Proje yaklaşık 13 yıl içinde tamamlanmış olacak.
S: (L) İnsanlar neden tüketiliyor?
C: Beden parçaları için kullanılıyorlar.
S: (L) Anlamıyoruz. İnsanlar parçaları için nasıl kullanılabilirler?
C: Reprototip. O fıçılar gerçek. Kayıp kişiler çoğunlukla oraya gidiyor, özellikle kayıp çocuklar.
S: (L) Herhangi bir korumamız var mı?
C: Biraz.

S: (L) Bu projenin amacı nedir?
C: Bu gezegende yeni bir hayat.
S: (L) Uzaylılar bizim duygularımızı ve enerjilerimizi kullanıyorlar mı?
C: Doğru; bedenlerinizi de. Her yıl %10 oranında daha fazla çocuk alınıyor.
S: (L) Acı çekiyorlar mı?
C: Biraz.
S: (L) Hepsi acı çekiyor mu?
C: Bazıları. Tamamen bilinçli haldeyken çocukların organlarının parçaları çıkarılıyor. Önce böbrekler; sonra ayaklar; sonra çene masanın üzerinde inceleniyor; dil kesiliyor; kemiklere kuvvet testi yapılıyor; patlayana kadar kalp kasına basınç uygulanıyor.
S: (L) Bize neden böyle korkunç şeyler anlatıyorsunuz?
C: Konsorsiyumun yaptığını bilmeniz gerekiyor. Bu çoğunlukla kızılderili çocuklarına yapılıyor.
S: (L) Neden böyle şeyler yapılıyor?
C: Oryonlular ve onların insan ortakları, yeni bir ırk yaratmak ve bu ırkı insanlığın geri kalanı ile birlikte kontrol etmek üzere büyük bir çaba harcıyorlar.
S: (L) Ruhlara ne oluyor? Bu proje yalnızca fiziksel mi?
C: Fiziksel. Ruhlar devam ediyor.
S: (L) Ruhlar nereye gidiyor?
C: Çoğunlukla buraya geri dönüyorlar.
S: (L) Bir kısmı başka yerlere mi gidiyor?
C: Bazıları diğer gezegenlere gidiyor.
S: (L) Bu projeden kim sorumlu?
C: Konsorsiyum.

S: (L) Fakat tüm bunlar çok korkunç.
C: Hislerinizi anlıyoruz, fakat herşey sizin perspektifinize uymaz.
S: (L) Bunlar dünyaya neden oluyor?
C: Karma.
S: (L) Ne tür bir karma bunu getirebilir?
C: Atlantis.
S: (L) Atlantisliler bunların başımıza gelmesine neden olacak ne yaptılar?
C: Şu anda bunu yanıtlayamayız.
S: (L) Bizi ne koruyabilir?
C: Bilgi.
S: (L) Aramızdan herhangi biri kaçırıldı mı?
C: Hepiniz.
S: (L) Kaç kere?
C: F***-57; S***-56; Laura-12.
S: (L) Neden Laura diğerleri kadar kaçırılmadı? (Laura gülüyor)
C: Sona ermedi. (S*** gülüyor.)
C: S*** geçen ay kaçırıldı.
S: (L) Bizi kim kaçırıyor?
C: Diğeri.
S: (L) Grubun adı nedir?
C: Çeşitli isimler.
S: (L) Hepimiz aynı grup tarafından mı kaçırılıyoruz?
C: Çoğunlukla.
S: (L) Bize ne yaptılar?
C: Sahte anılar verdiler. Çocuk olarak kalmanızı sağladılar. Okulda başağrısı ve mide bulantısı geçirmenize neden oldular.
S: (L) İmplant yerleştirdiler mi?
C: Evet.
S: (L) Nerede?
C: Kafada.
S: (L) İmplantlar ne için?
C: İnceleme cihazı.
S: (L) Neyi inceleme?
C: Ruh bileşimi.
S: (L) Yaptığımız ritüellerden herhangi biri daha fazla kaçırılmamıza karşı koruma sağlıyor mu?
C: Belki. Enerji alanları olan bazı kristaller. Bilginiz varsa korumaya ihtiyaç duymazsınız.
S: (L) Bu bilgiyi nasıl elde ederiz?
C: Bilinçaltınızın derinliklerinde.
S: (L) Bu bilgiyi ne zaman elde ettik?
C: Doğumdan önce.
S: (L) Koruma için yapabileceğimiz başka herhangi birşey var mı?
C: Öğrenin, meditasyon yapın, okuyun.


Copyright 1994-2002, *Laura Knight*, *Laura Knight-Jadczyk* ve *Arkadiusz Jadczyk*
 

Kasyopya celseleri / ham transkriptler

RA bilgileri ve Kasyopya celseleri esas olarak aynı şeyleri anlatan kitaplardır..

New age inanışının yapı taşlarını oluşturur , bu kitaplar.. İkisindede yüksek boyuttaki toplumsal bellek bileşimlerinin (bellek bileşimi=ortak yönde hareket edebilen varlıklar grubu) , insanlarla yaptıkları iletişim ve verdikleri uyarılar var.. Ra genellikle pozitif yönde bir uyarı verirken, Kasyopya celselerinde yüksek boyuttaki negatif varlıkların insanlar üzerindeki etkisi ve bu etkiden nasıl kurtulabileceğimizle ilgili öğütler verilir..
 

Bu inanışa göre ; varlık yaratanla bir olma sürecinde bazı boyut / süreçlerden geçmek zorundadır...
Boyutlar yükseldikce yaratanla bütünleşme süreci artar , varlık zihinsel / düşünsel her anlamda gelişir olgunlaşır..

1. boyut= taş , mineraller vb..
2. boyut= hayvan, bitki vb..
3. boyut= düşünebilen irade sahibi canlı varlık (pozitif veya negatif seçimin yapılacağı boyut)
varlık 3. boyutta verdiği (bilinçli veya bilinçsiz) seçim sonrası pozitif veya negatif kutup'ta olacağını belli eder ve bu alanlarda boyut atlama sürecine girer..


Bu inanışa göre cehennem veya acı çekilen bir yer yoktur, yeteri olgunluğu ve gelişimi sağlayamamış varlıklar boyut atlayamayıp tekrar reankarne olarak olgunlaşmaları sağlanır.. Bu bir nevi cezalandırma (cehennem) , boyut atlamak ise mükafat (cennet) olarak görülür..

11 Mart 1995 F___, Laura, TR, JR, SV

S:(L) A___, insanların esas olarak kaç kromozoma sahip olduğunu sormamızı istedi.
C: 135 çift.

S:(T) Şimdi 23 çiftimiz var. Epeyce kromozom kaybetmişiz demek. (L) Çok! (T) Kaybettiklerimizi geri alacak mıyız?
C: Bekleyin ve görün.
 

S:(L) Bir celsede zamanın, Cennetten Düşüş "sırasında" ortaya çıkan bir ilüzyon olduğunu söylemiştiniz ve bunu söyleyiş şekliniz, başka ilüzyonların da olduğunu düşündürdü bana...
C: Değiştirilen DNA'nız nedeniyle zaman sizin için doğruluğu olan bir ilüzyon.

S:(L) Peki diğer ilüzyonlar nedir?
C: Monoteizm; sizden ayrı, mutlak güce sahip bir varlığa inanç.

S:(L) Başka?
C: Fiziksel artış gereksinimi.

S:(L) Korunma için fiziğe odaklanmak... (T) Monoteizmle ilgili anahtar kelime ayrılık mı?
C: Evet.

S:(L) Başka?
C: Lineer/doğrusal odak.

S:(L) Başka?
C: Tekboyutluluk.

S:(L) Örtü... (J) Sadece tek bir boyutu algılamak... (L) Bu ilüzyonlar DNA'mıza genetik olarak programlandı mı?
C: Yakın.

S:(L) Başka hangi ilüzyonlar var?
C: Öncekilerle işiniz bitti mi?
 

S:(L) Bilmiyorum. Bu ilüzyonların bize nasıl zorlandığından, bizim bunları nasıl algıladığımızdan bahsedebilir misiniz biraz?
C: Eğer biri bir kapıyı açarsa ve sen de açılan kapıdan bir küp altın görürsen, altına ulaşmadan önce, kapının arkasında gizlenmiş zehirli bir yılan olup olmadığını düşünür müsün?

S:(L) Altın neyi simgeliyor?
C: Sınırlanmaya cezbolma.

S:(L) Kapı neyi simgeliyor?
C: Sınırlanmaya açılış.

S:(L) Bir küp altın olarak temsil edilen sınırlanma, aslında göründüğü şey değil miydi? Bu bir kandırma mıydı?
C: Yılan nedir?

S:(T) Kertenkeleler? (J) Tehlike. (L) Tamam, kapıyı kim açtı? (J) Biz.
C: Hayır.

S:(L) Kapıyı açan biz değildik, doğru mu?
C: Evet.

S:(T) Kapıyı kim açtı?
C: Kertenkeleler.

S:(L) Yani resmen... (T) Yılan kimdi? (J) Kertenkeleler, tehlikeyi...
C: Hayır!

S:(L) Yılan kimdi?
C: Dikkatsizce cazibeye teslim olmanın sonucu; yani, bakmadan atlamak.

S:(J) Yani dikkatli olmamız gerekiyor. (T) Yılan neydi? (J) Cazibeye teslim olmanın sonucu... (L) Yani diyorsunuz ki, cennetteki cezbolma hikayesi, insanoğlunun cezbedilerek bu realiteye yönlendirilmesinin hikayesiydi. İyi ve Kötünün Bilgisi Ağacı'nın meyvesinin yenmesi de...
C: Cazibeye teslim olmaydı.

S:(L) Ve bu bir kandırmaydı...
C: Hayır! Kandırma yok!

S:(L) Ama burada dönen birşey var. (T) Tuzak mı?
C: Hayır! Tuzak da yok. Seçmeseydiniz, özgür iradenize müdahale edilemezdi.

S:(T) Bir saniye. Olayın mantığını kaçırıyorum. Düşüşten önce biz kimdik?
C: 3'üncü yoğunluk BH.
 

S:(T) Bize 3'üncü yoğunluk varlıklarının BH olamayacağını söylememiş miydiniz? (L) Hayır. 3'üncü yoğunluk BH varlıklarının olduğunu söylemişlerdi. (T) O zaman meydana gelen şeyden dolayı mı şimdi KH'yiz?
C: Evet.

S:(J) İstediğin zaman eve gidebilirsin. (L) Her zaman eve dönme gücün var...
C: Evet.

S:(L) Yani her zaman BH olmaya dönme gücümüz var mı? 3'üncü yoğunlukta bile mi?
C: Evet.

S:(L) 3'üncü yoğunluk BH varlıkları nasıl bir hayat yaşıyor?
C: Keşfedin.
S:(T) Kapı benzetmesine dönmek istiyorum. Kapı her zaman oradaydı. Cezbedicilik her zaman orada duruyordu...
C: Altına gittiğinizde, Kertenkelelere "Merhaba" dediniz ve bundan anlayabileceğiniz herşey.

S:(T) Evet, ben de bu noktaya ulaşmaya çalışıyordum. Kertenkelelerin veya KH güçlerinin kapıyı açtığını söylediniz.
C: Hayır. "Açmak" demeyelim. Sadece sizi kavramaya yaklaştırmak için o ifadeyi kullandık.

S: ... (T) Kapı her zaman oradaydı ve her zaman açıktı. Sadece benzetmeyi kavramaya çalışıyorum. Yani BH varlıkları olarak altına gitme ve gitmeme seçeneklerimiz vardı. Altına gitmekle KH olduk çünkü altına gitmek KH.
C: Evet.

S:(T) Ve bunu yapmakla 4'üncü yoğunluk Kertenkele Varlıklarının saflarına girmiş olduk.
C: Evet.

S:(T) Çünkü onlar 4'üncü yoğunluk varlıkları ve 3'üncü yoğunluk varlıkları olarak bizden çok daha fazla yetenekleri var.
C: Bundan önce 4'üncü yoğunluk BH varlıklarının saflarındaydınız.

S:(T) Ve 3'üncü yoğunluk BH'ydik. Ama altına gitmekle kendimizi 4'üncü yoğunluk KH'nin etkisi altına soktuk.
C: Evet.
 

S:(J) "Seçmedikçe özgür iradenize müdahale edilemez" demişlerdi. (T) İnsan ırkı olarak, özgür irademizle BH'den KH'ye geçtik. (L) Demek insanlık olarak içinde bulunduğumuz bu durumu bir seviyede kendimiz seçtik; Düşen Melek, Lusifer efsanesi. Bu biziz. Altına gitmek için o kapıdan geçmekle düşmüş olduk ve kapıdan geçdiğimizde yılan bizi ısırdı.
C: Ama bu sürekli tekrarlanan bir sendrom.

S:(L) Sadece insan ırkı için sürekli tekrarlanan bir sendrom mu, yoksa tüm yaratılış için de geçerli mi?
C: İkincisi.

S:(L) Varoluş döngüsünün bir parçası olduğu için, tüm varoluşta tekrarlanan bir sendrom mu bu? Yoksa Kızılderililerin Maya dedikleri şey mi?
C: İkisinden biri.

S:(T) Yani bahsettiğimiz tüm bu şeyler, boyut sınırı, dalga, frekansların yükselmesi...
C: Boyut sınırı "tornado."

S:(T) Yani dalga yıkıcı bir şekilde ilerliyor...
C: Subjektif.

S:(T) Evet, tamam. Tornado. Dorothy tornadoda BH durumundan KH durumuna düştü. Doğru mu?
C: Evet.

S:(T) Yoğunluk değişim dalgası tornado ile temsil ediliyor... (L) Bir yoğunluk dalgasının etkileşimi...
C: Daha dikkatli analiz edin, bunun için bir mola öneriyoruz. [MOLA]
...
S:(L) Bir noktada biraz kafamız karıştı. Yoğunluk dalgasını temsil eden tornado, kişiyi aynı yoğunluk içinde BH'den KH'ye mi geçiriyor?
C: Bir yönüyle.

S:(T) Boyut sınırı yalnızca kişiyi bir yoğunluktan diğerine geçirmekle kalmıyor, aynı zamanda KH ile BH arasında da geçiş yapılmasını sağlıyor, öyle mi?
C: Mümkün.

S:(T) Yani bu geçişte 3'üncüden 4'üncüye bir BH olarak da geçilebilir?
C: Bazı geçişlerde.

S:(L) Yani 3'üncü yoğunlukta veya 4'üncü yoğunlukta insanlar BH ile KH arasında geçiş yapabiliyor... Boyut sınırı veya yoğunluk dalgasının bu geçişinde tüm bu seçenekler mevcut mu?
C: Dalganın yönelimine göre yukarıdakilerin hepsi mümkün.
 

S:(L) Peki yaklaşmakta olan dalganın yönelimi nedir? Özellikle bizi 3'üncü yoğunluktan 4'üncü yoğunluğa taşımak mı? Bu dalganın işlevlerinden biri bu mu?
C: Bunu söylemiştik.

S:(L) Bu dalganın bizi 3'üncü yoğunluktan 4'üncüye taşıyacağını söylemişlerdi. Görünüşe göre dalgalardan bazıları BH'den KH'ye geçebiliyor. (T) Dalga değil, dalgadan geçen kişi. Bu dalga geçerken, dalganın yönelimi bireyden bireye değişiyor mu?
C: Deniz dalgalarıyla karşılaştırın. Dalgalar, tüm doğanın liflerinin bir parçası.
S:(T) Bu, dalganın tepesinde veya dalgalar arasındaki boşlukta oluşla da ilgili mi? Dalganın üzerinde nerede bulunduğunla?
C: Hayır.

S:(T) Yani 3'üncü yoğunluktan 4'üncü yoğunluğa geçiş sağlayan bir dalga, bu dalga geçerken sen onun neresinde olursan ol aynı etkiyi yapar, doğru mu?
C: Evet.

S:(T) İnsanları KH'ten BH'ye ve tersine taşıyan dalga için de geçerli mi bu?
C: Veya "altına da" gidebilirsin.
 

S:(L) Burada bir frekans oluşturuyoruz ve diğerleri de bize katılıp katılmayacakları konusuna bir seçeneğe sahip oluyor... (J) Ve 4'üncü yoğunluğa geçişimizde de KH'den BH'ye geçme seçiminde bulunuyoruz... (L) Oz Büyücüsü'ndeki Munchkin'ler (cüceler) neyi temsil ediyor?
C: 2'nci yoğunluk varlıkları.

 

 18 Mart 1995 F___, Laura, TR ve JR, B___

S:(T) İyi akşamlar.
C: Merhaba.

S:(T) Bu akşam karşımızda kim var?
C: Usurro.

S:(T) Peki neredensin?
C: Kasyopya. Evet.

S:(L) Tartışmamızı dinliyor muydun?
C: Elbette.

S:(L) Yardım konusunda yapabileceğiniz herhangi bir yorum var mı?
C: Pek çok.

S:(T) Yapın.
C: Önyargı.

S:(L) Ön yargı derken neyi kastediyorsunuz?
C: Thor Templar'ın görüşleri.

S:(L) Görüşleri önyargılı. Peki implantların çözülerek vücuttan atılmasını sağlayacak materyalleri veya teknikleri var mı gerçekten?
C: Hayır.
 

(L) Hillard, St. Cloud'da yaşayan yaşlı adam. Şimdiye kadar UFO'lara dair şeylerle ilgili gördüğüm en büyük, inanılmaz bir koleksiyona sahip. Hayatının 40 yılını buna adamış. Bu alanda uzman olan bütün araştırmacıları tanıyor ve elinde başka kimsede görmediğim materyaller var. Emekli bir ordu mensubu ve danışman bir mühendis olarak NASA için çalışmış. ... Kamu sektöründeki herkesin maddi kanıtlar istediğini ve de dünyanın pek çok yerinden pek çok maddi kanıtlar toplandığını söylüyor. Ama toplandıktan sonra bu materyaller ortadan kayboluyor! O bunu söyler söylemez aklıma ilk gelen şey, kanıtların yok edilmesine yönelik bir komploydu. "Kaybolma" derken kastettiği şeyin bu olduğunu düşündüm. Ama sonra dedi ki; "24 saat boyunca kamera gözetimi altında tutuyorlardı ama birden KAYBOLDU!" Anladım ki, kastettiği şey resmen birşeyin demateryalize olmasıydı. O bunu söylediğinde ben de "Ou, evet. Bunu çok iyi anlayabiliyorum!" dedim. Öğrendiklerimize bakacak olursak bu çok anlamlı. Olayın bu dördüncü yoğunluk doğası üzerinde duruyoruz ve gerçekten bununla ilgiliyse, pek çok garip şeyle ilgili o kadar çok şeyi açıklıyor ki! Dünyadışı varlıkların katı maddelerin içinden geçmeleri, tanıkların gözleri önünde görünüp kaybolmaları, insanları bir yerlere ışınlamaları, zamanın sınırlandırmalarının ötesine geçmeleri, bir grup insanın bazılarına görünürken, aynı gruptaki diğer bazılarına görünmemeleri... Bir yandan tüm bunları duyuyorsun, diğer yandan da fenomenin maddi yönü hakkında şeyler duyuyorsun; yere inme izleri, UFO'lar ve dünyadışılarla etkileşime giren insanlarda ve yüzey alanlarında meydana gelen değişiklikler, ölü dünyadışıların bedenleri, ele geçirilen araçlar... Bu garip şeyleri anlamaya, açıklamaya çalışıyorsun. Ama tüm bunları bir dördüncü yoğunluk fenomeni olarak anladığında herşey anlam kazanmaya başlıyor. Olayların bazıları tamamen teknolojiye dayalı ve hiçbir paranormal tarafı yok. Yaptığım hipnoz celselerinde de her zaman arkaplanda dolaşan dünyadışı varlıklar oluyor. Hipnozdaki kişiye neler olduğunu açıkça görmelerini ve ifade etmelerini söylüyorum ve ani bir ışık görüyorlar. "Tanrım! Bir an için orada bir yüz vardı." diyorlar ama onu inceleyemiyorlar. "Bir dinazora benziyor." veya "Pulları var." gibi şeyler söylüyorlar. Ama tüm öğrenebildiğim bu oluyor. Yani tüm bunların arkadasında o kahrolası sürüngenler var ve görünüşe göre başka bir yoğunluktalar. (B) Yanılmıyorsam şöyle demiştin; dördüncü yoğunluk varlıkları üçüncü yoğunluğa geldiklerinde burada çok kısa bir süre kalabiliyorlar ve sonra ortadan kaybolup kendi gerçekliklerine geri dönüyorlar çünkü buranın frekansına uyumlu değiller, doğru mu? (T) Evet, bazı belgelerde Kertenkele varlıklarından, yani sürüngenlerden bahsediliyor. Nadiren ve genellikle çok kısa bir süre görünüyorlar. Burası onlar için çok sınırlandırıcı bir ortam. Grileri üçüncü yoğunluğa projekte ediyorlar ve onlar burada daha uzun süre kalabiliyorlar çünkü bu amaçla üretiliyorlar. Bir güç tarafından buraya projekte ediliyorlar. (B) O yüzden kaçırdıkları kişileri kendi yoğunluklarına götürüyorlar; orası onlar için çok daha istikrarlı. (T) Üçüncü yoğunluğa gelmektense bizi dördüncü yoğunluğa götürmek onlar için daha kolay. Ama çok farklı kaçırılma çeşitlileri var. Her zaman fiziksel olarak kaçırmıyorlar. Astral bedeni alabiliyorlar. (L) Bu kaynaktan öğrendiğimize göre, ruhu alıkoyma dahil yaptıkları şeylerin çoğu aslında teknolojik birşey: dördüncü yoğunluk teknolojisi. Kavrayabileceğimizin çok ötesinde birşey, ama gene de teknoloji. (T) İnsanların astral projeksiyon deneyimlerine olan ilgilerinin sebebi de bu olabilir. Her ne kadar bu konudaki kontrolümüz ve yeteneğimiz çok yüksek değilse de, astral bedenimiz, fiziksel bedenimizi terk edip başka yerlere gidebiliyor. Bu biraz da tesadüfi birşey. Fiziksel anlamda diğer gezegenlerden gelen varlıklarla ilgili olaylar da olmakla birlikte, onların bu yeteneğimize ve duygularımıza bu kadar ilgi göstereceğini sanmam; bunlarla ilgilenenler başka bir yoğunluktanlar. (F) Bunu soralım.
C: Fikirlerinize sabit bir şekilde bağlanmayın.
 

C: Brad'in bilgisi için; Mars anıtları Atlantisliler tarafından yapıldı ve Ay'daki bazı yapılar ise başkaları tarafından yapıldı; dünyadışı.


S:(S) Evet. Edgar Cayce Atlantislilerin diğer gezegenlere gidebildiklerini söylüyor.
C: Evet. Sizin uçakla Atlanta'ya gidebildiğiniz kadar kolay bir şekilde.

S:(B) Garip.
S:(S) Commander X ve benzer şeyleri soralım. (T) Evet, Commander X kim? (L) "Cosmic Patriot Files" (Kozmik Yurtsever Dosyaları) isimli kitap. (T) Kozmik bir savaşçı!
C: Adının açıklanmasını istemiyor.

S:(T) Evet, bunu biliyoruz. (L) Peki konumu nedir?
C: Özgür irade.

S:(L) Bahsettiği şeyler hakkında gerçekten bilgi sahibi mi?
C: Belki.
 

S:(T) İşte yine o kelime; belki de değil. (L) İyi bir bilgi kaynağı olduğunu düşünmüştüm. (F) Derleme bir kitaba benziyor. (L) JR ve benim bir sorumuz var. Hillard, kurbağaların gezegenden kaybolduklarını söyledi.
C: Ozon tabakası.

S:(L) Ozon tabakasının incelmesinden dolayı kızarıyorlar mı?
C: Kızarmak mı?

S:[Gülüşme] (J) Nereye gidiyorlar? (T) Ozon tabakası seyreliyor ve onlar da bunun etkilerini ilk yaşayanlar mı?
C: Evet.

S:(J) Nereye gidiyorlar? (T) Bir yere gitmiyorlar, ölüyorlar. (F) Üreyemiyorlar.
C: Evet.

S:(B) Derileri çok hassas. (T) Yakında hepimizi etkilemeye başlayacak.
C: Herşey, gerçeklikleri birleştiren dalganın etkileri.

S:(L) Eğer kurbağalar üzerinde bu etkiyi yapıyorsa, daha da güçlendiği zaman bizim üzerimizde nasıl bir etki yapacak?
C: Bekleyin ve görün.

S:(L) Hadi ama! Bu kulağa pek hoş gelmiyor. Bu konuda bize biraz daha bilgi vermeniz gerekmiyor mu? Bir ipucu?
C: Hayır.

S:[Gülüşme] (T) Ozon tabakasının erimesinin, yaklaşan dalganın doğrudan bir sonucu olduğunu mu söylüyorlar? (J) Evet, aynen öyle! (T) Florokarbonlardan dolayı değil mi?
C: Yanlış yorum, cümleyi dikkatli bir şekilde tekrar inceleyin.

S:(J) Ozon tabakasının seyrelmesi, frekans "değişiminin" bir parçası mı?
C: Yakın.

S:(T) Kurbağa olayı da bunda kilit bir unsur mu?
C: Hayır.

S:(L) Kilit unsur, birleşen realiteler/gerçeklikler.
C: Evet.


S:(L) Dalga, gerçekliklerin birleşmesine mi neden oluyor?
C: Ve üçüncü yoğunluğu çok çeşitli şekillerde etkileyen şeylere neden oluyor; kapalı çember.
Lütfen kulak misafirini uzaklaştırın.

S:(J) Kulak misafirimiz mi var? [Yan odadaki çocuk kapıdan bize bakıyor ve sonra üst kata çıkıyor.]
C: Vardı. Çocukların yakın olması kanalı bozuyor ve tehlikeli olabilir.

S:(L) Bize defalarca, celseler sırasında çocukların etrafta olmaması gerektiğini, çocukların "açık" ve biçimlenmemiş enerjileri nedeniyle bunun onlar için çok zararlı olabileceğini söylediler. Kurbağalara dönelim. Kilit nokta birleşen gerçeklikler. Çok çeşitli etkiler. (S) Belki de kurbağalar bir üst yoğunluğa gidiyorlardır? Kurbağaların ölmesi üçüncü yoğunluğu etkiliyor mu?
C: Hayır.

S:(L) Yalnızca bir belirti mi?
C: Evet.
 

S:(L) Yani bu, birleşen realitelerin bir semptomu. ... İkinci seviyedeki kurbağaların ölümü belki de üçüncü seviyede olan şeyin bir belirtisidir. Burada olan şeyin bir yansıması... (J) Veya bir uyarı... (L) Bu doğru mu?
C: Hayır.

S:(L) Kurbağalar ikinci yoğunluktan üçüncü yoğunluğa mı geçiyorlar?
C: Konuyu karmaşıklaştırıyorsunuz, belki de transkriptleri daha sık incelemeniz gerekiyordur. Böylece aynı şeyleri tekrar tekrar sormazsınız!

S:(L) Pekala, bu konuyu bırakıyoruz. ... Dalga, ozonun seyrelmesine mi neden oluyor?
C: Doğrudan değil.
 

C: Tamam, dinleyin: Gelen dalga, üçüncü yoğunluktan dördüncüye bir dönüşüm. Dolayısıyla da dalganın yaklaşması nedeniyle meydana gelen olaylar, yoğunlukları ve gerçeklikleri etkiliyor! Üçüncü yoğunlukta, üçüncü yoğunluk açıklamaları olan değişiklikler göreceksiniz, ama aslında bunlar dalganın yaklaşmasının bir etkisi; siz bunları üçüncü yoğunluk olarak görüyorsunuz çünkü sizin şu andaki referans noktanız bu! Unutmayın ki herşeyin tüm yoğunluk seviyelerinde bir yansıması vardır ama aynı zamanda dalga geldiğinde de bir birleşme meydana gelir ve bu da boyut sınırı geçişidir!!!!!!

[ç.n.: orijinal metinde "realm border" olarak geçen ve "boyut sınırı" olarak çevirdiğim ifade, arada paralellik olmakla birlikte, boyuttan ziyade "yoğunluk" sınırı (3'üncü yoğunluktan 4'üncüye geçiş çizgisi) anlamındadır. boyut kavramı ile yoğunluk kavramı arasındaki ilişkiye diğer bazı celselerde değinilmektedir ve anlayabildiğim kadarıyla boyutlar daha ziyade, "dikey" nitelikteki 7 bilinç "yoğunluğu" seviyesinin her birindeki sınırsız "yatay" gerçeklik dizilimleri gibiler.]
 

S:(J) Yine üçüncü yoğunluk düşünüyoruz. Lütfen bize karşı sabırlı olun. Henüz bitirmedik. (S) Yarım kızarmış gibi mi yani? (L) Kertişler kurbağa bacağı seviyor olabilir diye düşünmüştüm! [Gülüşme] (T) Kertişler Fransız mı? (F) Dün gece okuduğum birşeyde, üslerden birinde çalışan bir bilimadamından bahsediliyordu. Bir yerlerdeki süper-gizli bir yeraltı kompleksinde çalışan bir teknisyenmiş. Bindiği asansörün kapısı açıldığında gözlerinin önünde bir Kertenkele Varlığı görmüş. Asansörün arıza yaptığını düşünüyormuş çünkü asansörün o katta durmaması, yani o varlıkları görmemesi gerekiyormuş. Diğer bir olayda, biri, hangarda birşey üzerinde çalışan iki Gri görmüş ve askeri polis ona hemen orayı terk etmesini yoksa vurulacağını söylemiş. (L) F___'nin anlattığı bu hikayeler, yani asansördeki Kertişler, hangardaki Griler... bunlar gerçek mi yoksa dezenformasyon mu?
C: Gerçek.
 

S:(L) Bazı uçakların, insanların ve gemilerin Bermuda Üçgeni'nde kaybolmasının nedeni nedir? Nereye gidiyorlar ve onlara ne oluyor?
C: Bu konu işlenmişti.

S:(S) Evet, Atlantis piramitleri.
C: Evet. Atlantis piramitlerinin neden olduğu EM (elektromanyetik) dalgaları.

S:(L) Kayboldukları zaman nereye gidiyorlar?
C: Elbette duyduğunuz olaylardan bazıları sadece kaza ve batma olayları. Ancak sıradışı fenomenler eşlik ettiğinde çok çeşitli anomaliler meydana gelebilir.

S:(L) Nereye gidiyorlar? (T) Bir yere gitmiyorlar, dibe batıyorlar. (S) Beşinci yoğunluk.
C: Paralel gerçekliğe.

S:(L) Bu paralel gerçeklik, paralel bir dünyada olmak gibi mi?
C: Hayır.

S:(L) Paralel gerçeklikten neyi kastediyorsunuz?
C: Koşullara göre değişir.

S:(L) Meşhur Flight 19'a ne oldu? (T) Philadelphia'ya gittiler.
C: Hala anlamaya çalışıyorlar.

S:(L) Ouuuuu! (J) Ou, aman tanrım! Korkunç! Hala kayboldukları yerdeler. (T) Paralel bir realitedeler... (L) Zamanın olmadığı... (T) Okyanus üzerinde, zaman ve mekanın donduğu bir realitedeler, doğru mu?
C: Onların düşünce referansıyla; "kayıp ruhlar."

S:(L) Aman tanrım! Zamanda bir noktada "takılı kalmış" durumdalar, öyle mi? (J) Aynen öyle.
C: Bingo!


S:(L) O yerden kurtulup bizim gerçekliğimize geri dönme olasılıkları var mı?
C: Elbette. Unutmayın, dalga yaklaşıyor ve "yaklaştıkça" giderek daha fazla sıradışı olaylar meydana gelecek. Örneğin ekin çemberleri.

S:(L) Bu insanların o paralel gerçeklikte sıkışıp kaldıkları yerden kurtarılıp asıl gerçekliklerine dönmeleri için herhangi birinin yapabileceği herhangi birşey var mı?
C: Evet, ama bunun teknolojisi çok sıkı saklanan bir sır.

S:(L) Bu sırrı biliyor musunuz?
C: Evet, ama siz de biliyorsunuz!

S:(L) Biz de mi? (T) Thor da biliyor mu? [Gülüşme]
C: Neşe!

S:(L) Sırrı biz de biliyor muyuz?
C: Philadelphia Deneyi.

S:(L) Hazır Philadelphia Deneyi'nden bahsetmişken, bize spesifik ayrıntılarıyla bunun nasıl olduğunu anlatabilir misiniz? Ne tür makineler kullanıldı ve bu makinelerden bir tane nasıl yapabiliriz? [Gülüşme]
C: Burada bir-iki gün boyunca oturmak mı istiyorsunuz?

S:(J) Yani bize bunun bilgisini vermeniz bir-iki gün mü alır? (T) Evet, vaktimiz var. Kalem kağıt getirin. (L) Başka bir zamana bırakalım. (T) Bir diyagram oluşturup Thor'a gönderelim.
C: Kısacası, bir EM jeneratörü yapın.

S:(L) Dünyanın en eski dili hangisi? En azından bugünün dünyasınında bilinen dillerin...
C: Sanskritçe.

S:(L) Sanskritçe'nin kökeni nedir?
C: Atlantis.

C: Şimdi Flight 19 hakkında biraz daha bilgi. Birkaç yıl önce bir grup araştırmacı o uçakları bulduklarını iddia etmişlerdi ve sonra da iddialarını geri çekmişlerdi, hatırlıyor musunuz?

S:(L) Evet. [Herkes katılıyor.]
C: Bu sizce ilginç geldi mi?

S:(S) Evet, çünkü buldukları uçaklar kayıp olduğu bildirilen uçaklar değildi. (T) Evet. (L) Bunda ilginç olan nedir? (J) Neden iddialarını geri çektiler? (S) Buldukları uçaklar neydi?
C: Evet, olayın ayrıntılarını ve araştırma grubun üç üyesinin nasıl bir psikiyatrik yardıma ihtiyaç duyduğunu bilseydiniz...

S:(L) Anlatın!
C: Sabır, anlatıyoruz ama kavrayabilmeniz için yavaş olmamız gerekiyor.

S:(T) Araştırma grubundan üç kişi psikiyatrik yardıma muhtaç hale mi geldi?
C: Buldukları şey, tanıma uyan beş uçaktı ve okyanusun dibinde mükemmel geometrik bir şekilde "dizilmişlerdi" ama seri numaraları uyuşmuyordu.

S:(L) Uçakların geometrik dizilimi önemli mi?
C: Şimdi, ilk gizem: beş Avenger uçağının kaybolmasına dair başka bir olay yoktu. İkincisi: Uçakların iki tanesinde, üzerinde numaraların bulunması gereken panellerde "hiyeroglifler" vardı ve paneller tuhaf bir ışık yayıyordu. Üçüncüsü: Uçaklardan birini yukarı çıkarmaya çalışırken, halata bağlı olan bu uçak gözden kayboldu, sonra tekrar göründü, sonra tekrar kayboldu ve sonra tekrar göründü ve sonunda halattan kurtularak tekrar dibe düştü. Dördüncüsü: Keşif dalgıçlarından üçü, dipteki uçaklardan birinin içinde geçici olarak 2. Dünya Savaşı'ndan canlı insan görüntüleri gördüler ve bunu kamerayla kaydettiler. Son olarak: O zamandan beri uçaklardan üçü kayboldu. Tabii ki tüm bunlar bir sır olarak saklanıyor!

S:(S) Acaba o uçaklar nereden geldi? (L) Evet!
C: Paralel gerçeklik. Gördüğünüz gibi, birşey başka bir gerçekliğe geçtiği zaman, "düşünce düzlemi" diyebileceğimiz bir duruma girmektedir ve o gerçeklik yanlış algılandığı sürece pencere açık kalmakta ve her tür olasılıkla ilgili algılar geçici olarak somut gerçeğe dönüşmektedir; çünkü düşünce düzlemi maddesi her zaman akışkandır.

S:(L) Yani gördükleri şey, paralel bir gerçeklikten bir pencere aracılığıyla bizim gerçekliğimize giren bir "Flight 19" muydu?
C: Yakın.

S:(L) Bu, bizim "Flight 19"u kaybetmemizle ilişkili miydi? Gerçeklikler arasında bir değişdokuş mu oldu?
C: Gerçekliği etkileyen şey düşünce kalıplarıdır. O pencere açıldığında, geçici olmakla birlikte tüm düşünceler fiziksel gerçeklik haline gelebilir.

S:(L) Yani orada o dalgıçların ve araştırmacıların düşünceleri fiziksel gerçeğe mi dönüştü?
C: Ve diğer herkesin.

S:(T) Araştırmadaki herkesin mi?
C: Gezegendeki herkesin.

S:(T) Araştırmacıların o uçakları bulacağına inanmayanların düşünceleri bile mi?
C: Evet. Araştırmacılar bulmayı umdukları şeyi buldular, ama herkes haberi duyduğunda, ortaya çıkan hakim düşünce kalıbına göre başka şeyler meydana gelmeye başladı.

S:(L) Yani biri bulunan şeyin Flight 19 olduğuna inandığında göründü ve biri inanmadığında da kayboldu, öyle mi?
C: Evet.

S:(J) Aman tanrım! (T) Ben habere inanmamıştım... (L) Demek haklı çıktık! (F) Zavallı üç adamı hastanelik ettik. (T) Uçakların görünmesinin nedeni... (L) Hayır, sanırım araştırmacılar o uçakları aramaya gittiler ve orada bir pencere olduğu için... (T) ...uçaklar tam görmeyi bekledikleri biçimde karşılarına çıktı... Normalde o şekilde dibe inmiş olamazlardı. Araştırmacılar bundan birşeyler anlamalıydılar. O uçakların dipte düzgün bir dizilimde bulunduğuna dair haberi duyduğumda bu kafamı karıştırmıştı. (F) Birşey dibe batsa bile o şekilde inip sıralanmış olamaz. (T) Kayıtları araştırmaya başladıklarında sahil boyunca şimdiye kadar o uçaklardan 200 tanesinin düştüğünü öğrenmişler. O uçaklardan birini bulduğunu iddia eden bir adam vardı. Ama bulduğu şey Flight 19'daki uçaklardan biri değildi. Bir mekiğin parçalarıydı....

S:(L) Bermuda Üçgeni'yle işimiz bitti mi? (T) Bir sorum var. Flight 19'u aramaya giden PBA uçağına ne oldu?
C: Hala Avenger'leri bulmaya çalışıyor.

S:(T) Flight 19'la aynı paralel gerçeklikte mi?
C: Evet.

S:(T) Onları bulacak mı?
C: ?

S:(L) Flight 19'un mürettebatının algısıyla, aradan ne kadar süre geçti?
C: Hiç.

S:(J) Yani hiçbir fikirleri yok. (S) Merak ediyorum, acaba bizim zamanımıza mı dönecekler, yoksa kendi zamanlarına mı dönecekler?
C: Sizin algınız.

 

S: (J) Bu cihazın Atlantis kristal piramidiyle bir ilgisi olabilir mi?
C: Doğrudan ilgili değil.

S: (J) Piramidin, bu cihaza enerji sağlanmasıyla bir ilgisi var mı?
C: Evet.


S: (J) Görünüşe göre cihazın oraya gömülmesi piramitten çok daha sonra gerçekleşmiş ama ondan enerji alabiliyor. (L) Bu cihaz sürekli olarak çalışıyor mu?
C: Hayır.

S: (L) Onu çalıştıran şey nedir? Yani eğer çalışıyorsa.
C: Manyetik anomaliler.


S: (J) Depremlerden etkileniyor mu?
C: Etkilenebilir.

S: (L) Bu manyetik anomaliler, gezegende doğal olarak gerçekleşen anomaliler mi?
C: Her iki tür.

S: (L) Yani doğal olarak da olabilir, başka bir güç tarafından da harekete geçirilebilir, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Bu makine harekete geçtiğinde ne oluyor?
C: Fazla belirsiz.

S: (J) Bu cihaz, bu boyuta bir giriş penceresi mi oluşturuyor?
C: Bu amaçla kullanılması mümkün.
 

S: (L) Çukuru açıp remolekülerizatörü oraya gömme amaçları neydi? Başka zaman biri onun için geri mi dönecekti?
C: Hayır.

S: (T) Tek başına işlev gören bir makine mi, yoksa diğerleriyle birlikte mi çalışması gerekiyor?
C: Duruma göre.

[C: EM alan distürbansı (dengesizlik).]

 

S: (T) Dikey gerçeklik nedir? (L) Dikey bir gerçeklik! (T) Ou, teşekkür ederim! Bu herşeyi açıklıyor. (L) Yanyana farklı gerçeklikler var; demek bu da dikey bir tanesi...
C: Boyut sınırı geçişinde kesişecek.

S: (L) Diğer bir deyişle boyut sınırıyla kesişen bir gerçeklikten geldiği için zihnen onunla bağlantı halinde, öyle mi?
C: Hayır.
S: (L) Sadece denedim. (T) Bana da iyi görünmüştü. Bir acil çıkış kapım olurdu!
C: Birleşiyor.

S: (L) Tamam, yani TR dünyadışı dikey bir gerçeklikten gelen kısmen dünyadışı biri ve bu onun, aynı gerçeklikten gelen kişilerle etkileşmesine neden oluyor. Ne olmuş? [Gülüşme] (S) Yapacak bir iş! (J) Hobi.
C: 3'üncü yoğunluk düşünüyorsunuz, bir bilgi "tazeleme" celsesine ihtiyacınız var!
S: (L) Bence gezegendeki herkes şu anda bunu yapıyor. Her zaman, alternatif bir gerçekliği paylaştıkları insanlarla ilişkiler oluşturan farklı gruplar var. (J) Yani birbirimize mi çekiliyoruz? (F) Doğru. Bana anlamlı geldi. (L) Peki o zaman biz hangi alternatif gerçekliği paylaşıyoruz? Yoksa aynı alternatif gerçeklikten gelmiyoruz da, her birimiz farklı bir alternatif gerçekliğin temsilcileri ve bağlantı noktası mıyız?
C: Son kavram aynen doğru!

S: (T) Hepimiz kendi grubumuzu mu temsil ediyoruz?
C: Güç arttırmakla ilgili olarak ne söyledik?

S: (L) Yani her birimiz kendi gerçeklik grubumuzla bağlantılıyız ve...
C: JR, ilgili cümleleri hepinize tekrar okusun.

S: (L) Belirli insanlar, veya belki herkes, kendi içlerinde kilitli olarak veya bireysel elektromanyetik alanları içinde enerji paketlerine veya bilgilere sahip...
C: Yapbozun parçalarının bir araya getirilmesi gibi.
S: (L) Bana öyle geliyor ki, Sümerler ve Armonanlar, Atlantis battığı zaman çeşitli yerlere dükkanlarını kuran Atlantislilerdi.
C: Güzel, şimdi bununla devam et.

S: (J) Biraz daha fazla plan yapmamız gerekiyor. (L) Dünyadışı varlıklar tarafından kaçırılma deneyimi yaşayan pek çok kişinin bahsettiği gibi, her yerde gerçekten bir sürü yeraltı tünelleri olup olmadığını öğrenmek istiyoruz.
C: Evet.

S: (T) Çok uzun bir süredir mi varlar?
C: Subjektif.

S: (T) İnsanlıktan daha mı eskiler?
C: Bazıları.

S: (T) Metro ağı gibi birşey mi? Bir yerden başka bir yere ulaşma amacıyla mı kullanılıyorlar?
C: Evet.

S: (T) Çeşitli yerler arasında gidip gelen trenler falan mı var?
C: Hayır.

S: (T) Bu tünellerde bir yerden başka bir yere ulaşmaya yönelik yüksek teknolojili herhangi bir araç var mı?
C: Subjektif.

S: (L) Bu tünellerde nasıl yolculuk yapıyorlar?
C: Elektromanyetik olarak.

---------------------------------------

S: (SV) Auran sensin! (L) Bazı araştırmacılar, mavi rengi görme veya algılama yeteneğimizin yakın bir zamanda gelişmiş olduğunu söylüyorlar. Mavi Nil'de yaşayanlar onu kahverengi olarak tanımlıyor, Homer Akdenizi "Koyu şarap rengi deniz" olarak tanımlıyor, ve Aristo gökkuşağında sadece üç renk olduğunu söylüyor: kırmızı, sarı ve ve yeşil. Genel olarak insan ırkının maviyi yakın zamanlarda görmeye başladığı doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Bu, mavi rengin ruhsallığıyla ilgili birşey mi?
C: Evet.

S: (L) Anlaşılan mavinin ötesinde de renkler var ve ruhsallığımızı arttırdıkça onları da görebileceğiz, bu doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Çekimin zaman olduğunu söylediğimde haklı mıyım?
C: Yakın.


S: (L) Yani üçüncü yoğunluk bilinç ilüzyonu sınırlandırmasının meydana getirdiği zaman algısı.
C: Daha yakın.

S: (L) Bu matematiksel olarak ifade edilebilir mi?
C: Bunu yap!
 

S: (L) Çakraya benzer birşey mi?
C: Bunlar yalnızca etiket.

S: (L) Tamam, yani bir enerji girdabı gibi mi?
C: Evet...

S: (L) Bedendeki bir enerji girdabı, yani bedendeki bir çakra, beden enerjisinin evrene açıldığı bir nokta. Bize çakraları anlat S___. (SV) Pek çok farklı tür var. Yedi temel çakra var. Ayrıca avuçiçinde ve vücudun neredeyse her ekleminde bir çakra var... (T) Çakralar ne yapıyor? (L) Bir bağlantı noktası mı? (SV) Evet. (L) Burada bahsettiğimiz konu bununla mı ilgili? Bu yoğunluk ile diğer yoğunluklar arasında bir bağlantı noktası mı?
C: Öncelikle "çakralar" az anlaşılmış ve kanıtlanmamış bir fenomen. Sadece varolduğu biliniyor ama sözde "ruhsal" topluluklardaki pek çok kişi tarafından anlatılandan farklı bir şekilde. Gördünüz mü, bir "solucan kutusu" daha açtınız.

S: (L) ... Bu sorunun tüm geceyi alacağını biliyordum! Neden sordum ki? (SV) İyice anlayalım! (L) Pekala, ilk solucan... (T) Solucan bir... (L) Çakra tam olarak nedir?
C: Birinci, ikinci, üçüncü veya dördüncü yoğunluğu beşinci yoğunlukla birleştiren bir enerji alanı.

S: (T) İlk dört yoğunluğu beşinci yoğunluk derin düşünme seviyesiyle birleştiren bir odak noktası mı?
C: Yakın.
 

S: (L) Söylendiği gibi her bir çakra bir renkle mi ilişkili?
C: Bir anlamda, ama önemli olan husus o değil.

S: (T) Farklı insanlar farklı sayıda çakraya mı sahip?
C: Evet.

S: (T) Asıl soru şu: elektrikli bir fırtına, yoğunluklar arasındaki EM akışını etkiler mi?
C: Etkileyebilir.
 

S: (T) Üçüncü yoğunluk EM dengesizlikleri dördüncü yoğunluğu etkilemiyor mu?
C: Etkileyebilir.

S: (L) O teori de gitti. Uzayın genişliğinin, bizim mekan/zaman birimlerimizin bir ilüzyonu olduğu doğru mu?
C: Basit bir yanıt için fazla karmaşık.

S: (L) Basit bir sorum olduğunu sanmıyorum... (J) Marfa ışıkları nedir?
C: Bu boyuta açılan pencere statik bırakıyor.

S: (T) Bu boyuta açılan bir perencere mi var... (L) ...Marfa'da?
C: Dünya'da pek çok pencere var.

S: (J) Marfa ışıklarının Carlsbad mağaralarına yakın olmayla bir ilgisi var mı?
C: Marfa ışıklarına yaklaşmaya çalışın!

S: (J) Evet, biliyorum, yaklaşamıyorsun. Yaklaştıkça kayboluyor. (L) Ona doğru gittiğini nereden biliyor?
C: Doğru kavram değil.

S: (L) Doğru kavram nedir? (T) Onlara yaklaştığında ne oluyor?
C: Başka bir yerde görünüyor.

S: (J) Bedenimizdeki EM, ışığı itiyor mu?
C: Sadece görsel gerçeklik temsili.

S: (J) Yani aslında orada değiller, sadece onları gördüğümüzü sanıyoruz, öyle mi?
C: Yakın.

S: (T) Birşeyler olması için onlara ne kadar yaklaşman gerekiyor?
C: Hayır.

S: (T) Yaklaşmana gerek yok mu? Yaklaşmana gerek yok, çünkü onlar yalnızca birer kalıntı. (J) O ışıklar, başka bir yerde olmakta olan birşeyin yansıması mı? ...
C: Yakın.

S: (T) Başka bir yerde olan birşeyin yansıması mı? (L) Yani yaklaştığın zaman göremiyorsun, çünkü... (J) ...açı yanlış. Eğer orada değilse, nerede gerçekten birşey oluyor?
C: Gözlemciden başka bir yerde.

S: (J) Teşekkürler! Çok açıklayıcı oldu. (T) Yüzeyde mi yoksa yeraltında mı?
C: İki yanıt öncesine bak.

S: (J) Görsel gerçeklik temsilini mi kastediyorsunuz?
C: Evet.

S: (J) Yani o ışıklar üçüncü yoğunlukta mevcut değil mi?
C: Yakın.

S: (J) Dördüncü yoğunluktan bir sızıntı gibi mi?
C: Evet.
--------------------------------
S: (SV) Ruth Montgomery bazen walk-in'lerin kim veya ne olduklarının farkında olmadıklarını söylüyordu.
C: Nadir aynı zamanda geçici nitelikte de olabilir.
S: (J) Yani bedene girip kısa bir süre sonra çıkmak gibi mi?
C: Hayır. Frekans, sizin zaman ölçünüzle zamana göre statik olmak zorunda değil.

S: (T)Walk-in'ler hakkında pek araştırma yapmadım. Walk-in'in tanımı nedir?
C: Ruth Montgomery tarafından tanımlandığı şekliyle bir walk-in, bir ruhun, bir farkındalık seviyesinde çeşitli nedenlerle terk etmeyi seçtiği bedeni devralmayı seçen başka bir ruhtur. Bu şekilde, daha üst seviyeden gelen bir varlık, başka bir seviyede daha önce başka bir varlığın kullandığı bedene girebilir.

S: (T)Yani dördüncü seviye bir ruh, üçüncü seviyedeki bir bedene girebilir mi?
C: Hatırlayın, daha önce de tanımladığımız gibi, birinciden dördüncüye kadarki yoğunluklar, kısa dalga döngüsü, veya sizin deyişinizle reenkarnasyon içerir. Bu yoğunluk seviyelerinin her birinde ruh-beden evliliği vardır. Bu yoğunluk seviyelerinin her birinde, yaşam deneyimlerinin incelenmesi ve değerlendirilmesi için, döngü sürecinde beşinci yoğunluğa geçişler vardır. 6'ncı yoğunluk, kısa dalga döngüsünün gerekli olmadığı ilk yoğunluktur çünkü artık fiziksel eğilim yoktur. Bu nedenle, birden dörde kadarki tüm seviyelerde, fiziksel durumdayken, fiziksel bedenin bir ruh yansıması vardır. Bu nedenle kısa dalga döngüsünün çeşitli noktalarında, çeşitli türlerde bedenlenmeler mümkün ve hatta oldukça muhtemeldir. Anlıyor musunuz?
S: (T)Sayılır. Üzerinde epey düşünmek gerek. (J) Yani birinci yoğunluktan dördüncü yoğunluğa kadarki kısa dalga döngüsünde fiziksellik var. (L)Yani bir dördüncü yoğunluk varlığı, döngü sürecindeki beşinci yoğunluk aralarından birinin dönüşünde, bir üçüncü yoğunluk bedenine girmeye de karar verebilir, öyle mi?
C: Kullanılabilecek yöntemlerden biri budur, evet.
 

S: (L)Başka bir seçenek olarak, dördüncü yoğunluktan doğrudan bir üçüncü yoğunluk bedenine de gelebilirler mi?
C: Evet.
S: (T)Walk-in olarak. (L)Her iki tür de walk-in olarak düşünülebilir mi?
C: Doğru.
S: (T)Konuştuğumuz şeyi tam kavrayamadım. Walk-in'in devraldığı bedeni terk eden ruha ne oluyor? Nereye gidiyor?
C: Büyük olasılıkla, değerlendirme ve döngü için beşinci seviyeye.
S: (T)Sonra geri mi dönüyor?
C: Evet.

------------------------------------

Büyük bir donanma uzay gemisi dalgada ilerleyerek ve konuşmak için dünyanıza yaklaşıyor.Gemiler Zeta Reticuli den.1 ay ile 18 yıl arasında burada olacaklar. Bu çok büyük bir donanma, uzay/zamanı düzensiz büzerek ilerliyorlar. Sizin zaman ölçülerinizle tanımlamak zor.Bu gemiler dalgaya biniyorlar.

Kütle, çekim dalgası ile beraber elektromanyetik transferine etki eder.Kütle, zaman siklusuna etki eder. Küçük eşittir kısa zaman siklusuna, ve büyük eşittir büyük zaman siklusuna.

Dalga, kuyruklu yıldız grubu, hepsi aynı enerjiyi kullanıyor.Uzay/zamandan geçiyorlar. Kuyruklu yıldız grubu olmadan onlar, uzay/zamandan geçerken yavaşlarlar.Bu dalga olmassa onlar buraya daha geç gelirler.Dalga Kuyruklu yıldızları takip ediyor.Bu dalga içinde "realm border" u melekut u, ilahi irade yasaları ve yeni tesir alanı ve şuurda değişimi aynı zamanda varlığın bilgisini tatbik edebileceği yeni alan ı taşıyor.Bu melekut/ bilgi enerjisi/tesir sahası dalgası kuyruklu yıldızlara her zaman bağlı değildir. Melekut/bilgi enerjisi/tesir sahası dalgası varolan bütün realitelerin enerjilerini değiştirecek. melekut/bilgi enerjisi dalgası boyutsal bir sınırdır. Melekut/bilgi enerjisi dalgası kendi boyutlarını yapıyor, realiteleri var ediyor, realiteleri yükseltip alçaltıyor.
Oturduğunuz yer, yani dünyanın, boyutlar arası ilişkileri değişecek.

Aşağı yukarı her 309.000 yıl, içinde aynı zamanda 12 küçük zaman siklusun u barındırır.Diğer bir deyişle siz 4. boyuta geçmek için 300.000 yıldan beri bekliyorsunuz. Bu düşüş durumu 300.000 yıl önce meydana geldi.

 8 Ağustos 1994. F___, Laura, S___

S: (L) Vejetaryenlik bizim için en uygun yeme biçimi mi?
C: Bu fizik üzerinde odaklanıştır. Beden önemli değil.

S: (L) Yani herhangi bir şekilde beden üzerinde durmak yanlış mıdır?
C: Yakın. Bedendeki hayata konsantre olmayın. Ruha konsantre olun.
S: (L) Yani Laura kalp durumunu önemsemesin mi?
C: Bu hususta endişelenme. Ruhu iyileştir.

S: (L) Biz seçildik mi?
C: Seçilmek nedir ki? Yalnızca siz seçebilirsiniz. Seçim doğayla, özgür iradeyle, bakmayla, dinlemeyle gelir. Nerede olduğunuz önemli değil. Kim olduğunuz ve ne gördüğünüz önemli.

S: Billy Meier yalan mı söylüyor?
C: Biraz. Abartılar ve sahte resimler.
S: 'İyi adamlar' mı, yoksa 'kötü adamlar' tarafından mı ziyaret ediliyor?
C: İkisi de.

S: Bize A___ B___ hakkında ne söyleyebilirsiniz?
C: Şüpheli bir adam.
S: CIA'de mi?
C: CIA'deydi.
S: Ajan mıydı?
C: Alt mevki bir memurdu.
S: Kendi yaptığı çalışmalar yüzünden kız arkadaşının CIA tarafından 'alındığını' söylüyor. Bu doğru mu?
C: Araba kazasıydı.
S: Peki neden böyle bir hikaye anlatıyor?
C: Abartı.
S: M___'nin bilgilerinin kaynağı nedir? İçeriyle temasları mı var?
C: Fantazi.

 

27 Temmuz 1994. F___, Candy, Laura
Tanıdığımız bir 'ölüyle' kısa bir karşılaşmadan sonra Reiki sembollerimizi kullandık ve özellikle Kasyopyalı varlıklarla ilgili sorular sorduk ve şu bilgilerle karşılaştık:

S: Kasyopyalılarla iletişim kurmak istiyoruz.
C: Ben Ra, ışığın koruyucusu.
S: Bize ne söyleyeceksiniz?
C: UFO'ların hepsi kötü değil.

 30 Eylül 1994. F___ ve Laura

S: Merhaba.
C: Merhaba.
S: (L) Kimsiniz?
C: Pamtora.
S: (L) Bizimle geçen hafta iletişim kuran birey misiniz?
C: Hayır.
S: (L) Aynı gruptan mısınız?
C: Evet.
S: (L) Neden geçen haftaki kişi yerine bu akşam siz bizimlesiniz?
C: Frekans dalgaları.
S: (L) Şu anda frekans dalgaları farklı mı?
C: Yakın.
S: (L) Geçen haftaki bireye göre sizin bizimle iletişim kurma yeteneğiniz daha mı fazla?
C: Aynı.
S: (L) Frekans dalgaları derken neyi kastettiğinizi anlamıyorum. Açıklayabilir misiniz?
C: Fazla karmaşık.
S: (L) Tamam. Bize bu akşam karmaşık cevapları vermeyecek misiniz yani?
C: Fark yok.
S: (L) Geçen hafta Nasıralı İsa hakkında konuşuyorduk. Bu hafta bu konuya devam edebilir miyiz?
C: Evet.
S: (L) Nasıralı İsa kimdi?
C: İleri seviyeli bir ruh.
S: (L) İsa masum bir gebelikten mi doğdu; yani annesi ona gebe kalmak için bir adamla seks yapmadı mı?
C: Hayır.
S: (L) Meryem ona hamile kalmak için bir adamla seks yaptı, bu doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Meryem'in İsa'ya gebe kalmak için cinsel ilişkiye girdiği adam kimdi?
C: Tonata.
S: (L) Tonata kimdi?
C: Tanıdık.
S: (L) İsa'nın annesi Meryem, İsa'ya hamile kaldığında kaç yaşındaydı?
C: 19.
S: (L) Yusuf, Meryem'in hamile olduğunu öğrendiğinde üzüldü mü?
C: Hayır.
S: (L) Yusuf Meryem'le evlendiğinde kaç yaşındaydı?
C: 39.
S: (L) Yusuf çocuk sahibi olamıyor muydu?
C: Yakın.
S: (L) Takvim sistemimizde geri doğru gidersek, İsa hangi tarihte doğdu?
C: 6 Ocak 14(MÖ). [Ç.N. sayfa sonundaki nota bakınız.]
S: (L) Günün hangi vaktinde doğdu?
C: Sabah 6.
S: (L) O tarihte yıldızlar veya gezegen dizilimleriyle ilgili herhangi sıradışı bir gök olayı var mıydı?
C: Hayır.
S: (L) Magilerin doğuda gördüğü ve onları İsa'nın doğduğu yere yönlendiren yıldız neydi? Magilerin hediye sunmaya gelmesi gibi bir olay oldu mu?
C: Yakın.
S: (L) İsa'ya hediye sunmaya gelen kimdi?
C: 3 peygamber.
S: (L) Bu peygamberler hangi ülkeden geliyordu?
C: İran. Persiya olarak da biliniyor.
S: (L) İsa doğuştan psişik veya sıradışı güçleri olan bir kişi miydi?
C: Yakın.
S: (L) Yaşamının ilk zamanlarından beri kendisinin bir şekilde özel veya seçilmiş olduğuna dair bir farkındalığı var mıydı?
C: Evet.
S: (L) Peygamberlere İsa'nın doğumunu ifade eden o 'yıldız' neydi?
C: Uzay gemisi.
S: (L) Ne tür bir uzay gemisi?
C: Ana Gemi.
S: (L) Bu ana gemi nereden geldi?
C: Başka bir yoğunluktan.
S: (L) Yani başka bir boyuttan mı?
C: Evet.
S: (L) Biz bu diğer boyut veya yoğunlukları diğer yıldız sistemleri veya gezegenler olarak mı biliyoruz?
C: Kısmen.
S: (L) İsa oniki yaşına geldiğinde Bar-Mitzva (İbranilerde çocuğun erişkinliğe girişini tanımlayan ifade) oldu, bu doğru mu?
C: İsa 10 yaşında Bar-Mitzva idi.
S: (L) O süreçte herhangi bir yerde eğitim aldı mı?
C: Aramice ayin.
S: (L) İsa, yetişme yıllarında diğer ülkelere gidip başka ustaların yanında öğrenci olarak çalışma yaptı mı?
C: Hayır.
S: (L) Eğitimini nerede aldı?
C: Ona ruhsal olarak tebliğ edildi.
S: (L) Hayatının herhangi bir noktasında Hindistan'a yolculuk yaptı mı?
C: Hayır.
S: (L) Mısır'a gidip Büyük Piramit'de inisiyasyona girdi mi?
C: Hayır.
S: (L) Tüm hayatını Filistin'de mi geçirdi?
C: Yakın civarda. O genel bölgede. Kutsal Kitap tamamen doğru değil.
S: (L) İsa Kana'daki evlenme törenine gittiğinde, kim evleniyordu?
C: Kimse.
S: (L) İsa birkaç somun ekmek ve balıkla binlerce kişinin karnını doyurdu mu?
C: Hayır.
S: (L) Kutsal kitaptaki tüm mucizelerin masal olduğunu mu söylüyorsunuz?
C: Bunun, siyasi ve ekonomik kazanç ve kontrol amacıyla tahrif edilen bir bilgi kaynağı olduğunu unutmayın.
S: (L) Bize İsa'nın gerçekte ne yaptığını anlatın.
C: Can atanlara ruhsal gerçekleri öğretti.
S: (L) Peki bu ruhsal gerçeklerin kaynağı nedir?
C: Daha yüksek kaynaklardan alınan bilgi.
S: (L) İsa'nın öğrettiği gerçek neydi?
C: Tüm insanların yaratıcı tarafından sevildiği ve yaratıcıyla bir oldukları.
S: (L) Hiç mucize gerçekleştirdi mi?
C: Bazı.
S: (L) Bunlardan bir veya birkaç tanesini anlatabilir misiniz?
C: İyileştirme.
S: (L) Eliyle dokunarak iyileştirebiliyor muydu?
C: Evet.
S: (L) 'Şeytan çıkarma' yaptı mı?
C: Yakın.
S: (L) İyileştirmede kullandığı yöntem Reiki miydi; veya benzer birşey?
C: Evet.
S: (L) Reiki enerjisini çok bir kısa sürede kullanılacak bir şekilde arttırmak mümkün müdür?
C: Evet.
S: (L) Reiki enerjisini yükseltmek için ne yapmak gerekir?
C: Yüksek ruhsal saflığa ulaşın.
S: (L) Burada iki set halinde reiki sembolleri var; hangi set doğru veya en güçlü set: birincisi mi yoksa ikincisi mi? [iki seti havaya kaldırıyor]
C: İkinci set.
S: (L) Bunlar Dr. Usui'ye verilen asıl reiki sembolleri mi?
C: Yakın.
S: (L) C___ H___'nin sahip oldukları doğru reiki sembolleri mi?
C: Hayır.
S: (L) A___ B___'nin kullandığı semboller doğru mu?
C: Hayır.
S: (L) A___ B___ tam ve güçlü bir şekilde inisiyasyon sağlayabiliyor mu?
C: Hayır.
S: (L) Aktarımı yaptığını sanarak yalnızca vaktini mi harcıyor?
C: Seninkini.
S: (L) Doğru inisiyasyon için gidebileceğim biri var mı?
C: Evet.
S: (L) Bu kişiyi tanıyor muyum?
C: Hayır.
S: (L) O insanı tanıyabilecek olan bir tanıdığım?
C: H___ D___. V___ en güçlü yeteneğe sahip.
S: (L) Yani V___ aramızda en güçlü reiki yeteneğine sahip olan kişi mi?
C: Evet.
S: (L) Onun reikisi benim reikimden daha mı güçlü?
C: Evet. S___'nin hiç yeteneği yok. Seninkine engel oluyor.
S: (L) S___'nin bana yaptığı reikisi benim kendi reikimi mi engelliyor?
C: Kesinlikle.
S: (L) S___ ile dört hipnoz celsesi yaptık. Kaçırılma deneyimlerinden bahsetti. Verdiği bilgiler herhangi bir şekilde abartılı mıydı?
C: Evet.
S: (L) Bilinçli bir şekilde mi yoksa bilinçaltından mı abartılıyordu?
C: Her ikisi.
S: (L) Gerçekten uzaylılarca kaçırıldı mı?
C: Evet.
S: (L) Kaçırılmasının amacı neydi? Uzaylılar onunla ne yapmaya çalışıyordu?
C: Vajinal inceleme.
S: (L) Ne amaçla?
C: Üreme potansiyeli.
S: (L) Ama S___ histerektomi geçirdi.
C: Bulamadılar.
S: (L) Bir kereden fazla mı kaçırıldı?
C: Evet.
S: (L) Kaç kere kaçırıldı?
C: 52.
S: (L) F___ kaç kere kaçırıldı?
C: 53.
S: (L) F___'yi neden kaçırıyorlar?
C: Zihin.
S: (L) Ne olmuş zihnine?
C: Yüksek güçler tarafından programlanıyor.
S: (L) S___'yi 52 kere sadece vajinal inceleme yapmak için mi kaçırdılar?
C: Hayır. O en sonuncusuydu.
S: (L) Daha öncekiler ne içindi?
C: Zihni incelemek ve duygularını çekmek.
S: (L) Yani onun duygularını mı emiyorlar?
C: Evet.
S: (L) Onun duygularıyla besleniyorlar mı?
C: Evet.
S: (L) F___'nin duygularıyla besleniyorlar mı?
C: Evet.
S: (L) Bunu durdurmanın herhangi bir yolu var mı?
C: Bu sürekli değildir.
S: (L) Benim duygularımı emiyorlar mı?
C: Evet.
S: (L) Bu bizim faydamıza mı?
C: Hayır.
S: (L) Bunu yapanlar kötü adamlar mı?
C: Evet.
S: (L) Bu duygu emilimini kesmenin bir yolu var mı?
C: Kanallamayı ve meditasyonu sürdürün.
S: (L) Kanallama duygu emilimini kesecek ne yapıyor?
C: Bilgilendiriyor.
S: (L) İsa'ya dönelim. Gerçekleştirdiği mucizeler sadece iyileştirme üzerine miydi?
C: Hayır.
S: (L) Başka ne tür mucizeler uyguladı?
C: Telekinezi.
S: (L) Suyun üzerinde yürüdü mü?
C: Hayır.
S: (L) Suyu şaraba çevirdi mi?
C: Hayır.
S: (L) Bunların hepsi sadece hikaye mi?
C: Evet.
S: (L) Bu hikayelerin amacı ne?
C: Kontrol.
S: (L) İsa çarmıha gerildi mi?
C: Hayır.
S: (L) Biri çarmıha gerildi mi?
C: Fazla belirsiz.
S: (L) Biri çarmıha gerilip İsa'yı temsil etti mi?
C: Hayır.
S: (L) Çarmıha gerilme yoktu, üç gün sonra dirilme yoktu, bu doğru mu?
C: Yakın.
S: (L) Tamam, bu konudaki gerçek nedir?
C: Uzun bir uykudan sonra dünyadan ayrıldı.
S: (L) Bu uyku durumuna ne zaman girdi? Birgün yatağına girip uyudu ve sonra bir gemi gelip onu aldı mı?
C: Yakın.
S: (L) Yani yandaşlarına ölmüş gibi göründü?
C: Böyle düşündüler.
S: (L) Gemiyle ayrılmadan önce kalkıp herhangi birine herhangi birşey söyledi mi?
C: Evet.
S: (L) Hayata geri mi döndü mü...
C: Evet.
S: (L) Ve sonra uzun meditatif uykuda gördüklerini mi anlattı, olan şey bu muydu?
C: Yakın.
S: (L) Tamam, ne oldu?
C: Kehanetler söyledi ve sonra sonunda döneceğini ilan etti.
S: (L) Bu, uzun uyku sırasında aldığı bilgi miydi?
C: Evet.
S: (L) Uykuda ya da bu yarı-ölü durumda ne kadar kaldı?
C: 98 saat.
S: (L) Ve sonra bir gemi geldi onu alıp gitti, doğru mu?
C: Evet. Bir ışık sütunuyla.
S: (L) Hiç sıradışı başka mucize gerçekleştirdi mi?
C: Mucizeler subjektiftir.
S: (L) Lazarus'u ölümden uyandırdı mı?
C: Hayır.
S: (L) Herhangi birini ölümden uyandırdı mı?
C: Hayır.
S: (L) Tamam, diğer boyuta gittiğinde, ne yaptı?
C: Belirsiz soru.
S: (L) İsa'nın adıyla dua etmenin herhangi özel bir gücü veya avantajı var mı?
C: Evet.
S: (L) Eğer ölüp ruhunu dünyaya vermediyse, bu güç nasıl bahşediliyor?
C: Dualar ona gidiyor.
S: (L) Peki duaları duyunca ne yapıyor?
C: Bireyin ruhsal gelişimi ışığında duadaki isteklerin gerekliliğini belirliyor.
S: (L) Bir insan İsa'ya dua ettiğinde bir anlamda bir karar vermiş oluyor dediniz, doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Peki, milyonlarca insan aynı anda ona dua ederken bunu nasıl yapabilir?
C: Ruh bölünmesi.
S: (L) Ruh bölünmesiyle neyi kastediyorsunuz?
C: Kendini açıklıyor.
S: (L) Bir hücrenin bölünüp kendini çoğalttığı hücresel bir miyozda olduğu gibi bir ruh bölünmesini mi kastediyorsunuz?
C: Hayır.
S: (L) İsa'nın ruhu mu bölünüyor?
C: Evet.
S: (L) Kaç kere bölünebilir?
C: Bilinçliliğin bir yansıması olarak sonsuz sayıda.
S: (L) Peki bölünen veya yansıyan bu ruh parçasına ne oluyor?
C: Ruhun bir parçası değil.
S: (L) Nedir?
C: Kopya.
S: (L) Her bir kopya asılla tamamen aynı mı?
C: Evet. Ve hayır.
S: (L) Kopyalanan ruh, orijinalinden hangi bakımdan farklı olur?
C: Bireysel ilgi gösteremez.
S: (L) Herhangi birimiz istersek bu şekilde çoğalabilir miyiz?
C: Aynı durumda olsaydınız olabilirdi. Süreç şu şekilde işliyor: İsa dünya düzleminden ayrıldığında zaman ve mekan farkındalığı ile ilgili tüm 'kuralların' burada algılandığından tamamen farklı olduğu başka bir aleme, boyuta veya yoğunluğa gitti. Mekan zamanda bu noktada hala fizik aleminde olan ruhu 'askıya alınmış bir hayatiyete' benzer duruma veya bir tür gelişmiş bilinçsizlik biçimine kondu. O andan şu ana kadar ruhu, ona seslenenlerin, onunla olmaya veya onunla konuşmaya ihtiyaç duyanların bireysel bir biçimde bunu yapabilmeleri için bu bilinçsizlik durumunda kopyalanageldi. Ruhu, ihtiyaç duyulduğu ölçüde sonsuza kadar kopyalanabilir. Kopyalama süreci, ruh bilinçliliğinin herbir versiyonunda bir hiper-bilinçlilik durumu oluşturmaktadır.
S: (L) Karın Deşen Jack kimdi?
C: Dr. Bates.
S: (L) İntihar mı etti, ve cinayetleri böylece mi sona erdi?
C: Hayır.
S: (L) Bunu yapmayı kendisi mi kesti.
C: Evet.
S: (L) Bunları neden yaptı?
C: İnsan organlarıyla deney; deli bir cerrahtı.
S: (L) Adolf Hitler şeytanların veya kötü ruhların etkisinde miydi?
C: Yakın.
S: (L) Adolf Hitler negatif yönelimli uzaylıların kontrolü altında mıydı?
C: Yakın.
S: (L) Adolf Hitler şimdi nerede?
C: Uyuyor.
S: (L) Ne kadar uyuyacak?
C: Belirsiz.
S: (L) Adolf Hitler gelecekte bir noktada tekrar reenkarne olacak mı?
C: Evet.
S: (L) Gelecek enkarnasyonunda ne tür bir hayat yaşayacağını öngörebilir misiniz?
C: Hayır.
S: (L) Matthew 24 ve Luke 21'deki İsa'ya atfedilen,
İsa'nın çağın sonunu ve dönüşünü bildirdiği pasajlar, bunlar gerçek mi?
C: Yakın.
S: (L) İsa aslında başka bir varlık düzleminde gönüllü olarak bir askı durumunda, ondan yardım isteyen insanlar için sürekli olarak ruh kalıbını kopyalamak amacıyla yaşamını bu düzleme adamış durumda mı?
C: Evet.
S: (L) Eğer biri ondan birden fazla kere yardım isterse, çift doz mu almış olur?
C: Tanımlayın.
S: (L) Eğer biri sürekli İsa'dan yardım isterse, daha fazla kopyadan daha fazla güç mü alır?
C: Hayır.
S: (L) Yani, bir kez bağlantıyı gerçekten kurduğu zaman, hepsi bu, değil mi?
C: Tüm ihtiyaç duyulan budur.
S: (L) Bu çalışmayı yapmaya adanmış başka herhangi bir ruh var mı?
C: Evet.
S: (L) Şu anda bu işi kaç ruh yapıyor?
C: 12.
S: (L) Diğerlerinden isim verebilir misiniz?
C: Buda. Musa. Şintanhilmun. Nagaylikiga. Çeşitli derecelerde;
İsa şu anda en güçlü olanı.
S: (L) Bizim takvim sistemimize göre geri doğru sayarsak Büyük Göç kaç yıl önce gerçekleşti?
C: 4670.
S: (L) O zaman komet durumundaki bir Venüs Dünya'nın yakınından geçip bir yıkıma neden oldu mu?
C: Evet.
S: (L) Venüs Jüpiter gezegeninden mi doğdu?
C: Hayır.
S: (L) Gökyüzünde Jüpiter'in bulunduğu bölgede mi gözüktü?
C: Evet.
S: (L) Dünya bu olay nedeniyle yeni bir yörünge konumuna mı kaydı? Çok uzak olmayan bir gelecekte bu tür bir olay gerçekleşecek mi?
C: Belki.
S: (L) Nuh tufanı zamanında bu tür bir olay gerçekleşti mi?
C: Evet.
S: (L) Nuh tufanı kaç yıl önce oldu?
C: 12656.
S: (L) Nuh gerçek tarihi bir kişilik miydi?
C: Yakın.
S: (L) Nuh, Babil metinlerinde Utnapiştim olarak tanımlananla aynı kişi mi?
C: Yakın.
S: (L) Hangi medeniyet daha eski: Sümer mi yoksa Mısır mı?
C: Sümer.
S: (L) Sümer hikayelerindeki Enlil ve Enki, ve Anunaki kimlerdi?
C: Büyük öğretmenler.
S: (L) Bunlar insan mıydı yoksa dünyadışı mıydılar?
C: Dünyadışı.
S: (L) Nereden gelmişlerdi??
C: Kasyopya.
S: (L) İnsan ırkı, kölelik yapmak üzere genetik olarak düzenlendi mi?
C: Evet.
S: (L) Peki bu köleliliğin genetik mühendisleri kimlerdi?
C: Kertenkele varlıkları.
S: (L) Nereden geliyorlar: dünya mı, başka bir gezegen mi?
C: Başka.
S: (L) Hangi gezegen?
C: Kadire.
S: (L) Bu gezegen hangi yıldız sisteminde?
C: Zeta Retikuli.
S: (L) Küçük gri varlıklar da Zeta Retikuli'den değil mi?
C: Evet.
S: (L) Küçük gri varlıklar...
C: Sibergenetik.
S: (L) Kertenkeleler tarafından mı yaratılıyorlar?
C: Evet.
S: (L) Ruhları var mı?
C: Yem olarak kullanılıyorlar.
S: (L) Kertişler (Lizzies) şu anda dünyadalar mı?
C: Yakınlardalar.
S: (L) Kertişler gezegenimizin yönetimini devralmayı mı planlıyorlar?
C: Evet.
S: (L) Gemileriyle inip bunu açık bir şekilde yapmayı mı planlıyorlar?
C: Yakın.
S: (L) Kontrollerini sağlamak-güçlendirmek için karanlık enerji formları gibi varlıkların etkilerinden yararlanıyorlar mı?
C: Evet.
S: (L) Başka hangi gruplarla işbirliği içindeler??
C: Oryonlular.
S: (L) Oryon/Kertiş grubunda kaç üye var?
C: 16.
S: (L) İyi adamlar kimler? Kasyopyalıların iyi adamlar olduğunu söylüyorsunuz. Başka kim var?
C: Pleyadesliler ve pek çok diğeri.
S: (L) Kaç tane?
C: 16.
S: (L) Taraflar eşit şekilde dengeli mi?
C: Evet.
S: (L) İyi adamlar insanları kaçırıyor.
C: Hayır. Temas kurup geçici olarak taşıyabilirler.
S: (L) Abraham Lincoln'u gerçekte kim öldürdü?
C: Booth. Komplo.
S: (L) Komplonun başında kim vardı?
C: Booth. Fakat yakalanmadı; kullanıldı.
S: (L) Nuh tufanı hikayesi, Atlantis'in yıkılmasının hikayesi miydi?
C: Evet. Ama sembolik.
S: (L) O zaman gezegende kaç insan vardı?
C: 6 milyar.
S: (L) Bu altı milyar insandan kaç tanesi hayatta kaldı?
C: 119 milyon.
S: (L) Nuh tufanına neden olan şey başka bir gök cisminin dünyanın çok yakından geçmesi miydi?
C: Evet.
S: (L) Hangi cisimdi bu?
C: Martek.
S: (L) Biz bu cismi güneş sistemimizdeki bir cisim olarak biliyor muyuz?
C: Evet.
S: (L) Hangi isimle?
C: Mars.
S: (L) Martek o zaman yaşayanlar var mıydı?
C: Hayır.
S: (L) Su veya başka özelliklere sahip miydi?
C: Evet.
S: (L) Dünyaya çok yakın geçtiğinde, o zamana kadar sahip olmadığımız oranda aşırı bir su yüklemesi mi yaptı?
C: Evet.
S: (L) O olaydan önce gezegenimizin etrafında bir su buharı örtüsü var mıydı?
C: Evet.
S: (L) Bu, büyük dinozorların en geniş çapta öldükleri zaman mıydı?
C: Yakın.
S: (L) Dinozorların çoğunluğunu yok eden olay neydi?
C: Yırtıcı hayvanlar.
S: (L) Ne tür yırtıcı hayvanlar?
C: Mastodon, smilodon kaplanı, dev tembelhayvan, vs.
S: (L) En büyük dinozorlardan bazılarının ölümünü getiren şey kozmik bir olay mıydı?
C: Evet.
S: (L) Bu, Nuh zamanında olmadı, doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Nuh tufanında önce mi oldu?
C: Evet.
S: (L) Kaç bin yıl önce oldu?
C: 27 milyon yıl önce.
S: (L) Dinozorların ölümüne neden olan olay neydi?
C: Komet çarpması.
S: (L) Bir komet gerçekten dünyaya ya çarptı mı?
C: Evet.
S: (L) Büyük bir komet miydi?
C: Evet.
S: (L) Ne kadar büyük?
C: 29 km. çapında.
S: (L) Bu komet olayının herhangi düzenli bir periyodu veya döngüsü var mı?
C: Evet.
S: (L) Periyodu nedir?
C: Kabaca 3600 yıl.
S: (L) Velikovsky, Venüs gezegeninin tarihimizde belirli bir dönemde 52 yıllık bir döngüsü olduğunu söylediğinde haklı mıydı?
C: Yakın.
S: (L) Düzenli bir gezegen yörüngesine oturmadan önce Venüs güneş sisteminde kaç dönüş yaptı?
C: 7
S: (L) Venüs asıl olarak nereden geldi?
C: 19 ışık yılı uzaktan.
S: (L) Yani aslında güneş sistemi dışından gelen bir ziyaretçi?
C: Evet.
S:(L) Güneş'in düzenli aralıklarla çok büyük miktarda elektromanyetik enerji yaydığı ve bu enerjinin güneş sistemindeki gezegenlerin birbirleriyle daha fazla veya daha az etkileşmelerine neden olduğu doğru mu?
C: Dış titreşimsel olaylarla belirlenen diğer düzensiz etkiler.
S:(L) "Ölüşlerin" periyodikliğinin kaynağı Güneş değil yani, öyle mi?
C: Bazen. Pek çok sebep var.
S:(L) eki saat gibi işleyen bu şeyin kaynağı nedir? Düzenli bir etki kaynağı var mı?
C: Komet (kuyrukluyıldız) yağmurları.
S:(L) Bu komet yağmurları nereden geliyor?
C: Kendi yörüngesi olan bir küme.
S: (L) Bu kümelerin yörüngesi nerede? Oort bulutu mu?
C: Hayır.
S: (L) Komet kümelerinin yörüngesi nerede bulunuyor?
C: Daha spesifik.
S: (L) Komet kümelerini kapsayan daha spesifik bir yörünge mi?
C: Evet.
S: (L) Bu komet kümesi güneş etrafında mı dönüyor?
C: Evet.
S: (L) Yörünge, ekliktik düzlemine dik mi?
C: Evet ve hayır.
S: (L) Bu küme ekliptik düzlemine gelip güneş sisteminde tahribata mı neden oluyor?
C: Kesinlikle.
S: (L) Bu komet kümesi ekliptik düzlemine ne sıklıkta geliyor?
C: 3600 yıl.
S: (L) Bu komet kümesi bir gezegenin kalıntıları mı?
C: Hayır.
S: (L) Mars ve Jüpiter'in yörüngeleri arasındaki kalıntı kümesi bir gezegenin kalıntıları mı?
C: Evet.
S: (L) Bu gezegen hangi isimle biliniyordu?
C: Kantek.
S: (L) Bu gezegen ne zaman parçalanarak asteroit kuşağını oluşturdu?
C: Yaklaşık 79 bin yıl önce.
S:(L) Sümerlilerin Geçen Gezegen veya Nibiru olarak tanımladıkları cisim neydi?
C: Kometler
S:(L) Bu komet kümesi mi?
C: Evet.
S:(L) Bu komet kümesi tek bir kütle olarak mı görünüyor?
C: Evet.
S:(L) Şu anda Dünya'ya yaklaştığı söylenen kütle bu mu?
C: Evet.
S:(L) Anunaki'ler kimdi?
C: Uzaylılar.
S:(L) Nereden geliyorlardı?
C: Zeta Retikuli.
S:(L) Komet kümesi Dünya'ya her yaklaştığında oluşan korku, kaos vs.'nin yarattığı ruh enerjisini emmek için mi geliyorlar?
C: Evet
S:(L) İki olay bağlantılı mı?
C: Evet.
S:(L) Şimdi burada olmalarının sebebi bu mu?
C: Yakın.
S:(L) Gezegenimize yaklaşan dalgayla birlikte gelen büyük bir uzaygemisi filosu var mı?
C: Evet.
S:(L) Bu gemiler nereden geliyor?
C: Zeta Retikuli.
S:(L) Ne zaman varacaklar?
C: 1 ay ile 18 yıl arasında.
S:(L) Nasıl bu kadar geniş bir zaman farkı olabilir?
C: Bu o kadar büyük bir filo ki, mekan/zaman eğrisinin düzensiz ve sizin zaman ölçümünüzle belirlenmesi zor.
S:(L) Bu araçlar bir çeşit "dalga"yla mı geliyor?
C: Evet.
S: (L) Güneş sistemimizde kaç tane gezegen var?
C: 12
S: (L) Tüm gezegenlerin isimlerini, güneşe uzaklıklarını, kimyasal yapılarını ve çaplarını söyleyebilir misiniz?
C:
Merkür = Opatanar, Güneş'e 36 milyon mil; çapı 3000 mil
Venüs = Pemuntar, Güneş'e 67 milyon mil; çapı 7,500 mil
Dünya = Saras, Güneş'e 93 milyon mil; çapı 7,900 mil
Mars = Masar, Güneş'e 141,500,000 mil; çapı 4,200 mil
Jüpiter = Yontar, Güneş'e 483,400,000 mil; çapı 88,700 mil
Satürn = Zendar, Güneş'e 886,700,000 mil; çapı 74,500 mil
Uranüs = Lonoponor, Güneş'e 1,782,700,000 mil; çapı 31,566 mil
Neptün = Cinoar, Güneş'e 2,794,300,000 mil; çapı 30,199 mil
Pluto = Opikimanaras, Güneş'e 3,666,100,000 mil; çapı 1,864 mil
N1 = Montonanas, Güneş'e 570,000,000,000 mil; katı madde; çapı 7000 mil
N2 = Suvurutarkar, Güneş'e 830,000,000,000 mil; çapı 18000 mil; hidrojen, amonyak
N3 = Bikalamanar, Güneş'e 1,600,000,000,000 mil; çapı 46000 mil;
Hidrojen, amonyak

Copyright *Laura Knight*, *Laura Knight-Jadczyk* and *Arkadiusz Jadczyk*
 

5 Ekim 1994. F___ ve Laura
S: Merhaba.
C: Bu şekilde ritüelsiz yapmanız güzel.
S: (L) Ne tür bir ritüel yapmamızı istiyorsunuz?
C: Hiç.
S: (L) Ritüel iletişimi geliştiriyor mu yoksa engelliyor mu?
C: Sınırlandırıyor.
S: (L) Adınız nedir?
C: Donarra.
S: (L) Neredensiniz?
C: Kasyopya.

S: (L) Siz Kasyopyalılarla her iletişimimizde neden farklı biriyle karşılaşıyoruz?
C: Enerji dağılımı.
S: (L) Enerji kime gidiyor?
C: Sıradakine.
S: (L) Dağılım için bizim enerjimizden mi yararlanıyorsunuz?
C: Hayır. Biz enerji dağılımı yapıyoruz.
S: (L) Sormak istediğimiz bir dizi soru var.
C: Devam edin.
S: (L) Bir dalganın üzerine binmiş ve Zeta Retikuli civarından gelen bir uzay gemisi filosu olduğunu varsayarsak, varış bakımından mekan zaman sapmasının belirsiz olması ne anlama geliyor? Lütfen açıklar mısınız?
C: Kütle, çekim dalgasındaki elektromanyetik transferi etkiliyor.
S: (L) Yani, transfer etmek istenen büyük bir kütle varsa, sorun kısmen kütlenin çok geniş bir mekan/zaman alanına dağılması ve dolayısıyla bir aşama ile transfer edilmesi veya bu anlamda birşey mi?
C: Yakın.
S: (L) Bu hususta bize biraz daha açıklama yapabilir misiniz?
C: Kütle zaman döngüsünü etkiliyor: küçük kütle eşittir küçük zaman döngüsü; büyük kütle eşittir büyük zaman döngüsü.
 

S: (L) İsa'nın biyolojik babası olduğunu söylediğiniz adam hakkında daha fazla ayrıntı istiyorum. Adı ne demiştiniz?
C: Tonata.
S: (L) Meryem'in bir tanıdığı olduğunu söylemiştiniz.
C: Evet.
S: (L) Bu adam bazı varlıklar veya güçler tarafından bir nedenle İsa'nın biyolojik babası olarak mı seçildi?
C: Yakın.
S: (L) Bu adam hakkında bize herhangi bir ayrıntı verebilir misiniz? Soyu neydi, nereden geliyordu, vs.
C: Beyaz tarikatin bir üyesiydi.
S: (L) Beyaz tarikat nedir?
C: Yani Ariler. Andaranlar.
(Laura'nın notu: Andaranlar kim?)
S: (L) Meryem Eseni tarikatinin bir üyesi miydi?
C: Evet.
S: (L) Bu adam da mı Eseni'lerin bir üyesiydi?
C: Hayır.
S: (L) Bu kişi, Tonata, İsa'nın biyolojik babası olarak mı seçildi?
C: Evet.
S: (L) Meryem onunla neden evlenmedi?
C: Hisleri son derece geçiciydi.
S: (L) Meryem değişken miydi?
C: Hayır. Telepatik telkinden etkilendi.
S: (L) Sözlü müydü?
C: Hayır. 1. seviye hipnoz altındaydı.
S: (L) Meryem ve Yusuf'un daha sonradan başka çocukları oldu mu?
C: Hayır. Fakat İsa'nın oldu.
S: (L) İsa'nın çocuğu mu oldu? Kiminle evlendi?
C: Evlenmedi.
S: (L) Yani gayrımeşru çocukları mı oldu?
C: Kurumsal olarak subjektif.
S: (L) Bu çocukların annesi kimdi?
C: Üç kadın vardı.
S: (L) Üç kadın mı vardı?
C: Evet.
S: (L) Kutsal Kitap'ta bu kadınlardan bahsediliyor mu?
C: Bir tanesi, fakat ismiyle değil.
S: (L) Kimdi?
C: Alisya.
S: (L) İkincisinin adı neydi?
C: Rafea.
S: (L) Üçüncüsü?
C: Vella. Romalıydılar.
S: (L) Üçü de Romalımıydı?
C: Evet.
S: (L) Çocuklara ne oldu?
C: Yaşadılar ve bereketli bir şekilde çoğaldılar.
S: (L) Üç kadından kaç çocuk olmuştu?
C: Üç.
S: (L) Yani bazı kişilerin iddia ettiği gibi, Kutsal Kase'yi arayışın gerçek anlamı kase değil, 'Gerçek Kan' veya kutsal kandan gelen soy mu?
C: Evet.
S: (L) İsa'nın neslinden bugün yaşayan var mı?
C: 364,142.
S: (L) İsa, vaftizi sırasında üzerinde özel bir güç ışığına sahip olması anlamında mı meshedilmiş mi?
C: Yaklaşık olarak doğru.

 

S: (L) Magiler/peygamberler bir bebek olarak İsa'ya ne hediyeler getirmişti?
C: Altın; baharat; giysi.
S: (L) Magilerin gördüğü ana gemi hangi boyuttan geliyordu?
C: 5. yoğunluk.
S: (L) Peki İsa'nın doğumu sırasında bu geminin görünmesinin amacı neydi?
C: Çok belirsiz.
S: (L) İsa'nın doğumuyla ilgili özel amaçlar için mi oradaydı?
C: Peygamberleri yönlendirmek için.
S: (L) Ana amaç bu muydu?
C: Hayır. Aynı zamanda olayın gözlenmesi ve kodlama.
S: (L) Neyin kodlanması?
C: Bebeğin.
S: (L) Bu kodlama fiziksel olarak mı yoksa telepatik olarak mı yapıldı?
C: Her ikisi.
S: (L) İsa, Nasıralı İsa bedeninde dünyaya gelmeden önce hangi boyut veya bölgedeydi?
C: 5. yoğunluk.
S: (L) Bir 5. yoğunluk ruhu muydu?
C: Evet.
S: (L) Dünya gezegeninde başka insan bedenleriyle de enkarnasyonları oldu mu?
C: Evet.
S: (L) Beşinci yoğunluğa ulaşana kadar kaç enkarnasyon geçirdi?
C: 1009.
S: (L) Melçizidek İsa'nın enkarnasyonlarından biri miydi?
C: Hayır.
S: (L) Musa'nın sağ kolu Yuşa, İsa'nın enkarnasyonlarından biri miydi?
C: Evet.
S: (L) İsa'nın, bizim tanıdığımız başka enkarnasyonları oldu mu?
C: Evet. Sokrat.
S: (L) İsa'nın Vaftizci Yahya ile ruhsal ilişkisi neydi?
C: Anlaşma.
S: (L) İsa'nın, annesi Meryem'le olan ruhsal ilişkisi neydi?
C: Anlaşma.
S: (L) Birleşik ruhlar anlamında başka ruhsal bir ilişkileri yok muydu?
C: Hayır.
S: (L) Merhem veya Vaftizci Yahya beşinci yoğunluk ruhu muydu?
C: Her ikisi de.
S: (L) Bugün veya yakın bir tarihte dünyada bulunmuş tanıdığımız herhangi bir beşinci yoğunluk ruhu var mı?
C: Evet. Arafat. Sedat. Papa beşinci John.
S: (L) Şeytanlar veya kötü ruhlar herhangi birşeyden korkarlar mı?
C: Evet.
S: (L) Bizim, insanlar olarak sahip olduğumuz herhangi birşeyden korkarlar mı?
C: Evet. Bilgi.
S: (L) Dini sembollerden, işaret veya rakamlardan korkarlar mı?
C: Hayır.
S: (L) Onların hareketlerini durdurabilecek herhangi bir isim, işaret veya sembol var mı?
C: Bazen.
S: (L) İsa'dan korkuyorlar mıydı?
C: Evet. Bilgisi yüzünden. Bilgisinin yoğunluğu onun titreşimlerini arttırıyordu. Bilgi gerçekten güçtür.
S: (L) Pentagramların negatif varlıkları yavaşlatma veya durdurmada herhangi bir etkisi var mı?
C: Yalnızca öyle olduğuna inanırsanız.
S: (L) Şeytani varlıklara direnmede en büyük gücümüz özgür irademizde mi bulunuyor; hayır deme gücümüzde mi?
C: Hayır.
S: (L) En büyük gücümüz nedir?
C: Bilgi.
S: (L) Anahtar ruhsal bilgi birikiminde mi?
C: Evet.
S: (L) Bize verebileceğiniz herhangi başka bir ipucu var mı?
C: Bilgiden başka hiçbirşeye ihtiyacınız yok.
 

S: (L) Nuh/Utnapiştim hangi bölgede yaşadı, hangi kıtada?
C: Atlantis.
S: (L) Suların çekilmesinden sonra gemi nereye toprağa oturdu?
C: Mısır.
S: (L) Venüs'le etkileşiminden binlerce yıl önce olduğu için soruyorum; Martek'in o zaman dünyaya çok yakından geçmesine neden olan şey neydi?
C: Venüs'le ilgili gezegensel hizalanmadan kaynaklanan çekimsel sapma.
S: (L) Yani Mars'ın yörüngesinden çıkmasına neden olan şey bir gezegen dizilimiydi?
C: Evet.
S: (L) Nuh tufanından yüz yıl kadar sonra olan ve dillerin farklılaşması ya da Babil kulesi olarak tanımlanan olay neydi?
C: Ruhsal kavşak.
S: (L) Kuleyi inşa etmek için bir araya gelen insanların amacı neydi?
C: Tüm çekim dalgalarının elektromanyetik konsantrasyonu.
S: (L) Bu konsantre dalgalarla ne yapmayı planlıyorlardı?
C: Kitlelerin zihinlerini değiştirmek.
S: (L) Kitlelerin zihinlerini değiştirme isteklerindeki niyet neydi?
C: Kitlelerin ruhsal olarak birleşmesi.
S: (L) Babil kulesinin üstünden, birleşme amacıyla kuleyi inşa edenlere bakarak eserlerini yok etmeye karar veren 'tanrılar' kimdi?
C: Kertenkeleler.
S: (L) Tamam, yani kertişler Babil kulesini havaya uçurdu. İnsanlığın zihnine başka ne yaptılar; dil anlayışlarını tamamen bozacak birşey yaptılar mı?
C: Yakın.
S: (L) Bu bölücülüğü gerçekleştirmek için hangi aracı kullandılar?
C: Kitlelerin beyinlerinin yıkanması.
S: (L) Bunu implantlar ve kaçırmalarla mı gerçekleştirdiler?
C: Kısmen.
S: (L) İbranice 'şem' kelimesinin gerçek, asıl anlamı nedir?
C: Saflık.
S: (L) Bu kelime neden sonradan İbraniler tarafından 'şem'ler' olarak tanımlanan obeliskler ve dikili taşlarla ilişkili hale geldi?
C: Saflık sembolü: birleşme. Teklik.
S: (L) Bu taşların kendisi gerçekte herhangi bir güce sahip miydi?
C: Kalıntısal.
S: (L) Eskiler Babil kulesine ne cismi yerleştirip...
C: Kristal.
S: (L) 'Şem' kristal ile de eşanlamlı mı?
C: Yakın.
S: (L) Nuh'un oğlu Şem, bu kuleyi inşa edenlerin atasıydı, doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Sodom ve Gomorra ve civardaki diğer şehirler nasıl yıkıldı? Ve kim tarafından?
C: Nükleer; EM etki. Kim olacak?
S: (L) Kertişler mi?
C: Evet.
S: (L) Neden?
C: Korku ve itaat aşılamak için.
S: (L) Sodom ve Gomorralılar gerçekte kötü değiller miydi?
C: Bu tarihin bir aldatmacası.
S: (L) Lut'un karısı tuzdan bir sütuna mı çevrildi?
C: Hayır.
S: (L) O hikayede bize yönelik herhangi bir sembolizma var mı?
C: Hayır.
S: (L) İbrahim'le konuşan tanrı Kertişlerden biri miydi?
C: Evet.
S: (L) İbrahim'in yaptığı anlaşma Kertişlerle miyidi?
C: Evet. Doğrudan değil.
S: (L) Melçizedek Kertişlerin rahiplerinden miydi?
C: Hayır.
S: (L) Melçizedek İbrahim'e doğru bilgi mi verdi?
C: Yakın.
S: (L) Kabala iyi adamların gerçek bir öğretisi mi?
C: Yakın.

S: (L) Osiris döngüsü; Osiris'in bedeninin parçalanmasını DNA sarmallarının parçalanmasına benzetmek bakımından Kertişlerin insanlık üzerindeki faaliyetinin bir örneğini mi teşkil ediyor?
C: Yakın.
S: (L) Havva'nın yediği ve sonra Adem'e verdiği iddia edilen, İyi ve Kötü Bilgisi Ağacı'na ait meyve neydi?
C: Bilgi sınırlaması. Kodlama.
S: (L) Havva'nın bilgi ağacının meyvesini yemesi ne anlama geliyor? Bunu yapmak için ne yaptı?
C: Yanlış tarafla arkadaşlık yaptı?
S: (L) Burada arkadaşlık ne anlamda?
C: Havva sembolik.
S: (L) Neyi sembolize ediyor?
C: Dişi enerji.
S: (L) Dişi enerji yanlış tarafla arkadaşlık ettiğinde ne yaptı?
C: Bir miktar bilgi ve güç kaybetti.
S: (L) Tanrı veya tanrılar, Havva'nın 'iyi ve kötünün bilgisi' denen bu ağacın meyvesinden yiyerek onlarla eşit konuma gelmesinden neden korkuyorlardı?
C: Ne? Lütfen sorunu açıkla.
S: (L) Bu meyveyi yemesinin Havva'yı onunla veya onlarla eşit seviyeye getirmesinden korkan tanrı kimdi?
C: Hayır.
S: (L) Kutsal Kitap'ta, 'Tanrı dedi di, şimdi onlar hayat ağacının meyvesini alacak ve sonsuza kadar yaşayacaklar.' şeklinde bir bilgi var. Bu ne anlama geliyor? Bu meyvenin yenmesi Tanrı'yı neden korkuttu?
C: Korkutmadı.
S: (L) Hayat ağacının meyvesi neydi?
C: Sınırlanma.
S: (L) Ebedi hayat ağacının meyvesi nasıl sınırlanma olabilir ki?
C: Kavramsal olarak sınırlı.
S: (L) Şunu bilmenizi isterim ki bu pek anlamlı değil.
C: Anlamlı. Dikkatlice düşünün.
S: (L) Bahçede dolaşarak Adem ve Havva'yı iyi ve kötünün bilgisini veren ağacın meyvesinden yememeleri için uyaran tanrı, o asıl tanrı mıydı? Yani iyi adam mıydı?
C: Hayır.
S: (L) Onlara bu ağaçtan yememelerini emreden tanrı kimdi?
C: Karmaşıklaşıyor. Laura, bariz olanı kaçırıyorsun.
S: (L) Hayat ağacının meyvesi nasıl sınırlandırıcı olabilir?
C: Tek bir kaynağın tüm bilgiyi içerdiğine inanmak gerçekle çelişiyor.
S: (L) Cennet'e tekrar girilmesini engelleyen yanan kılıç neydi?
C: Anlamıyor musun?
S: (L) Hayır, anlamıyorum.
C: Gözden geçir.
S: (F) Eğer buradaki kavram bilgi ağacının meyvesinin yenmesinin tüm bilgiyi sağladığı ise, o zaman kişi yanılmış oluyor çünkü hiçbir belirli bilgi kaynağı tüm bilgiyi sunamaz. Bu yüzden kişi bu aldanmaya inandığında, kendini bir tuzağa sokmuş oluyor. Ve böylece insan ırkı çeşitli şekillerde yansıyan aynı sorunla zehirlenmiş oluyor: kişi gerçeği pek çok farklı yollardan arayacağına tek bir yoldan arıyor ve çok karmaşık konu ve soruların çok basit cevapları olduğuna inanıyor.
S: (L) Cennet bahçesine tekrar girilmesini engelleyen yanan kılıç neydi?
C: Tuzağı simgeliyor.
S: (L) Onu biz mi koymuş olduk?
C: Evet.
S: (L) Cennet nerdeydi?
C: Dünya.
S: (L) Tüm dünya Cennet miydi?
C: Evet.
S: (L) Cennet'teki düşme, veya cennet halinin kaybedilmesine eşlik eden bir afet oldu mu?
C: Evet.
S: (L) Ne tür bir afet?
C: Kometler.
S: (L) Daha önce belirtilen küme mi?
C: Evet.
S: (L) Peki, bu ne kadar zaman önce oldu?
C: 309882 yıl önce.
S: (L) Cennet halinin kaybedilmesiyle Kertişler insanlığın yönetimini ele mi geçirdi?
C: Evet.
S: (L) Gerçek yaratıcı tanrılar kimdi?
C: Biz. Altıncı yoğunluk.
S: (L) Kasyopyalılar mı? Pleyades'liler de asıl yaratıcı tanrılar mıydı?
C: Aynı. Altıncı yoğunluk.
S: (L) Cennet'teki yılanın gerçek kimliği neydi?
C: Kertenkeleler.
S: (L) Büyük piramidi kim inşa etti?

C: Atlantisliler.
S: (L) Hangi yıl inşa edildi?
C: 10643 yıl önce.
S: (L) Neden inşa edildi? Hangi amaçla kullanıldı?:
C: Kozmik enerjiyi tutmak.
S: (L) Tutulduğu zaman bu kozmik enerji ne için kullanılıyordu?
C: Pek çok şey. Enerji, taşımacılık, iyileştirme, zihin kontrolü, iklim, vs.
S: (L) Sfenksi kim inşa etti?
C: Aynı.
S: (L) Sfenks aynı zamanda mı inşa edildi?
C: Evet.
S: (L) Sfenks neden inşa edildi? Amacı neydi?
C: Tapınak.
S: (L) Sfenks'in altında gömülü kayıtlar var mı?
C: Evet.
S: (L) Neandertal adama ne oldu?
C: Kertişler tarafından diğer gezegenlere götürüldüler.
S: (L) Bu, fiziksel olarak gezegenin dışına götürülme anlamında mı?
C: Evet.
S: (L) Hangi gezegene götürüldüler?
C: Çeşitli.
S: (L) Bu ülkedeki taşınmayı düşündüğümüz yerler arasında hangisinde en mutlu olurduk?
C: Belirsiz.
S: (L) Oregon'daki Mavi Dağlar'da mutlu olur muyduk?
C: Belirsiz.
S: (L) Kehanetimsi görüşler sunamıyor musunuz?
C: Bu hususta çok fazla değişken var.

Copyright *Laura Knight*, *Laura Knight-Jadczyk* and *Arkadiusz Jadczyk*

 

7 Ekim 1994. F___ ve Laura
S: Merhaba.
C: Merhaba.
S: (L) Adınız nedir?
C: Bayrira.
S: (L) Neredensiniz?
C: Kasyopya.
S: (L) Enerji dağılımında sıra şimdi siz de mi?
C: Kesinlikle. İyi öğreniyorsunuz.
S: (L) Bize enerji veriyor musunuz?
C: Hayır.
S: (L) Biz size enerji veriyor muyuz?
C: Yakın. Bizim dağılımımız sırayla çalışmak gibi.
S: (L) Tek bir kişinin konuşması yerine sırayla yapılmasında bir avantaj var mı?
C: Evet.
S: (L) Bu avantaj nedir?
C: Enerji eşitlenmesi.
S: (L) Bizimle temasa geçmek sizin için zor mu?
C: Hayır.
S: (L) Başkalarıyla temas kurmak sizin için zor olur muydu?
C: Sizinle giderek daha kolay oluyor.

S: (L) İnsan ırkının asıl genetik mühendisleri kimdi?
C: Biz.
S: (L) Kasyopyalılar, doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Bizi ne amaçla genetik olarak oluşturdunuz? Tanrı'nın bir emri miydi?
C: Ruh gelişimi veya ilerleyişi.
S: (L) Sümerlilerin insanın yaratılışı hikayesine göre birileri bir tanrıyı öldürüyor, ve bu tanrının kanı ve parçalarını çamurla karıştırıyorlar ve daha sonra bunu gebelik tanrıçalarına veriyorlar ve insan ırkın bu şekilde doğuyor. Bu hikaye, 'grilerin' şu sıralar yaptıklarına çok benziyor. Birisi gerçekten bir 'tanrıyı' öldürüp ruhunu parçalara ayırarak insan ırkını mı yarattı?
C: Sembolizma ve yanlış olay sıralaması.
S: (L) Hikaye ne anlatıyordu? Gerçek olay neydi?
C: Kertenkele varlıkları, kendi beslenme amaçları doğrultusunda yaptıkları bir savaş sonucunda insan ırkını genetik olarak değiştirdi.

S: (L) Öbür gece Mars ile Jüpiter arasında bulunan ve parçalanarak asteroit kuşağını oluşturan bir gezegen olduğunu söylemiştiniz. Bu gezegende yaşayan varlıklar var mıydı?
C: Evet.
S: (L) Bu gezegenin yok olmasına neden olan şey neydi?
C: Psişik enerji.
S: (L) Bu gezegende yaşayan varlıklar nereden gelmişti? Orada mı geliştiler?
C: Hayır.
S: (L) Onlar da bizim gibi yaratılmışlar mıydı?
C: Evet.
S: (L) Onları kim yarattı?
C: Aynı.
S: (L) Kasyopyalılar mı?
C: Evet.
S: (L) Peki Kasyopyalıları kim yarattı?
C: Sizin çok eski ruhsal atalarınız.
S: (L) Bu varlıkların bir ismi var mı?
C: Hayır.
S: (L) Nasıl adlandırılıyorlar?
C: Geçici yolcular.
S: (L) Bu 'geçici yolcular' nereden geliyorlar?
C: Bu kanalda açıklamak çok zor; uzun.
S: (L) Esas Tanrı'ya/Yaratıcı güce en yakın olarak bildiğiniz yaratıcı kim?
C: Diğer bilgi kaynaklarına bak. Bilgisayar.
S: (L) Jüpiter ile Mars arasında parçalanan gezegen, psişik enerji ile yok olduğunu mu söylemiştiniz?
C: Evet.
S: (L) Bu psişik enerjinin kaynağı neydi?
C: Gezegende yaşayan varlıklar.
S: (L) Galaksinin bu bölgesindeki varlıklar zaman zaman kendi gezegenlerini yok mu ediyorlar? Bu giderek bir alışkanlık mı oluyor?
C: Yakın. Öyle olageldi.
S: (L) O varlıklardan hiç gezegeni terk edip Dünya'ya gelen oldu mu?
C: Evet.
S: (L) Kimdiler? Bizim gibi miydiler?
C: Sarı saçlı, mavi gözlü soy.
S: (L) Daha soğuk bir gezegen miydi?
C: Hayır.
S: (L) O gezegen Dünya'ya çok benzer miydi?
C: Evet.
C: Mavi gözler. Göz pigmenti Güneş'ten daha uzak olduğu içindi.
S: (L) O gezegenin insanları Dünya'ya nasıl geldiler? Gezegenlerinin parçalanacağını biliyorlar mıydı?
C: Bazıları biliyordu ve Kertişler tarafından götürüldüler; Anunaki.
S: (L) Şimdi, İsa'nın babası bir Ari'ydi diyorsunuz. Nereden geliyordu?
C: Filistin.
S: (L) Ari ırkının kökeni neresi?
C: Şu anda asteroit kuşağı olarak bilinen 5. gezegen.
S: (L) Dünya'ya ne zaman geldiler?
C: 80 bin yıl önce? Sizin ölçüm sisteminizi kullanmak bizim için zor.
S: (L) Biçim ve yapı olarak şu andaki hallerine yakın mıydılar?
C: Evet.
S: (L) Bizim bilimadamlarımız bu eski bunun kanıtlarını neden bulamadılar?
C: Buldular. Kabul etmek istemiyorlar.
S: (L) Keltler nereden geliyor?
C: Aynı. Hiddetli insanlar. Beşinci gezegenden geldiler.
S: (L) Gezegen ne zaman yok oldu?
C: 80 bin yıl önce.
S: (L) İsa'nın soyundan gelen, bizim tanıdığımız ünlü bireyler var mı?
C: Evet. Yaser Arafat. Churchill (Çörçil).
 

S: (L) Venüs, güneş sistemine, komet kümesinin çekim gücüyle mi girdi?
C: Evet.
S: (L) Venüs tüm gazlarını, bulutlarını vs. nereden aldı? Kökeni neydi? Tüm bu maddeler nasıl oluştu?
C: Genel olarak ateşli, sürtünmeli yolculuğu ve uzay maddesi ile gelişti.
S: (L) Venüs esas olarak neredeydi?
C: Arktrus yakınlarından eski bir gezgin.
S: (L) Mars'ın uyduları nedir?
C: Gizli üsler.
S: (L) Kim inşa etti?
C: Kim olacak? Kertişler.
S: (L) AB'nin evinde gördüğüm film, Mars'a iniş, gerçek bir iniş filmi miydi?
C: Sahte.
S: (L) ABD Mars'a bir iniş yaptı mı?
C: Hayır.
S: (L) Al Bielek'in söyledikleri sahte mi?
C: Kısmen.
S: (L) Philedelphia projesinde çalıştı mı?
C: Hayır.
S: (L) Sahte hafızalara sahip olacak şekilde beyni mi yıkandı?
C: Hayır.
S: (L) Bilinçli olarak mı yalan söylüyor?
C: Yanlış bilgi yayması için hükümet tarafından görevlendirildi.
S: (L) Grilerin kullandığı, Kertişlere ait uzay aracı Roswell'e düştü mü?
C: Evet.
S: (L) Kazaya neden olan şey neydi?
C: İyonizasyon.
S: (L) Vücutlar ve araç ABD tarafından alındı mı?
C: Evet.
S: (L) Majestik 12 belgeleri...
C: Yarı-gerçek.
S: (L) Üretildiler mi?
C: Yakın.
S: (L) Bunu kim ve neden yaptı?
C: Gerçek ve yanlış bilgi sızdırmak için. Pek çok grup işin içinde. ONI ve CIA.
S: (L) 'Masestic' kitabındaki bilgi gerçeğe mi dayalı?
C: Yarı-gerçek. Pek çok bariz yanlışlar var.
S: (L) Kızılderililerin kaynağı neresi?
C: Asya.
S: (L) Bering Boğazı'ndan mı?
C: Hayır. Kurtarıldılar. Transfer edildiler.
S: (L) Kim tarafından?
C: Griler.
S: (L) Neyden kurtarıldılar?
C: Afet.
S: (L) Afet ne zaman oldu?
C: Yaklaşık 7200 yıl önce.
S: (L) Afetin yapısı neydi?
C: Kometler.
S: (L) Basklar nereden geliyor?
C: Atlantis.
S: (L) Dilleri Atlantis dili mi?
C: Türevi.
S: (L) Hangisi önce geldi, Sümerliler mi, Mısırlılar mı?
C: Sümerliler.
S: (L) Mısırlılar nereden geldi?
C: Atlantis.
S: (L) Hangisi önce geldi, Sümerliler mi, yoksa Atlantisliler mi?
C: Atlantisliler.
S: (L) Atlantislilerin yüksek bir kültür kurdukları dönemde Sümerliler de yüksek bir kültür müydüler?
C: Sonra.
S: (L) Atlantisliler Sümer'e ve daha sonra da Mısır'a mı gittiler??
C: Yolculuk yaptılar.
S: (L) Atlantisliler Sümer'e yolculuk mu yaptılar?
C: Evet.
S: (L) Sümer'de ileri karakollar mı kurdular?
C: Evet.

S: (L) Atlantis parçalandığında Atlantisliler Mısır'a mı gittiler?
C: Evet. Ve başka yerlere.
S: (L) Atlantisliler başka nerelere gittiler?
C: Kuzey ve Güney Amerika. İnka. Aztek. Maya. Hopi Kabilesi. Pima Kabilesi.
S: (L) Yahudiler dağıldıklarında, bir kısmı Amerika'ya gitti mi?
C: Bir kısmı.


9 Ekim, 1994 F___ ve Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba
S: (L) Karşımızda kim var?
C: Badera.
S: (L) Kasyopyalıların görünüşü nasıl?
C: Işık formunda.
S: (L) Işık formundan neyi kastediyorsunuz?
C: Hümanoit ışık formu.
S: (L) Atomsal anlamda bir fizikselliğiniz var mı?
C: Herşey algılayıcıya göre değişir.
S: (L) Yani kendinizi algılayıcının isteğine göre mi düzenliyorsunuz?
C: Hayır. Algılayıcının algı kapasitesini kastediyoruz.
S: (L) Bize görünebilir misiniz?
C: Hayır. Sizin yoğunluk seviyenizi çevreleyen titreşim frekansı örtüsü bunu engeller.
S: (L) Herhangi bir şekilde fizikselliğiniz oluyor mu?
C: Boyuta göre değişen ölçülerde.
S: (L) Bizimle neden iletişim kuruyorsunuz?
C: Siz çağırdınız.
S: (L) ABD devleti uzaylılar hakkında tam olarak ne biliyor?
C: Var olduklarını.
S: (L) ABD devleti uzaylılarla herhangi bir anlaşma yaptılar mı?
C: Evet.

S: (L) Bu anlaşma hala yürürlülükte mi?
C: Hiç bir zaman olmadı.

S: (L) Devlet onlarla bir anlaşma yapmaya mı çalıştı?
C: Evet.

S: (L) Uzaylılar bunu ret mi ettiler?
C: Hayır kandırdılar.

S: (L) ABD kandırıldığını ne zaman anladı?
C: 19 yıl sonra.

S: (L) Bu ne zaman oldu?
C: 1972.

S: (L) Devletin elinde herhangi bir dünyadışı teknoloji var mı?
C: Evet.

S: (L) O uzaylılar tarafından mı verildi?
c: Evet.

S: (L) Zihin kontrol teknolojisi mi?
c: Yakın.

S: (L) Devlet, örneğin uzaylılar gibi duvarlardan geçme türü teknolojilere sahip mi?
c: Bu konuda çok yetenekli değiller.
S: (L) Adolf Hitler, yaptığı şeyleri yaparken hangi etki altındaydı? Onu yönlendiren şey neydi?
c: Kertenkeleler. Dolaylı yoldan.

S: (L) Onu etkilemek için hangi bağlantıları kullandılar?
c: Projekte edilen insan türü varlıklar, ilhamlanmış büyük Ari ruhları.

S: (L) Yaklaşan dönemde en çok yıkım hangi kıtada meydana gelecek?
c: Henüz belli değil.

S: (L) Diğer ülkelerle karşılaştırıldığında Griler tarafından kaçırılma olaylarının ABD'de neden daha fazla meydana geliyor?
c: Devlet kanal açtı.

S: (L) ABD'de uzaylı üsleri var mı?
c: Evet. New Meksiko, Kolarado, Florida açıkları, Apalaşya, Kaliforniya.

S: (L) Bunlar yeraltı üsleri mi?
c: Evet. Ve ayrıca sualtı.


16 Ekim, 1994 F___, Laura, V___

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba. Müzik güzel.

S: (L) Bize adınızı söyleyebilir misiniz?
C: Sederra.

S: (L) Masonların aslının ne olduğunu bilmek istiyorum.
C: Osiryanlar.

S: (L) Esas Masonların bir topluluk olarak ne zaman oluştuklarını söyleyebilir misiniz?
C: MÖ 5633.

S: (L) Masonluk bugün de aynı şekilde mi uygulanmaktadır?
C: 33'üncü derece, evet.

S: (L) Yani 7 bin yıldır devam eden bir gelenek mi var?
C: Evet.

S: (L) Bu oluşumun dünyayı ele geçirip yönetmek gibi bir planı var mı?
C: Öyle denemez.

S: (L) Odaklandıkları şey nedir?
C: Gözetleyiciler.

S: (L) Neyin gözlemi?
C: Quorum'un durumu.

S: (L) Quorum nedir?
C: Derin bilgi topluluğu. Sizin türünüz için tamamen bilinmeyen birşey. Geleceğiniz açısından çok önemli.

S: (L) Ne bakımdan?
C: Değişimler.

S: (L) Daha spesifik olabilir misiniz? Şahsen bizimle ilgili değişimler mi?
C: Kısmen.

S: (L) Dünya değişimleri?
C: O da dahil.

S: (L) Quroum ile Kasyopyalılar arasındaki ilişki nedir?
C: Bizimle düzenli olarak iletişim kuruyorlar.

S: (L) Bu iletişimi sizin Kasyopyalılar olduğunuzu bilerek mi kuruyorlar?
C: Evet.

S: (L) Quroum ile Kasyopyalılar arasındaki ilişki binlerce yıldır var mı?
C: Epeyce süredir diyelim.

S: (L) Kabala'nın aslı nedir?
C: Sizin terminolojinizi kullanacak olursak, Musa-öncesi Yahudilere tebliğ edilmiş gerçekler.

S: (L) Bu bilgilerin ilk kez yazıya geçirilmesi, Yahudi yorumlayıcıların bunu bir öğreti haline getirmesiyle mi gerçekleşti?
C: Hayır. Yakın bile değil.

S: (L) Bugün kullanılan biçim, asıl forma yakın mı, güvenilebilir mi?
C: Hayır, bozuldu.

S: (L) Enok kitaplarının aslı nedir?
C: Şimdi Hindistan olarak isimlendirilen bölgedeki bir Sankskrit topluluğu.

S: (L) Doğruluk açısından Enok kitapları için nasıl bir değerlendirme yapabiliriz?
C: Aradan geçen sürede bölgenin %50'si nükleer yangınlarla yok edildi.

S: (L) Aradan geçen hangi sürede?
C: Genişleyen şimdide, o zamanla şimdi arasında.

S: (L) Hermes Trismegustus kimdi?
C: Firavun Rana'nın sarayındaki ihanetçi.

S: (L) Firavun Rana kim?
C: Ruhsal anlaşmanın Mısırlı lideri.

S: (L) Hermes ne bakımdan bir ihanetçiydi?
C: Bugün Orta Doğu olarak bilinen bölgedeki tüm insanların ruhsal birlik anlaşmasını bozdu.

S: (L) Hermes kime ihanet etti?
C: Kendine. Güce açtı.

S: (L) Ne yaptı?
C: Anlaşmayı bozdu. Mısırlılar, Eseniler, Ariler, Farslar ve diğerleri arasında bölünmelere neden oldu.

S: (L) Bunu yapmaktaki amacı neydi?
C: Bramley'nin okuduğun kitabında Kardeşlik olarak isimlendirilenlerin felsefesi olan Böl ve Fethet.

S: (L) Hermes birliği reddederek Yılan Kardeşliği'ni mi kurdu?
C: Hermes kurmadı, çok uzun bir zamandan beri mevcuttu.

S: (L) Bramley'nin kitabında tanımlanan Yılan Kardeşliği'ni meydana getiren kimdi?
C: Kertenkele varlıkları.

S: (L) Musa, bilgisini nereden elde etti?
C: Bizden.

S: (L) Pekala. Daha önce bize Musa'nın Kertenkele varlıkları tarafından yaratılan holografik bir projeksiyon gördüğünü veya etkileştiğini söylemiştiniz. Bu Sina Dağı'nda yaşadığı deneyim miydi?
C: Evet.

S: (L) Bilgilerini sizden aldıysa, bu, Kertenkelelerle olan etkileşimi öncesinde miydi?
C: Evet. Gördüğü şeyler bilincini bozdu. Tıpkı Joseph Smith gibi.

S: (L) Mormon Metinleri'nin alıcısı olan Joseph Smith'in de mi Kertenkeleler tarafından yanıltıldığını söylüyorsunuz?
C: Evet. Bunu çok yaparlar.
S: (L) Evet, şunu söyleyecektim, teorik olarak eğer bir birey doğru seçimleri yaparak doğal bir şekilde gelişirse ve geçişin yapılacağı zamana ulaşırsa, o bireyin bedeni de fiziksel olarak bu geçişi yaşar mı? Tabii bunu teorik bir soru olarak soruyorum.
C: Elbette.

S: (L) Bu teorik kişinin diğer boyuta geçiş yaptığını düşünelim, o durumda bedeni ne durumda olur? Somutluk bakımından şu anda olduğu gibi mi olurdu? Ne tür bir deneyim olurdu?
C: Buradaki anahtar kavram fizikselliğin değişkenliğidir.

S: (L) Yani herkesin durumu farklı mı olacak, yoksa her birey, bedenin maddesi ve yapısı üzerinde daha büyük bir kontrole mi sahip olacak?
C: İkisi de sayılmaz. Fizikselliğiniz gereksinim ve koşullara göre değişken olacak.

S: (L) Yani bazen ışıktan bir bedenimiz mi olacak?
C: Yakın.

S: (L) Bazen de bedenlerimiz şu andaki kadar somut olacak, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Ortalama yaşam süresi ne kadar olacak?

C: 400 yıl.

S: (L) Bu geçişi 50 yaşındayken deneyimleyecek olanlar da aynı şekilde 400 yıl mı yaşacaklar?
C: Yenilenerek genç bir görünüm elde edecekler.

S: (L) Işığın ve karanlığın süresi bakımından günler şimdikinden farklı mı olacak?
C: Bu önemsiz. Gezegen de 4. yoğunluk olacak.
S: (L) Oryonlular kötü adamlar mı?
C: Subjektif.

S: (L) Hangi gruba üyeler?
C: Tıpkı Pleyadesliler gibi, Federasyon'a.
S: (L) Griler V___'yi neden kaçırdı?
C: Kendini yok etmesi için onu programlamaya çalıştılar.

 

S: (L) Okuduğum çeşitli kitaplar kırsal bölgelere taşınmayı, gruplar oluşturmayı, yiyecek stoklamayı falan tavsiye ediyor.
C: Dezenformasyon (Ç.N.:yanıltıcı bilgi; yalan). Bunlardan hemen ve tamamen kurtul. Bunlar 3'üncü seviye saçmalıkları.

S: (L) İstedikleri zaman gelip bizimle beslenecek olan varlıkların insafında kendimizi oldukça çaresiz hissediyoruz. Bizim tarafımızda olup bize enerji veya başka şeyler verecek birileri yok mu?
C: Kiminle iletişim kurduğunuzu sanıyorsunuz?

S: (L) O karşamada bize yardım edebilir misiniz?
C: Evet.

S: (L) Peki edecek misiniz?
C: Size bağlı.

S: (L) Çağırırsak, yardımınızı alabilir miyiz?
C: Tüm yapmanız gereken istemek.

S: (L) Yani komet kümesi İsa'nın dönüşünden önce mi gelecek?
C: Evet. Ama dönüş yalnızca tek bir olay, herşey değil.

S: (L) Komet kümesinin dünyayla etkileşimi nedeniyle dünyada büyük bir yıkım olacak ve belki çok sayıda insan ani bir şekilde bedenlerini terk edecek değil mİ?
C: Yakın.

S: (L) İsa bu olaydan hemen sonra mı dönecek?
C: Bütünün bir parçası olarak.

S: (L) Komet kümesi olaylarının bir parçası mı olacak?
C: Sonrasında.

S: (L) İsa dönünce ne yapacak?
C: Öğretecek.

S: (L) Gezegende bu dersleri alacak kaç kişi olacak?
C: Açık.

S: (L) Altı milyar gibi bir varsayımda bulunabilir miyiz?
C: Dilediğiniz gibi varsayımda bulunabilirsiniz.

S: (L) Sürekli olarak İsa'nın dönüşünün bütünün bir parçası olacağını söylüyorsunuz, yani sanki önemli bir noktayı kaçırıyorum. İlgili sorunun sorulduğunu varsayın ve kaçırdığım hususu bana söyleyin lütfen.
C: Eğer dikkat edersen son derece açık.

S: (L) Yani?..
C: 4'üncü yoğunluğa geçiş.

S: (L) Dördüncü yoğunluğa geçiş kometlerden önce mi olacak, yoksa sonra mı?
C: Sonra.

S: (L) Komet kümesiyle dünyanın etkileşimi...
C: Geçişten önce gerçekleşecek.

S: (L) Yoğunluk değişimine neden olacak olan şey bu olaylar mı olacak?
C: Hayır.

S: (L) Yani elektromanyetik etkileşimlerin dünyanın atomik titreşimlerini arttırmasının 4'üncü yoğunluğa geçişle bir ilgisi yok diyorsunuz.
C: Evet.

S: (L) Yani, kometler ortalığı alt-üst edecek ve sonra da İsa'nın gelişiyle birlikte geçiş gerçekleşecek...
C: Daha önce.

S: (L) Geçiş meydana gelecek ve biz şaşkın gözlerle etrafa bakıyor olacağız, ne yapacağımızı bilmez durumda olacağız çünkü kendimizi daha önce hiç bilmediğimiz yepyeni bir ortamda bulacağız ve bunun ardından da İsa gelecek, öyle mi?
C: Kabaca doğru.

S: (L) Peki İsa döndükten ve bilgi vermeye başladıktan sonra ne olacak... Gezegendeki herkes bu bilgileri almak için tek bir yerde mi toplanacak?
C: Hayır.

S: (L) İsa sürekli yolculuk yaparak mı öğretecek?
C: Teknoloji.

S: (L) Medya yoluyla mı öğretecek?
C: Evet.


S: (L) Yani medya, televizyon, radyo ve benzeri şeyler devam mı edecek?
C: Kısmen.

S: (L) O süreçte veya bu geçişten hemen önce bazı insanlar büyük gruplar halinde Kertenkelelerle birlikte dünyadan ayrılmış mı olacak?
C: Evet.

S: (L) Dünyada yalıtılmış şehirlere taşınarak Kertenkelelerle işbirliği halinde yaşayacak büyük insan grupları olacak mı?
C: Yakın.

S: (L) Yani dünyada Kertenkelelerin kontrolü altında ve İsa'nın kontrolü altında bölgeler mi olacak?
C: İsa kontrol altında tutmaz.

S: (L) Kertenkeleler zaman zaman şehirlerinden çıkıp İsa'yı takip edenleri taciz edecek mi?
C: Belki.

S: (L) Yani dünyanın nüfusu büyük ölçüde azalmış olacak, orada burada insanlar olacak ve bunlar birleşmiş durumda olmayacak, öyle mi?
C: İyi geceler.


18 Ekim 1994 F___ ve Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bize adınızı ve açılış cümlenizi söyler misiniz?
C: Debeda. Merhaba.

S: (L) Bedensiz bir varlık mısınız?
C: Kasyopyalıyım.

S: (L) Enerjin neden diğerlerinki kadar yüksek görünmüyor?
C: Başlangıçta yavaş. Giderek artacak.

S: (L) Aranızdan biri günboyu omzumun üstünden bakarak hazırladığım soruları okuyor muydu?
C: Evet.

S: (L) Bu gece sorularımı tam olarak yanıtlayacak mısınız?
C: Evet.

S: (L) Sen bir erkek misin yoksa dişi mi?
C: Her ikisi.

S: (L) Tüm kasyopyalılar hem erkek hem de dişi mi?
C: Evet.

S: (L) Herhangi bir şekilde ürüyor musunuz?
C: Biz ışığız.

S: (L) Kasyopyalılar hiç fiziksel bedenler içinde bulundular mı?
C: "Hiç" subjektif.

S: (L) Tamam, zaman-mekanda herhangi bir noktada fiziksel bedenler içinde bulundunuz mu?
C: Bulunduk, bulunacağız ve bulunuyoruz.

S: (L) Eşzamanlı geçmiş, şimdi ve gelecekten mi bahsediyorsunuz?
C: Her zaman ve her yerde.

S: (L) Ortak bilinçaltının, bilinçdışının veya bilincin bir parçası mısınız?
C: Çok belirsiz.

S: (L) Yüksek bilincimizin bir parçası mısınız?
C: Herşey öyle.

S: (L) Sorularıma somut yanıtlar vermeye hazır mısınız, biliyorsunuz ben somut biriyim.
C: Evet.

S: (L) Sorduğumuz türdeki soruları yanıtlayabilecek başkaları da var mı?
C: "Başkaları" çok geniş bir tabir.

S: (L) Neden farklı ırklar var?
C: Pek çok sebep. Deneysel yaratımlar. Kısmen.

S: (L) Doğulular nereden geldi?
C: Diğer tümüyle aynı. Deney sonucu.

S: (L) Bu gezegende mi var oldular? Bu gezegenin yerlileri mi?
C: Her ikisi. Doğulular en gelişmiş ruhlar için, Ariler en agresif ruhlar için, Zenciler de dünya titreşimsel frekansına en doğal şekilde uyumlu ruhlar için ayrıldı. Kızılderili "yerliler" de öyle.

S: (L) Benim baskın genetik türümü belirleyebilir misiniz?
C: Kafkas.

S: (L) Kafkas, Ari veya Keltden farklı mı?
C: Ari alt grubu.

S: (L) Bir Kafkas olarak bende hiç Zenci kanı var mı?
C: Zayıf bir iz.

S: (L) Veda'larda bahsedilen mavi derili halk kimdi?
C: Ariler.

S: (L) Ariler asıl olarak mavi derili miydiler?
C: Hayır.

S: (L) Peki neden mavi derili insanlardan, Apalaşyaların uzak bölgelerindeki mavi derili insanlardan bahsediliyor?
C: Beyazlar gerçekten "beyaz" mı?

S: (L) Hiç gerçekten mavi derili insan oldu mu?
C: Hayır. Derilerinin incelikleri ve yerli halkla kıyaslanma bakımından mavi olarak algılandılar.

S: (L) Gamalı haç sembolünün kökeni nedir?
C: Doğu. Üstünlüğü vurguluyor.

S: (L) Adem ve Havva, bilgi ağacının meyvelerini yerken kendilerini esaretten kurtaracak bilgiyi elde etmeye mi çalışıyorlardı?
C: Adem ve Havva sembolik.

S: (L) Peki esaret altındalar mıydı ve iyi bir "yılanın" yardımıyla kendilerini özgür kılmaya mı çalışıyorlardı?
C: İyi değil.

S: (L) Kertenkeleler geldiğinde Adem ve Havva birine esir miydiler?
C: Hayır. Özgürdüler. Adem ve Havva'nın sembolik hikkayesi yanlış bilgiye cezbolma hikayesidir. İyi ve kötünün bilgisinin ağacı, odaklanmış, sınırlandırılmış bilgiydi.

S: (L) Güneş sistemi bir çeşit dev bir atom mu?
C: Hayır. Ama benzer; atomik bilginizin hala büyük ölçüde teorik olduğunu unutmayın.

S: (L) Gezegenlerin yörüngesi, bir atomun etrafındaki elektronların yerleştiği kabuklara benzer enerji "kabukları" olarak tanımlanabilir mi?
C: Yakın.

S: (L) Güneş sistemi zamanda farklı noktalarda enerji emiyor veya yayıyor mu ve gezegenler bir kabuktan başka bir kabuğa geçiyor mu? Ve tabii aldığı veya yaydığı enerjiler yoluyla Güneş sisteminin yapısı değişiyor mu?
C: Öncelikle birşeyler alıyor veya yayıyorsa, tabii ki değişir. Ve ikinci olarak da, köklü değişimler dış güçlerle etkileşimin bir sonucu olarak meydana gelir.

S: (L) Hangi dış güçler?
C: Alan birleşmesi.

S: (L) Alan birleşmesi nedir?
C: Dünya'ya olacak olan.

S: (L) Bu yakında mı olacak?
C: Evet.

S: (L) Bu alan birleşmesi evrende, galakside veya güneş sisteminde sıkça meydana gelen bir olay mı?
C: Evet.

S: (L) Buna neden olan şey nedir?
C: Boyut sınırından geçiş.

S: (L) Boyut sınırı nedir?
C: Fazla karmaşık.

S: (L) Finiks (anka kuşu) efsanesinin kaynağı nedir?
C: Eski Hint'te yıkım ve yeniden yapım.

S: (L) Kertenkeleleri kim yarattı?
C: Ormetyon.

S: (L) Ormetyon kim?
C: Düşünce merkezi.

S: (L) Nerede bulunuyor?
C: Heryerde.

S: (L) Biraz daha ipucu verebilir misiniz?
C: Başka bir gerçeklik bölümü.

S: (L) Kertenkeleleri yaratan bu varlık akıllı, kendinin farkında olan bir varlık mı?
C: Evet ve hayır.

S: (L) Bu varlık sizin Geçici Yolcular olarak tanımladıklarınızdan biri mi?
C: Hayır.


S: (L) Benzer mi?
C: Hayır.

S: (L) Peki bu Ormetyon'u kim yarattı?
C: Ormetyon bir varlık değil, düşünce merkezi.

S: (L) Peki neyin düşünce merkezi?
C: Fazla karmaşık.

S: (L) Ezekyel'e görünen kimdi?
C: Kertenkele varlıkları.

S: (L) Bütün bu bilgilerle ne yapmamıza niyet ediyorsunuz?
C: Kitaplaştırın.

S: (L) Bir isim öneriniz var mı?
C: Size bağlı.

S: (L) Aşamalı olarak mı yayınlamalıyız? Bazı bilgiler oldukça ağır.
C: Hepsi birden.

S: (L) Evrenin tek bir mutlak yaratıcısı var mı?
C: Herşey Bir'dir. Ve Bir herşey.

S: (L) Bir'de meydana gelen ilk bölünme neydi?
C: Kütlesel bölünme ve dağılım.

S: (L) Bu eşzamanlı mıydı?
C: Evet.

S: (L) Bu bizim "Büyük Patlama" dediğimiz şey mi?
C: Evet.

S: (L) Bu olayı tanımlamaya yönelik herhangi bir zaman terimi var mı?
C: Her zaman.

S: (L) Maddi evrende mevcut olan herşeyin diyelim ki "x" yaşında olduğunu söyleyebilir miyiz?
C: Hayır. Sonsuz şimdi. Yalnızca olmadı, oluyor ve olacak. Genişleyen varoluş.

S: (L) İnsanlar arasında Yılan Kardeşliği'yle işbirliğini başlatan kimdi?
C: Adem ve Havva.

S: (L) Adem ve Havva gerçek insanlar mıydı?
C: Hayır.

S: (L) Bir insan grubu muydu?
C: Cazibeye kapılma değildi, bir düşünce kalıbı değişimiydi.

S: (L) Bu insanlar kimdi veya neydi? Hangi ülkede yaşıyorlardı?
C: Tüm insanlar. Boyut sınırından geçiş.

S: (L) Yani bunun bir boyut geçişi veya birleşimi sırasında mı meydana geldiğini söylüyorsunuz?
C: Evet.


S: (L) Bu olayda bir grup varlıkla diğer bir grup varlık arasında savaş gibi birşey oldu mu?
C: Boyut sınırı geçişinin pek çok yansımaları vardır.

S: (L) Yani Kertenkeleler olmasaydı başkası olacaktı, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Yani bunun olması bir bakıma kaderdi?
C: Evet.

S: (L) Bu büyük bir kozmik oyunun parçası mı?
C: Evet.

S: (L) Mutlak yaratıcı kendinin farkında mı, kendinin bilincinde mi?
C: Evet ve hayır.

S: (L) Evrenimizde olan bu olaylar doğal bir akışın parçası diyorsunuz.
C: Yakın.

S: (L) Bizim evrenimizden başka evrenler var mı?
C: Evet.

S: (L) O evrenler de "bizim" mutlak yaratıcımızın bir parçası mı?
C: Evet.

S: (L) Bu evrenler sayılabilir mi?
C: Saymak yapay nitelikte sınırlandırıcı bir kavram.

S: (L) Bu evrenlerin sayısı sınırsız mı?
C: Bir anlamda.

S: (L) Evrenler birbirleriyle çarpışıyor veya birleşiyorlar mı?
C: Fazla karmaşık.
---

19 Ekim 1994 F___ ve Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu gece bizimle birlikte biri var mı?
C: Her zaman sizinle birlikteyiz.

S: (L) Bu gece kiminle konuşuyoruz?
C: Nonigera.
S: Dünya-dışılar insanları nasıl kontrol ediyor?
C: Hangileri?

S: Kaç tane seçenek var?
C: Açık.

S: Griler ve Kertenkeleler bunu nasıl yapıyor?
C: Elektriksel tepki kalıpları yoluyla zihin ve bedene müdahale.

S: Bunu uzaktan da yapabilirler mi?
C: Daha az etkili bir şekilde.
S: Yani etki altına almak istedikleri bireyle doğrudan ilgilenmeleri veya somut bir yolla çalışmaları gerekir, öyle mi?
C: Evet.

S: Dünya'da insanları kaçıran başka dünya-dışılar var mı?
C: Çok daha az.

S: Ben ve çocukların geçen yıl gördüğümüz uçan bumerang neydi?
C: Kertenkele projeksiyonu, çoklu gerçeklik istasyonu.

S: Evimin üzerinden kasıtlı olarak, onları görmem için mi uçtular?
C: Evet.

S: Kendilerini bana göstermelerinin amacı neydi?
C: Varlıklarından haberdar etmek.

S: Neden beni varlıklarından haberdar etmek istediler?
C: Bu son derece karmaşık bir durum.
S: Çingene'lerin kökeninin ne olduğunu öğrenmek istiyoruz.
C: Gen melezlemesi. Karanlık güçlerin köleleri.

S: Karanlık güçler kim?
C: Aynı.

S: Yani?
C: Yılan Kardeşliği.

S: Bu kardeşlik kertenkelelerden ve çeşitli insanlardan mı oluşuyor?
C: Evet.

S: Çingenelerin genleri kimin genleriyle birleştirildi?
C: Hümanoid bir dünyadışı ırk ve Atlantisli köle işçiler.

S: Atlantisli köle işçiler kimdi?
C: Kristal ile kontrol edilen köle halk.

S: Çingeneler neden bu kadar kapalılar? Bu da genetik olarak mı kodlandı?
C: Evet. Ve zihin kontrolü.

S: Bu binanın devasa boyutlarının sebebi nedir?
C: Devler.

S: Devler kimdi?
C: Nefalim'i yeniden yaratmaya yönelik genetik çaba.

S: Atlantisliler ve Sümerliler Nefilim'i yeniden yaratmayı başardılar mı?
C: Hayır.


S: Taşları kesip taşımak için hangi teknik yöntemi kullandılar?
C: Ses dalgası odaklaması.
S: Mohenco-Daro şehrini kim inşa etti?
C: Doğrudan Kertenkeleler. Koatzlmundi efsanesi bununla doğrudan ilgili. Taşların üstündeki çizimlere bak.

S: Koatzlmundi kim?
C: İnsanlarla 1000 yıl boyunca doğrudan teması nedeniyle Atlantisliler ve onların torunları tarafından tapınılan diğer bir kertenkele tanrısı.

S: Mohenco Daro'nun doğrudan kertenkeleler tarafından inşa edildiğini söylediniz. Şehirde kendileri mi kaldı?
C: Hayır.
S: Nefilim konusuna geri dönmek istiyorum. Nefilimlerin dünayaya asker gücü olarak getirilmiş bir grup hümanoit varlık olduğunu söylemiştiniz, bu doğru mu?
C: Evet.

S: Buraya ne zaman getirildiler?
C: MÖ 9046, referanslardan biri.

S: Bize göre birer devdiler, doğru mu?
C: Evet.

S: İnsanlara Tanrı'nın temsilcileri veya "Oğulları" olarak sunuldular, bu doğru mu?
C: Evet.

S: Bu devlerin boylarının 3.30 m ile 4.20 m arasında olduğunu söylüyorsunuz...
C: Evet.

S: Siz ve eski literatür, bu tanrı oğullarının dünya kadınlarıyla evlendiğini söylüyor, bu doğru mu?
C: Evet.

S: Bunu günümüzdekiyle aynı şekilde, yani cinsel ilişki yoluyla mı yaptılar?
C: Hayır.

S: Nasıl yapıldı?
C: Bir çeşit dölleme.

S: Yani yapay dölleme mi?
C: Yakın.

S: Bu varlıklar cinsel organları da dahil olmak üzere bizim gibi miydiler?
C: Yakın.

S: Herhangi temel bir farklılık?
C: Testislerde üç yumurta.

S: Bunun dışında cinsel organları aynı mıydı?
C: Evet.


S: Herhangi bir zamanda dişi insanlarla çiftleştiler mi?
C: Hayır.

S: Neden?
C: Ebat farkı.

S: Sadece merak ettim, ne kadar farklı?
C: 58 cm uzunluğunda.

S: Sünnet oluyorlar mıydı?
C: Hayır.

S: Sünnet uygulamasının kökeni neydi?
C: Tüm musevi gelenekleri gibi, hijyen.

S: Tibetliler nereden geliyorlar?
C: Asya.

S: Herhangi bir şekilde özel miydiler? Melezleme veya buna benzer birşey?
C: Hayır. Bir noktada herkes melez.

S: Nubyalıların kökeni nedir?
C: Kafkas silsilesi.

S: Nasıl oluyor da bu kadar siyahlar?
C: Genetik karışım.

S: Neyle? Onlar hakkında herhangi özel birşey var mı?
C: Doğu Hindistan aborjinleri.

S: Şeba Kraliçesi kimdi?
C: Hayali.

S: Kral Süleyman'ı ziyaret eden dev bir kraliçe var mıydı?
C: Dünya-dışıların etkisi.

S: Arcuna kimdi?
C: Şeba'yla aynı.

S: Şiva kim?
C: Aynı.

S: Rama?
C: Hindu. Konfederasyonla ilişkili yüksek rahip.

S: Kertenkeleler Ormetyon'a mı tapıyor?
C: Yakın.

S: Kime tapıyorlar? Tanrılarını nasıl isimlendiriyorlar?
C: Fiziksel evren.

S: Fiziksel evren onların tanrısı mı?
C: Evet.

S: D___ W___ ve C___ S___'ye ne oldu? (Florida'da birkaç yıl önce hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolan iki kişi.)
C: Deney amacıyla dünya-dışılar tarafından kaçırıldılar.

S: Bu deneyler sırasında öldürüldüler mi?
C: Evet.
S: Sanherib'in ordusuna ne oldu?
C: Kertenkeleler tarafından kozmik ışın enerjisi yoğunlaştırması yoluyla yok edildi.

S: Öldüren ses diye birşey var mı?
C: Evet. Uygun şekilde yoğunlaştırılan herşey öldürebilir.
S: Sadece telaffuzlarıyla öldürebilecek kelimeler var mı?
C: Hayır.


S: Telaffuzlarıyla enerji etkisi yapabilen güç kelimeleri var mı?
C: Olabilir.

S: Bunlardan herhangi birini bize söyleyebilir misiniz?
C: Hayır. Akıllıca olmayan şekilde kullanabilirsiniz.

S: Sitchen büyük piramidin, güneş sistemimizdeki gezegenlere yolculuk yapmaya yönelik sabit işaretleme sistemi olarak inşa edildiğini söylüyor. Bu konuda yorumlarınızı söyler misiniz?
C: Bunun için inşa edilmedi.

S: Yahova kimdi?
C: Kertenkele projeksiyonu.

S: Güney Amerika'da görülen, kabilelerle konuşup bir gün döneceklerini söyleyen ve Tanrı olarak tapınılan beyaz adamlar kimdi?
C: Mısırlılar ve Atlantislilerin torunları.

S: Atlantisliler üzerimize böyle bir karma getirecek ne yaptılar da griler ve kertenkeleler...
C: Aşırı derecede kendine tapınma ve kendine hizmet.

S: Kanallama işi biz farkında bile olmadan genetiğimizi veya DNA'mızı veya varlığımızdaki bir unsuru gerçekten de değiştiriyor mu?
C: Evet, dereceli olarak.

S: Oryonlar veya Kertenkeleler tarafından gösterilen bir çabanın olduğunu söylüyorsunuz... Oryonlar ve Kertenkeleler eşanlamlı mı?
C: Yakın.

S: Pekala. Bu varlıkların yeni bir ırk yaratma konusunda bir çabaları olduğunu söylüyorsunuz. Neden yeni bir ırk istiyorlar veya ihtiyaç duyuyorlar?
C: Onlarınki onları artık tatmin etmiyor.

S: 30 Temmuz tarihindeki celsede nereden olduğunuzu sormuştuk ve siz de Korsoka demiştiniz, bu doğru mu?
C: Evet.

S: Bu bir gezegen mi?
C: Hayır.

S: Korsoka nedir?
C: 3. yoğunluktayken yaşadığımız yeri tanımlayan, boyutlar-arası bir enerji kesişim noktası.

S: Biz, F___ ve ben, bu kanallamayı yaparken, F___'nin bunu tek başına yapması farklı olur muydu?
C: Evet.

S: Peki, şimdi biz bu tablayla burada oturmuş bunu yaparken, mekan-zamanda bize göre siz nerede bulunuyorsunuz?
C: 6000 mil yukarıda, 3 boyut arasındaki sınırda.


 20 Ekim 1994, F___, Laura ve V___

S: Merhaba.
C: Merhaba.

S: Bu gece bizimle birlikte kim var?
C: Elminoya.

S: Neredensin?
C: Kasyopya.

S: Geçen yıl hem V___ hem de ben, C___ isimli bir psişik cerrahı ziyarete gittik. Bu bireyin işi meşru mu?
C: Sunulduğu şekilde değil.

S: Gerçekten elini birinin bedenine koyup iddia ettiği şeyi yapıyor mu?
C: Hayır.

S: İddia sahte mi?
C: Hayali.

S: Peki kanlı su nereden geliyor?
C: Hile.

S: Peki Rahibe R___ onun bir hilebaz olduğunu biliyor mu?
C: Hayır, ona inanıyor.

S: Bu kadın birinin üzerinde çalışırken meydana gelen herhangi psişik bir faaliyet var mı?
C: Evet.

S: Hangi özellikte?
C: Enerji transferi.

S: Bu enerjinin kaynağı veya kökeni nedir?
C: Psişik düşünce gücünün şiddetli konsantrasyonu.

S: Kertenkeleler veya benzeri negatif varlıkların etkisinde değil, değil mi?
C: Kısmen, kafa karıştırmaya yönelik.

S: Yani C___ Kertenkele enerjisini mi kullanıyor?
C: Denebilir.

S: R___, G___, J___ ve diğerlerinin arkasındaki güç nedir?
C: Sahte ama inancın bir sonucu olarak iyileşme gerçekten olabiliyor.
S: Dünya-dışılar insanları nasıl kontrol ediyor?
C: Hangileri?

S: Kaç tane seçenek var?
C: Açık.

S: Griler ve Kertenkeleler bunu nasıl yapıyor?
C: Elektriksel tepki kalıpları yoluyla zihin ve bedene müdahale.

S: Bunu uzaktan da yapabilirler mi?
C: Daha az etkili bir şekilde.

S: Yani etki altına almak istedikleri bireyle doğrudan ilgilenmeleri veya somut bir yolla çalışmaları gerekir, öyle mi?
C: Evet.

S: Dünya'da insanları kaçıran başka dünya-dışılar var mı?
C: Çok daha az.

S: Ben ve çocukların geçen yıl gördüğümüz uçan bumerang neydi?
C: Kertenkele projeksiyonu, çoklu gerçeklik istasyonu.

S: Evimin üzerinden kasıtlı olarak, onları görmem için mi uçtular?
C: Evet.

S: Kendilerini bana göstermelerinin amacı neydi?
C: Varlıklarından haberdar etmek.

S: Neden beni varlıklarından haberdar etmek istediler?
C: Bu son derece karmaşık bir durum.

S: 1993 ilkbaharında Pasco'da meydana gelen ufo görme olayları F___ ve benim faaliyetlerimizin bir sonucu muydu?
C: Evet.

S: P___ Z___'yi hipnotize ettiğim gece evimin üzerinde bir araç var mıydı?
C: İmplantlardan görsel uyarıcıları kontrol ettiler. Ve Z___'nin implantları Gri ve Kertenkelelerin keşif gemisini alarma geçirdi.

S: P___ Z___ kertenkelelerin kontrolü altında mı?
C: Evet.

S: Bugünlerde kertenkelelerin etkisi altında olmayan kaç kişi var?
C: Açık.

S: Çingene'lerin kökeninin ne olduğunu öğrenmek istiyoruz.
C: Gen melezlemesi. Karanlık güçlerin köleleri.

S: Karanlık güçler kim?
C: Aynı.

S: Yani?
C: Yılan Kardeşliği.

S: Bu kardeşlik kertenkelelerden ve çeşitli insanlardan mı oluşuyor?
C: Evet.

S: Çingenelerin genleri kimin genleriyle birleştirildi?
C: Hümanoid bir dünyadışı ırk ve Atlantisli köle işçiler.

S: Atlantisli köle işçiler kimdi?
C: Kristal ile kontrol edilen köle halk.

S: Çingeneler neden bu kadar kapalılar? Bu da genetik olarak mı kodlandı?
C: Evet. Ve zihin kontrolü.

S: Yarı insan yaratıklar, minotorlar, santorlarla ilgili efsaneler var. Böyle yaratıklar hiç oldu mu?
C: Atlantis'te hayvan olarak tanımlanan deneyler. V___ kısmen Çingene. Bunu gizliyor.

S: Bunu biliyor mu?
C: Kısmen.

S: Baalbek şehrini kim inşa etti?
C: Antareanlar ve eski Sümerler. Atlantislileri kast ettik.

S: Bu binanın devasa boyutlarının sebebi nedir?
C: Devler.

S: Devler kimdi?
C: Nefalim'i yeniden yaratmaya yönelik genetik çaba.

S: Atlantisliler ve Sümerliler Nefilim'i yeniden yaratmayı başardılar mı?
C: Hayır.

S: Bu devasa şehri neden kurtular?
C: Zihinsel özürlü bireyler için.

S: Çalışmalarının neticesi özürlü bireyler miydi?
C: Evet.

S: Devasa şehri neden inşa ettiler?
C: Başarılı olacaklarını bekliyorlardı.

S: Neden biri çıkıp gerçekleşmesi yıllar sürecek genetik bir projenin beklentisiyle Baalbek boyutlarında bir şehir inşa etsin ki?
C: Proje yalnızca üç yıl aldı. Nükleer hormonal kopyalama prosedürü kullanılarak gelişim döngüsü hızlandırıldı. Başarısızlık bununla ilgiliydi.

S: Hızlandırılmış gelişimden dolayı mı?
C: Uygun şekilde yapamadılar.

S: Taşları kesip taşımak için hangi teknik yöntemi kullandılar?
C: Ses dalgası odaklaması.

S: Şehrin yapımını engelleyen veya durduran olay neydi?
C: Venüs'ün görünüşü ve geçişi.

S: Bu proje hangi yıl sona erdi?
C: MÖ 3218.

S: Mohenco-Daro şehrini kim inşa etti?
C: Doğrudan Kertenkeleler. Koatzlmundi efsanesi bununla doğrudan ilgili. Taşların üstündeki çizimlere bak.

S: Koatzlmundi kim?
C: İnsanlarla 1000 yıl boyunca doğrudan teması nedeniyle Atlantisliler ve onların torunları tarafından tapınılan diğer bir kertenkele tanrısı.

S: Mohenco Daro'nun doğrudan kertenkeleler tarafından inşa edildiğini söylediniz. Şehirde kendileri mi kaldı?
C: Hayır.

S: Şehirde en son ne zaman düzenli yerleşim vardı?
C: 3065 yıl önce.

S: Ne zaman inşa edildi?
C: 6092 yıl önce.

S: Nefilim konusuna geri dönmek istiyorum. Nefilimlerin dünayaya asker gücü olarak getirilmiş bir grup hümanoit varlık olduğunu söylemiştiniz, bu doğru mu?
C: Evet.

S: Buraya ne zaman getirildiler?
C: MÖ 9046, referanslardan biri.

S: Bize göre birer devdiler, doğru mu?
C: Evet.

S: İnsanlara Tanrı'nın temsilcileri veya "Oğulları" olarak sunuldular, bu doğru mu?
C: Evet.

S: Bu devlerin boylarının 3.30 m ile 4.20 m arasında olduğunu söylüyorsunuz...
C: Evet.

S: Siz ve eski literatür, bu tanrı oğullarının dünya kadınlarıyla evlendiğini söylüyor, bu doğru mu?
C: Evet.

S: Bunu günümüzdekiyle aynı şekilde, yani cinsel ilişki yoluyla mı yaptılar?
C: Hayır.

S: Nasıl yapıldı?
C: Bir çeşit dölleme.

S: Yani yapay dölleme mi?
C: Yakın.

S: Bu varlıklar cinsel organları da dahil olmak üzere bizim gibi miydiler?
C: Yakın.

S: Herhangi temel bir farklılık?
C: Testislerde üç yumurta.

S: Bunun dışında cinsel organları aynı mıydı?
C: Evet.

S: Herhangi bir zamanda dişi insanlarla çiftleştiler mi?
C: Hayır.

S: Neden?
C: Ebat farkı.

S: Sadece merak ettim, ne kadar farklı?
C: 58 cm uzunluğunda.

S: Sünnet oluyorlar mıydı?
C: Hayır.

S: Sünnet uygulamasının kökeni neydi?
C: Tüm musevi gelenekleri gibi, hijyen.

S: Tibetliler nereden geliyorlar?
C: Asya.

S: Herhangi bir şekilde özel miydiler? Melezleme veya buna benzer birşey?
C: Hayır. Bir noktada herkes melez.

S: Nubyalıların kökeni nedir?
C: Kafkas silsilesi.

S: Nasıl oluyor da bu kadar siyahlar?
C: Genetik karışım.

S: Neyle? Onlar hakkında herhangi özel birşey var mı?
C: Doğu Hindistan aborjinleri.

S: Şeba Kraliçesi kimdi?
C: Hayali.

S: Kral Süleyman'ı ziyaret eden dev bir kraliçe var mıydı?
C: Dünya-dışıların etkisi.

S: Arcuna kimdi?
C: Şeba'yla aynı.

S: Şiva kim?
C: Aynı.

S: Rama?
C: Hindu. Konfederasyonla ilişkili yüksek rahip.

S: Kertenkeleler Ormetyon'a mı tapıyor?
C: Yakın.

S: Kime tapıyorlar? Tanrılarını nasıl isimlendiriyorlar?
C: Fiziksel evren.

S: Fiziksel evren onların tanrısı mı?
C: Evet.

S: K___ W___'ye ne oldu? (Diğer bir eyalette kaybolan küçük kız.)
C: Öldürüldü.

S: Kim tarafından?
C: Carl isimli bir akıl hastası.

S: D___ W___ ve C___ S___'ye ne oldu? (Florida'da birkaç yıl önce hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolan iki kişi.)
C: Deney amacıyla dünya-dışılar tarafından kaçırıldılar.

S: Bu deneyler sırasında öldürüldüler mi?
C: Evet.

S: Erika şehri'nin duvarları nasıl yıkıldı?
C: Deprem.

S: Sanherib'in ordusuna ne oldu?
C: Kertenkeleler tarafından kozmik ışın enerjisi yoğunlaştırması yoluyla yok edildi.

S: Öldüren ses diye birşey var mı?
C: Evet. Uygun şekilde yoğunlaştırılan herşey öldürebilir.

S: Sadece telaffuzlarıyla öldürebilecek kelimeler var mı?
C: Hayır.

S: Telaffuzlarıyla enerji etkisi yapabilen güç kelimeleri var mı?
C: Olabilir.

S: Bunlardan herhangi birini bize söyleyebilir misiniz?
C: Hayır. Akıllıca olmayan şekilde kullanabilirsiniz.

S: Sitchen büyük piramidin, güneş sistemimizdeki gezegenlere yolculuk yapmaya yönelik sabit işaretleme sistemi olarak inşa edildiğini söylüyor. Bu konuda yorumlarınızı söyler misiniz?
C: Bunun için inşa edilmedi.

S: Yahova kimdi?
C: Kertenkele projeksiyonu.

S: Melçizedek rahipliği nedir?
C: Sahte ritüel.

S: Gerçek Melçizedek'in ait olduğu gerçek bir rahiplik düzeni var mı?
C: Evet.

S: Birkaç yıl önce Kuzey Karolina dağlarındayken hipnoz altında bir deneyim yaşadım. Bu neydi?
C: Ruh hafızasının uyanışı.

S: Kolyenin özelliği neydi?
C: Yüksel bilgiye erişim yeteneğini sembolize ediyor.

S: Bir gece bir sandalda başka bir deneyim yaşadığımı hatırladım şimdi. O olay neydi?
C: Benzer.

S: Bu iki olayın kaynağı neydi?
C: Biz.

S: Peki, meditasyon sırasında yaşadığım diğer bir olay vardı ve bir süre şiddetli bir ağlama yaşadım. Bu olay neydi?
C: Ruhsal arınma.

S: Kaynak?
C: Seni karanlık etkilerden temizliyorduk.

S: Ariler Hindistan'a ne zaman girdi?
C: 8243 yıl önce.

S: Orada daha önce kim vardı?
C: Asya kabileleri ve 3 numaralı prototip.

S: 3 numaralı prototip nedir?
C: Neandertal adamı olarak biliniyor.

S: Peki biz neyiz?
C: 4 numara, c ve d türü. Yaklaşık çevirisi.

S: Ari/Keltler asıl devler miydi?
C: Hayır.

S: Güney Amerika'da görülen, kabilelerle konuşup bir gün döneceklerini söyleyen ve Tanrı olarak tapınılan beyaz adamlar kimdi?
C: Mısırlılar ve Atlantislilerin torunları.

S: Atlantisliler üzerimize böyle bir karma getirecek ne yaptılar da griler ve kertenkeleler...
C: Aşırı derecede kendine tapınma ve kendine hizmet.

S: Kanallama işi biz farkında bile olmadan genetiğimizi veya DNA'mızı veya varlığımızdaki bir unsuru gerçekten de değiştiriyor mu?
C: Evet, dereceli olarak.

S: Bu kanallama yaşamlarımızda ve yaşam biçimimizde değişikliklere neden olacak şekilde etki edecek mi?
C: Evet.

S: Kendimizi buna adarsak, bu bir şekilde korunacağımız ve yardım alacağımız anlamına gelir mi?
C: Yakın.

S: İlk celsede S___ ile çalışırken çocukların organlarının çıkarılması ve benzer korkutucu şeylerle ilgili bilgiler almıştık. O bilginin kaynağı neydi? O bilgi sizden mi geldi?
C: Evet. Şok için üzgünüz ama kanalın genişletilmesi için gerekli.

S: Oryonlar veya Kertenkeleler tarafından gösterilen bir çabanın olduğunu söylüyorsunuz... Oryonlar ve Kertenkeleler eşanlamlı mı?
C: Yakın.

S: Pekala. Bu varlıkların yeni bir ırk yaratma konusunda bir çabaları olduğunu söylüyorsunuz. Neden yeni bir ırk istiyorlar veya ihtiyaç duyuyorlar?
C: Onlarınki onları artık tatmin etmiyor.

S: 30 Temmuz tarihindeki celsede nereden olduğunuzu sormuştuk ve siz de Korsoka demiştiniz, bu doğru mu?
C: Evet.

S: Bu bir gezegen mi?
C: Hayır.

S: Korsoka nedir?
C: 3. yoğunluktayken yaşadığımız yeri tanımlayan, boyutlar-arası bir enerji kesişim noktası.

S: Biz, F___ ve ben, bu kanallamayı yaparken, F___'nin bunu tek başına yapması farklı olur muydu?
C: Evet.

S: Peki, şimdi biz bu tablayla burada oturmuş bunu yaparken, mekan-zamanda bize göre siz nerede bulunuyorsunuz?
C: 6000 mil yukarıda, 3 boyut arasındaki sınırda.

S: Bir kez daha, eğer yardımınızı istersek geleceğinizi söylemiştiniz. Çağırmanın herhangi özel bir yolu var mı ve yanıt verdiğinizi nasıl anlayabiliriz?
C: Hissedeceksiniz.
 

22 Ekim 1994 F___ ile doğrudan kanallama.

S: (L) Karşımızda kim var?
C: Enduanda ve Alorra.

S: (L) Birkaç ay önce olan, süper-derin deprem denen 400 mil derinliğindeki depremin özelliği neydi?
C: İçerde meydana gelen aşamalı ısınmanın neden olduğu bir mağma hareketi. Periyodik bir döngünün parçası sadece.

S: (L) Bu konuda başka bir yorum?
C: Hayır.

S: (L) Kaliforniya kıyısı açıklarında duyulduğu söylenen gümleme sesleri hakkındaki yorumlarınızı almak istiyoruz.
C: Bir üssün genişletilmesi.

S: (L) Ne tür bir üs?
C: Griler olarak bilinen varlıklara yönelik bir transfer merkezi.

S: (L) Peki gümleme sesleri neydi?
C: Üssü genişletiyorlar.

S: (L) İnşa çalışması mı?
C: Evet. okyanus altı kabuğundaki kayaları parçalamak için ses dalgalarını kullanıyorlar. Bu yöntem, parçacıkların atomik yapısının tamamen ortadan kalkacak şekilde parçalanmasını sağlıyor ve duyulan seslerin özelliği de bununla ilgili.

S: (L) Başka bir yorum?
C: ABD hükümeti orada olan bitenlerle ilgili belirli bir düzeyde farkındalığa sahip. Şüpheliler.

S: (L) Edgar Cayce'nin eriştiği bilgi kaynağı neydi?
C: Edgar Cayce bedeninin elektromanyetik akışına müdahale edilmeksizin dış kaynaklar tarafından bilinçliliğinin kolayca açılıp kapanmasını sağlayan çok özgün bir biyokimyasal yapıya sahipti. Bunun ilk görünümü yardım istediği zaman meydana geldi. Yüksek bir kaynaktan yardım istemeseydi, muhtemelen yeteneklerinin farkındalığı hiç ortaya çıkmayacaktı.
S: (L) Ruhsal bir varlık fiziksel madde içinde hapsedilebilir mi?
C: Mümkün ama meydana gelme olasılığı son derece düşük.

S: (L) İnsanlar fiziksel madde içinde esir durumdalar mı?
C: Kendi seçimleriyle.

S: (L) Neden bu seçimi yaptılar?
C: Fiziksel duyumları deneyimlemek için. Bir grup kararıydı.

S: (L) Grubun başında kim vardı?
C: Grup.

S: (L) Ruh ile fiziksel beden arasındaki etkileşim, diğer varlıkların arzu ettikleri bir yan-ürün mü meydana getiriyor?
C: Herşeyin arzu edilmeyen sonuçları yanında arzu edilebilir sonuçları da vardır, fakat burada şu da belirtilmelidir ki evrenin tüm boyutlarında var olan herşey, varoluşu yalnızca iki şekilde deneyimleyebilir. Bunlar uzun dalga döngüsü ve kısa dalga döngüsüdür. İnsanların neden fiziksel madde içinde esir olduklarıyla ilgili soruna dönecek olursak, ki elbette bu gönüllü bir şekilde ve seçimle gerçekleşti, sizin tamamen eterik veya ruhsal bir varoluş olarak tanımlayacağınız uzun dalga döngüsü deneyiminden, fiziksel varoluş dediğiniz kısa dalga döngüsüne geçmenizden kaynaklandı. Bu iki yol arasındaki fark şudur; uzun dalga döngüsünde evrimde döngüsel bir tarzda çok yavaş bir değişim meydana gelir. Kısa dalga döngüsünde ise bir ikilik/dualite vardır. Dünya'da fiziksel bedenler içindeki ruhların deneyimlediği şey de budur çünkü ruh döngünün yarısında eterik/ruhsal bir halde deneyim yaşarken, döngünün diğer yarısında fiziksel bir durumda deneyim yaşar. Bu iki yarı, zaman olarak sizin zamanı ölçüm şeklinizle ölçülemez ama elde edilen deneyimin bütünü her iki yarıda eşittir. Ruhların grup zihni tamamen eterik/ruhsal bir varlık yerine fizikselliği deneyimlemeyi seçtiğinde bu kısa dalga döngüsüne geçme gereksinimi doğal olarak, evrenin doğal bağları yoluyla gerçekleşti.

S: (L) Ruhla bedenin etkileşiminin bir yan-ürünü var mı?
C: Bu etkileşim hem pozitif hem de negatif nitelikte yan-ürünler meydana getirir.

S: (L) Bu yan ürünler nelerdir?
C: Önce hangisi?

S: (L) Pozitif.
C: Pozitif yan-ürün göreli enerjide meydana gelen bir enerji artışıdır. Bu enerji ruhun ve onun tek boyutlu ve iki boyutlu etkileşimli partnerlerinin öğrenme sürecini hızlandırır. Partnerler flora, fauna, mineraller vb'dir. Bu kısa dalga döngüsündeki fiziksel/ruhsal transfer yoluyla hepsi tekrar-birleşmeye doğru olan gelişim ve hareketi daha hızlı bir şekilde deneyimler. Negatif olarak ise aynı varlıklar için pek çok negatif durum söz konusu olur, çünkü 1. ve 2. bilinç yoğunluğu seviyesinde bulunan flora ve fauna normal olarak fiziksel düzlemde uzunvadeli veya uzun dalga döngülü bir deneyim yaşayacaktı ama insanlarla olan etkileşimleri nedeniyle kısa dalga ruhsal/fiziksel döngüde deneyim elde etmek durumundalar.

S: (L) Bir defasında, belirli dünyadışı varlıkların insanları kaçırdıklarını ve "maksimum enerji transferi" sağlamak için onları vahşi ölümlere maruz bıraktıklarını söylemiştiniz. Bu anlamda, uzun, yavaş, işkenceli bir ölüm sürecinde meydana gelen bu maksimum enerji transferi nedir?
C: Aşırı korku ve endişe negatif nitelikte bir korku/endişe enerjisi üretir ve bu enerji o varlıklar için bir yakıttır. Metabolik yapıları bakımından beslenme biçimlerinden biri budur.

S: (L) Metabolik yapıları nedir?
C: Çok karmaşık olduğu için tanımlaması çok zor çünkü bu sizin anlamadığınız dördüncü bilinç yoğunluğu seviyesinde gerçekleşir. Fakat onların dördüncü yoğunluk seviyesinde var olma nedenleri kısmen, hem ruhsal/eterik yöntemlerle hem de fiziksel yöntemlerle kendilerini besleyebilmeleridir. Dolayısıyla, bu enerji transferi eterik/ruhsal beslenme yöntemini temsil eder. Diğeri de fiziksel olarak gerçekleştirilir.

S: (L) Diğeri nasıl?
C: Kan ve kanın yan ürünlerinin tüketilmesi buna bir örnek olarak gösterilebilir.

S: (L) Bunu yapıyorlar mı?
C: Evet ama alım şekli sizin düşüneceğiniz şekilde değildir. Gözenekler yoluyla yapılır.

S: (L) Ne şekilde?
C: Kan banyosu yoluyla, yani bedenlerini kana sokarak gerekli ürünleri absorbe etme ve sonra atık ürünleri boşaltma şeklinde.

S: (L) Arthur Clarke "Son Nesil"i kanallama yoluyla mı yazdı?
C: Hayır. Hayalgücünü kullandı.

S: (L) UFO kaçırmaları ile ilgili amnezi (unutma) bilinçli olarak mı uygulanıyor yoksa zihnin olayı tanımlayamamasının bir neticesi mi?
C: İkisinin eşit bir etkisi.

S: (L) Kaçıran varlıkların bilinçli uygulaması bakımından bu nasıl gerçekleştiriliyor?
C: Kozmik bir enerji akışı kullanılarak ruhsal ve kimyasal bir etkileşimden yararlanmak suretiyle hafıza işlevi üzerinde etki yapıyorlar.

S: (L) Daha spesifik olabilir misiniz?
C: Daha spesifik olmak başka bir anlamda daha az spesifik olmak anlamına gelir ama bunu ifade etmenin iyi yollarından biri şu: beyindeki elektromanyetik enerji akışı üzerinde oynama. Elektromanyetik enerji yani elektromanyetizm, uzun dalga veya kısa dalga döngülerinde evrim kazanan tüm varlıklarda mevcut olan hayat enerjisidir.

S: (L) Gözenekleri yoluyla besin alan varlıklara dönecek olursak, bunlar ne tür varlıklar?
C: Hem Kertenkele Varlıkları olarak tanımladıklarınız hem de Griler olarak tanımladıklarınız. Her ikisinin hayatta kalması için bu gereklidir. Griler Kertenkele Varlıklarının yapay bir tasarımı olmaları bakımından kısa dalga döngüsünün doğal birer parçası olmamakla birlikte yine de Kertenkelelerin beslenme işlevlerini taklit ediyorlar.

S: (L) Kertenkele varlıklarının yapay yaratımları olduklarına göre ruhları yok mu demek oluyor?
C: Doğru.

S: (L) Nasıl işlev gösteriyorlar? Robot gibiler mi?
C: Kertenkele varlıklarının ruylarıyla etkileşme yoluyla işlev gösteriyorlar. Bu teknoloji sizin aşina olduğunuz teknolojiden aşırı ölçüde daha fazla gelişmiş bir teknolojidir; Griler yapay olarak tasarlanıp üretilme bir yana, doğrudan Kertenkele varlıklarının zihinsel ve psişik birer projeksiyonu olarak işlev gösteriyorlar. Dört boyutlu birer araç gibiler.
S: (L) Dört boyutlu araçlar olarak yetenekleri neler?
C: Kertenkele varlıklarının tüm yeteneklerine sahipler ama tabii fiziksel görünüşleri tamamen farklı, kendi ruhları yok ve ayrıca biyolojik yapıları içsel olarak farklı. Ancak işlevleri aynı ve projeksiyon varlıklar olarak kalabilmek için hem ruhsal olarak hem de fiziksel olarak Kertenkele varlıklarıyla aynı şekilde besin tüketmeleri gerekiyor. Gerekli yakıtın negatif enerji olmasının nedeni ise hem Kertenkele varlıklarının hem de Grilerin dördüncü yoğunluk seviyesinde yaşıyor olmalarıdır. Dördüncü bilinç yoğunluğu seviyesi, bu varlıklarda olduğu gibi yalnızca kendine hizmet ederek varolunabilen en yüksek yoğunluk seviyesidir. Bu yüzden negatif enerji tüketmeleri gerekir çünkü dördüncü yoğunluk seviyesi, kendine hizmetin yani negatif düşünce kalıbının en yüksek örneğidir. Dördüncü yoğunluk seviyesine üçüncü yoğunluk seviyesinden ilerlenerek gelinir. Yukarı doğru her bir yükselişte, bireysel bilinçli varlığın varoluşu o kadar daha az zor hale gelir. Bu nedenle dördüncü yoğunlukta varoluş, üçüncü yoğunluktakine göre daha az zordur ve üçüncü de ikinciden daha az zordur vs. Ruh enerjisi üzerinde daha az yük yaratır. Bu nedenle dördüncü yoğunluk seviyesinde varolan varlıklar üçüncü yoğunluk seviyesinde varolan varlıklardan negatif ruh enerjisini çekebilirler. Aynı şekilde, üçüncü yoğunluk seviyesindeki varlıklar, ikinci yoğunluk seviyesindeki varlıklardan enerji çekebilir. Bu enerji alış biçimi diğeri kadar gerekli değildir ama gene de yapılıyor. Üçüncü yoğunluk seviyesinde bulunan insanların ikinci yoğunluk seviyesindeki hayvan krallığındaki varlıkların sıkça sıkıntı ve acı çekmesine neden olmalarının sebebi de budur; çünkü sizler de esas olarak kendine hizmet eden varlıklar olarak ikinci seviye ve birinci seviyedeki varlıklardan negatif ruh enerjisi çekiyorsunuz. Sizin için yaklaşmakta olan dördüncü yoğunluk seviyesine doğru ilerlerken, başkalarına hizmete ilerlemek ile kendine hizmette kalmak arasında bir seçim yapmanız gerekiyor. Bu, kendinizi uyumlandırmak için epey vakit gerektirecek olan seçim olacak. Bu, "bin yıllık süreç" olarak tanımlanan şeydir. Sizin takvim ölçülerinizle bu, diğerlerine hizmete mi yükseleceğiniz yoksa kendine hizmet seviyesinde mi kalacağınızı belirleyecek olan dönemdir. Kertenkele varlıkları olarak tanımlanan varlıklar kendilerini sıkı bir şekilde kendine hizmete sabitlemeyi seçtiler. Ve bunun mümkün olduğu en yüksek yoğunlukta oldukları için, üçüncü seviye, ikinci seviye ve birinci seviyede bulunanlardan sürekli olarak büyük miktarlarda negatif enerji çekmeleri gerekiyor ve tüm o yaptıklarının sebebi de bu. Bu durum ırklarının ölmekte olmasını da açıklıyor; çünkü kendine hizmetten başkalarına hizmete nasıl geçireceklerini öğrenebilmiş değiller. Bu seviyede sizin ölçülerinize göre çok uzun bir süredir kalmış olduklarından buraya sıkıca yapışmış durumdalar bu yoğunlukta nüfuslarını da arttırdılar. Irklarının ölmekte olmasının ve gözleri kararmış bir şekilde sizden mümkün olduğunca çok enerji almaya çalışarak ırklarını metabolik olarak yeniden yaratmaya çalışmalarının sebebi bu.

S: (L) Peki eğer biz onlar için bir besin ve enerji kaynağı isek neden bizi kendi gezegenlerinde insan kümeslerinde beslemiyorlar?
C: Besliyorlar.
 

S: (L) Burada çok sayıda bulunduğumuza göre neden gelip buranın yönetimine el koymuyorlar?
C: Niyetleri bu. Çok uzun bir süredir bu niyetteler. Herşeyi istedikleri gibi ayarlamak ve bu gezegenin deneyimleyeceği dördüncü yoğunluğa geçişte mümkün olduğu kadar çok negatif enerji emebilmek için zamanda ileri ve geri yolculuk yapıyorlar. Buradaki amaç dördüncü yoğunlukta sizin yönetiminizi ele geçirmek ve bir dizi şeyi gerçekleştirmek; 1: Irklarını sürdürülebilir halde tutumak, 2: Sayılarını arttırmak, 3: Güçlerini arttırmak, 4: Irklarını dördüncü yoğunluk alemine yaymak. Bunların tümünü gerçekleştirebilmek için sizin takviminize göre yaklaşık 74 bin yıldır olaylara müdahale ediyorlar. Bu çalışma sırasında zamanda ileri ve geri yolculuklar yapmak suretiyle tüm bunları tamamen sabit bir zaman-mekan aralığında gerçekleştiriyorlar. Ama ne kadar ilginçtir ki tüm bu çalışmalar başarısız olacak.


S: (L) Başarısız olacaklarından nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?
C: Çünkü bunu görüyoruz. Biz sadece görmek istediğimizi değil herşeyi görebiliyoruz. Onların başarısızlıklarının sebebi sadece görmek istediklerini görmeleri. Diğer bir deyişle bu "arzuya dayalı düşünme" olarak tanımlayacağınız şeyin en yüksek ifadesidir. Ve dördüncü yoğunluk seviyesinde deneyimlenen arzuya dayalı düşünme, o seviye için gerçek olur. Arzuya dayalı düşünmenin nasıl olduğunu biliyor musunuz? Siz üçüncü yoğunluk seviyesinde bulunduğunuz için bu realiteyi pek bilmezsiniz, fakat eğer dördüncü yoğunlukta olsaydınız ve şimdiki işlevlerinizi sürdürüyor olsaydınız sizinde gerçeklik algınız bu olurdu. Onlar bizim gördüklerimizi göremezler çünkü biz kendimize değil, başkalarına hizmet ediyoruz ve altıncı seviyede bulunduğumuz için, tüm noktalardaki herşeyi olmalarını istediğimiz gibi değil, oldukları gibi görebiliyoruz.

S: (L) Zechariah Sitchen büyük piramidin güneş sisteminde yolculuk etmeye yönelik sabit bir işaretleme sistemi olarak inşa edildiğini iddia ediyor, bu fikir hakkındaki yorumlarınızı söyler misiniz?

C: Bu yanlış.
Piramitler enerji depolama ve nakletme tesisleri olarak inşa edildiler. Ruh konularında sizin atalarınız olan Atlantislilerin torunları tarafından inşa edildiler. Herhangi birşeyi işaretlemek için inşa edilmediler.

S: (L) Herhangi bir dünyadışı grup ve özellikle de Kertenkeleler hiç insanlar arasında yaşayıp tapınıldılar mı?
C: Kertenkeleler insanlar arasında yaşamadılar ama zamanda çeşitli noktalarda insanlarla doğrudan etkileşime girdiler. Bu koşullar, insanların tamamen yabancı bir yerden gelen tanrıları kabul etmeye ve tapınmaya hazır, istekli ve muktedir oldukları noktalarda gerçekleşti. Yakın geçmişte böyle birşey olması söz konusu değildi. Ama dikkat edin, çok yakında bu tekrar gerçekleşebilir.

S: (L) Güney Amerika'daki Nazka çizgilerini kim yaptı ve amaçları neydi?
C: O çizgileri yapanlar, o zaman o bölgede yaşayan ve ruhsal olarak epeyce ilerlemiş olan yerlilerdi ve bunu yapma sebepleri, uzaydan gelmelerini bekledikleri varlıklara seslenmekti.
 

S: (L) Angkor Wat şehrini kim inşa etti?
C: Doğrudan Kertenkele varlıkları tarafından inşa edildi. Yaklaşık 3108 yıl önce.

S: (L) Mohenco Daro şehrini kim inşa etti?
C: O da doğrudan Kertenkele varlıkları tarafından inşa edildi.

S: (L) Kendileri bu şehirlerde yaşadılar mı?
C: Hayır, daha öncede belirtildiği gibi orada yaşamadılar. Geçici olarak ziyaret etti veya kaldılar ama orada yaşamadılar.

S: (L) O şehirleri kimin için kurdular?
C: Şehirleri kendileri ve insanlar arasındaki tapınıcıları için kurdular.

S: (L) Daha önceki bir celsede hangi gezegenden olduğunuz sorulmuştu ve yanıt da Korsoka'ydı. Sonra "Daha spesifik olabilir misiniz?" sorusuna verilen yanıt "2 dilor" idi. Bu hatalı bir yazım mıydı veya ne anlama geliyor?
C: Korsoka dediğiniz şey aslında sizin anlayışınızla gezegen olarak tanımlayabileceğiniz birşey değildir. Çünkü bu altıncı yoğunluk seviyesinde olan birşeydir ve sizin altıncı hissiniz dışındaki hislerinizin erişimi dışındadır. Bu nedenle altıncı yoğunlukta olmayla ilgili konuları kavrayamazsınız. Bu nedenle de burada "gezegen" kavramı anlamsızdır. Ama gerçekten de bizim kaldığımız yerdir. Fakat bunu burada sonlandırmak en iyisi çünkü oranın nasıl olduğunun size tanımlanması hayal gücünüzün ötesinde birşeydir.
S: (L) Kertişlerin saldırısına karşı kişinin kendisine koruma oluşturma amacıyla gerçekleştirebileceği herhangi bir ritüel var mı?
C: Ritüeller faydasız.

S: (L) Kullanabileceğimiz herhangi bir teknolojik yöntem var mı?
C: Gerekli olan tek savunma bilgidir. Bilgi, sizi varoluştaki tüm olası zarar biçimlerine karşı korur. Daha fazla bilginiz oldukça daha az korkunuz olur, daha az acınız olur, daha az gerilim hissedersiniz ve herhangi tür veya biçimde daha az tehlike deneyimlersiniz. Şimdi bunu çok dikkatlice düşünün çünkü bu çok önemli: "Bilgi" sözcüğünün ardındaki kavramın herhangi bir sınırı var mı? Eğer bu kavramın sınırı yoksa o kelimenin değeri nedir? Sonsuz. Bu tek kavramın, bu tek anlamın sizi bütün sınırlandırmalardan nasıl serbest kıldığını anlayabiliyor musunuz? Bilgi kelimesinin ve bu kelimenin manasının, ihtiyaç duyabileceğiniz herşeyi nasıl sağlayabildiğini anlamak için altıncı duyunuzu kullanın. Dikkatlice düşünürseniz, bunun doğruluğunun işaretlerini göreceksiniz.
 

S: (L) Bu, kitaplardan öğrenilen bilgileri kapsıyor mu?
C: Kelimenin ifade ettiği kavramın tüm olası anlamlarını kapsıyor. Sadece tek bir terimin, bu tek kelimenin nasıl bu kadar çok mana taşıdığını düşünebiliyor musunuz? Bunun tamamen farkında olmadığınızı algılıyoruz. Aydınlanmanın belirtilerini görebilirsiniz ve aydınlanma bilgiden gelir. Bilgi elde etmek ve bilginizi arttırmak için sürekli olarak çaba gösterirseniz, meydana gelebilecek tüm olası negatif şeylere karşı kendinize bir koruma sağlamış olursunuz. Bunun neden böyle olduğunu biliyor musunuz? Daha fazla bilginiz oldukça, kendinizi nasıl koruyacağınız konusunda daha fazla farkındalığınız olur. Sonunda bu farkındalık o kadar güçlü ve o kadar kapsamlı hale gelir ki, kendinizi korumanız için belirli şeyler veya ritüeller yapmanıza hiç gerek kalmaz. Koruma, bu farkındalıkla birlikte doğal olarak gelir.

S: (L) Bilginin, edinilmesi veya kabulü dışında bir cismi veya bir varlığı var mı?
C: Bilgi tüm cisimleri kapsar. Tüm varoluşun çekirdeğine gider.

S: (L) Yani bilgi kazanmak, kişinin kendi varlığına birşeyler eklemesi anlamına da geliyor...
C: Öyle. Kişinin, varlığına arzu edilebilir herşeyi katması demektir. Ve ayrıca, şu anda olduğu gibi ışığa ulaşma yolunda çaba gösterirken, gerçekten bilin ki ışık bilgidir. Bu, tüm varoluşun çekirdeğindeki bilgidir. Bilgi, tüm varoluşun çekirdeğinde mevcut olması ile, varoluştaki tüm negatiflik biçimlerine karşı koruma sağlar. Işık herşeydir ve herşey bilgidir ve bilgi herşeydir. Siz de bilginizi arttırmada son derece başarılısınız. Şimdi tüm ihtiyacınız olan şey, tüm ihtiyacınız olan şeyin bilgi edinmek olduğuna inanmanız ve bunu kavramanızdır.
S: (L) Açık ve inançlı olduğu halde zarar gören ve arkalarından vurulan bir sürü insan var.
C: Hayır. Bu sizin algılamanız. Algılamayı başaramadığınız şey, o insanların gerçekten bilgi toplamıyor olduklarıdır. O insanlar ilerledikleri yolun bir noktasında takılıyorlar ve sizin takıntı dediğiniz gizli bir süreçten geçiyorlar. Takıntı bilgi değildir, takıntı atalettir. Bu nedenle, kişi takıntılı hale geldiğinde, ruhsal gelişimin sağlanması, ilerletilmesi durdurulmuş olur, çünkü bu ancak gerçek bilginin edinilmesiyle mümkündür. Kişi takıntılandığında korunması da azalır, bu nedenle kişi sorunlara, trajedilere ve her tür zorluğa açık hale gelir. Ve kişi bunları deneyimler.

S: (L) Önceki bir celsede Nasıralı İsa hakkında çeşitli sorular sormuştuk. Sorduğumuz bir soruya "Hızla yükseltildi; savaşlar, toplumsal uyku, Zindar konseyi" gibi bir cevap vermiştiniz. Bu referansların anlamını öğrenmek istiyorum.
C: Hızla yükseltilme, bilgiye dair önceki sorunla ilgili olarak farkındalık seviyesinde ani bir yükselmeyi ifade ediyor. Bazen bu bigi edinme hızlı bir artışla meydana gelebiliyor ve bu bazıları tarafından aydınlanma olarak tanımlanıyor. İsa bilgisini, yüksek bir kaynaktan bilgi alma yeteneğine olan tam inancı ile edindi. Bu inanç yüksek kaynaklarla eşit derecede dengeleyici bir etkileşime neden oldu ve bu da onun o inanç sayesinde üstün bilgiler edinmesini sağladı. İsa'nın yaşadığı mekan-zamanda bilgi edinme kaynaklarıın şu andakinden çok daha sınırlı olduğunu unutmayın. Tam ve bütün inanç dışında bilgi edinmek için mevcut çok az seçenek vardı. Ve bu varlık, tam ve bütün imanın, büyük ve yoğun bir bilgi edinme sağlayacağının ve bunun aynı zamanda ruhsal varlığı ciddi ölçüde ilerleteceğinin farkındalığı ile doluydu. Böylece iman etti ve bilgi aldı.

S: (L) Bilginin kaynağı neydi?
C: Kaynak bizim bulunduğumuz yer olan altıncı yoğunluktu ve bu olayda biz de vardık.

S: (L) İsa'nın etrafındaki insanlarla olan etkişimiyle ilgili yaptığınız yorumu açıklar mısınız?
C: Kişilerin faydalı enerjilerinin, pozitif veya negatif tarafa doğru dengesizleşmesinin deneyimlenmediği bir seviyeye eriştirilmesine yönelik kitlesel bir meditasyon biçimi.

S: (L) Zendar Konseyi nedir?
C: Zendar Konseyi altıncı yoğunluk seviyesinde bulunan, hem fiziksel hem de eterik boyutları kapsayan ve alt yoğunluk derecelerinde çeşitli medeniyet bölümlerindeki önemli gelişimsel noktaları gözlemleyen bir konseydir.

S: (L) Olayların kronolojisi bakımından İsa'nın hayatıyla ilgili biraz daha bilgi vermenizi istiyorum. Kendisi hakkında ne düşündüğü, yüksek kaynaklarla olan etkileşimi, ruhsal olarak meshedilişi, tam olarak ne için geldiği ve bunu nasıl başardığı hakkında bilgi istiyorum.
C: Kim ve ne olduğu ile ilgili farkındalığı büyürken aşamalı olarak gelişti. Daha önce belirtildiği gibi inancı yoluyla ona biz bilgi kazandırdık. Sizin de aynı inancı geliştirmeniz lehinize olur çünkü bu şekilde olan bitene dair "bilgilerin" size gelişi, şu andakinden daha sık gerçekleşir. İsa'nın misyonu ve bununla ilgili eylemleri, gelişim ve ilerleyişinin doğal akışının bir parçasıydı. "Mucizeleriyle" ilgili bilgiler, olayların olmasından sonra yazılan yazılar yoluyla büyük ölçüde yozlaştırıldı. Bu yazıların çoğu, daha önceden belirtilen sebeplerden dolayı tüm insanlığın zihnini bulandırmayı ve insanları yozlaştırmayı arzulayan varlıklar tarafından yazıldı. Çünkü eğer insanlar İsa'yı fiziksel mucizeler gerçekleştiren biri olarak algılarsa, o zaman insanların dünya üzerindeki hayatın ve bunun anlamının ne olduğu ile ilgili anlayışları da yozlaşır ve bilgi engellenir. Bunu yapanların amacı da buydu. İsa'nın amacı ve planı, arayan herkese bilgiyi öğretmekti ama insanlara yansıttığı iman seviyesi, yüksek kaynaklardan o bilgileri aldığı zamanki kadar yüksek değildi. Eğer insanlar öğrenmeye açık ve isteklilerse, duyarak öğrenebiliyorlardı. İsa, imanını diğer insanlara aktarma konusunda çok sınırlı bir başarı elde etti çünkü iman ancak içten gelir ve bu, sizin ortamınızdaki varlıklar için edinmesi en zor olan şeylerden biridir.

S: (L) Daha önce İsa'nın muhtemelen genetik olarak seçilmiş bir hamileliğin ürünü olduğu tartışılmıştı. Bunun nedenleri üzerindeki yorumlarınızı rica ediyoruz.
C: Genetik olarak seçilen bir gebelik yoktu. Bu yanlış.

S: (L) Peki öyleyse neydi?
C: Doğal bir gebelikti.

S: (L) Kastettiğim şey İsa'ya biyolojik baba olarak seçilen kişiyle ilgiliydi.
C: Sizin yoğunluk seviyenizde meydana gelen tüm doğumlar için de bu geçerli.

S: (L) Burada İsa'nın gayrımeşru olduğu yönünde ortaya çıkan ima ile ilgili yorumunuzu almak istiyoruz.
C: Eğer bunun bir şekilde onun veya aktardığı bilgilerin üzerinde bir gölge veya bir leke oluşturduğunu düşünüyorsanız, söylediklerimize yeterince dikkat etmiyorsunuz demektir. Bilgi karşısında takıntı ile ilgili olarak söylenenleri duymadınız mı? İçlerinde, gelişimin tüm noktalarında daha fazla bilgiye erişmek için gerçekten çaba gösterenler, belirttiğiniz gayrımeşruiyet ile ilgili herhangi bir fikir ile bloke olmazlar. Eğer gelişip bilgi kazanmayı seçerseniz, hiçbir noktada hiçbir şey hakkında asla bloke olmaz veya takıntılanmazsınız. Fakat eğer bilginizi sınırlandırmayı ve takıntılanmayı seçerseniz, o zaman kendinizi sürekli bloke olmuş halde bulursunuz ve bu durum tüm yaşam deneyimlerinizde kendini gösterir. Bu, bireysel ruh gelişimi kalıbının bir parçasıdır. Tamamen seçime dayalı birşeydir. Bu nedenle bir başkasının bilgi edinme seçimine veya bunu nasıl yaptığına veya yapmadığına müdahale etmeniz mümkün değildir. Bir başkasının algılarını değiştirmeye çalışmanın gereği yoktur çünkü özgür iradeye müdahale anlamına gelir. Eğer biri aydınlanmak yerine takıntılanmayı seçiyorsa, bu onun seçimidir!
 

S: (L) Nuh tufanı öncesindeki farklı yerçekimi durumu ve ayrıca su buharı örtüsü, gezegende şu anda mevcut olan koşullarla karşılaştırıldığında daha uzun insan ömrüne elverişli miydi?
C: Sadece belirttiğiniz koşullar değil, o mekan-zaman noktasında gezegende mevcut olan diğer tüm koşullar, daha uzun ömür için elverişliydi. Bu arada Nuh, gerçek bir tarihsel olaydan ziyade sembolik bir mesajdır.

S: (L) Tarihsel olay derken Nuh'un bir gemiye binmesini mi, yoksa tufanı mı kastediyorsunuz?
C: Öncelikle Nuh diye biri yoktu. İkinci olarak ise o hikayede belirtildiği şekilde gerçek bir tufan yoktu. Üçüncü olarak da tüm hikaye, gerçek bir olaydan ziyade sembolik bir mesajdı.

S: (L) Peki gerçekte ne oldu ve buradaki sembolizmin bize verdiği mesaj nedir?
C: Bu çok genel bir temsildir. O süreçte gerçekten tüm gezegeni saran bir afet meydana geldiğini ve ruhsal gelişimlerinin bir parçası olarak bu afeti bedenlerini terk etmeden deneyimlemeye hazır olanların afetten önce uyarıldıklarını anlatıyor. Olayları manipüle ederek değil, o insanların iman yoluyla bilgi edinmeleri ve olayda hayatta kalmak için deneyimlemeye gereksinim duydukları şeyleri deneyimlemeye uygun bir konuma doğal olarak gelmeleri şeklinde gerçekleşti.

S: (L) Nefilim hakkında bilgi istiyoruz.
C: Nefilim, bu galaksinin başka bir noktasındaki bir gezegenden gelen, üçüncü yoğunluk seviyesindeki bir ırk. Geçmişinizdeki belirli bir dönemde asker gücü olarak görev yapmak üzere Kertenkele varlıkları tarafından alınan, daha doğrusu kaçırılıp, tekrar-programlanıp alıkoyulan bir ırk.

S: (L) Bu hangi dönemdeydi?
C: Bu yaklaşık olarak 8 ila 5 bin yıl öncesine rastlıyor fakat 12 ila 14 bin yıl öncesine ait tarihler ve başka tarihler de var. Bu sizin tarihleme sisteminiz ve bizim için mevcut değil.

S: (L) Bu varlıklar ne kadar süre boyunca Dünya'mızda kaldılar?
C: Yaklaşık 1500 ila 1800 yıl arasında. Tükendiler çünkü Dünya'nın atmosferinde doğal olarak üreyemiyorları ve onları genetik olarak insanlarla çiftleştirme deneyi başarısız oldu.

S: (L) Sonuncusu ne zaman öldü?
C: Muhtemelen 6-7 bin yıl önce. Fakat 12-14 bin yıl öncesine ait bir referans daha var.

S: (L) Geldikleri gezegenin adı neydi?
C: Dorlakua.

S: (L) Bu gezegen nerede bulunuyordu?
C: Bu gezegen Oryon kompleksi içindeydi.

S: (L) "Nuh tufanından" sonra tüm dünyada afetten sonra hayatta kalan kaç kişi vardı?
C: Yaklaşık 19 milyon.


S: (L) O noktadan sonra dünya nüfusu neden azalmaya devam etti?
C: Hastalıklar ve genetik havuzdaki yapay manipülasyonlara uyumlanamama nedeniyle.

S: (L) Önceki bir aktarımın bir noktasında Kertenkele varlıklarının kendi "beslenme" amaçlarına yönelik olarak bir savaştan sonra insan ırkını değiştirdiği belirtilmişti. Bunu biraz açıklar mısınız?
C: Bu varlıkların sizin varlığınızı tamamen kontrol etmeleri mümkün değildi. Eğer öyle olsaydı, ırkınız gerçekleştirdiği şeyleri gerçekleştiremezdi. Kertenkele varlıkları kendi çıkarlarına uygun olarak insan varlıklarının fiziksel yapısına müdahalede bulundu. Daha önce söylediğimiz şeyi hatırlayın. Bu düzlemde deneyimlenen zaman döngüsüne de müdahale edilegeldi. 74 bin yıldır gelecekteki bir noktaya yönelik olarak kendileri için faydalı olarak algıladıkları koşulları oluşturabilmek için zamanda geri ve ileri giderek müdahalelerde bulunuyorlar. Bunu yaparken zaman döngüsünde askıda kalıyorlar. Onların, sizin ölçünüzle bir saat olarak algıladıkları süre 74 bin yıl kadar uzun olabilir.

S: (L) Yani burada bulunuşları 300 bin öncesine gitmiyor?
C: Kendi çıkarlarına uygun olan koşulları asıl olarak 309 bin yıl önce kurdular ama bu belirttiğimiz 74 bin yıllık belirli süreç içinde koşullara daha önce belirttiğimiz şekilde müdahale ediyorlar.


S: (L) Sizin grubunuzun yaratıcılarının, gezici yolcular olarak isimlendirilen süper eski atalar olduğunu belirtmiştiniz. Bu terimin anlamı nedir ve bu varlıklar kimdir?
C: Gezici yolcular birer varlık değildir. Gezici yolcular birleşik düşünce formudur.

S: (L) Neden gezici yolcular olarak isimlendiriliyorlar?
C: Çünkü tüm gerçeklik biçimlerinden geçiyorlar. Birleşik varlık formundan ortaya çıkıyorlar.

S: (L) Jüpiter ile Mars arasındaki yok olan, şimdi bizim asteroit kuşağı olarak bildiğimiz gezegenin psişik enerji ile yok olduğunu söylemiştiniz. Bunu açıklayabilir misiniz?
C: O gezegende yaşayanlar, ki pek çoğu sizin ruhsal atalarınızdır, bir kendine hizmet ortamı geliştirmeye karar verdiler ve bu o kadar güçlü bir negatif enerji yüklemesi meydana getirdi ki gezegenlerinin yok olmasına neden oldular çünkü enerjideki seviyeler o kadar yükseldi ki kendi üzerlerine çöktü ve gezegenin atomik yapısının prçalanmasına ve fiziksel olarak patlamasına neden oldu.


S: (L) Bu teknolojik olarak mı yapıldı yoksa tamamen zihin gücüyle mi?
C: İkisi bir ve aynı.

S: (L) Bomba atma gibi birşey yaptılar mı?
C: Hayır, hayır. Psişik enerjiyle yapıldı. Geçici bir gerçeklik akışında aynı şeyin sizin gezegeninizde de meydana gelme tehlikesi söz konusu. Ancak biz bunun olmayacağından eminiz çünkü biz tüm gerçekliği görüyoruz; geçmiş, şimdi ve gelecek. Ancak şunu da anlamanız gerekiyor ki, bizim perspektif noktamızda bile tüm gerçeklik gene de akışkandır. Hala pek çok gerçeklik seçenekleri, olası gelecekler, olası geçmişler ve olası şimdiler var. Fakat biz yeterince emin bir şekilde sizin gezegeninizin Kantek gezegeni ile aynı kaderi yaşamayacağını hissediyoruz.


S: (L) Roswell'de bir uzay aracının kaza yapması iddiasıyla ilgili tartışmada, bu kazanın iyonizasyon nedeniyle meydana geldiği belirtilmişti. Bunu açıklayabilir misiniz?
C: O tanım, o anda atmosferde bulunan iyonlardan seken radar ışınlarının neden olduğu elektromanyetik distürbansın, o aracın yerçekimsel dengeleme sistemine yaptığı etkiyi tanımlıyordu.

S: (L) İyonlar orada neden başka zaman değil de o sırada mevcuttu?
C: İyonlar o sırada fırtına nedeniyle elektriksel olarak yüklenmişlerdi.

S: (L) Hükümet tarafından çıkarılan bedenler olduğunu söylemiştiniz. Kaç beden çıkarıldı?
C: Üç ölü ve bir işlevsel.

S: (L) O ne kadar süre yaşadı?
C: Üç buçuk yıl işlevsel kaldı. Ruha sahip fiziksel bir varlıktan ziyade robotik biyogenetik bir varlıktı.

S: (L) Hükümet onun bir robot olduğunu biliyor muydu?
C: Hayır.

S: (L) Hala onun canlı bir varlık olduğunu mu düşünüyorlar?
C: Hükümet tek bir kişiden oluşmuyor. Bazıları artık bunların biyogenetik mühendislik ürünleri olduğunun farkında.

S: (L) Diğer bir aktarımda bilgi edinmek için her temas kuruşumuzda farklı bir varlıktan bilgi aldığımız söylenmişti. Bunun nedeni nedir?
C: Denge ve eşitliğin oluşmasını ve verici ile alıcı arasındaki bu etkileşimde bilgi kaynaklarının taze olmasını temin etmek için.

S: (L) Pekala, bu gecelik bu kadardı. Teşekkürler.
C: İyi geceler.

 

23 Ekim 1994 F___, Laura, V___


S:(L) Merhaba.
C: Merhaba. Neşelen Laura.

S:(L) Ben neşesiz değilim. Bugün kim var?
C: Onokoya.

S:(L) Neredensin?
C: Aynı.

S:(L) Kasyopyalı mısın?
C: Evet.

S:(L) İnsanoğlu Kasyopyalılar tarafından tasarlanmasından sonra, Kertenkeleler'in saldırısı öncesindeki cennetsi durumda ne kadar süre yaşadı?
C: İnsanoğlunu biz tasarlamadık.

S:(L) Sizin tarafınızdan mı yaratıldık?
C: Hayır.

S:(L) Peki insanoğlu buraya nasıl geldi?
C: Çeşitli faktörler. Çok sayıda ruh, fiziksel varoluşu arzuladı ve başlangıçta Griler yoluyla Kertenkeleler olmak üzere, Nefalim ve Oryon birliği tarafından değiştirildi.

S:(L) Bize tekrar Nefilim'lerin kim olduğunu söyler misiniz?
C: Baskı gücü. Oryon'un köleleri. 3C gezegeninden veya 3. yıldız, 3. gezegen.

S:(L) Geçen gece Nefalim'in Akrep takımyıldızı civarından geldiğini söylemiştiniz, bu doğru mu?
C: Esas olarak orada tohumlandılar. Siz de öyle.

S:(L) Aslen başka yer de mi tohumlandık? Nerede? Oryon'da mı? Gezegenin adı nedir?
C: D'Ankhiar. Ankh, bu gezegenin eski bir sembolüdür. Ana gezegen anlamına geliyor.

S:(L) O gezegen bizim asıl evimiz mi?
C: Evet.

S:(L) Eski evimizin durumu nedir?
C: Tükendi. Kül oldu. Yandı.

S:(L) Yani evimize dönemeyiz, öyle mi?
C: Evet.

S:(L) Bu Nefilim'ler, boyları ne kadar demiştiniz?
C: En uzunu 4.5 metre.

S:(L) Davut tarafından öldürülen Golyat bu Nefilimlerden biri miydi?
C: Evet. Efsanede. Hikayede anlatılan olay daha önce meydana gelmişti.

S:(L) Peki Golyat'la Davut gerçekten karşı karşıya geldi mi?
C: Evet.

S:(L) Davut onu gerçekten bir mancınıkla mı öldürdü?
C: Yakın.
S:(L) Bu Nefilimler insanlarla genetik olarak birleştirildiler mi?
C: Geçici olarak.

S:(L) Neden geçici olarak?
C: DNA uyuşmazlığı.

S:(L) Bizden daha mı zekiydiler?
C: Hayır.

S:(L) Sadece iri ve aptal mıydılar?
C: Hayır.

S:(L) Yaklaşık olarak aynı mıydılar?
C: Evet.

S:(L) Gezegenimizden yaşamakta zorlanmalarının sebebi boyları, yerçekimi gibi şeyler miydi?
C: Evet.

S:(L) Burada fiziksel sorunlar mı yaşadılar?
C: Evet.

S:(L) Sonuncusu ne zaman öldü?
C: MÖ 6000. Yaklaşık olarak. Bir referans.

S:(L) İlk olarak buraya ne zaman getirildiler?
C: Yaklaşık MÖ 12000. Referanslardan biri. Sizin takvim ölçümlerinizin pek pazla bir mana ifade etmediğini anlamanız gerekiyor.

S:(L) O üç güce dönelim. Pek çok ruhun fiziksel varoluşu arzuladığını söylediniz. Çok sayıda ruh bunu arzuladıktan sonra fiziksel varoluş nasıl gerçekleşti?
C: Önce maymunumsuydu.

S:(L) Sonra ne oldu? Bu maymunumsu varlıklar birden bire mi ortaya çıktılar? Ruhlar bu maymunumsu varlıklarla ne yaptılar?
C: Ruhlar transferle onları değiştirdiler.

S:(L) Neyin transferi?
C: Tohumlanan bedenlere ruhların transferi. Oryon birliği önce Neandertal'i kullandı.

S:(L) Oryon ruhları Neandertal bedenlerine mi girdi?
C: Hayır. Kuluçkalama için insan ruhlarını onlara yerleştirdiler.

S:(L) Değiştirilen maymunumsuların embriyoları gebelik için dişi maymunumsulara mı yerleştirildi?
C: Hayır. Yalnızca ruhlar.

S:(L) Ruhları bu maymunumsu bedenlere mi koydular?
C: Yakın.

S:(L) Ruhun mevcudiyeti maymunumsu bedenin genetiğinin ve DNA'sının değişmesine mi neden oldu?
C: Evet.

S:(L) Ardından da önce Oryon Birliği tarafından değiştirildiler...
C: Size benziyorlar.

S:(L) Kim bize benziyor?
C: Oryonlar.

S:(L) Oryonlardan pek bahsetmemiştik..
C: Oryon Birliği. Oryon Toplumunda başkaları da var.

S:(L) Oryonların bazıları bizim değişimizle kötü adamlar mı?
C: Evet.

S:(L) Bazıları da iyi adamlar mı?
C: Evet.

S:(L) Yani asıl yaratıcıların veya genetik mühendislerin Oryonlar olduğunu söylüyorsunuz.
C: Yakın. Asıl mühendisler ama Dünya'da kalmıyorlar.

S:(L) Dünya gezegenindeki bedenlere giren ruhlar nereden geldi? Buraya gelmeden önce başka bir gezegendeki bedenlerde miydiler?
C: Bu grup değil.

S:(L) Evrende bir yerlerde dolaşıyorlar mıydı?

C: Bir'le birlik halinde. Süper eski Lusifer, Düşen Melek, efsanesini duydunuz mu?

S:(L) Lusifer kim?
C: Siz. İnsan ırkı.

S:(L) İnsanların ruhları daha büyük bir ruhun parçaları mı?
C: Evet. Yakın. Bir. Tüm düşenler "zor yolu" öğrenmek zorundadır.

S:(L) Fiziksel gerçekliği deneyimleme isteğinin aslında düşme eylemi olduğunu mu söylüyorsunuz?
C: Sizler parçalı bir ruh biriminin üyelerisiniz.

S:(L) Fizikselliği istemenin "düşmek" anlamına gelmesi nasıl oluyor?
C: Kendi için zevk.

S:(L) Bize öğrettiğiniz şeyleri dünya üzerinde ne kadar insan biliyor?
C: Az.

S:(L) Bu bilgileri almamız bir bakıma "özel" olduğumuz anlamına mı geliyor?
C: Herkes özeldir.

S:(L) Bunları kaç kişi biliyor?
C: Şimdilik 8.

S:(L) Diğerlerine bilgi aktarabilecek miyiz?
C: Size bağlı.

S:(L) Diğerleri kimler?
C: Şu anda bir temas yok.


S:(L) İnsan ırkının Cennetsi durumda uzun süre yaşadığı dönemde, ruhsal bağlantıyı muhafaza ederek fiziksel beden kullanabiliyorlar mıydı?
C: Evet. Ama uzun sürmedi. Hiçbir bağımlılık daireyi kapatacak kadar uzun sürmez.

S:(L) Yani insanoğlu kendini zevklendirme bağımlısı mı oldu?
C: Hızla o hale geldiler.

S:(L) Ruhların bedenlere taşınmasından itibaren cenneten düşüş ne kadar sürdü?
C: Ölçülebilir değil. Unutma Laura, bu olay meydana geldiğinde zaman yoktu. O noktada zaman akışı ilüzyonu ve diğer pek çok yanlışlık mevcut değildi.

S:(L) Yani cennetten düşüşün zamanın da başlangıcı olduğunu söylüyorsunuz.
C: Evet.

S:(L) Belirttiğiniz diğer yanlışlıklar, birkaçını söyleyebilir misiniz? Birincisinin zaman olduğunu biliyoruz...
C: Kendiniz öğrenmelisiniz.

S:(L) Billy Meier'dan gelen bilgilerin kaynağını bilmek istiyoruz.
C: Griler.

S:(L) Pleyadesliler'le bağlantı kurmuyor mu?
C: Kuruyordu ama artık değil.

S:(L) Minturyanlar Kertenkelelerle mi ilişkili?
C: Evet.

S:(L) Minturyanlar kaçırmalara yardım ediyor mu?
C: Hayır.

S:(L) Minturyanlar şu anda gezegenimizde mi?
C: Hayır.

S:(L) Gezegenimize yakın bir yerdeler mi?
C: Hayır.

S:(L) Kertenkelelerin köleleri mi?
C: Hayır.

S:(L) Bir özgür irade gezegeninde mi yaşıyorlar?
C: Evet. Herkes öyle.

S:(L) Boyları ne kadar?
C: Ortalama 3.35 m. Ama 4'üncü yoğunlukta.

S:(L) Yemek yiyorlar mı?
C: Hayır.

S:(L) Ürüyorlar mı?
C: Mekanik olarak.

S:(L) Dünya 4'üncü yoğunluk olduğunda yemek yemeye devam edecek miyiz?
C: Farklı bir şekilde.

S: (L) İnsanların cinsel ilişkileri devam edecek mi?
C: Bekleyin ve kendiniz görün. Deri yoluyla besin alımı.

S: (L) Kertenkelelerin ve Grilerin yaptığı gibi mi?
C: 4'üncü seviyedeler.

S: (L) Onlar da derileri yoluyla mı besin alıyorlar?
C: Evet.

S: (L) Hangi besinleri alıyorlar?
C: Pek çok.

S: (L) Hangi besinler?
C: Önceki celsede F___ tarafından yanıtlandı.

S: (L) Bizim de aynı şekilde mi besleneceğimizi söylüyorsunuz?
C: Hayır.

S: (L) İnsanları blendıra atıp bedenlerini tükettikleri doğru mu?
C: Yakın.

S: (L) Jeffrey Dahmer erken bir yaşta Kertişler tarafından kaçırıldı mı?
C: Evet.

S: (L) Sapkınlıklarının kaynağı Kertişler mi?
C: Evet.

S: (L) Genetik olarak Kertişlerle bağlantılı mı?
C: Hayır.

S: (L) Elkins, Rueckert ve McCarty tarafından yazılan Ra Bilgileri hakkında bilgi almak istiyoruz. Ra Bilgileri nereden geliyor?
C: Bizden.

S: (L) Ra Bilgileri'nin temiz bir kanaldan geldiğini mi söylüyorsunuz?
C: Evet.

S: (L) Stonehenge'i kim inşa etti?
C: Druidler.

S: (L) Druidler kimdi?
C: İlk Ari gruplarından biri.

S: (L) Taşları nasıl taşıyıp yerleştirdiler?
C: Ses dalgası odaklaması; kendiniz deneyin; Coral Castle (şato).

S: (L) Druid'lere ses dalgalarını kullanmayı kim öğretti?
C: Biliyorlardı. Nesilden nesile aktarıldı.

S: (L) Stonehenge ne zaman inşat edildi?
C: Yaklaşık MÖ 6000.

S: (L) Stonehenge ne olarak inşa edildi?
C: Enerji yönlendirici.


S: (L) Yönlendirilen bu enerji ile ne yapılıyordu?
C: Herşey.

S: (L) Enerji merkezden dışarı mı ve yoksa dışarıdan merkeze doğru mu yönlendiriliyordu?
C: Her ikisi.

S: (L) Bir araya gelip sesle birşeyleri hareket ettirmeye çalışmamızı mı öneriyorsunuz?
C: Evet.

S: (L) Bu ses bedenlerimizden mi gelecek?
C: Öğrenin. Laura cevabı keşif yoluyla bulacak.

25 Ekim 1994 F___, Laura, V___

S: (L) Bu gece yanımızda kim var?
C: Batuva.

S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.

S: (L) Bu akşam sorularımızı yanıtlamaya hazır mısınız?
C: Evet.

S: (L) İlk sorumuz şu; eski dinlerde çok yaygın olan kanatlı çemberin anlamı nedir?
C: Hayat enerjisi.

S: (L) Hayat enerjisi neden bu şekilde temsil ediliyordu?
C: Kapalı çember. Kapalı çemberdeki özgür ruh.

S: (L) Horus'un gözünün anlamı nedir?
C: Psişik enerji.

S: (L) Yılan tanrının aslı neydi?
C: Kertenkele yönetimi.

S: (L) Jeanne d'Ark'a görünen kimdi?

C: Kertenkele projeksiyonu.
 

S: (L) Ay'da dünyadışıların üsleri var mı?
C: Evet.

S: (L) Bu üsler kime ait?
C: Griler.

S: (L) Denizkızı diye birşey hiç oldu mu?
C: Hayır.

S: (L) Bu efsanenin kökeni nedir?
C: Denizcilerin halüsinasyonu.

S: (L) Mars'ta dünyadışıların üsleri var mı?
C: Evet.

S: (L) Kimlerin?
C: Griler ve Kertenkeleler.

S: (L) Grilerin katı maddeden geçmek için kullandıkları prosedür veya teknoloji nedir?
C: Boyutötesi atomik yeniden-düzenlenme

S: (L) Dünyadışılar kendilerini veya başkalarını nasıl ışınlıyor?
C: Elektron odaklaması ve önceki cevap.


S: (L) Paranoit şizofreniye Kertenkeleler mi neden oluyor?
C: Kısmen.

S: (L) Genel manada, olayların çoğunda paranoyanın veya şizofreninin sebebi nedir?
C: Kertenkelelerin enerji manipülasyonu.

S: (L) Neden?
C: Negatif neticelerle beslenmek için.
S: (L) Şizofreniyi genetik yolla sürekli hale getiriyorlar mı?
C: Yapabilirler. Veya zihinsel ve duygusal yolla. Çevresel hayat deneyimleri.

S: (L) Neden genelde gençlik çağına kadar kendini göstermiyor? Bunun sebebi o çağlarda kaçırılma ve implant yerleştirilmesi mi?
C: Bu şekilde olmak zorunda değil.
S: (V) Sağ kulağımda bir implant var mı?
C: Evet.

S: (V) Son zamanlarda çok çınlıyor.
C: Son zamanlarda bu güçlü kanallarla olan etkileşiminden kaynaklandı.

S: (V) Güçlü kanallardan neyi kastediyorsunuz?
C: Laura ve F___.

S: (V) Kertenkele implantları mı?
C: Evet. Son zamanlarda yoğun gözlem yapıyorlar.

S: (V) İmplantları ne zaman edindim?
C: 3 yaşında.

S: (L) F___ ve ben onun implantının çınlamasına nasıl neden olduk? (V) Sizin yanınızda olmadığım zamanlarda da çınlıyor.
C: Uzak tutma çabası.

S: (L) Yani kertenkeleler tarafından kontrol mü ediliyoruz?
C: V___'nin sizin aracılığınızla bizimle iletişim kurmasından rahatsız oldular.

S: (L) Endişe duydukları şey nedir?
C: Köstebeği yitirme.

S: (L) Casusluk terimi olarak yani. V___ köstebek mi?
C: Bilinçaltında öyleydi.

S: (V) V___ burada bulunmasıyla proje için zararlı olup olmadığını bilmek istiyor.
C: Hayır. Faydalı ama Kertenkeleler zorlayabilir.

S: (L) Bu zorlamayı nasıl yaparlar?
C: Tıpkı siz ikinize yaptıkları gibi V___'nin hayatını daha zor hale getirebilirler.

S: (V) Ama hayatım her zamankinden daha yolunda gibi görünüyor?
C: Dikkatli ol. Projeyi bırakmak için çok geç.
S: (V) Şimdi sol kulağımda birşey duydum. Bu da bir implant mı?
C: Evet.

S: (V) Şu anda ne yaptığımızı biliyorlar mı?
C: Evet.
S: (L) Sona erdirip eve mi gitmeliyim?
C: Sana bağlı.

S: (L) İmplantlar vızıldamaya başladığında bunun nedeni nedir?
C: İzleme. İzlemeye başladıklarında bunun bir nedeni vardır. İzlemeyi başlattıklarında son gözlemden beri neler olup bittiğine dair herşeyi okuyabiliyorlar. Bu onlar için çok kolay.

S: (V) Sol sinüsümdeki farklı akıntıya neden olan bir implant mı var?
C: Evet.


28 Ekim 1994 F___, Laura ve V___

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Karşımızda biri var mı?
C: Her zaman olduğu gibi.

S: (L) Adınızı öğrenebilir miyiz?
C: Gurseya.

S: (L) Ölmüş bir insan mısınız?
C: Hayır.

S: (L) Nesiniz?
C: Kasyopyalı.

S: (L) Melatonin almamızı neden öneriyorsunuz?
C: Hafif halüsinojen.

S: (L) Buna neden ihtiyacımız var?
C: Psişik yetenekleri harekete geçiriyor ve yolları açıyor. Erotik rüyalar sizi şaşırtmasın.

S: (L) Erotik rüyalar görmeyi beklemeli miyiz?
C: Ruh yükselişte çeşitli derecelerden geçerken olası.

S: (L) İddialara göre Bob Lazar dünyadışı araçlar üzerinde bir geri-mühendislik işi yaptı?
C: Evet ama iyi sayılmaz. Şüpheli tiplerle ilişkiye girdi.

S: (L) 51. Bölgede çalışma ile ilgili videosu ve dünyadışı araçların itiş sistemleriyle ilgili tanımları gerçek miydi, değil miydi?
C: Gerçeğe yakın. Araç teknolojisi: küçük bazı hususlar alakasızdı.

S: (L) Ya Stanton Friedman?
C: Saf, iyi adam.
S: (L) Charles Berlitz ile birlikte Roswell olayı hakkında yazan William Moore?
C: Friedman'la aynı.

S: (L) Ya dezenformasyona eşlik ettiği olay?
C: Karmaşık güçler tarafından onu söylemeye zorlandı. O durum çok karmaşık.

S: (L) Peki ya Jaima Shandera?
C: Moore'unkiyle aynı kaynak tarafından saptırıldı. Niyetleri çeşitli.

S: (L) Don Ware?
C: Dezenformasyon sanatçısı.

S: (L) Kitabını yeni okuduğum Dr. Richard Boylan hakkında ne söylersiniz? Bu şahıs, kaçırıldığını ve bu kaçırılma nedeniyle bir gece içinde dünyadışılar hakkındaki tutumunun değiştiğini söylüyor.
C: Boylan'ın tavrını Griler değiştirdi.

S: (L) Grilerin amacı neydi?
C: Belirli yöndeki bilgileri yaymasını sağlamak.

S: (L) Bu belirli bilgilerin yayılmasındaki niyet nedir?
C: Araştırmacıların kafalarını karıştırmak.

S: (L) Zihni, kendisini kaçıran Grilerin idaresine mi geçti?
C: Bir anlamda.

S: (V) Bizim ruh dediğimiz şey, Yaratıcı'nın içimizde yaşayan tanrı-kıvılcımı parçası mı?
C: Güzel bir yaklaşım.

S: (L) Eğer tanrı-kıvılcımı içimizdeki ruhsa, herhangi bir insanda 2, 3 veya daha fazla kıvılcım olabilir mi? Yani diğerlerinden daha fazla kıvılcım?
C: Evet.

S: (L) Ne tür insanlarda diğerlerinden daha fazla tanrı-kıvılcımı var?
C: İsa'da sonsuz tanrı-kıvılcımı var.

S: (L) İsa'da nasıl sonsuz tanrı-kıvılcımı oluyor?
C: İletişim kurmaya yönelik ruh replikasyonu (kopyalanması).
S: (L) Rudolf Steiner İsa'ya "Dünya'da var olmuş en yüce insan varlığı" diyor, bu doğru bir cümle mi?
C: Yorumlardan biri.

S: (L) Ayrıca "Mesih, evrimi süresince, Nasıralı İsa bedeninde 3 yıl yaşadı." diyor. Bu doğru bir beyan mı? İsa mesihlik ünvanına 30 yaşında mı erişti?
C: O zaman oluştu.

S: (L) Mesih varlığı o yüceliğiyle bir insan bedenine nasıl girdi?
C: Üstün, saf iman ve düşüncenin sağladığı doğal bir süreç.
S: (L) Ama daha önce İsa'nın Mesihleştikden sonra kadınlarla cinsel ilişkiye girdiğini söylemiştiniz, bu doğru mu?
C: Hayır. Daha önce.

S: (L) Yani Mesih olduktan sonra hiç cinsel ilişkide bulunmadı mı?
C: Doğru.

S: (L) İsa 30 yaşındayken Mesih ruhu onun bedenine mi indi?
C: Hayır.

S: (L) Ne oldu?
C: Onun içinde oluştu. Başkalarına hizmette bu seviyelere varan ve bu iman ve bu üstün düşünce seviyesine sahip herhangi bir insanda da oluşabilirdi.

S: (L) F___'nin kafeine ihtiyacı var mı?
C: Ona bağlı.

S: (L) Onun için faydalı mı?
C: İster inanın ister inanmayın ama evet.

S: (L) V___ için iyi mi?
C: Evet. Düşünüşünüzü dengeliyor.

S: (L) Sigara içmek herhangi birimizin bedeni için zararlı mı?
C: Hafif seviyede olduğunda değil. Eğer zihin doğru moddaysa değil.

S: (L) Sigara içmek psişik yetenekleri olumlu etkiliyor mu?
C: Evet.
S: (L) Hükümetin sigara içimini azaltmaya yönelik programının ardında Kertenkeleler mi var?
C: Evet, çünkü bunun psişik yetenekleri arttırdığını biliyorlar.

S: (L) Peki sigara içmeye bağladıkları ciğer kanserine neden olan şey nedir?
C: Zihinsel koşullanma ve bunu beklemeye yönelik bilinçaltı programlaması.

S: (L) Yani bu, yalnızca bunun olabileceğine ve olması gerektiğine ikna olma durumunda meydana geliyor, öyle mi?
C: Doğru.


S: (L) Mum yakma, tuz, adaçayı, şamanistik ritüeller ve bu gibi şeyler mi? Bunların hepsi faydasız mı?
C: Olabilir.

S: (L) Adaçayı faydalı değil mi?
C: Öğrenme sürecindesin; "Ritüel yapmamanız iyi" dediğimizi hatırlıyor musun?

S: (L) Yani gücün bilgiden geldiğini ve asıl önemli olanın ve korumanın bilgiyle sağlandığını söylüyorsunuz.
C: Aynen öyle. Bu çok ama çok önemli.

C: Ritüellerdeki enerji doğrudan Kertenkelelere gidiyor.

S: (L) Tanrı adına yaptığımız dualar bile mi?
C: Dua etmekte bir sakınca yok. Organize din, ritüellere neden saplantı derecesinde önem veriyor sanıyorsunuz?

S: (L) Aynı şey şamanistik uygulamalar ve benzer şeyler için de geçerli mi?
C: Aynen.
 

C: Sigaranın mutlak bir şekilde tavsiye edilebilir olduğunu söylemedik. O yanıt esas olarak Laura'nın kilo vermede yaşadığı zorlukla ilgili kişisel bir sorusuna verilen yanıttı. Ve bunun kalıcı bir çözüm olduğunu da söylemedik.

S: Ama hastalıklara karşı direnci arttırdığını ve diğer bazı faydaları olduğunu söylemiştiniz.
C: Evet, ama bunu sağlamanın en iyi yolu saf tütün ürünlerini kullanmaktır, piyasada mevcut olan bozulmuş tütün ürünleri değil.

S: Okuyucumuz "Ciğerlerini külle kaplamak bir insan için iyi olamaz, neyin külü olursa olsun." diyor.
C: Bozulmamış tütün ürünleri o kötü etkiyi yapmaz.

S: Ona ayrıca Gainesville'deki hematoloji profesörünün söylediği şeyi aktardım. Yani patolojik bazı süreçler dışında kırmızı kan oranını yani hemoglobini, yani kan ve beyindeki demir miktarını arttırdığını bildikleri tek şeyin tütün kullanımı olduğu bilgisini.
C: Doğru.
S: Bu bilgiden ve "kutsal kaseyi arama" ve diğer eski literatürdeki "kan konusu" ile ilgili araştırmalarımdan ortaya çıkan sonuç şu ki, kırmızı kan hücresi sayısının arttırılması kişinin diğer yoğunluklarla ilgili deneyim kazanma yeteneğini arttırmada son derece arzu edilebilir birşey. Bu doğru bir fikir mi?
C: Evet ve kişiyi mikrobiyal enfeksiyona karşı daha dirençli kılıyor.

S: (A) Bozulmamış türün ürünleri nerede bulunabilir?
C: Tütün dükkanı.

S: Sanırım o zaman kendim sarmak zorunda kalırım.
C: Bunu yapan makine alınabilir.
S: Sigara içmek nasıl oluyor da dengeleyici bir mekanizma oluyor?
C: Metabolizmayı hızlandırıyor ve daha fazla besin alımı ve sindirimine müsaade ediyor.

S: Yaptığım diyette zaten neredeyse hiçbirşey yemiyordum! Anlaşılan yemek yemeyi tamamen bırakmak zorunda kalacağım!
C: Ya da nikotini geri getir.

S: Bu olmayacak! İşe yarayacak başka birşey yok mu?
C: Hayır.

S: Yani aslında nikotinin benim için iyi olduğunu mu söylüyorsunuz?
C: Evet. Nikotin olmadan kilo sorunların devam edecek, çünkü bunu dengeleyecek şekilde besin alımını azaltamayacaksın. Sigaraya neden başladın sanıyorsun?

S: Arkadaşlarımla daha iyi uyuşmak için içtiğimi düşünüyordum.
C: Hayır.

S: Nikotin başka ne yapıyor?
C: Savunmayı güçlendiriyor.

S: Ne tür?
C: Bağışıklıksal.

S: Başka bir şey?
C: Nörotransmiterleri uyarıyor. Daha az uyku yeterli oluyor.

S: Bu herkes için geçerli mi?
C: Hayır.

S: (A) Ne kadar nikotin alımı gerekiyor?
C: Günde 100 mg.

S: (A) Hap şeklinde olabilir mi?
C: Sigara, nikotini beyin dokularına en etkili şekilde aktarıyor.

S: Gerçekten çok rahatladım! Şimdi bana bir "sigara cininin" dadanmadığını anlıyorum! Gerçekten endişelenmeye başlamıştım.
C: Bu profile uyanlar, sigara içmeyi tamamen bırakmayı neredeyse imkansız bulurlar.

S: Yani sigara içmekten gerçekten fayda gören insanlar var?
C: Genetik bilimi bunun kanıtlarını sunacaktır.

S: Sigara içmeden önce ve sonra DNA'da görülebilen değişiklikleri mi kastediyorsunuz?
C: Yakın.

S: Bu F___ için de geçerli mi?
C: Evet.

S: Neden biz?
C: Sizin "profillerinizin" bir parçası.

S: Son zamanlarda normalden daha fazla mide sorunları yaşamamın nedeni de sigarayı bırakmış olmam mı?
C: Evet.

S: Sigaranın midemi rahatlattığını hep fark ediyordum. Bağırsaklarımı da canlandırıyordu... (F) Evet. (A) Burada asıl mesele sayı. Miligram olarak... (L) Bu günde kaç sigaraya tekabül ediyor?
C: 20.

S: Hiç o kadar içmemiştim! Günde 15 tane falan..
C: Hayır.

S: Kendimi 15 taneyle sınırlamıştım!
C: Ama değildi.

S: Ark'ın sigara içmesi gerekmiyor, değil mi?
C: Hayır. Profiline uymuyor. Onun sigaraya başlamak için "çalışması" gerekti.

S: (L) Öyle mi (A) Evet, muhtemelen öyleydi. (L) Peki neden başladın? (A) Kendine kızgınlık gibi birşeydi. (L) Ark yaptığınız açıklamalardan pek memnun olmadı.
C: Üçüncü yoğunlukta hayat bazen üzücü açıklamalar içerir.
 

2 Kasım 1994 F___, Laura ve V___

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Adınız nedir?
C: Fori.

S: (L) Ekin çemberlerini yapan kim veya hangi grup?
C: Biz. (Ç.N.: 6. yoğunluk varlıkları) Emin olabilirsiniz.

S: (L) Ekin çemberlerinin amacı nedir?
C: Dünya'ya mesajlar. Tüm dünyaya.

S: (L) Bu ekin çemberleri bir fikir, bir enerji veya bir kavram mı aktarıyorlar yani? Mesajları nasıl aktarıyorlar?
C: Tercüme edilebilir.

S: (L) Buradaki çember, ne anlama geliyor?
C: Siz.

S: (L) İnsan ırkı mı demek istiyorsunuz?
C: Evet. İnsan ırkının sembolü.

S: (L) Bu ne anlama geliyor?
C: Gezegen.

S: (L) Kocamın otoyolda rastladığı çemberin anlamı nedir?
C: Mars.

S: (L) Nasıl bir mesaj iletiyordu?
C: Astrolojik.

S: (L) Astroloji dışında herhangi bir mesaj aktarıyor muydu?
C: Mars neyi temsil ediyor?

S: (L) Savaş.... Kızgınlık, enerji, mücadele, kendine güvenme, seks, hayat...
C: İlk dördü.

S: (L) Peki bu çember neyi temsil ediyor?
C: Boyutlararasılık.

S: (L) Buradaki? Bu neyi temsil ediyor?
C: Atomik yapı.

S: (L) Bu dalgalı olan ne anlama geliyor?
C: Mücadele.

S: (L) Hangi yönde?
C: Değişim ve zorluklardan ders çıkarma.

S: (L) Elimdeki tüm resimler bunlar...
C: Daha fazlasına ihtiyacın olacak.
S: (L) Paskalya Adasındaki taştan başları kim yaptı?
C: Lemuryalıların torunları.

S: (L) Yerliler o taşların oraya yürüyerek geldiğini söylüyor. Bu doğru mu?
C: Hayır.

S: (L) Peki nasıl geldiler?
C: Tonal titreşim.

S: (L) Peki o taşlar neyi temsil ediyor?
C: Nefalim.

S: (L) Nefilimlerin görünüşü böyle miydi?
C: Yakın.

S: (L) Bu Lemurya'da Nefilimlerin mevcut olduğu anlamına mı geliyor?
C: Yakın.

S: (L) Lemurya neredeydi?
C: Güney Amerika Pasifik açıkları.

S: (L) Yani Paskalya Adası yerlileri atalarından bahsederken, Güney Amerika yönünden gelen insanlardan mı bahsediyorlar?
C: Hayır. Hemen her yönden geliyorlardı. Paskalya Adası Lemurya'nın bir kalıntısı.

S: (L) Lemurya'ya ne oldu?
C: Sizin Cennetten Düşüş dediğiniz olaya yakın bir zamanda suya gömüldü.

S: (L) Eğer Nefilimler buraya 9-12 bin yıl önce getirildilerse...
C: Son ziyaretleri. 5 kez geldiler. Dönecekler.

S: (L) Nefilimler dönecek mi? Şu anda nerede yaşıyorlar?
C: Oryon.

S: (L) Oryon takımyıldızında mı yaşıyorlar? Gezegenleri hangisi?
C: Gezegenleri yok. Hareket halindeler.

S: (L) Tüm grup hareket halinde mi?
C: Üç araç.

S: (L) Her araçta kaç Nefilim var?
C: Yaklaşık 12 milyon.

S: (L) Bize yardım etmeye mi geliyorlar?
C: Hayır. Dalga, komet kümesi... Hepsi aynı enerjiyi kullanıyor.

S: (L) Aynı enerjiyi ne için kullanıyorlar?
C: Mekan-zamanda ilerlemek için.
S: (L) Bu komet kümesi olmadan mekan/zamanda ilerleyemezler mi yani?
C: Hayır. Daha yavaş.

S: (L) Yani bu dalga olmadan buraya gelmeleri daha yavaş olurdu. Dalga nereden geliyor?

C: Komet kümesini izliyor.

S: (L) Komet kümesini izliyor. Bu dalga neyden oluşuyor?
C: Boyut sınırı.

S: (L) Boyut sınırı sürekli olarak komet kümesini mi takip ediyor?
C: Hayır.

S: (L) Boyut sınırı her geçişinde bu komet kümesiyle bir şekilde ilişkili mi oluyor?
C: Hayır. Boyut sınırı herşeyi kapsayan enerji realitesi değişimini izliyor; boyut sınırı bu sefer bu komet geçişini izleyecek. Daha önce de oldu ama çoğunda değil.

S: (L) Bu boyut sınırı bir boyuttan başka bir boyuta geçiş sınırı, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Bu boyut sınırı yeni bir boyut yaratıyor...
C: Boyutları titreştiriyor. Boyutlar arasında yolculuk yapıyor...

S: (L) Bizim boyutumuz mu titreşiyor?
C: Hayır.

S: (L) Diğer boyut mu titreşiyor?
C: Hayır.

S: (L) Gidip gelen nedir?
C: Yaşanılan yer.

S: (L) Yaşanılan yerdeki herşey titreşiyor mu?
C: Hayır. Gezegeniniz, boyutlar arasında yolculuk yapıyor.

S: (L) Bu boyut değiştirme ne kadar sıklıkla oluyor?
C: Her 309.000 yılda bir.

S: (L) Diğer bir deyişle 4. yoğunlukta 300.000 kalacağımızı tahmin edebilir miyiz?
C: Evet.

S: (L) Buna göre "düşüşü" yaşamadan önce cennetteki yaşantımız da 300.000 yıl kadar mı sürdü?
C: Evet.

S: (L) Bu Nefilimlerin buraya geldiğini ve 36.000.000 tane olduklarını söylüyorsunuz, doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Grilerin ve Kertenkelelerin askeri gücü olduklarını söylemiştiniz, değil mi?
C: Evet.
S: (L) O zaman arkamıza yaslanıp gösteriyi izleyelim! Gezegenlerin boyut değiştirdiklerini söylüyorsunuz...
C: Boyutlar değişiyor, gezegenler boyut içinde yer alıyor.

S: (L) Mekan/zamanda bu diğer boyutun kaynağı nedir?
C: Fazla karmaşık.

S: (L) Üretici kaynak nedir?
C: Büyük döngünün bir parçası.

S: (L) Mayalar bu büyük döngüyü biliyorlar mıydı?
C: Kısmen anladılar.

S: (L) Onların takvimleri 2012 yılına kadar uzanıyor... Bu tarih, boyut sınırı değişimi için doğru tarih mi?
C: Yakın. Sizin ölçülerinizle hala belirsiz. Kertişler sizi 4'üncü yoğunlukta yönetmeyi umuyor. 18 yıla daha yakın.

S: (L) Eğer Kertişlerin askeri olarak görev yapmak üzere 36 milyon tane Nefilim geliyorsa, Konfederasyon savunma için benzer oranda bir hazırlık yapıyor mu?
C: Biz o şekilde çalışmıyoruz.

S: (L) Onlarla kendimiz mi savaşmak zorunda kalacağız?
C: "Oz Büyücüsü"nü düşünün. Bizim telkinimizdi.

S: (L) Cadı Kertişleri mi temsil ediyor?
C: Evet.

S: (L) Peki sahip olduğumuz veya yapabileceğimiz...
C: Glenda bizim gibi.

S: (L) Peki Büyücü kim? Canavar mı, yoksa ABD mi?
C: Yakın; İlüminati.

S: (L) Maymunlar da Nefilim mi?
C: Yeterince yakın.


S: (L) Su cadıyı yok ettiğine göre ve cadı Kertenkeleleri temsil ettiğine göre, Kertenkeleleri yok edebilir miyiz?
C: Bilgi.

S: (L) Fakat dünyada bu bilgiye sahip çok az insan var, doğru değil mi?
C: Zaman geldiğinde herkes olacak.

S: (L) Yani 36 Milyon Nefilim gezegendeki herkesin karşısında olacak, öyle mi?
C: Elbette.

S: (L) Ve bilgiye sahip olanlar bunu diğerlerine aktarabilecekler...
C: Evet.

S: (V) İlham verdiğiniz başka filmler de var mı?
C: Var ama farklı anlamlar ve konular...
S: (L) Erika şehrinin asıl sakinleri kimlerdi?
C: Arami.

S: (L) Alt seviyelerden birinde taştan bir kule vardı, ne için inşa edilmişti?
C: Enerji dağıtımı. Babil kulesini ve Atlantis kristal kulelerini tekrarlama girişimi.

S: (L) Orta Amerika'da bulunan kristal kafatasını kim yaptı?
C: Mayalar..

S: (L) O kafatasının amacı neydi?

C: Beyni inceleme. Ruhu öğrenmek içindi. Reflektif remolekülerizasyon resimlemesi... Griler kaçırdıkları kişilere bunu yapıyor.

S: (L) Ne tür bir araçla?
C: Enerji odaklama.

S: (L) Grilerin gözlerinin arkasında ne var?
C: Kamera benzeri bir sistem.

S: (L) Bu sistem sinyaller de gönderebiliyor mu?
C: Evet.

S: (L) Hangi spektrum seviyesinde?
C: Düşünce felci.

S: (L) Gözleriyle düşünce programlaması da yapıyorlar mı?
C: Yapabilirler.

S: (L) İmplantlarla ne yapıyorlar?
C: Gözlemleme.

S: (L) Düşüncelerimizi mi gözlüyorlar?
C: Evet.

S: (L) Gördüklerimizi görebiliyorlar mı?
C: Evet.

S: (L) Duyup hissedebiliyorlar mı?
C: Evet.

S: (L) İmplantlar yalnızca gözlem için mi?
C: Ve kontrol.

S: (L) Hepimizde implant var mı?
C: Evet.

S: (L) Grilerin kontrolü altında mıyız?
C: Girişim.

S: (V) Kaç kere kaçırıldım?
C: 55.

S: (L) Laura?
C: 12.

S: A___.
C: Hiç.

S: (L) J___. Evet. Çocukların kaçırılmasını engelleyebilir miyim?
C: Belki. A___'yı denediler.

S: (L) Bunu durduran neydi?
C: Sen.

S: (V) En son ne zaman kaçırıldım?
C: Haziran.

S: (V) Saldırı altında olduğumu algıladığım zaman mıydı?
C: Evet.

S: (V) Tanrı'nın elini istediğimde bu yardımcı oldu mu?
C: Hayır.

S: (L) Mısırlılar neden çizimlerini yanlamasına yaptılar?
C: Atlantisten kalma bir yöntem. Sanatasal bir stil.

S: (L) Peki piramitteki geçitler? Neden bu kadar garip?
C: Hareket için enerji girdabı meydana getiriyor. Kullananlar yerden yükseliyorlardı. Eğer nasıl yapılacağını bilirseniz orada bunu hala yapabilirsiniz. Piramitteki geçitler, yerleştirilme şekilleriyle ve diğer bazı mekansal düzeneklerle olan ilişkileri ile enerji üretiyordu. Ve bu geçitler zaman zaman yapılarını atomik olarak değiştiriyorlardı ve hala değiştiriyorlar.

S: (L) "Kral" odasındaki Sarkofagus'un amacı nedir?
C: Enerji depolama.

S: (L) Bu nesnenin içinde birşey bulunuyor muydu?
C: Evet.

S: (L) Ne?
C: Pek çok şey.

S: (L) Yani içinde sabit birşey yoktu ve çeşitli nedenlerle çeşitli şeyler konuyordu?
C: Evet.

S: (L) Bizim makinelerimizde makineye belirli bir işi yaptırmak veya belirli bir miktarda enerji yüklemek için kadranlar ve ayarlama kontrolleri vardır. Piramitte bu nasıl sağlanıyordu?
C: Düşünceler.

S: (L) Orada bulunan kişinin düşünceleri mi, yoksa görevi "düşünmek" olan belirli bir kişinin düşünceleri mi?
C: Duruma göre her ikisi.

S: (L) Herhangi biri piramitte bu sarkofagusa girip belirtildiği şekilde kendisine birşey yaptırabiliyor muydu? Yoksa bu diğer daha uzun bir sürecin zirve noktasında mı oluyordu?
C: İkisi de.

S: (L) Geçitler atomik olarak değişiyordu derken bizim anladığımız şekliyle büyüyüp küçülebildiklerini mi kastettiniz?
C: Evet. Ve yer de değiştirebiliyorlar.

S: (L) Petrie teorisi herhangi bir şekilde gerçeğe yakın mı?
C: 1967'de ABD Ordusu mühendisleri bu konuda inceleme yaptı. Araştır.
S: (L) Pek çok açıklamanızda bir komet kümesinden bahsettiniz. Kometin teknik tanımı bir buz külçesi oluşuyla ilgilidir. Bahsettiğiniz kümedeki kometlerin durumu da bu mu?
C: Ve başta iridyum çekirdekleri olmak üzere diğer maddeler.

S: (L) Buraya gelen 36 milyon Nefilim olduğunu söylüyorsunuz, onlar 4'üncü yoğunluk varlıkları mı?
C: Hayır. 4'üncü yoğunlukta yaşıyorlar ama 3'üncü yoğunluklar. Sizin kadar fizikseller. Gestapo gibi hareket ediyorlar. Gestapo, Kertenkelelerin Hitler üzerindeki etkisi yoluyla Nefilim'den ilham alınarak kuruldu. Bir egzersiz denemesiydi.

S: (L) Nefilimlerden herhangi biri bize karşı dostça davranır mı?
C: Hayır.

S: (L) Nefilimlerin tıpkı insanlar gibi D'Ankhiar denen bir gezegende tohumlandıklarını söylemiştiniz. Orada tohumlandığımızı söylerken kastettiğiniz şey neydi?
C: Molekülerizasyon için uygun bir ortamdı.

S: (L) Dünya üzerindeki fiziksel bedenlerin yani Neandertal, Kro-Mgnon, Australipitikus vb gibi çeşitli insan türlerinin o gezegende üretilip sonra buraya getirildiğini mi söylüyorsunuz?
C: Evet.

S: (L) Eğer Nefilimler 3'üncü yoğunluk iseler, tıpkı bizim gibi öldüklerini düşünüyorum. Doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Yani onlara ateş edebiliriz ve ölürler, değil mi?
C: Doğru. Ama yanlış yaklaşım.

S: (L) Doğru yaklaşım nedir?
C: Bilgi korur.

S: (L) Eğer 4.5 metre boyunda biri gelip beni yere yıkmak isterse hangi bilgi beni koruyacak?
C: 4'üncü yoğunlukta olacaksın.
 

S: (L) Yani onlar buraya gelmeden önce biz 4'üncü yoğunluk mu olacağız?
C: Geçiş.

S: (L) Üçümüz de mi?
C: Evet, ve pek çok başka kişi.

S: (L) Yani Nefilimlerle uğraşmak zorunda olmayacağız?
C: Yanlış.

S: (L) Yani o sırada dünya üzerinde 3'üncü ve 4'üncü yoğunlukta varlıklar olacak ve bazıları onlarla uğraşmak zorunda olacak ama bazıları da olmayacak, öyle mi?
C: Ama siz uğraşmak zorunda olacaksınız.

S: (L) Anlamıyorum. Buraya gelen Nefilimler de mi 4'üncü boyuta geçiyorlar?
C: Onlar orada 3'üncü yoğunluk varlıkları olarak yaşıyorlar. Şöyle düşün: Kaçırıldığın zaman 3'üncü yoğunluksun ama 4'üncü yoğunluğa götürülüyorsun.
S: (V) Haziran'da bir rüya görmüştüm. Yukarı çıkarıldım, ışıktan varlıklar vardı ve ben de ışıktan bir varlıktım. Çeşitli giysiler deniyordum. Yazı yazabileceğimin söylendiği bir odaya yönlendirildim ve sonra da gitme vaktimin geldiği söylendi. Üzerinde "Dünya Yıldızı" yazan ayakkabılar giyiyordum. Bu bir kaçırılma mıydı?
C: Evet.

S: (V) Tüm bunlar ilüzyondu öyle mi! Bunun güzel birşey olduğunu sanmıştım. Kötü birşey miydi?
C: Subjektif.

S: (V) Kaçıranlar kimdi?
C: Griler.

S: (V) Uyandığımda kendimi çok canlı ve iyi hissediyorum. Bunun başıma gelen en iyi şey olduğunu düşünmüştüm. Bu Haziran'daki kaçırılmam mıydı?
C: Evet.


4 Kasım 1994 F___ ve Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba. Taşlar.

S: (L) Ne olmuş taşlara? [Az ötede masanın üzerindeki büyük kristaller hakkında konuşuyorduk.]
C: İki gün boyunca güneş ışığında tutun.

S: (L) Sonra ne olacak?
C: Enerji verir.

S: (L) Ne için enerji?
C: Size enerji sağlar.

S: (L) Bugün kim var?
C: Rolla.

S: (L) Ölmüş biri misin?
C: Hayır.

S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya. Yeni keşfedilen galaksiyle ilgili makaleyi gördünüz mü?

S: (L) Evet gördüm ve merak ediyordum. Bu konu hakkında bize söylemek istediğiniz birşey var mı?
C: Sizinle olan enerji aktarım hattımız.

S: (L) Enerji aktarım hattı nedir? Yeni keşfedilen bu galaksi mi?
C: Bir anlamda.

S: (L) Nordik dünyadışılar kim?
C: Atalarınız.

S: (L) Hangi gezegendenler?
C: Çeşitli ve hareket halinde.

S: (L) Onların türü nasıl adlandırılıyor? Sadece Nordik tipler olarak mı?
C: Yeterince iyi bir tanım.

S: (L) Şu anda bu gezegende bulunma amaçları nedir?
C: Gözlem.

S: (L) Bazı olaylarda Kertişlerle birlikte görülmediler mi?
C: Evet.

S: (L) Kertişlerle bağlantıları mı var?
C: Bir kısmının.

S: (L) Yani bazıları iyi değil mi?
C: %50-50

S: (L) İnsanları kaçırıyorlar mı?
C: Kaçırdıkları oldu ama sık değil. Kaçırdıklarında geri vermezler.

S: (L) Kaçırdıkları insanlara neler yapıyorlar?
C: Pek çok yerlere götürülüyorlar. Pek çok amaçla. Fazla karmaşık.

S: (L) Öyle hissediyorum ki aslında fazla karmaşık değil ama siz cevap vermek istemiyorsunuz, doğru mu?
C: Açık. Şimdi değil.

S: (L) Villas Boas olayı hakkında ne söyleyeceksiniz? O varlıklar kimdi ve bu etkileşimin amacı neydi?
C: Arilerin melezleme deneyi.

S: (L) Bu Ariler nerede yaşıyor?
C: Hareket halinde.

S: (L) Varacakları ve yaşadıkları yer neresi?
C: Yaşadıkları bir yer yok. Belirli bir yerde yaşamayan pek çok grup var. Sürekli seyahat halindeler.

S: (L) Bunun nedeni nedir?
C: Bir yerde sabitlenmek için bir neden yok; bu yalnızca sizin algınız çünkü buna alışıksınız. Dünya da bir taşıma aracı.

S: (L) Neden 3 piramit var? Her birinin ayrı amacı mı var?
C: Enerji seviyelerinde ve yapılış tarihlerinde farklılıklar var. 1967 mühendis çalışmasını araştırdın mı?

S: (L) Hangi kitapta olabilir?
C: Mystery (gizem) cildine bak. Şimdi, lütfen.

S: (L) Musa vaadedilen topraklara neden giremedi?
C: Çünkü gaddarlaştı.

S: (L) Yahudileri 'vaadedilen topraklara' yönlendirenler Kertenkeleler miydi?
C: Hayır. Yönlendirilmediler. Afetlerin etkilerinden kurtulmak için kendi yollarında ilerlerdiler.

S: (L) Seçilme ve vaadedilen topraklara yönlendirilmeyle ilgili bu büyük efsanelerinin kökeni nedir?
C: Yılan Kardeşliği etkisi ve saçmalıklar.

S: (L) Nefilimler ne tür silahlar kullanıyor?
C: Sersemletici silahlar.

S: (L) Yani bildiğimiz bazı maddi silahlar kullanıyorlar?
C: Evet.

S: (L) Bize Kertişlerin görünümünü tanımlar mısınız?
C: Yüzlerinde bazı hümanoit özellikler bulunan, arka ayakları üzerinde dik duran timsahlar.

S: (L) Kertişlerin asıl olarak dünya gezegeninde evrimleştiklerini duymuştum, bu doğru mu?
C: Hayır. Ne onlar, ne de siz.

S: (L) Siz derken insanların ilk prototiplerini mi kastediyorsunuz?
C: Bütün prototipler.

S: (L) Bu prototipler diğer gezegende geliştirildiği sırada ruhları var mıydı?
C: Sonradan eklendi.

S: (L) Diğer gezegendeki o prototiplerde hangi ruhlar bulunuyordu?
C: Aynı.

S: (L) Yani ruhların fiziksel hayata girmelerini betimleyen 'Lüsifer'in Düşüşü' efsanesi aslında bu diğer gezegende meydana gelen bir olaydı, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Kertişlerin birden fazla mı kalbi var?
C: Hayır.

S: (L) Birden fazla beyinleri var mı?
C: Hayır.

S: (L) E___ P___ isimli bir şahıs, dünyadışı varlıklar tarafından kaçırıldığını ve fiziksel olarak değişime uğratıldığını söylüyor, anlattıkları doğru mu?
C: Hayır.

S: (L) Peki kaçırıldı mı?
C: Evet.

S: (L) Ona ne yapıldı?
C: Diğer kaçırılanlara yapılan rutin şeyler.

S: (L) E___ P___ diğer insanları aldattığının farkında mı?
C: Evet. Sahtekar. Hayalleri onu saptırıyor.

6 Kasım 1994 F___ ve Laura

S: (L) Orada mısınız?
C: Bekleyin.

S: (L) Orada mısınız?
C: Evet.

S: (L) Bugün karşımızda kim var?
C: Vedibe.

S: (L) Dünya'da ölmüş birinin ruhu musun?
C: Hayır.

S: (L) Kimsin?
C: Kasyopyalı.

S: (L) Tartışmamızı dinliyor muydunuz?
C: Her zaman olduğu gibi.

S: (L) "Pleiades Öğretileri" kitabında erkek enerji ve dişi enerji ile ilgili birşeyler okuyordum. Diyor ki: "Erkek titreşiminin çok kısa bir süre içinde bir dönüşüm geçireceğini söyledik. Bunun nedenini veya nasılını söylemeyeceğiz, çünkü bazılarınız bunu tamamen olumsuz birşey olarak algılayacak fakat şunu söylüyoruz ki, dalgalar gelmeye devam ettikçe insanlarda keskin bir bilinç artışı olacaktır. Belirli bir noktada, erkekler his yönetiminin en derin noktasındayken, hissetme merkezi etkinleşecek. Bu ya dereceli olarak meydana gelecek ya da bir kerede adeta bir patlamayla gerçekleşecek." "...tamamen olumsuz" karşılanacak olan şey nedir?
C: Enerji yönelimindeki yenilenme.

S: (L) Bir enerji yönelimi yenilenmesi gerçekleşek... Olumsuz algılanacağını söylediğiniz şey bu mu?
C: Genel bakış.

S: (L) Enerji yönelimi tam olarak ne anlama geliyor? Ne tür enerji?
C: Cinsel.

S: (L) Bu insanları korkutacak mı?
C: Tepkiler.

S: (L) Nasıl tepkiler?
C: Pek çok.

S: (L) Bazılarını söyleyebilir misiniz?
C: Önce ilk soruna yanıt aramaya çalışmalısın.

S: (L) Cinsel enerji yöneliminde "yenilenme"; bu kadınların erkeklerle seks yapmayı bırakacakları anlamına mı geliyor?
C: Pek sayılmaz.

S: (L) Peki yakın mıyım?
C: Evet. Erkeklerin cinsel güdülerinin büyük bir bölümü daha ruhsal nitelikte arayışlara yönelecek. Tarihteki agresyonların (saldırganlık, yıkıcı dürtü) ve erkeklerle ilişkili his yetersizliklerinin çoğunun kökeninde yatan şey cinsel güdüdür.

S: (L) Bunu diğerleriyle paylaşabilir miyiz?
C: Karmaşaya neden olabilir ama size kalmış.

S: (L) Meditasyon çalışmalarımı yoğunlaştırmamla birlikte benim cinsel güdümde de ciddi bir düşüş oldu. Bunun nedeni meditasyon muydu?
C: Evet. Kadınların cinsel güdülerinde de bir miktar kayıp olacak. Ama acaba insanlar bu duruma nasıl tepki gösterecekler, asıl soru bu. Buna hazırlar mı?

S: (L) Yani herkesin sekse olan ilgisini yitireceğini mi söylüyorsunuz?
C: Ciddi ölçüde azalacak ve insanların birbirleriyle daha ruhsal bir şekilde ilişki kurmayı öğrenmesi gerekiyor.

S: (L) Yani diyorsunuz ki insanın en temel güdülerinden biri temas kurmaktır ve şimdiye kadar bu kendini temel olarak cinsel birleşme yoluyla gösterdi ve cinsel güdü olmadığında ise ilişki kurmanın başka yollarını bulmak zorunda kalacaklar, öyle mi?
C: Öyle umalım. Hepiniz, fizikselliğin daha az olduğu 4'üncü seviyeye doğru ilerliyorsunuz ve bu geçişin olması için bu varoluş biçimini öğrenmeniz gerekiyor.

S: (L) Bunu öğrenmeyenler 4'üncü seviyeye geçemeyecek, öyle mi?
C: Evet. Bazılarına yardım edilecek. Bu, kişilerin ilerlemişlik derecesine bağlı.

S: (L) Kertişlerin bazı faaliyetlerinden ve Griler yoluyla gerçekleştirdikleri kaçırmalardan çıkardığım bir sonuç var. Bana öyle geliyor ki, bu sayısız jinekolojik vs muayeneler, bazal çakra, cinsel çakra veya bir şekilde hayat enerjisinin girdiğini tahmin ettiğim yerden kişilerin hayat enerjilerinin emilmesi sürecinde kullanılan sahte bir görüntü. Bu fikir doğru mu veya doğru yönde mi?
C: Yakın.

S: (L) Griler ve Kertişler insanların cinsel faaliyetleriyle anormal derecede ilgileniyorlar, bu doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Bununla neden bu kadar aşırı şekilde ilgileniyorlar, neden bu derecede cinsel sapkınlık gösteriyorlar? 4'üncü yoğunluk varlıkları olmalarına rağmen neden bu kadar fazla cinsel güdüleri var?
C: Çok fazla sayıda soru; bir kerede bir soru.

S: (L) Dördüncü yoğunluk olmalarına rağmen çok yüksek bir cinsel güdüleri mi var?
C: Hayır.

S: (L) Cinsel enerji hayat enerjisi olduğu için mi bununla bu kadar ilgileniyorlar?
C: Kısmen ve ayrıca kontrolü yitirmemek için bu konuda meydana gelen değişimi umutsuz bir şekilde durdurmaya ve geciktirmeye çalışıyorlar.

S: (L) Bunu bu jinekolojik incelemeler yoluyla mı yapıyorlar? Uyguladıkları teknik bir yöntem mi var?
C: Evet. Fazla karmaşık.

S: (L) İnsanların, yaşadıkları kaçırılmalardaki muayenelerine dair hatırladıkları, o insanların hayat enerjilerinin alınması işleminde kullanılan yanıltıcı birer görüntü, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Kaçırılan kişilerden aldıkları doku örneklerini veya parçaları ne yapıyorlar?
C: Klonlama.

S: (L) Eğer klonlamada kullanacaklarsa neden o kadar büyük parçalar alıyorlar?
C: Klonlama sürecinin bütün ayrıntılarını henüz bilmiyorsunuz.

S: (L) Anne karnındaki ikiz bebekleri veya ikizlerden birini alıp yapay olarak büyütüyorlar mı?
C: Bunu yaptılar.

S: (L) Bunu çok sayıda mı yaptılar?
C: Tanımla.

S: (L) Bu çok sık mı meydana geliyor?
C: Hayır.

S: (L) İkizlerden birinin alınmasının amacı nedir?
C: Hangisinin ruh için daha uygun bir hazne olduğunu anlamaya çalışıyorlar: ikizlerden biri veya klon. [Bu durumda akla, neden ikisinden birine karar vermeye çalıştıkları sorusu geliyor. Klonlar ile gerçek bedenler arasında ve ikizlerden biri ile diğeri arasında Kertişlerin amacı için hayati önem taşıyan bir ilişki mi var?]

S: (L) Bu ikizleri gemilerinde veya kendi yaşam bölgelerinde mi yetiştiriyorlar?
C: Evet.

S: (L) Peki onlara iyi davranıyorlar mı?
C: Açık.

S: (L) Onlara çok şey öğretiyorlar mı?
C: Evet.

S: (L) Bunu insanların beyin kapasitesini test etmek için mi yapıyorlar?
C: Ve başka sebeplerle.

S: (L) Ben böyle bir ikizlerden biri miydim?
C: Hayır.

S: (L) Klon ile ikizler arasında hangisinin daha uygun bir hazne olduğunu belirlemeye çalışmalarının nedeni nedir? Neyin haznesi?
C: Geleceğe dönük bir proje.

S: (L) Nasıl bir proje?
C: Fiziksel realiteleri değiştirme.

S: (L) Fiziksel realiteleri kim değiştirecek? Hazırladıkları bedenlere kendileri girip insan ruhlarını da onların eski bedenlerine girmeye mi zorlayacaklar?
C: Hayır.

S: (L) Hazırladıkları bedenlere girip kendi fiziksel gerçekliklerini mi değiştirecekler?
C: Evet.

S: (L) Yani içine kendileri girebilecekleri bir grup ruhsuz beden hazırlıyorlar?
C: Deneyecekler.

S: (L) Önceki gece Kertişlerin dik duran timsah biçiminde olduklarını, sadece yüzlerinde hümanoit bazı özellikler olduğunu söylemiştiniz, bu doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Kuyrukları var mı?
C: Evet.

S: (L) Boyları ne kadar?
C: 1.80 m ile 2.40 m arasında.

S: (L) Giysileri var mı?
C: Evet.

S: (L) Bunun aptalca bir soru olduğunu biliyorum ama giysilerinde kuyruk için bir açıklık var mı?
C: Evet.

S: (L) Dışkı çıkarıyorlar mı?
C: Hayır. 4'üncü seviyedeler.

S: (L) Yani 4'üncü seviye olduğunda düzenli şekilde bir yeme veya dışkılama olmuyor, öyle mi?
C: Doğru.

S: (L) Kertişlerin şekillerini veya görünüşlerini değiştirebilme yetenekleri var mı?
C: Geçici olarak.

S: (L) Gulf Breeze'deki tüm o UFO gözlemleri... bunlar dünyadışılar mı yoksa devletin deneyleri mi?
C: Bazıları ve bazıları da projeksiyon.

S: (L) Kaynak neresi?
C: Çeşitli.

S: (L) Pozitif mi yoksa negatif mi?
C: Her ikisi.

7 Kasım 1994 F___ ve Laura

S: (L) Merhaba. Bugün kim var?
C: Guniyan.

S: (L) Ölmüş biri misin?
C: Hayır.

S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.

S: (L) Sorularımız için hazır mısın?
C: Evet.

S: (L) Bu iz yoluyla diğerlerinden ayırtılan bir insan grubu mu vardı?
C: Hayır. Bu, Kertenkeleler tarafından genetik mühendislik yoluyla gerçekleştirilen zayıf noktalarınızdan biri.

S: (L) "Ahit Sandığı" (Ark of the Covenant) neydi?
C: Güç hücresi.

S: (L) Bu güç hücresinin aslı nedir?
C: Kertenkeleler, diğer insanları manipüle etmeleri için Yahudilere vermişti.

S: (L) Bu nesneye yaklaşanların veya dokunanların ölmesinin nedeni neydi?
C: Aşırı enerji yüklemesi; ters elektromanyetizma yoluyla etki.

S: (L) Ters elektromanyetizma nedir?
C: İçe dönme.

S: (L) Bunun yarattığı etki nedir?
C: Maddenin sıvılaşması.

S: (L) Evet, çok hoş. Bu "hücre" bir çeşit süslü bir kutuda saklanıyordu, değil mi?
C: Evet.

S: (L) Yalnızca rahiplerin dokunabilmesinin nedeni neydi?
C: Yalnızca bencil bir amaç için kullanmayacak olanlar dokunabiliyordu.

S: (L) Yani bu nesneye yaklaşmak bile insanı yaralayabiliyordu, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Peki rahipler nasıl yaklaşabiliyordu?
C: Bencilce olmayan enerji alanı.

S: (L) Yani düşünce alanlarıyla etkileşebiliyordu?
C: Evet.

S: (L) UFO'lar jeolojik fay hatları üzerinde neden sıkça görülüyorlar?
C: Elektromanyetizma. Serbest elektrik dalgalarını güç depolamada bir yakıt olarak kullanıyorlar.

S: (L) UFO'lar fay hatlarından yayılan jeomanyetik enerjilerin bir yansıması olabilir mi?
C: Hayır. Tüm teoriler doğru değildir. Bazıları samimi bile değildir.

S: (L) UFO'lar ile depremler arasındaki bağlantı nedir?
C: Yok. Raslantı. Eğer bir deprem sırasında oradalarsa, bazı fay kırılmaları, kısa bir süre için kırmızı veya sarı olarak yanıp sönen ışıklar şeklinde EM (elektromanyetik) alanlar üretir.

S: (L) UFO'lar otomobillerin vs'nin elektrik sistemlerini nasıl etkiliyor ve hayalet görülmesi olaylarıyla ne ilişkisi var?
C: Elektromanyetik titreşim. Hayalet görülmesi olaylarıyla da bu şekilde ilişkili.

S: (L) Bu, her iki olayın da aynı şeyden kaynaklandığı veya aynı gücü kullandığını mı gösteriyor?
C: Laura, tüm bu olayların boyutlararası nitelikte olduğunu hala öğrenemedin mi?

S: (L) Bir boyuttan diğer bir boyuta hareket eden ve bu elektromanyetik titreşimi yaratan şeylerle mi ilgili?
C: Evet. Ses duvarının aşılması gibi birşey.

S: (L) Kahverengi gözlü insanların doğrudan bu dünyaya yerleştirildiğini, mavi gözlü insanların ise başka bir gezegenden buraya getirildiklerini söylemiştiniz.Peki yeşil gözlü insanlar nereden geldi?
C: Yeşil ve mavi, köken olarak aynı.

S: (L) Jane Roberts tarafından kanallanan Seth kimdi? (Ç.N.: Kanallama, başka boyutlardaki varlıklarla psişik yolla iletişim kanalı kurmak ve bu kanal yoluyla onlardan bilgi aktarmak anlamındadır.)
C: Üst seviye bir dünya ruhu.

S: (L) Seth materyallerindeki öğretiler doğru muydu ve iyi bir kaynak mıydı?
C: Evet ama siz şimdi yeni bir realiteye ilerlerken o bilgiler de artık kullanılmaz hale geliyor.

S: (L) Dünya üzerinde ruha sahip başka herhangi fiziksel bir varlık var mı?
C: Hepsinin var.

S: (L) Peki insan ruhu, örneğin bir hayvanın ruhundan farklı mı?
C: Elbette.

S: (L) Dünya üzerinde insan ruhu gibi ruhu olan, insanla aynı seviyede başka bir fiziksel varlık var mı?
C: Hayır.

S: (L) Yunusların ve balinaların çok ilerlemiş ruhları olduğunu duymuştum. Bu doğru mu?
C: Tüm ruhlar ileridir.

S: (L) Peki balinalar insanlar gibi bilinçli, düşünen, kendinin farkında olan varlıklar mı?
C: Elmalar ve portakalların karşılaştırılması.

S: (L) Balinalar çok büyük hayvanlar, ruhları da daha mı büyük?
C: Alakasız.

S: (L) Balinalar veya yunuslarla iletişim kurmanın bir yolu var mı veya bir yunusla, balinayla veya bir fille mantıklı, bilinçli bir iletişim kuracak şekilde bir tercüme yöntemi geliştirilebilir mi?
C: Telepatik seviyedeyken böyle şeylere gereksinim duyulmaz.

S: (L) Yunuslar ve balinalar telepatik iletişim kurabiliyor mu?
C: Evet. Köpekler de öyle ve kediler ve yılanlar vs de. Yalnızca insanlar "üstün" sözlü iletişim sanatını öğrendiler.

S: (L) "Felsefe taşı" nedir?
C: Fikir merkezi.

S: (L) Bu fikir merkezine nasıl erişilir?
C: Pek çok yolla: en iyi yöntem meditasyondur.

S: (L) Meditasyonda kullanılmak üzere felsefe taşının herhangi görsel bir sureti var m?
C: Evet. Elmas veya prizma.

S: (L) Kurşunu altına çevirebilen herhangi gerçek, fiziksel bir felsefe taşı diye birşey var mı?
C: Hayır.

S: (L) Tarihte herhangi bir kişi, herhangi bir yolla kurşunu altına çevirebildi mi?
C: Bunu herkes yapabilir.

S: (L) Nasıl?
C: Bunu kendin keşfetmelisin.

S: (L) Alzaymır hastalığının nedeni nedir?
C: Genetik.

S: (L) Bu hastalığın etkilerini önlemek veya azaltmak için yapılabilecek herhangi birşey var mı?
C: Biyogenetik mühendislik ama yakın gelecekte nasıl olsa sorun olmaktan çıkacak. Pek çok başka şey de öyle.

S: (L) Bir hayalet, mekan/zamana yansıyan birer iz midir?
C: Bazen.

S: (L) Peki bir kişinin gerçek ruhunun ortalıkta dolaşarak bu olaylara neden olduğu olaylar da var mı?
C: Evet.

S: (L) Bunu yüzyıllar boyunca da yapabilirler mi?
C: Evet çünkü zaman yok.
 

S: (L) Bu tekniği kullanarak kazanacak piyango numaralarını tespit etmek mümkün mü?
C: Zor; niyetler saf olmalıdır.

S: (L) Parayla ilgili saf niyetler beslemek çok zor, değil mi?
C: Evet.

S: (L) Ama teorik bile olsa, eğer kişinin niyetleri safsa, kazanacak olan sayıları bulabilir, değil mi?
C: Aşırı bir istek duyma durumunda. Evet.

S: (L) Kazanacak olan numaralar belli mi?
C: Bir seviyede herşey öyle. Seçim hangi seviyedeyse o deneyimlenecektir.

S: (L) Kertişlerin fiziksel evrene tapmaları neyi ifade ediyor?
C: Kendine hizmet.

S: (L) Fiziksel evrende ne görüyorlar da ruhsal evrenden daha üstün olduğunu düşünüyorlar?
C: Kendine hizmet eden her varlık fizikselliğe güçlü bir arzu duyar.

9 Kasım 1994 F___ ve Laura

S: (L) Merhaba..
C: Merhaba. Promya.

S: (L) Adın bu mu?
C: Evet.

S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.
S: (L) Pek çok eski harabede dikkatimi çeken belirli semboller bulunuyor, özellikle de tüm dünyada bulunduğunu tahmin ettiğim spiral şekli. Bu, reiki sembollerinden birine de çok benziyor. Bu sembolün kökeni ve anlamı nedir?
C: Yoğunluk-ötesi enerji toplayıcı; Stonehenge bunlardan biriydi. Stonehenge bir spiral. Eksik taşlar bu düzeneği tamamlıyordu. Stonehenge'de pek çok insan yüksek enerji şokuna maruz kalmıştır.

S: (L) Babaji Tibet'te mi yaşıyor?
C: Evet.

S: (L) Kaç yaşında?
C: 190.


19 Kasım 1994 F___, Laura, V___, T___ ve J___

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba. Lütfen ritüel yapmayın. Enerji akışını zorlaştırıyor.

S: (L) Bu akşam kiminle birlikteyiz?
C: Zora.

S: (L) Ölmüş birinin ruhu musun?
C: Hayır.

S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.
S: (T) Hiç kaçırıldım mı?
C: Çocuklukta.

S: (L) Yetişkinliğinde hiç kaçırıldı mı?
C: Belki 3'üncü düzeyde.

S: (L) 3'üncü düzey nedir?
C: Kaçırılmanın türü.

S: (L) Kaç düzey ve türde kaçırılma var?
C: Altı.

S: (L) 3'üncü düzey nedir?
C: Bilincin "alfa" durumuna getirilmesi.

S: (T) Perde anılar mı yani? (Ç.N.: "Perde Anı" ya da "Perdeleyici Anı" [Screen Memory], bu cümledeki haliyle, negatif dünyadışılar tarafından kişinin belirli bir negatif etki altında tutulması sırasında o kişinin bu olayı olduğundan daha olumlu ve hatta tamamen olumlu birşey olarak algılamasını sağlamak üzere kişinin zihninde uyandırılan veya projekte edilen düşünce veya görüntüler. )
C: Yakın.

S: (T) Yani gerçekte olandan başka birşey görüyor oluyorum, öyle mi?
C: Evet ama çocukluktaki gibi fiziksel değil.

S: (V) Mağaralara mı götürüldü? Griler onu mağaralara mı götürdü?
C: Bu tuhaf bir soru.

S: (L) Fiziksel olarak kaç kez kaçırıldı?
C: 27.

S: (L) Peki alfa durumu yaratarak bilincine kaç kez müdahale ettiler?
C: 196.

S: (T) Bilincimi alfa durumuna sokmaları ben uykudayken mi oluyor?
C: Bazen.

S: (V) Bilgisayarının başındayken oldu mu hiç?
C: İş yerinde.

S: (T) Honeywell'de çalışırken mi?
C: Büyük beyaz binada.

S: (L) Büyük beyaz bina nerede? (T) Honeywell bina kompleksini söylüyorlar. (F) Hepsi beyaz mı? (T) Hepsi beyaz. (V) Honeywell şirketi Kertişlerin ajanları mı?
C: Hayır. ABD devletinin.

S: (T) Evet. Devletle anlaşmalı bir şirket. Peki yeni işimde hiç oldu mu?
C: Hayır.

S: (T) Bunun sebebi devlete bağlı bir şirket olmaması mı?
C: Kısmen.

S: (T) Diğer kısım neyle ilgili?
C: Son zamanlarda bilinç arttırıcı deneyimler yaşadın.

S: (T) Ve bu bilinç arttırıcı deneyimler zihnimle oynamalarını zorlaştırdı öyle mi?
C: Evet.

S: (T) Bu bilinç arttırıcı deneyim neydi?
C: Ruhunu arama dönemi.

S: (V) Ruhsal arayış çabaların mı oldu? (T) Hayır, tek söyleceğim şey 6-7 haftadır %100 depresyon içinde olduğumdur. (L) Terry'nin depresyonuna neden olan şey nedir?
C: DNA değişimi.

S: (T) DNA değişimine neden olan şey nedir?
C: 4'üncü yoğunluk seviyesi realitesine ilerleyiş.

S: (L) Bu her zaman ağrıya, acıya veya depresyona neden oluyor gibi görünüyor, neden?
C: Tüm 1'inci düzey değişimler bu etkiyi yapar.

S: (L) 1'inci düzey değişimler nedir?
C: Düzey tanımlaması, önemi vurgulamaya yönelik.

S: (L) 1'inci düzey en önemli olan mı?
C: Evet.

S: (L) Sayı yükseldikçe önem azalıyor yani?
C: Yakın.

S: (L) Jan'in sağ omzundaki ağrıya neden olan şey nedir, çünkü bu hepimizde de var gibi?
C: DNA değişimleri.

S: (L) Bu rahatsızlığı azaltmak için reiki kullanılabilir mi?
C: Gerekli değil ve tavsiye edilebilir de değil.

S: (L) Bu sıkıntıya katlanmamız mı gerekiyor?
C: Tüm "sıkıntıları" kısa bir süre sonra önemli yaşamsal değişiklikler takip edecektir.

S: (V) Benim bu sıkıntıyı yaşamıyor olmamın bir nedeni var mı?
C: Yaşayacaksın.

S: (T) Bu değişimi yaşadığıma göre artık kaçırılmayacak mıyım?
C: Açık.

S: (T) Tüm bu kaçırmaları aynı varlıklar mı yapıyor yoksa farklı gruplar mı var?
C: İki grup.

S: (T) Birincisi hangi grup?
C: Griler.

S: (T) Diğeri?
C: Kertenkeleler.

S: (T) Marissa Tower isimli kadın Kertişleri mi kanallıyor?
C: Evet.

S: (T) Kanalladığı bu Kertişlerin insanlara karşı niyetleri iyi mi?
C: Hayır.

S: (T) Onunla ilgili olumsuz eleştiride bulunduğumda kendimi bir tehlike altına mı soktum?
C: Bu noktada değil.

S: (T) Kertişleri kanallayan bu kadın hakkında söylemek istediğiniz başka birşey var mı?
C: Kertenkelelerle fazla etkileşimi tavsiye etmiyoruz. "MUFON"daki bazı kişilere karşı dikkatli olmanız gerek.

S: (T) Devletin MUFON'u bir istihbarat toplama kuruluşu olarak kullandığı doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Sanırım bizi dinliyordunuz. Philadelphia deneyi hakkında neler söylersiniz?
C: Her zaman dinliyoruz. (Laura harfleri okumada hata yapıyor.) Biraz daha kahve al Laura. (T___ bir süre tablada V___'nin yerini alıyor.)

S: (L) Bir anlamda siz de kozmik bilgisayar ağı bilgi alma sisteminin bir parçası mısınız?
C: O ya da bu şekilde herkes öyle.

S: (L) Philadelphia deneyi T___'nin izci başkanının anlattığı şekilde mi oldu?
C: O tanım Philadephia deneyine ait değil.

S: (L) Peki bahsedilen gemi Philadelphia deneyinin parçası olan gemi mi?
C: Üç taneden biri.

S: (L) Geminin maruz kaldığı etkiler, anladığım şekliyle Philadelphia deneyinin bir sonucu muydu?
C: Realite moleküler kalıntısı.

S: (L) Philadelphia deneyi okuduğumuz yazıda belirtildiği şekilde mi gerçekleşti?
C: Yakın.

S: (L) Al Bielek deneyin bir parçası mıydı?
C: Evet.


S: (L) Bu konuda verdiği bilgiler gerçeklere mi dayalıydı?
C: Yakın.

S: (L) Bedensel yaş olarak gençleştirilmesi ve kardeşinin yeni bir bedene girmesi ile ilgili verdiği bilgiler doğru mu?
C: Hayır.

S: (T) Kardeşi Duncan, gerçekte iddia ettiği kişi mi?
C: Hayır.

S: (L) Al Bielek'in kendisi iddia ettiği kişi mi?
C: Hayır. Bir teknisyendi ama gemide değil.


S: (L) Yani zamanda ileri ve geri gitmedi?
C: Doğru.


S: (T) Yani kendini olduğundan başka biri olarak mı göstermek istiyor?
C: Evet.

S: (T) Özenti bir kişilik mi?
C: Hayır. Devlet ajanı.

S: (T) Preston da bir devlet ajanı mı?
C: Evet.

S: (T) Bu hikayeyi neden anlatıyorlar? Dezenformasyon dışında...
C: Halkın tepkisinin ölçülmesi için gerçeklerin yavaşça açıklanması.
George Bush Philadelphia deneyi ile bağlantılıydı.

S: (L) Uyuşturucu destekli bilinç değişimi yoluyla uzayla temas kurma üzerinde çalışan Marcia Moore'a ne oldu?
C: Kertenkeleler tarafından sürekli kaçırılma kurbanı.

S: (L) Neden?
C: Gerçeğe çok yaklaştı.


S: (L) Peki biz de gerçeğe çok yakın mıyız?
C: Evet.

S: (L) Biz de Kertenkeleler tarafından sürekli kaçırılacak mıyız?
C: Bilgi korur.

S: (L) Ama onun da çok bilgisi yok muydu?
C: Uyuşturuclar yüzünden bloke oldu.
 

S: (L) Zaman yolculuğunun nasıl gerçekleştiğini öğrenmek istiyorum.
C: Karmaşık.

S: (L) O zaman bir ipucu verin.
C: Zaman döngüsü kavuşumunu değiştirmek için atomik yapının elektromanyetik olarak düzenlenmesi yoluyla boyutötesi transfer.

S: (L) "Siyahlı Adamlar" (Men in Black) olarak tanımlanan kişiler kim?
C: Kertenkele projeksiyonları.

S: (T) Yani sadece bir görüntüyü mü projekte ediyorlar?
C: Evet.

S: (T) Yani Siyahlı Adamlar fiziksel bakımdan gerçek değiller?
C: Kısmen doğru. Bu teknolojiyi bilmiyorsunuz ama isterseniz tanımlayabiliriz.

S: (L) İsteriz. Lütfen tanımlayın.
C: Pekala. Hazır olun. Önce zamanda "yolculuğu" biraz daha tanımlamamız gerekiyor çünkü iki kavram birbiriyle yakından ilişkili.
İlk adım yapay olarak elektromanyetik bir alan oluşturulmasıdır. Bu, gerçekliğin boyutları arasında bir kapı açar. Sonra, gerçeklik iliştirme kanalına erişim için katılımcının düşüncelerini kanallanması gerekir. Sonra da enerjiyi uygun boyut köprüsüne odaklaması gerekir. Elektronlar doğru frekans dalgasında düzenlenmelidir. Bunun ardından tüm yoğunluk seviyelerindeki algıları dengelemek için boyut "perdesi" içinden üçlünün gönderilmesi gerekir.

S: (L) Üçlüyü açıklar mısınız?
C: Üçlü şu şekildedir: 1. Madde, 2. Enerji, 3. Gerçekliğin algılanması. İşte böyle millet.

S: (L) Betty Andreasson'u kim kaçırdı?
C: Griler.

S: (L) Kaçıran varlıkların ona verdiği bilgiler perdeleyici bilgi miydi, sahte bilgi miydi, yoksa dezenformasyona yönelik bilgi miydi?
C: Hepsi ve kısmen de doğru bilgiler.
 

C: 3'üncü yoğunluk "B" bölümü enerji anormallikleri; "poltergeist" ile aynı.

S: (L) "The Haunted" adlı kitapta Smurl ailesi ile ilgili olarak anlatılan vakada, evlerinde Kocaayak türü bir yaratığın görülmesini da kapsayan çok ilginç olaylar var. Bu olayda meydana gelen şeylerin kaynağı nedir?
C: Aynı.

S: (L) Yani bu iki vakadan hiçbiri "dünyadışılarla" ilişkili değil?
C: Doğru.

S: (L) Bu iki olay ile Karla Turner tarafından tanımlanan olay ve diğer kaçırılma olayları arasındaki belirgin benzerlikler neyden kaynaklanıyor?
C: Benzerlikler yoruma açık. Turner'ın evi, Griler ve diğerleriyle etkileşim nedeniyle pek çok olay türüne açıldı.

S: (L) Griler ile etkileşimlerde böyle şeyler sıkça oluyor mu?
C: Bu türde yoğun bir faaliyet olduğunda, pek çok çeşit şeyin içeri girmesine neden olan kanallar veya "pencereler" açılıyor.

S: (L) Poltergeist varlığı, poltergeist etkisinin meydana geldiği kişinin bilinç altı enerjisi ile mi meydana geliyor?
C: Diğer herşey gibi, algılanan ile algılayan arasındaki bir etkileşim.

S: (L) Peki bu olayda algılanan nedir? Bir enerji oluşumu mu, yoksa gerçek bir varlık mı?
C: Her ikisi. Unutma Laura, sen de bir enerji oluşumusun.
S: (L) George Adamski'nin gördüğü güzel Nordik varlıklar kimdi?
C: George Adamski'nin son derece gelişmiş hayal gücünün ürünü.

S: (L) Birkaç kez uçan dikdörtgen şeklinde büyük kutulardan bahsedildiğini duydum. Bunların kime ait olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: Kertenkele projeksiyonları.

S: (L) Neden bu kadar çok türde araçları var?
C: Hepsi onların değil.
S: (L) Haklarında birşeyler okuduğum, kalın dudaklı, kaba nitelikli, gri bedenli ve gri üniformalı olarak tanımlanan ve Güney Amerikalıların "Malos" dedikleri varlıklar ne veya kim?
C: Kertenkele projeksiyonları.

S: (L) Betty Andreasson'un mavi elbiseli olarak gördüğü çamura benzer varlıklar da bunlar mıydı?
C: Evet.

S: (L) Betty Andreasson kaçırılmasında Finiks'i (Phoenix) gördüğünde nereye götürülmüştü?
C: Gerçekliğin başka bir boyutu.

S: (L) Betty Andreasson, deneyimlerinin pozitif olduğuna ve onu tanrıya daha fazla yaklaştırdığına inanmakta haklı mı?
C: Hayır.

S: (L) Kandırıldı mı?
C: Hayır. Bir kurban.

S: (L) Avustralyalı pilot Frederick Valentich'e ne oldu?
C: Kertenkeleler tarafından alındı ve vücudu parçalandı.

S: (L) Ontario'da Carp'taki UFO inişi gerçek bir UFO inişi miydi?
C: Evet.

S: (L) Bu olayda kim vardı?
C: Griler.

S: (L) Başka herhangi bir güç?
C: Hayır, ama devlet bunu bir fırsat olarak kullanmak istiyor. UFO'nun kendisi sahte değildi ama Guardian'ın hikayesi öyleydi.

S: (L) UFO gerçekten dünyadışılar tarafından mı kullanılıyordu?
C: Evet. Devletin elinde çok miktarda UFO film kaydı var. Bunları ihtiyatlı olarak kullanabilir.

S: (T) Guardian'ın hikayesinin sahte olmasından neyi kastediyorsunuz? Video kaydı gerçek mi?
C: Kasetteki görüntüleri, uydurduğu hikayeye bir delil olarak gösterdi.

S: (T) O görüntüyü, kendisini Guardian olarak tanıtan kişi mi çekti?
C: Hayır.

S: (T) Kim çekti?
C: Askeriye.

S: (T) O görüntüyü çekmek için Ontario Kanada'da olmaları gerektiğini nasıl biliyorlardı?
C: İniş olayı NATO yedek askerlerinin eğitim aldığı bir üssün yakınlarında gerçekleşti.

S: (T) Olay kendilerinin iddia ettikleri yerde mi gerçekleşti?
C: Yakınında.

S: (T) Çiftlikteki kadın bu senaryonun bir parçası mıydı?
C: UFO'yu gördü. Hikayenin bir parçasıydı.

S: (T) Kadının yaşadığı UFO olayı, Guardian videosundakiyle aynı olay mıydı?
C: Hayır. Ama benzer.

S: (T) Yani bir UFO inişi gören bir kadın var bir de videoya alınan başk bir UFO inişi olayı var. Ve kadın çıkıp gördüğü şeyi anlatınca onlar da ellerindeki videoyu kadının hikayesinin bir delili olarak kullandılar, öyle mi?
C: Evet.

S: (T) Kadın NATO'nun bölgedeki faaliyetinden haberdar mıydı?
C: Hayır.
S: (T) NATO faaliyeti kadının olduğu yere yakın mıydı?
C: UFO'lar tüm büyük askeri faaliyetlere üşüşüyor.

S: (T) Devlet, dünyadışılar tarafından dünyaya saldırılmasına dair bir senaryo hazırlayıp bu yolla tüm dünya insanlarını bir korku haline sokup tam kontrol ve hakimiyeti kabullenmelerini sağlamayı mı planlıyor?
C: Açık. Ama eğer öyleyse, fiyaskoyla sonuçlanır.

S: (T) Neden?
C: Pek çok neden: 1. Görsel efektler yetersiz olacak ve açıklar verecek. 2. Gerçek saldırı daha önce meydana gelebilir. 3. Başka olaylar araya girebilir.

S: (T) Ne gibi?
C: Dünya değişimleri. (Ç.N.: Yaklaşan kırılma ve dönüşüm sürecine ait büyük olaylar kastediliyor sanırım.)

S: (T) Devlet yönetiminde bulunan ve tüm dünyayı ele geçirerek kendi yönetimlerinde mutlu olmayı uman kodamanların, dünyanın yakın geleceğinde çok önemli değişimler meydana gelecek olması gerçeğini hesaba katmadıklarını düşünmekte haklı mıyım?
C: Yakın. Farkındalar ama inkar eğilimindeler.

S: (T) Bu dünya değişimleri, komet kümesinin varmasından önce mi meydana gelecek?
C: Hayır. Ama "zaman" çerçevesi henüz kesinleşmiş değil.

S: (T) Eğer neler olacağını bilselerdi bile paralarını arttırıp dünyayı kontrol etmeye devam etme yönündeki aptal küçük planlarına devam ederlerdi sanırım, doğru mu?
C: Evet. Hırs bir hastalık.

S: (T) Tüm akılı ve yetenekli kişileri dünyadan başka bir gezegene taşıma ile ilgili "alternatif üç" diye bir plan var mı?
C: Hayır.

S: (T) Bu da bir dezenformasyon mu?
C: Evet. Mars'a iniş de öyle. Ama Mars anıtları değil.

S: (T) Mars'taki anıtları kim yaptı?
C: Atlantisliler.

S: (T) Yani Atlantisliler gezegenler arası yolculuk yapabiliyorlar mıydı?
C: Evet. Kolaylıkla. Atlantis teknolojisinin yanında sizin teknolojiniz Neandertal çağı gibi kalır.
 

S: (T) Ay'da Richard Hoagland'ın keşfettiği yapıları kim inşa etti?
C: Atlantisliler.

S: (T) Bu yapıları ne için yaptılar?
C: Kristal gücüne yönelik enerji aktarım noktaları. Anıtlardaki veya heykeldeki sembolizma kullanılmış.

S: (T) Hangi heykeli kastediyorsunuz?
C: Örnek; Yüz.

S: (T) Bu kristaller hangi gücü topluyordu?
C: Güneş.


S: (T) Mars ve Ay'da güç toplama istasyonları kurmaları gerekli miydi? Bu onların gücünü mü arttırıyordu?
C: Gerekli değildi ama sizin milyon dolar sahibi olmanız da gerekli değil. İlişkiyi anlıyor musun? Sizin toplumunuz nasıl paraya açsa, Atlantisliler de güce açtı.


S: (T) Bu güç toplama işi onların sonunu getiren şey miydi?
C: Evet.

S: (T) Bu gücün kontrolünü nasıl kaybettiler?
C: Bilgisayarlarınızın sizi kontrol edecek hale gelmesi gibi, o güç de onları kontrol eder hale geldi.

S: (V) Yani hayata ve kendi zekasına sahip olmaya benzer birşey mi?
C: Evet.

S: (L) Yani bir anlamda bu kristal yapıların canlandığını mı söylüyorsunuz?
C: Evet.

S: (L) Peki sonra ne yaptılar?
C: Atlantis'i yok ettiler.

S: (L) Ama Atlantis'in, güneş sistemindeki bir gezegenin yakın geçişinden dolayı yok olduğunu sanıyordum?
C: Hasar gördü ama düzeldi.

S: (L) Yani Atlantis, Mars'ın yakın geçişinden dolayı zarar gördü ama sonra toparlandı, öyle mi?
C: Toprakları tamamen değil kısmen yok oldu.

S: (L) Peki Atlantis kaç ayrı yıkım gördü?
C: Üç.

S: (L) Biri Mars'ın yakın geçişinden kaynaklandı, değil mi?
C: Evet. Ve kometler.

S: (L) Mars ile kometler arasında bir çeşit etkileşim oldu, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) İkinci yıkımın nedeni neydi?
C: Venüs.

S: (L) Peki üçüncü ve son yıkım neden kaynaklandı?
C: Kristaller.

S: (L) Kristaller hala etkin mi?
C: Bermuda üçgeni.

S: (L) Bunun bir efsane olduğunu sanıyordum?
C: Hayır.

S: (L) Peki o kristal ne yapıyor? Sürekli etkin mi?
C: Hayır. Düzensiz.

S: (L) Bilinçli, duyarlığa sahip bir varlık anlamında mı etkin?
C: Hayır.

S: (L) Etkinleştiren şeyler nedir?
C: Pek çok faktör.

S: (L) Etkinleştiğinde ne yapıyor?
C: Boyutötesi pencere açılıyor.


S: (L) Diyelim ki bir insan Bermuda Üçgeni'nde gemiyle seyahat ediyor ve o pencere açıldı ve bu kişi o pencereden geçti. Kendisini nasıl bir durumda bulur?
C: Askıda kalan bir canlılığa (Suspended Animation) benzer birşey.

S: (L) Askıda kalan kişiler, canlılıklarının bilincinde olurlar mı, yoksa bilinçleri de mi askıda kalır?
C: İkisinden biri.

S: (L) Bu durumda sonsuza kadar kalırlar mı, yoksa geri mi dönerler? Yoksa başka bir yere mi giderler?
C: Açık. Herşey olası. Aynı şey Philadelphia deneyi katılımcılarının başına geldi.

S: (L) Eğer bir kişi bu boyutlararası askılı hayatiyet durumuna gelirse, sonsuza kadar öyle mi kalır?
C: Belki.

S: (L) Ölemezler mi, bunu mu kastediyorsunuz?
C: Milyonlarca yıldır bekliyorlarmış gibi bir algıları olabilir.

S: (L) Onları bu durumda kurtaracak bir kişi veya bir yol yok mu?
C: O denizciler neden delirdiler sanıyorsun?

S: (L) Bermuda Üçgeni'ndeki kristal dışında başka etkin kristaller de var mı?
C: Evet.

S: (T) Devlet bunları biliyor mu?
C: Yarı.

S: (L) Diğerleri nerede?
C: Japonya açığında, Brezilya'da, Ural dağlarında, Kuzey ve Güney kutuplarında.

S: (T) Ay ve Mars'takiler de etkin mi?
C: Evet.


S: (V) Japonya'daki depremlerle bir ilişkisi var mı?
C: Evet.

S: (L) Eğer kristallerden biri bulunsa ve teknolojisi çözülseydi ve başka bir tanesi daha...
C: Şu şekilde cevaplayalım: Eğer Neandertaller bir Boeing 747 bulsalardı, onu nasıl kullanacaklarını bilebilirler miydi?

S: (L) Bu kristallerin fiziksel ebatları neydi ve yapay mı yoksa doğal mıydılar?
C: Çeşiti ebatlar. Yapaydılar.

S: (L) Yontuluyorlar mıydı?
C: Evet.

S: (L) Yontulmada hangi şekil veriliyordu?
C: Piramit.

S: (L) Yani Gize'deki Büyük Piramit'le aynı orantılara sahip tam bir piramit miydiler?
C: Yakın.


S: (L) En büyüğü tabanından tepesine ne kadar uzunluktaydı?
C: 1500 metre.

S: (L) Ortalama uzunlukta olanları ne kadardı?
C: 150 metre.

S: (L) 1500 metre yükseklikte olan hala duruyor mu?
C: Evet.

S: (L) Peki nerede?
C: 600 kilometre doğunuzda.

S: (L) Birkaç yıl önce bir pilot suyun içinde bir piramit gördüğünü bildirmişti...
C: Gördüğü şey piramidin okyanus tabanından yukarıda kalmış olan tepesiydi. %90'ı gömülü.

S: (V) Meditasyonda Dünya değişimleri sırasında ortaya çıkan kristaller görmüştüm. Bu meydana gelecek mi?
C: Evet.

S: (L) Atlantis'in batışı sırasında bu kristal nasıl oldu da çatlamadı veya kırılmadı?

C: Sıradışı ölçüde güçlü. Bir atom bombası bile onu parçalayamaz.
Kristal, termonükleer bir patlamanın zincirleme reaksiyonu absorbe eder ve saf enerjiye çevirir. Bu onun tasarımsal işleviyle ilgili.

S: (L) Peki sonra ne olurdu?
C: Atlantislilerin yaptığı gibi mühendislik yoluyla
odaklanma olmazsa enerji dağılır.

S: (L) Bu teknolojiyi nereden elde ettiler?
C: Kendileri geliştirdi.

S: (L) Kendileri mi icat etti?
C: Evet.

S: (L) Dünyadışılarla etkileşime girdiler mi?
C: Evet.

S: (L) Hangi dünyadışılarla?
C: Kertenkeleler.

S: (L) Bu kristaller ne tür bir güç frekansı kullanılıyordu?
C: Tam bant genişliği.


S: (T) Kristallerden kaç tanesi dünyadaki devletler tarafından keşfedildi?
C: Tümü.

S: (T) Onları kullanmaya mı çalışıyorlar?
C: Boşuna.

S: (T) Deniyorlar mı?
C: Belki.

S: (T) Ay'dan çekilmelerinin ve uzay programını durdurmalarının sebebi bu mu?
C: Hayır. Devlet teknolojiyi anlamıyor.

S: (T) Ay'daki faaliyetlerini sona erdirdiler mi?
C: Açık.

S: (T) Mars'taki kristaller nedeniyle mi oraya gitmeyi bu kadar istiyorlar?
C: Evet.

S: (T) Kristaller yüzünden mi yoksa anıtlarda saklanan şeyler yüzünden mi?
C: İkisi de değil.

S: (T) Mars'a gitmeyi neden istiyorlar?
C: Keşif.


S: (T) İnsan ırkının tepesinde bulunanlar gerçekten göründükleri kadar aptallar mı?
C: Subjektif.


S: (L) Elektrik üretmek için o kristal şeklini kullanabilir miyiz?
C: Mümkün ve yapıldı.


S: (L) Karmaşık mı?
C: Evet.


24 Kasım 1994 F___ ve Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bugün kiminle birlikteyiz?
C: Pihmi.

S: (L) Hiç dünyada yaşadınız mı?
C: Hayır. Kanal artık uyumlandığı için her seferinde sorgulamanıza gerek yok.

S: (L) Yani kanalın titreşimleri uyumlandı ve artık bu kanala başka enerjiler müdahale edemez mi?
C: Siz istemedikçe.

S: (L) Bugün Karla Turner'dan aldığım mektubu gördünüz mü?
C: Biz Kasyopyalıyız.

S: (L) Yani gördünüz mü?
C: Senin bütün yaşam auranın farkındayız Laura.

S: (L) Ve eğer bir kaynak bir tahminde yanılırsa genelde insanlar o kaynağa olan inancını kaybeder. Bu gerçekçi olmayan bir beklenti mi?
C: Evet.

S: (L) Bunun sebebi gerçekliğin değişkenliği nedeniyle doğrulanmanın imkansız birşey olması mı?
C: Eğer bu mümkün olsaydı, varoluş diye birşey olmazdı. Evren, bir öğrenme laboratuarından başka birşey değil.
S: (L) Bu son volkan patlaması hakkında bilgi verir misiniz? Sebebi neydi?
C: Dünyanın ısınması.

S: (L) Isınmaya neden olan şey nedir?
C: Titreşim frekansı değişimleri.

S: (L) Bu titreşim frekansı değişimlerine neden olan şey nedir?
C: Daha önce de söylediğimiz gibi, yaklaşmakta olan dalga.

S: (L) Yani bu dalga o kadar büyük ve geniş ki, mutlak varış noktasından yıllar önce etkileri hissediliyor, öyle mi?
C: Doğada tüm dalgaların varıştan önce bir çekiliş aşamaları vardır.

S: (L) Bu bir dalganın sahile varmadan önce herşeyi kendine çekmesi gibi mi?
C: Evet.

S: (L) 1981 ve 82'de kızım A___ uykusunda sık sık penceresinin önünde timsah olarak tanımladığı birşey görüyordu. Uyanıp çığlık atıyordu, biz de uyanıyorduk ve bir keresinde elbise dolabının köşesinde duran bir figür gördük. Tüm bu olaylar bir ejderle karşılaştığım rüyama kadar...
C: Kertenkele.

S: (L) Ne yapıyorlardı?
C: İnceleme.

S: (L) O incelemelerinde ne keşfettiler peki?
C: Kaçırılabilecek potansiyel kişiler.


S: (L) Herhangi birimizi kaçırdılar mı?
C: Hayır.

S: (L) Neden?
C: Durdurdun.

S: (L) Nasıl durdurdum?
C: Bilginin kökleri farkındalıktadır.
S: (L) Peki benim direncimle karşılaştıklarında buna tepkileri ne oldu?
C: Hayalkırıklığı.

S: (L) O zamandan beri bizi rahatsız etmeye çalıştılar mı?
C: Evet.

S: (L) Peki bunlarda hiç başarılı oldular mı?
C: Evet.

S: (L) Nasıl?
C: A___.

S: (L) Annem yoluyla mı?
C: Evet.

S: (L) Onu kaçırdılar mı?
C: Duygularını bulandırdılar.
S: (L) Yani her zaman çok dikkatli olmamız gerekiyor, öyle mi?
C: Başkalarının seni yolundan alıkoymasına kesinlikle izin verme. Seni gerçekten uzaklaştıracak pek çok girişime maruz kaldın. Şimdi birkaç bildiri geliyor: Dur. Varolan herşey sadece birer derstir. Bu sonsuz bir okul. Herhangi birşeyin varolmasının başka hiçbir amacı yok. Cansız madde bile öğreniyor. Herşey bir "İlüzyon". Her bir birey aklında tüm varoluşa sahip. Şimdi bunu biraz düşün. Her bir ruhun gücü sonsuz ve eğer nasılını bilirse tüm mevcudiyeti yaratabilir veya yokedebilir. Siz ve biz ve diğer herkes, varolan herşeye ortak sahip oluşumuzla birbirimize bağlıyız. Eğer istersen yeni evrenler yaratabilir ve o evrenlerde yaşayabilirsin. Hepiniz içinde yaşadığınız evrenin bir kopyasısınız. Aklınız varolan herşeyi temsil ediyor. Ne kadar çok şeye erişilebileceğini görmek "eğlence."

S: (L) Ne kadar çok şeye erişilebileceğini görmek kimin için eğlence?
C: Herkes. Zorluklar eğlencedir. Aklının sınırı nerede sence?

S: (L) Nerede?
C: Biz sorduk.

S: (L) Sanırım bir sınır yok.
C: Eğer sınır yoksa, senin kendi aklın ile başka herhangi bir şey arasında fark nedir?

S: (L) Eğer nihayetinde herşey birse, sanırım bir fark yok.
C: Doğru. Eğer iki şey mutlak olarak sınırsızsa, o iki şey tamamen aynı şeydir.
S: (L) Bu kertenkele etkisi neden kulaklarının çınlamasına neden oluyor?
C: Bilgi yoluyla korunmayan veya daha az korunanlar üzerinde odaklanıyorlar.

S: (L) Bunu durdurmak için ne yapabilir?
C: Zihni açıp öğrenmek.

S: (L) Eğer bunu yapmazsa sonuç ne olur?
C: Daha fazla saldırı.


S: (L) Her bir ruhun mutlak gücü olduğunu ve tüm varoluşu yaratabileceğini ve yok edebileceğini söylediniz. Bu diğer ruhların varlığını da kapsar mı?
C: Evet. Ama bundan daha karmaşık. Başka bir celsede daha fazla açıklama yapacağız.

S: (L) Eğer teknik anlamda spesifik soruları sorarsak, bize bir zaman makinesinin veya bir boyutötesi transfer makinesinin nasıl yapılacağını anlatabilir miydiniz?
C: Evet. Ama gereken bütün parçaları nereden bulacaksınız?

S: (L) Bunu yapacağımı söylemedim. Yalnızca bize nasıl yapılabileceğini anlatabilir misiniz diye merak ettim. Bu akşamı burada bitirmeden önce bize söylemek istediğiniz birşey var mı?

C: Diğerleriyle bilgi alışverişinde bulunun ama kişilere dikkat edin.

S: (L) Çalışmamıza yardımcı olacak biri gelecek mi aramıza?
C: Bekle ve gör. Daha yeni başlıyor.


26 Kasım 1994 F___, Laura, T___ ve J___

S: (L) Tamam, ismini alabilir miyiz lütfen?
C: Murean.

S: (L) İnsanlarda kıskançlığın ortaya çıkmasına neden olan şey neydi?
A: Kertenkele yönetiminin başlaması.

S: (L) Kertenkelelerce ele geçirilme olayı cennetten düşme zamanında meydana gelen bir olay değil miydi?
A: Evet.

S: (L) Habil ve Kabil'in hikayesi o yönetimin bir parçası mıydı?
A: Hikayenin sembolizması.

S: (L) Yani Kertenkelelerin yönetimimizi ele geçirmesini, kıskanmanın başlamasını ve kardeşin kardeşe kötü davranmasını sembolize ediyor, öyle mi?
A: Kısmen. Kabil'in damgası, Kertenkelelerin dünyanın titreşim frekansının idaresini ele geçirmesi sonucu ortaya çıkan kıskançlık özelliğini ifade ediyor. Omurgadaki yumru, Kertenkelelerce bilinçli olarak uygulanan DNA sınırlamasının fiziksel bir kalıntısı. Anladın mı?
S: (L) Bu eklenti öncesi omurganın ve kafatasının durumu nasıldı?
A: Orada bir çıkıntı yoktu. Kıskançlık oradan çıkıyor, bunu hissedebilirsiniz bile.

S: (L) DNA sınırlandırmasından kaynaklanan bu duygular, Carl Sagan'ın bahsettiği "Sürüngen Beyin"le alakalı mı?
A: Dolaylı olarak.

S: (L) Peki bu Kabil'in damgasının ortaya çıkması sırasında dünyada bu etkiyi almayan başka insanlar var mıydı?
A: Tüm insanlara eşzamanlı olarak eklendi.

S: (L) Fiziksel olarak bunu nasıl gerçekleştirdiler? Bu olayın mekanizması, tekniği neydi?
A: Hazır mısınız? DNA çekirdeği, karbonla ilişkili henüz keşfedilmemiş bir enzimdir. DNA'nın ilk on faktörü ışık dalgalarıyla yakılmak suretiyle iptal edildi. O noktada omurganın tepesindeki yumru da dahil olmak üzere pek çeşitli fiziksel değişimler meydana geldi. Tüm bu değişimler eterik bedene de yansıdı.
 

S: (L) Tamam bu insanlar dünyadaydı, peki yapılan bu etki hepsini birden mi değiştirdi?
A: Işık dalgası yoluyla değiştirme.

S: (L) Işık dalgaları DNA'yı etkiliyor mu?
A: Evet.

S: (T) Peki bu ışık dalgalarının geldiği yer neydi?
A: Bizim merkezimiz.

S: (L) Sizin merkeziniz nedir?
A: Bizim alemimiz. Başkalarına hizmet alemi.

S: (L) Peki kertenkeleler Başkalarına Hizmet aleminden gelen ışınları nasıl kullandılar?
A: Gelişmiş bir teknoloji kullanarak ışık frekans dalgalarını değiştirdiler.


S: (L) Tüm bunlardan anladığım şey şu ki, sanki bir savaş olmuş ve siz kaybetmişsiniz...
A: Evet.

S: (L) Bu, Pleiades'lilerin bahsettiği savaş mı?
A: Evet.

S: (T) Konu değişmeden şunu sormak istiyorum, siz Kasyopyalılar mısınız?
A: Evet.

S: (T) Aynı zamanda Pleiades'liler misiniz?
A: Hayır.

S: (T) Pleiades'lilerle ilişkili misiniz?
A: Evet, diğerleri de öyle.

S: (T) Hepiniz ışık ailesi misiniz?
A: Evet, aynen öyle. Ödevini yapmışsın.

S: (T) Çalışıyorum. Yani geçmişte başka bir güç sizi yendi ve bizim üzerimizde değişiklikler yapmak için ışığın gücünü kullandı, bu doğru mu?

A: Evet. Şimdi şunu anlayın: Bunların hepsi doğal büyük döngünün parçası.

S: (L) Eğer bunların tümü bir doğal büyük döngünün parçası ise, eğer yanılıyorsam düzeltin, öyle görünüyor ki siz "iyi adamlar" ve diğer "kötü adamlar" tüm bunları eğlence olsun için yapıyorsunuz, öyle mi?
A: Hayır.

S: (L) Ama bunun doğal bir büyük döngünün parçası olduğunu söylüyorsunuz. Bu doğal büyük döngü, aydınlık ile karanlık arasında sürekli bir etkileşim olmasını mı gerektiriyor?
A: Evet. Biz evrenin doğal denge sisteminin "ön cephesindeyiz". Yani, bir varlığın "Bir" ile tam birliğe ulaşmasından hemen önce bulunduğu yer. 6'ncı seviye.

S: (L) 6'ncı seviyede olmaktan hoşlanıyor musunuz?
A: Siz 3'üncü seviyede olmaktan hoşlanıyor musunuz?

S: (L) Dürüst olmak gerekirse, hayır. (T) Evet sürekli daha yukarı çıkmak için çabalıyoruz. Yani 6'ncı seviyeden yukarıda başka seviyeler de mi var?
A: Evet, bir tane.

S: (L) O da, Bir'le birleşme mi?

A: Evet.

S: (T) Peki geçmişte diğer tarafla yaptığınız savaşta...
A: Devam ediyor.

S: (T) Yani bu savaş devam ediyor... Işığın gücünü geri kazandınız mı?
A: Biz hiç kaybetmedik, siz kaybettiniz.

S: (T) Anlıyorum. Sanırım karşımızdaki ana güç Kertenkeleler, tabii yanlarında başkaları da vardır...
A: Evet.

S: (T) Demek sizin ışığınızı değil bizimkini aldılar, öyle mi?
A: Zorlayarak olmadı. Şu anda onlarla yanyanasınız.

S: (T) Yani biz tüm evrende sürekli devam eden bir mücadeledeki savaşlardan bir tanesinin içindeyiz, öyle mi?
A: Evet. Denge doğaldır. Unutmayın, tüm bunlar büyük döngüdeki derslerden ibaret.


S: (L) Çok merak ediyorum... Siz ve Kertenkeleler savaştığınızda ne yapıyorsunuz? Yani, herhalde birbirinize silahlarla ateş etmiyorsunuzdur, tanklarınız falan yoktur...
A: 4'üncü seviyede olmadığınız için anlayamayacağınız kadar karmaşık.
A: Unutmayın, biz ışığız. Onlar ise karanlık. Her iki taraf da, gerçekliğin tüm seviyelerine yansıyan yüksek seviyeli düşünce formları.

S: (T) Yani bizim algılayabildiğimiz şeyler üçüncü yoğunluğa gelen şeyler oluyor ama eğer 4'üncü veya 5'inci veya 6'ncı seviyeye bakabiliyor olsaydık farklı şeyler görürdük, öyle mi?
A: Evet.
A: "Kertişler", karanlığın güçlerinin 4'üncü seviyedeki temsilcileri, 6'ncı seviyedeki değil ve siz de 3'üncü seviyedeki temsilcilerisiniz.

S: (L) Karanlığın güçlerinin 6'ncı seviye bir temsilcisi var mı?
A: Evet.

S: (L) Peki bu 6'ncı seviye temsilcisi ne olarak biliniyor veya görünüşü nasıl?
A: Oryon, sizin "civarınızda".

S: (L) Oryonlar 6'ncı seviye Kendine Hizmet varlıkları mı?
A: Evet.

S: (L) Sizin gibi onlar da birer düşünce formu mu?
A: Evet.

S: (L) Hiç fiziksel madde içinde ortaya çıkarlar mı?
A: Çıkabilirler.

S: (L) Kertişleri kontrol eden güç onlar mı?
A: Yakın.

S: (L) 6'ncı seviye Oryonlar ile 4'üncü seviye Kertişler arasında 5'inci seviye bir güç veya varlık var mı?
A: 5'inci seviye, her iki "taraf" için düşünme ve gözlem (contemplation) bölgesi.

S: (L) Yani düşünme ve gözlem bölgesinde bir etkinlik yok mu? (J) Mola yeri gibi mi?
A: Yakın. Dengeleyici.

S: (L) Işığın güçlerinin 3'üncü seviye bir temsilcisi var mı?
A: Evet.

S: (L) Onlar kim veya ne?
A: Sizin gezegeninizde yoklar.

S: (L) Peki kendi gezegenleri var mı?
A: Katrilyonlarca.

S: (L) Öyle görünüyor ki durumumuz hiç parlak değil. Gurdjieff'in dediği gibi burası evrenin Sibirya'sı gibi.
A: Evren sonsuz ölçüde büyük.

S: (L) Eğer Kendine Hizmet eğilimli 3B (3 boyutlu) varlıkların yaşadıkları gezegenler varsa, onların görünüşleri bizimki gibi mi?
A: Siz KH (Kendine Hizmet) eğilimlisiniz. BH (Başkalarına Hizmet) varlıklarını mı kastettin? (Ç.N.: Orijinal metinde kısaltma kullanıldığı için ben de KH ve BH kısaltmalarını kullanıyorum.)

S: (T) Bu evrende 3B bir BH ırkı var mı?
A: Evet. Zaten söylemiştik.

S: (L) Eğer BH varlıklarının olduğu gezegenler varsa...
A: Bazıları size benziyor.

S: (L) Öyle bir yerdeki yaşam nasıl acaba? (T) Bize bunu söylemezler. Bu kendimizi geliştirerek bizim bulacağımız birşey.
A: Aynen öyle.

S: (L) Görünüşe bu kadar önem vermemiz KH olmamızla mı ilgili?
A: 3'üncü seviyede fiziksel bir konu olarak algılanmıyor.
S: (T) Benimle neden konuşuyorlar?
A: Seni döndürmeye çalışıyorlar. Unutma T___, kronik depresyonun bir "savaş" alanını temsil ediyor.

S: (T) Artık depresyonda değilim ama benimle daha çok konuşuyorlar. (J) Seni tekrar oraya çekmeye çalışıyorlar. (T) Ama beni depresyona yönlendiren birşey yapmıyorlar.
A: Dikkat et!

S: (T) Bu iletişimleri kapatabilir miyim?
A: Evet.

S: (T) "Sing" kim?
A: Seni etkilemek için görevlendirilen güçlerin lideri.

S: (T) Güçler derken, şahsen bana yönelik olarak görevlendirilmiş birden fazla varlık mı var?
A: Evet.

S: (T) Bu güçte kaç varlık var?
A: Yedi.

S: (T) Bunu içimdeki implantlarla mı yapıyorlar?
A: Hepsi sürecin birer parçası.

S: (T) Bende implant var mı?
A: Evet.

S: (T) Bu implantlar, duygularımı kontrol edip negatif olanları arttırmalarını ve böylece bu duyguların enerjisiyle beslenmelerini mi sağlıyor?
A: Kontrol değil, etki.

S: (T) Kontrol değil, etki. Ama örneğin kızdığım zaman kısa süre için kızgın oluyorum ama bu teknolojiyi kullanarak daha uzun süre kızgın kalmamı sağlayabiliyorlar, öyle mi?
A: Evet. Bilgi korur, bilgisizlik ve ihmal tehlike yaratır.

S: (T) Vücudumdaki implantları üzerinden enerjilerimi geri alabilir miyim?
A: Gerekli değil.

S: (T) Yani eğer kızgınlaşırsam ve olmam gerekenden daha fazla kızgınlaştığımın farkına varırsam ve bunu daha olumlu birşeye dönüştürürsem ve cihazları sonuna kadar açıkken bu olumlu enerjiyi onlara yönlendirirsem ne olur? Morallerini bozabilir miyim?
A: Bunu yaptığında ateşe ateşle karşılık veriyor olursun.

S: (T) Peki yapmamız gereken şey bu değil mi?
A: Açık. Deyim neyi ima ediyor?


S: (L) Sanıyorum söylemek istedikleri şey şu; eğer kızgınlaştığını hissediyorsan, bunu durdurmanın tek yolu kızmayı bırakarak mutlu veya huzurlu olmandır. Mutlu ve huzurluyken onlara herhangi birşey gönderme isteği duymazsın.
A: Bingo.

S: (J) Enerjiyi pozitif birşeye yönlendirmek. (F) Ateşe ateşle karşılık vererek savaşamazsın. (L) Gerçekte savaşabilirsin. (T) Varmak istediğim yer şu; bu mümkün mü, yani duygusal durumunu onların umduğunun aksine pozitif birşeye çevirip onlara göndermek. Bu mümkün mü?
A: Neden?

S: (T) Karşılık vermek ve yaptıklarını bir de kendilerinin tatmasını sağlamak için. (J) Onlarla savaşa mı girmek istiyorsun? O durumda hala enerjinle onları besliyor olursun. (L) Yapabileceğin tek değişiklik duygunun yönünü çevirmek ve huzurlu olmak. Eğer gerçek huzuru hissediyorsan...
A: 4'üncü yoğunluk KH'leri (Kendine Hizmet varlıkları) negatif enerjiyle besleniyor.

S: (J) Yani elleri boş kalmış olacak. (T) Ama benim düşündüğüm şey... Benim doğal bir... Negatif enerjiyle besleniyorlar. İçime birşey koyuyorlar, 3'üncü yoğunluğa gelip bizimle uğraşıyorlar...
A: Evet.

S: (J) Onların enerji kaynağı olma. Eğer negatif enerjiyle besleniyorlarsa, onları aç bırak.
A: Eğer kullanılmazlarsa, implantlar işe yaramaz.

S: (J) İmplantların çalışıp onlara istedikleri gıdayı aktarması için güç kaynağının açık olması gerekir. Güç kaynağı da negatif düşünce ve duygular. (T) Ama ben 3'üncü seviye bir varlığım. 3'üncü seviye bir varlığın bütün duygularına sahibim. Ve beni ben yapan şeylerden biri de bu. Dolayısıyla duygulardan birini kapatamam çünkü bu diğer duyguların dengesini bozar. Duygular da ışık ve karanlığa tıpatıp benziyor.
A: Hayır.

S: (T) Pozitif duygularım var ve negatif duygularım var; İkisi de beni ben yapıyor.
A: Eğer istersen, sadece pozitif duyguların olabilir.

S: (T) Eğer sadece pozitif duygularım olursa, ki güzel birşey olurdu herhalde, bu durum Kertişlerin algılayıcı cihazına nasıl bir etki yapardı?
A: Onları iptal eder.

S: (T) Yani bu cihazlar negatif frekanslara mı ayarlı?
A: Evet.
S: (T) Pozitif hisler implantları kapatıyor. Pozitif hisler duyarak algılayıcıları kapatırsam Kertenkeleler ne yapar?
A: Başka yere giderler.


S: (L) Peki ilk kez kapatıldığında bir süre için çabalarını arttıracaklarını, ama sonunda kişinin bunda kararlı olduğunu gördüklerinde uzaklaşacaklarını düşünmekte haklımıyım?
A: Aynen öyle.

S: (L) Yani ilk ipucunu gördüğünde duygularını kontrol etmeye başlaman gerekiyor. Yaşadığın herşeyi, bunların hepsinin senin kendi yaratımının birer yansıması oluğunu ve senin mutlak iyiliğine hizmet ettikleri kabulü ve bilgisi ile değerlendirmen gerekiyor. Tabii bir süre boyunca bir besin kaynağı olarak seni tekrar kazanmak için belki on kat daha fazla çaba harcayacaklar ama bunu başaramadıklarını gördüklerinde artık seninle uğraşmayı bırakacaklar, bu şekilde mi?
A: Sen ve F___ şu anda bunu deneyimliyorsunuz.

S: (L) Bu doğru. (F) Bir süredir ikimiz de çok ağır saldırı altındayız. Bu çalışmayı sürdürmek her anlamda bir mücadele haline geldi. (L) En zoru da, çalışmayı sürdürecek bir zihin yapısını korumaya çalışmak. (J) Ben de saldırı altında mıyım?
A: Henüz değil.

S: (T) Benim son birkaç aydır yaşadıklarım ilk saldırı mıydı?
A: Evet.
S: (T) Yani ne kadar pozitif olursam, onlar da o kadar çaba gösterecek ve sanıyorum ki, başıma yedi kişiyi diktiklerine göre bende kolay vazgeçmeyecekleri birşey buldular, öyle mi?
A: Yakın.

S: (T) Beni yedi kişiyi görevlendirecek kadar önemli görmeleri beni mutlu etmeli mi? Bunu bir kompliman olarak mı kabul etmeliyim?
A: Hayır.

S: (J) T___'nin negatiflik derecesi onlara çekici mi geliyor? Çok negatifleşme eğilimi mi var?
A: Tam tersi.

S: (J) Bunu açıklayabilir misiniz? (L) Negatifliğinin onlara çekici geldiğini söylediler. Hayır, onları kendine çektiği için mi negatifleşti demişlerdi? Onu Kertenkeleler için çekici kılan nedir?
A: Çekici değil, tehdit.

S: (L) Evet, bu önemli bir konu. Sanırım bir sürü insan üzerinde erken yaşlardan itibaren çalışmaya başlıyorlar çünkü aura okuması veya aura taraması gibi birşey yapıyorlar ve bir insanın büyük bir aydınlatma gücü olup olmadığına karar veriyorlar ve henüz küçük ve savunmasızken onlar üzerinde çalışma yapıp onları bir anlamda oyunun dışına çıkarmaya çalışıyorlar. (F) Evet, insanları bilgilendirme gücü yüksek olanlar kişileri. (L) Bizim yaşadıklarımız da bununla mı ilgili?
A: Evet.
S: (T) ... Tamam, nerede kalmıştık. Sadece pozitif olmam, Kertişlerin benimle uğraşma arzusunu sonlandırır mı?
A: Evet.

S: (T) Hepsi bu mu? Ama implantlar orada durmaya devam edecek?
A: Ne olmuş?

S: (T) İmplantlar, frekansın aktarılması dışında birşey yapmıyor mu?
A: Hayır.

S: (T) Yani ben negatif olduğum sürece aktarıma devam edecek ve beni bu yolla takip edebilecekler, öyle mi?
A:Yakın.

S: (T) Pozitif olarak bu implantları iptal edersem beni artık takip edemezler mi?
A: Edebililer ama etkileyemezler.

S: (T) Bağlantıyı kapatırsam beni kaçırmaya devam ederler mi?
A: Hayır.

S: (T) Kurban rolü oynamamaya kararlıyım. (L) Burada başka birşey daha var. Bilgi farkındalığı arttırıyor ve böylece seni etkilemeye çalıştıklarında çok ince yollarla bunun farkına varabiliyorsun ve zihnini kontrol edip erken bir aşamada direnç gösterebiliyorsun ve sanırım önemli olan da bu.
A: Yeterince yakın.
S: (L) Bize güneş sistemimizle bir şekilde bağlantılı bir komet kümesi olduğunu ve bu komet kümesinin her 3600 yılda bir ekliptik düzeleminden geçtiğini söylemiştiniz. Bu doğru mu?
A: Evet. Ama bu kez tüm gerçekliklerin farklı olduğu 4'üncü yoğunluk boyut sınır dalgası üzerinde geliyor.

S: (L) Tamam, yani komet kümesi, boyut sınır dalgasıyla birlikte buraya geliyor. Peki buna göre güneş sistemine girdiğinde, bu boyut geçişi nedeniyle etkileri yumuşayacak mı? Bu hafifletici bir faktör mü?
A: Etkiler hafifleyecek.

S: (T) Uzay Yolu; Yeni Nesil filmi bize bunu mu anlatıyor?
A: Olabilir.

S: (T) Siz veya Federasyon'daki başka biri o filmin yazarlarını etkiliyor mu?
A: Açık.

S: (L) Yani tüm bunlar, kehanetlerdeki dünya değişimlerinin aslında anladığımız şekliyle fiziksel realitede meydana gelmeyebileceğini mi gösteriyor?
A: Emin olabilirsin.

S: (L) Yani tüm bu hoplama zıplamalar, oraya buraya gitmeler, onu bunu yapmalar...
A: Tamamen 3'üncü seviye düşünüşü.

S: (L) Eğer tüm bunlar 3'üncü seviye düşünce ürünleriylese, ve eğer bu kehanetlerin çoğu sembolikse, tahmin ediyorum ki bu kehanetler aslında enerjideki hareket ve değişiklikleri işaret ediyor.
A: Evet.
S: (L) Peki eğer bu enerji değişimleri meydana gelecekse, bu kehanetlerde değişeceği söylenen şey gezegendeki insanlar mı, ya da insan grupları ve belirli kitleler mi oluyor? Bu afetler bireysel ve veya kolektif bir temelde ruhta meydana gelecek afetleri mi yansıtıyor?
A: Yakın.
S: (L) Geçiş gerçekleştiğinde dünya üzerindeki insanların da 4'üncü yoğunluğa geçeceğini, bir çeşit gençleşme süreci yaşayacaklarını falan söylemiştiniz. Peki 4'üncü yoğunluktan tamamen habesiz olan ve 4'üncü yoğunluğa geçmeyecek olan insanlara ne olacak? Farkında olan ve frekansları değişen insanların desteğiyle dalga onları da mı taşıyacak, yoksa başka bir yere gidip başka şeyler mi yapacaklar?
A: Adım adım (sorun).

S: (T) Şimdi buraya gelen şey insan ırkını 4'üncü yoğunluğa taşıyacak olan bir dalga mı?
A: Ve gezegeni ve bütün mekan/zaman sektörünü.

S: (T) O zaman buradaki herkesi içinde bulunduğu çalışma da tamamen bununla ilgili. Yani biz insan formuna girmiş ışık varlıkları olarak yeni frekansın tutucularıyız. Dalga buraya geldiğinde yeterince kişi hazırsa dalgayla birlikte yeni frekans burada sabitlenmiş olacak ve böylece gezegende olması planlanan değişim gerçekleşecek, öyle mi?
A: Evet.

S: (L) Bu meydana geldiğinde, hala tüm bunlardan habersiz olanlara yardım edecek miyiz?
A: Açık.

S: (T) Yani biz şimdi dünya değişimlerinden, hayatta kalacaklardan ve kalmayacaklardan, yıkımlardan, 3'üncü, 4'üncü, 5'inci yoğunluk realitelerinden bahsederken, burada asıl kastedilen şey 3'üncü yoğunluk bakımından gezegenin yok olması veya 3'üncü yoğunluktaki nüfusun %90'nın ölmesi değil. Çünkü insanlar 4'üncü yoğunluğa geçiyor olacak, öyle mi?
A: Vau! "Isınıyorsun."
 

S: (T) Evet, yani biz yeni yoğunluğun frekans tutucularıyız. Yani insanların %90'ının hayatta kalmayacak olmasından kastedilen şey, geçirecekleri yoğunluk değişimi oluyor. Çünkü bir üst seviyeye çıkıyoruz. Tüm bu konular bununla mı ilgili?
A: Veya diğer bir olasılık, fiziksel afetleri yalnızca 3'üncü seviye dünyada "kalanların" deneyimleyecek olması.

S: (T) O halde kastettiğiniz şey bizim frekanslara uyumlanmamız ve böylece dalga geldiğinde 4'üncü yoğunluğa mümkün olduğunca çok sayıda kişinin geçmesine yardım etmemiz ve böylece bu gezegendeki karanlık güçlerin hakimiyetinin sona ermesi. Geride kalanların enerjileri de karanlık güçler için yeterli düzeyin çok altında olacağı için onlar da bu gezegenle uğraşmaktan vazgeçecekler. 3'üncü yoğunluk dünyasında daha az insan yaşıyor olacak, gezegen kendini yenileyecek ve onlar da derslerini müdahale olmadan daha kolay öğrenebilecekler.
A: Yakın.

S: (L) Bu boyut değişimi sırasında bizim yaptığımız şey bir frekansın tutulup muhafaza edilmesi mi? Yani resmen 4'üncü yoğunlukta yeni bir dünyanın yaratılmasını sağlayacak bir "süper bağlantının" oluşturulması mı? Tıpkı tek hücreli bir organizmanın ikiye bölünmesi gibi; sadece yarımlardan bir tanesi frekansın yakalanması yoluyla diğer bir boyuta geçerken bir tanesi 3'üncü yoğunlukta kalacak. Öyle mi?
A: Adım adım.

S: (L) Bir bölünme meydana getirecek olan frekansı mı tutacağız?
A: Bu yönde gelişen bir kanal (conduit) açıyorsunuz.

S: (L) Dördüncü yoğunluğa bir kanal mı açıyoruz?
A: Evet. Bir.

S: (J) Kaç tane kanala ihtiyaç var peki?
A: Açık.

S: (T) Kanal kimin için?
A: Siz ve sizi izleyecekler için.

S: (T) Anladım, 4'üncü yoğunluğa geçecekler için. 4'üncü yoğunluğa ilerleyeceğiz ve onlar da bu kanal yoluyla bizi takip edecekler. (J) Yani buna hazır olan diğerleri de bu kanalı kullanabilecek, öyle mi?
A: Grubunuz bu akşam burada.

S: (L) Sadece bu akşam burada bulunanları mı kastediyorsunuz yoksa bizi takip edenler de mi olacak?
A: Açık. Size bağlı.

S: (L) Bu kanal... Bu, bütün gezegenin yeni boyuta geçeceği kanal mı?
A: Bir tanesi sizsiniz. Başka kanallar da var.

S: (L) Başka gezegenler mi?
A: Hayır. Kanal.

S: Kanallardan biri biziz ve başka kanallar da var.
A: Sizin kanalınız henüz gelişim aşamasında.

S: (J) Yani bu aşamada bir kanal geliştiriyoruz.
A: Evet.

S: (T) Bu gezegen üzerinde kendi kanallarını geliştiren başka gruplar da mı var?
A: Evet.

S: (T) Tüm bu kanallar 4'üncü yoğunluğa geçişin sağlanmasını sağlamaya yönelik öyle mi?
A: Kanal geliştirmenin anahtarı bilgidir.

S: (T) Burada hepimizin ışık ailesinin bir parçası olduğumuz varsayımı üzerinde duruyorum, bu doğru mu?

A: Evet.

S: (T) Yani daha önce bulunduğumuz yerlerden, bu kanalı oluşturmak için bir araya getirildik, öyle mi?
A: Evet.

S: (T) Bu bölgede başkaları da var mı?
A: Evet.

S: (T) Bize katılmaları mı gerekecek yoksa kendi başlarına mı çalışıyorlar?
A: Açık.

S: (T) Yani onların mı bize katılacağı, bizim mi onlara katılacağımız yoksa her grubun ayrı mı çalışacağı henüz belirsiz.
A: Ne kadar tanınacağınıza bağlı.

S: (T) Bu hususta tanınmaya ihtiyacımız var mı?
A: Açık.

S: (L) Bu işimizi kolaylaştırır mı?
A: Açık.

S: (T) Bizi 3'üncü yoğunluktan 4'üncü yoğunluğa taşıyacak bir kanal geliştiriyoruz. Bu kanalı oluşturup 4'üncü yoğunluğa geçtiğimizde buraya gelme amacımız olan frekans tutma işini tamamlamış mı olacağız?
A: Kısmen.

S: (T) Bu kanal bizim için bir çeşit kaçış tüneli, öyle mi?
A: Yakın.

S: (L) Şunu netliğe kavuşturalım. Bu kanaldan diğer boyuta ilerlediğimizde diğer...
A: 3'üncü seviye dünya değil, 4'üncü seviye dünyada olacaksınız.

S: (L) Eski pratik Laura olarak somutlaştırmaya çalıştığım şey şu; 4'üncü yoğunluk dünyası ile 3'üncü yoğunluk dünyası yanyana mı var olacaklar?
A: Yanyana değil. Tamamen "farklı dünyalar".

S: (L) Bu dünyalar iç içe olacak ama farklı boyutlarda olacaklar yani?
A: Yakın.

S: (L) Diğer bir deyişle, örneğin bir 6'ncı yoğunluk varlığı bu gezegene baktığında bu gezegeni görür, uzayda dönüşünü görür, dünyanın çeşitli boyutlarını görür ve tüm bunlar mekan-zamanda aynı anda gerçekleşiyor olur. (J) Onlar aşağıyı görebiliyor ama biz yukarıyı göremiyoruz.
A: Evet.

S: (L) 3 boyutlu dünyada tüm o afetler meydana gelirken biz 4 boyutlu dünyada olacağız ve bu olaylar orada meydana gelmeyecek. 3'üncü yoğunluk insanlarını görmeyeceğiz ve onlar da bizi görmeyecekler. Çünkü başka boyutlarda olacağız.
A: Evet, kavramı anlıyorsunuz, şimdi bunun gerçek olup olmadığına karar vermeniz gerekiyor.


27 Kasım 1994 F___, Laura ve LM

S: Merhaba.
C: Merhaba. İllo.

S: (L) Adın İllo mu? Neredensin?
C: Kasyopya.
S: (L) Genel olarak doğru bilgi sağlayacak şekilde kişiyi hipnotik olarak geleceğe ilerletmek mümkün mü?
C: Evet.

S: (L) "Geleceğe Ait Kitle Rüyaları" kitabındaki istatistik olarak analiz edilmiş kitle rüyaları herhangi bir şekilde doğru mu?
C: Bir anlamda.
S: (L) Barbara Marciniak üzerinden bilgi aktaran Pleiades'liler hangi seviyedeler?
C: 6'ncı yoğunluk.

 3 Aralık 1994 F___, Laura, V___

S: Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu gece yanımızda kim var?
C: Wasanna.

S: (L) Pleiades'lerle ilişkiniz nedir?
C: Pleiades'liler pek çok diğerleriyle de bağlantı kuruyor; Biz sahneye sizinle çıktık ama aslında esas olarak aynıyız; sadece boyut sınırı üzerindeki odak noktalarımız hafifçe farklı.

S: (L) Tüm bu faaliyetler neden şimdi oluyor?
C: Kapanmak üzere olan büyük döngü çok özel bir fırsat sunuyor.

S: (L) Bu, geleceği değiştirmek için özel bir fırsat anlamına mı geliyor?
C: Geleceği, geçmişi ve şimdiyi.

S: (L) Tüm bunlardan öyle anlıyorum ki, eğer büyük döngüde bu noktada birşeyler değiştirilmezse herşey çok berbat bir sona doğru gidebilir, öyle mi?
C: Ama gitmeyecek. Kavramı anlamadın.

S: (L) Yo anladım, söylediğinizi anlıyorum. Tüm bunlar döngünün bir parçası. Herşey bir döngünün parçası. Kastettiğim şey...
C: Anladın mı???

S: (L) Neyi anladım mı?
C: Kavramı anladığını söyledin. Gerçekten öyle mi? Öğren.
 

S: (L) Reiki konusunda özellikle öğrenmek istediğim şey şu; eğer bir kişi psişik olarak, ruhsal olarak, karmik olarak veya diğer bir şekilde yaralıysa, reiki uygulaması kişinin elektromanyetik alanına orijinal sağlıklı kalıbın tekrar düzenlenmesi yönünde mesajlar mı veriyor?
C: Evet.

S: (L) Peki bunun tekrarlanarak uygulanması sadece fiziksel değil, aynı zamanda eterik (ruhsal) şeylerin de iyileşmesini sağlayabilir, değil mi? Yani karma falan...
C: Evet.
S: (L) Yani kendimize ve diğerlerine sürekli reiki uygulaması yapmamız bizi karmik yüklerimizden, anılarımızdan veya ruhsal yaralarımızdan arındırır, öyle mi?
C: Evet.

S: (V) Az önce belirttiğiniz "buluşmayı" merak ettim de...
C: Buluşma, boyut sınırı geçişinden kaynaklanıyor.

S: (L) Peki bu boyut sınırı geçişinde neden bir buluşma gerçekleştiriliyor? Bu gerçekten çok büyük bir şov mu olacak?
C: Bir fırsat.

S: (V) Tüm pencerelerin aynı anda açılması ve böylece tüm bu varlıkların aynı anda gelmesi gibi mi?
C: Tüm evreni etkileme fırsatı gibi.

S: (L) Çeşitli tür ve ırktan varlıkların, bu kocaman evrenin en uzak yerlerinden birindeki önemsiz bir galaksinin en dış kenarında bulunan toplu iğne başı kadar küçük bir gezegende buluşması herşeyi nasıl etkileyebilir?
C: Bu senin algın.

S: (L) Peki doğru algı nedir? Dünya gezegeni ve üzerindeki insanlar, burada meydana gelen şeyler, bizim normalde düşündüğümüzden daha mı önemli?
C: Dünya bir Birleşme noktası.

S: (L) Her zaman bir birleşme noktası mı buldu? Birleşme noktası olarak mı tasarlandı? Yoksa sadece bir kereye mi mahsus?
C: Bir kerede çok fazla soru.
S: (L) Başlangıçtan itibaren bir birleşme noktası olarak mı tasarlanmıştı?
C: Doğal işlevi.

S: (L) Yani her zaman bir birleşme noktası mıydı? Burada böyle garip şeylerin olmasının nedeni bu mu?
C: Bunu yanıtlamak zor çünkü "zaman" hakkındaki anlayışınız yanlış.

S: (V) Bu tür buluşmalar diğer gezegenlerde başka gruplar tarafından da gerçekleştirildi mi hiç?
C: Gerçekleştirildi, gerçekleştiriliyor ve gerçekleştirilecek.

S: (L) Yani yapısı veya üzerindekiler farklı olabilecek olmakla birlikte birleşme noktaları olan başka gezegenler de var? (V) Bunlar paralel evrenlerde mi?
C: Uzaklaşıyorsunuz.

S: (L) Eğer bu birleşme noktaları bütün evrene dağılmışsa, bu boyut geçişi birleşmesi evrendeki bütün birleşme noktalarında aynı anda mı gerçekleşecek?
C: Hayır.

S: (L) O halde, zamanda herhangi belirli bir noktayı ele aldığımızda, belirli veya seçilmiş birleşme noktalarında meydana geliyor?
C: Yakın.

S: (L) Peki boyut sınırlarının coğrafi noktalarla bir ilişkisi var mı?
C: Boyut sınırları dalgalar üzerinde ilerler.

S: (L) Peki bu dalgalar nereden geliyor?
C: Sürekli bir döngüdeler.

S: (L) Peki dünya mı ona doğru ilerliyor yoksa o mu dünyaya doğru geliyor?
C: İkisinden biri.

S: (F) Dünya üzerinde yaşayan varlıkların mevcut olmasının, bu buluşma veya birleşmeyle bir ilgisi var mı?
C: Evet. Çünkü gelişiminizde kritik bir kavşaktasınız.

S: (L) İlk celsede verdiğiniz kehanetlerin hala geçerli ve yaklaşmakta olup olmadıklarını öğrenmek istiyorum.
C: Gelişiyorlar.

S: (L) Yani yakında meydana gelecekleri noktaya doğru mu gelişiyorlar?
C: Akışkan.

S: (L) Yani bazıları gerçekleşmeyebilir mi?
C: Evet.

S: (L) Peki bu gece verdiğiniz kehanetler de değişime tabii mi?
C: Belki.

S: (L) Yoksa daha mı somutlar?
C: Açık.

S: (L) Gezici Yolcular olarak da bilinen 6'ncı yoğunluk Oryonlar, bizi genetik mühendislikle yarattığı veya buraya koyduğu söylenenler mi?
C: Yakın. Onlar da dalga üzerindeler.

S: (L) Bu dalganın üzerinde ilerleyen gruplar... Dalga üzerinde olmak, Gezici Yolcular'ın tanımının bir parçası mı?
C: Evet.

S: (L) Dalga üzerinde olmayı seviyorlar mı?
C: Dünya üzerinde olmak sizin için "eğlence" mi?

S: (L) Dünya üzerinde yaşıyor olmayı çok seviyorum ama acı ve ağrı çekmeyi sevmiyorum ve insanların insanlara karşı zulüm işlemesini veya insanların acı çektiğini görmeyi sevmiyorum.
C: Dünya üzerinde eğlence için mi yaşıyorsunuz?

S: (L) Dünya üzerinde eğlence için yaşıyor olmayı isterdim ama epeyce süredir içten gülemiyorum. Herşeyin daha güzel olduğu bir gezegende yaşamak isterdim...
C: Yanlış anladın.

S: (L) Söylediğiniz şeyi anlıyorum. Orada yaşıyorlar çünkü yaşadıkları yer orası.
C: Evet.

S: (F) Diğer bir deyişle Dünya üzerinde yaşamayı seçtin, çünkü buraya bir bilet aldın, öyle mi? (L) Evet, öyle görünüyor. İsa ya da Kutsal Ruh tarafından kanallandığı iddia edilen "Mucizeler Kursu" (Course in Miracles) hakkında birşeyler öğrenmek istiyorum. Bu iddia doğru mu?
C: Hayır.

S: (L) Hangi kaynaktan kanallandı?
C: Çeşitli kaynaklar.

S: (L) Peki bunlar iyi adamlar mı?
C: Bazıları.
S: (L) Kişiyi hipnotik olarak geleceğe ilerletip doğru yanıtlar almak mümkün mü?
C: Evet.

S: (L) "Geleceğe Ait Kitle Rüyaları" kitabında tanımlanan dört senaryo var, bu senaryoların hepsi genel olarak doğru mu?
C: Olası gelecekler.

S: (L) Yani bir insan geleceğe ilerletildiğinde gördüğü şey ille de gerçek gelecek değil de olası...
C: Kanalın kalitesine bağlı.

S: (L) Yani bazı insanlar hipnotik olarak geleceğe ilerletilip gerçekten doğru bilgiler verebilir?
C: Evet.

S: (L) Büyük bilimadamı, araştırmacı ve yazar Jacques Valle'nin ardında kim veya hangi enerji var? Bazen asıl noktayı kaçırıyor gibi görünüyor, bazen de olan biteni tek bilen oymuş gibi görünüyor.
C: İyi biri, niyetleri saf ve iyi.

S: (L) İsa'nın görünüşü nasıldı? Boyu ne kadardı?
C: 1.75 m.

S: (L) Gözleri ne renkti?
C: Mavi

S: (L) Saçları?
C: Kızıla kaçan sarı.

S: (L) Ten rengi?
C: Açık.

S: (L) Kilosu?
C: 73 kg.

S: (L) Kaslı mıydı?
C: Ortalama.

S: (L) Bizim yakışıklı diyeceğimiz biri miydi?
C: Açık.

S: (L) F___ ve benim tanıdığımız kişiler arasında yüz olarak ona benzeyen biri var mı?
C: Belki.

S: (L) Bir isim verebilir misiniz?
C: Tarıyoruz...

S: (L) Pekala, mesleği neydi?
C: Marangoz.

S: (L) Kendi evi var mıydı?

C: Hayır.

S: (L) Vaftizci John gerçekten kellesini kaybetti mi?
C: Hayır.

S: (L) 4'üncü yoğunluğa geçişten sonraki yeni varoluş seviyesi, "Dokuz Kehanet" (Celestine Prophecy) kitabında tanımlandığı gibi birşey mi olacak?
C: Yakın.

S: (L) Karbon 14 tarihleme sistemi yeterince doğru mu ve eğer değilse temel zayıflığı nedir?
C: Belirli bir seviyede.

S: (L) Temel zayıflığı nedir?
C: "Zaman" yok.

S: (L) Dünyada boyut sınır geçişi en son ne zaman gerçekleşti?
C: Sizin ölçümünüze göre 309.000 yıl önce.

S: (L) Enerji bakımından bu dalganın içeriği nedir?
C: His.

S: (L) Bu dalga bir his mi? Bir duygu dalgası mı?

C: Hiperkinetik duyumsayış.

S: (L) Bu ne anlama geliyor?
C: Herşey.

S: (L) Anlamıyoruz.
C: Bu bağlantı için fazla karmaşık.

S: (L) Tamam. Bu dalga dünyayla kaç kez etkileşime girdi?
C: Sonsuz sayıda.

S: (L) Turin Kefeni İsa'nın vücuduna gerçekten geçirildi mi?
C: Hayır.

S: (L) Çarmıha gerilen birinin bedenine örtüldü mü?
C: Hayır.

S: (L) Peki o kefenin hikayesi nedir?
C: Romalı bir işçinin bedenine sarıldı.

S: (L) Daha önce boyut sınırlarındaki elektromanyetik enerji akış deliklerinden bahsetmiştik ve bu bağlamda benim düşündüğüm şey, bu deneye maruz bırakılan kişilerin ciddi bir tehlike altında oldukları şeklinde, bu olabilir mi?
C: Evet.

S: (L) İnsanları bu elektromanyetik alanlara maruz bırakmanın ne gibi sonuçları olabilir?
C: Beden işlevlerinin son ermesi.

S: (L) Yani bu onları öldürebilir?
C: Evet.

S: (L) Aynı zamanda boyutlar arasındaki kapıların açılmasıyla içeri başka şeylerin de girmesine neden olabilir mi?
C: Evet.

S: (L) Bu yöntem nedeniyle yapışık ruh benzeri etkiler meydana gelebilir mi?
C: Evet.

S: (L) Yine bu yöntemle dünyadışılar tarafından daha fazla oranda programlanmaları söz konusu olabilir mi?
C: Evet.

S: (L) Bu konuda söylemek istediğiniz başka birşey var mı?
C: Aklınızı her zaman açık tutun.

S: (L) Bu tür bir deneyin kişi üzerinde ciddi psikolojik etkileri olabilir, değil mi?
C: Olabilir.

S: (L) Kaçırılan ile kaçıran arasında sürekli bir bağlantının kurulmasında hangi yöntem veya teknikler kullanılıyor? Bu psişik bir bağlantı mı?
C: Yakın.

S: (L) Bu temasın oluşturulmasında teknolojiden yararlanılıyor mu?
C: Kısmen.

S: (L) Dünyadışı bir varlığın, gözlerini kaçırılan kişinin gözlerine dikerek onu kontrol etmeye başlaması ve kaçırılanın kendini sevgi dolu ve uyum içinde hissederek iyi bir deneyim yaşamakta olduğunu düşünmesi ile alakalı pek çok olay var. Bu "bakışın" amacı nedir?
C: Hipnotik.

S: (L) Aynı zamanda bir bağlantı mı oluşturuyor?
C: Evet.


S: (L) Bu gayet netti! İncil'de put benzeri oyma heykeller yapılmaması şeklindeki emir hakkındaki yorumunuz nedir? Bu emir neden verildi?
C: Çok sayıda kaynak tarafından kontrol edilmeyi önlemek için.

S: (L) Bu tür heykellerin yapılmaması, çok sayıda kaynak tarafından kontrol edilmeyi nasıl önleyecekti?
C: Aldatılış.

S: (L) Peki bu tür heykellerin yapılmaması emrini kim verdi?
C: Merkez.

S: (L) "Merkez" nedir?
C: 7'inci seviye.
S: (L) 4'üncü yoğunluk BH'leri 3'üncü yoğunluk enerjisiyle mi besleniyor?
C: Hayır.


S: (L) Nostradamus bilgilerini Akaşik kayıtlardan mı alıyordu?
C: Evet.

S: (L) Yani Nostradamus'un dörtlükleri eğer doğru yorumlanırsa geçerli olabilir?
C: Önemli olan yorumlayış.

S: (L) Eğer Nostradamus'un dörtlükleriyle ilgili bir dizi celse yaparsak bize yorumlamada yardım eder misiniz?
C: Evet.

S: (L) Bu bizim için değerli bir proje olur mu?
C: Size bağlı.

S: (L) Oryonlar olarak tanımladığınız 6'ncı yoğunluk KH varlıkları insanoğlunu genetik olarak tasarlayan veya yaratan varlıklar, öyle mi?
C: Hayır.

S: (L) Yaratılıştan sonra bizi ilk değiştirenler mi?
C: Yakın.

S: (L) Yani hem BH ve hem de KH yönelimli Gezici Yolcular var?
C: Gezici Yolcular "gezgin."

S: (L) Peki "gezgin" nedir?
C: Gezici Yolcu.

S: (L) Ra Bilgileri'ne göre Gezginler kavramı bize yardım etmek için 3'üncü yoğunluğa dönmeyi seçen 4'üncü veya 5'inci yoğunluk varlıkları oluyor. Aynı gezginlerden mi bahsediyoruz?
C: 5'inci veya 6'ıncı yoğunluk.
S: (L) Dünya'daki tüm Teozofistler için sormak istiyorum, Helena Blavatsky tarafından yazılan "Isis Unveiled" kitabındaki bilgilerin kaynağı neydi? (Ç.N.: Kitap adı, "İsis Perdesi Aralandı" gibi bir anlamda sanırım.)
C: KH ve BH Oryonlar. 6'ncı yoğunluk.


S: (L) Yani kitaptaki bilgiler her iki taraftandı? Hangi bilginin hangi tarafa ait olduğunu çıkarmak da okuyucuya kalıyor yani?
C: İyi fikir.
S: (L) Boyut perdelerinden bahsederken, aynı yoğunluk içindeki bölümlerden mi bahsediyoruz?
C: Belki.

S: (L) Boyut perdeleri aynı yoğunluk seviyesindeki boyutları birbirinden ayırıyor olabilir mi?
C: Evet.

S: (L) Peki boyut perdeleri yoğunluk seviyeleri arasında da olabilir mi?
C: Evet.

S: (L) Yani boyut perdesi, bir değişikliğin gerçekleştiği bir noktayı ifade ediyor.... Bu değişime neden olan şey nedir?
C: Doğa.

S: (L) Tasarımı açısından düşünürsek bu değişikliğin tanımı nedir?
C: Deneyim.

S: (L) Bu, atomlar veya kuantum fiziğiyle veya atomların hareketleriyle ilişkili mi?
C: Evet.


S: (L) Tamam. Bir atom 3'üncü yoğunlukta. Bu atomu 4'üncü yoğunluktaki bir atomdan ayırt eden şey nedir?
C: Gerçeklik.

S: (L) Bir boyutu başka bir boyuttan ayırt eden şey nedir?
C: Varsayım. (Assumption)

S: (L) Varsayımı belirleyen şey nedir?
C: Deneyim.

S: (L) Bizim varsayımımıza göre atomlar katı maddeyi oluşturacak şekilde birleşiyorlar.
C: Varolan herşey sadece bir derstir.

S: (L) Tamam, bize doğru gelen dalga, bize varsayımlarımızı değiştirecek bir deneyim mi yaşatacak?
C: Madde 22: Bir yarısı şu ki; dalgayı pozitif şekilde deneyimlemek için varsayımlarınızı değiştirmeniz gerekiyor. (Ç.N.: "Madde-22", Joseph Heller'in "Catch-22" orijinal adlı romanına atıf.)

S: (L) Peki bu dalga mutlak anlamda neden oluşuyor?
C: Boyut sınırı.

S: (L) Bu boyut sınırı, bir gerçeklik ile başka bir gerçeklik arasındaki sınır mı?
C: Evet.

S: (L) Yani bir boyut perdesi.
C: Evet.

S: (L) Yani Dünya bir boyut perdesinden geçecek, öyle mi?
C: Ya da "bir" Dünya. Herşey yalnızca bir derstir ve tekrarlıyoruz, bundan fazlası değildir.

S: (L) Benim deneyimlerime göre dersler genelde acı verici oluyor. Bu boyut sınırı geçişi veya bu birleşme deneyimi bizim 3'üncü yoğunlukta acı verici olarak tanımladığımız bir şekilde mi gerçekleşecek?
C: Bekle ve gör.

S: (L) Boyut sınırı 3'üncü yoğunluk mu?
C: Daha önce yanıtlandı; dur ve düşün.
S: (L) Dalga veya boyut perdesi hakkında söylemek istediğiniz başka birşey var mı?
C: Hayır, şimdi değil. Şimdilik yeterince aldınız. İyi geceler.


 9 Aralık 1994 F___ ve Laura

S: (L) Loto sayılarını alabilmemiz için yerine getirmemiz gereken herhangi birşey var mı? Yapmamız, olmamız, düşünmemiz veya söylememiz gereken birşey?
C: Tamamen saf niyet; yani açık.

S: (L) Tamamen açıklık mı?
C: Beklentisizlik.

S: (L) Bu tür bir ilgi istediğimizdeki beklentilerimiz kanalı zayıflatıyor mu?
C: Evet.

S: (L) Bunu elde edip etmemeyi umursamamamız gerekiyor yani?
C: "Mutluyum ve şanslıyım" davranışı işe yarıyor. Daha önce senin de olduğun gibi.

S: (L) Yani endişeli, gergin, beklentili olduğumuzda ve belirli bir fikre saplandığımızda akışı zorlaştırıyoruz öyle mi?
C: Evet.


10 Aralık 1994 F___, Laura, T___ ve J___

S: (L) Adın nedir?
C: Rodann.
S: (L) T___ ve J___ için tekrar sormak istiyorum, önceki gece hipnotik regresyon sırasında D___ M___'nin gördüğü varlıklar kimdi?
C: Onun diğer benlikleri.

S: (L) Bu varlıklar, bizim şu anda üzerinde bulunduğumuz dünyadaki fiziksel varlıklar mı?
C: Hayır.

S: (L) Yani bunlar başka gerçeklik denen bir yerde mi oldu?
C: Olmaya devam ediyor.

S: (L) Yani D___ başka bir gerçeklikte küçük çocukları yiyen bir peygamber devesi mi?
C: Sen de öyle. Diğer herkes de.

S: (L) Bunlar onun varlığı mı?
C: Diğer benlikleri.

S: (L) Bunların, bizim dünyaya boyut sınırı geçişinin bir parçası olarak gelmemizle bir ilişkisi var mı?
C: Evet.

S: (L) Hepimiz bu diğer benliklerimizle yüzleşmek zorunda kalacak mıyız?
C: Evet.

S: (L) Şu anda tüm boyutlarda başka şeyler yapan parçalarımız mı var?
C: Evet.

S: (L) Peki boyut sınırı geçişi bunu nasıl etkileyecek?
C: Birleşecek.

S: (L) Varlığımızın bu yönlerini ortaya çıkarmak ve bunlarla yüzleşmek için çok sayıda hipnoz celsesi mi yapmamız gerekiyor?
C: İstemeseniz de olacak. Termonükleer bir patlama gibi olacak. Mesaj geliyor: Rotayı görün. Oryon, Pleyades, Arkturas, Kasyopya; Dünya'ya uzaklıklarını kontrol edin; bunu ilerleterek, dalganın dünyaya uzaklığını kendi zaman-mekan ölçülerinizle belirleyin. Kanallanan mesajları karşılaştırın; tarih ve yerleri kontrol edin. Neredeysek oyuz. (Ç.N.: Pleyades-->Pleiades)

S: (L) Neredeysek oyuz derken neyi kastediyorsunuz?
C: Zaman ve uzaklıkları karşılaştırın.

S: (L) Bu karşılaştırmaları yapmak için hangi kitabı kullanmamız gerekir?
C: Herhangi bir yıldız haritası ve Marciniak, Arkturas Kanalı, Oryon Literatürü ve Biz. Dalganın tepesinden konuşuyoruz, peki şu anda neredeyiz?

S: (L) Bu bir bilmece mi?
C: Dalganın tepesinden iletişim kuruyoruz.

S: (L) Dalganın tepesinden mi konuşuyorsunuz? (T) Dalganın üzerinde misiniz?
C: Evet.

S: (L) Diğer bir celsede 6 bin mil uzaklıkta olduğunuzu söylemiştiniz?
C: Aktarım penceresi.

S: (L) Tüm bu söylediklerinizi bizim anlayabileceğimiz bir şekilde açıklayacağınızı umut ediyoruz...
C: Gayet açık.
S: (L) Bunları anlamamız için biz zavallı 2-sarmal DNA'lılara yardımcı olabilir misiniz?
C: Kasyopya ne kadar uzaklıkta?

S: (L) Kesin mesafelere mi ihtiyacımız var?
C: Genel olarak da olabilir.

S: (L) Yani eğer genel mesafeyi bulursak... Peki bu yıldız kümelerinin her biri dalganın genel bir alanını mı temsil ediyor?
C: Her biri mekan-zamandaki noktaları temsil ediyor. Mesafelerle birlikte kanal mesajlarının yayınlanma tarihlerini karşılaştırın, böylece hızı ve varış zamanını hesaplayabilirsiniz.

S: (L) Anladım! Yani diyorsunuz ki siz Arkturuslularsınız, Pleyadeslilersiniz ve şimdi de Kasyopyalılarsınız çünkü neredeyseniz osunuz! Ve dalgayla birlikte ilerliyorsunuz. Bu dalga tüm bu takımyıldızları birleştiren düz bir çizgi şeklinde mi ilerliyor?
C: Dairesel bir rotada.
S: (L) Yani spiral gibi mi?
C: Evet.

S: (L) Yani bir yıldız haritası alıp rotayı çizebiliriz, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Oryon'dan konuştuğumuzda Oryonlarız. Pleyades'ten konuştuğumuza Pleyadesleriz ve bunun gibi. Yani belirttiğiniz tüm bu kanal kitapları aynı kaynaktan farklı kanallar yoluyla geliyor.
C: Evet. Size dalganın tepe noktasının yerini söyledik. Neredeysek oralıyız ve o şekilde konuşuyoruz. Anladınız mı?

S: (L) Siz dalganın tepesi mısınız?
C: Biz Marciniak'ın Pleyadeslileriyiz. Neredeysek oyuz.

S: (T) Yani aslında Kasyopya Takımyıldızı'nda yaşayan Kasyopyalılar değilsiniz?
C: Biz Gezici Yolcularız.

S: (T) Yani dalga dünyaya ulaştığında dünyadaki başka biriyle iletişime geçip kendinizi "dünyalı" olarak mı tanıtacaksınız?
C: Dalga dünyaya ulaştığında sizinle birleşeceğiz.

S: (L) Oryon'dayken Oryonlarla birleştiniz mi?
C: Boyut sınır geçişine uygun frekansta değiller.

S: (L) Peki dalga Oryon bölümünde ne etki yaptı?
C: Hiç. Zaten 4'üncü yoğunluk.

S: (L) Dalga nereden çıktı?
C: Bir yerden çıkmadı.

S: (L) Evrende sürekli bir döngüde mi?
C: Yakın.

S: (T) 6'ncı yoğunlukta bu dalganın tepesinde ilerliyorsunuz, doğru mu?
C: Evet. Biz 6'ncı yoğunluktaki siziz.

S: (T) Biz misiniz? Yani T___, Laura, J___ ve F___ mi?
C: Evet.

S: (L) Üst yoğunluklara uzanan diğer benliklerimiz misiniz?
C: Uzay-zamanda mevcut bulunduğunuz yere göre biz gelecekteki siziz.

S: (T) Biz sizin kaderiniz miyiz?
C: Ve tersi.

S: (L) Herhangi bir şekilde o garip peygamber devesi varlıklarından biri olma ihtimaliniz yok değil mi?
C: Evet ve hayır.

S: (T) Yani bizim diğer parçalarımızsınız, öyle mi? Siz, biz, Kertenkeleler, karıncalar, Griler, ağaçlar...
C: Biz sizin bütüncül benliğiniziz; 6'ncı yoğunluktayız.

S: (T) Yani siz bizim olmaya çalıştığımız şeysiniz öyle mi? Yani bizsiniz?
C: Evet.

S: (T) O halde 4'üncü yoğunluğa geçiş sırasında siz bütüncül benliklerimizle birleştiğimizde bir süre için sizi de göreceğiz, öyle mi?
C: Bütüncül benliklerle birleşme geçici olacak.

S: (L) Ama 4'üncü yoğunluğa geçince...
C: Daha yakın olacaksınız.

S: (L) Biz, bu odadakiler, diğerlerinden daha mı yakın olacağız?
C: Hayır, genel olarak tanımladık.

S: (L) S___ hipnoz altındayken, bir dalga üzerinde buraya gelen bir uzay gemisi filosu gördüğünü anlatmıştı ve bunu son derece olumsuz birşey olarak tanımlıyordu. Bu dalganın korkutucu, saldırı tarzında birşey olduğunu hissediyordu. Algıladığı şey siz ve dalganız mıydı?
C: Dalga bir taşıma aracı gibi.

S: (L) Bu araçta başkaları da mı var?
C: Evet.

S: (L) Bize istila etmeye mi geliyorsunuz?
C: Hayır, birleşmeye.

S: (L) Bizi istila etmek niyetiyle gelenler de var mı?
C: Evet.

S: (L) Peki bizimle birleştiğinizde, kendimizi savunma direncimizi arttıracak mısınız?
C: Dalga "kalabalık."

S: (T) Yani, tüm evrende dünyadan bir parça isteyen herkes bu dalganın üstünde, öyle mi?
C: Boyut sınırı geçişinde.

S: (L) O zaman onları yolumuzdan uzaklaştıracak birkaç hızlı soru sorayım. Tabii eğer bize söyleyecek... Yani bu konuda bilmeye ihtiyaç duyduğumuz pek çok bilgi verdiniz bu kanal yoluyla ve...
C: Öyle mi?

S: (L) Sanırım bu konuda henüz bilmemiz gereken herşeyi bilmediğimizi söylüyorlar. Tamam buna daha sonra tekrar döneriz.
C: Sorular sorabilirsiniz.

S: (L) Tamam tarzımızı değiştirmek istemem. (T) Dalga epeyce kalabalıkmış. Pekala, "Kozmik Farkındalık" (Cosmic Awareness) isimli bir grup bir email ile bana bir parça transkriptlerini göndermiş...
C: Dezinformatzia.

S: (T) Mizah duygusuna sahip 6'ncı yoğunluk varlıklarını severim. (L) Bu kaynakta söylendiği gibi 51'inci bölgedeki üs Kirtland'a taşındı mı?
C: Hayır.


S: (T) 51'inci bölgede bir üs var mı?
C: Evet. Kirtland'da yeni bir tane yapıldı.

S: (L) 51'inci bölgedeki üs, bizim ordumuzla dünyadışıların birlikte çalıştıkları yer mi?
C: Grilerin bir aracını oraya aldılar, ama orada insan ve dünyadışı personel birlikte çalışmıyor.

S: (T) Bu aracı bir şekilde ele mi geçirdiler?
C: Kazadan sonra aldılar.
S: (T) Herhangi bir dünyadışı varlık devlete böyle bir araç verdi mi?
C: Hayır.

S: (L) Deneyimlediğimiz DNA değişimleri, pek çok nesil sonra bu değişimler etkinleşecek şekilde bize programlanmış mıydı?
C: Yakın.
S: (L) J. Z. Knight'ın Ramtha'yı kanalladığı iddia edilior. Ramtha kimdi?
C: Başlangıçtaki kaynak geçerliydi.

S: (L) Peki değişti mi?
C: Hırs.

S: (T) Yani J. Z. Knight sahte bir kanallama yaptı?
C: Evet.

S: (L) Dün gece söylediğiniz birşeyi sormak istiyorum; kasedi henüz yazıya dökmedim ama 4'üncü yoğunluk adayı diye bir deyim kullandınız. Bunu daha önce kullandığınızı duymamıştım. 4'üncü yoğunluk adayı nedir?
C: Kendini açıklıyor.

S: (L) Bir kişi nasıl 4'üncü yoğunluk adayı olur?
C: Doğal gelişim.

S: (L) Dünyadaki herkes 4'üncü yoğunluk adayı mı?
C: Hayır.

S: (L) Kaç kişi var?
C: Açık.

S: (L) Şu anda aday olmayan bir insan bir gece içinde aday olabilir mi?
C: Evet.

S: (L) DNA'larımızda kaç sarmal var?
C: T___; 4, F___;4, J___;3, Laura;3.

S: (L) Aman tanrım... Bunun cinsiyetle bir ilgisi var mı?
C: Hayır.

S: (L) Yani F___ ve T___'nin Jan ve benden daha zeki olduğunu mu söylüyorsunuz?
C: Şu anda 4'üncü, 5'inci ve 6'ncınız gelişiyor.

S: (T) Eğer 3'üncü yoğunluktaki uzmanlar şu anda DNA'mızı inceleseler bunu görebilirler miydi?
C: Çöp DNA derlerdi.

S: (T) Gene de daha önce olmayan birşeyleri fark ederler miydi?
C: Belki.

S: (F) Sıradan bir DNA'yla karşılaştırmaları gerekir. (L) Atlantis ve Lemurya dünyanın en eski medeniyetleri mi?
C: Hayır.

S: (L) Atlantis ve Lemurya'dan önce de gelişmiş medeniyetler var mıydı?
C: Pek çok.

S: (L) Şu anda Antartika olarak isimlendirdiğimiz bölgede eski bir gelişmiş medeniyet var mıydı?
C: Evet.

S: (L) Bu medeniyetin adı neydi?
C: Gor.

S: (L) Gor'da ne tür bireyler yaşıyordu?
C: 5 buçuk metre boyunda.

S: (L) Peki hümanoitler miydi, bize benziyorlar mıydı?
C: Yakın.

S: (L) Bizim gibi erkek ve dişi miydiler?
C: Evet.

S: (L) Uzay yolculuğu yetenekleri var mıydı?
C: Öyle bir ilgileri yoktu.

S: (L) Onların medeniyetinin herhangi bir kalıntısı var mı?
C: Evet.

S: (L) Sadece Antartika'da mı yaşıyorlardı?
C: Hayır.

S: (L) Tüm dünyada mı yaşıyorlardı?
C: Yakın.

S: (L) Florida'da herhangi bir kalıntıları var mı?
C: Hayır.

S: (L) Kalıntıları nerede bulunabilir?
C: Güney Amerika.

S: (L) Güney Amerika'nın neresinde?
C: Amazon. Eski Amazon efsaneleri.

S: (L) Bilimadamlarımız bunu biliyorlar mı?
C: Evet.

S: (L) Atlantis ve Lemurya'nın kalıntıları mevcut mu?
C: Evet.

S: (L) Bilimadamları bunu da biliyor mu?
C: Evet.

S: (L) Bu bilgileri kasıtlı olarak mı bizden saklıyorlar?
C: Evet.

S: (L) Bize söyleme gibi bir niyetleri var mı?
C: Hayır.

S: (L) Ellerinde bu kalıntılardan var mı?
C: Evet.

S: (L) T___ G___'nin, kanserden kurtulmak için yapabileceği birşey olup olmadığını öğrenmek istiyorum.
C: Pozitif zihinsel tutum.
S: (L) Orgazm anında ruhsal olarak ne oluyor?
C: Kimin için?

S: (L) Herhangi biri için. Genel anlamda. Cinsel zirveyi deneyimlediği sırada bir insana psişik olarak birşey oluyor mu?
C: Açık.

S: (L) Her birey için farklı mı?
C: Yakın.

S: (L) Erkekler ve kadınlar için farklı mı?
C: Genellikle.

S: (L) Bunu sormamın nedeni şu; psişik güçle algılama üzerinde bazı çalışmalar yapan Wayne Cook isimli bir adam, cinsel zirveden sonra insan bedeninin ölü bir bedenle psişik olarak aynı nitelikte algılandığını bulmuş. Bunun nedeni nedir? (T) Enerjinin boşalması.
C: Evet.

S: (L) Peki enerji nereye boşalıyor?
C: Etere.

S: (L) Enerji diğer partnere gidiyor mu?
C: Belki.

S: (L) Bu faaliyet sırasında Kertenkele veya diğer varlıkların etrafta dolaşarak bu enerjiyi almaları mümkün mü?
C: Evet.

S: (L) Genel anlamda bu çok sık oluyor mu?
C: Evet.

S: (L) Toplumumuzda seksin bu kadar teşvik edilmesinin ve bu derece yaygınlaştırılmasının sebeplerinden biri de bu mu?
C: Evet, evet, evet.

S: (T) O kadar iyi miydik? (L) T___ ! Pekala, Otto Muck, Atlantis'in son yıkımının MÖ 5 Haziran 8498'de meydana geldiği sonucuna ulaştı. Bu tespit çok yakın mı?
C: Yakın.

S: (L) Mayalara ne oldu?
C: Kertenkele varlıkları tarafından 4'üncü yoğunluğa götürüldüler. "Kertişland"

S: (L) Orada onlarla ne yaptılar?
C: Pek çok olasılık.

S: (L) Bu olasılıklar arasında akşam yemeği olmak da var mı? Özür dilerim buna engel olamadım.
C: Belki.

S: (L) Atlantis ana adasının büyüklüğü ne kadardı?
C: Yaklaşık 3.500.000 kilometre kare.
 

S: (T) Hem BH'den hem de KH'den söz ediyorsunuz. Ama BH olmamız için öğrenmemiz gerektiğini söylüyorsunuz. Bizim yapmamız gereken şeyle sizin yaptığınız şey arasında neden böyle bir fark var?
C: Bh dengedir çünkü kendinize diğerleri yoluyla hizmet edersiniz.

S: (T) BH olarak KH olduğunuzu söylüyorsunuz. Bu doğru mu?
C: Evet. Zaten yanıtlandı.

S: (T) Yani giden şey dolanıp geri mi geliyor?
C: Evet.

S: (T) BH, KH'nin amacına mı hizmet ediyor?
C: Hayır. BH dengedir. KH dengesizliktir.

S: (T) Eğer KH dengesizlikse BH olma yoluyla nasıl KH olabiliyorsunuz?
C: BH dışa doğru akar ve kök noktası dahil tüm noktalara dokunur, KH ise içe doğru akar ve yalnızca kök noktasına dokunur.

S: (T) Önceki celselerin kayıtlarından okuduğum kadarıyla BH olarak KH olduklarını söylüyorlar. (L) Başkalarına hizmet etme yoluyla kendilerine hizmet ediyorlar. (T) Bunu mu kastediyorlar? (L) Evet. (T) Bizim yapmamız gereken şey de bu mu? Yani diğerlerine hizmet ederek kendimize hizmet etmek? Evet! Çünkü giden dolanıp geri geliyor. Diğerlerine hizmet edersen sen de hizmet görüyorsun. (F) Çünkü kendine hizmet edersen, aynı şekilde kendine hizmet eden sonsuz sayıda başka birey de olabilir. (T) Yani enerji alışverişi olmaz, grup sinerjisi olmaz. (F) Herşey içe doğru hareket eder. (T) Paylaşım yok, gelişim yok, hiçbirşey yok. (F) Bağlantı kurma yok. (T) Evet, öğrenme yok. (L) KH bakımından, tabii alakalı olabilir de olmayabilir de ama, Kara Deliğin özelliğini söyleyebilir misiniz?
C: Büyük ölçekli KH.

S: (L) Yani bir varlık öylesine yüksek bir kendine hizmet seviyesine çıkıyor ki, resmen kendi içine doğru patlıyor, öyle mi?
C: Yakın bir benzetme.

S: (T) Yoksa bütün bir KH medeniyeti mi?
C: Hayır.

S: (L) Belki de bir medeniyet bunu yapamaz çünkü medeniyet birlikte çalışmayı ima ediyor. Tek bir varlık olması gerekir.
C: Kara Delikler KH Özgür İrade bilinç yapısının doğal birer yansımasıdır. Dikkat ederseniz Kara delikler, spiral enerji güçlerinin merkezinde bulunurlar, diğer herşey dışarı doğru yayılır.

S: (L) "Spiral" enerji güçleri dediniz, ve dalganın da bir spiral olduğunu söylemiştiniz. Bu dalganın merkezinde de bir kara delik mi var?
C: Hayır.

S: (L) Dışa yayılım gösteren bir dalga mı?
C: Yaratılıştaki herşey budur: yayılan bir dalga.

S: (L) Kara deliğin emdiği enerji nereye gidiyor?
C: Mutlak yokluğa.

S: (L) Peki eğer bir kara delik sürekli içine birşeyler almaya devam ederse sonunda tüm varoluşu emip bitirmesi mümkün olabilir mi?
C: Hayır.

S: (L) Neden?
C: Evren herşeyi kapsar. Kara delikler ise tüm KH enerjilerinin son durağıdır.

S: (F) Yani bu, biz veya KH olarak tanımlanan herhangi birinin, o yolda kalmaya devam etmesi durumunda en sonunda varacağı yerin bir Kara Delik olacağı anlamına mı geliyor?
C: Yakın.

S: (L) Çok hoş. Peki "mutlak yokluğa" giden enerjiye ne oluyor?
C: Mutlak yokluk, mutlak varlığı dengeliyor. Mutlak varlığın ne olduğunu tahmin edin.

S: (L) Bir tür dengeleyici güç mü?
C: "Tanrı."

S: (T) Pleiades Öğretileri'nde bahsedildiği şekliyle Baş Yaratıcı'dan mı bahsediyoruz?
C: Evet, Baş Yaratıcı.

S: (T) Baş Yaratıcı ile "Tanrı" arasındaki fark nedir?
C: Yok. Varolduğunuz sürece Baş Yaratıcı'nın bir parçasısınız.

S: (L) O halde Kara Deliklere giden şey Baş Yaratıcı'nın bir parçası olmuyor?
C: Doğru.

S: (L) Baş Yaratıcı kendisinin bir parçasını nasıl kaybedilir?
C: Baş Yaratıcı birşey "kaybetmez."

S: (L) Peki var iken Kara Deliğe gittiği için yok olan şeyler?
C: Yansıma olarak 1'inci seviyede tekrar üretilir.

S: (L) Yani Kara Deliğe giden enerji diğer taraftan çıkıyor mu?
C: Hayır.

S: (L) Primal atom gibi birşey mi oluyor?
C: Hayır.

S: (T) Tekrar döngüye mi giriyor?
C: Hayır. Yok olanın yerine yansıma olarak primal atomlar üretiliyor.

S: (T) Pozitif veya negatif enerji ürettiğimizde, diğer seviyelerde bu enerjiyle beslenen varlıklar var, bu doğru mu?
C: Evet.

S: (T) Tamam, ve Kertişlerin negatif enerjiyle beslendiklerini söylemiştiniz?
C: Evet.

S: (T) Peki pozitif enerjiyle kim besleniyor?
C: Siz.

S: (T) Pozitif enerjiyle nasıl besleniyoruz?
C: Bir'le yani 7'nci seviyeyle birliğe doğru ilerliyorsunuz.

S: (L) Diğer bir deyişle başka birine yakıt sağlamak yerine kendi yakıtını üretiyorsun. (T) Siz 6'ncı seviyedesiniz, siz neyle besleniyorsunuz?
C: Yanlış kavram. Biz diğerlerine veriyoruz ve diğer BH'lerden alıyoruz. Birbirimizi besliyoruz.

S: (T) Yani birbirinizi besleyerek ilerliyorsunuz ama KH yolundakiler birbirlerini beslemiyorlar ve bu yüzden başkalarıyla beslenmeleri gerekiyor. (T) Şu anda bizimle konuşuyorsunuz. Bu BH mi?
C:Evet.

S: (T) Kanal için de enerji sağlıyoruz, size de enerji veriyor muyuz?
C: Hayır.

S: (T) Programın gerisinde kalıyorsun T___. (L) Bizden ne istiyorsunuz?
C: Saf BH iken birşey istemeyiz. Geldik çünkü SİZ istediniz. Diğerleriyle paylaşana kadar bu da KH.

S: (L) Yani bu bilgileri paylaşmamız gerekiyor, öyle mi?
C: Size kalmış, bu bir özgür irade seçimi.

S: (L) Bu bigilyi paylaşmamız bizim için risk yaratır mı?
C: Bir seviyede, ama herşeyde bir "risk" vardır.

S: (T) Bir sorum var: bizimle ilgili o şirin küçük sözleri ve deyişleri nereden alıyorsunuz?
C: İnsan realitesine erişim yoluyla.

S: (L) Fate dergilerimden birinde savaş sırasında yaralandığı için saklandığı mağarada devasa bir yapı bulan bir adamın hikayesini okudum. Avrupa'da bir yerlerdeydi. Şu anda o resmi zihnimde canlandırıyorum. Adamın o mağarada bulduğu bu şey neydi?
C: Kertenkele varlıklarınca yapılmış magnezyum duvarı. 309.448 yıl önce yapıldı. Bir üssün parçasıydı. Afetler sırasında gömüldü.

S: (L) Oak Island'da (Meşe Adası) ne gömüldü?
C: Rejeneratör. (Madde Kopyalayıcı)

S: (L) Rejeneratör nedir?
C: Remolekülerizatör.

S: (L) Onu oraya kim koydu?
C: Kertenkele varlıkları.

S: (L) Ne zaman koydular?
C: Yaklaşık 10.000 yıl önce.

S: (L) Ara sıra kullanıyorlar mı?
C: Hayır.

S: (L) Hala çalışıyor mu?
C: Çalışabilir.

S: (T) Remolekülerizatörün amacı nedir? (L) Evet, ne için kullanıyorlar? Partilerde arkadaşlarını eğlendirmek için mi?
C: Madde üretmek için.

S: (L) Fiziksel beden gibi mi?
C: Evet.

S: (L) Yani gidip onun yanında veya içinde duruyorsun ve aynısını üretiyor, öyle mi?
C: Herhangi bir madde.

S: (L) Ambarda bir tane olsa çok iyi olurdu. Onu oradan çıkarmanın herhangi bir yolu var mı?
C: Belki. Bir yolculuk mu düşünüyorsunuz?

S: (L) Hayır, sadece merak ettik. Ne kadar derine gömülü?
C: Derin.

S: (T) Resmini bir hazine avcısı dergisine gönderirdik ve insanlar bununla neler yapabileceklerini hayal ederlerdi. (L) Evet insanlara onun ne olduğunu söylediğimizde hemen etrafına üşüşürlerdi. (T) Evet. Bu bir rejeneratör. "Ne?" Bir rejeneratör. Neyin var senin? Nerede yaşıyorsun? Hiç kopyalanmak istemedin mi? Sen de bir Time Lord olabilirsin! (L) Arkadaşlarınızı şaşırtın, düşmanlarınızı korkutun, bununla bir kadını uzaktan hipnotize edebilirsiniz, işte bununla.... REJENERATÖR! (T) Vau! Şunun Rejeneratörünün boyuna bak! [Büyük kahkahalar]. Teşekkürler.
C: İyi geceler.


17 Aralık 1994 F___, Laura, V___, DM

S: (L) Bu gece kim var?
C: Porsonea.

S: (L) Alkol almamız kötü müydü?
C: Yalnızca aşırı olduğunda.

S: (L) D___'nin siğillerinden kurtulmasına fiziksel olarak yardımcı olmak üzere yapılabilecek herhangi birşey var mı?
C: Olabilir. Zihin ve diyette düzenlemeler yapmaya çalış. Potasyum eksikliğin var. Zihnini buna göre ayarlamalısın.

S: (L) Zihninde ne tür ayarlamalar yapabilir?
C: Strese yönelik önlemler.

S: (L) E___ P___'nin karısının yapması gereken şey de bu mu?
C: Faydası olur ama tedavi değil.

S: (L) Onun için işe yarayacak olan ne var?
C: Kompresler.

S: (L) Ne tür kompresler?
C: Minerallerle zenginleşmiş çamur. Bir bitki uzmanına danışın.
 

S: (L) E___ P___'nin bize benzediklerini söylediği onu kaçıran varlıklar kim?
C: 4'üncü yoğunluk Oryon KH.

S: (V) Ama o onların Pleyadesliler oldukları izlenimini edinmiş. Neden...
C: Herkes yanlış izlenim yaratabilir.

S: (V) 6 ay içinde ailesinden ve dünyadan ayrılarak Pleyades'e gitmeyi planlıyor.
C: Özgür irade.

S: (V) Yani özgür iradesi onu Pleyades'e mi taşıyacak?
C: Sizi bir yerlere taşıyan güç her zaman özgür iradedir.

S: (DM) Bahsettiği Pleyadesli onun babasıymış, bu doğru mu?
C: Hayır.

S: (DM) Yani o bir melez değil, doğru mu?
C: Eğer melez olmayı seçerse, o zaman bu onun seçimi.

S: (L) Yani... (DM) Melez olmak nasıl seçim olabilir?
C: Herhangi bir şey nasıl olabilir?

S: (L) O şekilde algılamasının subjektif bir seçim olduğunu mu söylüyorsunuz? (DM) Babası bir Pleyadesli mi?
C: Hayır.

S: (L) Peki neden öyle düşünüyor? (DM) Yalan mı söylüyor?
C: Söylediğine inanıyor.

S: (DM) Yani söylediği şeyin gerçek olduğuna inanıyor mu?
C: Evet.

S: (L) Peki gerçek mi?
C: Gerçek, ama hangi seviyede? Asıl soru bu.

S: (L) Hangi seviyede? (DM) 5'inci yoğunluk mu?
C: Tamam, öğrenme zamanı... Geçmiş ve gelecek tamamen şimdide!

S: (DM) Yani tüm farklı seviyelerin aynı an içinde mevcut olduğundan bahsediyoruz, değil mi?
C: Bunu zaten biliyorsun D___.

S: (L) Tamam, belirli bir seviyede... (DM) Onun seviyelerinin hepsi şu anda birlikte mi?
C: İçiçe.

S: (DM) Ve o şu anda bu seviyelerdeki deneyimlerini belirli bir yönde odaklıyor, doğru mu?
C: Yeterince yakın.

S: (DM) Yani odaklanma gerçekleştiğinde bu gezegeni terk mi edecek?
C: Eğer bunu seçerse.

S: (DM) Ve seçecek, değil mi?
C: Açık.

S: (L) Beni endişelendiren şey KH varlıklarının onu kaçırmış olması ve sanırım bu iyi değil. (DM) E___ KH mi?
C: Hepiniz hala KH'siniz. Hepiniz BH'ye mezun olmaya doğru ilerliyorsunuz.

S: (F) Hepimiz hala KH miyiz?
C: Evet.

S: (L) E___'nin durumunu hala anlayamadım... (DM) Başkalarına hizmetin neyi kapsadığını açıklar mısınız?
C: Kendiyle hiç ilgilenmemek.

S: (L) Bu gerçekten çok zor. (DM) Mahatma Gandhi gibi birşey olmak anlamına geliyor bu sanırım, doğru mu?
C: Evet, yakın.

S: (DM) O zaman tanıdıklarım arasında bunu başarabilecek olan kimse yok, doğru mu?
C: 4'üncü yoğunlukta herhangi bir tanıdığın var mı?

S: (L) Elbette yok. (DM) Emin değilim. (V) Yani, 3'üncü yoğunluktan 4'üncü yoğunluğa geçtiğimizde kendimize hizmet ihtiyacını yitiriyoruz, öyle mi?
C: Eğer geçerseniz ve seçiminiz o yönde olursa evet.

S: (DM) Bu bir anda olan birşey mi? Hazır olur olmaz, gidiyorsun!
C: Hayır. Boyut sınırı geçişi.

S: (L) Boyut sınır geçişi sırasında geçiş için doğru titreşim frekansında olanlar, İncil'de söylendiği gibi göz açıp kapama süresinde geçişi yapacak. Neredeyse bir an içinde. Hazırlanıyoruz... En azından belirli bir seviyede olman gerekiyor. Herşey dalganın gelişiyle ilişkili.
C: Dalgayla birlikte geliyoruz.

S: (DM) Salı günü evime biri gelecek! (L) E___ konusunda kafam iyice karıştı. Oryonlu KH'lerce kaçırıldığını söylüyorsunuz. Bu kaçırmayı hangi seviyeden varlıklar yapıyor?
C: Devam ediyor.

S: (L) Başka gruplar tarafından da kaçırılıyor mu?
C: Griler.

S: (V) Grilerin çok sıcak, dostane varlıklar olduklarını düşünüyor. (DM) Griler BH mi?
C: Hayır. Sibergenetik.

S: (L) E___'ye Grilerin iyi olduğunu kim söyledi, neden buna ikna oldu?
C: Pek çok kaynak.

S: (L) Arabadayken D___ bana çocukken E___ P___'yle ilgili yaşadığı bir olaydan bahsetti. Çocukken yaşadığı bir olay. Bunu onun psişik yeteneğinin ve iyiliğinin bir kanıtı olarak algılamış. Şimdi bana söyleyebilir misiniz, eğer E___ KH'ler tarafından etki altına alındıysa bu psişik yeteneğe nasıl sahip olabiliyor?
C: Herkesin yeteneği var, önemli olan nasıl kullanıldığı.

S: (L) 4'üncü seviye KH'ler herşeyi kendi planlarına göre hazırlayıp bizi yönetmek ve 4'üncü yoğunlukta bizimle beslenmek istiyorlar. Herkesi kendi düşünüş tarzına ve egemenlikleri altına almak istiyorlar böylece enerjimizi ve özgür irademizi onlar için kullanacağız. (DM) Yani bizim için bir planları var. (F) Bu konun bir bölümü. Belirli bir seviyede başlamış olan ve buraya yaklaşan savaşı hatırlamıyor musunuz? KH mi yoksa BH mi olacağımız bir anlamda buna göre belirlenecek... (L) E___ P___ insanları yanlış yönlere sevk etmek üzere programlandı mı?
C: Hayır.

S: (L) O zaman hiçbir şey anlamadım.
C: Sadece hazır varsayımlarınla değerlendirme yapıyorsun.
S: (L) Ama başka bir celsede E___ P___'nin söylediği pek çok şeyin insanları saptırmaya yönelik dezenformasyon olduğu söylenmişti, bu doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Peki bu dezenformasyonun kaynağı nedir?
C: Oryon KH.

S: (L) Yani kısacası onun "ruhunu almaya" mı çalışıyorlar?
C: Hayır.

S: (L) 4'üncü yoğunlukta onu kendi yönetimleri altına almak amacıyla savaşı kazanmaya mı çalışıyorlar?
C: Ve sizi ve tüm diğerlerini.

S: (L) İşte bu çok güzel...
C: Bunu size daha önce de söyledik, bilgi korur, bilgisizlik tehlike yaratır.

S: (L) Peki bir insan nasıl...
C: Tüm bilgiler iyidir.

S: (L) Peki E___ gibi bir insan kendini böylesine üstün zihin kontrol yetenekleri olan, resmen insanların kafalarına düşünceler yerleştirebilen varlıklara karşı nasıl koruyabilir? Yani herhangi bir insanın bu konuda şansı nedir?
C: E___ sürece katıldı.

S: (L) Yani bir seviyede KH yolunu seçti, burada söylediğiniz şey bu mu?
C: Evet.

S: (L) Ve bu KH yolunun etkisiyle ailesini terk ediyor, doğru mu?
C: Yakın. P___'yi iyi tanıyın.

S: (DM) Ne anlamda?
C: Zihinlerinizi açın. O deneyimliyor, siz tanıklık ediyorsunuz. İzleyin ve görün. Bakın, dinleyin ve öğrenin.

S: (L) Pekala, teşekkür ederiz ve iyi geceler.
C: İyi geceler.
S: (D) Laura almamı istiyor ve bana bunun nedenlerini anlattı. Yaptığım şey ise dinlemek ve bilgi toplamak. Herhalde alırım.
C: Biliyorsun. Yumuşak konuşuyorsun.

S: (D) Siğillerime E vitamini koyduğumda kaşınmalarını önlediğini keşfettim...
C: Potasyum.

S: (D) Evet, muz yiyorum! Antibiyotik yağlar da koyuyorum ve sonra temizlediğimde o da fazla kaşınmayı durduruyor. Potasyumun faydası olduğundan eminim. Muz yemeyi ihmal etmiyorum. (L) Bu iletişimin başlamasından önceki yılda meydana gelen eşzamanlı olaylardan bahsediyorduk ve o olayların kısmen sizin tarafınızdan mı tasarlandığını öğrenmek istiyorum.
C: Açık.
S: (L) Sanırım evren büyük bir laboratuar ve biz de deney fareleriyiz...
C: Hayır, tüm yaratılışta mevcut olan herşey sadece bir derstir, laboratuar yok.

S: (D) Tamam. (L) E___'yi gördüğümüz gün, sanırım geçen cumartesiydi, bize üç gün önce kaçırıldığını söyledi. Bu fiziksel bir kaçırılma mıydı, yoksa bir Sanal Gerçeklik kaçırılması mı?
C: İkincisiydi.

S: (L) Yaşadığını iddia ettiği kaçırılmalardan kaç tanesi sanal gerçeklik türündeydi?
C: Yaklaşık olarak yarı-yarıya.

S: (L) Sanal gerçeklik kaçırılmasında kişinin herhangi bir parçası gerçekten çıkıp başka bir boyuta gidiyor mu?
C: Ruh kopyalaması.

S: (L) Yani ruhun bir kopyası, yani gölgesi gibi birşey ya da belki ruhun holografik bir parçası başka bir boyuta taşınarak birşeyler yaşıyor, bunu mu kastediyorsunuz?
C: Söylediğine yakın.

S: (L) Yani bir kişi bir sanal gerçeklik kaçırılması yaşadığında bu bir seviyede onların yaşadığı gerçek bir deneyim mi?
C: Gerçek.

S: (L) Ama fiziksel bedenleri kaçırılmıyor veya bir yere gitmiyor, öyle mi?
C: Orijinal gitmiyor.

S: (L) İlginç. (D) Bu şey gibi mi... (L) Ruh kopyalanması...
C: Fotokopi makinesini düşünün, benzer bir kavram.

S: (L) Fotokopi mi? E___'nin kaçırılmalarının yarısı bu türde sanal gerçeklik kaçırılması mı?
C: Evet.


S: (L) Diğer yarısı da gerçek fiziksel kaçırılma mı?
C: Evet.

S: (L) Kim tarafından kaçırılıyor? Biliyorum daha önce sormuştuk bunu ama birşeyi açıklığa kavuşturmak istiyorum.
C: Oryon KH varlıkları.

S: (L) Peki onu kaçıranlar kaçıncı yoğunluk seviyesindeler?
C: 4'üncü seviye.

S: (L) Yani 4'üncü seviye Oryon KH grubu E___ P___'yi kaçırıyor. Görünüşleri nasıl?
C: Görünüşlerini değiştiriyorlar.

S: (L) Değiştirince neye benziyorlar? O onları...
C: Kaçırılanın beklentisi neyse ona göre.


S: (L) Bana onların güzel olduklarını söylemişti. (D) Babasının da onlardan biri olduğunu söylüyor. Anladığım kadarıyla fiziksel değil de kalp olarak güzelliği kastediyor... (L) Onları fiziksel olarak güzel algılıyor mu?
C: Subjektif.

S: (L) Görünüşlerini değiştirdiklerini söylüyorsunuz. Değişmeden önceki doğal hallerinde neye benziyorlar?
C: Doğal hal değişken.

S: (D) Robot mular?
C: Bazıları.

S: (L) Robotlar neye benziyor?
C: Griler.


S: (L) Peki diğerleri neye benziyor? (D) 3 buçuk metrelik robotlar mı? (L) Bu soruya cevap vermek istemediklerini hissediyorum.
C: 3'üncü seviye düşünüş tarzı.

S: (L) Üzgünüm. Bunu keşfederek öğrenmemizi istiyorsunuz, öyle mi?
C: Transkriptleri gözden geçirin.
S: (L) 4'üncü yoğunluk KH Oryonların görünümü nasıl? Cevabın ne olduğunu biliyorum... Kertenkeleler mi?
C: Bazıları.

S: (L) Yani E___ P___ Kertişler ve Griler tarafından kaçırılıyor ve kendilerini ona hoş gösteriyorlar, öyle mi?
C: Laura, 3 ve 4 birbirine uymaz.

S: (L) 3'üncü seviye Kertişler var mı?
C: Bunların hepsi 3'üncüyü bazen ziyaret eden 4'üncü seviye varlıkları. 4'üncü yoğunlukta kurallar tamamen farklı, bunu hala anlamadın mı?


28 Aralık 1994 F___, Laura, V___
S: (L) Bu gece kim var?
C: Rollaea.

: (L) Evet mantıklı. Eğer Kertiş olsaydınız ve ben de kim olduğunuzu sorsaydım, beni kandırmak için Kasyopyalı olduğunuzu söylemez miydiniz?
C: Söylemezlerdi.

S: (L) E___ P___'ye Pleyadesli olduklarını söylemiyorlar mı?
C: Kertişler değil.

S: (L) Peki E___ P___'ye kendini Pleyadesliler olarak tanıtanlar kim?
C: Oryon KH.

S: (L) Eğer siz Oryon KH olsaydınız ve size kim olduğunuzu sorsaydık Kasyopyalılar olduğunuzu söylemez miydiniz?
C: Hayır. Pleyadesliler olduğumuzu söylerdik. Popüler olduğu için aldatıcı.

S: (L) Tamam, soruma dönüyorum. Geçmiş celselerin birinde sizden yardım isteyen Yahudilere veya Kızılderililere yardım edemediğinizi ama biz çağırdığımızda bize yardım edebileceğini söylüyorsunuz. Fark nedir?
C: Öyle söylemedik, transkripti hemen şimdi gözden geçir!

S: (L) Hatırladığım şey şu ki, ırkımızın Kertişler tarafından yeryüzünden silinip silinmeyeceğini sormuştum ve siz de "Belki." demiştiniz. Sonra... Gidip transkripti getireyim... Tamam, burada şöyle diyor; "...kaçırılmak istemiyoruz. Bunu durduramaz mıyız?" Siz de demişsiniz ki: "Olası değil, sizden daha fazla güçleri var." Sonra ben şunu sormuşum; "Peki o zaman siz bize neden yardım etmiyorsunuz?" Sizde şöyle cevap vermişsiniz: "Sizin ırkınızın ve onların ırkının doğal ilerleyişine müdahale etmek olurdu. Yahudiler onlara yardım etmemiz için bizi çağırdılar fakat bunu yapamazdık. Ve, sizin ülkenizin yerlileri bizden yardım istediler fakat onları sizin ırkınızdan koruyamazdık; bunu da yapmadık. Bu doğal ilerleyiş, anlıyor musunuz?" Sonra ben şunu sormuşum; "Peki biz bu doğal ilerleyişin bir sonucu olarak silinip gidecek miyiz?" Siz de "Belki." demişsiniz. Pekala, yani bir anlamda sorum özel olarak kaçırılmaları durdurmayla ilgili ve siz de hayır demişsiniz. Bunu durduramayacağınızı, Yahudiler ve Kızılderililere de yardım edemediğinizi çünkü bunun doğal ilerleyişe müdahale olacağını söylemişsiniz. Ama eğer yardımızını istersek bireysel olarak bize yardım edebileceğinizi söylediniz. Fark nedir?
C: Yardımcı olmak için doğal ilerleyişe müdahale edemeyiz. Bilgi korur, bilgisizlik ve ihmal tehlike yaratır. Bilgi kazanmak için kendinize yardım edebilirsiniz ve biz de buna yardım edebiliriz.

S: (V) Yani bize yapabileceğiniz veya yapamayacağınız yardımı hepimiz yanlış değerlendirmişiz, öyle mi? (L) Bu akşam burada tartıştığımız ve hepimizin bilmek istediğinden emin olduğum birkaç şey var. Birincisi şu; Hastanede olan arkadaşımız S___ D___ için bir okuma alabilir miyiz? Sorunun kaynağı nedir ve daha iyi hale gelmesine yardım etmek için ne yapabiliriz veya o ne yapabilir?
C: S___ kendi karmik yolunu seçti. Sorunu çeşitli yerlerden ortaya çıkıyor: kalp, ve kilo sorunu diğer bütün organları etkiliyor.

S: (L) Fiziksel sorunlara neden olan yapışık ruhları var mı?
C: Konu bu değil. Fiziksel yansıma.

S: (L) Diyetini değiştirirse sağlığı düzelir mi?
C: Yalnızca düzelmeyi seçerse düzelir. Müdahale edemeyiz ama her zaman bilinçaltını keşfetmeyi seçebilir. Ama uyarmalıyız; bu çok zor olacaktır.
S: (L) F___ gelmeden önce V___'yle ben fizik ve psikolojiden bahsediyorduk ve kendi deneyim ve araştırmalarımdan şunu anlıyorum ki, bizim tanımladığımız şekliyle duygular fizyolojiyle ve kimyayla ilişkili. Ve düşünceler ile kontrol edilebilirler. Ve eğer duygularımızı değiştirmeyi seçiyorsak, yapmamız gereken tek şey düşünüş şeklimizi değiştirmek. Doğru mu?
C: Kısmen.

S: (V) Söylediğin şey doğru, gayet hoş güzel ama insanların kaçı bunu yapabilir ki? Bunu yapabileceklerine bile inanırlar mı ki? (L) Çok fazla kişi değil. Yüzde ondan az. (V) Peki öyleyse, tanımın...
C: Mesele o değil.

S: (L) Peki mesele nedir?
C: Karma.


S: (L) Karmik olarak taşınan duygular kimyasal yolla fiziksel bedeni etkileyebilir mi?
C: Etkileyebilir.

S: (V) O halde Laura tüm duyguların yalnızca kimysallardan kaynaklandığını söylerken bu tek başına doğru bir ifade olmuyor, değil mi?
C: Evet.

S: (L) Ruhun kendi duyguları mı var?
C: Yakın.

S: (L) Ruh ne tür duygular deneyimliyor?
C: Karmaşık.

S: (L) Örneğin ruh, mutlak bir manada nefreti deneyimleyebilir mi?
C: Aynı halde değil.


S: (L) Peki psikolojiyle ilgilenirken en iyi yaklaşım nedir? İyileşme sağlamak için kişinin varlığının hangi yönüne bakmak gerekir?
C: Bilinçaltı zihni.

S: (V) Psikolojinin duyguları incelediği şeklindeki tanım yeterli ve doğru bir tanım mı?
C: Hayır.
Bilinçaltı, beden içinde de, beden dışında da aynıdır.

S: (V) Bilinçaltı ruhun bir parçası mı?
C: Bir ve aynı.
S: (V) Yüksek benlik denen şey, ruh ve bilinçaltıyla aynı şey mi?
C: Evet.


S: (V) Peki bana psikolojinin gerçek tanımını yapar mısınız?
C: Yarı.

S: (L) Yarıdan kastettiğiniz şey nedir? Yarı nedir?
C: Yarı ruhsallık.
S: (V) Yani açık, öyle mi? (L) "Gerçek" psikolojiyle ilgili soruyu yanıtlamadın. Sadece "yarı" dedin. Gerçek psikoloji nedir? Bilinçaltı zihninin incelenmesi mi?
C: Gerçek psikoloji yalnızca yarım.

S: (L) Peki gerçek psikolojinin tanımı nedir? Söylediğim gibi mi? Yani bilinçaltı zihnin incelenmesi mi?
C: Zihnin fizyolojik temelli incelenmesi.

S: (L) Yani fizyolojinin, hormonların, kan şeker seviyesinin, çeşitli organların durumunun zihin üzerindeki etkileri; bunların düşünce süreçlerini nasıl etkilediği, öyle mi?
C: Yakın.

S: (L) Ve bu tanımın yarısı. Başka ne var?
C: Eksik kısım ruh.
S: (L) Kastettiğin şey, ruhsal psikoloji uygulamasıyla karşılaştırıldığında bu şeylerin birbiriyle ilgisiz olduğu mu?
C: Hayır. Ruhun, sizin bildiğiniz şekliyle psikolojiyle bir ilgisi yoktur.
S:  (L)  Pekala, evrenin sonsuz bir ilüzyon olduğunu söylüyorsunuz; neden gözlerimizi kapattığımızda, ışıkları kapattığımızda bu ilüzyon sona ermiyor?
C: Bu kadar dar ve katı bir şekilde odaklanmaya bir son ver.


S: (V) Yani diğer insanlara yardımcı olma yollarını bulmak için yapmam gereken şey bağımsız çalışma ve meditasyon, öyle mi?
C: Evet.

S: (V) Diğer bir deyişle, eğer olacaksa olacak. Bunu zorlamanın gereği yok ha? Tamam, bunları yayınladığımızda ve insanlar yaptığımız şeyin farkına vardıklarında neyin arayışı içinde olacaklar?
C: Herşeyin.

 

31 Aralık 1994 F___, Laura, T___, J, DM, V ve pek çok diğer kişi... Tablanın başında otururken Yılbaşı Partisi devam
ediyor.

S: (T) V___ neden FBI'ın bilgisayar sisteminde?
C: Hepinizin dosyası tutuluyor.

S: (L) Hepiniz derken ülkedeki herkes mi yoksa sadece biz mi?
C: Siz ve diğerleri.

S: (V) Peki şimdi ne yapmam gerekiyor?
C: Umursama.

S: (T) FBI metafizikle ilgilenen insanları izliyor mu?
C: Ve UFO'larla ilgilenenleri.
S: (T) UFO'larla ilgilenenleri sürekli izliyorlar... (DM) Eddie Page gibi insanları izliyorlar mı?
C: Eddie Page dosya "bir."

S: (T) Dosya "bir" nedir?
C: En öncelikli.

S: (V) Umalım ki benim dosyam "200"üncü falan olsun. Benim dosyamın öncelik derecesi nedir?
C: Dört.

S: (T) "4"üncü seviye dosya nedir?
C: 4'üncü en önemli seviye.

S: (V) Peki ya F___? (T) Eddie Page gerçeği mi söylüyor?
C: Bazı gerçekler.

S: (DM) Gerçek hakkında söylemediği şeyler nedir?
C: Çok fazla sayıda şey.

S: (T) Yani hikayesi çoğunlukla sahte?
C: İnanıyor.

S: (V) Metafizik ve UFO konusuyla ilgili bu FBI dosyaları devletten daha öte birşeyle mi ilgili? Bunların...
C: Dinliyor musun?

S: (V) Dinliyor muyum? Elbette dinliyorum.
C: FBI herkesi takip ediyor.

S: (T) Siz de bu konuda oldukça iyisiniz! (DM) Nasıl göründüklerini bilmek isterdim. (L) Transkriptleri okudun mu? Bunu sormuştuk. (DM) Hayır, henüz oraya gelmedim.

C: Biz ışıktan varlıklarız; gelecekteki siziz.

S: (L) S___ K___ bana Al Bielek'ten bahsetti.
Daha önce siz Bielek'in belirli bir amaçla dezenformasyon yayan bilinçli bir devlet ajanı olduğunu ve aslında Philadelphia deneyinde doğrudan bulunmadığını söylemiştiniz. Ivan Sanderson'un birkaç yıl önce yayınlanan bir kitabında onunla ilgili bir referans buldum. S___ bu zavallı adamın zorlukla geçinen fakir bir insan olduğunu ve bu yüzden bir devlet ajanı olduğuna inanmakta zorlandığını söyledi. Al Bielek ve faaliyetleri hakkında yorumda bulunur musunuz? (T) Al Bielek bir devlet ajanı mı?
C: Al Bielek çok yönlü. Fakirlik subjektif.

S: (L) Peki devlet ajanı mı? (T) Çok yönlü olduğunu söylediler.
C: Evet. Deneyle ilişkisi var.

S: (T) Bir celsede onun Philadelphia deneyine aslında katılmadığını, sahilde bir teknisyen olduğunu ve kendisine deneyle ilgili verilen bilgileri yaymakla görevlendirildiğini söylemiştiniz.
C: Yakın.

S: (T) Tamam, eğer kısmen devletle çalışıyor ve kısmen de kendi amaçları için çalışıyorsa, tüm bunlardan beklentisi nedir?
C: İfşa.

S: (T) Bu ifşayla ne istiyor?
C: İnsanların bilmesini istiyor.


S: (L) Dezenformasyonla birlikte bazı doğru bilgiler de vermesi mümkün mü? Böylece asıl bilgi ortaya konabilir ve bundaki niyet de...
C: Karışık düşünce yapısı.

S: (L) Benim düşüncelerim mi yoksa Bielek'inkiler mi?
C: Bingo! Laura'nınkiler.


S: (T) Al Bielek sahte bilgi verdiğini biliyor mu? Devletin ona verdiği bilgilerin sahte olduğunu biliyor mu?
C: Olaylarla o kadar derinden ilgili ki inanmazsınız.

S: (T) Devletin örtbasıyla ilgisi var mı?
C: Baştan sona. Söylediği şeylerin sahte olduğunu biliyor ama başka seçeneği yok çünkü ağa yakalanmış durumda. Onu kullanıyorlar.

S: (L) S___'nin gönderiği o yazıda İsa'nın hayali bir karakter olduğunun belirtilmesini soralım.
C: Hayır, İsa hayali değildi.

S: (T) Acharya denen kaynakta neden böyle bir bilgi veriliyor?
C: Boşboğazca.

S: (L) Bu kaynağın amacı nedir? Çok iyi hazırlanmış. İsa'nın aslında hiç varolmadığını kanıtlamaya çalışmalarının nedeni nedir?
C: Saçma. Dezenformasyon. Desinformatzia. Russki.


S: (T) Rusya kaynaklı mı?
C: Hayır, sadece kelimelerle oyun oynuyorduk.
S: (L) M___'yi kim kaçırdı?
C: Griler.

S: (L) M___'nin kaçırılmasının amacı neydi?
C: Zihninin incelenmesi. Güçlü bir zihni ve iradesi var.

S: (L) Ona implant yerleştirdiler mi?
C: Evet.

S: (L) O implantla ne yapıyorlar?
C: Gözlemleme. Kulakların sıkça çınlaması, gözleme faaliyetine işaret ediyor.


23 Temmuz 1994. Yaklaşık 22:30

S: Merhaba.
C: Merhaba.
S: Kimse var mı?
C: Dinleyin, bakın, öğrenin.
S: (L) İsminiz nedir?
C: Elaga.
S: (L) Dünyadan göçmüş biri misiniz?
C: Hayır. Dünyadışı.
S: (L) Başka bir galaksiden mi?
C: Hayır.
S: (L) Neredensiniz?
C: Kasyopya.

S: (L) Bu bizim bildiğimiz Kasyopya (Kraliçe) takımyıldızı mı?
C: Evet.

S: (L) Bu akşam bize verecek bilginiz var mı?
C: Uzaydan saldırı yakında. Dört ila altı yıl arasında. İyinin ve kötünün güçleri arasında savaş. Yakında bekleyin. Uzağa bakın.

elek not: (bir sürü asılsız öngörü..)

S: (L) Lobsang Rampa olarak bilinen kişin durumu nedir? Lobsang Rampa bir "walk-in" miydi?
C: Hayır.

S: (L) Lobsang'ın kitaplarında yazdığı şeylerin kaynağı neydi?
C: Etkin bir hayalgücü.

S: (L) Yani Lobsang'ın kitapları temel olarak hayalgücüne dayalıydı ve herhangi bir şekilde kanallanmamıştı, öyle mi?
C: Açık.

S: (L) O bilgilerin bazılarının kanallanmış olma ihtimali var mı?
C: Evet.
 

S: (L) Önceki gece İsa hakkında konuşuyorduk ve tanığımız kişiler arasında ona benzeyen herhangi biri olup olmadığını sormuştuk ve siz de taradığınızı söylemiştiniz.
C: Yok.

S: (L) İsa'nın gerçek adı neydi?
C: Jesinavarah. (ç.n.: "cesinavara" diye okunuyor olmalı)

7 Ocak 1995 F___, Laura, TR, JR, V, D, T, LM

S:(L) Bu gece kim var?
C: Lomarra.

S:(L) Ölmüş birinin ruhu musun?
C: Hayır.

S:(L) Kimsin veya nesin?
C: Işık varlığı.
S:(L) Çok güçlü bir yıldırımdı herhalde. Çok farklı yerlerden duyulmuş gibi görünüyor. Bu yıldırım nereye düştü?
C: Hücre tüm bölgede dengeli bir şekilde yapılandı.

S:(T) Aynı yıldırımın sesini duymamızın nedeni bu muydu?
C: Hayır. Tüm bölgeler eşit seviyeli EM profili aldı ve dolayısıyla her bölgede yüksek yoğunluklu bir deneyim yaşandı.

S:(L) EM profili nedir?
C: Elektromanyetik.

S:(L) Daha önce böyle birşey yaşadığımızı hatırlamadığımız için soruyorum, bu yıldırımın herhangi belirli bir önemi var mıydı? 4'üncü yoğunluk faaliyeti anlamında bir anlamı var mıydı?
C: Daha önce de yaşadınız ve evet, her zaman olduğu gibi.

S:(L) 4'üncü yoğunlukta böylesine bir patlama meydana getirecek ne oluyordu?
C: Çarpışan yoğunluklar. Sizin zaman ölçümünüzle yaklaşık 1.3 saniye sürdü. Yani 1.3 saniye boyunca tamamen 4'üncü yoğunlukta bulundunuz.

S:(T) Yani fark etmemizin önemli olduğu bir olaydı, öyle mi?
C: Fark etmeniz, olayın kendisinden daha önemliydi.

S:(V) Birşey soracağım... Tüm yıldırımlarda bir 4'üncü yoğunluk etkisi var mı? (L) Hayır, hayır. (V) Sadece bu olay mı? (T) Ya fark etmemişsek? Ben patlamayı duymadım. En son cevap neydi? (L) Fark etmek, olayın kendisinden daha önemli... (T) Yani önemli olan birşey olduğunun farkına varmış olmak.
C: Başka bir bilinç seviyesinde fark ettiniz.

S:(L) Bu olayın, A___'nın bu sabah odasında adını söyleyen ince bir ses tarafından uyandırılması olayıyla bir ilgisi var mı?
C: Evet.

S:(L) Peki deneyimlediği şey neydi?
C: Bir 4'üncü yoğunluk varlığı.
S:(L) Bu ne tür bir 4'üncü yoğunluk varlığıydı?
C: Om.

S:(L) Om kim? (V) Bu bir isim mi? (TR) Om, varlığın ismi mi?
C: Türü.

S:(L) Om nasıl bir türdür?
C: Bilmek istemezsiniz!

S:(L) Hayır bilmek isterim. Eğer birşey A___'yı yatak odasında ziyaret ediyorsa, bunun kim veya ne olduğunu kesinlikle bilmek isterim.
C: Bunun düzenli bir olay olduğunu kim söylüyor?

S:(V) Yani bu her zaman meydana gelmeyecek ve bu konuda endişelenmeye gerek yok, öyle mi?
C: Evet.

S:(T) Bir kerelik bir olay mıydı?
C: Evet.

S:(V) A___'nın bu olayın bu kadar farkına varmasının nedeni, uyurken psişik olarak açık olması mı?
C: Evet.

S:(D) Bu ziyaretleri nasıl durdurabilirim?
C: Karmaşık.

S:(D) Nereden başlayabilirim? İlk adım nedir? (L) Bir EM açıklığın var. Bunu kapatmak ilk adım.
C: Başladın bile.

S:(D) Okuyarak. (TR) Sorarak mı?
C: Evet. Evet.

S:(D) Bir sonraki adım nedir?
C: Bu adımlara dayalı bir süreç değil.

S:(L) Yani bilgi ve farkındalık edinmesi gerecek, değil mi?
C: Işık bilgidir ve bilgi korumadır.
S:(J) Bu sabahki olaya dönecek olursak, J___ bana yaşadığı deneyimi anlatırken, gözlerini açtığında ışığın sarı göründüğünü söyledi... (V) Renk değişimini ben de fark ettim... (J) Bu bahsettiğiniz olaydan mı kaynaklanıyordu?
C: Evet.

S:(J) Işıktaki renk değişimlerine neden olan şey neydi?
C: 4'üncü yoğunluktan kalan etkiler.

S:(L) Bu, 4'üncü yoğunluğa doğru ilerlerken giderek daha fazla gerçekleşecek olan birşey mi?
C: Evet.

S:(L) Atmosferdeki bu elektromanyetik yüklenme, tabii eğer öyleyse, yoğunluklardaki kaymanın bir parçası olarak meydana geliyor...
C: Evet.

S:(L) Eğer bu atmosferdeki elektromanyetik bir yoğunlaşma ise, bu, yaklaşmakta olan dalgadan mı kaynaklanıyor? Bu dalganın varlığının veya yaklaşmasının etkilerini giderek daha fazla hissetmemizle mi ilgili?
C: Giderek yoğunlaşıyor, tıpkı bir deniz dalgasının gelişi öncesindeki etkiler gibi.

S:(TR) Şöyle düşün, zihinleri kapalı olanların zihinlerini kapalı tutmalarına müsaade edecek kadar açık bir zihne sahipsin. Denedin ama bunu daha fazla zorlamana gerek yok. (L) Bu yıl çok büyük, olağanüstü bir UFO faaliyeti gerçekleşeceğini söylemiştiniz, doğru mu? 1995?
C: Bingo!

S:(L) Sanırım bu başladı bile çünkü Michigan'da bir adam güpegündüz bir UFO'yu filme almış ve üç gündür haberlerde bunu gösteriyorlar ve sanırım konuyu küçümseyici bir tavır takınmıyorlar. (F) Evet, takınıyorlar. Kanal 13'te izledim ve kesinlikle UFO olaylarını küçümseyici bir tavır takınıyorlardı. (TR) Ve o adamlar ağ üyeliklerini de kaybettiler! (L) Michigan'daki o adam, bize o aracı ve kime ait olduğunu söyleyebilir misiniz?
C: Griler.

S:(L) Griler önümüzdeki yıllarda kendilerini 3'üncü yoğunlukta giderek daha fazla mı gösterecekler?
C: Evet.

S:(L) Bunu yapmalarının ardında bir neden var mı?
C: Tüm olaylar, sizin artık bildiğiniz şeylerle ilgili.

S:(L) Dünya'ya inme ve medya yoluyla insanlarla etkileşime girme hamlelerinin bir parçası... (TR) Dünya'ya zaten iniyorlar...
C: Hayır, herşey dalganın yaklaşmasıyla ilgili olduğu için, ayrıntıların ne olduğu zamanla ortaya çıkacak.
 

S:(V) Tamam, madem kişisel konulardan daha genel konulara geçiyoruz... Şunu bilmek istiyorum... Metafizikle ilgilenen insanlar arasında şöyle genel bir bilgi var; bir ruh gezegene doğduğunda o küçük bebek sonsuz bilgiye sahiptir ama büyüdükçe ve dünyevi şeyleri öğrendikçe bilgimizi yitiriyoruz, bu doğru mu?
C: Hayır.

S:(L) Bir bebek nasıl sonsuz bilgiye sahip olabilir ki, yalnızca geçmiş yaşam deneyimlerinin yansımalarına sahiptir. (V) Bunu sen de duymuşsundur...
C: Saçma.

S:(V) Güzel. Sadece... Bunu sen de duymadın mı...
C: Ruhlar bu gezegene "doğmaz". Ruhlar hiçbir zaman doğmadılar! Ve hiçbir zaman da ölmeyecekler!

S:(V) Anlıyorum, sorum biraz gevşekti. Üzgünüm. (D) Yeni ruhlar yaratılıyor mu?
C: Eğer aklını kullanırsan bu soruyu da şimdi yanıtladık. D___ gerçek "zaman" kavramını bilmiyor.

S:(D) Bu benim için çok zor bir kavram. (L) Herkes için de öyle. Zaman kavramından bahsedebilir ve onunla oynayabiliriz... ama aslında zaman yok. Bir ilüzyon, bir yalan... (T) Yarattığımız 3'üncü yoğunluk dünyasının bir parçası... (D) Anlamaya gerçekten çalışıyorum... (F) Bir örnek vereyim: Kendini bu gezegenden uzaklaştır ve güneşi yalnızca bir nokta olarak görebildiğin kadar uzak bir yere git. (D) Tamam, oradayım... (F) Uzay boşluğundasın... Yön yok, yol yok. Ne yukarı var, ne aşağı, ne de yanlar. Hiçbirşey... Nereye baksan yıldızları görüyorsun ama yön ve taraf diye birşey yok... Artık gezegende olmadığın için Güneş doğmuyor ve batmıyor. Ne saatin var, ne birşey... Neyin önce neyin sonra olduğunu nasıl anlayacaksın? (TR) Deney araştırmaları için derinlerdeki mağaralara inen insanları duydunuz mu hiç? 45 gün geçtiğini düşünerek yukarı çıktıklarında aslında 65 veya belki yüz gün geçmiş oluyor... Çünkü zaman yavaşlıyor ve sanki duruyor. Zaman bir insan kavramı. (F) Barbara Mackle olayıyla ilgili kitabı okumuştum. Adamın biri onu kaçırıp bir tabutun içine koymuş ve tabuta da hayatta kalması için gerekli araç gereci koyup kadını gömmüş. 83 saat sonra oradan çıkarıldığında o tabutta sadece bir gece geçirdiğini düşünüyormuş. (L) Şunu sormak istiyorum: gece ve gündüzün ilerleyişi gibi yapay kavramların olmadığı bir durumda uyku veya yemekle ilgili olarak insanın fiziksel bedeninin doğal döngüsü nasıl olurdu? Diğer bir deyişle, yapay zaman kavramı dışında yaşıyor olsaydık, doğal durumda ne kadar süre uyanık kalırdık, ne kadar uyurduk?
C: Tüm varlığınız çok farklı olurdu ve bahsettiğin döngüler de farklı olurdu.

S:(L) Nasıl olurdu, söyleyebilir misiniz?
C: Çevreye bağlı.
S:(TR) Zamanın göreceli olduğunu ve 10'lu sayma sistemine göre matematiğe dayalı olarak oluştuğunu hatırlamamız gerek. Ay'a gidersen orada zaman aynı olmaz. Ay'da Dünya zamanını kullanıyoruz. Mars'a gitseydik, Mars zamanı farklı olurdu. gezegenin dönüşü ve yörüngesine bağlı olurdu herhalde. Örneğin pi'nin 3.1416 olması. SETI programında "zeki hayat pi'yi anlayacaktır çünkü pi, dairesel matematikteki temel bir fikirdir." diyerek pi'yi radyo sinyalleriyle yolladılar. Dairenin çevresini ve çapı ölçebilmek için pi'yi bilmen gerekir. Pi'yi on bazında göndermenin faydasının ne olduğunu merak ediyorum çünkü Griler'in 8 parmağı var. 8'li sistemde pi'nin değeri ne acaba? Başka bir sistem bazında çalışan biri için 3.1416'nın hiçbir anlamı yok.
C: Griler siber genetik varlıklar, dolayısıyla programlandıkları matematiği kullanırlar.

S:(TR) Kastettiğim noktayı kaçırdınız. Grilerin...
C: Hayır, kaçırmadık. Bizimle konuşurken neden yukarı bakıyorsun?

S:(L) Nereye bakmamız gerekiyor?
C: Herhangi bir yere.

S:(L) Tamam, Griler matematiği kullanacak şekilde programlandılar. Sanırım yaratıcıları olan Kertenkele varlıklarının matematiğini kullanmaya programlandılar, doğru mu?
C: Değişken.

S:(L) Kertenkeleler nasıl bir matematik sistemi kullanıyorlar?
C: Kertenkeleler, sizin henüz anlamaya yakın bile olmadığınız bir matematik türünü kullanıyorlar.

S:(L) Bunu anlayabiliyorum. Bir doğru, bir noktanın tek bir yöndeki hareketi olarak, bir düzlem bir doğrunun kendine dik açılarla hareketi olarak, 3'üncü boyut bir düzlemin kendine dik açılarla hareketi olarak ve 4'üncü boyut da üç boyutlu bir nesnenin kendine dik açılarla hareketi olarak tanımlanıyor ve biz 4'üncü yoğunluğu anlayamıyoruz. 3B bir elmaya baktığımızda, 4B bir nesnenin yalnızca bir dilimini görmüş oluyoruz lafın gelişi. Eğer elmayı gerçek 4B haliyle görseydik, kırmızı, tüpsü, sonsuza giden birşey görürdük sanırım. Bu doğru bir değerlendirme mi?
C: Yakın.


S:(TR) Ve ayrıca 5'inci, 6'ncı ve 7'nci yoğunluk seviyeleri var. Tüm bunlar da zamanın mevcut olmadığını ve ilgisiz birşey olduğunu gösteriyor. Bu, sonsuz sayıda yolla gösterilebilir.
C: Evet.

S:(L) Mayalara baksanıza... 20'li sayı sistemiyle hesap yapıyorlarmış. (TR) Zamana yönelik tüm referansları ortadan kaldırdığında zaman yavaşlıyor ve sonunda duruyor. (J) Evet, duyusal mahrumiyet odalarında (sensory deprivation chambers) tutulan kişilere ne olduğuna bakın. (TR) Aynen öyle. (L) İçe doğru patlayan bir sonsuzluk.
C: Eğer uzay boşluğunda olsaydınız, binlerce "yıl" uyuyabilir veya milyonlarca "yıl" uyanık kalabilirdiniz.

S:(TR) Bu da F___'nin uzay boşluğunda bulunurken, referans noktaları olmadığında zamanın nasıl algılanacağı ile ilgili yorumunu doğruluyor. Bir ara güneş sistemindeki çeşitli gezegenlerin matrislerinden ve gezegen algılarımızdan bahsetmiştik ve bu matrislerin başka bir yoğunluğa giden koridorlar gibi olduğundan ve
eğer uygun bir boyut modunda olursak, güneş sistemimizin gezegenlerini 3'üncü yoğunlukta olduğundan çok farklı bir şekilde göreceğimizden bahsetmiştik. 3'üncü yoğunlukta 400 dereceden fazla sıcaklığa sahip cehennem gibi bir yer olarak görünen Venüs'ü, üzerinde canlıların yaşadığı çok farklı bir olarak görürüz, doğru mu?
C: Evet. her yerde varlıklar bulunur, bir boyutta veya diğerinde.


S:(L) Venüs'te yaşayan varlıklar, Dünya gezegeni üzerindeki biz insanların farkındalar mı?
C: Evet.

S:(L) Mars'ta yaşayan varlıklar var mı?
C: Evet.

S:(L) Bizim farkımızdalar mı?
C: Evet.

S:(L) Güneş sistemimizdeki diğer tüm gezegenlerdeki varlıklar bizim farkımızda mı?
C: Evet, çünkü hepsi daha yüksek yoğunluklarda bulunuyor.

S:(L) Neden Dünya daha düşük bir yoğunlukta ve biz de sanki soğukta bırakılmışız gibi görünüyor? Onlar bizi biliyor ama biz onları algılayamıyoruz. Neden? Bu hususta neden yalnızız? (D) Dünya hepsinden sonra mı yaratıldı?
C: Hayır, hayır, hayır.

S:(T) Bizimle etkileşiyorlar mı?
C: Tamam, durun, yavaşlayın! Yeniden inceleyin: 1'inci yoğunluk kim?

S:(L) Kayalar ve mineraller, değil mi?
C: Ve?

S:(L) Bitkiler mi?
C: Evet. Şimdi, onların sizinle ilgili farkındalıkları sizce ne olabilir?


S:(L) Kayaların ve bitkilerin bize dair algıları mı? Aman tanrım! (V) Bu ilginç bir ifade şekli. Harika bir örnek. (TR) Daha üst yoğunluktaki varlıkların bizim farkımızda olmalarına rağmen bizim neden onların farkında olmadığımızı sorarken, bizden daha aşağı seviyelerdeki varlıkların bizimle ilgili farkındalıklarının ne olduğunu da sormamız gerekiyor. (J) Herhalde bizim 4'üncü yoğunluğa dair farkındalığımızdan fazla değildir. (TR) Ama bir bitkiye müzik çaldığında bunu bir şekilde fark ediyor, çünkü onun daha iyi büyümesini sağlıyor. (L) Müzik bir varlık değil. (TR) Bir enerji dalgası. (J) Bir saniye... söyledikleri şey şu: onların bize dair farkındalıkları, bizim 4'üncü yoğunluk varlıklarına dair olan farkındalığımızdan fazla değil. (TR) Yani onların bizimle olan etkileşimleri, bizim bitkilerle olan etkileşimimiz gibi mi?
C: 2'nci seviyede kim var?

S:(L) Hayvanlar. (TR) Böcekler, düşük yaşam formları.
C: Şimdi dikkatlice düşünün, onların sizinle ilgili farkındalık ve daha da önemlisi anlayış seviyesi nedir?

S:(L) Sanırım bir şekilde bizim farkımızdalar ama bizi anlamıyorlar... (TR) Bazıları bazı noktalarda anlıyor... (T) Bizi belirli bir ölçüde anlıyorlar... (F) Ama onların bizimle ilgili anlayışları, bizim onlarla ilgili anlayışımızdan tamamen farklı. Diğer bir deyişle, onlar iri ve hantal varlıklar görüyorlar ama neler olduğunu bilmiyorlar. (L) Ouspensky'nin hayvanların insanları nasıl algıladıklarıyla ilgili açıklaması gerçeğe yakın mı?
C: Yakın.

S:(L) Tamam, 1'inci yoğunluk, mineraller ve bitkiler... Kayalar ve mineraller, büyüme, suda çözünme, erozyon ve diğer yollarla bitkilerle birleşiyor. Gerçekten sınırlı bir varlıkları var. Ve çoğunlukla hayvanlar gelip onları yiyor. (F) Arılar çiçekleri polenliyor. (L) Ağaçlarda çok çeşitli hayvanlar yaşıyor. (T) Bazı hayvanlar yer altında ve mağaralarda yaşıyor. (TR) Yani kayaların, minerallerin ve bitkilerin, onlarla çeşitli şekillerde etkileşen hayvanlarla ilgili gerçekten sınırlı bir anlayışı var.

C: Evet, ve siz de sizin üzerinizdeki yoğunluklarla ilgili sınırlı bir anlayışa sahipsiniz.

S:(L) Gene de şu soru ortaya çıkıyor ki... (TR) Örneğin bugün hepimiz yıldırım dediğimiz birşeyi deneyimledik ama bundan fazlası olduğunun hepimiz farkındaydık. 4'üncü yoğunlukta olan birşeyi bir şekilde algıladık. O realiteyi sınırlı bir şekilde algıladık.
C: Laura, zihnindeki blokları kaldır; kayalar ve bitkiler sizi "görüyor mu?"

S:(J) Muhtemelen görmüyorlar. (D) Tam olarak bilmiyoruz. (TR) 1'inci yoğunluk maddelerinin 3'üncü yoğunluktaki yansımalarını görüyoruz. 1'inci yoğunluğu kendini algıladığı gibi görmüyoruz.
4'üncü yoğunluktakiler de bizi bizim kendimizi algıladığımız gibi değil, 4'üncü yoğunluğa yansıdığımız şekilde görüyorlar.
C: TR, hızlı bir ilerleme kaydediyorsun. Laura kıçını oynatmakta zorlanıyor! [Gülüşme]

S:(V) Merak ediyorum. Kayalar birbirlerini görüyor mu? (L) Soralım. Kayalar birbirlerine baktıklarında ne görüyorlar?
C: Birbirlerini algılayabiliyorlar.

S:(L) Bir kaya bir diğer kayanın farkına varlığında algıladığı şey, bizim duyu organlarımızdan hangisine daha yakın?
C: Bu çapraz bir kavramsallaştırma ve işe yaramaz.

S:(L) Yani bir kayanın algıladığı şeyi yorumlamamızın bir yolu yok. Diğer bir 1'inci yoğunluk örneği de bitkiler. Bitkilerin belirli bireylere pozitif olarak, belirli bazı bireylere de negatif olarak tepki gösterebildiklerini biliyoruz. Bitkileri poligraf makinelerine bağlayarak bu tepkileri ölçmüşler. (J) Müziğe de tepki veriyorlar. (TR) Üçüncü yoğunlukta görünen tepkiler.
C: Evet.

S:(L) Eğer bitkiler birbirleriyle etkileşiyorsa, birbirlerine karşı bir yakınlık duyuyorlar mı?
C: Buna benzer birşey.

S:(L) Bir bitkiyi yediğimizde bu onu incitir mi?
C: Bir "Kertiş" sizi yediğinde bu sizi incitir mi?


S:(TR) Evet, biz 3'üncü yoğunluktayız ve 1'inci ve 2'inci yoğunluğu yiyoruz, 4'üncü yoğunluk da bizi yiyor. (D) Biz bitkileri yiyoruz, Kertişler bizi yiyor, peki yemeden nasıl hayatta kalabiliriz?
C: Fizikselliğe duyduğunuz arzuyu bıraktığınızda, yemek yemeğe ihtiyacınız olmayacak.

S:(L) Yani fiziksel varoluşa düşüş ve cennet hikayesi kısmen fiziksellik ve yeme ihtiyacı ile ilgili.
C: Lusifer, "Düşen Melek." Bu sizsiniz.

S:(L) Yani "düşmek", başka hayatlarla, başka canlılarla beslenmek zorunda olduğun fiziksel bir varoluşa girmek anlamına geliyor, öyle mi?
C: Evet.


S:(TR) Bitkiler 1'inci seviye varlıklarla örneğin kayalar, sular vb ile beslendiğinde, 1'inci yoğunluk acı hissediyor mu?
C: Bu husus üzerinde durmamız gereksiz. Bu konuyu irdeledik.

S:(TR) Yani bir bitki besin aldığında... (L) Bitki minerallerle aynı yoğunlukta, yani bu şey gibi... (TR) İki ayrı varlık birleşiyor gibi mi? (V) Jeffrey Dahmer gibi... [Gülüşme] ... (LM) Mineraller suda çözünüyor ve sonra bitki tarafından emiliyor, bunda ne acı olabilir?
C: Subjektif, LM.

S:(L) Belki örneğin fosfatın suda çözünmesi, onun için bir nevi ölümdür...
C: Yakın. Yalnızca 3'üncü seviyede algıladığınızda ve varolan tek algının bu olduğunu düşündüğünüzde kendinizi sınırlandırıyorsunuz.

S:(L) Yani diğer bir deyişle, 4'üncü seviye anlayış üzerinde çalışırken 1'inci, 2'inci ve 3'üncü seviyeyi de algılayabilmeliyiz, öyle mi?
C: Hayır. 4'üncü, 5'inci ve 6'ncı üzerinde çalışın.


S:(L) Altımızda ne olduğunu anlama egzersizi olarak 1'inci ve 2'inci yoğunluk seviyelerini de anlamak faydalı olmaz mı?
C: Her zaman yükselmeye çalışın.

S:(V) Gelişen ruhlar olarak 1'inci ve 2'nci seviye çalışmalarımızı zaten tamamlamadık mı?
C: Evet.

S:(V) Geri adım atmaya gerek yok. (TR) 4'üncü seviyedeki Kertişleri kim yiyor?
C: Kimse. 4'üncü seviye, KH'nin tam ifadesinin mümkün olduğu son yoğunluktur.

S:(TR) Yani 5'inci ve 6'ncı seviyedeki varlıklar saf enerjiyle besleniyorlar.
C: Evet.


S:(TR) 4'üncü seviye tam KH için son aşama. Peki "düşünme ve değerlendirme" seviyesi olarak tanımladığınız 5'inci seviyedeki bir KH varlığının durumu nedir?
C: 1'inci, 2'inci, 3'üncü ve 4'üncü seviyenin ruhları, enkarnasyonları arasında 5'e gider.

S:(T) Yani 4'üncü seviyedeki varlıklar, bir sonraki enkarnasyonları için 4'e dönmeden önce 5'inci seviyeye gidiyor?
C: Aynen.

S:(T) Bu yüzden düşünme ve değerlendirme seviyesi olarak isimlendiriliyor. Gidip yaptığın şeyler hakkında düşünüyorsun. (TR) Peki ya 6'ncı yoğunluktaki ruhlar? (L) 6'ncı yoğunluk KH varlıkları var mı?
C: 6'ya ulaştığında artık 5'e kadar olan döngüye girmezsin.

S:(L) Peki 6'ncı yoğunlukta bir KH deneyimi var mı? 6'ncı seviye Oryonlar gibi?
C: Bunlar yalnızca bireylerin yansımalarıdır, birleşik varlıklar değil. Bu yansımalar denge için vardır. Bunlar bütün birer varlık değildir, sadece düşünce formlarıdır.

S:(L) 6'ncı seviye varlıkları İncil'de Eyüp'ün hikayesinde Lusifer'in Tanrı'nın önüne gelişi gibi bir araya gelmiş melekleri mi ifade ediyor?
C: Evet.

S:(L) Yani 6'ncı yoğunlukta KH ve BH var ve birbirlerini dengeliyorlar?
C: Dengeye yönelik bir yansıma.

S:(L) Bunda bir herhangi bir hiyerarşi var mı? Bu varlıklar bir çeşit "Büyük Konsey"in önüne gelip planlar yapıp tartışıyor, kararlar verip bunları uyguluyorlar mı?
C: Hayır.

S:(L) Peki nasıl oluyor? Herşey enerjilerin doğal bir etkileşimiyle mi meydana geliyor?
C: Evet.


S:(V) Biz 3'üncü yoğunluktayız ve siz bizimle çalışıyorsunuz ve biz 4'üncü yoğunluğa geçmeye çalışıyoruz ve siz de 6'ıncı yoğunluktan 7'nciye geçmeye mi çalışıyorsunuz?
C: Evet.


S:(TR) Bize yardım etmeniz, 7'nci yoğunluğa ulaşmanıza yardımcı oluyor mu? (V) Tıpkı sizin bizimle çalışmanız gibi, daha yüksek yoğunluklarda olup sizinle çalışan başka varlıklar var mı?
C: Hayır, 7'ye hepimiz birlikte ulaşıyoruz.

S:(L) Diğer bir deyişle, siz bizi yukarı çıkarmaya çalışıyorsunuz ve herkes de yukarı çıkıyor ve tüm parçalar tekrar bir araya geldiğinde hepimiz 7'ye gidiyoruz öyle mi?
C: Evet.

S:(TR) Bize yardım etme amacınız bu mu?
C: Bu doğal bir süreç.

S:(TR) 6'ncı yoğunluğa ulaştığımızda bizim işlevimiz, tıpkı sizin şu anda yapmakta olduğunuz gibi 3'üncü yoğunluktakilere yardım etmek mi olacak?
C: Evet. Biz gelecekteki siziz.


S:(TR) Ruhların yüzde elliden fazlası 6'ya ulaştığında ve 7'ye geçmeye hazırlandığında, geri kalanların hepsi de otomatik olarak 7'ye mi geçecek?
C: Doğru kavram değil. 3'üncü yoğunluk "Yılan Kardeşliği" ilhamlı matematiksel hesaplama ve fikirleri kullanıyorsun.

S:(J) Yani bu işin yüzdesi yok. (TR) Yani her bir ruhun oraya ulaşması gerek. (V) 3'üncü yoğunluk matematiğini uygulayamayacağımız kadar yüksek değil bu bence. (TR) Çoğunluk diyelim.
C: Hayır. Hala 3'üncü yoğunluk matematiğini kullanıyorsunuz.

S:(L) Pekala, 7'nci yoğunluğa kesin geçişin ölçütleri nedir?
C: Derslerin tamamlanması.


S:(J) Evet. (TR) Tüm ruhlar 7'nci yoğunluğa geçtiğinde tüm ruhlar tek bir ruh haline mi gelecek?
C: Yakın.


S:(TR) O yüzden herkesin gelmesi gerek, çünkü hepimiz 7'nci yoğunlukta bir olacağız. (D) O zaman oyunu değiştirip tekrar ilgi çekici hale getirmek için ne yapmamız gerekecek?
C: Birşey "yapmak" zorunda değiliz, yaptık, yapacağız, yapıyoruz!!!

S:(L) "Ultimate Frontier" adlı kitabı yazan adam o bilgileri kanalladı mı veya anlattığı olaylar gerçekten meydana geldi mi?
C: Evet ve evet.

S:(L) İddia ettiği gibi Davut'un reenkarnasyonu mu?
C: Öyle tercih ediyorsa.

S:(L) Kadınlar hakkında söyledikleriyle ve ruhların yalnızca tek cinsiyette reenkarne olduğuna dair açıklamalarıyla beni kaybetti. (J) Hayır, öyle değil ve sanırım cinsiyet değiştirme eşcinsellikle de yakından ilgili. (L) Evet. (TR) Ama bence ruhlar belirli bir cinsiyette bedenlenmeye daha eğilimli.
C: Hayır.

S:(L) Sanırım netice itibariyle dengeleniyor.
C: Herşey sadece ders.


S:(J) İnsanın cinsellik durumunun, örneğin eşcinselliğin, bir yaşamdan diğerine geçerken cinsiyet değiştirilmesiyle ilgisi var mı?
C: Bazen.

S:(L) Tüm cinsel ifade şekilleri arasında, 4'üncü yoğunluğa daha hızlı olarak ilerleme olasılığı en yüksek olanı hangisi?
C: Cinsellikten tamamen uzak oluş.

S:(D) O zaman benim durumum iyi! [Gülüşme] (V) Neden cinsellikten tamamen uzak olmak, açıklayabilir misiniz?
C: Çünkü o zaman fizikselliğe olan arzularınızdan kurtuluyorsunuz.

S:(TR) Yani seks, insanı iyice 3'üncü yoğunluğa cezbeden bir 3'üncü yoğunluk eylemi. (L) Peki ikinci en olası cinsel ifade hangisi? [Gülüşme] (D) Benim durumum hallolduğuna göre şimdi sizin durumunuzu ele alabiliriz! (J) Önem sırasına göre... [Gülüşme]
C: Bir önemi var mı?


S:(D) Laura için önemli, cevap verin lütfen. (L) Sanırım herkesin cinsellikten tamamen uzak olmayı isteyeceği ve tüm fiziksel şeylerden kurtulacağı bir noktaya ulaşması gerekiyor ama şu noktada elimizdeki seçenekler karşıtcinsellik, eşcinsellik, çiftcinsellik ve çokcinsellik. [Gülüşme] (D) Bu cinsellik şekilleri arasında kendi fiziksel bedenlerimizden zevk alma yeteneği de var. Bizim fizik bedenden zevk alma yeteneğimiz var ama onların yok. Ve bir yerde okuduğuma göre bunu kıskanıyorlarmış. (L) Bu doğru mu, bizim fizikselliğimizi kıskandığınız?
C: Hayır. Hiç!

S:(L) Bir yerde okuduğuma göre yüksek ruhsal seviyelerde olduğunda ruhsal birleşmeyi deneyimleyebiliyorsun ve bu orgazmdan daha iyi. Bu doğru mu?
C: Herhangi bir orgazm türüne neden ihtiyacınız olsun?

S:(L) Orgazm, fizikselliğin mutlak deneyimlerinden biri gibi görünüyor. (TR) Evet, aynen bu, fiziksellik... (L) Fizikselde, 3'üncü yoğunluk dünyasında varolan herşey bir şekilde daha yüksek boyutlardaki deneyimlerin ve varoluş durumlarının bir yansıması değil mi?
C: Sizin deneyimlediğiniz şekliyle 3'üncü yoğunluk, bu yoğunluk içindeki esaretinizi sürdürmek üzere beslenen bir ilüzyon.

S:(L) Diğer bir deyişle sonsuza kadar sevişen Vişnu ve Şiva örneğinde olduğu gibi varoluştaki dünyaların devamını sağlayan kozmik bir orgazm falan yok?
C: Zırva! [Gülüşme]

S:(L) Doğu dinlerinde öğretilen birşey bu, hatta bu şekilde yaptıkları heykeller var...
C: İlüzyonu sürdürmeye yönelik bir mantıksallaştırma.


S:(L) Yani orgazm deneyimi bir yem, bizi... (D) Kontrol altında tutmak için... (TR) Ve üçüncü seviyede tutmak için... (L) Bu doğru mu?
C: Evet.


S:(L) Başka bir celsede bu konu hakkında sorduğum başka bir soruya dönelim: orgazm anında enerjimize ne oluyor? Bu enerji nereye gidiyor?
C: 4'üncü seviye KH'ye gidiyor.

S:(TR) Bu Kertenkelelerin bizimle beslenmesinin bir ifadesi mi?
C: Oradaki KH varlıkları bu enerjiyi alıyor.

S:(TR) Yani orgazm, 4'üncü yoğunluğun 3'üncü yoğunluktan beslenmesinin 3'üncü yoğunluktaki bir ifadesi, öyle mi?
C: Yöntemlerinden biri.


S:(D) "Pleiades Öğretileri"nde (Bringers of the Dawn) seksten bahsediliyor ve bunun sevginin bir ifadesi olduğu, seni gerçekten sevmeyen biriyle seks yapmaman gerektiği söyleniyor.
C: İhtiyaç duyulan tek şey sevgi.

S:(L) Eğer iki birey, birbirlerine duydukları yüksek seviyeli sevgiyi fiziksel bir şekilde ifade etmek isteseler, bu enerjiyi 4'üncü seviye KH varlıklarını beslemeden, pozitif bir şekilde yapmaları mümkün mü?
C: Hayır.

S:(L) Yani ne yaparsan yap, ne düşünürsen düşün, bu enerji oraya gidiyor öyle mi?
C: Seks kuvvetli bir fiziksel arzudur.

S:(V) Büyük geçiş geldiği sırada seks yapan veya herhangi cinsel bir ilişkisi olan kişiler bu yüzden geçişi gerçekleştiremeyecek mi? (L) Sanmam... (V) Bunu öğrenmek istiyorum. Bu doğru mu?
C: Hayır. İncil'inizde "Bin Yıl" olarak bahsedilen şey, geçişin 3'üncü yoğunluk yorumudur.

S:(L) Yani bir anlamda 4'üncü yoğunlukta bin yıl boyunca fiziksel varlıklar olarak yaşayacağız. Geçiş bu süre içinde gerçekleşecek ve bu süre bittiğinde fiziğe olan iştahımızı geride bırakmış olacağız, öyle mi?
C: Yakın. Bazıları 4'üncü yoğunluğa hemen geçecek, bazılarının ise biraz daha "zamana" ihtiyacı olacak.

S:(T) Yani 4'üncü yoğunluğa geçtiğimizde ve hala fizikselken, ihtiyaç duyduğumuz besinleri yine 3'üncü yoğunluktan mı edineceğiz?
C: Kısmen.

S:(D) Tamamen BH olsak bile mi?
C: Tamamen BH iseniz fiziksel besine ihtiyacınız olmaz.

S:(D) O zaman nasıl enerji alırız... Birbirimizden. Başkalarına hizmet ediyor oluruz. (L) BH böyle çoğalıp büyüyor... KH parçalıyor ve parçalanıyor ve giderek küçülüyor... (J) Uyguladıkları parçalamalar, yasa gereği onlara dönüyor. (D)
Kendi enerjimizi başkalarına verirken biz de başkalarının enerjisini alabilecek miyiz?
C: Evet.

S:(D) Başkalarına hizmetin aynı zamanda kendine hizmet olması bu herhalde.
(L) Son olarak söylemek istediğiniz birşey var mı? Rehberlik anlamında herhangi birimize söylemek istediğiniz birşey var mı?
C: Ancak spesifik olarak istenirse. (ç.n.: spesifik; ayrıntılı, açık, net)

S:(D) Evde kanallama yaptığımda sizinle temas kuruyor muyum?
C: Evet ama bozucu etkilere dikkat et. Ruhuna bak TR.

S:(TR) Uzun süredir ruhuma yöneliyorum ve ruh sörfü yapıyorum! Keen Industries şirketi bana uygun bir iş teklifi sunacak mı?
C: Bekle ve gör.

S:(TR) Sizinle iletişim kurabilecek miyim?
C: Burada.


10 Ocak 1995 F___ ve Laura

S:(L) Biliyorum, ben gücenmedim. Birşey söylemedim. Bazı kelimeler bana gücendirici geliyor ve onları kullanmıyorum. V___ ayrıca kızımın odasına giren 4'üncü yoğunluk Om varlığı hakkında bilgi vermediğiniz için de üzüldü. Om bir varlık türünün kısaltması mı?
C: Hayır, tam kelime.

S:(L) Bu varlık türünü keşfetmeyi merakla bekleyen insanlar için soruyorum, Om varlığı nedir?
C: Poltergeist türü bir varlık.

S:(L) Om varlığı boyut çakışması nedeniyle mi geldi yoksa özellikle kızımla mı ilgili?
C: Büyük ölçüde birincisi.

S:(L) Yani poltergeist türü varlıklar bu boyut çakışmalarında bizim yoğunluğumuza girebiliyorlar?
C: Elbette.
S:(L) Böyle söyleyeceğinizi biliyordum. Şimdi, bu dergide bazı makaleler var: Lyssa Royal hakkında şöyle deniyor: "1985'den beri tüm dünyada binlerce insan için kanallama yaptı. Kitapları ve makaleleri tüm dünyada altı dilde yayınlandı." Vesaire vesaire... Lyssa burada şöyle yazmış: "İnsan bilinci kabaca üç farklı alana bölünebilir: bilinçli zihin, bilinçaltı zihin, ve bilinçdışı zihin." Bu kategorizasyon genel olarak doğru mu?
C: Kabaca.

S:(L) Şöyle diyor: "Bilinçdışı zihin, daha derindeki benliğinizle olan köprüdür ve aynı zamanda görmek istemediğiniz korkutucu, karanlık şeylerin atıldığı bir çöplüktür." Bu yeterince doğru bir ifade mi?
C: Yarı-doğru.

S:(L) Bu ifadeyi daha doğru kılmak için söyleyebileceğiniz herhangi birşey var mı?

C: Bilinçdışı zihin aynı zamanda yüksek benlikle, diğer benliklerle ve evrensel zihinle bağlantı kurmak bir kanaldır.

S:(L) Lyssa ayrıca şöyle diyor: "Çocukken travmatik bir olay yaşadığınızda, bilinçaltı hemen bu bilgiyi işlemek ve depolamakla kalmayıp, aynı zamanda sizi daha fazla bölünmeye karşı koruma yollarını da bulur. Bir denge oluşturmaya çalışır. ...travmanın ürettiği çok yoğun ham enerji, bilinçdışı zihinde depolanır." Bu doğru mu?
C: Yeterince yakın.

S:(L) Peki bazı insanların kendi zihinlerinde uyguladıkları blokaj nedeniyle dünyadışı varlıkları veya UFO'ları görmemeleri mümkün mü?
C: Bu olabilir veya insanların zihinlerindeki blokaj dünyadışılar tarafından da etkinleştirilebilir.

S:(L) Bu evrenlerin tümünün, ışık hızının %90'ı oranında genişlediğini söylüyor. Mutlak merkezi güneşin, bizim tanrı dediğimiz şey olduğunu söylüyor.
C: Bu konuları ele almıştık ve "Tanrı" "herşey"dir, merkezi bir güneş değil.

S:(L) Dünya'nın, Pleiades sistemi etrafından dolanan bir foton kuşağından geçtiği 25 bin yıllık bir döngüden bahsediyor ve bu foton kuşağına girdiğimizde her türlü değişimlerin meydana geldiğini ve bunun küçük döngülerden biri olduğunu ve harmonik birleşimin...
C: Bölünmüş kanal.

S:(L) Bu adam bölünmüş bir kanal mı? Harmonik birleşim diye birşey var mı?
C: Harmonik olarak birleşmek istiyorsan...

S:(L) Yani Pleiades etrafında dolanan ve 25.000 yılda bir bizi içine alan bir foton kuşağı yok mu?
C: Bu doğru olsaydı, şimdiye kadar size bu konuda bilgi vermez miydik sence?
 

11 Ocak 1995 F___ ve Laura, BK ve SK (telefonla)

S: Kimse var mı?
C: Evet.

S: F___ SK ile konuşuyor.
C: Kanal bozuluyor.

S:(S) Pleyadeslilerle aynı gruptan mısınız?
C: Aynı. Pleyades'teyken Pleyadesliler, Kasyopya'dayken Kasyopyalılar. Işık varlıkları.

S:(S) Ne tür bir kaynaksınız?
C: 6'ncı yoğunluk.

S:(S) Bu bilgileri aktarmak için neden Laura ve F___'yi seçiyorsunuz?
C: Çünkü dengeleme alanları uyumlu.

S:(B) Dünyadışılar Benjamin Creme'nin kafasına düşünceler mi koyuyor?
C: Evet.

S:(B) Bunun amacı nedir?
C: Kafa karışıklığı, sapma ve aldanma yaratmak ve böylece gerçeklik kanallarının örtülmesi. Kendini açıklıyor.

S:(B) Gerçek olduğunu sandığımız şeyin aslında gerçek olmamasını sağlamak için yani, öyle mi?
C: Yakın.

S:(B) Yani gerçeği göremememiz için dünyadışı varlıklar önümüze dikkat çekici belirli bir birey çıkarıyorlar ve onun üzerinde odaklanmamızı sağlıyorlar.
C: "Çöldeki" sahte peygamberlerle ilgili uyarıları hatırlayın.

S:(B) Buna göre Benjamin Creme KH mi?
C: Evet, dolaylı olarak.
S:(B) Kasyopyalılar bu temastan ne sağlıyor?
C: Size yardım ederek sizinle ve diğer herşeyle birleşme ve böylece büyük döngüyü tamamlama kaderimizi gerçekleştirmeye doğru ilerliyoruz.

S:(B) Bu sizin için mümkün olan tek olasılık mı yoksa en iyi olasılık mı?
C: Her ikisi.

S:(B) Bizden pek çok ışık yılı uzakta mı bulunuyorsunuz?
C: Mesafe bir 3'üncü yoğunluk fikri.

S:(B) Işık yılı 3'üncü yoğunluğa ait bir kavram mı?
C: Evet.

S:(B) Dalga üzerinde seyahat etmekten neyi kastediyorsunuz?
C: Düşünceler üzerinde seyahat.

S:(F) Bizim düşüncelerimiz mi yoksa sizin düşünceleriniz mi?
C: Doğru kavram değil.

S:(L) Doğru kavram nedir?
C: Herşey yalnızca ders.

S:(L) Kimin düşünceleri?
C: Düşünceler varoluştaki tüm gerçekliği birleştirir ve hepsi paylaşılır.

S:(S) Tüm düşünce formlarının yarattığı bir enerji dalgası üzerinde mi yolculuk yapıyorsunuz?
C: Varolan herşey düşünce formlarıdır!

S:(B) KH olanlar bu yarışı BH olanların kazanacağını kabul ediyorlar mı?
C: Hayır, kesinlikle! KH "kaybetmeyi" algılayamaz, yalnızca içgüdüsel olarak üzerlerinde artan bir basınç hissederler. Artan karmaşanın nedeni bu.

S:(B) Kaybettiklerinde onlara ne oluyor? Manyetik bir yıkım mı yaşıyorlar yoksa başa dönüp tüm evrim sürecini yeniden ve karşı kutupta mı deneyimliyorlar?
C: İkincisi.

S:(B) Demek bir dönüm noktası geliyor?
C: Yakın. "Yakın" derken kavramın gerçeğe "yakın" olduğunu kastettik. Zaman veya mesafe anlamında söylemedik.

S:(B) O noktada sebep oldukları tüm acıyı deneyimleyecekler mi? (L) Güzel soru!
C: Hayır, bu sadece 5'inci seviyede olur.

S:(B) Bir Kertenkele ile karşılaştığımızda uygun davranış protokolü nedir?
C: Size kalmış!
 

S:(B) Kertenkeleler şekil değiştirebiliyor mu?
C: 4'üncü seviyedeki tüm varlıklar bu yeteneğe sahip.

S:(B) Gerçek görünüşlerini değiştirme yeteneğine mi sahipler?
C: Evet.

S:(B) Şu anda aramızda dolanıyorlar mı?
C: Nadiren. 3'üncü seviyedeki işlerinin çoğunu yaptırmak için "aracılar" kullanıyorlar.

S:(B) Bu aracılar "Siyahlı Adamlar" mı (Men in Black) yoksa Griler mi?
C: Her ikisi ve pek çok diğerleri. Siyahlı Adamlar çoğunlukla insan kılığındaki Kertenkelelerdir ve 3'üncü seviyede kısa dalga döngüsü olarak tanımlanan kısa sürelerle kalabilirler. Siyahlı Adamlar seçilen kişilerle doğrudan temasa yönelik bir mazeret olarak kendilerini devlet görevlisi olarak tanıtır.

S:(B) Bu Siyahlı Adamlar hiç insan öldürdü mü?
C: Hayır.

S:(F) Sadece tehdit mi ediyorlar?
C: Evet.

S:(B) Kertenkeleler hiç insan öldürdü mü?
C: Oo evet!!!
S:(B) Dünya'nın çeşitli yerlerinde Bakire Meryem'in görünmesi olaylarının herhangi birinin ardında Kertenkeleler var mı?
C: Evet. Hepsi.

S:(B) Bunun ardındaki sebep nedir?
C: Bilginin parçalanmasına yönelik saptırma ve dezenformasyon yayılıyor ve böylece daha fazla kişi saldırıya açık hale geliyor.

S:(L) "Eski dinlerdeki" cehennem veya araf inancı gibi inançların propagandası insanları çok savunmasız bir noktaya sürüklüyor, çünkü bu durumda insanlar suç ve günah düşüncelerine ve böylece de düşünce kontrolü ve şiddete daha açık hale geliyor.
C: Evet.

S:(S) Yvonne Cole'nin kanalladığı "Aştar Komutası"ndaki (Ashtar Command) Theo, Aralık 1994'te dünyadışılar tarafından bir iniş gerçekleştirileceği kehanetinde bulunmuştu. Bu bir uydurma mıydı, yoksa bir yanlış hesaplama mı?
C: Uydurma.

S:(S) Yvonne çok hoş biri.
C: Kanal aldatılıyor.

S:(S) Kimi kanallıyor?
C: Kertenkelelerin ajanları. Dezenformasyon. Peki o zaman kim dezenformasyon almıyor diye soracaksınız, değil mi? Zihinlerinizi açtığınızda ve yeterince çok bilgi sahibi olduğunuzda bileceksiniz. Şimdi, bu mesaj sana K____, çalışmanın farkındayız, çok büyük etkileri olacak bir zafere yakınsın, ama dikkat et çünkü KH güçleri seni ezmeye çalışıyor ve KH güçlerine karşı savaşlarını yavaşlatmanı tavsiye ediyoruz, böylece onlardan kaynaklanan aşırı ısınmayı önleyebilirsin!!


14 Ocak 1995 F___, Laura, TR ve JR, T___, M___ ve A___

S:(L) Kimse var mı?
C: Evet.

S:(L) Bu gece karşımızda kim var?
C: Hnora.

S:(L) Neredensin?
C: Kasyopya.

S:(L) Yani ruh bedene girdiğinde o noktada geçmiş deneyimlerini unutuyor, öyle mi?
C: Döngü.

S:(L) Suların alçalması ve yükselmesi gibi bir döngü mü? Çocuklukta sular alçalmış durumda mı?
C: Buna benzer birşey.

S:(L) Bazı sorularımız olacak ve ilki şu: Daha önceki celselerde bize gelecekteki biz olduğunuzu ve bizimle birleşmek üzere buraya doğru geldiğinizi söylemiştiniz.
C: Evet.

S:(L) Zamana göre düşünecek olursak, bizden ne kadar uzaklıktasınız?
C: Sizin zaman ölçümünüzle belirsiz.

S:(L) Bize yaklaşan olayın yaklaşık varış zamanını hesaplamamız için bazı bilgiler vermiştiniz. Bu dalga buraya geldiği zaman mı bizimle birleşip gelecekteki biz olacaksınız?
C: Hayır, bu doğru kavram değil.

S:(L) Dalga buraya vardığında bizimle birleşeceğinizi söylemiştiniz. Gelecekteki biz olduğunuzu söylerken kastettiğiniz şey bu mu?
C: Hayır.

S:(L) Yani iki ayrı olaydan veya konudan bahsediyoruz, veya zaman/mekandaki iki ayrı nokta, öyle mi?
C: Hayır. Yine 3'üncü yoğunluk mantığını daha üst yüksek yoğunluk seviyelerine uygulamaya doğru kayıyorsunuz.

S:(L) Yani aynı olaydan bahsetmiyor muyuz?
C: Bir kere "gelecek" nedir?

S:(L) Zaman/mekandaki farklı noktalar.. Gelecek sadece bilincin farklı bir odağı mı? Herşey eşzamanlı mı?
C: Evet. Eğer bu doğruysa neden burada lineer/doğrusal bir mantık uyguluyorsunuz? Görmüyor musunuz, sizinle şu an birleşiyoruz!

S:(L) Anladım. (TR) Yani dalga geldiğinde eğer hazırsak dalga bizi 4'üncü yoğunluğa taşıyacak ama o noktada sizinle 6. yoğunlukta gerçek bir birleşme yaşamayacağız ama bir yoğunluktan diğerine geçiş sırasında tüm odak noktaları birleştiği için bir "birleşme" deneyimleyebiliriz, doğru mu?
C: Kısmen doğru, kısmen ilgisiz.

S:(J) Hangi kısmı doğru, hangi kısmı yanlış? (T) Dalga geldiğinde, 4'üncü yoğunluğa geçecek olanları oraya taşıyacak, bu kısmı doğru mu?
C: Açık.

S:(TR) Hangi kısmı açık?
C: 4'üncü yoğunluk adayısın.

S:(TR) Yani biz 4'üncü yoğunluk adayıyız ama bu mutlaka 4'üncü yoğunluğa geçebileceğimiz anlamına gelmiyor, öyle mi?
C: Kısmen.

S:(TR) 4'üncü yoğunluk adayları doğru frekans titreşimine ulaşmışlarsa ve o noktada dalganın onları taşıyacağı bir noktaya yükselmişlerse 4'üncü yoğunluğa geçecekler, doğru mu?
C: Yeterince yakın.

S:(TR) 4'üncü yoğunluğa geçenler o noktada varlıklarının tüm diğer yoğunluklarıyla çok kısa bir süre için de olsa bir birleşme, bir bütünlük mü deneyimleyecekler?
C: Ölçülemeyecek derecede kısa bir an. "Aydınlanma" denen şey işte bu!

S:(TR) Aslında zaman diye birşey olmadığı için bireyin deneyimine göre o kısacık an binlerce yıl gibi de olabilir, değil mi?
C: "Sonsuza kadar" sürmüş görünebilir.

S:(TR) Şimdi mi başladı? (L) Ou, evet. Ensemin kökünden bir pense ile tutuluyormuşum gibi hissediyorum. Pekala, 4'üncü yoğunluk neye benziyor... Rüya durumuna benzediği söylenebilir mi? Birşey düşünür düşünmez veya üzerinde odaklanır odaklanmaz o oluyor veya gerçekleşiyor?
C: Devam et.

S:(L) Örneğin suyun üzerindeki bir botun içinde olmayı istediysen, kendini bir botun içinde buluyorsun, hem de şu andakinden daha gerçek gelen bir okyanusun üzerinde. Çünkü suyun üzerindeki güneş ışığı parıltılarına kadar tüm beklentilerine yanıt veriyor.
C: Uzaklaşıyorsun.

S:(L) Uzaklaşıyor muyum?
C: Evet. Neden bir bota ihtiyaç duyuyorsun?

S:(L) Bu fantazideki fikir bir botta olmaktı. (TR) Ama bu bir fantazi değil. (L) Gerçeklik. Tamam. Yani diğer bir deyişle 4'üncü yoğunluk düşüncelerinin hemen gerçeğe dönüştüğü bir yoğunluk. Örneğin kendini bir kuledeki bir prenses olarak düşünürsen hemen bir şato ortaya çıkar ve sende bir kulede olursun ve eğer saçının yere kadar uzamasını istersen saçın da hemen yere kadar uzar.
C: Bunlar 5'inci seviyede olan şeyler.

S:(L) Pekala, yani orayla 3'üncü yoğunluk arasında birşey.
C: Devam et.

S:(TR) 3'üncü yoğunluğa çok benziyor ama bir yönüyle mi farklı?
C: Hayır.

S:(TR) Geçiş vakti geldiğinde bir 3'üncü ve bir de 4'üncü seviye dünya olacağını ve bazılarının 3'üncü yoğunluk dünyasında bazılarının da 4'üncü yoğunluk dünyasında olacağını söylemiştiniz.
C: Üzerinde düşünmeniz için bir olasılık.
 

S:(L) Peki BH nasıl düşünür? (TR) Sorumlu bir şekilde... (L) [ense kökünde şiddetli bir sıkıştırıcı etki deneyimleyerek] Aman Tanrım! Siz oradakiler vücuduma garip şeyler yapıyorsunuz...
C: Yardımcı ve dengeli. Arzular tamamen KH'dir.

S:(L) Yani mevcut deneyimin kabulü, yani olan şeylerin oluşuna izin vermek ve bunlara dengeli ve yardım niyetiyle yaklaşmak, 4'üncü yoğunluktaki BH tepkisi veya deneyimi oluyor, öyle mi?
C: Yakın.

S:(L) Ve bundan dolayı penceremde gördüğüm gibi geçen şeyleri görmek ve bunlara esas olarak açık, meraklı ve izin verici bir şekilde bakmak bir BH tepkisi oluyor, doğru mu?
C: Belki.

S:(T) Nasıl bir merak olduğuna bağlı. (TR) Kertişler de 4'üncü yoğunlukta dolanıyor ama onlar BH değil, değil mi?
C: Doğru.

S:(TR) Ve onlar BH gibi yardımcı, sorumlu davranmıyorlar...
C: Doğru.

S:(TR) Demek 4'üncü yoğunlukta her iki tür de olabiliyor?
C: Evet.

S:(TR) Daha uygun olanı BH türü düşünme mi?
C: Evet.

S:(TR) Ama oraya gittiğinde kararına göre KH düşünüş şekli de mevcut, öyle mi?
C: Evet.

S:(TR) Ama bu 6'ncı yoğunluğa ilerleme yeteneğini sınırlandırıyor?
C: Evet.

S:(TR) 4'üncü yoğunluktayken KH'yi seçersen, daha sonra BH'ye geçebilir misin?
C: Evet.

S:(TR) Yani ikisi arasında istediğin kadar fikir değişikliği yapabilirsin, bu tamamen özgür irade, öyle mi?
C: Eğer 4'üncü seviyede KH'den BH'ye geçersen, KH'ye geri dönmezsin.

S:(TR) 4'üncü yoğunlukta eğer bir kez KH olmuşsan öyle kalman mı gerekiyor? (L) Hayır. (J) Eğer 4'üncü yoğunlukta KH'den BH'ye geçersen KH'ye geri dönmüyorsun, BH'de kalıyorsun, doğru mu? (TR) Ben de onu kastediyorum, bir kez BH'ye geçmeye karar verince orada kalıyorsun çünkü artık KH'ye geri dönme isteğin kalmıyor, öyle mi?
C: Evet.

S:(TR) Yani seçeneğin olmaması meselesi değil, sadece kendin KH'ye geri dönmek istemiyorsun?
C: Evet.

S:(TR) 4'üncü yoğunluğa çıkarsan ve Kertenkelelerin yaptığı şeyleri yaparsan ve sonunda bundan sıkılırsan veya farklı bakmaya başlarsan veya aydınlanırsan, BH'ye geçiyorsun ve orada kalmak istiyorsun, öyle mi?
C: Açık.

S:(TR) BH'den KH'ye geçilebilir mi? Biliyorum, geçilemeyeceğini söylediniz ama sadece geçmek istemediğin için mi?
C: Doğal faktörler bunu engeller.


S:(L) Sanırım bir kez BH doğal faktörlerine ulaştığında, o konumun özelliği gereği bir şekilde... öyle birşey olmuyor...
C: Şimdi sizin için bir blok-yıkıcı: Tam BH profiline ulaşan 3'üncü yoğunluk varlıkları otomatik olarak anında 4'üncü seviyeye geçer!

S:(TR) Bir anda yok mu olurlar? Bunu yapan insanlar oldu mu?
C: Evet.


S:(F) Evet, bunu duymuştum. (TR) Her zaman bir sürü insan kayboluyor. (L) Ama bunun o kadar çok olduğunu sanmıyorum... (F) Ama olmuş. (J) Bazen insanlar kayboluyor ve bir daha onlardan hiçbir haber alamıyorsun. (F)
Ani bir ışığın gelmesiyle insanların aniden ortadan kaybolması gibi olaylar var; aniden bir ışık ortaya çıkıyor ve puf! (TR) Kendi kendine yanma olayları gibi... (F) Hayır... (J) Kendi kendine yanma gibi değil çünkü o durumda beden kalıntıları duruyor. (F) Bir grup insan birlikte otururken aniden çok şiddetli bir ışık meydana geliyor ve kişilerden biri kayboluyor. (L) Bir daha ortaya çıkmıyor mu? (F) Hiç! (TR) Bunu sormak istiyorum, daha önce sorulduysa biri beni durdursun, tam BH profili nedir? (L) Kendine tamamen ilgisizlik.
C: Evet.

S:(L) Tamam, Sally'nin bahsettiği ve bana göndermekte olduğu Krill dosyası hakkında birşeyler sormak istiyorum. Bize Krill dosyasının arkaplanından ve doğruluğundan bahsedin. TR bu konuda benden çok daha fazla şey biliyor. Sanırım bu, dünyadışı bir varlık tarafından, devlet komplosunu ortaya çıkarmaya yönelik olarak yazılmış birşey. Krill dosyaları doğru muydu? (TR) İddiaya göre Krill ABD'deki bir mahkum. (L) Krill diye biri oldu mu gerçekten?
C: Yarı.

S:(TR) Krill dosyasının bir geçerliliği var mı?
C: Yarı.

S:(TR) Bir dünyadışı tarafından mı yazdırıldı?
C: Belki.

S:(TR) Dosyaları oluşturup bir araya getiren bir insan mıydı?
C: Yarı.

S:(TR) Bu, ufolojide Cooper, Lear, Lazar ve Bennewitz'in işlediği konularla aynı kategoride bir olay mı?
C: Pek çok kez söyledik... Laura dikkatini topla... Dinle!

S:(L) Yarı diyorsunuz. Yarıdan neyi kastediyorsunuz?
C: Sakinleş. Sabır, canım!

S:(TR) Diğer UFO belgelerine de aynı miktarda geçerlilikle mi yaklaşmalıyız?
C: Şimdi durun!!!

S:(L) Fazla hassas olduğu için hakkında konuşamayacağımız bir alan mı bu?
C: Hayır!!!!!


S:(F) O halde ne?
C: Size önemli birşey söylemeye çalışıyoruz ama siz soru sorup duruyorsunuz. Şimdi, lütfen biraz sessizlik!!!! Pek çok kez size birbirinizle iletişim kurmanızı, bir fikir paylaşım ağı oluşturmanızı söyledik çünkü ÖĞRENME ve İLERLEME böyle olur! Ama siz bütün yanıtlar için bize yaslanıyorsunuz, ÖĞRENME böyle olmaz!!!!!!! Şimdi bunu deneyin, sonuçlar sizi çok şaşırtacak: Her birinizde sınırsız miktarda gerçek ve "yer sarsıcı" bilgiler var. Bu bilgiler bilincinize yerleştirildi ki bunlara erişip öğrenebilesiniz. Şimdi sorduğunuz son soruları kendi aranızda tartışın ve "bırakın aksın."
 

Grubumuz bu noktada, Krill belgesiyle ilişkili olan veya bu dosyada adı geçen birkaç UFO araştırmacısı ile ilgili olarak daha önce yapılan yorumları incelemeye başladı. Bu bize bu dosyayı değerlendirmek için bir başlangıç noktası teşkil etti. Okuyucu, ilgili yorumları önceki celselerde bulabilir. Krill kağıtlarıyla doğrudan bir ilgisi olmamasına rağmen Don Ware'nin de adı geçtiği için o da tartışma konusuna dahil edildi. Tartışma:

S:(L) Don Ware kim? Sormamın nedeni John'un bana verdiği isim listesinde adının olması. (TR) Don Ware MUFON'un Doğu Sahili bölgesel yöneticisiydi ama olayın metafizik yönüne doğru ilerlediği için uzaklaştırıldı. MUFON çok somut hususlarla ilgileniyor. Bu tür şeyleri duymaktan hiç hoşlanmazlar. (F) Evet bu hususta çok katılar... (TR) Bilimsel bir güvenilirlik kazanmak istiyorlar... (F) Bir UFO'nun inmesini ve gidip ona dokunabilmeni istiyorlar. (TR)
Dünyadışıların nereden geldiğini, ne yapmak istediklerini, araçlarında ne tür bir teknoloji kullandıklarını, bunları nasıl yaptıklarını falan öğrenmek istiyorlar. Anladığım kadarıyla MUFON Mavi Kitap Projesi'nin (Bluebook Project) bir devamı. Mavi Kitap Projesi kapatıldığında gidip diğer UFO gruplarını dönüştürmeye başladılar. NICAP ve APRO'yla başladılar ve MUFON da belirli bir gruptan başka bir gruba geçen son örneklerden biri. Bu alanda elde edilen tüm bilgiler Teksas'a gidiyor ve bir daha birşey duyulmuyor. Teksas Karadeliği. (L) Eğer John Lear ve William Cooper, Kasyopya Onay Damgası'nı alıyorlarsa ve esas olarak Krill kağıtlarında yazılı olan şeyleri söylüyorlarsa onlar bu bilgileri nereden aldılar? (TR) Bu konudaki düşüncelerden birine göre Moore, Lear veya Bennewitz, bunlardan biri Krill belgesini yazan kişiydi. Krill'in, bu bilgileri veren varlığı tanımlamak için devlet tarafından kullanılan bir kısaltma olabileceğinden bahsediliyordu. (L) Senin bilgine göre Lear veya Cooper, bu belgede yazılı olan şeylere kendileri hiç tanıklık edecek bir konumda bulundular mı veya bulunduklarını iddia ettiler mi? (TR) Hiç birinin bunları fiziksel olarak gözlemleyecek bir konumda bulunduğunu veya yeraltı üslerine gittiklerini sanmıyorum. Başka kaynaklardan aldıklarını iddia ettikleri bilgiler üzerinde çalışıyorlardı. (L) Peki bu diğer kaynaklarının kim olduğunu iddia ediyorlar, isim vermiyorlar mı? (TR) Kaynakların çoğunun ismi verilmiyor. Moore ve Cooper, devlet içinde bazı kaynaklarının olduğunu iddia ediyor. Sanırım Cooper'di, bir süre ordu için çalıştığını söylüyor. Sanırım hava kuvvetlerindeydi. (L) Pasifik Filosu Amirali için istihbarat analizciliği yaptığını iddia eden o muydu? (TR) Evet. Cooper'ın yazılarının çeşitli versiyonları var çünkü yazıları değiştiriyor ve güncelliyor. Aslında birşey değiştirmedi; sadece temizledi, düzenledi ve bazı eklemeler yaptı. (L) Eğer durum buysa, yazdıklarını, bunları gözlemleyen veya gören bir insandan aldıkları bilgilere göre hazırladıklarını söyleseler çok daha inandırıcı olurlardı bence. Bu bilgilerin dünyadışı bir varlık tarafından verildiğini söylemeleri inanılırlığını azaltmaz mı? Tüm bu bilgileri uyduruyor olsalar bile kaynağın bir insan olduğunu söylemeleri durumunda inandırıcılıkları çok daha fazla olurdu. Ama Krill diye bir varlık tarafından verildiğini söylüyorlar ve belki de doğrudur. Ama aklıma hemen şu geliyor. Eğer kaynak gerçekten dünyadışı bir varlıksa ve KH ise bu bilgilerin ne kadarı doğru olabilir? (TR) Krill'in standart Grilerden biri olduğu iddia edildi. (L) O zaman söylediği hiçbirşeye güvenemeyiz. Bu bilgilerin kaynağının dünyadışı bir varlık olduğuna inanabiliriz ama eğer Grilerden biriyse o zaman verilen bilgilerin güvenilmez olduğunu düşünebiliriz. (F) KH bir kaynak bile olsa bu mutlaka güvenilmez olduğu anlamına gelmez. (L) Evet ama eğer KH ise hiç şüphe yok ki sadece kendi amaçlarına hizmet eden bilgiler vereceklerdir. (F) O gözle bakarsan öyle. Ama bu bakış açısı doğru olmayabilir. Kaynağın KH bir dünyadışı olması ve hatta siber genetik bir varlık olması, verdiği bilgilerin mutlaka yanlış olması gerektiğini göstermez. Belirli bir anlayış seviyesine ulaşmış olanlarımız için ilk düşünce bu bilgilerin yanlış olduğu şeklinde oluyor ama ters psikoloji oyunu da olabilir. Doğru bilgi ver ama yüksek anlama seviyesine sahip olanlar bunun yanlış olduğunu sansın. (L) Ne tür bilgiler verildiğini biliyor musun? Bizim aldığımız bilgilere benzer şeyler söyleniyor. (F) O zaman bilgiler doğru. (TR) Eğer bu standart bir sibergenetik Gri ise, asıl mesele bu varlığın ne kadar biyolojik olduğu. Örneğin kesilip incelenecek kadar biyolojik mi? (L) Tabii ki. Onlarla ilgili otopsi raporları var, sadece nasıl beslendikleri bilinmiyor. (F) Onlar sibergenetik, ama tıpkı biyolojik bir varlık gibi görünebilir ve işlev gösterebilir. Onların içini açarsan kan ve doku görebilir ve mikroskobik kanıtlar elde edebilirsin... (L) Okuduğum kadarıyla mikroskobik incelemelere göre daha çok bir bitki gibilermiş... (TR) Evet. (F) Yani yetiştiriliyorlar! (L) Evet. İnsanın genetik bilgisinin bitkilerinkiyle kromozomal olarak birleştirildiğini düşün. (TR) Yüzlerce yetiştirebilirsin. (L)Ve tohum gibi ekebilirsin... ve görünüşe göre yaptıkları şey de bu. Bu gemilere götürülüp geri gelen insanlar duvarlardaki kapların içinde yetişen şeyler görüyorlar. Tıpkı bir sera gibi. (F) Bizim elde ettiğimiz bilgiye göre Griler Kertişlerin kullandıkları robotlar oldukları için her iki boyuta da erişime sahipler. Eğer böyle robotlar bitki gibi yetiştirilebiliyorsa 4'üncü seviyenin ne garip bir yer olduğunu düşünün! Biz karşımıza çıkan sibergenetik robotların gerçek birşey olduğunu sanırken bir de bu robotları yapan tam ruha sahip 4B varlıkların seviyesini düşünün! (TR) Kertişler bizim yoğunluğumuza girmek için robotlar yaratmak zorundalarsa burada bizden daha güçlü değiller mi demektir? Griler olmadan da bizimle etkileşime girebilirler mi? (F) Evet. (L) Evet, girebilirler, girdiler, girecekler ve giriyorlar. (F) Ama bazı sorunlar var. Öncelikleri görüntüleri çok göze batıcı... (J) Eğer sokakta yürüselerdi herkesin dikkatini çekerlerdi.(TR) Bu kendilerini nasıl gösterdiklerine bağlı. (L) Görünüşlerini değiştirebiliyorlar. (F) Görüntülerini değiştirebiliyorlar ama sadece kısa bir süre için. (L) Çünkü bunu yapabilmeleri için 3'üncü yoğunluk enerjisini kullanmaları gerekir. (F) Geçen gece telefonda S___'yle konuşurken S___ ve B___ Siyahlı Adamlar'a değindiler. Verilen yanıt Siyahlı Adamlar'ın "Kertenkele varlıkları" olduklarıydı. Pek çok raporda Siyahlı Adamlar'a dair tanımlamalar çok garip. Sesleri sanki yankılı bir odadan geliyor gibiymiş ve... (TR) Başka bir celsede de Siyahlı Adamlar hakkında birşey sormuştuk, ne demişlerdi? "Projeksiyon" olduklarını. (J) Aynen öyle, belki de gereken ipucu budur. Belki bizim gerçekliğimize bu şekilde erişiyorlardır; 4'üncüden 3'üncüye projeksiyonlar olarak. (F) Hep aklımı karıştan bir olay vardı. 28 Nisan 1978'de Maine'de UFO araştırması yapan bir adama bir Siyahlı Adam yaklaşmış. Siyahlı Adam'ın çok garip olduğunu anlatıyor. Yüzü pembeymiş. Makyajlı gibiymiş. Siyahlı adam kendi yüzüne dokunduğunda sanki tamamen birşeyle kaplıymış gibi bir iz kalmış. Sonra birden kalkıp "Şimdi gitmem gerek... ee-enerrji biti-ii-yorrr" demiş. Sonra kalkıp tökezleyerek uzaklaşmaya başlamış. Siyahlı Adam'ın tökezlemeye başladığını görünce çok şaşırmış... (L) Energizer Tavşanı değilmiş demek ki! [gülüşme] (F) Sonra bir ışık görmüş. Önce bunun bir arabanın farından geldiğini sanmış ama Siyahlı Adam bu ışığa girip ortadan kaybolmuş. (J) Projeksiyon! 4'ten 3'e böyle geliyorlar. (L) 3 aşamayla projekte olduklarını söylemişlerdi. Hatırlayın. Mekan-zamanda bir yolculuk gibi. (TR) Krill tartışmasından uzaklaştık ama 4'üncü seviyeyle ilgili kesinlikle çok ilginç sonuçlar elde ediyoruz. (F) Krill şu anda işimize yaramıyor. (L) Kim takar Krill'i? Biz onları kullanıp atıyoruz! [gülüşme] (TR) Ben de bunu söyleyecektim, standart UFO konularımızı ele alışımızı... Yani artık çok farklı bir noktadayız... (J) Evet, gerçekten... (TR) Buradaki çalışma sayesinde... (F) Yıllardır yaptığımız çalışmalarda hep somut şeyler üzerinde durduk ve ben de hep öyle kalması gerektiğini düşünüyordum ve gerçekten de eğer bir kişi bu fenomeni yakından inceliyorsa, somut şeyler hakkında bilgi edinerek başlar ama artık sadece somut olarak görünenden çok daha öte şeyler olduğunu da görebiliyorum. (L) Evet, işte burada... [Siyahlı Adamlar'la ilgili referansı arıyordu]... Siyahlı adamlar kim veya nedir? Kertenkele projeksiyonları. (TR) Onu sorduk çünkü yoluma çıkan Camaro'lu adamın projeksiyonu hakkında sorular soruyorduk. (L) Tamam. "Yani Kertenkeleler bir varlığın yalnızca görüntüsünü mü projekte ediyorlar?" diye sormuşuz ve yanıt "evet." Bu noktada TR sormuş: "Siyahlı Adamlar fiziksel bakımdan gerçek değil mi?" Ve yanıt: "Kısmen doğru. Bu teknolojiyi anlamıyorsunuz ama isterseniz tanımlayabiliriz. Önce zamanda "yolculuğu" biraz daha tanımlamamız gerekiyor çünkü iki kavram birbiriyle yakından ilişkili. İlk adım yapay olarak elektromanyetik bir alan oluşturulmasıdır. Bu, gerçekliğin boyutları arasında bir kapı açar. Sonra, gerçeklik iliştirme kanalına erişim için katılımcının düşüncelerini kanallanması gerekir. Sonra da enerjiyi uygun boyut köprüsüne odaklaması gerekir. Elektronlar doğru frekans dalgasında düzenlenmelidir. Bunun ardından tüm yoğunluk seviyelerindeki algıları dengelemek için boyut "perdesi" içinden üçlünün gönderilmesi gerekir. Üçlü şu şekildedir: 1. Madde, 2. Enerji, 3. Gerçekliğin algılanması." Diğer bir deyişle gönderdikleri... (J) Holografik görüntüler. (TR) Gönderdikleri enerji burada madde kazanıyor ve algıladığımız şeyi yaratıyor. Ve algıladığımız şey de... (L) Hayır, hayır, hayır... Ne olduğunu biliyorum. Üçlünün sırasıyla gönderilmesi... madde enerji oluyor, enerji algı oluyor ve perdenin öbür tarafına geçiyor, algı enerjiye dönüşüyor ve bu enerji de tekrar madde haline geliyor... Boyut perdesinden geri doğru bir takla atar gibi. (TR) Ve kişinin gördüğü şey de görmeyi beklediği şeye bağlı. Bu yüzden Kertişler bu sıralamayı uygulamadan önce ilgili kişinin beklentileriyle ilgileniyorlar... "Gerçeklik iliştirme kanalı" bu işte. Eğer Siyalı Adamlar'ı görmeye açıksan, onların ne olduklarını bilmesen bile, bilincin bir seviyesinde... (F) Ama sanırım bu sadece Siyahlı Adamlar'la sınırlı birşey değil. (L) Şunu dinleyin! "Birkaç kez uçan dikdörtgen şeklinde büyük kutulardan bahsedildiğini duydum. Bunların kime ait olduğunu öğrenmek istiyorum." demişim ve yanıt: "Kertenkele projeksiyonları..." Ne yapıyorlar, lanet olası tüm realitelerini bizim dünyamıza mı projekte ediyorlar? (F) Görünüşe göre 4'ten 3'e geçiş sürecinin bir parçası da "projeksiyon" süreci. (TR) Evet, bir şekilde geri gitmen gerekiyor. (F) Tabii bu da, yüksek seviyelere ait olaylarla ilgili okuduğumuz ve duyduğumuz pek çok şeyi açıklıyor. Bunları kendi dünyamızın gerçekleriyle açıklamamız mümkün değil. Pek çok kişi boşu boşuna metalik bir araç yakalayıp içindeki canlıları kesip incelemeyi umuyor ve üstelik bunun meydana gelmesine... (J) Bilimdeki sorun da bu, çünkü bu şeyleri tutamıyor ve ölçemiyorlar çünkü bizim anladığımız şekilde mevcut değiller! (F) Maddeci bilimin koptuğu nokta işte bu. Kısır bir döngüde kısılı kalıyor. (J) Kendilerini kendi kurallarıyla kısır döngüye sokuyorlar! (F) Doğru! (TR) Netice olarak, artık Krill belgelerinin, Cooper ve Lear'ın yazdıklarının ötesine geçtik. (F) Kasyopyalıların bize bu aptalca soruları sorup durmaya bir son vermemizi söylemelerinin nedenlerinden biri de bu. (TR) Evet, tüm bu ayrıntılara girmek zorunda değiliz. (F) Evet, çünkü bu "UFO'lara Giriş 1" (J) Evet biz bunun ötesine geçtik. Aman Tanrım! Dinleyin millet; size fark ettiğim birşeyden bahsedeceğim. Üç veya dört hafta önce işteyken masamın çekmecesi bozuktu. Çekip açmaya uğraşıyordum. Sonunda çektim ve bu klasör yere düştü. Bu klasörü eve götürüp kullanmaya karar verdim. Ve bakın klasörün üzerinde ne yazıyor! Hizmet! (TR) Daha da ilginç olan birşey var ki, o da bu yoğunlukta yalnız olmadığımız. Başka gezegenlerde 3'üncü yoğunlukta yaşayan varlıklar da var. Belki de bazıları buraya gelip suları iyice bulandırıyor ve neyin ne olduğunu, kimin kim olduğunu anlamamızı zorlaştırıyor olabilirler. (F) Bana göre UFO alanında şimdiye kadar yaşadığımız deneyimler hep daha yüksek yoğunluklardan bu yoğunluğa yönelikti. 3'ten 3'e etkiler deneyimlemiş olduğumuzu sanmıyorum. Ve insanlar bunu daha yeni yeni anlamaya başlıyorlar. Diğer bir deyişle... (TR) Vallee de öyle düşünüyor, boyutlararasına bakıyor, çünkü... (F) Ama Vallee de maddeci bir bilimadamı ve bunu bilimsel bir şekilde inceliyor. Sadece henüz keşfetmediğimiz için bu olaylara imkansız diyen başka bir bilimadamından sadece biraz daha açık zihinli... (J) Evet, üzerinde bizim adımız yok, o halde mevcut değil... (F) Ama işini çok dikkatli bir şekilde yapıyor. (L) Krill'le işimiz bitti mi? (TR) Evet, sanırım Krill'in üzerinde yeterince durduk. (L) Krill o kadar önemli değil. Sanırım sorularımızı sorarken daha dikkatli olmamız gerekiyor. (J) Kasyopyalıların bu öğrenme şeklini düzenli olarak sürdürmemizi isteyip istemediklerini merak ediyorum. (L) Pekala, bunu sorulmuş varsayın.
C: İyi fikir.

S:(L) Sormak istediğim bir soru var ve bunu tartışıp tartışamayacağımızı bilmiyorum çünkü biraz tartışma dışı bir husus. Ruhun elektromanyetik kalıbının başka bir varlık veya enerji kaynağı tarafından, dışarıdan zorla değiştirilip değiştirilemeyeceğini öğrenmek istiyorum.
C: Hayır.

S:(L) Bir kişinin ruh kalıbı o kişinin bütün deneyimlerinin toplamıyla mı belirleniyor?
C: Denklemin parçası.

S:(L) Bir kişi ruhunda, tüm boyutlarda yaşadığı tüm deneyimlerin anılarını taşır mı?
C: Anılar, "Geçmiş, Şimdi ve Gelecek"in yansımasıdır.


S:(L) Yani eğer yansımalar... (J) "Biz gelecekteki siziz!" (L) Evet, yani Kertişler veya Oryonlar dahil hiçbir dış güç...
C: Bizi hatırlayabilirsiniz.

S:(L) Bize olan herşeye bir seviyede erişilmesi mümkün, doğru mu?
C: Evet.

S:(L) Ve başka bir varlığın gelip deneyimimizin bir kısmını silmesi ve bir şekilde kendi yarattıkları birşeyle değiştirmesi mümkün değil, öyle mi?
C: Saçma!
 

S:(L) JR ve ben 4'üncü yoğunluktaki sanatsal ifadeyi çok merak ediyoruz. Bu boyutta çoğumuz sanat ve müziği çok olumlu bir şekilde deneyimliyoruz ve bazen müzik çok ruhsal ve dönüştürücü olabiliyor. İnsanı çok sıradışı yerlere götürebiliyor. 4'üncü yoğunluktaki durum nedir?
C: 4'te örneğin sesleri "görebilir", renkleri "duyabilirsiniz."

S:(L) Peki, bu... Lütfen bu soruyu sorduğumda sakin olun ama... (F) Ne soracağını biliyorum... (L) Birşey söylemeyeceksin ama tamam mı? Yıllar önce 60'lar ve 70'lerin bir çocuğuyken LSD denedim. (TR) Ne soracağını çok iyi biliyorum, evet, çünkü onu ben de gördüm! (J) Evet. (L) Çok ilginç! Müzikle birlikte geometrik şekiller ve renkler ortaya çıkıyordu. (TR) Evet! (L) Burada bahsettiğimiz şey de bu mu?
C: Bingo!

S:(L) Yani diğer bir deyişle...
C: Sıradaki sorunun cevabı evet, 4'üncü yoğunluktan bir sızıntı deneyimledin.

S:(F) Yani 4'üncü yoğunluğa bir bakış etkisi yapmış. (L) Bu realiteye erişim için bu yöntemi tavsiye ediyor musunuz?
C: Açık.

S:(TR) Sorun şu ki, bazı insanlar hep bunu yapacak ve bunu doğal bir yolla yapma üzerinde çalışmayacaktır.
C: Evet.

S:(TR) Bazıları bunun bağımlısı olacak ve aşırı ölçüde kullanacaktır. (J) Ve kendilerine zarar verecekler. (L) Evet, çok dikkatli bir şekilde yaklaşılması gereken birşey. Bunu teşvik edemeyiz. (J) Bu, normal olarak deneyimlediğimiz 3 boyuta yeni boyutlar ekleme gibi birşey mi?

C: Evet. 4'üncü yoğunluk seviyesi yeni bir deneyim boyutunu ima ediyor, değil mi?

S:(TR) Birinci boyut tek bir nokta, ikincisi noktanın bir doğru şeklinde hareketi, üçüncüsü doğrunun bir düzlem oluşturacak şekilde hareketi ve zaman da buna süreklilik kazandırıyor. Peki dördüncü boyut nedir?
C: Keşfet!

S:(TR) 4'teki zaman frekansı, bizim zamanı algıladığımız gibi mi?
C: Sizin algıladığınız gibi değil.


S:(TR) Biz zamanı lineer/doğrusal olarak algılıyoruz ama aslında duyu organlarımızın bu algısı pek sağlıklı değil, öyle mi?
C: Belki.

S:(L) Daha önce bize zamanın, "düşme" sırasında bize dayatılan bir ilüzyon, bir aldatma olduğunu söylemişlerdi.
(J) Işığın spektrumunu hepimiz görmüşüzdür. Bizim gözlerimizle algılayabildiğimiz, ışığın yalnızca sınırlı bir kısmı. Gerçek de böyle birşey mi? Algılayabildiğimiz şey, titreşimler spektrumunun yalnızca küçük bir kısmı mı?
C: Yakın.


S:(TR) 4'üncü yoğunluğa geçtiğimizde bu elektromanyetik bandın daha fazlasını mı göreceğiz?
C: Çok daha fazlası.

S:(J) Yani farkındalığımızı genişletecek.
C: Evet.


S:(L) Birkaç yıl önce meditasyon yaparken "kuşatılma" olarak tanımladığım birşey yaptım. Tanımlanması çok zor bir durum. Durduğum yerden sanki kaybolup sonra geri gelmiştim. Önce kafamda güçlü bir elektriksel zınlama sesi duydum. Kafamda "varlık yaklaşıyor" gibi şeyler duydum ve hemen bunun Şekina yani "Tanrısal mevcudiyetin" bir "yaklaşması" olarak düşündüm. Biraz gerildim çünkü böyle bir deneyimi veya ziyareti deneyimleyecek bir hazırlık konumunda değildim. Kendimi daha "ciddi ve özenli" bir hale getirdim sonra feci şekilde sıkışmış olduğumu ve hemen tuvalete gitmem gerektiğini farkettiğim ana kadar neler olduğunu hatırlamıyorum. Arada ne kadar zaman geçtiğini bilmiyorum ama o kadar sıkışmış olmam için epeyce sürenin geçmiş olması gerekir. Yatağım yatak odasıyla tuvalet arasındaki bir duvara bitişikti ve arada küçük bir geçiş vardı. Kalkarken kafamı duvara vurmamak için dikkatli olmam gerekiyordu. Yataktan kalktım ve kafamın ve omuzlarımın duvarın içinden geçtiğini fark edince afalladım.Bunu fark eder fark etmez başka ne deneyimlemekte olduğumu incelemeye başladım. Tüm fiziksel nesnelerin saydam birer renk ve ışık parçaları olduğunu fark ettim. Evin duvarları mevcut değildi ve diğer odalarda çocukları yataklarında görebiliyordum; bedenleri ışıktı. Evden dışarıyı görebiliyordum ve bizim algıladığımız gibi bir karanlık değildi. Gece olduğunun farkındaydım ama ağaçlar, bitkiler ve diğer nesneler, renk ve ışık olarak görünüyordu. Uzaktaki birşeyi çok kısa bir an için aklıma geldiğinde sanki teleskopik bir bakışla ona zum yapabiliyordum. Ayrıca 360 derecelik bir bakış açım olduğunu fark ettim yani tüm yönleri aynı anda görebiliyordum. Tüm bunlar çok hızlı oldu veya öyle göründü ve sonra bedenimde olmadığımı fark ettim. Bu düşünce beni korkuttu ve korktuğum an lastik bir bantla fırlatılır gibi tekrar bedenime döndüm. Kendimi kafamda o elektriksel zınlamayı duymadan önceki halimde buldum. Sanırım 4'üncü yoğunluk bu tür bir algıyla ilgili. (F) Hatırla, Whitley Strieber kitabında bedeninin dışında havada bulunduğundan ve elektrik hatları etrafındaki alanlar gibi farkına vardığı pek çok ilginç şeyden bahsediyordu. (L) Çok garip bir deneyimdi, en hafif deyişle. (TR) Trans durumunu tanımlarken "kuşatma olarak tanımladığım birşey. Tanımlayamıyorum" dedin. 4'üncü yoğunluğun nasıl birşey olduğunu sorarken Kasyopyalıların bize söylediği şey de bu işte. (J) Evet, fiziksel bir referans çerçevesi yok. (L) Evet, bilinçsizdim diyemem, çünkü herşeyin yoğun bir şekilde farkındaydım. Ama herhangi birşeye odaklanmıyordum. (F) Tüm bu şeyleri neden açıklamayacaklarıyla ilgili olarak geçen celsede bazı ipuçları vermişlerdi. 1'inci yoğunluktaki bitkilerden ve kayalardan bahsederken... Bir hayvan, evreni bir insan gibi algılamaz. Bana öyle geliyor ki, köpeklerle, kedilerle vs aynı mekanı paylaşmamıza rağmen, onların evren algısı o kadar farklı ki, onlar adeta başka bir gezegende yaşıyor. (TR) Bilim, köpeklerin gözlerinin yalnızca siyah-beyaz olarak gördüğünü söylüyor. (F) Sadece fiziksel olarak neyi görebildikleri ve nasıl gördükleri değil, nasıl algıladıkları ve anladıkları ve nasıl düşündükleri. Bir insanınkinden o kadar farklı ki... Bazı insanlar çok duygusal davranarak hayvanları da tıpkı insanlar gibi görüyorlar. Bir köpeğin, "Ben bir köpeğin, hmm, sanırım şimdi biraz uyuyacağım." diye aklından geçirdiğini düşünsenize. Hiçbirşey anlamıyoruz. Bence aynı şey üst yoğunluklar içinde geçerli. 4'tekileri düşünün. Bizi tamamen anlayabilirler ama görüşleri çok ama çok farklı. (L) Artık iyi geceler diyelim.


21 Ocak 1995 Frank, Laura, TR, JR, S, D, Chuck

S:(L) Bu gece kim var?
C: Torillak.

S:(L) Peki neredensin Torillak?
C: Kasyopya

S:(L) Tamam, tüm bilmek istediğim buydu. 1970'lerde Orta ABD'de çok sayıda hayvan mutilasyonu olayları meydana geldi. (ç.n.: çoğunlukla anlaşılamayan kişi veya sebeplerce hayvanların öldürülmesi, belirli organlarının kesilip çıkarılması vs) Bir aşamada bu oldukça ses getirdi ama sonra giderek azaldı ve örtbas edildi ve bu olaylarla ilgili pek çok fikir ve teori ileri sürüldü. Benim bilmek istedim şey, hayvan mutilasyonlarını kimin yaptığı?
C: Pek çok.

S:(L) Peki en çoğunu kim yapıyor?
C: Uygulanabilir değil.

S:(L) Pekala, bunlardan bazıları ABD devleti veya devlet içinden birileri tarafından mı yapılmıştı?
C: Sadece "mıştı" mı?

S:(L) Yani bu hala devam ediyor. Demek bunu yapmaya devam ediyorlar. Bu olaylardan bazıları dünyadışı varlıklar tarafından mı yapıldı veya yapılmaya devam ediyor?
C: Evet.

S:(T) Amaçları aynı mıydı?
C: Hayır.

S:(L) Devlet neden hayvan mutilasyonu yaptı?
C: Araştırmaları saptırmak için taklit.

S:(L) Yani araştırmacıların dikkatini dağıtmak için bu asıl olayların benzerlerini yaptılar. Bunu o dünyadışıları korumak için mi yaptılar?
C: Hayır.

S:(L) Bunu, o dünyadışılarla ilişki içinde olduklarını halkın öğrenmemesi için, yani kendilerini korumak için mi yaptılar?
C: Keşfedilirse toplumu patlatacak olan gerçeği halktan gizlemek için yaptılar.

S:(L) Keşfedilirse bir patlamaya neden olacak olan bu gerçek nedir?
C: İnsanlar sığırları yiyor, dünyadışılar da sizi.

S:(T) Bunu daha önce de söylemişlerdi. (L) Evet biz ikinci seviyeyi yiyoruz ve onlar da üçüncü seviyeyi. Sığır mutilasyonlarından bazılarını dünyadışılar mı yaptı?
C: Evet.

S:(L) Dünyadışılar sığırlara ne yapıyor?
C: Kan.

S:(L) Kanlarını mı alıyorlar?
C: Evet.

S:(J) İçiyorlar mı? Bu kanı ne için kullanıyorlar?
C: Beslenme.

S:(L) Ama az önce dünyadışıların insanları ve insanların da sığırları yediğini söylediniz. Eğer normal besinleri bu değilse dünyadışılar neden sığırlarla beslendiler? (J) Lezzet. (T) İneğin kanı insan kanına çok benziyor.
C: Siz de bazen yiyeceklerinizin kopyalarını tüketmiyor musunuz? Kopya türevler daha az tartışma yaratıyor.

S:(L) Yani çok fazla insan yemek zorunda kalmamak için sığır yiyorlar ve böylece insanların tepkilerini azaltmış oluyorlar, öyle mi? Aman tanrım.
C: Evet.

S:(T) Peki insan yerine sığırları yemeleri, artık insanları yemeyecekleri anlamına mı geliyor? (L) Hayır TR, çok iyi biliyorsun! (TR) İkinci olarak akla ilk gelen şey bu.
C: İnsanlardan sağladıkları "besinin" bir kısmı sadece duygular. Eti "fileminyon"a eşit olarak düşünebilirsiniz.

S:(T) Yani besinlerin bir kısmı sadece duygular. Tamam, bu dünyadışılardan bahsederken Grilerden mi bahsediyoruz?
C: Hayır.

S:(T) Kertenkelelerden bahsediyoruz.
C: Evet.

S:(T) Peki Griler neyle besleniyor?
C: Plazma.

S:(T) Tamam, Griler plazmayla besleniyor. Yani bir tür kan plazması, öyle mi?
C: Evet.

S:(T) Yani kan istemelerinin nedeni bu; peki Griler duygularla besleniyor mu?
C: Hayır.

S:(T) Hmm.
C: Onları Kertenkelelere gönderiyorlar.

S:(T) Griler duyguları Kertenkelelere mi gönderiyorlar? Aktarıcı görevi mi görüyorlar?
C: Teknoloji yoluyla enerji transferi.

S:(L) Şunu sorayım... (T) Sığırlar da Grilerin Kertenkelelere gönderebilecekleri kadar duygu üretiyorlar mı?
C: Hayır. Sığırlar sadece fiziksel besin sağlıyor. Kertenkeleler ve Griler fiziksel besine yalnızca 3'üncü seviyeyi ziyaret ederken ihtiyaç duyuyorlar; kendi doğal ortamları olan 4'üncü yoğunlukta ise sadece duygularla besleniyorlar.

S:(T) Yani Griler tamamen üçüncü yoğunluk değil? Çünkü Kertişler tarafından yaratılıyorlar, öyle mi?
C: Evet. Doğru, onlar da 4'üncü yoğunluk.

S:(L) Hazır bu konudayken hızlı bir şekilde bazı soruları sormak istiyorum. Aslında pek de anlamı kalmıyor, çünkü onların teknolojik yeteneklerini biliyoruz. Bir sığırın vücudunun belirli bölgelerini cerrahi olarak kesmek için hangi teknolojiyi kullanıyorlar, lazerle mi?
C: Lazere benzer.

S:(L) Çoğu durumda sığır mutilasyonlarında göz küresi, jenital organlar gibi çok spesifik beden parçalarını alıyorlar; anal sfinkteri kolona kadar kesip çıkarıyorlar. Bu belirli beden parçalarının ne gibi bir amacı olabilir? Rektumu kesip çıkarıyorlar ve sonrada ona bir pompa takıp kanı mı çıkarıyorlar? (T) Kuyruk bu işe yarıyor işte! Pompa! (L) Neden? Bunu neden yapıyorlar?
C: Yakın.

S:(L) Yakın mı? Benim söylediğim mi yakın?
C: Evet. Kuyrukla ilgili kısım değil, ha ha!

S:(L) Tamam, aslında bu sorunun yanıtını bir şekilde biliyoruz ama... sığır mutilasyonu olaylarının çoğunda işaretsiz, yazısız siyah helikopterler de görülüyor, bu helikopterler kim veya ne?
C: Değişken.

S:(L) Bu helikopterlerden bazıları şekil değiştirmiş bir dünyadışı aracı mı? Bu helikopterlerden bazıları ABD devletinin malı mı?
C: Her ikisine de evet.

S:(T) Bu helikopterlerden bazıları özel mülkiyet mi?
C: Evet.
S:(L) Pekala, şunu sormak istiyorum, çünkü son zamanlarda bu konuya hiç girmedik. Wendelle Steven ve ayrıca Genesis 2 veya 3'e dayalı olarak Billy Meier'in kitabıyla, kaydettiği görüntülerle ilgili eleştiriler var...
C: Bazıları projeksiyon. Bu fenomen çok yönlü.

S:(L) Bu da siyah helikopterler gibi yani. Wendelle Stevens hakkında birşeyler öğrenmek istiyorum...
C: Neden? Bu bir enerji israfı.

S:(L) Ne kadar güvenilebilir olduğunu bilmek istiyorum yalnızca. Kısacası, bu kişi doğru bilgi anlamında güvenilebilecek biri mi? Evet mi, hayır mı?
C: Hayır.

S:(L) Tamam, bu yeterli. Tüm ülkede görülen helikopterleri ve beyaz karavanları kullanan ve doğulu gibi görünen kişiler kim?
C: Siyahlı Adamlar.

S:(L) Pekala, şimdi, elimde bir isim listesi var ve bu bireylerin her biri için bir evet veya hayır yanıtı istiyorum çünkü sanırım bu kişilerin çoğu öldü. Bu kişilerin ABD'deki ufo faaliyetlerinin örtbas edilmesinde rol oynayıp oynamadıklarına dair bir doğrulama istiyorum: Roscoe Hillencoter (Evet), Dr. Vannebar Bush (Evet), Sekreter James Forrestal (Evet), General Nathan Twining (Evet), General Hoyt F. Vandenberg (Evet), Dr. Detlev Rock (?) (Evet) Jerome Hudson (Evet), Sydney Sauers (Evet), Donald Menzel (Evet), Robert Montague (Evet), Dr. Lloyd B. Berger (Evet).

S:(L) Şu anda MJ12'de kimler var?
C: Bunu söylemeyeceğiz çünkü bu bilgi yayılırsa yok edilirsiniz, o yüzden bunu hemen unutun!

S:(L) MJ12 hala var mı?
C: Farklı bir biçimde.

S:(L) MJ 12 belgelerini Jamie Shandera'ya kimin gönderdiğini öğrenmek istiyorum. Bu dosyaları ona kim gönderdi?
C: Bill Cooper.

S:(T) Bunları Cooper'a kim gönderdi?
C: Kayıtları incelerken keşfetti.

S:(L) MJ 12 dosyalarını o mu keşfetti? Bunları gönderenin kendisi olduğunu iddia etti mi hiç? (T) Evet. (L) Bunu ben neden bilmiyorum? (T) Cooper'in bir kitabında okumuştum. Yazdığı ilk yazılardan birinde.
C: Cooper istenmeden bir güvenlik sızıntısı meydana gelmesine neden oldu ve sonra da "taraf değiştirdi".

S:(T) Yani bu belgeleri devlet için çalışırken buldu, değil mi?
C: Evet.

S:(T) Ve dosyaları kayıtlardan bu şekilde alabildi?
C: Evet.

S:(T) Peki hazır bu konu üzerindeyken... MJ12'dekilerin ismini istemiyorum ama eğer bu isimleri bize söyleyecek olsaydınız kaçını tanırdık? Kaçının adı duyduğumuz isimlerden biri olurdu?
C: Belki bir veya iki.

S:(T) Ben de öyle tahmin etmiştim. 40'larda da kimse o insanların kim olduğunu bilmiyordu. Hillencotter ve Forrestal belki, çünkü 2. Dünya Savaşı insanlarından biriydiler ve gazetelerde adlarına rastlanabiliyordu. Bilimin içlerine girmedikçe bu kişilerin kim olduğunu bilemezdin. (L) Devletin veya bu konsorsiyumun elinde kaç tane dünyadışı araç var?
C: 36.
 

S:(L) Bunlar ele geçirilen araçlar mı? Yoksa hediye mi edildi?
C: Ve düşen araçlar.

S:(T) Yani her üçü. Satın alınan var mı?
C: Doğru kavram değil, Griler finansal değildir.

S:(T) Parayı kastetmedim, birşey karşılığında değişdokuş etmeyi kastettim. Hediye karşılıksız olarak verilir. (J) Onlara bunlar karşılığında birşey veriyoruz. (T) Hediye olarak verilenler aslında hediye olarak değil de birşey karşılığında mı verildi?
C: Hayır. İstenen herşey çoktan elde edilmişti.

S:(L) Tam bir maskaralık. (T) Yani bunlar hediye değil bir ödemeydiler, öyle mi?
C: Doğru kavram değil.

S:(L) Şuna ne dersiniz: Ne ödemeydiler, ne de hediye, sadece dikkatleri dağıtan şeyler.
C: Daha yakın.

S:(T) Gemilerden bazılarını ele geçirdik, bazılarını düştükten sonra aldık, bazıları bir anlamda hediye edildi, bazıları birşey karşılığında bir anlamda satın alındı ve bazıları da herkesin dikkatini yaptıkları bazı şeylerden uzak tutmak için, yani dikkatleri başka yönlere çekmek için hediye edildi. Yakın mı?
C: Yakın.

S:(T) Yani bunların federal devletin eline geçişine dair pek çok farklı kategoriler var.
C: Evet. Çok boyutlu.

S:(L) Pekala bana şunun hakkında bir evet-hayır yanıtı verin: Dr. Paul Bennewitz – güvenilir, evet mi, hayır mı?
C: Hayır.

S:(L) Krill kağıtlarında bulunan bu cümle böylece yalanlanmış mı oldu?
C: Hayır.

S:(L) Peki o cümle doğru mu?
C: Kısmen.

S:(L) Önceden güvenilir miydi? O çalışmayı yaparken?
C: Gibi.

S:(L) O. H. Krill kim?
C: Kimse.

S:(L) O. H. Krill bir grup mu?
C: Sembolizma.

S:(L) Neyin sembolizması? O. H. Krill'in karşılığı nedir?
C: Sadece belgelemelerde kullanılıyor. Devletiniz kod adlarını seviyor.

S:(L) Bu belgenin bu konu hakkında bilgi yaymak amacıyla devlet tarafından verildiğini mi söylüyorsunuz? Dezenformasyon mu?
C: Karmaşık.

S:(L) Bize bu belgedeki doğru bilgilerin bir yüzdesini verin.
C: %43.

S:(L) Yani %43'ü doğru mu?
C: Yeterince yakın.

S:(L) Yani bu belge devlet tarafından oluşturuldu. Bazı gerçek bilgileri verme amacıyla mı oluşturuldu?
C: Hayır.

S:(L) Devlet tarafından mı oluşturuldu? (T) Kasıtlı olarak mı sızdırıldı?
C: Devletiniz çok çeşitli amaçlara yönelik faaliyet gösteriyor, çok karmaşık!

S:(T) İş devlete geldiğinde en basit şey bile çok karmaşık. Peki sorum şu: ABD devleti...
C: Kasıtlı olarak!

S:(T) Çok doğru. Soru: Devlet veya devletimiz, ABD devletinin elinde o veya bu türde, o veya bu şekilde elde edilmiş olan 36 tane dünyadışı araç var. Başka kaç tane devletin elinde bu araçlardan var?
C: Tüm devletler tek bir devlet.

S:(L) Tek bir dünya devleti var diyorlar. (T) Sadece bunu resmi olarak duyurmayı bekliyorlar. (L) Şunu sormak istiyorum. Ne...
C: Sizin zaman ölçümünüzle çok uzun bir zamandan beri.

S:(L) Bant bitmeden bunu sormak istiyorum ve sonra bir ara vereceğiz. Konsorsiyum tarafından gizlenen "en büyük sır" nedir?
C: Kontrolünüz sizin elinizde değil, bir deneysiniz. [ARA]

S:(L) Bu konuda söylemek istediğiniz başka birşey var mı?
C: Size bağlı.

S:(T) Bunun, devletin bizden gizlediği en büyük sır olduğunu söylerken, bunu sadece bu ülkedeki insanların en büyük gerçeği olarak mı söylüyorsunuz?
C: Temel olarak.

S:(T) İnsan ırkının en büyük sırrı, bizim, bir grup insanın hepimiz üzerinde uyguladığı bir deney olduğumuz mu?
C: Kısmen.

S:(T) Diğer kısmı da Kertenkelelerle mi ilgili?
C: Evet.

S:(L) Peki başka dünyadışılar?
C: Evet.

S:(T) Bu deneyi yapan insanlar, kendilerinin de bu deneyin bir parçası olduklarını biliyorlar mı?
C: Evet.

S:(T) Bunu kendi istekleriyle mi yapıyorlar?
C: Seçenekleri yok.

S:(L) Neden seçenekleri yok?
C: Deney ilerliyor.

S:(T) Deneyin konusu nedir?
C: Sizin için aşırı karmaşık.

S:(J) Bunun olmasından nefret ediyorum! (T) Peki bu, Kertişlerin bizi yönetmesi ve enerjimizi emmesi deneyiyle mi ilgili?
C: Evet, ama bundan çok daha fazlası var, 4'üncü seviyede anlayacaksınız.

S:(T) Tamam, bu konuda başka birşey sormayacağım. (L) Pekala, bu Krill belgesinde Grilerin ve diğer dünyadışıların, fiziksel muayene sırasında insanlardan çıkardıkları beze salgılarını kullandıklarına dair bir ifade var. Bazı jinekoloji ve sperm alma muayeneleri yapıldığı ve bu maddelerin beslenmek için kullanıldığı ve bunlara bağımlı oldukları söyleniyor. Bu doğru bir değerlendirme mi?
C: Hayır.

S:(L) Peki beze salgılarını kullanıyorlar mı?
C: Evet.

S:(L) Peki bu maddeleri ne için kullanıyorlar?
C: İlaç.

S:(L) Bu ilaçları neyin veya kimin üzerinde kullanıyorlar?
C: Kendileri.

S:(L) Bu ilaç onlara ne sağlıyor?
C: 3'üncü yoğunluğa katlanmalarına yardım ediyor.

S:(T) Yani geçici olarak 3'üncü yoğunlukta kalabilmelerine olanak sağlıyor?
C: Yakın.

S:(L) Daha somut, fiziksel bir şekilde ortaya çıkmalarına da yardımcı oluyor mu?
C: Evet.

S:(L) Yani bu beze salgılarını o yüzden alıyorlar. Bireylerin ürettiği cinsel enerjiyi de 3 boyuttaki koşullarında kullanıyorlar mı?
C: Hayır. Daha önce de söylediğimiz gibi bu onları 4'üncü yoğunlukta besliyor.

S:(L) Evet. Tamam. Zamanın mevcut olmadığını söylediğinizi biliyorum ama bizim ölçümümüze göre Griler ne kadar zamandır insan ırkıyla etkileşiyor? Yani Kertenkeleler değil, Griler, sibergenetik robotlar...
C: Hayır.

S:(L) "Hayır" derken neyi kastediyorsunuz?
C: Zaman yolcuları, o nedenle "zaman sürekli."

S:(L) Pekala, JR'nin verdiği birkaç kitabı okudum, "Knight in Shining Armor" ve "Replay". Bu kitapların her ikisinde de zaman yolculuğu tanımlanıyor.
C: Hayır, henüz bitirmedik. Son yanıtın ağırlığını kavradınız mı?

S:(L) Zamanda yolculuk yapıyorlar, zamanda ileri ve geri gidebiliyorlar, aklımızla oyun oynayabiliyorlar... (T) İstedikleri bir geleceği yaratmak için geçmişi düzenleyebiliyorlar. (D) İstedikleri enerjiyi yaratabilmek için herşeyi organize edebiliyorlar... (L) Ayrıca birşeylerin iyi görünmesini, iyi bir şeymiş gibi hissedilmesini sağlıyorlar. Belirli bir fikir aşılayıp daha sonra onu doğrulayan bir durum yaratıyorlar...
C: Ne kadar zamandır diye sormuştun. Tamamen sınırsız, anlayabilir musunuz?

S:(L) Bu iyi değil. Eğer zaman-mekanda geri gidip geçmişimizdeki bir olayı değiştirirlerse, geçmişteki bu değişim şu anımızı da hemen etkiler mi?
C: Bu defalarca oldu ve olmaya devam ediyor.

S:(D) Bunu sürekli olarak, tekrar ve tekrar yapıyorlar mı? (L) Yani her bir...
C: Siz henüz farkında değilsiniz, bunun ne gibi anlamlara geldiği konusunda bir fikriniz yok!!!

S:(L) Küçük bir ışık yakaladık! Evet, küçük! (T) Zamanda ileri ve geri hareket edebilmek ve bunu istediğin gibi kullanabilmek... (J) Ve bize neler yapıyor olabilecekleri... Ve bize tekrar ve tekrar yapacakları... (L) Diğer bir deyişle tüm bu lanet olası koşullarda tek gerçek şansımız bu yoğunluktan çıkmak. Anladığım kadarıyla bize söyledikleri şey bu.
C: Yakın.

S:(L) Çünkü aksi taktirde, tıpkı o kitapta söylendiği gibi, aynı döngüde takılıp kalırız. İşkence sürekli tekrarlanabilir ve... Cengiz Han, Atilla... herşey yeni baştan... (T) Bir zaman [kısır] döngüsü içinde takılıp kalmış durumdayız; bizi bir zaman döngüsüne koyuyorlar. (J) Bir zaman döngüsü içinde miyiz?
C: Evet.

S:(D) İnsanlık o veya bu sebep için zamanı belirtmek için zamanı kullanmayı gerekli bulmuş. Görebildiğim tek sebep, yazılı veya sözlü iletişimlerde bir çeşit...
C: Kontrol mekanizması.

S:(T) Bu kontrol mekanizmasını kırmamızın bir yolu var mı? 4'üncü yoğunluğa geçme dışında?
C: Hayır.

S:(D) Peki zaman yoksa olanları nasıl ifade edersiniz?
C: Yeniden sor lütfen; daha net olarak.

S:(D) Sanırım sorduğu şey şu; eğer telepatik olarak iletişim kuruyorsan... (D) 4'üncü yoğunlukta... (L) Ve eğer zaman yoksa, şimdi olan olaylarla daha sonra olan olayları nasıl ifade edersin? (J) Sıralama nasıl oluyor?
C: Çeviri.

S:(D) Çeviri mi? Tamam, kastettiğim şeyi açıklayayım. Örneğin 1907'de olan birşeyden bahsediyoruz...
C: Bu şekilde yapılıyor.

S:(T) Çeviri yoluyla yapılıyor. Deneyimi mi çeviriyorsun?
C: 4'ten 3'e ve tersi.

S:(L) Diğer bir deyişle, film yapmak gibi birşey. (J) Doğrusal düşünce süreçleri kullanılıyor mu? Yani doğrusal ve eğrisel?
C: Yalnızca 3B ilüzyonunun bir parçası.

S:(L) Yani eğer bir 4'üncü yoğunluk varlığıysan, herşey bir şekilde oluyor, herşey eşzamanlı ve eğer bunları tartışmak veya aktarmak veya bu birleşik boyutun herhangi belirli bir yönü üzerinde odaklanmak istersen bu deneyimleri bir şekilde 3B'ye projekte ediyorsun...
C: Yakın.

S:(L) ...tıpkı bir film gibi.
C: Ama oraya gidene kadar tam olarak anlamayacaksınız.

S:(T) Yani bu noktada, 3B'de tam olarak kavrayabileceğimiz bir kavram değil?
C: Bir köpek soyut matematiği kavrayabilir mi? Anladınız.

S:(L) Yani berbat durumdayız! Ve bu adamlar da bir anlamda bizimle oyun oynuyorlar...
C: Subjektif.

S:(T) Berbat bir durumda olup olmadığımız mı subjektif?
C: Evet.

S:(T) Ben de tüm bunların berbat durumda olduğumuz anlamına gelmeyeceğini söyleyecektim... (L) Nasıl bir durum içinde olduğumuza baksana. Bu zaman döngüsünden çıkmanın tek yolu başka bir yoğunluğa geçmek mi? Diğer yoğunluklarda da böyle bir döngü var mı?
C: Hayır.

S:(L) Diğer yoğunlukta böyle bir döngü yok mu?
C: Yogiler bunu yapabiliyor.

S:(L) Yogiler bunu yapabiliyor... (T) Zamanı aşabiliyorlar. (L) O zaman şunu sormak...
C: Fizikselliklerini kontrol altına alış biçimleri.

S:(L) Önce bu noktada birkaç soru sormak istiyorum, sanırım dağılıyoruz. Öncelikle, geçen geceki bir televizyon programında...
C: "Dağılan" nedir?

S:(L) Yani sanırım herkes yoruluyor ve dikkatlerini kaybediyorlar. Bu hususta sormak istediğim...
C: Bu senin için geçerli, ama diğer herkes için değil.

S:(L) İzin verin sorumu sorayım ve eğer herkes tüm gece ayakta kalmak istiyorsa ben çenemi kapatacağım.
C: Laura'nın sisteminde bir "bakteri" var.

S:(L) Tamam, sistemimde bir bakteri var. Tüm ülkede insanların duyduğu vızıltı sesinin ne olduğunu bilmek istiyorum. İnsanlar onları resmen çıldırtan şiddetli bir vızıltı sesi duyuyorlar. Geçen gece bu konuda bir televizyon programı vardı. Bu vızıltı sesi nedir ve nereden geliyor?
C: Yaklaşan dalgaya hazırlık olarak artan EM dalgaları.

S:(L) Bu sesin kaynağı nedir? Yani spesifik olarak, mekan olarak nereden geliyor?
C: Kozmik.

S:(L) Tamam, kozmik, gezegenin kendisinden gelmiyor yani. Tamam, 4'üncü yoğunlukta Kertişlerin veya Grilerin en büyük zayıflıkları nedir?
C: KH.

S:(T) Evet, bu onların en büyük zayıflıkları; Kendine Hizmet. (L) Her iki yoğunlukta da mı?
C: Evet.

S:(T) Bunu onlara karşı kullanabilir miyiz?
C: Doğru felsefe değil.

S:(T) Evet çok haklısınız. (L) Chuck'ın bir süre önce sorduğu bir soruyu size sormak istiyorum, grubumuz...
C: Chuck kendisi sorsun.

S:(C) Dünyadışılar bu gruba sızdı mı veya dünyadışılar bu grubu kontrol altında tutuyor mu?
C: Hayır, pek sayılmaz.

S:(L) Açıklayabilir misiniz?
C: İletişimi bozma girişiminde bulundular, ama unutmayın, biz de "dünyadışıyız."

S:(D) Evet, diğer transkriptlerin birinde vardı bu. Sanırım Chuck'ın kastettiği şey, bizim veya katılımcılarımızdan herhangi birinin, sizin dışınızdaki dünyadışılarla bağlantısı olup olmadığıydı.
C: Henüz değil, ama "dikkatleriniz açık olsun."

S:(L) Benim sorularım tamam, istediğim hususlarda yanıt aldım. Şimdi kendi başınasınız.
C: Chuck sorsun.

S:(C) Tek sorum oydu ve yanıtladılar.
C: Doğru değil.

S:(L) Merak ettiğin birşey mi var? Sor. (C) Kaynak ne kadar doğru?
C: Sen karar ver.

S:(T) Onlar yalnızca bilgi sağlıyorlar. Bu bilgiyle ne yapacağımıza, nasıl yorumlayacağımıza kendimiz karar vermemizi istiyorlar. Sanırım hepimiz buna biraz farklı yaklaşıyoruz. Hepimizin olayları farklı şekilde bir yorumlama biçimimiz var. (D) Tüm bu bilgiler kolektif bilinçten mi alınıyor? Tüm insanların öğrendiği tüm derslerin toplamından mı?
C: Evet, ve ayrıca başka kaynaklar.

S:(D) Buna Kertişler de dahil mi?
C: Evet.

S:(D) Sanırım siz de dahilsiniz?
C: Evet.

S:(D) Tamam, kolektif bilinçle bağlantı kurabilir miyiz?
C: Elbette.

S:(D) Peki, kolektif bilinçle bu bağlantıyı kurmak için gerekli belirli yetenekler var mı?
C: Hepiniz, ihtiyaç duyduğunuz herşeye sahipsiniz.

S:(D) Peki eğer bu... (T) Burada oturarak biz onlara nüfuz ediyoruz ve onlar da bize. (D) Eğer bu kolektif bilinç bir koleksiyonsa, tüm dersler bir noktada biri tarafından öğrenilmiş midir?
C: Evet.

S:(D) O halde kolektif bilinçle bağlantı kurup bizim derslerimizin daha önce nasıl çözüldüğünü bulabiliriz?
C: Evet. Ama "önce" nedir ki?

S:(D) Önce mi? Hayır, sorduğum... (J) Önce, boyunca, sonra, tüm bunlar zaman kavramları. (D) Hmm, anladım.
C: Evet.

S:(D) Eğer tüm yanıtlar buradaysa ve onlara ulaşabiliyorsak, neden bu dersleri tekrarlıyoruz? Eğer çözümler orada duruyorsa neden bu dersleri yaşıyoruz?
C: Herşey derslerden ibaret.

S:(D) Biliyorum, o yüzden soruyorum... Bunu anlayamıyorum. Yanıtlar mevcut ve biz dersi tekrarlıyoruz... (T) Hepimiz bütün yanıtları öğrenmedik, o yüzden hepimiz tüm dersleri öğreniyoruz... (D) Ama yanıtlar orada duruyor...
C: "Tekrar" diyen oldu mu?

S:(J) Daha çok "hala" gibi mi? (D) Ama eğer cevaplar oradaysa...
C: Hala 3'üncü seviye düşünüyorsunuz.

S:(d) Evet, ama anlamaya çalışıyorum. Üzgünüm.
C: Bu kadar çok "çalışma", sadece birlikte git.


S:(T) Yıldız Savaşları'ndaki Üstat Yoda gibi, "Deneme, yap!" ...Sadece yap.
C: Evet.

S:(T) Gördünüz mü, Yıldız Savaşları'nın önemli bir sosyal değeri olduğunu biliyordum. "Relationships" de öyle. Önemli olan yapmak. (D) Ama eğer yanıtlar oradaysa ve derslerimizin yanıtlarını bulabiliyorsak... (T) Yanıtları bulmamıza gerek yok, yanıtlar bizde. Yanıtlar herbirimizin içinde. Derslerin çoğu, doğru yanıtları bulmaya yönelik... (D) Tüm bu derslerden geçmek çok gereksiz görünüyor...
C: Hayır. Doğru fikir değil.

S:(T) Neyi tartışıyorduk? (D) Sadece merak ediyordum, eğer yanıtlar bizdeyse, neden bunu yaptığımızı anlamadım. (J) Henüz bilmiyoruz. (T) Eğer tüm yanıtlara sahipsek, eğer hepsi içimizdeyse ve doğru çözümleri biliyorsak, o zaman herşeyi doğru yapabiliyor olmamız gerekir, ama yanlış yapıyoruz, demek ki henüz dersleri öğrenmedik.
C: Herkes aynı dersleri alıyor.

S:(L) Hangi hususta takıldığını biliyorum – bundaki amaç ne? (D) Evet! (L) Soru bu... bunun faydası nedir? Ve sanırım faydası sadece...
C: Dersler.

S:(L) Diğer bir deyişle, sadece yapacak birşeyinin olması. (J) Bir saniye, size birşey okumak istiyorum. Korintliler 13... (D) Bunu kaldıramam... (J) Sadece dinle. Bu Korintliler 13'ten ve sevgi hakkında. "Çocukken çocuk gibi konuşur, çocuk gibi anlar, çocuk gibi düşünürdüm. Yetişkin biri olunca çocukça davranışları bıraktım. Şimdi her şeyi aynadaki silik görüntü gibi görüyoruz, ama o zaman yüz yüze görüşeceğiz. Şimdi bilgim sınırlıdır, ama o zaman bilindiğim gibi tam bileceğim." 3'üncüden 4'üncüye geçiş de bunun gibi olacak. (D) O kısım... (T) Sizce de öyle mi? (Çaydanlığın sesi geliyor.)
C: Evet.

S:(J) Aynen öyle. Hepsini şimdi bilmemiz gerekmiyor. 3'ten 4'e geçiş, bilgi sürecinin bir parçası. (T) İlerlerken, sezgimiz de artıyor.
C: Evet.

S:(T) Ama anlamadığımız halde yaptığımız şeyleri öğrenmeye çalışabiliriz.
C: Yakın.

S:(T) Yani 3'üncü...
C: Gürültüyü kesin.

S:(L) Biri çaydanlığı kapatsın... (T) Bizi de rahatsız ediyor, bakıyoruz. (Çaydanlığın sesi kesildi) Bu yapabileceğimiz bir 3'üncü yoğunluk işi! Yani 3'üncü yoğunluk düşündüğümüzü söylerken, her zaman yanlış düşündüğümüzü kastetmiyorsunuz, sadece 3'üncü yoğunlukta düşündüğümüzü ve başka bir şekilde düşünemediğimizi vurguluyorsunuz.
C: Yakın.

S:(T) O vuruşların hepsi vuruş değildi, sadece bizim o kadar algılayabildiğimizi söylüyorlardı.
C: Biz ateş etmeyiz.

S:(L) Birşey soracağım. Sizin duygularınız var mı?
C: 3'üncü seviye değil.

S:(L) Tamam, şu şekilde sorayım. Bize karşı düşünceleriniz nedir veya bize karşı tutumunuz veya duygularınız nedir? Birey olarak veya grup olarak?
C: Sevgi.

S:(D) İşte bunu duymak istiyordum. (J) Sabırlı ol, henüz bitmedi.
C: Hurra!

S:(T) Burada hiç birimiz yalnız değiliz. Onlar gelecekteki biz. (J) Diana, bizi şuradaki kuklalar gibi düşün. Gözlerimiz henüz açılmadı, ama onlar açacaklar.
C: Evet.

S:(D) Bir sorum var. Boyutötesi atomik remolekülerizasyon, bu teleportasyon mu?
C: Yakın.

S:(D) Yani 3'ten 4'de böyle geçeceğiz?
C: Bu amaca yönelik teknoloji.

S:(D) Yeni bedenleri eski dünyaya da böyle mi taşıyacaklar?
C: Hayır. Bu doğal bir süreç.

S:(T) Şu anda genetik mühendislikle bedenleri yaratıyorlar. (D) Evet, biliyorum ama...
C: BARM bir teknoloji.

S:(T) O neydi? Bir kelime mi? (J) Fikrim yok. Lütfen bize tüm...
C: Kısaltma.

S:(L) Boyutötesi Atomik ReMolekülerizasyon! Anladım. (T) Bugünlerde herkesin dilinde. (D) Metafizik kilisesinde bana ritüellerde kullanmak üzere bir dua listesi ve semboller verdiler. Elimi buradaki sembollerden birinin üzerinde tutarken dua edecekmişim...
C: Ritüeller sınırlandırır.

S:(D) Yani bu benim DNA zincirlerimi birleştirmedi mi?
C: Saçma!

S:(D) Tamam, ben de öyle düşünmüştüm ama bunu yaptım çünkü bir fırsatı kaçırmak istemedim.
C: Buna son ver.

S:(T) Ritüelleri durdur. Hiçbir ritüeli onaylamıyorlar, akışı engelliyor, sınırlandırıyor. (D) İyi, bunu bir daha yapmayacağım. (L) Saf evrensel bilgi herşeyi içerir, eğer ritüele başvurursan bu senin belirli bir düşünce çizgisine, tek bir düşünce moduna, tek bir fikir yapısına bağlanmana neden olur ve diğerlerini devre dışı bırakırsın. (D) Bana verdiğiniz transkriptlerde bu var mıydı, kaçırmış mıyım? (T) Çeşitli aşamalarda çeşitli şekillerde söylendi. (L) Sendekilerde olmayabilir, sana transkriptlerin sadece bir kısmını verdik, sende yalnızca 100 sayfa var. (D) 3'üncü dosyada 41'inci sayfadayım. (L) Önemli pek çok şeyi daha okumadın demektir. (D) Üstelik bunları defalarca okuman gerekiyor. (D)Yarım akıllı biri gibi görünmek istemiyorum...
C: Saçma!

S:(T) Arkadaşımız Brad Merrill'i celseye getirebilir miyiz?
C: Size bağlı.

S:(T) Gruba iyi bir eklenti olur mu?
C: Açık.

S:(T) Yaptığımız şeye karşı hisleri nedir?
C: Kafa karışıklığı.

S:(T) Amacımız konusunda mı?
C: Onun inanç sistemine uymuyor.

S:(J) Ona anlatırken sesinden anlayabiliyordum. Açık bir şekilde alıcı da değildi, ama itiraz da etmiyordu. Bir şekilde... (F) MUFON'dakilerden biri mi? (T) Evet, bilimsel yaklaşımlı. Hoagland'ın görüşlerini izliyor. (F) Onun kasedini aldım ve sanırım birşeyler var... (T) Hoagland'la konuşuyor, onunla iletişim içinde... (D) TR, bu gruptaki bireylerin gelecekte ne yapacaklarını sormak ister misin?
C: Keşfet.

S:(T) JR'nin annesinin mirası hızlı ve kolay bir şekilde hallolacak mı?
C: Evet.

S:(T) Sonuç herkesi mutlu edecek mi?
C: Subjektif. Açık.

S:(T) Hazır başka insanlardan bahsederken, ben de bir isim söyleyeyim, Robert Dean, kim olduğunu biliyor musunuz?
C: Evet.

S:(T) Gerçekten bildiği doğruları mı söylüyor?
C: Kısmen.

S:(T) Bildiği ama söylemediği başka şeyler mi var?
C: Evet.

S:(T) Göründüğü kadar dürüst ve açık biri mi?
C: Subjektif.

S:(T) Devlet için dezenformasyon mu yayıyor?
C: Hayır.

S:(T) Gerçekten iyi bir konuşmacı. Herhangi biri için dezenformasyon yayıyor mu?
C: Hayır. Açıklamıyor.

S:(T) Bildiklerini mi açıklamıyor?
C: Kısmen.

S:(J) MJ12 bilgilerini mi açıklamıyor? (T) Herhangi birşey olabilir. NATO'da ordudayken öğrenmiş olduğu çeşitli etkileyici şeyler ve pek çok bilgi ve rakamları açıkladı. "Değerlendirme" dosyası ile ilgili verdiği tüm o bilgiler doğru muydu?
C: Yakın.

S:(T) Bunları görmesine bilinçli olarak mı izin verildi?
C: Hayır.

S:(T) Kendi anlattığına göre bir güvenlik kasasındaymış ve o kasaya erişimi olduğu için görebilmiş ve ilgisini çekmiş. Bu doğru mu?
C: Evet.

S:(T) Bildiği diğer şeyleri açıklayacak mı?
C: Açık.

S:(T) Doğruyu söylediği için tehlike altında mı?
C: Belki.

S:(T) Gerçeği elinden geldiği kadar yüksek bir sesle ve mümkün olduğu kadar çok kişinin önünde söylemesi güzel. Çok etkileyici bir konuşmacı ve söylediği şeyler, kullandığı beden dili... bana doğruyu söylüyormuş gibi geldi. Bir arkadaşım hakkında sormak istiyorum, Nova Montgomery, yaptığımız çalışmaya açık mı?
C: Belki.

S:(T) Ona biraz bahsettik, ilgi duyuyor mu?
C: Belki.

S:(T) Şimdiye kadar söylediklerimiz hakkında ne hissediyor?
C: Şüpheli.



11 Şubat 1995 Frank, Laura, SV, DM

S:(L) Tamam, bu gece yanımızda kim var?
C: Sorran.

S:(L) Neredensin?
C: Kasyopya.

S:(DM) Erkek misin yoksa kadın mı?
C: Burada cinsiyet yok.

S:(L) Gelecekteki biz olduğunuzu söylemiştiniz, hanginizin ben, hanginizin Frank vs olduğunu söyleyebilir misiniz?
C: Hepsi bir. İsimler yalnızca sizin algılarınız için kullanılıyor. Tek bir "birey" olduğumuzu kastetmiyoruz, ama birlik içinde biriz.
 

S:(L) Tamam, celselerden birinde bir soruya yanıt olarak John ve Mike'ın beni "bildirdiğini" söylemiştiniz. Ama bunun bilinçli olmadığını söylemiştiniz. Bunu bilinçaltlarından yaptıklarını ve farkında olmadan Kertişlere aracılık ettiklerini söylediniz. Bu muhtemelen kaçırıldıklarını gösteriyor. John kaç kez kaçırıldı ve kaçırılmalar ne zaman başladı?
C: 4 yaşından başlayarak onunla 186 defa "temas kuruldu" veya kaçırıldı.

S:(L) Peki ya Mike?
C: Buna hazır mısınız? 446 defa.

S:[Genel şaşırma sesleri] (L) Bu iki kişideki kontrol mekanizması nasıl işliyor? Çünkü eminim bunu duyduklarında çok şaşıracak ve hatta muhtemelen tamamen inkar edeceklerdir.
C: Zihinlerine dalgalar gönderiliyor ve bu dalgalar önceden programlanmış olan implantları harekete geçiriyor. Gözleniyorlar. Gerçekle karşılaştıkları zaman algılarının kapanmasına ve önceden programlanmış olan karşı koyma düşünce kalıplarının güçlenmesine neden olan dalgalar üretiliyor.

S:(L) Diğer bir celsede ise enerjimi bloke etmek ve fiziksel sorunlara neden olmak için bana fiziksel olarak birşey yapıldığını söylemiştiniz. Bu neydi?
C: Tiroidin engellenmişti.

S:(L) Bir celsede özgür iradenin, yaratılıştaki en önemli bilinç yasası olduğunu söylemiştiniz. Neden özgür irademizi kullanıp kaçırılmayı ve üzerimizde deneyler yapılmasını reddedemiyoruz?
C: Kaçıranlar özgür iradelerini kullanıyor.

S:(L) Neden onların özgür iradesinin bizim özgür irademiz üzerinde bir önceliği var?
C: Neden sizin özgür iradenizin 2'nci ve 1'nci yoğunluk varlıkları üzerinde bir önceliği var?

S:(L) Bir başka celsede, havuzumun üzerinde gördüğüm bir UFO'nun, bir "çoklu gerçeklik projeksiyonu" olduğunu söylemiştiniz. Bunu daha basit bir şekilde nasıl ifade edersiniz? Gerçek bir araç mı gördük yoksa projekte edilen birşey mi?
C: Zihnin sana kullanmak için verildi, biz ipuçlarını veriyoruz.

S:(L) Çoklu gerçeklik mi? Bu olayda, mekan/zamanda 3'üncü yoğunluk ile 4'üncü yoğunluk arasında bir birleşme oldu. Onlar muhtemelen 4'üncü yoğunluktaydı ve biz de 3'üncüde ama evimin etrafındaki alan bir çoklu gerçeklik istasyonu olarak şekillendiği için böyle bir olay oldu, doğru mu?
C: Bravo!

S:(L) Bir kez daha kendilerini bana göstermelerinin amacının ne olduğunu sormak istiyorum, "kötü" adamlar oldukları için mi?
C: Son yanıta bak.

S:(L) Bunu düşündüğüm zaman düşündüğüm şeyden hoşlanmıyorum.
C: O zaman başka birşey düşün.

S:(L) TR ve JR'den duyduğuma göre bu bölgede özellikle Cumartesi geceleri bizim celselerimiz sırasında çok sayıda UFO görülmesi olayları oluyormuş. Bunun yaptığımız celselerle bir ilgisi var mı?
C: Elbette!

S:(L) İlişkisi nedir?
C: Öncülük ediyorsunuz.

S:(DM) Öncüymüşüz. (L) Aradaki ilişki nedir? Bunu açıklayabilir misiniz? (DM) Bu tür olayların gözlenmesine neden olan bir etki mi yapıyoruz? (L) Yoksa öncülük etmemizi engellemek için mi kendilerini gösteriyorlar? Öncülük ettiğimiz için mi?
C: Hepsi.

S:(L) Yani aynı şey. Biz bu konuda öncülük ediyoruz ve onlar da bizi engellemeye çalışıyor.
C: Ve...

S:(L) Bu bölgede artan bilinç sayesinde 3'üncü ve 4'üncü yoğunluk birleşimleri mi meydana geliyor?
C: Ve...

S:(L) Mmm... (DM) İnsanlığa verilecek bilgileri mi alıyoruz?
C: Ve...

S:(L) Bu araçlar aslında... Bu araçların bazıları sizin varlığınızı mı gösteriyor?
C: Ve...

S:(DM) Tıpkı yapboz gibi parçalar birleştirilecek. (L) Diğer bir deyişle bizim faaliyetlerimizin önemli etkileri oluyor ve biz bir öncülüğü gerçekleştiriyoruz, öyle mi?
C: Evet, tüm dünya için!!!

S:(SV) Tüm dünya için mi? (DM) Tanrım! Bu bizim çok önemli olduğumuzu mu gösteriyor?
C: Bingo!
S:(L) Önceki bir celsede Kertişlerin büyük kızımı kaçırmaya çalıştığını ama benim bunu "durdurduğumu" söylemiştiniz. O zaman sormam gerekirdi ama şimdi sorayım, bunu tam olarak nasıl durdurdum?
C: Zihinsel engelleme, yani 4'üncü yoğunluk prensiplerini kullanarak.

S:(DM) Gidip kaçıracak başka birini bulmaları gerektiğini düşünmelerine neden olan şey sadece onun varlığı mıydı?
C: Kendini açıklayan yanıtlara biraz daha dikkat edin.

S:(L) Tamam, yani zihinsel engelleme bir 4'ücü yoğunluk prensibi mi?
C: Bravo!

S:(L) Yani savunma yöntemimiz zihinsel engel, öyle mi?
C: Bir tanesi.
 

S:(L) Ve şunu söylemek istiyorum ki bu noktada SV bu projenin sürdürülmesinde büyük bir rol oynuyor çünkü çok uzun bir süredir o kadar çok fiziksel bir saldırı altındayım ki, onun çalışması olmasaydı bunu sürdüremezdim ve görünüşe göre maruz kaldığımız saldırılar artacak. Bu saldırılar yüzünden günlerce ve bazen haftalarca yatağa düştüğümü Frank size anlatacaktır. Ama direndim ve çabalarımı sürdürdüm. (DM) Bu sorunlar DNA değişimleri yüzünden miydi? (L) Sanırım daha ziyade bu projenin meyvelerini vermesini ve Frank'le enerjilerimizi birleştirmemizi engelleyemeye çalışan güçlerle ilgiliydi. (DM) Sence S___ üzerinden benim üzerimde de çalışıyor olabilirler mi? (L) Evet, kesinlikle. (F) Bu işe giren herkes ciddi engellemelerle karşılaşıyor. Bu güçler yıllardır beni intihara sürüklemeye çalışıyorlar çünkü bunun geldiğini gördüler. (L) Kasyopyalılar her ikimizin de intihar etmek veya başka bir şekilde kendimizi öldürmek üzere programlandığımızı söylediler. Bunun nedenini sordum ve bizim dünya için çok önemli olduğumuzu söylediler. Bunun üzerinde fazla durmadım ama öyle görünüyor ki bu proje gerçekten oraya doğru ilerliyor; en azından bu noktaya kadar. (DM) Scientology hakkında ne söylersiniz?
C: Tabii ki diğer bir Kertenkele komplosu.
S:(L) Sadece bir soru daha: Neandertal adamının Kertişler tarafından başka bir gezegene götürüldüğünü söylemiştiniz. Bunun hangi gezegen olduğunu öğrenmek istemiyorum ama bizim zaman ölçümümüzle Neandertal adamının şu anda evrimsel olarak ne durumda olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: İlerleme yok, hala aynı.

S:(L) Genel olarak bizimle ilgili vereceğiniz bir bilgi var mı?
C: Dinleyin: şimdi, herkesin dışarıdan ziyade kendi içini araştırarak daha fazla bilgi öğrenebileceği bir noktadasınız. Bir veya ikiniz bu işte oldukça yetenekli. Bu yolla evrensel gerçeklere doğrudan erişebilirsiniz. Uygun şekilde yapıldığında bu yöntemde bilgilerin bozulma olasılığı daha düşüktür. Anlıyor musunuz?

S:(L) Doğrudan bir kanallama yöntemi kullanmaya başlamamızı mı istiyorsunuz? (DM) Aramızdan birini bir ses olarak kullanmamızı mı istiyorsunuz?
C: Hepiniz.

S:(DM) Eşzamanlı olarak mı yani?
C: Nasıl isterseniz.

S:(L) Yani örneğin bir grup olarak toplanıp birlikte meditasyon yapmamızı mı istiyorsunuz?
C: Kendinize sorular sorun ve yanıt alın.

S:(L) Diğer bir deyişle hipnoz yok, sadece oturup tartışalım ve birbirimize sorular sorarak grubun enerjilerinin etkileşmesini mi sağlayalım?
C: Veya aynı zamanda tek başınıza. Sonra da bir araya gelip öğrendiklerinizi paylaşın. Bu zaten çok yapılıyor.

 

18 Şubat 1995 F___, Laura, TR, JR, D

S:(L) Sizi bazen usandırıyor muyuz?
C: Biz siziz ve siz de bizsiniz, tamamen bir ve aynıyız.

S:(L) Yani bizi usandırıcı bulmuyorsunuz çünkü bir varlığın kendini usandırıcı bulması pek kolay değil ama gene de kişiliğin çeşitli yönleriyle ilgili tatminsizlikler olabilir, öyle mi? (J) Veya birini sevmek ve onun isterse ne olabileceğini görmek ve olması için sabırsızlanmak gibi mi?
C: Vau! Ne kavram!

S:(L) Pekala...
C: Laura, bizi hala senden farklı bir varlık olarak düşünüyorsun. Gidip insanlara sürekli "Kasyopyalılar böyle söyledi, Kasyopyalılar şöyle söyledi." diyorsun. Kasyopyalıların sen olacağını bilmiyor musun?

S:(T) Bir zamanlar onlar da bizim gibiydi ve bunu bilerek bizimle iletişim kuruyorlar ve şimdi geçmişteki hallerine bilgi veriyorlar ve biz de gelecekteki halimizi dinliyoruz, veya buna benzer birşey. (J) Sanırım bize karşı sabırlılar.
C: Yakın, TR. Sizi kendimiz olarak dinlemek eğlenceli.

S:(T) Harika! Gelecekte eğlendiğimi bilmek güzel!
C: Biz olarak!

S:(T) Ama bu biraz da can sıkıcı çünkü siz geçmişte üçüncü yoğunlukta bizken, gelecekteki kendinizle nasıl iletişim kuracağınızı bilmiyordunuz.
C: Yanlış! Şu anda ne yapıyoruz sanıyorsun!

S:(L) Bu gelecek, geçmiş ve şimdi... (T) Ama biz olarak 3'üncü yoğunlukta sıkışıp kalmış olarak bunu görmeleri zor. (J) Bizim için zor, onlar için değil. (T) Onlar biz, biz onlar.
C: Bizim için hiçbir bakış açısıyla zor değil.

S:(T) Peki öyleyse orada neler bildiğimizi algılamak bizim için neden zor? (L) Belki sandığımız kadar zor değildir. (T) Peki o zaman bu sorunu nasıl aşacağız? Algılamamız gerekeni algılayacağımız noktaya nasıl ulaşacağız? (J) İlerliyoruz zaten.
C: Ulaştınız.

S:(T) Yani şu anda yaptığımız şeyi yapıyor olmamız, o noktaya ulaştığımızı gösteriyor. Öyleyse tüm yapmamız gereken, bunu daha doğru bir şekilde yapabilmek için daha fazla açık olabilmek?
C: Bingo zingo!
 

S: ... (L) Bildiğiniz gibi Holokost (Nazilerin Yahudi katliamı) kurbanlarının reenkarnasyonları ve onların deneyimlerini hatırlamalarıyla ilgili bir kitap okuyorum. Bir keresinde ırksal bir grup olarak Yahudilerin Atlantis kökenli olduklarını söylemiştiniz, bu doğru mu?
C: Bazıları.

S:(L) Bazıları. Peki hangi bazıları, söyleyebilir misiniz?
C: Hayır.

S:(L) Holokost ile ödenen karmik bir borç var mıydı?
C: Elbette.

S:(L) Bu olayda hangi karmanın silindiğini ve bu Yahudilerin hangi grubu temsil ettiklerini söyleyebilir misiniz?
C: ...Atlantisli yöneticiler, o yaşam deneyimlerinden kalma suçlarını "siliyorlardı."
 

S:(T) Evet, siz bizsiniz, biz de siziz. (L) Pekala, bir hafta kadar önce kendimi çok garip bir etki altında hissetmeme ve duygusal kontrolümü sağlamakta zorlanmama neden olan şey neydi? Neler oluyordu?
C: Sizin zaman ölçümünüzle yarım saat kadar önce yanıtlandı.

S:(L) Bunun hakkında soru sorup yanıt aldığımı hatırlamıyorum. (J) Dilin hakkında sormuştun. (L) Ondan bahsetmiyorum.
C: Hayır.

S:(L) Hangisi... Geçmiş yaşam konusu mu?
C: Evet.

S:(L) O etkiye neden olan şey neydi?
C: EM penceresindeki farkındalık açıklığından enerji yüklenen iyonlar, yakın çevre üzerinde fiziksel travma yarattı.

S:(L) Yani Em penceresinde bu tür bir açıklık...
C: Farkındalığını arttırdın.

 

S:(T) Diğer yaşam deneyimlerinle bir bağlantı kurdun ve onları farklı bir şekilde deneyimleme şansın oldu. (L) Şunu söylemeliyim ki bende çok garip etkiler yaptı. Ama bu deneyim çok mutlu bir deneyim değildi. (T) Bu yükselme deneyimleri tekrarlanacak mı?
C: Evet. Her defasında daha kolay hale gelecek.

S:(L) Şükürler olsun! ... (T) Hepimiz bunu farklı bir şekilde deneyimleyebiliriz, değil mi?
C: Öyle denebilir. Herkesin kendi konuları var.

S:(T) Yolumuzda ilerlerken hepimiz farklı şeyler yapıyoruz. (J) Hepimizin ilgilenmesi gereken farklı hususlar var.
C: Neden bir başkası için sıkıntı dileyesiniz?

S:(L) Ben kimse için sıkıntı dilemiyorum; sadece hepimizin çektiği sıkıntıları anlamanızı istiyorum... (T) Anlıyorlar... (J) Ve biz de anlıyoruz... Bunları seninle birlikte yaşadılar. Tüm bu sıkıntıları tek başına yaşamadın! (T) Onlar senler!
C: Neden bir başkası için sıkıntı dileyesiniz? Herkesin kendi dersleri var, paylaşmak ister misiniz?

S:(L) Yani daha kötü olmadığı için şükredin diyorsunuz. (D) Birşey sormak istiyorum çünkü muhtemelen sen anladın ama ben anlamadım. Eğer 6'ncı yoğunluksak ve aynı zamanda 3'üncü yoğunluksak, gelecekte başka bir 3'üncü ve başka bir 6'ncı mı olacağız? (F) Bizim 3'üncü yoğunluk algımızla öyle. Çünkü bizim zamanımız doğrusal ve gelecekteki kendimize bakıyoruz ve şimdideki kendimizle konuşuyoruz ama tüm bunlar aynı anda oluyor çünkü aslında zaman yok. Ve bu muhtemelen, bir gün 6'ncı yoğunluktan buraya bakacağımız anlamına da geliyor... (D) Aynı şeyi hep tekrarlayacak mıyız? (F) Hem evet, hem hayır... Bu konunun her yönünü tamamen anlayabileceğimizi sanmıyorum. (T) Sorun şu ki...
C: 6'ncı yoğunlukta olduğunuzda anlayacaksınız!!! O yüzden "şimdi ve burada"nın tadını çıkarın!

S:(T) 4'üncü yoğunlukta bile şu andakinden çok daha fazla şeyi anlayacağız. Bize üçüncü seviyenin ötesinde kavramlar veriyorlar. 4'üncüye geçtiğimizde olan bitenler konusunda iyi bir başlangıç yapabilmemiz için bizimle bir hazırlık çalışması yapıyorlar. Frekansı oluşturmamız için bizi aslında zaten olduğumuz yere yükseltiyorlar. 4'üncü yoğunluktan bunu yapmak için geldik. Hatırlayabilmemiz için bize gerekli bilgileri veriyorlar... (F) Tıpkı Hansel ile Gretel'in ormana gidip, dönüşte yollarını bulabilmeleri için kırıntılar bırakmaları gibi. Yapmamız gereken şeyi yapmak için 4'üncüden 3'üncüye geldik ve şimdi tekrar 4'e gidiyoruz veya buna benzer birşey. ... (T) Şu anda bulunduğumuz yerde herşeyi kavrayamıyoruz ve zaten bu seviyede bunu yapmamız da gerekmiyor.
C: Hepiniz öğreniyorsunuz. Laura bir DNA ipliği daha edindi ve sıkıntılarının nedeni de bu, tamam mı?

S:(D) Vau! Tebrikler! (T) Evet, bir iplik daha kazandı ve Reiki Ustası oldu! (L) Çok kötü bir ruh halindeyim! (T) Neşe! Şu anda 6'ıncı yoğunlukta kendinle çok eğleniyorsun! Bir mola vereceğiz. (F) DNA ipliği mi kazandın? [mola; Laura'nın deneyimleriyle ilgili bir tartışma.]

S:(L) Burada mısınız? Elbette, siz bizsiniz!
C: Evet, öyle birşey.

S:(T) Laura neden hiç tatmin olmuyor?
C: Tatmin olmaz biri.


S:(T) Demek yaşadıklarının nedeni bu, tatmin olmaz birisin. (L) Hepimizin problemli yönleri var. (D) Soru sormada daha iyisin, karnımdaki problemin bendeki DNA değişimleriyle bir ilgisi olup olmadığını sorar mısın?
C: Bu gece arabanı kullanırken dikkatli ol D___.

S:(L) D___'nin DNA'sı değişiyor mu ve karnındaki sorun bu DNA değişimiyle mi ilgili?
C: Evet ve hayır.

S:(D) Teşekkür ederim. (T) Oradakiler erkek mi yoksa dişi mi? Hayır, bunu sormuştuk zaten...
C: Önceki celseleri gözden geçirin.
S:(T) Vau! (L) Bu önemli etkiler doğurabilir. (T) Bu sellere neden olur herhalde?
C: Hayır. Hava, buharlaşmayı arttırıyor ve evet, UFO dalgalarının nedeni bizim faaliyetlerimiz ve bu iletişimler!

S:(T) Bunu sormuş muyduk? (J) Hayır, ama bunu düşünüyordum ve daha önce de konuşmuştuk. (T) Bunun olmasında...
C: Neden oluyorsunuz TR.

S:(T) Buna biz mi neden oluyoruz? (D) Hayır...
C: Evet.

S:(T) Yani bu bölgede bir açılmanın meydana gelmesini sağlıyoruz ve bu yüzden UFO olaylarında da artış oluyor, doğru mu?
C: Çok büyük bir pencere açılıyor. Devasa, kaydedilen tarihte en büyüğü!!!

S:(L) Bulunduğumuz bölgede büyük bir enerji balonu mu oluşturuyoruz?
C: Gezegenin kaderinin öncüsüsünüz.

S:(T) ... Şu anda yaptığımız şeyi yaptığımızda bir pencere açıyoruz demiştiniz. Peki bunu yaptığımızda normalde burada olmayacak olan şeyleri de buraya çekiyor muyuz? Yanlışlıkla diğer boyuttaki insanları veya varlıkları buraya çekiyor muyuz?
C: Pencereler, yolculuğu kolaylaştırıyor.

S:(T) Evet, ama sormak istediğim şey şu; bir 4'üncü yoğunluk şeridinde giderken kazara bu pencereden buraya düşen ve "neler oluyor böyle" diyen bir 4'üncü yoğunluk varlığı var mı?
C: Mümkün. Eğer 4'üncü yoğunluktan bir "Kayıp Yolcu" kapınızda belirirse, lütfen bunu reddetmeye yönelik güçlü dürtülerinize direnin.

S:(T) Kendilerini rahatsız hissetmelerine neden olmayız. (J) Evet, konuklarımızı en iyi şekilde ağarlarız. (T) Onları her zaman bekleriz.
C: Yorumumuz ciddiydi.

S:(L) Gördüğümüzün bir 4'üncü yoğunluk "Kayıp Yolcu"su olduğunu nereden bileceğiz? (D) Ben çok yorgunum...
C: Görülebiliyor.

S:(L) Bu geceyi sonlandıralım, yorgunluktan ölüyorum. (T) Söylemek istediğiniz son birşey?
C: İyi geceler.


22 Şubat 1995 F___, Laura ve S___

S:(L) Kasyopyalılar, burada mısınız?
C: Evet.

S:(L) Bu akşam kim var?
C: İora.

S:(L) Neredensin?
C: Kasyopya.

S:(L) Geçen Cumartesi aktarımlarda bozulmaya mı neden olduk?
C: Ve biz.

S:(L) Her iki taraf mı?
C: Evet.

S:(L) Bunun kaynağı neydi ve bozulmanın nedeni neydi?
C: ... Enerji dalgası saptırıcı.

S:(L) Peki bu saptırıcıyı nasıl edindik?
C: Biliyorsun.

S:(L) D___'nin yapışık ruhlarını buraya taşıdığından ve farkında olmadan Kertişlere aracılık ettiğinden şüpheleniyorum, doğru mu?
C: Hormonal etkiler aracılığıyla D___'nin zihnine yoğun tesirlerde bulundular.

S:(L) Celselerimizi böyle kişiler olmadan yapmamız daha iyi mi olur?
C: Size bağlı.

S:(L) Evet öyle, çünkü artık böyle birşeyin olmasını istemeyiz, karar zaten verildi. Pekala, J___ H___'nin evinde ruhsal cerrahi ilgili bir video seyrettim. Bu video gerçekti herhalde. Bu değerlendirme doğru mu?
C: Hayır.

S:(L) Hayır mı?! Peki ne oluyordu?
C: Sahtekarlık ve de aldatmaya yönelik "şeytani" etkiler. Şimdi önemli bir uyarı: ne pahasına olursa olsun uzak durun!!

S:(L) Ne pahasına olursa olsun neyden uzak duralım, ruhsal cerrahiden mi?
C: Evet.

S:(L) O kadar ciddi yani... (F) Böyle şiddetli bir uyarıda pek bulunmamışlardı. (L) Birinin sorduğu birşeyi sormak istiyorum. AIDS'in kökeni nedir?
C: Maymunsal mutasyon.

S:(L) Yani bir maymun virüsü.
C: Ama mutasyona uğratıldı.

S:(L) Bu mutasyondan sorumlu olan birey veya grup kim?
C: İnsanlar değil.

S:(L) O halde kim?
C: Kaderleri olan frekans yolunda çalışma yapan Kertenkeleler.

S:(L) Peki insan ırkına AIDS'i dayatmanın amacı nedir?
C: Belirli birşey değil.
S:(L) Yahudilerin Atlantis kökenli olduğunu ve Nuh'un da bir Atlantisli olduğunu söylemiştiniz ve...
C: Çoğu.

S:(L) Bunun onların dinleriyle ve Yahudilerin şu andaki durumuyla ilgilisi nedir?
C: "Holokost"ta sadece Yahudiler mi vardı?

S:(L) Yahudi dini Atlantis dinine benziyor mu?
C: Önceki yanıtı anladın mı?

S:(L) Holokost'takiler sadece Yahudiler miydi?
C: Hayır.

S:(L) Holokost'u yaşayanların sadece Yahudiler olmadığını mı söylüyorsunuz?
C: "Yahudi" olmayla özel bir karmik bağlantısı yoktu; holokostu deneyimlemenin önemi, sıradışı karmik borcun ödenmesiyle ilgiliydi.

S:(L) Evet anladım. Peki, Yahudi dini Atlantis dinine benzer mi?
C: Yalnızca tek bir din değil. Pek çok "dinler."
S:(L) Bu projenin bir gelir getirmesini de istiyoruz, böylece zamanımızın daha büyük bir kısmını buna ayırabiliriz. Grup kendini destekleyecek noktaya gelecek mi?


C:  Şiddetli 4'üncü yoğunluk kökenli saldırılar... Çalışmanıza büyük bir ilgi gösterdiğini iddia edenlere karşı dikkatli olun. Gördüğünüz gibi KH'nin ajanları pek çok sahte rehberler hazırlıyor.

S:(L) Kendimizi bundan korumak için ne yapabiliriz?
C: Öneri: Mutlak bir ilgi ve yardım vaadinde bulunanları soğukkanlı bir şekilde test edin!

S:(L) Nasıl yani?
C: Güzel soru; biri gelip bu çok önemli çalışmaya yardım vaadinde bulunursa, samimiyetleri ve güvenilirlikleriyle ilgili hemen bir kanıt isteyin!!!

S:(L) Ve eğer güvenilirliklerini ve samimiyetlerini kanıtlayamazlarsa?
C: Onları hemen bırakın!!!

S:(L) Diğer bir deyişle boş insanlarla vaktimizi harcamalayım...
C: Veya kötü niyetleri olan, bilinçli veya bilinçsiz ajanlar.... Onlarla doğrudan, hemen ve açık bir şekilde yüzleşmekten korkmayın.



25 Şubat 1995 CD, BP, TM, GB, SV, TR ve JR, F___, Laura, DJ
 

S:(L) ...Kimsin?
C: Kasyopyalılar.

S:(L) Bu gece kim var?
C: Pommori.
S:(J) Peki bu gece 3'üncü yoğunlukta yanımızda kim var?
C: Bilinmiyor. 3'üncü yoğunluk sizsiniz! Ve "geçmişteki" biz.

S:(BP) Yazmak istediğin makaleyle ilgili olmalı. (CD) Olabilir. (L) Yetiştirmen gerek bir son tarih falan mı var? (CD) Evet. Ama bunun hakkında düşünmüyordum gerçekten, en azından bilinçli olarak.
C: Evet. İzleniyorsun CD.

S:(L) Kim tarafından? (BP) CD izleniyor mu?
C: Devlet.

S:(BP) Seni tanımak güzeldi CD! [gülüşme] (GB) Bu varlıkların mizah anlayışı var mı? (J) Evet, gerçekten var! (T) Bu şaka mıydı?
C: Hayır, şaka değil.

S:(BP) Devlet C___'yi neden izliyor?
C: Yazdığı şeylerden dolayı.

S:(L) Ne yazıyorsun? (CD) Kitap yazıyorum. İkizler araştırmasıyla ilgisi var mı? (BP) Kaybolan İkiz Fenomeni mi?
C: Kısmen.

S:(CD) Dahilerle ilgisi var mı?
C: Kısmen.
S:(GB) C____'nin yeni makalesinin bununla bir ilgisi var mı?
C: Evet.

S:(L) Ne hakkında? (CD) Dahiler, dünyadışı varlıklarla temas kuran ve dahileşen kişiler ve Kaybolan İkiz Fenomeni.
C: Tehlike. Ciddi!!

S:(T) C___ birşeye çok mu yaklaştı?
C: Vardı bile!!
S:(CD) 4'üncü yoğunluk tehlikesi mi?
C: Hayır. Devletin üst seviyesi. Birilerinin "sinirlerine" dokunuyorsun.

S:(GB) Bahsettiğin tek şey, dahiler ve kaybolan ikizler. (CD) Daha çok ikizler hakkında mı?
C: Açık.
S:(TM) Okuduğum bir kitapta Stanton Friedman'ın bir casus olduğu söyleniyor. (BP) Gerçekten mi? (T) Cooper mi söylüyor? (TM) Bu yorumu cımbızlamış olabilirim çünkü tüm kitabı okumadım. (T) Bunu daha önce duymuştum. (L) Neden casusa ihtiyaçları var? MUFON'daki herşey kamuya açık olduğuna göre neden MUFON'da casus bulunduruyorlar?
C: "Çifte doğrulama."
S:(BP) Gezegensel yükseliş için 4'üncü boyutun ortadan kaldırılması mı gerekiyor? İnsanlar bu büyük değişimden ve 4'üncü boyutun elenmesi gerektiğinden bahsediyorlar.
C: Ne??

S:(L) 4'üncü yoğunluğa doğru ilerliyoruz. (BP) 4'ü atlayıp doğrudan 5'inciye geçmeyecek miyiz? (L) 5'inci yoğunluk düşünme-değerlendirme bölgesi. (F) Öldüğünde ruhunun gittiği yer. (L) 4'te fizikselliğin değişken olduğu bir duruma geçeceğiz. (BP) Kağıdı okudum... (L) Oradakiler sadece genel bilgiler. 300 sayfadan fazla materyal var. (J) Bunları toparlamaya çalışıyoruz. (L) Kasyopyalılar bize 4'üncü yoğunluk durumuna doğru ilerlediğimizi ve sürüngen varlıkların bunu önlemek için çılgınlar gibi çalıştığını çünkü eğer öyle olursa ve eğer bizden yeteri kadar kişi BH modunda olursa...
C: Hepiniz 4'üncü yoğunluk adayısınız.

S:(L) 4'üncü yoğunluğa geçtiğimizde hepimiz bu diğer varlıklarla eşit duruma geleceğiz ve herşey daha eşit olacak. Ayrıca, 4'üncü yoğunluk adayı olmayanlar döngüde başa dönecekler ve herşeye baştan başlayacaklar. 3'üncü yoğunluk karmaşasında bir 300.000 yıllık kavga ve sefalet deneyimi daha yaşayacaklar. (BP) Ve 4'üncü yoğunluğa geçişle birlikte, mekanda bir değişimden ziyade algıda bir değişim olacak, doğru mu? (L) Hm hm.
C: Yakın.

S:(L) Sanırım en yaklaşık şekli bu. (CD) Bana söylemek istedikleri başka herhangi birşey var mı, veya hizmet sunabilmek için yapabileceğim herhangi başka birşey?
C: Sessiz ol.

S:(L) Ne hakkında sessiz?
C: Yakın zamanda öğrendiği iki şey.

S:(L) Yakın bir zamanda insanlara açıklamayı planlandığın birşey mi öğrendin? (BP) Şimdiye kadar söylediklerin dışında? (GB) Onun bilinçaltında mı? (CD) Makalemdekiler mi?
C: Yakın.

S:(CD) En yeni kitabımdakiler mi?
C: Kendine sor CD.

S:(CD) Makaledekiler mi?
C: Yanıtları tekrar incele.

S:(GB) Yani Kaybolan İkiz Fenomeni, KH varlıklarının bir çalışması mı? Sürüngenler. (CD) Küçük bir yüzdesi pozitif. (GB) Bundan ne elde ediyorlar? (L) Kendileri için bedenler yapıyorlar.
C: Herşeyin istisnası vardır.

S:(L) Yani istisnalar var. (GB) Bir süre önce meditasyon yaparken çok garip bir deneyim yaşadım, bu pozitif miydi yoksa negatif mi?
C: Sen çok sayıda "garip" deneyim yaşadın. Bunlardan herhangi birini buradakilerle paylaşmak ister misin GB?

S:(TM) Sanırım hangisinden bahsettiğini biliyorum. (L) Nasıl bir deneyimdi?
C: Boyut perdesinden bir varlık yansıması.


S:(L) Bir varlık veya ona benzer birşey mi deneyimledin? Bir enerji? (GB) Arkamda ortaya çıkan varlık sürüngen miydi? Veya, pozitif bir enerji miydi, yoksa negatif mi?
C: Her ikisi ve hiçbiri.

S:(L) Sürüngen miydi?
C: Yansıma. Projeksiyon.

S:(L) Neyin yansımasıydı?
C: Karmaşık.

S:(L) Bu yansımanın kaynağı neydi?
C: KH.

S:(BP) Ne olduğunu çok iyi biliyordum! (GB) Sandalyemin arkadasındaki sesler neyedi? Bana ne söylemeye çalışıyorlardı?
C: Bir mesaj değildi; bir "perde ihlali"ydi.

S:(J) Boyut ötesi bir ses bombası gibi. (GB) Bir işaret istediğimde sandalyemin arkasında feci bir kırılma sesi duydum. Sanki yer parçalanmıştı. (J) Sandalyesinin arkasında duran bir varlık var mıydı?
C: Evet, ama tekrarlıyoruz, GB'nin yaşamı hep çok ilginçti, ama görünüşe göre bundan bahsetmek istemiyor.

S:(L) Üç kez bununla ilgili ipucu verdi! [Gülüşme] (BP) Ben de seni tanıdığımı sanırdım! (TM) Kendisinin bile bilmediği şeyler gibi görünüyor! (BP) GB "kaçırıldı mı"?
C: Birden fazla şekilde.

S:(BP) Açıklayın lütfen.
C: GB'ye bağlı.

S:(L) Fizikselden telepatik temasa ve tetiklemeye kadar altı değişik türde kaçırılma var.
C: Ve insanlarca kaçırılma da var.

S:(L) İnsanların insanları kaçırması mı? (J) GB insanlar tarafından da mı kaçıldı?
C: GB'ye bağlı.

S:(L) Saskuaşlar tarafından kaçırılmışa benzeyen kişiyi düşünün. Bacaklarının arkasında yaralarla evime geldi. Onu hipnoza soktuğumda askerler tarafından götürüldüğünü ama dünyadışılar tarafından kaçırılmakta olduğunu düşünmesi için telkinler ona verildiğini anlattı. Onu götüren kamyonu bile evinin arkasındaki gölün üzerinde duran bir uzaylı aracı olarak algılıyordu. GB, Stratford'daki yerde kaçırıldı mı?
C: Evet.

S:(L) O zaman onu kim kaçırmıştı? Ona ne yaptılar?
C: Griler. İnceleme.

S:(L) Bu onun ilk kaçırılması mıydı?
C: Hayır.

S:(L) İlk olarak ne zaman kaçırıldı?
C: Üç yaşında.

S:(L) GB kaç kez kaçırıldı?
C: 175 kez.

S:(L) Son temas ne zamandı?
C: Geçen hafta.

S:(GB) Kandırıldım desenize. (J) Öyle görünüyor. (L) Kandırabilirler. Bunu çok yapıyorlar. (GB) Beni kaçırma amaçları nedir?
C: Çok şey biliyorsun, öyle değil mi?

S:(L) GB'de implant var mı?
C: Evet.

S:(GB) Nerede?
C: Beyinde.

S:(L) Yapısı nedir?
C: Silikon.

S:(L) Kim yerleştirdi?
C: Griler

S:(BP) İmplantın amacı nedir?
C: Kertenkelerin gözlemi için.

S:(L) Hepimizde var, kendini garip hissetmene gerek yok. (GB) Öyle mi? (L) Bu odada implantı olmayan kimse var mı?
C: Lewis.

S:(L) Evet, kocamda implant yok ama bunun nedeni onun bir timsah avcısı olması. [Gülüşme] ... (GB) Demek hepimizde implant var?
C: Hepinizin bu konuya ilgi göstermesinin nedeni bu.

S:(TM) Benim implantım nerede?
C: Sende iki tane var. Biri beyinde, sinüsün arkasında ve diğeri de bacak kemiğinde.

S:(TM) Beynimdekini ne zaman edinmiş olabileceğimi tahmin edebiliyorum, geçen yıl... Sürekli burnum kanıyordu. (GB) Evet, beyin sinüslerin arkasında. (L) Burnundan beynine ulaşıyorlar. (J) Delinmenin farkında olabilirsin, ama implantın son yerinin farkında değilsin. (TM) Beynimdeki implantı ne zaman edindim?
C: Yolculukta, hareket esnasında.

S:(L) Geçen yıl yolculuk yaptın mı? (TM) Nereye gidiyordum?
C: Bir çeşit toplantıya gidiyordun.

S:(TM) Aklımda belirli bir zaman vardı... Şüphelerimi doğrulayacak birşey söyleyeceklerini umuyordum.
C: Sen söyle. Yolculuğu açıkça görebiliyoruz. Ama 3'üncü seviyedeki ani bir hızlanmayla ilgili bir belirsizlik var. Zaman döngüsüne müdahale edildi ve döngü bloğu nedeniyle açık bir şekilde göremiyoruz.

S:(L) Kayıp zaman oldu mu? (TM) Bilmiyorum. Ama bir yere normalden daha erken varmıştım. (L) 3'üncü seviyedeki ani hızla ilgili söyledikleri şey bununla ilgili olmalı. (J) TM zaman hızlanması mı yaşadı?
C: Emin olabilirsiniz.

S:(TM) Ne tür bir araçla gidiyordum?
C: Döngü bloğu nedeniyle göremiyoruz.

S:(L) Döngü bloğu nedir?
C: Çok karmaşık ama birey üzerinde bir frekans örtüsünün oluşumuyla ilgili.

S:(GB) Bir çeşit balon gibi mi?
C: Yakın.

S:(BP) Zaman algımız allak bullak oluyor. Seni alıyorlar, birşeyler yapıyorlar ve sonra geri koyarken bunu normalden hızlı veya yavaş yapabiliyorlar ve zamanda bir kayma yaşıyorsun. ...
C: Yakın.

S:(J) Tıpkı insanları yanlış arabalara veya yatağın ters tarafına koymaları gibi. ... (BP) Gerçekten farklı yataklarda, farklı evlerde veya ormanda uyanan kişiler oluyor.
C: Evet.

S:(GB) Karım son olarak ne zaman kaçırıldı?
C: Geçen hafta.

S:(J) Aynı anda mı kaçırıldılar?
C: Evet.

S:(L) İnsanların %94'ünün bedenlerinin Kertişler tarafından kullanılacağını söylediler. (BP) Dünyanın %94'ü mü?! (GB) Yaşadığımız olaya geri dönecek olursam... Birlikte kaçırıldığımızda, bu fiziksel bir kaçırılma mıydı, yoksa başka türlü mü?
C: Ruh kaçırılması.

S:(L) Gece uyudukları sırada mı oldu?
C: Evet.

S:(GB) Bu kaçırılma sırasında ne yaptılar, amaçları neydi?
C: Bilgi incelemesi.

S:(GB) Ne için? (J) Bilgilerini kim inceledi?
C: Kertenkeleler tabii.

S:(J) Tıpkı download gibi. (L) Peki eğer GB'nin ve karısının bilgiye sahip olduğunu görürlerse... Kaçırma sırasında karşılaşacakları bilgiler içinde, kaçırmayı durdurmalarına neden olabilecek bilgilerle de karşılaşabilirler mi?
C: Açık.

S:(L) Bilgi seviyeleri nedeniyle kaçırılmayan insanlar var mı?
C: Belki.

S:(GB) Kaçırılma, bilgimizi arttırmaya yönelik mi, yoksa sahip olduğumuz bilgileri kontrol etmeye mi?
C: Her ikisi, ama çoğunlukla gözlem.

S:(L) KH varlıkları tarafından kaçırılmak bilgimizi nasıl arttırabilir?
C: Yanlışlıkla.

S:(L) Bu yanlışlıkla nasıl yapılabilir?
C: Kendini açıklıyor.

S:(L) Yani, bilgisini incelemek istedikleri birini kaçırabilirler ama eğer kişi belirli bir bilgi seviyesine ulaşmışsa, bu kaçırılma onun bilgisine katkıda da bulunabilir, öyle mi?
C: Evet.

S:(BP) Kertenkelelerin "Aşil topuğu" nedir? (zayıf nokta)
C: KH. Bilgiyi engelleyen "arzulu düşünme"de olduğu gibi.

S:(J) Sadece kendilerine hizmet etmeye odaklanmaları, 4'üncü yoğunluğun ötesine geçmelerine engel oluyor.
C: Evet.

S:(TM) Bunu istiyorlar mı? (J) Hayır, orada mutlular... Orada sonsuza kadar kalmak, tüketmek ve iyi vakit geçirmek istiyorlar. (BP) Bu tıpkı çok iyi yiyecekler, yaşayacak harika bir yer, muhteşem bir seks ve istediğin herşeyin olduğu bir yer bulup orada kalmak istemek gibi. (TM) Çoğumuz da 3'üncü seviyede sonsuza kadar kalma fikrini sevmiyor muyuz?
C: Evet.

S:(BP) Kertenkelelerin kontrolü altında! (F) Ama eğer KH üzerinde odaklanmışsan 3'üncü yoğunlukta sonsuza kadar kalmak istersin. (TM) Evet, ama fiziksel dünyayı isteyen çok insan var. (J) Fiziksellik. (L) Tüketmeyi seviyorlar çünkü 3'üncü yoğunluk gerçekliğinin özü bu, tüketim. Burada olmak için tüketmek zorundasın. (GB) Bu mesajlar bu gece bize 6'ıncı yoğunluk varlıkları tarafından mı veriliyor?
C: Evet.

S:(GB) 4'üncü yoğunluk Kertenkele varlıklarından daha mı güçlüsünüz?
C: Önemli olan bu değil. Biz BH'yi seçiyoruz.

S:(L) BH varlıkları kimseye güç yettirmeye çalışmıyor, herkese hizmet ediyorlar. KH varlıkları bilgi istediklerinde ve frekans seviyelerini yükselttiklerinde, KH içinde oldukları halde bunu yapabilirler ve evrende bilgi alabilecekleri tek yer BH varlıklarıdır. Tabii aldıkları bilgiyi kendilerine hizmet için de kullanabiliyorlar. KH varlıkları bilgi VERMEZ, çünkü bu BH'dir. (GB) Kertenkelelerin ruhları var mı?
C: Evet.

S:(BP) Mayalar bir KH medeniyeti miydi?
C: Hayır.

S:(BP) Neden insan kurban etme gibi şeyler yaptılar?
C: Yapmadılar.

S:(BP) Yapmadılar mı?! (L) Sanırım bu bir arkeolojik yanılgı. (TM) Evet. (BP) Çok ilginç! (TM) Önümüzdeki birkaç ayda bu konuyu araştıracağım. (L) Daha hiçbirşey duymadın! (TM) Başka bir grup daha yok muydu... Toltekler, insan kurban edenler onlar mıydı?
C: Bir noktada.

S:(GB) Şu anda karımda implant var mı? (L) Bunun cevabını biliyorsun GB.
C: Evet.

S:(TM) Bendeki implantın amacını öğrenmek istiyorum.
C: Gözlem.

S:(J) Bende implant var mı?
C: Evet.

S:(J) Nerede?
C: Lütfen artık bunun üzerinde durmayalım.

S:(BP) Bu implantlardan kurtulmak işimize yarar mı?
C: 5'inci seviyeye hızlı bir bilet mi istiyorsun?

S:[Gülüşme] (BP) Evet! Düşündüğüm şey buydu. Bu cehennemden çıkmak istiyorum. (J) Sanırım işe yarar! (GB) İste, alacaksın!
C: 5'inci seviyenin ne olduğunu biliyor musun BP?

S:[Gülüşme] (BP) Biliyorum sanıyordum! (TM) Dikkatli ol! (L) Ölüm. (BP) Sorumda kastettiğim şey BH'de daha güçlü olmaktı. (L) Bize implant konusunda söyledikleri...
C: Bir BH adayısın.

S:(J) Hepiniz doğru yol üzerindesiniz, endişelenmeyin. (L) TR onların implantlarını onlara karşı kullanıp devrelerini bozmamız gerektiği fikrini dile getirmişti. Bize söylenen şey ise, yapmamız gereken şeyin sadece onların hoşlandığı düşünce ve duyguları göstermemek olduğuydu. Burada böyle birşey oldu. Normalde bugün buradaki toplantımıza katılacak olan kişilerden biri arayıp bir mesaj bırakmış ve buraya gelip bizimle buluşmaması gerektiğini söyleyen ruhsal bir mesaj aldığını söylemiş. Eve geldiğimde onu arayıp ne kadar muhteşem bir toplantıyı kaçırdığını söyledim. On dakika sonra beni tekrar arayarak onun sinirlerini bozduğumu söyleyip tüm duygularını boşalttı. Öylece kalakaldım. Kertişler onun üzerinde gerçekten sıkı çalışıyorlar ve duygusal dengesini bozuyorlar. Pozitif olan herşeyi negatif bir şekilde algılamasına neden oluyorlar. Aklınızla ve duygularınızla oynadıklarını BİLDİĞİNİZ sürece ve bunun SİZ olmadığını, sadece dışarıdan aklınız üzerinde oynanan oyunlar olduğunu bildiğiniz sürece bunları sahiplenmenize gerek kalmıyor. Bunlar sizin değil. Bu negatif algıları kabul etmek zorunda değiliz. (F) Dezenformasyon bize kendi gemimizin, kendi aklımızın tamamen bizim elimizde olduğunu, bize olan herşeyi tamamen kendimiz yarattığımızı söylüyor. Ve negatif şeyler olduğunda ve negatif şeyler düşündüğümüzde bunlara inanıyoruz veya kendi kendimizi yok etmeye çalıştığımızı düşünüyoruz. (GB) Bu odadaki herkes 4'üncü yoğunluk BH adayı mı?
C: Açık.

S:(GB) Ben?
C: Evet.

S:(BP) Ben?
C: Evet.

S:(BP) Ek DNA'yı nasıl alıyoruz? Nasıl gelişiyor? (L) Dünya bu yaklaşan dalganın etkileriyle bombardımana tutuluyor. (F) Bir deniz dalgasına benzer birşey olarak tanımlandı. (L) Evet, ve buraya geldiğinde bunun ruhsal bir termonükleer patlama gibi olacağını söylediler ve bu kulağa hoş geliyor... hepimiz havaya uçacağız! (BP) Belki de söylediklerini kelimesi kelimesine ele almamanız gerekiyordur. (GB) BP, neden şimdi tablayı denemiyorsun? Meditasyon yoluyla bilgi alabilir miyiz?
C: Evet.

S:(GB) Önce ışığın gelmesini isteyerek mi?
C: Olabilir.

S:(L) Ama ritüellere dikka et. (GB) Meditasyon...
C: Ritüeller sınırlandırıyor.

S:(GB) Meditasyon, DNA değişim süreçlerini hızlandırıyor mu?
C: Sürekli olursa, genel olarak evet.

S:(L) Düzenli yaparsan. (GB) Ne kadar sık? (L) Hergün veya zahmetsiz bulduğun ölçüde. (TM) D___ bir BH adayı mı?
C: Evet.

S:(L) Diğer bir konu ise, DNA değişimleriyle birlikte fiziksel sorunların olabilmesi. (TM) Şu anda hafif bir başağrısı deneyimliyorum. Bunun nedeni şu anda yaptığımız şey mi?
C: Evet.

S:(BP) Carlos Castenada'nın eserleri, Don Juan'la ilgili olarak söyledikleri, tarihsel olarak doğru mu?
C: Evet.

S:(T) Çok iyi! (BP) Benim ailemdeki herkeste implant var mı?
C: Hayır.

S:(BP) Özellikle bir şifacı olarak BH oluşumla ilgili algım doğru mu?
C: Halen KH'sin, tüm insanlar gibi.

S:(J) İnsanız ve dolayısıyla da KH'yiz, ama BH adayıyız. (T) 3'üncü yoğunluk varlıkları KH. (CD) BP'nin en özel yeteneği şifacılık mı?
C: Bir tanesi.

C: Meditasyon. Bu gece Land O'Lakes üzerinde Grilerin aracı var.

S:(T) Buraya doğru mu geliyorlar?
C: Açık. Neden celseler sırasında bir kişi evin üzerini izlemiyor?

S:(T) Güzel soru. Bunu düşünmüştük ama kimse bunu yapanın kendisi olmasını istemiyor. (BP) Sadece tek bir kişi orada durursa onu götürebilirler... (L) Zaten komşularım bahçemde haç yakmak istiyor... (BP) Bu araçlarla etkileşime girmeye çalışarak kendimizi fiziksel bir tehlike altına mı sokuyoruz?
C: Bilgi korur.

S:(GB) Hangi bilgi korur? (J) Farkında olmadığında tehlike altındasın... (BP) Land O'Lakes'e gidelim derim. (LM) Bilgi seni nasıl koruyabilir? Seni ışınla yakalayıp yukarı çekebilirler... (J) Bunu her zaman yapıyorlar zaten...
C: Yalnızca bilmiyorsan.
S:(LM) Eğer bir gemiden taşıyıcı bir ışın çıkarsa ve sen bunun taşıyıcı bir ışın olduğunu biliyorsan seni götüremezler mi? (L) Burada bahsettiğin varlıkların 4'üncü yoğunluk varlıkları olduğunu anlaman gerek. (BP) Bu araçlarla etkileşime girme yönünde makul bir istek, bize aktardığınız bilgilerin geçerliliğini onaylama isteğimizle ilgili olabilir mi?
C: Evet.


4 Mart 1995 Frank, Laura, TR ve JR, SV

S:(T) Merhaba
C: Merhaba."Kasyopya'dan" Nilyonna.

S:(L) Aaa! SV'nin bahsettiği şey, iyi adamları sormamız gerekiyor.
C: 4'üncü seviye saldırıya karşı kendinizi savunmanızda size yalnızca onlar yardım edebilir!!!! Bize size nitelik olarak çok değerli bilgiler veriyoruz, ama unutmayın biz 6'ncı seviye BH ışık varlıklarıyız ve bu seviyede, sizin için ne kadar yıkıcı olursa olsun, özgür iradeye müdahale yoktur!!!

S:(T) 4'üncü seviye BH varlıkları çok işe yarar yardımlarda bulunabilirler! İki taraf olduğunu biliyorduk ama hiç sormadık. Kertenkeleler üzerinde konsantre olduk. (S) Evet! Her iki tarafta 16 grup var ve kimse... (J) Ve Kertenkeleler üzerinde konsantre olarak onların enerjilerini besliyoruz. ... (T) İletişim kurmamız gereken bu 4'üncü yoğunluk BH varlıkları kim? Herhalde onlarla konuşmamız gerekiyor çünkü onlar bizimle doğrudan konuşabilir. Altıncı yoğunluktaki "Biz" konuşamaz.
C: Oryon Federasyonu.

S:(L) Peki Oryon Federasyonu'nun üyeleri kim?
C: Henüz değil.

S:(L) Bize ne söyleyebilirsiniz? (T) Oryon Federasyonu 4'üncü yoğunluk mu?
C: Bizden sizi korumamızı istediniz. Bunun ötesinde olduğumuzu anlamanız gerek!

S:(L) Anlıyoruz. (J) Anlıyorum. (T) 6'ncı yoğunlukta olduğunuzu, her iki tarafın özgür iradesine de müdahale edemeyeceğinizi anlıyoruz. Ama Oryon Federasyonu...
C: Şimdi, bir sonraki konuya geçmeden önce, yerleşmiş yanlış düşünce kalıplarının atılması gerekiyor.

S:(J) D___'nin bu gruba dönmek için temizlenmesinin gerekmesi gibi. Yanlış düşünce kalıplarından kurtulması gerekiyor. Bizim de kurtulmamız gereken yanlış düşünce kalıplarımız var. (L) Ne olabilir, Frank? (F) Bana sorma. Onlara sor. (J) Söylemezler. (T) Neden olmasın? Soralım. (F) Evet, eğer söylemeyeceklerse, söylemeyeceklerini söylerler. (T) Yanlış düşünce kalıpları nedir?
C: Koruduğumuz.

S:(T) Bilginin koruduğunu söylediniz ve bize bilgi sağlıyorsunuz. (J) Hı hı. (T) Değil mi?
C: Dolaylı olarak.

S:(J) Aslında bilgiyi bize vermiyorlar, almamıza yardımcı oluyorlar.
C: Bilgi haline gelen değerli veriler sunuyoruz, fakat saldırı altındasınız. Dolayısıyla belki saldırıların geldiği yoğunluktan doğrudan güç alabilirsiniz.

S:(F) Ama kesin bilgin olana kadar... (L) Yani ihtiyaç duyduğumuzu hissettiğimiz türde bir gücünüz yok. (F) Evet. O tür bir bilgiye, o seviyeye ulaşmamız için bize 500.000 sayfa transkript gerekirdi. (L) Tamam, Oryon Federasyonu'nun telefonu kaç? (S) Laura! (T) Ben de bunu soracaktım. [Gülüşme] Onlara nasıl ulaşabiliriz?
C: Meşgulde!

S:(T) A o! (L) Meşgüller mi? (T) Çok kişi arıyor olmalı. (L) Pekala, ne yapmamız gerekiyor?
C: Bir "Nordik" bulun. İnsan kılığında Dünya'dalar. [ç.n.: kuzey avrupalılara benzetildikleri için kuzeyli anlamında "nordik" olarak isimlendirilen, hümanoit/insanımsı bir dünyadışı varlık türü.]

S:(T) Ama onlar 4'üncü yoğunluk. Ben...
C: Evet.

S:(T) Ben 4'üncü yoğunluktakilerin burada uzun süre kalamayacaklarını, Kertenkelelerin o yüzden bu kadar sıkıntı yaşadıklarını sanıyordum. (J) Onlar KH.
C: BH değil!

S:(T) Çok iyi, JR lafı ağzınızdan aldı. KH kalamıyor ama BH kalabiliyor.
C: Evet.

S:(T) Demek bir Nordik'e ihtiyacımız var, tanıdığımız bir Nordik var mı?
C: Toplantılarda vs onları gördünüz.

S:(L) Ne tür toplantılar? (J) MUFON toplantıları mı?
C: MUFON.

S:(T) Demek aramıza sızmışlar. (L) Geçen haftalardaki toplantılarda var mıydı hiç?
C: ?? Keşfedin. Unutmayın, bunlar sizin koruyucularınız arasında. Ve Laura ve Frank, birinci seviye saldırının nasıl birşey olduğunu biliyor. TR, JR ve SV de öğrenmeye çok yakınlar!

S:(T) Saldırıya maruz kalmamak için elimizden geleni yapıyoruz. Bizim toplantılarımıza gelen bir Nordik var mı? (J) Bugün biriyle karşılaştık mı? (L) Buna soru işaretleri koydular. Peki ya Mayıs'taki büyük toplantı?
C: Keşfedin.

S:(L) Kalabalıkta bizi bulabilmeleri için kırmızı fular gibi özel birşey giyelim mi? (T) Bekle, bekle...
C: Hiç gerekli değil, sadece açık ve farkında olun!!

S:(L) Maruz kaldığımız bu saldırılara bir son vermek için bu 4'üncü yoğunluk iyi adamlardan herhangi bir yardım alabilir miyiz?
C: Onlardan yardım istemeniz gerekiyor olabilir.

S:(L) Onlardan nasıl yardım isteyebiliriz. (T) "Keşfedin" dediler. Project Awareness toplantısıyla ilgili olarak böyle birşeyi pek söylemezler. (L) Evet. Tamam.
C: İpucu!

S:(T) Teşekkür ederiz! (L) Onları nasıl arayabiliriz? (T) Şu anda onları arıyoruz, veri paketlerimiz gidiyor. (J) Tabladan mı?
C: Hayır.

S:(L) Hayır, tabladan değil. (T) Onlar bizi bulacaklar.
C: Onlar 4'üncü, 6'ncı değil.

S:(T) 4'üncü yoğunluk oldukları için onlarla tabladan temas kuramaz mıyız? Bunda sorun var mı?
C: Makul değil. GSM hattına ulaşmak için FAKS kullanmak gibi.

S:(J) Kedilerimizden birinin bize sanki birşey söylemek istermiş gibi bakıyor olmasının bir anlamı var mı?
C: Kedilerinizden biri, hayır şunu iki yapalım, 3'üncü seviyeye geçmeye yakın.

S:(T) Sabrina yükseliyor, terfi edecek. (J) Üçüncüye geçtiğinde ona ne olacak? İnsan mı olacak?
C: Evet.

S:(J) Vau. (T) Kedilikten insanlığa geçtiğinde, kedi bedeni ölecek mi?
C: Evet.

S:(T) Bu, bizim zaman ölçümümüzle yakın bir gelecekte mi olacak?
C: Yanlış kavram, bir sonraki enkarnasyonu kastediyoruz, ne zaman olursa. Bu arada ismi kim verdi?

S:(J) Ne ismi? (L) Sabrina mı? (S) Kedinin ismi mi? (T) İki kedimiz mi? (L) Belki. (T) Kedilerimiz üçüncü yoğunluk adayı. ...
C: Aynen öyle.

S:(L) Peki bu durumda, 4'üncü yoğunluk adayları 4'üncü yoğunluğa geçerken bedenlerini terk mi etmek zorundalar?
C: Evet, ama eğer dalga vardığında hala bedenlerindeyseler buna gerek olmaz.

S:(J) Peki ya isim? (T) Kediye ismini kimin verdiği mi?
C: Hayır.

S:(T) Neden o kedinin ismini verdiğimi mi kastediyorsunuz? Sabrina değil mi?
C: ? 2 aday var.

S:(T) Yani hangi ikisi olduğunu söylemeyeceksiniz. (J) Sabrina'nın sergilediği davranışın herhangi bir önemi var mı?
C: Belki.

S:(L) Birkaç dakika için Oryonlulara dönelim. Bu yardım ve koruma arayışı konusunda bize söyleyebileceğiniz herşeyi söylediniz mi?
C: Söylediklerimizi inceleyin.

S:(T) Ona bir silah tasarımı verebilir misiniz? (L) Tanrım! (T) Mizah, neşe! (L) Bir keresinde bize taşlarla, kristallerle falan belirli bir koruma seviyesi elde edebileceğimizi söylemiştiniz, bu doğru mu?
C: Evet ama kristaller "küçük patateslerdir."

S:(L) Düşünce kalıplarımızla veya bedenlerimizle ilgili yapabileceğimiz birşey var mı? Veya yardım almayı hızlandırmak için yapabileceğimiz herhangi birşey?
C: Birleşin.

S:(J) Bunu yapıyoruz. Yani devam ediyor.
C: Hayır. Halen KH'siniz.

S:(L) İlahi müdahaleyi hangi seviyedeki varlıklar düzenleyebilir?
C: 4'ten 7'ye.

S:(L) Nasıl soracağımı bilmiyorum. (J) Diğer soruya geç. (L) Yıldızların ürettiği enerjinin kaynağı nedir?
C: Transfer noktaları sürtünmeye, dolayısıyla da enerji üretimine neden olur.

S:(L) Neyin transferi noktaları? Neyden neye?
C: Boyutlar.

S:(L) Bu garip bir soru olacak ama, yanıtlayabilirseniz çok iyi olur. Evrenin yaşıyla ilgili ortalıkta pek çok teori var. En sonunculardan biri, evrenin yaşının 8 ila 25 milyar yıl arasında olduğunu söylüyor. Zamanın bir ilüzyon olduğunu söylediğinizi biliyorum, ama bilimadamlarının bu konuda bir uzlaşmaya varamamalarını göz önünde bulunduracak olursak... yaptıkları tahminlerden hangisi en doğru?
C: Hiçbiri.

S:(F) Bu, soruya bir yanıt sağladı mı? Bu, "Aa, ilginç bir dükkan, içinde neler var acaba?" demek gibi birşey. (L) Eğer bilimin ürettiği rakamların hiçbiri doğru değilse, evrenin yaşının doğru tanımı nedir?
C: Kuantumsal olasılıklar.

S:(L) Nasıl yani? (J) Tahmini olan var mı? (L) Sanırım bununla ilgili bir açıklama yapacaklar.
C: Keşfedin.

S:(J) Çok teşekkür ederiz! (T) Benim de bir fikrim yok! (S) Kim bilir kaç gazilyon (çok büyük bir sayı anlamında) yaşındadır! ... (F) Kuantum ne demek? (L) Kuanta bir ölçü birimi... (T) Tüm olası ölçü birimleri... (L) Bu hususta bize yardım edin! ... (F) Bir ormanın derinliklerindesin; döktüğün kırıntılara bakarak yolunu bul! (L) Kuantum olasılıkları derken neyi kastediyorsunuz?
C: Kapalı çember.

S:(L) Bir çemberde bir noktayla başka bir nokta arasındaki mesafeyi nasıl ölçeriz? Tesadüfi birşey mi?
C: Doğru kavram değil.

S:(L) O zaman yardım edin. Eğer kapalı bir çember varsa, ölçüm yapmanın da bir anlamı yok mu demek? (J) Evet.
C: Evet.

S:(L) Bu konuyu bırakalım mı, yoksa devam mı edelim?
C: Açık.

S:(L) Tamam o zaman, bırakalım. (J) Hep sınırsızdı ve hep sınırsız olacak, ne güzel! (F) Eğer bize söylendiği gibi zaman diye birşey yoksa ve özgür irade o kadar önemliyse, bu ne anlama geliyor olabilir? Eğer zaman yoksa ve geçmiş, şimdi ve gelecek, yani herşey bağlantılıysa ve herşey akışkansa, o zaman özgür irade diye birşeyin olmaması gerekirdi. Eğer özgür irade varsa ve geçmiş, şimdi ve gelecek yoksa ve herşey zaman/mekanda aynı noktada meydana geliyorsa, kilit nokta özgür irade ama yanıtsız. (L) Pek çok kişinin tahmin ettiği gibi dünya gezegeninin ikinci bir güneşi olacak mı?
C: Belki.

S:(T) İkinci bir güneş, yani Jüpiter'in patlaması gibi mi? Jüpiter henüz doğmamış bir güneş mi?
C: Jüpiter zaten bir yıldız.

S:(L) Neden onu bir yıldız olarak algılamıyoruz?
C: Hala öğreniyorsunuz. Dünya da bir yıldız adayı.

S:(F) Bu nasıl olabilir? (L) Eğer bir gezegen...
C: Herşey tam bir döngü içinde.

S:(Ş) Eğer bir yıldız, bir boyuttan diğerine bir geçiş noktasıysa, dünya 4'üncü yoğunluğa geçtiğinde, 3'üncü yoğunluktaki insanlara bir yıldız olarak mı görünecek?
C: "Gaz gezegen."

S:(L) Bir gaz gezegen olarak mı görünecek? (J) Tıpkı Jüpiterin bize göründüğü gibi.
C: Jüpiter 4'üncü yoğunluk seviyesinde.

S:(L) Jüpiter kime yanan bir güneş gibi görünüyor, hangi seviyedekilere?
C: 5, 6 ve 7.

S:(T) 4'üncü yoğunlukta nasıl görünüyor?
C: Dünya.

S:(T) 4'üncü yoğunlukta Dünya Jüpiter ve Jüpiter de Dünya gibi mi görünüyor?
C: Hayır.

S:(L) 4'üncü yoğunlukta Dünya nasıl görünüyor?
C: Görünmüyor.

S:(J) Ha? (L) Görünmüyor derken?
C: Yalnızca istemeyle görünür. Fizikselliğin değişkenliği.

S:(L) Yani Kertişler ve Oryonlar için dünya görünmez mi?
C: Dünya'yı düşünmediklerinde.

S:(J) Dünya hakkında düşünmediklerinde Dünya onlar için mevcut değil mi yani? Görünür olması için üzerinde odaklanmaları mı gerekiyor?
C: Yakın.

S:(T) Ama bir keresinde 4'üncü yoğunluktaki herkesin bizi görebildiğini söylemiştiniz?
C: Evet.

S:(J) Dünya'yı, bizi değil. (T) Bizi neyin üzerinde görüyorlar?
C: İstediklerinde sizi görebiliyorlar.

S:(J) Yani bizi görebilecekleri frekansa odaklanıyorlar. (L) Bu tıpkı ikinci yoğunluktaki hayvanlar gibi. Yolda giderken eğer odaklanmazsan, etrafındaki şeyleri görmüyorsun. (J) Onları görmek için odaklanmadıkça... (T) Ormanda öylece durduğunda belirli bir süre sonra bazı şeyleri görebilmek gibi. (J) Herşey algıya dayalı.
C: Evet, ama 4'üncü seviye, gerçek değişkenliğe sahip ilk yoğunluk.

S:(L) Georges Gurdjieff Dünya'nın bir anlamda Ay için bir besin olduğu fikrini öne sürdü. Kastettiği şey, kadim öğretmenlerden öğrenmiş olduğu gibi, Dünya'nın, başka bir seviyedeki varlıklar için bir besin kaynağı olduğuydu ve muhtemelen bu varlıkların Ay'da üsleri vardı. Ama Dünya eninde sonunda bir yıldız olacaktı ve o zaman Ay da tıpkı bir zamanlar Dünya'nın olduğu gibi, üzerinde yaşanan bir gezegen haline gelecekti gibi... Bu yeterince...
C: Yakın.

S:(L) Ay, ikinci yoğunluk bir gezegen mi?
C: Evet.

S:(L) Peki Ay, başka varlıklar tarafından bir üs olarak kullanılıyor mu?
C: Başka yoğunluklarda.

S:(L) Sürekli Ay'da yaşayan 2'nci yoğunluk varlıkları var mı?
C: Hayır.

S:(T) 3'üncü yoğunluk varlıkları var mı?
C: Hayır.

S:(T) 4'üncü yoğunluk varlıkları var mı?
C: Evet.

S:(T) Griler mi?
C: Onlar Ay'da kalmıyor, Ay'ı sadece kullanıyorlar.

S:(T) Orada 5'inci yoğunluk varlıkları var mı?
C: 5'inci yoğunluk herşeyi kullanır.

S:(T) Orada 6'ncı yoğunluk varlıkları var mı?
C: Aynı.

S:(T) Ay'da 7'nci yoğunluk varlıkları var mı?
C: 7'nci yoğunluk, Bir ile birliktir.


S:(T) Sağolun, sadece kontrol ediyordum. (L) "Arkturuslular" Büyük Merkezi Güneş'e giden yoldan bahsediyorlar. Büyük Merkezi Güneş ve oraya giden yol ne anlama geliyor?
C: 7'nci seviye.

S:(L) Arkturus yıldızı, belirli bazı varlıklar için bir ikamet yeri mi?
C: Yıldızlar geçiş ve iletişim noktalarıdır.

S:(L) "We Are the Arcturians" ("Arkturus Mesajları") kitabı Arkturuslular'dan bahsediyor ve onların Arkturus'ta yaşadıklarını söylüyor. Onlar için bir gezegen olduğunu ve orada aileleri olduğunu, çoğaldıklarını ve diğer olağan şeyleri yaptıklarını anlatıyor. Bu bana tuhaf geldi ve Jiles Hamilton'ın bahsettiği şeyleri hatırlattı.
C: Hayır.

S:(L) Peki bu bilginin kaynağı neydi?
C: Bu bilgi, okuyanların en iyi şekilde anlamalarını sağlayacak bir biçimde verildi.

S:(T) Bu kitap, dalganın Arkturus'taki konumunun tarihlerini almamız gereken kitap mı? (L) Evet. Şu anda Kentucky olarak isimlendirdiğimiz bölgede hiç büyük bir volkan var mıydı?
C: Hayır.


S:(L) Bize güneşimizin iç kısmını ve nasıl işlediğini tanımlayabilir misiniz?
C: Bir pencere.

S:(L) Güneşin içi bir pencere. Tamam, güneşin içi bizim somut madde olarak bildiğimiz birşeyden mi oluşuyor?
C: Hayır.

S:(L) Güneşin iç kısmının büyük bir hidrojen kitlesi içerdiği ve bunun helyuma dönüştüğü ve...
C: 3'üncü yoğunluk algısıyla.


S:(L) Güneşin, boyutlar arasında bir pencere veya bir geçiş noktası olduğunu söylüyorsunuz. Eğer öyleyse, ömür anlamında hiçbir sınırı yok, öyle mi?
C: Yakın.

S:(L) Yani güneşin gazının bitmesi ve bir kırmızı deve dönüşerek insanlığı pişirmesi yanlış kavramlar mı?
C: Hayır. 3'üncü seviye Laura, 3'üncü seviye!

S:(L) Yani güneş 3'üncü seviyede...
C: Açık.

S:(L) Kuzey Afrika yeşil ve bereketli bir oluşu ve jeolojik faktörlerin onu bugün bildiğimiz hale getirmesi ne zaman oldu?
C: 3'üncü yoğunlukta 10.000 yıl önceki iklim değişiklikleri.

S:(L) Bilimadamları evrenin maddesiyle ilgili pek çok varsayım öne sürüyorlar ve evreni dengelemek için gerekli maddenin %90-95'inin kaynağının açıklanamadığını söylüyorlar. Buna karanlık madde diyorlar. Bu karanlık maddenin neyden oluştuğuna dair çeşitli teoriler öne sürülüyor. Karanlık maddenin ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: "Gökkuşaklarını kovalıyorsunuz", onlar da öyle.

S:(L) Kozmik arkaplan radyasyonunun kaynağı nedir?
C: 3'üncü seviye kozmik ışınlar.

S:(L) Buna ekleyebileceğimiz başka herhangi birşey var mı?
C: Önemsiz.

S:(L) İnsanlar dünyada önce nerede tohumlandılar? (T) Wimbledon! [Gülüşme] Özür dilerim, buna engel olamadım. (L) İnsanlar önce belirli bir yerde mi tohumlandılar?
C: Hayır.

S:(L) Bir zamanlar dünyanın etrafında bir su buharı örtüsü bulunduğu belirtilmişti. O zamandaki insan ömrünün uzunluğunun nedenlerinden biri de bu muydu?
C: Evet, ve bunu zaten yanıtlamıştık. Transkriptleri gözden geçir.


S:(L) O zamanla karşılaştırıldığında, bugün güneş ışınlarının insan bedeni üzerindeki etkileri nelerdir?
C: Dejeneratif. (Bozucu)

S:(L) Artık bir buhar örtümüz olmadığı için güneş ışığından mümkün olduğunca sakınmalı mıyız?
C: Önemli bir fark yaratacak kadar sakınamazsınız.

S:(T) Güneş ışığı her yerde, gün boyunca. (F) Evindeyken bile güneşin radyasyonuna maruz kalıyorsun. Havadaki radyasyon, gelen ışınların birer kalıntısı. (T) Radyasyon her yerde, geceleyin bile. Bu arada, Antartika'dan kopan, Rhode Island büyüklüğündeki buz parçası ile ilgili yazıyı gördünüz mü? Bilim adamları bunun nedenini bilmediklerini söylüyorlar. Ve Antartika, son beş yıldır ozon deliğinin en büyük olduğu yer. (F) Bunu yıllardır tahmin ediyorlardı... (T) Umarım kimseyi ezmemiştir! (F) Bunu hissedemeyeceğin kadar ağırdır herhalde. (L) Şimdi Leah Haley olarak bilinen kadın, ki anladığım kadarıyla ailesini korumak için ismini yasal olarak değiştirdi, ABD devletince taciz edildi mi, yoksa bu dünyadışıların ona empoze ettiği perdeleyici bir anı mı?
C: İlk soruya evet, ikincisine hayır.

S:(T) Griler tarafından kaçırılma ile ilgili anılarının herhangi biri aslında devlet tarafından kaçırılmanın perde anıları mı?
C: Hayır.

S:(T) Neden kaçırılıyor?
C: Elinizdeki verileri inceleyin.

S:(L) O halde bizim kaçırılmamızla aynı nedenlerle kaçırılıyor. (J) Amaç her zaman aynı.
C: Bu bir tekrar gözden geçirme celsesi mi?

S:(L) Hayır. Tamam.
C: Neden aynı soruları tekrarlıyorsunuz?

S:(L) Bunun bir tekrar sorusu olduğunu bilmiyorduk. (J) Transkriptleri henüz ezberleyemedik. (L) Eğer ABD ile dünyadışılar arasında bir anlaşma yapıldıysa, bu anlaşmaya nasıl varıldı? Kim kiminle ne zaman ve nerede buluştu?
C: Tekrar incele.

S:(L) Bunu tam olarak hiç söylemediniz?
C: Evet söyledik.

S:(L) Hayır, söylemediniz. (J) Onlarla tartışma. (L) 7 Ocak 1948'de bir UFO'yu takip etmeye çalışan Kaptan Thomas Mantell'e ne oldu? Kimin aracıydı?
C: Griler. Bilincini yitirdi, uçağı normal rotasının üzerine çıkardı ve uçak parçalandı.

S:(L) Yani ona saldırmadılar, sadece kontrolünü yitirdi. (T) Evet, bir P 51 Mustang uçuruyordu ve çok yükseğe çıkmış. (L) Önceki celselerden birinde TR yönlerden bahsederken, pusula yön bilgisinin yakın gelecekte çok önemli hale geleceğini söylemiştiniz. Bunun nedenini söyleyebilir misiniz?
C: Çünkü manyetik etkilere hassasiyetiniz artacak.

S:(L) Yani bunu öğrenmemiz gerektiği için değil, sadece bu husustaki hassasiyetimiz artacağınız için söylediniz, öyle mi?
C: Her ikisi.

S:(L) Pusula bilgimizi arttırmamız, duyarlılığımızın artmasını mı sağlıyor?
C: Madde 22. (bir romana gönderme.)

S:(T) Yani çelişki. Kitapta şöyle diyordu: Bombalama uçuşlarını sürdürmeniz gerekiyor çünkü savaşı kazanmaya yetecek kadar insanımız yok, ama eğer deliysen o kadar bombayla uçmana izin veremeyiz. Ama doktor senin deli olup olmadığına karar veremiyor. Doktorun kağıdı imzalayabilmesi için deli olduğunu söylemen gerekiyor, ama deli olduğunu söylersen doktor kağıdı imzalayamaz çünkü bu bir akıllılık göstergesi... (F) Çıkışsız bir durum. (J) Bunun, 4'üncü yoğunluğa geçtiğimizde şu andaki fiziksel yön duyumuzu yitirecek olmamızla bir ilgisi var mı?
C: Denklemin bir yarısı.

S:(T) Yönleri otomatik olarak algılayacağımız noktaya ulaşana kadar şu andaki fiziksel yön tespit etme yeteneğimizi arttıracağız ama ondan sonra buna ihtiyacımız olmayacak çünkü fiziksel olmayacağız, öyle mi?
C: Yakın.

S:(T) Bu Madde-22. Artık ihtiyacın olmadığında büyük bir yön duyun olacak.
C: Değişken fizikselliğiniz olacak.

S: ... (L) Önceki bir celsede sfenksteki kedi (cinsi) prensibinden ve Mısırlıların kedilere taptığından bahsetmiştik. Bu konuda söyleyebileceğiniz başka birşey var mı? Bunun nedeni neydi? Kedi, öğrenmemiz veya araştırmamız gereken bir ilkeyi mi temsil ediyordu?
C: Bu gerçekten önemli değil.

S:(T) Kedinin ve kedi simgesinin kendisi bir şekilde önemli mi?
C: Önemli olan sizsiniz; algılayıcıya bağlı.

S:(L) Bok böceğinden ve neden Mısırlılar için sonsuz hayatı temsil ettiğinden bahsetmiştik. Bu sembolizmanın bugün bizim için ifade ettiği önemli bir anlam var mı?
C: Size bağlı.


S:(L) Morris K. Jessup'un dipnotlu kitabında, dipnotları yazan üç kişi vardı: Bay A, Bay B ve Jemi olarak bilinen kişi. Referanslardan biri, Kenneth Arnold'un yaptığı bir gözlemle ilgiliydi. Bu gözlemle ilgili olarak Bay B şöyle yazmış: "Üzülme Jemi, onlar HM gemileri, G adamları değil. Bu gelişmiş bir tür ve bir eğitim uçuşundaydılar. Liderlerinin onların güç alanlarıyla bağlantı kurmasının nedeni buydu; bir korku bloğu oluşturmadan onlara uzaktan kontrolü öğretmek." Şimdi, HM gemisi nedir?
C: Hafif madde.

S:(L) "G adamı" nedir?
C: Gizli düzen üyesi.

S:(L) Gizli düzen nedir?
C: Siz keşfedin.

S:(L) Liderlerinin onlara uzaktan kontrolü öğretmek için onların güç alanlarıyla bağlantı kurması ne demek?
C: Kendini açıklıyor.

S:(L) Jessup'un, tarihte insanların gizemli kayboluşlarıyla ilgili tartışmasına yaptığı yorum oldukça ürkütücü. Kitabın kenarında şöyle yazıyor: "Hey, eğer bunun nedenini bilseydi şoktan ölürdü!" Bu ne anlama geliyor?
C: Şu anda bunu ifşa edemeyiz.

S:(L) Yani diyorsunuz ki, bu gezegende, şimdiye kadar bize anlattıklarınız dışında bir sürü şey dönüyor, öyle mi?
C: Elbette.

S:(L) Eğer çok daha fazla şey varsa, ve eğer bunları öğrenseydik "şoktan ölür müydük?"
C: Belki.

S:(L) Bu hiç hoş değil. Kitapta Jessup pilotların uzaygemileri tarafından dondurulup görünmeden götürülmelerinin mümkün olup olmadığını merak ediyordu. Bay B kitabın kenarına şu notu düşmüş: "Eğer bu deneyimi yaşamış olsaydı, sesi çıkmazdı ve hayatı boyunca bir daha bu konuda ne yazar, ne de konuşurdu. Çünkü bu kişinin zaman algısını felç ediyor, zihinsel biliş, işlev ve hafızayı devredışı bırakıyor. Hiç bilgisi yok, olamaz da. Sadece tahmin yürütüyor."
C: Evet.

S:(T) Evet ne?
C: Aynen doğru!

S:(L) Bu kitapta pek çok terim var...
C: Çok fazla veri.

S:(L) Bu yorumları kimin yazdığıyla ilgili varsayımlar vardı. Bu kitaptaki notları kimin yazdığıyla ilgili olarak bize bir ipucu verebilir misiniz?
C: Keşfedin. Size herşeyi söyleseydik, iyi olmazdı!!

S:(L) O halde bu geceyi sonlandırabiliriz.
C: İyi geceler.

S:(L) Kitaptaki terimler şunlar: ana gemi, ev gemi, ölü gemi, büyük gemi, büyük bombardıman, büyük dönüş, büyük savaş, küçük adamlar, güç-alanları, derin dondurma, denizaltı binaları, ölçüm işaretleri, devriye gemileri, manyetik ve yerçekim alanları, elmas tabakaları, kozmik ışın güç kesicileri, denizaltı kaşifleri, kakma çalışması, temiz iletişim, telapati, yanan giysi, düğüm vorteksleri, ağlar ve kaybolan uçak ve gemilere neler olduğu. Jessup'un kitabının üç yorumcusu garip fırtınaların, bulutların, gökten düşen cisimlerin, garip izlerin, ayak izlerinin ve çözemediğimiz diğer şeylerin açıklamasını yapıyorlar. (F) Tüm bunları öğrenmeye çalışsaydın, bu tıpkı kocaman bir meyveyi ısırıp bir kerede yutmaya çalışman gibi olurdu. (L) Böyle şeyleri "keşfedin" diyorlar. Böyle şeyleri nasıl keşfedebiliriz ki? (F) Adım adım gelecek. (J) O kadar önemli değil. (L) Önemli, çünkü bilginin koruduğunu söylüyorlar ve bunlar bilgi. (F) Biliyorum, ama hepsini bir kerede öğrenemezsin. Son üç yılda ve son sekiz ayda ne kadar çok şey edindiğine bak. Çok sabırsızsın. Tüm bunların hemen zihnine girmesini ve sonrada geri dönüp çocuklarınla eğlenmeyi, patlamış mısır yemeyi ve film seyretmeyi bekliyorsun. Ama öyle işlemiyor. Tüm bu bilgileri bir kerede öğrenseydin böyle olurdun. [Aşırı spastik bir ifadeye bürünüyor. (Gülüşme)] İstediğin şey bu mu? (T) Evet, çocuklar mısırlarını alıp annelerini seyrederlerdi! Filmden daha iyi. (F) 3'üncü yoğunlukta kalan tüm vaktin "e-e-e-e-e" diyerek geçerdi. [Gülüşme] Doktorlar gelip sana glikoz iğnesi yapar ve midene besin aktarırlardı ve sen bunu hissedemezdin. Hala "e-e-e-e-e" sesleri çıkarıyor olurdun. Tüm bunları hemen öğrenemezsin! Zaman ilerledikçe bilgimizin çok artacağını hissediyorum. Her bir celseyi sindirmemiz gerekiyor. Bunları kamyona yüklenen bir yük gibi zihnine sokamazsın. (T) Yapmamız gerekenleri yapıyoruz. (F) Kitaptaki dip notlarının bazılarının, tüm bunları çocuk oyuncağıymış gibi bilen bir 4'üncü yoğunluk varlığından geldiğinden şüpheleniyorum. Ama mesele değil. Henüz orada değiliz. (L) Neden biri bu kitaba notlar ekleyip ONI'ya göndersin ki? (F) ONI'ya ne kadar az şey bildiklerini göstermek için. (S) İşe yaramış. Artık bir araştırma grupları var! (F) Ayrıca çok fazla şeyi çok hızlı öğrenseydik, film izlerken birden kapın çalardı ve kapıda gri giysili birileri seni sorardı!


30 Temmuz 1994. F___, S___ ve Laura
S: Merhaba.
C: Merhaba.
S: Bu akşam kim var??
C: İsim Panua İsim Oz İsim Pamala
S: (L) Neredensiniz?
C: Korsoka.
S: (L) Bize mesajınız var mı?
C: Dikkatli olun.
S: (L) Neye karşı?
C: Dünyadışı varlıklar.
S: (L) Hangileri?
C: Oryonlular.
S: (L) Ne yapıyorlar?
C: Sizi izliyorlar.
S: (L) Ann, S___ ve Laura dün gece bir uzay aracı mı gördü?
C: İnansanız iyi edersiniz.
S: (L) Kimin aracıydı?
C: Oryon.
S: (L) Özellikle bizim için mi göründü?
C: Hayır.
S: (L) Onları gördüğümüzü biliyorlar mı?
C: Evet.
S: (L) Onları gördüğümüz için mi gittiler?
C: Evet.
S: (L) Birini kaçırmayı mı planlıyorlardı?
C: Belki. Sırada sen varsın.
S: (L) Ne için?
C: Kaçırılma.
S: (L) Kim?
C: LK
S: (L) Kim tarafından?
C: Oryon.
S: (L) Ne zaman?
C: Açık.
S: (L) Neden?
C: Bilgi gözlemi için. Araç şu an üstünüzde.
S: (L) Evin üstünde mi?
C: Kesinlikle.
S: (L) Kaçırılmak benim için iyi mi?
C: Nötr.
S: (L) Dün gece onları gördüğüm için mi kaçırılacağım?
C: Kısmen. M___ ve J___ seni bildirdi.
S: (L) Uzaylılarla işbirliği mi yapıyorlar?
C: Bilinçli olarak değil.
S: (L) O zaman nasıl?
C: Bilinçaltı. İmplantlar.
S: (L) Bizde implant var mı?
C: İki implant; biri izleyici.
S: (L) İzleyici ile implant arasındaki fark nedir?
C: Hepsi izleyici. İmplant süreklidir. F___ ve Laura'nın sürekli implantları var. S___'ye üç ay önce bir izleyici takıldı. Sırada implant var.
S: (L) Neden?
C: Sizi izlemek ve gözlemlemek için.
S: (L) Neden?
C: Hepiniz dünyaya göre üst seviye varlıklarsınız. F___'nin implantı: 4 yaşında. Laura'nın implantı: 5 yaşında.
S: (L) Laura'nın çocukları hiç kaçırıldı mı?
C: Henüz değil.
S: (L) S___'nin çocukları hiç kaçırıldı mı?
C: Biri.
S: (L) Hangisi?
C: Sonuncusu.
S: (L) Bize implantları yerleştiren kim?
C: Oryonlular.
S: (L) Ve bizim buna karşı yapabileceğimiz hiçbirşey yok mu? İğrenç!
C: Perspektif meselesi.
S: (L) Oryonluların görünüşü nasıl?
C: Griler.
S: (L) Burunları büyük mü?
C: Grilerin her iki türü.
S: (L) Tipleri insektoit mi (böceksi)?
C: Hayır.
S: (L) Kolektif bir ruhları mı var?
C: Hayır.
S: (L) Duyguları var mı?
C: Hayır.
S: (L) Kullanmak için insan bedenlerini mi istiyorlar?
C: Bazıları.
S: (L) Gezegenleri nasıl?
C: Dünya'ya benziyor.
S: (L) Çeşitli kitaplarda bacakları ağaç gövdesi gibi olan dev örümceklerin bulunduğu bir çöl olarak tanımlanan gezegen hangisi?
C: Uzuli.
S: (L) Herhangi birimiz dev örümcekler tarafından kaçırıldı mı?
C: Kimse.
S: (L) Peki insanlar bu gezegeni neden gördü?
C: ZR 4 gezegenlerinden biri.
S: (L) ZR 4 nedir?
C: Zeta Retikuli 4. Yedi gezegen var. 4'üncüsü.
S: (L) Bize başka hangi bilgileri verebilirsiniz?
C: Yakın bir yerde uzaylı üssü var; küçük.
S: (L) Siz, bizim 'Brezilya'daki Çocuklar' olarak tanımladığımız kişiler misiniz?
C: Evet. Anclote Körfezi Parkı eskiden askeri bir üs olarak kullanılıyordu. Yeraltı.
S: (L) Neden yeraltı?
C: Gizlemek için.
S: (L) Siz hangi gruba dahilsiniz?
C: Federasyon. Başka gruplarla da ilişkimiz var.
S: (L) Oryon kaçırılmalarını önlemeyebilmemizin herhangi bir yolu var mı?
C: Hayır.
S: (L) Neden?
C: Evrensel özgür irade kanununa ve kendine hizmete müdahale etmek anlamına gelir bu.
S: (L) Fakat biz kaçırılmak istemiyoruz. Bunu durduramaz mıyız?
C: Olası değil. Sizden daha fazla güçleri var.
S: (L) Peki o zaman siz bize neden yardım etmiyorsunuz?
C: Sizin ırkınızın ve onların ırkının doğal ilerleyişine müdahale etmek olurdu. Yahudiler onlara yardım etmemiz için bizi çağırdılar fakat bunu yapamazdık. Ve, sizin ülkenizin yerlileri bizden yardım istediler fakat onları sizin ırkınızdan koruyamazdık; bunu da yapmadık. Bu doğal ilerleyiş, anlıyor musunuz?
S: (L) Peki biz bu doğal ilerleyişin bir sonucu olarak silinip gidecek miyiz?
C: Belki. Özel olduğunuzu düşündüren şey nedir?
S: (L) İsa Tanrı'nın bizi sevdiğini söylemişti. Bu doğru mu?
C: Fakat önemli olan ruh, beden değil. Beden ölür fakat ruh ölmez.
S: (L) Tüm bunlar tüylerimizi diken diken ediyor.
C: Siz enerjisiniz. Ruh ve beden bağlantısından gelen bir enerji var; daha sonra beden, parçaları için kullanılıyor.
S: (L) Enerjimizi ve bedenlerimizi ne için kullanıyorlar?
C: Yeni bir ırk yaratmak için. Onların ırkı yok oluyor.
S: (L) İnsanları alıyorlar, öldürüyorlar, başka ne yapıyorlar?
C: İnsanları doğruyorlar.
S: (L) İnsanlar ölüyor mu?
C: Bu ölüş şeklinde maksimum madde ve enerji transferi gerçekleşiyor.
S: (L) Yani yavaş ve acılı bir ölüm onlara istedikleri şeyi sağlıyor mu diyorsunuz? Bu tamamen iğrenç.
C: Gerçeği istediniz. Siz buna iğrenç diyorsunuz, fakat aslında bu sadece kendine hizmetin nihai bir biçimidir.

(Bu noktada A___, bir kitapta kızılderililerin, bir düşmanın yavaş ve işkenceli bir şekilde ölümünün onlara daha fazla güç verdiğine inandıklarına dair bir bölüm okumuş olduğunu söyledi.

C: Ya sizin laboratuar hayvanlarınız? Bu da kendine hizmet değil mi? İstenmeyen böcekler vs.'ye ne demeli?
S: (L) Burada önce biz vardık!
C: Böcekler de. Griler gezegeninizi istemiyor.
S: (L) Bu iğrenç.
C: Doğal ilerleyiş iğrenç mi?
S: (L) Tüm bu olanlar İsa'nın buğday meselinde tanımladığı, işçilerin gelip önce yabani otları topladığı hikaye gibi mi?
C: Yakın.
S: (L) Bunlar hangi insanlara yapılıyor.
C: Düşük seviye insanlara.
S: (L) Yüksek seviye insanlara ne oluyor?
C: Bazıları hayatta kalacak.
S: (L) İsa tekrar bir bedene enkarne olacak mı?
C: Hayır.
S: (L) İsa dünyadışı bir varlık mı?
C: Bizden biri.
S: (L) Bir atom savaşı olacak mı?
C: Hayır.
S: (L) Gökyüzünde uzaylılara karşı bir savaş olacak mı?
C: Evet.
S: (L) Bu savaş Oryonlular ile Federasyon arasında mı olacak?
C: Evet.
S: (L) Dünya'dan görünecek mi?
C: Oo, evet.
S: (L) Bu ne zaman olacak?
C: Başladı bile. Giderek şiddetlenecek.
S: (L) Savaşın başlamış olduğunun neden farkında değiliz?
C: Şu anda hava durumu kılığı altında. Hala diğer boyutlarda. 18 yıl içinde buraya ulaşacak. Bu süre dahilinde herhangi bir zaman. Kesin zaman belirsiz. Yarın veya bundan 18 yıl sonra olabilir.
S: (L) Bundan 18 yıl sonrası 2012. Bu tarihin özel bir anlamı var mı?
C: Evet.
S: (L) Dünya bir komet veya gezegenden etkilenecek mi?
C: Belki. Bir kerede bir soru lütfen.
S: (L) Vejetaryenlik bizim için en uygun yeme biçimi mi?
C: Bu fizik üzerinde odaklanıştır. Beden önemli değil.
S: (L) Yani herhangi bir şekilde beden üzerinde durmak yanlış mıdır?
C: Yakın. Bedendeki hayata konsantre olmayın. Ruha konsantre olun.
S: (L) Yani Laura kalp durumunu önemsemesin mi?
C: Bu hususta endişelenme. Ruhu iyileştir.
S: (L) Fakat biz bedende olmaktan, doğal hayat ve yaratılışın güzel şeylerinden zevk alıyoruz. Bu kadar güzel olan birşeye erişimimizi kesmek istememek çok doğal.
C: Her zaman erişiminiz olacak.
S: (L) İngiliz Guyanası'na taşınırsak mutlu olur muyuz?
C: Olası değil.
S: (L) Peki burada kalıp evimizi onarırsak mutlu olacak mıyız?
C: Daha olası. Guyana'da bulaşık ve çamaşır makinesi yok. Elektrik yok.
Klima yok. Buna hazır mısınız?
S: (L) Fakat burada kalıp uzaylılar tarafından yenmek istemiyoruz!
C: Uzaylılar Guyanalıları da yiyor.
S: (L) Peki Florida battığında nereye gidelim?
C: Florida'nın batacağını kim söyledi?
S: (L) Biz seçildik mi?
C: Seçilmek nedir ki? Yalnızca siz seçebilirsiniz. Seçim doğayla, özgür iradeyle, bakmayla, dinlemeyle gelir. Nerede olduğunuz önemli değil. Kim olduğunuz ve ne gördüğünüz önemli.


5 Aralık 1994 F___, Laura, V___

S: (L) Bu gayet netti! İncil'de put benzeri oyma heykeller yapılmaması şeklindeki emir hakkındaki yorumunuz nedir? Bu emir neden verildi?
C: Çok sayıda kaynak tarafından kontrol edilmeyi önlemek için.

S: (L) Bu tür heykellerin yapılmaması, çok sayıda kaynak tarafından kontrol edilmeyi nasıl önleyecekti?
C: Aldatılış.

S: (L) Peki bu tür heykellerin yapılmaması emrini kim verdi?
C: Merkez.

S: (L) "Merkez" nedir?
C: 7'inci seviye.

S: (L) Eski Mısır'da kutsal sayılan bokböceği esas olarak neyi sembolize ediyor?
C: İş.

S: (L) Temsil ettiği şey iş miydi? Peki ama...
C: Yaptığı iş.

S: (L) Bokböceğinin yaptığı mı?
C: Düşün. Ne yapıyor?

S: (L) Bokböceği diğer canlıların atıklarını küçük toplar haline getiriyor. Doğru yönde miyim?
C: Devam et.

S: (L) Ve sanırım bokböceğinin sonsuz hayatı temsil etmesinin nedeni de o topların güneşin döngüsünü temsil etmesi olabilir. Aman tanrım, sanırım anladım. Mısırlılar bunu güneşin göyüzü boyuncaki hareketine benzettiler. Tabii aslında bokböceğinin yaptığı tek şey dışkıları küçük toplar haline getirmek. İş derken kastettiğiniz şey bu mu?
C: Yakın.

S: (L) Bokböceği hakkında bildiğim herşey bu. Lütfen, burada bana yardım etmek zorunda olacaksınız.
C: Yaşam döngüsü.

S: (L) Tamam, yaşam döngüsü. Oliver Cromwell'in yükselişi ve hakimiyetinin ardındaki gücün ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: Kertenkeleler.

S: (L) 4'üncü yoğunluk BH'leri 3'üncü yoğunluk enerjisiyle mi besleniyor?
C: Hayır.

S: (L) Nostradamus bilgilerini Akaşik kayıtlardan mı alıyordu?
C: Evet.

S: (L) Yani Nostradamus'un dörtlükleri eğer doğru yorumlanırsa geçerli olabilir?
C: Önemli olan yorumlayış.

S: (L) Eğer Nostradamus'un dörtlükleriyle ilgili bir dizi celse yaparsak bize yorumlamada yardım eder misiniz?
C: Evet.

S: (L) Bu bizim için değerli bir proje olur mu?
C: Size bağlı.

S: (L) Oryonlar olarak tanımladığınız 6'ncı yoğunluk KH varlıkları insanoğlunu genetik olarak tasarlayan veya yaratan varlıklar, öyle mi?
C: Hayır.

S: (L) Yaratılıştan sonra bizi ilk değiştirenler mi?
C: Yakın.

S: (L) Yani hem BH ve hem de KH yönelimli Gezici Yolcular var?
C: Gezici Yolcular "gezgin."

S: (L) Peki "gezgin" nedir?
C: Gezici Yolcu.

S: (L) Ra Bilgileri'ne göre Gezginler kavramı bize yardım etmek için 3'üncü yoğunluğa dönmeyi seçen 4'üncü veya 5'inci yoğunluk varlıkları oluyor. Aynı gezginlerden mi bahsediyoruz?
C: 5'inci veya 6'ıncı yoğunluk.

S: (L) F___ bir gezgin mi?
C: Açık.

S: (L) V___ veya ben gezgin miyiz?
C: Açık.

S: (L) Eğer öyle olduğumuzu hissediyorsak?
C: Araştırın.

S: (L) Nasıl?
C: Sence nasıl olabilir?

S: (V) Sanırım inanç ve kendimi nasıl hissettiğim. Başka ne olabilir?
C: Cevap bu değil, tekrar deneyin.

S: (L) Hipnoz bir çözüm olabilir mi?
C: Bingo!

S: (L) Dünya'daki tüm Teozofistler için sormak istiyorum, Helena Blavatsky tarafından yazılan "Isis Unveiled" kitabındaki bilgilerin kaynağı neydi? (Ç.N.: Kitap adı, "İsis Perdesi Aralandı" gibi bir anlamda sanırım.)
C: KH ve BH Oryonlar. 6'ncı yoğunluk.

S: (L) Yani kitaptaki bilgiler her iki taraftandı? Hangi bilginin hangi tarafa ait olduğunu çıkarmak da okuyucuya kalıyor yani?
C: İyi fikir.

S: (L) Bu kaynaktan aldığımız bilgilerin KH yönelimli olma olasılığı var mı?
C: Her zaman bir olasık.

S: (L) Boyut perdesinin tanımı nedir?
C: Kendini açıklıyor. Düşün.

S: (L) Boyut perdelerinden bahsederken, aynı yoğunluk içindeki bölümlerden mi bahsediyoruz?
C: Belki.

S: (L) Boyut perdeleri aynı yoğunluk seviyesindeki boyutları birbirinden ayırıyor olabilir mi?
C: Evet.

S: (L) Peki boyut perdeleri yoğunluk seviyeleri arasında da olabilir mi?
C: Evet.

S: (L) Yani boyut perdesi, bir değişikliğin gerçekleştiği bir noktayı ifade ediyor.... Bu değişime neden olan şey nedir?
C: Doğa.

S: (L) Tasarımı açısından düşünürsek bu değişikliğin tanımı nedir?
C: Deneyim.

S: (L) Bu, atomlar veya kuantum fiziğiyle veya atomların hareketleriyle ilişkili mi?
C: Evet.

S: (L) Tamam. Bir atom 3'üncü yoğunlukta. Bu atomu 4'üncü yoğunluktaki bir atomdan ayırt eden şey nedir?
C: Gerçeklik.

S: (L) Bir boyutu başka bir boyuttan ayırt eden şey nedir?
C: Varsayım. (Assumption)

S: (L) Varsayımı belirleyen şey nedir?
C: Deneyim.

S: (L) Bizim varsayımımıza göre atomlar katı maddeyi oluşturacak şekilde birleşiyorlar.
C: Varolan herşey sadece bir derstir.

S: (L) Tamam, bize doğru gelen dalga, bize varsayımlarımızı değiştirecek bir deneyim mi yaşatacak?
C: Madde 22: Bir yarısı şu ki; dalgayı pozitif şekilde deneyimlemek için varsayımlarınızı değiştirmeniz gerekiyor. (Ç.N.: "Madde-22", Joseph Heller'in "Catch-22" orijinal adlı romanına atıf.)

S: (L) Peki bu dalga mutlak anlamda neden oluşuyor?
C: Boyut sınırı.

S: (L) Bu boyut sınırı, bir gerçeklik ile başka bir gerçeklik arasındaki sınır mı?
C: Evet.

S: (L) Yani bir boyut perdesi.
C: Evet.

S: (L) Yani Dünya bir boyut perdesinden geçecek, öyle mi?
C: Ya da "bir" Dünya. Herşey yalnızca bir derstir ve tekrarlıyoruz, bundan fazlası değildir.

S: (L) Benim deneyimlerime göre dersler genelde acı verici oluyor. Bu boyut sınırı geçişi veya bu birleşme deneyimi bizim 3'üncü yoğunlukta acı verici olarak tanımladığımız bir şekilde mi gerçekleşecek?
C: Bekle ve gör.

S: (L) Boyut sınırı 3'üncü yoğunluk mu?
C: Daha önce yanıtlandı; dur ve düşün.

S: (L) Ekin çemberleri tam olarak nedir ve nasıl oluşturuluyorlar? Biliyorum daha önce bu konuda bilgi verilmişti, ama spesifik olarak nasıl bir mekanizmayla oluşturulduklarını öğrenmek istiyorum.
C: Bu çok önemli değil, ama enerji girdabı.

S: (L) Bu enerji girdabı dünyanın kendisinden mi çıkıyor?
C: Hayır.

S: (L) Nereden çıkıyor?
C: Buradan. Altıncı yoğunluk.

S: (L) Dalga veya boyut perdesi hakkında söylemek istediğiniz başka birşey var mı?
C: Hayır, şimdi değil. Şimdilik yeterince aldınız. İyi geceler.

-------------------------------------------------

22 Nisan 1995 F___, Laura, TR ve JR

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimleyiz?
C: Lioa.

S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.

 

S: (L) Kitaba göre, çöküntü alanındaki bir ağaçtan büyük bir parça koparılmış ve halat ve palanga kullanımı izleri varmış. (T) Eğer çukuru kazanlar bizden daha ileriyse, palangalara ihtiyaçları olmazdı. (L) Evet bence de. Eğer ağaçla ve diğer şeylerle ilgili bu izler varsa, orada insanlar da birşeyler yapmış demektir sanırım. Doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Şimdi, bana göre, tarihte o noktada o çukurun açılması, insan teknolojisinin ötesinde birşey.
C: Bilinen teknolojilerin ötesinde.

S: (L) Ama o olayda insanlar da kullanılmış olabilir, değil mi?
C: Bingo.

S: (J) Hatırlıyor musun, bunu tartışırken sen ışıklardan bahsetmiştin.
C: Bazı insanlar her zaman "daha yüksek" güçlerle komünyon (birlik, cemaat) halinde olmuşlardır.

S: (L) Yani insanlar aslında... (J) Tıpkı o evlere girip bütün o zararı veren çocuklar gibi. Bunu onlar yaptılar ama bunu yapmaları için birilerinin onları buna yönlendirmiş olması gerek. Sanırım bu iyi bir benzetme.
C: İyi bir benzetme değil; bu ve diğer örneklerde bilinçli ilişkiden bahsediyoruz.

S: (L) Tamam, yani bu çukurun açılmasında insanlar ile diğer güçler arasında bilinçli bir ilişki vardı. Hangi insanlardı bunlar?
C: Öğrenin. Eğlenceli.

S: (J) Korsanlar mı? (L) Bu bölgede kimler vardı? Eskimolar mı?
C: Hayır.

S: (L) Kızılderililer mi?
C: Araştırmaya devam et, ağdan yararlan.

S: (L) Fransızlar ve İngilizler vardı. Peki ya Vikingler? (F) Hayır, Vikingler ondan 600 yıl öncesiydi. (T) Çukurun ne kadar zaman önce kazıldığını bilmiyoruz. (J) Evet, iyi soru. (L) Çukur ne zaman kazıldı?
C: 1500'ler. Uyruk önemsiz.

S: (T) Bu çukur 1500'lerin ortalarında bir yerde açılmış olmalı. (J) Ve 1700'lerde keşfedildi.
C: Mezhep bilgilerine erişin.

S: (L) Yani dinsel bir grupla ilgili olabilir.
C: Kim komünyon kurdu? Laura, okuduğu çok sayıdaki kaynakta bu bilgiye rastlamıştı.

S: (F) O devirde komünyon ilan eden bir mezhep mi vardı?
C: Evet.

S: (L) Sonradan Cajun'lar olarak bilinen, orada yaşamış olan, bir Fransız mezhebine mensup insanlarla ilgisi olabilir sanırım...
C: Belki.

S: (L) Şimdi, bu makaleye göre o çukurun kazılabilmesi için yüz kişinin altı ay boyunca hergün çalışmış olması gerekir.
C: Hayır.

S: (L) Makale ayrıca çukurun 1780'de kazıldığını söylüyor...
C: Hayır.

S: (L) Çukuru kazdıklarında, birkaç parça altın, bir parşömen ve birkaç başka şey çıkmış. Bunlar neydi?
C: Simya.

S: (T) Remolekülerizatör yapmıştır. (L) Olabilir. Eğer bu işte insanlar da vardıysa, insanlar bunu neden yaptı?
C: Bunun için görevlendirildiler.

S: (L) İlişki içinde oldukları yüksek güçler tarafından görevlendirildiler, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Çukuru açıp remolekülerizatörü oraya gömme amaçları neydi? Başka zaman biri onun için geri mi dönecekti?
C: Hayır.


S: (J) Belki de bir dersti. (T) Özellikle oraya gömülmesinin belirli bir amacı var mı?
C: Elbette.

S: (L) Yaptığı birşey mi var? (T) Bulunduğu yer ile amacı arasında bir ilişki mi var?
C: Manyetik.

S: (T) Bunlardan dünyanın başka yerlerinde gömülü olanlar var mı?
C: Evet.

S: (T) Bir tür geometrik kalıba uygun olarak mı yerleştirildiler?
C: Belki.

S: (T) Hepsi birlikte mi çalışıyor?
C: Belki.

S: (T) Epeyce yaklaştığımız için söylemek istemiyorlar. (J) Diğerlerinden bazılarının nerede gömülü olduğunu söyleyebilir misiniz?
C: Aklınız kullanmanız için var.

S: (T) Aklımızı kullanıyoruz. Ve aklımıza gelenleri söylüyoruz. Biz dostuz.
C: Herşeye kestirmeden gitmek istiyorsunuz.

S: (T) Evet! Çok doğru! Hala üçüncü yoğunluğuz! O yüzden...
C: Kasyopya Anneyi kandırmaya çalışmayın!

S: [Gülüşme] (T) Neşe! Bu şeyin gömülü olduğu koordinatları izlersek diğerlerine de ulaşabilir miyiz?
C: Deneyin ve görün. L___ gömülü hazineleri aramak istediğini söylediğinde, acaba aklındaki şey bu muydu?

S: (T) Yoksa bizim altımızda da mı bir remolekülerizatör var?
C: Hayır.

S: (L) Pekala. Bu şeyin işlevine dönmek istiyorum. Tekrar çıkarılmak üzere gömülmediğini söylüyorsunuz. Orada kalmak üzere mi gömüldü?
C: Evet.

S: (L) Gömülme şekliyle ilgili pek çok şeyi açıklıyor bu. Belirli bir derinlikte, üzerinde oyuntular olan bir kaya bulunmuş. Dikkatsizlik neticesinde parçalanmış. O taşta ne yazılı olduğunu merak ediyorum. Bu bilgiye erişip bize söyleyebilir misiniz?
C: Ölçüm işaretlemesi.

S: (J) Bu cihazın Atlantis kristal piramidiyle bir ilgisi olabilir mi?
C: Doğrudan ilgili değil.

S: (J) Piramidin, bu cihaza enerji sağlanmasıyla bir ilgisi var mı?
C: Evet.

S: (J) Görünüşe göre cihazın oraya gömülmesi piramitten çok daha sonra gerçekleşmiş ama ondan enerji alabiliyor. (L) Bu cihaz sürekli olarak çalışıyor mu?
C: Hayır.

S: (L) Onu çalıştıran şey nedir? Yani eğer çalışıyorsa.
C: Manyetik anomaliler.

S: (J) Depremlerden etkileniyor mu?
C: Etkilenebilir.

S: (L) Bu manyetik anomaliler, gezegende doğal olarak gerçekleşen anomaliler mi?
C: Her iki tür.

S: (L) Yani doğal olarak da olabilir, başka bir güç tarafından da harekete geçirilebilir, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Bu makine harekete geçtiğinde ne oluyor?
C: Fazla belirsiz.

S: (J) Bu cihaz, bu boyuta bir giriş penceresi mi oluşturuyor?
C: Bu amaçla kullanılması mümkün.

S: (J) Yoksa bu boyuta açılan bir pencerenin kapatılması için mi kondu?
C: Hayır.

S: (J) Bu boyuta girişin odak noktalarından biri mi?
C: Hayır.

S: (T) Tek başına işlev gören bir makine mi, yoksa diğerleriyle birlikte mi çalışması gerekiyor?
C: Duruma göre.

S: (J) Eğer küçük bir işse tek başına yapabiliyor ama büyük bir işse hepsi faaliyete geçiyor. (T) Her biri gezegenin belirli bir bölümünü mü kapsıyor?
C: Hayır.

S: (T) Hepsinin aynı anda çalışması gerekmediğini söylediniz; birbirlerinden bağımsız olarak çalışabiliyorlar mı? Küçük bir şey olursa sadece bir tanesi etkinleşiyor ama büyük birşey olursa birden fazla sayıda makine etkinleşiyor. Dizilimleri bu şekilde mi?
C: Evet.

S: (T) Bir anlamda gezegeni istikrarlı bir halde tutmak için mi yerleştirildiler?
C: Belirsiz.

S: (L) Sahibi kim?
C: Sahip?

S: (L) Cihazı kim yaptı?
C: Kendiniz yanıtlayın, ve bu konu üzerinde yeterince durduk!!!!

S: ... (L) Yeni gerçekleşen terörist bombalı saldırı konusuna girmek istiyorum. Bu konuda sorabilir miyiz?
C: İstediğiniz zaman istediğiniz soruyu sorabilirsiniz, izin istemenize gerek yok. Eğer herhangi bir sebeple yanıtlanamayacak bir soruysa, bunu size bildiririz.

S: (L) Tamam. 25 Şubat celsesinde bir bombalı terörist saldırısıyla ilgili kehanette bulunmuştunuz. Yaklaşık bir ay içinde Washington D.C.'de bombalı bir terörist saldırı olacağını ve bunun bir davada yargılanmakta olan müslüman teröristlerle bağlantılı olduğunu söylemiştiniz. Şimdi, bu bomba aslında Washingon'da patlatılacaktı da, güvenliğin arttırılması nedeniyle mi Oklahoma'ya yönlendirildi?
C: Hayır.

S: (L) Washington'da hiçbir terörist bombalı saldırısı olmadı. Bunun nedenini söyleyebilir misiniz?
C: Henüz.

S: (L) Olacak mı?
C: Açık.

S: (L) Oklahoma'daki bombalamanın yurtsever hareketi ile ilgili olabileceği tespit edildi. Gerçekten bu saldırının ardında onlar mı var?
C: Ne amaç, ne de yön olarak bu tür hiçbir bütüncül hareket mevcut değil. Son derece parçalı!

S: (J) Branch Davidian'larla ilgili olabileceğini okumuştum. (L) Doğru mu?
C: Hayır.

S: (J) Kontrol dışı gruplar mı? (T) Bunun arkasında tek dünya devleti mi var?
C: Hayır.

S: (L) Kontrol dışı gruplar mıydı sadece?
C: Yakın.

S: (L) Yani sadece... (J) Birkaç uçuk bir araya geldi ve... (L) Binayı uçurdular mı?
C: Manipüle edilmek, böylece zihni bulandırılmak ve şeytanların olmadığı yerde şeytanlar görüp şeytanların olduğu yerde ise onları görememek çok kolay.

S: (L) Yani bunu yapanlar manipüle mi edildi?
C: Evet.

S: (L) Bu manipülasyonun kaynağını söyleyebilir misiniz?
C: Çeşitli.

S: (L) Bu kaynaklardan bir tanesinin adını söyleyebilir misiniz?
C: Kertenkele ırkı.

S: (T) Başka bir tane söyleyin.
C: Onların bilinçli ve diğer ajanları.

S: (L) Kertenkelelerin insan ajanlarından birkaç tanesinin adını söyleyebilir misiniz? ...
C: Şu veya bu "zamanda" tüm insanlar.

S: (L) Evet. Kimse bu manipülasyondan muaf değil. Geçen gün S___'den gelen telefon geldi aklıma. Beni aramasının ardındaki motivasyon neydi?
C: Fazla yükü boşaltmak.

S: (L) Ne düşündüğümü anlamayla ilgili değildi yani? (J) Yoksa barışma çabası mı?
C: Belki.

S: (T) Fazla yükü bu mu? (L) Fazla yük derken duygusal anlamda mı?
C: Sorularınız net olduğunda daha rahat yanıt verebiliriz.

S: (L) Barışmak için mi aradı?
C: Belki bilinçaltından.

S: (L) Metafizik Kilisesindekilerin etkisi mi?
C: Önceki yanıt.

S: (L) M___ F___'yle hala iletişim halinde mi?
C: Pek sayılmaz.

S: (L) Bunun bir önemi yok. Yaklaşık son bir haftadır hamamböcekleri neden çıldırmış gibi ortada dolanıyorlar?
C: Elektromanyetizma.

S: (L) Bu elektromanyetizmanın kaynağı nedir?
C: EM alan distürbansı (dengesizlik).

S: (T) Alanı dengesizleştiren şey nedir?

C: Sismik.

S: (L) Peki dengeyi nerede "bulacak"?
C: Açık.

S: (L) Sanırım birşey olacak çünkü ne zaman bu böcekleri bu halde görsem birşey oldu. Depremler, fırtınalar, uçaklar falan... Büyüklüğü ve yeri nedir?
C: Sürekli hareket ediyor.

S: (L) Çok büyük bir distürbans mı?
C: Evet.

S: (T) Buraya gelmeden önce neredeydi?
C: Dünyayı 6500 r.p.m (dakikadaki devir) ile turluyor.

S: (L) Bir dakikada mı?
C: Evet.

S: (LM) Yeraltı mı, yoksa atmosferik mi?
C: Her ikisi.

S: (L) Bu EM distürbansının kaynağı nedir?
C: Fazla karmaşık.

S: (J) Bunu söylemelerinden nefret ediyorum! (LM) Özet olarak, doğal bir gelişme mi, yoksa diğer boyutlardan mı üretildi?
C: Doğal.

S: (L) Gezegenin kendi içindeki bir faaliyetten mi kaynaklanıyor, yoksa gezegenin kozmik dalgalara bir tepkisi mi?
C: Gezegenin hem içi, hem de çevresiyle ilişkili.

S: (J) Normal bir durum diyebilir miyiz?
C: Hayır.

S: (J) Daha önce de oldu mu?
C: Evet.

S: (J) Ne zaman?
C: Dört ay önce.

S: (L) Dört ay önce ne oldu?
C: Hafızanıza erişin.

S: (T) Japonya depremi dört ay önce oldu. (L) Bunu mu kastediyorsunuz?
C: Evet.

S: (LM) Yine bir yerde kırılacak mı?
C: Açık.

S: (T) Dünyanın bir yerinde önemli bir fiziksel değişime neden olacak mı?
C: Evet.

S: (L) Bununla ilgili bir kehanette bulunabilir misiniz?
C: Açık.

S: (T) Bu bir süredir devam ediyor. (L) On gün sanırım. (J) On gün doğru mu?
C: Yakın.

S: (T) Bu hareket kendini ne kadar süre içinde gösterecek?
C: Açık.

S: (T) Kendini Laura'nın evinde mi gösterecek? [Gülüşme]
C: Açık. Eğer öyleyse, "tatil" öneriyoruz.

S: [Gülüşme] (J) Gidecekleri yer konusunda herhangi bir tavsiyeniz var mı? (LM) Los Angeles. (T) Yaz Olimpiyatları için iyi bir yer. Bu yıl ABD takımının altın madalya kazanma şansınının yüksek olduğunu duydum. (L) Bir kez daha V___'nin çalışmalarına devam etmesi için Naropa kurumunun iyi bir yer olup olmadığını soracağım.
C: Eğer seçimi buysa.

S: (L) Annem kremasyonun (ölünün yakılması) sakıncalarının ne olduğunu soruyor. Konu hakkında birşeyler okumuş... (T) Endişelenmesine gerek yok, ölene kadar yakmıyorlar.
C: Bir sakıncası yok.

S: (L) Yani bedenin yakılmasının ve...
C: Beden üçüncü yoğunluk; beşinci yoğunluk değil.

S: (L) Okuduğu kitapta, ruhun bedenden tamamen ayrılmasının belirli bir süre aldığı, ölümden sonra her bir hücre ölene kadar bedendeki hücresel bilincin bundan acı duyabileceği yazıyormuş. Bu doğru mu?
C: Hayır. Ruhun bedenden çıkışı anlıktır. Bilinç kalıntısı ve "yavaş" çıkma diye birşey yok. Öldüyse ölmüştür.

S: (T) Bunun neden olduğu tek sıkıntı, mezar yeri ve görkemli cenaze törenleri satışı yapan ve kremasyon trendinin devam etmemesini ümit edenlerin çektiği sıkıntı! (F) İnsanlar sürekli gömülürse, sonunda yer bulma sıkıntısı olmayacak mı? (T) Bazı yerlerde mezarlıkları yıkıp baştan yapıyorlar! Ben yakılmak istiyorum. (LM) Hadi dışarı çıkalım! (T) Şimdi değil! Ölene kadar olmaz. (L) O zaman acıtmaz! [Gülüşme] ... (J) Dün gece televizyondaki bir programda 20 yıl önce üzerine yıldırım düşen bir adam vardı ve bu olay onun psişik yeteneklerini çok arttırmış. Bunun, üzerine yıldırım düşmesinin normal bir yan sonucu olup olmadığını merak ediyordum.
C: Evet.

S: (T) Artan psişik yetenekler kalıcı mı, yoksa bir süre sonra yitiriliyor mu?
C: Kalıcı.

S: (L) Aralık ayında geçirdiğim kazada kafama aldığım darbe, psişik yeteneklerimi arttırdı mı?
C: Belki.

S: (J) Mısır'daki piramitlerle ilgili bir program seyrediyorduk ve piramit matematiğinin oluşturulmasında hiçbir sıradışı şeyin olmadığını söylüyorlardı. Başlangıçta uzatılan ölçüm şeritlerini kullandıklarını ama hesapların yanlış çıktığını ama sonra bir ölçüm tekerleği kullanarak çok büyük matematiksel hesaplara gerek olmadan sonuca ulaştıklarını söylüyorlar. Bu doğru mu?
C: Hayır.

S: (L) Bunu biliyordun. (T) Piramit matematiğinde pi sayısının ortaya çıkması bununla ilgili mi?
C: Ortalama konusunu ele alın. Yani konuya farklı açılardan yaklaşın.

S: (J) Konuya farklı bir açıdan yaklaşmamız gerekiyor. (LM) Tüm ders kitaplarında, taş blokları kütükler üzerinde taşıyarak piramitleri inşa eden yüz binlerce köle resmediliyor.
C: Ders kitapları propaganda.

S: (T) Piramitler, Coral Castle ile aynı yolla mı yapıldı?
C: Yakın.

___________
 

29 Nisan 1995 Frank, Laura, TR ve JR

S: (L) Merhaba. İyi akşamlar.
C: Merhaba, iyi akşamlar!

S: (L) Karşımızda kim var?
C: Torya.

S: (L) Neredensin Torya?
C: Kasyopya.

S: (T)Ekim ayı olduğundan emin değilim çünkü hava halen ılık ve güneşliydi. Cisim, stadyum tarafından, tarla üzerinden, yüksekten geldi bize doğru alçaldı. Doğrudan üzerimize geldiğini düşündüm. Biz ona baktıktan sonra bize doğru gelmeye başladı.
C: Size doğru geliyordu.

S: (T) Evet. Ben dışarı çıkıp ona baktığımda bize doğru yön değiştirdi sanırım...
C: Hedef sendin.

S: (T) Hedef ben miydim? O zaman kaçırıldığımı sanmıyorum.
C: Öyle mi?


S: (T) Orada duran insanlar vardı... (L) Fark etmez.
C: Kaçırılma sırasında zaman "donar."

S: (T) Cismin hareketi, düşen bir yaprağın hareketi gibiydi ve bunu çok garip bulmuştum. Evin kenarına kadar geldi. Daha sonraki bir tarihte de evin bodrumundayken benzer birşey yaşamıştım. Cisim, sanırım ben orada uyumak üzereyken yaklaşmıştı.
C: Titreşiyordu.

S: (T) Kesinlikle metalik görünüyordu ve keşke metal bilye atan tabancılardan bir tane olsaydı diye düşünmüştüm; onu vurabilirdim. Havada 15 metre mesafeden uzak değildi. Sanırım 3-5 metre uzunluğundaydı. İnce ve uzundu. ... Bana metalik göründü. Mükemmel bir pürüzsüzlüğü vardı. (L) Buradan neye varıyoruz? Belli ki bunu özellikle anlattılar. ...
C: Dönüm noktası.

S: (L) TR'nin hayatında önemli bir dönüm noktası mıydı?
C: Ve şimdi... bağlantı tamamlandı.

S: (T) Anlamıyorum...
C: Son zamanlarda gördüğün rüyalarını hatırla.

S: (L) O olay bir dönüm noktasıydı ve şimdi bağlantı tamamlandı... (T) Son rüyalarım... Rüyamda bir binaya giriyordum ve dışarı doğru uzanan elektrik kablosu gibi birşey vardı... bir tür bağlantı... (L) Bahsettiğiniz rüya bu mu?
C: TR'ye sor.

S: (T) Çok canlı rüyalar gördüm ama hatırlamıyorum. O olayla bağlantılı olarak yakın zamanda bana birşey mi oldu?
C: Evet.

S: (T) Burada yaptığımız şeyle bir ilgisi olmalı, ama tamamlanan bağlantı derken bunu mu kastediyorlar?
C: Pek sayılmaz.

S: (T) Tamamlandığını söylediğiniz bağlantı tamamen başka birşeyle mi ilgili?
C: İlişkili.

S: (T) Bana yakın zamanda birşey mi oldu?
C: Evet.

S: (T) Belki de olmadı. (L) Bu konunun önemi nedir? (T) Bir gece rastladığım ve bir daha hiç bulamadığım o garip kasabayla ilgisi var mı? Konu bir şekilde bununla mı ilişkili?
C: Evet.

S: (T) Gördüğüm en garip kasabaydı. ... (J) Anlat. (T) Bir gece güneybatı New York civarında arabayla dolaşıyordum. Liseyi bitirmiştim. Çok içerdim, o yüzden anlattığım olayların kesinliğini bilmiyorum. Bir gece Güney Tier'de, Fingerlakes bölgesinde bir kasabaya gittim. Yaşadığım en garip şeylerden biriydi. Bir sürü kasabaya gitmişliğim vardı; etrafta bir sürü insan, birşeyler olur. En azından çevrede biri olur. Saat dokuz veya ondu ve bu kasabaya girdim. İki şeritli ana cadde iki katlı binalarla doluydu ve dar bir kaldırımı vardı. Bir kanyonda gider gibiydi. Sokak lambaları vardı ama sokağa fazla ışık vermeyen küçük yeşilimsi lambalardı. Ortalıkta tek bir kişi bile yoktu. Binaların hiç birinde kimse yoktu. Binalar tahtalarla çevrilip kapatılmıştı. Bir kasabaydı ama aynı zamanda hiç benzemiyordu. Yaklaşık dört blok gittim ve geri dönüp çıktım ve etrafından dolaşıp tekrar girdim ve buna inanamadım. Kasaba orada değildi. Onu tekrar bulamadım. Adını da bilmiyordum.
C: Keşfet.

S: (S) Alacakaranlık Kuşağı Kasabası herhalde... (T) Bu kasaba...
C: Evet.

S: (L) Başka bir realiteye girdin. (T) Aslında gördüğüm şey gerçek bir kasaba değildi, öyle mi?
C: Aynen öyle.

S: (T) Çok sinirlenmiştim. Etrafından dönüp ikinci kez girmemin nedeni de kasabanın bana çok tuhaf gelmesiydi. (S) Tek başına mıydın? (T) Evet, yalnızdım. Orada benden başka kimse yoktu. Sokak lambalarından biri bana 1920'leri hatırlattı. Resmen hayalet bir kasabaydı. (L) Bu olayda TR'ye ve bize anlatmak istediğiniz şey nedir? Artık büyük çocuklarız, bu olayları kaldırabiliriz.
C: Konu o değil.

S: (L) Konu nedir?
C: Öğrenmek gücünüzü arttırır.

S: (L) Peki anılardaki bu gezintiden öğrenmeye çalıştığımız şey nedir?
C: Herşey hazır olarak sunulursa öğrenemezsiniz, aranızda tartışın! [TR'nin deneyimlerini tartışmak üzere mola verildi.]

S: (L) Bir yerlere varabildik mi?
C: Herşey birbiriyle bağlantılı.

S: ... (L) Bahsettiğimiz bu olay TR'ye özel mi? Yalnızca onun hayatında mı oldu?
C: Evet.
S: (L) Sanırım bir yerlere varıyoruz. Peki gördüğü o gemi, aynı düzlem veya yerden mi geliyordu?
C: Hayır.

S: (L) Peki o gemi, TR'nin şimdiye kadar ilişki kurduğu o insanlarla olan etkileşimleriyle yakından ilgili miydi?
C: Evet, ama asıl önemli olan bu değil.

S: (L) Asıl önemli olan TR'nin ve ilişki kurduğu diğer o insanların... (T) Ortak bir deneyimi mi paylaşıyoruz?
C: Yakın.

S: (T) Hepsinin kökeni aynı mı?
C: Evet.

S: (L) Bu köken nedir?
C: Neormm.

S: (L) Neromm mu?
C: Sizin dilinizdeki en yakın karşılığı.

S: (L) Bu bir yer mi?
C: Evet.

S: (L) Nerede?
C: Yıldız rehberlerini kontrol edin.

S: (T) Bu bir yıldız mı? Uzunvadeli ilişki kurduğum özel bazı insanlarla başka bir yıldızdan mı geliyoruz?
C: Dikey gerçeklikte.

S: (T) Dikey gerçeklik nedir? (L) Dikey bir gerçeklik! (T) Ou, teşekkür ederim! Bu herşeyi açıklıyor. (L) Yanyana farklı gerçeklikler var; demek bu da dikey bir tanesi...
C: Boyut sınırı geçişinde kesişecek.

S: (L) Diğer bir deyişle boyut sınırıyla kesişen bir gerçeklikten geldiği için zihnen onunla bağlantı halinde, öyle mi?
C: Hayır.

S: (L) Sadece denedim. (T) Bana da iyi görünmüştü. Bir acil çıkış kapım olurdu!
C: Birleşiyor.

S: (L) Tamam, yani TR dünyadışı dikey bir gerçeklikten gelen kısmen dünyadışı biri ve bu onun, aynı gerçeklikten gelen kişilerle etkileşmesine neden oluyor. Ne olmuş? [Gülüşme] (S) Yapacak bir iş! (J) Hobi.
C: 3'üncü yoğunluk düşünüyorsunuz, bir bilgi "tazeleme" celsesine ihtiyacınız var!

S: (T) Kasyopya Bilgi Takviye Kursu. (L) Sadece herşeyin neyle ilgili olduğunu anlamaya çalışıyorum. Tüm bunlar nereye varıyor?
C: O halde size aktardıklarımızdan ve aynı zamanda kendi içinde "kilitli" durandan öğren. Yani, anahtarı bulma zamanı!

S: (L) Elimizdeki bilgilere bu şekilde mi bakmamız gerekiyor? (J) Bunun, Laura'nın son bir buçuk gününü...
C: Lütfen bizi oraya veya buraya "itmeyi" bırakın ve sadece serbest bir şekilde öğrenin.

S: (L) Bence gezegendeki herkes şu anda bunu yapıyor. Her zaman, alternatif bir gerçekliği paylaştıkları insanlarla ilişkiler oluşturan farklı gruplar var. (J) Yani birbirimize mi çekiliyoruz? (F) Doğru. Bana anlamlı geldi. (L) Peki o zaman biz hangi alternatif gerçekliği paylaşıyoruz? Yoksa aynı alternatif gerçeklikten gelmiyoruz da, her birimiz farklı bir alternatif gerçekliğin temsilcileri ve bağlantı noktası mıyız?
C: Son kavram aynen doğru!

S: (T) Hepimiz kendi grubumuzu mu temsil ediyoruz?
C: Güç arttırmakla ilgili olarak ne söyledik?

S: (L) Yani her birimiz kendi gerçeklik grubumuzla bağlantılıyız ve...
C: JR, ilgili cümleleri hepinize tekrar okusun.

S: (L) Belirli insanlar, veya belki herkes, kendi içlerinde kilitli olarak veya bireysel elektromanyetik alanları içinde enerji paketlerine veya bilgilere sahip...
C: Yapbozun parçalarının bir araya getirilmesi gibi.

S: (L) Biz bir yapbozun parçaları mıyız? (J) Evet, bunu zaten biliyorduk.
C: Bir parça kağıda dikey bir kesişim çiz.

S: [Bir kağıda bunu çizdik] (L) Böyle mi?
C: Hayır, ters bir "T" harfi gibi yap.

S: (L) Tamam, işte bu. [Çiziyor] Şimdi...
C: Sonraki sayfayı kullan ve bu sefer daha yakın çiz ama sol alt köşeye değil.

S: (L) Oldu mu?
C: Hayır, sol alt köşeden daha uzak olsun. ...

S: [Tekrar deniyoruz]
C: Çok daha küçük olsun.

S: [Tekrar deniyoruz] (L) Oldu mu?
C: Merkeze yakın.

S: [Tekrar deniyoruz] (L) Şimdi nasıl?
C: Şimdi diğeriyle birleştir.

S: (T) Üstten mi, alttan mı?
C: Hafif farklı bir açıyla.

S: [Deniyoruz] (L) Böyle mi?
C: Tekrar deneyin.

S: [TR deniyor] (T) Sanırım bunu kastediyorlar. (L) Bu mu?
C: Hayır.

S: [TR tekrar deniyor]
C: Tabanları birleştir.

S: [TR tekrar deniyor] (L) Neden tablada kendiniz çizmiyorsunuz? [Kalemi planşete iliştirerek kağıdın üzerine koyuyor] Evet arkadaşlar, çizin! [Planşet şekli çiziyor]
C: Şimdi siz devam edin...

S: (J) Spiral mi?
C: Hayır.

S: [TR, her yöne dikey uzantıları olan çokgen bir şekil çiziyor] Bunu mu kastediyorsunuz?
C: Şimdi tabanı daireselleştirin... Şimdi bir dış dairenin içine alın... Şimdi başka bir sayfaya temiz bir kopyasını yapın.

S: (J) Bu bir ekin çemberi mi?
C: Yapıldı, evet. Dikey gerçekliklerin birliğini temsil ediyor.

S: (L) TR'nin geçtiği kasaba, bir dikey gerçeklik kasabası mıydı?
C: Yakın. Yedi çizgi gerekiyor.

S: (L) Gruptaki her bir kişi bir çizgi mi?
C: Evet.

S: (L) Sonunda yedi çizgimiz mi olacak?
C: Evet.

S: (T) Buradaki beş kişi, çizgilerden beşi mi?
C: Açık.

S: (T) Bu diplomatik bir yanıttı, değil mi? Bu kavramla ilgili öğrenebileceğimiz başka şeyler var mı?
C: Elbette!

7 Mayıs 1995 F___, Laura, TR ve JR, SV

S: (T) İyi akşamlar.
C: İyi akşamlar.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?
C: Myip.

S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.

S: (L) UFO'lardan düştüğü görülen melek saçı (angel hair) nedir?
C: "Curuf" (slag) olarak da biliniyor.

S: (J) Bu, UFO'ların itiş sistemlerinin bir yan ürünü mü?
C: Ve boyutötesi manevraların.

S: (T) Kaybolup gitmesinin nedeni bu olsa gerek. (L) M___ F___'nin glasin bir torba içinde, bir yerden bulduğu belgelenmiş bir melek saçı olduğunu biliyor muydunuz! (T) Bir sigara paketi içinde de bir UFO dedektörü var! (L) Tamam. Pek çok olayda, gökten parlak, jelatinimsi maddeler düşüyor ve bunlar bir süre sonra yok oluyor. Bu konunun...
C: Önceki yanıta bak.

S: (T) Melek saçıyla aynı madde. (L) "Büyük Şikago Yangını"yla ilgili çok sıradışı koşullar vardı. Bu yangının meydana gelmesinde başka boyutların etkisi var mıydı, yoksa doğal bir fenomen miydi?
C: Belirsiz.
S: (L) Ohio'da Adams County'deki Great Serpent Mound'u (Büyük Yılan Höyüğü) kim yaptı?
C: Armonan mezhebi.

S: (T) Armonanlar kim?
C: Atlantislilerin torunları.

S: (T) Yani çok uzun bir zaman önce mi yapıldı? (L) Onlar hakkında bilmemizi veya öğrenmemizi tavsiye ettiğiniz herhangi birşey var mı?
C: "Yapbozun parçaları."

S: (L) Bu bölgede ne zaman yaşadılar? Ne zaman ve nereden geldiler?
C: Sümer sorusuna verilen yanıtlara bak.
S: (L) Bana öyle geliyor ki, Sümerler ve Armonanlar, Atlantis battığı zaman çeşitli yerlere dükkanlarını kuran Atlantislilerdi.
C: Güzel, şimdi bununla devam et.

S: (L) Aynı cevabın İngiltere'de Uffington'daki White Horse (Beyaz At) için de geçerli olduğunu düşünüyorum.
C: Evet.

S: (L) Tamam, bununla ilgili olarak şimdilik bilmek istediğim buydu. Kaliforniya'daki Shasta Dağı'nın içinde yaşayan biri veya birşey, medeniyet veya grup veya örgüt var mı?
C: Hayır.
 

S: (L) Dünyadışı varlıklar ve ilişkili diğer fenomen ve varlıklardan yayılan katlanılmaz sülfür kokusunun nedeni nedir?
C: Kimyasal etkileşimler.

S: (L) Eğer dünyadışı bir varlık 3'üncü yoğunlukta ölürse ve kalıntıları burada kalırsa, bu durum sülfür veya ilişkili bileşikler üreten kimyasal bir reaksiyona mı neden oluyor?
C: Bravo!

S: (J) Yani buna neden olan şey boyutlar arasındaki fark mı? (L) 4'üncü yoğunlukta ölselerdi yine aynı kokuyu yayarlar mıydı? (J) Bu aptalca bir soru çünkü 4'üncü yoğunlukta "koku" nedir ki? (L) Bu bir tuzak soruydu!
C: 3 ve 2 yerine 4'üncü yoğunluk gibi düşünün.

S: (L) Bu dünyadışı varlıklar kimyasal olarak 4'üncü yoğunlukta mı oluşuyor?
C: Yakın.
 

S: (L) Karadelik fenomeninin, yani mutlak yokluğun, daha üst seviyelerde, yani 5'ten 7'ye kadar olan yoğunluklarda bir yansıması var mı?
C: Önceki yanıta bak.

S: (T) Eğer karadelik, birinci seviyeden dördüncü seviyeye kadar olan saf KH ise, beşinci seviyeden yedinci seviyeye kadar olan bölüm de saf BH'dir. (SV) Daha önce beşinci ve altıncı seviyede de KH'nin olduğunu söylemişlerdi. (T) Ama o yansıma. (L) Düşünce formu.
C: Beşte kapsüllenmiş halde. (sınırlandırılmış)

S: (L) Yedinci seviyeden sonra başka...
C: Hayır. "yediden sonra" demek, transkriptleri tekrar gözden geçirmen gerekiyor demek!

S: (L) Bitirmeme izin vermediğiniz sorum şu; bir oktav mı var? Bu, tıpkı bir piyanodaki oktavlar gibi basamak basamak yükselen birşey mi?
C: Önceki yanıt.

S: (L) Oktavlar ve benzer şeylerle ilgili bir sürü şey öne sürülüyor.
C: Büyük döngü. Bahsettiğin şeyleri öne sürenler kim?

S: (L) Oktav döngüsünden bahsedenlerden biri Gurdjieff, ayrıca Sufi öğretileri ve birkaç büyük felsefi öğretide de oktav etkisinden bahsediliyor. Yedili döngü var ve sonraki döngü bir üst seviyede ve bu müzikteki oktav gibi tanımlanıyor.
C: Biz kimiz?

S: (L) Kasyopyalılar.
C: Evet. Şimdi, size gelişiminizde yardımcı olmak için gönüllü olduk, değil mi?

S: (L) Başka tüm saçmalıkları pencereden atın gitsin mi diyorsunuz?
C: Eğer sekizinci bir seviye olsaydı, sizce bunu şimdiye kadar belirtmeyi ihmal eder miydik?!?

S: (J) İyi bir nokta. (SV) Söylemeyi unuttular! (J) Ou, bu arada size sekizinci seviyeden bahsetmiş miydik?! (T) Belki bu insanlar döngünün baştan başlamaktan ziyade başka bir oktava geçtiğini düşünüyorlardır. Henüz bu bilgiyi netleştirmemişler.
C: Konuşan çok kişi var ve yalnızca bazıları gerçeği söylüyor!

S: (J) Evet ama hangileri doğruyu söylüyor? (L) Gerçek orada! [ç.n.: Truth is out there: X-Files dizisine bir gönderme olmalı] Ama yedi sayısının önemi nedir? Neden yedi?
C: Neden olmasın?

S: (T) Sekiz veya dokuz veya altı da olabilir miydi?
C: Herhangi birşeyin "önemi" var mı?

S: (L) Sadece bizim atfettiğimiz önem var sanırım.
C: Peki o nedir?

S: (T) Bu bana ilginç geldi çünkü herşeyin belirli bir yapıya göre kurulduğu anlamına geliyor. Başka bir sayı değil de bu sayının seçilmesinin bir nedeni olmalı.
C: Gerçekten mi?

S: (T) Tesadüf olamaz. Hiçbirşey tesadüf değil!
C: Bunu kim söylüyor?

S: (T) Siz söylediniz.
C: Öyle mi?

S: (L) Burada söylemeye çalıştığınız şey, herşeyin rastgele şekillendiği mi?
C: Hayır, size yapbozun parçalarını nasıl bir araya getireceğinizi öğretmeye çalışıyoruz.

S: (T) Yani herşeyin ne olduğunu ve neden öyle olduğunu bizim bulmamız gerekiyor.
C: Peki sebebin ne olduğunu mu bulmanız gerekiyor?

S: (T) Neyin sebebi? (J) Yedinin.
C: Hayır. Hayır. Hayır. Dikkat edin lütfen. Sebep nedir?

S: (J) Herşeyin ardındaki sebep mi?
C: Şimdiye kadar öğrendiklerinizin çoğu, gerçeklik tanımları varsayımı üzerine kuruluydu.

S: (L) Peki varsayımlarımızın hepsi tamamen yanlış mı?
C: Hepsi değil.

S: (J) 3'üncü yoğunluk kökenli olan hiçbirşey, bu şeylerin çoğunda geçerli değil ve bundan kurtulmamız gerekiyor.
C: Mantık subjektif.

S: (L) Matematikte kullanılan sembolik mantık subjektif mi?
C: Hayır.

S: (L) Mantık yürütmeden ziyade matematikle ilgili pek çok şey öne sürüyorsunuz. Pekala. Kurtçuklarla dolu bir kutuyu açtık. (T) Bunu hep yapıyoruz. (J) Biz kurtçuklarız! [Gülüşme]
C: Proje devam ediyor.

S: (T) Bize verdiğiniz eğitim, devam eden bir proje. (J) Biz bir kutu dolusu kurtçuğuz. (L) Gelecekte bir noktada sizinle olan bağlantımız sona erecek mi? [Birden teyp kasedi bitti ve düğme attı. Şaşırmış bir şekilde bu eşzamanlılığa güldük] (L) Bu, sorduğumuz soruya verilen sembolik bir yanıt mıydı?
C: Açık.

S: (T) Gördüğüm rüyayı sormak istiyorum. Biliyorum, önceki yanıt dediniz ama, o kadın kim? Bu varlık kim?
C: Dikkatini sürdürmeye devam et.

S: (T) Güzel! Her gece bir arkası yarın izlemek gibi! ...
C: Laura yorgun.


S: (T) Yorgun musun? (L) Normalden fazla değil. Bir nedeni mi var?
C: Açık; kafein öneriyoruz.


S: (L) Kafein molası! Bazen TR ile JR yoldan gelirken sönen sokak lambaları fenomeni hakkında sormak istiyoruz. Bu birkaç kez bana da oldu. Bu olayın herhangi bir önemi var mı? Yani buna TR ve JR mi neden oluyor?
C: Belki.

S: (L) Bundan daha fazla birşey söyleyebilir misiniz?
C: Keşfedin.

S: (L) Birkaç yıl önce geçtiğim yerlerde görünüşe göre bir sürü şey kırılıyordu... camlar, gaz lambası şişeleri, araba camları, uydu çanakları... Mekanik cisimler bir dokunuşumla bozuluyordu.
C: EM anomalileri.

S: (L) Bu olaylar bendeki veya etrafımdaki birşeyden mi kaynaklanıyordu?
C: Farkındalık değişimleri vs.

S: (L) O süreçte bu olaylara katkıda bulunan herhangi bir kaçırılma veya dünyadışı temas olayı da var mıydı?
C: Keşfet.

S: (L) TR ve JR'nin lambalarla olan deneyimleri de bu tür birşeyle mi ilgili?
C: Belki.

S: (T) Sanırım "açık" ile "belki"yi karşılaştırdığımızda, "belki" evete daha yakın. (L) EM anomalileri ve farkındalık değişimleriymiş. (J) Etrafında olan bitenlere dikkat etmediğinde böyle şeyleri fark edemiyorsun.
C: Evet.

S: (L) Benim durumumda biraz daha patlayıcıydı. Belki de çok daha fazla karanlıktaydım ve bir anlamda zihnimde büyük patlamalar meydana gelmesi gerekti.
C: Belki.

S: (T) Daha önce bahsettiğiniz EM dalgası hala gezegeni turluyor mu?
C: Evet.

S: (T) Yapacağı şeyi henüz yapmadı yani, öyle mi?
C: Açık. ... Ekin çemberleri. 1. Bir gezegen "penceresi." 2. Astronomik "ikiz" fenomeni vs. 3. Alternatif akım. 4. Hasat zamanı ödüllendirilmeyi bekleyin.

S: Salyangoz şekilli oluşum sahte mi?
C: Açık.

S: (L) Ne anlama geliyor?
C: Açık. 5. Gömülü hafıza. 6. Kervan. 7. Özlem. 8. Kavrama yoluyla bilgi. 9. Görüntü doğrulama sunuyor. 10. Bağlantılı öğrenişler. 11. İletişim.

S: (J) Bu logo olarak kullandıkları. (T) Bunu biliyorlar mı merak ediyorum.
C: Merak et gerçekten! 12. Bilgi aktarımı. 13. Döngüsel kalıpları inceleyerek gerekli ipuçlarını bulun. 14. Aile. 15. Değişim Sezonu. 16. Büyük ilerleyiş. 17. Bir laboratuar olarak evren. 18. Boyut ötesine geçiş. 19. Fiziksel hayatın resmedilişi. [ç.n.: grup tarafından resimlerine göz atılmakta olan ekin çemberlerinin anlamsal ifadeleri sanırım.]

S: (L) Bu ekin çemberindeki kirpi neden öldü?
C: Beden kimyasında aşırı faaliyet.

S: (L) Bu şekillerde görülen kirpiler önemli mi?
C: Öğren. Şimdilik sindirecek yeterli materyaliniz var. İyi şanslar ve bir sonraki sefere kadar hoşçakalın.
 

13 Mayıs 1995 Frank, Laura, JR ve TR, SV

C: Merhaba.

S: (L) Merhaba. (J) Kanala başkası mı girdi? (L) Karşımızda kim var?
C: Rolora.

S: (L) Az önce kanala başka biri mi girdi?
C: Belki.

S: (L) Geçen gece annemle birlikte tabladan aldığımız Play 4 (bir şans oyunu) rakamlarının üçü doğru çıktı. Bu rakamlar hangi kaynaktan geldi?
C: Laumer.

S: (L) Ölmüş olmasına rağmen Laumer hala etrafta dolanıyor mu?
C: Eğer seçimleri bu yöndeyse herkes "etrafta dolanabilir."

S: (L) Pekala, sormak istediğimiz birkaç soru var. Windows Windings dosyasındaki sembollerden biri, Ann Bailey'in broşürlerinde kullandığı bir sembole çok benziyordu. Bu sembolün kaynağının ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: Eterik hafıza.
 

S: (L) Negatif enerji taşıyanlarla temasımızı bazen sınırlandırmanın da iyi bir fikir olduğunu düşünmekte haklı mıyım?
C: Aşırı durumlarda.

S: (L) Yani diğer bir deyişle, eğer bir kişi aşırı derecede negatifse ondan uzak durmak veya iletişimi sınırlandırmak iyi olacaktır, öyle mi?
C: İyi fikir.

S:  (L) SV, benim geçmişte yaşadığım bir durumu deneyimliyor. Odasında puslu bir varlık algılıyor. Bu varlığın, bu sisin kaynağı nedir?
C: ID "kodlu" varlık.

S: (L) Boyut perdesinden yanlışlıkla gelen birşey mi ve geri dönmek için S___'nin enerjisine mi ihtiyaç duyuyor?
C: Hayır.

S: (L) Geri dönmekte zorluk mu çekiyor?
C: Geçmişteki iz (imprint) nedeniyle SV'yi seçti.


S: (SV) "Geçmişteki iz" derken neyi kastediyorsunuz?
C: Geçmiş ilişkiler, kanallama auranda çatışan izler meydana getirdi.

S: (L) Bu geçmiş ilişki veya izleri değiştirebilmesinin herhangi bir yolu var mı?
C: Travmatik olaylar yaşadığın yerlere git ve "mevcut aural kalıbını yeniden yükle."

S: (SV) Bu tüm ülke olabilir. (T) Gözünde canlandır.
C: Yeterli olmaz, fiziksel olarak gitmeli.


-------------------------------------------

20 Mayıs 1995 F___, Laura, JR ve TR, SV

S: Merhaba.
C: İki mesaj.

S: (L) Karşımızda kim var?
C: Ritüeller kanalı sınırlandırıyor!

S: (L) Ritüel yapmıyorduk, sadece etrafımızı ışıkla çevreliyorduk. Kendimizi ışıkla ve yaratıcı ışık enerjisiyle sarmamızda yanlış birşey var mı?
C: Ritüel ritüeldir.

S: (L) Kimle birlikteyiz?
C: Sonow.

S: (J) Biraz daha fazla plan yapmamız gerekiyor. (L) Dünyadışı varlıklar tarafından kaçırılma deneyimi yaşayan pek çok kişinin bahsettiği gibi, her yerde gerçekten bir sürü yeraltı tünelleri olup olmadığını öğrenmek istiyoruz.
C: Evet.

S: (T) Çok uzun bir süredir mi varlar?
C: Subjektif.

S: (T) İnsanlıktan daha mı eskiler?
C: Bazıları.

S: (T) Metro ağı gibi birşey mi? Bir yerden başka bir yere ulaşma amacıyla mı kullanılıyorlar?
C: Evet.

S: (T) Çeşitli yerler arasında gidip gelen trenler falan mı var?
C: Hayır.

S: (T) Bu tünellerde bir yerden başka bir yere ulaşmaya yönelik yüksek teknolojili herhangi bir araç var mı?
C: Subjektif.

S: (L) Bu tünellerde nasıl yolculuk yapıyorlar?
C: Elektromanyetik olarak.

S: (T) Bir araç olmadan tünellerde bir yerden bir yere gidebiliyorlar mı? Yoksa bir tür araç kullanıyorlar mı?
C: Her ikisi.

S: (L) Bu tünelleri kim kullanıyor?
C: Çeşitli.

S: (T) Orada halen birileri var mı?
C: Evet.

S: (T) Bu işin içinde insanlar da var mı?
C: Evet.

S: (T) Bu tünellerin kazılmasında kullanılan insanlar oldu mu?
C: Bazıları.

S: (T) Diğerlerinde insanlardan farklı varlıklar mı vardı?
C: Evet.

S: (T) O varlıklar hala orada mı?
C: Evet.

S: (T) Bu tüneller tüm dünyayı kaplayan tam bir ağ mı?
C: Hayır.

S: (T) Tünellerin çoğu nerede?
C: Kuzey Amerika; çünkü şu anda KH'nin "başkenti."

S: (T) Kuzey Amerika dışında başka tünel sistemleri var mı?
C: Evet.

S: (T) Bu, KH'nin işlevsel olduğu yerlerle mi ilişkili?
C: Önemli olan bu değil; faktörlerden yalnızca bir tanesi.

S: (T) Buradan Antarktika'ya kadar uzanan herhangi bir tünel var mı?
C: Hayır.

S: (T) Bazen yüzeye çıkmak zorunda kalsan da, tünel sistemleri kullanılarak Antarktika'ya gidilebilir mi?
C: Evet.

S: (L) İnsanlar hiç bu tünellere veya yeraltındaki yerlere götürülüyor mu? (T) Kendi iradeleri dışında?
C: Bazen.

S: (T) Antarktika'da bir tür yeraltı üssü var mı?
C: Evet. Sekiz tane.

S: (T) Bunlar geçmişteki tünellerle ilişkili mi?
C: Belirsiz.

S: (T) Antarktika'daki bu yeraltı üslerinden herhangi biri, 2. Dünya Savaşı sırasında Almanlar tarafından mı yapıldı?
C: Grup.

S: (T) Naziler mi?
C: Unutmayın, herşey döngüler ve daireler içinde yapılanıyor.

S: (L) Yani bu tüneller Konsorsiyum tarafından yapıldı ve onlara ait, doğru mu?
C: Daireler içinde daireler.

S: (L) Masonlar gibi mi?
C: Bahsettiğimiz kavramın örneklerinden biri.

S: (T) JR ve benim bir arkadaşımız, Kuzey Amerika tünel sistemlerinin girişlerini bulan bir tanıdığı olduğunu söyledi. Girişlerden biri Adirondacs'te, bir diğeri de Mamut Mağarası parkındaymış.
C: Evet, ama binlerce giriş var. Bir "şok edici" için hazır mısınız?

S: (J) Ou, şok ediciler için her zaman hazır olduğumuzu biliyorsunuz. (L) Tabii ki! (T) Pekala, bizi şok edin. (J) Hazırız!
C: Ayaklarınızın altında bir tünel var!

S: (J) Bunu söyleyeceklerini biliyordum. (T) Tabii ya! Bodrumda açtığımız çukur oraya mı gidecek?
C: Size bağlı!

S: (L) Ayaklarımızın ne kadar altında?
C: 600 metre.

S: (T) O tünelde hareket eden herhangi birşey var mı?
C: Belirsiz.

S: (T) O tünel kullanılıyor mu?
C: Evet.

S: (L) Şu anda bile mi?
C: Açık.

S: (L) Temel olarak kim tarafından kullanılıyor?
C: Açık.

S: (T) Aşağıda insanlar var mı?
C: Bazen; dikkatle dinlerseniz, yüksek sonik patlamalar ve makine sesleri duyabilirsiniz.

S: (L) Evdeki cihazların sürekli bozulmasına neden olan şey oradaki elektronik şeyler mi?
C: Belki.


27 Mayıs 1995 Frank, Laura, JR ve TR, Carla ve Roger Santilli

C: Ruswo.

S: (L) Sanırım ismi bu. Merhaba, bu akşam nasılsınız? (T) Kiminle birlikteyiz?
C: İsim verildi.

S: (T) Neredensin?
C: Kasyopya.

: (L) Pekala, S___ ve benim merak ettiğimiz soruyla başlayalım: Merkür geri hareket ederken reiki inisiyasyonu vermem sağlıklı olur mu?
C: Elbette!


S: (L) Ben de öyle düşünmüştüm. Evet Roger, istediğini sor. (RS) UFO'ların itiş sistemi hakkında herhangi bir ipucu alıp alamayacağımızı öğrenmek istiyordum.
C: Tabii ki!

S: (RS) UFO'ların itiş sisteminin mekanizması nedir?
C: Bu şekilde sorulduğu zaman yanıtın verilmesi çok zor, çünkü çoklu gerçekliklerden, çoklu yoğunluk seviyelerinden ve ayrıca çok çeşitli modlardan bahsediyoruz!!

S: (RS) Madde alanındaki bir anti-parçacığın karşılaştığı çekim çekici midir, yoksa itici mi?
C: Senin çalışmalarına paralel olarak düşünüldüğü zaman itici, ancak önceki yanıtta kastedildiği gibi, sizlerin çok aşina olduğu bu boyutun dışında da boyutlar var.

S: (RS) Bir sonraki sorum şu: parçacıklar ve madde bizim zaman doğrultumuzda hareket ediyor; peki anti-parçacıklar ve anti-madde zamanda geri mi akıyor?
C: Bunu denklemin yalnızca yedide biri olarak düşün Roger!

S: (L) Üçüncü yoğunluk seviyesinde bunun doğru olup olmadığı konusunda bir yanıt alabilir miyiz?
C: Geri.

S: (RS) Evet! UFO'ların itiş sistemleriyle ilgileniyorum ve yıldızlararası uzak mesafeleri katetmenin tek yolu olarak algıladığım şey ise bir "mekan/zaman" makinesine sahip olmak. Bir şekilde zaman ve makanı katlamadıkça çok büyük mesafeleri aşamayız. Mekanı katlamak için, onu zamanla birlikte katlaman gerekir. Bir mekan/zaman makinen olmadıkçta, yıldızlararası yolculuk yapamazsın. Fakat mekan/zaman makinesi, zamanda ileri ve geri hareket etme yeteneğine de sahip olmak demek. (L) Evet, böyle bir imkanla zamanda ileri-geri hareket yoluyla istediğin yere bir anda gidebilirsin. (RS) Anti-maddeyi bir itiş gücü olarak kullanıp kullanamayacağımızı sormamın nedeni buydu, çünkü doğru yönde itici olurdu. İkinci soru ise, anti-maddeyi kullandığımızda zamanda geri mi gideceğimizdi. Çünkü gözlenen UFO'lar mekanda hareket edip zamanda hareket etmiyor olabilir, veya zamanda hareket edip mekanda hareket etmiyor olabilir. Bir UFO gördüğünde, bu onun seninle aynı zaman içinde olduğu anlamına gelmez. Tamamen farklı bir zamanda olabilir. (L) Bazen tanığın gözleri önünde yok oluyorlar ve buradaki soru şu: nereye gidiyorlar? (RS) Mekanda sabit olup zamanda hareket ediyor olabilirler. Veya geri hareket ediyorlar. (L) Ve hiç zaman kaybı yaşanmamış gibi görünen pek çok kaçırılma raporları var. Geliyorlar, kurbanı alıyorlar, istediklerini yapıyorlar ve sonra da birkaç saniye farkla veya tam olarak aldıkları saniye içinde onu yerine geri bırakıyorlar! (RS) Evet! Yazdığım bu makale tam da bu konu hakkında! Eğer anti-parçacıklar gerçekten yükselirse, o halde mecburen zamanda geriye doğru gitmeleri gerekir. O halde bundan yararlanıyorlar: bir kaçırılma, aracın içinde herhangi bir süre devam edebilir ama bizim zamanımızda, üçüncü seviyede ise hiç zaman geçmez! (L) Evet, aynen! Bir de aracın dışarıdan küçük görünmesi ama içinin devasa büyüklükte olması fenomeni var! (RS) Herşey burada düğümleniyor! Bu çok heyecan verici. Dili öğreniyorum. Bizim üçüncü seviyemizde mekan ve zamanda hareket, zaman ve mekan birimindeki değişiklik yoluyla gerçekleşiyor; birim tersine çevrilebilir mi?
C: Evet, "4'üncüden 3'üncüye geçiş" dediğimizde bahsettiğimiz şey aynen bu.

S: (RS) Yani onlar 4'üncüden 3'üncüye yolculuk yaptıklarında, birimi ters çeviriyorlar. Dergiye verdiğim makalenin konusu da işte bu! [Kitabı kaldırıyor.] Bu, Ukrayna'da yayınlandı [bir sayfayı açıyor ve diyagram ve denklemleri gösteriyor]. Bu, anti-çekimi test etmeye yönelik bir deney. Üç kilometre uzunluğunda içi vakumlu bir tünel var. İçindeki havayı emip çıkarıyorlar. İlk yapılan şey, üç kilometrelik tünelin sonunda çekimsiz noktanın tanımlanması için fotonların fırlatılması. İkinci olarak, bir nötronun fırlatılıyor ve biliyoruz ki nötron çekici. Dolayısıyla üç kilometrenin sonunda enerji çok, çok düşük. Bu yüzden nötron o noktaya geldiğinde hiçbir çekim etkisi yok. Üçüncü adım aynı anda bir anti-nötron fırlatmak ve ne olduğuna bakmak. Bu deney, bu tablanın işlevini bilimsel olarak açıklayacak. Biz buna anti-parçacıkların çekimi diyoruz çünkü bilmiyoruz. ... Einstein bunun bir nötron kadar çekici olduğunu tahmin ediyor, yani anti-madde ve madde aynı çekime sahip. Einstein böyle söylüyor. Ama anti-madde, 1915'te Einstein'ın teorisinin öne sürülmesinden 50 yıl sonra keşfedildi. Bizim teorimize göre bir parçacığın yükselmesinin tek yolu, zamanın tersine çevrilmesi. Başka bir olasılık yok. Yani eğer bu deney doğruysa, mekan/zaman makinesi kesinlikle doğal bir sonuç ve laboratuarda test edilebilir. Bir parçacığı zamanda geri ve ileri hareket ettirebilirsin. [Yeni bir diyagram gösteriyor.] Bu diğer deneydeki amaç nötr bir parçacığın alınıp bir anti-parçacığa maruz bırakılması ama şu anda elimizde anti-madde yok. Yine de bunu yapmanın yolları var ve parçacığın hangi yöne hareket ettiği ölçülebilir. Birimler konusu çok önemli, temel bir konu çünkü örneğin bir UFO'nun dışındayken onu bir araba büyüklüğünde grüyorsun ama içine giren insanlar çok büyük bir iç alanı olduğunu söylüyor. Birimleri ters çevirmekten başka bir yolu yok bunun. Bizim bir santimetremiz, o araç içinde tamamen farklı bir ölçüde olabilir. Bizim için birim, üç yönde de aynıdır. Ama öyle bir aracın içinde olduğunda, farklı yönlerde farklı birimler olabilir. Bir küpün içine girdiğinde, içeride hem boyutlar hem de şekil farklı olabilir.
C: Yoğunluk sınır geçişi farkındalığı. Roger'ın yoğunluk tanımlarıyla aşinalığı var mı?

S: (L) Hiç yoğunluk tanımı yapmış mıydık TR? (T) Sadece yedi seviye hakkında. (L) Peki, yoğunluk tanımı nedir?
C: Bilgi tabanınızı kullanarak inceleyin; aranızda.

S: (L) Yoğunluktan ne anlıyoruz? (T) Yedi yoğunluk seviyesi var. (L) İlk yoğunluk seviyesi taşlar, mineraller, bitkiler. O seviye içinde bir farkındalıkları var. Taşlar bile büyüyüp hareket edebiliyor, ama bunu o kadar yavaş bir şekilde yapıyorlar ki, biz algılayamıyoruz. İkinci seviye hayvanlar krallığı. Bu yoğunluktaki farkındalık geometrik ilerleme ile ilgili. İlk seviyedeki farkındalık düz bir çizgi şeklinde. İkinci seviyenin farkındalığı ise çizginin kendine dik hareketle bir alan oluşturmasına dayalı, yani düzlemler. Üçüncü yoğunlukta insanlar var ve düzlemin kendine dik açıyla hareketine dayalı bir farkındalığı var, ama bunu hiç tam olarak deneyimleyemiyoruz. Herşeyi yalnızca üç boyutlu olarak görüyoruz çünkü hafıza ve bilgiye dayalı bir ilüzyon yaratıyoruz. Baktığımız herhangi birşeyin öbür tarafını veya içini bilemiyoruz. (J) Heinlein'ın kitabındaki denekler, bir yapıya farklı açılardan baktırıldıkları halde, sorulduğu zaman yalnızca soru anında görebildiklerine göre yanıt veriyorlardı... (L) Üçüncü yoğunluk böyle birşey. Herşeyi kendi algımıza göre bilebiliyoruz. Yani birinci yoğunluğu ikinciye, üçüncüye ve dördüncüye uygulayarak dördüncü yoğunluğun nasıl birşey olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Dördüncü yoğunlukta herhangi bir cismi aynı anda tüm yönlerden görebiliyorsun. (T) Her yoğunluk, kendi altındaki yoğunlukları da kapsıyor, yani dördüncü yoğunluk, ilk üç yoğunluğa yeni bir yoğunluğun eklenmiş hali. Buna göre beşinci yoğunluk da, dördüncü yoğunluğun kendine dik açı yapan hali oluyor. Aynı şey altıncı yoğunluk ve Kasyopyalıların "Bir" olarak isimlendirdikleri yedinci yoğunluk için de geçerli. Tamamlanma noktası. (L) Tüm bu şeyleri nasıl ifade edeceğimiz konusunda hiçbir fikrimiz yok. Bize Boyutötesi Atomik Remolekülerizatörlerden bahsettiler, öyle birşeyi nasıl yapabileceğimizi sorduk. Oturup bir iki gün boyunca onları dinleyip notlar alacak vaktimiz olup olmadığını sordular. (RS) Benim var! Benim var! (L) Evet, biz de öyle söyledik ama gerekli parçaları nereden bulacağımızı sordular. (RS) Bu tıpkı Roma devrinde elektronik cihazlar yapmaya çalışmak gibi... (T) Veya bir köpekten bir kol saati yapmasını istemek gibi. ... (RS) Algımızın ne kadar aldatıcı olduğu konusu, deniz kabuklarıyla bilimsel olarak kanıtlandı. Bunu sizinle konuşmuştuk değil mi? (T) Evet. (RS) Üçüncü seviyede, boyutun değerinin mevcut enerji ile değiştirildiği veya birimin değerini değiştirmek için enerjinin kullanıldığı doğru mu?
C: Bu kavram yoğunluk sınırını aşıyor; üçüncü seviye ile sınırlı değil.

S: (RS) Dördüncü seviyeye geçiyor. Bu da UFO'ların itiş sistemini açıklıyor.
C: Farkındalıkta meydana gelen "patlamanın" nedeni yaklaşan dalga. Şimdi, bunu gözünüzde canlandırın, yanıtlar orada.... Bir süre bunun üzerinde düşündükten sonra Roger şu anda ruhunun "merkezinde" yer alan bulmacayı çözmesini sağlayacak büyük soruya "rastlayacak"; şu anda sadece tek bir parça eksik. ...

S: (T) Dördüncü yoğunlukla birlikte fiziksellikle sınırlılık sona eriyor. Anahtar kelimesi ise "fizikselliğin değişkenliği." 3'üncü yoğunluktan 4'üncü yoğunluğa geçiliyor ve yedinci yoğunluğa kadar yükseliş devam ediyor. Bilgini, farkındalığını belirli bir seviyeye çıkardığında bir sonraki seviyeye geçebiliyorsun. Üçüncü yoğunluktan dördüncüye geçtiğimizde, gerçekliğimizin ne olduğunu zihnimizde canlandırma ve buna karar verme yeteneğimiz var. Dördüncü seviyeden itibaren gerçekliği kendimiz yaratıyoruz. Yani belirli bir noktadan sonra artık somut bir gerçeklik olmayabilir. Herşey enerji olabilir ve biz de ışıktan varlıklar... Sadece düşünce yoluyla dilediğimiz somutlukta gerçeklikler yaratabiliriz. Dördüncü yoğunluktan itibaren, bizim algıladığımız şekliyle zaman diye birşey yok. Bizim zaman algımız yalnızca ilk üç yoğunluk için geçerli. (RS) Bizim zamanda ileri ve geri hareket dediğimiz şey, dördüncü seviyede bir anlam ifade etmiyor ve bizim bu kavramdan algıladıklarımızı kolayca yapabiliyorlar. (L) Tıpkı bir sürü kapı gibi; birinde 1917 yazıyor, diğerinde 1943 veya herneyse, ve istedikleri kapıdan girebiliyorlar. (T) Boyut sınırı kavramı var. Dünya, 4'üncü yoğunluk alanına doğru gidiyor. Veya o bize doğru geliyor veya her ikisi. Bu yoğunluk geçişi sınırı, boyutlar arasında da bir geçiş sağlıyor. Kasyopyalılara göre boyutlar yanyana dizili gerçeklikler gibi; bir yoğunluk seviyesi dahilindeki olası sonsuz gerçeklikler. Yani yoğunluk ile boyut arasında bir fark var. (RS) Bu harika bir toplantı çünkü matematiksel olarak üçüncü seviyeden dördüncü seviyeye geçiş hakkındaki soruya verilen yanıt, yani birimlerin değiştirilmesi, tam da kitabımda önerdiğim çözümdü. ... (T) Tüm seviyelerde evrenin hayat dolu olduğu söylendi ve insanlar bunun parçalarından yalnızca bir tanesi. (L) Ve anladığım kadarıyla, bu gelen yoğunluk sınırının, bu yoğunluk değişiminin hissedildiğini ve bunun bilinci canlandırdığını söylüyorlar. Gelen şeyin bir Büyük Döngü'nün sona erişi olduğunu söylediler. Bir Büyük Döngü 300.000 yıl... (T) Birkaç yıl eksik veya fazla. (L) Bu Büyük Döngü'nün başlangıcında farkındalığımızın düşürülmesi için genetik olarak değiştirildik ve DNA'mızda yapılan değişiklikler, zamanı algılamamıza neden oldu. Şu andaki sınırlılığımız DNA'larımızdaki bir sınırlandırılmayla ilişkili. Şimdi, bu 300.000 yıllık döngünün sonunda pek çok insan, enerjideki değişimlerin bir sonucu olarak bölünmüş DNA'larını yeniden birleştiriyorlar ve bu onların zihin güçlerinin ve algılarının katlanarak artmasını sağlıyor. Sanırım Kasyopyalılar bu enerjinin yaptığı etkinin, üzerinde çalıştığımız bulmacanın tamamlanması için ihtiyaç duyduğumuz hamleyi gerçekleştirmemizi sağladığını söylüyorlar. Şu anda sana verilen kavramları kullanarak bu gerçekliği algılayabileceksin ve bu sana bir anahtar sağlayacak. (RS) Sanırım soruları doğru bir şekilde ifade etmezsek... (L) Yanıt alamazsın! Spesifik ol.
C: Aynı kavram alanıyla bağlantısı olmayan çok fazla veri ortaya koyarak akıl karışıklığı yaratmamaya dikkat edin, çünkü ziyaretçi temel olarak belirli bir hususla ilgileniyor; aşinalığının artması için bırakın veriler araştırmacı tarafından kendine uygun bir planla hazmedilsin! Matematiği bölümlenmiş dozajlarla öğrenmek gibi!

S: (L) Size bir kerede çok fazla şey söylemememizi öneriyorlar çünkü bu sizi üzerinde çalıştığınız temel sorudan uzaklaştırır. (RS) Bu çalışmayı MUFON grubuna da bildirmemiz iyi olur! (T) Toplantıda teklif ettik ama istemiyorlar. Bu MUFON'un prensipleri dışında kalıyor. (L) Maddesel, somut bir nitelikte değil. (RS) Ama kafamdaki bir sürü soru yanıtlandı! İnanılmaz bir şekilde! Tüm temel sorular yanıtlandı. (J) Neler olduğunu ve nasıl bir iletişimde bulunmakta olduğumuzu anlayacak teknik bilgiye sahip biriyle ilk kez konuşuyoruz. (RS) Evet, bu beni heyecanlandırdı!
C: Roger'ın enerjisi grubu etkiliyor.

S: (RS) İki kısa soru daha ve sonra susacağım...
C: İstediğin kadar soru sor!

S: (RS) Bulunduğumuz üçüncü seviyede anti-madde kullanımı, birimin işaretini değiştirir mi? Yani bu, mekan ve zamanın işaretinin tersine çevrilmesi anlamına mı gelir? (işaret: artı/eksi)
C: Evet, ama üçüncü seviye varlıkların her zaman karşılaştığı sorun, "diğer" tarafın haritalanmamış olması. Bu nedenle, dördüncü seviyeden altınca seviyeye kadar olan BH'den yardım almadan, bu alanda deney önermiyoruz.
S: (RS) Bu inanılmaz bir yanıt ve bu da zamanda yolculukla ilgili. Enerji kullanılarak birimlerin rakamsal değeri değiştirilebiliyor. Zamanda geri gitmek için ise birimin işaretinin değiştirilmesi gerekiyor. Artı bir saniye ile ileri doğru gidiyoruz ve işareti değiştirecek olursak, eksi bir saniye ile de geçmişe gidiyoruz. Anti-madde kullanarak geçmişe gidip gidemeyeceğimizi sordum ve onların cevabı da üçüncü seviyeden dördüncü seviyeye geçmekte olduğumuzdu. Tamam, son bir soru daha.
C: Yanlış, Roger!

S: (L) Bu son sorun olmayacak! [Gülüşme] (J) İstediğin kadar soru sorabileceğini söylediler!
C: Bu celse senin için hazırlandı! Bunun için buraya gelmeni sağladık!! Büyük bir tura başlamak üzeresin; bu gezide iletişimlerde bulunacak, çalışma bulgularını paylaşacak ve diğer benzer yolları inceleyecek ve araştıracaksın. Bu yolculuktan edineceğin öğreniş ve bilgiler çok ama çok önemli sonuçlar meydana getirecek! O yüzden, bunu senin "gecen" olarak düşün!

S: (RS) Israr ediyorlar! O halde, çok önemli başka bir sorum var! Şu anda Yunanistan'da, Santia Üniversitesi'nde (?), üniversitenin nükleer fizik laboratuarında, benim çalışmalarıma ve buradaki kitaba [Kitabı gösteriyor] dayalı, potansiyel olarak çok önemli bir deney yapılıyor. Deneyin amacı, çinko 70 veya molibden 100'ü, 1.294 MeV enerjili Gama ışınları ile bombardımanlayarak yepyeni bir enerji kaynağı bulup bulamayacağımızı görmek. Bu deney başarılı olacak mı? (Carla) A a!.. Bunu yanıtlamazlar! (J) Bu soruya dokunmayabilirler... (RS) Çinko 70 yeni bir enerji kaynağı olacak mı? Bu maddeler yeni birer enerji kaynağı olabilir mi?
C: BahsettiğiN tüm deneylerin bir ortak noktası var: Hepsi üçüncü yoğunluğun "sınır çizgisine" dokunuyor.

S: (T) Anti-madde kullanmaktan bahsettiğin zaman şöyle dediler: "Evet" kullanabilirsin, ama olaya tek bir yönden yaklaşıyorsun ve yukarıdan birinin yardımı olmadan, dördüncü yoğunluk tarafına geçemezsin. Oradan bakabilmek için bir dördüncü yoğunluk varlığı bulmak zorundasın. Ama sınırdasın, üçüncü yoğunlukta gidilebilecek son noktadasın... (RS) Bize yardım edecek misiniz? (Carla) Evet, pratik olalım! [Gülüşme]
C: TR'nin verdiği yanıt tam olarak doğru değil. Üçüncü yoğunluk teknolojisi kullanılarak üçüncü yoğunluktan dördüncü yoğunluğa geçmek mümkün. O ya da bu şekilde tesadüfi bir şekilde de olsa, çeşitli bireyler ve gruplar bunu gerçekleştirdiler. Sorun şu ki, "yalnızca üçüncü yoğunluk eğitim ve deneyimine sahip biri, dördüncü yoğunluğa ulaştığında ne yapar?"

S: (L) Eğer yeterli zaman ayırırsak, bize bu eğitim ve teknolojide yardımcı olur musunuz?
C: Evet, ama bunu ne için kullanmak istiyorsunuz? Bu bir günlüğüne Disneyland'a gitmek gibi birşey değil, biliyorsunuz!

S: (S) Bunu sana söylediler Laura! [Gülüşme] (T) O halde sanıyorum Roger'ın üzerinde çalıştığı şey, üçüncü yoğunluğun sınırına temas ediyor ve sınırı geçebilir de! Sorum şu: eğer sınır geçilirse, deneyi yapanlar ne olduğunu bilirler mi? Ne yaparlar? Alacakaranlık kuşağına geçmiş olduklarının farkında olurlar mı? Öyle bir kapı veya pencere açıldığında, iki yöne de birşeyler geçebilir! (L) Ünlü Flight 19 üyelerinin bir zaman sapmasında donduklarını ve hala neyin içinde olduklarını anlamaya çalıştıklarını söylediler. Aradan hiç zaman geçmediğini düşünüyorlar. (RS) Bu teoride bu gayet mümkün! (L) Kendini benzer bir durumda bulmak istemezsin herhalde! (T) Evet, Carla telefonda şöyle der: "Roger, eve ne zaman geleceksin?" Ve sen de dördüncü yoğunluktan şöyle dersin: "Buradan eve nasıl geliniyor, bilmiyorum!" [Gülüşme] (J) Bir sorum var: Eğer bu Disneyland'a gitmek gibi değilse, bu yolculuğun herhangi bir sonu var mı?
C: Fazla karmaşık, sorun fazla belirsiz.

S: (J) Şaka yapıyordum! (T) Neşe, neşe! (RS) Bize yardım edip etmeyecekleri sorusunu yanıtladılar mı? (L) Evet dediler.
C: Şunlar hakkındaki bilgi seviyen nedir: elektromanyetizma, Einstein'ın "birleşik alan teorisi." Einstein bu teoriyi hiç bitirdi mi, yoksa teori konsorsiyumun denetimi altında tamamlanıp hasıraltı mı edildi? Eğer öyleyse bunun sonuçları neler olabilir!!! Ayrıca Roger, "boşlukları doldurma" yeteneğin var mı? Bizce var! [Laura'nın notu: Sanırım burada boşluktan kastedilen şey birleşik alan teorisinin "boşlukları" değil, verilen yanıtların satır aralarının okunmasıyla ilgili. "Bu yöndeki araştırmanın neticeleri neler olabilir?" anlamında...]

S: (RS) Üçüncü seviyede elektromanyetizma ile çekiminin birleşmesi söz konusu olamaz çünkü bunlar aynı şey. Aynı oldukları için bir birleşmeye de gerek yok. Bu görüş doğru mu?
C: Evet. Peki ya dördüncü seviye?

S: (T) Dördüncü yoğunlukta bu ne anlama geliyor? (RS) Anladığım kadarıyla üst yoğunluğa geçme olasılığının ortaya çıktığı yer de burası. Eğer çekim ve elektromanyetizma aynıysa, o zaman anti-çekim de var. Anti-çekimin kaynağı birleşme değil. Einstein yanıldı, ama bu ikisinin aynı olması, anti-çekimin olduğunu ima ediyor.
C: Sadece üçüncü yoğunlukta araştırıldığında yanlış. Konsorsiyumun devreye girdiği yer de burası, yani "Bir Kutu Solucan." ...

S: (T) İnsanlar Einstein'ın Birleşik Alan Teorisi'ni tamamlamadığını düşünüyor, ama bu yanlış olabilir. Dezenformasyon kampanyasının parçası. (RS) Bilindiği kadarıyla Einstein Birleşik Alan Teorisi'ni bitiremedi çünkü varsayımları gerçekleştirilebilir değildi. (T) Belki de fikirleri alınıp başka biri tarafından tamamlanmış ve hasıraltı edilmiş olabilir. [Roger tabla başında oturuyor.] (RS) Birşey sormak istiyorum. Temel bir parçacığın kütlesinin kaynağı esas olarak elektromanyetik nitelikte olmalı. Üçüncü seviyeden görüşte, çekim ile elektromanyetizmanın aynı olmasının nedeni de bu. Şu an için bizim düşüncemizde bu, deneysel olarak kanıtlanmış birşey. Bu neden yanlış? Bir açıklamaya ihtiyacım var.
C: Üçüncü seviyede yanlış değil, üçüncü seviyeyle sınırlandırmak yanlış.

S: (RS) Üçüncü seviyeden bakıldığında, evrende eşit miktarda madde ve anti-madde olduğu doğru mu?
C: Evet, diğer seviyeler için de geçerli.

S: (RS) O halde evrendeki toplam zaman sıfır?
C: Evet.

S: (RS) Bu inanılmaz!
C: Yalnız, daha az basınç Roger! [Roger sakinleşiyor.] ... Teşekkürler. Şimdi, unutma, en önemli kavram denge. Denge nasıl elde edilir?

S: (L) Her neyden bir tane varsa, onun zıddından da bir tane var. (RS) Madde ve anti-madde. Yani, eğer madde zamanın bu doğrultusunda akıyorsa, anti-madde de karşı yönde akıyor. Birbirlerini dengeliyorlar. (J) BH ve KH. Her ikisinin de olması gerekiyor. Evrenin toplam zamanının sıfır olması da bununla ilgili. Eğer biz bu yönde ilerliyorsak, başka bir galaksideki başkaları da öbür yönde ilerliyor olabilir. Toplamı ise sıfır.
C: Galaksi değil, boyut.

S: (RS) Evet. Başka bir seviye. Hep üçüncü seviye düşünüyorum!
C: Artık değil! [Gülüşme]

S: (RS) Çekim ile elektromanyetizmanın aynılığını, dördüncü seviyeyi katarak matematiksel olarak nasıl ifade edebiliriz? Bu nasıl yapılabilir? Dördüncü seviyenin eklenmesi nasıl sağlanabilir?
C: Yanıtları zihninde canlandırmanı istedik. Keşfetmen için her zaman orada bekliyor.

S: (RS) Kolay olmayacak, ama deneyeceğim.
C: Ne kolay ki?

S: (RS) Buradaki mesele, dördüncü seviyeye geçişin matematiksel olarak nasıl ifade edileceği. Sanırım bu izogeometri ile yapılabilir. Daha önce tartıştığımız geometri, yani mekan ve zamanın biriminin genelleştirilmesi...
C: Geometri anahtarlardan bir tanesi, ama başka bir tane daha var.

S: (L) Diğer anahtar nedir? Belki de üç boyutlu bir matristir. (RS) Biz de onu kullanıyoruz. Aynı zamanda küpleri kullanıyoruz. (L) Bize bir ipucu verebilir misiniz? Sadece küçük bir ipucu. (RS) Bize formülü verin!
C: Sahipsiniz... erişin...

S: (L) İstediğimizi zaten verdiklerini söylüyorlar. Bu transkriptleri bilgisayara geçirmek üzere yazarken, yanıtlanmadığı sandığım bazı soruların yanıtlarına rastlıyorum sürekli. (RS) Bunun için bir celse yapmalıyız... Çünkü bu, UFO'larla ilgili sahip olduğumuz tek matematiksel modelin bir doğrulaması... Bildiğim kadarıyla tek model. Bir bilgisayar modelimiz var... Bir UFO yapamayız, bunun için gerekli teknolojimiz yok, ama formülü bilgisayara koyup bir model elde edebiliriz.
C: Geometriyi optikle birleştir.

S: (RS) Ne?! Işık bilimi. (L) Geometrik ışık mı?
C: Matris.

S: (RS) Ben de aynen bunu yaptım. Matris niteliğinde bir birimle temsil edilen bir ışık ifadesi oluşturdum. Bunu yaptım. Yıllar önce!
C: Ama önemli bir etmeni atladın; unutma, hipotezler teori değildir!

S: (RS) Zihnimde kavramsal bir hipotez oluşturmuştum. Bu bir teori değil. Niceliksel olarak formülize edilmesi gerekiyor. Doğruluğu bu şekilde deneysel olarak kanıtlanabilir. Teori sürecini oluşturan şey, hipotez, formül ve deneysel doğrulama.
C: Peki eksik faktör nedir Roger?

S: (L) Nedir? (RS) Bilmiyorum. (L) Belki denkleme dördüncü yoğunluğu katmamanla ilgilidir. (RS) Evet! Tabii ki! (J) Belki eksik faktör budur. (RS) Ama nasıl... Bunu matematiksel olarak nasıl ifade edebileceğimi bilmiyorum...
C: Işık dalgaları... çekim... elektromanyetizma...

S: (L) Seninle oyun oynuyorlar. [Gülüşme] (J) Bu nedir, çok şıklı bir soru mu? (RS) Bunun üzerinde düşünmem gerek. İzogeometride...
C: Üçüncü seviye fizik anlayışında dalgaların oynadığı rol nedir?

S: (RS) Eterin, yani tüm evreni dolduran şeyin çapraz salınımı. Hayır, dalgalar bir aracıya ihtiyaç duymadan da varolabilir. Çapraz salınımlar tüm evreni dolduruyor.
C: Işık, çekim, optik, atomik parçacıklar, madde, anti-madde... birleştir.

S: (RS) Bu listede herşey var... (J) Hepsinin ortak özelliği nedir? (RS) Ou! Hepsi evreni dolduran şeyin titreşimleri! Biz şeyleri algılıyoruz, herşeyi, hatta şeyler arasındaki boşlukları. Gerçek ise bunun zıddı. Çünkü ışık bir dalga, tıpkı ses gibi. Eğer havayı çıkarırsan, ses yayılamaz. Işık da aynı şey. Işık bir dalgadır ve tüm evreni dolduran bir aracı olmadan yayılamaz. Yani bizim somut ve boş olarak algıladığımız şey doğru bir algı değil. Tüm evren, eter denen bu aracının titreşimiyle dolu. Bu aracı olmasaydı heryer karanlık olurdu. Yani ışık, bu aracının bir salınımı. Parçacık da bir salınım, yalnızca dalga yayılıyor ve salınım devam ediyor. Elimi buradan buraya hareket ettirdiğimde, salınımı hareket ettirmiş oldum. Boşluk sürekli salınıyor. Biz tamamen boşuz, ama boşluk dolu. Yani yanıt, hepsinin ortak tarafı, hepsinin, tüm evreni dolduran bu aracının salınımları olması ve sanırım bu hem üçüncü, hem de dördüncü seviye için geçerli. (L) Belki de bunları spektral anlamda söylediler. (RS) Olabilir...
C: Şimdi, çekim ile ışık arasındaki ilişki nedir?

S: (RS) Bilmiyorum. Çalışmalarımın bu aşamasında bilmiyorum. (L) Belki de anahtar budur. (RS) Işık maddeye dönüştürülebilir ve bu yüzden çekim var. (L) Ama çekim ile ışık arasındaki ilişki ne olabilir? [Laura'nın notu: Peki ya zaman? Işık hızında ne madde, ne çekim, ne de zaman olduğuna göre, belki bu üçü, aynı şeyi tanımlamanın farklı yollarıdır. Belki de zaman, çekim üreten elektromanyetik bir fenomen veya elektromanyetizma üreten çekimsel bir fenomendir ve yan ürünü de maddedir???]
C: Bilgi tabanına erişin ve birbirinize danışın.

S: (L) Bunu tartışmamızı istiyorlar. (RS) Işık ile yerçekimi arasındaki tek bağlantı... foton ve foton bir çift elektron ve pozitron üretiyor; parçacıklar ve anti-parçacıklar, ve o parçacıkların da çekimi var. Yani bu şekilde, elektromanyetik dalgalar... Foton madde yaratabilir... (L) Ve maddenin çekimi var... (RS) Ve maddenin çekimi var... dönüştürülebiliyor... (L) Ama nereden geliyor? (RS) İyi bir soru ama bilinmiyor. Bir vakumdan geliyor olabilir... (L) Ama bu nasıl oluyor? (RS) Laboratuardaki deneylerde, bir fotonu çekirdeğe fırlatıyorsun ve çekirdekten bir elektron ve bir pozitron çıkıyor, yani foton parçacıklara dönüşüyor. O parçacıkların çekimi var. Fotonun çekimi olup olmadığını bilmiyorum. Sanmıyorum, çünkü ışık hızında hareket ediyor. Zaman yok. Zaman askıda. (L) Işık hızında çekim olmadığı doğru mu? (RS) Çekim yok. (L) Belki o zaman, nasıl maddenin antitezi anti-maddeyse, ışık hızı da çekimin antitezidir? (RS) İyi bir yaklaşım. Çok iyi bir yaklaşım!
C: Yakın.

S: (J) Bu dengeyle mi ilgili?
C: Herşey öyle.

S: (L) Eğer ışık hızında çekim yoksa... (RS) Zaman yok... (L) O zaman çekim... (J) Bizi üçüncü yoğunlukta tutan şey... (RS) İpucu... Ama eksik olan ipucu... Üçüncü yoğunluktan dördüncü yoğunluğa geçişle ilgili eksik ipucunu mu tartışıyoruz?
C: Evet.

S: (RS) O zaman bu doğru. (J) Çekim, bizi üçüncü yoğunlukta tutan şey mi? (RS) Yani eğer ışık hızında gidersen, dördüncü yoğunluktasın.
C: Peki, üçüncü yoğunluk ve dördüncü yoğunluk maddesinin parçalanmadan ışık hızına erişmesini sağlayan eksik faktör nedir? Düşün...

S: (RS) Bu nükleer fiziğin temel konusu... Madde ışık hızına bozulmadan erişemez... (J) Anti-çekim? (RS) Anti-çekimle de... Şu andaki bilgilerimizle, madde bunu yapamaz. (L) Pekala, eğer bir madde ışık hızına doğru giderek hızlanıyorsa, hızlandıkça bütünlüğünü kaybediyor. Peki ya bir noktada giderek daha fazla anti-madde eklersen... (RS) Bu süreci tersine çevirir... Bir elektron ve bir pozitron al ve birini diğerinin içine sok ve fotonu yeniden yarat. Ama madde ışık hızına erişemez. Eğer erişirse zaman durur... boyut yok... (L) Belki bilinçtir? (J) Farkındalık mı? (RS) Eğer eksik etmen farkındalıksa, evet.. (L) Bilinci matematiksel olarak denkleme koyabilir misin? (RS) Evet, elbette!
C: Madde ile bilinç arasındaki eksik bağlantı nedir?

S: (RS) Ah! (L) Eğer bunları biliyor olsaydık burada olmazdık! [Gülüşme] (RS) Bir alan olması gerekiyor. (J) EM mi? (RS) Hayır, biyoenerjitik bir alan. (L) Peki ya bilinç çekim yaratıyorsa? (RS) Çekimi madde yaratıyor. (L) Ama madde bilinç tarafından yaratılmıyor mu? Gözlemlediğimizde dalgayı çökertmiyor muyuz? (RS) Evet, zihin madde yaratabilir...
C: "Graviton" diye birşey yok.

S: (RS) Evet, graviton mevcut değil. Einstein'ın teorisinde varlar ama buna hiçbir zaman inanmam... Bilincimiz çekim yaratıyor mu?
C: Yaklaşıyorsunuz. "Bizim" değil.

S: (L) Başka birinin bilinci mi çekim yaratıyor? (RS) Dördüncü seviye.
C: Yedinci Seviye.

S: (RS) Aa evet! Anlayabiliyorum! Son seviye. Eşit miktarda madde ve anti-maddeden oluşan evren, gerçekten açık mı? Yani, evrende bir yerde sürekli madde mi üretiliyor? Madde ve anti-madde?
C: Daha iyi bir ifade şu olabilir: Geri dönüşüm.

S: (RS) Dünyanın merkezinde de aynı geri dönüşümün gerçekleşdiği doğru mu? Dünyanın genişlediği şeklinde bir teori var. Bunu bir konferansta duymuştum. Dünyanın çapı büyüyor çünkü dünyanın merkezinde bir madde yaratımı var. Bu doğru mu?
C: Yanlış, ama birleşik boyutlulukta tüm kavramlar doğru.

S: (L) Sanırım alternatif bir evrende bu oluyor olabilir, ama burada olmuyor. (RS) Benim en büyük sorunum yeni bilgi değil, politikaydı. Özellikle Einstein'la ilişkili politika. Solucanlar kutusu daha önce söylenmiş miydi? Bana bu konuda ne söyleyebilirsiniz? Einsten'ın ötesine geçer geçmez her tür sorun başlıyor. Günümüz toplumundaki politik sorunlar. Bu hususta söyleyebileceğiniz herhangi birşey var mı?
C: Politik sorunların kökeninde, medeniyeti kontrol altına almak amacıyla, zaten sınırlı koşullarda elde edilen bilgiyi kontrol altında tutma çabası var.

S: (RS) Bu şimdiye kadar duyduğum en iyi cevap. Çok, çok iyi. (T) Sormak istediğim birşey var. Üçüncü yoğunluk ile dördüncü yoğunluk arasındaki sınırın zorlandığı deneyler hakkında. Deney bu engeli aştığı zaman ne olur? Ne bekleyebiliriz?
C: İlgili durumdaki koşullara bağlı. Daha önce söylediğimiz gibi, bu zaten pek çok kez gerçekleşti.

S: (L) Philadelphia Deneyi sanırım... (J) Flight 19... (T) Pekala, bunlar olumsuz sonuçlar. Ne yaptığını bilmeden başka yoğunluklara geçmenin neticeleri nelerdir?
C: Yanıtlandı.

S: (L) Evet, bundan bahsettiler. Aklını kaçırmak. (J) Evet, Flight 19'u bulduğunu sanan adamlar kafayı yemiş. Araştırmacılar dördüncü yoğunluk sınırını geçtiklerinde aynı şeyin meydana geldiğini anlayacaklar mı?
C: Kısmen.

S: (T) Sınırın bu kadar çok delinmesi durdurulabilir mi? Yani sınırın delindiği yerler onarılabilir mi?
C: Belirsiz.

S: (L) Açılan yerlerin otomatik olarak kapanmadığını varsayıyorsun. (T) Faaliyet durduğunda bu açıklıklar otomatik olarak kapanıyor mu? Hayır, bu da çok belirsiz. Dışarıda puromu içerek dolaşırken, Roger'ın bu gece burada olmasının nedenlerinden birinin bunu deneyimlemek olduğunu düşünüyordum, ama aynı zamanda daha önce ona verdiğimiz şeyleri bizzat görmesi. Bunları biz uydurmuyoruz. Başka bir yerden geliyor. Bu bilgilerin ardında bir gerçeklik var. Roger Avrupa'ya gidiyor. Aynı şeyler üzerinde çalışan iş arkadaşların var. Kasyopyalılar bu sınırı geçmenin eşiğinde olduğunu söylediler. Bunun yapılabileceğini, bildiğimiz birkaç olayda felaketimsi sonuçlarla, bilmediğimiz çeşitli olaylarda ise bilmediğimiz sonuçlarla bunun yapıldığını söylediler. Varmaya çalıştığım nokta şu; burada olmanın ve bunları görmenin nedenlerinden biri bu bilgileri almak çünkü bilimadamlarının o sınırı aştıklarında ne yaptıklarını bilmeye ihtiyaçları var. Çünkü eğer bunu anlamazlarsa, bu tür felaketsi olaylarda da artış olacaktır... Yoğunluklar arasındaki sınırın yapay olarak aşılması olayları artıyor mu?
C: Evet.

S: (T) Bu sürecin, yaklaşan bu yoğunluk değişiminin ne kadar süreceğini sormamızın nedenlerinden biri de buydu. Bize yanıt olarak "bir ay ile 18 yıl arasında" dediler. Biz de, bu geçiş noktasının tam olarak ne zaman geleceğini bilmiyor olabileceklerini düşündük. Belki de söyledikleri şey, insanların bilmeden bu sınırı aşmalarıyla da ilgili olabilir. Birileri bilgilerini arttırmaya ve istedikleri birşeylere ulaşmaya çalışıyorlar, ama tüm bunların anlamını bilmiyorlar.
C: Evet.

S: (T) Tüm medeniyetin hayatta kalması artık senin omuzlarında Roger! [Gülüşme] Laura her hafta buraya oturup "Tüm dünyanın yükünün omuzlarıma konmasını istemiyorum" deyip duruyordu. Artık yükün bir kısmı da sende! (RS) Evet, kısmen. "The Andreasson Affair" (Andreasson Olayı) kitabının teknik danışmanıydım, çünkü kadın uzay gemisinde gördüğü şeylerle ilgili bir sürü çizim yapmıştı. İtalya'daki ____ Araştırma Enstitüsü hakkında herhangi bir yorumunuz var mı?
C: Belirttiğin enstitü, sorgulanabilir fon kaynaklarıyla bağlantılı olan Carboni "Kurumu" tarafından kontrol ediliyor; ama endişelenmene gerek yok, çünkü bilgi korur. O nedenle, bilgi silahıyla donanmış bir kişi, saptırılmadan herhangi bir ortamda çalışabilir.

S: (RS) Anlamıyorum. (J) Belki bunu kendin görmen gerekiyordur... (L) Bu konuda endişelenmene gerek yok. (RS) Peki ya Cardone? (Carla) Tabla Carboni dedi. ...
C: Carboni Kurumu.

S: (RS) Bu isimde bir kurum yok! (L) Belki oradan fon sağlanıyordur. (RS) Carboni'den değil... (Carla) Bekle ve gör... [Carla ve Roger'ı uğurluyoruz.] Tartışma: (L) Işık hızına yaklaşırken meydana gelen demolekülerizasyon, bir koni şekliyle ifade edilebilir. Koninin ucu ışık hızı, bir tür teklik ve remolekülerizatörün o noktaya ulaşırken kullanılması gerekiyor çünkü diğer tarafa zıt bir koniye geçtiğinde remolekülerize olmanı sağlıyor olabilir. Merak ediyorum, Boyutötesi Atomik Remolekülerizatör, ışık hızına yaklaştıkça giderek daha fazla dozda anti-madde uygulayan bir cihaz mı acaba? Bir tarafta çekimi olmayan, zamanı olmayan, kütlesi olmayan ışık var, diğer tarafta ise çekim, zaman ve kütle var. Peki geçiş nedir? Bize verilen üç çift birbirinin zıddı gibi görünüyor: Işık ve çekim, optik ve atomik parçalar, madde ve anti-madde... (J) Herşey dengeyle ilgili. Çekim ile ışık arasındaki ilişki nedir? Üçüncü ve dördüncü yoğunluk maddesinin bozulmadan ışık hızına erişmesini sağlayan eksik bağlantı nedir? (L) Eksik bağlantı? Sanırım ilkişki ortada. Işığı yavaşlatan, fotonların ortaya çıkmasını sağlayan, bir anlamda dalgayı çökerterek maddeyi yaratan şey nedir? (J) Üçüncü yoğunluğun bozulmadan ışık hızına erişmesini sağlayan faktörle aynı olabilir. (L) İlişki ortada. "Bilinç" dediğimizde yaklaştığımızı ama bunun bizim bilincimiz değil, yedinci seviyenin bilinci olduğunu söylediler. [Laura'nın notu: Elektromanyetizma "Tanrı"nın ya da tüm yoğunlukları kapsayan yedinci yoğunluğun bilincinin "alanı" olabilir mi? Cayce bir keresinde "Tanrı elektriktir." demişti. İnsan bilincinde tespit edilebilen ve kontrollü elektromanyetik dalgalarla arttırıbilen elektromanyetik bir alan mı var?] (J) "Yaratımın" bir geri dönüşüm olduğunu söylediler. (L) Hala orada mısınız?
C: Her zaman olduğu gibi Laura. Öğle yemeğine falan çıktığımızı mı düşünüyorsun?

S: [Gülüşme]
C: Burada olup olmadığımızı sorup duruyorsun?!?

S: (J) Her zaman buradalar, içimizde. Hepimiz bağlantılıyız. (T) Biz onlarız ve onlar da biz, tam burada! (L) Pekala, bu kadar fizik biliyor olmanıza çok sevindik. Demek ki biz de bu kadar çok fizik biliyoruz... (T) Roger'la konuşmaktan hoşlandınız mı ve tekrar konuşmak istermisiniz?
C: Evet. İsteriz.

S: (L) Işık ve çekim, optik ve atomik parçalar, madde ve anti-maddeden bahsederken ve tüm bunların hepsinin bu geçişi açıklamanın yolları olduğunu söylerken doğruya yakın mıyım? Bu üçü gerçekten birer çift mi?
C: Yakın.

S: (L) Dalga işlevini çökerten şey nedir?
C: ?

S: (L) Bilinç mi?
C: Evet...

S: (L) Dahası var. Bu bilinç... (T) Bir üçüncü yoğunluk kavramından, şu anki fizikselliğin mevcut olmadığı bir dördüncü yoğunluk kavramı elde etmeye çalışıyoruz. Dördüncü yoğunlukta bozulmadan ışık hızıyla gitmek gibi bir sorunları yok çünkü orada böyle birşey yok...
C: Yakın.

S: (T) Yani bizim için bunu üçüncü yoğunluk açısından düşünmeye çalışmak...
C: Anahtar; fizikselliğin değişkenliği.

S: (L) Fizikselliği değişken yapan şey nedir?
C: Bilinç ile madde arasındaki bağlantının farkındalığı.

S: (L) Bilinç ile madde arasındaki bağlantı nedir?
C: İlüzyon.

S: (L) İlüzyonun özelliği nedir? (T) Bilinç ile madde arasında herhangi bir bağlantı olmadığı. Bu bağlantının mevcudiyeti ilüzyon. Üçüncü yoğunluğun sınırlı algısı...
C: Hayır. İlüzyon, bağlantının olmaması.

S: (L) Yani buradaki ilüzyon, bilinç ile madde arasında bir bağlantının olmadığının düşünülmesi.
C: Evet.

S: (T) İlüzyon, bağlantının olmadığının düşünülmesi. Üçüncü yoğunlukta... (L) Buldum! (T) Sakın bir anda yok olayım deme! [Gülüşme] (L) Aradığımız bağlantı, bilincin madde oluşu.
C: Yakın. Peki ya aynı zamanda tam tersine ne dersin?

S: (L) Ve aynı zamanda herşeyin tersi. Işık ile çekim, optik ile atomik parçalar, madde ile antimadde... Bir sonraki seviyeyi anlamak için herşeyi ters çevir... Bu kadar kolay olamaz. (J) Bir saniye, çekim eşittir ışık, atomik parçacıklar eşittir optik, anti-madde eşittir madde mi? Hepsi dengeyle ilgili. (L) Ve sonuç her zaman sıfır.
C: Ve sıfır da sonsuzluk.

S: (L) Yani diyorsunuz ki, buradaki ilüzyon, arada ayrım olduğunun sanılması. Arada fark yok, aynılar, öyle mi?
C: Evet.

S: (T) Mekan/zamanda sıçramalar yoluyla gideceğin yere hemen varabilirsin. (L) Veya bunu tersine çevirecek olursak anlayabiliriz ki, bizimle örneğin Alfa Sentauri arasında hiçbir mesafe yok. Mesafe ilüzyonunu yaratan şey, algının sapması.
C: Şimdi tüm ihtiyacınız olan şey "teknoloji."

S: (T) Teknoloji şu anda geliştiriliyor. (J) Teknoloji muhtemelen zaten geliştiriliyordu. Sadece gizleniyor.
C: Evet.

S: (L) Bu etkileşimin önemli sonuçları olacağına dair garip bir his duyuyorum.
C: Evet.

S: (L) Bir ipucu?


C: Verebiliriz, ama daha sonra.

S: (T) Bunlar önemli sonuçlar mı?
C: Evet.

S: (L) Bu akşam için söylemek istediğiniz herhangi başka birşey var mı? (T) Kendimize aktarmamız gereken başka birşey var mı?
C: Hayır.

S: (L) O halde teşekkür ediyoruz ve iyi geceler diyoruz.
C: İyi geceler.

_______________________________


31 Mayıs 1995 F___, Laura, SV

S: Merhaba.
C: Merhaba S___ Vitale!

S: (L) Michael Lindemann melekler konusunda çok ilginç bir konuşma yaptı.Görünüşe göre melekleri gören ve etkileşimde bulunduğunu iddia eden pek çok insan var. Bize meleklerden bahsedebilir misiniz?
C: Spesifik ol.

S: (L) Melek diye birşey var mı?
C: Evet.

S: (L) Melekler insanlar tarafından tanımlandıkları gibi mi: çok uzun, kanatlı veya buna benzer güzel varlıklar mı?
C: Evet.

S: (L) Melekler kim?
C: Transkriptlere bak.

S: (L) Transkriptlerde meleklerden bahsettiğimizi sanmıyorum.
C: İsmen değil. İkinci celseye bak. [Laura'nın notu: Zendar veya Zindar Konseyi mi?]

S: (SV) Ann Kirkwood tarafından yazılan "Mary's Message to the World" (Meryem'in Dünyaya Mesajı) isimli bir kitap var. Bu kitap Bakire Meryem'den bir aktarım mı?
C: Hayır.

S: (L) Bu aktarımı yapan kim?
C: Çeşitli düşünce merkezleri.

S: (L) Bu düşünce merkezleri neden kendilerini Bakire Meryem olarak tanıtıyorlar?
C: Aşinalık için.

S: (L) Bu düşünce merkezleri KH mi, BH mi?
C: Açık. Önceden verilen bilgileri inceleyerek keşfedin. Transkriptleri düzenli olarak yeniden incelemeniz gerekiyor. Sadece verilere aşinalığınızın artması için değil, aynı zamanda düşünce kalıbı parçacıklarını bir araya getirerek öğrenmek için!

S: (L) Doğru hatırlıyorsam, KH grupları tarafından dezenformasyon amacıyla gerçekleştirilen çok sayıda Bakire Meryem görünmesi olayları oldu. Bu doğru mu?
C: Evet.

S: (L) BH grupları tarafından gerçekleştirilen Bakire Meryem olayları oldu mu hiç?
C: Evet.

S: (L) Olayların sonuçlarına ve aktarılan bilgilere bakarak bunun BH mi yoksa KH mi olduğunu anlayabiliriz, öyle mi?
C: Kısmen.
S: (L) İlgili öğretilerin doğru mu yoksa yanlış mı olduğunu tespit etmede kullanabileceğimiz başka bir ölçüt var mı?
C: Sezgilerle desteklenen akıl; varolan herşey -- derslerdir.

S: (SV) Bugün bunun hakkında düşünüyordum. Eğer saldırı altındaysan, sezgilerinin doğru olup olmadığını nasıl bilebilirsin? (L) Sezgiler duygulardan farklı mıdır?
C: Evet.

S: (L) Sezgisel bilgi ile duygusal tepkiler arasındaki farkı nasıl anlayabiliriz?
C: Duygular arzulu düşünme içerir; sezgiler daha derinden gelen hislerdir, ruhsal niteliktedir ve daha güçlüdür. Arzulu düşünme olduğunda, aklınızı kullanırsanız ve geçmişteki derslerinizi incelerseniz, sızmakta olan ruhsal içgüdünün de varlığını algılayabilirsiniz.
S: (SV) Auran sensin! (L) Bazı araştırmacılar, mavi rengi görme veya algılama yeteneğimizin yakın bir zamanda gelişmiş olduğunu söylüyorlar. Mavi Nil'de yaşayanlar onu kahverengi olarak tanımlıyor, Homer Akdenizi "Koyu şarap rengi deniz" olarak tanımlıyor, ve Aristo gökkuşağında sadece üç renk olduğunu söylüyor: kırmızı, sarı ve ve yeşil.
Genel olarak insan ırkının maviyi yakın zamanlarda görmeye başladığı doğru mu?
C: Evet.


S: (L) Bu, mavi rengin ruhsallığıyla ilgili birşey mi?
C: Evet.

S: (L) Anlaşılan mavinin ötesinde de renkler var ve ruhsallığımızı arttırdıkça onları da görebileceğiz, bu doğru mu?
C: Evet.

S: (SV) Gökkuşağına baktığında göz kenarlarında bir titreme veya puslanma olabiliyor. (L) Sürekli yüksek frekansa maruz kalan gözlerde sorun meydana gelebilir mi?
C: Belki.

S: (L) Böyle bir durum ruhsal veya kişisel gelişimde sorun yaratabilir mi?
C: Belki.
S: (L) Çekimin zaman olduğunu söylediğimde haklı mıyım?
C: Yakın.

S: (L) Yani üçüncü yoğunluk bilinç ilüzyonu sınırlandırmasının meydana getirdiği zaman algısı.
C: Daha yakın.

S: (L) Bu matematiksel olarak ifade edilebilir mi?
C: Bunu yap!

S: (L) F___ bana bu konuda yardım et! (F) Yardım edemem. Ormana öyle bir girdin ki, seni nasıl bulabileceğimi bilmiyorum. Bunu yapabileceğini söylediler. Bu senin alanın. Bunu yapmanı söylediler. Ne istiyorsun, bir kestirme mi? (L) Formülü istiyorum! (SV) Peki ya keşif heyecanı? (L) Peki ya yenilginin ızdırabı? (SV) Yenilginin ızdırabı... (L) Tüm gün alışveriş yaptıktan sonra hissettiğin şey! [Gülüşme] (L) Bu formülü yapmayı çok istiyorum ama yapabileceğimi sanmıyorum! (F) Elbette yapabilirsin! (SV) Soruyu düşünebiliyorsan cevaba erişebilirsin.
C: İyi geceler deme vakti!

S: (L) İyi geceler.
 

9 Haziran 1995 F___ ve Laura

C: Zoto.

S: (L) İsmin bu mu?
C: Evet.

S: (L) Z'li isimleri severim. Neredensin?
C: Kasyopya.

S: (L) Bu gece birkaç sorum olacak. Sorular için açık mısınız?
C: Tabii

S: (L) Bu arada eski grup üyelerimizden V___ şu an içinde bulunduğu durum konusunda endişeli. Meditasyon yaparken yan dairedekilere ışık göndermeye çalışmış çünkü yan dairedekiler çok negatifmiş. Ama yapmaya çalıştığı şey, sert bir geri tepki deneyimlemesine neden olmuş. Bunun ne olduğunu öğrenmek istiyor.
C: V___ korunma sağlamaya çalışıyor ama bunun için yapması gerekeni yapmıyor.

S: (L) İzinleri olmadan başka birinin yaşadığı yere ışık göndermek, karmik olarak bir hata mı?
C: Evet.

S: (L) Sadece kendini ışıkla çevrelemesi daha mı iyi olurdu?
C: Evet.
 

S: (L) İlk olarak 1764'de ortaya çıkan ve 1767'de öldürüldüğü iddia edilen Gevaudan Canavarı hakkında bir kitap okudum. Bu canavar kim veya neydi?
C: "Pencereden düşen" bir başka boyut varlığı.

S: (L) Yani bir boyut penceresinden bizim boyutumuza mı düştü?
C: Evet.


S: (L) Bu pek çok şeyi açıklıyor. Bir zamanlar İngiltere'yi korkuya boğan "Spring Heeled Jack" hakkında ne söyleyeceksiniz?
C: Aynı.

S: (L) Peki ya Batı Virginia'daki Mothman?
C: Aynı.

S: (L) Yani diğer boyutlara açılan pencereler, bir sürü garip olayın bir açıklaması oluyor, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Edgar Cayce herhangi bir noktada bilincini açıp bir karar vererek karmayı durdurabileceğini söylüyor. Frank neden bunu yapamıyor? Herhangi bir kişi bunu yapabilir mi? "Bu kadar yeter" deyip durduramaz mıyız?
C: Hayır, çünkü koşullar normal değil.
S: (L) Normalden farklı. Daha iyi bir hale gelmek için yapabileceği herhangi birşey var mı? Cesaret vermek için söyleyebileceğiniz birşey?
C: Ortam değişene kadar değişmeyecek.

S: (L) Tüm gezegenin ortamı mı, yoksa kişisel ortamı mı?
C: İlki.

S: (L) 4'üncü yoğunluğa geçene kadar bunu yaşamaya devam mı edecek?
C: Statüko değiştirilene kadar. [ç.n. mevcut durum, hakim koşullar]

S: (L) Peki statüko nedir?
C: Kendini açıklıyor.

S: (L) Yani ille 4'üncü yoğunluğa geçme anlamında değil, bir şekilde gezegendeki statüko değişene kadar, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Yani dünyanın statükosunda bazı büyük değişimler meydana geldiğinde F___ de "kendine gelecek," doğru mu?
C: Yakın.

S: (L) Bu yakında mı olacak?
C: Açık.

S: (L) Dayanamadım sordum! Çok teşekkürler!
C: İyi geceler.
 

10 Haziran 1995 Frank aracılığıyla doğrudan medyumik kanallama, Laura, SV, TR ve JR [Laura Frank'i hipnotik transa sokuyor]

S: (L) Bize tavsiye ettiğiniz gibi dördüncü yoğunluktan bir bireyle iletişim kurmayı bekliyoruz ve bu bireyi arayıp bulmada kullanabileceğimiz belirli yollar veya araçlar olup olmadığını öğrenmek istiyoruz. Söz konusu bireyi nasıl tanıyabiliriz?
C: Koşullar sizin için uygun olduğunda her şey yerini bulacak.

S: (T) O celsede bir dördüncü yoğunluk varlığı bulmamızı tavsiye etmiştiniz. Şimdi söylediğiniz...
C: Verilen mesaj yalnızca olaya hazırlık amacı taşıyordu. Unutmayın, bilgi önemlidir çünkü bilgi korumadır. Bilgiyi ayrıca daha ileri düzeydeki bilgi ve deneyimlere ilerleme için bir temel olarak da düşünebilirsiniz. Dolayısıyla, bazen bilgilendirme, kişiyi yakındaki önemli olaylara hazırlayıcı nitelikte bilgiler verilmesi yoluyla gerçekleştirilir. Anlıyor musunuz?

S: (T) Sanırım. O celsede söylenen şey, saldırı altında olduğumuz ve bu bireyi bulmamız gerektiği yönündeydi. Anladığım kadarıyla saldırının seviyesi, bu bireyin hemen müdahalesini gerektiren bir seviyede değil ve herşey zamanı gelince yerini bulacak ve gelecekte bir noktada bu birey bizimle temasa geçecek, öyle mi?
C: En son kısım hariç olmak üzere cümle doğruydu. Bireyin mutlaka sizinle iletişim kuracağı söyelenemez. Bu deneyimin en önemli yönü, ilk bildirdiğimiz şeye izin verilmesidir. Diğer bir deyişle, şu anda, 4'üncü yoğunluk BH niteliğindeki bir bireyle o veya bu zamanda karşılaşmaya hazırlanıyorsunuz ve bu bilgi size verildiği için, bunun gerçekleşme olasılığının farkındalığına sahipsiniz. Bu nedenle, bu profile uyabilecek bireyleri daha dikkatli inceliyorsunuz. Bu bilgi size verilmeden önce tam farkında olmasanız da, onlarla çok yakın bulundunuz.

S: (L) Bu 4'üncü yoğunluk BH bireyleri, pek çok kaynakta "melekler" olarak bahsedilen kişiler mi?
C: Hayır.

S: (L) Hep bahsedildiği şekliyle "melek" diye varlıklar var mı?
C: Evet, ama 4'üncü yoğunluk değiller.

S: (L) Melek nedir?
C: Altıncı yoğunluk, başkalarına hizmet ışık varlıkları.

S: (L) İnsan olarak görünürler mi?
C: Bir insan projeksiyonu olarak görünmeleri mümkündür.

S: (L) Şu süreçte bahsedildiği kadar çok mu görünüyorlar?
C: Bu belirsiz bir soru.

S: (L) Diğer yoğunluklardan KH varlıklarının kendilerini farklı isimlerle melek diye göstermeleri veya meleklerle karıştırılmaları mümkün müdür?
C: Elbette.

S: (L) Bu az veya çok oluyor mu?
C: Çok muhtemel. Kendine yönelik çıkar amaçlarıyla diğerlerinin manipüle edilmesine yönelik tüm süreçlerde aldatma vardır. Ve sizi uyarmış olduğumuz gibi, 4'üncü yoğunluk kendine hizmet yapısındaki varlıklar tamamen kendi ilerleyişleri, kazançları ve amaçlarıyla ilgilenirler ve belirtilen aldatma unsuru dahil olmak üzere, çıkarlarına katkıda bulunan tüm yöntemleri kullanırlar.

S: (T) Bilerek veya bilmeyerek etkileşime girdiğimiz 4'üncü yoğunluk varlıklarına dönecek olursak; artık bu husustaki farkındalığımızı arttırıyoruz. O celsede onların bizim farkımızda olduklarını söylemiştiniz ve biz onlarla doğrudan etkileşmiyor olsak da, onlar bize bizim bilgimiz dahilinde veya dışında yardımcı oluyorlar sanırım, değil mi?
C: Onlarla doğrudan etkileşmiyor olduğunuzu kim söyledi?

S: (T) 4'üncü yoğunluk varlıklarıyla etkileştiğimize dair bir farkındalığımız yok. Biz onları sadece insan olarak görüyoruz ve tanımıyoruz. ... Gerektiğinde bize gerçekten yardım ediyor olduklarını varsayabilir miyim?
C: Şimdi dikkatli düşünün, onları gerçekten tanımıyor musunuz?


S: (T) Her gün etkileştiğim inanların daha iyi farkına varmaya çalışıyorum.
C: Farkındalığın zaten artmadı mı?

S: (L) 4'üncü yoğunluk BH varlığı olma ölçütleri nedir? (J) Evet, profili nedir? ...
C: Profil tanımınızın ne olduğuna bağlı.

S: (J) Profil, bir ölçütler listesi gibi, bir özellikler listesi... (L) Görünüşleri nasıl? Uzun mular veya ... 3'üncü yoğunluk gerçekliğini manipüle etme konusunda herhangi özel yetenekleri var mı?
C: Belki var, ama bu tür yetenekleri kullanmada sınırlamalar olabilir.

S: (L) Neden sınırlandırmalar var? ...
C: Başkaların Hizmet eğilimi, başkalarına hizmet anlamına geliyor. Sıradışı güç veya yeteneklerin kullanımı, bu güç veya yeteneklere sahip olmayanlarda karmaşaya neden olabilir. Ayrıca unutmayın ki, 3'üncü yoğunlukta bulunan bir 4'üncü yoğunluk varlığı, kendi yoğunluğunda bulunmuyor ve dolayısıyla yabancı bir bölgededir ve burada tam olarak açıklanmayan pek çok nedenlerle dikkat çekecek herhangi birşey yapmazlar.

S: (J) Ayrıca 4'üncü yoğunluk BH'lerin 3'üncü yoğunlukta kalmakta zorlandıklarını söylemiştiniz. (T) Hayır, KH'lerin. (L) KH. (J) Fark nedir?
C: Fark şu ki, BH'ler varlık durumlarını genişletme eğilimindeyken, KH'ler varlık durumlarını daralatma eğilimindedirler.

S: (L) Bu tür bir bireyle ilişki kurmanın, ilişki kuran kişi için genişletici bir deneyim olabileceğini mi söylüyorsunuz?
C: Bu doğru, ama cümlede kastedilen şey bu değildi.

S: (L) Biliyorum, sadece konunun başka bir yönüne değindim. Ve bir KH varlığıyla ilişki kurmak da... (T) Şimdi siz bizim 4'üncü yoğunluk varlıklarıyla zaten etkileşiyor olduğumuzu mu söylüyorsunuz?
C: Cümle...

S: (J) Ve bunun farkında olabileceğimizi...
C: Cümlemiz daha çok bir soruydu; 4'üncü yoğunluk BH bireyleriyle etkileşmiyor olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Sizi bunun üzerinde düşünmeye sevk eden retorik bir soruydu. Sizin cümleleriniz de, gerçekten etkileşiyor olabileceğinize işaret ediyordu. Hepsi buydu.

S: (L) Tamam. Bu oluyor olabilir ve bunu söylemenizin nedeni de farkındalığımızı açık tutmamız. (J) Bu varlıkları tanımamızı sağlayacak herhangi bir yol söyleyebilir misiniz?
C: Hayır, şimdi sizden yapmanızı istediğimiz şey, dilerseniz bizi de tartışmanızda bir yansıtıcı olarak kullanarak, bir kişinin 4'üncü yoğunluk bir BH varlığını nasıl tanıyabileceğini kendinize sormanızdır; bu da öğrenişinize ve ilerleyişinize vb yardımcı olacaktır.

S: (L) Bir 4'üncü yoğunluk BH varlığı, normal bir şekilde bu yoğunlukta doğmuş biri mi olur?
C: Hala soru soruyorsun. Bizim sizden yapmanızı istediğimiz şey, kendinize sormanız, tartışmanız ve yanıtlara ulaşmanız.

S: (T) Bir Başkalarına Hizmet varlığı öncelikle başkalarına hizmet eden bir varlık olur. En önemli göstergelerden biri bu olurdu herhalde.
C: Doğru. Tüm yanıtları bizden istemek yerine, sorunun yanıtını bu şekilde keşfetmek doğru yol. Cevapları kendi içinizden çıkarma kapasitesine sahipsiniz. Yardım etmekten çok mutluyuz ama amacımız, gelecekteki kullanım için kendinizi güçlendirmenize yardımcı olmaktır. İlerlemek ve gelişme göstermek, kişiye çok yardımcı olur. Varolan herşey -- derslerdir. Herşey öğreniştir. Bu nedenle, öğrenmenin en hızlı, en güçlü yolu, bu amaçla kendi yeteneklerinizi kullanmayı öğrenmektir. Bize sorular sormanıza izin veriyoruz ve bu da yardımcı oluyor ama tüm bilgilerin bu tek kaynakta aranması, uzunvadede zararlı olabilir. Şimdi, devam edecekseniz, lütfen edin...

S: (L) Benim fikrim, BH bir bireyin normal şekilde doğan biri olmadığı yönünde, çünkü o zaman bireyin kendini ilüzyonda kaybetme riski çok yüksek olurdu. O yüzden bana göre bir BH varlığı, muhtemelen geçmişinde bir gizem veya... (J) Yanlarında olmadıkça onların doğup doğmadıklarını nasıl bilebiliriz ki? (T) Gözlediğimiz şeyleri göz önünde bulundurmamız gerekir... (L) Belki de çocukluğundan bahsetmeyen biridir... (T) Öyle değil... Bir grup ortamında veya tanışma durumunda, nasıl davrandıklarının farkında olmamız gerekir. Nasıl konuştukları... Sevgilerini gösterme biçimleri... (J) Onlardan nasıl bir his edindiğin... (T) Evet, fiziksellikten ziyade farkındalıkla ilgili birşey... bir bağlantı. (L) Ama diğer taraftan, negatif varlıklar duygularını karıştırabilir veya duygularını kontrol edebilir ve seni saptırmak amacıyla, pozitif bir bireyin varlığında sende negatif bir his yaratabilirler. Bu da aldatma sürecinin bir parçası, değil mi? Hepimiz biliyoruz ki... (J) Gerçekten öyle... (T) Bunu da hesaba katmayı öğrenmemiz gerekiyor... öğrenme sürecinin parçası. (L) Yani basit bir şekilde bunu hissedebileceğimizi söyleyemeyiz. (T) Son altı ayda etkileştiğin kişiler arasında dışadönük, özenli, yardımcı ... kimler var dı? (L) Görebildiğim kadarıyla sadece bu grubun üyeleri ve bu da pek çok yönden sınırlıydı... (L) Evet, doğru. (T) Belki de o varlık aramızdaki biridir. Belki de içimizden biri dördüncü yoğunluk bir varlıktır. (L) Sence öyle olsa bunu bilmez miydik? (J) Hayır... (T) Belki de henüz bu konuda konuşma zamanı gelmediğini düşünmüştür. (J) Belki kendisi de bunun farkında değildir. (T) Farkındalar... hatırla, Kasyopyalılar onların kendilerinin farkında olduklarını söyledi... Hatta bir grup olarak bizi bildiklerini söylediler. Ne yaptığımızı biliyorlar. Belki hepsi değil, ama konuşmamız veya tanımamız gerekenler bizi tanıyorlar. (L) Genel olarak diyebilirim ki, son bir veya iki yılda etkileştiğim insanların çoğu... (J) Saf KH... (L) Evet. Benim için bir sınav gibiydi... (T) Peki senden birşey almaktan ziyade sana birşeyler sunan insanlar? Aradığımız varlıklardan çok yok. Yakınlarda olup bize yardım edecek olanlar en fazla bir-iki kişidir. Veya bizim yardım için başvuracaklarımız... (L) Grubun dışında kimse aklıma gelmiyor. Çalışmamız için şunu veya bunu yapmayı teklif eden insanlar oldu ama bekledikleri karşılık çok fazlaydı veya ayrıca doğruyu söylemedikleri ortaya çıktı. ... (T) Bir soru sorayım... Şu anda dünyada olan tüm 4'üncü yoğunluk varlıkları, 4'üncü yoğunluk varlıkları olduklarını biliyorlar mı? Kim ve ne olduklarının farkındalar mı?
C: Bu ilginç bir soru, çünkü başka bir soruyu gündeme getiriyor: Acaba tüm 4'üncü yoğunluk BH varlıkları, fiziksel olarak, psişik olarak, ruhsal olarak vs aynı yapıda mı?

S: (J) Yani bir bağlantı mı var?
C: Hayır, söylediğimiz şey bu değil. Söylediğimiz şey şu: Hepsi aynı eğilimlere mi sahip? Yoksa farklı eğilimlerden olmaları mümkün mü?

S: (T) Eğilim derken?
C: Fiziksel yapı, ruhsal yapı, psişik yapı, kendinin ve kaderinin farkındalığı?

S: (T) Şu anda ilk aklıma gelen şey, hayır, hepsinin farklı olduğu çünkü bir kere hepsi farklı varlıklar. (L) Yani kısa ve esmer veya uzun ve sarışın olabilirler... (J) Sanırım fizikselliğin bununla bir ilgisi yok. (T) Aradığımız varlığın bir Oryonlu olduğu söylenmişti... (L) Nordik türü... (J) Hayır, Nordik demiştik... (T) New Age ve ufoloji çevrelerinde Oryonlulardan bahsedince otomatik olarak Nordik tipi anlaşılıyor... Ari, mavi gözlü, sarışın. Ama bu tüm Oryonluların öyle göründüğü anlamına gelmez. Bu, görünüşlerden yalnızca biri olabilir. Hepsinin görünüşü aynı değildir. Pleyadeslilerden Semjase gibi görünmeyecekler veya hepsi Fabio gibi görünmez çünkü tüm gezegendeki insan toplulukları içine karışmaya çalışacaklardır. Hepsi aynı görünüşte olamaz. Sadece fiziksel özellikleri değil, amaçları doğrultusunda yaşları da çok farklılık gösterebilir. Yani belki 95 yaşında biri de olabilir veya öyle görünebilir, eğer ihtiyaç duydukları şey buysa... Doğru yöne yakın mıyım?
C: Bir süre önce verdiğimiz yanıtın amacı, karşılaştığınız veya karşılaşabileceğiniz 4'üncü yoğunluk BH varlıklarıyla ilgili farkındalık ve tanımlama ile ilgili soru veya soruların cevabını veya cevaplarını keşfetmek için, sahip olduğunuz araçların farkına varmanızı sağlamaktı. Ve bu amaç doğrultusunda küçük de olsa bir ilerleme kaydettiğinizi gözlemledik. Fakat, ortaya çıkan sorunlardan biri, aynı konuda iki farklı düşünce kalıbına bölünmüş veya ayrılmış olmanızdır. Yanıtlanması gereken sorularınızın veya amaçlarınızın bir ve aynı olması için kendinizi tekrar yönlendirmenizi öneriyoruz.

S: (T) Tamam. (J) Hepsinin kendi durumlarının farkında olup olmadıklarını sorarak başladık ve sonra da görünüşlerinin nasıl olduğu ve onları nasıl tanıyabileceğimiz hususuna kaydık... (T) Bence fiziksel olarak, insanlar arasına karışabilmek için hepsinin farklı görünüşlerde olması gerekir. Hepsi aynı olamaz. (SV) 4'üncü yoğunluk BH varlığı olduklarının farkındalar mı peki? (J) Evet... bu... (T) Farkındalık; Kasyopyalılar farkındalıklarının farklı seviyelerde olabileceğini söylediler.
C: Belki farklı seviyelerde, ama daha önemlisi; bir 4'üncü yoğunluk BH varlığının veya varlıklarının yönelimleri farklı nitelikte olabilir.

S: (L) Yönelimleri derken BH-KH'yi kastetmiyorsanız, neyle ilgili yönelimi kastediyorsunuz?
C: Fizikselliğin, ruhsallığın, psişik yeteneğin veya farkındalığın yapısı.

S: (L) Yani buna göre bir vaftizci de olabilir... (T) Müslüman olabilir, katolik olabilir...
C: Hayır...

S: (T) Ruhsal seviyeler... Çok psişik olabilirler veya hiç psişik olmayabilirler...
C: Hayır. Yanlış yöndesiniz...

S: (L) Yönelimden neyi kastediyorsunuz?
C: Fiziksel, ruhsal, psişik olarak varlığın yapısı...

S: (J) İnsan olmayabilirler mi?
C: Bu bir olasılık. Ama başka pek çok olasılık var. Ve ilgili konu, veya ilgili konuların tanımı, bir referans içeriyor olabilir. Örneğin Ruth Montgomery olarak tanınan kişi tarafından yazılan "Strangers Among Us" (Yabancılar Aramızda) isimli popüler kitabı duymadınız mı?

S: (T) Biliyorum.
C: Peki o kitabın ayrıntılarla anlattığı şey nedir?

S: (L) "Walk-In"lerle ilgili kitap değil mi o? (J) Ben de tam walk-in'leri soracaktım. (SV) Hayır, o farklı. (T) Hayır, walk-in'ler hakkında değil. (SV) Aramızda yaşayan dünyadışı varlıklar hakkında... Bir kasap olabilir, kasiyer olabilir... Çok uzun zaman önce okumuştum. (T) O yazarın dizi olarak beş-altı kitabı var.
C: Kitapları karıştırdınız.

S: (L) Bu hangisi?
C: "Strangers Among Us", Ruth Montgomery tarafından "walk-in" olarak tanımlanan fenomeni anlatıyor.

S: (L) Ama önceki celselerde bunun nadiren olduğunu söylemiştiniz.
C: "Nadir" göreceli.

S: (SV) Ruth Montgomery bazen walk-in'lerin kim veya ne olduklarının farkında olmadıklarını söylüyordu.
C: Nadir aynı zamanda geçici nitelikte de olabilir.

S: (J) Yani bedene girip kısa bir süre sonra çıkmak gibi mi?
C: Hayır. Frekans, sizin zaman ölçünüzle zamana göre statik olmak zorunda değil.

S: (T) Walk-in'ler hakkında pek araştırma yapmadım. Walk-in'in tanımı nedir?
C: Ruth Montgomery tarafından tanımlandığı şekliyle bir walk-in, bir ruhun, bir farkındalık seviyesinde çeşitli nedenlerle terk etmeyi seçtiği bedeni devralmayı seçen başka bir ruhtur. Bu şekilde, daha üst seviyeden gelen bir varlık, başka bir seviyede daha önce başka bir varlığın kullandığı bedene girebilir.

S: (T) Yani dördüncü seviye bir ruh, üçüncü seviyedeki bir bedene girebilir mi?
C: Hatırlayın, daha önce de tanımladığımız gibi, birinciden dördüncüye kadarki yoğunluklar, kısa dalga döngüsü, veya sizin deyişinizle reenkarnasyon içerir. Bu yoğunluk seviyelerinin her birinde ruh-beden evliliği vardır. Bu yoğunluk seviyelerinin her birinde, yaşam deneyimlerinin incelenmesi ve değerlendirilmesi için, döngü sürecinde beşinci yoğunluğa geçişler vardır. 6'ncı yoğunluk, kısa dalga döngüsünün gerekli olmadığı ilk yoğunluktur çünkü artık fiziksel eğilim yoktur. Bu nedenle, birden dörde kadarki tüm seviyelerde, fiziksel durumdayken, fiziksel bedenin bir ruh yansıması vardır. Bu nedenle kısa dalga döngüsünün çeşitli noktalarında, çeşitli türlerde bedenlenmeler mümkün ve hatta oldukça muhtemeldir. Anlıyor musunuz?

S: (T) Sayılır. Üzerinde epey düşünmek gerek. (J) Yani birinci yoğunluktan dördüncü yoğunluğa kadarki kısa dalga döngüsünde fiziksellik var. (L) Yani bir dördüncü yoğunluk varlığı, döngü sürecindeki beşinci yoğunluk aralarından birinin dönüşünde, bir üçüncü yoğunluk bedenine girmeye de karar verebilir, öyle mi?
C: Kullanılabilecek yöntemlerden biri budur, evet.

S: (L) Başka bir seçenek olarak, dördüncü yoğunluktan doğrudan bir üçüncü yoğunluk bedenine de gelebilirler mi?
C: Evet.

S: (T) Walk-in olarak. (L) Her iki tür de walk-in olarak düşünülebilir mi?
C: Doğru.

S: (T) Konuştuğumuz şeyi tam kavrayamadım. Walk-in'in devraldığı bedeni terk eden ruha ne oluyor? Nereye gidiyor?
C: Büyük olasılıkla, değerlendirme ve döngü için beşinci seviyeye.

S: (T) Sonra geri mi dönüyor?
C: Evet.

S: (L) Yani bu kitabı alıp tekrar okumak, bu konuda bir ipucu elde etmemizi sağlayacak. Bunu tavsiye ediyor musunuz?
C: Bu elbette size kalmış birşey.

S: (L) Onu çok fazla transta tutamayız...
C: Bu yöntem transtaki kişide epeyce fiziksel stres meydana getiriyor.

S: (T) Bir araç olarak kullanabilmeniz için herhangi birimiz de transa sokulabilir mi?
C: Bu elbette mümkün ama kullanılan bireye dayalı olarak farklı zorluk dereceleri vardır.

S: (T) Ben iyi bir araç olur muyum?
C: Yine, subjektif sorulardan sakınmanızı istiyoruz çünkü bu tür sorulara yeterli bir yanıt vermek bizim için neredeyse imkansız.

S: (T) Tamam, sanırım bu deneyerek bulmamız gereken birşey. (J) Evet. (L) Pekala, bu kitabı alıp neler bulabileceğimize bakacağız. ... Başka bir konuya geçmeden önce Victor'la ilgili bir soru sormak istiyorum. Zamanda herhangi bir noktada, F___ ve ben bir tehlike altında kaldık mı?
C: Lütfen daha spesifik ol.

S: (L) Zamanda herhangi bir noktada F___ veya ben, Victor'a ilişen veya saldıran bir varlık tarafından saldırı veya tacize uğradık mı?
C: Bu muhtemelen normal koşullardaki bir tehlike, fakat bizimle olan temas ve iletişimlerinden ve kendi çabalarından edindiğin bilgiler, diğer pek kişiyle karşılaştırıldığında bunun tehlikesini senin için düşürüyor. Pek arzu edilmeyen sonuçları olan bir etkileşimin meydana geldiği doğru.

S: (L) Victor'da o yapıda veya seviyede başka bir yapışık ruh var mı?
C: Bu kesinlikle bir olasılık.

S: (L) Onunla başka bir celse daha yaparsam, benim sahip olduğum bilgilere sahip olmayan gözlemcilerin orada bulunması güvenli olur mu?
C: Soruları, senin kaçamak manevralar olarak düşünebileceğin şekilde yanıtlamak zorunda kalmaktan hiç hoşlanmıyoruz, ama bu tür konuları tartışırken netlik olması çok önemli, ve bu nedenle soru sorarken mümkün olduğu kadar spesifik olmaya çalışmanızı istiyoruz. Örneğin "Gözlemcilerin olması emniyetli mi" diye sorduğunda, eğer emniyet yoksa bundan bir felaket doğabileceği iması ortaya çıkıyor ve o zaman da ne tür bir felaketin kabul edilebilir olduğu veya olmadığının sorulması gerekiyor. Spesifik olmanı istememizin nedeni bu. Ve seni kızdırmaya çalışmıyoruz, sadece yardım etmeye çalışıyoruz.

S: (L) Pekala, spesifik olarak: Victor M___'nin geçen gece uğraştığımız türde başka zorlu bir yapışık ruhu var mı?
C: Victor M___ olarak tanımladığın kişinin etrafında yapışık ruh olarak tanımlanabilecek şeyler olması kesinlikle mümkün.

S: (L) Ve eğer bunu temizlemeye çalışırsam... (T) Durumun kontrol dışına çıkması ihtimaline karşı orada başka birini bulundurması akıllıca olur mu? (J) Eğer bunun gerekli olduğunu hissediyorsan birini bulundur...
C: Bu durumda olduğu gibi komplikasyon olasılıkları mevcut olduğunda, bu konularda şimdiye kadarkinden daha dikkatli olunmasının akıllıca olduğunu söyleyebiliriz ancak. Gelişim ve deneyimi engellemek veya gelişim için gerekli olduğunda deneyimi yanlış bir şekilde yönlendirmek istemediğimiz için, muhtemelen bu soruya verebileceğimiz en iyi yanıt bu. Daha dikkatli olmanız muhtemelen faydalı olur.

S: (T) Göz önünde bulundurulması gereken birşey: artık neler olabileceğinin farkındasın... (J) Evet... (T) Bu ruh çıkarma celselerinde giderek daha şiddetli şeyler meydana gelebiliyor. O yüzden orada bilinçli birinin seninle birlikte olması faydalı olur. Bunu artık tek başına yapmamalısın... (J) Evet, kesinlikle. (T) Ve yanındaki kişiyi olan biten konusunda bilgilendirmen gerekir... (L) İşte işin zor tarafı da bu, çünkü neler olduğunu bilen çok az kişi var... (T) Bilgi korur... (L) Bu bölgede bu konuda ipucuna sahip kişiler, bu odadakiler... (T) Olayların gidişatından böyle birşeyin olacağını biliyordun ve gerçekten oldu. ... Odada yanında başka birini daha bulundurman gerekiyor. (L) Peki bu...
C: Burada sizi durduralım. Tartışmanın ve bizim tanımladığımız şekliyle grup çalışmasının ne kadar değerli bir araç olduğunu görmüyor musunuz?

S: (L) Şu anda bana öyle geliyor ki, hayatım boyunca kendi güdüm olmaksızın, satrançtaki bir taş gibi hareket ettirildim ve çeşitli aralıklarda ruhsal varlıklarla etkileştim. Her bir etkileşim bir öncekinden daha karmaşıktı. Bu tür pek çok etkileşim beni yapışık ruh çıkarma çalışmalarına yöneltti. O son ruh çıkarma celsesinde, bunun aslında hoş olmayan bir iş olduğunu düşünmeye başladım ve aynı zamanda bunu çok fazla insanın yapamayacağını anladım. Beni korkutuyor. Bu işe devam mı etmelyim, yoksa bıraksam olur mu merak ediyorum!? (T) Sana bağlı... (J) Sana bağlı Laura... (T) Burada yaptığımız iş, her ne kadar çeşitli yerlerde önemli etkiler yapmakta olduğu belirtilse de, uzun yıllar devam etmeyecek. Ama öğrenme sürecinin bir yerlerde başlaması gerekiyordu. Bu öğrenme süreci, yaklaşan zamanlar için çok önemli olabilir... (L) Ruh çıkarma çalışması mı? (J) Evet... (T) Yalnızca ruh çıkarma değil, kanallama da... Gerçekten neler olduğunu anlamak birkaç yıl alacak ve o zaman her birimiz ortaya çıkabilecek durumlarla baş edebilecek duruma geleceğiz...
C: Şu anda yapabileceğimiz en önemli yorum, tartışmanın daha serbest bir şekilde ilerliyor olduğunu ve fikirlerin, kavramların, hislerin etkileşimi ve paylaşımı yoluyla ne kadar büyük bir öğrenmenin meydana geldiğini görmekten mutlu olduğumuzdur. Bu gerçekten gelişkin ve daha uyumlanmış bir öğrenişe yönlendiriyor. Bir kanalın veya yolun, arzulanan bir amaca daha saf bir şekilde ilerlemesi ile ilgili olarak "uyumlanma"dan daha önce de bahsetmiştik. Bu ilerlemenin gerçekleşmekte olduğunu görmekten memnunuz ve kendi katılımımızın, bu sürecin gerçekleşmesine yardımcı olduğunu umuyoruz.

S: (J) Hepimiz öğreniyoruz. (T) Sizin katılımınız bu öğrenmeyi mümkün kılan şey. (J) Sizin sayenizde oluyor. (SV) Laura, geçen geceki ruh çıkarmayla ilgili olarak korkudan bahsemişti. Victor'u saldırıya açık hale getiren şey korkuydu. Eğer Laura korku deneyimlerse, bu onu da aynı tür saldırıya açık hale getirir mi?
C: Bu belirsiz bir fikirler kompleksi...

S: (J) Korkusu yanında farkındalığı da var. Victor'un farkındalığı yoktu ve bence aradaki fark da bu. (L) Öyle umuyorum. (T) Mesele şu ki, sen artık bunu tek başına yapmaya devam edemeyeceğini bildiğin bir noktaya ulaştın. (L) Hayır. (T) Şiddet seviyesi, fiziksel olarak tehlikeli bir hale geliyor. İhtiyaç duyduğun son şey, polislerin kapıyı çalıp veya kapıyı tekmeleyip içeri girerek etrafta yatan bedenler bulması olur! Yaptığın iş önemli; insanlara faydası oluyor ama kişi ne olduğunun farkında olmayacak. (L) Yardıma ihtiyaçları var... (T) Ama bundan sonra ilgileneceğin kişilerin, neyin içine girdiklerinin farkında olmaları gerekiyor. Neler olduğunun ve ortaya çıkan tehlikenin şiddet seviyesini bilmeleri gerekiyor. (J) Evet, ve bu odadakilerden başka kaç kişi bunu biliyor? (T) İnsanların bilinçaltını açıp ortaya dökmek... Oradan neler çıkacağını asla bilemezsin. (J) Evet... Her seferinde Pandora'nın kutusunu açmak gibi! (T) Bunu bir sonraki yapışında o kişi, henüz ne olduğunu bilmeyen bir KH walk-in çıkarsa ne olur? (L) Ou! (T) O zaman ne yaparsın? Öyle bir durumda yalnız olmak istemezsin. Ve F___ trans halinde kendini fiziksel olarak savunacak bir durumda değilken öyle birşeyle karşılaşabilirsin. (L) Haklısın. Bir daha o şekilde yapmamalıyım. ... Sanırım F___'yi artık transtan çıkarmamız gerekiyor. Eğer söyleyecek başka birşeyiniz yoksa bu gece bizimle birlikte olduğunuz için size teşekkür etmek istiyoruz.
C: Başka bir sorunuz yoksa.

S: (L) Bir sürü sorumuz var ama F___ uzun süredir o halde duruyor ve artık onu kaldırmanın vakti geldi. Onun rahatlığı için belki tavsiye anlamında söyleyecek birşeyleriniz vardır.
C: Subje kanal olduğu için her zamanki gibi birbirimizle sürekli temasımız var. Bunu daha önce de söylemiştik. O nedenle bu subjenin kaderinin gidişiyle ilgili endişelenmemeniz gerekiyor. Anlıyor musunuz?

S: (L) Anlıyorum, ama onun işkenceler yaşayışını izleyen kişi benim ve onun mümkün olduğu kadar rahatladığını görmek istiyorum.
C: İlgi ve alakanı anlıyoruz, fakat bu işkenceler, başka türlü meydana gelmeyecek patlayıcı gelişmelerin bir öncüsü de olabilir.

S: (T) Yardımınız için size teşekkür etmek istiyoruz.
C: Biz de sizlere teşekkür ediyoruz.

S: (L) O halde celseyi kapatıyoruz. İyi geceler.

____________________________________
 

17 Haziran 1995 Hipnotik transa sokulan Frank aracılığıyla doğrudan medyumik kanallama, Laura, SV, TR ve JR

S: (L) İletişim sağlandığında lütfen "Hazırım" diyerek belirtin. [Bekleyiş] Hazır mısınız?
C: Evet.

 

S: (L) Pekala, SV'nin bu hafta daha önce tartıştığımız bir konuyla ilgili bir sorusu vardı; dünyadışı varlıklara ait araçlardan yayılan ışık neden aniden çok güçlü bir şekilde yanıp sönmeye başlıyor? Yaydıkları farklı ışık biçimleri neyi gösteriyor?
C: Çok sayıda soru sorduğunda tuhaf oluyor. Lütfen sorulardan birini seç.

S: (L) Bir UFO'nun yaydığı ışıkta değişimler olması, onun koşullarında, durumunda veya faaliyetindeki bir değişikliği mi gösteriyor?
C: Bu karmaşık bir düşünce kalıbı.

S: (L) Tamam, diyelim ki bir UFO görülüyor. İlk göründüğünde metalik bir görünüşü var. Çok kısa bir süre içinde renkli ışıklar yaymaya başlıyor. Birkaç dakika böyle parladıktan sonra elektronik flaş gibi çok hızlı yanıp sönen çok parlak bir ışık yayıyor. Bu neyi gösteriyor olabilir?
C: Zorluk yaratmak istemiyoruz ama elektronik flaş terimini tam olarak anlayamadık. Sizin düzleminizdeki fazla aşina olmadığımız yapay bir mekanizma olmalı.

S: (L) UFO'dan yayılan ışığın kör edici biçimde yanıp sönmeye başlaması.
C: Öncelikle, daha önce söylediğimiz gibi, ve hatta bizimle olan iletişimlerinizden önce başka kaynaklardan edindiğiniz bilgilerde gördüğünüz gibi, "UFO'lar" konusu nitelik olarak son derece çeşitli ve çok yönlüdür ve tek bir koşulu, tek bir varlığı, tek bir varlık kaynağını, tek bir taşıma şeklini, tek bir yoğunluk seviyesini vs temsil etmez.

S: (L) Yani bu tür belirli bir soruya yanıt almak için belirli bir olayı ve durumu belirtmemiz gerekiyor, öyle mi?
C: Biz size soralım, en akıllıca hareket şekli bu olmaz mıydı?

S: (J) Sanırım sorumuzu daha net hale getirebilirim. Muhtemelen Gulf Breeze bölgesindeki UFO olayları türündekilerden bahsediyoruz ve..
C: Tüm Gulf Breeze olayının pek çok bakımdan oldukça ilginç bir durum ortaya koyduğu gerçeğinin farkında olun lütfen. Ve "oldukça ilginç" derken, sizin bakış açınızla ifade edilecek olursa subjektifleşiyoruz. Yine sizin bakış açınızla belirtilecek olursa, orada göze görünenden fazlası oluyor. Sizin bakış açınızla dedik, çünkü bu bizim bakış açımız değil, çünkü biz orada ne olduğunu biliyoruz. Ve bu bizi dikkat edilmesi gereken başka bir noktaya getiriyor; bu celsedeki sorularınız belirli bir kalıp şeklinde gelişiyor gibi görünüyor; eğer yanıtı bulunursa, sizin için zorluklar yaratacak gizemlerle ilgili sorular gibi. İlk örnek sizin deyişinizle Papa John Paul'ün ölümü, ve diğer örnek de Gulf Breeze. Bu soruların yanıtlarını bilseydiniz, emin olun sizin zaman ölçümünüzle çok kısa bir süre sonra sizin için hoş olmayan sonuçlar meydana gelirdi. Bunun nedeni, bu tür çeşitli konularla ilişkili olan varlıkların hepsinin kesin olarak KH oluşu, ve eğer tümüyle ifşa edilirse, kendine hizmet yöntemleriyle kendine hizmet etmeye çalışan varlıkların çabalarına zarar verecek nitelikte oluşudur. Gulf Breeze'de görülen ışıklar hakkında herhangi önemli bir ayrıntıya girmek istemiyoruz çünkü vereceğimiz çeşitli bilgi parçacıkları, sizi şu anda sahip olmamanızın daha faydalı olduğu bilgilere yönlendirebilir. Anlıyor musunuz?

S: (T) Yani gelecekte bir zamanda bu şeyleri bilmemizin mümkün ve faydalı olabileceğini mi ima ediyorsunuz?
C: İma etmeye çalışmıyoruz, söylüyoruz, ve bu bilginin amacı, belki de bu konular hakkındaki ayrıntılı bir farkındalığı, geleceğiniz olarak tanımladığınız süreçte edinmenizin, şimdiniz olarak tanımladığınız süreçte edinmenizden daha faydalı olacağını belirtmektir.

S: (J) Yani bazen bilgi... [TR araya giriyor ve her iki yorum kaybediliyor] (T) Anlamadığımız bilgi...
C: Yanlış. Bilgi korur, fakat sizin üçüncü yoğunluk dünyanızda eski bir deyiş vardır; "bir konuda az bilgi zararlıdır." Ve biz de buna "bir konuda az bilgi bilgi değildir." ifadesini ekliyoruz. Anladınız mı?

S: (L) Evet... (J) Bilgi, bağlamı dışında ele alındığında tehlikelidir de denebilir mi?
C: Evet, bu da doğru bir ifade olurdu.

S: (L) Madem o soru bizi bir yere götürmeyecek, o halde başka bir sorum var. Birkaç gece önce, 16 Ağustos 1993'te havuzumda meydana gelen olayları incelemek için oğlumla bir hipnoz celsesi yaptım. O olaylar sırasında hepimiz tesadüfen gökte çeşitli cisimler görmüştük; rastgele geçiyor gibiydiler. Bu hipnoz celsesinde olayı birkaç kez baştan sona inceledikten sonra oğlum, olayın sadece üzerimizden geçen birşey görmeyle sınırlı olmadığını, bunun bir kaçırılma durumu olduğunu söyledi. Bu doğru muydu?
C: Sen ne düşünüyorsun?

S: (L) Şimdiye kadar edindiğim bilgilere göre, sanırım öyle.
C: Bunu sormamızın nedeni, tekrarlamamız gerekiyor, öğrenmenizin en etkili yolunun, kendi içinizde sahip olduğunuz araçları kullanmak olduğudur, ve bunu yaptığınızı görmekten mutluyuz. Fakat, ihtiyaç duyduğunuz bilgiye kendi çabalarınızla erişme yeteneğinize güvenmeniz gerekiyor.

S: (L) O celsede oğlumun söylediği birşey beni biraz korkuttu ve bu konu üzerinde biraz durmak istiyorum. Celsenin sonlarına doğru ne olduğunu sordum ve o da "ağrı giderici bir mekanizma kullanılmaksızın parçalara ayrılıp geri ışınlandım." dedi. Bu onun demolekülerize edilirken acı giderici bir cihaz kullanılmadığını ve atomik demolekülerizasyon veya remolekülerizasyonun gerçekten can yakıcı olabileceğini ve sıkıntıya neden olabileceğini düşündürüyor. Bu doğru mu?
C: Olabilir. Tüm kaçırılma süreci stresli olabilir fakat elbette değişken derecelerde, ve hatırlatmamız gerekiyor ki, herşeyde olduğu gibi, en önemli faktör kendi gerçeklik algınızdır, kendi gerçeklik algınız hakkındaki bir fikir değil.

S: (L) Ne kastettiğinizi anlamadım. Bir çeşit cihaz mı var... Moleküler olarak parçalara ayrılıp gemiye ışınlanmak ve sonra da geri ışınlanmak can yakıcı birşey mi? (J) Bu, beden için acılı birşey mi?
C: Öncelikle, çok acele sonuç çıkarıyorsun. Gerçekten bir ışık sütununun gelip "seni parçalara ayırdığını", bedenini fiziksel olarak bir uzay aracına taşıdığını, bir çeşit muayene veya buna benzer birşey yaptığını ve sonra da bir acı giderici olmadan bedenini tekrar bir araya getirdiğini mi düşünüyorsun?

S: (L) Bunun bana olduğunu söylemedi, kendisine olduğuna söyledi. ... Böyle birşeyin mümkün olup olmadığıyla ilgili ne düşündüğüme gelince, şimdiye kadar yaptığım araştırmalardan öğrendiklerime göre sanırım bu mümkün. Söylenen varlıkların zamanı manipüle etme yeteneklerini göz önünde bulunduracak olursak, böyle birşeyin hiç zaman kaybı farkındalığı olmadan gerçekleşmesi tamamen mümkün.
C: Evet, bu doğru, fakat, önceki celselerde "kaçırılma" olarak ifade ettiğiniz şey için kullanılan metodolojiyi ayrıntılı olarak anlattık. Eğer şimdiye kadar elde ettiğiniz transkriptlerin içeriğini kavradıysan, bunun nasıl yapıldığını gayet iyi biliyor olman gerekir. Belirttiğin hipnoz celsesinde söylenenle ilgili yaptığın tanımlama tam olarak doğru değil, ya da en azından, hipnoz celsesi sırasında verilen bilgileri yorumlayış şeklin yanlış. Burada şu da belirtilmeli ki, "bu doğru değil," veya "o doğru değil" gibi tanımlar kullanmak çok yaptığımız birşey değildir çünkü sizin ve diğerlerinin varlık durumunuzun niteliği, çeşitli derecelerde bağlı ilüzyon içeren türdendir. Bu nedenle çoğu durumda herhangi ve tüm olasılıklar mevcuttur. Fakat, bu bağlı ilüzyonlardan iki veya daha fazlası yanlış hizalandığında, mutlak doğruluk veya mutlak yanlışlık mümkündür. Bu olayda, bağlayışta bir yanlış hizalama var ve gerçekten tam bir yanlışlık var. Ayrıca, kendiniz öğrenmenizi çok istememize rağmen süreci tekrar açıklayacağız çünkü öğrenme eğrisinde fazla erken bir şekilde sonuca atlıyor olabilirsin, ki bu sıkıntı yaratan birşey ama bununla sonra ilgileneceğiz. Lütfen bu bilgiyi unutmamaya çalışın çünkü geçmişiniz olarak tanımladığınız gerçekliğinizde meydana gelmiş olabilecekler yanında, şimdinizin çeşitli olası varyasyonlarında olanlar ve geleceğiniz olarak tanımladığınız gerçekliğinizdeki olaylar için de bu çok önemli. Bu deneyimlerin niteliği bir bütün olarak bilinmelidir. Normal olarak, fiziksel bir üçüncü yoğunluk varlığı olarak bir yerden diğerine taşınmazsınız. Olan şey çok basittir. Normal olarak zaman çerçevesi dondurulur ve "donma" terimini, daha iyi bir terim olmadığı için kullanıyoruz. Bunun anlamı, üçüncü yoğunlukta fiziksel bedeninizde bu süreçte zaman algısı durur ve bu, insan ırkınızın çeşitli üyeleri tarafından "sıfır zaman" olarak tanımlanmaktadır. Fiziksel bedeni kullanan ruh uzantısı bedenden zorla çıkarılır, başka bir yere taşınır ve inceleme, implantasyon ve diğer amaçlarla ayrı bir fiziksel beden olarak remolekülerize edilir. Sonra da demolekülerize edilir. Ruh uzantısıyla beden kopyalama yapılır. Sonra klonlanan beden demolekülerize edilir ve ruh uzantısı asıl bedene tekrar yerleştirilir. Süreç bu şekilde gerçekleşir. Bazen, kaçırmayı gerçekleştiren dördüncü yoğunluk varlıkları üçüncü yoğunluk ilüzyonunun zaman referansı noktalarını belirlemede hata yapabilirler. Bu durum, kaçırılma sonrasında, kaçırılma öncesindekinden farklı bir deneyime girme veya aynı deneyimin tekrarlanması gibi bir etki yaratabilir, aslında tek bir deneyim yaşanıyor olmasına rağmen. Sizin durumunuzda da bu gerçekleşti. Sen iki "geminin" geçtiğini algıladığın sırada aslında tek bir gemi vardı ve burada gemi sözcüğünü, daha açıklayıcı bir terimin olmaması nedeniyle kullanıyoruz. Bunun nedeni, sıfır zamanda olayın başlangıcındaki ve sonundaki zaman çerçevesi referansı ilüzyonu arasındaki farklılıktı. Bu olayda fazla sorun yaratmaz. Nadir de olsa bazı durumlarda, kaçırılma deneyimini yaşayan kişi, kaçırılma sonrası kendini olayın başladığı noktadan birkaç saat, birkaç gün, birkaç hafta, veya hatta ne yazık ki birkaç yıl öncesinde bulabilir, ve tabii bu da akıl sağlığını yitirme veya benzer sonuçlar doğurabilir. Neyse ki sizin durumunuzda bu olmadı, fakat yine de zaman çerçevesi referansı ilüzyonunda hafif bir kırılma vardı. Aslında tek bir gemi görmüş olmana rağmen iki gemi gördüğünü düşünmenin nedeni buydu. Bu deneyimin tam olarak fiziksel bir üçüncü yoğunluk olayı olmadığını anlamanız çok önemli. Tüm birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü yoğunluk varlıklarının sahip olduğu ruh uzantısı vardır ve kaçırılma sırasında bu uzantı bedenden çıkarılır. Ruh uzantısı aracılığı ile dördüncü yoğunlukta görünen bir kopya veya klon beden yapılır ve beden incelenir ve sonra ruh uzantısı alındığı yoğunluktaki asıl bedene geri konur. Normal olarak süreç bu şekilde gerçekleşir. Çoğu durumda, eğer üçüncü yoğunluk varlığı fiziksel bedeni ile birlikte bütün olarak alınırsa, üçüncü yoğunluğa geri bırakılmaz. Sürekli olarak dördüncü yoğunlukta kalır. Nadir durumlarda geri bırakılma olsa da, bu istisnaidir. Tüm inceleme, algı değiştirme ve implant yerleştirme işlemleri dördüncü yoğunlukta kopya beden üzerinde gerçekleştirilebildiği için, bunların üçüncü yoğunlukta gerçekleştirilmesine ihtiyaç yoktur. Anlıyor musunuz?

S: (T) Yerleştirilen bir implant, üçüncü yoğunlukta aynı yerde durmakta olan asıl bedene nasıl girer?
C: Remolekülerizasyon içeren süreçle. Dördüncü yoğunluğun üçüncü yoğunluğa çevrilişini size tanımlamak çok karmaşık olur, fakat şöyle söyleyebiliriz ki, istendiği durumda, dördüncü yoğunluktaki klon bedende gerçekleştirilen herşey üçüncü yoğunluktaki bedende aynen gerçekleşir. Yalnızca bedenin içindeki bir nesne değil, üçüncü yoğunluğa ait olan bedenin tamamı üzerinde etki edilmektedir.

S: (L) Yani diğer bir deyişle ruh uzantısı dördüncü yoğunluğa gittiğinde fiziksel bedenin bir kopyası üretiliyor ve kopya üzerinde yapılan herşey, ruh uzantısı asıl bedene geri gönderildiğinde o bedende de meydana geliyor.
C: Aynen öyle. Ekleyebileceğimiz tek şey, dördüncü yoğunluktan gelen implantların veya eklenen maddelerin, remolekülerizasyon yoluyla üçüncü yoğunluğa aynı şekilde çevrilmesini sağlayan bir teknolojinin kullanıldığıdır.

S: (L) İmplantları çıkarmak veya pasifize etmek için öğrenebileceğimiz veya öğrenmemizi önerdiğiniz herhangi bir yöntem var mı?
C: Hayır, bedenin ölümüne neden olmadan bunu yapabilecek kapasitede değilsiniz. Ve, bu arada, bunu yapabildiğini iddia edenlere inanmayın, çünkü yapamıyorlar.

S: (L) Benim yaşadığım olayda birşey yapıldı, burada birşey oldu ve bu beni etkiledi. Bu olaydan sonraki fiziksel durumum, yani son altı veya dokuz aydır yaşadığım ve ara sıra hala yaşamakta olduğum fiziksel reaksiyonların, sizin zaman kırılması dediğiniz şeyden kaynaklanıp kaynaklanmadığını merak ediyorum.
C: Ah ah ah. Ah ah ah. Bir konuyu alıp diğerine yerleştiriyorsun. Kendi gerçekliğini yaratıyorsun Laura. Çok etkileyici! Ama elbette yanlış, ne yazık ki! Bahsettiğin şey zaman çerçevesi referansı ilüzyonunun "kırılmasından" kaynaklanmaz. Bu yalnızca, yaşadığın deneyim hakkındaki psişik izlenimin kendini üçüncü yoğunluk fiziksel gerçekliğine yansıtmasından kaynaklanır. Elbette daha önce de söylediğimiz gibi, ve bunu küçümseyici anlamda söylemiyoruz ama, kendi transkriptleriniz üzerinde yeterince çalışma yapmıyor görünmenizden dolayı biraz endişeliyiz.

S: (L) Bu soru daha önce yanıtlanmadığı için sordum...
C: Bu soru daha önce bu şekilde yanlış yanıtlanmamıştı. Eğer transkriptleri çalışmış olsaydın, bunun yanıtlandığını anlardın.

S: (L) Sadece "zaman kırılması" üzerinde biraz durmamızın faydalı olacağını düşünmüştüm. (T) Laura'nın oğlunun tanımladığı acı, söylediği şekilde bir acı değil de, dördüncü yoğunluk varlıklarının onun yaşam gücünü almalarıyla ilgili bir acı mı?
C: Yaşam gücü asla alınmaz. Ruh bedenden çıkarılır. Soruna yanıt olarak: Laura'nın oğlu, çoğu ikinci ve üçüncü yoğunluk varlıklarının dördüncü yoğunluk kendine hizmet varlıkları tarafından kaçırıldığı zaman deneyimledikleri rahatsızlığı ifade ediyordu yalnızca.

S: (L) Neden kızları da değil de, yalnızca J___'yi ve beni kaçırdılar?
C: Öyle mi oldu?

S: (L) J___'nin hipnozda söylediği buydu. Ve siz de kızların kaçırılmadığını söylediniz.
C: O halde soru da yanıtlanmış oluyor sanırım.

S: (L) Ama neden? Neden yalnızca J___ ve ben?
C: Neden olmasın?

S: (J) Bu rastgele birşey mi? (L) Rastgele bir kaçırma mıydı?
C: Daha önce de söylediğimiz gibi, kendi potansiyelinizi kullanarak öğrenmede ilerleme kaydediyorsunuz. Ama üzülerek geri adım attığınızı görüyoruz.

S: (L) Geri adım atmıyorum ve bu konuyu kendi potansiyelimi kullanarak öğrenme niyetimi de bırakmış değilim. Ama kendi kaçırılma deneyimimi örnek bir olay olarak kullanarak kaçırılma sürecinin yapısı hakkında genel olarak birşeyler öğrenmeye çalışıyorum. Öğrenmeye çalıştığım şey, bunun rastgele birşey mi, yoksa spesifik amaçlarla spesifik insanlar üzerinde yapılan birşey mi olduğu. Görevlerini yapamamaları için belirli insanların hedef alındığını düşünüyorum. Ama sonra bu biraz egoistçe görünüyor ve egoya takılmak istemiyorum. Buna göre benim görevimi yapamamam için kaçırıldığımı ama rastgele kaçırılmaların da olduğunu söylüyorum.
C: Umarım şimdiki cümle sizi rahatsız etmez. Sizden daha fazla güce sahip herhangi bir KH varlığı, eğer isterse, herhangi büyük bir sıkıntı çekmeksizin sizi "görev yapamaz" hale getirebilir. Ve bu oldu da.

S: (L) Eşzamanlılık hakkında birkaç şey sormak istiyorum. Eşzamanlı olayların kaynağının ne olduğunu öğrenmek istiyorum. Birden fazla kaynak mı, yoksa deneyimi yaşayan kişinin kendi zihninden gelen birşey mi, yoksa... (J) Rastgele mi?
C: Sokakta yürüyen küçük bir öğrenci çocuk düşünün, bir gül çalısı yanında duruyor, çiçeklerden birini alıyor ve çiçeğe şunu soruyor: "Bana bugün Einstein'ın görecelilik teorisini anlatabilir misin lütfen?" Bu mizahi benzetmenin amacı belki de, böyle karmaşık soruları böylesine basit bir biçimde yanıtlamamızı isteyerek bize dayattığınız zorluğa hayranlık ve takdir duyduğumuzu bildirmektir. Ama böyle karmaşık sorular sorduğunuzda, bu soruları doğru ve yeterli bir şekilde yanıtlamamız gerekmesi durumunda, bu, bir celsenin ara vermeden yaklaşık yirmi dört saat sürmesini gerektirirdi. Elbette öyle bir durumda hem kanal olarak kullanılan kişi, hem de siz çok sıkıntı çekerdiniz. Yani buradaki mesele, "eşzamanlılık nedir" gibi inanamayacağınız kadar karmaşık bir soruyu yanıtlayamayacak olmamız değildir. Gerçekliğin hayal edilebilir her halindeki unsurların, görsel olarak ifade edilecek olursa mükemmel dengedeki devasa bir mozaikte birleşmesi olarak tanımlanabilir. Elbette bu, sorunuzun yeterli bir yanıtı değildir, fakat, sunulan görsel imaj üzerinde düşünerek, daha tam bir yanıtı öğrenmede kendi kendinize yardımcı olabileceğinizi umuyoruz.

S: (T) Birkaç celse önce "Dikey Gerçeklikler"i tartışırken, yaşadığım birşeyden bahsettiniz ve dönüp hayatıma bakmam ve diğer insanlarla olan ilişkilerimi belirli bir perspektiften incelemem gerektiğini söylediniz ve bunun bir dikey gerçeklik olduğunu söylediniz. Dikey gerçeklik nedir?
C: Dikey gerçeklik tamamen değil ama temel olarak, bir kişinin hayat rotasını, ve bu hayat rotasının benzer bir hayat rotasına sahip kişilerinkiyle bir çember veya daire etrafında birleşmesini ifade eder. Ve ne kadar ilginç ki, eşzamanlılıkla ilgili bir önceki soruyla da çok yakından ilişkilidir. Daire içinde bir daire düşünün ve her bir kişi tarafından temsil edilen çizgilerin mükemmel bir dengede olduğunu düşünün. İşte dikey gerçekliğin en iyi temsili bu olurdu. Çünkü tam olarak tek bir kişinin deneyimiyle değil, bir grup bireyin daha büyük bir amaç doğrultusundaki deneyimiyle ilgilidir, eğer kastettiğimizi anladıysanız. Dikey gerçeklik derken kastettiğimiz şey bu. Gözünüzde tekrar iç içe olan ve eşit ölçüde dizilmiş boşluklara sahip bir daire içinde daireyi canlandırın. İşte dikey gerçeklik budur.

S: (T) Bize bu sembolü çizdirmiştiniz ve iki daire arasına yedi çizgi veya bölüm çizdirmiştiniz.
C: Doğru.

S: (T) Yedi optimal sayı mı?
C: Yedi her zaman optimal sayıdır. Yedi yoğunluk seviyesi vardır. Bu, gerçeğin tüm aşamalarına yansır.

S: (T) Bu süreçte etkileşim kurduğum, içinde bulunduğum dikey gerçeklikteki diğer bireyler de, benimle olan etkileşimleri bağlamında yapmaları gereken diğer şeyleri yapıyorlardı, öyle mi?
C: Doğru.

S: (T) Ayrıca, bu gruptaki her bir bireyin farklı bir dikey gerçeklikten geldiğini söylediniz.
C: Doğru.

S: (T) Bu, birbirimizin deneyimlerinden birşeyler öğrenmek amacıyla dikey gerçekliklerimizi birleştirmemiz anlamına mı geliyor?
C: Bu da doğru denebilir.

S: (L) İç dairenin bu gerçeklikle birleşme ve dış dairenin ve bağlantı noktalarının da, dikey gerçekliğin "Dalga"yla birleştiği yer olduğu söylenmişti. O cümlede ima edilen şey, bu kanalın oluşturulmasının, bu dalganın gelmesinde, bu değişimin meydana gelmesinde, bu boyut değişiminin, veya yoğunluk değişiminin gerçekleşmesinde kilit bir rol oynadığı mıydı ve bu, başka yerlerde de yapılan birşey mi?
C: Bir kerede altı soru sorduğunuz için sizi tebrik etmek istiyoruz.

S: (T) Bir soru daha ekleyelim ve tam bir dikey soru olsun!
C: Neşe!


S: (L) Bireysel olarak veya grup olarak Dalga ile bir şekilde bağlantı halinde miyiz?
C: Elbette. Herşey dalgayla bağlantı halindedir.

S: (L) Bu çemberi oluşturarak, bir şekilde dalgayı etkinleştiriyor muyuz?
C: Bu ilginç yorumunu tam olarak kavrayamadık, ama dalgayla etkileşimli bir ilişkiniz olduğu doğru. Daha önce de belirtildiği gibi dalganın, gerçekliğinizin bir parçası olması bakımından dalgayla etkileşimli bir ilişkiniz var, her zaman vardı ve her zaman da olacak. Ve bu elbette, büyük döngüdeki ilerleyişinizle ilgili. Dikey gerçeklik de, çekirdekten dışa bir ilerlemedir ve bu da, tüm gerçekliğin ve var olan herşeyin diğer bir yansımasıdır. Şimdi, daha önce belirtilen görsel temsile dönmek istiyoruz. Fark ettiyseniz, iç daire, yedi çizgi aracılığıyla dış daireyle birleşiyor. Şimdi bu dış daireyi sürekli genişleyen bir daire olarak ve yedi çizgiyi de sürekli uzayan birer çizgi olarak düşünün. Elbette dışa doğru genişleme de dairesel bir şekilde olacaktır. Şimdi lütfen dışa doğru genişleyen bir dış daire ve genişlemeyen bir iç daireyi canlandırın gözünüzde. Bunun üzerinde düşünün ve sonra da bunun neyi temsil ettiğiyle ilgili düşüncelerinizi söyleyin.

S: (L) Bu, bilgimizin ve bilincimizin sürekli olarak genişlemesini mi temsil ediyor?
C: Bu da sürecin bir parçası.

S: (L) Aynı zamanda ne veya kim olduğumuzun çevremiz üzerindeki artan etkisini mi temsil ediyor?
C: Doğru.

S: (L) Ayrıca daha...
C: Uup! Görsel temsilinizde bir kayma algıladık! Sürekli genişleyen dış daireyi ve genişlemeyen iç daireyi ve tabii yine aynı şekilde dışa doğru hareket eden yedi bölümü düşünün. Bu gözünüzde nasıl bir şekil canlandırıyor?

S: (L) Tekerlek mi?
C: Hepsi bu mu?

S: (T) Pasta?
C: Devam edin.

S: (L) Göz.
C: Şimdi onu bir küreye çevirmeye başlıyoruz! Neden küreye dönüşür?

S: (L) Küreye nasıl dönüşebilir?
C: Nasıl dönüşemez!

S: (SV) Basık değil, HER yöne ilerliyor...
C: Düz bir çizgi düz bir çizgi midir, yoksa bir...

S: (L) Yoksa daireden bahsetmiyor musunuz?
C: Daireden bahsediyoruz. Bir daireyi sürekli dışa genişletirseniz ne olur?

S: (J) Kaybolur.
C: Kayıp mı olur? Nasıl kaybolabilir? Nereye kaybolur? Sana soruyoruz JR?

S: (J) Görsel olarak, dış daire genişledikçe iç daire giderek küçülür ve kaybolur. Dış daire büyüdükçe iç daire kaybolur.
C: Ama nereye kaybolur?

S: (J) Karadelik?
C: Karadelik. Bu bir olasılık. Ama küçük daire üzerinde bu kadar yoğunlaşmanızı istememiştik, öyle değil mi? Dış daire.

S: (T) Dış daire giderek daha fazla alan kaplamada kullanılıyor.
C: Peki hangi şekli almaya başlıyor? Dışa doğru genişleyen bu dış daireye bakmanızı istiyorum!

S: (J) Yedi çizginin daireyle aynı uzunlukta olduğunu mu varsaymamız gerekiyor?
C: Bunu kendin yanıtla.

S: (L) Pekala, buna bir düzlem olarak bakıyoruz. Düz bir yüzey.
C: Sürekli dışa doğru genişletirsen düz bir yüzeye ne olur?

S: (L) Bilmiyoruz. Bu... (SV) Sürekli gidiyor.
C: Sürekli gidiyor mu?

S: (L) Evet, daha büyük ve daha düz!
C: Öyle mi? Bir çizgiyi sürekli olarak uzatırsan ne olur?

S: (Laura ve S___) Sürekli uzar.
C: Öyle mi?

S: (L) Hı hı!
C: Nereye uzar?

S: (SV) Sonsuza kadar. (J) Kendine döner. (L) Bilmiyoruz.
C: Ou, biri "Kendine döner." dedi.

S: (J) Kuyruğunu tutan bir yılan gibi.
C: Bunu neden bilmiyoruz?

S: (L) Çünkü bilmiyoruz. Uzayın eğimli olduğu tahmini...
C: "Çünkü bilmiyoruz." Peki neden bilmiyoruz?

S: (L) Çünkü oraya gitmedik.
C: Kolomb keşfi öncesinde İtalya ve İspanya'nın dışına çıkmış mıydı?

S: (L) Tamam, bir çizginin sürekli uzaması durumunda sonunda kendine döneceğini varsayıyoruz...
C: Hayır, hayır, hayır bekle! Bir soru sorduk!

S: (L) Elbette Kolomb'un orada birşey olduğuyla ilgili bir fikri vardı ama oraya henüz gitmemişti, hayır. Ama gitti ve buldu.
C: Sadece bir fikri mi vardı?

S: (L) Evet, bence öyle.
C: Hmmm. Biz öyle hatırlamıyoruz. Bizim hatırladığımız kadarıyla, içgüdüsü ve hayalgücü vardı ve içgüdüsünü hayal gücüyle birleştirdiği zaman gerçeğe dönüştü. Gerçeğe dönüştüğü zaman, fiziksel üçüncü yoğunluk gerçeğinde ortaya çıkacağından tam emin olduğu bir gerçeklik yaratmıştı. Ama önemli olan kendine güveniyor olması değildi. Öyle olduğunu biliyordu. Denkleme şüphe eklemek için kendini durdurmadı. Ama sen "Ne olduğunu bilmiyoruz, çünkü oraya hiç gitmedik!" dediğinde yaptığın şey bu. Mantıklı düşün lütfen. Herşeyin büyük bir döngü olduğunu defalarca söyledik. Daireler içinde dairelerden bahsettik. Döngülerden bahsettik. Kısa dalga döngülerinden ve uzun dalga döngülerinden bahsettik. Şimdi, bizden istediğiniz ve bizim büyük bir mutlulukla verdiğimiz tüm bu bilgilerden sonra, düz bir çizginin sonsuza kadar düz bir çizgi olarak devam etmesini mi beklersin? Bunu nasıl yapabilir? Üçüncü yoğunluk dünyanızda, Doğu'ya veya Batı'ya ya da Kuzey veya Güney'e düz bir çizgi çizerseniz ne olur?..

S: (J) Kendine geri döner.
C: Doğru.

S: (L) Tamam, demek büyük bir kürede yaşıyoruz!
C: Öyle mi?

S: (L) Öyle anlaşılıyor. Yoksa büyük bir daire mi?
C: Ah ah ah. Daha fazla çalışman ve öğrenmek gerekiyor canım. Daha fazla çalışman gerekiyor. Albert Einstein'ın bile ne olduğuyla ilgili bir teorisi vardı.

S: (L) Evet ama sadece bir teori.
C: Ou, o halde teoriyi bırakmak gerekiyor demek. Hiçbir zaman bilmeyeceğiz. Sadece bir teori. Unutalım gitsin.

S: (T) Ben hala daireyi genişletiyorum... (SV) Ben de.
C: Çok iyi, fikir buydu. Gidiyor, gidiyor ve gidiyor.

S: (L) Benimki de gidiyor, ama kendine dönmedi ve hiçbirşeyle karşılaşmadı. Anlatmaya çalıştığınız nokta nedir?
C: Bir nokta mı olması gerekiyor?

S: (L) Elbette!
C: Kim demiş? Öğrenmenize yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bu sürecin ne zaman sona ermesini bekliyorsunuz?

S: (J) Hiçbir zaman. (L) Tanrım, umarım hiçbir zaman.
C: Öyleyse hiçbir zaman bir nokta yok!

S: (J) Anlatmak istediğiniz noktayı anladık! (L) Nokta falan yok. [Gülüşme] Daireyi dışa doğru genişletirsen ve daire tüm yönlere doğru genişlerse, yedi çizgiyi de kendisiyle birlikte çeker ve kapsanan kesitlerdeki alan da sürekli artar ve sonra o daireyi çevirdiğimizde bir küre olur.
C: Aynen öyle. Ama Laura bunun büyük bir kürede yaşıyor olduğumuz anlamına geldiğini söylüyor. Ve belki de öyle.

S: (T) Büyük bir küre olmazdı, yalnızca daire içindeki büyük bir küre olurdu. Eğer daire genişlemeye devam ederse, dışa doğru gitmeye devam ederdi, giderek büyürdü, büyürdü, büyürdü... (L) Beni sinirlendiriyorsun... (T) Ama sonsuza kadar gidiyor... Çünkü dışa doğru gitmede bir son yok.
C: Yok mu?

S: (SV) Yok.
C: O halde belki başlangıç da yoktur.

S: (T) Başlangıç da olmazdı, sadece büyük, açık bir boşluk. Sonsuz bir boşluk...
C: Eğer son yoksa, başlangıç yoksa, ne var?

S: (L) Nokta yok. (J) Burada ve şimdi.
C: Burada ve şimdi, yani aynı zamanda gelecek ve geçmiş. Geçmişteki herşey, şu andaki herşey ve gelecekteki herşey, hepsi birarada. Üçüncü yoğunluktaki insanlarınızın çok azının uzay yolculuğunu anlayabilmelerinin nedeni bu, çünkü üçüncü yoğunluğunuzda uzayda yolculuk yapmak, geceleyin rahat evinizde yatağınızda uzanmak kadar üçüncü yoğunluk bir eylem olsa da, zaman referansı ortadan kalkar. Anneniz gibi kendinize yakın tuttuğunuz birşey. Ve en büyük ilüzyonunuz. Size defalarca zamanın olmadığını söyledik ama elbette beyniniz bu kavramla o kadar yıkandı ki, ne yaparsanız yapın ondan kurtulamıyorsunuz, öyle değil mi? Uzayın derinliklerine gittiğinizi düşünün. Herşeyin tamamen bir olduğu gerçekle karşılaştığınızda kendinizi kaybederdiniz. Değil mi? Kendinizi uzay boşluğunda giderken düşünün!

S: (L) Bunu düşünmek istemiyorum. (J) Uzay da yok! (T) Daire genişlemeye devam ediyor mu? Daire genişlerken onu 180 derece çeviriyorsun ve küre oluyor. Küreyi kendi çevresinde döndürmek için kürenin dış kenarındaki bir noktayı alıyorsun ve bir simit oluyor ve sürekli genişleyen bir iç tüp. (L) Ve ortada bir karadelik! (SV) Neden karadelik olmak zorunda? (J) Spiral. (T) Onu çevirdiğin zaman daha da büyük bir iç tüp oluyor. Genişlemeye devam ediyor ve daha fazla alan kaplıyor...
C: Şimdi, yoğunlukları birleştirdiğiniz zaman, fiziksel gerçeklik ile eterik gerçekliği, veya diğer bir deyişle düşünce formu ile fizikselliği birleştirmiş oluyorsunuz. Bunları mükemmel bir şekilde birleştirebildiğinizde anlarsınız ki, bir başlangıç ve bir son olmamasının nedeni, bir başlangıç veya bir son düşünmeye ihtiyacınız olmamasıdır çünkü gelişiminizi tamamlamışsınızdır. Yedinci yoğunlukta Bir ile birlik olduğunuzda, bunu gerçekleştirmişsiniz demektir ve artık fiziksel ve eterik formlar arasında bir farklılık olması için hiçbir neden yoktur.

S: (L) Geçen gün tartıştığımız zaman konusuyla ilgili olarak: ışık hızında zaman olmadığından, madde olmadığından, çekim olmadığından bahsettik, ama ışık hızının en ufak derece altındaki herhangi bir birimde ise hemen çekim ve madde ortaya çıkıyor. Işık enerjisini katılaştırarak madde haline getiren şeyin ne olduğunu sorduk ve sanırım aldığımız yanıt, bunun 7'inci seviyeden gelen bilinç olduğuydu. Bizim bakış açımızdan, demateryalize olmadan ışık hızının ötesine geçmek veya sabit ışık hızında kalmak mümkün müdür? Işık hızı, zamansızlık ve çekimsizlikle doğrudan bağlantılı mı?
C: Mutlak anlamda değil, üçüncü yoğunluk anlamında öyle.

S: (L) Tamam, örneğin dördüncü yoğunlukta herşey ışık hızında mı hareket ediyor ve zaman ve çekim olmamasının nedeni bu mu?
C: Hayır. Bu yanlış bir kavram. [(T) Işık hızı yok, ışık her yerde.] Aynen öyle. Dördüncü yoğunlukta ışık hızı yok çünkü herhangi bir "hıza" ihtiyaç yok. Hızın kendisi bir üçüncü yoğunluk kavramıdır. Hatırlayın, varolan herşey birer ders. Bu kadar! Başka hiçbirşey yok. Herşey algılamanız için. Algılamamız için. Tüm bilinç için. Varolan herşey / tek şey bu.

S: (L) Hala bu çekimin, bu zamansallık durumunun kaynağının ne olduğunu anlamaya çalışıyorum; birbirleriyle ayrılmaz şekilde ilişkili görünüyorlar.
C: Şimdi sana bir soru soralım: Okula gittiğini hatırlıyor musun?

S: (L) Evet.
C: Üçüncü sınıfta ne yaptın?

S: (L) Pek çok şey. El yazısını öğrendim. Çarpmayı ve bölmeyi öğrendim.
C: Birinci sınıfta ne yaptığını hatırlıyor musun?

S: (L) Evet.
C: Lütfen bir tanesini söyle.

S: (L) Okula gittim ve testlere girdim. Çeşitli şekillerde saymayı öğrendim. Okumayı ve yazmayı öğrendim.
C: Tamam. Çarpmayı ve bölmeyi öğrenme sürecinde, kalemini bırakıp hemen zihninde birinci sınıfa dönerek, birinci sınıftayken alfabeyi neden öğrendiğini mi anlamaya çalıştın?

S: (L) Hayır.
C: Neden?

S: (L) Çünkü alfabeyi zaten biliyordum.
C: Alfabeyi zaten biliyordun. Yani, alfabeyi öğrenmene gerek yoktu çünkü onu zaten biliyordun. Doğru mu?

S: (L) Evet.
C: Artık ışık hızı olmadığında ışık hızını öğrenmen gerekecek mi?

S: (L) Benim yapmaya çalıştığım şey de bu. Belki de bunu öğrenir öğrenmez artık bununla ilgili derslere tabii olmazsın. Yani sunulan kavramları öğrenirsin, kavrarsın, alıştırmalar yaparsın, bunlar artık senin bir parçan olur ve bir sonraki şeye geçersin.
C: Evet, ama sen ışık hızını dördüncü ve daha üst yoğunluk seviyeleri bağlamında soruyorsun ve biz de sana orada ışık hızının olmadığını çünkü buna ihtiyaç olmadığını, çünkü bir kez dördüncü yoğunluğa ulaştığında, üçüncü seviyenin derslerini öğrenmiş olduğunu anlatıyoruz.

S: (L) Eğer üçüncü yoğunluktaki bir kişi bir tür araca binip ışık hızına çıkarsa, bu durumda araçla birlikte otomatikman dördüncü yoğunluğa mı geçmiş olur?
C: Bu araçlardan bir tanesini söyler misin lütfen?

S: (L) Böyle bir aracımız yok... henüz.
C: Dördüncü yoğunluğa geçmeden evvel olmasını bekliyor musun?

S: (L) Hayır.
C: O halde ders öğrenilmiştir, değil mi?

S: (L) Gibi.
C: Sorduklarınıza yanıt olarak söylediklerimize güvenirseniz, o zaman ders öğreniliştir. Neden? Bunu düşünün; varolan herşey derslerdir.

S: (L) Zamanın bir ilüzyon olduğundan, kendimize annemiz gibi yakın tuttuğumuz veya onun gibi birşey olduğundan bahsediyorsunuz ve zaten ben de zamandan kurtulmak istiyorum...
C: Kurtul! Buna izin ver!

S: (L) Bunu zihninde yapmak istemek ayrı, sisteminde, içsel işletim sisteminde yapmak tamamen ayrı birşey.
C: İçsel işletim sistemi mi?

S: (T) DOS mu yoksa WARM mu?
C: Lütfen bize içsel işletim sisteminin ne olduğunu açıklar mısın?

S: (L) Sanırım bilinçaltı zihin.
C: Öyle mi?

S: (L) Belki.
C: Ah, ah.

S: (T) Bilinaçaltı zihinde zaman kavramı mevcut değil. (J) Zaman yapay bir şey... (L) Örneğin: bir insanın bilinçli zihninde zenginliğe inanç gösteriyor olabilir ve bundan bahsedip zihinsel onaylamalar ve kendisi için her türlü pozitif şey yapabilir ama bir sebepten dolayı kişi bireysel olarak sürekli yoksulluk sınırında yaşıyor çünkü kendisini sürekli yoksulluk seviyesinde tutmasına neden olan birşeyler devam ediyor. Ve şahsın bilinçaltı zihnini eşelemeye başladığında, yoksulluğa dönük bir inancı olduğunu veya yoksul olmaya ihtiyaç duyduğunu veya yoksul olmayı hak ettiğini hissettiği bir geçmiş yaşam bağlantısı çıkıyor ve dolayısıyla içsel işletim sistemi bilinçli inanç ve düşünceleri etkisiz kılıyor. Burada bahsettiğim şey bu.
C: Evet, ama bundan anladığın şey nedir?

S: (L) Yani zamandan kurtulmak istediğini söyleyebilir ve bunu kavramsal olarak anlayabilirsin, ama içteki birşey seni ona bağlı tutuyor. O içsel bağlantıdan nasıl kurtulursun?
C: İçteki birşey seni ona bağlı mı tutuyor?

S: (J) Günlük ritimler gibi, fiziksel birşey.
C: Asıl noktayı kaçırdığınızı hissediyoruz.

S: (L) Belki kaçırıyorumdur.
C: Bunu hepinize söylüyoruz. Artık bireysel olarak, kendinizi üçüncü yoğunluğun sınırlandırmalarından mümkün olduğu kadar kendi adımlarınızla çıkarma çabası göstermenizin vaktidir; kendinizi buna zorlamayın, yalnızca kendi adımlarınızla çaba gösterin. Öğrendiğiniz derslerle artık dördüncü yoğunluğa hazırlanmaya başlamak için fazlasıyla hazırsınız. Üçüncü yoğunluk, artık ihtiyaç duymadığınız seviyede bir fiziksellik, sınırlama ve bu paralelde şeyler içeriyor. Bu nedenle, zaman zaman üçüncü yoğunluğa bağlanmanın daha rahat olmanızı sağladığını anlıyor birlikte, zaman, işte yine o kelime, artık ilerleme ve dördüncü yoğunluk için hazırlanma zamanıdır ve artık zaman gibi ve zaman ilüzyonundan nasıl kurtulacağınız gibi şeylerle ilgilenmemeniz iyi olur. Çünkü bu gerçekten önemli değil. Bu tıpkı matematik öğrenen bir üçüncü sınıf öğrencisinin durup geri dönerek ABC hakkında ve ABC'nin neden CBA veya BAC değil de ABC olduğu hakkında düşünmeye başlaması gibi birşey. Bunun gerçekten bir anlamı yok. Neyse o.

S: (L) Ben de bunu öğrenmek istiyorum, zaman nedir?
C: Bunu neden öğrenmen gerekiyor?

S: (L) Çünkü merak ediyorum. Zaman nedir?
C: Zamanın bulunduğunuz veya "bir zamanlar" bulunduğunuz seviyede öğrenme maksadıyla yaratılan yapay bir ilüzyon olduğunu, mevcut olmadığını ve bu seviyeyi geride bıraktığınızda artık buna ihtiyacınız olmadığını daha önce de söylemiştik.

S: (T) Belki derslerden biri de zaman hakkında düşünmemeyi öğrenmektir. Zamanın gerçek olmadığını bir kez öğrendiğinde... (SV) Bunu bir de patronuna söyle!
C: Eğer gerçek değilse, ne olduğunu merak etmenin bir faydası var mı?

S: (T) Benim için yok.
C: İki kişi arasındaki şöyle bir konuşmayı düşünün: Billy ve Gene. Billy, Gene'ye diyor ki; "Zaman diye birşey yok." Gene diyor ki; "Gerçekten mi? Ama ben zamanın ne olduğunu öğrenmek istiyorum." Billy diyor ki; "Ama daha şimdi söyledim ya, zaman yok. Zaman mevcut değil. Herhangi bir formda, herhangi bir referans çerçevesinde, herhangi bir gerçeklik formunda, herhangi bir yoğunluk seviyesinde mevcut değil. Zaman yok." Ve Gene diyor ki; "Bu çok ilginç. Peki zaman nedir?"

S: (L) Anlaşılmıştır. (T) Saat takıyor musun? (L) Hayır. (SV) Ben iş programımdan dolayı mecburum. (T) Saati diğer insanlar zamana inandığı için takıyorsun. (SV) Evet. (T) Bu onların inancına gösterdiğin bir nezaket, kendi inancın değil.
C: Bu aynen doğru. Halen üçüncü seviyedeyken, üçüncü yoğunluk aleminde daha rahat olanlara belirli bir derecede uyum göstermeniz gerekli. Ama daha önce de belirttiğimiz gibi, belki de artık sizin için dördüncü yoğunluğa hazırlanma ve mutlak gereklilik durumları dışında üçüncü yoğunluğa ait tüm "nerede"lerle, "nasıl"larla ve "neden"lerle ilgilenmeyi bırakmaya başlama "zamanıdır." Bu artık gerçekten geride bıraktığınız birşey ve bunu biliyoruz, çünkü altıdan bire ve yine birden altıya kadar kadarki tüm seviyelerden görebiliyoruz.

S: (L) Bununla ilgili son bir soru sormak istiyorum; dördüncü yoğunluğa hazırlanmak: çok uzak olmayan geçmiş bir celsede bu grubun amacıyla ilgili bir soru sormuştum ve cevap, bunu bilmemiz durumunda veya daha spesifik olacak olursak benim bunu bilmem durumunda "bağlarımın çözüleceği" şeklindeydi. Bunu kelime anlamında mı söylediniz?
C: Ou, evet kesinlikle. Bedenindeki her bir kemik birbirinden ayrılırdı.

S: (J) Bir çamur birikintisine dönerdin. (L) Dördüncü yoğunluğa hazırlanmaya başlama zamanımız olduğunu söylediğinize göre, belki artık bu soruyla ilgilenme zamanıdır.
C: Belki de şu anda bizi yönlendirmeye çalışıyorsun. Bu biraz komik elbette, bizden yardım istedin, ve sanırım şimdi yerlerimizi değiştireceksin. Ama gerçekten bir şekilde bu zaten oluyor ve tekrar hatırlatmalıyız ki, biz gelecekteki siziz ve sizin deneyimlemekte olduğunuz herşeyi zaten deneyimledik. Ve elbette her zaman zaten deneyimlenmekte olduğu için deneyimlemeye devam ediyoruz. Şunu belirtmemiz gerekir ki, zaman zaman azarlamamıza rağmen, ilerleme gösteriyorsunuz ve gösterdiğiniz ilerlemeden çok gurur duyuyoruz. Ayrıca bir kez daha, bu ilerlemenin miktarı ve aldığı yön konusunda endişelenmemenizi söylüyoruz. Bırakın olsun. Bu ilerlemeyi sürdürebilmeniz için mutlaka gerekli olan tüm bilgileri, uygun bir... [koro] ZAMANDA edineceksiniz. O yüzden endişelenmenize gerek yok çünkü söylediğimiz gibi herşey yerini bulacak. Henüz mutlak amacınızın ne olduğunu bilmeye hazır olduğunuzu hissetmiyoruz ve bunu bilmeniz zorunlu da değil ve bu hiçbir şekilde işinize de yaramazdı. Bu konuda endişelenmemenizi istiyoruz çünkü "zamanı" geldiğinde bileceksiniz.

S: (SV) Bir soru sormak istiyorum: Eğer zaman yoksa, geçmiş ve gelecek de yok; geçmiş hayatlar ve gelecek hayatlar da yok; reenkarnasyon diye birşey de yok, o zaman nasıl siz biz olabiliyorsunuz?
C: Evet, reenkarnasyon var. Burada fazla hızlı bir şekilde sonuca atlıyorsun. Hiçbir zaman reenkarnasyonun olmadığını söylemedik.

S: (SV) Ama eğer zaman yoksa? (J) Bizim algımız öyle. (L) Herşey eşzamanlı olarak oluyor. Tüm bu hayatları aynı anda yaşıyoruz. (SV) Diğer tüm benliklerimizle bağlantı kurmamızın bir yolu var mı?
C: Şöyle söyleyelim: hafıza bankalarınızın bir kısmına erişeceğiz ve ilginç bir şekilde daha önce tanımladığımız dikey gerçeklikle çok yakından uyumlu olan başka bir referans vereceğiz. Bir slayt göstericisinin nasıl birşey olduğunu biliyorsunuz değil mi? Gerçeğin bu geniş nitelikli yapısına dair bir sezgi edinmenizi sağlamak için, kendinizi büyük bir slayt çarkı olan projektörle bir sunum izlerken düşünün. Bu süreçte herhangi bir noktada, belirli bir slaytı izliyor olursunuz. Fakat, diğer tüm slaytlar da çarktadır, değil mi? Ve elbette bu aynı zamanda, daireler içinde daireler ve daireler içinde dairelerin olduğu dikey gerçekliğe, ve aynı zamanda Büyük Döngü'ye ve aynı zamanda daha önce anlattığımız şeye de uymaktadır: Var olan herşey / tek şey derslerdir. Herşey bundan ibarettir ve slayt sunumunu izlerken, derslerinizden keyif almanızı istiyoruz...

S: (J) Bu benzetmeye göre, slayttan geçerek ekrana giden ışık bizim algımız oluyor.
C: Ve, eğer projektörün slayt çarkına geri bakacak olursanız, tüm yaratımın esasını ve özünü, yani Bir ile birlik olduğunuz yedinci seviyeyi görürsünüz.

S: (T) Hızlı bir soru daha sorabilir miyiz? NASA, Hubble uzay teleskobunun bazı komet kümeleri belirlediğini açıkladı. Bu gerçekten, devletin dünyayı gelen şeye hazırlamasının başlangıcı mı?
C: Bu kesinlikle bir olasılık, ama biz kez daha belirtmeliyiz ki, bu hassas bir alan. Özel olarak bu alanda çok fazla bilgi toplamanız... [(T) Bağlamı dışındaki bilginin...] [Celse Sonu]

____________________________



8 Temmuz 1995 Frank, Laura, TR, JR, SV, Tom ve Cherie

S: (L) Merhaba.
C: Evet.

S: (L) Kiminle birlikteyiz?
C: Tqv.

S: (L) TQV ne anlama geliyor?
C: Aktarım kesintiye uğradı. [Yeni bir tabla kullanıyorduk ve birkaç ayarlama gerektiriyordu. Sonunda vazgeçip eski tablayı çıkardık.]

S: (L) Tamam, ismin nedir?
C: Tora.

S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.

S: (L) Gördüğünüz gibi bu akşam yeni tablayla uğraşıyorduk.
C: Evet.

S: (L) Yenisi daha iyi birşey sanırım. Frank aşırı yorgun olduğunda tablaya eşlik edemiyor.
C: Evet.

S: (L) Pekala, birkaç sorumuz var. Hemen sormaya başlayabilir miyiz?
C: Evet.

S: (L) Dünyayı kontrol altına almaya yönelik bir Yahudi komplosu var mı?
C: Yahudi değil, daha önce bundan kapsamlı olarak bahsettik. En kısa zamanda celseleri yeniden gözden geçirmenizi bekliyoruz!

S: (L) Bu soruyu sormamın nedeni VB bugün uzun bir süre burdaydı ve [Gülüşme ve öflemeler] Dachau anma kitabımı çıkardım, ona verdim ve bu konu açıldı. VB dünyaya hakim olma ve yönetme amacını taşıyan bir Yahudi komplosu olduğundan öyle emindi ki, bunu sorup belki öncekiler dışında bir yorum alırız diye düşündüm. Bu yanıt için çok teşekkür ederim. Bir sonraki soru: Ekin çemberleri hakkında birşeyler okuyordum ve bunların altıncı yoğunluktan geldiğini söylediğinizi biliyorum ama bunların tam olarak nasıl bir şekilde veya mekanizmayla yapıldığını öğrenmek istiyorum. Elektromanyetik bir etki gibi mi, girdap gibi mi? Bize bunların fiziksel olarak nasıl oluşturulduklarından bahsedebilir misiniz biraz?
C: Alan transferi.

S: (L) Ne tür bir alan?
C: Manyetik.

S: (L) Altıncı yoğunluktan doğrudan üçüncü yoğunluğa mı transfer ediliyorlar?
C: Hayır.

S: (L) Üçüncü yoğunluğa gelen bir tür araç gibi bir nesne tarafından mı oluşturuluyorlar?
C: Hayır.

S: (L) Bu konuda bize bir ipucu verebilir misiniz?
C: "İpucu" verebiliriz.

S: (L) Tamam, ipucu nedir?
C: Bkz.: Hoagland.

S: (L) Hoagland ne diyor? (T) Ona göre bu yoğunlukta gördüğümüz şeyler, 4'üncü boyutun 3'üncü boyuttaki yansıması ve farklı gezegenlerdeki bulut şekillerine bakıldığında, matematiksel olarak bu görülebiliyor. Eğer üzerimizde başka bir boyut olmasaydı, dairesel olan şekiller dairesel olurdu ve bulutların dairesel hareketi de aynen kalırdı. Ama dördüncü yoğunluktan üçüncü yoğunluğa bir transfer olduğunda, dördüncü yoğunluk bir cisme baktığında, cismin üçüncü yoğunluktaki versiyonu altıgen bir şekil gibi görünüyor ve Voyager Sondası'ndan gelen fotoğraflarda, çoğu gezegenin Kuzey ve Güney kutuplarındaki bulut şekilleri dairesel değil, altıgen şeklinde. (L) Pekala, altıncı yoğunluk perspektifiyle ekin çemberleri nedir?
C: Düşünceler.

S: (L) Bu düşünceleri kim düşünüyor?
C: Saygılarımızla.

S: (L) Peki eğer bunlar düşünceyse#8230; (J) Bunlar aslında mesaj. Düşünceler mesaja dönüşüyor. (T) Altıncı yoğunluğu saf enerji olarak tanımlamışlardı, dolayısıyla altıncı yoğunluktan üçüncü yoğunluğa etki eden fiziksel bir şey olamaz. Dolayısıyla oradan gelebilecek tek şey düşünceler. Çünkü orada bundan başka birşey yok. (L) Yani bunlar düşünce temelli birer alan transferi. (T) Yani altıncı yoğunluk birşeyler düşündüğünde ve bunları aşağı gönderdiğinde, bu düşünceler beşinci ve dördüncü yoğunluktan geçerek üçüncü yoğunlukta üç boyutlu bir ekin çemberine dönüşüyor. Peki bir ekin çemberi dördüncü yoğunluktan nasıl görünüyor?
C: Burada önemli olan nasıl "göründüğü" değil.

S: (L) Peki nedir?
C: Hatırlamanız için görsel uyarıcılara ihtiyacınız var.

S: (L) Ou! (J) Görsel nelere ihtiyacımız varmış? (L) Yani bu düşünceler, onlara bakarak birşeyleri hatırlamamız için mi tasarlanıyor?
C: Sizinkisi fiziğe bağımlı bir varoluş.

S: (J) Evet. (L) Peki eğer ekin çemberlerinin resimlerini çıkarıp duvara yapıştırırsak ve bunlara bakıp meditasyon yaparsak, bunu yapmamız beyinlerimize, elektromanyetik kalıplarımıza herhangi bir etki yapar mı veya içimizdeki bilgiyi uyandırır mı?
C: Muhtemel değil.

S: (L) Peki bunlarla ilgili ne yapmamız gerekiyor?
C: Belirli birşey değil.

S: (L) Bize bir etki yapıyorlar mı? ...
C: Bekleyin ve görün.

S: (L) Tamam. Chartres Katedrali'nin zeminindeki labirent hakkında konuşuyorduk ve...
C: Medyanız ekin çemberlerine direnç gösteriyor, neden? Tartışma öneriyoruz.

[ç.n.: katılımcılar arasında geçen tartışma metni atlandı.]

S: (L) Yaklaşıyor muyuz?
C: Belki.

S: (L) Konuştuklarımıza eklemek istediğiniz herhangi birşey?
C: Hayır.

S: (L) Bu noktada bu konu üzerinde daha fazla konuşacak birşeyimiz yok. Chartres Katedrali'ndeki labirente gelecek olursak, bu labirenti kendimiz de yapıp kullanmak gibi bir fikrimiz var. (J) Bu, spiral ve dönme kavramıyla paralel bir birşey mi?
C: Belki.

S: (L) Kullanması en avantajlı olacak olan şekil hangisi; spiral mi, "cho ku rei" mi, yoksa labirent mi?
C: Önceliği olan hususları sormadınız.

S: (L) Bu labirentin kaynağı nedir?
C: Açık.

S: (L) Hangi öncelikli hususu istiyorsunuz? Labirenti kim yaptı?
C: Açık.

S: (L) Hangi öncelikli hususu istiyorsunuz?
C: Biz de aynı şeyi size soruyoruz.

S: (J) Harika! (L) Bu konuyla ilgili olarak öğrenmek istediğimiz şey, bu şekil içinde yürümenin, şekli kullanmanın faydalı olup olmadığı ve...
C: Evet, şimdi doğru yöndeyiz! Keşfetmek size bağlı.

S: (L) Demek bize spiral hakkında herhangi bir bilgi vermeyeceksiniz; bununla oynamamız gerekiyor.
C: Ve deney; öğrenme yöntemlerinden biri bu.

S: ... (L) Pekala, bu şekil hakkında bize verebileceğiniz herhangi bir bilgi var mı? Ne anlama geliyor? [Ken Eagle Feather'ın JR'ye verdiği yazılı oymayı gösteriyor.]
C: Yaratıcısı önem vurgusu yapmış.

S: (L) Yani bunu çizen kişi önemlilik vurgusu mu yapmış?
C: Evet.

S: (L) Peki gerçekten önemli mi?
C: Açık.

S: (T) Sembolün anlamı nedir? (L) Yan yatmış sekiz sonsuzluğun sembolü ve bu da sadece bir üçgen... (J) Bu bir denklem mi?.. (T) Bu bir formül mü?
C: Bir kerede bir soru.

S: (L) Bu bir formül mü?
C: Yaratım bir formül, çünkü yaratıldı.

S: (T) Üçgen neyi sembolize ediyor?
C: Mesajı anlamıyorsunuz.

S: (J) Evet, sanırım öyle. (L) Sanırım bunu yapan adam bunun gizemli görünmesini istedi ve bununla ilgili önemli ve gizemli birşey olduğunu ima etmek istedi ama aslında bu sadece anlamsız bir çizim, öyle mi?
C: Evet.

S: (T) Yani hiçbir anlamı yok mu?
C: Yanlış.

S: (L) Bir anlamı var, ve çizen kişi bir anlam ima etmiş. Matematiksel bir formül olmadığını söyleyebilirim.
C: Anlamını yapana sorun.

S: (T) Yani bunun anlamını yalnızca çizen kişi biliyor. (L) Çünkü çizen o. Onun verdiği anlam dışında bir anlamı yok.
C: Evet.

S: (L) Sonraki sorumuz. Hala bizimle birlikte misiniz?
C: Her zaman olduğu gibi.

S: (L) Teşekkür ederiz. Bugünlerdeki tartışma konularından biri de şu; pek çok kişi ebeveynlerini çocuklukta kendilerini istismar etmekle [ç.n.: fiziksel, duygusal veya cinsel şiddet vb] suçluyor ama bunlar yanlış çıkıyor ve bu pek çok soruna neden oluyor. Bu durum hipnoz uygulamasıyla ilgili pek çok problemin doğmasına neden oldu...
C: Önyargılı terapistlerin önyargılı kavramları; yani uygun olmayan şekilde kullanılan telkin gücü.

S: (L) Bu durum tüm UFO kaçırılma anılarının sahte anılar olduğu ve hipnozun kendisinin genel olarak faydasız veya kusurlu bir teknik olduğu yönünde pek çok spekülasyona neden oldu. Dünyadışı varlıklarca kaçırıldıklarını düşünen insanların pek çoğunun yalnızca terapistlerin telkinlerinin etkisiyle bu yanıtları veriyor olması mümkün mü?
C: Bir kerede iki kavram.

S: (L) Kaçırılmadığı halde kaçırıldığını düşünen insanlar olması mümkün mü?
C: Evet.

S: (L) Bir terapistin hipnoz yoluyla bu fikirleri birinin zihnine telkin etmesi mümkün mü ve...
C: Evet.

S: (T) Tam ters şekilde de işleyebilir. (L) Neyi kastediyorsun?
C: Neyi kastediyorsun?

S: (T) Kaçırıldığını düşünen bazı insanların aslında istismar edilmiş olup olamayacaklarını sordun ve onlar da "evet" dediler. (L) Hayır, onu sormadım. (T) Ne sordun? (L) Aslında kaçırılmadığı halde kaçırıldığını düşünen insanlar olup olmadığını veya kaçırıldığını sanan bazı insanların zihinlerine bu düşüncelerin terapist tarafından konup konmadığını sordum. Ve onlar da "evet" dediler. (T) Tamam, çocuklukta istismar edilmediği halde istismar edildiğini düşünen insanlar var mı? Yani kaçırılma yerine istismar kelimesini koyup aynı soruyu soracak olursak...
C: Bu soru evet olarak yanıtlanmıştı.

S: (L) Bir sonraki soru şu: Gerçekten kaçırılmış olan ama yaşadığı deneyimi istismar edilmişlik olarak algılayan insanlar var mı?
C: Tüm kombinasyonlar mevcut.

S: (L) Peki herhangi... (T) Terapiste ve terapistin terapi sonuçlarıyla ilgili düşüncelerinin ne olduğuna bağlı... (J) Evet, aşırı Freud'çu bir eğilimleri mi var acaba?
C: Hayır. Terapistin eylemlerine bağlı, düşüncelerine değil.

S: (L) Diğerleriyle karşılaştırıldığında kaçırılması daha muhtemel herhangi belirli bir kişilik türü var mı?
C: Gülünç bir açık soru.

S: (L) Sadece bir soru! (J) Yıldönümümüz yaklaşıyor. (L) Evet, biliyorum. Onaltısı. (J) Hayır, BİZİM yıldönümümüzü kastediyorum. TR ve benim. (L) Ou! (J) Sizin yıldönümünüz 16'sında, bizimkisi ise 17'sinde. [ç.n.: 16 Temmuz 1994 tarihli ilk kasyopya celsesi kastediliyor olmalı.]
C: Aynı.

S: (L) "Aynı" derken neyi kastediyorsunuz? (J) 16'sının akşamında başladınız ama 17'sinin ilk saatlerine kadar çalıştınız.
C: Evet.

S: (J) İyi bir Zaman kavrayışı! (L) Sorumuza geri dönecek olursak... Bilmek istediğim şey, kaçırılma ile ilgili okduğum tüm makalelerde, kaçırılmayı deneyimleyen kişilerin falanca falanca kişilik tipinde, yani fantaziye eğilimli türde olduğunu iddia eden pek çok kişiye rastlıyorum. Ben kesinlikle fantazi eğilimli bir kişilik değilim ve buradaki diğer kişilerin de öyle olduğunu sanmıyorum.
C: "Kişilik tipi" nedir?

S: (L) Yeterince üzerine eğilinilecek olursa böyle birşeyin gerçekten olduğunu sanmıyorum. (T) Kişilik tiplerinin, araştırmacıların istatistiksel analiz için insanları sınıflandırmasıyla ortaya çıkan birşey olduğunu söyleyebiliriz. Kaçırılmanın kendisiyle hiçbir ilgisi yok. (J) Başka herhangi birşeyle de...
C: İyiydi TR!

S: (L) Geçen gece kuzenimle konuşuyordum ve kaçırılmalardan, UFO'lardan, mekan/zamandan ve benzer şeylerden bahsediyorduk. Bu evrenin sona erdiği ve ışık hızının "minimum" olduğu başka bir evrenin olmasının çok muhtemel olduğunu söyledi. Bu geçerli veya kullanılabilir bir kavram mı?
C: Aşırı basitleştirilmiş.

S: (T) Daha önce bize ışık hızıyla ilgili ne demişlerdi? Işık hızının bir "zaman" ölçümü olduğunu ve zamanın yalnızca bizim ilüzyonumuzda mevcut olduğunu, dolayısıyla ışık hızı diye birşeyin olmadığını söylemişlerdi. (L) Yani ışık hızının bir hız değil, sadece olduğu şey olduğu bir durum var. Işık hızı yok, çünkü zaman yok.
C: Düşünülebilir tüm kombinasyonlar mevcut, çünkü düşünülüyorlar!

S: (J) Bunu sevdim. (L) Pekala, 9 Aralık 1965'te Kecksburg - Pennsylvania'da bir UFO düşmesi olduğu iddia edildi. Ordu bunun düşen bir Sovyet casus uydusu olduğunu ileri sürdü. Bu konu pek çok tartışma yarattı ve hatta "X-Files" dizisine de konu oldu. 9 Aralık 1965'te Kecksburg #8211; Pennsylvania'da meydana gelen olay bir UFO kazası mıydı?
C: "UFO"yu tanımla.

S: (L) "Dünyadışı uzay aracı" anlamında.
C: Yakın.

S: (L) Yani bir Sovyet casus uydusu değildi?
C: Hayır.

S: (L) "Yakın" diyorsunuz. Tam olarak neydi?
C: Size yeni düşünme yöntemleri öğrettik. Bunları kullanmanızı sabırla bekliyoruz!

S: (L) "Yeni düşünme yöntemleri" derken neyi kastediyorsunuz? (T) Aramızda tartışmamız mı? (L) Bunun hakkında yeterli şey bilmiyoruz... bildiğimiz tüm şey bu. (T) Kendi bildiklerimize dayalı olarak bu konuda konuşabilir ve ne olduğunu anlamaya çalışabiliriz.
C: Yoğunluk 1, 2, 3, 4, 5, 6. Şimdi, "araç" kavramı neye göre uygulanacak?

S: (L) Projeksiyon muydu? Boyutötesi atomik remolekülerizasyonlu bir cisim miydi?
C: Daha yakın.

S: (L) Sanırım Griler tarafından kullanılıyordu? (T) Olmayabilir de.
C: ! Öyle tercih ediyorsanız.

S: (T) Bize söyledikleri gibi eğer 4'üncü yoğunluktan gelen bir araçsa, işin diğer ucunda Kertenkeleler veya başka biri olması gerekir.
C: Buradaki temel husus transfer şekli.

S: (L) Yani aslında oraya düşmemiş olabilir... Birşey oldu ve boyut perdesinden birşey mi düştü? Bu mu? (T) Çarpmadı, indi! Veya materyalize oldu, ya da somutlaştı. (L) Sanırım NORAD takip etmiştir. (J) Bir ateş topu olarak görülmüş.
C: Uzaklaşıyorsunuz.

S: (T) Pekala bu sadece bir teori, bir düşünce. Kesin değil, sadece aklımdan geçen birşey... Ordu hemen oraya gidip bir oyun sergilemeye başladı. Büyük bir taşıma gösterisi yaptılar ve herkesi tehdit etmiş oldular. Ya o cisim oraya özel olarak daha önceden konmuşsa? Belki oraya düşen birşey değildir. Önceden oraya konup bu gösterinin yapılması için oradan çıkarılıp taşınmıştır?
C: Hayır.

S: (L) Önemli olan husus "transfer şekli." (T) Transfer şekli "boyutlar arasıydı." (J) Tüm UFO olaylarının "boyutlar arası" olduğunu biliyoruz. (T) Hayır, hepsi değil, bazıları bu yoğunluğa ait. (L) Önemli olan "transfer şekli." Ne söylemeye çalışıyorlar? (T) Buraya 4'üncü yoğunluktan materyalize oldu. Uçarak gelmedi. ... Gökte oluşan iz, atmosferden giriş yaparken materyalize olduğunu gösteriyor. (L) Aslında durduğu yerde materyalize oldu, atmosfer ona doğru hareket etti. (T) Atmosferde görülebilir bir iz bıraktı... Belki de "UFO" terimini kullanmayı bırakmalyız.
C: Eğlenceli, değil mi?!

S: [Gülüşme ve sızlanmalar] (L) Tamam buradaki asıl mesele nedir? (T) "Transfer şekli." (L) Tamam, cisim boyut perdesinden geçti; zamanda yolculuk yaptı...
C: Neden 3'üncü yoğunluk açıklamaları arıyorsunuz? Gene ve onun arkadaşlarına mı katılmak istiyorsunuz?

S: (L) Orada gerçekten birşey olduğunu ve ordunun geldiğini ama hiçbirşey bulamadığını mı söylüyorsunuz?
C: Hayır.

S: (T) Tamam, "transfer modunu" ve bunun neden önemli olduğunu anlamaya çalışıyoruz. (L) Ordu o vakitte orada ne olacağını biliyor muydu?
C: Belki, ama bu sorguyla önemli bir ilgisi yok.

S: (L) Peki nedir? ... Kaza değil miydi? (T) Kaza olarak bildirildi, ama düştü mü yoksa indi mi bilmiyoruz. (J) Gerçekten ne olduğunu bilmiyoruz. (L) Bu bir aracın yaptığı kaza mıydı?
C: "Kaza"yı tanımla.

S: (L) Yapmak istemediği birşey mi yaptı? [Gülüşme] ...
C: Düşünce formları kaza yapar mı?

S: (L) Sanırım yapmazlar. (J) Tamam! O araç bir düşünce formuydu; bizim yoğunluğumuza girdi ama ordu bir tır üzerinde birşey taşıdı. Ne taşıdılar? Daha doğrusu birşey taşıdılar mı?
C: Evet.

S: (L) Ne taşıdılar? (S___) Düşünce formu! [Gülüşme]
C: Üzgünüz! 64.000 dolarlık soru!

S: (L) Bunu yapmalarından nefret ediyorum. ...
C: Bunu yapmazsak nasıl öğreneceksiniz?

S: (J) Ne?
C: "Bunu" kendiniz yapın.

[ç.n. katılımcılar arasında geçen tartışma atlandı.]

S: (L) TR doğru birşeye yaklaşıyor mu?
C: Belki...

S: (T) Yani bu Philadelphia ve Montauk çalışmasının bir devamı mıydı?
C: Şimdi bu ilginç bazı sorular doğuruyor, değil mi?

S: (T) Evet. Bu olay 30 yıl önceydi!
C: Örtüyü kaldıranlar siz olmak mı istiyorsunuz?

S: (T) Evet! Örtü kaldırma işinde her zaman varım!
C: Bunun akıllıca olacağından emin misin?

S: (T) Bu soruların bazılarından bazı örtüleri kaldırmaya başlamazsak, çok fazla ilerleyemeyeceğiz. Bunu sürekli söylüyorsunuz ve sonra da bunun çok tehlikeli olduğunu söylüyorsunuz.
C: Asıl nokta bu değil. Gerçekleri kendiniz için öğrenmenizde bir sorun yok, ama bunu diğer herkes için de yapmak akıllıca mı?

S: (L) Bu da kesin yanıt alamayacağımız konulardan biri mi? BENİM gerçekleri öğrenmemde bir sorun olmadığını ama bunu size ifşa etmek isteyip istemediğimi vurguladılar herhalde... (L) Hayır, bence söyledikleri şey, diğer insanların bunu bilmek istemedikleri... (J) Veya hazır olmadıkları. (L) Eğer devlet gerçekten... ...
C: "Devlet" kim?

S: (T) Sanırım eğer gerçek devletin kim olduğuna dair bir isim listesi görseydik hiçbirini tanımazdık! Kesinlikle hiç ortaya çıkmadılar. (L) Pekala, şu ana kadar öğrendiğimiz şey şu ki, oradaki şey bir araç anlamında UFO değildi, ama devletin mekan-zamanda bir şeyler uçarmaya yönelik kendi küçük deneylerinden birinde oynadığı şeylerden biri olabilir... (J) Bu işte iyi değillermiş. (L) İşi berbat ettiler! Pekala, bir sonraki soru: ses çıkararak bir kaçırmaya direnç göstermek mümkün müdür? İçsel bir ses gibi?
C: Belirsiz.

S: (L) Okuduğum bir makalede çeşitli insanların, dünyadışı varlıklar tarafından kaçırılmaktan korunmalarına yardım eden çeşitli teknikler kullandıklarını okudum. Bunlardan bir tanesi, içsel olarak yüksek perdeli düşünsel bir hımlama sesi çıkarmak, bir diğeri Mikail gibi meleksi ruhları çağırmak ve bir diğeri ise "Sadece hayır demek"miş ve bu insanlar bu şekilde kaçırılmaktan korunduklarını düşünüyorlar. Bu yöntemlerden herhangi biri etkili oluyor mu?
C: Potpuri.

S: (T) Potpuri, güzel kokulu kurutulmuş çiçekler...
C: Adaçayı, tuz, omm, sevdiğiniz başka herhangi bir ritüel?

S: (L) Yani hiçbiri işe yaramıyor mu? (T) Onları durdurmaz! Evin etrafına güçlü bir kalkan ve benzer şeyler koyuyorum, gene de geçiyorlar!
C: Burunlarınıza yeşil sivri biberler tıkarak hula hop dansı yapmaya ne dersiniz? [Son avaz kahkahalar]

[ç.n.: katılımcılar arasındaki tartışma atlandı.]

S: (L) Pekala, Linda Cortile olayı hakkında birşeyler okuyordum; yüksek bir apartman dairesinden kaçırıldığı söylenen kadın. Javier Perez de Cuellar, badigardları ve şoförünün de bu kaçırılmaya şahit oldukları söyleniyor. (TF) Birleşmiş Milletler diplomatı. (L) Bu olaya tanıklık eden kişi gerçekten Javier miydi?
C: Evet, ama sadece o değil.

S: (L) Yani başkaları da mı vardı? Sanırım ikisi, o adamın badigardlarıydı ve bir tanesi bu olaydan sonra çok anormal davranışlar göstermiş. Bu anormal davranışa neden olan şey neydi? ...
C: Basit bir şok.

S: (L) Yani olayı kaldırmakta zorlandı. Bu olayda kitlesel bir kaçırma varmış gibi görünüyor çünkü civardaki birkaç kadın aynı gece aynı zaman sürecinde kaçırıldıklarını ve hatta araca alınırken sokakta yürüyen diğer kadınları gördüklerini iddia ediyorlar. Bu gerçekten kitlesel bir kaçırma mıydı?
C: Bazıları histeriydi.

S: (L) Kitlesel kaçırmalar hiç oluyor mu?
C: Açık.

S: (L) Linda Cortile bu hikayenin herhangi bir kısmını uyduruyor mu?
C: Açık.

S: (T) Budd Hopkins bu olayın hikayesiyle ortaya çıkacak mı?
C: Açık.

S: (L) Geçenlerde Dr. Hulda Clark isimli bir kadının yazdığı bir makaleyi okudum. Belirli varyasyonlar olmakla birlikte tüm kanserlere neden olan şeyin parazitler olduğunu iddia ediyor.
C: Hayır.

S: (L) Eğer Hulda Clark'ın söylediği şey değilse, kanserin nedeni nedir?
C: Pek çok neden var.

S: (L) Bunu sormamın nedeni şu; TG kolundaki ağrı nedeniyle test için Houston'a tekrar gitmek zorunda kaldı. Bu işaret, kanserin tekrarlanmaya doğru gittiğini mi gösteriyor?
C: Evet.

S: (L) Bu durumda yapılabilecek herhangi birşey var mı? [Tom, kendisinin ve Frank'in yalnız çalışmasını öneriyor ve Laura parmaklarını tabladan çekiyor.]
C: Açık.

S: (S___) Yaptığım çalışmalarda insanların bedenleri üzerinde çok sayıda spiralleme yaptığımın farkına varıyorum. Çok iyi sonuçlar alıyorum ama saat yönünde ve saat yönünün tersinde spiralleme yapma arasındaki farkın ne olduğunu merak ediyordum.
C: Bu konuda dikkatli ol!

S: (S___) En iyisi bunu bir daha yapmayayım! (L) Hayır, sadece dikkatli olmanı söylediler. (S___) Peki saat yönü ile saat yönünün tersi arasındaki fark nedir?
C: Bu konuda daha fazla şey öğrenmen gerekiyor.

S: (S___) Nasıl öğrenebilirim? (Tom Frank'a) Planşetin hareketini hissediyor musun? Parmaklarından geçen enerjinin planşetin hareketine etki ettiğini hissediyor musun? (F) Hayır, parmaklarımın herhangi bir hareket ürettiğini hissetmiyorum. (L) Hayır, bu noktada hiçbirimiz hiçbirşey hissetmiyoruz. Ama bu, parmaklarımızın planşete etki etmediği anlamına gelmiyor. Tamamen bilinçdışı.
C: Enerji akışına ihtiyacımız var.

S: (L) Sanırım farklı insanların enerji akışlarına ihtiyaç duyduklarını söylüyorlar veya hareketin, hepimiz üzerinden gerçekleşen bir enerji akışıyla sağlandığını. Planşetin herkesin parmakları arasında tablanın dışına fırladığı durumlar oldu. Soracağın başka birşey Sue? (S___) Evet, az önce sorduğum hususla ilgili eğitimi nereden alabilirim?
C: Bak, dinle, açık!

S: (L) Tamam, benim üzerimde deney yapabilirsin!
C: Dikkatli olun.

S: (S___) Bunu yapmanın herhangi bir tehlikesi var mı?
C: Belki.

S: (T) Bunun sebebi spiral hareketin, kişi için aşırı güçlü olabilecek bir enerji akışı yaratması mı?
C: Yakın.

S: (T) Bu teknik daha önce kullanıldı mı?
C: Evet.

S: (T) Şu anda S___'den başka herhangi biri kullanıyor mu?
C: Evet.

S: (T) Bu bölgedeki biri mi?
C: Açık.

S: (L) Başka herhangi bir soru? (TF) Son defasında dağ rüyasını sormuştum. Babamın "M" harfile ilgili rüyalarının arkasında herhangi birşey olup olmadığını öğrenmek istiyorum. M harfinin onu sürekli korkuttuğu ve sürekli tekrarlanan rüyalar. (L) Bunu sormuştun ve sanırım onlar da bunun savaşla ilgili olduğunu söylemişlerdi.
C: Açık.

S: (L) Kapatmadan önce sorusu olan? (T) Yaşadığımız saldırının amacı neydi? (L) Amaç mı?
C: Bunu yanıtlamıştık.

S: (T) Bu celsede mi? (L) Transkriptlerde. (J) Evet. Transkriptlerde var, okudun mu? Bana çok ilginç geldi. Sizin celse yaptığınızdan haberim yoktu ve tam "TR'nin iletişim kurması gerekiyor." dedikleri zaman biz telefon ettik. (L) Tüm bu konu...
C: Keşfetmenizi bekliyor.

S: (L) O celsede, saldırının amacının grubu parçalamak olduğunu ve tüm saldırıların esas olarak inanca yönelik olduğunu söylediler. O kısmı okudun mu? (T) Evet, ama pek birşey anlamadım. (L) Eğer geri dönüp olayların kalıplarına bakarsak, tüm saldırıların inanca yönelik birer saldırı olduğunu göreceğimizi söylediler.
C: Evet.

S: (T) Hangi inanca saldırıyorlar?
C: Açık. Keşfedin.

S: (T) Bilgi toplama süreciyle ilgili birşeyi öğrenmem mi engelleniyordu?
C: Bunu keşfetmek sana kalmış.

S: (L) Kendi kendine ortaya çıkacak. (T) Grup üzerinde bir saldırı değildi. Büyük bir fark yaratacak şekilde benim üzerimde yapılan bir saldırı da değildi. Bir saldırısı alıştırması mıydı? (T) Veiled Prophet Ball'da maskenin arkasındaki kişi kimdi? Yakında St. Louis'de bir baloları daha var. (TF) Kostümlü biri mi? (TF) Baloya başkanlık ediyorlar.
C: Victor Moeller.

S: (TF) Bu ben doğmadan öncesi. (J) İsim vermiş olmaları ilginç! (TF) Bundan daha net bir yanıt alamazdım! 1958'deydi.
C: İyi geceler.

________________________________


19 Temmuz 1995 Frank aracılığıyla doğrudan medyumik kanallama, Laura, SV

S: (L) Bağlantı gerçekleştiğinde "Hazırım" diyerek belirtin. Hazır mısınız?
C: Evet. [Konumsal ayarlamalar yapıldı.]

S: (L) Bu akşam birkaç sorumuz var. Kiminle birlikteyiz?
C: Sürekli isim istiyorsun. Unutma, şu andaki iletişim modunun özellikleri ve gereklilikleri farklı, ve isimle tanımlama gereksiz.

S: (L) Bu iletişim biçiminin protokolü nedir?
C: Protokol doğru kelime değil. Protokol sınırlandırma düşündürüyor. Burada sınırlama yok. Yalnızca farklı bir iletişim modu.

S: (L) Neden şu anda aktarımda bir zorluk varmış gibi görünüyor? [Frank çok düşük sesle ve yavaşça konuşuyor.]
C: Bu yalnızca senin algın.

S: (L) Normalde ses güçlü ve net olmaz mı?
C: Senin algın, fakat bu iletişim şekli kullanılarak yapılan daha önceki celselerde olduğu gibi, celse ilerledikçe ses daha güçlü ve daha anlaşılır hale gelecektir. Ayrıca olası sorunlardan biri, ses dalgası yollarındaki fiziksel blokajlar olabilir.

S: (L) Bunun sebebi ne olabilir?
C: Yolun önündeki fiziksel engeller. [Yastıklarla bazı ayarlamalar yaptık.]

S: (L) Şimdi daha iyi mi?
C: Sonuçlara karar verecek olan sizsiniz.

S: (L) Pekala. İlk sorumuz: Önceki bir celsede kaçırılma süreci ile ilgili bilgiler verdiniz. Bazı ayrıntıları anlattınız. Şimdi öğrenmek istediğimiz şey şu; eğer ruhlarımız bedenlerimizden kaçırılıyorsa ve dördüncü yoğunlukta remolekülerizasyon için bir kalıp olarak kullanılıyorsa, ruh orijinal bedene geri konduktan sonra dördüncü yoğunluktaki remolekülerize edilmiş klon beden orada kalıyor mu?
C: Hayır, bu mümkün değil.

S: (L) Yani bizi kaçırdıktan sonra herhangi birimizin bir kalıbını veya klonunu tutmuyorlar?
C: Hayır.

S: (L) Pekala. Dördüncü yoğunluktan bizi etkilemeye yönelik herhangi bir süreç kullanılıyor mu?
C: Bu belirsiz bir soru.

S: (L) Herhangi bir KH varlıklığının, bizimle doğrudan temas haline olmadığı halde bizde fiziksel veya zihinsel veya duygusal sorunlara neden olma yeteneği var mı?
C: Elbette.

S: (L) Bu nasıl yapılıyor?
C: Çeşitli yöntemler kullanılıyor.

S: (L) En sık kullanılan yöntemleri tanımlayabilir misiniz?
C: Bu uygulanabilir bir soru değil.

S: (L) Nasıl yani?
C: Matematiksel hesaplama yoluyla belirlenebilecek bir sıklık yok.

S: (L) Yani herhangi bir anda herhangi ve tüm yöntemler kullanılabilir, öyle mi?
C: Doğru.

S: (L) Bunun nasıl yapıldığıyla ilgili bir veya iki örnek verebilir misiniz?
C: Pek çok yöntem var: çok yüksek frekans düzeyindeki ses dalgası manipülasyonları bunlardan biridir.

S: (L) Bu çok yüksek ses frekanslarındaki ses dalgaları ne yapıyor?
C: Beyin dahil olmak üzere bireyin bedenindeki kimyasal dengeleri değiştirebilir. Bu kimyasal dengesizlikler yoluyla sıkıntı yaratılır.

S: (L) Bu çok yüksek frekanslı ses dalgaları, belirli telkinler taşır mı?
C: Mesajlar yüksek frekanslı ses dalgalarında taşınmaz. Şu anda tamamen farklı bir yöntemden bahsediyorsun.

S: (L) Bize bu yöntemi tanımlayabilir misiniz?
C: Bu sizin için çok karmaşık ve yorucu olur, ve zihinsel kapasitelerinizin algılayabilecenin ötesinde bir yöntem daha var.

S: (L) O yöntem nedir?
C: Bu sizin algılayabileceğiniz bir bilgi olmadığı için yeterli bir yanıt olasılığı yok.

S: (L) Anlamıyorum. Algılama yeteneğimizin ötesinde bir yöntem daha olduğunu söylüyorsunuz ve...
C: Doğru. Eğer algılayamazsanız nasıl kavrayabilirsiniz?

S: (L) Belki anlamamıza yardımcı olursanız algılayabilir ve kavrayabiliriz.
C: Bununla ilgili en iyi benzetme, iki yaşındaki bir çocuğa yüksek matematiği anlatmaya çalışmak olur. Bu mümkün mü?

S: (L) Çok akıllı bir çocuksa, belki.
C: Peki iki yaşındaki bir çocuğa ileri matematiği doğru bir şekilde öğretmek mümkün olur muydu?

S: (L) Eğer iki yaşındaki çocuk çok parlaksa.
C: Şimdi duruma geçersiz koşullar ekliyorsun.

S: (L) Şunu sorayım: eğer tartışılabilir birşey değilse, algılanamaz ve açıklanamaz birşeyi neden belirtiyorsunuz?
C: En azından belirtilebiliyor, değil mi?

S: (L) Peki bunu nasıl belirtelim?
C: Aynen verildiği gibi.

S: (L) Eğer neyden bahsettiğimizi bilmiyorsak, bunu nasıl ifade edebiliriz?
C: Aynen açıklandığı gibi. Sizin algılayamadığınız bir yöntem daha var. Bunu bu şekilde belirtmek mümkün değil mi?

S: (L) Eğer belirtmekten kastettiğiniz şey sadece algılamadığımız bir yöntem daha olduğunu yazmaktan ibaretse...
C: Aynen.

S: (L) Diğerleri gelip soracak: "Nedir o?" Ve bizim vereceğimiz bir yanıtımız olmayacak. Ne olabileceği ile ilgili yaklaşık bir tahminimiz bile olmayacak. Ve bu hiç tatmin edici bir durum değil.
C: Öyle mi? Peki ya bir zamanlar sadece soru olan diğer tüm yanıtlar?

S: (L) Onlar çok daha tatmin edici, çünkü bilgi haline geldiler.
C: Bilgi haline nasıl geldiler?

S: (L) Yanıtlanarak.
C: Yanıtlanmadan önce neydiler?

S: (L) Soru.
C: Doğru.

S: (L) Şimdi sorumuz şu: Diğer yöntem nedir?
C: Sizin için algılanabilir değil.

S: (L) Algılanamazlığının nedenleri nedir?
C: Bu da algılayamadıklarınız içinde. Bunun kendi kendinize incelemeye başlamanız gereken bir soru olduğunu anlamıyor musunuz? Bunu ancak bu şekilde, yani bir tohum ekerek, ve sonunda yanıta ulaşana kadar onu takip ederek yapabilirsiniz. Fakat yanıta ulaşmanız için, soruyla yanıt arasında çeşitli bilgilere ihtiyacınız var fakat şu andaki koşullar, bu ara bilgilerin verilmesi için uygun değil.

S: (L) Peki, başka bir konuya geçelim; ön-kodlanmış bilgi sinyalleri nasıl gönderiliyor?
C: Sorunu açıklar mısın?

S: (L) Bu son konudan önce ses dalgası odaklamasıyla mesajların gönderilebildiğinden bahsediyorduk.
C: Hayır, ses dalgası odaklaması, hisler, duygular vb'ni değiştirmek amacıyla beden ve beyin kimyasının değiştirilmesi için tasarlanır ve bu, zihinsel düşünce kalıplarının değiştirilmesine neden olabilir. Fakat mesajlar yüksek frekanslı ses dalgalarıyla gönderilmez.

S: (L) Nasıl gönderilirler?
C: Mesajlar, Serbest Biçimsel Görüntüleme denen bir yöntemle gönderilir.

S: (L) Bu ne anlama geliyor?
C: Düşünce transferi anlamına geliyor.

S: (L) Peki bu nasıl yapılıyor? Hangi sıklıkla yapılıyor?
C: Yanlış kavram. Bu konuda "sıklık" gibi bir faktör yok. Yine ne yazık ki anlamadığınız bir yöntem söz konusu. Fakat, tüm sorulara yanıt aradığınız için, bunu açıklamanın tek olası yolu şunu söylemek: bir boyutta oluşturulan bir düşünce diğer bir boyuta, yani sizin boyutunuza gönderiliyor.

S: (L) Tamam. Belirli bir hedefe gönderilebiliyor mu?
C: Kesinlikle.

S: (L) Diğer boyuttaki varlıkların ruhlarımızı kaçırma veya bedenimizden zorla çıkarma yeteneğine sahip olduğunu söylüyorsunuz, peki ölüm sürecinde bedenden ayrılarak beşinci yoğunluğa giden ruh özümüzü manipüle etme yeteneğine de sahipler mi?
C: Hayır.

S: (L) Bu yeteneğe sahip değiler mi?
C: Hayır, fiziksel bedeninizin fonksiyonunun sona ermesi ve beşinci yoğunluğa girme süreci tek, yalnızca tek bir bir yolla gerçekleştirilir: özel olarak üçüncü yoğunluk ile beşinci yoğunluk arasında transfer amacıyla açılan bir kanaldan geçerek. Sizin terminolojizde gümüş kordon olarak tanımlanan şey, bu geçiş kanalına ihtiyaç duyulduğunda açılan kapalı bir hat gibidir. Bu oldukça kaba bir benzetmedir, fakat bunu tanımlamanın tek yoludur. Yani fiziksel beden sona erdiğinde, bu hat açılmakta ve ruhun doğal bir şekilde geçtiği bir kanal oluşturmaktadır. Fakat bu kanalın özelliklerinden biri şudur ki, hiçbir yoğunluk seviyesinden hiçbir güç bu kanalı kesinlikle delemez. Dolayısıyla, üçüncü yoğunluktan beşinci yoğunluğa transfer sürecindeki ruhlara hiçbir şekilde müdahale edilemez. Fiziksel bedendeki ruh uzantısının beşinci yoğunlukla her zaman bir bağlantısının olduğunun ve bunun "gümüş kordon" denen şey aracılığıyla olduğunun da belirtilmesi gerekir. Bu bağlantı, üçüncü yoğunluk ruhların beşinci yoğunluğa geçiş kanalı olarak her zaman mevcuttur. İhtiyaç duyulduğunda anında açılabilir. Açıldığında bir geçiş kanalı haline gelir. Ruh bu kanaldan geçer. Ve hiçbirşeyin müdahalesine maruz değildir. Bu bilinçli bir tasarım değildir; ikinci yoğunluk seviyesindeki, kendi bilinçli düşünce süreçleriyle kendilerini koruma yeteneğine sahip olmayan yaratıkların koruma mekanizmaları olarak tanımlanabilecek şeye benzer doğal bir süreçtir. Örneğin kaplumbağa, onu koruyan bir kabuk içindedir. Kabuk kamplumbağayı doğa koşullarına karşı korur. Gümüş kordon aracılığıyla beşinci yoğunlukla olan bağlantı buna benzetilebilir. Gümüş kordonun açılmasıyla oluşan kanaldan geçen ruha müdahale edilemez. Anlıyor musunuz?

S: (L) Evet, fakat neden bu kadar çok sayıda ruh bedenlerini terk ederken bu kanaldan geçmek yerine dünyada kalıyorlar ve diğer bedenlere ilişiyorlar? Bunun nedeni nedir?
C: Bu karmaşık bir soru, fakat en iyi yanıt, bunun üçüncü yoğunluk düzleminden ayrılmak istemeyen ruhların seçimiyle ilgili olduğudur. Bunu yapmanın tek olası yolu, fonksiyonu sona ermiş olan bedenden ayrılmış olmak, fakat halen üçüncü yoğunluk düzlemi içinde olmaktır, ki bu doğal değildir fakat yine de olabilmektedir. Sizin kaynaklarınızda hakkında çeşitli yanlış tanımlamalar bulunan bu tür durumlarda, gümüş kordon hala ruha ilişiktir fakat kanaldan ziyade bir kordon olarak durmaktadır. Ruh hala gümüş kordona bağlıdır fakat işlevi biten bedenden ayrılmıştır. Bunun sonucu, bir üçüncü yoğunluk beden birimi içinde olmaksızın üçüncü yoğunluk ortamının bilinçli bir şekilde farkında olmaya çok benzer bir durumdur. Anlıyor musunuz?

S: (L) Evet. Peki...
C: Ve ayrıca şunun da farkında olun ki, ruh fiziksel beden sınırlandırmalarından bir kez ayrıldığında, hala üçüncü yoğunluk düzleminde olsa bile zaman geçişi ilüzyonu ortadan kalkar. Dolayısıyla o ruh, herhangi bir zaman geçişi algılamaz. Bunu belirtmemizin tek amacı, bunun ne gibi anlamlara gelebileceği üzerinde düşünmenizdir.

S: (L) Tamam. Daha önce suçla ilgili bir tartışma yapmıştık. Suça karışmada rakamsal olarak siyah insanlarla beyaz insanlar karşılaştırıldığında, orantısal olarak siyahların suç eylemlerine çok daha fazla karıştığı veya beyazlardan daha negatif eğilimli oldukları gibi bir durum ortaya çıkıyor. Rakamlar gerçekten şaşırtıcı; siyahların suç işleme olasılığı, beyazlarınkinden sekiz kat daha fazla. Bunun sebepleriyle ilgili çeşitli açıklamalar kullanılıyor ama fakirlik ve ayrımcılık bu oran farklılığını açıklamaya yetmiyor gibi görünüyor. Çünkü pek çok diğer etnik gruplarla ilişkili fakirlik ve ayrım koşullarında böyle bir ilişki görünmüyor. Bu rakamlarla ilgili önemli birşey var mı? Bu durumla ilgili nedenler var mı?
C: Belki de bir seferde bir soru denemelisin.

S: (L) Siyahlar neden beyazlardan daha fazla suç işliyor?
C: Bu, basit bir şekilde yanıtlanmayacak kadar geniş spektrumlu bir kavram. Lütfen yeterli bir şekilde yanıtlanabilmesi için soruyu çeşitli parçalara bölmeyi dene.

S: (L) Soruyu parçalara nasıl bölebileceğim konusunda öneride bulunabilir misiniz? Zor bir konu mu?
C: Normalde prosedür bu değil, fakat tavsiyelerden biri, örneğin, öncelikle bireylerin suç işlemesine neden olan şeyin ne olduğunu sormak olabilir; ikinci olarak, bir bireyin ırkı ve uyruğu veya fiziksel durumu ile suç işleme eğilimi arasında bir ilişki var mı? Yani, bu geniş spektrumlu bir konu. Yeterli bir şekilde yanıtlanması için, çeşitli ardıl sorulara bölünmesi gerekir.

S: (L) Bireylerin suç işlemesine neden olan şey nedir?
C: Bu da pek çok yanıta sahip bir soru. Birini seçeceğiz ve üzerinde düşünmenizi isteyeceğiz. Cevaplardan biri, daha önce de belirttiğimiz gibi, çok yüksek frekanslı ses dalgalarının kullanılması yoluyla kan, beden ve beyin kimyasının değiştirilmesidir. Elbette, hayal edebileceğiniz gibi, bunun sonuçlarından biri, anti-sosyal davranış olarak tanımlayabileceğiniz şey olur. Bunu görmüyor musunuz?

S: (L) Görüyorum. Tamam, belirli bir ırk veya beden türüne sahip bir kişiyi, diğer ırk veya beden türlerinden olan kişilerle karşılaştırıldığında bu manipülasyona daha yatkın hale getiren şeyler var mı?
C: Bu, ırklar arasındaki fiziksel farklılıklar ve beden kimyası farklılıkları konusunu ön plana çıkarıyor ve bu, üçüncü yoğunluk varlık seviyesinde yeterince keşfedilememiş bir konudur. Örneğin sizin deyişinizle farklı "ırklar", bedenlerinde farklı kimyasal özelliklere sahiptir. Değil mi?

S: (L) Sanırım bu muhtemel.
C: Eğer buradan bir sonraki adıma geçersek, belki bir ırkın beyin kimyası veya kan kimyası, o ırkın duygularını, en azından alışık olduğunuz sosyal ortamda anti-sosyal davranış göstermeye neden olacak şekilde değiştirebilir. Ve bu, belirli bir ırkın bireylerinin, başka bir ırkın bireylerinden daha fazla suç işlemesinin nedenlerinden biri olabilir.

S: (L) Bu durumla ilişkili herhangi belirli kimyasallar var mı?
C: Tumoxifen.

S: (L) O nedir?
C: Hipofiz tarafından salgılanan bir hormon. Siyah olarak tanımladığınız ırkın bireylerinde bu hormonun yüksek yoğunlukta bulunduğunu göreceksiniz.

S: (L) Peki bu hormon bir bireyi bu yüksek frekanslı ses dalgalarına ve antisosyal davranış göstermeye karşı nasıl daha yatkın hale getiriyor?
C: Bu, bazı hususları atlayan bir soru ama bu soruyu yanıtlamanın en iyi yolu şu ki, bu hormon yüksek miktarda olduğunda, ve kişinin agresif yanı önplana çıktığında, tehlike seviyesine ulaştırmak için kişinin kimyasında çok fazla değişiklik yapılmasına gerek olmaz. Dolayısıyla, siyah ırktan olanlarda agresif veya antisosyal davranışlar daha kolay bir şekilde gerçekleştirilebilir.

S: (L) Beyaz, ispanik, veya doğulu ırkların bireylerinde de doğuştan veya sonradan bu hormonun yüksek miktarda bulunması mümkün mü?
C: Soru şu mu: "Siyah ırk dışındaki ırkların bu hormona yüksek miktarda sahip olan bireyleri var mı?" Her bir bireysel durum farklıdır. Önemli olan, yapıyı oluşturan ortalamalardır.

S: (L) Yani genel anlamda bu bizim "suç hormonu" diyebileceğimiz hormon, öyle mi?
C: Kesinlikle onlardan biri. Ama agresif davranış mutlaka suç davranışı anlamına gelmez.

S: (L) Doğru. Siyahlarda agresif davranışın genellikle suça çevrilmesine neden olan şey nedir?
C: Bu soru bu şekilde sorulduğunda yanıtlanamaz. Lütfen daha basit, temel bir soru sor.

S: (L) Keltik kökenli bireyler tarihsel olarak ve bariz bir şekilde oldukça agresifler, ama agresyonlarının sonucunda suç işleme oranları daha düşük. Bu neden böyle?
C: Elbette birden fazla yanıtı var. Herkesin kimyasal yapısı doğal ortamına dayalıdır. Siyah ırk, kökenleri olan coğrafyada binlerce, hatta milyonlarca yıldır yaşamış oldukları için, tumoxifen'in daha yüksek miktarda bulunmasının, o ortamda hayatta kalma için gerekli olduğu düşünülebilir. O ortamdan uzaklaştırılıp tamamen farklı bir kimyasal denge gerektiren bir ortama getirildiklerinde, bu hormonun yüksek miktarda olması, belirli bir veya iki türde agresif davranışın meydana gelmesine neden olabilir. Diğer ırk veya kültürlerin bireyleri çeşitli beyin kimyasallarını arttıran veya değiştiren herhangi uyarıcılara maruz kaldığında ise, bu durum ilgili toplumda daha kabul edilebilir olan davranışlara dönüştürülebilen cinste farklı bir agresif davranışın meydana gelmesine neden olabilir.

S: (L) Bu agresyonu veya suç hormonunu düşürmek veya başka davranışlara dönüştürmek için kimyasal olarak yapılabilecek herhangi birşey var mı?
C: Bu oldukça karmaşık bir soru çünkü beyin kimyasına yapılacak herhangi bir müdahale, şu anki gelişim seviyenizde karanlığa ateş etmeye benzetilebilecek bir durumdur, çünkü konuyla ilişkili hususların tümünü bilmiyorsunuz. Dolayısıyla, bu soru bu şekilde sorulduğunda yeterli bir şekilde yanıtlanması çok zordur.

S: (L) Bu sorunun basit bir şekilde yanıtlanmasını sağlayacak şekilde sokulabileceği başka herhangi bir biçim var mı?
C: Bu, soruyu soranın karar vermesi gereken birşey. Açıktır ki yanıt evettir, fakat bu soruyu nasıl ifade etmen gerektiğini soruyorsan, bunu senin için yapamayız, çünkü bu öğrenme sürecinin bir parçası. Soruları nasıl sormanız gerektiğini söylersek, bu sizi elinizden tutup götürmek gibi olur, değil mi?

S: (L) Evet. Bu agresif davranışın azaltılmasında siyah ırkın bireylerine yardımcı olmak için yapılabilecek basit, pratik bir şey var mı?
C: Neredeyse imkansız sorular sormaya devam ediyorsun. Bunun bir evet-hayır kadar basit birşey olmadığını anlaman gerekiyor. Bu çok zor bir soruyu çok basit bir şekilde yanıtlamak gibidir ve bu işe yaramaz çünkü burada konuyla ilişkili pek çok husus var. Bunu çözmeye çalışmanın işe yaramayacağı kadar çok sayıda zorluk var. Görünüşe göre bunun, örneğin basit bir şekilde bir aşı oluşturup siyah ırkın tüm bireylerinin aşı için sıraya koyulabileceği bir durum olmadığını anlamıyorsun. Böyle bir şeyi ciddi bir şekilde düşünmenin bile ne kadar zor olduğunu hayal edebiliyor musun? Böyle bir şeyi sadece önermenin bile toplumun her köşesinden ne kadar çok tepki toplayacağını? Açıktır ki bu, sizin zaman ölçümünüzle daha sonra, 3'üncü yoğunluktan 4'üncüye geçiş gerçekleştiğinde halledilecek bir sorundur. Dağa geri geri tırmanmanın bir anlamı yok. Eğer bu sorunu bu kadar basit bir şekilde çözmeye çalışsaydın, yapmaya çalıştığın şey bu olurdu.

S: (L) Pekala. İmparator Konstantin'in gördüğü ve Hristiyan olmasına ve Hristiyanlığı imparatorluğuna empoze etmesine neden olan vizyonun ardında neyin olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: Bu sorunun yanıtı temel olarak şudur ki, üçüncü yoğunlukta tekrar ortaya çıkma öncesi beşinci yoğunlukta gerçekleşen bir planlama sürecinde İmparator Konstantin'in böyle birşeyi yapması onun için kaderleştirildi.

S: (L) Konstantin'in hüküm sürdüğü bölgelere Hristiyanlığı empoze etmesinin aynı zamanda Karanlık Çağlar'ı getirdiği gerçeğinin bir önemi var mı?
C: Muhtemelen.

S: (L) Bunun hakkında herhangi bir yorumunuz var mı?
C: Hayır.

S: (L) Mason Önlüğü'nün temsil ettiği şey nedir?
C: Ne anlamda?

S: (L) Eski Mısır hiyerogliflerinde ve oymalarında, önlük giyen yüksek rahipler resmediliyor ve yüzyıllardan beri devam eden pek çok gizli topluluklarda inisiyelerin önlük giydiği durumlar var. Bu önlükler ya beyaz kumaştan ya da koyun derisinden. Önlüğün anlamı nedir? Neden önlük?
C: Sadece ritüelden doğan bir gelenek.

S: (L) Bu geleneğin aslı neydi? Önlük giymek neyi temsil ediyordu?
C: Belki en iyi şekilde, negatif veya kötü ruhlara karşı korunma çabası olarak tanımlanabilir.

S: (L) Tamam, SV ve ben tüm geçmiş ceslelerimiz üzerinde bir araştırma yaptık ve diğer insanlar celselere düzenli olarak gelmeye başladıktan sonra bu kaynaktan alınan "size bağlı, açık, belki, yakın" ve buna benzer yanıtların sayısının arttığını, hatta ikiye katlandığını gördük. Daha önceden verilen türde bilgilerin seviyesinde ve türünde büyük bir azalma gerçekleştiğini gördük. Bunun nedeniyle ilgili birşey söyleyebilir misiniz?
C: Buna verebileceğimiz en iyi yanıt şu: herhangi bir olağan kanallamama celsesine katılan bireylerin sayısı arttıkça, elbette zihinsel enerjiler ve düşünce dalgaları da daha fazla çatışan yapıda oluyor ve tabii ki gözlemciler için gereksiz olan çatışmalardan sakınmak için yanıtların da dikkatli bir şekilde verilmesi gerekiyor. Dolayısıyla bazı doğru yanıtların yanıtı alanlar için ağır sıkıntıya neden olabileceği hissedildiğinde veya bilindiğinde, bazı soruların yanıtsız bırakılması daha iyidir. Bu nedenle, bazen soruların ya geçilmesi gerekir ya da her bir bireyin ilgili sorulara kendilerine en uygun gördükleri yanıtları vermesi gerekir.

S: (L) Yani buna göre bilgi almaya en elverişli durumu oluşturmak için mevcut bireylerin sayısını azlatmak ve böylece çatışan düşünce kalıbı miktarını sınırlandırmak gerekiyor.
C: Olası bakış açılarından biri.

S: (L) Bilgi almak mutlak bir açıklık durumu mu gerektiriyor?
C: Hayır, gerektirmiyor ama kesintisiz bir akışla mutlak bilgi almak için öyle bir durum gerekir. Fakat bu tür durumlar üçüncü yoğunlukta çok nadirdir.

S: (L) Bana öyle göründü ki, bilgi aldığımız yaklaşık ilk altı ayda bilgiler ve yanıtlar çok daha açıktı. Öyle görünüyor ki, soru sorduğumda soruyorum çünkü cevabın şekli ile ilgili bir beklenti içinde olmaksızın verilecek yanıtı gerçekten duymak istiyorum. Bu hayatımda yaptığım çok sayıdaki çalışmalardan şunu anlıyorum ki, yanıtları anlayabilecek durumda değildim ve susup dinlemeye hazırdım. Diğer insanlar soru sorduğunda, görünüşe göre çoğu zaman sadece kendi zihinlerinde zaten oluşturmuş oldukları yanıtları doğrulamak için soruyorlar.
C: Bu senin bakış açınla doğru bir algı, fakat tanımladığın bu önyargı, çeşitli soru ve yanıt fırsatlarında üçüncü yoğunluktaki tüm herkesin o ya da bu seviyede suçlanabileceği birşey. Eğer yanıtları daha derinlemesine incelersen, daha az insanın mevcut olduğu celselerde bile bilgi dağıtımına yönelik açıkık veya istekliliğin derecelerinin değişkenlik gösterdiğini görürsün.

S: (L) Doğru. Önyargıların miktarını sürekli azaltmaya, bilgiyi duymaya istekliliği arttırmaya ve yanıtın ne olacağı ile ilgili önyargılı kavramları bırakmaya çalışacağım. İlk aşamalarda elbette gelen yanıt türlerini ve ölçütleri test ediyor ve inceliyordum ve sanırım ilginç bir şekilde, uyguladığım az ya da çok katı test etme sürecine rağmen, daha çok kişinin olduğu sonraki celselerle karşılaştırıldığında ilk celselerde daha iyi ve daha tam yanıtlar verildi.
C: Mümkün.

S: (L) Bunun sebebi ne olabilir?
C: Bunu önceki yanıtta tanımladık. Katılımcıların sayısı arttıkça, açıktır ki önyargı fırsatları da artmaktadır.

S: (L) Pekala, yakın bir zamana nörolog Dr. Cincent DiCarlo'ya gittim. Dr. Di Carlo oldukça canlı bir tepki gösterdi ve öyle olmadığını bilmesine rağmen sanki benimle daha önce karşılaşmış olduğunu hissettiğini söyledi. Onunla aramda çok güçlü bilinçaltı bir psişik etkileşim oldu gibi görünüyor. Bunun nedeniyle ilgili bir ipucu verebilir misiniz?
C: Burada karmik bir etkileşim olmuş olabilir.

S: (L) Gelecekteki etkileşimler de bundan etkilenecek mi?
C: Açıktır ki bunu bulmak sana bağlı.

S: (L) SV ile konuşuyorduk ve tedaviyle ilgili olarak benim için ne yapabileceği konusunda kafası karışmış durumda. Yardımcı olabilir misiniz?
C: Bu elbette çok karmaşık bir durum, fakat olasılıklardan biri olarak, geçmişteki faaliyetlerden kaynaklanan çeşitli farklı faktörlerin neden olduğu fiziksel stresler, sinir kanalları üzerinde etki etmiş olabilir. Örneğin belki kol-bacak ve vücut uzantıları kasları etrafında yara dokusu oluşumu, sinir merkezinden vücut uzantılarına giden doğal elektrik akışını bloke etmiş olabilir. Bu, ilgili kanalların elektrik unsurlarından mahrum kalmasına ve dolayısıyla da oksijensiz kalmasına neden olabilir. Bu durumun hafifletilmesi zordur çünkü çeşitli adımlar gerektiriyor. En iyi öneri, hasarın giderilmesine yönelik olarak yararlanılan çeşitli programlar yoluyla sağlığın aşamalı fakat sürekli bir şekilde geliştirilmesidir.

S: (L) Geri döndürülebilir bir hasar mı?
C: Geri döndürülebilir. Fiziksel bedenin tamamı veya bir kısmı işlevini yitirene kadar tüm hasarlar geri döndürülebilirdir.

S: (L) S___'nin şu anda kullandığı çeşitli teknikler yardımıyla dokulara ve elektrik akımlarına yönelik yaptığı tedaviler faydalı mı?
C: Faydalı, fakat fazlasına ihtiyaç duyulması çok muhtemel. Tam iyileşmenin sağlanması için daha fazla tedavi faaliyeti türünün gerektiğini kastediyoruz.

S: (L) Peki ana sorun yara dokusu mu?
C: Yara dokuları dahil olmak üzere, nöronların uygun bir şekilde ateşlenmesini bloke eden ve bunun sonucunda da oksijenlenmenin engellenmesine neden olan tüm blokaj türleri.



12 Kasım 1994 F___ ve Laura

S: (L) Quorum ve İlüminati'ye dönecek olursak'
C: Quorum çoğunlukla dünyadışı; İlüminati çoğunlukla insan.

S: (L) Quorum'u daha önce'
C: Birleştir; bütünün iki yarısı.

S: (L) Daha önce Quorum'un Kasyopyalılarla, yani sizinle, yani iyi varlıklarla bağlantı halinde olduğunu söylemiştiniz. Bu doğru mu?
C: Yakın.

S: (L) İlüminati ise Kertenkele varlıklarıyla bağlantılı olarak tanımlanan Yılan Kardeşliği ile ilişkili, değil mi?
C: Yakın. Ama o kadar basit değil.

S: (L) Eğer Quorum iyi adamlar ve İlüminati de kötü adamlarsa ve her ikisi de masonluğun en üst seviyesini temsil ediyorsa, buradaki hikaye nedir?
C: Şimdi önce bir daire veya döngü hayal et ve devam etmeden önce bunun üzerinde biraz düşün.

S: (L) Tamam, şu anda dönen bir daireyi düşünüyorum.
C: Dairedeki iki yarı, pozitif ve negatifi temsil ediyor. İki yarı.

S: (L) Bundan çıkardığım şey, her iki tarafın da insanlıkla oynadığı şeklinde. Öyle mi?
C: Hayır. Bu karmaşık ama öğrenebilir ve anlayabilirsin; büyük bir keşif ve ilham olacak.

S: (L) Tamam, açıklayın o zaman.
C: Adım adım sor.

S: (L) Neden sorularımızı sürekli olarak adım adım sormamı istiyorsunuz?
C: Bilgileri hazmetmen için.

S: (L) Quorum iyi adamlar olarak tanımlandı. İlüminati de kötü adamlar olarak tanımlandı. Ama her ikisi de Masonik. Masonik bir örgütteki bir kişi en üst seviyelere ulaştığında onları bir tarafa veya diğer tarafa dağıtan kişiler mi var?
C: Tam olarak bir taraf veya diğer taraf denemez.

S: (L) Burada gerçekten anlayamadığım birşey var çünkü eğer Kertişler...
C: Zihinsel bloğu kaldır.

S: (L) Bloğum falan yok. Eğer Yılan Kardeşliği, yani İlüminati, yani Kertişler, yani Canavar bu gezegene kötü şeyler yapacak olanlarsa, iyi tarafla bağlantılı olan Quorum'la nasıl...
C: Bunu açıklamak zaman alacak. Sabırlı ol, buna değecek.

S: (L) Hemen şimdi açıklayacak mısınız?
C: Adım adım sor.

S: (L) Tamam. Kötünün özelliği nedir?
C: Birleştir.

S: (L) Kertişler bizim kötü olarak tanımladığımız varlıklar mı?
C: Evet.

S: (L) Kasyopyalılar bizim iyi olarak tanımladığımız varlıklar mı?
C: Evet.

S: (L) Peki Kasyopyalılar Kertişleri kullanıyor veya onlara belirli şeyler yaptırıyor mu?
C: Hayır.

S: (L) Kertişler bağımsız olarak ve Kasyopyalılar'a karşı olarak mı çalışıyor?
C: Karşı olarak değil, bağımsız olarak.

S: (L) Tüm bu projenin tepesinde biri var mı?
C: Biz başkalarına hizmet ediyoruz, bu yüzden karşıtlık yok. Şimdi dikkatli düşün. Adım adım. Eğer cevabı tam olarak anlamazsan başka soru sor.

S: (L) Bütünün bir parçası. Bir dairenin parçası.
C: Harmanla.

S: (L) Bu şu anlama mı...
C: Renkleri karışan, dönen bir resim düşün.

S: (L) Bazı seviyelerde iki yarı birleşiyor mu?
C: Yakın.

S: (L) Söylediğiniz şey şu mu; Quorum'un bir kısmı iyi adamlar ve bir kısmı da kötü adamlar ve aynı şey İlüminati için de geçerli... çünkü bu ikisi dairenin karşıt yanlarında ama dönüşteki karışım noktasında birbirleriyle etkileşiyorlar, öyle mi? Bu kuruluşlar da zıtlar arasındaki etkileşimlerin meydana geldiği yerler mi?
C: Daha yakın.

S: (L) Şimdilik bu konuyu bırakalım.
C: Hayır. Şimdi lütfen.

S: (L) Tamam. Yani bu bir karışım. Bunun şeyle ilgisi var mı... Sizin durumunuzda başkalarına hizmet, kendine hizmet edenlere hizmeti de kapsıyor, doğru mu?
C: Evet; biz size hizmet ediyoruz; Kertenkeleler ise sizin ırkınızı kendine hizmete programladı.

S: (L) Anlayamadığım birkaç husus var. Ben hala bir ölçüde kendine hizmet eden bir varlığım, doğru mu?
C: Ama yavaşça başkalarına hizmete doğru ilerliyorsun. Ama bütün insanlar değil.

S: (L) Yani Quorum'un veya İlüminati'nin üyeleri olan kişiler bilgi veya yardım istediklerinde siz, başkalarına hizmet yöneliminizden dolayı kim olursa olsun yanıt vermek zorundasınız, öyle mi?
C: Evet ve hayır.

S: (L) 'Hayır' kısmı nedir?
C: Eğer titreşim frekansları düzensizse bağlantı kurmuyoruz.

S: (L) Kertişlerin yaptıkları şeyler daha büyük bir plan veya tasarımın bir parçası mı?
C: Herşey öyle.

S: (L) Geçelim. Moralim bozuldu çünkü bana kötü bir insan olduğumu söylediniz.
C: Kötü bir insan değilsin.

S: (L) Şu anda kendimi çok sefil hissediyorum.
C: Kertenkele telkini.

S: (L) Buhranlı berbat hisler Kertenkelelerin telkinleri mi?
C: Her zaman olduğu gibi.

S: (L) Kendimi berbat hissediyorum çünkü benim bu sefil gezegendeki sersemlerle aynı batan gemide olduğumu söylüyorsunuz. O gemiden çıkmak için çok sıkı çalışıyordum.
C: Saçmalık; sen kendi gemindesin.

S: (L) Bu daireyi kim tasarladı?
C: Doğal frekans dalgası. Kavuşuma/birleşime yakın olan bazıları, mükemmel bir denge yaratmak için bu iki hizmet kalıbını, bu iki 'kampı' harmanlıyor.

S: (L) Pekala. Yani İlüminati'dekiler kendine hizmet yolunun üst seviyesindeler ve bir şekilde bu üst seviyelere erişmiş olmaları, konumlarında bir değişim veya harmanlama meydana getirerek onların başkalarına hizmete dair bazı farkındalıklara veya frekanslara erişmelerini sağlıyor, doğru mu?
C: Devat et.

S: (L) Tamam, Quorum'dakiler başkalarına hizmete odaklanıyorlar ve onlar da başkalarına hizmet ederken bazı kendine hizmetlerin başkalarına hizmet olduğunu anlıyorlar.
C: Yakın.

S: (L) Yani buradaki fikir, oraya hangi yönden ulaşmış olursan ol, her iki yolu harmanlamak, öyle mi?
C: Başkalarına hizmet, bu iki gerçekliğin mükemmel bir dengesini sağlıyor. Tam karşısındaki kendine hizmet ise büyük döngünün mükemmel bir dengede kapanmasını sağlıyor.

S: (L) Yani başkalarına hizmet yolunun varolabilmesi için kendine hizmet yolunun da olması şart, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Ve Quorum ve İlüminati'dekiler de...
C: Ortada harmanlanıyorlar.

S: (L) Işığın olabilmesi için karanlığın da olması gerekiyor, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Ve Kasyopyalıların olabilmesi için Kertişlerin de olması gerekiyor...
C: Yakın.

S: (L) Ve her iki grup da Masonik örgütlenmeler yoluyla gelişiyorlar...
C: Özgür-Masonluk, bu süreçlerin fizik düzlemdeki insan yansımaları.

S: (L) Pekala, çok teşekkür ediyoruz. Sanırım bu gecelik bu kadar.
C: İyi geceler.

16 Kasım 1994 F___ ve Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba. Nasılsınız?

S: (L) Sanırım bu akşam fena değiliz. Karşımızda kim var?
C: Roligea.

S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.

S: (L) Son zamanlarda okuduğum bir kaynakta, Bernadette Soubirous'a Bakire Meryem'in göründüğünün iddia edildiği Lourdes'deki tapınaktan bahsediliyor ve...
C: Enerji odaklanma merkezi.

S: (L) Orada ne tür bir enerji odaklanıyor?
C: Duaların istikrarlı düzeni nedeniyle pozitif.

S: (L) Peki Bernadette'e görünen şey neydi?
C: Enerji bilinç dalgası görüntülemesi.

S: (L) Bu görüntü onun kendi zihninden mi geldi?
C: Yakın.

S: (L) Pek çok kişinin iyileşmesi...
C: Pozitif enerji konsantrasyonu nedeniyle.

S: (L) Georgia'da Conyers'teki Bakire Meryem hayaleti olaylarına neden olan şey ne veya kim?
C: Yanıltıcı bir enerji alanı.

S: (L) Bu enerjinin ardında kim var?
C: Kertenkeleler.

S: (L) Neden?
C: Daha büyük bir resmin ve planın parçası olan bir zihin karıştırma girişimi.

S: (L) Büyük resim ve plan nedir?
C: Fetih.

S: (L) Bu onların yapacakları fethe nasıl yardım ediyor?
C: Bilgi yayarak.

S: (L) Sahte bilgi yayma yoluyla mı yani?
C: Pek çok yönden etki ediyor. Akıl çeliyor. Bu çağda akıl çelme bombardımanları altında yaşıyorsunuz.

S: (L) Pekala, şimdiki soru son zamanlarda tartışmakta olduğumuz bir şeyle ilgili. Bazı arkeologların ve diğer bazı şahısların iddia ettiği gibi siyah ırkın herhangi bir grubu tarihte kendi başlarına yüksek bir medeniyet yarattılar mı hiç?
C: Evet.

S: (L) Yardım olmadan, kendi başlarına mı?
C: Hayır.

S: (L) Kimden yardım aldılar?
C: Kertenkeleler.

S: (L) Siyahlar genel olarak, kayıt edilmiş olan tarihin büyük bölümünde neden bu kadar ilkel bir zihin kalıbıyla ve bu kadar ilkel koşullarda yaşayageldiler?
C: Modern etkileşimlerden yalıtım.

S: (L) Neden?
C: Karma. Gaddar hiyerarşik eski toplum yapısının cezası.

S: (L) Siyah insanlar Kertenkeleler tarafından beyaz insanlar kadar sıkça kaçırılıyor mu?
C: Evet.

S: (L) Bu konuda neden yok denecek kadar az şey duyuyoruz?
C: Genel olarak siyahların kültürü hakkında çok az şey duyuyorsunuz.

S: (L) Siyahlar kendi kültür yapıları içinde dünyadışılardan ve kaçırılmalardan haberdarlar mı?
C: Daha az farkındalar ve daha az tartışıyorlar.

S: (L) Medya yoluyla manipüle edildiğimizi biliyoruz. Hangi yöntemleri kullandıklarını ve amaçlarının ne olduğunu öğrenmek istiyoruz.
C: Daha net ol.

S: (L) TV veya filmler yoluyla zihinsel manipülasyon yapmak için hangi teknik yöntemleri kullanıyorlar?
C: Bildiğiniz görsel ve sözlü bombardıman.

S: (L) Bilinçaltı fikir aşılaması kullanıyorlar mı?
C: Çoğu zaman gerekmiyor.

S: (L) Çocukların dinlediği müziklerde onları programlamaya yönelik herhangi bir çaba var mı?
C: Evet.

S: (L) Bilinçaltına yönelik etkiler var mı?
C: Evet.

S: (L) Elektronik sinyaller mi kullanıyorlar?
C: Evet.

S: (L) Peki televizyon programlarında elektronik sinyalleri kullanıyorlar mı?
C: Kullandılar ama o kadar sık değil.

S: (L) Acil yayın sinyali testlerinde gönderilen bu tür herhangi bir sinyal var mı? (Ç.N.: Acil yayın sinyali; ABD'de bir dönem acil güvenlik durumlarında devlet başkanın tüm halka seslenmesine yönelik kurulmuş bir sistem.)
C: Hayır.

----------------------------------------------------------

C: Evet; biz size hizmet ediyoruz; Kertenkeleler ise sizin ırkınızı kendine hizmete programladı.
S: (L) Anlayamadığım birkaç husus var. Ben hala bir ölçüde kendine hizmet eden bir varlığım, doğru mu?
C: Ama yavaşça başkalarına hizmete doğru ilerliyorsun. Ama bütün insanlar değil.

S: (L) Yani Quorum'un veya İlüminati'nin üyeleri olan kişiler bilgi veya yardım istediklerinde siz, başkalarına hizmet yöneliminizden dolayı kim olursa olsun yanıt vermek zorundasınız, öyle mi?
C: Evet ve hayır.

S: (L) 'Hayır' kısmı nedir?
C: Eğer titreşim frekansları düzensizse bağlantı kurmuyoruz.

S: (L) Yani başkalarına hizmet yolunun varolabilmesi için kendine hizmet yolunun da olması şart, öyle mi?
C: Evet.

--------------------------------------------------

S: (L) Eğer kertenkeleler sık bir şekilde bizimle besleniyorlarsa ve gelip gezegenimize el koymayı planlıyorlarsa, bunu neden 300.000 yıl önce üzerimizde hakimiyet kazandıklarında yapmadılar?
C: Sizinle aynı boyutta yaşama arzusu duymuyorlar.

S: (L) Neden?
C: Siz 3'üncü seviyesiniz, onlar 4'üncü seviye.

S: (L) Şimdi planladıkları şey nedir?
C: 4'üncü yoğunlukta sizi yönetmek.

S: (L) İnsan ırkının asıl olarak tohumlandığı ana gezegenin yanıp kül olduğunu söylemiştiniz; bunun nasıl olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: Genişleyen yıldız.

S: (L) Eğer yıldız genişlediyse, yakın bir zamanda genişlemiş olmalı, doğru mu?
C: Orada zaman sizinkinden farklı.

S: (L) Nasıl yani?
C: Zaman/mekan eğriliği.

S: (L) Zaman/mekan eğriliği derken neyi kastediyorsunuz?
C: Fazla karmaşık ama bu kavramı bir ölçüde anlıyorsunuz.

S: (L) Yani o sistemdeki yıldız genişledi ve bizim ana gezegenimiz yandı. Öyleyse, biraz gevşek bir zamansal karşılaştırma ile bu, insanların yaratılmasından çok kısa bir süre sonra gerçekleşmiş olmalı, öyle değil mi?
C: Bu karşılaştırmada kendi zaman algınızı gevşek olarak dahi uygulayamazsınız.

S: (L) Bu hususta biraz yardım istiyorum. Eğer o gezegen küle döndüyse neden insanlar orada tohumlandı... Kısa bir süre sonra küle dönüşecek olan bir gezegende var edilmenin amacı nedir?
C: Pekala. İşte bir şok-edici geliyor; henüz tamamen yanıp küle dönmedi.

S: (L) Peki nedir? Bize yanıp küle döndüğünü söylemiştiniz. Buradaki asıl hikaye nedir?
C: Tamamen yok olması sizin 4'üncü yoğunluğa geçişiniz sırasında olacak. D'Ankhiar'da şu anda insan bedenleri yaratılıyor.

S: (L) O gezegende şu anda insan yaratılmasından kastettiğiniz şey nedir? Yoksa o gezegen bu gezegen mi?
C: Hayır. Büyük döngünün kapanmasıyla ilgili.

S: (L) Şu anda orada insan varlıklarının yaratıldığını mı söylüyorsunuz?
C: Evet, öyle. Irkınız orada üretiliyor.

S: (L) Nasıl?
C: Boyut geçişi, anladın mı?

S: (L) Orada 4'üncü yoğunluk bedenlerinin mi yaratıldığını söylüyorsunuz?
C: Hayır. 3'üncü.

S: (L) 3'üncü yoğunluk bedenleri... Şu andaki bedenlerimizden çıkıp o bedenlere mi gireceğiz?
C: Uzaklaşıyorsun. Dikkatli düşün. Boyut. Gerçeklik. Döngü.

S: (L) Şu anda orada insan ırkının bedenleri üretiliyor...
C: Evet.

S: (L) Ve boyut sınırı geçişi sırasında o gezegen tamamen küle dönmüş olacak...
C: Evet.

S: (L) Şu anda o gezegende üretilen insanlar boyut sınırı geçişi sırasında nereye gidecek?
C: Eski dünyaya.

S: (L) Eski dünyaya mı gidecekler?
C: Sizin bildiğiniz şekliyle zaman yok. Hepsi kolektif bilince yönelik derslerden ibaret.

S: (L) Yani bu büyük döngünün kapanmasıyla birlikte herşey baştan mı başlayacak?
C: Pek sayılmaz; hatırla, başlangıç diye birşey yok.

S: (L) Dünyadaki pek çok ruh, dünyaya gelmekte olan bu yeni bedenlere mi girecek?
C: Evet.

S: (L) Ve eski insanlık olarak, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Ve herşeye bir daha başlayacaklar?
C: Evet.

S: (L) Yani çok sayıda insan bu oyuna baştan başlayacak?
C: Yakın.

S: (L) Bu ceza mı?
C: Hayır. Varoluşun doğası.

S: (L) O noktada bazı ruhlar da bir üst yoğunluk seviyesine mi gidecek?
C: Evet.

S: (L) Bize bunun bir yüzdesini verebilir misiniz?
C: Hayır. Şu anda açık.

S: (L) Eğer bu döngünün bir noktasında şu anda kulladığımız bedenler o gezegende üretilip dünyaya getirildiyse, o bedenleri kim getirdi?
C: Boyut geçişi.

S: (L) Kim değil ne, öyle mi?
C: Herşey "kim" ve "ne"dir.

S: (L) Önceki gece Gezici Yolcular'ın bu bedenleri o gezegenden alıp dünyaya getirdiklerine dair birşeyler söylediniz, değil mi?
C: Evet.

S: (L) Peki o zaman bu Gezici Yolcular boyutlar mı?
C: Evet. Siz de öyle.

S: (L) Lineer zihnimize neler yaptığınızın farkında mısınız?
C: Bir kutu dolusu kurtçuk. (Ç.N.: Kutu dolusu kurtçuk [can of worms] deyimi, sonraki çeşitli celselerde de kullanılıyor. Genelde zararlı nitelikte olan ve sakınılması gereken şeyleri işaret etmek için kullanılıyor.)

S: (L) Teybin bozulduğu o gece genişleyen bir yıldızın bazı yaratımlara neden olduğundan bahsediyordunuz. Bundan biraz daha bahsedebilir misiniz?

C: Boyutötesi atomik remolekülerizasyon.

S: (L) Remolekülerizasyon nedir?
C: Tekrar oluşturulma.


S: (L) Neyden neye tekrar oluşum?
C: Karmaşık. Yoğunluk çarpışması.

S: (L) Yoğunluğun neyle çarpışması? Hangi yoğunluğun?
C: 4'üncü seviye oluşumu öğren.

S: (L) Nasıl?
C: Araştır.

S: (L) Bunu, mekan-zamanda, saf enerjinin bir düşünce kalıbı etrafında şekillenebildiği ve böylece katı madde haline gelebildiği bir nokta olarak anlayabilir miyim?
C: Yakın.

S: (L) Daha üst yoğunluklardan üçüncü yoğunluğa enerji veya katı madde geçişi, evrensel enerji için travmatik bir olay mı?
C: Subjektif.

S: (L) Bu bir çeşit ölüm mü?
C: Ölüm ve doğum aynıdır.

S: (L) Bu remolekülerizasyonun meydana gelmesi için yıldızı ölmekte olan bir gezegende mi olması gerekiyordu?
C: Eğer 3'üncü yoğunluk remolekülerizasyonuysa.

S: (L) Yani enerjinin 3'üncü yoğunluk fiziksel seviyesine gelmesi için... Enerji 3'üncü seviyeye gelirken aşağı mı iniyor?
C: Hayır. Yukarı.

S: (L) Yukarı çıkan nedir?
C: Moleküller, atomik madde. Işık ilk yoğunluktur ve bütün yoğunlukları birleştirir.

S: (L) Yani biz 3'üncü yoğunluktan 4'üncü yoğunluğa geçerken, kaynakla olan birliğimizden daha da uzaklaşmış mı oluyoruz?
C: Hayır. Işık ve karanlık, bütün yoğunlukları birleştiriyor.

S: (L) Kaç tane yoğunluk derecesi var?
C: 7.

S: (L) Yedinci seviyeye ulaştığınızda, 1'inci seviye ışık olarak mı tanımlanıyor?
C: 7'nci seviye varoluşun çekirdeği.

S: (L) Eğer yedinci yoğunluk varoluşun merkezi ise, bu, 1'inci yoğunluğun varoluşun dış kenarı olduğu anlamına mı geliyor?
C: Taban.

S: (L) Bir varlık 7'nci yoğunluğa ulaşınca, sonra ne yapıyor?
C: Biri 7'nciye ulaştığında herkes ulaşıyor.

S: (L) 7'nci seviyede yaşayan varlıklar var mı?
C: Zaman mevcut değil.

S: (L) Işık, elektrik enerjisine dönüştüğünde, aslında yoğunluk mu değiştirmiş oluyor?
C: Evet.

S: (L) 1'inci yoğunluktan 3'üncüye geçtiğinde mi elektrik haline geliyor?
C: Evet.

S: (L) 7'inci seviyede yaşayan varlıklar var mı?
C: Big bang.

S: (L) Big bang 7'nci seviyede mi?
C: Yeterince yakın.

S: (L) Yani hepimiz 7'nci seviyeye ulaştığımızda hep birlikte patlayacak mıyız? Hepimiz bir olacağız ve herşeye baştan mı başlayacağız?
C: Yakın.

S: (L) Bu pek hoş bir düşünce değil!
C: Neden? Zaman diye birşey yok, orası ebedi ikametgahınız. 7'nci yoğunluk, bedenin ölümü sırasında gördüğünüz ışık.

S: (L) Ölüp bedenini terk ettiğinde yedinci seviyeye mi gidiyorsun?
C: Görüyorsun.

S: (L) Rafta "Mikail'den Mesajlar" (Messages from Michael) denen bir kitap buldum. Bu varlık, ruhların sürekli olarak evrende bir yerdeki bir çeşit ruh jeneratöründen çıktığını söylüyor. Bu bilginin kaynağı nedir?
C: 3'üncü yoğunluktaki bedenli bir varlık.

S: (L) Bu bilgi kesin olarak doğru mu?
C: Hayır. Ruhlar zaten yaratılmıştı.

S: (L) Yani zamanın ilk anında mı?
C: Evet.

S: (L) Herşey çok biçimsiz görünüyor.
C: Bu sizin algınız.

S: (L) L___, J___ ve benim geçen haftadan beri aynı şekilde hissettiğimiz ağrının kaynağını öğrenmek istiyorum.
C: DNA değişiklikleri.

S: (L) Peki bu DNA değişikliklerinin kaynağı nedir?
C: 4'üncü yoğunluğa doğru ilerliyorsunuz.

S: (L) Bu ne kadar yakında olacak?
C: Açık.

S: (L) Nefilimlerle insanların genetik melezlemesi konusunda özel bir döllemeden bahsetmiştiniz. Bunun "yapay döllenmeden" farkı nedir?
C: Fark yok.

S: (L) Kitapta, Babil kulesi zamanında Nefilimlerin insanoğlunun kızlarına baktıkları ve onları karıları olarak aldıklarından bahsediliyor. İyi bir çeşit etkileşimden bahsediliyor gibi. Bu, Nefilimlerin görevlerini terk edip insan "eşlerine" yönelik hisler besledikleri anlamına mı geliyor?
C: Hayır. Tarihin diğer bir aldatmacası. Genetik deneylerin bir tasvir ediliş şekli.

S: (L) Sfenksin görünümü neden kedimsi bir insan şeklinde?
C: Kedi enerjisini temsil ediyor.

S: (L) Mısırlıların kedilere tapması veya onlara büyük saygı duyması bununla mı ilgili?
C: Kökeninde.

S: (L) Bu kedi tanrının kökeni neydi?
C: Atlantis geleneği.


S: (L) Atlantislilerin kedi tanrı geleneğinin kökeni nedir?
C: Batıl inanç.

S: (L) Bu batıl inanç neyle ilgiliydi?
C: Önemli birşey değil.

S: (L) Belki de önemlidir çünkü bu tanrıyı onurlandırmak için böyle büyük bir anıt yapılmış ve eminim insanlar bunun kökeninde ne olduğunu bilmek istiyorlardır.
C: Özgürlük Heykeli'nin kökeninde ne var?

S: (L) Bir ilke. Yani sfenksin kökeninde de kedilerle ilgili bir ilke var, öyle mi?
C: Yakın.

S: (L) Herhangi dünyadışı varlıkları, tanrıları veya tanrıçaları temsil etmiyor mu?
C: Hayır.

S: (L) Peki bu tanrının adı neydi?
C: Endurra.

S: (L) Bu tanrı veya tanrıçaya tapınım neden sona erdi?
C: Zamanla terk edildi.


S: (L) Kertişlerin bin yıl boyunca insanlar arasında yaşadığını söylemiştiniz. Bizim zaman ilüzyonumuzda bu ne zaman gerçekleşti?
C: Atlantis'in zirvesinde.

S: (L) Atlantis medeniyeti ne kadar süre boyunca var oldu?
C: 70.000 yıl.

S: (L) Büyük dinazorların zamanında dünyada yaşayan akıllı insan varlıkları var mıydı?
C: Evet ve hayır.

S: (L) Bu ne anlama geliyor?
C: Geçici zaman eğilmesi .

S: (L) Geçmişin herhangi bir noktasında tek bir bedende her iki cinsiyeti de taşıyan fiziksel bir insan ırkı oldu mu hiç?
C: Hayır.

S: (L) Fiziksel insan ırkı her zaman iki cinsiyetli, yani erkek ve dişi oldu, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Atlantis bir dizi afetle mi battı?
C: Evet.

S: (L) Kaç afet?
C: Üç.

S: (L) Bu afetlerin hepsi aynı nitelikte miydi?
C: Hayır.

S: (L) "Nuh tufanının" Atlantis'teki son afetin ve yok oluşun hikayesi olduğunu söylemiştiniz, değil mi?
C: Evet.

S: (L) Bunun nedeni neydi?
C: Venüs.

S: (L) Buna Martek'in neden olduğunu söylediğinizi sanıyordum?
C: Evet.

S: (L) Eğer buna Martek neden olduysa, Venüs nasıl neden olabiliyor?
C: Venüs Martek'e de "neden oldu".

S: (L) O zamana kadar dünyanın bir su buharı örtüsüyle çevrili olduğunu söylemiştiniz, doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Ve Mars gelip kendi suyunu dünyanın atmosferine boşaltınca da bu su bir tufana neden oldu, doğru mu?
C: Yakın.

S: (L) Venüs güneş sistemine ne zaman girdi?
C: Yaklaşık 80000 yıl.

S: (L) Venüs dünyaya kaç yakın geçiş yaptı?
C: Yedi.

S: (L) Sakinleri tarafından üretilen psişik enerji nedeniyle patladığını söylediğiniz Kantek gezegeninin Venüs'le bir ilgisi oldu mu?
C: Hayır.

S: (L) L___ geçen gece melatonin altığında neden uyuyamadı?
C: Melatonine uyumlanıyor.

S: (L) F___ için herşey pozitife doğru ilerleyecek mi?
C: Nihayetinde, eğer zor dönemi geçirebilirse.

S: (L) Zor dönemleri atlatıp inanç ve sabır geliştirirsek bunu tekrar yaşamak zorunda kalmayacağız, doğru mu?
C: Açık.

S: (L) Sizce annem Largo'daki o kadınla daha ne kadar kalır?
C: 4-6 ay daha.

S: (L) A___ B___ ekin çemberleri konusunda beni neden tekrar aramadı?
C: UFO dedikodu alemi.

S: (L) Ona ne söylediler?
C: Bilgi kaynağının gerçek olmadığını.

S: (L) Bu dedikoduyu kim başlattı?
C: İki kişi.

S: (L) Kim onlar?
C: F___ ve W___. Yine ego.

S: (L) Size şunu sormak istiyorum: bizimle bu iletişimi başlatma nedeniniz bu bilgilerin insanlara yayılması mı? Yoksa sadece bizim araştırmalarımıza verilen yanıtlar mı?
C: Evet. Her ikisi.

S: (L) Eğer bu bilgileri insanlarla paylaşacaksak, bunun...
C: Direnç ve müdahale ile karşılaşacaksınız. Direnin.

S: (L) Tüm bu direnç ve bu dedikodular gerçekten heves kırıcı.
C: Doğru insanlar değil.

S: (L) Bana doğru insanlardan birkaçını söyleyebilir misiniz?
C: Problem değil. Sadece sahip olduklarına yönel.

S: (L) Tamam, teşekkür ediyoruz ve iyi geceler.
C: İyi geceler.


2 Ocak 1995 F___ ve Laura.
S: Merhaba.
C: Merhaba.
S: (L) Yanımızda kim var?
C: Rivya.
S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.
S: (L) Düşünce ve sözlerde bir sürü negatifliğin, negatif enerjiyle beslenen varlıkları nasıl püskürttüğünü anlayamıyorum.Onu bu kadar perişan hale getirdikleri için zevkten yuvarlanıyorlardır herhalde. Ve beni de berbat hale getiren buyöntemlere devam etmesi gerekiyor öyle mi?
C: Saldırıya yanıt verirken perişan değil.
S: (L) F___ ızdırap duygularını bana yönlendirdiğinde üzülmeme neden oluyor. Ben de bunu, benim duygularımı umursamadığı şeklinde yorumlarken yanlış yorumlamış oluyorum. Bu aslında diğerlerine hizmet ve aslında beni üzen şey kendi subjektifliğim. Dolayısıyla ona olan hizmetimde subjektifliğimi ortadan kaldırmalıyım ki o bu negatif duygu fırtınalarını bana yansıttığında bundan etkilenmeyeyim. Söylemeye çalıştığınız şey bu mu?
C: Alakasız.
S: (L) Söylediğiniz şey buna geliyor.
C: Bu, söylediğimize inanmak istediğin şey. Bizim söylediğimiz o değil. Biz, herkesin objektif olmaya çaba harcaması gerektiğini söylüyoruz.

S: (L) En küçük bir aksilikte veya şanssızlıkta bir insanı paniğe sürüklemenin objektiflik olduğunu sanmıyorum. Bence burada en önemli şey, tüm bu işleri yaparken kendini dengelemeyi öğrenmek. Ama sizin burada söylediğiniz şey ise bunun bir sorun olmadığı, duygularımızı hiç düşünmeden tamamen dışarı boşaltmak...
C: Hepiniz öğreniyosunuz, Frank de öyle.

S: (L) Bu konuyu burada kapatalım. Bana hiç mantıklı gelmiyor.
C: Senin algın. Tüm bu süreçte 3'üncü seviyeden başka seviyelerde olan olayların büyük bir etkisi var.
S: (L) Burada yaşadığımız şeyi gerçekten anladığınızı sanmıyorum. Bence bu...
C: Evet anlıyoruz. Sen anlamıyorsun. Zihnini aç.
S: (L) Tüm bu olan bitenler konusunda değiştirebileceğim tek şey herkesin inlemeden sızlamadan yaşadığı şeyleri F___inleyip sızlayarak deneyimlediği zaman onu dinlemeyi kesmek olabilir, çünkü diğerleri bunları yaşarken dişlerini sıkıyorsa, bir diğerinin aynı şeyler hakkında şikayet edişini dinlemek bana çok ama çok rahatsız edici geliyor.
C: Eğer F___ dişini sıksaydı, diğerlerininkine hiç benzemeyen yapısı nedeniyle bu onu mahvederdi; farklılıkları kabullenmeye çalış.
S: (L) Farklılıklara itirazım yok ama netice de ben de bir insanım.
C: Eğer sana saldıranlara karşı pasif olman istenseydi bu konuda ne hissederdin?


S: (L) Ben de yapmamız gereken şeyin bu olduğunu düşünüyordum ve ben bunu gerçekten de yaptım. Bizi programlandığımızdan farklı birşey haline getirecek şeyler yapıyoruz sanıyordum.
C: "Konfor bölgende" olduğu zaman, daha önce değil. Hatırla, "Pleiades Öğretileri"nde zahmetsiz olanı yapın diyor.
S: (L) Pekala, zahmetsiz olanı yapın diyor. Frank bu haldeyken ona katlanmak gerçekten çok zahmet gerektiriyor. Bana tekrar şikayette bulunmamak için söz vermesi gerekecek. Anlaştık. Buna katlanmak benim için çok büyük bir çaba gerektiriyor.
C: Karmik yüklere neden olur.
S: (L) Durun bir saniye. Zahmetsiz olanı yapın dediniz. Ben de bu tür şeylere katlanmak benim için haddinden fazla zahmetli dedim ve şimdi de siz bunun karmik yüke neden olacağını söylüyorsunuz.
C: Hayır biz zahmetsiz olanı "yap" dedik, "kabullenme" tamamen ayrı bir konu.


S: (L) Bir sarkaç kullanarak arama yaptım. Sarkacı kullanırken bir nokta tespit ettim. Keserle yeri bir metre kadar kazdım ama hiçbirşey yoktu. 9 metreye 7 metre ebadındaki o yerin her tarafında aynı şeyi tekrarlamak istemiyorum. Heryeri yıkıp dökmek istemiyorum...
C: Keşif sürecinin bir parçası. Süreci kolaylaştırmak için sarkaçla arama yeteneğini bilinen şeylerle test et.
S: (L) Sarkaçla arama belki işe yarıyor belki de yaramıyor diyorsunuz yani, öyle mi? Test etmemi...
C: Tüm psişik yeteneklerde olduğu gibi arayanın yeteneğine bağlı birşey.

Kasyopya bilgileri- 2

Hiçbir yazı/ resim  izinsiz olarak kullanılamaz!!  Telif hakları uyarınca bu bir suçtur..! Tüm hakları Çetin BAL' a aittir. Kaynak gösterilmek şartıyla  siteden alıntı yapılabilir.

 © 1998 Cetin BAL - GSM:+90  05366063183 -Turkiye/Denizli 

Ana Sayfa  / Index  / Roket bilimi / E-Mail / Rölativite Dosyası

Time Travel Technology / UFO Galerisi / UFO Technology/

Kuantum Teleportation / Kuantum Fizigi / Uçaklar(Aeroplane)

New World Order(Macro Philosophy) / Astronomy