|
© 1998 Cetin
BAL - GSM:+90 05366063183 - Turkey / Denizli
Kasyopya Bilgileri
Kasyopya bilgileri, esas olarak
Laura knight jadczyk isimli amerikalı bir kadın ve kocası Arkadiusz jadczyk
(dünyaca ünlü bir fizikçi) ve diğer bazı grup üyelerinin, kendilerini
Kasyopyalılar (cassiopaeans) olarak tanıtan bir 6. yoğunluk varlık grubu ile
medyumik trans ve ouija tablosu kullanımı yoluyla gerçekleştirdikleri
temaslarındaki soru-cevaplardan oluşan bir dizi celsedir.
google'da "cassiopaean transcripts" şeklinde bir arama yaparsanız celselerin
ingilizce orijinallerini kolayca bulabilirsiniz.
İnternetteki kendi sitelerinde bu celseler artık bulunmuyor ama o celselerin
yazılma sürecinde yaşananların yine celselerden alıntılarla birlikte
verildiği "the wave" serisi online olarak veriliyor.
  
Kasyopya
celselerinde verilen bilgilerin çok fazla ciddiye alınmaması gerektiğini,
sadece üzerinde düşünülebilecek birer olasılık olduklarını hatırlatırım.
Her düşünen varlık
birşeyleri görüp algılar ve bunu kendi bilgilerinin sınırları içinde
tarif eder, anlamlandırır ve yorumlar.Bu tanım içine biz insanlarda dahil
dünyamız dışındaki tüm varlıklarıda alabiliriz.Bir varlık bir şey
hakkında ne kadarlık bir bilgiye sahip olabilir yada bilgisini ne kadarlık
bir doğrulukla bize aktarabilir, biz o bilgiyi ne kadarlık bir doğruluk payı
ile algılayabiliriz?
Ben kendi adıma George Adamski,
Billy Meier, Bob Lazar ve diğer UFO larla yakın temas kurabilen bir çok
temascının verdiği bilgilere kendimce inanıyorum. Hatta Philadelphia deneyi
( Philadelphia Experiment ) konusunda bilgi veren Alfred Bielek 'in
söylediklerinde de doğruluk payı olduğunu düşünenlerdenim.
Fakat farklı temas gruplarının
birbirlerini sahtecilikle suçlamaları benim aklıma başka bir ihtimali
getiriyor.Bu temascıların değişik negatif ve pozitif varlık tipleri ile
temas kurduklarını düşünüyorum. Yani pozitif varlıklar bir dönem Billy
Meier'e bilgi verdilerse daha sonraki zamanlarda araya bir şekilde negatif dünya dışı varlıklar
girip bilgi karmaşasına neden olabilirler.Ve bunu aklı çelen çok büyük bir
ustalıkla yapabilirler. %97 akla yatkın ve onaylanması mümkün pozitif
bilgiler verilir ama bunların içine % 3 lük öyle bir yanıltıcı bilgi
dahil edilirki geri kalan tüm pozitif bilgiler iplik söküğü gibi bu
yanıltıcı bilginin altında kalarak dejenere hale gelebilir daha
doğrusu kabül edilmesi güç bilgiler haline gelebilirler.
Alınan bilgilerin derinlemesine
irdelenmesi ve diğer kanal bilgileri ile kıyaslanması yapılmalıdır.Aksi
taktirde bilgi kirlenmesi ve sapması ile karşı karşıya kalmamız çok
muhtemeldir.Basit bir zeka karşılaştığı bir bilgide hemen doğru yada yanlış
aramaya çalışır. Samimi ve anlamaya dönük bir zeka ile bilgi en doğru
biçimde parçalara ayrılıp sindirilip özümsenebilir.Bilginin
sizi genişletmesi lazım. Bilgi size korku, tedirginlik, endişe aşılıyorsa
sizi şemsiye gibi kapanmaya daralmaya zorluyorsa o bilginin maksatlı
saptırılmış bir bilgi olduğundan şüphe edebilirsiniz.
Bilgi sizi
korkulardan endişelerden arındırıyorsa ve evrendeki tüm varlıklara karşı
sevgi ve şefkat duyguları ile dolduruyorsa o bilgi pozitif
bilgidir.Bilgi kendinizi başkalarına açmaya ve başkalarını iyi ve kötü diye
ayırmadan, yargılamadan anlamaya doğru teşvik ediyorsa o pozitif
bilgidir.
Genelde bu türde temas bilgilerini
okurken insan olarak kendi aklımızıda, mantığımızıda olaya dahil etmemiz
lazım.Diğer türlü yanılma payımız çok olur ve tamamen hayali bilgilerle
kendimizi aldatabiliriz.


Örneğin Kasyopya bilgilerinde
kertenkele varlıklarından söz ediliyor.Ve bilgilerde yer yer bu kertenkele
uygarlığının dünyadaki hayvanları kaçırdığından, insanları kaçırdıklarından
ve onlardan beslendiklerine dair bilgiler var.Bu bana eskiden seyrettiğim
ziyaretçiler dizisini hatırlattı.Bu dizi, insanları donduruculara koyup onları besin
kaynağı olarak kullanan uzaylı ziyaretçilerden bahsediyordu.Kasyopya
bilgilerini doğru varsayarsak bu yöndeki bilgiler oldukça akla ve mantığa
uygun olmayan bir durumu işaret etmektedir.Belli bir teknolojiye erişmiş(
ulaşmış) ve ışık hızından daha öte hızlarda seyahat edebilen bir uygarlık, üzerinde
yaşam olan hiçbir gezegeni besin alanı olarak düşünmez!! Beslenme
şekilleri sürüngenlerin, timsahların beslenme şekli gibi olsa bile buna göre
düzenledikleri kendi modern beslenme sistemleri vardır.
Bu kertenkele varlıkların dünya insanlarına
bir besin unsuru olarak baktıklarını düşünmek ancak zekasını ve aklını kullanamayanların
kendilerini inandıracakları bir durumdur.Belki bir ihtimal o varlıkların
kendi ortamlarında insan benzeri türler olabilir ve onları avlayıp
besin kaynağı olarak kullanmaları bir derece mantıklı olabilir. Bizlerde
inekleri ve tavukları kümeslere kapatıp onları yediğimiz gibi onlarında buna
benzer beslenme şekilleri olabilir.Ama bunlar akla inandırıcı gelmeyen çok
uç ifadeler. Işık hızını aşabilecek teknolojiler geliştirebilen bir zekalar
topluluğunun beslenme alışkanlığı bile son derece yapay steril şartlarda
üretilmiş etcil nitelikte olmayan bir beslenme biçimine dayanmalıdır.Aklen
ve mantıken düşündüğümüzde bunun böyle olması lazım. Hatta çok ileri
teknolojik ve ruhsal düzeylerde canlı varlıklar evrenle ve çevresini saran
saf enerjiyle bütünleşip beslenme kavramını tamamen bir enerji alımı
kavramına dönüştüreceklerdir.İnsanlar çok yüksek
ruhsal gelişim düzeylerinde tamamen düşünceleri ile beslenebilecek hale
geleceklerdir. Aslında bu şekilde pozitif bir yüksek beslenme anlayışı
negatif kutuplu varlıklar düşünüldüğünde onların bizdeki nefret ve korku
enerjileri ile nasıl beslendiklerini bir ölçüde açıklığa
kavuşturmaktadır.Negatif düşünceler ürettiğimizde farklı boyutlardaki
varlıklar negatif haleye dönüşen yaşam enerjimizi tamamen kendilerine çekip
bizlerin yaşam enerjisini, psişik enerjimizi emmeleri söz konusu olmaktadır.
Uzayda farklı gezegenlerde insan gibi
düşünebilen çok farklı formlarda akıllı canlılar mevcuttur. Üstad Muzaffer
Kınalı astral seyahat yöntemi ile dünyanın milyonlarca yıl önceki
zamanlarına gittiğinde denizlerin içinde yaşayan ve kendilerine ADİA'lar
denen düşünebilen ahtopota benzeyen canlılarla karşılaştığını söylemişti. Bu
canlı varlıklar ruhsal ve psişik güçleri ile kendilerini bir yerden bir yere
ışınlayıp telepatik olarak konuşabiliyorlarmış. Ama sonra diğer dünya
dışı uygarlıkların ve ruhsal alemdeki rehber varlıkların toplantıları
sonucunda bu gezegende insanoğlunun yaşaması için bu varlıkların başka
bir gezegene naklinin söz konusu olduğunu söyledi. Peki dedim üstadım neden
gittiler dedim. Onlar burda bizimle yaşayamazlarmıydı dedim. Üstad
''birbirinden çok farklı olan düşünebilen akla sahip türlerin bir
arada yaşamalarının karmik yaşam deneyimi için uygun olmadığını bu yüzden
düşünen akıllı canlılar olarak çok farklı türlerin bir arada
olmamasının daha uygun olduğundan'' bahsetti.
Çok yüksek bir gelişmişlik düzeyinde bir
uygarlığın eğer negatif düşüncelere sahip olduğunu varsayarsak onların
herhangi bir gezegeni ele geçirmek için ışın silahları ile barbarca bir saldırı
düzenleyeceklerini pek sanmam. Yüksek bir zeka için gezegeni ele geçirmek demek insanları fiziksel bedenlerinden çok zihinleri ile genetik materyalleri
ile ''insanların haberi dahi olmadan'' insan ırkını dönüştürüp
kullanabilecekleri hale getirmek demektir. Henüz insanların bilmediği psişik
bir tür saldırı ile insan zihinlerini yönlendirilip elegeçirilebilirler.Yada
insanlar arasında karmaşa yaratarak yönetime el koymaya çalışabilirler.Yani
yine kendileri gibi kendine hizmet (KH) denen negatif düşünceli
anlayışı benimsemiş insanları dünya yönetimine getirebilirler.Tek bir dünya
devleti düşüncesi pozitif bir düşünceye hizmet edeceği gibi negatif bir
düşünceyede uygun bir kavramdır.
Farklı uzaylı ırklar dünyaya
saldırabilirler. Ancak böyle bir saldırının olması muhtemel olsada yok etme amacını kolay
kolay taşımaz.Ancak bizim türümüze( insan ırkına) kontrol ciplerini, uzaktan zihin
kontrolü yapan genetik materyalleri enjekte ederek bizleri kendi amaçları
doğrultusunda başka işlerini yaptırmak için kullanmak isteyebilirler.Ama
genelde evrende gelişmekte olan ırklar gelişmiş uygarlıklar tarafından
korunurlar.Dünya gezegeni böyle bir korumaya sahip olmasaydı çok daha
önceleri yok edilebilirdi. Yada farklı amaçlara sahip ırkların oyuncağı
durumuna getirilebilirdi.
Denizlide bizim bir sokak ötemizde
oturan bir falcı vardı. Herkes falcı desede ben medyumatik bir hassasiyete
sahip biri olduğunu tahmin ettim. Falcıya gittiğimde falcı ilginç şeyler
söyledi kardeşim için Mevlananın enkarnesi olduğunu ifade etti. Gerçi
kardeşimin hiç ruhsal konulara ilgisinin olmamasından dolayı bana onun
Mevlananın enkarnesi olduğu fikri pek mantıklı gelmedi.Gerçi ruhsal
konularla ilgili olmak bu hususta bir ölçüt değil. Öyledir yada değildir. Bu
beni enterese eden bir bilgi değil.Olabilir diyip konuyu fazla abartmak
istemedim. Ben falcıya soru sordum, ''zamanda yolculuk yapacak bir makina
yapacakmıyım'' dedim. Olumlu yada olumsuz bir yanıt vermedi.Sonra ''bir
maddenin bir yerden diğerine ışınlandığını göreceksin'' dedi.Benim
çevremde daha önce insanların üstünde hiç görmediği yeşil bir nur bir ışık
bir hale gördüğünü söyledi.Özel biri olduğumu ifade etti.Gerçi her
insan kendine göre özeldir.Açıkcası falcının söylediklerini pek ciddiye
almadım. Sonra ruhsal olarak çok yükseleceğimi ve en sonunda insanoğlunun
tüm vasıflarına bu yaşamımda ulaşacağımı ifade etti.Ardından seni bir kuş
olarak görüyorum dedi. Ve büyük bir şaşkınlıkla rengarenk ışıl ışıl
renk cümbüşü içinde parlayan bir kuş olup gökyüzünde kayboluyorsun
dedi.Falcı ben hayatımda böylesi bir renk harmonisi görmedim dedi.Bu hal
büyük bir ilme işaret ediyor dedi.
Falcıya beni sonunda kuşa çevirip
uçurdun dedim. Biraz gülümsedim tabi. Sonra Billy Meier'in ufo
fotoğraflarından birini falcının önüne koydum. Bana bu aracın teknolojik
bilgisi konusunda bilgi verebilirmisin dedim.Kadın aracının içindekileri
tanımlayamadığını söyledi.Ama ilginç bir bilgi verdi Meier'in söylediği
şeyleri bilmesi bana çok ilginç geldi. Aracın içinde dünya dışı bir kadın
olduğunu ve aynen kadını Meier'in tarif ettiği gibi tarif etmesi beni
açıkcası falcının doğru söylediğine dair inandırmıştı.
Burdan anlamamız gereken ana fikir
ruhlarla, başka boyutun varlıkları ile uzaylılarla, bilinmeyen türlerle
iletişime geçmek kadar bu bağlantı kuran kişilerin güçlü bir kültürel bir
alt yapılarınında olması lazım. Bir kültür ve bilgi birikimi olmayınca
yanıltıcı bilgiler almak çok daha kolay hale gelebilmektedir.
Daha sonra falcı vasıtası ile
uzaylılarla bağlantı kurup antigravitasyon alanı yaratmanın basit bir
tekniğini almayı düşünüyordum.Ama falcıyı fazla zorlamak istemedim. Falcı
teknik bir bilgiye sahip olmadığı için fazla zorlamanın anlamı olmadığını
düşündüm.Öyle bir bilgi almak için falcının konuya ilgisi olması
lazımdı.Bu tarz teknik bilgiler almak için sadece medyumsal
hassasiyete sahip olmak yeterli değil birazda algılayıcının kültürel
konsepti önemli.
Ertesi gün bir başka medyumatik
bağlantı celsesine katılmıştım.Orda bundan bir önceki hayatımı sordum.Bana
Romanyada transilvanya denen yerde bir kont olduğumu söyledi. Üzüm bahçeleri
sahibiydin dedi. Bir eşim ve bir tane çocuğum olduğundan söz etti. 1300 lü
gibi yıllardan bahsetti siyah kölelerim olduğundan bahsetti.İki tane köle
işciyi hatalarından dolayı cezalandırıp asılmaları için emir verdiğimi ama
kölelerin gerçekte suçsuz olduğunu bu yüzden bu karmik borcu temizlemek için
geçmişe doğru konsantre olup affedilmem için dua etmemi istedi. Sonra bu
yaşamıma gelmeden önce arada 700 yıllık bir süreyi üstboyutlarda bir çeşit
düşünce halinde geçirdiğimi söyledi.700 yıllık bir çeşit içe kapanma
süreci geçirmiştim.Medyum çok zeki olduğumu ve o dönemlerde bir çok sulama
teknikleri ve değişik aletler yaptığımı söyledi.Nasıl bir görünüme sahip
olduğumu sordum. Bana sarışın, mavi gözlü uzun boylu beyaz tenli
birisi olduğumu söyledi.Daha sonra Türkiye'ye gelmemin sebeblerinden söz
etti. Üstad Muzaffer Kınalı'nın babası o zamanlar içindeki enkarnasyonunda
simya, metafizik, tasavvuf gibi benzeri ruhsal konularda çok büyük bir
üstadmış.Ona olan sevgi ve saygımın hayranlığımın buraya gelmemde ve üstad
Muzaffer Kınalı ile tanışmamda rol oynadığını ifade etti.
Daha farklı ruhsal kaynaklı bilgi
celselerinde diğer yaşamlarımı sorduğumda Agarta uygarlığında uzaygemileri
ve boyutlar arası geçiş kapıları konusunda çalışmalar yapan bir bilimadamı
olduğum yönünde bilgiler almıştım.
Aynı ruhsal celselerden birinde açılan
ruhsal kanaldaki rehber varlıklara celseye katılanların genetik olarak
geçmişte tanınan ünlü bir kişiyle bağlantısının olup olmadığı
soruldu. Medyum sıra bana gelince 'sen' dedi ''yunanlı filozof eflatunun
soyundan geliyorsun'' dedi.
Meier'in anlattıkları genel olarak
şunlar; dünya barışı, nüfus planlaması, silahsızlanma, yaptığı zaman
yolculukları, dünya insanının evrensel kökleri v.s...
Ayrıca Billy Meier George Adamski bağlantısının sahte olduğunu söylüyor. Ra
bilgileri ni sağlıklı bir kaynak kabul eder ve o bilgilere itimat edersek
George Adamski olayı gerçektir. Bu tarz temas bilgilerine belli bir oranda
temas kuran alıcının kendi subjektif bakış açısınında karışması oldukça
muhtemeldir.Buna benzer durumları kendi medyumlarımızda da gözlemlemiş
bulunuyoruz. Bazen medyumlar celsede yer alan bir başkasının düşüncelerini
kendi zihinleri içine alıp kanal bilgisinde karışıklıklara neden
olabilmektedir.Yada negatif varlıklara ait başka kanalların
karışmasıda sözkonusu olabilmektedir.
Fakat akıllı ve uyanık biri negatif
varlıklardan bir çok gizli bilgilere ait sırları öğrenebilir.Genelde pozitif
varlıklar her bilgiyi herkese açıklamazlar. Kişilerin kendi liyakatları ile
o bilgiye mazhar olmasını isterler.Ama üstad Muzaffer Kınalı sohbet
aralarında bana negatif varlıkları kullanarak onların tarafından görünerek
kendilerinden büyük sırlı ilimler öğrendiğinden söz etmiştir.Bazen karanlık
tarafın bilgisi şaşırtıcı derecede büyük ilimleri içinde saklayabiliyor.Bu
bilgileri kolayca onlardan alabilirken pozitif varlıklardan bizi aşan
bilgiler almak çok zor olabilmektedir. Üstad kendilerini pozitif olarak
tanıtan bazı negatif varlıklarla karşılaştığında onlara inanmış gibi görünüp
bir çok metafizik sırları onlardan öğrendiğinden bahsetmiştir.Eğer uyanık
bir zekaya sahip değilseniz çok çabuk bir şekilde aldanabilirsiniz.
Denizlide 2003 yıllarında Naile
Günem adında bir medyum arkadaşımız George Adamski'nin çektiği ufo
resimlerine kanalize olduğunda o uzay araçlarının içinde maymun benzeri
insana yakın bir yaşam türü gördüğünü söylemişti.Bir açıdan diyebilirizki
Adamski'nin temas bilgileri sahte değil.
Uzayın ve zamanın farklı
noktalarından bizimle temas kuran bir çok varlığın medyumlar kanalıyla
bizlere sunduğu temas bilgilerini doğru kabül edebiliriz. Fakat bir çok
varlığın söz ettiği zamanda yolculuk, uzaylılar, uzaylılar tarafından
kaçırılmalar, kötü uzaylılar, iyi uzaylılar, ruhsal gerçekler, farklı
boyutlar gerçeği, dünya dışı ırklar, genetik deneyler, atlantis ve mu
dönemlerini ifade eden kadim uygarlıklar ve Hz İsa' ya kadar uzanan bir
düzeyde bir çok bilgiden söz edilsede ve bilgiler yer yer
inandırıcılığını yitirsede iki eğriden bir doğru çıkarabilen için bu temas
bilgileri içinden anlamlı şeyler bulmak zihni genişletmek mümkündür.
Kryon, Ramtha, Ra bilgileri, Sirius
Celseleri, Kasyopya bilgileri, Arkturus bilgileri, Hatorlar, pleiades
mesajları ve benzeri tüm kanal bilgilerini genellikle doğru kabül
etmeme rağmen bu kanal bilgileri içinde insanlığın geleceğine dair
verilen kesin ifadeli bilgilere inanılmaması gerekir.Bizlerde astral
seyahatler yapıp insanlığın çok uzak geleceğine ziyaretler yaptık. Fakat
zamanın plastiksi doğasını anlayabilen büyük zihinler hiç bir zaman kesin
bir kahinlik edası ile şu şöyle olacak diyemez. Bizde diyemeyiz. Bugüne
döndüğümüzde bu boyut içinde sizlere ancak bir takım olasılıklardan
bahsedebiliriz. Fiziksel anlamda geleceğe gidip orada kalmak başka bir şey,
bugüne dönüp gelecek şöyle olacak demek başka bir şey. Eğer bugündeyseniz
geleceğiniz bir çok olasılığa gebe olabilir.Bunu anlamanız ne kadar zor
olsada gerçek bu!
Çünkü ''Gelecek Bugündür!''
ve "Gelecek her an yazılır. Kimse tam olarak geleceği tahmin
edemez..."
Ben hiç bir bilgiye doğru yada yanlış diye bakmam! Sadece ne kadar
anlayabilirim gözü ile yaklaşırım. Engin bilgimin sırrı da burdan
kaynaklanıyor. Kolay kolay inanmam ama gelen bilgiyide dışlamam.Gözün
görmediğine kolay kolay inanmam ama aklın gördüğünüde inkar edecek değilim.
Aklımın görebilmekte zorlandığı hususlarda ise kalbimle görmeye çalışırım
sonra aklı o noktaya çağırıp meseleyi mütalâ (etraflıca düşünmek) etmeye çalışırım.

Aslında bu UFO temas bilgilerinde bahsedilen yaklaşımların çoğu
yani bir çok temel kavram yani zaman yolcuğu gerçek bir kavram, ışık hızını
aşmak gerçek bir kavram, insanın ruhsal bir enerjiye sahip varlık olması
gerçek bir kavram, farklı boyutsal katmanlar gerçek bir kavram ama
bunları kullanarak bir hikaye yaratmak apayrı birşey!! Bu kavramlar
çevresinde ortaya konan hikayeler ne kadar gerçektir o tartışılabilir!

Bu kaçırılma olaylarından birini
ben kendimde yaşadım.Kaçırılma olayından bir kaç hafta önce Lyssa Royal &
Keith Priest'in yazdıkları ''İçimizden Ziyaretçiler'' adındaki
kitabı okumuştum. Grilerden ve onların kendi ırklarını kurtarmak için
yaptıkları bu kaçırılma olaylarından bahsediyorlardı.Sanırım 2005
yıllarındaydı askerden geldikten 3-4 sene kadar sonra. O zaman ailemle
kalıyordum. Kitabı okuduktan sonra eğer beni incelemeleri onlara yeni bir
tür oluşturmada yardımcı olabilecekse ve türlerini kurtarmada
yardımcı olabileceksem beni inceleyebilecekleri konusundan bir
telkinde bulundum. İçimden öyle bir düşünce geçirdim.Bir kaç hafta sonra
gece saat 11:30 civarında ışıkları söndürdüm uyumak için yatağa uzandım .Aradan dört -beş saniye kadar bir süre geçti su içip öyle yatayım
dedim.Kalkar kalmaz büyük bir şok yaşadım. Yataktan kalktığımda ortalık
aydınlanmıştı. Saat sabah 7: 35 'ti. Ben yataktan kalkıp su içip tekrar uyumayı
düşünürken aradaki 8 saat kadar bir zaman dilimi nereye kaybolmuştu? Ama
işin ilginç yanı hiç uyumamış olmama rağmen çok garip bir şekilde
enerjiktim. Sanki bir doping ilacı almıştım.Uyumadığımı
hissediyordum.Aradaki zaman kaybolup gitmişti.Sanki zaman içinde 8 saatlik
bir süreyi atlamıştım.Kaybolan zaman nereye gitti? Bunları düşünürken acaba
halüsinasyonik bir durum mu yaşıyorum diye düşündüm ama uyanır uyanmaz
aklımda kalan son şey grimsi kül rengine sahip siyah büyük gözleri olan daha
önce hiç görmediğim bir varlığın üstüme eğilip bana doğru bakmasıydı.
Varlığın içimi okuyan çok büyük simsiyah gözleri hafızama işlemişti.

''Kaybolan 8 saatlik bir
zaman dilimi ve bir uzaylı varlığın üstüme doğru eğilip bana bakan derin
siyah gözleri ile karşı karşıya kalmıştım.'' Bu iki farklı durumun
aynı gece içinde üst üste bir araya gelmiş olması tesadüf olamaz! Tüm
kaçırılma fenomenlerindeki tipik durumların bir benzerini yaşamıştım.
Kasyopyalılarla görüşen medyum
onlara AGARTA uygarlığı diye bir şey varmı diyor, Kasyopyalılar buna hayır
diyorlar.Anladığım kadarıyla Kasyopya uygarlığı Agarta uygarlığına oranla
fazla gelişmiş bir uygarlık değil. Ama dünyayı bu kadar yakından tanıyan bir
uygarlığın Agarta'lıları bilmemesi bana çok ilginç geldi. Bizler kendi
medyumsal kanallarımız vasıtası ile Agartalılarla görüştük. Vahdet ekolünün
kurucu üyesi olan sayın Üstad Muzaffer Kınalı Agarta uygarlığını fiziksel
olarakta ziyaret etmiştir.Vahdet ekolü bünyesinde bulunan Ömer Sami
Ayçiçek arkadaşımız Agartalılarla yazıcı medyum olarak temas kurup 4 ciltlik
bir kitap yazmıştır. Bu kadar yakından bildiğimiz Agartalıları
Kasyopyalıların tanımaması oldukça ilginç!
Üstad Muzaffer Kınalı Agartayı fiziksel
olarak ziyaret ettiğinde kendisini karşılayan varlıkların küçük bir hava
aracıyla kendisini şeffaf camsı bir fanus içine aldıklarını ve aracın
bir dizi tüneller sisteminden hızlıca geçerek Agartaya girdiklerinden
bahsetmişti.Çevresine baktığında devasa gökdelenleri andıran şeffaf kristal
biçiminde yapılar gördüğünden bahsetti. İçlerindeki insanların havadamı
yerdeki durduğunu anlamadığını ifade etmişti.Binaların içinde renkli ışıklı
bir takım gölge hareketlerini andıran hareketlilik olduğundan
bahsetmişti.Bununla birlikte yoğun bir ışıktan dolayı gözlerinin kamaştığını
ve binaların içlerini net göremediğinden sözetmişti.Sanırım üstad Agartada
daha önce yaşamıştı. Çünkü Agartalıların sanki üstada oraları
biliyormuşcasına hatırlıyormuşcasına davranıp ilgi gösterdiklerinden
bahsetti. Üstadım da Agartalıların bu misafir perverliğine karşın
hayır hatırlayamıyorum demekten çekindiğini ifade etmişti.Kendisine duyulan
büyük bir saygı ve hayranlığa ilgiye karşın üstad abes bir görüntü
sergilemekten çekindiğini ifade etti. Üstad Muzaffer Kınalı ''Bana
bir çok yer gezdirdiler ama ben ayıp olmasın diye gösterdikleri mekanları
yadırgayan yada bilmiyormuş gibi sorular sormayada çekindim'' dedi.
Üstad ''Çetin'' dedi..
benim ordaki durumum gözü tam görmeyen kulağı tam işitmeyen eski anıları az
hatırlayan yaşlı bir amcanın durumuna benziyordu'' dedi.
Beni bir yerlere götürüyorlar gezdiriyorlar saygı hürmet duyuyorlar ama ben
hatırlamıyorum, çok şey anlattılar ama benim tabi dünyevi şuurumda
belleklerimde Agartaya dair çok fazla bir bilgi yok! O açıdan pot kırmak
yada abes bir tavır sergilemekten çekindim.Mecburen hatırlıyormuş gibi
biliyormuş gibi bir hava içinde etrafımı gözlemlemeyerek söylenenleri
anlamaya çalıştım'' dedi.
Daha sonra küreyi andıran, ışıklar saçan ve
bulunduğu yerden aniden kaybolan camsı küreleri andıran uzay
araçlarından bahsetti.
Evrenlerde sayısız gezegenlerde çok
değişik düzeylerde farklı uygarlıklar söz konusu olunca belkide Agarta
uygarlığına dair bilgi Kasyopyalıların bilgi arşivlerinde olmayabilir. Yada
o yönde bir bilgi o an için es geçilmek istenmiş olabilir.Kasıtlı olarak
Agarta diye bir yer yok denmiş olabilir.
Bir ihtimalde
kendilerini Kasyopyalı olarak tanıtanlar pozitif bilgilerle negatif
bilgileri harmanlayarak insanların aklında karmaşıklık yaratmak amacıyla
böyle bir kanal bilgisi oluşturulmasını sağlamış olabilirler.
Neden böyle bir şey yapmak
isteyebilirler? Çünkü negatif varlıkların insanların duygusal olarak
ürettikleri negatif enerjilerden (korku, nefret, kızgınlık ) beslendiklerini
biliyorum. Bu beslenme şeklinin fiziksel olmaktan çok ruhsal bir enerji
boyutunda olduğunu biliyorum.
Bazı insanlar birazcık birşeyler
biliyorlar, diğerleri uyuyor. Bilenderde az biliyor.Bu bilenlerin bir
kısmıda negatif üstelik. Don Juan ( Kızılderili Şaman) İnsanların
farlındalık ışığını emen gölge varlıklardan söz eder. Bu varlıklar evrenin
derinliklerinden buraya gelmişlerdir. Bir zamanlar, bunlar yokken; insanlar
farkındalık ışığını hiç yitirmemişler.
Fakat bu gölge varlıkların negatif etkisinden de kurtulmak mümkünmüş. Ki
şamanlar kızılderili şamanları bunu başarmışlar. Bunu insanlık başarabilir ve
negatif varlıklardan kendini koruyabilir.
Amerikan
devletinin uzaylılarla birlikte çalışarak bazı insanları kaçırıp
beyinlerine cip yerleştirip telepatik mesaj verme kandırmacasıyla
bilinen doğru kanal bilgilerini gölgeleyip bilgide bir saptırma
oluşturmak amacıyla kamuoyuna yönelik böyle bir aldatmaca içerisine
girmiş olabilirler medyumda bu komplodan habersiz bir kurban olabilir.
Fakat kasyopya
bilgileri bünyesinde verilen bilgilerin niteliği bu tarz bir devlet
komplosunu geçersiz kılmaktadır.Eğer bir komplodan ve bilgi saptırmaktan söz
edilecek olursa bunu dünya dışı kaynaklı olarak görmek lazım.
Dini sistemler bugün için pozitif
anlamlarını yitirmişlerdir.Kutsal kitapların( Tevrat , Incil ve Kuran)
negatif kaynaklı olduğunu söyleyemeyiz! Ancak bu kitapların büyük ölçüde
tahrip edildiğini, yeterince anlaşılmadığını ve sembolik anlatımlarda bu gün
hala o sembollere takılı kalınmış ve derinine anlaşılamamış ve maksatlı
olarak çarpıtılmış olduğunu; bu durumda "negatif" dediğimiz tarafın da
parmağı olabileceğini düşünüyorum.Dinler pozitif telkinlerini
yitirmemiş olsaydı, yüzyıllardır bunca savaşı, eziyeti, kafa
karışıklığını yaratmazdı.
Kutsal kitaplardaki söylem, yeri geldiğinde tehditkar ve azarlayıcı
olmaktadır, buna itiraz etmiyorum. Ancak bilginin geldiği zaman, bilginin
yayılması istenen insanlığın realite seviyesi , algısı vs bunda rol
oynamıştır kanımca. Eğer dünya insanlığı kitle olarak belli bir realite
düzeyine çekilmek istendiyse, bu o zamanın şartları, algı düzeyi vs gözönüne
alınarak yapılabilirdi.
"Dinler ve kutsal kitaplar" insanı kendi gerçeğini aramada ve yönlendirmede
itici bir kuvvet oluştururlar. Her arayış din kaynaklı olmak zorunda
değildir, her dine yöneliş "kendini bilme" vasfını kazanma olmadığı kadar.
Kutsal kitaplar, bir bakıma "tanrı kelamıdır". Ama orada yazanları bir din
haline getiren insanoğludur. Dine tanrının ihtiyacı yoktur. Onu insanlar
yapmışlardır. Gelen bilgiyi bir şekilde örgütlemişler, yaymaya çalışmışlar,
derken ellerine yüzlerine bulaştırıp sözüm ona "tanrı adına" kan
dökmüşlerdir.
Bu ayrımı iyi yapmalıyız. Kutsal kitapları din haline getiren bizleriz. Bu
gün dünya dinleri , yükselen insan algısına yanıt veremez duruma düşmüş
gözüküyorsa , suçu "negatif kaynaklı" deyip kitaplara mı atmalıyız, gelen
bilgiyi yeterince değerlendirememiş, çarpıtmış, hırslarına alet etmiş
insanoğluna mı?
Faşist bir tanrı algılayanlar tanrı adına faşistlik yapabilir ancak! Malesef
bugün dincilik adı altında algılanan tanrı algısı böyle bir tanrı tasvirine
sahiptir.
Kendilerini kasyopyalılar olarak
tanıtan varlıklar da hristiyanlığı övmek bir yana, ne kadar yozlaştığını ve
zaten dinlerin genel olarak insanların beyinlerinin negatif olarak
programlanmasına hizmet ettiklerini çeşitli vesilelerle dile getiriyorlar.
Hiçbir din veya adı konulmuş hiçbir
grup veya oluşum tek başına doğru yolu ve "fırka-i naciyeyi" (kurtulanlar
güruhu) temsil etmiyor bence. O güruhun mensupları dünyanın her yerine, her
dine, her kültüre ve oluşuma dağılmış durumdalar. Ama aslında birler.
Varoluşu, hiçbir zaman gerçekten
sevemeyeceğimiz, soğuk, düzensiz ve anlamsız bir tesadüfler dizisi olarak
değil de, tanrı olarak tanımladığımız bir merkeziyet eksenindeki düzenli,
anlamlı, sevgi ve coşku dolu bir gerçeklik olarak algılayabilen, kendini bu
yönde bir keşif yolculuğunda gören tüm insanlar, hangi din, inanç ve
düşünceden olurlarsa olsunlar, bence aynı yöne gidiyorlar.
''Zaten Tanrıyla "Bir" isem eğer, O nu bulmak için, nereye gideyim kendimden
başka?'' Aslında tüm yaşam içe doğru büyük merkezi güneşe doğru olan
bir yolculuktur.Tüm deneyimler tüm dersler ruhun kendini anlamasına hizmet
eder.Bu ise kendi projekte ettiğimiz sınırlılıklardan kendi sınırsız olan
doğamızın anlayışına doğru yürümek gibi bir şeydir.Bu aklın ve kalbin kendi
gerçeğine doğru yürümesini ifade eder.Bu ( bilgilenme) sınırlılık örtüsünün
kaldırılarak altındaki sınırsız olanı görebilme, idrak edebilme
yoludur.Aydınlanmak temelde bir anlayışa ulaşmaktır.
Eğer sonsuzsak, eğer her birimiz tanrı ateşinin birer parçası isek, beden
ölümlü ama ruh ölümsüz ise, korkacak birşey yok. Öğrenecek çok şey var!

KASYOPYA'LILAR...
Varoluş toplam yedi yoğunluktan
oluşur. Bunlardan üç tanesi fiziksel, üçtanesi eterik/ruhsal ve bir tanesi
de her iki durumu içeren yarı fiziksel olan dördüncü yoğunluktur. Dördüncü
bilinç yoğunluğu seviyesi, yalnızca kendine hizmet ederek varolunabilen en
yüksek yoğunluk seviyesidir. Dolayısı ile 4. yoğunluk, “Kendine Hizmet” in
yani negatif düşünce kalıbının en yüksek örneğidir.
Dördüncü yoğunluk seviyesine üçüncü yoğunluk seviyesinden ilerlenerek
gelinir. Yukarı doğru her bir yükselişte, bireysel bilinçli varlığın
varoluşu o kadar daha az zor hale gelir. Bu nedenle dördüncü yoğunlukta
varoluş, üçüncü yoğunluktakine göre daha az zordur ve üçüncü de ikinciden
daha az zordur vs. Ruh enerjisi üzerinde daha az yük yaratır.
Dünya yaklaşmakta olan dördüncü
yoğunluk seviyesine doğru ilerlerken,
ikinci seviye ve birinci seviyedeki
varlıklar
üçüncü seviye, ikinci seviye ve
birinci seviyede bulunanlar

Kertenkele varlıkları olarak
tanımlanan varlıklar kendilerini sıkı bir şekilde Kendine Hizmet’e
sabitlemeyi seçmişlerdir. Bunun mümkün olduğu en yüksek yoğunlukta oldukları
için, üçüncü seviye, ikinci seviye ve birinci seviyede bulunanlardan sürekli
olarak büyük miktarlarda negatif enerji çekmeleri gerekiyor ve tüm o
yaptıklarının sebebi de bu. Bu durum ırklarının ölmekte olmasını da
açıklıyor; çünkü Kendine Hizmet’ten Başkalarına Hizmet’e nasıl
geçireceklerini öğrenebilmiş değiller. Bu seviyede bizim ölçülerimize göre
çok uzun bir süredir kalmış olduklarından buraya sıkıca yapışmış durumdalar.
Çok uzun süredir –Dünya’da çok sayıda
olduğumuzdan dolayı ve diğer- Dünya’nın yönetimine açıktan el koyma
niyetindeler. Herşeyi istedikleri gibi ayarlamak ve bu gezegenin
deneyimleyeceği dördüncü yoğunluğa geçişte mümkün olduğu kadar çok
negatif enerji emebilmek için zamanda ileri ve geri
yolculuk yapıyorlar. Buradaki amaç dördüncü yoğunlukta bizim
yönetimimizi ele geçirmek ve bir dizi şeyi gerçekleştirmek;
1: Irklarını sürdürülebilir halde
tutumak,
2: Sayılarını arttırmak,
3: Güçlerini arttırmak,
4: Irklarını dördüncü yoğunluk
alemine yaymak.
Bunların tümünü gerçekleştirebilmek
için takvimimize göre yaklaşık 74 bin yıldır olaylara müdahale ediyorlar. Bu
çalışma sırasında zamanda ileri ve geri yolculuklar yapmak suretiyle tüm
bunları tamamen sabit bir zaman-mekan aralığında gerçekleştiriyorlar. Ama ne
kadar ilginçtir ki tüm bu çalışmalar başarısız olacak. Kertişler yani
negatif Kendine Hizmet, "arzuya dayalı düşünme" olarak tanımlanan şeyden
dolayı bunu göremiyorlar. Sadece görmek istediklerini görüyorlar.
Daha fazla bilgimiz oldukça,
kendimizi nasıl koruyacağımız konusunda daha fazla farkındalığımız olur.
Koruma bu farkındalıkla birlikte doğal olarak gelir. “Bilgi” kelimesi, ifade
ettiği kavramın tüm olası anlamlarını kapsıyor. Sadece tek bir terimin, bu
tek kelimenin nasıl bu kadar çok mana taşıdığını düşünebiliyor musunuz?
Bunun tamamen farkında olmamız önemlidir. Burada aydınlanmanın belirtilerini
görebilirsiniz ve aydınlanma bilgiden gelir. Bilgi, tüm varoluşun
çekirdeğine gider, tüm cisimleri kapsar. “Işık” bilgidir, tüm varoluşun
çekirdeğindeki bilgidir. “Işık herşeydir ve herşey bilgidir ve bilgi
herşeydir.”
Bilgi kazanmak, kişinin varlığına
birşeyler eklemesi anlamına geliyor. Kişinin, varlığına arzu edilebilir
herşeyi katması demektir. Ayrıca şu anda olduğu gibi “ışığa ulaşma” yolunda
çaba gösterirken, gerçekten bilelim ki “ışık bilgidir”. Bilgi, tüm varoluşun
çekirdeğinde mevcut olması ile, varoluştaki tüm negatiflik biçimlerine karşı
koruma sağlar.
Bilgi edinme, hızlı bir artışla
meydana gelebiliyor ve bu bazıları tarafından “Aydınlanma” olarak
tanımlanıyor. Aydınlanmış varlık, bilgili varlıktır. Bilgi edinme, ruhsal
varlığı ciddi ölçüde ilerletir.
“Öğrenin, öğrendiğinizde
gelişirsiniz, geliştiğinizde ilerlersiniz, ilerlediğinizde DÖNÜŞÜRSÜNÜZ.”
Laura ve grubunun kasyopya'lılarla
yaptıkları temasların ham transkriptlerine (2000 sayfanın üzerinde) ait
çevirileri burada ilginize sunuyorum. Şimdiye kadar karşılaştığım en ilgi
çekici kaynaklardan birisi, kendilerini kasyopyalılar (cassiopaeans) olarak tanıtan ve Laura
knight jadczyk ve onun grubu ile temas kuran 6. yoğunluk pozitif
varlıklarının verdiği bilgiler..
Çetin BAL: Ben
kendi adıma açıkcası uzaylıların varlığını kendi yaşadığım tecrübelere,
bilgi birikimlerine dayanarak kabül eden biriyim. Ama benim bu olaylara
yaklaşım açım içi boş bilgilerle hayal dünyasına dalmak değil. Ben meseleye
tamamen UFO teknolojisi düzeyinde bakıyorum. Tüm bu UFO bulgularından, temas
bilgilerinden yol çıkarak bir zaman makinesine yada ışıktan hızlı sevk
sistemlerine dair teknik somut bir bilgi elde edebilirmiyiz gözüyle
olaylara bakıyorum.

16 Temmuz 1994. F**, Laura ve S**
S: Merhaba.
C: Merhaba.
S: Bize mesajınız var mı?
C: Doğal olarak geleni sürdürün.
S: (L) Ne anlamda?
C: Çalışmanızı sürdürün.
S: (L) Adınız nedir?
C: Mukpeor.
S: (L) Başka bir gezegenden misiniz?
C: Sizin bakış açınızla dünyadışı, evet.
S: (L) Grubunuzun adı nedir?
C: Korsas.
S: (L) Neredensiniz?
C: Kasyopya (Kraliçe Takımyıldızı).
S: (L) Bu takımyıldız nerede?
C: Oryon yakınında.
S: (L) Oryonluların “kötü adamlar” olduklarını duymuştum. Oryon grubu kötü
mü?
S: (L) Kendinize mi, yoksa başkalarına mı hizmet ediyorsunuz?
C: Ben her ikisine hizmet ediyorum.
S: (L) Felsefeniz nedir?
C: Bir.
S: (L) Hangi gezegendensiniz?
C: Korsoka.
S: (L) Bob Lazar uzaylıların insanları taşıyıcı olarak
tanımladıklarını iddia etti. Bu ne anlama geliyor?
C: Sonra kullanmak üzere saklama.
S: (L) Ne için kullanma?
C: %94’ü.
S: (L) Neyin %94’ü?
C: Tüm nüfusun.
S: (L) Ne demek istiyorsunuz?
C: Hepsi taşıyıcı; %94’ü kullanılacak.
S: (L) Ne için kullanılacak?
C: Tüketim.
S: (L) Yani yemek için mi?
C: Tamamen tüketim.
S: (L) Tüketim derken neyi kastediyorsunuz? Sindirilme mi?
C: İçerikleri için tüketim.
S: (L) Ne için?
C: Yeni ırk. Önemli. Proje yaklaşık 13 yıl içinde tamamlanmış olacak.
S: (L) İnsanlar neden tüketiliyor?
C: Beden parçaları için kullanılıyorlar.
S: (L) Anlamıyoruz. İnsanlar parçaları için nasıl kullanılabilirler?
C: Reprototip. O fıçılar gerçek. Kayıp kişiler çoğunlukla oraya gidiyor,
özellikle kayıp çocuklar.
S: (L) Herhangi bir korumamız var mı?
C: Biraz.
S: (L) Bu projenin amacı nedir?
C: Bu gezegende yeni bir hayat.
S: (L) Uzaylılar bizim duygularımızı ve enerjilerimizi kullanıyorlar mı?
C: Doğru; bedenlerinizi de. Her yıl %10 oranında daha fazla çocuk alınıyor.
S: (L) Acı çekiyorlar mı?
C: Biraz.
S: (L) Hepsi acı çekiyor mu?
C: Bazıları. Tamamen bilinçli haldeyken çocukların organlarının parçaları
çıkarılıyor. Önce böbrekler; sonra ayaklar; sonra çene masanın üzerinde
inceleniyor; dil kesiliyor; kemiklere kuvvet testi yapılıyor; patlayana
kadar kalp kasına basınç uygulanıyor.
S: (L) Bize neden böyle korkunç şeyler anlatıyorsunuz?
C: Konsorsiyumun yaptığını bilmeniz gerekiyor. Bu çoğunlukla kızılderili
çocuklarına yapılıyor.
S: (L) Neden böyle şeyler yapılıyor?
C: Oryonlular ve onların insan ortakları, yeni bir ırk yaratmak ve bu ırkı
insanlığın geri kalanı ile birlikte kontrol etmek üzere büyük bir çaba
harcıyorlar.
S: (L) Ruhlara ne oluyor? Bu proje yalnızca fiziksel mi?
C: Fiziksel. Ruhlar devam ediyor.
S: (L) Ruhlar nereye gidiyor?
C: Çoğunlukla buraya geri dönüyorlar.
S: (L) Bir kısmı başka yerlere mi gidiyor?
C: Bazıları diğer gezegenlere gidiyor.
S: (L) Bu projeden kim sorumlu?
C: Konsorsiyum.
S: (L) Fakat tüm bunlar çok korkunç.
C: Hislerinizi anlıyoruz, fakat herşey sizin perspektifinize uymaz.
S: (L) Bunlar dünyaya neden oluyor?
C: Karma.
S: (L) Ne tür bir karma bunu getirebilir?
C: Atlantis.
S: (L) Atlantisliler bunların başımıza gelmesine neden olacak ne yaptılar?
C: Şu anda bunu yanıtlayamayız.
S: (L) Bizi ne koruyabilir?
C: Bilgi.
S: (L) Aramızdan herhangi biri kaçırıldı mı?
C: Hepiniz.
S: (L) Kaç kere?
C: F***-57; S***-56; Laura-12.
S: (L) Neden Laura diğerleri kadar kaçırılmadı? (Laura gülüyor)
C: Sona ermedi. (S*** gülüyor.)
C: S*** geçen ay kaçırıldı.
S: (L) Bizi kim kaçırıyor?
C: Diğeri.
S: (L) Grubun adı nedir?
C: Çeşitli isimler.
S: (L) Hepimiz aynı grup tarafından mı kaçırılıyoruz?
C: Çoğunlukla.
S: (L) Bize ne yaptılar?
C: Sahte anılar verdiler. Çocuk olarak kalmanızı sağladılar. Okulda
başağrısı ve mide bulantısı geçirmenize neden oldular.
S: (L) İmplant yerleştirdiler mi?
C: Evet.
S: (L) Nerede?
C: Kafada.
S: (L) İmplantlar ne için?
C: İnceleme cihazı.
S: (L) Neyi inceleme?
C: Ruh bileşimi.
S: (L) Yaptığımız ritüellerden herhangi biri daha fazla kaçırılmamıza karşı
koruma sağlıyor mu?
C: Belki. Enerji alanları olan bazı kristaller. Bilginiz varsa korumaya
ihtiyaç duymazsınız.
S: (L) Bu bilgiyi nasıl elde ederiz?
C: Bilinçaltınızın derinliklerinde.
S: (L) Bu bilgiyi ne zaman elde ettik?
C: Doğumdan önce.
S: (L) Koruma için yapabileceğimiz başka herhangi birşey var mı?
C: Öğrenin, meditasyon yapın, okuyun.
Copyright 1994-2002, *Laura Knight*, *Laura Knight-Jadczyk* ve *Arkadiusz
Jadczyk*
Kasyopya celseleri /
ham transkriptler
RA bilgileri ve
Kasyopya celseleri esas olarak aynı
şeyleri anlatan kitaplardır..
New age inanışının yapı taşlarını oluşturur , bu kitaplar.. İkisindede
yüksek boyuttaki toplumsal bellek bileşimlerinin (bellek bileşimi=ortak
yönde hareket edebilen varlıklar grubu) , insanlarla yaptıkları iletişim ve
verdikleri uyarılar var..
Ra genellikle pozitif yönde bir uyarı verirken, Kasyopya celselerinde yüksek
boyuttaki negatif varlıkların insanlar üzerindeki etkisi ve bu etkiden nasıl
kurtulabileceğimizle ilgili öğütler verilir..
Bu inanışa göre ; varlık yaratanla bir olma sürecinde
bazı boyut / süreçlerden geçmek zorundadır...
Boyutlar yükseldikce yaratanla bütünleşme süreci artar , varlık zihinsel /
düşünsel her anlamda gelişir olgunlaşır..
1. boyut= taş , mineraller vb..
2. boyut= hayvan, bitki vb..
3. boyut= düşünebilen irade sahibi canlı varlık (pozitif veya negatif
seçimin yapılacağı boyut)
varlık 3. boyutta verdiği (bilinçli veya bilinçsiz) seçim sonrası pozitif
veya negatif kutup'ta olacağını belli eder ve bu alanlarda boyut atlama
sürecine girer..
Bu inanışa göre cehennem veya acı çekilen bir yer yoktur, yeteri olgunluğu
ve gelişimi sağlayamamış varlıklar boyut atlayamayıp tekrar reankarne olarak
olgunlaşmaları sağlanır.. Bu bir nevi cezalandırma (cehennem) , boyut
atlamak ise mükafat (cennet) olarak görülür..
11 Mart 1995 F___, Laura, TR, JR,
SV
S:(L) A___, insanların esas olarak kaç kromozoma sahip
olduğunu sormamızı istedi.
C: 135 çift.
S:(T) Şimdi 23 çiftimiz var. Epeyce kromozom kaybetmişiz demek. (L) Çok! (T)
Kaybettiklerimizi geri alacak mıyız?
C: Bekleyin ve görün.
S:(L) Bir celsede zamanın, Cennetten Düşüş "sırasında"
ortaya çıkan bir ilüzyon olduğunu söylemiştiniz ve bunu söyleyiş şekliniz,
başka ilüzyonların da olduğunu düşündürdü bana...
C: Değiştirilen DNA'nız nedeniyle zaman sizin için doğruluğu olan bir
ilüzyon.
S:(L) Peki diğer ilüzyonlar nedir?
C: Monoteizm; sizden ayrı, mutlak güce sahip bir varlığa inanç.
S:(L) Başka?
C: Fiziksel artış gereksinimi.
S:(L) Korunma için fiziğe odaklanmak... (T) Monoteizmle ilgili anahtar
kelime ayrılık mı?
C: Evet.
S:(L) Başka?
C: Lineer/doğrusal odak.
S:(L) Başka?
C: Tekboyutluluk.
S:(L) Örtü... (J) Sadece tek bir boyutu algılamak... (L) Bu ilüzyonlar
DNA'mıza genetik olarak programlandı mı?
C: Yakın.
S:(L) Başka hangi ilüzyonlar var?
C: Öncekilerle işiniz bitti mi?
S:(L) Bilmiyorum. Bu ilüzyonların bize nasıl
zorlandığından, bizim bunları nasıl algıladığımızdan bahsedebilir misiniz
biraz?
C: Eğer biri bir kapıyı açarsa ve sen de açılan kapıdan bir küp altın
görürsen, altına ulaşmadan önce, kapının arkasında gizlenmiş zehirli bir
yılan olup olmadığını düşünür müsün?
S:(L) Altın neyi simgeliyor?
C: Sınırlanmaya cezbolma.
S:(L) Kapı neyi simgeliyor?
C: Sınırlanmaya açılış.
S:(L) Bir küp altın olarak temsil edilen sınırlanma, aslında göründüğü şey
değil miydi? Bu bir kandırma mıydı?
C: Yılan nedir?
S:(T) Kertenkeleler? (J) Tehlike. (L) Tamam, kapıyı kim açtı? (J) Biz.
C: Hayır.
S:(L) Kapıyı açan biz değildik, doğru mu?
C: Evet.
S:(T) Kapıyı kim açtı?
C: Kertenkeleler.
S:(L) Yani resmen... (T) Yılan kimdi? (J)
Kertenkeleler, tehlikeyi...
C: Hayır!
S:(L) Yılan kimdi?
C: Dikkatsizce cazibeye teslim olmanın sonucu; yani, bakmadan atlamak.
S:(J) Yani dikkatli olmamız gerekiyor. (T) Yılan neydi? (J) Cazibeye teslim
olmanın sonucu... (L) Yani diyorsunuz ki, cennetteki cezbolma hikayesi,
insanoğlunun cezbedilerek bu realiteye yönlendirilmesinin hikayesiydi. İyi
ve Kötünün Bilgisi Ağacı'nın meyvesinin yenmesi de...
C: Cazibeye teslim olmaydı.
S:(L) Ve bu bir kandırmaydı...
C: Hayır! Kandırma yok!
S:(L) Ama burada dönen birşey var. (T) Tuzak mı?
C: Hayır! Tuzak da yok. Seçmeseydiniz, özgür iradenize müdahale edilemezdi.
S:(T) Bir saniye. Olayın mantığını kaçırıyorum. Düşüşten önce biz kimdik?
C: 3'üncü yoğunluk BH.
S:(T) Bize 3'üncü yoğunluk varlıklarının BH
olamayacağını söylememiş miydiniz? (L) Hayır. 3'üncü yoğunluk BH
varlıklarının olduğunu söylemişlerdi. (T) O zaman meydana gelen şeyden
dolayı mı şimdi KH'yiz?
C: Evet.
S:(J) İstediğin zaman eve gidebilirsin. (L) Her zaman
eve dönme gücün var...
C: Evet.
S:(L) Yani her zaman BH olmaya dönme gücümüz var mı? 3'üncü yoğunlukta bile
mi?
C: Evet.
S:(L) 3'üncü yoğunluk BH varlıkları nasıl bir hayat yaşıyor?
C: Keşfedin.
S:(T) Kapı benzetmesine dönmek istiyorum. Kapı her zaman oradaydı.
Cezbedicilik her zaman orada duruyordu...
C: Altına gittiğinizde, Kertenkelelere "Merhaba" dediniz ve bundan
anlayabileceğiniz herşey.
S:(T) Evet, ben de bu noktaya ulaşmaya çalışıyordum. Kertenkelelerin veya KH
güçlerinin kapıyı açtığını söylediniz.
C: Hayır. "Açmak" demeyelim. Sadece sizi kavramaya yaklaştırmak için o
ifadeyi kullandık.
S: ... (T) Kapı her zaman oradaydı ve her zaman açıktı. Sadece benzetmeyi
kavramaya çalışıyorum. Yani BH varlıkları olarak altına gitme ve gitmeme
seçeneklerimiz vardı. Altına gitmekle KH olduk çünkü altına gitmek KH.
C: Evet.
S:(T) Ve bunu yapmakla 4'üncü yoğunluk Kertenkele
Varlıklarının saflarına girmiş olduk.
C: Evet.
S:(T) Çünkü onlar 4'üncü yoğunluk varlıkları ve 3'üncü yoğunluk varlıkları
olarak bizden çok daha fazla yetenekleri var.
C: Bundan önce 4'üncü yoğunluk BH varlıklarının saflarındaydınız.
S:(T) Ve 3'üncü yoğunluk BH'ydik. Ama altına gitmekle kendimizi 4'üncü
yoğunluk KH'nin etkisi altına soktuk.
C: Evet.
S:(J) "Seçmedikçe özgür iradenize müdahale edilemez"
demişlerdi. (T) İnsan ırkı olarak, özgür irademizle BH'den KH'ye geçtik. (L)
Demek insanlık olarak içinde bulunduğumuz bu durumu bir seviyede kendimiz
seçtik; Düşen Melek, Lusifer efsanesi. Bu biziz. Altına gitmek için o
kapıdan geçmekle düşmüş olduk ve kapıdan geçdiğimizde yılan bizi ısırdı.
C: Ama bu sürekli tekrarlanan bir sendrom.
S:(L) Sadece insan ırkı için sürekli tekrarlanan bir sendrom mu, yoksa tüm
yaratılış için de geçerli mi?
C: İkincisi.
S:(L) Varoluş döngüsünün bir parçası olduğu için, tüm varoluşta tekrarlanan
bir sendrom mu bu? Yoksa Kızılderililerin Maya dedikleri şey mi?
C: İkisinden biri.
S:(T) Yani bahsettiğimiz tüm bu şeyler, boyut sınırı, dalga, frekansların
yükselmesi...
C: Boyut sınırı "tornado."
S:(T) Yani dalga yıkıcı bir şekilde ilerliyor...
C: Subjektif.
S:(T) Evet, tamam. Tornado. Dorothy tornadoda BH
durumundan KH durumuna düştü. Doğru mu?
C: Evet.
S:(T) Yoğunluk değişim dalgası tornado ile temsil ediliyor... (L) Bir
yoğunluk dalgasının etkileşimi...
C: Daha dikkatli analiz edin, bunun için bir mola öneriyoruz. [MOLA]
...
S:(L) Bir noktada biraz kafamız karıştı. Yoğunluk dalgasını temsil eden
tornado, kişiyi aynı yoğunluk içinde BH'den KH'ye mi geçiriyor?
C: Bir yönüyle.
S:(T) Boyut sınırı yalnızca kişiyi bir yoğunluktan diğerine geçirmekle
kalmıyor, aynı zamanda KH ile BH arasında da geçiş yapılmasını sağlıyor,
öyle mi?
C: Mümkün.
S:(T) Yani bu geçişte 3'üncüden 4'üncüye bir BH olarak da geçilebilir?
C: Bazı geçişlerde.
S:(L) Yani 3'üncü yoğunlukta veya 4'üncü yoğunlukta insanlar BH ile KH
arasında geçiş yapabiliyor... Boyut sınırı veya yoğunluk dalgasının bu
geçişinde tüm bu seçenekler mevcut mu?
C: Dalganın yönelimine göre yukarıdakilerin hepsi mümkün.
S:(L) Peki yaklaşmakta olan dalganın yönelimi nedir?
Özellikle bizi 3'üncü yoğunluktan 4'üncü yoğunluğa taşımak mı? Bu dalganın
işlevlerinden biri bu mu?
C: Bunu söylemiştik.
S:(L) Bu dalganın bizi 3'üncü yoğunluktan 4'üncüye taşıyacağını
söylemişlerdi. Görünüşe göre dalgalardan bazıları BH'den KH'ye geçebiliyor.
(T) Dalga değil, dalgadan geçen kişi. Bu dalga geçerken, dalganın yönelimi
bireyden bireye değişiyor mu?
C: Deniz dalgalarıyla karşılaştırın. Dalgalar, tüm doğanın liflerinin bir
parçası.
S:(T) Bu, dalganın tepesinde veya dalgalar arasındaki boşlukta oluşla da
ilgili mi? Dalganın üzerinde nerede bulunduğunla?
C: Hayır.
S:(T) Yani 3'üncü yoğunluktan 4'üncü yoğunluğa geçiş sağlayan bir dalga, bu
dalga geçerken sen onun neresinde olursan ol aynı etkiyi yapar, doğru mu?
C: Evet.
S:(T) İnsanları KH'ten BH'ye ve tersine taşıyan dalga için de geçerli mi bu?
C: Veya "altına da" gidebilirsin.
S:(L) Burada bir frekans oluşturuyoruz ve diğerleri de
bize katılıp katılmayacakları konusuna bir seçeneğe sahip oluyor... (J) Ve
4'üncü yoğunluğa geçişimizde de KH'den BH'ye geçme seçiminde bulunuyoruz...
(L) Oz Büyücüsü'ndeki Munchkin'ler (cüceler) neyi temsil ediyor?
C: 2'nci yoğunluk varlıkları.
18 Mart 1995 F___, Laura, TR ve
JR, B___
S:(T) İyi akşamlar.
C: Merhaba.
S:(T) Bu akşam karşımızda kim var?
C: Usurro.
S:(T) Peki neredensin?
C: Kasyopya. Evet.
S:(L) Tartışmamızı dinliyor muydun?
C: Elbette.
S:(L) Yardım konusunda yapabileceğiniz herhangi bir yorum var mı?
C: Pek çok.
S:(T) Yapın.
C: Önyargı.
S:(L) Ön yargı derken neyi kastediyorsunuz?
C: Thor Templar'ın görüşleri.
S:(L) Görüşleri önyargılı. Peki implantların çözülerek vücuttan atılmasını
sağlayacak materyalleri veya teknikleri var mı gerçekten?
C: Hayır.
(L) Hillard, St. Cloud'da yaşayan yaşlı adam. Şimdiye
kadar UFO'lara dair şeylerle ilgili gördüğüm en büyük, inanılmaz bir
koleksiyona sahip. Hayatının 40 yılını buna adamış. Bu alanda uzman olan
bütün araştırmacıları tanıyor ve elinde başka kimsede görmediğim
materyaller var. Emekli bir ordu mensubu ve danışman bir mühendis olarak
NASA için çalışmış. ... Kamu sektöründeki herkesin maddi kanıtlar istediğini
ve de dünyanın pek çok yerinden pek çok maddi kanıtlar toplandığını
söylüyor. Ama toplandıktan sonra bu materyaller ortadan kayboluyor! O bunu
söyler söylemez aklıma ilk gelen şey, kanıtların yok edilmesine yönelik bir
komploydu. "Kaybolma" derken kastettiği şeyin bu olduğunu düşündüm. Ama
sonra dedi ki; "24 saat boyunca kamera gözetimi altında tutuyorlardı ama
birden KAYBOLDU!" Anladım ki, kastettiği şey resmen birşeyin demateryalize
olmasıydı. O bunu söylediğinde ben de "Ou, evet. Bunu çok iyi
anlayabiliyorum!" dedim. Öğrendiklerimize bakacak olursak bu çok anlamlı.
Olayın bu dördüncü yoğunluk doğası üzerinde duruyoruz ve gerçekten bununla
ilgiliyse, pek çok garip şeyle ilgili o kadar çok şeyi açıklıyor ki!
Dünyadışı varlıkların katı maddelerin içinden geçmeleri, tanıkların gözleri
önünde görünüp kaybolmaları, insanları bir yerlere ışınlamaları, zamanın
sınırlandırmalarının ötesine geçmeleri, bir grup insanın bazılarına
görünürken, aynı gruptaki diğer bazılarına görünmemeleri... Bir yandan tüm
bunları duyuyorsun, diğer yandan da fenomenin maddi yönü hakkında şeyler
duyuyorsun; yere inme izleri, UFO'lar ve dünyadışılarla etkileşime giren
insanlarda ve yüzey alanlarında meydana gelen değişiklikler, ölü
dünyadışıların bedenleri, ele geçirilen araçlar... Bu garip şeyleri
anlamaya, açıklamaya çalışıyorsun. Ama tüm bunları bir dördüncü yoğunluk
fenomeni olarak anladığında herşey anlam kazanmaya başlıyor. Olayların
bazıları tamamen teknolojiye dayalı ve hiçbir paranormal tarafı yok.
Yaptığım hipnoz celselerinde de her zaman arkaplanda dolaşan dünyadışı
varlıklar oluyor. Hipnozdaki kişiye neler olduğunu açıkça görmelerini ve
ifade etmelerini söylüyorum ve ani bir ışık görüyorlar. "Tanrım! Bir an için
orada bir yüz vardı." diyorlar ama onu inceleyemiyorlar. "Bir dinazora
benziyor." veya "Pulları var." gibi şeyler söylüyorlar. Ama tüm
öğrenebildiğim bu oluyor. Yani tüm bunların arkadasında o kahrolası
sürüngenler var ve görünüşe göre başka bir yoğunluktalar. (B) Yanılmıyorsam
şöyle demiştin; dördüncü yoğunluk varlıkları üçüncü yoğunluğa geldiklerinde
burada çok kısa bir süre kalabiliyorlar ve sonra ortadan kaybolup kendi
gerçekliklerine geri dönüyorlar çünkü buranın frekansına uyumlu değiller,
doğru mu? (T) Evet, bazı belgelerde Kertenkele varlıklarından, yani
sürüngenlerden bahsediliyor. Nadiren ve genellikle çok kısa bir süre
görünüyorlar. Burası onlar için çok sınırlandırıcı bir ortam. Grileri üçüncü
yoğunluğa projekte ediyorlar ve onlar burada daha uzun süre kalabiliyorlar
çünkü bu amaçla üretiliyorlar. Bir güç tarafından buraya projekte
ediliyorlar. (B) O yüzden kaçırdıkları kişileri kendi yoğunluklarına
götürüyorlar; orası onlar için çok daha istikrarlı. (T) Üçüncü yoğunluğa
gelmektense bizi dördüncü yoğunluğa götürmek onlar için daha kolay. Ama çok
farklı kaçırılma çeşitlileri var. Her zaman fiziksel olarak kaçırmıyorlar.
Astral bedeni alabiliyorlar. (L) Bu kaynaktan öğrendiğimize göre, ruhu
alıkoyma dahil yaptıkları şeylerin çoğu aslında teknolojik birşey: dördüncü
yoğunluk teknolojisi. Kavrayabileceğimizin çok ötesinde birşey, ama gene de
teknoloji. (T) İnsanların astral projeksiyon deneyimlerine olan ilgilerinin
sebebi de bu olabilir. Her ne kadar bu konudaki kontrolümüz ve yeteneğimiz
çok yüksek değilse de, astral bedenimiz, fiziksel bedenimizi terk edip başka
yerlere gidebiliyor. Bu biraz da tesadüfi birşey. Fiziksel anlamda diğer
gezegenlerden gelen varlıklarla ilgili olaylar da olmakla birlikte, onların
bu yeteneğimize ve duygularımıza bu kadar ilgi göstereceğini sanmam;
bunlarla ilgilenenler başka bir yoğunluktanlar. (F) Bunu soralım.
C: Fikirlerinize sabit bir şekilde bağlanmayın.
C: Brad'in bilgisi için; Mars anıtları Atlantisliler
tarafından yapıldı ve Ay'daki bazı yapılar ise başkaları tarafından yapıldı;
dünyadışı.
S:(S) Evet. Edgar Cayce Atlantislilerin diğer gezegenlere gidebildiklerini
söylüyor.
C: Evet. Sizin uçakla Atlanta'ya gidebildiğiniz kadar kolay bir şekilde.
S:(B) Garip.
S:(S) Commander X ve benzer şeyleri soralım. (T) Evet, Commander X kim? (L)
"Cosmic Patriot Files" (Kozmik Yurtsever Dosyaları) isimli kitap. (T) Kozmik
bir savaşçı!
C: Adının açıklanmasını istemiyor.
S:(T) Evet, bunu biliyoruz. (L) Peki konumu nedir?
C: Özgür irade.
S:(L) Bahsettiği şeyler hakkında gerçekten bilgi sahibi mi?
C: Belki.
S:(T) İşte yine o kelime; belki de değil. (L) İyi bir
bilgi kaynağı olduğunu düşünmüştüm. (F) Derleme bir kitaba benziyor. (L) JR
ve benim bir sorumuz var. Hillard, kurbağaların gezegenden kaybolduklarını
söyledi.
C: Ozon tabakası.
S:(L) Ozon tabakasının incelmesinden dolayı kızarıyorlar mı?
C: Kızarmak mı?
S:[Gülüşme] (J) Nereye gidiyorlar? (T) Ozon tabakası seyreliyor ve onlar da
bunun etkilerini ilk yaşayanlar mı?
C: Evet.
S:(J) Nereye gidiyorlar? (T) Bir yere gitmiyorlar, ölüyorlar. (F)
Üreyemiyorlar.
C: Evet.
S:(B) Derileri çok hassas. (T) Yakında hepimizi etkilemeye başlayacak.
C: Herşey, gerçeklikleri birleştiren dalganın
etkileri.
S:(L) Eğer kurbağalar üzerinde bu etkiyi yapıyorsa, daha da güçlendiği zaman
bizim üzerimizde nasıl bir etki yapacak?
C: Bekleyin ve görün.
S:(L) Hadi ama! Bu kulağa pek hoş gelmiyor. Bu konuda bize biraz daha bilgi
vermeniz gerekmiyor mu? Bir ipucu?
C: Hayır.
S:[Gülüşme] (T) Ozon tabakasının erimesinin, yaklaşan dalganın doğrudan bir
sonucu olduğunu mu söylüyorlar? (J) Evet, aynen öyle! (T) Florokarbonlardan
dolayı değil mi?
C: Yanlış yorum, cümleyi dikkatli bir şekilde tekrar inceleyin.
S:(J) Ozon tabakasının seyrelmesi, frekans
"değişiminin" bir parçası mı?
C: Yakın.
S:(T) Kurbağa olayı da bunda kilit bir unsur mu?
C: Hayır.
S:(L) Kilit unsur, birleşen realiteler/gerçeklikler.
C: Evet.
S:(L) Dalga, gerçekliklerin birleşmesine mi neden
oluyor?
C: Ve üçüncü yoğunluğu çok çeşitli şekillerde etkileyen şeylere neden
oluyor; kapalı çember. Lütfen kulak misafirini uzaklaştırın.
S:(J) Kulak misafirimiz mi var? [Yan odadaki çocuk kapıdan bize bakıyor ve
sonra üst kata çıkıyor.]
C: Vardı. Çocukların yakın olması kanalı bozuyor ve tehlikeli olabilir.
S:(L) Bize defalarca, celseler sırasında çocukların etrafta olmaması
gerektiğini, çocukların "açık" ve biçimlenmemiş enerjileri nedeniyle bunun
onlar için çok zararlı olabileceğini söylediler. Kurbağalara dönelim. Kilit
nokta birleşen gerçeklikler. Çok çeşitli etkiler. (S) Belki de kurbağalar
bir üst yoğunluğa gidiyorlardır? Kurbağaların ölmesi üçüncü yoğunluğu
etkiliyor mu?
C: Hayır.
S:(L) Yalnızca bir belirti mi?
C: Evet.
S:(L) Yani bu, birleşen realitelerin bir semptomu. ...
İkinci seviyedeki kurbağaların ölümü belki de üçüncü seviyede olan şeyin bir
belirtisidir. Burada olan şeyin bir yansıması... (J) Veya bir uyarı... (L)
Bu doğru mu?
C: Hayır.
S:(L) Kurbağalar ikinci yoğunluktan üçüncü yoğunluğa mı geçiyorlar?
C: Konuyu karmaşıklaştırıyorsunuz, belki de transkriptleri daha sık
incelemeniz gerekiyordur. Böylece aynı şeyleri tekrar tekrar sormazsınız!
S:(L) Pekala, bu konuyu bırakıyoruz. ... Dalga, ozonun seyrelmesine mi neden
oluyor?
C: Doğrudan değil.
C: Tamam, dinleyin: Gelen dalga, üçüncü yoğunluktan
dördüncüye bir dönüşüm. Dolayısıyla da dalganın yaklaşması nedeniyle meydana
gelen olaylar, yoğunlukları ve gerçeklikleri etkiliyor! Üçüncü yoğunlukta,
üçüncü yoğunluk açıklamaları olan değişiklikler göreceksiniz, ama aslında
bunlar dalganın yaklaşmasının bir etkisi; siz bunları üçüncü yoğunluk olarak
görüyorsunuz çünkü sizin şu andaki referans noktanız bu! Unutmayın ki
herşeyin tüm yoğunluk seviyelerinde bir yansıması vardır ama aynı zamanda
dalga geldiğinde de bir birleşme meydana gelir ve bu da boyut sınırı
geçişidir!!!!!!
[ç.n.: orijinal metinde "realm border" olarak geçen ve "boyut sınırı" olarak
çevirdiğim ifade, arada paralellik olmakla birlikte, boyuttan ziyade
"yoğunluk" sınırı (3'üncü yoğunluktan 4'üncüye geçiş çizgisi) anlamındadır.
boyut kavramı ile yoğunluk kavramı arasındaki ilişkiye diğer bazı celselerde
değinilmektedir ve anlayabildiğim kadarıyla boyutlar daha ziyade, "dikey"
nitelikteki 7 bilinç "yoğunluğu" seviyesinin her birindeki sınırsız "yatay"
gerçeklik dizilimleri gibiler.]
S:(J) Yine üçüncü yoğunluk düşünüyoruz. Lütfen bize
karşı sabırlı olun. Henüz bitirmedik. (S) Yarım kızarmış gibi mi yani? (L)
Kertişler kurbağa bacağı seviyor olabilir diye düşünmüştüm! [Gülüşme] (T)
Kertişler Fransız mı? (F) Dün gece okuduğum birşeyde, üslerden birinde
çalışan bir bilimadamından bahsediliyordu. Bir yerlerdeki süper-gizli bir
yeraltı kompleksinde çalışan bir teknisyenmiş. Bindiği asansörün kapısı
açıldığında gözlerinin önünde bir Kertenkele Varlığı görmüş. Asansörün arıza
yaptığını düşünüyormuş çünkü asansörün o katta durmaması, yani o varlıkları
görmemesi gerekiyormuş. Diğer bir olayda, biri, hangarda birşey üzerinde
çalışan iki Gri görmüş ve askeri polis ona hemen orayı terk etmesini yoksa
vurulacağını söylemiş. (L) F___'nin anlattığı bu hikayeler, yani asansördeki
Kertişler, hangardaki Griler... bunlar gerçek mi yoksa dezenformasyon mu?
C: Gerçek.
S:(L) Bazı uçakların, insanların ve gemilerin Bermuda
Üçgeni'nde kaybolmasının nedeni nedir? Nereye gidiyorlar ve onlara ne
oluyor?
C: Bu konu işlenmişti.
S:(S) Evet, Atlantis piramitleri.
C: Evet. Atlantis piramitlerinin neden olduğu EM
(elektromanyetik) dalgaları.
S:(L) Kayboldukları zaman nereye gidiyorlar?
C: Elbette duyduğunuz olaylardan bazıları sadece kaza ve batma olayları.
Ancak sıradışı fenomenler eşlik ettiğinde çok çeşitli anomaliler meydana
gelebilir.
S:(L) Nereye gidiyorlar? (T) Bir yere
gitmiyorlar, dibe batıyorlar. (S) Beşinci yoğunluk.
C: Paralel gerçekliğe.
S:(L) Bu paralel gerçeklik, paralel bir dünyada olmak gibi mi?
C: Hayır.
S:(L) Paralel gerçeklikten neyi kastediyorsunuz?
C: Koşullara göre değişir.
S:(L) Meşhur Flight 19'a ne oldu? (T) Philadelphia'ya gittiler.
C: Hala anlamaya çalışıyorlar.
S:(L) Ouuuuu! (J) Ou, aman tanrım! Korkunç! Hala kayboldukları yerdeler. (T)
Paralel bir realitedeler... (L) Zamanın olmadığı... (T) Okyanus üzerinde,
zaman ve mekanın donduğu bir realitedeler, doğru mu?
C: Onların düşünce referansıyla; "kayıp ruhlar."
S:(L) Aman tanrım! Zamanda bir noktada "takılı kalmış"
durumdalar, öyle mi? (J) Aynen öyle.
C: Bingo!
S:(L) O yerden kurtulup bizim gerçekliğimize geri dönme olasılıkları var mı?
C: Elbette. Unutmayın, dalga yaklaşıyor ve "yaklaştıkça" giderek daha fazla
sıradışı olaylar meydana gelecek. Örneğin ekin çemberleri.
S:(L) Bu insanların o paralel gerçeklikte sıkışıp kaldıkları yerden
kurtarılıp asıl gerçekliklerine dönmeleri için herhangi birinin yapabileceği
herhangi birşey var mı?
C: Evet, ama bunun teknolojisi çok sıkı saklanan bir
sır.
S:(L) Bu sırrı biliyor musunuz?
C: Evet, ama siz de biliyorsunuz!
S:(L) Biz de mi? (T) Thor da biliyor mu? [Gülüşme]
C: Neşe!
S:(L) Sırrı biz de biliyor muyuz?
C: Philadelphia Deneyi.
S:(L) Hazır Philadelphia Deneyi'nden bahsetmişken, bize spesifik
ayrıntılarıyla bunun nasıl olduğunu anlatabilir misiniz? Ne tür makineler
kullanıldı ve bu makinelerden bir tane nasıl yapabiliriz? [Gülüşme]
C: Burada bir-iki gün boyunca oturmak mı istiyorsunuz?
S:(J) Yani bize bunun bilgisini vermeniz bir-iki gün mü alır? (T) Evet,
vaktimiz var. Kalem kağıt getirin. (L) Başka bir zamana bırakalım. (T) Bir
diyagram oluşturup Thor'a gönderelim.
C: Kısacası, bir EM jeneratörü yapın.
S:(L) Dünyanın en eski dili hangisi? En azından bugünün
dünyasınında bilinen dillerin...
C: Sanskritçe.
S:(L) Sanskritçe'nin kökeni nedir?
C: Atlantis.
C: Şimdi Flight 19 hakkında biraz daha bilgi. Birkaç yıl önce bir grup
araştırmacı o uçakları bulduklarını iddia etmişlerdi ve sonra da iddialarını
geri çekmişlerdi, hatırlıyor musunuz?
S:(L) Evet. [Herkes katılıyor.]
C: Bu sizce ilginç geldi mi?
S:(S) Evet, çünkü buldukları uçaklar kayıp olduğu bildirilen uçaklar
değildi. (T) Evet. (L) Bunda ilginç olan nedir? (J) Neden iddialarını geri
çektiler? (S) Buldukları uçaklar neydi?
C: Evet, olayın ayrıntılarını ve araştırma grubun üç üyesinin nasıl bir
psikiyatrik yardıma ihtiyaç duyduğunu bilseydiniz...
S:(L) Anlatın!
C: Sabır, anlatıyoruz ama kavrayabilmeniz için yavaş olmamız gerekiyor.
S:(T) Araştırma grubundan üç kişi psikiyatrik yardıma muhtaç hale mi geldi?
C: Buldukları şey, tanıma uyan beş uçaktı ve okyanusun dibinde mükemmel
geometrik bir şekilde "dizilmişlerdi" ama seri numaraları uyuşmuyordu.
S:(L) Uçakların geometrik dizilimi önemli mi?
C: Şimdi, ilk gizem: beş Avenger uçağının kaybolmasına dair başka bir olay
yoktu. İkincisi: Uçakların iki tanesinde, üzerinde numaraların bulunması
gereken panellerde "hiyeroglifler" vardı ve paneller tuhaf bir ışık
yayıyordu. Üçüncüsü: Uçaklardan birini yukarı çıkarmaya çalışırken, halata
bağlı olan bu uçak gözden kayboldu, sonra tekrar göründü, sonra tekrar
kayboldu ve sonra tekrar göründü ve sonunda halattan kurtularak tekrar dibe
düştü. Dördüncüsü: Keşif dalgıçlarından üçü, dipteki uçaklardan birinin
içinde geçici olarak 2. Dünya Savaşı'ndan canlı insan görüntüleri gördüler
ve bunu kamerayla kaydettiler. Son olarak: O zamandan beri uçaklardan üçü
kayboldu. Tabii ki tüm bunlar bir sır olarak saklanıyor!
S:(S) Acaba o uçaklar nereden geldi? (L) Evet!
C: Paralel gerçeklik. Gördüğünüz gibi, birşey başka bir gerçekliğe geçtiği
zaman, "düşünce düzlemi" diyebileceğimiz bir duruma girmektedir ve o
gerçeklik yanlış algılandığı sürece pencere açık kalmakta ve her tür
olasılıkla ilgili algılar geçici olarak somut gerçeğe dönüşmektedir; çünkü
düşünce düzlemi maddesi her zaman akışkandır.
S:(L) Yani gördükleri şey, paralel bir gerçeklikten bir pencere aracılığıyla
bizim gerçekliğimize giren bir "Flight 19" muydu?
C: Yakın.
S:(L) Bu, bizim "Flight 19"u kaybetmemizle ilişkili miydi? Gerçeklikler
arasında bir değişdokuş mu oldu?
C: Gerçekliği etkileyen şey düşünce kalıplarıdır. O pencere açıldığında,
geçici olmakla birlikte tüm düşünceler fiziksel gerçeklik haline gelebilir.
S:(L) Yani orada o dalgıçların ve araştırmacıların düşünceleri fiziksel
gerçeğe mi dönüştü?
C: Ve diğer herkesin.
S:(T) Araştırmadaki herkesin mi?
C: Gezegendeki herkesin.
S:(T) Araştırmacıların o uçakları bulacağına inanmayanların düşünceleri bile
mi?
C: Evet. Araştırmacılar bulmayı umdukları şeyi buldular, ama herkes haberi
duyduğunda, ortaya çıkan hakim düşünce kalıbına göre başka şeyler meydana
gelmeye başladı.
S:(L) Yani biri bulunan şeyin Flight 19 olduğuna inandığında göründü ve biri
inanmadığında da kayboldu, öyle mi?
C: Evet.
S:(J) Aman tanrım! (T) Ben habere inanmamıştım... (L) Demek haklı çıktık!
(F) Zavallı üç adamı hastanelik ettik. (T) Uçakların görünmesinin nedeni...
(L) Hayır, sanırım araştırmacılar o uçakları aramaya gittiler ve orada bir
pencere olduğu için... (T) ...uçaklar tam görmeyi bekledikleri biçimde
karşılarına çıktı... Normalde o şekilde dibe inmiş olamazlardı.
Araştırmacılar bundan birşeyler anlamalıydılar. O uçakların dipte düzgün bir
dizilimde bulunduğuna dair haberi duyduğumda bu kafamı karıştırmıştı. (F)
Birşey dibe batsa bile o şekilde inip sıralanmış olamaz. (T) Kayıtları
araştırmaya başladıklarında sahil boyunca şimdiye kadar o uçaklardan 200
tanesinin düştüğünü öğrenmişler. O uçaklardan birini bulduğunu iddia eden
bir adam vardı. Ama bulduğu şey Flight 19'daki uçaklardan biri değildi. Bir
mekiğin parçalarıydı....
S:(L) Bermuda Üçgeni'yle işimiz bitti mi? (T) Bir sorum
var. Flight 19'u aramaya giden PBA uçağına ne oldu?
C: Hala Avenger'leri bulmaya çalışıyor.
S:(T) Flight 19'la aynı paralel gerçeklikte mi?
C: Evet.
S:(T) Onları bulacak mı?
C: ?
S:(L) Flight 19'un mürettebatının algısıyla, aradan ne kadar süre geçti?
C: Hiç.
S:(J) Yani hiçbir fikirleri yok. (S) Merak ediyorum, acaba bizim zamanımıza
mı dönecekler, yoksa kendi zamanlarına mı dönecekler?
C: Sizin algınız.
S: (J) Bu cihazın Atlantis kristal piramidiyle bir
ilgisi olabilir mi?
C: Doğrudan ilgili değil.
S: (J) Piramidin, bu cihaza enerji sağlanmasıyla bir
ilgisi var mı?
C: Evet.
S: (J) Görünüşe göre cihazın oraya gömülmesi piramitten çok daha sonra
gerçekleşmiş ama ondan enerji alabiliyor. (L) Bu cihaz sürekli olarak
çalışıyor mu?
C: Hayır.
S: (L) Onu çalıştıran şey nedir? Yani eğer
çalışıyorsa.
C: Manyetik anomaliler.
S: (J) Depremlerden etkileniyor mu?
C: Etkilenebilir.
S: (L) Bu manyetik anomaliler, gezegende doğal olarak gerçekleşen anomaliler
mi?
C: Her iki tür.
S: (L) Yani doğal olarak da olabilir, başka bir güç tarafından da harekete
geçirilebilir, öyle mi?
C: Evet.
S: (L) Bu makine harekete geçtiğinde ne oluyor?
C: Fazla belirsiz.
S: (J) Bu cihaz, bu boyuta bir giriş penceresi mi
oluşturuyor?
C: Bu amaçla kullanılması mümkün.
S: (L) Çukuru açıp
remolekülerizatörü oraya gömme amaçları neydi? Başka zaman biri onun
için geri mi dönecekti?
C: Hayır.
S: (T) Tek başına işlev gören bir makine mi, yoksa
diğerleriyle birlikte mi çalışması gerekiyor?
C: Duruma göre.
[C: EM alan distürbansı (dengesizlik).]
S: (T) Dikey gerçeklik nedir? (L) Dikey bir gerçeklik!
(T) Ou, teşekkür ederim! Bu herşeyi açıklıyor. (L) Yanyana farklı
gerçeklikler var; demek bu da dikey bir tanesi...
C: Boyut sınırı geçişinde kesişecek.
S: (L) Diğer bir deyişle boyut sınırıyla kesişen bir gerçeklikten geldiği
için zihnen onunla bağlantı halinde, öyle mi?
C: Hayır.
S: (L) Sadece denedim. (T) Bana da iyi görünmüştü. Bir acil çıkış kapım
olurdu!
C: Birleşiyor.
S: (L) Tamam, yani TR dünyadışı dikey bir gerçeklikten gelen kısmen
dünyadışı biri ve bu onun, aynı gerçeklikten gelen kişilerle etkileşmesine
neden oluyor. Ne olmuş? [Gülüşme] (S) Yapacak bir iş! (J) Hobi.
C: 3'üncü yoğunluk düşünüyorsunuz, bir bilgi "tazeleme" celsesine
ihtiyacınız var!
S: (L) Bence gezegendeki herkes şu anda bunu yapıyor. Her zaman, alternatif
bir gerçekliği paylaştıkları insanlarla ilişkiler oluşturan farklı gruplar
var. (J) Yani birbirimize mi çekiliyoruz? (F) Doğru. Bana anlamlı geldi. (L)
Peki o zaman biz hangi alternatif gerçekliği paylaşıyoruz? Yoksa aynı
alternatif gerçeklikten gelmiyoruz da, her birimiz farklı bir alternatif
gerçekliğin temsilcileri ve bağlantı noktası mıyız?
C: Son kavram aynen doğru!
S: (T) Hepimiz kendi grubumuzu mu temsil ediyoruz?
C: Güç arttırmakla ilgili olarak ne söyledik?
S: (L) Yani her birimiz kendi gerçeklik grubumuzla bağlantılıyız ve...
C: JR, ilgili cümleleri hepinize tekrar okusun.
S: (L) Belirli insanlar, veya belki herkes, kendi içlerinde kilitli olarak
veya bireysel elektromanyetik alanları içinde enerji paketlerine veya
bilgilere sahip...
C: Yapbozun parçalarının bir araya getirilmesi gibi.
S: (L) Bana öyle geliyor ki, Sümerler ve Armonanlar, Atlantis battığı zaman
çeşitli yerlere dükkanlarını kuran Atlantislilerdi.
C: Güzel, şimdi bununla devam et.
S: (J) Biraz daha fazla plan yapmamız gerekiyor. (L)
Dünyadışı varlıklar tarafından kaçırılma deneyimi yaşayan pek çok kişinin
bahsettiği gibi, her yerde gerçekten bir sürü yeraltı tünelleri olup
olmadığını öğrenmek istiyoruz.
C: Evet.
S: (T) Çok uzun bir süredir mi varlar?
C: Subjektif.
S: (T) İnsanlıktan daha mı eskiler?
C: Bazıları.
S: (T) Metro ağı gibi birşey mi? Bir yerden başka bir yere ulaşma amacıyla
mı kullanılıyorlar?
C: Evet.
S: (T) Çeşitli yerler arasında gidip gelen trenler falan mı var?
C: Hayır.
S: (T) Bu tünellerde bir yerden başka bir yere ulaşmaya yönelik yüksek
teknolojili herhangi bir araç var mı?
C: Subjektif.
S: (L) Bu tünellerde nasıl yolculuk yapıyorlar?
C: Elektromanyetik olarak.
---------------------------------------
S: (SV) Auran sensin! (L) Bazı araştırmacılar, mavi
rengi görme veya algılama yeteneğimizin yakın bir zamanda gelişmiş olduğunu
söylüyorlar. Mavi Nil'de yaşayanlar onu kahverengi olarak tanımlıyor, Homer
Akdenizi "Koyu şarap rengi deniz" olarak tanımlıyor, ve Aristo gökkuşağında
sadece üç renk olduğunu söylüyor: kırmızı, sarı ve ve yeşil. Genel olarak
insan ırkının maviyi yakın zamanlarda görmeye başladığı doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Bu, mavi rengin ruhsallığıyla ilgili birşey mi?
C: Evet.
S: (L) Anlaşılan mavinin ötesinde de renkler var ve ruhsallığımızı
arttırdıkça onları da görebileceğiz, bu doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Çekimin zaman olduğunu söylediğimde haklı
mıyım?
C: Yakın.
S: (L) Yani üçüncü yoğunluk bilinç ilüzyonu sınırlandırmasının meydana
getirdiği zaman algısı.
C: Daha yakın.
S: (L) Bu matematiksel olarak ifade edilebilir mi?
C: Bunu yap!
S: (L) Çakraya benzer birşey mi?
C: Bunlar yalnızca etiket.
S: (L) Tamam, yani bir enerji girdabı gibi mi?
C: Evet...
S: (L) Bedendeki bir enerji girdabı, yani bedendeki bir çakra, beden
enerjisinin evrene açıldığı bir nokta. Bize çakraları anlat S___. (SV) Pek
çok farklı tür var. Yedi temel çakra var. Ayrıca avuçiçinde ve vücudun
neredeyse her ekleminde bir çakra var... (T) Çakralar ne yapıyor? (L) Bir
bağlantı noktası mı? (SV) Evet. (L) Burada bahsettiğimiz konu bununla mı
ilgili? Bu yoğunluk ile diğer yoğunluklar arasında bir bağlantı noktası mı?
C: Öncelikle "çakralar" az anlaşılmış ve kanıtlanmamış bir fenomen. Sadece
varolduğu biliniyor ama sözde "ruhsal" topluluklardaki pek çok kişi
tarafından anlatılandan farklı bir şekilde. Gördünüz mü, bir "solucan
kutusu" daha açtınız.
S: (L) ... Bu sorunun tüm geceyi alacağını biliyordum! Neden sordum ki? (SV)
İyice anlayalım! (L) Pekala, ilk solucan... (T) Solucan bir... (L) Çakra tam
olarak nedir?
C: Birinci, ikinci, üçüncü veya dördüncü yoğunluğu beşinci yoğunlukla
birleştiren bir enerji alanı.
S: (T) İlk dört yoğunluğu beşinci yoğunluk derin düşünme seviyesiyle
birleştiren bir odak noktası mı?
C: Yakın.
S: (L) Söylendiği gibi her bir çakra bir renkle mi
ilişkili?
C: Bir anlamda, ama önemli olan husus o değil.
S: (T) Farklı insanlar farklı sayıda çakraya mı sahip?
C: Evet.
S: (T) Asıl soru şu: elektrikli bir fırtına,
yoğunluklar arasındaki EM akışını etkiler mi?
C: Etkileyebilir.
S: (T) Üçüncü yoğunluk EM dengesizlikleri dördüncü
yoğunluğu etkilemiyor mu?
C: Etkileyebilir.
S: (L) O teori de gitti. Uzayın genişliğinin, bizim
mekan/zaman birimlerimizin bir ilüzyonu olduğu doğru mu?
C: Basit bir yanıt için fazla karmaşık.
S: (L) Basit bir sorum olduğunu sanmıyorum... (J) Marfa
ışıkları nedir?
C: Bu boyuta açılan pencere statik bırakıyor.
S: (T) Bu boyuta açılan bir perencere mi var... (L) ...Marfa'da?
C: Dünya'da pek çok pencere var.
S: (J) Marfa ışıklarının Carlsbad mağaralarına yakın olmayla bir ilgisi var
mı?
C: Marfa ışıklarına yaklaşmaya çalışın!
S: (J) Evet, biliyorum, yaklaşamıyorsun. Yaklaştıkça kayboluyor. (L) Ona
doğru gittiğini nereden biliyor?
C: Doğru kavram değil.
S: (L) Doğru kavram nedir? (T) Onlara yaklaştığında ne oluyor?
C: Başka bir yerde görünüyor.
S: (J) Bedenimizdeki EM, ışığı itiyor mu?
C: Sadece görsel gerçeklik temsili.
S: (J) Yani aslında orada değiller, sadece onları gördüğümüzü sanıyoruz,
öyle mi?
C: Yakın.
S: (T) Birşeyler olması için onlara ne kadar yaklaşman gerekiyor?
C: Hayır.
S: (T) Yaklaşmana gerek yok mu? Yaklaşmana gerek yok, çünkü onlar yalnızca
birer kalıntı. (J) O ışıklar, başka bir yerde olmakta olan birşeyin
yansıması mı? ...
C: Yakın.
S: (T) Başka bir yerde olan birşeyin yansıması mı? (L) Yani yaklaştığın
zaman göremiyorsun, çünkü... (J) ...açı yanlış. Eğer orada değilse, nerede
gerçekten birşey oluyor?
C: Gözlemciden başka bir yerde.
S: (J) Teşekkürler! Çok açıklayıcı oldu. (T) Yüzeyde mi yoksa yeraltında mı?
C: İki yanıt öncesine bak.
S: (J) Görsel gerçeklik temsilini mi kastediyorsunuz?
C: Evet.
S: (J) Yani o ışıklar üçüncü yoğunlukta mevcut değil mi?
C: Yakın.
S: (J) Dördüncü yoğunluktan bir sızıntı gibi mi?
C: Evet.
--------------------------------
S: (SV) Ruth Montgomery bazen walk-in'lerin kim veya ne olduklarının
farkında olmadıklarını söylüyordu.
C: Nadir aynı zamanda geçici nitelikte de olabilir.
S: (J) Yani bedene girip kısa bir süre sonra çıkmak gibi mi?
C: Hayır. Frekans, sizin zaman ölçünüzle zamana göre statik olmak zorunda
değil.
S: (T)Walk-in'ler hakkında pek araştırma yapmadım. Walk-in'in
tanımı nedir?
C: Ruth Montgomery tarafından tanımlandığı şekliyle bir walk-in, bir ruhun,
bir farkındalık seviyesinde çeşitli nedenlerle terk etmeyi seçtiği bedeni
devralmayı seçen başka bir ruhtur. Bu şekilde, daha üst seviyeden gelen bir
varlık, başka bir seviyede daha önce başka bir varlığın kullandığı bedene
girebilir.
S: (T)Yani dördüncü seviye bir ruh, üçüncü seviyedeki
bir bedene girebilir mi?
C: Hatırlayın, daha önce de tanımladığımız gibi, birinciden dördüncüye
kadarki yoğunluklar, kısa dalga döngüsü, veya sizin deyişinizle
reenkarnasyon içerir. Bu yoğunluk seviyelerinin her birinde ruh-beden
evliliği vardır. Bu yoğunluk seviyelerinin her birinde, yaşam deneyimlerinin
incelenmesi ve değerlendirilmesi için, döngü sürecinde beşinci yoğunluğa
geçişler vardır. 6'ncı yoğunluk, kısa dalga döngüsünün gerekli olmadığı ilk
yoğunluktur çünkü artık fiziksel eğilim yoktur. Bu nedenle, birden dörde
kadarki tüm seviyelerde, fiziksel durumdayken, fiziksel bedenin bir ruh
yansıması vardır. Bu nedenle kısa dalga döngüsünün çeşitli noktalarında,
çeşitli türlerde bedenlenmeler mümkün ve hatta oldukça muhtemeldir. Anlıyor
musunuz?
S: (T)Sayılır. Üzerinde epey düşünmek gerek. (J) Yani birinci yoğunluktan
dördüncü yoğunluğa kadarki kısa dalga döngüsünde fiziksellik var. (L)Yani
bir dördüncü yoğunluk varlığı, döngü sürecindeki beşinci yoğunluk
aralarından birinin dönüşünde, bir üçüncü yoğunluk bedenine girmeye de karar
verebilir, öyle mi?
C: Kullanılabilecek yöntemlerden biri budur, evet.
S: (L)Başka bir seçenek olarak, dördüncü yoğunluktan
doğrudan bir üçüncü yoğunluk bedenine de gelebilirler mi?
C: Evet.
S: (T)Walk-in olarak. (L)Her iki tür de walk-in olarak düşünülebilir mi?
C: Doğru.
S: (T)Konuştuğumuz şeyi tam kavrayamadım. Walk-in'in devraldığı bedeni terk
eden ruha ne oluyor? Nereye gidiyor?
C: Büyük olasılıkla, değerlendirme ve döngü için beşinci seviyeye.
S: (T)Sonra geri mi dönüyor?
C: Evet.
------------------------------------
Büyük bir donanma uzay gemisi dalgada ilerleyerek ve konuşmak için
dünyanıza yaklaşıyor.Gemiler Zeta Reticuli den.1 ay ile 18 yıl arasında
burada olacaklar. Bu çok büyük bir donanma,
uzay/zamanı düzensiz büzerek ilerliyorlar. Sizin zaman ölçülerinizle
tanımlamak zor.Bu gemiler dalgaya biniyorlar.
Kütle, çekim dalgası ile beraber elektromanyetik transferine etki
eder.Kütle, zaman siklusuna etki eder. Küçük eşittir kısa zaman siklusuna,
ve büyük eşittir büyük zaman siklusuna.
Dalga, kuyruklu yıldız grubu, hepsi aynı enerjiyi
kullanıyor.Uzay/zamandan geçiyorlar. Kuyruklu yıldız grubu olmadan onlar,
uzay/zamandan geçerken yavaşlarlar.Bu dalga olmassa onlar buraya daha geç
gelirler.Dalga Kuyruklu yıldızları takip ediyor.Bu dalga içinde "realm
border" u melekut u, ilahi irade yasaları ve yeni tesir alanı ve şuurda
değişimi aynı zamanda varlığın bilgisini tatbik edebileceği yeni alan ı
taşıyor.Bu melekut/ bilgi enerjisi/tesir sahası dalgası kuyruklu yıldızlara
her zaman bağlı değildir. Melekut/bilgi enerjisi/tesir sahası dalgası
varolan bütün realitelerin enerjilerini değiştirecek. melekut/bilgi enerjisi
dalgası boyutsal bir sınırdır. Melekut/bilgi enerjisi dalgası kendi
boyutlarını yapıyor, realiteleri var ediyor, realiteleri yükseltip
alçaltıyor.
Oturduğunuz yer, yani dünyanın, boyutlar arası ilişkileri değişecek.
Aşağı yukarı her 309.000 yıl, içinde aynı zamanda 12 küçük zaman siklusun
u barındırır.Diğer bir deyişle siz 4. boyuta geçmek için 300.000 yıldan beri
bekliyorsunuz. Bu düşüş durumu 300.000 yıl önce meydana geldi.
8 Ağustos 1994. F___, Laura, S___
S: (L) Vejetaryenlik bizim için en
uygun yeme biçimi mi?
C: Bu fizik üzerinde odaklanıştır. Beden önemli değil.
S: (L) Yani herhangi bir şekilde beden üzerinde durmak yanlış mıdır?
C: Yakın. Bedendeki hayata konsantre olmayın. Ruha konsantre olun.
S: (L) Yani Laura kalp durumunu önemsemesin mi?
C: Bu hususta endişelenme. Ruhu iyileştir.
S: (L) Biz seçildik mi?
C: Seçilmek nedir ki? Yalnızca siz seçebilirsiniz. Seçim doğayla, özgür
iradeyle, bakmayla, dinlemeyle gelir. Nerede olduğunuz önemli değil. Kim
olduğunuz ve ne gördüğünüz önemli.
S: Billy Meier yalan mı söylüyor?
C: Biraz. Abartılar ve sahte resimler.
S: 'İyi adamlar' mı, yoksa 'kötü adamlar' tarafından mı ziyaret ediliyor?
C: İkisi de.
S: Bize A___ B___ hakkında ne söyleyebilirsiniz?
C: Şüpheli bir adam.
S: CIA'de mi?
C: CIA'deydi.
S: Ajan mıydı?
C: Alt mevki bir memurdu.
S: Kendi yaptığı çalışmalar yüzünden kız arkadaşının CIA tarafından
'alındığını' söylüyor. Bu doğru mu?
C: Araba kazasıydı.
S: Peki neden böyle bir hikaye anlatıyor?
C: Abartı.
S: M___'nin bilgilerinin kaynağı nedir? İçeriyle temasları mı var?
C: Fantazi.
27 Temmuz 1994. F___, Candy, Laura
Tanıdığımız bir 'ölüyle' kısa bir karşılaşmadan sonra Reiki sembollerimizi
kullandık ve özellikle Kasyopyalı varlıklarla ilgili sorular sorduk ve şu
bilgilerle karşılaştık:
S:
Kasyopyalılarla iletişim kurmak istiyoruz.
C: Ben Ra, ışığın koruyucusu.
S: Bize ne söyleyeceksiniz?
C: UFO'ların hepsi kötü değil.
30 Eylül 1994. F___ ve Laura
S:
Merhaba.
C: Merhaba.
S: (L) Kimsiniz?
C: Pamtora.
S: (L) Bizimle geçen hafta iletişim kuran birey misiniz?
C: Hayır.
S: (L) Aynı gruptan mısınız?
C: Evet.
S: (L) Neden geçen haftaki kişi yerine bu akşam siz bizimlesiniz?
C: Frekans dalgaları.
S: (L) Şu anda frekans dalgaları farklı mı?
C: Yakın.
S: (L) Geçen haftaki bireye göre sizin bizimle iletişim kurma yeteneğiniz
daha mı fazla?
C: Aynı.
S: (L) Frekans dalgaları derken neyi kastettiğinizi anlamıyorum.
Açıklayabilir misiniz?
C: Fazla karmaşık.
S: (L) Tamam. Bize bu akşam karmaşık cevapları vermeyecek misiniz yani?
C: Fark yok.
S: (L) Geçen hafta Nasıralı İsa hakkında konuşuyorduk. Bu hafta bu konuya
devam edebilir miyiz?
C: Evet.
S: (L) Nasıralı İsa kimdi?
C: İleri seviyeli bir ruh.
S: (L) İsa masum bir gebelikten mi doğdu; yani annesi ona gebe kalmak için
bir adamla seks yapmadı mı?
C: Hayır.
S: (L) Meryem ona hamile kalmak için bir adamla seks yaptı, bu doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Meryem'in İsa'ya gebe kalmak için cinsel ilişkiye girdiği adam kimdi?
C: Tonata.
S: (L) Tonata kimdi?
C: Tanıdık.
S: (L) İsa'nın annesi Meryem, İsa'ya hamile kaldığında kaç yaşındaydı?
C: 19.
S: (L) Yusuf, Meryem'in hamile olduğunu öğrendiğinde üzüldü mü?
C: Hayır.
S: (L) Yusuf Meryem'le evlendiğinde kaç yaşındaydı?
C: 39.
S: (L) Yusuf çocuk sahibi olamıyor muydu?
C: Yakın.
S: (L) Takvim sistemimizde geri doğru gidersek, İsa hangi tarihte doğdu?
C: 6 Ocak 14(MÖ). [Ç.N. sayfa sonundaki nota bakınız.]
S: (L) Günün hangi vaktinde doğdu?
C: Sabah 6.
S: (L) O tarihte yıldızlar veya gezegen dizilimleriyle ilgili herhangi
sıradışı bir gök olayı var mıydı?
C: Hayır.
S: (L) Magilerin doğuda gördüğü ve onları İsa'nın doğduğu yere yönlendiren
yıldız neydi? Magilerin hediye sunmaya gelmesi gibi bir olay oldu mu?
C: Yakın.
S: (L) İsa'ya hediye sunmaya gelen kimdi?
C: 3 peygamber.
S: (L) Bu peygamberler hangi ülkeden geliyordu?
C: İran. Persiya olarak da biliniyor.
S: (L) İsa doğuştan psişik veya sıradışı güçleri olan bir kişi miydi?
C: Yakın.
S: (L) Yaşamının ilk zamanlarından beri kendisinin bir şekilde özel veya
seçilmiş olduğuna dair bir farkındalığı var mıydı?
C: Evet.
S: (L) Peygamberlere İsa'nın doğumunu ifade eden o 'yıldız' neydi?
C: Uzay gemisi.
S: (L) Ne tür bir uzay gemisi?
C: Ana Gemi.
S: (L) Bu ana gemi nereden geldi?
C: Başka bir yoğunluktan.
S: (L) Yani başka bir boyuttan mı?
C: Evet.
S: (L) Biz bu diğer boyut veya yoğunlukları diğer yıldız sistemleri veya
gezegenler olarak mı biliyoruz?
C: Kısmen.
S: (L) İsa oniki yaşına geldiğinde Bar-Mitzva (İbranilerde çocuğun
erişkinliğe girişini tanımlayan ifade) oldu, bu doğru mu?
C: İsa 10 yaşında Bar-Mitzva idi.
S: (L) O süreçte herhangi bir yerde eğitim aldı mı?
C: Aramice ayin.
S: (L) İsa, yetişme yıllarında diğer ülkelere gidip başka ustaların yanında
öğrenci olarak çalışma yaptı mı?
C: Hayır.
S: (L) Eğitimini nerede aldı?
C: Ona ruhsal olarak tebliğ edildi.
S: (L) Hayatının herhangi bir noktasında Hindistan'a yolculuk yaptı mı?
C: Hayır.
S: (L) Mısır'a gidip Büyük Piramit'de inisiyasyona girdi mi?
C: Hayır.
S: (L) Tüm hayatını Filistin'de mi geçirdi?
C: Yakın civarda. O genel bölgede. Kutsal Kitap tamamen doğru değil.
S: (L) İsa Kana'daki evlenme törenine gittiğinde, kim evleniyordu?
C: Kimse.
S: (L) İsa birkaç somun ekmek ve balıkla binlerce kişinin karnını doyurdu
mu?
C: Hayır.
S: (L) Kutsal kitaptaki tüm mucizelerin masal olduğunu mu söylüyorsunuz?
C: Bunun, siyasi ve ekonomik kazanç ve kontrol amacıyla tahrif edilen bir
bilgi kaynağı olduğunu unutmayın.
S: (L) Bize İsa'nın gerçekte ne yaptığını anlatın.
C: Can atanlara ruhsal gerçekleri öğretti.
S: (L) Peki bu ruhsal gerçeklerin kaynağı nedir?
C: Daha yüksek kaynaklardan alınan bilgi.
S: (L) İsa'nın öğrettiği gerçek neydi?
C: Tüm insanların yaratıcı tarafından sevildiği ve yaratıcıyla bir
oldukları.
S: (L) Hiç mucize gerçekleştirdi mi?
C: Bazı.
S: (L) Bunlardan bir veya birkaç tanesini anlatabilir misiniz?
C: İyileştirme.
S: (L) Eliyle dokunarak iyileştirebiliyor muydu?
C: Evet.
S: (L) 'Şeytan çıkarma' yaptı mı?
C: Yakın.
S: (L) İyileştirmede kullandığı yöntem Reiki miydi; veya benzer birşey?
C: Evet.
S: (L) Reiki enerjisini çok bir kısa sürede kullanılacak bir şekilde
arttırmak mümkün müdür?
C: Evet.
S: (L) Reiki enerjisini yükseltmek için ne yapmak gerekir?
C: Yüksek ruhsal saflığa ulaşın.
S: (L) Burada iki set halinde reiki sembolleri var; hangi set doğru veya en
güçlü set: birincisi mi yoksa ikincisi mi? [iki seti havaya kaldırıyor]
C: İkinci set.
S: (L) Bunlar Dr. Usui'ye verilen asıl reiki sembolleri mi?
C: Yakın.
S: (L) C___ H___'nin sahip oldukları doğru reiki sembolleri mi?
C: Hayır.
S: (L) A___ B___'nin kullandığı semboller doğru mu?
C: Hayır.
S: (L) A___ B___ tam ve güçlü bir şekilde inisiyasyon sağlayabiliyor mu?
C: Hayır.
S: (L) Aktarımı yaptığını sanarak yalnızca vaktini mi harcıyor?
C: Seninkini.
S: (L) Doğru inisiyasyon için gidebileceğim biri var mı?
C: Evet.
S: (L) Bu kişiyi tanıyor muyum?
C: Hayır.
S: (L) O insanı tanıyabilecek olan bir tanıdığım?
C: H___ D___. V___ en güçlü yeteneğe sahip.
S: (L) Yani V___ aramızda en güçlü reiki yeteneğine sahip olan kişi mi?
C: Evet.
S: (L) Onun reikisi benim reikimden daha mı güçlü?
C: Evet. S___'nin hiç yeteneği yok. Seninkine engel oluyor.
S: (L) S___'nin bana yaptığı reikisi benim kendi reikimi mi engelliyor?
C: Kesinlikle.
S: (L) S___ ile dört hipnoz celsesi yaptık. Kaçırılma deneyimlerinden
bahsetti. Verdiği bilgiler herhangi bir şekilde abartılı mıydı?
C: Evet.
S: (L) Bilinçli bir şekilde mi yoksa bilinçaltından mı abartılıyordu?
C: Her ikisi.
S: (L) Gerçekten uzaylılarca kaçırıldı mı?
C: Evet.
S: (L) Kaçırılmasının amacı neydi? Uzaylılar onunla ne yapmaya çalışıyordu?
C: Vajinal inceleme.
S: (L) Ne amaçla?
C: Üreme potansiyeli.
S: (L) Ama S___ histerektomi geçirdi.
C: Bulamadılar.
S: (L) Bir kereden fazla mı kaçırıldı?
C: Evet.
S: (L) Kaç kere kaçırıldı?
C: 52.
S: (L) F___ kaç kere kaçırıldı?
C: 53.
S: (L) F___'yi neden kaçırıyorlar?
C: Zihin.
S: (L) Ne olmuş zihnine?
C: Yüksek güçler tarafından programlanıyor.
S: (L) S___'yi 52 kere sadece vajinal inceleme yapmak için mi kaçırdılar?
C: Hayır. O en sonuncusuydu.
S: (L) Daha öncekiler ne içindi?
C: Zihni incelemek ve duygularını çekmek.
S: (L) Yani onun duygularını mı emiyorlar?
C: Evet.
S: (L) Onun duygularıyla besleniyorlar mı?
C: Evet.
S: (L) F___'nin duygularıyla besleniyorlar mı?
C: Evet.
S: (L) Bunu durdurmanın herhangi bir yolu var mı?
C: Bu sürekli değildir.
S: (L) Benim duygularımı emiyorlar mı?
C: Evet.
S: (L) Bu bizim faydamıza mı?
C: Hayır.
S: (L) Bunu yapanlar kötü adamlar mı?
C: Evet.
S: (L) Bu duygu emilimini kesmenin bir yolu var mı?
C: Kanallamayı ve meditasyonu sürdürün.
S: (L) Kanallama duygu emilimini kesecek ne yapıyor?
C: Bilgilendiriyor.
S: (L) İsa'ya dönelim. Gerçekleştirdiği mucizeler sadece iyileştirme üzerine
miydi?
C: Hayır.
S: (L) Başka ne tür mucizeler uyguladı?
C: Telekinezi.
S: (L) Suyun üzerinde yürüdü mü?
C: Hayır.
S: (L) Suyu şaraba çevirdi mi?
C: Hayır.
S: (L) Bunların hepsi sadece hikaye mi?
C: Evet.
S: (L) Bu hikayelerin amacı ne?
C: Kontrol.
S: (L) İsa çarmıha gerildi mi?
C: Hayır.
S: (L) Biri çarmıha gerildi mi?
C: Fazla belirsiz.
S: (L) Biri çarmıha gerilip İsa'yı temsil etti mi?
C: Hayır.
S: (L) Çarmıha gerilme yoktu, üç gün sonra dirilme yoktu, bu doğru mu?
C: Yakın.
S: (L) Tamam, bu konudaki gerçek nedir?
C: Uzun bir uykudan sonra dünyadan ayrıldı.
S: (L) Bu uyku durumuna ne zaman girdi? Birgün yatağına girip uyudu ve sonra
bir gemi gelip onu aldı mı?
C: Yakın.
S: (L) Yani yandaşlarına ölmüş gibi göründü?
C: Böyle düşündüler.
S: (L) Gemiyle ayrılmadan önce kalkıp herhangi birine herhangi birşey
söyledi mi?
C: Evet.
S: (L) Hayata geri mi döndü mü...
C: Evet.
S: (L) Ve sonra uzun meditatif uykuda gördüklerini mi anlattı, olan şey bu
muydu?
C: Yakın.
S: (L) Tamam, ne oldu?
C: Kehanetler söyledi ve sonra sonunda döneceğini ilan etti.
S: (L) Bu, uzun uyku sırasında aldığı bilgi miydi?
C: Evet.
S: (L) Uykuda ya da bu yarı-ölü durumda ne kadar kaldı?
C: 98 saat.
S: (L) Ve sonra bir gemi geldi onu alıp gitti, doğru mu?
C: Evet. Bir ışık sütunuyla.
S: (L) Hiç sıradışı başka mucize gerçekleştirdi mi?
C: Mucizeler subjektiftir.
S: (L) Lazarus'u ölümden uyandırdı mı?
C: Hayır.
S: (L) Herhangi birini ölümden uyandırdı mı?
C: Hayır.
S: (L) Tamam, diğer boyuta gittiğinde, ne yaptı?
C: Belirsiz soru.
S: (L) İsa'nın adıyla dua etmenin herhangi özel bir gücü veya avantajı var
mı?
C: Evet.
S: (L) Eğer ölüp ruhunu dünyaya vermediyse, bu güç nasıl bahşediliyor?
C: Dualar ona gidiyor.
S: (L) Peki duaları duyunca ne yapıyor?
C: Bireyin ruhsal gelişimi ışığında duadaki isteklerin gerekliliğini
belirliyor.
S: (L) Bir insan İsa'ya dua ettiğinde bir anlamda bir karar vermiş oluyor
dediniz, doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Peki, milyonlarca insan aynı anda ona dua ederken bunu nasıl
yapabilir?
C: Ruh bölünmesi.
S: (L) Ruh bölünmesiyle neyi kastediyorsunuz?
C: Kendini açıklıyor.
S: (L) Bir hücrenin bölünüp kendini çoğalttığı hücresel bir miyozda olduğu
gibi bir ruh bölünmesini mi kastediyorsunuz?
C: Hayır.
S: (L) İsa'nın ruhu mu bölünüyor?
C: Evet.
S: (L) Kaç kere bölünebilir?
C: Bilinçliliğin bir yansıması olarak sonsuz sayıda.
S: (L) Peki bölünen veya yansıyan bu ruh parçasına ne oluyor?
C: Ruhun bir parçası değil.
S: (L) Nedir?
C: Kopya.
S: (L) Her bir kopya asılla tamamen aynı mı?
C: Evet. Ve hayır.
S: (L) Kopyalanan ruh, orijinalinden hangi bakımdan farklı olur?
C: Bireysel ilgi gösteremez.
S: (L) Herhangi birimiz istersek bu şekilde çoğalabilir miyiz?
C: Aynı durumda olsaydınız olabilirdi. Süreç şu şekilde işliyor: İsa dünya
düzleminden ayrıldığında zaman ve mekan farkındalığı ile ilgili tüm
'kuralların' burada algılandığından tamamen farklı olduğu başka bir aleme,
boyuta veya yoğunluğa gitti. Mekan zamanda bu noktada hala fizik aleminde
olan ruhu 'askıya alınmış bir hayatiyete' benzer duruma veya bir tür
gelişmiş bilinçsizlik biçimine kondu. O andan şu ana kadar ruhu, ona
seslenenlerin, onunla olmaya veya onunla konuşmaya ihtiyaç duyanların
bireysel bir biçimde bunu yapabilmeleri için bu bilinçsizlik durumunda
kopyalanageldi. Ruhu, ihtiyaç duyulduğu ölçüde sonsuza kadar kopyalanabilir.
Kopyalama süreci, ruh bilinçliliğinin herbir versiyonunda bir hiper-bilinçlilik
durumu oluşturmaktadır.
S: (L) Karın Deşen Jack kimdi?
C: Dr. Bates.
S: (L) İntihar mı etti, ve cinayetleri böylece mi sona erdi?
C: Hayır.
S: (L) Bunu yapmayı kendisi mi kesti.
C: Evet.
S: (L) Bunları neden yaptı?
C: İnsan organlarıyla deney; deli bir cerrahtı.
S: (L) Adolf Hitler şeytanların veya kötü ruhların etkisinde miydi?
C: Yakın.
S: (L) Adolf Hitler negatif yönelimli uzaylıların kontrolü altında mıydı?
C: Yakın.
S: (L) Adolf Hitler şimdi nerede?
C: Uyuyor.
S: (L) Ne kadar uyuyacak?
C: Belirsiz.
S: (L) Adolf Hitler gelecekte bir noktada tekrar reenkarne olacak mı?
C: Evet.
S: (L) Gelecek enkarnasyonunda ne tür bir hayat yaşayacağını öngörebilir
misiniz?
C: Hayır.
S: (L) Matthew 24 ve Luke 21'deki İsa'ya atfedilen,
İsa'nın çağın sonunu ve dönüşünü bildirdiği pasajlar, bunlar gerçek mi?
C: Yakın.
S: (L) İsa aslında başka bir varlık düzleminde gönüllü olarak bir askı
durumunda, ondan yardım isteyen insanlar için sürekli olarak ruh kalıbını
kopyalamak amacıyla yaşamını bu düzleme adamış durumda mı?
C: Evet.
S: (L) Eğer biri ondan birden fazla kere yardım isterse, çift doz mu almış
olur?
C: Tanımlayın.
S: (L) Eğer biri sürekli İsa'dan yardım isterse, daha fazla kopyadan daha
fazla güç mü alır?
C: Hayır.
S: (L) Yani, bir kez bağlantıyı gerçekten kurduğu zaman, hepsi bu, değil mi?
C: Tüm ihtiyaç duyulan budur.
S: (L) Bu çalışmayı yapmaya adanmış başka herhangi bir ruh var mı?
C: Evet.
S: (L) Şu anda bu işi kaç ruh yapıyor?
C: 12.
S: (L) Diğerlerinden isim verebilir misiniz?
C: Buda. Musa. Şintanhilmun. Nagaylikiga. Çeşitli derecelerde;
İsa şu anda en güçlü olanı.
S: (L) Bizim takvim sistemimize göre geri doğru sayarsak Büyük Göç kaç yıl
önce gerçekleşti?
C: 4670.
S: (L) O zaman komet durumundaki bir Venüs Dünya'nın yakınından geçip bir
yıkıma neden oldu mu?
C: Evet.
S: (L) Venüs Jüpiter gezegeninden mi doğdu?
C: Hayır.
S: (L) Gökyüzünde Jüpiter'in bulunduğu bölgede mi gözüktü?
C: Evet.
S: (L) Dünya bu olay nedeniyle yeni bir yörünge konumuna mı kaydı? Çok uzak
olmayan bir gelecekte bu tür bir olay gerçekleşecek mi?
C: Belki.
S: (L) Nuh tufanı zamanında bu tür bir olay gerçekleşti mi?
C: Evet.
S: (L) Nuh tufanı kaç yıl önce oldu?
C: 12656.
S: (L) Nuh gerçek tarihi bir kişilik miydi?
C: Yakın.
S: (L) Nuh, Babil metinlerinde Utnapiştim olarak tanımlananla aynı kişi mi?
C: Yakın.
S: (L) Hangi medeniyet daha eski: Sümer mi yoksa Mısır mı?
C: Sümer.
S: (L) Sümer hikayelerindeki Enlil ve Enki, ve Anunaki kimlerdi?
C: Büyük öğretmenler.
S: (L) Bunlar insan mıydı yoksa dünyadışı mıydılar?
C: Dünyadışı.
S: (L) Nereden gelmişlerdi??
C: Kasyopya.
S: (L) İnsan ırkı, kölelik yapmak üzere genetik olarak düzenlendi mi?
C: Evet.
S: (L) Peki bu köleliliğin genetik mühendisleri kimlerdi?
C: Kertenkele varlıkları.
S: (L) Nereden geliyorlar: dünya mı, başka bir gezegen mi?
C: Başka.
S: (L) Hangi gezegen?
C: Kadire.
S: (L) Bu gezegen hangi yıldız sisteminde?
C: Zeta Retikuli.
S: (L) Küçük gri varlıklar da Zeta Retikuli'den değil mi?
C: Evet.
S: (L) Küçük gri varlıklar...
C: Sibergenetik.
S: (L) Kertenkeleler tarafından mı yaratılıyorlar?
C: Evet.
S: (L) Ruhları var mı?
C: Yem olarak kullanılıyorlar.
S: (L) Kertişler (Lizzies) şu anda dünyadalar mı?
C: Yakınlardalar.
S: (L) Kertişler gezegenimizin yönetimini devralmayı mı planlıyorlar?
C: Evet.
S: (L) Gemileriyle inip bunu açık bir şekilde yapmayı mı planlıyorlar?
C: Yakın.
S: (L) Kontrollerini sağlamak-güçlendirmek için karanlık enerji formları
gibi varlıkların etkilerinden yararlanıyorlar mı?
C: Evet.
S: (L) Başka hangi gruplarla işbirliği içindeler??
C: Oryonlular.
S: (L) Oryon/Kertiş grubunda kaç üye var?
C: 16.
S: (L) İyi adamlar kimler? Kasyopyalıların iyi adamlar olduğunu
söylüyorsunuz. Başka kim var?
C: Pleyadesliler ve pek çok diğeri.
S: (L) Kaç tane?
C: 16.
S: (L) Taraflar eşit şekilde dengeli mi?
C: Evet.
S: (L) İyi adamlar insanları kaçırıyor.
C: Hayır. Temas kurup geçici olarak taşıyabilirler.
S: (L) Abraham Lincoln'u gerçekte kim öldürdü?
C: Booth. Komplo.
S: (L) Komplonun başında kim vardı?
C: Booth. Fakat yakalanmadı; kullanıldı.
S: (L) Nuh tufanı hikayesi, Atlantis'in yıkılmasının hikayesi miydi?
C: Evet. Ama sembolik.
S: (L) O zaman gezegende kaç insan vardı?
C: 6 milyar.
S: (L) Bu altı milyar insandan kaç tanesi hayatta kaldı?
C: 119 milyon.
S: (L) Nuh tufanına neden olan şey başka bir gök cisminin dünyanın çok
yakından geçmesi miydi?
C: Evet.
S: (L) Hangi cisimdi bu?
C: Martek.
S: (L) Biz bu cismi güneş sistemimizdeki bir cisim olarak biliyor muyuz?
C: Evet.
S: (L) Hangi isimle?
C: Mars.
S: (L) Martek o zaman yaşayanlar var mıydı?
C: Hayır.
S: (L) Su veya başka özelliklere sahip miydi?
C: Evet.
S: (L) Dünyaya çok yakın geçtiğinde, o zamana kadar sahip olmadığımız oranda
aşırı bir su yüklemesi mi yaptı?
C: Evet.
S: (L) O olaydan önce gezegenimizin etrafında bir su buharı örtüsü var
mıydı?
C: Evet.
S: (L) Bu, büyük dinozorların en geniş çapta öldükleri zaman mıydı?
C: Yakın.
S: (L) Dinozorların çoğunluğunu yok eden olay neydi?
C: Yırtıcı hayvanlar.
S: (L) Ne tür yırtıcı hayvanlar?
C: Mastodon, smilodon kaplanı, dev tembelhayvan, vs.
S: (L) En büyük dinozorlardan bazılarının ölümünü getiren şey kozmik bir
olay mıydı?
C: Evet.
S: (L) Bu, Nuh zamanında olmadı, doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Nuh tufanında önce mi oldu?
C: Evet.
S: (L) Kaç bin yıl önce oldu?
C: 27 milyon yıl önce.
S: (L) Dinozorların ölümüne neden olan olay neydi?
C: Komet çarpması.
S: (L) Bir komet gerçekten dünyaya ya çarptı mı?
C: Evet.
S: (L) Büyük bir komet miydi?
C: Evet.
S: (L) Ne kadar büyük?
C: 29 km. çapında.
S: (L) Bu komet olayının herhangi düzenli bir periyodu veya döngüsü var mı?
C: Evet.
S: (L) Periyodu nedir?
C: Kabaca 3600 yıl.
S: (L) Velikovsky, Venüs gezegeninin tarihimizde belirli bir dönemde 52
yıllık bir döngüsü olduğunu söylediğinde haklı mıydı?
C: Yakın.
S: (L) Düzenli bir gezegen yörüngesine oturmadan önce Venüs güneş sisteminde
kaç dönüş yaptı?
C: 7
S: (L) Venüs asıl olarak nereden geldi?
C: 19 ışık yılı uzaktan.
S: (L) Yani aslında güneş sistemi dışından gelen bir ziyaretçi?
C: Evet.
S:(L) Güneş'in düzenli aralıklarla çok büyük miktarda elektromanyetik enerji
yaydığı ve bu enerjinin güneş sistemindeki gezegenlerin birbirleriyle daha
fazla veya daha az etkileşmelerine neden olduğu doğru mu?
C: Dış titreşimsel olaylarla belirlenen diğer düzensiz etkiler.
S:(L) "Ölüşlerin" periyodikliğinin kaynağı Güneş değil yani, öyle mi?
C: Bazen. Pek çok sebep var.
S:(L) eki saat gibi işleyen bu şeyin kaynağı nedir? Düzenli bir etki kaynağı
var mı?
C: Komet (kuyrukluyıldız) yağmurları.
S:(L) Bu komet yağmurları nereden geliyor?
C: Kendi yörüngesi olan bir küme.
S: (L) Bu kümelerin yörüngesi nerede? Oort bulutu mu?
C: Hayır.
S: (L) Komet kümelerinin yörüngesi nerede bulunuyor?
C: Daha spesifik.
S: (L) Komet kümelerini kapsayan daha spesifik bir yörünge mi?
C: Evet.
S: (L) Bu komet kümesi güneş etrafında mı dönüyor?
C: Evet.
S: (L) Yörünge, ekliktik düzlemine dik mi?
C: Evet ve hayır.
S: (L) Bu küme ekliptik düzlemine gelip güneş sisteminde tahribata mı neden
oluyor?
C: Kesinlikle.
S: (L) Bu komet kümesi ekliptik düzlemine ne sıklıkta geliyor?
C: 3600 yıl.
S: (L) Bu komet kümesi bir gezegenin kalıntıları mı?
C: Hayır.
S: (L) Mars ve Jüpiter'in yörüngeleri arasındaki kalıntı kümesi bir
gezegenin kalıntıları mı?
C: Evet.
S: (L) Bu gezegen hangi isimle biliniyordu?
C: Kantek.
S: (L) Bu gezegen ne zaman parçalanarak asteroit kuşağını oluşturdu?
C: Yaklaşık 79 bin yıl önce.
S:(L) Sümerlilerin Geçen Gezegen veya Nibiru olarak tanımladıkları cisim
neydi?
C: Kometler
S:(L) Bu komet kümesi mi?
C: Evet.
S:(L) Bu komet kümesi tek bir kütle olarak mı görünüyor?
C: Evet.
S:(L) Şu anda Dünya'ya yaklaştığı söylenen kütle bu mu?
C: Evet.
S:(L) Anunaki'ler kimdi?
C: Uzaylılar.
S:(L) Nereden geliyorlardı?
C: Zeta Retikuli.
S:(L) Komet kümesi Dünya'ya her yaklaştığında oluşan korku, kaos vs.'nin
yarattığı ruh enerjisini emmek için mi geliyorlar?
C: Evet
S:(L) İki olay bağlantılı mı?
C: Evet.
S:(L) Şimdi burada olmalarının sebebi bu mu?
C: Yakın.
S:(L) Gezegenimize yaklaşan dalgayla birlikte gelen büyük bir uzaygemisi
filosu var mı?
C: Evet.
S:(L) Bu gemiler nereden geliyor?
C: Zeta Retikuli.
S:(L) Ne zaman varacaklar?
C: 1 ay ile 18 yıl arasında.
S:(L) Nasıl bu kadar geniş bir zaman farkı olabilir?
C: Bu o kadar büyük bir filo ki, mekan/zaman eğrisinin düzensiz ve sizin
zaman ölçümünüzle belirlenmesi zor.
S:(L) Bu araçlar bir çeşit "dalga"yla mı geliyor?
C: Evet.
S: (L) Güneş sistemimizde kaç tane gezegen var?
C: 12
S: (L) Tüm gezegenlerin isimlerini, güneşe uzaklıklarını, kimyasal
yapılarını ve çaplarını söyleyebilir misiniz?
C:
Merkür = Opatanar, Güneş'e 36 milyon mil; çapı 3000 mil
Venüs = Pemuntar, Güneş'e 67 milyon mil; çapı 7,500 mil
Dünya = Saras, Güneş'e 93 milyon mil; çapı 7,900 mil
Mars = Masar, Güneş'e 141,500,000 mil; çapı 4,200 mil
Jüpiter = Yontar, Güneş'e 483,400,000 mil; çapı 88,700 mil
Satürn = Zendar, Güneş'e 886,700,000 mil; çapı 74,500 mil
Uranüs = Lonoponor, Güneş'e 1,782,700,000 mil; çapı 31,566 mil
Neptün = Cinoar, Güneş'e 2,794,300,000 mil; çapı 30,199 mil
Pluto = Opikimanaras, Güneş'e 3,666,100,000 mil; çapı 1,864 mil
N1 = Montonanas, Güneş'e 570,000,000,000 mil; katı madde; çapı 7000 mil
N2 = Suvurutarkar, Güneş'e 830,000,000,000 mil; çapı 18000 mil; hidrojen,
amonyak
N3 = Bikalamanar, Güneş'e 1,600,000,000,000 mil; çapı 46000 mil;
Hidrojen, amonyak
Copyright *Laura Knight*, *Laura Knight-Jadczyk* and *Arkadiusz Jadczyk*
5 Ekim 1994. F___ ve Laura
S: Merhaba.
C: Bu şekilde ritüelsiz yapmanız güzel.
S: (L) Ne tür bir ritüel yapmamızı istiyorsunuz?
C: Hiç.
S: (L) Ritüel iletişimi geliştiriyor mu yoksa engelliyor mu?
C: Sınırlandırıyor.
S: (L) Adınız nedir?
C: Donarra.
S: (L) Neredensiniz?
C: Kasyopya.
S: (L) Siz Kasyopyalılarla her
iletişimimizde neden farklı biriyle karşılaşıyoruz?
C: Enerji dağılımı.
S: (L) Enerji kime gidiyor?
C: Sıradakine.
S: (L) Dağılım için bizim enerjimizden mi yararlanıyorsunuz?
C: Hayır. Biz enerji dağılımı yapıyoruz.
S: (L) Sormak istediğimiz bir dizi soru var.
C: Devam edin.
S: (L) Bir dalganın üzerine binmiş ve Zeta Retikuli civarından gelen bir
uzay gemisi filosu olduğunu varsayarsak, varış bakımından mekan zaman
sapmasının belirsiz olması ne anlama geliyor? Lütfen açıklar mısınız?
C: Kütle, çekim dalgasındaki elektromanyetik transferi etkiliyor.
S: (L) Yani, transfer etmek istenen büyük bir kütle varsa, sorun kısmen
kütlenin çok geniş bir mekan/zaman alanına dağılması ve dolayısıyla bir
aşama ile transfer edilmesi veya bu anlamda birşey mi?
C: Yakın.
S: (L) Bu hususta bize biraz daha açıklama yapabilir misiniz?
C: Kütle zaman döngüsünü etkiliyor: küçük kütle eşittir küçük zaman döngüsü;
büyük kütle eşittir büyük zaman döngüsü.
S: (L) İsa'nın biyolojik babası
olduğunu söylediğiniz adam hakkında daha fazla ayrıntı istiyorum. Adı ne
demiştiniz?
C: Tonata.
S: (L) Meryem'in bir tanıdığı olduğunu söylemiştiniz.
C: Evet.
S: (L) Bu adam bazı varlıklar veya güçler tarafından bir nedenle İsa'nın
biyolojik babası olarak mı seçildi?
C: Yakın.
S: (L) Bu adam hakkında bize herhangi bir ayrıntı verebilir misiniz? Soyu
neydi, nereden geliyordu, vs.
C: Beyaz tarikatin bir üyesiydi.
S: (L) Beyaz tarikat nedir?
C: Yani Ariler. Andaranlar.
(Laura'nın notu: Andaranlar kim?)
S: (L) Meryem Eseni tarikatinin bir üyesi miydi?
C: Evet.
S: (L) Bu adam da mı Eseni'lerin bir üyesiydi?
C: Hayır.
S: (L) Bu kişi, Tonata, İsa'nın biyolojik babası olarak mı seçildi?
C: Evet.
S: (L) Meryem onunla neden evlenmedi?
C: Hisleri son derece geçiciydi.
S: (L) Meryem değişken miydi?
C: Hayır. Telepatik telkinden etkilendi.
S: (L) Sözlü müydü?
C: Hayır. 1. seviye hipnoz altındaydı.
S: (L) Meryem ve Yusuf'un daha sonradan başka çocukları oldu mu?
C: Hayır. Fakat İsa'nın oldu.
S: (L) İsa'nın çocuğu mu oldu? Kiminle evlendi?
C: Evlenmedi.
S: (L) Yani gayrımeşru çocukları mı oldu?
C: Kurumsal olarak subjektif.
S: (L) Bu çocukların annesi kimdi?
C: Üç kadın vardı.
S: (L) Üç kadın mı vardı?
C: Evet.
S: (L) Kutsal Kitap'ta bu kadınlardan bahsediliyor mu?
C: Bir tanesi, fakat ismiyle değil.
S: (L) Kimdi?
C: Alisya.
S: (L) İkincisinin adı neydi?
C: Rafea.
S: (L) Üçüncüsü?
C: Vella. Romalıydılar.
S: (L) Üçü de Romalımıydı?
C: Evet.
S: (L) Çocuklara ne oldu?
C: Yaşadılar ve bereketli bir şekilde çoğaldılar.
S: (L) Üç kadından kaç çocuk olmuştu?
C: Üç.
S: (L) Yani bazı kişilerin iddia ettiği gibi, Kutsal Kase'yi arayışın gerçek
anlamı kase değil, 'Gerçek Kan' veya kutsal kandan gelen soy mu?
C: Evet.
S: (L) İsa'nın neslinden bugün yaşayan var mı?
C: 364,142.
S: (L) İsa, vaftizi sırasında üzerinde özel bir güç ışığına sahip olması
anlamında mı meshedilmiş mi?
C: Yaklaşık olarak doğru.
S: (L) Magiler/peygamberler bir bebek
olarak İsa'ya ne hediyeler getirmişti?
C: Altın; baharat; giysi.
S: (L) Magilerin gördüğü ana gemi hangi boyuttan geliyordu?
C: 5. yoğunluk.
S: (L) Peki İsa'nın doğumu sırasında bu geminin görünmesinin amacı neydi?
C: Çok belirsiz.
S: (L) İsa'nın doğumuyla ilgili özel amaçlar için mi oradaydı?
C: Peygamberleri yönlendirmek için.
S: (L) Ana amaç bu muydu?
C: Hayır. Aynı zamanda olayın gözlenmesi ve kodlama.
S: (L) Neyin kodlanması?
C: Bebeğin.
S: (L) Bu kodlama fiziksel olarak mı yoksa telepatik olarak mı yapıldı?
C: Her ikisi.
S: (L) İsa, Nasıralı İsa bedeninde dünyaya gelmeden önce hangi boyut veya
bölgedeydi?
C: 5. yoğunluk.
S: (L) Bir 5. yoğunluk ruhu muydu?
C: Evet.
S: (L) Dünya gezegeninde başka insan bedenleriyle de enkarnasyonları oldu
mu?
C: Evet.
S: (L) Beşinci yoğunluğa ulaşana kadar kaç enkarnasyon geçirdi?
C: 1009.
S: (L) Melçizidek İsa'nın enkarnasyonlarından biri miydi?
C: Hayır.
S: (L) Musa'nın sağ kolu Yuşa, İsa'nın enkarnasyonlarından biri miydi?
C: Evet.
S: (L) İsa'nın, bizim tanıdığımız başka enkarnasyonları oldu mu?
C: Evet. Sokrat.
S: (L) İsa'nın Vaftizci Yahya ile ruhsal ilişkisi neydi?
C: Anlaşma.
S: (L) İsa'nın, annesi Meryem'le olan ruhsal ilişkisi neydi?
C: Anlaşma.
S: (L) Birleşik ruhlar anlamında başka ruhsal bir ilişkileri yok muydu?
C: Hayır.
S: (L) Merhem veya Vaftizci Yahya beşinci yoğunluk ruhu muydu?
C: Her ikisi de.
S: (L) Bugün veya yakın bir tarihte dünyada bulunmuş tanıdığımız herhangi
bir beşinci yoğunluk ruhu var mı?
C: Evet. Arafat. Sedat. Papa beşinci John.
S: (L) Şeytanlar veya kötü ruhlar herhangi birşeyden korkarlar mı?
C: Evet.
S: (L) Bizim, insanlar olarak sahip olduğumuz herhangi birşeyden korkarlar
mı?
C: Evet. Bilgi.
S: (L) Dini sembollerden, işaret veya rakamlardan korkarlar mı?
C: Hayır.
S: (L) Onların hareketlerini durdurabilecek herhangi bir isim, işaret veya
sembol var mı?
C: Bazen.
S: (L) İsa'dan korkuyorlar mıydı?
C: Evet. Bilgisi yüzünden. Bilgisinin yoğunluğu onun titreşimlerini
arttırıyordu. Bilgi gerçekten güçtür.
S: (L) Pentagramların negatif varlıkları yavaşlatma veya durdurmada herhangi
bir etkisi var mı?
C: Yalnızca öyle olduğuna inanırsanız.
S: (L) Şeytani varlıklara direnmede en büyük gücümüz özgür irademizde mi
bulunuyor; hayır deme gücümüzde mi?
C: Hayır.
S: (L) En büyük gücümüz nedir?
C: Bilgi.
S: (L) Anahtar ruhsal bilgi birikiminde mi?
C: Evet.
S: (L) Bize verebileceğiniz herhangi başka bir ipucu var mı?
C: Bilgiden başka hiçbirşeye ihtiyacınız yok.
S: (L) Nuh/Utnapiştim hangi bölgede
yaşadı, hangi kıtada?
C: Atlantis.
S: (L) Suların çekilmesinden sonra gemi nereye toprağa oturdu?
C: Mısır.
S: (L) Venüs'le etkileşiminden binlerce yıl önce olduğu için soruyorum;
Martek'in o zaman dünyaya çok yakından geçmesine neden olan şey neydi?
C: Venüs'le ilgili gezegensel hizalanmadan kaynaklanan çekimsel sapma.
S: (L) Yani Mars'ın yörüngesinden çıkmasına neden olan şey bir gezegen
dizilimiydi?
C: Evet.
S: (L) Nuh tufanından yüz yıl kadar sonra olan ve dillerin farklılaşması ya
da Babil kulesi olarak tanımlanan olay neydi?
C: Ruhsal kavşak.
S: (L) Kuleyi inşa etmek için bir araya gelen insanların amacı neydi?
C: Tüm çekim dalgalarının elektromanyetik konsantrasyonu.
S: (L) Bu konsantre dalgalarla ne yapmayı planlıyorlardı?
C: Kitlelerin zihinlerini değiştirmek.
S: (L) Kitlelerin zihinlerini değiştirme isteklerindeki niyet neydi?
C: Kitlelerin ruhsal olarak birleşmesi.
S: (L) Babil kulesinin üstünden, birleşme amacıyla kuleyi inşa edenlere
bakarak eserlerini yok etmeye karar veren 'tanrılar' kimdi?
C: Kertenkeleler.
S: (L) Tamam, yani kertişler Babil kulesini havaya uçurdu. İnsanlığın
zihnine başka ne yaptılar; dil anlayışlarını tamamen bozacak birşey yaptılar
mı?
C: Yakın.
S: (L) Bu bölücülüğü gerçekleştirmek için hangi aracı kullandılar?
C: Kitlelerin beyinlerinin yıkanması.
S: (L) Bunu implantlar ve kaçırmalarla mı gerçekleştirdiler?
C: Kısmen.
S: (L) İbranice 'şem' kelimesinin gerçek, asıl anlamı nedir?
C: Saflık.
S: (L) Bu kelime neden sonradan İbraniler tarafından 'şem'ler' olarak
tanımlanan obeliskler ve dikili taşlarla ilişkili hale geldi?
C: Saflık sembolü: birleşme. Teklik.
S: (L) Bu taşların kendisi gerçekte herhangi bir güce sahip miydi?
C: Kalıntısal.
S: (L) Eskiler Babil kulesine ne cismi yerleştirip...
C: Kristal.
S: (L) 'Şem' kristal ile de eşanlamlı mı?
C: Yakın.
S: (L) Nuh'un oğlu Şem, bu kuleyi inşa edenlerin atasıydı, doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Sodom ve Gomorra ve civardaki diğer şehirler nasıl yıkıldı? Ve kim
tarafından?
C: Nükleer; EM etki. Kim olacak?
S: (L) Kertişler mi?
C: Evet.
S: (L) Neden?
C: Korku ve itaat aşılamak için.
S: (L) Sodom ve Gomorralılar gerçekte kötü değiller miydi?
C: Bu tarihin bir aldatmacası.
S: (L) Lut'un karısı tuzdan bir sütuna mı çevrildi?
C: Hayır.
S: (L) O hikayede bize yönelik herhangi bir sembolizma var mı?
C: Hayır.
S: (L) İbrahim'le konuşan tanrı Kertişlerden biri miydi?
C: Evet.
S: (L) İbrahim'in yaptığı anlaşma Kertişlerle miyidi?
C: Evet. Doğrudan değil.
S: (L) Melçizedek Kertişlerin rahiplerinden miydi?
C: Hayır.
S: (L) Melçizedek İbrahim'e doğru bilgi mi verdi?
C: Yakın.
S: (L) Kabala iyi adamların gerçek bir öğretisi mi?
C: Yakın.
S: (L) Osiris döngüsü; Osiris'in bedeninin parçalanmasını DNA sarmallarının
parçalanmasına benzetmek bakımından Kertişlerin insanlık üzerindeki
faaliyetinin bir örneğini mi teşkil ediyor?
C: Yakın.
S: (L) Havva'nın yediği ve sonra Adem'e verdiği iddia edilen, İyi ve Kötü
Bilgisi Ağacı'na ait meyve neydi?
C: Bilgi sınırlaması. Kodlama.
S: (L) Havva'nın bilgi ağacının meyvesini yemesi ne anlama geliyor? Bunu
yapmak için ne yaptı?
C: Yanlış tarafla arkadaşlık yaptı?
S: (L) Burada arkadaşlık ne anlamda?
C: Havva sembolik.
S: (L) Neyi sembolize ediyor?
C: Dişi enerji.
S: (L) Dişi enerji yanlış tarafla arkadaşlık ettiğinde ne yaptı?
C: Bir miktar bilgi ve güç kaybetti.
S: (L) Tanrı veya tanrılar, Havva'nın 'iyi ve kötünün bilgisi' denen bu
ağacın meyvesinden yiyerek onlarla eşit konuma gelmesinden neden
korkuyorlardı?
C: Ne? Lütfen sorunu açıkla.
S: (L) Bu meyveyi yemesinin Havva'yı onunla veya onlarla eşit seviyeye
getirmesinden korkan tanrı kimdi?
C: Hayır.
S: (L) Kutsal Kitap'ta, 'Tanrı dedi di, şimdi onlar hayat ağacının meyvesini
alacak ve sonsuza kadar yaşayacaklar.' şeklinde bir bilgi var. Bu ne anlama
geliyor? Bu meyvenin yenmesi Tanrı'yı neden korkuttu?
C: Korkutmadı.
S: (L) Hayat ağacının meyvesi neydi?
C: Sınırlanma.
S: (L) Ebedi hayat ağacının meyvesi nasıl sınırlanma olabilir ki?
C: Kavramsal olarak sınırlı.
S: (L) Şunu bilmenizi isterim ki bu pek anlamlı değil.
C: Anlamlı. Dikkatlice düşünün.
S: (L) Bahçede dolaşarak Adem ve Havva'yı iyi ve kötünün bilgisini veren
ağacın meyvesinden yememeleri için uyaran tanrı, o asıl tanrı mıydı? Yani
iyi adam mıydı?
C: Hayır.
S: (L) Onlara bu ağaçtan yememelerini emreden tanrı kimdi?
C: Karmaşıklaşıyor. Laura, bariz olanı kaçırıyorsun.
S: (L) Hayat ağacının meyvesi nasıl sınırlandırıcı olabilir?
C: Tek bir kaynağın tüm bilgiyi içerdiğine inanmak gerçekle çelişiyor.
S: (L) Cennet'e tekrar girilmesini engelleyen yanan kılıç neydi?
C: Anlamıyor musun?
S: (L) Hayır, anlamıyorum.
C: Gözden geçir.
S: (F) Eğer buradaki kavram bilgi ağacının meyvesinin yenmesinin tüm bilgiyi
sağladığı ise, o zaman kişi yanılmış oluyor çünkü hiçbir belirli bilgi
kaynağı tüm bilgiyi sunamaz. Bu yüzden kişi bu aldanmaya inandığında,
kendini bir tuzağa sokmuş oluyor. Ve böylece insan ırkı çeşitli şekillerde
yansıyan aynı sorunla zehirlenmiş oluyor: kişi gerçeği pek çok farklı
yollardan arayacağına tek bir yoldan arıyor ve çok karmaşık konu ve
soruların çok basit cevapları olduğuna inanıyor.
S: (L) Cennet bahçesine tekrar girilmesini engelleyen yanan kılıç neydi?
C: Tuzağı simgeliyor.
S: (L) Onu biz mi koymuş olduk?
C: Evet.
S: (L) Cennet nerdeydi?
C: Dünya.
S: (L) Tüm dünya Cennet miydi?
C: Evet.
S: (L) Cennet'teki düşme, veya cennet halinin kaybedilmesine eşlik eden bir
afet oldu mu?
C: Evet.
S: (L) Ne tür bir afet?
C: Kometler.
S: (L) Daha önce belirtilen küme mi?
C: Evet.
S: (L) Peki, bu ne kadar zaman önce oldu?
C: 309882 yıl önce.
S: (L) Cennet halinin kaybedilmesiyle Kertişler insanlığın yönetimini ele mi
geçirdi?
C: Evet.
S: (L) Gerçek yaratıcı tanrılar kimdi?
C: Biz. Altıncı yoğunluk.
S: (L) Kasyopyalılar mı? Pleyades'liler de asıl yaratıcı tanrılar mıydı?
C: Aynı. Altıncı yoğunluk.
S: (L) Cennet'teki yılanın gerçek kimliği neydi?
C: Kertenkeleler.
S: (L) Büyük piramidi kim inşa etti?
C: Atlantisliler.
S: (L) Hangi yıl inşa edildi?
C: 10643 yıl önce.
S: (L) Neden inşa edildi? Hangi amaçla kullanıldı?:
C: Kozmik enerjiyi tutmak.
S: (L) Tutulduğu zaman bu kozmik enerji ne için kullanılıyordu?
C: Pek çok şey. Enerji, taşımacılık, iyileştirme, zihin kontrolü, iklim, vs.
S: (L) Sfenksi kim inşa etti?
C: Aynı.
S: (L) Sfenks aynı zamanda mı inşa edildi?
C: Evet.
S: (L) Sfenks neden inşa edildi? Amacı neydi?
C: Tapınak.
S: (L) Sfenks'in altında gömülü kayıtlar var mı?
C: Evet.
S: (L) Neandertal adama ne oldu?
C: Kertişler tarafından diğer gezegenlere götürüldüler.
S: (L) Bu, fiziksel olarak gezegenin dışına götürülme anlamında mı?
C: Evet.
S: (L) Hangi gezegene götürüldüler?
C: Çeşitli.
S: (L) Bu ülkedeki taşınmayı düşündüğümüz yerler arasında hangisinde en
mutlu olurduk?
C: Belirsiz.
S: (L) Oregon'daki Mavi Dağlar'da mutlu olur muyduk?
C: Belirsiz.
S: (L) Kehanetimsi görüşler sunamıyor musunuz?
C: Bu hususta çok fazla değişken var.
Copyright *Laura Knight*, *Laura Knight-Jadczyk* and *Arkadiusz Jadczyk*
7 Ekim 1994. F___ ve Laura
S: Merhaba.
C: Merhaba.
S: (L) Adınız nedir?
C: Bayrira.
S: (L) Neredensiniz?
C: Kasyopya.
S: (L) Enerji dağılımında sıra şimdi siz de mi?
C: Kesinlikle. İyi öğreniyorsunuz.
S: (L) Bize enerji veriyor musunuz?
C: Hayır.
S: (L) Biz size enerji veriyor muyuz?
C: Yakın. Bizim dağılımımız sırayla çalışmak gibi.
S: (L) Tek bir kişinin konuşması yerine sırayla yapılmasında bir avantaj var
mı?
C: Evet.
S: (L) Bu avantaj nedir?
C: Enerji eşitlenmesi.
S: (L) Bizimle temasa geçmek sizin için zor mu?
C: Hayır.
S: (L) Başkalarıyla temas kurmak sizin için zor olur muydu?
C: Sizinle giderek daha kolay oluyor.
S: (L) İnsan ırkının asıl genetik
mühendisleri kimdi?
C: Biz.
S: (L) Kasyopyalılar, doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Bizi ne amaçla genetik olarak oluşturdunuz? Tanrı'nın bir emri miydi?
C: Ruh gelişimi veya ilerleyişi.
S: (L) Sümerlilerin insanın yaratılışı hikayesine göre birileri bir tanrıyı
öldürüyor, ve bu tanrının kanı ve parçalarını çamurla karıştırıyorlar ve
daha sonra bunu gebelik tanrıçalarına veriyorlar ve insan ırkın bu şekilde
doğuyor. Bu hikaye, 'grilerin' şu sıralar yaptıklarına çok benziyor. Birisi
gerçekten bir 'tanrıyı' öldürüp ruhunu parçalara ayırarak insan ırkını mı
yarattı?
C: Sembolizma ve yanlış olay sıralaması.
S: (L) Hikaye ne anlatıyordu? Gerçek olay neydi?
C: Kertenkele varlıkları, kendi beslenme amaçları doğrultusunda yaptıkları
bir savaş sonucunda insan ırkını genetik olarak değiştirdi.
S: (L) Öbür gece Mars ile Jüpiter
arasında bulunan ve parçalanarak asteroit kuşağını oluşturan bir gezegen
olduğunu söylemiştiniz. Bu gezegende yaşayan varlıklar var mıydı?
C: Evet.
S: (L) Bu gezegenin yok olmasına neden olan şey neydi?
C: Psişik enerji.
S: (L) Bu gezegende yaşayan varlıklar nereden gelmişti? Orada mı geliştiler?
C: Hayır.
S: (L) Onlar da bizim gibi yaratılmışlar mıydı?
C: Evet.
S: (L) Onları kim yarattı?
C: Aynı.
S: (L) Kasyopyalılar mı?
C: Evet.
S: (L) Peki Kasyopyalıları kim yarattı?
C: Sizin çok eski ruhsal atalarınız.
S: (L) Bu varlıkların bir ismi var mı?
C: Hayır.
S: (L) Nasıl adlandırılıyorlar?
C: Geçici yolcular.
S: (L) Bu 'geçici yolcular' nereden geliyorlar?
C: Bu kanalda açıklamak çok zor; uzun.
S: (L) Esas Tanrı'ya/Yaratıcı güce en yakın olarak bildiğiniz yaratıcı kim?
C: Diğer bilgi kaynaklarına bak. Bilgisayar.
S: (L) Jüpiter ile Mars arasında parçalanan gezegen, psişik enerji ile yok
olduğunu mu söylemiştiniz?
C: Evet.
S: (L) Bu psişik enerjinin kaynağı neydi?
C: Gezegende yaşayan varlıklar.
S: (L) Galaksinin bu bölgesindeki varlıklar zaman zaman kendi gezegenlerini
yok mu ediyorlar? Bu giderek bir alışkanlık mı oluyor?
C: Yakın. Öyle olageldi.
S: (L) O varlıklardan hiç gezegeni terk edip Dünya'ya gelen oldu mu?
C: Evet.
S: (L) Kimdiler? Bizim gibi miydiler?
C: Sarı saçlı, mavi gözlü soy.
S: (L) Daha soğuk bir gezegen miydi?
C: Hayır.
S: (L) O gezegen Dünya'ya çok benzer miydi?
C: Evet.
C: Mavi gözler. Göz pigmenti Güneş'ten daha uzak olduğu içindi.
S: (L) O gezegenin insanları Dünya'ya nasıl geldiler? Gezegenlerinin
parçalanacağını biliyorlar mıydı?
C: Bazıları biliyordu ve Kertişler tarafından götürüldüler; Anunaki.
S: (L) Şimdi, İsa'nın babası bir Ari'ydi diyorsunuz. Nereden geliyordu?
C: Filistin.
S: (L) Ari ırkının kökeni neresi?
C: Şu anda asteroit kuşağı olarak bilinen 5. gezegen.
S: (L) Dünya'ya ne zaman geldiler?
C: 80 bin yıl önce? Sizin ölçüm sisteminizi kullanmak bizim için zor.
S: (L) Biçim ve yapı olarak şu andaki hallerine yakın mıydılar?
C: Evet.
S: (L) Bizim bilimadamlarımız bu eski bunun kanıtlarını neden bulamadılar?
C: Buldular. Kabul etmek istemiyorlar.
S: (L) Keltler nereden geliyor?
C: Aynı. Hiddetli insanlar. Beşinci gezegenden geldiler.
S: (L) Gezegen ne zaman yok oldu?
C: 80 bin yıl önce.
S: (L) İsa'nın soyundan gelen, bizim tanıdığımız ünlü bireyler var mı?
C: Evet. Yaser Arafat. Churchill (Çörçil).
S: (L) Venüs, güneş sistemine, komet
kümesinin çekim gücüyle mi girdi?
C: Evet.
S: (L) Venüs tüm gazlarını, bulutlarını vs. nereden aldı? Kökeni neydi? Tüm
bu maddeler nasıl oluştu?
C: Genel olarak ateşli, sürtünmeli yolculuğu ve uzay maddesi ile gelişti.
S: (L) Venüs esas olarak neredeydi?
C: Arktrus yakınlarından eski bir gezgin.
S: (L) Mars'ın uyduları nedir?
C: Gizli üsler.
S: (L) Kim inşa etti?
C: Kim olacak? Kertişler.
S: (L) AB'nin evinde gördüğüm film, Mars'a iniş, gerçek bir iniş filmi
miydi?
C: Sahte.
S: (L) ABD Mars'a bir iniş yaptı mı?
C: Hayır.
S: (L) Al Bielek'in söyledikleri sahte mi?
C: Kısmen.
S: (L) Philedelphia projesinde çalıştı mı?
C: Hayır.
S: (L) Sahte hafızalara sahip olacak şekilde beyni mi yıkandı?
C: Hayır.
S: (L) Bilinçli olarak mı yalan söylüyor?
C: Yanlış bilgi yayması için hükümet tarafından görevlendirildi.
S: (L) Grilerin kullandığı, Kertişlere ait uzay aracı Roswell'e düştü mü?
C: Evet.
S: (L) Kazaya neden olan şey neydi?
C: İyonizasyon.
S: (L) Vücutlar ve araç ABD tarafından alındı mı?
C: Evet.
S: (L) Majestik 12 belgeleri...
C: Yarı-gerçek.
S: (L) Üretildiler mi?
C: Yakın.
S: (L) Bunu kim ve neden yaptı?
C: Gerçek ve yanlış bilgi sızdırmak için. Pek çok grup işin içinde. ONI ve
CIA.
S: (L) 'Masestic' kitabındaki bilgi gerçeğe mi dayalı?
C: Yarı-gerçek. Pek çok bariz yanlışlar var.
S: (L) Kızılderililerin kaynağı neresi?
C: Asya.
S: (L) Bering Boğazı'ndan mı?
C: Hayır. Kurtarıldılar. Transfer edildiler.
S: (L) Kim tarafından?
C: Griler.
S: (L) Neyden kurtarıldılar?
C: Afet.
S: (L) Afet ne zaman oldu?
C: Yaklaşık 7200 yıl önce.
S: (L) Afetin yapısı neydi?
C: Kometler.
S: (L) Basklar nereden geliyor?
C: Atlantis.
S: (L) Dilleri Atlantis dili mi?
C: Türevi.
S: (L) Hangisi önce geldi, Sümerliler mi, Mısırlılar mı?
C: Sümerliler.
S: (L) Mısırlılar nereden geldi?
C: Atlantis.
S: (L) Hangisi önce geldi, Sümerliler mi, yoksa Atlantisliler mi?
C: Atlantisliler.
S: (L) Atlantislilerin yüksek bir kültür kurdukları dönemde Sümerliler de
yüksek bir kültür müydüler?
C: Sonra.
S: (L) Atlantisliler Sümer'e ve daha sonra da Mısır'a mı gittiler??
C: Yolculuk yaptılar.
S: (L) Atlantisliler Sümer'e yolculuk mu yaptılar?
C: Evet.
S: (L) Sümer'de ileri karakollar mı kurdular?
C: Evet.
S: (L) Atlantis parçalandığında Atlantisliler Mısır'a mı gittiler?
C: Evet. Ve başka yerlere.
S: (L) Atlantisliler başka nerelere gittiler?
C: Kuzey ve Güney Amerika. İnka. Aztek. Maya. Hopi Kabilesi. Pima Kabilesi.
S: (L) Yahudiler dağıldıklarında, bir kısmı Amerika'ya gitti mi?
C: Bir kısmı.
9
Ekim, 1994 F___ ve Laura
S: (L) Merhaba.
C: Merhaba
S: (L) Karşımızda kim var?
C: Badera.
S: (L) Kasyopyalıların görünüşü nasıl?
C: Işık formunda.
S: (L) Işık formundan neyi kastediyorsunuz?
C: Hümanoit ışık formu.
S: (L)
Atomsal anlamda bir fizikselliğiniz var mı?
C: Herşey algılayıcıya göre değişir.
S: (L) Yani kendinizi algılayıcının isteğine göre mi düzenliyorsunuz?
C: Hayır. Algılayıcının algı kapasitesini kastediyoruz.
S: (L) Bize görünebilir misiniz?
C: Hayır. Sizin yoğunluk seviyenizi çevreleyen titreşim frekansı örtüsü bunu
engeller.
S: (L) Herhangi bir şekilde fizikselliğiniz oluyor mu?
C: Boyuta göre değişen ölçülerde.
S: (L) Bizimle neden iletişim kuruyorsunuz?
C: Siz çağırdınız.
S: (L) ABD devleti uzaylılar hakkında tam olarak ne biliyor?
C: Var olduklarını.
S: (L) ABD devleti uzaylılarla herhangi bir anlaşma yaptılar mı?
C: Evet.
S: (L) Bu anlaşma hala yürürlülükte mi?
C: Hiç bir zaman olmadı.
S: (L) Devlet onlarla bir anlaşma yapmaya mı çalıştı?
C: Evet.
S: (L) Uzaylılar bunu ret mi ettiler?
C: Hayır kandırdılar.
S: (L) ABD kandırıldığını ne zaman anladı?
C: 19 yıl sonra.
S: (L) Bu ne zaman oldu?
C: 1972.
S: (L) Devletin elinde herhangi bir dünyadışı teknoloji var mı?
C: Evet.
S: (L) O uzaylılar tarafından mı verildi?
c: Evet.
S: (L) Zihin kontrol teknolojisi mi?
c: Yakın.
S: (L) Devlet, örneğin uzaylılar gibi duvarlardan geçme türü teknolojilere
sahip mi?
c: Bu konuda çok yetenekli değiller.
S: (L) Adolf Hitler, yaptığı şeyleri yaparken hangi etki altındaydı? Onu
yönlendiren şey neydi?
c: Kertenkeleler. Dolaylı yoldan.
S: (L) Onu etkilemek için hangi bağlantıları kullandılar?
c: Projekte edilen insan türü varlıklar, ilhamlanmış büyük Ari ruhları.
S: (L) Yaklaşan dönemde en çok yıkım hangi kıtada meydana gelecek?
c: Henüz belli değil.
S: (L) Diğer ülkelerle karşılaştırıldığında Griler tarafından kaçırılma
olaylarının ABD'de neden daha fazla meydana geliyor?
c: Devlet kanal açtı.
S: (L) ABD'de uzaylı üsleri var mı?
c: Evet. New Meksiko, Kolarado, Florida açıkları, Apalaşya, Kaliforniya.
S: (L) Bunlar yeraltı üsleri mi?
c: Evet. Ve ayrıca sualtı.
16
Ekim, 1994 F___, Laura, V___
S: (L) Merhaba.
C: Merhaba. Müzik güzel.
S: (L) Bize adınızı söyleyebilir misiniz?
C: Sederra.
S: (L) Masonların aslının ne olduğunu bilmek istiyorum.
C: Osiryanlar.
S: (L) Esas Masonların bir topluluk olarak ne zaman oluştuklarını
söyleyebilir misiniz?
C: MÖ 5633.
S: (L) Masonluk bugün de aynı şekilde mi uygulanmaktadır?
C: 33'üncü derece, evet.
S: (L) Yani 7 bin yıldır devam eden bir gelenek mi var?
C: Evet.
S: (L) Bu oluşumun dünyayı ele geçirip yönetmek gibi bir planı var mı?
C: Öyle denemez.
S: (L) Odaklandıkları şey nedir?
C: Gözetleyiciler.
S: (L) Neyin gözlemi?
C: Quorum'un durumu.
S: (L) Quorum nedir?
C: Derin bilgi topluluğu. Sizin türünüz için tamamen bilinmeyen birşey.
Geleceğiniz açısından çok önemli.
S: (L) Ne bakımdan?
C: Değişimler.
S: (L) Daha spesifik olabilir misiniz? Şahsen bizimle ilgili değişimler mi?
C: Kısmen.
S: (L) Dünya değişimleri?
C: O da dahil.
S: (L) Quroum ile Kasyopyalılar arasındaki ilişki nedir?
C: Bizimle düzenli olarak iletişim kuruyorlar.
S: (L) Bu iletişimi sizin Kasyopyalılar olduğunuzu bilerek mi kuruyorlar?
C: Evet.
S: (L) Quroum ile Kasyopyalılar arasındaki ilişki binlerce yıldır var mı?
C: Epeyce süredir diyelim.
S: (L) Kabala'nın aslı nedir?
C: Sizin terminolojinizi kullanacak olursak, Musa-öncesi Yahudilere tebliğ
edilmiş gerçekler.
S: (L) Bu bilgilerin ilk kez yazıya geçirilmesi, Yahudi yorumlayıcıların
bunu bir öğreti haline getirmesiyle mi gerçekleşti?
C: Hayır. Yakın bile değil.
S: (L) Bugün kullanılan biçim, asıl forma yakın mı, güvenilebilir mi?
C: Hayır, bozuldu.
S: (L) Enok kitaplarının aslı nedir?
C: Şimdi Hindistan olarak isimlendirilen bölgedeki bir Sankskrit topluluğu.
S: (L) Doğruluk açısından Enok kitapları için nasıl bir değerlendirme
yapabiliriz?
C: Aradan geçen sürede bölgenin %50'si nükleer yangınlarla yok edildi.
S: (L) Aradan geçen hangi sürede?
C: Genişleyen şimdide, o zamanla şimdi arasında.
S: (L) Hermes Trismegustus kimdi?
C: Firavun Rana'nın sarayındaki ihanetçi.
S: (L) Firavun Rana kim?
C: Ruhsal anlaşmanın Mısırlı lideri.
S: (L) Hermes ne bakımdan bir ihanetçiydi?
C: Bugün Orta Doğu olarak bilinen bölgedeki tüm insanların ruhsal birlik
anlaşmasını bozdu.
S: (L) Hermes kime ihanet etti?
C: Kendine. Güce açtı.
S: (L) Ne yaptı?
C: Anlaşmayı bozdu. Mısırlılar, Eseniler, Ariler, Farslar ve diğerleri
arasında bölünmelere neden oldu.
S: (L) Bunu yapmaktaki amacı neydi?
C: Bramley'nin okuduğun kitabında Kardeşlik olarak isimlendirilenlerin
felsefesi olan Böl ve Fethet.
S: (L) Hermes birliği reddederek Yılan Kardeşliği'ni mi kurdu?
C: Hermes kurmadı, çok uzun bir zamandan beri mevcuttu.
S: (L) Bramley'nin kitabında tanımlanan Yılan Kardeşliği'ni meydana getiren
kimdi?
C: Kertenkele varlıkları.
S: (L) Musa, bilgisini nereden elde
etti?
C: Bizden.
S: (L) Pekala. Daha önce bize Musa'nın Kertenkele varlıkları tarafından
yaratılan holografik bir projeksiyon gördüğünü veya etkileştiğini
söylemiştiniz. Bu Sina Dağı'nda yaşadığı deneyim miydi?
C: Evet.
S: (L) Bilgilerini sizden aldıysa, bu, Kertenkelelerle olan etkileşimi
öncesinde miydi?
C: Evet. Gördüğü şeyler bilincini bozdu. Tıpkı Joseph Smith gibi.
S: (L) Mormon Metinleri'nin alıcısı olan Joseph Smith'in de mi Kertenkeleler
tarafından yanıltıldığını söylüyorsunuz?
C: Evet. Bunu çok yaparlar.
S: (L) Evet, şunu söyleyecektim, teorik olarak eğer bir birey doğru
seçimleri yaparak doğal bir şekilde gelişirse ve geçişin yapılacağı zamana
ulaşırsa, o bireyin bedeni de fiziksel olarak bu geçişi yaşar mı? Tabii bunu
teorik bir soru olarak soruyorum.
C: Elbette.
S: (L) Bu teorik kişinin diğer boyuta geçiş yaptığını düşünelim, o durumda
bedeni ne durumda olur? Somutluk bakımından şu anda olduğu gibi mi olurdu?
Ne tür bir deneyim olurdu?
C: Buradaki anahtar kavram fizikselliğin değişkenliğidir.
S: (L) Yani herkesin durumu farklı mı olacak, yoksa her birey, bedenin
maddesi ve yapısı üzerinde daha büyük bir kontrole mi sahip olacak?
C: İkisi de sayılmaz. Fizikselliğiniz gereksinim ve koşullara göre değişken
olacak.
S: (L) Yani bazen ışıktan bir bedenimiz mi olacak?
C: Yakın.
S: (L) Bazen de bedenlerimiz şu andaki kadar somut olacak, öyle mi?
C: Evet.
S: (L) Ortalama yaşam süresi ne kadar olacak?
C: 400 yıl.
S: (L) Bu geçişi 50 yaşındayken deneyimleyecek olanlar da aynı şekilde 400
yıl mı yaşacaklar?
C: Yenilenerek genç bir görünüm elde edecekler.
S: (L) Işığın ve karanlığın süresi bakımından günler şimdikinden farklı mı
olacak?
C: Bu önemsiz. Gezegen de 4. yoğunluk olacak.
S: (L) Oryonlular kötü adamlar mı?
C: Subjektif.
S: (L) Hangi gruba üyeler?
C: Tıpkı Pleyadesliler gibi, Federasyon'a.
S: (L) Griler V___'yi neden kaçırdı?
C: Kendini yok etmesi için onu programlamaya çalıştılar.
S: (L) Okuduğum çeşitli kitaplar
kırsal bölgelere taşınmayı, gruplar oluşturmayı, yiyecek stoklamayı falan
tavsiye ediyor.
C: Dezenformasyon (Ç.N.:yanıltıcı bilgi; yalan). Bunlardan hemen ve tamamen
kurtul. Bunlar 3'üncü seviye saçmalıkları.
S: (L) İstedikleri zaman gelip bizimle beslenecek olan varlıkların insafında
kendimizi oldukça çaresiz hissediyoruz. Bizim tarafımızda olup bize enerji
veya başka şeyler verecek birileri yok mu?
C: Kiminle iletişim kurduğunuzu sanıyorsunuz?
S: (L) O karşamada bize yardım edebilir misiniz?
C: Evet.
S: (L) Peki edecek misiniz?
C: Size bağlı.
S: (L) Çağırırsak, yardımınızı alabilir miyiz?
C: Tüm yapmanız gereken istemek.
S: (L) Yani komet kümesi İsa'nın dönüşünden önce mi gelecek?
C: Evet. Ama dönüş yalnızca tek bir olay, herşey değil.
S: (L) Komet kümesinin dünyayla etkileşimi nedeniyle dünyada büyük bir yıkım
olacak ve belki çok sayıda insan ani bir şekilde bedenlerini terk edecek
değil mİ?
C: Yakın.
S: (L) İsa bu olaydan hemen sonra mı dönecek?
C: Bütünün bir parçası olarak.
S: (L) Komet kümesi olaylarının bir parçası mı olacak?
C: Sonrasında.
S: (L) İsa dönünce ne yapacak?
C: Öğretecek.
S: (L) Gezegende bu dersleri alacak kaç kişi olacak?
C: Açık.
S: (L) Altı milyar gibi bir varsayımda bulunabilir miyiz?
C: Dilediğiniz gibi varsayımda bulunabilirsiniz.
S: (L) Sürekli olarak İsa'nın dönüşünün bütünün bir parçası olacağını
söylüyorsunuz, yani sanki önemli bir noktayı kaçırıyorum. İlgili sorunun
sorulduğunu varsayın ve kaçırdığım hususu bana söyleyin lütfen.
C: Eğer dikkat edersen son derece açık.
S: (L) Yani?..
C: 4'üncü yoğunluğa geçiş.
S: (L) Dördüncü yoğunluğa geçiş kometlerden önce mi olacak, yoksa sonra mı?
C: Sonra.
S: (L) Komet kümesiyle dünyanın etkileşimi...
C: Geçişten önce gerçekleşecek.
S: (L) Yoğunluk değişimine neden olacak olan şey bu olaylar mı olacak?
C: Hayır.
S: (L) Yani elektromanyetik etkileşimlerin dünyanın atomik titreşimlerini
arttırmasının 4'üncü yoğunluğa geçişle bir ilgisi yok diyorsunuz.
C: Evet.
S: (L) Yani, kometler ortalığı alt-üst edecek ve sonra da İsa'nın gelişiyle
birlikte geçiş gerçekleşecek...
C: Daha önce.
S: (L) Geçiş meydana gelecek ve biz şaşkın gözlerle etrafa bakıyor olacağız,
ne yapacağımızı bilmez durumda olacağız çünkü kendimizi daha önce hiç
bilmediğimiz yepyeni bir ortamda bulacağız ve bunun ardından da İsa gelecek,
öyle mi?
C: Kabaca doğru.
S: (L) Peki İsa döndükten ve bilgi vermeye başladıktan sonra ne olacak...
Gezegendeki herkes bu bilgileri almak için tek bir yerde mi toplanacak?
C: Hayır.
S: (L) İsa sürekli yolculuk yaparak mı öğretecek?
C: Teknoloji.
S: (L) Medya yoluyla mı öğretecek?
C: Evet.
S: (L) Yani medya, televizyon, radyo ve benzeri şeyler devam mı edecek?
C: Kısmen.
S: (L) O süreçte veya bu geçişten hemen önce bazı insanlar büyük gruplar
halinde Kertenkelelerle birlikte dünyadan ayrılmış mı olacak?
C: Evet.
S: (L) Dünyada yalıtılmış şehirlere taşınarak Kertenkelelerle işbirliği
halinde yaşayacak büyük insan grupları olacak mı?
C: Yakın.
S: (L) Yani dünyada Kertenkelelerin kontrolü altında ve İsa'nın kontrolü
altında bölgeler mi olacak?
C: İsa kontrol altında tutmaz.
S: (L) Kertenkeleler zaman zaman şehirlerinden çıkıp İsa'yı takip edenleri
taciz edecek mi?
C: Belki.
S: (L) Yani dünyanın nüfusu büyük ölçüde azalmış olacak, orada burada
insanlar olacak ve bunlar birleşmiş durumda olmayacak, öyle mi?
C: İyi geceler.
18
Ekim 1994 F___ ve Laura
S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.
S: (L) Bize adınızı ve açılış cümlenizi söyler misiniz?
C: Debeda. Merhaba.
S: (L) Bedensiz bir varlık mısınız?
C: Kasyopyalıyım.
S: (L) Enerjin neden diğerlerinki kadar yüksek görünmüyor?
C: Başlangıçta yavaş. Giderek artacak.
S: (L) Aranızdan biri günboyu omzumun üstünden bakarak hazırladığım soruları
okuyor muydu?
C: Evet.
S: (L) Bu gece sorularımı tam olarak yanıtlayacak mısınız?
C: Evet.
S: (L) Sen bir erkek misin yoksa dişi mi?
C: Her ikisi.
S: (L) Tüm kasyopyalılar hem erkek hem de dişi mi?
C: Evet.
S: (L) Herhangi bir şekilde ürüyor musunuz?
C: Biz ışığız.
S: (L) Kasyopyalılar hiç fiziksel bedenler içinde bulundular mı?
C: "Hiç" subjektif.
S: (L) Tamam, zaman-mekanda herhangi bir noktada fiziksel bedenler içinde
bulundunuz mu?
C: Bulunduk, bulunacağız ve bulunuyoruz.
S: (L) Eşzamanlı geçmiş, şimdi ve gelecekten mi bahsediyorsunuz?
C: Her zaman ve her yerde.
S: (L) Ortak bilinçaltının, bilinçdışının veya bilincin bir parçası mısınız?
C: Çok belirsiz.
S: (L) Yüksek bilincimizin bir parçası mısınız?
C: Herşey öyle.
S: (L) Sorularıma somut yanıtlar vermeye hazır mısınız, biliyorsunuz ben
somut biriyim.
C: Evet.
S: (L) Sorduğumuz türdeki soruları yanıtlayabilecek başkaları da var mı?
C: "Başkaları" çok geniş bir tabir.
S: (L) Neden farklı ırklar var?
C: Pek çok sebep. Deneysel yaratımlar. Kısmen.
S: (L) Doğulular nereden geldi?
C: Diğer tümüyle aynı. Deney sonucu.
S: (L) Bu gezegende mi var oldular? Bu gezegenin yerlileri mi?
C: Her ikisi. Doğulular en gelişmiş ruhlar için, Ariler en agresif ruhlar
için, Zenciler de dünya titreşimsel frekansına en doğal şekilde uyumlu
ruhlar için ayrıldı. Kızılderili "yerliler" de öyle.
S: (L) Benim baskın genetik türümü belirleyebilir misiniz?
C: Kafkas.
S: (L) Kafkas, Ari veya Keltden farklı mı?
C: Ari alt grubu.
S: (L) Bir Kafkas olarak bende hiç Zenci kanı var mı?
C: Zayıf bir iz.
S: (L) Veda'larda bahsedilen mavi derili halk kimdi?
C: Ariler.
S: (L) Ariler asıl olarak mavi derili miydiler?
C: Hayır.
S: (L) Peki neden mavi derili insanlardan, Apalaşyaların uzak bölgelerindeki
mavi derili insanlardan bahsediliyor?
C: Beyazlar gerçekten "beyaz" mı?
S: (L) Hiç gerçekten mavi derili insan oldu mu?
C: Hayır. Derilerinin incelikleri ve yerli halkla kıyaslanma bakımından mavi
olarak algılandılar.
S: (L) Gamalı haç sembolünün kökeni nedir?
C: Doğu. Üstünlüğü vurguluyor.
S: (L) Adem ve Havva, bilgi ağacının meyvelerini yerken kendilerini
esaretten kurtaracak bilgiyi elde etmeye mi çalışıyorlardı?
C: Adem ve Havva sembolik.
S: (L) Peki esaret altındalar mıydı ve iyi bir "yılanın" yardımıyla
kendilerini özgür kılmaya mı çalışıyorlardı?
C: İyi değil.
S: (L) Kertenkeleler geldiğinde Adem ve Havva birine esir miydiler?
C: Hayır. Özgürdüler. Adem ve Havva'nın sembolik hikkayesi yanlış bilgiye
cezbolma hikayesidir. İyi ve kötünün bilgisinin ağacı, odaklanmış,
sınırlandırılmış bilgiydi.
S: (L) Güneş sistemi bir çeşit dev bir atom mu?
C: Hayır. Ama benzer; atomik bilginizin hala büyük ölçüde teorik olduğunu
unutmayın.
S: (L) Gezegenlerin yörüngesi, bir atomun etrafındaki elektronların
yerleştiği kabuklara benzer enerji "kabukları" olarak tanımlanabilir mi?
C: Yakın.
S: (L) Güneş sistemi zamanda farklı noktalarda enerji emiyor veya yayıyor mu
ve gezegenler bir kabuktan başka bir kabuğa geçiyor mu? Ve tabii aldığı veya
yaydığı enerjiler yoluyla Güneş sisteminin yapısı değişiyor mu?
C: Öncelikle birşeyler alıyor veya yayıyorsa, tabii ki değişir. Ve ikinci
olarak da, köklü değişimler dış güçlerle etkileşimin bir sonucu olarak
meydana gelir.
S: (L) Hangi dış güçler?
C: Alan birleşmesi.
S: (L) Alan birleşmesi nedir?
C: Dünya'ya olacak olan.
S: (L) Bu yakında mı olacak?
C: Evet.
S: (L) Bu alan birleşmesi evrende, galakside veya güneş sisteminde sıkça
meydana gelen bir olay mı?
C: Evet.
S: (L) Buna neden olan şey nedir?
C: Boyut sınırından geçiş.
S: (L) Boyut sınırı nedir?
C: Fazla karmaşık.
S: (L) Finiks (anka kuşu) efsanesinin kaynağı nedir?
C: Eski Hint'te yıkım ve yeniden yapım.
S: (L) Kertenkeleleri kim yarattı?
C: Ormetyon.
S: (L) Ormetyon kim?
C: Düşünce merkezi.
S: (L) Nerede bulunuyor?
C: Heryerde.
S: (L) Biraz daha ipucu verebilir misiniz?
C: Başka bir gerçeklik bölümü.
S: (L) Kertenkeleleri yaratan bu varlık akıllı, kendinin farkında olan bir
varlık mı?
C: Evet ve hayır.
S: (L) Bu varlık sizin Geçici Yolcular olarak tanımladıklarınızdan biri mi?
C: Hayır.
S: (L) Benzer mi?
C: Hayır.
S: (L) Peki bu Ormetyon'u kim yarattı?
C: Ormetyon bir varlık değil, düşünce merkezi.
S: (L) Peki neyin düşünce merkezi?
C: Fazla karmaşık.
S: (L) Ezekyel'e görünen kimdi?
C: Kertenkele varlıkları.
S: (L) Bütün bu bilgilerle ne yapmamıza niyet ediyorsunuz?
C: Kitaplaştırın.
S: (L) Bir isim öneriniz var mı?
C: Size bağlı.
S: (L) Aşamalı olarak mı yayınlamalıyız? Bazı bilgiler oldukça ağır.
C: Hepsi birden.
S: (L) Evrenin tek bir mutlak yaratıcısı var mı?
C: Herşey Bir'dir. Ve Bir herşey.
S: (L) Bir'de meydana gelen ilk bölünme neydi?
C: Kütlesel bölünme ve dağılım.
S: (L) Bu eşzamanlı mıydı?
C: Evet.
S: (L) Bu bizim "Büyük Patlama" dediğimiz şey mi?
C: Evet.
S: (L) Bu olayı tanımlamaya yönelik herhangi bir zaman terimi var mı?
C: Her zaman.
S: (L) Maddi evrende mevcut olan herşeyin diyelim ki "x" yaşında olduğunu
söyleyebilir miyiz?
C: Hayır. Sonsuz şimdi. Yalnızca olmadı, oluyor ve olacak. Genişleyen
varoluş.
S: (L) İnsanlar arasında Yılan Kardeşliği'yle işbirliğini başlatan kimdi?
C: Adem ve Havva.
S: (L) Adem ve Havva gerçek insanlar mıydı?
C: Hayır.
S: (L) Bir insan grubu muydu?
C: Cazibeye kapılma değildi, bir düşünce kalıbı değişimiydi.
S: (L) Bu insanlar kimdi veya neydi? Hangi ülkede yaşıyorlardı?
C: Tüm insanlar. Boyut sınırından geçiş.
S: (L) Yani bunun bir boyut geçişi veya birleşimi sırasında mı meydana
geldiğini söylüyorsunuz?
C: Evet.
S: (L) Bu olayda bir grup varlıkla diğer bir grup varlık arasında savaş gibi
birşey oldu mu?
C: Boyut sınırı geçişinin pek çok yansımaları vardır.
S: (L) Yani Kertenkeleler olmasaydı başkası olacaktı, öyle mi?
C: Evet.
S: (L) Yani bunun olması bir bakıma kaderdi?
C: Evet.
S: (L) Bu büyük bir kozmik oyunun parçası mı?
C: Evet.
S: (L) Mutlak yaratıcı kendinin farkında mı, kendinin bilincinde mi?
C: Evet ve hayır.
S: (L) Evrenimizde olan bu olaylar doğal bir akışın parçası diyorsunuz.
C: Yakın.
S: (L) Bizim evrenimizden başka evrenler var mı?
C: Evet.
S: (L) O evrenler de "bizim" mutlak yaratıcımızın bir parçası mı?
C: Evet.
S: (L) Bu evrenler sayılabilir mi?
C: Saymak yapay nitelikte sınırlandırıcı bir kavram.
S: (L) Bu evrenlerin sayısı sınırsız mı?
C: Bir anlamda.
S: (L) Evrenler birbirleriyle çarpışıyor veya birleşiyorlar mı?
C: Fazla karmaşık.
---
19 Ekim 1994 F___ ve Laura
S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.
S: (L) Bu gece bizimle birlikte biri var mı?
C: Her zaman sizinle birlikteyiz.
S: (L) Bu gece kiminle konuşuyoruz?
C: Nonigera.
S: Dünya-dışılar insanları nasıl kontrol ediyor?
C: Hangileri?
S: Kaç tane seçenek var?
C: Açık.
S: Griler ve Kertenkeleler bunu nasıl yapıyor?
C: Elektriksel tepki kalıpları yoluyla zihin ve bedene müdahale.
S: Bunu uzaktan da yapabilirler mi?
C: Daha az etkili bir şekilde.
S: Yani etki altına almak istedikleri bireyle doğrudan ilgilenmeleri veya
somut bir yolla çalışmaları gerekir, öyle mi?
C: Evet.
S: Dünya'da insanları kaçıran başka dünya-dışılar var mı?
C: Çok daha az.
S: Ben ve çocukların geçen yıl gördüğümüz uçan bumerang neydi?
C: Kertenkele projeksiyonu, çoklu gerçeklik istasyonu.
S: Evimin üzerinden kasıtlı olarak, onları görmem için mi uçtular?
C: Evet.
S: Kendilerini bana göstermelerinin amacı neydi?
C: Varlıklarından haberdar etmek.
S: Neden beni varlıklarından haberdar etmek istediler?
C: Bu son derece karmaşık bir durum.
S: Çingene'lerin kökeninin ne olduğunu öğrenmek istiyoruz.
C: Gen melezlemesi. Karanlık güçlerin köleleri.
S: Karanlık güçler kim?
C: Aynı.
S: Yani?
C: Yılan Kardeşliği.
S: Bu kardeşlik kertenkelelerden ve çeşitli insanlardan mı oluşuyor?
C: Evet.
S: Çingenelerin genleri kimin genleriyle birleştirildi?
C: Hümanoid bir dünyadışı ırk ve Atlantisli köle işçiler.
S: Atlantisli köle işçiler kimdi?
C: Kristal ile kontrol edilen köle halk.
S: Çingeneler neden bu kadar kapalılar? Bu da genetik olarak mı kodlandı?
C: Evet. Ve zihin kontrolü.
S: Bu binanın devasa boyutlarının
sebebi nedir?
C: Devler.
S: Devler kimdi?
C: Nefalim'i yeniden yaratmaya yönelik genetik çaba.
S: Atlantisliler ve Sümerliler Nefilim'i yeniden yaratmayı başardılar mı?
C: Hayır.
S: Taşları kesip taşımak için hangi teknik yöntemi kullandılar?
C: Ses dalgası odaklaması.
S: Mohenco-Daro şehrini kim inşa etti?
C: Doğrudan Kertenkeleler. Koatzlmundi efsanesi bununla doğrudan ilgili.
Taşların üstündeki çizimlere bak.
S: Koatzlmundi kim?
C: İnsanlarla 1000 yıl boyunca doğrudan teması nedeniyle Atlantisliler ve
onların torunları tarafından tapınılan diğer bir kertenkele tanrısı.
S: Mohenco Daro'nun doğrudan kertenkeleler tarafından inşa edildiğini
söylediniz. Şehirde kendileri mi kaldı?
C: Hayır.
S: Nefilim konusuna geri dönmek istiyorum. Nefilimlerin dünayaya asker gücü
olarak getirilmiş bir grup hümanoit varlık olduğunu söylemiştiniz, bu doğru
mu?
C: Evet.
S: Buraya ne zaman getirildiler?
C: MÖ 9046, referanslardan biri.
S: Bize göre birer devdiler, doğru mu?
C: Evet.
S: İnsanlara Tanrı'nın temsilcileri veya "Oğulları" olarak sunuldular, bu
doğru mu?
C: Evet.
S: Bu devlerin boylarının 3.30 m ile 4.20 m arasında olduğunu
söylüyorsunuz...
C: Evet.
S: Siz ve eski literatür, bu tanrı oğullarının dünya kadınlarıyla
evlendiğini söylüyor, bu doğru mu?
C: Evet.
S: Bunu günümüzdekiyle aynı şekilde, yani cinsel ilişki yoluyla mı yaptılar?
C: Hayır.
S: Nasıl yapıldı?
C: Bir çeşit dölleme.
S: Yani yapay dölleme mi?
C: Yakın.
S: Bu varlıklar cinsel organları da dahil olmak üzere bizim gibi miydiler?
C: Yakın.
S: Herhangi temel bir farklılık?
C: Testislerde üç yumurta.
S: Bunun dışında cinsel organları aynı mıydı?
C: Evet.
S: Herhangi bir zamanda dişi insanlarla çiftleştiler mi?
C: Hayır.
S: Neden?
C: Ebat farkı.
S: Sadece merak ettim, ne kadar farklı?
C: 58 cm uzunluğunda.
S: Sünnet oluyorlar mıydı?
C: Hayır.
S: Sünnet uygulamasının kökeni neydi?
C: Tüm musevi gelenekleri gibi, hijyen.
S: Tibetliler nereden geliyorlar?
C: Asya.
S: Herhangi bir şekilde özel miydiler? Melezleme veya buna benzer birşey?
C: Hayır. Bir noktada herkes melez.
S: Nubyalıların kökeni nedir?
C: Kafkas silsilesi.
S: Nasıl oluyor da bu kadar siyahlar?
C: Genetik karışım.
S: Neyle? Onlar hakkında herhangi özel birşey var mı?
C: Doğu Hindistan aborjinleri.
S: Şeba Kraliçesi kimdi?
C: Hayali.
S: Kral Süleyman'ı ziyaret eden dev bir kraliçe var mıydı?
C: Dünya-dışıların etkisi.
S: Arcuna kimdi?
C: Şeba'yla aynı.
S: Şiva kim?
C: Aynı.
S: Rama?
C: Hindu. Konfederasyonla ilişkili yüksek rahip.
S: Kertenkeleler Ormetyon'a mı tapıyor?
C: Yakın.
S: Kime tapıyorlar? Tanrılarını nasıl isimlendiriyorlar?
C: Fiziksel evren.
S: Fiziksel evren onların tanrısı mı?
C: Evet.
S: D___ W___ ve C___ S___'ye ne oldu? (Florida'da birkaç yıl önce hiçbir iz
bırakmadan ortadan kaybolan iki kişi.)
C: Deney amacıyla dünya-dışılar tarafından kaçırıldılar.
S: Bu deneyler sırasında öldürüldüler mi?
C: Evet.
S: Sanherib'in ordusuna ne oldu?
C: Kertenkeleler tarafından kozmik ışın enerjisi yoğunlaştırması yoluyla yok
edildi.
S: Öldüren ses diye birşey var mı?
C: Evet. Uygun şekilde yoğunlaştırılan herşey öldürebilir.
S: Sadece telaffuzlarıyla öldürebilecek kelimeler var mı?
C: Hayır.
S: Telaffuzlarıyla enerji etkisi yapabilen güç kelimeleri var mı?
C: Olabilir.
S: Bunlardan herhangi birini bize söyleyebilir misiniz?
C: Hayır. Akıllıca olmayan şekilde kullanabilirsiniz.
S: Sitchen büyük piramidin, güneş sistemimizdeki gezegenlere yolculuk
yapmaya yönelik sabit işaretleme sistemi olarak inşa edildiğini söylüyor. Bu
konuda yorumlarınızı söyler misiniz?
C: Bunun için inşa edilmedi.
S: Yahova kimdi?
C: Kertenkele projeksiyonu.
S: Güney Amerika'da görülen, kabilelerle konuşup bir gün döneceklerini
söyleyen ve Tanrı olarak tapınılan beyaz adamlar kimdi?
C: Mısırlılar ve Atlantislilerin torunları.
S: Atlantisliler üzerimize böyle bir karma getirecek ne yaptılar da griler
ve kertenkeleler...
C: Aşırı derecede kendine tapınma ve kendine hizmet.
S: Kanallama işi biz farkında bile olmadan genetiğimizi veya DNA'mızı veya
varlığımızdaki bir unsuru gerçekten de değiştiriyor mu?
C: Evet, dereceli olarak.
S: Oryonlar veya Kertenkeleler tarafından gösterilen bir çabanın olduğunu
söylüyorsunuz... Oryonlar ve Kertenkeleler eşanlamlı mı?
C: Yakın.
S: Pekala. Bu varlıkların yeni bir ırk yaratma konusunda bir çabaları
olduğunu söylüyorsunuz. Neden yeni bir ırk istiyorlar veya ihtiyaç
duyuyorlar?
C: Onlarınki onları artık tatmin etmiyor.
S: 30 Temmuz tarihindeki celsede nereden olduğunuzu sormuştuk ve siz de
Korsoka demiştiniz, bu doğru mu?
C: Evet.
S: Bu bir gezegen mi?
C: Hayır.
S: Korsoka nedir?
C: 3. yoğunluktayken yaşadığımız yeri tanımlayan, boyutlar-arası bir enerji
kesişim noktası.
S: Biz, F___ ve ben, bu kanallamayı yaparken, F___'nin bunu tek başına
yapması farklı olur muydu?
C: Evet.
S: Peki, şimdi biz bu tablayla burada oturmuş bunu yaparken, mekan-zamanda
bize göre siz nerede bulunuyorsunuz?
C: 6000 mil yukarıda, 3 boyut arasındaki sınırda.
20 Ekim
1994, F___, Laura ve V___
S: Merhaba.
C: Merhaba.
S: Bu gece bizimle birlikte kim var?
C: Elminoya.
S: Neredensin?
C: Kasyopya.
S: Geçen yıl hem V___ hem de ben, C___ isimli bir psişik cerrahı ziyarete
gittik. Bu bireyin işi meşru mu?
C: Sunulduğu şekilde değil.
S: Gerçekten elini birinin bedenine koyup iddia ettiği şeyi yapıyor mu?
C: Hayır.
S: İddia sahte mi?
C: Hayali.
S: Peki kanlı su nereden geliyor?
C: Hile.
S: Peki Rahibe R___ onun bir hilebaz olduğunu biliyor mu?
C: Hayır, ona inanıyor.
S: Bu kadın birinin üzerinde çalışırken meydana gelen herhangi psişik bir
faaliyet var mı?
C: Evet.
S: Hangi özellikte?
C: Enerji transferi.
S: Bu enerjinin kaynağı veya kökeni nedir?
C: Psişik düşünce gücünün şiddetli konsantrasyonu.
S: Kertenkeleler veya benzeri negatif varlıkların etkisinde değil, değil mi?
C: Kısmen, kafa karıştırmaya yönelik.
S: Yani C___ Kertenkele enerjisini mi kullanıyor?
C: Denebilir.
S: R___, G___, J___ ve diğerlerinin arkasındaki güç nedir?
C: Sahte ama inancın bir sonucu olarak iyileşme gerçekten olabiliyor.
S: Dünya-dışılar insanları nasıl
kontrol ediyor?
C: Hangileri?
S: Kaç tane seçenek var?
C: Açık.
S: Griler ve Kertenkeleler bunu nasıl yapıyor?
C: Elektriksel tepki kalıpları yoluyla zihin ve bedene müdahale.
S: Bunu uzaktan da yapabilirler mi?
C: Daha az etkili bir şekilde.
S: Yani etki altına almak istedikleri bireyle doğrudan ilgilenmeleri veya
somut bir yolla çalışmaları gerekir, öyle mi?
C: Evet.
S: Dünya'da insanları kaçıran başka dünya-dışılar var mı?
C: Çok daha az.
S: Ben ve çocukların geçen yıl gördüğümüz uçan bumerang neydi?
C: Kertenkele projeksiyonu, çoklu gerçeklik istasyonu.
S: Evimin üzerinden kasıtlı olarak, onları görmem için mi uçtular?
C: Evet.
S: Kendilerini bana göstermelerinin amacı neydi?
C: Varlıklarından haberdar etmek.
S: Neden beni varlıklarından haberdar etmek istediler?
C: Bu son derece karmaşık bir durum.
S: 1993 ilkbaharında Pasco'da meydana gelen ufo görme olayları F___ ve benim
faaliyetlerimizin bir sonucu muydu?
C: Evet.
S: P___ Z___'yi hipnotize ettiğim gece evimin üzerinde bir araç var mıydı?
C: İmplantlardan görsel uyarıcıları kontrol ettiler. Ve Z___'nin implantları
Gri ve Kertenkelelerin keşif gemisini alarma geçirdi.
S: P___ Z___ kertenkelelerin kontrolü altında mı?
C: Evet.
S: Bugünlerde kertenkelelerin etkisi altında olmayan kaç kişi var?
C: Açık.
S: Çingene'lerin kökeninin ne olduğunu öğrenmek istiyoruz.
C: Gen melezlemesi. Karanlık güçlerin köleleri.
S: Karanlık güçler kim?
C: Aynı.
S: Yani?
C: Yılan Kardeşliği.
S: Bu kardeşlik kertenkelelerden ve çeşitli insanlardan mı oluşuyor?
C: Evet.
S: Çingenelerin genleri kimin genleriyle birleştirildi?
C: Hümanoid bir dünyadışı ırk ve Atlantisli köle işçiler.
S: Atlantisli köle işçiler kimdi?
C: Kristal ile kontrol edilen köle halk.
S: Çingeneler neden bu kadar kapalılar? Bu da genetik olarak mı kodlandı?
C: Evet. Ve zihin kontrolü.
S: Yarı insan yaratıklar, minotorlar, santorlarla ilgili efsaneler var.
Böyle yaratıklar hiç oldu mu?
C: Atlantis'te hayvan olarak tanımlanan deneyler. V___ kısmen Çingene. Bunu
gizliyor.
S: Bunu biliyor mu?
C: Kısmen.
S: Baalbek şehrini kim inşa etti?
C: Antareanlar ve eski Sümerler. Atlantislileri kast ettik.
S: Bu binanın devasa boyutlarının sebebi nedir?
C: Devler.
S: Devler kimdi?
C: Nefalim'i yeniden yaratmaya yönelik genetik çaba.
S: Atlantisliler ve Sümerliler Nefilim'i yeniden yaratmayı başardılar mı?
C: Hayır.
S: Bu devasa şehri neden kurtular?
C: Zihinsel özürlü bireyler için.
S: Çalışmalarının neticesi özürlü bireyler miydi?
C: Evet.
S: Devasa şehri neden inşa ettiler?
C: Başarılı olacaklarını bekliyorlardı.
S: Neden biri çıkıp gerçekleşmesi yıllar sürecek genetik bir projenin
beklentisiyle Baalbek boyutlarında bir şehir inşa etsin ki?
C: Proje yalnızca üç yıl aldı. Nükleer hormonal kopyalama prosedürü
kullanılarak gelişim döngüsü hızlandırıldı. Başarısızlık bununla ilgiliydi.
S: Hızlandırılmış gelişimden dolayı mı?
C: Uygun şekilde yapamadılar.
S: Taşları kesip taşımak için hangi teknik yöntemi kullandılar?
C: Ses dalgası odaklaması.
S: Şehrin yapımını engelleyen veya durduran olay neydi?
C: Venüs'ün görünüşü ve geçişi.
S: Bu proje hangi yıl sona erdi?
C: MÖ 3218.
S: Mohenco-Daro şehrini kim inşa etti?
C: Doğrudan Kertenkeleler. Koatzlmundi efsanesi bununla doğrudan ilgili.
Taşların üstündeki çizimlere bak.
S: Koatzlmundi kim?
C: İnsanlarla 1000 yıl boyunca doğrudan teması nedeniyle Atlantisliler ve
onların torunları tarafından tapınılan diğer bir kertenkele tanrısı.
S: Mohenco Daro'nun doğrudan kertenkeleler tarafından inşa edildiğini
söylediniz. Şehirde kendileri mi kaldı?
C: Hayır.
S: Şehirde en son ne zaman düzenli yerleşim vardı?
C: 3065 yıl önce.
S: Ne zaman inşa edildi?
C: 6092 yıl önce.
S: Nefilim konusuna geri dönmek istiyorum. Nefilimlerin dünayaya asker gücü
olarak getirilmiş bir grup hümanoit varlık olduğunu söylemiştiniz, bu doğru
mu?
C: Evet.
S: Buraya ne zaman getirildiler?
C: MÖ 9046, referanslardan biri.
S: Bize göre birer devdiler, doğru mu?
C: Evet.
S: İnsanlara Tanrı'nın temsilcileri veya "Oğulları" olarak sunuldular, bu
doğru mu?
C: Evet.
S: Bu devlerin boylarının 3.30 m ile 4.20 m arasında olduğunu
söylüyorsunuz...
C: Evet.
S: Siz ve eski literatür, bu tanrı oğullarının dünya kadınlarıyla
evlendiğini söylüyor, bu doğru mu?
C: Evet.
S: Bunu günümüzdekiyle aynı şekilde, yani cinsel ilişki yoluyla mı yaptılar?
C: Hayır.
S: Nasıl yapıldı?
C: Bir çeşit dölleme.
S: Yani yapay dölleme mi?
C: Yakın.
S: Bu varlıklar cinsel organları da dahil olmak üzere bizim gibi miydiler?
C: Yakın.
S: Herhangi temel bir farklılık?
C: Testislerde üç yumurta.
S: Bunun dışında cinsel organları aynı mıydı?
C: Evet.
S: Herhangi bir zamanda dişi insanlarla çiftleştiler mi?
C: Hayır.
S: Neden?
C: Ebat farkı.
S: Sadece merak ettim, ne kadar farklı?
C: 58 cm uzunluğunda.
S: Sünnet oluyorlar mıydı?
C: Hayır.
S: Sünnet uygulamasının kökeni neydi?
C: Tüm musevi gelenekleri gibi, hijyen.
S: Tibetliler nereden geliyorlar?
C: Asya.
S: Herhangi bir şekilde özel miydiler? Melezleme veya buna benzer birşey?
C: Hayır. Bir noktada herkes melez.
S: Nubyalıların kökeni nedir?
C: Kafkas silsilesi.
S: Nasıl oluyor da bu kadar siyahlar?
C: Genetik karışım.
S: Neyle? Onlar hakkında herhangi özel birşey var mı?
C: Doğu Hindistan aborjinleri.
S: Şeba Kraliçesi kimdi?
C: Hayali.
S: Kral Süleyman'ı ziyaret eden dev bir kraliçe var mıydı?
C: Dünya-dışıların etkisi.
S: Arcuna kimdi?
C: Şeba'yla aynı.
S: Şiva kim?
C: Aynı.
S: Rama?
C: Hindu. Konfederasyonla ilişkili yüksek rahip.
S: Kertenkeleler Ormetyon'a mı tapıyor?
C: Yakın.
S: Kime tapıyorlar? Tanrılarını nasıl isimlendiriyorlar?
C: Fiziksel evren.
S: Fiziksel evren onların tanrısı mı?
C: Evet.
S: K___ W___'ye ne oldu? (Diğer bir eyalette kaybolan küçük kız.)
C: Öldürüldü.
S: Kim tarafından?
C: Carl isimli bir akıl hastası.
S: D___ W___ ve C___ S___'ye ne oldu? (Florida'da birkaç yıl önce hiçbir iz
bırakmadan ortadan kaybolan iki kişi.)
C: Deney amacıyla dünya-dışılar tarafından kaçırıldılar.
S: Bu deneyler sırasında öldürüldüler mi?
C: Evet.
S: Erika şehri'nin duvarları nasıl yıkıldı?
C: Deprem.
S: Sanherib'in ordusuna ne oldu?
C: Kertenkeleler tarafından kozmik ışın enerjisi yoğunlaştırması yoluyla yok
edildi.
S: Öldüren ses diye birşey var mı?
C: Evet. Uygun şekilde yoğunlaştırılan herşey öldürebilir.
S: Sadece telaffuzlarıyla öldürebilecek kelimeler var mı?
C: Hayır.
S: Telaffuzlarıyla enerji etkisi yapabilen güç kelimeleri var mı?
C: Olabilir.
S: Bunlardan herhangi birini bize söyleyebilir misiniz?
C: Hayır. Akıllıca olmayan şekilde kullanabilirsiniz.
S: Sitchen büyük piramidin, güneş sistemimizdeki gezegenlere yolculuk
yapmaya yönelik sabit işaretleme sistemi olarak inşa edildiğini söylüyor. Bu
konuda yorumlarınızı söyler misiniz?
C: Bunun için inşa edilmedi.
S: Yahova kimdi?
C: Kertenkele projeksiyonu.
S: Melçizedek rahipliği nedir?
C: Sahte ritüel.
S: Gerçek Melçizedek'in ait olduğu gerçek bir rahiplik düzeni var mı?
C: Evet.
S: Birkaç yıl önce Kuzey Karolina dağlarındayken hipnoz altında bir deneyim
yaşadım. Bu neydi?
C: Ruh hafızasının uyanışı.
S: Kolyenin özelliği neydi?
C: Yüksel bilgiye erişim yeteneğini sembolize ediyor.
S: Bir gece bir sandalda başka bir deneyim yaşadığımı hatırladım şimdi. O
olay neydi?
C: Benzer.
S: Bu iki olayın kaynağı neydi?
C: Biz.
S: Peki, meditasyon sırasında yaşadığım diğer bir olay vardı ve bir süre
şiddetli bir ağlama yaşadım. Bu olay neydi?
C: Ruhsal arınma.
S: Kaynak?
C: Seni karanlık etkilerden temizliyorduk.
S: Ariler Hindistan'a ne zaman girdi?
C: 8243 yıl önce.
S: Orada daha önce kim vardı?
C: Asya kabileleri ve 3 numaralı prototip.
S: 3 numaralı prototip nedir?
C: Neandertal adamı olarak biliniyor.
S: Peki biz neyiz?
C: 4 numara, c ve d türü. Yaklaşık çevirisi.
S: Ari/Keltler asıl devler miydi?
C: Hayır.
S: Güney Amerika'da görülen, kabilelerle konuşup bir gün döneceklerini
söyleyen ve Tanrı olarak tapınılan beyaz adamlar kimdi?
C: Mısırlılar ve Atlantislilerin torunları.
S: Atlantisliler üzerimize böyle bir karma getirecek ne yaptılar da griler
ve kertenkeleler...
C: Aşırı derecede kendine tapınma ve kendine hizmet.
S: Kanallama işi biz farkında bile olmadan genetiğimizi veya DNA'mızı veya
varlığımızdaki bir unsuru gerçekten de değiştiriyor mu?
C: Evet, dereceli olarak.
S: Bu kanallama yaşamlarımızda ve yaşam biçimimizde değişikliklere neden
olacak şekilde etki edecek mi?
C: Evet.
S: Kendimizi buna adarsak, bu bir şekilde korunacağımız ve yardım alacağımız
anlamına gelir mi?
C: Yakın.
S: İlk celsede S___ ile çalışırken çocukların organlarının çıkarılması ve
benzer korkutucu şeylerle ilgili bilgiler almıştık. O bilginin kaynağı
neydi? O bilgi sizden mi geldi?
C: Evet. Şok için üzgünüz ama kanalın genişletilmesi için gerekli.
S: Oryonlar veya Kertenkeleler tarafından gösterilen bir çabanın olduğunu
söylüyorsunuz... Oryonlar ve Kertenkeleler eşanlamlı mı?
C: Yakın.
S: Pekala. Bu varlıkların yeni bir ırk yaratma konusunda bir çabaları
olduğunu söylüyorsunuz. Neden yeni bir ırk istiyorlar veya ihtiyaç
duyuyorlar?
C: Onlarınki onları artık tatmin etmiyor.
S: 30 Temmuz tarihindeki celsede nereden olduğunuzu sormuştuk ve siz de
Korsoka demiştiniz, bu doğru mu?
C: Evet.
S: Bu bir gezegen mi?
C: Hayır.
S: Korsoka nedir?
C: 3. yoğunluktayken yaşadığımız yeri tanımlayan, boyutlar-arası bir enerji
kesişim noktası.
S: Biz, F___ ve ben, bu kanallamayı yaparken, F___'nin bunu tek başına
yapması farklı olur muydu?
C: Evet.
S: Peki, şimdi biz bu tablayla burada oturmuş bunu yaparken, mekan-zamanda
bize göre siz nerede bulunuyorsunuz?
C: 6000 mil yukarıda, 3 boyut arasındaki sınırda.
S: Bir kez daha, eğer yardımınızı istersek geleceğinizi söylemiştiniz.
Çağırmanın herhangi özel bir yolu var mı ve yanıt verdiğinizi nasıl
anlayabiliriz?
C: Hissedeceksiniz.
22 Ekim 1994 F___ ile doğrudan
kanallama.
S: (L) Karşımızda kim var?
C: Enduanda ve Alorra.
S: (L) Birkaç ay önce olan, süper-derin deprem denen 400 mil derinliğindeki
depremin özelliği neydi?
C: İçerde meydana gelen aşamalı ısınmanın neden olduğu bir mağma hareketi.
Periyodik bir döngünün parçası sadece.
S: (L) Bu konuda başka bir yorum?
C: Hayır.
S: (L) Kaliforniya kıyısı açıklarında
duyulduğu söylenen gümleme sesleri hakkındaki yorumlarınızı almak istiyoruz.
C: Bir üssün genişletilmesi.
S: (L) Ne tür bir üs?
C: Griler olarak bilinen varlıklara yönelik bir transfer merkezi.
S: (L) Peki gümleme sesleri neydi?
C: Üssü genişletiyorlar.
S: (L) İnşa çalışması mı?
C: Evet. okyanus altı kabuğundaki kayaları parçalamak için ses dalgalarını
kullanıyorlar. Bu yöntem, parçacıkların atomik yapısının tamamen ortadan
kalkacak şekilde parçalanmasını sağlıyor ve duyulan seslerin özelliği de
bununla ilgili.
S: (L) Başka bir yorum?
C: ABD hükümeti orada olan bitenlerle ilgili belirli bir düzeyde
farkındalığa sahip. Şüpheliler.
S: (L) Edgar Cayce'nin eriştiği bilgi kaynağı neydi?
C: Edgar Cayce bedeninin elektromanyetik akışına müdahale edilmeksizin dış
kaynaklar tarafından bilinçliliğinin kolayca açılıp kapanmasını sağlayan çok
özgün bir biyokimyasal yapıya sahipti. Bunun ilk görünümü yardım istediği
zaman meydana geldi. Yüksek bir kaynaktan yardım istemeseydi, muhtemelen
yeteneklerinin farkındalığı hiç ortaya çıkmayacaktı.
S: (L) Ruhsal bir varlık fiziksel madde içinde hapsedilebilir mi?
C: Mümkün ama meydana gelme olasılığı son derece düşük.
S: (L) İnsanlar fiziksel madde içinde esir durumdalar mı?
C: Kendi seçimleriyle.
S: (L) Neden bu seçimi yaptılar?
C: Fiziksel duyumları deneyimlemek için. Bir grup kararıydı.
S: (L) Grubun başında kim vardı?
C: Grup.
S: (L) Ruh ile fiziksel beden arasındaki etkileşim, diğer varlıkların arzu
ettikleri bir yan-ürün mü meydana getiriyor?
C: Herşeyin arzu edilmeyen sonuçları yanında arzu edilebilir sonuçları da
vardır, fakat burada şu da belirtilmelidir ki evrenin tüm boyutlarında var
olan herşey, varoluşu yalnızca iki şekilde deneyimleyebilir. Bunlar uzun
dalga döngüsü ve kısa dalga döngüsüdür. İnsanların neden fiziksel madde
içinde esir olduklarıyla ilgili soruna dönecek olursak, ki elbette bu
gönüllü bir şekilde ve seçimle gerçekleşti, sizin tamamen eterik veya ruhsal
bir varoluş olarak tanımlayacağınız uzun dalga döngüsü deneyiminden,
fiziksel varoluş dediğiniz kısa dalga döngüsüne geçmenizden kaynaklandı. Bu
iki yol arasındaki fark şudur; uzun dalga döngüsünde evrimde döngüsel bir
tarzda çok yavaş bir değişim meydana gelir. Kısa dalga döngüsünde ise bir
ikilik/dualite vardır. Dünya'da fiziksel bedenler içindeki ruhların
deneyimlediği şey de budur çünkü ruh döngünün yarısında eterik/ruhsal bir
halde deneyim yaşarken, döngünün diğer yarısında fiziksel bir durumda
deneyim yaşar. Bu iki yarı, zaman olarak sizin zamanı ölçüm şeklinizle
ölçülemez ama elde edilen deneyimin bütünü her iki yarıda eşittir. Ruhların
grup zihni tamamen eterik/ruhsal bir varlık yerine fizikselliği
deneyimlemeyi seçtiğinde bu kısa dalga döngüsüne geçme gereksinimi doğal
olarak, evrenin doğal bağları yoluyla gerçekleşti.
S: (L) Ruhla bedenin etkileşiminin bir yan-ürünü var mı?
C: Bu etkileşim hem pozitif hem de negatif nitelikte yan-ürünler meydana
getirir.
S: (L) Bu yan ürünler nelerdir?
C: Önce hangisi?
S: (L) Pozitif.
C: Pozitif yan-ürün göreli enerjide meydana gelen bir enerji artışıdır. Bu
enerji ruhun ve onun tek boyutlu ve iki boyutlu etkileşimli partnerlerinin
öğrenme sürecini hızlandırır. Partnerler flora, fauna, mineraller vb'dir. Bu
kısa dalga döngüsündeki fiziksel/ruhsal transfer yoluyla hepsi
tekrar-birleşmeye doğru olan gelişim ve hareketi daha hızlı bir şekilde
deneyimler. Negatif olarak ise aynı varlıklar için pek çok negatif durum söz
konusu olur, çünkü 1. ve 2. bilinç yoğunluğu seviyesinde bulunan flora ve
fauna normal olarak fiziksel düzlemde uzunvadeli veya uzun dalga döngülü bir
deneyim yaşayacaktı ama insanlarla olan etkileşimleri nedeniyle kısa dalga
ruhsal/fiziksel döngüde deneyim elde etmek durumundalar.
S: (L) Bir defasında, belirli dünyadışı varlıkların insanları kaçırdıklarını
ve "maksimum enerji transferi" sağlamak için onları vahşi ölümlere maruz
bıraktıklarını söylemiştiniz. Bu anlamda, uzun, yavaş, işkenceli bir ölüm
sürecinde meydana gelen bu maksimum enerji transferi nedir?
C: Aşırı korku ve endişe negatif nitelikte bir korku/endişe enerjisi üretir
ve bu enerji o varlıklar için bir yakıttır. Metabolik yapıları bakımından
beslenme biçimlerinden biri budur.
S: (L) Metabolik yapıları nedir?
C: Çok karmaşık olduğu için tanımlaması çok zor çünkü bu sizin anlamadığınız
dördüncü bilinç yoğunluğu seviyesinde gerçekleşir. Fakat onların dördüncü
yoğunluk seviyesinde var olma nedenleri kısmen, hem ruhsal/eterik
yöntemlerle hem de fiziksel yöntemlerle kendilerini besleyebilmeleridir.
Dolayısıyla, bu enerji transferi eterik/ruhsal beslenme yöntemini temsil
eder. Diğeri de fiziksel olarak gerçekleştirilir.
S: (L) Diğeri nasıl?
C: Kan ve kanın yan ürünlerinin tüketilmesi buna bir örnek olarak
gösterilebilir.
S: (L) Bunu yapıyorlar mı?
C: Evet ama alım şekli sizin düşüneceğiniz şekilde değildir. Gözenekler
yoluyla yapılır.
S: (L) Ne şekilde?
C: Kan banyosu yoluyla, yani bedenlerini kana sokarak gerekli ürünleri
absorbe etme ve sonra atık ürünleri boşaltma şeklinde.
S: (L) Arthur Clarke "Son Nesil"i kanallama yoluyla mı yazdı?
C: Hayır. Hayalgücünü kullandı.
S: (L) UFO kaçırmaları ile ilgili amnezi (unutma) bilinçli olarak mı
uygulanıyor yoksa zihnin olayı tanımlayamamasının bir neticesi mi?
C: İkisinin eşit bir etkisi.
S: (L) Kaçıran varlıkların bilinçli uygulaması bakımından bu nasıl
gerçekleştiriliyor?
C: Kozmik bir enerji akışı kullanılarak ruhsal ve kimyasal bir etkileşimden
yararlanmak suretiyle hafıza işlevi üzerinde etki yapıyorlar.
S: (L) Daha spesifik olabilir misiniz?
C: Daha spesifik olmak başka bir anlamda daha az spesifik olmak anlamına
gelir ama bunu ifade etmenin iyi yollarından biri şu: beyindeki
elektromanyetik enerji akışı üzerinde oynama. Elektromanyetik enerji yani
elektromanyetizm, uzun dalga veya kısa dalga döngülerinde evrim kazanan tüm
varlıklarda mevcut olan hayat enerjisidir.
S: (L) Gözenekleri yoluyla besin alan varlıklara dönecek olursak, bunlar ne
tür varlıklar?
C: Hem Kertenkele Varlıkları olarak tanımladıklarınız hem de Griler olarak
tanımladıklarınız. Her ikisinin hayatta kalması için bu gereklidir. Griler
Kertenkele Varlıklarının yapay bir tasarımı olmaları bakımından kısa dalga
döngüsünün doğal birer parçası olmamakla birlikte yine de Kertenkelelerin
beslenme işlevlerini taklit ediyorlar.
S: (L) Kertenkele varlıklarının yapay yaratımları olduklarına göre ruhları
yok mu demek oluyor?
C: Doğru.
S: (L) Nasıl işlev gösteriyorlar? Robot gibiler mi?
C: Kertenkele varlıklarının ruylarıyla etkileşme yoluyla işlev
gösteriyorlar. Bu teknoloji sizin aşina olduğunuz teknolojiden aşırı ölçüde
daha fazla gelişmiş bir teknolojidir; Griler yapay olarak tasarlanıp
üretilme bir yana, doğrudan Kertenkele varlıklarının zihinsel ve psişik
birer projeksiyonu olarak işlev gösteriyorlar. Dört boyutlu birer araç
gibiler.
S: (L) Dört boyutlu araçlar olarak yetenekleri neler?
C: Kertenkele varlıklarının tüm yeteneklerine sahipler ama tabii fiziksel
görünüşleri tamamen farklı, kendi ruhları yok ve ayrıca biyolojik yapıları
içsel olarak farklı. Ancak işlevleri aynı ve projeksiyon varlıklar olarak
kalabilmek için hem ruhsal olarak hem de fiziksel olarak Kertenkele
varlıklarıyla aynı şekilde besin tüketmeleri gerekiyor. Gerekli yakıtın
negatif enerji olmasının nedeni ise hem Kertenkele varlıklarının hem de
Grilerin dördüncü yoğunluk seviyesinde yaşıyor olmalarıdır. Dördüncü bilinç
yoğunluğu seviyesi, bu varlıklarda olduğu gibi yalnızca kendine hizmet
ederek varolunabilen en yüksek yoğunluk seviyesidir. Bu yüzden negatif
enerji tüketmeleri gerekir çünkü dördüncü yoğunluk seviyesi, kendine
hizmetin yani negatif düşünce kalıbının en yüksek örneğidir. Dördüncü
yoğunluk seviyesine üçüncü yoğunluk seviyesinden ilerlenerek gelinir. Yukarı
doğru her bir yükselişte, bireysel bilinçli varlığın varoluşu o kadar daha
az zor hale gelir. Bu nedenle dördüncü yoğunlukta varoluş, üçüncü
yoğunluktakine göre daha az zordur ve üçüncü de ikinciden daha az zordur vs.
Ruh enerjisi üzerinde daha az yük yaratır. Bu nedenle dördüncü yoğunluk
seviyesinde varolan varlıklar üçüncü yoğunluk seviyesinde varolan
varlıklardan negatif ruh enerjisini çekebilirler. Aynı şekilde, üçüncü
yoğunluk seviyesindeki varlıklar, ikinci yoğunluk seviyesindeki varlıklardan
enerji çekebilir. Bu enerji alış biçimi diğeri kadar gerekli değildir ama
gene de yapılıyor. Üçüncü yoğunluk seviyesinde bulunan insanların ikinci
yoğunluk seviyesindeki hayvan krallığındaki varlıkların sıkça sıkıntı ve acı
çekmesine neden olmalarının sebebi de budur; çünkü sizler de esas olarak
kendine hizmet eden varlıklar olarak ikinci seviye ve birinci seviyedeki
varlıklardan negatif ruh enerjisi çekiyorsunuz. Sizin için yaklaşmakta olan
dördüncü yoğunluk seviyesine doğru ilerlerken, başkalarına hizmete ilerlemek
ile kendine hizmette kalmak arasında bir seçim yapmanız gerekiyor. Bu,
kendinizi uyumlandırmak için epey vakit gerektirecek olan seçim olacak. Bu,
"bin yıllık süreç" olarak tanımlanan şeydir. Sizin takvim ölçülerinizle bu,
diğerlerine hizmete mi yükseleceğiniz yoksa kendine hizmet seviyesinde mi
kalacağınızı belirleyecek olan dönemdir. Kertenkele varlıkları olarak
tanımlanan varlıklar kendilerini sıkı bir şekilde kendine hizmete
sabitlemeyi seçtiler. Ve bunun mümkün olduğu en yüksek yoğunlukta oldukları
için, üçüncü seviye, ikinci seviye ve birinci seviyede bulunanlardan sürekli
olarak büyük miktarlarda negatif enerji çekmeleri gerekiyor ve tüm o
yaptıklarının sebebi de bu. Bu durum ırklarının ölmekte olmasını da
açıklıyor; çünkü kendine hizmetten başkalarına hizmete nasıl geçireceklerini
öğrenebilmiş değiller. Bu seviyede sizin ölçülerinize göre çok uzun bir
süredir kalmış olduklarından buraya sıkıca yapışmış durumdalar bu yoğunlukta
nüfuslarını da arttırdılar. Irklarının ölmekte olmasının ve gözleri kararmış
bir şekilde sizden mümkün olduğunca çok enerji almaya çalışarak ırklarını
metabolik olarak yeniden yaratmaya çalışmalarının sebebi bu.
S: (L) Peki eğer biz onlar için bir besin ve enerji kaynağı isek neden bizi
kendi gezegenlerinde insan kümeslerinde beslemiyorlar?
C: Besliyorlar.
S: (L) Burada çok sayıda bulunduğumuza
göre neden gelip buranın yönetimine el koymuyorlar?
C: Niyetleri bu. Çok uzun bir süredir bu niyetteler. Herşeyi istedikleri
gibi ayarlamak ve bu gezegenin deneyimleyeceği dördüncü yoğunluğa geçişte
mümkün olduğu kadar çok negatif enerji emebilmek için zamanda ileri ve geri
yolculuk yapıyorlar. Buradaki amaç dördüncü yoğunlukta sizin yönetiminizi
ele geçirmek ve bir dizi şeyi gerçekleştirmek; 1: Irklarını sürdürülebilir
halde tutumak, 2: Sayılarını arttırmak, 3: Güçlerini arttırmak, 4: Irklarını
dördüncü yoğunluk alemine yaymak. Bunların tümünü gerçekleştirebilmek için
sizin takviminize göre yaklaşık 74 bin yıldır olaylara müdahale ediyorlar.
Bu çalışma sırasında zamanda ileri ve geri yolculuklar yapmak suretiyle tüm
bunları tamamen sabit bir zaman-mekan aralığında gerçekleştiriyorlar. Ama ne
kadar ilginçtir ki tüm bu çalışmalar başarısız olacak.
S: (L) Başarısız olacaklarından nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?
C: Çünkü bunu görüyoruz. Biz sadece görmek istediğimizi değil herşeyi
görebiliyoruz. Onların başarısızlıklarının sebebi sadece görmek
istediklerini görmeleri. Diğer bir deyişle bu "arzuya dayalı düşünme" olarak
tanımlayacağınız şeyin en yüksek ifadesidir. Ve dördüncü yoğunluk
seviyesinde deneyimlenen arzuya dayalı düşünme, o seviye için gerçek olur.
Arzuya dayalı düşünmenin nasıl olduğunu biliyor musunuz? Siz üçüncü yoğunluk
seviyesinde bulunduğunuz için bu realiteyi pek bilmezsiniz, fakat eğer
dördüncü yoğunlukta olsaydınız ve şimdiki işlevlerinizi sürdürüyor
olsaydınız sizinde gerçeklik algınız bu olurdu. Onlar bizim gördüklerimizi
göremezler çünkü biz kendimize değil, başkalarına hizmet ediyoruz ve altıncı
seviyede bulunduğumuz için, tüm noktalardaki herşeyi olmalarını istediğimiz
gibi değil, oldukları gibi görebiliyoruz.
S: (L) Zechariah Sitchen büyük piramidin güneş sisteminde yolculuk etmeye
yönelik sabit bir işaretleme sistemi olarak inşa edildiğini iddia ediyor, bu
fikir hakkındaki yorumlarınızı söyler misiniz?
C: Bu yanlış.
Piramitler
enerji depolama ve nakletme tesisleri olarak inşa edildiler.
Ruh
konularında sizin atalarınız olan Atlantislilerin torunları tarafından inşa
edildiler. Herhangi birşeyi işaretlemek için inşa edilmediler.
S: (L) Herhangi bir dünyadışı grup ve özellikle de Kertenkeleler hiç
insanlar arasında yaşayıp tapınıldılar mı?
C: Kertenkeleler insanlar arasında yaşamadılar ama zamanda çeşitli
noktalarda insanlarla doğrudan etkileşime girdiler. Bu koşullar, insanların
tamamen yabancı bir yerden gelen tanrıları kabul etmeye ve tapınmaya hazır,
istekli ve muktedir oldukları noktalarda gerçekleşti. Yakın geçmişte böyle
birşey olması söz konusu değildi. Ama dikkat edin, çok yakında bu tekrar
gerçekleşebilir.
S: (L) Güney Amerika'daki Nazka çizgilerini kim yaptı ve amaçları neydi?
C: O çizgileri yapanlar, o zaman o bölgede yaşayan ve ruhsal olarak epeyce
ilerlemiş olan yerlilerdi ve bunu yapma sebepleri, uzaydan gelmelerini
bekledikleri varlıklara seslenmekti.
S: (L) Angkor Wat şehrini kim inşa
etti?
C: Doğrudan Kertenkele varlıkları tarafından inşa edildi. Yaklaşık 3108 yıl
önce.
S: (L) Mohenco Daro şehrini kim inşa etti?
C: O da doğrudan Kertenkele varlıkları tarafından inşa edildi.
S: (L) Kendileri bu şehirlerde yaşadılar mı?
C: Hayır, daha öncede belirtildiği gibi orada yaşamadılar. Geçici olarak
ziyaret etti veya kaldılar ama orada yaşamadılar.
S: (L) O şehirleri kimin için kurdular?
C: Şehirleri kendileri ve insanlar arasındaki tapınıcıları için kurdular.
S: (L) Daha önceki bir celsede hangi gezegenden olduğunuz sorulmuştu ve
yanıt da Korsoka'ydı. Sonra "Daha spesifik olabilir misiniz?" sorusuna
verilen yanıt "2 dilor" idi. Bu hatalı bir yazım mıydı veya ne anlama
geliyor?
C: Korsoka dediğiniz şey aslında sizin anlayışınızla gezegen olarak
tanımlayabileceğiniz birşey değildir. Çünkü bu altıncı yoğunluk seviyesinde
olan birşeydir ve sizin altıncı hissiniz dışındaki hislerinizin erişimi
dışındadır. Bu nedenle altıncı yoğunlukta olmayla ilgili konuları
kavrayamazsınız. Bu nedenle de burada "gezegen" kavramı anlamsızdır. Ama
gerçekten de bizim kaldığımız yerdir. Fakat bunu burada sonlandırmak en
iyisi çünkü oranın nasıl olduğunun size tanımlanması hayal gücünüzün
ötesinde birşeydir.
S: (L) Kertişlerin saldırısına karşı kişinin kendisine koruma oluşturma
amacıyla gerçekleştirebileceği herhangi bir ritüel var mı?
C: Ritüeller faydasız.
S: (L) Kullanabileceğimiz herhangi bir teknolojik yöntem var mı?
C: Gerekli olan tek savunma bilgidir. Bilgi, sizi varoluştaki tüm olası
zarar biçimlerine karşı korur. Daha fazla bilginiz oldukça daha az korkunuz
olur, daha az acınız olur, daha az gerilim hissedersiniz ve herhangi tür
veya biçimde daha az tehlike deneyimlersiniz. Şimdi bunu çok dikkatlice
düşünün çünkü bu çok önemli: "Bilgi" sözcüğünün ardındaki kavramın herhangi
bir sınırı var mı? Eğer bu kavramın sınırı yoksa o kelimenin değeri nedir?
Sonsuz. Bu tek kavramın, bu tek anlamın sizi bütün sınırlandırmalardan nasıl
serbest kıldığını anlayabiliyor musunuz? Bilgi kelimesinin ve bu kelimenin
manasının, ihtiyaç duyabileceğiniz herşeyi nasıl sağlayabildiğini anlamak
için altıncı duyunuzu kullanın. Dikkatlice düşünürseniz, bunun doğruluğunun
işaretlerini göreceksiniz.
S: (L) Bu, kitaplardan öğrenilen
bilgileri kapsıyor mu?
C: Kelimenin ifade ettiği kavramın tüm olası anlamlarını kapsıyor. Sadece
tek bir terimin, bu tek kelimenin nasıl bu kadar çok mana taşıdığını
düşünebiliyor musunuz? Bunun tamamen farkında olmadığınızı algılıyoruz.
Aydınlanmanın belirtilerini görebilirsiniz ve aydınlanma bilgiden gelir.
Bilgi elde etmek ve bilginizi arttırmak için sürekli olarak çaba
gösterirseniz, meydana gelebilecek tüm olası negatif şeylere karşı kendinize
bir koruma sağlamış olursunuz. Bunun neden böyle olduğunu biliyor musunuz?
Daha fazla bilginiz oldukça, kendinizi nasıl koruyacağınız konusunda daha
fazla farkındalığınız olur. Sonunda bu farkındalık o kadar güçlü ve o kadar
kapsamlı hale gelir ki, kendinizi korumanız için belirli şeyler veya
ritüeller yapmanıza hiç gerek kalmaz. Koruma, bu farkındalıkla birlikte
doğal olarak gelir.
S: (L) Bilginin, edinilmesi veya kabulü dışında bir cismi veya bir varlığı
var mı?
C: Bilgi tüm cisimleri kapsar. Tüm varoluşun çekirdeğine gider.
S: (L) Yani bilgi kazanmak, kişinin kendi varlığına birşeyler eklemesi
anlamına da geliyor...
C: Öyle. Kişinin, varlığına arzu edilebilir herşeyi katması demektir. Ve
ayrıca, şu anda olduğu gibi ışığa ulaşma yolunda çaba gösterirken, gerçekten
bilin ki ışık bilgidir. Bu, tüm varoluşun çekirdeğindeki bilgidir. Bilgi,
tüm varoluşun çekirdeğinde mevcut olması ile, varoluştaki tüm negatiflik
biçimlerine karşı koruma sağlar. Işık herşeydir ve herşey bilgidir ve bilgi
herşeydir. Siz de bilginizi arttırmada son derece başarılısınız. Şimdi tüm
ihtiyacınız olan şey, tüm ihtiyacınız olan şeyin bilgi edinmek olduğuna
inanmanız ve bunu kavramanızdır.
S: (L) Açık ve inançlı olduğu halde zarar gören ve arkalarından vurulan bir
sürü insan var.
C: Hayır. Bu sizin algılamanız. Algılamayı başaramadığınız şey, o insanların
gerçekten bilgi toplamıyor olduklarıdır. O insanlar ilerledikleri yolun bir
noktasında takılıyorlar ve sizin takıntı dediğiniz gizli bir süreçten
geçiyorlar. Takıntı bilgi değildir, takıntı atalettir. Bu nedenle, kişi
takıntılı hale geldiğinde, ruhsal gelişimin sağlanması, ilerletilmesi
durdurulmuş olur, çünkü bu ancak gerçek bilginin edinilmesiyle mümkündür.
Kişi takıntılandığında korunması da azalır, bu nedenle kişi sorunlara,
trajedilere ve her tür zorluğa açık hale gelir. Ve kişi bunları deneyimler.
S: (L) Önceki bir celsede Nasıralı İsa hakkında çeşitli sorular sormuştuk.
Sorduğumuz bir soruya "Hızla yükseltildi; savaşlar, toplumsal uyku, Zindar
konseyi" gibi bir cevap vermiştiniz. Bu referansların anlamını öğrenmek
istiyorum.
C: Hızla yükseltilme, bilgiye dair önceki sorunla ilgili olarak farkındalık
seviyesinde ani bir yükselmeyi ifade ediyor. Bazen bu bigi edinme hızlı bir
artışla meydana gelebiliyor ve bu bazıları tarafından aydınlanma olarak
tanımlanıyor. İsa bilgisini, yüksek bir kaynaktan bilgi alma yeteneğine olan
tam inancı ile edindi. Bu inanç yüksek kaynaklarla eşit derecede dengeleyici
bir etkileşime neden oldu ve bu da onun o inanç sayesinde üstün bilgiler
edinmesini sağladı. İsa'nın yaşadığı mekan-zamanda bilgi edinme kaynaklarıın
şu andakinden çok daha sınırlı olduğunu unutmayın. Tam ve bütün inanç
dışında bilgi edinmek için mevcut çok az seçenek vardı. Ve bu varlık, tam ve
bütün imanın, büyük ve yoğun bir bilgi edinme sağlayacağının ve bunun aynı
zamanda ruhsal varlığı ciddi ölçüde ilerleteceğinin farkındalığı ile
doluydu. Böylece iman etti ve bilgi aldı.
S: (L) Bilginin kaynağı neydi?
C: Kaynak bizim bulunduğumuz yer olan altıncı yoğunluktu ve bu olayda biz de
vardık.
S: (L) İsa'nın etrafındaki insanlarla olan etkişimiyle ilgili yaptığınız
yorumu açıklar mısınız?
C: Kişilerin faydalı enerjilerinin, pozitif veya negatif tarafa doğru
dengesizleşmesinin deneyimlenmediği bir seviyeye eriştirilmesine yönelik
kitlesel bir meditasyon biçimi.
S: (L) Zendar Konseyi nedir?
C: Zendar Konseyi altıncı yoğunluk seviyesinde bulunan, hem fiziksel hem de
eterik boyutları kapsayan ve alt yoğunluk derecelerinde çeşitli medeniyet
bölümlerindeki önemli gelişimsel noktaları gözlemleyen bir konseydir.
S: (L) Olayların kronolojisi bakımından İsa'nın hayatıyla ilgili biraz daha
bilgi vermenizi istiyorum. Kendisi hakkında ne düşündüğü, yüksek kaynaklarla
olan etkileşimi, ruhsal olarak meshedilişi, tam olarak ne için geldiği ve
bunu nasıl başardığı hakkında bilgi istiyorum.
C: Kim ve ne olduğu ile ilgili farkındalığı büyürken aşamalı olarak gelişti.
Daha önce belirtildiği gibi inancı yoluyla ona biz bilgi kazandırdık. Sizin
de aynı inancı geliştirmeniz lehinize olur çünkü bu şekilde olan bitene dair
"bilgilerin" size gelişi, şu andakinden daha sık gerçekleşir. İsa'nın
misyonu ve bununla ilgili eylemleri, gelişim ve ilerleyişinin doğal akışının
bir parçasıydı. "Mucizeleriyle" ilgili bilgiler, olayların olmasından sonra
yazılan yazılar yoluyla büyük ölçüde yozlaştırıldı. Bu yazıların çoğu, daha
önceden belirtilen sebeplerden dolayı tüm insanlığın zihnini bulandırmayı ve
insanları yozlaştırmayı arzulayan varlıklar tarafından yazıldı. Çünkü eğer
insanlar İsa'yı fiziksel mucizeler gerçekleştiren biri olarak algılarsa, o
zaman insanların dünya üzerindeki hayatın ve bunun anlamının ne olduğu ile
ilgili anlayışları da yozlaşır ve bilgi engellenir. Bunu yapanların amacı da
buydu. İsa'nın amacı ve planı, arayan herkese bilgiyi öğretmekti ama
insanlara yansıttığı iman seviyesi, yüksek kaynaklardan o bilgileri aldığı
zamanki kadar yüksek değildi. Eğer insanlar öğrenmeye açık ve isteklilerse,
duyarak öğrenebiliyorlardı. İsa, imanını diğer insanlara aktarma konusunda
çok sınırlı bir başarı elde etti çünkü iman ancak içten gelir ve bu, sizin
ortamınızdaki varlıklar için edinmesi en zor olan şeylerden biridir.
S: (L) Daha önce İsa'nın muhtemelen genetik olarak seçilmiş bir hamileliğin
ürünü olduğu tartışılmıştı. Bunun nedenleri üzerindeki yorumlarınızı rica
ediyoruz.
C: Genetik olarak seçilen bir gebelik yoktu. Bu yanlış.
S: (L) Peki öyleyse neydi?
C: Doğal bir gebelikti.
S: (L) Kastettiğim şey İsa'ya biyolojik baba olarak seçilen kişiyle
ilgiliydi.
C: Sizin yoğunluk seviyenizde meydana gelen tüm doğumlar için de bu geçerli.
S: (L) Burada İsa'nın gayrımeşru olduğu yönünde ortaya çıkan ima ile ilgili
yorumunuzu almak istiyoruz.
C: Eğer bunun bir şekilde onun veya aktardığı bilgilerin üzerinde bir gölge
veya bir leke oluşturduğunu düşünüyorsanız, söylediklerimize yeterince
dikkat etmiyorsunuz demektir. Bilgi karşısında takıntı ile ilgili olarak
söylenenleri duymadınız mı? İçlerinde, gelişimin tüm noktalarında daha fazla
bilgiye erişmek için gerçekten çaba gösterenler, belirttiğiniz
gayrımeşruiyet ile ilgili herhangi bir fikir ile bloke olmazlar. Eğer
gelişip bilgi kazanmayı seçerseniz, hiçbir noktada hiçbir şey hakkında asla
bloke olmaz veya takıntılanmazsınız. Fakat eğer bilginizi sınırlandırmayı ve
takıntılanmayı seçerseniz, o zaman kendinizi sürekli bloke olmuş halde
bulursunuz ve bu durum tüm yaşam deneyimlerinizde kendini gösterir. Bu,
bireysel ruh gelişimi kalıbının bir parçasıdır. Tamamen seçime dayalı
birşeydir. Bu nedenle bir başkasının bilgi edinme seçimine veya bunu nasıl
yaptığına veya yapmadığına müdahale etmeniz mümkün değildir. Bir başkasının
algılarını değiştirmeye çalışmanın gereği yoktur çünkü özgür iradeye
müdahale anlamına gelir. Eğer biri aydınlanmak yerine takıntılanmayı
seçiyorsa, bu onun seçimidir!
S: (L) Nuh tufanı öncesindeki farklı
yerçekimi durumu ve ayrıca su buharı örtüsü, gezegende şu anda mevcut olan
koşullarla karşılaştırıldığında daha uzun insan ömrüne elverişli miydi?
C: Sadece belirttiğiniz koşullar değil, o mekan-zaman noktasında gezegende
mevcut olan diğer tüm koşullar, daha uzun ömür için elverişliydi. Bu arada
Nuh, gerçek bir tarihsel olaydan ziyade sembolik bir mesajdır.
S: (L) Tarihsel olay derken Nuh'un bir gemiye binmesini mi, yoksa tufanı mı
kastediyorsunuz?
C: Öncelikle Nuh diye biri yoktu. İkinci olarak ise o hikayede belirtildiği
şekilde gerçek bir tufan yoktu. Üçüncü olarak da tüm hikaye, gerçek bir
olaydan ziyade sembolik bir mesajdı.
S: (L) Peki gerçekte ne oldu ve buradaki sembolizmin bize verdiği mesaj
nedir?
C: Bu çok genel bir temsildir. O süreçte gerçekten tüm gezegeni saran bir
afet meydana geldiğini ve ruhsal gelişimlerinin bir parçası olarak bu afeti
bedenlerini terk etmeden deneyimlemeye hazır olanların afetten önce
uyarıldıklarını anlatıyor. Olayları manipüle ederek değil, o insanların iman
yoluyla bilgi edinmeleri ve olayda hayatta kalmak için deneyimlemeye
gereksinim duydukları şeyleri deneyimlemeye uygun bir konuma doğal olarak
gelmeleri şeklinde gerçekleşti.
S: (L) Nefilim hakkında bilgi istiyoruz.
C: Nefilim, bu galaksinin başka bir noktasındaki bir gezegenden gelen,
üçüncü yoğunluk seviyesindeki bir ırk. Geçmişinizdeki belirli bir dönemde
asker gücü olarak görev yapmak üzere Kertenkele varlıkları tarafından
alınan, daha doğrusu kaçırılıp, tekrar-programlanıp alıkoyulan bir ırk.
S: (L) Bu hangi dönemdeydi?
C: Bu yaklaşık olarak 8 ila 5 bin yıl öncesine rastlıyor fakat 12 ila 14 bin
yıl öncesine ait tarihler ve başka tarihler de var. Bu sizin tarihleme
sisteminiz ve bizim için mevcut değil.
S: (L) Bu varlıklar ne kadar süre boyunca Dünya'mızda kaldılar?
C: Yaklaşık 1500 ila 1800 yıl arasında. Tükendiler çünkü Dünya'nın
atmosferinde doğal olarak üreyemiyorları ve onları genetik olarak insanlarla
çiftleştirme deneyi başarısız oldu.
S: (L) Sonuncusu ne zaman öldü?
C: Muhtemelen 6-7 bin yıl önce. Fakat 12-14 bin yıl öncesine ait bir
referans daha var.
S: (L) Geldikleri gezegenin adı neydi?
C: Dorlakua.
S: (L) Bu gezegen nerede bulunuyordu?
C: Bu gezegen Oryon kompleksi içindeydi.
S: (L) "Nuh tufanından" sonra tüm dünyada afetten sonra hayatta kalan kaç
kişi vardı?
C: Yaklaşık 19 milyon.
S: (L) O noktadan sonra dünya nüfusu neden azalmaya devam etti?
C: Hastalıklar ve genetik havuzdaki yapay manipülasyonlara uyumlanamama
nedeniyle.
S: (L) Önceki bir aktarımın bir noktasında Kertenkele varlıklarının kendi
"beslenme" amaçlarına yönelik olarak bir savaştan sonra insan ırkını
değiştirdiği belirtilmişti. Bunu biraz açıklar mısınız?
C: Bu varlıkların sizin varlığınızı tamamen kontrol etmeleri mümkün değildi.
Eğer öyle olsaydı, ırkınız gerçekleştirdiği şeyleri gerçekleştiremezdi.
Kertenkele varlıkları kendi çıkarlarına uygun olarak insan varlıklarının
fiziksel yapısına müdahalede bulundu. Daha önce söylediğimiz şeyi
hatırlayın. Bu düzlemde deneyimlenen zaman döngüsüne de müdahale edilegeldi.
74 bin yıldır gelecekteki bir noktaya yönelik olarak kendileri için faydalı
olarak algıladıkları koşulları oluşturabilmek için zamanda geri ve ileri
giderek müdahalelerde bulunuyorlar. Bunu yaparken zaman döngüsünde askıda
kalıyorlar. Onların, sizin ölçünüzle bir saat olarak algıladıkları süre 74
bin yıl kadar uzun olabilir.
S: (L) Yani burada bulunuşları 300 bin öncesine gitmiyor?
C: Kendi çıkarlarına uygun olan koşulları asıl olarak 309 bin yıl önce
kurdular ama bu belirttiğimiz 74 bin yıllık belirli süreç içinde koşullara
daha önce belirttiğimiz şekilde müdahale ediyorlar.
S: (L) Sizin grubunuzun yaratıcılarının, gezici yolcular olarak
isimlendirilen süper eski atalar olduğunu belirtmiştiniz. Bu terimin anlamı
nedir ve bu varlıklar kimdir?
C: Gezici yolcular birer varlık değildir. Gezici yolcular birleşik düşünce
formudur.
S: (L) Neden gezici yolcular olarak isimlendiriliyorlar?
C: Çünkü tüm gerçeklik biçimlerinden geçiyorlar. Birleşik varlık formundan
ortaya çıkıyorlar.
S: (L) Jüpiter ile Mars arasındaki yok olan, şimdi bizim asteroit kuşağı
olarak bildiğimiz gezegenin psişik enerji ile yok olduğunu söylemiştiniz.
Bunu açıklayabilir misiniz?
C: O gezegende yaşayanlar, ki pek çoğu sizin ruhsal atalarınızdır, bir
kendine hizmet ortamı geliştirmeye karar verdiler ve bu o kadar güçlü bir
negatif enerji yüklemesi meydana getirdi ki gezegenlerinin yok olmasına
neden oldular çünkü enerjideki seviyeler o kadar yükseldi ki kendi
üzerlerine çöktü ve gezegenin atomik yapısının prçalanmasına ve fiziksel
olarak patlamasına neden oldu.
S: (L) Bu teknolojik olarak mı yapıldı yoksa tamamen zihin gücüyle mi?
C: İkisi bir ve aynı.
S: (L) Bomba atma gibi birşey yaptılar mı?
C: Hayır, hayır. Psişik enerjiyle yapıldı. Geçici bir gerçeklik akışında
aynı şeyin sizin gezegeninizde de meydana gelme tehlikesi söz konusu. Ancak
biz bunun olmayacağından eminiz çünkü biz tüm gerçekliği görüyoruz; geçmiş,
şimdi ve gelecek. Ancak şunu da anlamanız gerekiyor ki, bizim perspektif
noktamızda bile tüm gerçeklik gene de akışkandır. Hala pek çok gerçeklik
seçenekleri, olası gelecekler, olası geçmişler ve olası şimdiler var. Fakat
biz yeterince emin bir şekilde sizin gezegeninizin Kantek gezegeni ile aynı
kaderi yaşamayacağını hissediyoruz.
S: (L) Roswell'de bir uzay aracının kaza yapması iddiasıyla ilgili
tartışmada, bu kazanın iyonizasyon nedeniyle meydana geldiği belirtilmişti.
Bunu açıklayabilir misiniz?
C: O
tanım, o anda atmosferde bulunan iyonlardan seken radar ışınlarının neden
olduğu elektromanyetik distürbansın, o aracın yerçekimsel dengeleme
sistemine yaptığı etkiyi tanımlıyordu.
S: (L) İyonlar orada neden başka zaman değil de o sırada mevcuttu?
C: İyonlar o sırada fırtına nedeniyle elektriksel olarak yüklenmişlerdi.
S: (L) Hükümet tarafından çıkarılan bedenler olduğunu söylemiştiniz. Kaç
beden çıkarıldı?
C: Üç ölü ve bir işlevsel.
S: (L) O ne kadar süre yaşadı?
C: Üç buçuk yıl işlevsel kaldı. Ruha sahip fiziksel bir varlıktan ziyade
robotik biyogenetik bir varlıktı.
S: (L) Hükümet onun bir robot olduğunu biliyor muydu?
C: Hayır.
S: (L) Hala onun canlı bir varlık olduğunu mu düşünüyorlar?
C: Hükümet tek bir kişiden oluşmuyor. Bazıları artık bunların biyogenetik
mühendislik ürünleri olduğunun farkında.
S: (L) Diğer bir aktarımda bilgi edinmek için her temas kuruşumuzda farklı
bir varlıktan bilgi aldığımız söylenmişti. Bunun nedeni nedir?
C: Denge ve eşitliğin oluşmasını ve verici ile alıcı arasındaki bu
etkileşimde bilgi kaynaklarının taze olmasını temin etmek için.
S: (L) Pekala, bu gecelik bu kadardı. Teşekkürler.
C: İyi geceler.
23 Ekim 1994
F___, Laura, V___
S:(L) Merhaba.
C: Merhaba. Neşelen Laura.
S:(L) Ben neşesiz değilim. Bugün kim var?
C: Onokoya.
S:(L) Neredensin?
C: Aynı.
S:(L) Kasyopyalı mısın?
C: Evet.
S:(L) İnsanoğlu Kasyopyalılar
tarafından tasarlanmasından sonra, Kertenkeleler'in saldırısı öncesindeki
cennetsi durumda ne kadar süre yaşadı?
C: İnsanoğlunu biz tasarlamadık.
S:(L) Sizin tarafınızdan mı yaratıldık?
C: Hayır.
S:(L) Peki insanoğlu buraya nasıl geldi?
C: Çeşitli faktörler. Çok sayıda ruh, fiziksel varoluşu arzuladı ve
başlangıçta Griler yoluyla Kertenkeleler olmak üzere, Nefalim ve Oryon
birliği tarafından değiştirildi.
S:(L) Bize tekrar Nefilim'lerin kim olduğunu söyler misiniz?
C: Baskı gücü. Oryon'un köleleri. 3C gezegeninden veya 3. yıldız, 3.
gezegen.
S:(L) Geçen gece Nefalim'in Akrep takımyıldızı civarından geldiğini
söylemiştiniz, bu doğru mu?
C: Esas olarak orada tohumlandılar. Siz de öyle.
S:(L) Aslen başka yer de mi tohumlandık? Nerede? Oryon'da mı? Gezegenin adı
nedir?
C: D'Ankhiar. Ankh, bu gezegenin eski bir sembolüdür. Ana gezegen anlamına
geliyor.
S:(L) O gezegen bizim asıl evimiz mi?
C: Evet.
S:(L) Eski evimizin durumu nedir?
C: Tükendi. Kül oldu. Yandı.
S:(L) Yani evimize dönemeyiz, öyle mi?
C: Evet.
S:(L) Bu Nefilim'ler, boyları ne kadar demiştiniz?
C: En uzunu 4.5 metre.
S:(L) Davut tarafından öldürülen Golyat bu Nefilimlerden biri miydi?
C: Evet. Efsanede. Hikayede anlatılan olay daha önce meydana gelmişti.
S:(L) Peki Golyat'la Davut gerçekten karşı karşıya geldi mi?
C: Evet.
S:(L) Davut onu gerçekten bir mancınıkla mı öldürdü?
C: Yakın.
S:(L) Bu Nefilimler insanlarla genetik olarak birleştirildiler mi?
C: Geçici olarak.
S:(L) Neden geçici olarak?
C: DNA uyuşmazlığı.
S:(L) Bizden daha mı zekiydiler?
C: Hayır.
S:(L) Sadece iri ve aptal mıydılar?
C: Hayır.
S:(L) Yaklaşık olarak aynı mıydılar?
C: Evet.
S:(L) Gezegenimizden yaşamakta zorlanmalarının sebebi boyları, yerçekimi
gibi şeyler miydi?
C: Evet.
S:(L) Burada fiziksel sorunlar mı yaşadılar?
C: Evet.
S:(L) Sonuncusu ne zaman öldü?
C: MÖ 6000. Yaklaşık olarak. Bir referans.
S:(L) İlk olarak buraya ne zaman getirildiler?
C: Yaklaşık MÖ 12000. Referanslardan biri. Sizin takvim ölçümlerinizin pek
pazla bir mana ifade etmediğini anlamanız gerekiyor.
S:(L) O üç güce dönelim. Pek çok ruhun fiziksel varoluşu arzuladığını
söylediniz. Çok sayıda ruh bunu arzuladıktan sonra fiziksel varoluş nasıl
gerçekleşti?
C: Önce maymunumsuydu.
S:(L) Sonra ne oldu? Bu maymunumsu varlıklar birden bire mi ortaya çıktılar?
Ruhlar bu maymunumsu varlıklarla ne yaptılar?
C: Ruhlar transferle onları değiştirdiler.
S:(L) Neyin transferi?
C: Tohumlanan bedenlere ruhların transferi. Oryon birliği önce Neandertal'i
kullandı.
S:(L) Oryon ruhları Neandertal bedenlerine mi girdi?
C: Hayır. Kuluçkalama için insan ruhlarını onlara yerleştirdiler.
S:(L) Değiştirilen maymunumsuların embriyoları gebelik için dişi
maymunumsulara mı yerleştirildi?
C: Hayır. Yalnızca ruhlar.
S:(L) Ruhları bu maymunumsu bedenlere mi koydular?
C: Yakın.
S:(L) Ruhun mevcudiyeti maymunumsu bedenin genetiğinin ve DNA'sının
değişmesine mi neden oldu?
C: Evet.
S:(L) Ardından da önce Oryon Birliği tarafından değiştirildiler...
C: Size benziyorlar.
S:(L) Kim bize benziyor?
C: Oryonlar.
S:(L) Oryonlardan pek bahsetmemiştik..
C: Oryon Birliği. Oryon Toplumunda başkaları da var.
S:(L) Oryonların bazıları bizim değişimizle kötü adamlar mı?
C: Evet.
S:(L) Bazıları da iyi adamlar mı?
C: Evet.
S:(L) Yani asıl yaratıcıların veya genetik mühendislerin Oryonlar olduğunu
söylüyorsunuz.
C: Yakın. Asıl mühendisler ama Dünya'da kalmıyorlar.
S:(L) Dünya gezegenindeki bedenlere giren ruhlar nereden geldi? Buraya
gelmeden önce başka bir gezegendeki bedenlerde miydiler?
C: Bu grup değil.
S:(L) Evrende bir yerlerde dolaşıyorlar mıydı?
C: Bir'le birlik halinde. Süper eski Lusifer, Düşen Melek, efsanesini
duydunuz mu?
S:(L) Lusifer kim?
C: Siz. İnsan ırkı.
S:(L) İnsanların ruhları daha büyük bir ruhun parçaları mı?
C: Evet. Yakın. Bir. Tüm düşenler "zor yolu" öğrenmek zorundadır.
S:(L) Fiziksel gerçekliği deneyimleme isteğinin aslında düşme eylemi
olduğunu mu söylüyorsunuz?
C: Sizler parçalı bir ruh biriminin üyelerisiniz.
S:(L) Fizikselliği istemenin "düşmek" anlamına gelmesi nasıl oluyor?
C: Kendi için zevk.
S:(L) Bize öğrettiğiniz şeyleri dünya üzerinde ne kadar insan biliyor?
C: Az.
S:(L) Bu bilgileri almamız bir bakıma "özel" olduğumuz anlamına mı geliyor?
C: Herkes özeldir.
S:(L) Bunları kaç kişi biliyor?
C: Şimdilik 8.
S:(L) Diğerlerine bilgi aktarabilecek miyiz?
C: Size bağlı.
S:(L) Diğerleri kimler?
C: Şu anda bir temas yok.
S:(L) İnsan ırkının Cennetsi durumda uzun süre yaşadığı dönemde, ruhsal
bağlantıyı muhafaza ederek fiziksel beden kullanabiliyorlar mıydı?
C: Evet. Ama uzun sürmedi. Hiçbir bağımlılık daireyi kapatacak kadar uzun
sürmez.
S:(L) Yani insanoğlu kendini zevklendirme bağımlısı mı oldu?
C: Hızla o hale geldiler.
S:(L) Ruhların bedenlere taşınmasından itibaren cenneten düşüş ne kadar
sürdü?
C: Ölçülebilir değil. Unutma Laura, bu olay meydana geldiğinde zaman yoktu.
O noktada zaman akışı ilüzyonu ve diğer pek çok yanlışlık mevcut değildi.
S:(L) Yani cennetten düşüşün zamanın da başlangıcı olduğunu söylüyorsunuz.
C: Evet.
S:(L) Belirttiğiniz diğer yanlışlıklar, birkaçını söyleyebilir misiniz?
Birincisinin zaman olduğunu biliyoruz...
C: Kendiniz öğrenmelisiniz.
S:(L) Billy Meier'dan gelen bilgilerin kaynağını bilmek istiyoruz.
C: Griler.
S:(L) Pleyadesliler'le bağlantı kurmuyor mu?
C: Kuruyordu ama artık değil.
S:(L) Minturyanlar Kertenkelelerle mi ilişkili?
C: Evet.
S:(L) Minturyanlar kaçırmalara yardım ediyor mu?
C: Hayır.
S:(L) Minturyanlar şu anda gezegenimizde mi?
C: Hayır.
S:(L) Gezegenimize yakın bir yerdeler mi?
C: Hayır.
S:(L) Kertenkelelerin köleleri mi?
C: Hayır.
S:(L) Bir özgür irade gezegeninde mi yaşıyorlar?
C: Evet. Herkes öyle.
S:(L) Boyları ne kadar?
C: Ortalama 3.35 m. Ama 4'üncü yoğunlukta.
S:(L) Yemek yiyorlar mı?
C: Hayır.
S:(L) Ürüyorlar mı?
C: Mekanik olarak.
S:(L) Dünya 4'üncü yoğunluk olduğunda yemek yemeye devam edecek miyiz?
C: Farklı bir şekilde.
S: (L) İnsanların cinsel ilişkileri devam edecek mi?
C: Bekleyin ve kendiniz görün. Deri yoluyla besin alımı.
S: (L) Kertenkelelerin ve Grilerin yaptığı gibi mi?
C: 4'üncü seviyedeler.
S: (L) Onlar da derileri yoluyla mı besin alıyorlar?
C: Evet.
S: (L) Hangi besinleri alıyorlar?
C: Pek çok.
S: (L) Hangi besinler?
C: Önceki celsede F___ tarafından yanıtlandı.
S: (L) Bizim de aynı şekilde mi besleneceğimizi söylüyorsunuz?
C: Hayır.
S: (L) İnsanları blendıra atıp bedenlerini tükettikleri doğru mu?
C: Yakın.
S: (L) Jeffrey Dahmer erken bir yaşta Kertişler tarafından kaçırıldı mı?
C: Evet.
S: (L) Sapkınlıklarının kaynağı Kertişler mi?
C: Evet.
S: (L) Genetik olarak Kertişlerle bağlantılı mı?
C: Hayır.
S: (L) Elkins, Rueckert ve McCarty tarafından yazılan Ra Bilgileri hakkında
bilgi almak istiyoruz. Ra Bilgileri nereden geliyor?
C: Bizden.
S: (L) Ra Bilgileri'nin temiz bir kanaldan geldiğini mi söylüyorsunuz?
C: Evet.
S: (L) Stonehenge'i kim inşa etti?
C: Druidler.
S: (L) Druidler kimdi?
C: İlk Ari gruplarından biri.
S: (L) Taşları nasıl taşıyıp yerleştirdiler?
C: Ses dalgası odaklaması; kendiniz deneyin; Coral Castle (şato).
S: (L) Druid'lere ses dalgalarını kullanmayı kim öğretti?
C: Biliyorlardı. Nesilden nesile aktarıldı.
S: (L) Stonehenge ne zaman inşat edildi?
C: Yaklaşık MÖ 6000.
S: (L) Stonehenge ne olarak inşa edildi?
C: Enerji yönlendirici.
S: (L) Yönlendirilen bu enerji ile ne yapılıyordu?
C: Herşey.
S: (L) Enerji merkezden dışarı mı ve yoksa dışarıdan merkeze doğru mu
yönlendiriliyordu?
C: Her ikisi.
S: (L) Bir araya gelip sesle birşeyleri hareket ettirmeye çalışmamızı mı
öneriyorsunuz?
C: Evet.
S: (L) Bu ses bedenlerimizden mi gelecek?
C: Öğrenin. Laura cevabı keşif yoluyla bulacak.
25 Ekim 1994 F___, Laura, V___
S: (L) Bu gece yanımızda kim var?
C: Batuva.
S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.
S: (L) Bu akşam sorularımızı yanıtlamaya hazır mısınız?
C: Evet.
S: (L) İlk sorumuz şu; eski dinlerde
çok yaygın olan kanatlı çemberin anlamı nedir?
C: Hayat enerjisi.
S: (L) Hayat enerjisi neden bu şekilde temsil ediliyordu?
C: Kapalı çember. Kapalı çemberdeki özgür ruh.
S: (L) Horus'un gözünün anlamı nedir?
C: Psişik enerji.
S: (L) Yılan tanrının aslı neydi?
C: Kertenkele yönetimi.
S: (L) Jeanne d'Ark'a görünen kimdi?
C: Kertenkele projeksiyonu.
S: (L) Ay'da dünyadışıların üsleri var
mı?
C: Evet.
S: (L) Bu üsler kime ait?
C: Griler.
S: (L) Denizkızı diye birşey hiç oldu mu?
C: Hayır.
S: (L) Bu efsanenin kökeni nedir?
C: Denizcilerin halüsinasyonu.
S: (L) Mars'ta dünyadışıların üsleri var mı?
C: Evet.
S: (L) Kimlerin?
C: Griler ve Kertenkeleler.
S: (L) Grilerin katı maddeden geçmek için kullandıkları prosedür veya
teknoloji nedir?
C: Boyutötesi atomik yeniden-düzenlenme
S: (L) Dünyadışılar kendilerini veya başkalarını nasıl ışınlıyor?
C: Elektron odaklaması ve önceki cevap.
S: (L) Paranoit şizofreniye Kertenkeleler mi neden oluyor?
C: Kısmen.
S: (L) Genel manada, olayların çoğunda paranoyanın veya şizofreninin sebebi
nedir?
C: Kertenkelelerin enerji manipülasyonu.
S: (L) Neden?
C: Negatif neticelerle beslenmek için.
S: (L) Şizofreniyi genetik yolla sürekli hale getiriyorlar mı?
C: Yapabilirler. Veya zihinsel ve duygusal yolla. Çevresel hayat
deneyimleri.
S: (L) Neden genelde gençlik çağına kadar kendini göstermiyor? Bunun sebebi
o çağlarda kaçırılma ve implant yerleştirilmesi mi?
C: Bu şekilde olmak zorunda değil.
S: (V) Sağ kulağımda bir implant var mı?
C: Evet.
S: (V) Son zamanlarda çok çınlıyor.
C: Son zamanlarda bu güçlü kanallarla olan etkileşiminden kaynaklandı.
S: (V) Güçlü kanallardan neyi kastediyorsunuz?
C: Laura ve F___.
S: (V) Kertenkele implantları mı?
C: Evet. Son zamanlarda yoğun gözlem yapıyorlar.
S: (V) İmplantları ne zaman edindim?
C: 3 yaşında.
S: (L) F___ ve ben onun implantının çınlamasına nasıl neden olduk? (V) Sizin
yanınızda olmadığım zamanlarda da çınlıyor.
C: Uzak tutma çabası.
S: (L) Yani kertenkeleler tarafından kontrol mü ediliyoruz?
C: V___'nin sizin aracılığınızla bizimle iletişim kurmasından rahatsız
oldular.
S: (L) Endişe duydukları şey nedir?
C: Köstebeği yitirme.
S: (L) Casusluk terimi olarak yani. V___ köstebek mi?
C: Bilinçaltında öyleydi.
S: (V) V___ burada bulunmasıyla proje için zararlı olup olmadığını bilmek
istiyor.
C: Hayır. Faydalı ama Kertenkeleler zorlayabilir.
S: (L) Bu zorlamayı nasıl yaparlar?
C: Tıpkı siz ikinize yaptıkları gibi V___'nin hayatını daha zor hale
getirebilirler.
S: (V) Ama hayatım her zamankinden daha yolunda gibi görünüyor?
C: Dikkatli ol. Projeyi bırakmak için çok geç.
S: (V) Şimdi sol kulağımda birşey duydum. Bu da bir implant mı?
C: Evet.
S: (V) Şu anda ne yaptığımızı biliyorlar mı?
C: Evet.
S: (L) Sona erdirip eve mi gitmeliyim?
C: Sana bağlı.
S: (L) İmplantlar vızıldamaya başladığında bunun nedeni nedir?
C: İzleme. İzlemeye başladıklarında bunun bir nedeni vardır. İzlemeyi
başlattıklarında son gözlemden beri neler olup bittiğine dair herşeyi
okuyabiliyorlar. Bu onlar için çok kolay.
S: (V) Sol sinüsümdeki farklı akıntıya neden olan bir implant mı var?
C: Evet.
28
Ekim 1994 F___, Laura ve V___
S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.
S: (L) Karşımızda biri var mı?
C: Her zaman olduğu gibi.
S: (L) Adınızı öğrenebilir miyiz?
C: Gurseya.
S: (L) Ölmüş bir insan mısınız?
C: Hayır.
S: (L) Nesiniz?
C: Kasyopyalı.
S: (L) Melatonin almamızı neden öneriyorsunuz?
C: Hafif halüsinojen.
S: (L) Buna neden ihtiyacımız var?
C: Psişik yetenekleri harekete geçiriyor ve yolları açıyor. Erotik rüyalar
sizi şaşırtmasın.
S: (L) Erotik rüyalar görmeyi beklemeli miyiz?
C: Ruh yükselişte çeşitli derecelerden geçerken olası.
S:
(L) İddialara göre Bob Lazar dünyadışı araçlar üzerinde bir geri-mühendislik
işi yaptı?
C: Evet ama iyi sayılmaz. Şüpheli tiplerle ilişkiye girdi.
S: (L) 51. Bölgede çalışma ile ilgili videosu ve dünyadışı araçların itiş
sistemleriyle ilgili tanımları gerçek miydi, değil miydi?
C: Gerçeğe yakın. Araç teknolojisi: küçük bazı hususlar alakasızdı.
S: (L) Ya Stanton Friedman?
C: Saf, iyi adam.
S: (L)
Charles Berlitz ile birlikte Roswell olayı hakkında yazan William Moore?
C: Friedman'la aynı.
S: (L) Ya dezenformasyona eşlik ettiği olay?
C: Karmaşık güçler tarafından onu söylemeye zorlandı. O durum çok karmaşık.
S: (L) Peki ya Jaima Shandera?
C: Moore'unkiyle aynı kaynak tarafından saptırıldı. Niyetleri çeşitli.
S: (L) Don Ware?
C: Dezenformasyon sanatçısı.
S: (L) Kitabını yeni okuduğum Dr. Richard Boylan hakkında ne söylersiniz? Bu
şahıs, kaçırıldığını ve bu kaçırılma nedeniyle bir gece içinde dünyadışılar
hakkındaki tutumunun değiştiğini söylüyor.
C: Boylan'ın tavrını Griler değiştirdi.
S: (L) Grilerin amacı neydi?
C: Belirli yöndeki bilgileri yaymasını sağlamak.
S: (L) Bu belirli bilgilerin yayılmasındaki niyet nedir?
C: Araştırmacıların kafalarını karıştırmak.
S: (L) Zihni, kendisini kaçıran Grilerin idaresine mi geçti?
C: Bir anlamda.
S: (V) Bizim ruh dediğimiz şey, Yaratıcı'nın içimizde yaşayan
tanrı-kıvılcımı parçası mı?
C: Güzel bir yaklaşım.
S: (L) Eğer tanrı-kıvılcımı içimizdeki ruhsa, herhangi bir insanda 2, 3 veya
daha fazla kıvılcım olabilir mi? Yani diğerlerinden daha fazla kıvılcım?
C: Evet.
S: (L) Ne tür insanlarda diğerlerinden daha fazla tanrı-kıvılcımı var?
C: İsa'da sonsuz tanrı-kıvılcımı var.
S: (L) İsa'da nasıl sonsuz tanrı-kıvılcımı oluyor?
C: İletişim kurmaya yönelik ruh replikasyonu (kopyalanması).
S: (L) Rudolf Steiner İsa'ya "Dünya'da var olmuş en yüce insan varlığı"
diyor, bu doğru bir cümle mi?
C: Yorumlardan biri.
S: (L) Ayrıca "Mesih, evrimi süresince, Nasıralı İsa bedeninde 3 yıl
yaşadı." diyor. Bu doğru bir beyan mı? İsa mesihlik ünvanına 30 yaşında mı
erişti?
C: O zaman oluştu.
S: (L) Mesih varlığı o yüceliğiyle bir insan bedenine nasıl girdi?
C: Üstün, saf iman ve düşüncenin sağladığı doğal bir süreç.
S: (L) Ama daha önce İsa'nın Mesihleştikden sonra kadınlarla cinsel ilişkiye
girdiğini söylemiştiniz, bu doğru mu?
C: Hayır. Daha önce.
S: (L) Yani Mesih olduktan sonra hiç cinsel ilişkide bulunmadı mı?
C: Doğru.
S: (L) İsa 30 yaşındayken Mesih ruhu onun bedenine mi indi?
C: Hayır.
S: (L) Ne oldu?
C: Onun içinde oluştu. Başkalarına hizmette bu seviyelere varan ve bu iman
ve bu üstün düşünce seviyesine sahip herhangi bir insanda da oluşabilirdi.
S: (L) F___'nin kafeine ihtiyacı var mı?
C: Ona bağlı.
S: (L) Onun için faydalı mı?
C: İster inanın ister inanmayın ama evet.
S: (L) V___ için iyi mi?
C: Evet. Düşünüşünüzü dengeliyor.
S:
(L) Sigara içmek herhangi birimizin bedeni için zararlı mı?
C: Hafif seviyede olduğunda değil. Eğer zihin doğru moddaysa değil.
S: (L) Sigara içmek psişik yetenekleri olumlu etkiliyor mu?
C: Evet.
S: (L) Hükümetin sigara içimini azaltmaya yönelik programının ardında
Kertenkeleler mi var?
C: Evet, çünkü bunun psişik yetenekleri arttırdığını biliyorlar.
S: (L) Peki sigara içmeye bağladıkları
ciğer kanserine neden olan şey nedir?
C: Zihinsel koşullanma ve bunu beklemeye yönelik bilinçaltı programlaması.
S: (L) Yani
bu, yalnızca bunun olabileceğine ve olması gerektiğine ikna olma durumunda
meydana geliyor, öyle mi?
C: Doğru.
S: (L) Mum yakma, tuz, adaçayı, şamanistik ritüeller ve bu gibi şeyler mi?
Bunların hepsi faydasız mı?
C: Olabilir.
S: (L) Adaçayı faydalı değil mi?
C: Öğrenme sürecindesin; "Ritüel yapmamanız iyi" dediğimizi hatırlıyor
musun?
S: (L) Yani gücün bilgiden geldiğini ve asıl önemli olanın ve korumanın
bilgiyle sağlandığını söylüyorsunuz.
C: Aynen öyle. Bu çok ama çok önemli.
C: Ritüellerdeki enerji doğrudan
Kertenkelelere gidiyor.
S: (L) Tanrı adına yaptığımız dualar bile mi?
C: Dua etmekte bir sakınca yok. Organize din, ritüellere neden saplantı
derecesinde önem veriyor sanıyorsunuz?
S: (L) Aynı şey şamanistik uygulamalar ve benzer şeyler için de geçerli mi?
C: Aynen.
C: Sigaranın mutlak bir şekilde
tavsiye edilebilir olduğunu söylemedik. O yanıt esas olarak Laura'nın kilo
vermede yaşadığı zorlukla ilgili kişisel bir sorusuna verilen yanıttı. Ve
bunun kalıcı bir çözüm olduğunu da söylemedik.
S: Ama hastalıklara karşı direnci arttırdığını ve diğer bazı faydaları
olduğunu söylemiştiniz.
C: Evet, ama bunu sağlamanın en iyi yolu saf tütün ürünlerini kullanmaktır,
piyasada mevcut olan bozulmuş tütün ürünleri değil.
S: Okuyucumuz "Ciğerlerini külle kaplamak bir insan için iyi olamaz, neyin
külü olursa olsun." diyor.
C: Bozulmamış tütün ürünleri o kötü etkiyi yapmaz.
S: Ona ayrıca Gainesville'deki hematoloji profesörünün söylediği şeyi
aktardım. Yani patolojik bazı süreçler dışında kırmızı kan oranını yani
hemoglobini, yani kan ve beyindeki demir miktarını arttırdığını bildikleri
tek şeyin tütün kullanımı olduğu bilgisini.
C: Doğru.
S: Bu bilgiden ve "kutsal kaseyi arama" ve diğer eski literatürdeki "kan
konusu" ile ilgili araştırmalarımdan ortaya çıkan sonuç şu ki, kırmızı kan
hücresi sayısının arttırılması kişinin diğer yoğunluklarla ilgili deneyim
kazanma yeteneğini arttırmada son derece arzu edilebilir birşey. Bu doğru
bir fikir mi?
C: Evet ve kişiyi mikrobiyal enfeksiyona karşı daha dirençli kılıyor.
S: (A) Bozulmamış türün ürünleri nerede bulunabilir?
C: Tütün dükkanı.
S: Sanırım o zaman kendim sarmak zorunda kalırım.
C: Bunu yapan makine alınabilir.
S: Sigara içmek nasıl oluyor da dengeleyici bir mekanizma oluyor?
C: Metabolizmayı hızlandırıyor ve daha fazla besin alımı ve sindirimine
müsaade ediyor.
S: Yaptığım diyette zaten neredeyse hiçbirşey yemiyordum! Anlaşılan yemek
yemeyi tamamen bırakmak zorunda kalacağım!
C: Ya da nikotini geri getir.
S: Bu olmayacak! İşe yarayacak başka birşey yok mu?
C: Hayır.
S: Yani aslında nikotinin benim için iyi olduğunu mu söylüyorsunuz?
C: Evet. Nikotin olmadan kilo sorunların devam edecek, çünkü bunu
dengeleyecek şekilde besin alımını azaltamayacaksın. Sigaraya neden başladın
sanıyorsun?
S: Arkadaşlarımla daha iyi uyuşmak için içtiğimi düşünüyordum.
C: Hayır.
S: Nikotin başka ne yapıyor?
C: Savunmayı güçlendiriyor.
S: Ne tür?
C: Bağışıklıksal.
S: Başka bir şey?
C: Nörotransmiterleri uyarıyor. Daha az uyku yeterli oluyor.
S: Bu herkes için geçerli mi?
C: Hayır.
S: (A) Ne kadar nikotin alımı gerekiyor?
C: Günde 100 mg.
S: (A) Hap şeklinde olabilir mi?
C: Sigara, nikotini beyin dokularına en etkili şekilde aktarıyor.
S: Gerçekten çok rahatladım! Şimdi bana bir "sigara cininin" dadanmadığını
anlıyorum! Gerçekten endişelenmeye başlamıştım.
C: Bu profile uyanlar, sigara içmeyi tamamen bırakmayı neredeyse imkansız
bulurlar.
S: Yani sigara içmekten gerçekten fayda gören insanlar var?
C: Genetik bilimi bunun kanıtlarını sunacaktır.
S: Sigara içmeden önce ve sonra DNA'da görülebilen değişiklikleri mi
kastediyorsunuz?
C: Yakın.
S: Bu F___ için de geçerli mi?
C: Evet.
S: Neden biz?
C: Sizin "profillerinizin" bir parçası.
S: Son zamanlarda normalden daha fazla mide sorunları yaşamamın nedeni de
sigarayı bırakmış olmam mı?
C: Evet.
S: Sigaranın midemi rahatlattığını hep fark ediyordum. Bağırsaklarımı da
canlandırıyordu... (F) Evet. (A) Burada asıl mesele sayı. Miligram olarak...
(L) Bu günde kaç sigaraya tekabül ediyor?
C: 20.
S: Hiç o kadar içmemiştim! Günde 15 tane falan..
C: Hayır.
S: Kendimi 15 taneyle sınırlamıştım!
C: Ama değildi.
S: Ark'ın sigara içmesi gerekmiyor, değil mi?
C: Hayır. Profiline uymuyor. Onun sigaraya başlamak için "çalışması"
gerekti.
S: (L) Öyle mi (A) Evet, muhtemelen öyleydi. (L) Peki neden başladın? (A)
Kendine kızgınlık gibi birşeydi. (L) Ark yaptığınız açıklamalardan pek
memnun olmadı.
C: Üçüncü yoğunlukta hayat bazen üzücü açıklamalar içerir.
2 Kasım 1994
F___, Laura ve V___
S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.
S: (L) Adınız nedir?
C: Fori.
S: (L) Ekin çemberlerini yapan kim veya hangi grup?
C: Biz. (Ç.N.: 6. yoğunluk varlıkları) Emin olabilirsiniz.
S: (L) Ekin çemberlerinin amacı nedir?
C: Dünya'ya mesajlar. Tüm dünyaya.
S: (L) Bu ekin çemberleri bir fikir, bir enerji veya bir kavram mı
aktarıyorlar yani? Mesajları nasıl aktarıyorlar?
C: Tercüme edilebilir.
S: (L) Buradaki çember, ne anlama geliyor?
C: Siz.
S: (L) İnsan ırkı mı demek istiyorsunuz?
C: Evet. İnsan ırkının sembolü.
S: (L) Bu ne anlama geliyor?
C: Gezegen.
S: (L) Kocamın otoyolda rastladığı çemberin anlamı nedir?
C: Mars.
S: (L) Nasıl bir mesaj iletiyordu?
C: Astrolojik.
S: (L) Astroloji dışında herhangi bir mesaj aktarıyor muydu?
C: Mars neyi temsil ediyor?
S: (L) Savaş.... Kızgınlık, enerji, mücadele, kendine güvenme, seks,
hayat...
C: İlk dördü.
S: (L) Peki bu çember neyi temsil ediyor?
C: Boyutlararasılık.
S: (L) Buradaki? Bu neyi temsil ediyor?
C: Atomik yapı.
S: (L) Bu dalgalı olan ne anlama geliyor?
C: Mücadele.
S: (L) Hangi yönde?
C: Değişim ve zorluklardan ders çıkarma.
S: (L) Elimdeki tüm resimler bunlar...
C: Daha fazlasına ihtiyacın olacak.
S: (L) Paskalya Adasındaki taştan
başları kim yaptı?
C: Lemuryalıların torunları.
S: (L) Yerliler o taşların oraya yürüyerek geldiğini söylüyor. Bu doğru mu?
C: Hayır.
S: (L) Peki nasıl geldiler?
C: Tonal titreşim.
S: (L) Peki o taşlar neyi temsil ediyor?
C: Nefalim.
S: (L) Nefilimlerin görünüşü böyle miydi?
C: Yakın.
S: (L) Bu Lemurya'da Nefilimlerin mevcut olduğu anlamına mı geliyor?
C: Yakın.
S: (L) Lemurya neredeydi?
C: Güney Amerika Pasifik açıkları.
S: (L) Yani Paskalya Adası yerlileri atalarından bahsederken, Güney Amerika
yönünden gelen insanlardan mı bahsediyorlar?
C: Hayır. Hemen her yönden geliyorlardı. Paskalya Adası Lemurya'nın bir
kalıntısı.
S: (L) Lemurya'ya ne oldu?
C: Sizin Cennetten Düşüş dediğiniz olaya yakın bir zamanda suya gömüldü.
S: (L) Eğer Nefilimler buraya 9-12 bin yıl önce getirildilerse...
C: Son ziyaretleri. 5 kez geldiler. Dönecekler.
S: (L) Nefilimler dönecek mi? Şu anda nerede yaşıyorlar?
C: Oryon.
S: (L) Oryon takımyıldızında mı yaşıyorlar? Gezegenleri hangisi?
C: Gezegenleri yok. Hareket halindeler.
S: (L) Tüm grup hareket halinde mi?
C: Üç araç.
S: (L) Her araçta kaç Nefilim var?
C: Yaklaşık 12 milyon.
S: (L) Bize yardım etmeye mi geliyorlar?
C: Hayır. Dalga, komet kümesi... Hepsi aynı enerjiyi kullanıyor.
S: (L) Aynı enerjiyi ne için kullanıyorlar?
C: Mekan-zamanda ilerlemek için.
S: (L) Bu komet kümesi olmadan mekan/zamanda ilerleyemezler mi yani?
C: Hayır. Daha yavaş.
S: (L) Yani bu dalga olmadan buraya
gelmeleri daha yavaş olurdu. Dalga nereden geliyor?
C: Komet kümesini izliyor.
S: (L) Komet kümesini izliyor. Bu dalga neyden oluşuyor?
C: Boyut sınırı.
S: (L) Boyut sınırı sürekli olarak komet kümesini mi takip ediyor?
C: Hayır.
S: (L) Boyut sınırı her geçişinde bu komet kümesiyle bir şekilde ilişkili mi
oluyor?
C: Hayır. Boyut sınırı herşeyi kapsayan enerji realitesi değişimini izliyor;
boyut sınırı bu sefer bu komet geçişini izleyecek. Daha önce de oldu ama
çoğunda değil.
S: (L) Bu boyut sınırı bir boyuttan başka bir boyuta geçiş sınırı, öyle mi?
C: Evet.
S: (L) Bu boyut sınırı yeni bir boyut yaratıyor...
C: Boyutları titreştiriyor. Boyutlar arasında yolculuk yapıyor...
S: (L) Bizim boyutumuz mu titreşiyor?
C: Hayır.
S: (L) Diğer boyut mu titreşiyor?
C: Hayır.
S: (L) Gidip gelen nedir?
C: Yaşanılan yer.
S: (L) Yaşanılan yerdeki herşey titreşiyor mu?
C: Hayır. Gezegeniniz, boyutlar arasında yolculuk yapıyor.
S: (L) Bu boyut değiştirme ne kadar sıklıkla oluyor?
C: Her 309.000 yılda bir.
S: (L) Diğer bir deyişle 4. yoğunlukta 300.000 kalacağımızı tahmin edebilir
miyiz?
C: Evet.
S: (L) Buna göre "düşüşü" yaşamadan önce cennetteki yaşantımız da 300.000
yıl kadar mı sürdü?
C: Evet.
S: (L) Bu Nefilimlerin buraya geldiğini ve 36.000.000 tane olduklarını
söylüyorsunuz, doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Grilerin ve Kertenkelelerin askeri gücü olduklarını söylemiştiniz,
değil mi?
C: Evet.
S: (L) O zaman arkamıza yaslanıp gösteriyi izleyelim! Gezegenlerin boyut
değiştirdiklerini söylüyorsunuz...
C: Boyutlar değişiyor, gezegenler boyut içinde yer alıyor.
S: (L) Mekan/zamanda bu diğer boyutun kaynağı nedir?
C: Fazla karmaşık.
S: (L) Üretici kaynak nedir?
C: Büyük döngünün bir parçası.
S: (L) Mayalar bu büyük döngüyü biliyorlar mıydı?
C: Kısmen anladılar.
S: (L) Onların takvimleri 2012 yılına kadar uzanıyor... Bu tarih, boyut
sınırı değişimi için doğru tarih mi?
C: Yakın. Sizin ölçülerinizle hala belirsiz. Kertişler sizi 4'üncü
yoğunlukta yönetmeyi umuyor. 18 yıla daha yakın.
S: (L) Eğer Kertişlerin askeri olarak görev yapmak üzere 36 milyon tane
Nefilim geliyorsa, Konfederasyon savunma için benzer oranda bir hazırlık
yapıyor mu?
C: Biz o şekilde çalışmıyoruz.
S: (L) Onlarla kendimiz mi savaşmak zorunda kalacağız?
C: "Oz Büyücüsü"nü düşünün. Bizim telkinimizdi.
S: (L) Cadı Kertişleri mi temsil ediyor?
C: Evet.
S: (L) Peki sahip olduğumuz veya yapabileceğimiz...
C: Glenda bizim gibi.
S: (L) Peki Büyücü kim? Canavar mı, yoksa ABD mi?
C: Yakın; İlüminati.
S: (L) Maymunlar da Nefilim mi?
C: Yeterince yakın.
S: (L) Su cadıyı yok ettiğine göre ve cadı Kertenkeleleri temsil ettiğine
göre, Kertenkeleleri yok edebilir miyiz?
C: Bilgi.
S: (L) Fakat dünyada bu bilgiye sahip çok az insan var, doğru değil mi?
C: Zaman geldiğinde herkes olacak.
S: (L) Yani 36 Milyon Nefilim gezegendeki herkesin karşısında olacak, öyle
mi?
C: Elbette.
S: (L) Ve bilgiye sahip olanlar bunu diğerlerine aktarabilecekler...
C: Evet.
S: (V) İlham verdiğiniz başka filmler de var mı?
C: Var ama farklı anlamlar ve konular...
S: (L) Erika şehrinin asıl sakinleri kimlerdi?
C: Arami.
S: (L) Alt seviyelerden birinde taştan bir kule vardı, ne için inşa
edilmişti?
C: Enerji dağıtımı. Babil kulesini ve Atlantis kristal kulelerini tekrarlama
girişimi.
S: (L) Orta Amerika'da bulunan kristal kafatasını kim yaptı?
C: Mayalar..
S: (L) O kafatasının amacı neydi?
C: Beyni inceleme. Ruhu öğrenmek içindi. Reflektif remolekülerizasyon
resimlemesi... Griler kaçırdıkları kişilere bunu yapıyor.
S: (L) Ne tür bir araçla?
C: Enerji odaklama.
S: (L) Grilerin gözlerinin arkasında ne var?
C: Kamera benzeri bir sistem.
S: (L) Bu sistem sinyaller de gönderebiliyor mu?
C: Evet.
S: (L) Hangi spektrum seviyesinde?
C: Düşünce felci.
S: (L) Gözleriyle düşünce programlaması da yapıyorlar mı?
C: Yapabilirler.
S: (L) İmplantlarla ne yapıyorlar?
C: Gözlemleme.
S: (L) Düşüncelerimizi mi gözlüyorlar?
C: Evet.
S: (L) Gördüklerimizi görebiliyorlar mı?
C: Evet.
S: (L) Duyup hissedebiliyorlar mı?
C: Evet.
S: (L) İmplantlar yalnızca gözlem için mi?
C: Ve kontrol.
S: (L) Hepimizde implant var mı?
C: Evet.
S: (L) Grilerin kontrolü altında mıyız?
C: Girişim.
S: (V) Kaç kere kaçırıldım?
C: 55.
S: (L) Laura?
C: 12.
S: A___.
C: Hiç.
S: (L) J___. Evet. Çocukların kaçırılmasını engelleyebilir miyim?
C: Belki. A___'yı denediler.
S: (L) Bunu durduran neydi?
C: Sen.
S: (V) En son ne zaman kaçırıldım?
C: Haziran.
S: (V) Saldırı altında olduğumu algıladığım zaman mıydı?
C: Evet.
S: (V) Tanrı'nın elini istediğimde bu yardımcı oldu mu?
C: Hayır.
S: (L) Mısırlılar neden çizimlerini yanlamasına yaptılar?
C: Atlantisten kalma bir yöntem. Sanatasal bir stil.
S: (L) Peki piramitteki geçitler? Neden bu kadar garip?
C: Hareket için enerji girdabı meydana getiriyor. Kullananlar yerden
yükseliyorlardı. Eğer nasıl yapılacağını bilirseniz orada bunu hala
yapabilirsiniz. Piramitteki geçitler, yerleştirilme şekilleriyle ve diğer
bazı mekansal düzeneklerle olan ilişkileri ile enerji üretiyordu. Ve bu
geçitler zaman zaman yapılarını atomik olarak değiştiriyorlardı ve hala
değiştiriyorlar.
S: (L) "Kral" odasındaki Sarkofagus'un amacı nedir?
C: Enerji depolama.
S: (L) Bu nesnenin içinde birşey bulunuyor muydu?
C: Evet.
S: (L) Ne?
C: Pek çok şey.
S: (L) Yani içinde sabit birşey yoktu ve çeşitli nedenlerle çeşitli şeyler
konuyordu?
C: Evet.
S: (L) Bizim makinelerimizde makineye belirli bir işi yaptırmak veya belirli
bir miktarda enerji yüklemek için kadranlar ve ayarlama kontrolleri vardır.
Piramitte bu nasıl sağlanıyordu?
C: Düşünceler.
S: (L) Orada bulunan kişinin düşünceleri mi, yoksa görevi "düşünmek" olan
belirli bir kişinin düşünceleri mi?
C: Duruma göre her ikisi.
S: (L) Herhangi biri piramitte bu sarkofagusa girip belirtildiği şekilde
kendisine birşey yaptırabiliyor muydu? Yoksa bu diğer daha uzun bir sürecin
zirve noktasında mı oluyordu?
C: İkisi de.
S: (L) Geçitler atomik olarak değişiyordu derken bizim anladığımız şekliyle
büyüyüp küçülebildiklerini mi kastettiniz?
C: Evet. Ve yer de değiştirebiliyorlar.
S: (L) Petrie teorisi herhangi bir şekilde gerçeğe yakın mı?
C: 1967'de ABD Ordusu mühendisleri bu konuda inceleme yaptı. Araştır.
S: (L) Pek çok açıklamanızda bir komet kümesinden bahsettiniz. Kometin
teknik tanımı bir buz külçesi oluşuyla ilgilidir. Bahsettiğiniz kümedeki
kometlerin durumu da bu mu?
C: Ve başta iridyum çekirdekleri olmak üzere diğer maddeler.
S: (L) Buraya gelen 36 milyon Nefilim olduğunu söylüyorsunuz, onlar 4'üncü
yoğunluk varlıkları mı?
C: Hayır. 4'üncü yoğunlukta yaşıyorlar ama 3'üncü yoğunluklar. Sizin kadar
fizikseller. Gestapo gibi hareket ediyorlar. Gestapo, Kertenkelelerin Hitler
üzerindeki etkisi yoluyla Nefilim'den ilham alınarak kuruldu. Bir egzersiz
denemesiydi.
S: (L) Nefilimlerden herhangi biri bize karşı dostça davranır mı?
C: Hayır.
S: (L) Nefilimlerin tıpkı insanlar gibi D'Ankhiar denen bir gezegende
tohumlandıklarını söylemiştiniz. Orada tohumlandığımızı söylerken
kastettiğiniz şey neydi?
C: Molekülerizasyon için uygun bir ortamdı.
S: (L) Dünya üzerindeki fiziksel bedenlerin yani Neandertal, Kro-Mgnon,
Australipitikus vb gibi çeşitli insan türlerinin o gezegende üretilip sonra
buraya getirildiğini mi söylüyorsunuz?
C: Evet.
S: (L) Eğer Nefilimler 3'üncü yoğunluk iseler, tıpkı bizim gibi öldüklerini
düşünüyorum. Doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Yani onlara ateş edebiliriz ve ölürler, değil mi?
C: Doğru. Ama yanlış yaklaşım.
S: (L) Doğru yaklaşım nedir?
C: Bilgi korur.
S: (L) Eğer 4.5 metre boyunda biri gelip beni yere yıkmak isterse hangi
bilgi beni koruyacak?
C: 4'üncü yoğunlukta olacaksın.
S: (L) Yani onlar buraya gelmeden önce
biz 4'üncü yoğunluk mu olacağız?
C: Geçiş.
S: (L) Üçümüz de mi?
C: Evet, ve pek çok başka kişi.
S: (L) Yani Nefilimlerle uğraşmak zorunda olmayacağız?
C: Yanlış.
S: (L) Yani o sırada dünya üzerinde 3'üncü ve 4'üncü yoğunlukta varlıklar
olacak ve bazıları onlarla uğraşmak zorunda olacak ama bazıları da
olmayacak, öyle mi?
C: Ama siz uğraşmak zorunda olacaksınız.
S: (L) Anlamıyorum. Buraya gelen Nefilimler de mi 4'üncü boyuta geçiyorlar?
C: Onlar orada 3'üncü yoğunluk varlıkları olarak yaşıyorlar. Şöyle düşün:
Kaçırıldığın zaman 3'üncü yoğunluksun ama 4'üncü yoğunluğa götürülüyorsun.
S: (V) Haziran'da bir rüya görmüştüm. Yukarı çıkarıldım, ışıktan varlıklar
vardı ve ben de ışıktan bir varlıktım. Çeşitli giysiler deniyordum. Yazı
yazabileceğimin söylendiği bir odaya yönlendirildim ve sonra da gitme
vaktimin geldiği söylendi. Üzerinde "Dünya Yıldızı" yazan ayakkabılar
giyiyordum. Bu bir kaçırılma mıydı?
C: Evet.
S: (V) Tüm bunlar ilüzyondu öyle mi! Bunun güzel birşey olduğunu sanmıştım.
Kötü birşey miydi?
C: Subjektif.
S: (V) Kaçıranlar kimdi?
C: Griler.
S: (V) Uyandığımda kendimi çok canlı ve iyi hissediyorum. Bunun başıma gelen
en iyi şey olduğunu düşünmüştüm. Bu Haziran'daki kaçırılmam mıydı?
C: Evet.
4
Kasım 1994 F___ ve Laura
S: (L) Merhaba.
C: Merhaba. Taşlar.
S: (L) Ne olmuş taşlara? [Az ötede masanın üzerindeki büyük kristaller
hakkında konuşuyorduk.]
C: İki gün boyunca güneş ışığında tutun.
S: (L) Sonra ne olacak?
C: Enerji verir.
S: (L) Ne için enerji?
C: Size enerji sağlar.
S: (L) Bugün kim var?
C: Rolla.
S: (L) Ölmüş biri misin?
C: Hayır.
S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya. Yeni keşfedilen galaksiyle ilgili makaleyi gördünüz mü?
S: (L) Evet gördüm ve merak ediyordum. Bu konu hakkında bize söylemek
istediğiniz birşey var mı?
C: Sizinle olan enerji aktarım hattımız.
S: (L) Enerji aktarım hattı nedir? Yeni keşfedilen bu galaksi mi?
C: Bir anlamda.
S: (L) Nordik dünyadışılar kim?
C: Atalarınız.
S: (L) Hangi gezegendenler?
C: Çeşitli ve hareket halinde.
S: (L) Onların türü nasıl adlandırılıyor? Sadece Nordik tipler olarak mı?
C: Yeterince iyi bir tanım.
S: (L) Şu anda bu gezegende bulunma amaçları nedir?
C: Gözlem.
S: (L) Bazı olaylarda Kertişlerle birlikte görülmediler mi?
C: Evet.
S: (L) Kertişlerle bağlantıları mı var?
C: Bir kısmının.
S: (L) Yani bazıları iyi değil mi?
C: %50-50
S: (L) İnsanları kaçırıyorlar mı?
C: Kaçırdıkları oldu ama sık değil. Kaçırdıklarında geri vermezler.
S: (L) Kaçırdıkları insanlara neler yapıyorlar?
C: Pek çok yerlere götürülüyorlar. Pek çok amaçla. Fazla karmaşık.
S: (L) Öyle hissediyorum ki aslında fazla karmaşık değil ama siz cevap
vermek istemiyorsunuz, doğru mu?
C: Açık. Şimdi değil.
S: (L) Villas Boas olayı hakkında ne söyleyeceksiniz? O varlıklar kimdi ve
bu etkileşimin amacı neydi?
C: Arilerin melezleme deneyi.
S: (L) Bu Ariler nerede yaşıyor?
C: Hareket halinde.
S: (L) Varacakları ve yaşadıkları yer neresi?
C: Yaşadıkları bir yer yok. Belirli bir yerde yaşamayan pek çok grup var.
Sürekli seyahat halindeler.
S: (L) Bunun nedeni nedir?
C: Bir yerde sabitlenmek için bir neden yok; bu yalnızca sizin algınız çünkü
buna alışıksınız. Dünya da bir taşıma aracı.
S: (L) Neden 3 piramit var? Her birinin ayrı amacı mı var?
C: Enerji seviyelerinde ve yapılış tarihlerinde farklılıklar var. 1967
mühendis çalışmasını araştırdın mı?
S: (L) Hangi kitapta olabilir?
C: Mystery (gizem) cildine bak. Şimdi, lütfen.
S: (L) Musa vaadedilen topraklara neden giremedi?
C: Çünkü gaddarlaştı.
S: (L) Yahudileri 'vaadedilen topraklara' yönlendirenler Kertenkeleler
miydi?
C: Hayır. Yönlendirilmediler. Afetlerin etkilerinden kurtulmak için kendi
yollarında ilerlerdiler.
S: (L) Seçilme ve vaadedilen topraklara yönlendirilmeyle ilgili bu büyük
efsanelerinin kökeni nedir?
C: Yılan Kardeşliği etkisi ve saçmalıklar.
S: (L) Nefilimler ne tür silahlar kullanıyor?
C: Sersemletici silahlar.
S: (L) Yani bildiğimiz bazı maddi silahlar kullanıyorlar?
C: Evet.
S: (L) Bize Kertişlerin görünümünü tanımlar mısınız?
C: Yüzlerinde bazı hümanoit özellikler bulunan, arka ayakları üzerinde dik
duran timsahlar.
S: (L) Kertişlerin asıl olarak dünya gezegeninde evrimleştiklerini
duymuştum, bu doğru mu?
C: Hayır. Ne onlar, ne de siz.
S: (L) Siz derken insanların ilk prototiplerini mi kastediyorsunuz?
C: Bütün prototipler.
S: (L) Bu prototipler diğer gezegende geliştirildiği sırada ruhları var
mıydı?
C: Sonradan eklendi.
S: (L) Diğer gezegendeki o prototiplerde hangi ruhlar bulunuyordu?
C: Aynı.
S: (L) Yani ruhların fiziksel hayata girmelerini betimleyen 'Lüsifer'in
Düşüşü' efsanesi aslında bu diğer gezegende meydana gelen bir olaydı, öyle
mi?
C: Evet.
S: (L) Kertişlerin birden fazla mı kalbi var?
C: Hayır.
S: (L) Birden fazla beyinleri var mı?
C: Hayır.
S: (L) E___ P___ isimli bir şahıs, dünyadışı varlıklar tarafından
kaçırıldığını ve fiziksel olarak değişime uğratıldığını söylüyor,
anlattıkları doğru mu?
C: Hayır.
S: (L) Peki kaçırıldı mı?
C: Evet.
S: (L) Ona ne yapıldı?
C: Diğer kaçırılanlara yapılan rutin şeyler.
S: (L) E___ P___ diğer insanları aldattığının farkında mı?
C: Evet. Sahtekar. Hayalleri onu saptırıyor.
6 Kasım 1994
F___ ve Laura
S: (L) Orada mısınız?
C: Bekleyin.
S: (L) Orada mısınız?
C: Evet.
S: (L) Bugün karşımızda kim var?
C: Vedibe.
S: (L) Dünya'da ölmüş birinin ruhu musun?
C: Hayır.
S: (L) Kimsin?
C: Kasyopyalı.
S: (L) Tartışmamızı dinliyor muydunuz?
C: Her zaman olduğu gibi.
S: (L)
"Pleiades Öğretileri" kitabında erkek enerji ve dişi enerji ile ilgili
birşeyler okuyordum. Diyor ki: "Erkek titreşiminin çok kısa bir süre içinde
bir dönüşüm geçireceğini söyledik. Bunun nedenini veya nasılını
söylemeyeceğiz, çünkü bazılarınız bunu tamamen olumsuz birşey olarak
algılayacak fakat şunu söylüyoruz ki, dalgalar gelmeye devam ettikçe
insanlarda keskin bir bilinç artışı olacaktır. Belirli bir noktada, erkekler
his yönetiminin en derin noktasındayken, hissetme merkezi etkinleşecek. Bu
ya dereceli olarak meydana gelecek ya da bir kerede adeta bir patlamayla
gerçekleşecek." "...tamamen olumsuz" karşılanacak olan şey nedir?
C: Enerji yönelimindeki yenilenme.
S: (L) Bir enerji yönelimi yenilenmesi gerçekleşek... Olumsuz algılanacağını
söylediğiniz şey bu mu?
C: Genel bakış.
S: (L) Enerji yönelimi tam olarak ne anlama geliyor? Ne tür enerji?
C: Cinsel.
S: (L) Bu insanları korkutacak mı?
C: Tepkiler.
S: (L) Nasıl tepkiler?
C: Pek çok.
S: (L) Bazılarını söyleyebilir misiniz?
C: Önce ilk soruna yanıt aramaya çalışmalısın.
S: (L) Cinsel enerji yöneliminde "yenilenme"; bu kadınların erkeklerle seks
yapmayı bırakacakları anlamına mı geliyor?
C: Pek sayılmaz.
S: (L) Peki yakın mıyım?
C: Evet. Erkeklerin cinsel güdülerinin büyük bir bölümü daha ruhsal
nitelikte arayışlara yönelecek. Tarihteki agresyonların (saldırganlık,
yıkıcı dürtü) ve erkeklerle ilişkili his yetersizliklerinin çoğunun
kökeninde yatan şey cinsel güdüdür.
S: (L) Bunu diğerleriyle paylaşabilir miyiz?
C: Karmaşaya neden olabilir ama size kalmış.
S: (L) Meditasyon çalışmalarımı yoğunlaştırmamla birlikte benim cinsel
güdümde de ciddi bir düşüş oldu. Bunun nedeni meditasyon muydu?
C: Evet. Kadınların cinsel güdülerinde de bir miktar kayıp olacak. Ama acaba
insanlar bu duruma nasıl tepki gösterecekler, asıl soru bu. Buna hazırlar
mı?
S: (L) Yani herkesin sekse olan ilgisini yitireceğini mi söylüyorsunuz?
C: Ciddi ölçüde azalacak ve insanların birbirleriyle daha ruhsal bir şekilde
ilişki kurmayı öğrenmesi gerekiyor.
S: (L) Yani diyorsunuz ki insanın en temel güdülerinden biri temas kurmaktır
ve şimdiye kadar bu kendini temel olarak cinsel birleşme yoluyla gösterdi ve
cinsel güdü olmadığında ise ilişki kurmanın başka yollarını bulmak zorunda
kalacaklar, öyle mi?
C: Öyle umalım. Hepiniz, fizikselliğin daha az olduğu 4'üncü seviyeye doğru
ilerliyorsunuz ve bu geçişin olması için bu varoluş biçimini öğrenmeniz
gerekiyor.
S: (L) Bunu öğrenmeyenler 4'üncü seviyeye geçemeyecek, öyle mi?
C: Evet. Bazılarına yardım edilecek. Bu, kişilerin ilerlemişlik derecesine
bağlı.
S: (L) Kertişlerin bazı faaliyetlerinden ve Griler yoluyla
gerçekleştirdikleri kaçırmalardan çıkardığım bir sonuç var. Bana öyle
geliyor ki, bu sayısız jinekolojik vs muayeneler, bazal çakra, cinsel çakra
veya bir şekilde hayat enerjisinin girdiğini tahmin ettiğim yerden kişilerin
hayat enerjilerinin emilmesi sürecinde kullanılan sahte bir görüntü. Bu
fikir doğru mu veya doğru yönde mi?
C: Yakın.
S: (L) Griler ve Kertişler insanların cinsel faaliyetleriyle anormal
derecede ilgileniyorlar, bu doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Bununla neden bu kadar aşırı şekilde ilgileniyorlar, neden bu
derecede cinsel sapkınlık gösteriyorlar? 4'üncü yoğunluk varlıkları
olmalarına rağmen neden bu kadar fazla cinsel güdüleri var?
C: Çok fazla sayıda soru; bir kerede bir soru.
S: (L) Dördüncü yoğunluk olmalarına rağmen çok yüksek bir cinsel güdüleri mi
var?
C: Hayır.
S: (L) Cinsel enerji hayat enerjisi olduğu için mi bununla bu kadar
ilgileniyorlar?
C: Kısmen ve ayrıca kontrolü yitirmemek için bu konuda meydana gelen
değişimi umutsuz bir şekilde durdurmaya ve geciktirmeye çalışıyorlar.
S: (L) Bunu bu jinekolojik incelemeler yoluyla mı yapıyorlar? Uyguladıkları
teknik bir yöntem mi var?
C: Evet. Fazla karmaşık.
S: (L) İnsanların, yaşadıkları kaçırılmalardaki muayenelerine dair
hatırladıkları, o insanların hayat enerjilerinin alınması işleminde
kullanılan yanıltıcı birer görüntü, öyle mi?
C: Evet.
S: (L) Kaçırılan kişilerden aldıkları doku örneklerini veya parçaları ne
yapıyorlar?
C: Klonlama.
S: (L) Eğer klonlamada kullanacaklarsa neden o kadar büyük parçalar
alıyorlar?
C: Klonlama sürecinin bütün ayrıntılarını henüz bilmiyorsunuz.
S: (L) Anne karnındaki ikiz bebekleri veya ikizlerden birini alıp yapay
olarak büyütüyorlar mı?
C: Bunu yaptılar.
S: (L) Bunu çok sayıda mı yaptılar?
C: Tanımla.
S: (L) Bu çok sık mı meydana geliyor?
C: Hayır.
S: (L) İkizlerden birinin alınmasının amacı nedir?
C: Hangisinin ruh için daha uygun bir hazne olduğunu anlamaya çalışıyorlar:
ikizlerden biri veya klon. [Bu durumda akla, neden ikisinden birine karar
vermeye çalıştıkları sorusu geliyor. Klonlar ile gerçek bedenler arasında ve
ikizlerden biri ile diğeri arasında Kertişlerin amacı için hayati önem
taşıyan bir ilişki mi var?]
S: (L) Bu ikizleri gemilerinde veya kendi yaşam bölgelerinde mi
yetiştiriyorlar?
C: Evet.
S: (L) Peki onlara iyi davranıyorlar mı?
C: Açık.
S: (L) Onlara çok şey öğretiyorlar mı?
C: Evet.
S: (L) Bunu insanların beyin kapasitesini test etmek için mi yapıyorlar?
C: Ve başka sebeplerle.
S: (L) Ben böyle bir ikizlerden biri miydim?
C: Hayır.
S: (L) Klon ile ikizler arasında hangisinin daha uygun bir hazne olduğunu
belirlemeye çalışmalarının nedeni nedir? Neyin haznesi?
C: Geleceğe dönük bir proje.
S: (L) Nasıl bir proje?
C: Fiziksel realiteleri değiştirme.
S: (L) Fiziksel realiteleri kim değiştirecek? Hazırladıkları bedenlere
kendileri girip insan ruhlarını da onların eski bedenlerine girmeye mi
zorlayacaklar?
C: Hayır.
S: (L) Hazırladıkları bedenlere girip kendi fiziksel gerçekliklerini mi
değiştirecekler?
C: Evet.
S: (L) Yani içine kendileri girebilecekleri bir grup ruhsuz beden
hazırlıyorlar?
C: Deneyecekler.
S: (L) Önceki gece Kertişlerin dik duran timsah biçiminde olduklarını,
sadece yüzlerinde hümanoit bazı özellikler olduğunu söylemiştiniz, bu doğru
mu?
C: Evet.
S: (L) Kuyrukları var mı?
C: Evet.
S: (L) Boyları ne kadar?
C: 1.80 m ile 2.40 m arasında.
S: (L) Giysileri var mı?
C: Evet.
S: (L) Bunun aptalca bir soru olduğunu biliyorum ama giysilerinde kuyruk
için bir açıklık var mı?
C: Evet.
S: (L) Dışkı çıkarıyorlar mı?
C: Hayır. 4'üncü seviyedeler.
S: (L) Yani 4'üncü seviye olduğunda düzenli şekilde bir yeme veya dışkılama
olmuyor, öyle mi?
C: Doğru.
S: (L) Kertişlerin şekillerini veya görünüşlerini değiştirebilme yetenekleri
var mı?
C: Geçici olarak.
S: (L) Gulf Breeze'deki tüm o UFO gözlemleri... bunlar dünyadışılar mı yoksa
devletin deneyleri mi?
C: Bazıları ve bazıları da projeksiyon.
S: (L) Kaynak neresi?
C: Çeşitli.
S: (L) Pozitif mi yoksa negatif mi?
C: Her ikisi.
7
Kasım 1994 F___ ve Laura
S: (L) Merhaba. Bugün kim var?
C: Guniyan.
S: (L) Ölmüş biri misin?
C: Hayır.
S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.
S: (L) Sorularımız için hazır mısın?
C: Evet.
S: (L) Bu iz yoluyla diğerlerinden
ayırtılan bir insan grubu mu vardı?
C: Hayır. Bu, Kertenkeleler tarafından genetik mühendislik yoluyla
gerçekleştirilen zayıf noktalarınızdan biri.
S: (L) "Ahit Sandığı" (Ark of the Covenant) neydi?
C: Güç hücresi.
S: (L) Bu güç hücresinin aslı nedir?
C: Kertenkeleler, diğer insanları manipüle etmeleri için Yahudilere
vermişti.
S: (L) Bu nesneye yaklaşanların veya dokunanların ölmesinin nedeni neydi?
C: Aşırı enerji yüklemesi; ters elektromanyetizma yoluyla etki.
S: (L) Ters elektromanyetizma nedir?
C: İçe dönme.
S: (L) Bunun yarattığı etki nedir?
C: Maddenin sıvılaşması.
S: (L) Evet, çok hoş. Bu "hücre" bir çeşit süslü bir kutuda saklanıyordu,
değil mi?
C: Evet.
S: (L) Yalnızca rahiplerin dokunabilmesinin nedeni neydi?
C: Yalnızca bencil bir amaç için kullanmayacak olanlar dokunabiliyordu.
S: (L) Yani bu nesneye yaklaşmak bile insanı yaralayabiliyordu, öyle mi?
C: Evet.
S: (L) Peki rahipler nasıl yaklaşabiliyordu?
C: Bencilce olmayan enerji alanı.
S: (L) Yani düşünce alanlarıyla etkileşebiliyordu?
C: Evet.
S: (L) UFO'lar jeolojik fay hatları üzerinde neden sıkça görülüyorlar?
C: Elektromanyetizma. Serbest elektrik dalgalarını güç depolamada bir yakıt
olarak kullanıyorlar.
S: (L) UFO'lar fay hatlarından yayılan jeomanyetik enerjilerin bir yansıması
olabilir mi?
C: Hayır. Tüm teoriler doğru değildir. Bazıları samimi bile değildir.
S: (L) UFO'lar ile depremler arasındaki bağlantı nedir?
C: Yok. Raslantı. Eğer bir deprem sırasında oradalarsa, bazı fay
kırılmaları, kısa bir süre için kırmızı veya sarı olarak yanıp sönen ışıklar
şeklinde EM (elektromanyetik) alanlar üretir.
S: (L) UFO'lar otomobillerin vs'nin elektrik sistemlerini nasıl etkiliyor ve
hayalet görülmesi olaylarıyla ne ilişkisi var?
C: Elektromanyetik titreşim. Hayalet görülmesi olaylarıyla da bu şekilde
ilişkili.
S: (L) Bu, her iki olayın da aynı şeyden kaynaklandığı veya aynı gücü
kullandığını mı gösteriyor?
C: Laura, tüm bu olayların boyutlararası nitelikte olduğunu hala öğrenemedin
mi?
S: (L) Bir boyuttan diğer bir boyuta hareket eden ve bu elektromanyetik
titreşimi yaratan şeylerle mi ilgili?
C: Evet. Ses duvarının aşılması gibi birşey.
S: (L) Kahverengi gözlü insanların doğrudan bu dünyaya yerleştirildiğini,
mavi gözlü insanların ise başka bir gezegenden buraya getirildiklerini
söylemiştiniz.Peki yeşil gözlü insanlar nereden geldi?
C: Yeşil ve mavi, köken olarak aynı.
S: (L) Jane Roberts tarafından kanallanan Seth kimdi? (Ç.N.: Kanallama,
başka boyutlardaki varlıklarla psişik yolla iletişim kanalı kurmak ve bu
kanal yoluyla onlardan bilgi aktarmak anlamındadır.)
C: Üst seviye bir dünya ruhu.
S: (L) Seth materyallerindeki öğretiler doğru muydu ve iyi bir kaynak mıydı?
C: Evet ama siz şimdi yeni bir realiteye ilerlerken o bilgiler de artık
kullanılmaz hale geliyor.
S: (L) Dünya üzerinde ruha sahip başka herhangi fiziksel bir varlık var mı?
C: Hepsinin var.
S: (L) Peki insan ruhu, örneğin bir hayvanın ruhundan farklı mı?
C: Elbette.
S: (L) Dünya üzerinde insan ruhu gibi ruhu olan, insanla aynı seviyede başka
bir fiziksel varlık var mı?
C: Hayır.
S: (L) Yunusların ve balinaların çok ilerlemiş ruhları olduğunu duymuştum.
Bu doğru mu?
C: Tüm ruhlar ileridir.
S: (L) Peki balinalar insanlar gibi bilinçli, düşünen, kendinin farkında
olan varlıklar mı?
C: Elmalar ve portakalların karşılaştırılması.
S: (L) Balinalar çok büyük hayvanlar, ruhları da daha mı büyük?
C: Alakasız.
S: (L) Balinalar veya yunuslarla iletişim kurmanın bir yolu var mı veya bir
yunusla, balinayla veya bir fille mantıklı, bilinçli bir iletişim kuracak
şekilde bir tercüme yöntemi geliştirilebilir mi?
C: Telepatik seviyedeyken böyle şeylere gereksinim duyulmaz.
S: (L) Yunuslar ve balinalar telepatik iletişim kurabiliyor mu?
C: Evet. Köpekler de öyle ve kediler ve yılanlar vs de. Yalnızca insanlar
"üstün" sözlü iletişim sanatını öğrendiler.
S: (L) "Felsefe taşı" nedir?
C: Fikir merkezi.
S: (L) Bu fikir merkezine nasıl erişilir?
C: Pek çok yolla: en iyi yöntem meditasyondur.
S: (L) Meditasyonda kullanılmak üzere felsefe taşının herhangi görsel bir
sureti var m?
C: Evet. Elmas veya prizma.
S: (L) Kurşunu altına çevirebilen herhangi gerçek, fiziksel bir felsefe taşı
diye birşey var mı?
C: Hayır.
S: (L) Tarihte herhangi bir kişi, herhangi bir yolla kurşunu altına
çevirebildi mi?
C: Bunu herkes yapabilir.
S: (L) Nasıl?
C: Bunu kendin keşfetmelisin.
S: (L) Alzaymır hastalığının nedeni nedir?
C: Genetik.
S: (L) Bu hastalığın etkilerini önlemek veya azaltmak için yapılabilecek
herhangi birşey var mı?
C: Biyogenetik mühendislik ama yakın gelecekte nasıl olsa sorun olmaktan
çıkacak. Pek çok başka şey de öyle.
S: (L) Bir hayalet, mekan/zamana yansıyan birer iz midir?
C: Bazen.
S: (L) Peki bir kişinin gerçek ruhunun ortalıkta dolaşarak bu olaylara neden
olduğu olaylar da var mı?
C: Evet.
S: (L) Bunu yüzyıllar boyunca da yapabilirler mi?
C: Evet çünkü zaman yok.
S: (L) Bu tekniği kullanarak kazanacak
piyango numaralarını tespit etmek mümkün mü?
C: Zor; niyetler saf olmalıdır.
S: (L) Parayla ilgili saf niyetler beslemek çok zor, değil mi?
C: Evet.
S: (L) Ama teorik bile olsa, eğer kişinin niyetleri safsa, kazanacak olan
sayıları bulabilir, değil mi?
C: Aşırı bir istek duyma durumunda. Evet.
S: (L) Kazanacak olan numaralar belli mi?
C: Bir seviyede herşey öyle. Seçim hangi seviyedeyse o deneyimlenecektir.
S: (L) Kertişlerin fiziksel evrene tapmaları neyi ifade ediyor?
C: Kendine hizmet.
S: (L) Fiziksel evrende ne görüyorlar da ruhsal evrenden daha üstün olduğunu
düşünüyorlar?
C: Kendine hizmet eden her varlık fizikselliğe güçlü bir arzu duyar.
9 Kasım 1994
F___ ve Laura
S: (L) Merhaba..
C: Merhaba. Promya.
S: (L) Adın bu mu?
C: Evet.
S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.
S: (L)
Pek çok eski harabede dikkatimi çeken belirli semboller bulunuyor, özellikle
de tüm dünyada bulunduğunu tahmin ettiğim spiral şekli. Bu, reiki
sembollerinden birine de çok benziyor. Bu sembolün kökeni ve anlamı nedir?
C: Yoğunluk-ötesi enerji toplayıcı; Stonehenge bunlardan biriydi. Stonehenge
bir spiral. Eksik taşlar bu düzeneği tamamlıyordu. Stonehenge'de pek çok
insan yüksek enerji şokuna maruz kalmıştır.
S: (L) Babaji Tibet'te mi yaşıyor?
C: Evet.
S: (L) Kaç yaşında?
C: 190.
19 Kasım 1994 F___, Laura, V___, T___ ve J___
S: (L) Merhaba.
C: Merhaba. Lütfen ritüel yapmayın. Enerji akışını zorlaştırıyor.
S: (L) Bu akşam kiminle birlikteyiz?
C: Zora.
S: (L) Ölmüş birinin ruhu musun?
C: Hayır.
S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.
S: (T) Hiç kaçırıldım mı?
C: Çocuklukta.
S: (L) Yetişkinliğinde hiç kaçırıldı mı?
C: Belki 3'üncü düzeyde.
S: (L) 3'üncü düzey nedir?
C: Kaçırılmanın türü.
S: (L) Kaç düzey ve türde kaçırılma var?
C: Altı.
S: (L) 3'üncü düzey nedir?
C: Bilincin "alfa" durumuna getirilmesi.
S: (T) Perde anılar mı yani? (Ç.N.: "Perde Anı" ya da "Perdeleyici Anı" [Screen
Memory], bu cümledeki haliyle, negatif dünyadışılar tarafından kişinin
belirli bir negatif etki altında tutulması sırasında o kişinin bu olayı
olduğundan daha olumlu ve hatta tamamen olumlu birşey olarak algılamasını
sağlamak üzere kişinin zihninde uyandırılan veya projekte edilen düşünce
veya görüntüler. )
C: Yakın.
S: (T) Yani gerçekte olandan başka birşey görüyor oluyorum, öyle mi?
C: Evet ama çocukluktaki gibi fiziksel değil.
S: (V) Mağaralara mı götürüldü? Griler onu mağaralara mı götürdü?
C: Bu tuhaf bir soru.
S: (L) Fiziksel olarak kaç kez kaçırıldı?
C: 27.
S: (L) Peki alfa durumu yaratarak bilincine kaç kez müdahale ettiler?
C: 196.
S: (T) Bilincimi alfa durumuna sokmaları ben uykudayken mi oluyor?
C: Bazen.
S: (V) Bilgisayarının başındayken oldu mu hiç?
C: İş yerinde.
S: (T) Honeywell'de çalışırken mi?
C: Büyük beyaz binada.
S: (L) Büyük beyaz bina nerede? (T) Honeywell bina kompleksini söylüyorlar.
(F) Hepsi beyaz mı? (T) Hepsi beyaz. (V) Honeywell şirketi Kertişlerin
ajanları mı?
C: Hayır. ABD devletinin.
S: (T) Evet. Devletle anlaşmalı bir şirket. Peki yeni işimde hiç oldu mu?
C: Hayır.
S: (T) Bunun sebebi devlete bağlı bir şirket olmaması mı?
C: Kısmen.
S: (T) Diğer kısım neyle ilgili?
C: Son zamanlarda bilinç arttırıcı deneyimler yaşadın.
S: (T) Ve bu bilinç arttırıcı deneyimler zihnimle oynamalarını zorlaştırdı
öyle mi?
C: Evet.
S: (T) Bu bilinç arttırıcı deneyim neydi?
C: Ruhunu arama dönemi.
S: (V) Ruhsal arayış çabaların mı oldu? (T) Hayır, tek söyleceğim şey 6-7
haftadır %100 depresyon içinde olduğumdur. (L) Terry'nin depresyonuna neden
olan şey nedir?
C: DNA değişimi.
S: (T) DNA değişimine neden olan şey nedir?
C: 4'üncü yoğunluk seviyesi realitesine ilerleyiş.
S: (L) Bu her zaman ağrıya, acıya veya depresyona neden oluyor gibi
görünüyor, neden?
C: Tüm 1'inci düzey değişimler bu etkiyi yapar.
S: (L) 1'inci düzey değişimler nedir?
C: Düzey tanımlaması, önemi vurgulamaya yönelik.
S: (L) 1'inci düzey en önemli olan mı?
C: Evet.
S: (L) Sayı yükseldikçe önem azalıyor yani?
C: Yakın.
S: (L) Jan'in sağ omzundaki ağrıya neden olan şey nedir, çünkü bu hepimizde
de var gibi?
C: DNA değişimleri.
S: (L) Bu rahatsızlığı azaltmak için reiki kullanılabilir mi?
C: Gerekli değil ve tavsiye edilebilir de değil.
S: (L) Bu sıkıntıya katlanmamız mı gerekiyor?
C: Tüm "sıkıntıları" kısa bir süre sonra önemli yaşamsal değişiklikler takip
edecektir.
S: (V) Benim bu sıkıntıyı yaşamıyor olmamın bir nedeni var mı?
C: Yaşayacaksın.
S: (T) Bu değişimi yaşadığıma göre artık kaçırılmayacak mıyım?
C: Açık.
S: (T) Tüm bu kaçırmaları aynı varlıklar mı yapıyor yoksa farklı gruplar mı
var?
C: İki grup.
S: (T) Birincisi hangi grup?
C: Griler.
S: (T) Diğeri?
C: Kertenkeleler.
S: (T) Marissa Tower isimli kadın Kertişleri mi kanallıyor?
C: Evet.
S: (T) Kanalladığı bu Kertişlerin insanlara karşı niyetleri iyi mi?
C: Hayır.
S: (T) Onunla ilgili olumsuz eleştiride bulunduğumda kendimi bir tehlike
altına mı soktum?
C: Bu noktada değil.
S: (T) Kertişleri kanallayan bu kadın hakkında söylemek istediğiniz başka
birşey var mı?
C: Kertenkelelerle fazla etkileşimi tavsiye etmiyoruz. "MUFON"daki bazı
kişilere karşı dikkatli olmanız gerek.
S: (T) Devletin MUFON'u bir istihbarat toplama kuruluşu olarak kullandığı
doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Sanırım bizi dinliyordunuz. Philadelphia deneyi hakkında neler
söylersiniz?
C: Her zaman dinliyoruz. (Laura harfleri okumada hata yapıyor.) Biraz daha
kahve al Laura. (T___ bir süre tablada V___'nin yerini alıyor.)
S: (L) Bir anlamda siz de kozmik bilgisayar ağı bilgi alma sisteminin bir
parçası mısınız?
C: O ya da bu şekilde herkes öyle.
S: (L) Philadelphia deneyi T___'nin izci başkanının anlattığı şekilde mi
oldu?
C: O tanım Philadephia deneyine ait değil.
S: (L) Peki bahsedilen gemi Philadelphia deneyinin parçası olan gemi mi?
C: Üç taneden biri.
S: (L) Geminin maruz kaldığı etkiler, anladığım şekliyle Philadelphia
deneyinin bir sonucu muydu?
C: Realite moleküler kalıntısı.
S: (L) Philadelphia deneyi okuduğumuz yazıda belirtildiği şekilde mi
gerçekleşti?
C: Yakın.
S:
(L) Al Bielek deneyin bir parçası mıydı?
C: Evet.
S: (L) Bu konuda verdiği bilgiler gerçeklere mi dayalıydı?
C: Yakın.
S: (L) Bedensel yaş olarak gençleştirilmesi ve kardeşinin yeni bir bedene
girmesi ile ilgili verdiği bilgiler doğru mu?
C: Hayır.
S: (T) Kardeşi Duncan, gerçekte iddia ettiği kişi mi?
C: Hayır.
S:
(L) Al Bielek'in kendisi iddia ettiği kişi mi?
C: Hayır. Bir teknisyendi ama gemide değil.
S: (L) Yani zamanda ileri ve geri gitmedi?
C: Doğru.
S: (T) Yani kendini olduğundan başka biri olarak mı göstermek istiyor?
C: Evet.
S: (T) Özenti bir kişilik mi?
C: Hayır. Devlet ajanı.
S: (T) Preston da bir devlet ajanı mı?
C: Evet.
S: (T) Bu hikayeyi neden anlatıyorlar? Dezenformasyon dışında...
C: Halkın tepkisinin ölçülmesi için gerçeklerin yavaşça açıklanması.
George Bush Philadelphia deneyi ile bağlantılıydı.
S: (L) Uyuşturucu destekli bilinç
değişimi yoluyla uzayla temas kurma üzerinde çalışan Marcia Moore'a ne oldu?
C: Kertenkeleler tarafından sürekli kaçırılma kurbanı.
S: (L) Neden?
C: Gerçeğe çok yaklaştı.
S: (L) Peki biz de gerçeğe çok yakın mıyız?
C: Evet.
S: (L) Biz de Kertenkeleler tarafından sürekli kaçırılacak mıyız?
C: Bilgi korur.
S: (L) Ama onun da çok bilgisi yok muydu?
C: Uyuşturuclar yüzünden bloke oldu.
S: (L) Zaman
yolculuğunun nasıl gerçekleştiğini öğrenmek istiyorum.
C: Karmaşık.
S: (L) O zaman bir ipucu verin.
C: Zaman döngüsü kavuşumunu değiştirmek için atomik yapının elektromanyetik
olarak düzenlenmesi yoluyla boyutötesi transfer.
S: (L) "Siyahlı Adamlar" (Men in Black) olarak tanımlanan kişiler kim?
C: Kertenkele projeksiyonları.
S: (T) Yani sadece bir görüntüyü mü projekte ediyorlar?
C: Evet.
S: (T) Yani Siyahlı Adamlar fiziksel bakımdan gerçek değiller?
C: Kısmen doğru. Bu teknolojiyi bilmiyorsunuz ama isterseniz
tanımlayabiliriz.
S: (L) İsteriz. Lütfen tanımlayın.
C: Pekala. Hazır olun. Önce zamanda "yolculuğu" biraz daha tanımlamamız
gerekiyor çünkü iki kavram birbiriyle yakından ilişkili.
İlk adım
yapay olarak elektromanyetik bir alan oluşturulmasıdır. Bu, gerçekliğin
boyutları arasında bir kapı açar. Sonra, gerçeklik iliştirme kanalına erişim
için katılımcının düşüncelerini kanallanması gerekir. Sonra da enerjiyi
uygun boyut köprüsüne odaklaması gerekir. Elektronlar doğru frekans
dalgasında düzenlenmelidir. Bunun ardından tüm yoğunluk seviyelerindeki
algıları dengelemek için boyut "perdesi" içinden üçlünün gönderilmesi
gerekir.
S: (L) Üçlüyü açıklar mısınız?
C: Üçlü şu şekildedir: 1. Madde, 2. Enerji, 3. Gerçekliğin algılanması. İşte
böyle millet.
S: (L) Betty Andreasson'u kim kaçırdı?
C: Griler.
S: (L) Kaçıran varlıkların ona verdiği bilgiler perdeleyici bilgi miydi,
sahte bilgi miydi, yoksa dezenformasyona yönelik bilgi miydi?
C: Hepsi ve kısmen de doğru bilgiler.
C: 3'üncü yoğunluk "B" bölümü enerji
anormallikleri; "poltergeist" ile aynı.
S: (L) "The Haunted" adlı kitapta Smurl ailesi ile ilgili olarak anlatılan
vakada, evlerinde Kocaayak türü bir yaratığın görülmesini da kapsayan çok
ilginç olaylar var. Bu olayda meydana gelen şeylerin kaynağı nedir?
C: Aynı.
S: (L) Yani bu iki vakadan hiçbiri "dünyadışılarla"
ilişkili değil?
C: Doğru.
S: (L) Bu iki olay ile Karla Turner tarafından tanımlanan olay ve diğer
kaçırılma olayları arasındaki belirgin benzerlikler neyden kaynaklanıyor?
C: Benzerlikler yoruma açık. Turner'ın evi, Griler ve diğerleriyle etkileşim
nedeniyle pek çok olay türüne açıldı.
S: (L) Griler ile etkileşimlerde böyle şeyler sıkça oluyor mu?
C: Bu türde yoğun bir faaliyet olduğunda, pek çok çeşit şeyin içeri
girmesine neden olan kanallar veya "pencereler" açılıyor.
S: (L) Poltergeist varlığı, poltergeist etkisinin meydana geldiği kişinin
bilinç altı enerjisi ile mi meydana geliyor?
C: Diğer herşey gibi, algılanan ile algılayan arasındaki bir etkileşim.
S: (L) Peki bu olayda algılanan nedir? Bir enerji oluşumu mu, yoksa gerçek
bir varlık mı?
C: Her ikisi. Unutma Laura, sen de bir enerji oluşumusun.
S: (L) George Adamski'nin gördüğü güzel Nordik varlıklar kimdi?
C: George Adamski'nin son derece gelişmiş hayal gücünün ürünü.
S: (L) Birkaç kez uçan dikdörtgen şeklinde büyük kutulardan bahsedildiğini
duydum. Bunların kime ait olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: Kertenkele projeksiyonları.
S: (L) Neden bu kadar çok türde araçları var?
C: Hepsi onların değil.
S: (L) Haklarında birşeyler okuduğum, kalın dudaklı, kaba nitelikli, gri
bedenli ve gri üniformalı olarak tanımlanan ve Güney Amerikalıların "Malos"
dedikleri varlıklar ne veya kim?
C: Kertenkele projeksiyonları.
S: (L) Betty Andreasson'un mavi elbiseli olarak gördüğü çamura benzer
varlıklar da bunlar mıydı?
C: Evet.
S: (L) Betty Andreasson kaçırılmasında Finiks'i (Phoenix) gördüğünde nereye
götürülmüştü?
C: Gerçekliğin başka bir boyutu.
S: (L) Betty Andreasson, deneyimlerinin pozitif olduğuna ve onu tanrıya daha
fazla yaklaştırdığına inanmakta haklı mı?
C: Hayır.
S: (L) Kandırıldı mı?
C: Hayır. Bir kurban.
S: (L) Avustralyalı pilot Frederick Valentich'e ne oldu?
C: Kertenkeleler tarafından alındı ve vücudu parçalandı.
S: (L) Ontario'da Carp'taki UFO inişi gerçek bir UFO inişi miydi?
C: Evet.
S: (L) Bu olayda kim vardı?
C: Griler.
S: (L) Başka herhangi bir güç?
C: Hayır, ama devlet bunu bir fırsat olarak kullanmak istiyor. UFO'nun
kendisi sahte değildi ama Guardian'ın hikayesi öyleydi.
S: (L) UFO gerçekten dünyadışılar tarafından mı kullanılıyordu?
C: Evet. Devletin elinde çok miktarda UFO film kaydı var. Bunları ihtiyatlı
olarak kullanabilir.
S: (T) Guardian'ın hikayesinin sahte olmasından neyi kastediyorsunuz? Video
kaydı gerçek mi?
C: Kasetteki görüntüleri, uydurduğu hikayeye bir delil olarak gösterdi.
S: (T) O görüntüyü, kendisini Guardian olarak tanıtan kişi mi çekti?
C: Hayır.
S: (T) Kim çekti?
C: Askeriye.
S: (T) O görüntüyü çekmek için Ontario Kanada'da olmaları gerektiğini nasıl
biliyorlardı?
C: İniş olayı NATO yedek askerlerinin eğitim aldığı bir üssün yakınlarında
gerçekleşti.
S: (T) Olay kendilerinin iddia ettikleri yerde mi gerçekleşti?
C: Yakınında.
S: (T) Çiftlikteki kadın bu senaryonun bir parçası mıydı?
C: UFO'yu gördü. Hikayenin bir parçasıydı.
S: (T) Kadının yaşadığı UFO olayı, Guardian videosundakiyle aynı olay mıydı?
C: Hayır. Ama benzer.
S: (T) Yani bir UFO inişi gören bir kadın var bir de videoya alınan başk bir
UFO inişi olayı var. Ve kadın çıkıp gördüğü şeyi anlatınca onlar da
ellerindeki videoyu kadının hikayesinin bir delili olarak kullandılar, öyle
mi?
C: Evet.
S: (T) Kadın NATO'nun bölgedeki faaliyetinden haberdar mıydı?
C: Hayır.
S: (T) NATO faaliyeti kadının olduğu yere yakın mıydı?
C: UFO'lar tüm büyük askeri faaliyetlere üşüşüyor.
S: (T) Devlet, dünyadışılar tarafından dünyaya saldırılmasına dair bir
senaryo hazırlayıp bu yolla tüm dünya insanlarını bir korku haline sokup tam
kontrol ve hakimiyeti kabullenmelerini sağlamayı mı planlıyor?
C: Açık. Ama eğer öyleyse, fiyaskoyla sonuçlanır.
S: (T) Neden?
C: Pek çok neden: 1. Görsel efektler yetersiz olacak ve açıklar verecek. 2.
Gerçek saldırı daha önce meydana gelebilir. 3. Başka olaylar araya
girebilir.
S: (T) Ne gibi?
C: Dünya değişimleri. (Ç.N.: Yaklaşan kırılma ve dönüşüm sürecine ait büyük
olaylar kastediliyor sanırım.)
S: (T) Devlet yönetiminde bulunan ve tüm dünyayı ele geçirerek kendi
yönetimlerinde mutlu olmayı uman kodamanların, dünyanın yakın geleceğinde
çok önemli değişimler meydana gelecek olması gerçeğini hesaba katmadıklarını
düşünmekte haklı mıyım?
C: Yakın. Farkındalar ama inkar eğilimindeler.
S: (T) Bu dünya değişimleri, komet kümesinin varmasından önce mi meydana
gelecek?
C: Hayır. Ama "zaman" çerçevesi henüz kesinleşmiş değil.
S: (T) Eğer neler olacağını bilselerdi bile paralarını arttırıp dünyayı
kontrol etmeye devam etme yönündeki aptal küçük planlarına devam ederlerdi
sanırım, doğru mu?
C: Evet. Hırs bir hastalık.
S: (T) Tüm akılı ve yetenekli kişileri dünyadan başka bir gezegene taşıma
ile ilgili "alternatif üç" diye bir plan var mı?
C: Hayır.
S: (T) Bu da bir dezenformasyon mu?
C: Evet. Mars'a iniş de öyle. Ama Mars anıtları değil.
S: (T) Mars'taki anıtları kim yaptı?
C: Atlantisliler.
S: (T) Yani Atlantisliler gezegenler arası yolculuk yapabiliyorlar mıydı?
C: Evet. Kolaylıkla. Atlantis teknolojisinin yanında sizin teknolojiniz
Neandertal çağı gibi kalır.
S: (T)
Ay'da Richard Hoagland'ın keşfettiği yapıları kim inşa etti?
C: Atlantisliler.
S: (T) Bu yapıları ne için yaptılar?
C:
Kristal gücüne yönelik enerji aktarım noktaları.
Anıtlardaki veya heykeldeki sembolizma kullanılmış.
S: (T) Hangi heykeli kastediyorsunuz?
C: Örnek; Yüz.
S:
(T) Bu kristaller hangi gücü topluyordu?
C: Güneş.
S: (T) Mars ve Ay'da güç toplama istasyonları kurmaları gerekli miydi? Bu
onların gücünü mü arttırıyordu?
C: Gerekli değildi ama sizin milyon dolar sahibi olmanız da gerekli değil.
İlişkiyi anlıyor musun? Sizin toplumunuz nasıl paraya açsa, Atlantisliler de
güce açtı.
S: (T) Bu güç toplama işi onların sonunu getiren şey miydi?
C: Evet.
S: (T) Bu gücün kontrolünü nasıl kaybettiler?
C: Bilgisayarlarınızın sizi kontrol edecek hale gelmesi gibi, o güç de
onları kontrol eder hale geldi.
S: (V) Yani hayata ve kendi zekasına sahip olmaya benzer birşey mi?
C: Evet.
S: (L) Yani bir anlamda bu kristal yapıların canlandığını mı söylüyorsunuz?
C: Evet.
S: (L) Peki sonra ne yaptılar?
C: Atlantis'i yok ettiler.
S: (L) Ama Atlantis'in, güneş sistemindeki bir gezegenin yakın geçişinden
dolayı yok olduğunu sanıyordum?
C: Hasar gördü ama düzeldi.
S: (L) Yani Atlantis, Mars'ın yakın geçişinden dolayı zarar gördü ama sonra
toparlandı, öyle mi?
C: Toprakları tamamen değil kısmen yok oldu.
S: (L) Peki Atlantis kaç ayrı yıkım gördü?
C: Üç.
S: (L) Biri Mars'ın yakın geçişinden kaynaklandı, değil mi?
C: Evet. Ve kometler.
S: (L) Mars ile kometler arasında bir çeşit etkileşim oldu, öyle mi?
C: Evet.
S: (L) İkinci yıkımın nedeni neydi?
C: Venüs.
S: (L) Peki üçüncü ve son yıkım neden kaynaklandı?
C: Kristaller.
S: (L) Kristaller hala etkin mi?
C: Bermuda üçgeni.
S: (L) Bunun bir efsane olduğunu sanıyordum?
C: Hayır.
S: (L) Peki o kristal ne yapıyor? Sürekli etkin mi?
C: Hayır. Düzensiz.
S: (L) Bilinçli, duyarlığa sahip bir varlık anlamında mı etkin?
C: Hayır.
S: (L) Etkinleştiren şeyler nedir?
C: Pek çok faktör.
S:
(L) Etkinleştiğinde ne yapıyor?
C: Boyutötesi pencere açılıyor.
S: (L) Diyelim ki bir insan Bermuda Üçgeni'nde gemiyle seyahat ediyor ve o
pencere açıldı ve bu kişi o pencereden geçti. Kendisini nasıl bir durumda
bulur?
C: Askıda kalan bir canlılığa (Suspended Animation) benzer birşey.
S: (L) Askıda kalan kişiler, canlılıklarının bilincinde olurlar mı, yoksa
bilinçleri de mi askıda kalır?
C: İkisinden biri.
S: (L) Bu durumda sonsuza kadar kalırlar mı, yoksa geri mi dönerler? Yoksa
başka bir yere mi giderler?
C:
Açık. Herşey olası. Aynı şey Philadelphia deneyi katılımcılarının başına
geldi.
S: (L) Eğer bir kişi bu boyutlararası askılı hayatiyet durumuna gelirse,
sonsuza kadar öyle mi kalır?
C: Belki.
S: (L) Ölemezler mi, bunu mu kastediyorsunuz?
C: Milyonlarca yıldır bekliyorlarmış gibi bir algıları olabilir.
S: (L) Onları bu durumda kurtaracak bir kişi veya bir yol yok mu?
C: O denizciler neden delirdiler sanıyorsun?
S: (L) Bermuda Üçgeni'ndeki kristal dışında başka etkin kristaller de var
mı?
C: Evet.
S: (T) Devlet bunları biliyor mu?
C: Yarı.
S: (L) Diğerleri nerede?
C: Japonya açığında, Brezilya'da, Ural dağlarında, Kuzey ve Güney
kutuplarında.
S: (T) Ay ve Mars'takiler de etkin mi?
C: Evet.
S: (V) Japonya'daki depremlerle bir ilişkisi var mı?
C: Evet.
S: (L) Eğer kristallerden biri bulunsa ve teknolojisi çözülseydi ve başka
bir tanesi daha...
C: Şu şekilde cevaplayalım: Eğer Neandertaller bir Boeing 747 bulsalardı,
onu nasıl kullanacaklarını bilebilirler miydi?
S:
(L) Bu kristallerin fiziksel ebatları neydi ve yapay mı yoksa doğal
mıydılar?
C: Çeşiti ebatlar. Yapaydılar.
S: (L) Yontuluyorlar mıydı?
C: Evet.
S: (L) Yontulmada hangi şekil veriliyordu?
C:
Piramit.
S: (L) Yani Gize'deki Büyük Piramit'le aynı orantılara sahip tam bir piramit
miydiler?
C: Yakın.
S: (L) En büyüğü tabanından tepesine ne kadar uzunluktaydı?
C: 1500 metre.
S: (L) Ortalama uzunlukta olanları ne kadardı?
C: 150 metre.
S: (L) 1500 metre yükseklikte olan hala duruyor mu?
C: Evet.
S: (L) Peki nerede?
C: 600 kilometre doğunuzda.
S: (L) Birkaç yıl önce bir pilot suyun içinde bir piramit gördüğünü
bildirmişti...
C: Gördüğü şey piramidin okyanus tabanından yukarıda kalmış olan tepesiydi.
%90'ı gömülü.
S: (V) Meditasyonda Dünya değişimleri sırasında ortaya çıkan kristaller
görmüştüm. Bu meydana gelecek mi?
C: Evet.
S: (L) Atlantis'in batışı sırasında bu kristal nasıl oldu da çatlamadı veya
kırılmadı?
C: Sıradışı ölçüde güçlü. Bir atom bombası bile onu parçalayamaz.
Kristal,
termonükleer bir patlamanın zincirleme reaksiyonu absorbe eder ve saf
enerjiye çevirir. Bu onun tasarımsal işleviyle ilgili.
S: (L) Peki sonra ne olurdu?
C: Atlantislilerin yaptığı gibi mühendislik yoluyla
odaklanma
olmazsa enerji dağılır.
S: (L) Bu teknolojiyi nereden elde ettiler?
C: Kendileri geliştirdi.
S: (L) Kendileri mi icat etti?
C: Evet.
S: (L) Dünyadışılarla etkileşime girdiler mi?
C: Evet.
S: (L) Hangi dünyadışılarla?
C: Kertenkeleler.
S:
(L) Bu kristaller ne tür bir güç frekansı kullanılıyordu?
C: Tam bant genişliği.
S: (T) Kristallerden kaç tanesi dünyadaki devletler tarafından keşfedildi?
C: Tümü.
S: (T) Onları kullanmaya mı çalışıyorlar?
C: Boşuna.
S: (T) Deniyorlar mı?
C: Belki.
S: (T) Ay'dan çekilmelerinin ve uzay programını durdurmalarının sebebi bu
mu?
C: Hayır. Devlet teknolojiyi anlamıyor.
S: (T) Ay'daki faaliyetlerini sona erdirdiler mi?
C: Açık.
S: (T) Mars'taki kristaller nedeniyle mi oraya gitmeyi bu kadar istiyorlar?
C: Evet.
S: (T) Kristaller yüzünden mi yoksa anıtlarda saklanan şeyler yüzünden mi?
C: İkisi de değil.
S: (T) Mars'a gitmeyi neden istiyorlar?
C: Keşif.
S: (T) İnsan ırkının tepesinde bulunanlar gerçekten göründükleri kadar
aptallar mı?
C: Subjektif.
S:
(L) Elektrik üretmek için o kristal şeklini kullanabilir miyiz?
C: Mümkün ve yapıldı.
S: (L) Karmaşık mı?
C: Evet.
24
Kasım 1994 F___ ve Laura
S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.
S: (L) Bugün kiminle birlikteyiz?
C: Pihmi.
S: (L) Hiç dünyada yaşadınız mı?
C: Hayır. Kanal artık uyumlandığı için her seferinde sorgulamanıza gerek
yok.
S: (L) Yani kanalın titreşimleri uyumlandı ve artık bu kanala başka
enerjiler müdahale edemez mi?
C: Siz istemedikçe.
S: (L) Bugün Karla Turner'dan aldığım mektubu gördünüz mü?
C: Biz Kasyopyalıyız.
S: (L) Yani gördünüz mü?
C: Senin bütün yaşam auranın farkındayız Laura.
S: (L) Ve eğer bir kaynak bir tahminde
yanılırsa genelde insanlar o kaynağa olan inancını kaybeder. Bu gerçekçi
olmayan bir beklenti mi?
C: Evet.
S: (L) Bunun sebebi gerçekliğin değişkenliği nedeniyle doğrulanmanın
imkansız birşey olması mı?
C: Eğer bu mümkün olsaydı, varoluş diye birşey olmazdı. Evren, bir öğrenme
laboratuarından başka birşey değil.
S: (L) Bu son volkan patlaması hakkında bilgi verir misiniz? Sebebi neydi?
C: Dünyanın ısınması.
S: (L) Isınmaya neden olan şey nedir?
C: Titreşim frekansı değişimleri.
S: (L) Bu titreşim frekansı değişimlerine neden olan şey nedir?
C: Daha önce de söylediğimiz gibi, yaklaşmakta olan dalga.
S: (L) Yani bu dalga o kadar büyük ve geniş ki, mutlak varış noktasından
yıllar önce etkileri hissediliyor, öyle mi?
C: Doğada tüm dalgaların varıştan önce bir çekiliş aşamaları vardır.
S: (L) Bu bir dalganın sahile varmadan önce herşeyi kendine çekmesi gibi mi?
C: Evet.
S: (L) 1981 ve 82'de kızım A___ uykusunda sık sık penceresinin önünde timsah
olarak tanımladığı birşey görüyordu. Uyanıp çığlık atıyordu, biz de
uyanıyorduk ve bir keresinde elbise dolabının köşesinde duran bir figür
gördük. Tüm bu olaylar bir ejderle karşılaştığım rüyama kadar...
C: Kertenkele.
S: (L) Ne yapıyorlardı?
C: İnceleme.
S: (L) O incelemelerinde ne keşfettiler peki?
C: Kaçırılabilecek potansiyel kişiler.
S: (L) Herhangi birimizi kaçırdılar mı?
C: Hayır.
S: (L) Neden?
C: Durdurdun.
S: (L) Nasıl durdurdum?
C: Bilginin kökleri farkındalıktadır.
S: (L) Peki benim direncimle karşılaştıklarında buna tepkileri ne oldu?
C: Hayalkırıklığı.
S: (L) O zamandan beri bizi rahatsız etmeye çalıştılar mı?
C: Evet.
S: (L) Peki bunlarda hiç başarılı oldular mı?
C: Evet.
S: (L) Nasıl?
C: A___.
S: (L) Annem yoluyla mı?
C: Evet.
S: (L) Onu kaçırdılar mı?
C: Duygularını bulandırdılar.
S: (L) Yani her zaman çok dikkatli olmamız gerekiyor, öyle mi?
C: Başkalarının seni yolundan alıkoymasına kesinlikle izin verme. Seni
gerçekten uzaklaştıracak pek çok girişime maruz kaldın. Şimdi birkaç bildiri
geliyor: Dur. Varolan herşey sadece birer derstir. Bu sonsuz bir okul.
Herhangi birşeyin varolmasının başka hiçbir amacı yok. Cansız madde bile
öğreniyor. Herşey bir "İlüzyon". Her bir birey aklında tüm varoluşa sahip.
Şimdi bunu biraz düşün. Her bir ruhun gücü sonsuz ve eğer nasılını bilirse
tüm mevcudiyeti yaratabilir veya yokedebilir. Siz ve biz ve diğer herkes,
varolan herşeye ortak sahip oluşumuzla birbirimize bağlıyız. Eğer istersen
yeni evrenler yaratabilir ve o evrenlerde yaşayabilirsin. Hepiniz içinde
yaşadığınız evrenin bir kopyasısınız. Aklınız varolan herşeyi temsil ediyor.
Ne kadar çok şeye erişilebileceğini görmek "eğlence."
S: (L) Ne kadar çok şeye erişilebileceğini görmek kimin için eğlence?
C: Herkes. Zorluklar eğlencedir. Aklının sınırı nerede sence?
S: (L) Nerede?
C: Biz sorduk.
S: (L) Sanırım bir sınır yok.
C: Eğer sınır yoksa, senin kendi aklın ile başka herhangi bir şey arasında
fark nedir?
S: (L) Eğer nihayetinde herşey birse, sanırım bir fark yok.
C: Doğru. Eğer iki şey mutlak olarak sınırsızsa, o iki şey tamamen aynı
şeydir.
S: (L) Bu kertenkele etkisi neden kulaklarının çınlamasına neden oluyor?
C: Bilgi yoluyla korunmayan veya daha az korunanlar üzerinde odaklanıyorlar.
S: (L) Bunu durdurmak için ne yapabilir?
C: Zihni açıp öğrenmek.
S: (L) Eğer bunu yapmazsa sonuç ne olur?
C: Daha fazla saldırı.
S: (L) Her bir ruhun mutlak gücü olduğunu ve tüm varoluşu yaratabileceğini
ve yok edebileceğini söylediniz. Bu diğer ruhların varlığını da kapsar mı?
C: Evet. Ama bundan daha karmaşık. Başka bir celsede daha fazla açıklama
yapacağız.
S: (L) Eğer teknik anlamda spesifik soruları sorarsak, bize bir zaman
makinesinin veya bir boyutötesi transfer makinesinin nasıl yapılacağını
anlatabilir miydiniz?
C: Evet. Ama gereken bütün parçaları nereden bulacaksınız?
S: (L) Bunu yapacağımı söylemedim.
Yalnızca bize nasıl yapılabileceğini anlatabilir misiniz diye merak ettim.
Bu akşamı burada bitirmeden önce bize söylemek istediğiniz birşey var mı?
C: Diğerleriyle bilgi alışverişinde bulunun ama kişilere dikkat edin.
S: (L) Çalışmamıza yardımcı olacak biri gelecek mi aramıza?
C: Bekle ve gör. Daha yeni başlıyor.
26 Kasım 1994 F___, Laura, T___ ve J___
S: (L) Tamam, ismini alabilir miyiz
lütfen?
C: Murean.
S: (L) İnsanlarda kıskançlığın ortaya
çıkmasına neden olan şey neydi?
A: Kertenkele yönetiminin başlaması.
S: (L) Kertenkelelerce ele geçirilme olayı cennetten düşme zamanında meydana
gelen bir olay değil miydi?
A: Evet.
S: (L) Habil ve Kabil'in hikayesi o yönetimin bir parçası mıydı?
A: Hikayenin sembolizması.
S: (L) Yani Kertenkelelerin yönetimimizi ele geçirmesini, kıskanmanın
başlamasını ve kardeşin kardeşe kötü davranmasını sembolize ediyor, öyle mi?
A: Kısmen. Kabil'in damgası, Kertenkelelerin dünyanın titreşim frekansının
idaresini ele geçirmesi sonucu ortaya çıkan kıskançlık özelliğini ifade
ediyor. Omurgadaki yumru, Kertenkelelerce bilinçli olarak uygulanan DNA
sınırlamasının fiziksel bir kalıntısı. Anladın mı?
S: (L) Bu eklenti öncesi omurganın ve kafatasının durumu nasıldı?
A: Orada bir çıkıntı yoktu. Kıskançlık oradan çıkıyor, bunu
hissedebilirsiniz bile.
S: (L) DNA sınırlandırmasından kaynaklanan bu duygular, Carl Sagan'ın
bahsettiği "Sürüngen Beyin"le alakalı mı?
A: Dolaylı olarak.
S: (L) Peki bu Kabil'in damgasının ortaya çıkması sırasında dünyada bu
etkiyi almayan başka insanlar var mıydı?
A: Tüm insanlara eşzamanlı olarak eklendi.
S: (L) Fiziksel olarak bunu nasıl gerçekleştirdiler? Bu olayın mekanizması,
tekniği neydi?
A: Hazır mısınız? DNA çekirdeği, karbonla ilişkili henüz keşfedilmemiş bir
enzimdir. DNA'nın ilk on faktörü ışık dalgalarıyla yakılmak suretiyle iptal
edildi. O noktada omurganın tepesindeki yumru da dahil olmak üzere pek
çeşitli fiziksel değişimler meydana geldi. Tüm bu değişimler eterik bedene
de yansıdı.
S: (L)
Tamam bu insanlar dünyadaydı, peki yapılan bu etki hepsini birden mi
değiştirdi?
A: Işık dalgası yoluyla değiştirme.
S: (L) Işık dalgaları DNA'yı etkiliyor mu?
A: Evet.
S: (T) Peki bu ışık dalgalarının geldiği yer neydi?
A: Bizim merkezimiz.
S: (L) Sizin merkeziniz nedir?
A: Bizim alemimiz. Başkalarına hizmet alemi.
S: (L) Peki kertenkeleler Başkalarına Hizmet aleminden gelen ışınları nasıl
kullandılar?
A: Gelişmiş bir teknoloji kullanarak ışık frekans dalgalarını değiştirdiler.
S: (L) Tüm bunlardan anladığım şey şu ki, sanki bir savaş olmuş ve siz
kaybetmişsiniz...
A: Evet.
S: (L) Bu, Pleiades'lilerin bahsettiği savaş mı?
A: Evet.
S: (T) Konu değişmeden şunu sormak istiyorum, siz Kasyopyalılar mısınız?
A: Evet.
S: (T) Aynı zamanda Pleiades'liler misiniz?
A: Hayır.
S: (T) Pleiades'lilerle ilişkili misiniz?
A: Evet, diğerleri de öyle.
S: (T) Hepiniz ışık ailesi misiniz?
A: Evet, aynen öyle. Ödevini yapmışsın.
S: (T) Çalışıyorum. Yani geçmişte başka bir güç sizi yendi ve bizim
üzerimizde değişiklikler yapmak için ışığın gücünü kullandı, bu doğru mu?
A: Evet. Şimdi şunu anlayın: Bunların hepsi doğal büyük döngünün parçası.
S: (L) Eğer bunların tümü bir doğal büyük döngünün parçası ise, eğer
yanılıyorsam düzeltin, öyle görünüyor ki siz "iyi adamlar" ve diğer "kötü
adamlar" tüm bunları eğlence olsun için yapıyorsunuz, öyle mi?
A: Hayır.
S: (L) Ama bunun doğal bir büyük döngünün parçası olduğunu söylüyorsunuz. Bu
doğal büyük döngü, aydınlık ile karanlık arasında sürekli bir etkileşim
olmasını mı gerektiriyor?
A: Evet. Biz evrenin doğal denge sisteminin "ön cephesindeyiz". Yani, bir
varlığın "Bir" ile tam birliğe ulaşmasından hemen önce bulunduğu yer. 6'ncı
seviye.
S: (L) 6'ncı seviyede olmaktan hoşlanıyor musunuz?
A: Siz 3'üncü seviyede olmaktan hoşlanıyor musunuz?
S: (L) Dürüst olmak gerekirse, hayır. (T) Evet sürekli daha yukarı çıkmak
için çabalıyoruz. Yani 6'ncı seviyeden yukarıda başka seviyeler de mi var?
A: Evet, bir tane.
S: (L) O da, Bir'le birleşme mi?
A: Evet.
S: (T) Peki geçmişte diğer tarafla yaptığınız savaşta...
A: Devam ediyor.
S: (T) Yani bu savaş devam ediyor... Işığın gücünü geri kazandınız mı?
A: Biz hiç kaybetmedik, siz kaybettiniz.
S: (T) Anlıyorum. Sanırım karşımızdaki ana güç Kertenkeleler, tabii
yanlarında başkaları da vardır...
A: Evet.
S: (T) Demek sizin ışığınızı değil bizimkini aldılar, öyle mi?
A: Zorlayarak olmadı. Şu anda onlarla yanyanasınız.
S: (T) Yani biz tüm evrende sürekli devam eden bir mücadeledeki savaşlardan
bir tanesinin içindeyiz, öyle mi?
A: Evet. Denge doğaldır. Unutmayın, tüm bunlar büyük döngüdeki derslerden
ibaret.
S: (L) Çok merak ediyorum... Siz ve Kertenkeleler savaştığınızda ne
yapıyorsunuz? Yani, herhalde birbirinize silahlarla ateş etmiyorsunuzdur,
tanklarınız falan yoktur...
A: 4'üncü seviyede olmadığınız için anlayamayacağınız kadar karmaşık.
A: Unutmayın, biz ışığız. Onlar ise karanlık. Her iki taraf da, gerçekliğin
tüm seviyelerine yansıyan yüksek seviyeli düşünce formları.
S: (T) Yani bizim algılayabildiğimiz şeyler üçüncü yoğunluğa gelen şeyler
oluyor ama eğer 4'üncü veya 5'inci veya 6'ncı seviyeye bakabiliyor olsaydık
farklı şeyler görürdük, öyle mi?
A: Evet.
A: "Kertişler", karanlığın güçlerinin 4'üncü seviyedeki temsilcileri, 6'ncı
seviyedeki değil ve siz de 3'üncü seviyedeki temsilcilerisiniz.
S: (L) Karanlığın güçlerinin 6'ncı seviye bir temsilcisi var mı?
A: Evet.
S: (L) Peki bu 6'ncı seviye temsilcisi ne olarak biliniyor veya görünüşü
nasıl?
A: Oryon, sizin "civarınızda".
S: (L) Oryonlar 6'ncı seviye Kendine Hizmet varlıkları mı?
A: Evet.
S: (L) Sizin gibi onlar da birer düşünce formu mu?
A: Evet.
S: (L) Hiç fiziksel madde içinde ortaya çıkarlar mı?
A: Çıkabilirler.
S: (L) Kertişleri kontrol eden güç onlar mı?
A: Yakın.
S: (L) 6'ncı seviye Oryonlar ile 4'üncü seviye Kertişler arasında 5'inci
seviye bir güç veya varlık var mı?
A: 5'inci seviye, her iki "taraf" için düşünme ve gözlem (contemplation)
bölgesi.
S: (L) Yani düşünme ve gözlem bölgesinde bir etkinlik yok mu? (J) Mola yeri
gibi mi?
A: Yakın. Dengeleyici.
S: (L) Işığın güçlerinin 3'üncü seviye bir temsilcisi var mı?
A: Evet.
S: (L) Onlar kim veya ne?
A: Sizin gezegeninizde yoklar.
S: (L) Peki kendi gezegenleri var mı?
A: Katrilyonlarca.
S: (L) Öyle görünüyor ki durumumuz hiç parlak değil. Gurdjieff'in dediği
gibi burası evrenin Sibirya'sı gibi.
A: Evren sonsuz ölçüde büyük.
S: (L) Eğer Kendine Hizmet eğilimli 3B (3 boyutlu) varlıkların yaşadıkları
gezegenler varsa, onların görünüşleri bizimki gibi mi?
A: Siz KH (Kendine Hizmet) eğilimlisiniz. BH (Başkalarına Hizmet)
varlıklarını mı kastettin? (Ç.N.: Orijinal metinde kısaltma kullanıldığı
için ben de KH ve BH kısaltmalarını kullanıyorum.)
S: (T) Bu evrende 3B bir BH ırkı var mı?
A: Evet. Zaten söylemiştik.
S: (L) Eğer BH varlıklarının olduğu gezegenler varsa...
A: Bazıları size benziyor.
S: (L) Öyle bir yerdeki yaşam nasıl acaba? (T) Bize bunu söylemezler. Bu
kendimizi geliştirerek bizim bulacağımız birşey.
A: Aynen öyle.
S: (L) Görünüşe bu kadar önem vermemiz KH olmamızla mı ilgili?
A: 3'üncü seviyede fiziksel bir konu olarak algılanmıyor.
S: (T) Benimle neden konuşuyorlar?
A: Seni döndürmeye çalışıyorlar. Unutma T___, kronik depresyonun bir "savaş"
alanını temsil ediyor.
S: (T) Artık depresyonda değilim ama benimle daha çok konuşuyorlar. (J) Seni
tekrar oraya çekmeye çalışıyorlar. (T) Ama beni depresyona yönlendiren
birşey yapmıyorlar.
A: Dikkat et!
S: (T) Bu iletişimleri kapatabilir miyim?
A: Evet.
S: (T) "Sing" kim?
A: Seni etkilemek için görevlendirilen güçlerin lideri.
S: (T) Güçler derken, şahsen bana yönelik olarak görevlendirilmiş birden
fazla varlık mı var?
A: Evet.
S: (T) Bu güçte kaç varlık var?
A: Yedi.
S: (T) Bunu içimdeki implantlarla mı yapıyorlar?
A: Hepsi sürecin birer parçası.
S: (T) Bende implant var mı?
A: Evet.
S: (T) Bu implantlar, duygularımı kontrol edip negatif olanları
arttırmalarını ve böylece bu duyguların enerjisiyle beslenmelerini mi
sağlıyor?
A: Kontrol değil, etki.
S: (T) Kontrol değil, etki. Ama örneğin kızdığım zaman kısa süre için kızgın
oluyorum ama bu teknolojiyi kullanarak daha uzun süre kızgın kalmamı
sağlayabiliyorlar, öyle mi?
A: Evet. Bilgi korur, bilgisizlik ve ihmal tehlike yaratır.
S: (T) Vücudumdaki implantları üzerinden enerjilerimi geri alabilir miyim?
A: Gerekli değil.
S: (T) Yani eğer kızgınlaşırsam ve olmam gerekenden daha fazla
kızgınlaştığımın farkına varırsam ve bunu daha olumlu birşeye dönüştürürsem
ve cihazları sonuna kadar açıkken bu olumlu enerjiyi onlara yönlendirirsem
ne olur? Morallerini bozabilir miyim?
A: Bunu yaptığında ateşe ateşle karşılık veriyor olursun.
S: (T) Peki yapmamız gereken şey bu değil mi?
A: Açık. Deyim neyi ima ediyor?
S: (L) Sanıyorum söylemek istedikleri şey şu; eğer kızgınlaştığını
hissediyorsan, bunu durdurmanın tek yolu kızmayı bırakarak mutlu veya
huzurlu olmandır. Mutlu ve huzurluyken onlara herhangi birşey gönderme
isteği duymazsın.
A: Bingo.
S: (J) Enerjiyi pozitif birşeye yönlendirmek. (F) Ateşe ateşle karşılık
vererek savaşamazsın. (L) Gerçekte savaşabilirsin. (T) Varmak istediğim yer
şu; bu mümkün mü, yani duygusal durumunu onların umduğunun aksine pozitif
birşeye çevirip onlara göndermek. Bu mümkün mü?
A: Neden?
S: (T) Karşılık vermek ve yaptıklarını bir de kendilerinin tatmasını
sağlamak için. (J) Onlarla savaşa mı girmek istiyorsun? O durumda hala
enerjinle onları besliyor olursun. (L) Yapabileceğin tek değişiklik duygunun
yönünü çevirmek ve huzurlu olmak. Eğer gerçek huzuru hissediyorsan...
A: 4'üncü yoğunluk KH'leri (Kendine Hizmet varlıkları) negatif enerjiyle
besleniyor.
S: (J) Yani elleri boş kalmış olacak. (T) Ama benim düşündüğüm şey... Benim
doğal bir... Negatif enerjiyle besleniyorlar. İçime birşey koyuyorlar,
3'üncü yoğunluğa gelip bizimle uğraşıyorlar...
A: Evet.
S:
(J) Onların enerji kaynağı olma. Eğer negatif enerjiyle besleniyorlarsa,
onları aç bırak.
A: Eğer kullanılmazlarsa, implantlar işe yaramaz.
S: (J) İmplantların çalışıp onlara istedikleri gıdayı aktarması için güç
kaynağının açık olması gerekir. Güç kaynağı da negatif düşünce ve duygular.
(T) Ama ben 3'üncü seviye bir varlığım. 3'üncü seviye bir varlığın bütün
duygularına sahibim. Ve beni ben yapan şeylerden biri de bu. Dolayısıyla
duygulardan birini kapatamam çünkü bu diğer duyguların dengesini bozar.
Duygular da ışık ve karanlığa tıpatıp benziyor.
A: Hayır.
S: (T) Pozitif duygularım var ve negatif duygularım var; İkisi de beni ben
yapıyor.
A: Eğer istersen, sadece pozitif duyguların olabilir.
S: (T) Eğer sadece pozitif duygularım olursa, ki güzel birşey olurdu
herhalde, bu durum Kertişlerin algılayıcı cihazına nasıl bir etki yapardı?
A: Onları iptal eder.
S:
(T) Yani bu cihazlar negatif frekanslara mı ayarlı?
A: Evet.
S: (T) Pozitif hisler implantları kapatıyor. Pozitif hisler duyarak
algılayıcıları kapatırsam Kertenkeleler ne yapar?
A: Başka yere giderler.
S: (L) Peki ilk kez kapatıldığında bir süre için çabalarını
arttıracaklarını, ama sonunda kişinin bunda kararlı olduğunu gördüklerinde
uzaklaşacaklarını düşünmekte haklımıyım?
A: Aynen öyle.
S: (L) Yani ilk ipucunu gördüğünde
duygularını kontrol etmeye başlaman gerekiyor. Yaşadığın herşeyi, bunların
hepsinin senin kendi yaratımının birer yansıması oluğunu ve senin mutlak
iyiliğine hizmet ettikleri kabulü ve bilgisi ile değerlendirmen gerekiyor.
Tabii bir süre boyunca bir besin kaynağı olarak seni tekrar kazanmak için
belki on kat daha fazla çaba harcayacaklar ama bunu başaramadıklarını
gördüklerinde artık seninle uğraşmayı bırakacaklar, bu şekilde mi?
A: Sen ve F___ şu anda bunu deneyimliyorsunuz.
S: (L) Bu doğru. (F) Bir süredir ikimiz de çok ağır saldırı altındayız. Bu
çalışmayı sürdürmek her anlamda bir mücadele haline geldi. (L) En zoru da,
çalışmayı sürdürecek bir zihin yapısını korumaya çalışmak. (J) Ben de
saldırı altında mıyım?
A: Henüz değil.
S: (T) Benim son birkaç aydır yaşadıklarım ilk saldırı mıydı?
A: Evet.
S: (T) Yani ne kadar pozitif olursam, onlar da o kadar çaba gösterecek ve
sanıyorum ki, başıma yedi kişiyi diktiklerine göre bende kolay
vazgeçmeyecekleri birşey buldular, öyle mi?
A: Yakın.
S: (T) Beni yedi kişiyi görevlendirecek kadar önemli görmeleri beni mutlu
etmeli mi? Bunu bir kompliman olarak mı kabul etmeliyim?
A: Hayır.
S: (J) T___'nin negatiflik derecesi onlara çekici mi geliyor? Çok
negatifleşme eğilimi mi var?
A: Tam tersi.
S: (J) Bunu açıklayabilir misiniz? (L) Negatifliğinin onlara çekici
geldiğini söylediler. Hayır, onları kendine çektiği için mi negatifleşti
demişlerdi? Onu Kertenkeleler için çekici kılan nedir?
A: Çekici değil, tehdit.
S: (L) Evet, bu önemli bir konu. Sanırım bir sürü insan üzerinde erken
yaşlardan itibaren çalışmaya başlıyorlar çünkü aura okuması veya aura
taraması gibi birşey yapıyorlar ve bir insanın büyük bir aydınlatma gücü
olup olmadığına karar veriyorlar ve henüz küçük ve savunmasızken onlar
üzerinde çalışma yapıp onları bir anlamda oyunun dışına çıkarmaya
çalışıyorlar. (F) Evet, insanları bilgilendirme gücü yüksek olanlar
kişileri. (L) Bizim yaşadıklarımız da bununla mı ilgili?
A: Evet.
S: (T) ... Tamam, nerede kalmıştık. Sadece pozitif olmam, Kertişlerin
benimle uğraşma arzusunu sonlandırır mı?
A: Evet.
S: (T) Hepsi bu mu? Ama implantlar orada durmaya devam edecek?
A: Ne olmuş?
S: (T) İmplantlar, frekansın aktarılması dışında birşey yapmıyor mu?
A: Hayır.
S: (T) Yani ben negatif olduğum sürece aktarıma devam edecek ve beni bu
yolla takip edebilecekler, öyle mi?
A:Yakın.
S: (T) Pozitif olarak bu implantları iptal edersem beni artık takip
edemezler mi?
A: Edebililer ama etkileyemezler.
S: (T) Bağlantıyı kapatırsam beni kaçırmaya devam ederler mi?
A: Hayır.
S: (T) Kurban rolü oynamamaya kararlıyım. (L) Burada başka birşey daha var.
Bilgi farkındalığı arttırıyor ve böylece seni etkilemeye çalıştıklarında çok
ince yollarla bunun farkına varabiliyorsun ve zihnini kontrol edip erken bir
aşamada direnç gösterebiliyorsun ve sanırım önemli olan da bu.
A: Yeterince yakın.
S: (L) Bize güneş sistemimizle bir şekilde bağlantılı bir komet kümesi
olduğunu ve bu komet kümesinin her 3600 yılda bir ekliptik düzeleminden
geçtiğini söylemiştiniz. Bu doğru mu?
A: Evet. Ama bu kez tüm gerçekliklerin farklı olduğu 4'üncü yoğunluk boyut
sınır dalgası üzerinde geliyor.
S: (L) Tamam, yani komet kümesi, boyut sınır dalgasıyla birlikte buraya
geliyor. Peki buna göre güneş sistemine girdiğinde, bu boyut geçişi
nedeniyle etkileri yumuşayacak mı? Bu hafifletici bir faktör mü?
A: Etkiler hafifleyecek.
S: (T) Uzay Yolu; Yeni Nesil filmi bize bunu mu anlatıyor?
A: Olabilir.
S: (T) Siz veya Federasyon'daki başka biri o filmin yazarlarını etkiliyor
mu?
A: Açık.
S: (L) Yani tüm bunlar, kehanetlerdeki dünya değişimlerinin aslında
anladığımız şekliyle fiziksel realitede meydana gelmeyebileceğini mi
gösteriyor?
A: Emin olabilirsin.
S: (L) Yani tüm bu hoplama zıplamalar, oraya buraya gitmeler, onu bunu
yapmalar...
A: Tamamen 3'üncü seviye düşünüşü.
S: (L) Eğer tüm bunlar 3'üncü seviye düşünce ürünleriylese, ve eğer bu
kehanetlerin çoğu sembolikse, tahmin ediyorum ki bu kehanetler aslında
enerjideki hareket ve değişiklikleri işaret ediyor.
A: Evet.
S: (L) Peki eğer bu enerji değişimleri meydana gelecekse, bu kehanetlerde
değişeceği söylenen şey gezegendeki insanlar mı, ya da insan grupları ve
belirli kitleler mi oluyor? Bu afetler bireysel ve veya kolektif bir temelde
ruhta meydana gelecek afetleri mi yansıtıyor?
A: Yakın.
S: (L) Geçiş gerçekleştiğinde dünya üzerindeki insanların da 4'üncü
yoğunluğa geçeceğini, bir çeşit gençleşme süreci yaşayacaklarını falan
söylemiştiniz. Peki 4'üncü yoğunluktan tamamen habesiz olan ve 4'üncü
yoğunluğa geçmeyecek olan insanlara ne olacak? Farkında olan ve frekansları
değişen insanların desteğiyle dalga onları da mı taşıyacak, yoksa başka bir
yere gidip başka şeyler mi yapacaklar?
A: Adım adım (sorun).
S: (T) Şimdi buraya gelen şey insan ırkını 4'üncü yoğunluğa taşıyacak olan
bir dalga mı?
A: Ve gezegeni ve bütün mekan/zaman sektörünü.
S: (T) O zaman buradaki herkesi içinde bulunduğu çalışma da tamamen bununla
ilgili. Yani biz insan formuna girmiş ışık varlıkları olarak yeni frekansın
tutucularıyız. Dalga buraya geldiğinde yeterince kişi hazırsa dalgayla
birlikte yeni frekans burada sabitlenmiş olacak ve böylece gezegende olması
planlanan değişim gerçekleşecek, öyle mi?
A: Evet.
S: (L) Bu meydana geldiğinde, hala tüm bunlardan habersiz olanlara yardım
edecek miyiz?
A: Açık.
S: (T) Yani biz şimdi dünya değişimlerinden, hayatta kalacaklardan ve
kalmayacaklardan, yıkımlardan, 3'üncü, 4'üncü, 5'inci yoğunluk
realitelerinden bahsederken, burada asıl kastedilen şey 3'üncü yoğunluk
bakımından gezegenin yok olması veya 3'üncü yoğunluktaki nüfusun %90'nın
ölmesi değil. Çünkü insanlar 4'üncü yoğunluğa geçiyor olacak, öyle mi?
A: Vau! "Isınıyorsun."
S: (T)
Evet, yani biz yeni yoğunluğun frekans tutucularıyız. Yani insanların
%90'ının hayatta kalmayacak olmasından kastedilen şey, geçirecekleri
yoğunluk değişimi oluyor. Çünkü bir üst seviyeye çıkıyoruz. Tüm bu konular
bununla mı ilgili?
A: Veya diğer bir olasılık, fiziksel afetleri yalnızca 3'üncü seviye dünyada
"kalanların" deneyimleyecek olması.
S: (T) O halde kastettiğiniz şey bizim frekanslara uyumlanmamız ve böylece
dalga geldiğinde 4'üncü yoğunluğa mümkün olduğunca çok sayıda kişinin
geçmesine yardım etmemiz ve böylece bu gezegendeki karanlık güçlerin
hakimiyetinin sona ermesi. Geride kalanların enerjileri de karanlık güçler
için yeterli düzeyin çok altında olacağı için onlar da bu gezegenle
uğraşmaktan vazgeçecekler. 3'üncü yoğunluk dünyasında daha az insan yaşıyor
olacak, gezegen kendini yenileyecek ve onlar da derslerini müdahale olmadan
daha kolay öğrenebilecekler.
A: Yakın.
S: (L) Bu boyut değişimi sırasında bizim yaptığımız şey bir frekansın
tutulup muhafaza edilmesi mi? Yani resmen 4'üncü yoğunlukta yeni bir
dünyanın yaratılmasını sağlayacak bir "süper bağlantının" oluşturulması mı?
Tıpkı tek hücreli bir organizmanın ikiye bölünmesi gibi; sadece yarımlardan
bir tanesi frekansın yakalanması yoluyla diğer bir boyuta geçerken bir
tanesi 3'üncü yoğunlukta kalacak. Öyle mi?
A: Adım adım.
S: (L) Bir bölünme meydana getirecek olan frekansı mı tutacağız?
A: Bu yönde gelişen bir kanal (conduit) açıyorsunuz.
S: (L) Dördüncü yoğunluğa bir kanal mı açıyoruz?
A: Evet. Bir.
S: (J) Kaç tane kanala ihtiyaç var peki?
A: Açık.
S: (T) Kanal kimin için?
A: Siz ve sizi izleyecekler için.
S: (T) Anladım, 4'üncü yoğunluğa geçecekler için. 4'üncü yoğunluğa
ilerleyeceğiz ve onlar da bu kanal yoluyla bizi takip edecekler. (J) Yani
buna hazır olan diğerleri de bu kanalı kullanabilecek, öyle mi?
A: Grubunuz bu akşam burada.
S: (L) Sadece bu akşam burada bulunanları mı kastediyorsunuz yoksa bizi
takip edenler de mi olacak?
A: Açık. Size bağlı.
S: (L) Bu kanal... Bu, bütün gezegenin yeni boyuta geçeceği kanal mı?
A: Bir tanesi sizsiniz. Başka kanallar da var.
S: (L) Başka gezegenler mi?
A: Hayır. Kanal.
S: Kanallardan biri biziz ve başka kanallar da var.
A: Sizin kanalınız henüz gelişim aşamasında.
S: (J) Yani bu aşamada bir kanal geliştiriyoruz.
A: Evet.
S: (T) Bu gezegen üzerinde kendi kanallarını geliştiren başka gruplar da mı
var?
A: Evet.
S: (T) Tüm bu kanallar 4'üncü yoğunluğa geçişin sağlanmasını sağlamaya
yönelik öyle mi?
A: Kanal geliştirmenin anahtarı bilgidir.
S: (T) Burada hepimizin ışık ailesinin bir parçası olduğumuz varsayımı
üzerinde duruyorum, bu doğru mu?
A: Evet.
S: (T) Yani daha önce bulunduğumuz yerlerden, bu kanalı oluşturmak için bir
araya getirildik, öyle mi?
A: Evet.
S: (T) Bu bölgede başkaları da var mı?
A: Evet.
S: (T) Bize katılmaları mı gerekecek yoksa kendi başlarına mı çalışıyorlar?
A: Açık.
S: (T) Yani onların mı bize katılacağı, bizim mi onlara katılacağımız yoksa
her grubun ayrı mı çalışacağı henüz belirsiz.
A: Ne kadar tanınacağınıza bağlı.
S: (T) Bu hususta tanınmaya ihtiyacımız var mı?
A: Açık.
S: (L) Bu işimizi kolaylaştırır mı?
A: Açık.
S: (T) Bizi 3'üncü yoğunluktan 4'üncü yoğunluğa taşıyacak bir kanal
geliştiriyoruz. Bu kanalı oluşturup 4'üncü yoğunluğa geçtiğimizde buraya
gelme amacımız olan frekans tutma işini tamamlamış mı olacağız?
A: Kısmen.
S: (T) Bu kanal bizim için bir çeşit kaçış tüneli, öyle mi?
A: Yakın.
S: (L) Şunu netliğe kavuşturalım. Bu kanaldan diğer boyuta ilerlediğimizde
diğer...
A: 3'üncü seviye dünya değil, 4'üncü seviye dünyada olacaksınız.
S: (L) Eski pratik Laura olarak somutlaştırmaya çalıştığım şey şu; 4'üncü
yoğunluk dünyası ile 3'üncü yoğunluk dünyası yanyana mı var olacaklar?
A: Yanyana değil. Tamamen "farklı dünyalar".
S: (L) Bu dünyalar iç içe olacak ama farklı boyutlarda olacaklar yani?
A: Yakın.
S: (L) Diğer bir deyişle, örneğin bir 6'ncı yoğunluk varlığı bu gezegene
baktığında bu gezegeni görür, uzayda dönüşünü görür, dünyanın çeşitli
boyutlarını görür ve tüm bunlar mekan-zamanda aynı anda gerçekleşiyor olur.
(J) Onlar aşağıyı görebiliyor ama biz yukarıyı göremiyoruz.
A: Evet.
S: (L) 3 boyutlu dünyada tüm o afetler meydana gelirken biz 4 boyutlu
dünyada olacağız ve bu olaylar orada meydana gelmeyecek. 3'üncü yoğunluk
insanlarını görmeyeceğiz ve onlar da bizi görmeyecekler. Çünkü başka
boyutlarda olacağız.
A: Evet, kavramı anlıyorsunuz, şimdi bunun gerçek olup olmadığına karar
vermeniz gerekiyor.
27
Kasım 1994 F___, Laura ve LM
S: Merhaba.
C: Merhaba. İllo.
S: (L) Adın İllo mu? Neredensin?
C: Kasyopya.
S: (L) Genel olarak doğru bilgi sağlayacak şekilde kişiyi hipnotik olarak
geleceğe ilerletmek mümkün mü?
C: Evet.
S: (L) "Geleceğe Ait Kitle Rüyaları" kitabındaki istatistik olarak analiz
edilmiş kitle rüyaları herhangi bir şekilde doğru mu?
C: Bir anlamda.
S: (L) Barbara Marciniak üzerinden bilgi aktaran Pleiades'liler hangi
seviyedeler?
C: 6'ncı yoğunluk.

3 Aralık
1994 F___, Laura, V___
S: Merhaba.
C: Merhaba.
S: (L) Bu gece yanımızda kim var?
C: Wasanna.
S: (L) Pleiades'lerle ilişkiniz nedir?
C: Pleiades'liler pek çok diğerleriyle de bağlantı kuruyor; Biz sahneye
sizinle çıktık ama aslında esas olarak aynıyız; sadece boyut sınırı
üzerindeki odak noktalarımız hafifçe farklı.
S: (L) Tüm bu faaliyetler neden şimdi oluyor?
C: Kapanmak üzere olan büyük döngü çok özel bir fırsat sunuyor.
S: (L) Bu, geleceği değiştirmek için özel bir fırsat anlamına mı geliyor?
C: Geleceği, geçmişi ve şimdiyi.
S: (L) Tüm bunlardan öyle anlıyorum ki, eğer büyük döngüde bu noktada
birşeyler değiştirilmezse herşey çok berbat bir sona doğru gidebilir, öyle
mi?
C: Ama gitmeyecek. Kavramı anlamadın.
S: (L) Yo anladım, söylediğinizi anlıyorum. Tüm bunlar döngünün bir parçası.
Herşey bir döngünün parçası. Kastettiğim şey...
C: Anladın mı???
S: (L) Neyi anladım mı?
C: Kavramı anladığını söyledin. Gerçekten öyle mi? Öğren.
S: (L) Reiki konusunda özellikle
öğrenmek istediğim şey şu; eğer bir kişi psişik olarak, ruhsal olarak,
karmik olarak veya diğer bir şekilde yaralıysa, reiki uygulaması kişinin
elektromanyetik alanına orijinal sağlıklı kalıbın tekrar düzenlenmesi
yönünde mesajlar mı veriyor?
C: Evet.
S: (L) Peki bunun tekrarlanarak uygulanması sadece fiziksel değil, aynı
zamanda eterik (ruhsal) şeylerin de iyileşmesini sağlayabilir, değil mi?
Yani karma falan...
C: Evet.
S: (L) Yani kendimize ve diğerlerine sürekli reiki uygulaması yapmamız bizi
karmik yüklerimizden, anılarımızdan veya ruhsal yaralarımızdan arındırır,
öyle mi?
C: Evet.
S: (V) Az önce belirttiğiniz "buluşmayı" merak ettim de...
C: Buluşma, boyut sınırı geçişinden kaynaklanıyor.
S: (L) Peki bu boyut sınırı geçişinde neden bir buluşma gerçekleştiriliyor?
Bu gerçekten çok büyük bir şov mu olacak?
C: Bir fırsat.
S: (V) Tüm pencerelerin aynı anda açılması ve böylece tüm bu varlıkların
aynı anda gelmesi gibi mi?
C: Tüm evreni etkileme fırsatı gibi.
S: (L) Çeşitli tür ve ırktan
varlıkların, bu kocaman evrenin en uzak yerlerinden birindeki önemsiz bir
galaksinin en dış kenarında bulunan toplu iğne başı kadar küçük bir
gezegende buluşması herşeyi nasıl etkileyebilir?
C: Bu senin algın.
S: (L) Peki doğru algı nedir? Dünya gezegeni ve üzerindeki insanlar, burada
meydana gelen şeyler, bizim normalde düşündüğümüzden daha mı önemli?
C: Dünya bir Birleşme noktası.
S: (L) Her zaman bir birleşme noktası mı buldu? Birleşme noktası olarak mı
tasarlandı? Yoksa sadece bir kereye mi mahsus?
C: Bir kerede çok fazla soru.
S: (L) Başlangıçtan itibaren bir birleşme noktası olarak mı tasarlanmıştı?
C: Doğal işlevi.
S: (L) Yani her zaman bir birleşme noktası mıydı? Burada böyle garip
şeylerin olmasının nedeni bu mu?
C: Bunu yanıtlamak zor çünkü "zaman" hakkındaki anlayışınız yanlış.
S: (V) Bu tür buluşmalar diğer gezegenlerde başka gruplar tarafından da
gerçekleştirildi mi hiç?
C: Gerçekleştirildi, gerçekleştiriliyor ve gerçekleştirilecek.
S: (L) Yani yapısı veya üzerindekiler farklı olabilecek olmakla birlikte
birleşme noktaları olan başka gezegenler de var? (V) Bunlar paralel
evrenlerde mi?
C: Uzaklaşıyorsunuz.
S: (L) Eğer bu birleşme noktaları bütün evrene dağılmışsa, bu boyut geçişi
birleşmesi evrendeki bütün birleşme noktalarında aynı anda mı gerçekleşecek?
C: Hayır.
S: (L) O halde, zamanda herhangi belirli bir noktayı ele aldığımızda,
belirli veya seçilmiş birleşme noktalarında meydana geliyor?
C: Yakın.
S: (L) Peki boyut sınırlarının coğrafi noktalarla bir ilişkisi var mı?
C: Boyut sınırları dalgalar üzerinde ilerler.
S: (L) Peki bu dalgalar nereden geliyor?
C: Sürekli bir döngüdeler.
S: (L) Peki dünya mı ona doğru ilerliyor yoksa o mu dünyaya doğru geliyor?
C: İkisinden biri.
S: (F) Dünya üzerinde yaşayan varlıkların mevcut olmasının, bu buluşma veya
birleşmeyle bir ilgisi var mı?
C: Evet. Çünkü gelişiminizde kritik bir kavşaktasınız.
S: (L) İlk celsede verdiğiniz kehanetlerin hala geçerli ve yaklaşmakta olup
olmadıklarını öğrenmek istiyorum.
C: Gelişiyorlar.
S: (L) Yani yakında meydana gelecekleri noktaya doğru mu gelişiyorlar?
C: Akışkan.
S: (L) Yani bazıları gerçekleşmeyebilir mi?
C: Evet.
S: (L) Peki bu gece verdiğiniz kehanetler de değişime tabii mi?
C: Belki.
S: (L) Yoksa daha mı somutlar?
C: Açık.
S: (L) Gezici Yolcular olarak da bilinen 6'ncı yoğunluk Oryonlar, bizi
genetik mühendislikle yarattığı veya buraya koyduğu söylenenler mi?
C: Yakın. Onlar da dalga üzerindeler.
S: (L) Bu dalganın üzerinde ilerleyen gruplar... Dalga üzerinde olmak,
Gezici Yolcular'ın tanımının bir parçası mı?
C: Evet.
S: (L) Dalga üzerinde olmayı seviyorlar mı?
C: Dünya üzerinde olmak sizin için "eğlence" mi?
S: (L) Dünya üzerinde yaşıyor olmayı çok seviyorum ama acı ve ağrı çekmeyi
sevmiyorum ve insanların insanlara karşı zulüm işlemesini veya insanların
acı çektiğini görmeyi sevmiyorum.
C: Dünya üzerinde eğlence için mi yaşıyorsunuz?
S: (L) Dünya üzerinde eğlence için yaşıyor olmayı isterdim ama epeyce
süredir içten gülemiyorum. Herşeyin daha güzel olduğu bir gezegende yaşamak
isterdim...
C: Yanlış anladın.
S: (L) Söylediğiniz şeyi anlıyorum. Orada yaşıyorlar çünkü yaşadıkları yer
orası.
C: Evet.
S: (F) Diğer bir deyişle Dünya üzerinde yaşamayı seçtin, çünkü buraya bir
bilet aldın, öyle mi? (L) Evet, öyle görünüyor. İsa ya da Kutsal Ruh
tarafından kanallandığı iddia edilen "Mucizeler Kursu" (Course in Miracles)
hakkında birşeyler öğrenmek istiyorum. Bu iddia doğru mu?
C: Hayır.
S: (L) Hangi kaynaktan kanallandı?
C: Çeşitli kaynaklar.
S: (L) Peki bunlar iyi adamlar mı?
C: Bazıları.
S: (L) Kişiyi hipnotik olarak geleceğe ilerletip doğru yanıtlar almak mümkün
mü?
C: Evet.
S: (L) "Geleceğe Ait Kitle Rüyaları" kitabında tanımlanan dört senaryo var,
bu senaryoların hepsi genel olarak doğru mu?
C: Olası gelecekler.
S: (L) Yani bir insan geleceğe ilerletildiğinde gördüğü şey ille de gerçek
gelecek değil de olası...
C: Kanalın kalitesine bağlı.
S: (L) Yani bazı insanlar hipnotik olarak geleceğe ilerletilip gerçekten
doğru bilgiler verebilir?
C: Evet.
S: (L) Büyük bilimadamı, araştırmacı
ve yazar Jacques Valle'nin ardında kim veya hangi enerji var? Bazen asıl
noktayı kaçırıyor gibi görünüyor, bazen de olan biteni tek bilen oymuş gibi
görünüyor.
C: İyi biri, niyetleri saf ve iyi.
S: (L) İsa'nın görünüşü nasıldı? Boyu ne kadardı?
C: 1.75 m.
S: (L) Gözleri ne renkti?
C: Mavi
S: (L) Saçları?
C: Kızıla kaçan sarı.
S: (L) Ten rengi?
C: Açık.
S: (L) Kilosu?
C: 73 kg.
S: (L) Kaslı mıydı?
C: Ortalama.
S: (L) Bizim yakışıklı diyeceğimiz biri miydi?
C: Açık.
S: (L) F___ ve benim tanıdığımız kişiler arasında yüz olarak ona benzeyen
biri var mı?
C: Belki.
S: (L) Bir isim verebilir misiniz?
C: Tarıyoruz...
S: (L) Pekala, mesleği neydi?
C: Marangoz.
S: (L) Kendi evi var mıydı?
C: Hayır.
S: (L) Vaftizci John gerçekten kellesini kaybetti mi?
C: Hayır.
S: (L) 4'üncü yoğunluğa geçişten sonraki yeni varoluş seviyesi, "Dokuz
Kehanet" (Celestine Prophecy) kitabında tanımlandığı gibi birşey mi olacak?
C: Yakın.
S: (L) Karbon 14 tarihleme sistemi yeterince doğru mu ve eğer değilse temel
zayıflığı nedir?
C: Belirli bir seviyede.
S: (L) Temel zayıflığı nedir?
C: "Zaman" yok.
S: (L) Dünyada boyut sınır geçişi en son ne zaman gerçekleşti?
C: Sizin ölçümünüze göre 309.000 yıl önce.
S: (L) Enerji bakımından bu dalganın içeriği nedir?
C: His.
S: (L) Bu dalga bir his mi? Bir duygu dalgası mı?
C: Hiperkinetik duyumsayış.
S: (L) Bu ne anlama geliyor?
C: Herşey.
S: (L) Anlamıyoruz.
C: Bu bağlantı için fazla karmaşık.
S: (L) Tamam. Bu dalga dünyayla kaç kez etkileşime girdi?
C: Sonsuz sayıda.
S: (L) Turin Kefeni İsa'nın vücuduna gerçekten geçirildi mi?
C: Hayır.
S: (L) Çarmıha gerilen birinin bedenine örtüldü mü?
C: Hayır.
S: (L) Peki o kefenin hikayesi nedir?
C: Romalı bir işçinin bedenine sarıldı.
S: (L)
Daha önce boyut sınırlarındaki elektromanyetik enerji akış deliklerinden
bahsetmiştik ve bu bağlamda benim düşündüğüm şey, bu deneye maruz bırakılan
kişilerin ciddi bir tehlike altında oldukları şeklinde, bu olabilir mi?
C: Evet.
S: (L) İnsanları bu elektromanyetik alanlara maruz bırakmanın ne gibi
sonuçları olabilir?
C: Beden işlevlerinin son ermesi.
S: (L) Yani bu onları öldürebilir?
C: Evet.
S: (L) Aynı zamanda boyutlar arasındaki kapıların açılmasıyla içeri başka
şeylerin de girmesine neden olabilir mi?
C: Evet.
S: (L) Bu yöntem nedeniyle yapışık ruh benzeri etkiler meydana gelebilir mi?
C: Evet.
S: (L) Yine bu yöntemle dünyadışılar tarafından daha fazla oranda
programlanmaları söz konusu olabilir mi?
C: Evet.
S: (L) Bu konuda söylemek istediğiniz başka birşey var mı?
C: Aklınızı her zaman açık tutun.
S: (L) Bu tür bir deneyin kişi üzerinde ciddi psikolojik etkileri olabilir,
değil mi?
C: Olabilir.
S: (L) Kaçırılan ile kaçıran arasında sürekli bir bağlantının kurulmasında
hangi yöntem veya teknikler kullanılıyor? Bu psişik bir bağlantı mı?
C: Yakın.
S: (L) Bu temasın oluşturulmasında teknolojiden yararlanılıyor mu?
C: Kısmen.
S: (L) Dünyadışı bir varlığın, gözlerini kaçırılan kişinin gözlerine dikerek
onu kontrol etmeye başlaması ve kaçırılanın kendini sevgi dolu ve uyum
içinde hissederek iyi bir deneyim yaşamakta olduğunu düşünmesi ile alakalı
pek çok olay var. Bu "bakışın" amacı nedir?
C: Hipnotik.
S: (L) Aynı zamanda bir bağlantı mı oluşturuyor?
C: Evet.
S: (L) Bu gayet netti! İncil'de put benzeri oyma heykeller yapılmaması
şeklindeki emir hakkındaki yorumunuz nedir? Bu emir neden verildi?
C: Çok sayıda kaynak tarafından kontrol edilmeyi önlemek için.
S: (L) Bu tür heykellerin yapılmaması, çok sayıda kaynak tarafından kontrol
edilmeyi nasıl önleyecekti?
C: Aldatılış.
S: (L) Peki bu tür heykellerin yapılmaması emrini kim verdi?
C: Merkez.
S: (L) "Merkez" nedir?
C: 7'inci seviye.
S: (L) 4'üncü yoğunluk BH'leri 3'üncü yoğunluk enerjisiyle mi besleniyor?
C: Hayır.
S: (L) Nostradamus bilgilerini Akaşik kayıtlardan mı alıyordu?
C: Evet.
S: (L) Yani Nostradamus'un dörtlükleri eğer doğru yorumlanırsa geçerli
olabilir?
C: Önemli olan yorumlayış.
S: (L) Eğer Nostradamus'un dörtlükleriyle ilgili bir dizi celse yaparsak
bize yorumlamada yardım eder misiniz?
C: Evet.
S: (L) Bu bizim için değerli bir proje olur mu?
C: Size bağlı.
S: (L) Oryonlar olarak tanımladığınız 6'ncı yoğunluk KH varlıkları
insanoğlunu genetik olarak tasarlayan veya yaratan varlıklar, öyle mi?
C: Hayır.
S: (L) Yaratılıştan sonra bizi ilk değiştirenler mi?
C: Yakın.
S: (L) Yani hem BH ve hem de KH yönelimli Gezici Yolcular var?
C: Gezici Yolcular "gezgin."
S: (L) Peki "gezgin" nedir?
C: Gezici Yolcu.
S: (L) Ra Bilgileri'ne göre Gezginler kavramı bize yardım etmek için 3'üncü
yoğunluğa dönmeyi seçen 4'üncü veya 5'inci yoğunluk varlıkları oluyor. Aynı
gezginlerden mi bahsediyoruz?
C: 5'inci veya 6'ıncı yoğunluk.
S: (L) Dünya'daki tüm Teozofistler için sormak istiyorum, Helena Blavatsky
tarafından yazılan "Isis Unveiled" kitabındaki bilgilerin kaynağı neydi?
(Ç.N.: Kitap adı, "İsis Perdesi Aralandı" gibi bir anlamda sanırım.)
C: KH ve BH Oryonlar. 6'ncı yoğunluk.
S: (L) Yani kitaptaki bilgiler her iki taraftandı? Hangi bilginin hangi
tarafa ait olduğunu çıkarmak da okuyucuya kalıyor yani?
C: İyi fikir.
S: (L) Boyut perdelerinden bahsederken, aynı yoğunluk içindeki bölümlerden
mi bahsediyoruz?
C: Belki.
S: (L) Boyut perdeleri aynı yoğunluk seviyesindeki boyutları birbirinden
ayırıyor olabilir mi?
C: Evet.
S: (L) Peki boyut perdeleri yoğunluk seviyeleri arasında da olabilir mi?
C: Evet.
S:
(L) Yani boyut perdesi, bir değişikliğin gerçekleştiği bir noktayı ifade
ediyor.... Bu değişime neden olan şey nedir?
C: Doğa.
S: (L) Tasarımı açısından düşünürsek bu değişikliğin tanımı nedir?
C: Deneyim.
S:
(L) Bu, atomlar veya kuantum fiziğiyle veya atomların hareketleriyle
ilişkili mi?
C: Evet.
S: (L) Tamam. Bir atom 3'üncü yoğunlukta. Bu atomu 4'üncü yoğunluktaki bir
atomdan ayırt eden şey nedir?
C: Gerçeklik.
S: (L) Bir boyutu başka bir boyuttan ayırt eden şey nedir?
C: Varsayım. (Assumption)
S: (L) Varsayımı belirleyen şey nedir?
C: Deneyim.
S: (L) Bizim varsayımımıza göre atomlar katı maddeyi oluşturacak şekilde
birleşiyorlar.
C: Varolan herşey sadece bir derstir.
S: (L) Tamam, bize doğru gelen dalga, bize varsayımlarımızı değiştirecek bir
deneyim mi yaşatacak?
C: Madde 22: Bir yarısı şu ki; dalgayı pozitif şekilde deneyimlemek için
varsayımlarınızı değiştirmeniz gerekiyor. (Ç.N.: "Madde-22", Joseph
Heller'in "Catch-22" orijinal adlı romanına atıf.)
S: (L) Peki bu dalga mutlak anlamda neden oluşuyor?
C: Boyut sınırı.
S: (L) Bu boyut sınırı, bir gerçeklik ile başka bir gerçeklik arasındaki
sınır mı?
C: Evet.
S: (L) Yani bir boyut perdesi.
C: Evet.
S: (L) Yani Dünya bir boyut perdesinden geçecek, öyle mi?
C: Ya da "bir" Dünya. Herşey yalnızca bir derstir ve tekrarlıyoruz, bundan
fazlası değildir.
S: (L) Benim deneyimlerime göre dersler genelde acı verici oluyor. Bu boyut
sınırı geçişi veya bu birleşme deneyimi bizim 3'üncü yoğunlukta acı verici
olarak tanımladığımız bir şekilde mi gerçekleşecek?
C: Bekle ve gör.
S: (L) Boyut sınırı 3'üncü yoğunluk mu?
C: Daha önce yanıtlandı; dur ve düşün.
S: (L) Dalga veya boyut perdesi
hakkında söylemek istediğiniz başka birşey var mı?
C: Hayır, şimdi değil. Şimdilik yeterince aldınız. İyi geceler.
9 Aralık 1994 F___ ve Laura
S: (L) Loto sayılarını alabilmemiz
için yerine getirmemiz gereken herhangi birşey var mı? Yapmamız, olmamız,
düşünmemiz veya söylememiz gereken birşey?
C: Tamamen saf niyet; yani açık.
S: (L) Tamamen açıklık mı?
C: Beklentisizlik.
S: (L) Bu tür bir ilgi istediğimizdeki beklentilerimiz kanalı zayıflatıyor
mu?
C: Evet.
S: (L) Bunu elde edip etmemeyi umursamamamız gerekiyor yani?
C: "Mutluyum ve şanslıyım" davranışı işe yarıyor. Daha önce senin de olduğun
gibi.
S: (L) Yani endişeli, gergin, beklentili olduğumuzda ve belirli bir fikre
saplandığımızda akışı zorlaştırıyoruz öyle mi?
C: Evet.
10
Aralık 1994 F___, Laura, T___ ve J___
S: (L)
Adın nedir?
C: Rodann.
S: (L) T___ ve J___ için tekrar sormak istiyorum, önceki gece hipnotik
regresyon sırasında D___ M___'nin gördüğü varlıklar kimdi?
C: Onun diğer benlikleri.
S: (L) Bu varlıklar, bizim şu anda üzerinde bulunduğumuz dünyadaki fiziksel
varlıklar mı?
C: Hayır.
S: (L) Yani bunlar başka gerçeklik denen bir yerde mi oldu?
C: Olmaya devam ediyor.
S: (L) Yani D___ başka bir gerçeklikte küçük çocukları yiyen bir peygamber
devesi mi?
C: Sen de öyle. Diğer herkes de.
S: (L) Bunlar onun varlığı mı?
C: Diğer benlikleri.
S: (L) Bunların, bizim dünyaya boyut sınırı geçişinin bir parçası olarak
gelmemizle bir ilişkisi var mı?
C: Evet.
S: (L) Hepimiz bu diğer benliklerimizle yüzleşmek zorunda kalacak mıyız?
C: Evet.
S: (L) Şu anda tüm boyutlarda başka şeyler yapan parçalarımız mı var?
C: Evet.
S: (L) Peki boyut sınırı geçişi bunu nasıl etkileyecek?
C: Birleşecek.
S: (L) Varlığımızın bu yönlerini ortaya çıkarmak ve bunlarla yüzleşmek için
çok sayıda hipnoz celsesi mi yapmamız gerekiyor?
C: İstemeseniz de olacak. Termonükleer bir patlama gibi olacak. Mesaj
geliyor: Rotayı görün. Oryon, Pleyades, Arkturas, Kasyopya; Dünya'ya
uzaklıklarını kontrol edin; bunu ilerleterek, dalganın dünyaya uzaklığını
kendi zaman-mekan ölçülerinizle belirleyin. Kanallanan mesajları
karşılaştırın; tarih ve yerleri kontrol edin. Neredeysek oyuz. (Ç.N.:
Pleyades-->Pleiades)
S: (L) Neredeysek oyuz derken neyi kastediyorsunuz?
C: Zaman ve uzaklıkları karşılaştırın.
S: (L) Bu karşılaştırmaları yapmak için hangi kitabı kullanmamız gerekir?
C: Herhangi bir yıldız haritası ve Marciniak, Arkturas Kanalı, Oryon
Literatürü ve Biz. Dalganın tepesinden konuşuyoruz, peki şu anda neredeyiz?
S: (L) Bu bir bilmece mi?
C: Dalganın tepesinden iletişim kuruyoruz.
S: (L) Dalganın tepesinden mi konuşuyorsunuz? (T) Dalganın üzerinde misiniz?
C: Evet.
S: (L) Diğer bir celsede 6 bin mil uzaklıkta olduğunuzu söylemiştiniz?
C: Aktarım penceresi.
S: (L) Tüm bu söylediklerinizi bizim anlayabileceğimiz bir şekilde
açıklayacağınızı umut ediyoruz...
C: Gayet açık.
S: (L) Bunları anlamamız için biz zavallı 2-sarmal DNA'lılara yardımcı
olabilir misiniz?
C: Kasyopya ne kadar uzaklıkta?
S: (L) Kesin mesafelere mi ihtiyacımız var?
C: Genel olarak da olabilir.
S: (L) Yani eğer genel mesafeyi bulursak... Peki bu yıldız kümelerinin her
biri dalganın genel bir alanını mı temsil ediyor?
C: Her biri mekan-zamandaki noktaları temsil ediyor. Mesafelerle birlikte
kanal mesajlarının yayınlanma tarihlerini karşılaştırın, böylece hızı ve
varış zamanını hesaplayabilirsiniz.
S: (L) Anladım! Yani diyorsunuz ki siz Arkturuslularsınız,
Pleyadeslilersiniz ve şimdi de Kasyopyalılarsınız çünkü neredeyseniz osunuz!
Ve dalgayla birlikte ilerliyorsunuz. Bu dalga tüm bu takımyıldızları
birleştiren düz bir çizgi şeklinde mi ilerliyor?
C: Dairesel bir rotada.
S: (L) Yani spiral gibi mi?
C: Evet.
S: (L) Yani bir yıldız haritası alıp rotayı çizebiliriz, öyle mi?
C: Evet.
S: (L) Oryon'dan konuştuğumuzda Oryonlarız. Pleyades'ten konuştuğumuza
Pleyadesleriz ve bunun gibi. Yani belirttiğiniz tüm bu kanal kitapları aynı
kaynaktan farklı kanallar yoluyla geliyor.
C: Evet. Size dalganın tepe noktasının yerini söyledik. Neredeysek oralıyız
ve o şekilde konuşuyoruz. Anladınız mı?
S: (L) Siz dalganın tepesi mısınız?
C: Biz Marciniak'ın Pleyadeslileriyiz. Neredeysek oyuz.
S: (T) Yani aslında Kasyopya Takımyıldızı'nda yaşayan Kasyopyalılar
değilsiniz?
C: Biz Gezici Yolcularız.
S: (T) Yani dalga dünyaya ulaştığında dünyadaki başka biriyle iletişime
geçip kendinizi "dünyalı" olarak mı tanıtacaksınız?
C: Dalga dünyaya ulaştığında sizinle birleşeceğiz.
S: (L) Oryon'dayken Oryonlarla birleştiniz mi?
C: Boyut sınır geçişine uygun frekansta değiller.
S: (L) Peki dalga Oryon bölümünde ne etki yaptı?
C: Hiç. Zaten 4'üncü yoğunluk.
S: (L) Dalga nereden çıktı?
C: Bir yerden çıkmadı.
S: (L) Evrende sürekli bir döngüde mi?
C: Yakın.
S: (T) 6'ncı yoğunlukta bu dalganın tepesinde ilerliyorsunuz, doğru mu?
C: Evet. Biz 6'ncı yoğunluktaki siziz.
S: (T) Biz misiniz? Yani T___, Laura, J___ ve F___ mi?
C: Evet.
S: (L) Üst yoğunluklara uzanan diğer benliklerimiz misiniz?
C: Uzay-zamanda mevcut bulunduğunuz yere göre biz gelecekteki siziz.
S: (T) Biz sizin kaderiniz miyiz?
C: Ve tersi.
S: (L) Herhangi bir şekilde o garip peygamber devesi varlıklarından biri
olma ihtimaliniz yok değil mi?
C: Evet ve hayır.
S: (T) Yani bizim diğer parçalarımızsınız, öyle mi? Siz, biz, Kertenkeleler,
karıncalar, Griler, ağaçlar...
C: Biz sizin bütüncül benliğiniziz; 6'ncı yoğunluktayız.
S: (T) Yani siz bizim olmaya çalıştığımız şeysiniz öyle mi? Yani bizsiniz?
C: Evet.
S: (T) O halde 4'üncü yoğunluğa geçiş sırasında siz bütüncül benliklerimizle
birleştiğimizde bir süre için sizi de göreceğiz, öyle mi?
C: Bütüncül benliklerle birleşme geçici olacak.
S: (L) Ama 4'üncü yoğunluğa geçince...
C: Daha yakın olacaksınız.
S: (L) Biz, bu odadakiler, diğerlerinden daha mı yakın olacağız?
C: Hayır, genel olarak tanımladık.
S: (L) S___ hipnoz altındayken, bir dalga üzerinde buraya gelen bir uzay
gemisi filosu gördüğünü anlatmıştı ve bunu son derece olumsuz birşey olarak
tanımlıyordu. Bu dalganın korkutucu, saldırı tarzında birşey olduğunu
hissediyordu. Algıladığı şey siz ve dalganız mıydı?
C: Dalga bir taşıma aracı gibi.
S: (L) Bu araçta başkaları da mı var?
C: Evet.
S: (L) Bize istila etmeye mi geliyorsunuz?
C: Hayır, birleşmeye.
S: (L) Bizi istila etmek niyetiyle gelenler de var mı?
C: Evet.
S: (L) Peki bizimle birleştiğinizde, kendimizi savunma direncimizi
arttıracak mısınız?
C: Dalga "kalabalık."
S: (T) Yani, tüm evrende dünyadan bir parça isteyen herkes bu dalganın
üstünde, öyle mi?
C: Boyut sınırı geçişinde.
S: (L) O zaman onları yolumuzdan uzaklaştıracak birkaç hızlı soru sorayım.
Tabii eğer bize söyleyecek... Yani bu konuda bilmeye ihtiyaç duyduğumuz pek
çok bilgi verdiniz bu kanal yoluyla ve...
C: Öyle mi?
S: (L) Sanırım bu konuda henüz bilmemiz gereken herşeyi bilmediğimizi
söylüyorlar. Tamam buna daha sonra tekrar döneriz.
C: Sorular sorabilirsiniz.
S: (L) Tamam tarzımızı değiştirmek istemem. (T) Dalga epeyce kalabalıkmış.
Pekala, "Kozmik Farkındalık" (Cosmic Awareness) isimli bir grup bir email
ile bana bir parça transkriptlerini göndermiş...
C: Dezinformatzia.
S: (T) Mizah duygusuna sahip 6'ncı yoğunluk varlıklarını severim. (L) Bu
kaynakta söylendiği gibi 51'inci bölgedeki üs Kirtland'a taşındı mı?
C: Hayır.
S: (T) 51'inci bölgede bir üs var mı?
C: Evet. Kirtland'da yeni bir tane yapıldı.
S: (L) 51'inci bölgedeki üs, bizim ordumuzla dünyadışıların birlikte
çalıştıkları yer mi?
C:
Grilerin bir aracını oraya aldılar, ama orada insan ve dünyadışı personel
birlikte çalışmıyor.
S: (T) Bu aracı bir şekilde ele mi geçirdiler?
C: Kazadan sonra aldılar.
S: (T) Herhangi bir dünyadışı varlık
devlete böyle bir araç verdi mi?
C: Hayır.
S: (L) Deneyimlediğimiz DNA
değişimleri, pek çok nesil sonra bu değişimler etkinleşecek şekilde bize
programlanmış mıydı?
C: Yakın.
S: (L) J. Z. Knight'ın Ramtha'yı kanalladığı iddia edilior. Ramtha kimdi?
C: Başlangıçtaki kaynak geçerliydi.
S: (L) Peki değişti mi?
C: Hırs.
S: (T) Yani J. Z. Knight sahte bir kanallama yaptı?
C: Evet.
S: (L) Dün gece söylediğiniz birşeyi sormak istiyorum; kasedi henüz yazıya
dökmedim ama 4'üncü yoğunluk adayı diye bir deyim kullandınız. Bunu daha
önce kullandığınızı duymamıştım. 4'üncü yoğunluk adayı nedir?
C: Kendini açıklıyor.
S: (L) Bir kişi nasıl 4'üncü yoğunluk adayı olur?
C: Doğal gelişim.
S: (L) Dünyadaki herkes 4'üncü yoğunluk adayı mı?
C: Hayır.
S: (L) Kaç kişi var?
C: Açık.
S: (L) Şu anda aday olmayan bir insan bir gece içinde aday olabilir mi?
C: Evet.
S: (L) DNA'larımızda kaç sarmal var?
C: T___; 4, F___;4, J___;3, Laura;3.
S: (L) Aman tanrım... Bunun cinsiyetle bir ilgisi var mı?
C: Hayır.
S: (L) Yani F___ ve T___'nin Jan ve benden daha zeki olduğunu mu
söylüyorsunuz?
C: Şu anda 4'üncü, 5'inci ve 6'ncınız gelişiyor.
S: (T) Eğer 3'üncü yoğunluktaki uzmanlar şu anda DNA'mızı inceleseler bunu
görebilirler miydi?
C: Çöp DNA derlerdi.
S: (T) Gene de daha önce olmayan birşeyleri fark ederler miydi?
C: Belki.
S: (F) Sıradan bir DNA'yla karşılaştırmaları gerekir. (L) Atlantis ve
Lemurya dünyanın en eski medeniyetleri mi?
C: Hayır.
S: (L) Atlantis ve Lemurya'dan önce de gelişmiş medeniyetler var mıydı?
C: Pek çok.
S: (L) Şu anda Antartika olarak isimlendirdiğimiz bölgede eski bir gelişmiş
medeniyet var mıydı?
C: Evet.
S: (L) Bu medeniyetin adı neydi?
C: Gor.
S: (L) Gor'da ne tür bireyler yaşıyordu?
C: 5 buçuk metre boyunda.
S: (L) Peki hümanoitler miydi, bize benziyorlar mıydı?
C: Yakın.
S: (L) Bizim gibi erkek ve dişi miydiler?
C: Evet.
S: (L) Uzay yolculuğu yetenekleri var mıydı?
C: Öyle bir ilgileri yoktu.
S: (L) Onların medeniyetinin herhangi bir kalıntısı var mı?
C: Evet.
S: (L) Sadece Antartika'da mı yaşıyorlardı?
C: Hayır.
S: (L) Tüm dünyada mı yaşıyorlardı?
C: Yakın.
S: (L) Florida'da herhangi bir kalıntıları var mı?
C: Hayır.
S: (L) Kalıntıları nerede bulunabilir?
C: Güney Amerika.
S: (L) Güney Amerika'nın neresinde?
C: Amazon. Eski Amazon efsaneleri.
S: (L) Bilimadamlarımız bunu biliyorlar mı?
C: Evet.
S: (L) Atlantis ve Lemurya'nın kalıntıları mevcut mu?
C: Evet.
S: (L) Bilimadamları bunu da biliyor mu?
C: Evet.
S: (L) Bu bilgileri kasıtlı olarak mı bizden saklıyorlar?
C: Evet.
S: (L) Bize söyleme gibi bir niyetleri var mı?
C: Hayır.
S: (L) Ellerinde bu kalıntılardan var mı?
C: Evet.
S: (L) T___ G___'nin, kanserden kurtulmak için yapabileceği birşey olup
olmadığını öğrenmek istiyorum.
C: Pozitif zihinsel tutum.
S: (L) Orgazm anında ruhsal olarak ne oluyor?
C: Kimin için?
S: (L) Herhangi biri için. Genel anlamda. Cinsel zirveyi deneyimlediği
sırada bir insana psişik olarak birşey oluyor mu?
C: Açık.
S: (L) Her birey için farklı mı?
C: Yakın.
S: (L) Erkekler ve kadınlar için farklı mı?
C: Genellikle.
S: (L) Bunu sormamın nedeni şu; psişik güçle algılama üzerinde bazı
çalışmalar yapan Wayne Cook isimli bir adam, cinsel zirveden sonra insan
bedeninin ölü bir bedenle psişik olarak aynı nitelikte algılandığını bulmuş.
Bunun nedeni nedir? (T) Enerjinin boşalması.
C: Evet.
S: (L) Peki enerji nereye boşalıyor?
C: Etere.
S: (L) Enerji diğer partnere gidiyor mu?
C: Belki.
S: (L) Bu faaliyet sırasında Kertenkele veya diğer varlıkların etrafta
dolaşarak bu enerjiyi almaları mümkün mü?
C: Evet.
S: (L) Genel anlamda bu çok sık oluyor mu?
C: Evet.
S: (L) Toplumumuzda seksin bu kadar teşvik edilmesinin ve bu derece
yaygınlaştırılmasının sebeplerinden biri de bu mu?
C: Evet, evet, evet.
S: (T) O kadar iyi miydik? (L) T___ ! Pekala, Otto Muck, Atlantis'in son
yıkımının MÖ 5 Haziran 8498'de meydana geldiği sonucuna ulaştı. Bu tespit
çok yakın mı?
C: Yakın.
S: (L) Mayalara ne oldu?
C: Kertenkele varlıkları tarafından 4'üncü yoğunluğa götürüldüler. "Kertişland"
S: (L) Orada onlarla ne yaptılar?
C: Pek çok olasılık.
S: (L) Bu olasılıklar arasında akşam yemeği olmak da var mı? Özür dilerim
buna engel olamadım.
C: Belki.
S: (L) Atlantis ana adasının büyüklüğü ne kadardı?
C: Yaklaşık 3.500.000 kilometre kare.
S: (T) Hem BH'den hem de KH'den söz
ediyorsunuz. Ama BH olmamız için öğrenmemiz gerektiğini söylüyorsunuz. Bizim
yapmamız gereken şeyle sizin yaptığınız şey arasında neden böyle bir fark
var?
C: Bh dengedir çünkü kendinize diğerleri yoluyla hizmet edersiniz.
S: (T) BH olarak KH olduğunuzu söylüyorsunuz. Bu doğru mu?
C: Evet. Zaten yanıtlandı.
S: (T) Yani giden şey dolanıp geri mi geliyor?
C: Evet.
S: (T) BH, KH'nin amacına mı hizmet ediyor?
C: Hayır. BH dengedir. KH dengesizliktir.
S: (T) Eğer KH dengesizlikse BH olma yoluyla nasıl KH olabiliyorsunuz?
C: BH dışa doğru akar ve kök noktası dahil tüm noktalara dokunur, KH ise içe
doğru akar ve yalnızca kök noktasına dokunur.
S: (T) Önceki celselerin kayıtlarından okuduğum kadarıyla BH olarak KH
olduklarını söylüyorlar. (L) Başkalarına hizmet etme yoluyla kendilerine
hizmet ediyorlar. (T) Bunu mu kastediyorlar? (L) Evet. (T) Bizim yapmamız
gereken şey de bu mu? Yani diğerlerine hizmet ederek kendimize hizmet etmek?
Evet! Çünkü giden dolanıp geri geliyor. Diğerlerine hizmet edersen sen de
hizmet görüyorsun. (F) Çünkü kendine hizmet edersen, aynı şekilde kendine
hizmet eden sonsuz sayıda başka birey de olabilir. (T) Yani enerji
alışverişi olmaz, grup sinerjisi olmaz. (F) Herşey içe doğru hareket eder.
(T) Paylaşım yok, gelişim yok, hiçbirşey yok. (F) Bağlantı kurma yok. (T)
Evet, öğrenme yok. (L) KH bakımından, tabii alakalı olabilir de olmayabilir
de ama, Kara Deliğin özelliğini söyleyebilir misiniz?
C: Büyük ölçekli KH.
S: (L) Yani bir varlık öylesine yüksek bir kendine hizmet seviyesine çıkıyor
ki, resmen kendi içine doğru patlıyor, öyle mi?
C: Yakın bir benzetme.
S: (T) Yoksa bütün bir KH medeniyeti mi?
C: Hayır.
S: (L) Belki de bir medeniyet bunu yapamaz çünkü medeniyet birlikte
çalışmayı ima ediyor. Tek bir varlık olması gerekir.
C: Kara Delikler KH Özgür İrade bilinç yapısının doğal birer yansımasıdır.
Dikkat ederseniz Kara delikler, spiral enerji güçlerinin merkezinde
bulunurlar, diğer herşey dışarı doğru yayılır.
S: (L) "Spiral" enerji güçleri dediniz, ve dalganın da bir spiral olduğunu
söylemiştiniz. Bu dalganın merkezinde de bir kara delik mi var?
C: Hayır.
S: (L) Dışa yayılım gösteren bir dalga mı?
C: Yaratılıştaki herşey budur: yayılan bir dalga.
S: (L) Kara deliğin emdiği enerji nereye gidiyor?
C: Mutlak yokluğa.
S: (L) Peki eğer bir kara delik sürekli içine birşeyler almaya devam ederse
sonunda tüm varoluşu emip bitirmesi mümkün olabilir mi?
C: Hayır.
S: (L) Neden?
C: Evren herşeyi kapsar. Kara delikler ise tüm KH enerjilerinin son
durağıdır.
S: (F) Yani bu, biz veya KH olarak tanımlanan herhangi birinin, o yolda
kalmaya devam etmesi durumunda en sonunda varacağı yerin bir Kara Delik
olacağı anlamına mı geliyor?
C: Yakın.
S: (L) Çok hoş. Peki "mutlak yokluğa" giden enerjiye ne oluyor?
C: Mutlak yokluk, mutlak varlığı dengeliyor. Mutlak varlığın ne olduğunu
tahmin edin.
S: (L) Bir tür dengeleyici güç mü?
C: "Tanrı."
S: (T) Pleiades Öğretileri'nde bahsedildiği şekliyle Baş Yaratıcı'dan mı
bahsediyoruz?
C: Evet, Baş Yaratıcı.
S: (T) Baş Yaratıcı ile "Tanrı" arasındaki fark nedir?
C: Yok. Varolduğunuz sürece Baş Yaratıcı'nın bir parçasısınız.
S: (L) O halde Kara Deliklere giden şey Baş Yaratıcı'nın bir parçası
olmuyor?
C: Doğru.
S: (L) Baş Yaratıcı kendisinin bir parçasını nasıl kaybedilir?
C: Baş Yaratıcı birşey "kaybetmez."
S: (L) Peki var iken Kara Deliğe gittiği için yok olan şeyler?
C: Yansıma olarak 1'inci seviyede tekrar üretilir.
S: (L) Yani Kara Deliğe giden enerji diğer taraftan çıkıyor mu?
C: Hayır.
S: (L) Primal atom gibi birşey mi oluyor?
C: Hayır.
S: (T) Tekrar döngüye mi giriyor?
C: Hayır. Yok olanın yerine yansıma olarak primal atomlar üretiliyor.
S: (T) Pozitif veya negatif enerji ürettiğimizde, diğer seviyelerde bu
enerjiyle beslenen varlıklar var, bu doğru mu?
C: Evet.
S: (T) Tamam, ve Kertişlerin negatif enerjiyle beslendiklerini
söylemiştiniz?
C: Evet.
S: (T) Peki pozitif enerjiyle kim besleniyor?
C: Siz.
S: (T) Pozitif enerjiyle nasıl besleniyoruz?
C: Bir'le yani 7'nci seviyeyle birliğe doğru ilerliyorsunuz.
S: (L) Diğer bir deyişle başka birine yakıt sağlamak yerine kendi yakıtını
üretiyorsun. (T) Siz 6'ncı seviyedesiniz, siz neyle besleniyorsunuz?
C: Yanlış kavram. Biz diğerlerine veriyoruz ve diğer BH'lerden alıyoruz.
Birbirimizi besliyoruz.
S: (T) Yani birbirinizi besleyerek ilerliyorsunuz ama KH yolundakiler
birbirlerini beslemiyorlar ve bu yüzden başkalarıyla beslenmeleri gerekiyor.
(T) Şu anda bizimle konuşuyorsunuz. Bu BH mi?
C:Evet.
S: (T) Kanal için de enerji sağlıyoruz, size de enerji veriyor muyuz?
C: Hayır.
S: (T) Programın gerisinde kalıyorsun T___. (L) Bizden ne istiyorsunuz?
C: Saf BH iken birşey istemeyiz. Geldik çünkü SİZ istediniz. Diğerleriyle
paylaşana kadar bu da KH.
S: (L) Yani bu bilgileri paylaşmamız gerekiyor, öyle mi?
C: Size kalmış, bu bir özgür irade seçimi.
S: (L) Bu bigilyi paylaşmamız bizim için risk yaratır mı?
C: Bir seviyede, ama herşeyde bir "risk" vardır.
S: (T) Bir sorum var: bizimle ilgili o şirin küçük sözleri ve deyişleri
nereden alıyorsunuz?
C: İnsan realitesine erişim yoluyla.
S: (L) Fate dergilerimden birinde savaş sırasında yaralandığı için
saklandığı mağarada devasa bir yapı bulan bir adamın hikayesini okudum.
Avrupa'da bir yerlerdeydi. Şu anda o resmi zihnimde canlandırıyorum. Adamın
o mağarada bulduğu bu şey neydi?
C: Kertenkele varlıklarınca yapılmış magnezyum duvarı. 309.448 yıl önce
yapıldı. Bir üssün parçasıydı. Afetler sırasında gömüldü.
S: (L) Oak Island'da (Meşe Adası) ne gömüldü?
C: Rejeneratör. (Madde Kopyalayıcı)
S: (L) Rejeneratör nedir?
C: Remolekülerizatör.
S: (L) Onu oraya kim koydu?
C: Kertenkele varlıkları.
S: (L) Ne zaman koydular?
C: Yaklaşık 10.000 yıl önce.
S: (L) Ara sıra kullanıyorlar mı?
C: Hayır.
S: (L) Hala çalışıyor mu?
C: Çalışabilir.
S: (T) Remolekülerizatörün amacı nedir? (L) Evet, ne için kullanıyorlar?
Partilerde arkadaşlarını eğlendirmek için mi?
C: Madde üretmek için.
S: (L) Fiziksel beden gibi mi?
C: Evet.
S: (L) Yani gidip onun yanında veya içinde duruyorsun ve aynısını üretiyor,
öyle mi?
C: Herhangi bir madde.
S: (L) Ambarda bir tane olsa çok iyi olurdu. Onu oradan çıkarmanın herhangi
bir yolu var mı?
C: Belki. Bir yolculuk mu düşünüyorsunuz?
S: (L) Hayır, sadece merak ettik. Ne kadar derine gömülü?
C: Derin.
S: (T) Resmini bir hazine avcısı dergisine gönderirdik ve insanlar bununla
neler yapabileceklerini hayal ederlerdi. (L) Evet insanlara onun ne olduğunu
söylediğimizde hemen etrafına üşüşürlerdi. (T) Evet. Bu bir rejeneratör.
"Ne?" Bir rejeneratör. Neyin var senin? Nerede yaşıyorsun? Hiç kopyalanmak
istemedin mi? Sen de bir Time Lord olabilirsin! (L) Arkadaşlarınızı
şaşırtın, düşmanlarınızı korkutun, bununla bir kadını uzaktan hipnotize
edebilirsiniz, işte bununla.... REJENERATÖR! (T) Vau! Şunun Rejeneratörünün
boyuna bak! [Büyük kahkahalar]. Teşekkürler.
C: İyi geceler.
17
Aralık 1994 F___, Laura, V___, DM
S: (L) Bu gece kim var?
C: Porsonea.
S: (L) Alkol almamız kötü müydü?
C: Yalnızca aşırı olduğunda.
S: (L) D___'nin siğillerinden
kurtulmasına fiziksel olarak yardımcı olmak üzere yapılabilecek herhangi
birşey var mı?
C: Olabilir. Zihin ve diyette düzenlemeler yapmaya çalış. Potasyum
eksikliğin var. Zihnini buna göre ayarlamalısın.
S: (L) Zihninde ne tür ayarlamalar yapabilir?
C: Strese yönelik önlemler.
S: (L) E___ P___'nin karısının yapması gereken şey de bu mu?
C: Faydası olur ama tedavi değil.
S: (L) Onun için işe yarayacak olan ne var?
C: Kompresler.
S: (L) Ne tür kompresler?
C: Minerallerle zenginleşmiş çamur. Bir bitki uzmanına danışın.
S: (L) E___ P___'nin bize
benzediklerini söylediği onu kaçıran varlıklar kim?
C: 4'üncü yoğunluk Oryon KH.
S: (V) Ama o onların Pleyadesliler oldukları izlenimini edinmiş. Neden...
C: Herkes yanlış izlenim yaratabilir.
S: (V) 6 ay içinde ailesinden ve dünyadan ayrılarak Pleyades'e gitmeyi
planlıyor.
C: Özgür irade.
S: (V) Yani özgür iradesi onu Pleyades'e mi taşıyacak?
C: Sizi bir yerlere taşıyan güç her zaman özgür iradedir.
S: (DM) Bahsettiği Pleyadesli onun babasıymış, bu doğru mu?
C: Hayır.
S: (DM) Yani o bir melez değil, doğru mu?
C: Eğer melez olmayı seçerse, o zaman bu onun seçimi.
S: (L) Yani... (DM) Melez olmak nasıl seçim olabilir?
C: Herhangi bir şey nasıl olabilir?
S: (L) O şekilde algılamasının subjektif bir seçim olduğunu mu
söylüyorsunuz? (DM) Babası bir Pleyadesli mi?
C: Hayır.
S: (L) Peki neden öyle düşünüyor? (DM) Yalan mı söylüyor?
C: Söylediğine inanıyor.
S: (DM) Yani söylediği şeyin gerçek olduğuna inanıyor mu?
C: Evet.
S: (L) Peki gerçek mi?
C: Gerçek, ama hangi seviyede? Asıl soru bu.
S: (L) Hangi seviyede? (DM) 5'inci yoğunluk mu?
C: Tamam, öğrenme zamanı... Geçmiş ve gelecek tamamen şimdide!
S: (DM) Yani tüm farklı seviyelerin aynı an içinde mevcut olduğundan
bahsediyoruz, değil mi?
C: Bunu zaten biliyorsun D___.
S: (L) Tamam, belirli bir seviyede... (DM) Onun seviyelerinin hepsi şu anda
birlikte mi?
C: İçiçe.
S: (DM) Ve o şu anda bu seviyelerdeki deneyimlerini belirli bir yönde
odaklıyor, doğru mu?
C: Yeterince yakın.
S: (DM) Yani odaklanma gerçekleştiğinde bu gezegeni terk mi edecek?
C: Eğer bunu seçerse.
S: (DM) Ve seçecek, değil mi?
C: Açık.
S: (L) Beni endişelendiren şey KH varlıklarının onu kaçırmış olması ve
sanırım bu iyi değil. (DM) E___ KH mi?
C: Hepiniz hala KH'siniz. Hepiniz BH'ye mezun olmaya doğru ilerliyorsunuz.
S: (F) Hepimiz hala KH miyiz?
C: Evet.
S: (L) E___'nin durumunu hala anlayamadım... (DM) Başkalarına hizmetin neyi
kapsadığını açıklar mısınız?
C: Kendiyle hiç ilgilenmemek.
S: (L) Bu gerçekten çok zor. (DM) Mahatma Gandhi gibi birşey olmak anlamına
geliyor bu sanırım, doğru mu?
C: Evet, yakın.
S: (DM) O zaman tanıdıklarım arasında bunu başarabilecek olan kimse yok,
doğru mu?
C: 4'üncü yoğunlukta herhangi bir tanıdığın var mı?
S: (L) Elbette yok. (DM) Emin değilim. (V) Yani, 3'üncü yoğunluktan 4'üncü
yoğunluğa geçtiğimizde kendimize hizmet ihtiyacını yitiriyoruz, öyle mi?
C: Eğer geçerseniz ve seçiminiz o yönde olursa evet.
S: (DM) Bu bir anda olan birşey mi? Hazır olur olmaz, gidiyorsun!
C: Hayır. Boyut sınırı geçişi.
S: (L) Boyut sınır geçişi sırasında geçiş için doğru titreşim frekansında
olanlar, İncil'de söylendiği gibi göz açıp kapama süresinde geçişi yapacak.
Neredeyse bir an içinde. Hazırlanıyoruz... En azından belirli bir seviyede
olman gerekiyor. Herşey dalganın gelişiyle ilişkili.
C: Dalgayla birlikte geliyoruz.
S: (DM) Salı günü evime biri gelecek! (L) E___ konusunda kafam iyice
karıştı. Oryonlu KH'lerce kaçırıldığını söylüyorsunuz. Bu kaçırmayı hangi
seviyeden varlıklar yapıyor?
C: Devam ediyor.
S: (L) Başka gruplar tarafından da kaçırılıyor mu?
C: Griler.
S: (V) Grilerin çok sıcak, dostane varlıklar olduklarını düşünüyor. (DM)
Griler BH mi?
C: Hayır. Sibergenetik.
S: (L) E___'ye Grilerin iyi olduğunu kim söyledi, neden buna ikna oldu?
C: Pek çok kaynak.
S: (L) Arabadayken D___ bana çocukken E___ P___'yle ilgili yaşadığı bir
olaydan bahsetti. Çocukken yaşadığı bir olay. Bunu onun psişik yeteneğinin
ve iyiliğinin bir kanıtı olarak algılamış. Şimdi bana söyleyebilir misiniz,
eğer E___ KH'ler tarafından etki altına alındıysa bu psişik yeteneğe nasıl
sahip olabiliyor?
C: Herkesin yeteneği var, önemli olan nasıl kullanıldığı.
S: (L) 4'üncü seviye KH'ler herşeyi kendi planlarına göre hazırlayıp bizi
yönetmek ve 4'üncü yoğunlukta bizimle beslenmek istiyorlar. Herkesi kendi
düşünüş tarzına ve egemenlikleri altına almak istiyorlar böylece enerjimizi
ve özgür irademizi onlar için kullanacağız. (DM) Yani bizim için bir
planları var. (F) Bu konun bir bölümü. Belirli bir seviyede başlamış olan ve
buraya yaklaşan savaşı hatırlamıyor musunuz? KH mi yoksa BH mi olacağımız
bir anlamda buna göre belirlenecek... (L) E___ P___ insanları yanlış yönlere
sevk etmek üzere programlandı mı?
C: Hayır.
S: (L) O zaman hiçbir şey anlamadım.
C: Sadece hazır varsayımlarınla değerlendirme yapıyorsun.
S: (L) Ama başka bir celsede E___ P___'nin söylediği pek çok şeyin insanları
saptırmaya yönelik dezenformasyon olduğu söylenmişti, bu doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Peki bu dezenformasyonun kaynağı nedir?
C: Oryon KH.
S: (L) Yani kısacası onun "ruhunu almaya" mı çalışıyorlar?
C: Hayır.
S: (L) 4'üncü yoğunlukta onu kendi yönetimleri altına almak amacıyla savaşı
kazanmaya mı çalışıyorlar?
C: Ve sizi ve tüm diğerlerini.
S: (L) İşte bu çok güzel...
C: Bunu size daha önce de söyledik, bilgi korur, bilgisizlik tehlike
yaratır.
S: (L) Peki bir insan nasıl...
C: Tüm bilgiler iyidir.
S: (L) Peki E___ gibi bir insan kendini böylesine üstün zihin kontrol
yetenekleri olan, resmen insanların kafalarına düşünceler yerleştirebilen
varlıklara karşı nasıl koruyabilir? Yani herhangi bir insanın bu konuda
şansı nedir?
C: E___ sürece katıldı.
S: (L) Yani bir seviyede KH yolunu seçti, burada söylediğiniz şey bu mu?
C: Evet.
S: (L) Ve bu KH yolunun etkisiyle ailesini terk ediyor, doğru mu?
C: Yakın. P___'yi iyi tanıyın.
S: (DM) Ne anlamda?
C: Zihinlerinizi açın. O deneyimliyor, siz tanıklık ediyorsunuz. İzleyin ve
görün. Bakın, dinleyin ve öğrenin.
S: (L) Pekala, teşekkür ederiz ve iyi geceler.
C: İyi geceler.
S: (D) Laura almamı istiyor ve bana bunun nedenlerini anlattı. Yaptığım şey
ise dinlemek ve bilgi toplamak. Herhalde alırım.
C: Biliyorsun. Yumuşak konuşuyorsun.
S: (D) Siğillerime E vitamini koyduğumda kaşınmalarını önlediğini
keşfettim...
C: Potasyum.
S: (D) Evet, muz yiyorum! Antibiyotik yağlar da koyuyorum ve sonra
temizlediğimde o da fazla kaşınmayı durduruyor. Potasyumun faydası
olduğundan eminim. Muz yemeyi ihmal etmiyorum. (L) Bu iletişimin
başlamasından önceki yılda meydana gelen eşzamanlı olaylardan bahsediyorduk
ve o olayların kısmen sizin tarafınızdan mı tasarlandığını öğrenmek
istiyorum.
C: Açık.
S: (L) Sanırım evren büyük bir laboratuar ve biz de deney fareleriyiz...
C: Hayır, tüm yaratılışta mevcut olan herşey sadece bir derstir, laboratuar
yok.
S: (D) Tamam. (L) E___'yi gördüğümüz gün, sanırım geçen cumartesiydi, bize
üç gün önce kaçırıldığını söyledi. Bu fiziksel bir kaçırılma mıydı, yoksa
bir Sanal Gerçeklik kaçırılması mı?
C: İkincisiydi.
S: (L) Yaşadığını iddia ettiği kaçırılmalardan kaç tanesi sanal gerçeklik
türündeydi?
C: Yaklaşık olarak yarı-yarıya.
S: (L) Sanal gerçeklik kaçırılmasında kişinin herhangi bir parçası gerçekten
çıkıp başka bir boyuta gidiyor mu?
C: Ruh kopyalaması.
S: (L) Yani ruhun bir kopyası, yani gölgesi gibi birşey ya da belki ruhun
holografik bir parçası başka bir boyuta taşınarak birşeyler yaşıyor, bunu mu
kastediyorsunuz?
C: Söylediğine yakın.
S: (L) Yani bir kişi bir sanal gerçeklik kaçırılması yaşadığında bu bir
seviyede onların yaşadığı gerçek bir deneyim mi?
C: Gerçek.
S: (L) Ama fiziksel bedenleri kaçırılmıyor veya bir yere gitmiyor, öyle mi?
C: Orijinal gitmiyor.
S: (L) İlginç. (D) Bu şey gibi mi... (L) Ruh kopyalanması...
C: Fotokopi makinesini düşünün, benzer bir kavram.
S: (L) Fotokopi mi? E___'nin kaçırılmalarının yarısı bu türde sanal
gerçeklik kaçırılması mı?
C: Evet.
S: (L) Diğer yarısı da gerçek fiziksel kaçırılma mı?
C: Evet.
S: (L) Kim tarafından kaçırılıyor? Biliyorum daha önce sormuştuk bunu ama
birşeyi açıklığa kavuşturmak istiyorum.
C: Oryon KH varlıkları.
S: (L) Peki onu kaçıranlar kaçıncı yoğunluk seviyesindeler?
C: 4'üncü seviye.
S: (L) Yani 4'üncü seviye Oryon KH grubu E___ P___'yi kaçırıyor. Görünüşleri
nasıl?
C: Görünüşlerini değiştiriyorlar.
S: (L) Değiştirince neye benziyorlar? O onları...
C: Kaçırılanın beklentisi neyse ona göre.
S: (L) Bana onların güzel olduklarını söylemişti. (D) Babasının da onlardan
biri olduğunu söylüyor. Anladığım kadarıyla fiziksel değil de kalp olarak
güzelliği kastediyor... (L) Onları fiziksel olarak güzel algılıyor mu?
C: Subjektif.
S: (L) Görünüşlerini değiştirdiklerini söylüyorsunuz. Değişmeden önceki
doğal hallerinde neye benziyorlar?
C: Doğal hal değişken.
S: (D) Robot mular?
C: Bazıları.
S: (L) Robotlar neye benziyor?
C: Griler.
S: (L) Peki diğerleri neye benziyor? (D) 3 buçuk metrelik robotlar mı? (L)
Bu soruya cevap vermek istemediklerini hissediyorum.
C: 3'üncü seviye düşünüş tarzı.
S: (L) Üzgünüm. Bunu keşfederek öğrenmemizi istiyorsunuz, öyle mi?
C: Transkriptleri gözden geçirin.
S: (L) 4'üncü yoğunluk KH Oryonların görünümü nasıl? Cevabın ne olduğunu
biliyorum... Kertenkeleler mi?
C: Bazıları.
S: (L) Yani E___ P___ Kertişler ve Griler tarafından kaçırılıyor ve
kendilerini ona hoş gösteriyorlar, öyle mi?
C: Laura, 3 ve 4 birbirine uymaz.
S: (L) 3'üncü seviye Kertişler var mı?
C: Bunların hepsi 3'üncüyü bazen ziyaret eden 4'üncü seviye varlıkları.
4'üncü yoğunlukta kurallar tamamen farklı, bunu hala anlamadın mı?
28
Aralık 1994 F___, Laura, V___
S: (L) Bu gece kim var?
C: Rollaea.
: (L)
Evet mantıklı. Eğer Kertiş olsaydınız ve ben de kim olduğunuzu sorsaydım,
beni kandırmak için Kasyopyalı olduğunuzu söylemez miydiniz?
C: Söylemezlerdi.
S: (L) E___ P___'ye Pleyadesli olduklarını söylemiyorlar mı?
C: Kertişler değil.
S: (L) Peki E___ P___'ye kendini Pleyadesliler olarak tanıtanlar kim?
C: Oryon KH.
S: (L) Eğer siz Oryon KH olsaydınız ve size kim olduğunuzu sorsaydık
Kasyopyalılar olduğunuzu söylemez miydiniz?
C: Hayır. Pleyadesliler olduğumuzu söylerdik. Popüler olduğu için aldatıcı.
S: (L) Tamam, soruma dönüyorum. Geçmiş celselerin birinde sizden yardım
isteyen Yahudilere veya Kızılderililere yardım edemediğinizi ama biz
çağırdığımızda bize yardım edebileceğini söylüyorsunuz. Fark nedir?
C: Öyle söylemedik, transkripti hemen şimdi gözden geçir!
S: (L) Hatırladığım şey şu ki, ırkımızın Kertişler tarafından yeryüzünden
silinip silinmeyeceğini sormuştum ve siz de "Belki." demiştiniz. Sonra...
Gidip transkripti getireyim... Tamam, burada şöyle diyor; "...kaçırılmak
istemiyoruz. Bunu durduramaz mıyız?" Siz de demişsiniz ki: "Olası değil,
sizden daha fazla güçleri var." Sonra ben şunu sormuşum; "Peki o zaman siz
bize neden yardım etmiyorsunuz?" Sizde şöyle cevap vermişsiniz: "Sizin
ırkınızın ve onların ırkının doğal ilerleyişine müdahale etmek olurdu.
Yahudiler onlara yardım etmemiz için bizi çağırdılar fakat bunu yapamazdık.
Ve, sizin ülkenizin yerlileri bizden yardım istediler fakat onları sizin
ırkınızdan koruyamazdık; bunu da yapmadık. Bu doğal ilerleyiş, anlıyor
musunuz?" Sonra ben şunu sormuşum; "Peki biz bu doğal ilerleyişin bir sonucu
olarak silinip gidecek miyiz?" Siz de "Belki." demişsiniz. Pekala, yani bir
anlamda sorum özel olarak kaçırılmaları durdurmayla ilgili ve siz de hayır
demişsiniz. Bunu durduramayacağınızı, Yahudiler ve Kızılderililere de yardım
edemediğinizi çünkü bunun doğal ilerleyişe müdahale olacağını söylemişsiniz.
Ama eğer yardımızını istersek bireysel olarak bize yardım edebileceğinizi
söylediniz. Fark nedir?
C: Yardımcı olmak için doğal ilerleyişe müdahale edemeyiz. Bilgi korur,
bilgisizlik ve ihmal tehlike yaratır. Bilgi kazanmak için kendinize yardım
edebilirsiniz ve biz de buna yardım edebiliriz.
S: (V) Yani bize yapabileceğiniz veya yapamayacağınız yardımı hepimiz yanlış
değerlendirmişiz, öyle mi? (L) Bu akşam burada tartıştığımız ve hepimizin
bilmek istediğinden emin olduğum birkaç şey var. Birincisi şu; Hastanede
olan arkadaşımız S___ D___ için bir okuma alabilir miyiz? Sorunun kaynağı
nedir ve daha iyi hale gelmesine yardım etmek için ne yapabiliriz veya o ne
yapabilir?
C: S___ kendi karmik yolunu seçti. Sorunu çeşitli yerlerden ortaya çıkıyor:
kalp, ve kilo sorunu diğer bütün organları etkiliyor.
S: (L) Fiziksel sorunlara neden olan yapışık ruhları var mı?
C: Konu bu değil. Fiziksel yansıma.
S: (L) Diyetini değiştirirse sağlığı düzelir mi?
C: Yalnızca düzelmeyi seçerse düzelir. Müdahale edemeyiz ama her zaman
bilinçaltını keşfetmeyi seçebilir. Ama uyarmalıyız; bu çok zor olacaktır.
S: (L) F___ gelmeden önce V___'yle ben fizik ve psikolojiden bahsediyorduk
ve kendi deneyim ve araştırmalarımdan şunu anlıyorum ki, bizim
tanımladığımız şekliyle duygular fizyolojiyle ve kimyayla ilişkili. Ve
düşünceler ile kontrol edilebilirler. Ve eğer duygularımızı değiştirmeyi
seçiyorsak, yapmamız gereken tek şey düşünüş şeklimizi değiştirmek. Doğru
mu?
C: Kısmen.
S: (V) Söylediğin şey doğru, gayet hoş güzel ama insanların kaçı bunu
yapabilir ki? Bunu yapabileceklerine bile inanırlar mı ki? (L) Çok fazla
kişi değil. Yüzde ondan az. (V) Peki öyleyse, tanımın...
C: Mesele o değil.
S: (L) Peki mesele nedir?
C: Karma.
S:
(L) Karmik olarak taşınan duygular kimyasal yolla fiziksel bedeni
etkileyebilir mi?
C: Etkileyebilir.
S: (V)
O halde Laura tüm duyguların yalnızca kimysallardan kaynaklandığını
söylerken bu tek başına doğru bir ifade olmuyor, değil mi?
C: Evet.
S: (L) Ruhun kendi duyguları mı var?
C: Yakın.
S: (L) Ruh ne tür duygular deneyimliyor?
C: Karmaşık.
S: (L) Örneğin ruh, mutlak bir manada nefreti deneyimleyebilir mi?
C: Aynı halde değil.
S: (L) Peki psikolojiyle ilgilenirken en iyi yaklaşım nedir? İyileşme
sağlamak için kişinin varlığının hangi yönüne bakmak gerekir?
C: Bilinçaltı zihni.
S: (V) Psikolojinin duyguları incelediği şeklindeki tanım yeterli ve doğru
bir tanım mı?
C: Hayır.
Bilinçaltı,
beden içinde de, beden dışında da aynıdır.
S:
(V) Bilinçaltı ruhun bir parçası mı?
C: Bir ve aynı.
S: (V) Yüksek benlik denen şey, ruh ve bilinçaltıyla aynı şey mi?
C: Evet.
S: (V) Peki bana psikolojinin gerçek tanımını yapar mısınız?
C: Yarı.
S: (L) Yarıdan kastettiğiniz şey nedir? Yarı nedir?
C: Yarı ruhsallık.
S: (V) Yani açık, öyle mi? (L)
"Gerçek" psikolojiyle ilgili soruyu yanıtlamadın. Sadece "yarı" dedin.
Gerçek psikoloji nedir? Bilinçaltı zihninin incelenmesi mi?
C: Gerçek psikoloji yalnızca yarım.
S: (L) Peki gerçek psikolojinin tanımı nedir? Söylediğim gibi mi? Yani
bilinçaltı zihnin incelenmesi mi?
C: Zihnin fizyolojik temelli incelenmesi.
S: (L) Yani fizyolojinin, hormonların, kan şeker seviyesinin, çeşitli
organların durumunun zihin üzerindeki etkileri; bunların düşünce süreçlerini
nasıl etkilediği, öyle mi?
C: Yakın.
S: (L) Ve bu tanımın yarısı. Başka ne var?
C: Eksik kısım ruh.
S: (L) Kastettiğin şey, ruhsal psikoloji uygulamasıyla karşılaştırıldığında
bu şeylerin birbiriyle ilgisiz olduğu mu?
C: Hayır. Ruhun, sizin bildiğiniz şekliyle psikolojiyle bir ilgisi yoktur.
S: (L) Pekala, evrenin sonsuz bir ilüzyon olduğunu
söylüyorsunuz; neden gözlerimizi kapattığımızda, ışıkları kapattığımızda bu
ilüzyon sona ermiyor?
C: Bu kadar dar ve katı bir şekilde odaklanmaya bir son ver.
S: (V) Yani diğer insanlara yardımcı olma yollarını bulmak için yapmam
gereken şey bağımsız çalışma ve meditasyon, öyle mi?
C: Evet.
S: (V) Diğer bir deyişle, eğer olacaksa olacak. Bunu zorlamanın gereği yok
ha? Tamam, bunları yayınladığımızda ve insanlar yaptığımız şeyin farkına
vardıklarında neyin arayışı içinde olacaklar?
C: Herşeyin.
31 Aralık
1994 F___, Laura, T___, J, DM, V ve pek çok diğer kişi... Tablanın başında
otururken Yılbaşı Partisi devam
ediyor.
S: (T) V___ neden FBI'ın bilgisayar
sisteminde?
C: Hepinizin dosyası tutuluyor.
S: (L) Hepiniz derken ülkedeki herkes mi yoksa sadece biz mi?
C: Siz ve diğerleri.
S: (V) Peki şimdi ne yapmam gerekiyor?
C: Umursama.
S: (T)
FBI metafizikle ilgilenen insanları izliyor mu?
C: Ve UFO'larla ilgilenenleri.
S: (T) UFO'larla ilgilenenleri sürekli izliyorlar... (DM) Eddie Page gibi
insanları izliyorlar mı?
C: Eddie Page dosya "bir."
S: (T) Dosya "bir" nedir?
C: En öncelikli.
S: (V) Umalım ki benim dosyam "200"üncü falan olsun. Benim dosyamın öncelik
derecesi nedir?
C: Dört.
S: (T) "4"üncü seviye dosya nedir?
C: 4'üncü en önemli seviye.
S: (V) Peki ya F___? (T) Eddie Page gerçeği mi söylüyor?
C: Bazı gerçekler.
S: (DM) Gerçek hakkında söylemediği şeyler nedir?
C: Çok fazla sayıda şey.
S: (T) Yani hikayesi çoğunlukla sahte?
C: İnanıyor.
S: (V) Metafizik ve UFO konusuyla ilgili bu FBI dosyaları devletten daha öte
birşeyle mi ilgili? Bunların...
C: Dinliyor musun?
S: (V) Dinliyor muyum? Elbette dinliyorum.
C: FBI herkesi takip ediyor.
S: (T) Siz de bu konuda oldukça iyisiniz! (DM) Nasıl göründüklerini bilmek
isterdim. (L) Transkriptleri okudun mu? Bunu sormuştuk. (DM) Hayır, henüz
oraya gelmedim.
C: Biz ışıktan varlıklarız; gelecekteki siziz.
S: (L) S___ K___ bana Al Bielek'ten bahsetti.
Daha önce
siz Bielek'in belirli bir amaçla dezenformasyon yayan bilinçli bir devlet
ajanı olduğunu ve aslında Philadelphia deneyinde doğrudan bulunmadığını
söylemiştiniz.
Ivan Sanderson'un birkaç yıl önce yayınlanan bir kitabında onunla ilgili bir
referans buldum. S___ bu zavallı adamın zorlukla geçinen fakir bir insan
olduğunu ve bu yüzden bir devlet ajanı olduğuna inanmakta zorlandığını
söyledi. Al Bielek ve faaliyetleri hakkında yorumda bulunur musunuz? (T) Al
Bielek bir devlet ajanı mı?
C: Al Bielek çok yönlü. Fakirlik subjektif.
S: (L) Peki devlet ajanı mı? (T) Çok yönlü olduğunu söylediler.
C:
Evet. Deneyle ilişkisi var.
S: (T) Bir celsede onun Philadelphia deneyine aslında katılmadığını, sahilde
bir teknisyen olduğunu ve kendisine deneyle ilgili verilen bilgileri
yaymakla görevlendirildiğini söylemiştiniz.
C:
Yakın.
S: (T) Tamam, eğer kısmen devletle çalışıyor ve kısmen de kendi amaçları
için çalışıyorsa, tüm bunlardan beklentisi nedir?
C: İfşa.
S: (T) Bu ifşayla ne istiyor?
C: İnsanların bilmesini istiyor.
S: (L) Dezenformasyonla birlikte bazı doğru bilgiler de vermesi mümkün mü?
Böylece asıl bilgi ortaya konabilir ve bundaki niyet de...
C: Karışık düşünce yapısı.
S: (L) Benim düşüncelerim mi yoksa Bielek'inkiler mi?
C: Bingo! Laura'nınkiler.
S: (T) Al Bielek sahte bilgi verdiğini biliyor mu? Devletin ona verdiği
bilgilerin sahte olduğunu biliyor mu?
C: Olaylarla o kadar derinden ilgili ki inanmazsınız.
S: (T) Devletin örtbasıyla ilgisi var mı?
C: Baştan sona. Söylediği şeylerin sahte olduğunu biliyor ama başka seçeneği
yok çünkü ağa yakalanmış durumda. Onu kullanıyorlar.
S:
(L) S___'nin gönderiği o yazıda İsa'nın hayali bir karakter olduğunun
belirtilmesini soralım.
C: Hayır, İsa hayali değildi.
S: (T) Acharya denen kaynakta neden böyle bir bilgi veriliyor?
C: Boşboğazca.
S: (L) Bu kaynağın amacı nedir? Çok iyi hazırlanmış. İsa'nın aslında hiç
varolmadığını kanıtlamaya çalışmalarının nedeni nedir?
C: Saçma. Dezenformasyon. Desinformatzia. Russki.
S: (T) Rusya kaynaklı mı?
C: Hayır, sadece kelimelerle oyun oynuyorduk.
S: (L)
M___'yi kim kaçırdı?
C: Griler.
S: (L) M___'nin kaçırılmasının amacı neydi?
C: Zihninin incelenmesi. Güçlü bir zihni ve iradesi var.
S: (L) Ona implant yerleştirdiler mi?
C: Evet.
S: (L) O implantla ne yapıyorlar?
C: Gözlemleme. Kulakların sıkça çınlaması, gözleme faaliyetine işaret
ediyor.
23 Temmuz 1994. Yaklaşık 22:30
S: Merhaba.
C: Merhaba.
S: Kimse var mı?
C: Dinleyin, bakın, öğrenin.
S: (L) İsminiz nedir?
C: Elaga.
S: (L) Dünyadan göçmüş biri misiniz?
C: Hayır. Dünyadışı.
S: (L) Başka bir galaksiden mi?
C: Hayır.
S: (L) Neredensiniz?
C: Kasyopya.
S: (L) Bu bizim bildiğimiz Kasyopya (Kraliçe) takımyıldızı mı?
C: Evet.
S: (L) Bu akşam bize verecek bilginiz
var mı?
C: Uzaydan saldırı yakında. Dört ila altı yıl arasında. İyinin ve kötünün
güçleri arasında savaş. Yakında bekleyin. Uzağa bakın.
elek not: (bir sürü asılsız öngörü..)
S: (L) Lobsang Rampa olarak bilinen
kişin durumu nedir? Lobsang Rampa bir "walk-in" miydi?
C: Hayır.
S: (L) Lobsang'ın kitaplarında yazdığı şeylerin kaynağı neydi?
C: Etkin bir hayalgücü.
S: (L) Yani Lobsang'ın kitapları temel olarak hayalgücüne dayalıydı ve
herhangi bir şekilde kanallanmamıştı, öyle mi?
C: Açık.
S: (L) O bilgilerin bazılarının kanallanmış olma ihtimali var mı?
C: Evet.
S: (L)
Önceki gece İsa hakkında konuşuyorduk ve tanığımız kişiler arasında ona
benzeyen herhangi biri olup olmadığını sormuştuk ve siz de taradığınızı
söylemiştiniz.
C: Yok.
S: (L) İsa'nın gerçek adı neydi?
C: Jesinavarah. (ç.n.: "cesinavara" diye okunuyor olmalı)
7
Ocak 1995 F___, Laura, TR, JR, V, D, T, LM
S:(L) Bu gece kim var?
C: Lomarra.
S:(L) Ölmüş birinin ruhu musun?
C: Hayır.
S:(L) Kimsin veya nesin?
C: Işık varlığı.
S:(L) Çok güçlü bir yıldırımdı herhalde. Çok farklı yerlerden duyulmuş gibi
görünüyor. Bu yıldırım nereye düştü?
C: Hücre tüm bölgede dengeli bir şekilde yapılandı.
S:(T) Aynı yıldırımın sesini duymamızın nedeni bu muydu?
C: Hayır. Tüm bölgeler eşit seviyeli EM profili aldı ve dolayısıyla her
bölgede yüksek yoğunluklu bir deneyim yaşandı.
S:(L) EM profili nedir?
C: Elektromanyetik.
S:(L) Daha önce böyle birşey yaşadığımızı hatırlamadığımız için soruyorum,
bu yıldırımın herhangi belirli bir önemi var mıydı? 4'üncü yoğunluk
faaliyeti anlamında bir anlamı var mıydı?
C: Daha önce de yaşadınız ve evet, her zaman olduğu gibi.
S:(L) 4'üncü yoğunlukta böylesine bir patlama meydana getirecek ne oluyordu?
C: Çarpışan yoğunluklar. Sizin zaman ölçümünüzle yaklaşık 1.3 saniye sürdü.
Yani 1.3 saniye boyunca tamamen 4'üncü yoğunlukta bulundunuz.
S:(T) Yani fark etmemizin önemli olduğu bir olaydı, öyle mi?
C: Fark etmeniz, olayın kendisinden daha önemliydi.
S:(V) Birşey soracağım... Tüm yıldırımlarda bir 4'üncü yoğunluk etkisi var
mı? (L) Hayır, hayır. (V) Sadece bu olay mı? (T) Ya fark etmemişsek? Ben
patlamayı duymadım. En son cevap neydi? (L) Fark etmek, olayın kendisinden
daha önemli... (T) Yani önemli olan birşey olduğunun farkına varmış olmak.
C: Başka bir bilinç seviyesinde fark ettiniz.
S:(L) Bu olayın, A___'nın bu sabah odasında adını söyleyen ince bir ses
tarafından uyandırılması olayıyla bir ilgisi var mı?
C: Evet.
S:(L) Peki deneyimlediği şey neydi?
C: Bir 4'üncü yoğunluk varlığı.
S:(L) Bu ne tür bir 4'üncü yoğunluk varlığıydı?
C: Om.
S:(L) Om kim? (V) Bu bir isim mi? (TR) Om, varlığın ismi mi?
C: Türü.
S:(L) Om nasıl bir türdür?
C: Bilmek istemezsiniz!
S:(L) Hayır bilmek isterim. Eğer birşey A___'yı yatak odasında ziyaret
ediyorsa, bunun kim veya ne olduğunu kesinlikle bilmek isterim.
C: Bunun düzenli bir olay olduğunu kim söylüyor?
S:(V) Yani bu her zaman meydana gelmeyecek ve bu konuda endişelenmeye gerek
yok, öyle mi?
C: Evet.
S:(T) Bir kerelik bir olay mıydı?
C: Evet.
S:(V) A___'nın bu olayın bu kadar farkına varmasının nedeni, uyurken psişik
olarak açık olması mı?
C: Evet.
S:(D) Bu ziyaretleri nasıl durdurabilirim?
C: Karmaşık.
S:(D) Nereden başlayabilirim? İlk adım nedir? (L) Bir EM açıklığın var. Bunu
kapatmak ilk adım.
C: Başladın bile.
S:(D) Okuyarak. (TR) Sorarak mı?
C: Evet. Evet.
S:(D) Bir sonraki adım nedir?
C: Bu adımlara dayalı bir süreç değil.
S:(L) Yani bilgi ve farkındalık edinmesi gerecek, değil mi?
C: Işık bilgidir ve bilgi korumadır.
S:(J) Bu sabahki olaya dönecek olursak, J___ bana yaşadığı deneyimi
anlatırken, gözlerini açtığında ışığın sarı göründüğünü söyledi... (V) Renk
değişimini ben de fark ettim... (J) Bu bahsettiğiniz olaydan mı
kaynaklanıyordu?
C: Evet.
S:(J) Işıktaki renk değişimlerine neden olan şey neydi?
C: 4'üncü yoğunluktan kalan etkiler.
S:(L) Bu, 4'üncü yoğunluğa doğru ilerlerken giderek daha fazla gerçekleşecek
olan birşey mi?
C: Evet.
S:(L) Atmosferdeki bu elektromanyetik yüklenme, tabii eğer öyleyse,
yoğunluklardaki kaymanın bir parçası olarak meydana geliyor...
C: Evet.
S:(L) Eğer bu atmosferdeki elektromanyetik bir yoğunlaşma ise, bu,
yaklaşmakta olan dalgadan mı kaynaklanıyor? Bu dalganın varlığının veya
yaklaşmasının etkilerini giderek daha fazla hissetmemizle mi ilgili?
C: Giderek yoğunlaşıyor, tıpkı bir deniz dalgasının gelişi öncesindeki
etkiler gibi.
S:(TR) Şöyle düşün, zihinleri kapalı olanların zihinlerini kapalı
tutmalarına müsaade edecek kadar açık bir zihne sahipsin. Denedin ama bunu
daha fazla zorlamana gerek yok. (L) Bu yıl çok büyük, olağanüstü bir UFO
faaliyeti gerçekleşeceğini söylemiştiniz, doğru mu? 1995?
C: Bingo!
S:(L) Sanırım bu başladı bile çünkü Michigan'da bir adam güpegündüz bir
UFO'yu filme almış ve üç gündür haberlerde bunu gösteriyorlar ve sanırım
konuyu küçümseyici bir tavır takınmıyorlar. (F) Evet, takınıyorlar. Kanal
13'te izledim ve kesinlikle UFO olaylarını küçümseyici bir tavır
takınıyorlardı. (TR) Ve o adamlar ağ üyeliklerini de kaybettiler! (L)
Michigan'daki o adam, bize o aracı ve kime ait olduğunu söyleyebilir
misiniz?
C: Griler.
S:(L) Griler önümüzdeki yıllarda kendilerini 3'üncü yoğunlukta giderek daha
fazla mı gösterecekler?
C: Evet.
S:(L) Bunu yapmalarının ardında bir neden var mı?
C: Tüm olaylar, sizin artık bildiğiniz şeylerle ilgili.
S:(L) Dünya'ya inme ve medya yoluyla insanlarla etkileşime girme
hamlelerinin bir parçası... (TR) Dünya'ya zaten iniyorlar...
C: Hayır, herşey dalganın yaklaşmasıyla ilgili olduğu için, ayrıntıların ne
olduğu zamanla ortaya çıkacak.
S:(V)
Tamam, madem kişisel konulardan daha genel konulara geçiyoruz... Şunu bilmek
istiyorum... Metafizikle ilgilenen insanlar arasında şöyle genel bir bilgi
var; bir ruh gezegene doğduğunda o küçük bebek sonsuz bilgiye sahiptir ama
büyüdükçe ve dünyevi şeyleri öğrendikçe bilgimizi yitiriyoruz, bu doğru mu?
C: Hayır.
S:(L) Bir bebek nasıl sonsuz bilgiye sahip olabilir ki, yalnızca geçmiş
yaşam deneyimlerinin yansımalarına sahiptir. (V) Bunu sen de duymuşsundur...
C: Saçma.
S:(V) Güzel. Sadece... Bunu sen de duymadın mı...
C: Ruhlar bu gezegene "doğmaz". Ruhlar hiçbir zaman doğmadılar! Ve hiçbir
zaman da ölmeyecekler!
S:(V) Anlıyorum, sorum biraz gevşekti. Üzgünüm. (D) Yeni ruhlar yaratılıyor
mu?
C: Eğer aklını kullanırsan bu soruyu da şimdi yanıtladık. D___ gerçek
"zaman" kavramını bilmiyor.
S:(D) Bu benim için çok zor bir kavram. (L) Herkes için de öyle. Zaman
kavramından bahsedebilir ve onunla oynayabiliriz... ama aslında zaman yok.
Bir ilüzyon, bir yalan... (T) Yarattığımız 3'üncü yoğunluk dünyasının bir
parçası... (D) Anlamaya gerçekten çalışıyorum... (F) Bir örnek vereyim:
Kendini bu gezegenden uzaklaştır ve güneşi yalnızca bir nokta olarak
görebildiğin kadar uzak bir yere git. (D) Tamam, oradayım... (F) Uzay
boşluğundasın... Yön yok, yol yok. Ne yukarı var, ne aşağı, ne de yanlar.
Hiçbirşey... Nereye baksan yıldızları görüyorsun ama yön ve taraf diye
birşey yok... Artık gezegende olmadığın için Güneş doğmuyor ve batmıyor. Ne
saatin var, ne birşey... Neyin önce neyin sonra olduğunu nasıl anlayacaksın?
(TR) Deney araştırmaları için derinlerdeki mağaralara inen insanları
duydunuz mu hiç? 45 gün geçtiğini düşünerek yukarı çıktıklarında aslında 65
veya belki yüz gün geçmiş oluyor... Çünkü zaman yavaşlıyor ve sanki duruyor.
Zaman bir insan kavramı. (F) Barbara Mackle olayıyla ilgili kitabı
okumuştum. Adamın biri onu kaçırıp bir tabutun içine koymuş ve tabuta da
hayatta kalması için gerekli araç gereci koyup kadını gömmüş. 83 saat sonra
oradan çıkarıldığında o tabutta sadece bir gece geçirdiğini düşünüyormuş.
(L) Şunu sormak istiyorum: gece ve gündüzün ilerleyişi gibi yapay
kavramların olmadığı bir durumda uyku veya yemekle ilgili olarak insanın
fiziksel bedeninin doğal döngüsü nasıl olurdu? Diğer bir deyişle, yapay
zaman kavramı dışında yaşıyor olsaydık, doğal durumda ne kadar süre uyanık
kalırdık, ne kadar uyurduk?
C: Tüm varlığınız çok farklı olurdu ve bahsettiğin döngüler de farklı
olurdu.
S:(L) Nasıl olurdu, söyleyebilir misiniz?
C: Çevreye bağlı.
S:(TR) Zamanın göreceli olduğunu ve 10'lu sayma sistemine göre matematiğe
dayalı olarak oluştuğunu hatırlamamız gerek. Ay'a gidersen orada zaman aynı
olmaz. Ay'da Dünya zamanını kullanıyoruz. Mars'a gitseydik, Mars zamanı
farklı olurdu. gezegenin dönüşü ve yörüngesine bağlı olurdu herhalde.
Örneğin pi'nin 3.1416 olması. SETI programında "zeki hayat pi'yi
anlayacaktır çünkü pi, dairesel matematikteki temel bir fikirdir." diyerek
pi'yi radyo sinyalleriyle yolladılar. Dairenin çevresini ve çapı ölçebilmek
için pi'yi bilmen gerekir. Pi'yi on bazında göndermenin faydasının ne
olduğunu merak ediyorum çünkü Griler'in 8 parmağı var. 8'li sistemde pi'nin
değeri ne acaba? Başka bir sistem bazında çalışan biri için 3.1416'nın
hiçbir anlamı yok.
C: Griler siber genetik varlıklar, dolayısıyla programlandıkları matematiği
kullanırlar.
S:(TR) Kastettiğim noktayı kaçırdınız. Grilerin...
C: Hayır, kaçırmadık. Bizimle konuşurken neden yukarı bakıyorsun?
S:(L) Nereye bakmamız gerekiyor?
C: Herhangi bir yere.
S:(L) Tamam, Griler matematiği kullanacak şekilde programlandılar. Sanırım
yaratıcıları olan Kertenkele varlıklarının matematiğini kullanmaya
programlandılar, doğru mu?
C: Değişken.
S:(L) Kertenkeleler nasıl bir matematik sistemi kullanıyorlar?
C: Kertenkeleler, sizin henüz anlamaya yakın bile olmadığınız bir matematik
türünü kullanıyorlar.
S:(L)
Bunu anlayabiliyorum. Bir doğru, bir noktanın tek bir yöndeki hareketi
olarak, bir düzlem bir doğrunun kendine dik açılarla hareketi olarak, 3'üncü
boyut bir düzlemin kendine dik açılarla hareketi olarak ve 4'üncü boyut da
üç boyutlu bir nesnenin kendine dik açılarla hareketi olarak tanımlanıyor ve
biz 4'üncü yoğunluğu anlayamıyoruz. 3B bir elmaya baktığımızda, 4B bir
nesnenin yalnızca bir dilimini görmüş oluyoruz lafın gelişi. Eğer elmayı
gerçek 4B haliyle görseydik, kırmızı, tüpsü, sonsuza giden birşey görürdük
sanırım. Bu doğru bir değerlendirme mi?
C: Yakın.
S:(TR) Ve ayrıca 5'inci, 6'ncı ve 7'nci yoğunluk seviyeleri var. Tüm bunlar
da zamanın mevcut olmadığını ve ilgisiz birşey olduğunu gösteriyor. Bu,
sonsuz sayıda yolla gösterilebilir.
C: Evet.
S:(L) Mayalara baksanıza... 20'li sayı sistemiyle hesap yapıyorlarmış. (TR)
Zamana yönelik tüm referansları ortadan kaldırdığında zaman yavaşlıyor ve
sonunda duruyor. (J) Evet, duyusal mahrumiyet odalarında (sensory
deprivation chambers) tutulan kişilere ne olduğuna bakın. (TR) Aynen öyle.
(L) İçe doğru patlayan bir sonsuzluk.
C: Eğer uzay boşluğunda olsaydınız, binlerce "yıl" uyuyabilir veya
milyonlarca "yıl" uyanık kalabilirdiniz.
S:(TR) Bu da F___'nin uzay boşluğunda bulunurken, referans noktaları
olmadığında zamanın nasıl algılanacağı ile ilgili yorumunu doğruluyor. Bir
ara güneş sistemindeki çeşitli gezegenlerin matrislerinden ve gezegen
algılarımızdan bahsetmiştik ve bu matrislerin başka bir yoğunluğa giden
koridorlar gibi olduğundan ve
eğer uygun
bir boyut modunda olursak, güneş sistemimizin gezegenlerini 3'üncü
yoğunlukta olduğundan çok farklı bir şekilde göreceğimizden bahsetmiştik.
3'üncü yoğunlukta 400 dereceden fazla sıcaklığa sahip cehennem gibi bir yer
olarak görünen Venüs'ü, üzerinde canlıların yaşadığı çok farklı bir olarak
görürüz, doğru mu?
C: Evet. her yerde varlıklar bulunur, bir boyutta veya diğerinde.
S:(L) Venüs'te yaşayan varlıklar, Dünya gezegeni üzerindeki biz insanların
farkındalar mı?
C: Evet.
S:(L) Mars'ta yaşayan varlıklar var mı?
C: Evet.
S:(L) Bizim farkımızdalar mı?
C: Evet.
S:(L) Güneş sistemimizdeki diğer tüm gezegenlerdeki varlıklar bizim
farkımızda mı?
C: Evet, çünkü hepsi daha yüksek yoğunluklarda bulunuyor.
S:(L) Neden Dünya daha düşük bir yoğunlukta ve biz de sanki soğukta
bırakılmışız gibi görünüyor? Onlar bizi biliyor ama biz onları
algılayamıyoruz. Neden? Bu hususta neden yalnızız? (D) Dünya hepsinden sonra
mı yaratıldı?
C: Hayır, hayır, hayır.
S:(T) Bizimle etkileşiyorlar mı?
C: Tamam, durun, yavaşlayın! Yeniden inceleyin: 1'inci yoğunluk kim?
S:(L) Kayalar ve mineraller, değil mi?
C: Ve?
S:(L) Bitkiler mi?
C: Evet. Şimdi, onların sizinle ilgili farkındalıkları sizce ne olabilir?
S:(L) Kayaların ve bitkilerin bize dair algıları mı? Aman tanrım! (V) Bu
ilginç bir ifade şekli. Harika bir örnek. (TR) Daha üst yoğunluktaki
varlıkların bizim farkımızda olmalarına rağmen bizim neden onların farkında
olmadığımızı sorarken, bizden daha aşağı seviyelerdeki varlıkların bizimle
ilgili farkındalıklarının ne olduğunu da sormamız gerekiyor. (J) Herhalde
bizim 4'üncü yoğunluğa dair farkındalığımızdan fazla değildir. (TR) Ama bir
bitkiye müzik çaldığında bunu bir şekilde fark ediyor, çünkü onun daha iyi
büyümesini sağlıyor. (L) Müzik bir varlık değil. (TR) Bir enerji dalgası.
(J) Bir saniye... söyledikleri şey şu: onların bize dair farkındalıkları,
bizim 4'üncü yoğunluk varlıklarına dair olan farkındalığımızdan fazla değil.
(TR) Yani onların bizimle olan etkileşimleri, bizim bitkilerle olan
etkileşimimiz gibi mi?
C: 2'nci seviyede kim var?
S:(L) Hayvanlar. (TR) Böcekler, düşük yaşam formları.
C: Şimdi dikkatlice düşünün, onların sizinle ilgili farkındalık ve daha da
önemlisi anlayış seviyesi nedir?
S:(L) Sanırım bir şekilde bizim farkımızdalar ama bizi anlamıyorlar... (TR)
Bazıları bazı noktalarda anlıyor... (T) Bizi belirli bir ölçüde
anlıyorlar... (F) Ama onların bizimle ilgili anlayışları, bizim onlarla
ilgili anlayışımızdan tamamen farklı. Diğer bir deyişle, onlar iri ve hantal
varlıklar görüyorlar ama neler olduğunu bilmiyorlar. (L) Ouspensky'nin
hayvanların insanları nasıl algıladıklarıyla ilgili açıklaması gerçeğe yakın
mı?
C: Yakın.
S:(L) Tamam, 1'inci yoğunluk, mineraller ve bitkiler... Kayalar ve
mineraller, büyüme, suda çözünme, erozyon ve diğer yollarla bitkilerle
birleşiyor. Gerçekten sınırlı bir varlıkları var. Ve çoğunlukla hayvanlar
gelip onları yiyor. (F) Arılar çiçekleri polenliyor. (L) Ağaçlarda çok
çeşitli hayvanlar yaşıyor. (T) Bazı hayvanlar yer altında ve mağaralarda
yaşıyor. (TR) Yani kayaların, minerallerin ve bitkilerin, onlarla çeşitli
şekillerde etkileşen hayvanlarla ilgili gerçekten sınırlı bir anlayışı var.
C:
Evet, ve siz de sizin üzerinizdeki yoğunluklarla ilgili sınırlı bir anlayışa
sahipsiniz.
S:(L) Gene de şu soru ortaya çıkıyor ki... (TR) Örneğin bugün hepimiz
yıldırım dediğimiz birşeyi deneyimledik ama bundan fazlası olduğunun hepimiz
farkındaydık. 4'üncü yoğunlukta olan birşeyi bir şekilde algıladık. O
realiteyi sınırlı bir şekilde algıladık.
C: Laura, zihnindeki blokları kaldır; kayalar ve bitkiler sizi "görüyor mu?"
S:(J) Muhtemelen görmüyorlar. (D) Tam olarak bilmiyoruz. (TR) 1'inci
yoğunluk maddelerinin 3'üncü yoğunluktaki yansımalarını görüyoruz. 1'inci
yoğunluğu kendini algıladığı gibi görmüyoruz.
4'üncü
yoğunluktakiler de bizi bizim kendimizi algıladığımız gibi değil, 4'üncü
yoğunluğa yansıdığımız şekilde görüyorlar.
C: TR, hızlı bir ilerleme kaydediyorsun. Laura kıçını oynatmakta zorlanıyor!
[Gülüşme]
S:(V) Merak ediyorum. Kayalar birbirlerini görüyor mu? (L) Soralım. Kayalar
birbirlerine baktıklarında ne görüyorlar?
C: Birbirlerini algılayabiliyorlar.
S:(L) Bir kaya bir diğer kayanın farkına varlığında algıladığı şey, bizim
duyu organlarımızdan hangisine daha yakın?
C: Bu çapraz bir kavramsallaştırma ve işe yaramaz.
S:(L) Yani bir kayanın algıladığı şeyi yorumlamamızın bir yolu yok. Diğer
bir 1'inci yoğunluk örneği de bitkiler. Bitkilerin belirli bireylere pozitif
olarak, belirli bazı bireylere de negatif olarak tepki gösterebildiklerini
biliyoruz. Bitkileri poligraf makinelerine bağlayarak bu tepkileri
ölçmüşler. (J) Müziğe de tepki veriyorlar. (TR) Üçüncü yoğunlukta görünen
tepkiler.
C: Evet.
S:(L) Eğer bitkiler birbirleriyle etkileşiyorsa, birbirlerine karşı bir
yakınlık duyuyorlar mı?
C: Buna benzer birşey.
S:(L)
Bir bitkiyi yediğimizde bu onu incitir mi?
C: Bir "Kertiş" sizi yediğinde bu sizi incitir mi?
S:(TR)
Evet, biz 3'üncü yoğunluktayız ve 1'inci ve 2'inci yoğunluğu yiyoruz, 4'üncü
yoğunluk da bizi yiyor. (D) Biz bitkileri yiyoruz, Kertişler bizi yiyor,
peki yemeden nasıl hayatta kalabiliriz?
C: Fizikselliğe duyduğunuz arzuyu bıraktığınızda, yemek yemeğe ihtiyacınız
olmayacak.
S:(L) Yani fiziksel varoluşa düşüş ve cennet hikayesi kısmen fiziksellik ve
yeme ihtiyacı ile ilgili.
C: Lusifer, "Düşen Melek." Bu sizsiniz.
S:(L)
Yani "düşmek", başka hayatlarla, başka canlılarla beslenmek zorunda olduğun
fiziksel bir varoluşa girmek anlamına geliyor, öyle mi?
C: Evet.
S:(TR) Bitkiler 1'inci seviye varlıklarla örneğin kayalar, sular vb ile
beslendiğinde, 1'inci yoğunluk acı hissediyor mu?
C: Bu husus üzerinde durmamız gereksiz. Bu konuyu irdeledik.
S:(TR) Yani bir bitki besin aldığında... (L) Bitki minerallerle aynı
yoğunlukta, yani bu şey gibi... (TR) İki ayrı varlık birleşiyor gibi mi? (V)
Jeffrey Dahmer gibi... [Gülüşme] ... (LM) Mineraller suda çözünüyor ve sonra
bitki tarafından emiliyor, bunda ne acı olabilir?
C: Subjektif, LM.
S:(L) Belki örneğin fosfatın suda çözünmesi, onun için bir nevi ölümdür...
C: Yakın. Yalnızca 3'üncü seviyede algıladığınızda ve varolan tek algının bu
olduğunu düşündüğünüzde kendinizi sınırlandırıyorsunuz.
S:(L) Yani diğer bir deyişle, 4'üncü seviye anlayış üzerinde çalışırken
1'inci, 2'inci ve 3'üncü seviyeyi de algılayabilmeliyiz, öyle mi?
C: Hayır. 4'üncü, 5'inci ve 6'ncı üzerinde çalışın.
S:(L) Altımızda ne olduğunu anlama egzersizi olarak 1'inci ve 2'inci
yoğunluk seviyelerini de anlamak faydalı olmaz mı?
C: Her zaman yükselmeye çalışın.
S:(V) Gelişen ruhlar olarak 1'inci ve 2'nci seviye çalışmalarımızı zaten
tamamlamadık mı?
C: Evet.
S:(V)
Geri adım atmaya gerek yok. (TR) 4'üncü seviyedeki Kertişleri kim yiyor?
C: Kimse. 4'üncü seviye, KH'nin tam ifadesinin mümkün olduğu son
yoğunluktur.
S:(TR) Yani 5'inci ve 6'ncı seviyedeki varlıklar saf enerjiyle
besleniyorlar.
C: Evet.
S:(TR) 4'üncü seviye tam KH için son aşama. Peki "düşünme ve değerlendirme"
seviyesi olarak tanımladığınız 5'inci seviyedeki bir KH varlığının durumu
nedir?
C: 1'inci, 2'inci, 3'üncü ve 4'üncü seviyenin ruhları, enkarnasyonları
arasında 5'e gider.
S:(T) Yani 4'üncü seviyedeki varlıklar, bir sonraki enkarnasyonları için 4'e
dönmeden önce 5'inci seviyeye gidiyor?
C: Aynen.
S:(T) Bu yüzden düşünme ve değerlendirme seviyesi olarak isimlendiriliyor.
Gidip yaptığın şeyler hakkında düşünüyorsun. (TR) Peki ya 6'ncı yoğunluktaki
ruhlar? (L) 6'ncı yoğunluk KH varlıkları var mı?
C: 6'ya ulaştığında artık 5'e kadar olan döngüye girmezsin.
S:(L) Peki 6'ncı yoğunlukta bir KH deneyimi var mı? 6'ncı seviye Oryonlar
gibi?
C: Bunlar yalnızca bireylerin yansımalarıdır, birleşik varlıklar değil. Bu
yansımalar denge için vardır. Bunlar bütün birer varlık değildir, sadece
düşünce formlarıdır.
S:(L) 6'ncı seviye varlıkları İncil'de Eyüp'ün hikayesinde Lusifer'in
Tanrı'nın önüne gelişi gibi bir araya gelmiş melekleri mi ifade ediyor?
C: Evet.
S:(L) Yani 6'ncı yoğunlukta KH ve BH var ve birbirlerini dengeliyorlar?
C: Dengeye yönelik bir yansıma.
S:(L) Bunda bir herhangi bir hiyerarşi var mı? Bu varlıklar bir çeşit "Büyük
Konsey"in önüne gelip planlar yapıp tartışıyor, kararlar verip bunları
uyguluyorlar mı?
C: Hayır.
S:(L) Peki nasıl oluyor? Herşey enerjilerin doğal bir etkileşimiyle mi
meydana geliyor?
C: Evet.
S:(V)
Biz 3'üncü yoğunluktayız ve siz bizimle çalışıyorsunuz ve biz 4'üncü
yoğunluğa geçmeye çalışıyoruz ve siz de 6'ıncı yoğunluktan 7'nciye geçmeye
mi çalışıyorsunuz?
C: Evet.
S:(TR) Bize yardım etmeniz, 7'nci yoğunluğa ulaşmanıza yardımcı oluyor mu?
(V) Tıpkı sizin bizimle çalışmanız gibi, daha yüksek yoğunluklarda olup
sizinle çalışan başka varlıklar var mı?
C: Hayır, 7'ye hepimiz birlikte ulaşıyoruz.
S:(L) Diğer bir deyişle, siz bizi yukarı çıkarmaya çalışıyorsunuz ve herkes
de yukarı çıkıyor ve tüm parçalar tekrar bir araya geldiğinde hepimiz 7'ye
gidiyoruz öyle mi?
C: Evet.
S:(TR) Bize yardım etme amacınız bu mu?
C: Bu doğal bir süreç.
S:(TR)
6'ncı yoğunluğa ulaştığımızda bizim işlevimiz, tıpkı sizin şu anda yapmakta
olduğunuz gibi 3'üncü yoğunluktakilere yardım etmek mi olacak?
C: Evet. Biz gelecekteki siziz.
S:(TR) Ruhların yüzde elliden fazlası 6'ya ulaştığında ve 7'ye geçmeye
hazırlandığında, geri kalanların hepsi de otomatik olarak 7'ye mi geçecek?
C: Doğru kavram değil. 3'üncü yoğunluk "Yılan Kardeşliği" ilhamlı
matematiksel hesaplama ve fikirleri kullanıyorsun.
S:(J) Yani bu işin yüzdesi yok. (TR) Yani her bir ruhun oraya ulaşması
gerek. (V) 3'üncü yoğunluk matematiğini uygulayamayacağımız kadar yüksek
değil bu bence. (TR) Çoğunluk diyelim.
C: Hayır. Hala 3'üncü yoğunluk matematiğini kullanıyorsunuz.
S:(L) Pekala, 7'nci yoğunluğa kesin geçişin ölçütleri nedir?
C: Derslerin tamamlanması.
S:(J)
Evet. (TR) Tüm ruhlar 7'nci yoğunluğa geçtiğinde tüm ruhlar tek bir ruh
haline mi gelecek?
C: Yakın.
S:(TR) O yüzden herkesin gelmesi gerek, çünkü hepimiz 7'nci yoğunlukta bir
olacağız. (D) O zaman oyunu değiştirip tekrar ilgi çekici hale getirmek için
ne yapmamız gerekecek?
C: Birşey "yapmak" zorunda değiliz, yaptık, yapacağız, yapıyoruz!!!
S:(L) "Ultimate Frontier" adlı kitabı yazan adam o bilgileri kanalladı mı
veya anlattığı olaylar gerçekten meydana geldi mi?
C: Evet ve evet.
S:(L) İddia ettiği gibi Davut'un reenkarnasyonu mu?
C: Öyle tercih ediyorsa.
S:(L) Kadınlar hakkında söyledikleriyle ve ruhların yalnızca tek cinsiyette
reenkarne olduğuna dair açıklamalarıyla beni kaybetti. (J) Hayır, öyle değil
ve sanırım cinsiyet değiştirme eşcinsellikle de yakından ilgili. (L) Evet. (TR)
Ama bence ruhlar belirli bir cinsiyette bedenlenmeye daha eğilimli.
C: Hayır.
S:(L) Sanırım netice itibariyle dengeleniyor.
C: Herşey sadece ders.
S:(J) İnsanın cinsellik durumunun, örneğin eşcinselliğin, bir yaşamdan
diğerine geçerken cinsiyet değiştirilmesiyle ilgisi var mı?
C: Bazen.
S:(L)
Tüm cinsel ifade şekilleri arasında, 4'üncü yoğunluğa daha hızlı olarak
ilerleme olasılığı en yüksek olanı hangisi?
C: Cinsellikten tamamen uzak oluş.
S:(D) O zaman benim durumum iyi! [Gülüşme] (V) Neden cinsellikten tamamen
uzak olmak, açıklayabilir misiniz?
C: Çünkü o zaman fizikselliğe olan arzularınızdan kurtuluyorsunuz.
S:(TR) Yani seks, insanı iyice 3'üncü yoğunluğa cezbeden bir 3'üncü yoğunluk
eylemi. (L) Peki ikinci en olası cinsel ifade hangisi? [Gülüşme] (D) Benim
durumum hallolduğuna göre şimdi sizin durumunuzu ele alabiliriz! (J) Önem
sırasına göre... [Gülüşme]
C: Bir önemi var mı?
S:(D) Laura için önemli, cevap verin lütfen. (L) Sanırım herkesin
cinsellikten tamamen uzak olmayı isteyeceği ve tüm fiziksel şeylerden
kurtulacağı bir noktaya ulaşması gerekiyor ama şu noktada elimizdeki
seçenekler karşıtcinsellik, eşcinsellik, çiftcinsellik ve çokcinsellik.
[Gülüşme] (D) Bu cinsellik şekilleri arasında kendi fiziksel bedenlerimizden
zevk alma yeteneği de var. Bizim fizik bedenden zevk alma yeteneğimiz var
ama onların yok. Ve bir yerde okuduğuma göre bunu kıskanıyorlarmış. (L) Bu
doğru mu, bizim fizikselliğimizi kıskandığınız?
C: Hayır. Hiç!
S:(L) Bir yerde okuduğuma göre yüksek ruhsal seviyelerde olduğunda ruhsal
birleşmeyi deneyimleyebiliyorsun ve bu orgazmdan daha iyi. Bu doğru mu?
C: Herhangi bir orgazm türüne neden ihtiyacınız olsun?
S:(L) Orgazm, fizikselliğin mutlak deneyimlerinden biri gibi görünüyor. (TR)
Evet, aynen bu, fiziksellik... (L) Fizikselde, 3'üncü yoğunluk dünyasında
varolan herşey bir şekilde daha yüksek boyutlardaki deneyimlerin ve varoluş
durumlarının bir yansıması değil mi?
C:
Sizin deneyimlediğiniz şekliyle 3'üncü yoğunluk, bu yoğunluk içindeki
esaretinizi sürdürmek üzere beslenen bir ilüzyon.
S:(L) Diğer bir deyişle sonsuza kadar sevişen Vişnu ve Şiva örneğinde olduğu
gibi varoluştaki dünyaların devamını sağlayan kozmik bir orgazm falan yok?
C: Zırva! [Gülüşme]
S:(L) Doğu dinlerinde öğretilen birşey bu, hatta bu şekilde yaptıkları
heykeller var...
C: İlüzyonu sürdürmeye yönelik bir mantıksallaştırma.
S:(L)
Yani orgazm deneyimi bir yem, bizi... (D) Kontrol altında tutmak için... (TR)
Ve üçüncü seviyede tutmak için... (L) Bu doğru mu?
C: Evet.
S:(L) Başka bir celsede bu konu hakkında sorduğum başka bir soruya dönelim:
orgazm anında enerjimize ne oluyor? Bu enerji nereye gidiyor?
C: 4'üncü seviye KH'ye gidiyor.
S:(TR) Bu Kertenkelelerin bizimle beslenmesinin bir ifadesi mi?
C: Oradaki KH varlıkları bu enerjiyi alıyor.
S:(TR)
Yani orgazm, 4'üncü yoğunluğun 3'üncü yoğunluktan beslenmesinin 3'üncü
yoğunluktaki bir ifadesi, öyle mi?
C: Yöntemlerinden biri.
S:(D) "Pleiades Öğretileri"nde (Bringers of the Dawn) seksten bahsediliyor
ve bunun sevginin bir ifadesi olduğu, seni gerçekten sevmeyen biriyle seks
yapmaman gerektiği söyleniyor.
C: İhtiyaç duyulan tek şey sevgi.
S:(L)
Eğer iki birey, birbirlerine duydukları yüksek seviyeli sevgiyi fiziksel bir
şekilde ifade etmek isteseler, bu enerjiyi 4'üncü seviye KH varlıklarını
beslemeden, pozitif bir şekilde yapmaları mümkün mü?
C: Hayır.
S:(L) Yani ne yaparsan yap, ne düşünürsen düşün, bu enerji oraya gidiyor
öyle mi?
C: Seks kuvvetli bir fiziksel arzudur.
S:(V) Büyük geçiş geldiği sırada seks yapan veya herhangi cinsel bir
ilişkisi olan kişiler bu yüzden geçişi gerçekleştiremeyecek mi? (L)
Sanmam... (V) Bunu öğrenmek istiyorum. Bu doğru mu?
C: Hayır. İncil'inizde "Bin Yıl" olarak bahsedilen şey, geçişin 3'üncü
yoğunluk yorumudur.
S:(L) Yani bir anlamda 4'üncü yoğunlukta bin yıl boyunca fiziksel varlıklar
olarak yaşayacağız. Geçiş bu süre içinde gerçekleşecek ve bu süre bittiğinde
fiziğe olan iştahımızı geride bırakmış olacağız, öyle mi?
C: Yakın. Bazıları 4'üncü yoğunluğa hemen geçecek, bazılarının ise biraz
daha "zamana" ihtiyacı olacak.
S:(T)
Yani 4'üncü yoğunluğa geçtiğimizde ve hala fizikselken, ihtiyaç duyduğumuz
besinleri yine 3'üncü yoğunluktan mı edineceğiz?
C: Kısmen.
S:(D)
Tamamen BH olsak bile mi?
C: Tamamen BH iseniz fiziksel besine ihtiyacınız olmaz.
S:(D) O zaman nasıl enerji alırız... Birbirimizden. Başkalarına hizmet
ediyor oluruz. (L) BH böyle çoğalıp büyüyor... KH parçalıyor ve parçalanıyor
ve giderek küçülüyor... (J) Uyguladıkları parçalamalar, yasa gereği onlara
dönüyor. (D)
Kendi
enerjimizi başkalarına verirken biz de başkalarının enerjisini alabilecek
miyiz?
C: Evet.
S:(D) Başkalarına hizmetin aynı zamanda kendine hizmet olması bu herhalde.
(L) Son olarak söylemek istediğiniz birşey var mı? Rehberlik anlamında
herhangi birimize söylemek istediğiniz birşey var mı?
C: Ancak spesifik olarak istenirse. (ç.n.: spesifik; ayrıntılı, açık, net)
S:(D) Evde kanallama yaptığımda sizinle temas kuruyor muyum?
C: Evet ama bozucu etkilere dikkat et. Ruhuna bak TR.
S:(TR) Uzun süredir ruhuma yöneliyorum ve ruh sörfü yapıyorum! Keen
Industries şirketi bana uygun bir iş teklifi sunacak mı?
C: Bekle ve gör.
S:(TR) Sizinle iletişim kurabilecek miyim?
C: Burada.
10 Ocak 1995 F___ ve Laura
S:(L)
Biliyorum, ben gücenmedim. Birşey söylemedim. Bazı kelimeler bana
gücendirici geliyor ve onları kullanmıyorum. V___ ayrıca kızımın odasına
giren 4'üncü yoğunluk Om varlığı hakkında bilgi vermediğiniz için de üzüldü.
Om bir varlık türünün kısaltması mı?
C: Hayır, tam kelime.
S:(L) Bu varlık türünü keşfetmeyi merakla bekleyen insanlar için soruyorum,
Om varlığı nedir?
C: Poltergeist türü bir varlık.
S:(L) Om varlığı boyut çakışması nedeniyle mi geldi yoksa özellikle kızımla
mı ilgili?
C: Büyük ölçüde birincisi.
S:(L) Yani poltergeist türü varlıklar bu boyut çakışmalarında bizim
yoğunluğumuza girebiliyorlar?
C: Elbette.
S:(L) Böyle söyleyeceğinizi biliyordum. Şimdi, bu dergide bazı makaleler
var: Lyssa Royal hakkında şöyle deniyor: "1985'den beri tüm dünyada binlerce
insan için kanallama yaptı. Kitapları ve makaleleri tüm dünyada altı dilde
yayınlandı." Vesaire vesaire... Lyssa burada şöyle yazmış: "İnsan bilinci
kabaca üç farklı alana bölünebilir: bilinçli zihin, bilinçaltı zihin, ve
bilinçdışı zihin." Bu kategorizasyon genel olarak doğru mu?
C: Kabaca.
S:(L) Şöyle diyor: "Bilinçdışı zihin, daha derindeki benliğinizle olan
köprüdür ve aynı zamanda görmek istemediğiniz korkutucu, karanlık şeylerin
atıldığı bir çöplüktür." Bu yeterince doğru bir ifade mi?
C: Yarı-doğru.
S:(L) Bu ifadeyi daha doğru kılmak için söyleyebileceğiniz herhangi birşey
var mı?
C:
Bilinçdışı zihin aynı zamanda yüksek benlikle, diğer benliklerle ve evrensel
zihinle bağlantı kurmak bir kanaldır.
S:(L) Lyssa ayrıca şöyle diyor:
"Çocukken travmatik bir olay yaşadığınızda, bilinçaltı hemen bu bilgiyi
işlemek ve depolamakla kalmayıp, aynı zamanda sizi daha fazla bölünmeye
karşı koruma yollarını da bulur. Bir denge oluşturmaya çalışır. ...travmanın
ürettiği çok yoğun ham enerji, bilinçdışı zihinde depolanır." Bu doğru mu?
C: Yeterince yakın.
S:(L) Peki bazı insanların kendi zihinlerinde uyguladıkları blokaj nedeniyle
dünyadışı varlıkları veya UFO'ları görmemeleri mümkün mü?
C: Bu olabilir veya insanların zihinlerindeki blokaj dünyadışılar tarafından
da etkinleştirilebilir.
S:(L) Bu evrenlerin tümünün, ışık hızının %90'ı oranında genişlediğini
söylüyor. Mutlak merkezi güneşin, bizim tanrı dediğimiz şey olduğunu
söylüyor.
C: Bu konuları ele almıştık ve "Tanrı" "herşey"dir, merkezi bir güneş değil.
S:(L) Dünya'nın, Pleiades sistemi etrafından dolanan bir foton kuşağından
geçtiği 25 bin yıllık bir döngüden bahsediyor ve bu foton kuşağına
girdiğimizde her türlü değişimlerin meydana geldiğini ve bunun küçük
döngülerden biri olduğunu ve harmonik birleşimin...
C: Bölünmüş kanal.
S:(L) Bu adam bölünmüş bir kanal mı? Harmonik birleşim diye birşey var mı?
C: Harmonik olarak birleşmek istiyorsan...
S:(L) Yani Pleiades etrafında dolanan ve 25.000 yılda bir bizi içine alan
bir foton kuşağı yok mu?
C: Bu doğru olsaydı, şimdiye kadar size bu konuda bilgi vermez miydik sence?
11 Ocak 1995 F___ ve Laura, BK ve SK
(telefonla)
S: Kimse var mı?
C: Evet.
S: F___ SK ile konuşuyor.
C: Kanal bozuluyor.
S:(S) Pleyadeslilerle aynı gruptan mısınız?
C: Aynı. Pleyades'teyken Pleyadesliler, Kasyopya'dayken Kasyopyalılar. Işık
varlıkları.
S:(S) Ne tür bir kaynaksınız?
C: 6'ncı yoğunluk.
S:(S) Bu bilgileri aktarmak için neden Laura ve F___'yi seçiyorsunuz?
C: Çünkü dengeleme alanları uyumlu.
S:(B) Dünyadışılar Benjamin Creme'nin
kafasına düşünceler mi koyuyor?
C: Evet.
S:(B) Bunun amacı nedir?
C: Kafa karışıklığı, sapma ve aldanma yaratmak ve böylece gerçeklik
kanallarının örtülmesi. Kendini açıklıyor.
S:(B) Gerçek olduğunu sandığımız şeyin aslında gerçek olmamasını sağlamak
için yani, öyle mi?
C: Yakın.
S:(B) Yani gerçeği göremememiz için dünyadışı varlıklar önümüze dikkat
çekici belirli bir birey çıkarıyorlar ve onun üzerinde odaklanmamızı
sağlıyorlar.
C: "Çöldeki" sahte peygamberlerle ilgili uyarıları hatırlayın.
S:(B) Buna göre Benjamin Creme KH mi?
C: Evet, dolaylı olarak.
S:(B) Kasyopyalılar bu temastan ne sağlıyor?
C: Size yardım ederek sizinle ve diğer herşeyle birleşme ve böylece büyük
döngüyü tamamlama kaderimizi gerçekleştirmeye doğru ilerliyoruz.
S:(B) Bu sizin için mümkün olan tek olasılık mı yoksa en iyi olasılık mı?
C: Her ikisi.
S:(B) Bizden pek çok ışık yılı uzakta mı bulunuyorsunuz?
C: Mesafe bir 3'üncü yoğunluk fikri.
S:(B) Işık yılı 3'üncü yoğunluğa ait bir kavram mı?
C: Evet.
S:(B) Dalga üzerinde seyahat etmekten neyi kastediyorsunuz?
C: Düşünceler üzerinde seyahat.
S:(F) Bizim düşüncelerimiz mi yoksa sizin düşünceleriniz mi?
C: Doğru kavram değil.
S:(L) Doğru kavram nedir?
C: Herşey yalnızca ders.
S:(L) Kimin düşünceleri?
C: Düşünceler varoluştaki tüm gerçekliği birleştirir ve hepsi paylaşılır.
S:(S) Tüm düşünce formlarının yarattığı bir enerji dalgası üzerinde mi
yolculuk yapıyorsunuz?
C: Varolan herşey düşünce formlarıdır!
S:(B) KH olanlar bu yarışı BH olanların kazanacağını kabul ediyorlar mı?
C: Hayır, kesinlikle! KH "kaybetmeyi" algılayamaz, yalnızca içgüdüsel olarak
üzerlerinde artan bir basınç hissederler. Artan karmaşanın nedeni bu.
S:(B) Kaybettiklerinde onlara ne oluyor? Manyetik bir yıkım mı yaşıyorlar
yoksa başa dönüp tüm evrim sürecini yeniden ve karşı kutupta mı
deneyimliyorlar?
C: İkincisi.
S:(B) Demek bir dönüm noktası geliyor?
C: Yakın. "Yakın" derken kavramın gerçeğe "yakın" olduğunu kastettik. Zaman
veya mesafe anlamında söylemedik.
S:(B) O noktada sebep oldukları tüm acıyı deneyimleyecekler mi? (L) Güzel
soru!
C: Hayır, bu sadece 5'inci seviyede olur.
S:(B) Bir Kertenkele ile karşılaştığımızda uygun davranış protokolü nedir?
C: Size kalmış!
S:(B) Kertenkeleler şekil
değiştirebiliyor mu?
C: 4'üncü seviyedeki tüm varlıklar bu yeteneğe sahip.
S:(B) Gerçek görünüşlerini değiştirme yeteneğine mi sahipler?
C: Evet.
S:(B) Şu anda aramızda dolanıyorlar mı?
C: Nadiren. 3'üncü seviyedeki işlerinin çoğunu yaptırmak için "aracılar"
kullanıyorlar.
S:(B) Bu aracılar "Siyahlı Adamlar" mı (Men in Black) yoksa Griler mi?
C: Her ikisi ve pek çok diğerleri. Siyahlı Adamlar çoğunlukla insan
kılığındaki Kertenkelelerdir ve 3'üncü seviyede kısa dalga döngüsü olarak
tanımlanan kısa sürelerle kalabilirler. Siyahlı Adamlar seçilen kişilerle
doğrudan temasa yönelik bir mazeret olarak kendilerini devlet görevlisi
olarak tanıtır.
S:(B) Bu Siyahlı Adamlar hiç insan öldürdü mü?
C: Hayır.
S:(F) Sadece tehdit mi ediyorlar?
C: Evet.
S:(B) Kertenkeleler hiç insan öldürdü mü?
C: Oo evet!!!
S:(B) Dünya'nın çeşitli yerlerinde Bakire Meryem'in görünmesi olaylarının
herhangi birinin ardında Kertenkeleler var mı?
C: Evet. Hepsi.
S:(B) Bunun ardındaki sebep nedir?
C: Bilginin parçalanmasına yönelik saptırma ve dezenformasyon yayılıyor ve
böylece daha fazla kişi saldırıya açık hale geliyor.
S:(L) "Eski dinlerdeki" cehennem veya araf inancı gibi inançların
propagandası insanları çok savunmasız bir noktaya sürüklüyor, çünkü bu
durumda insanlar suç ve günah düşüncelerine ve böylece de düşünce kontrolü
ve şiddete daha açık hale geliyor.
C: Evet.
S:(S) Yvonne Cole'nin kanalladığı "Aştar Komutası"ndaki (Ashtar Command)
Theo, Aralık 1994'te dünyadışılar tarafından bir iniş gerçekleştirileceği
kehanetinde bulunmuştu. Bu bir uydurma mıydı, yoksa bir yanlış hesaplama mı?
C: Uydurma.
S:(S) Yvonne çok hoş biri.
C: Kanal aldatılıyor.
S:(S) Kimi kanallıyor?
C: Kertenkelelerin ajanları. Dezenformasyon. Peki o zaman kim dezenformasyon
almıyor diye soracaksınız, değil mi? Zihinlerinizi açtığınızda ve yeterince
çok bilgi sahibi olduğunuzda bileceksiniz. Şimdi, bu mesaj sana K____,
çalışmanın farkındayız, çok büyük etkileri olacak bir zafere yakınsın, ama
dikkat et çünkü KH güçleri seni ezmeye çalışıyor ve KH güçlerine karşı
savaşlarını yavaşlatmanı tavsiye ediyoruz, böylece onlardan kaynaklanan
aşırı ısınmayı önleyebilirsin!!
14
Ocak 1995 F___, Laura, TR ve JR, T___, M___ ve A___
S:(L) Kimse var mı?
C: Evet.
S:(L) Bu gece karşımızda kim var?
C: Hnora.
S:(L) Neredensin?
C: Kasyopya.
S:(L) Yani ruh bedene girdiğinde o
noktada geçmiş deneyimlerini unutuyor, öyle mi?
C: Döngü.
S:(L) Suların alçalması ve yükselmesi gibi bir döngü mü? Çocuklukta sular
alçalmış durumda mı?
C: Buna benzer birşey.
S:(L) Bazı sorularımız olacak ve ilki şu: Daha önceki celselerde bize
gelecekteki biz olduğunuzu ve bizimle birleşmek üzere buraya doğru
geldiğinizi söylemiştiniz.
C: Evet.
S:(L) Zamana göre düşünecek olursak, bizden ne kadar uzaklıktasınız?
C: Sizin zaman ölçümünüzle belirsiz.
S:(L) Bize yaklaşan olayın yaklaşık varış zamanını hesaplamamız için bazı
bilgiler vermiştiniz. Bu dalga buraya geldiği zaman mı bizimle birleşip
gelecekteki biz olacaksınız?
C: Hayır, bu doğru kavram değil.
S:(L) Dalga buraya vardığında bizimle birleşeceğinizi söylemiştiniz.
Gelecekteki biz olduğunuzu söylerken kastettiğiniz şey bu mu?
C: Hayır.
S:(L) Yani iki ayrı olaydan veya konudan bahsediyoruz, veya zaman/mekandaki
iki ayrı nokta, öyle mi?
C: Hayır. Yine 3'üncü yoğunluk mantığını daha üst yüksek yoğunluk
seviyelerine uygulamaya doğru kayıyorsunuz.
S:(L) Yani aynı olaydan bahsetmiyor muyuz?
C: Bir kere "gelecek" nedir?
S:(L) Zaman/mekandaki farklı noktalar.. Gelecek sadece bilincin farklı bir
odağı mı? Herşey eşzamanlı mı?
C: Evet. Eğer bu doğruysa neden burada lineer/doğrusal bir mantık
uyguluyorsunuz? Görmüyor musunuz, sizinle şu an birleşiyoruz!
S:(L) Anladım. (TR) Yani dalga geldiğinde eğer hazırsak dalga bizi 4'üncü
yoğunluğa taşıyacak ama o noktada sizinle 6. yoğunlukta gerçek bir birleşme
yaşamayacağız ama bir yoğunluktan diğerine geçiş sırasında tüm odak
noktaları birleştiği için bir "birleşme" deneyimleyebiliriz, doğru mu?
C: Kısmen doğru, kısmen ilgisiz.
S:(J) Hangi kısmı doğru, hangi kısmı yanlış? (T) Dalga geldiğinde, 4'üncü
yoğunluğa geçecek olanları oraya taşıyacak, bu kısmı doğru mu?
C: Açık.
S:(TR) Hangi kısmı açık?
C: 4'üncü yoğunluk adayısın.
S:(TR) Yani biz 4'üncü yoğunluk adayıyız ama bu mutlaka 4'üncü yoğunluğa
geçebileceğimiz anlamına gelmiyor, öyle mi?
C: Kısmen.
S:(TR) 4'üncü yoğunluk adayları doğru frekans titreşimine ulaşmışlarsa ve o
noktada dalganın onları taşıyacağı bir noktaya yükselmişlerse 4'üncü
yoğunluğa geçecekler, doğru mu?
C: Yeterince yakın.
S:(TR) 4'üncü yoğunluğa geçenler o noktada varlıklarının tüm diğer
yoğunluklarıyla çok kısa bir süre için de olsa bir birleşme, bir bütünlük mü
deneyimleyecekler?
C: Ölçülemeyecek derecede kısa bir an. "Aydınlanma" denen şey işte bu!
S:(TR) Aslında zaman diye birşey olmadığı için bireyin deneyimine göre o
kısacık an binlerce yıl gibi de olabilir, değil mi?
C: "Sonsuza kadar" sürmüş görünebilir.
S:(TR) Şimdi mi başladı? (L) Ou, evet. Ensemin kökünden bir pense ile
tutuluyormuşum gibi hissediyorum. Pekala, 4'üncü yoğunluk neye benziyor...
Rüya durumuna benzediği söylenebilir mi? Birşey düşünür düşünmez veya
üzerinde odaklanır odaklanmaz o oluyor veya gerçekleşiyor?
C: Devam et.
S:(L) Örneğin suyun üzerindeki bir botun içinde olmayı istediysen, kendini
bir botun içinde buluyorsun, hem de şu andakinden daha gerçek gelen bir
okyanusun üzerinde. Çünkü suyun üzerindeki güneş ışığı parıltılarına kadar
tüm beklentilerine yanıt veriyor.
C: Uzaklaşıyorsun.
S:(L) Uzaklaşıyor muyum?
C: Evet. Neden bir bota ihtiyaç duyuyorsun?
S:(L) Bu fantazideki fikir bir botta olmaktı. (TR) Ama bu bir fantazi değil.
(L) Gerçeklik. Tamam. Yani diğer bir deyişle 4'üncü yoğunluk düşüncelerinin
hemen gerçeğe dönüştüğü bir yoğunluk. Örneğin kendini bir kuledeki bir
prenses olarak düşünürsen hemen bir şato ortaya çıkar ve sende bir kulede
olursun ve eğer saçının yere kadar uzamasını istersen saçın da hemen yere
kadar uzar.
C: Bunlar 5'inci seviyede olan şeyler.
S:(L) Pekala, yani orayla 3'üncü yoğunluk arasında birşey.
C: Devam et.
S:(TR) 3'üncü yoğunluğa çok benziyor ama bir yönüyle mi farklı?
C: Hayır.
S:(TR) Geçiş vakti geldiğinde bir 3'üncü ve bir de 4'üncü seviye dünya
olacağını ve bazılarının 3'üncü yoğunluk dünyasında bazılarının da 4'üncü
yoğunluk dünyasında olacağını söylemiştiniz.
C: Üzerinde düşünmeniz için bir olasılık.
S:(L)
Peki BH nasıl düşünür? (TR) Sorumlu bir şekilde... (L) [ense kökünde
şiddetli bir sıkıştırıcı etki deneyimleyerek] Aman Tanrım! Siz oradakiler
vücuduma garip şeyler yapıyorsunuz...
C: Yardımcı ve dengeli. Arzular tamamen KH'dir.
S:(L) Yani mevcut deneyimin kabulü, yani olan şeylerin oluşuna izin vermek
ve bunlara dengeli ve yardım niyetiyle yaklaşmak, 4'üncü yoğunluktaki BH
tepkisi veya deneyimi oluyor, öyle mi?
C: Yakın.
S:(L) Ve bundan dolayı penceremde gördüğüm gibi geçen şeyleri görmek ve
bunlara esas olarak açık, meraklı ve izin verici bir şekilde bakmak bir BH
tepkisi oluyor, doğru mu?
C: Belki.
S:(T) Nasıl bir merak olduğuna bağlı. (TR) Kertişler de 4'üncü yoğunlukta
dolanıyor ama onlar BH değil, değil mi?
C: Doğru.
S:(TR) Ve onlar BH gibi yardımcı, sorumlu davranmıyorlar...
C: Doğru.
S:(TR) Demek 4'üncü yoğunlukta her iki tür de olabiliyor?
C: Evet.
S:(TR) Daha uygun olanı BH türü düşünme mi?
C: Evet.
S:(TR) Ama oraya gittiğinde kararına göre KH düşünüş şekli de mevcut, öyle
mi?
C: Evet.
S:(TR) Ama bu 6'ncı yoğunluğa ilerleme yeteneğini sınırlandırıyor?
C: Evet.
S:(TR) 4'üncü yoğunluktayken KH'yi seçersen, daha sonra BH'ye geçebilir
misin?
C: Evet.
S:(TR) Yani ikisi arasında istediğin kadar fikir değişikliği yapabilirsin,
bu tamamen özgür irade, öyle mi?
C: Eğer 4'üncü seviyede KH'den BH'ye geçersen, KH'ye geri dönmezsin.
S:(TR) 4'üncü yoğunlukta eğer bir kez KH olmuşsan öyle kalman mı gerekiyor?
(L) Hayır. (J) Eğer 4'üncü yoğunlukta KH'den BH'ye geçersen KH'ye geri
dönmüyorsun, BH'de kalıyorsun, doğru mu? (TR) Ben de onu kastediyorum, bir
kez BH'ye geçmeye karar verince orada kalıyorsun çünkü artık KH'ye geri
dönme isteğin kalmıyor, öyle mi?
C: Evet.
S:(TR) Yani seçeneğin olmaması meselesi değil, sadece kendin KH'ye geri
dönmek istemiyorsun?
C: Evet.
S:(TR) 4'üncü yoğunluğa çıkarsan ve Kertenkelelerin yaptığı şeyleri yaparsan
ve sonunda bundan sıkılırsan veya farklı bakmaya başlarsan veya
aydınlanırsan, BH'ye geçiyorsun ve orada kalmak istiyorsun, öyle mi?
C: Açık.
S:(TR) BH'den KH'ye geçilebilir mi? Biliyorum, geçilemeyeceğini söylediniz
ama sadece geçmek istemediğin için mi?
C: Doğal faktörler bunu engeller.
S:(L) Sanırım bir kez BH doğal faktörlerine ulaştığında, o konumun özelliği
gereği bir şekilde... öyle birşey olmuyor...
C:
Şimdi sizin için bir blok-yıkıcı: Tam BH profiline ulaşan 3'üncü yoğunluk
varlıkları otomatik olarak anında 4'üncü seviyeye geçer!
S:(TR) Bir anda yok mu olurlar? Bunu yapan insanlar oldu mu?
C: Evet.
S:(F) Evet, bunu duymuştum. (TR) Her zaman bir sürü insan kayboluyor. (L)
Ama bunun o kadar çok olduğunu sanmıyorum... (F) Ama olmuş. (J) Bazen
insanlar kayboluyor ve bir daha onlardan hiçbir haber alamıyorsun. (F)
Ani
bir ışığın gelmesiyle insanların aniden ortadan kaybolması gibi olaylar var;
aniden bir ışık ortaya çıkıyor ve puf!
(TR)
Kendi kendine yanma olayları gibi... (F) Hayır... (J) Kendi kendine yanma
gibi değil çünkü o durumda beden kalıntıları duruyor. (F) Bir grup insan
birlikte otururken aniden çok şiddetli bir ışık meydana geliyor ve
kişilerden biri kayboluyor. (L) Bir daha ortaya çıkmıyor mu? (F) Hiç! (TR)
Bunu sormak istiyorum, daha önce sorulduysa biri beni durdursun, tam BH
profili nedir? (L) Kendine tamamen ilgisizlik.
C: Evet.
S:(L) Tamam, Sally'nin bahsettiği ve
bana göndermekte olduğu Krill dosyası hakkında birşeyler sormak istiyorum.
Bize Krill dosyasının arkaplanından ve doğruluğundan bahsedin. TR bu konuda
benden çok daha fazla şey biliyor. Sanırım bu, dünyadışı bir varlık
tarafından, devlet komplosunu ortaya çıkarmaya yönelik olarak yazılmış
birşey. Krill dosyaları doğru muydu? (TR) İddiaya göre Krill ABD'deki bir
mahkum. (L) Krill diye biri oldu mu gerçekten?
C: Yarı.
S:(TR) Krill dosyasının bir geçerliliği var mı?
C: Yarı.
S:(TR) Bir dünyadışı tarafından mı yazdırıldı?
C: Belki.
S:(TR) Dosyaları oluşturup bir araya getiren bir insan mıydı?
C: Yarı.
S:(TR) Bu, ufolojide Cooper, Lear, Lazar ve Bennewitz'in işlediği konularla
aynı kategoride bir olay mı?
C: Pek çok kez söyledik... Laura dikkatini topla... Dinle!
S:(L) Yarı diyorsunuz. Yarıdan neyi kastediyorsunuz?
C: Sakinleş. Sabır, canım!
S:(TR) Diğer UFO belgelerine de aynı miktarda geçerlilikle mi yaklaşmalıyız?
C: Şimdi durun!!!
S:(L) Fazla hassas olduğu için hakkında konuşamayacağımız bir alan mı bu?
C: Hayır!!!!!
S:(F) O halde ne?
C: Size önemli birşey söylemeye çalışıyoruz ama siz soru sorup duruyorsunuz.
Şimdi, lütfen biraz sessizlik!!!! Pek çok kez size birbirinizle iletişim
kurmanızı, bir fikir paylaşım ağı oluşturmanızı söyledik çünkü ÖĞRENME ve
İLERLEME böyle olur! Ama siz bütün yanıtlar için bize yaslanıyorsunuz,
ÖĞRENME böyle olmaz!!!!!!! Şimdi bunu deneyin, sonuçlar sizi çok şaşırtacak:
Her birinizde sınırsız miktarda gerçek ve "yer sarsıcı" bilgiler var. Bu
bilgiler bilincinize yerleştirildi ki bunlara erişip öğrenebilesiniz. Şimdi
sorduğunuz son soruları kendi aranızda tartışın ve "bırakın aksın."
Grubumuz bu noktada, Krill belgesiyle ilişkili olan veya bu dosyada adı
geçen birkaç UFO araştırmacısı ile ilgili olarak daha önce yapılan yorumları
incelemeye başladı. Bu bize bu dosyayı değerlendirmek için bir başlangıç
noktası teşkil etti. Okuyucu, ilgili yorumları önceki celselerde bulabilir.
Krill kağıtlarıyla doğrudan bir ilgisi olmamasına rağmen Don Ware'nin de adı
geçtiği için o da tartışma konusuna dahil edildi. Tartışma:
S:(L) Don Ware kim? Sormamın nedeni John'un bana verdiği isim listesinde
adının olması. (TR) Don Ware MUFON'un Doğu Sahili bölgesel yöneticisiydi ama
olayın metafizik yönüne doğru ilerlediği için uzaklaştırıldı. MUFON çok
somut hususlarla ilgileniyor. Bu tür şeyleri duymaktan hiç hoşlanmazlar. (F)
Evet bu hususta çok katılar... (TR) Bilimsel bir güvenilirlik kazanmak
istiyorlar... (F) Bir UFO'nun inmesini ve gidip ona dokunabilmeni
istiyorlar. (TR)
Dünyadışıların nereden geldiğini, ne yapmak istediklerini, araçlarında ne
tür bir teknoloji kullandıklarını, bunları nasıl yaptıklarını falan öğrenmek
istiyorlar.
Anladığım kadarıyla MUFON Mavi Kitap Projesi'nin (Bluebook Project) bir
devamı. Mavi Kitap Projesi kapatıldığında gidip diğer UFO gruplarını
dönüştürmeye başladılar. NICAP ve APRO'yla başladılar ve MUFON da belirli
bir gruptan başka bir gruba geçen son örneklerden biri. Bu alanda elde
edilen tüm bilgiler Teksas'a gidiyor ve bir daha birşey duyulmuyor. Teksas
Karadeliği. (L) Eğer John Lear ve William Cooper, Kasyopya Onay Damgası'nı
alıyorlarsa ve esas olarak Krill kağıtlarında yazılı olan şeyleri
söylüyorlarsa onlar bu bilgileri nereden aldılar? (TR) Bu konudaki
düşüncelerden birine göre Moore, Lear veya Bennewitz, bunlardan biri Krill
belgesini yazan kişiydi. Krill'in, bu bilgileri veren varlığı tanımlamak
için devlet tarafından kullanılan bir kısaltma olabileceğinden
bahsediliyordu. (L) Senin bilgine göre Lear veya Cooper, bu belgede yazılı
olan şeylere kendileri hiç tanıklık edecek bir konumda bulundular mı veya
bulunduklarını iddia ettiler mi? (TR) Hiç birinin bunları fiziksel olarak
gözlemleyecek bir konumda bulunduğunu veya yeraltı üslerine gittiklerini
sanmıyorum. Başka kaynaklardan aldıklarını iddia ettikleri bilgiler üzerinde
çalışıyorlardı. (L) Peki bu diğer kaynaklarının kim olduğunu iddia
ediyorlar, isim vermiyorlar mı? (TR) Kaynakların çoğunun ismi verilmiyor.
Moore ve Cooper, devlet içinde bazı kaynaklarının olduğunu iddia ediyor.
Sanırım Cooper'di, bir süre ordu için çalıştığını söylüyor. Sanırım hava
kuvvetlerindeydi. (L) Pasifik Filosu Amirali için istihbarat analizciliği
yaptığını iddia eden o muydu? (TR) Evet. Cooper'ın yazılarının çeşitli
versiyonları var çünkü yazıları değiştiriyor ve güncelliyor. Aslında birşey
değiştirmedi; sadece temizledi, düzenledi ve bazı eklemeler yaptı. (L) Eğer
durum buysa, yazdıklarını, bunları gözlemleyen veya gören bir insandan
aldıkları bilgilere göre hazırladıklarını söyleseler çok daha inandırıcı
olurlardı bence. Bu bilgilerin dünyadışı bir varlık tarafından verildiğini
söylemeleri inanılırlığını azaltmaz mı? Tüm bu bilgileri uyduruyor olsalar
bile kaynağın bir insan olduğunu söylemeleri durumunda inandırıcılıkları çok
daha fazla olurdu. Ama Krill diye bir varlık tarafından verildiğini
söylüyorlar ve belki de doğrudur. Ama aklıma hemen şu geliyor. Eğer kaynak
gerçekten dünyadışı bir varlıksa ve KH ise bu bilgilerin ne kadarı doğru
olabilir? (TR) Krill'in standart Grilerden biri olduğu iddia edildi. (L) O
zaman söylediği hiçbirşeye güvenemeyiz. Bu bilgilerin kaynağının dünyadışı
bir varlık olduğuna inanabiliriz ama eğer Grilerden biriyse o zaman verilen
bilgilerin güvenilmez olduğunu düşünebiliriz. (F) KH bir kaynak bile olsa bu
mutlaka güvenilmez olduğu anlamına gelmez. (L) Evet ama eğer KH ise hiç
şüphe yok ki sadece kendi amaçlarına hizmet eden bilgiler vereceklerdir. (F)
O gözle bakarsan öyle. Ama bu bakış açısı doğru olmayabilir. Kaynağın KH bir
dünyadışı olması ve hatta siber genetik bir varlık olması, verdiği
bilgilerin mutlaka yanlış olması gerektiğini göstermez. Belirli bir anlayış
seviyesine ulaşmış olanlarımız için ilk düşünce bu bilgilerin yanlış olduğu
şeklinde oluyor ama ters psikoloji oyunu da olabilir.
Doğru bilgi
ver ama yüksek anlama seviyesine sahip olanlar bunun yanlış olduğunu sansın.
(L) Ne tür bilgiler verildiğini biliyor musun?
Bizim
aldığımız bilgilere benzer şeyler söyleniyor. (F) O zaman bilgiler doğru. (TR)
Eğer bu standart bir sibergenetik Gri ise, asıl mesele bu varlığın ne kadar
biyolojik olduğu. Örneğin kesilip incelenecek kadar biyolojik mi? (L) Tabii
ki. Onlarla ilgili otopsi raporları var, sadece nasıl beslendikleri
bilinmiyor. (F) Onlar sibergenetik, ama tıpkı biyolojik bir varlık gibi
görünebilir ve işlev gösterebilir. Onların içini açarsan kan ve doku
görebilir ve mikroskobik kanıtlar elde edebilirsin... (L) Okuduğum kadarıyla
mikroskobik incelemelere göre daha çok bir bitki gibilermiş... (TR) Evet.
(F) Yani yetiştiriliyorlar! (L) Evet. İnsanın genetik bilgisinin
bitkilerinkiyle kromozomal olarak birleştirildiğini düşün. (TR) Yüzlerce
yetiştirebilirsin. (L)Ve tohum gibi ekebilirsin... ve görünüşe göre
yaptıkları şey de bu. Bu gemilere götürülüp geri gelen insanlar duvarlardaki
kapların içinde yetişen şeyler görüyorlar. Tıpkı bir sera gibi. (F) Bizim
elde ettiğimiz bilgiye göre Griler Kertişlerin kullandıkları robotlar
oldukları için her iki boyuta da erişime sahipler. Eğer böyle robotlar bitki
gibi yetiştirilebiliyorsa 4'üncü seviyenin ne garip bir yer olduğunu
düşünün!
Biz
karşımıza çıkan sibergenetik robotların gerçek birşey olduğunu sanırken bir
de bu robotları yapan tam ruha sahip 4B varlıkların seviyesini düşünün! (TR)
Kertişler bizim yoğunluğumuza girmek için robotlar yaratmak zorundalarsa
burada bizden daha güçlü değiller mi demektir? Griler olmadan da bizimle
etkileşime girebilirler mi? (F) Evet. (L) Evet, girebilirler, girdiler,
girecekler ve giriyorlar. (F) Ama bazı sorunlar var. Öncelikleri görüntüleri
çok göze batıcı... (J) Eğer sokakta yürüselerdi herkesin dikkatini
çekerlerdi.(TR)
Bu kendilerini nasıl gösterdiklerine bağlı. (L) Görünüşlerini
değiştirebiliyorlar. (F) Görüntülerini değiştirebiliyorlar ama sadece kısa
bir süre için. (L) Çünkü bunu yapabilmeleri için 3'üncü yoğunluk enerjisini
kullanmaları gerekir. (F) Geçen gece telefonda S___'yle konuşurken S___ ve
B___ Siyahlı Adamlar'a değindiler. Verilen yanıt Siyahlı Adamlar'ın
"Kertenkele varlıkları" olduklarıydı. Pek çok raporda Siyahlı Adamlar'a dair
tanımlamalar çok garip. Sesleri sanki yankılı bir odadan geliyor gibiymiş
ve... (TR) Başka bir celsede de Siyahlı Adamlar hakkında birşey sormuştuk,
ne demişlerdi? "Projeksiyon" olduklarını. (J) Aynen öyle, belki de gereken
ipucu budur. Belki bizim gerçekliğimize bu şekilde erişiyorlardır; 4'üncüden
3'üncüye projeksiyonlar olarak. (F) Hep aklımı karıştan bir olay vardı. 28
Nisan 1978'de Maine'de UFO araştırması yapan bir adama bir Siyahlı Adam
yaklaşmış. Siyahlı Adam'ın çok garip olduğunu anlatıyor. Yüzü pembeymiş.
Makyajlı gibiymiş. Siyahlı adam kendi yüzüne dokunduğunda sanki tamamen
birşeyle kaplıymış gibi bir iz kalmış. Sonra birden kalkıp "Şimdi gitmem
gerek... ee-enerrji biti-ii-yorrr" demiş. Sonra kalkıp tökezleyerek
uzaklaşmaya başlamış. Siyahlı Adam'ın tökezlemeye başladığını görünce çok
şaşırmış... (L) Energizer Tavşanı değilmiş demek ki! [gülüşme] (F) Sonra bir
ışık görmüş. Önce bunun bir arabanın farından geldiğini sanmış ama Siyahlı
Adam bu ışığa girip ortadan kaybolmuş. (J) Projeksiyon! 4'ten 3'e böyle
geliyorlar. (L) 3 aşamayla projekte olduklarını söylemişlerdi. Hatırlayın.
Mekan-zamanda bir yolculuk gibi. (TR) Krill tartışmasından uzaklaştık ama
4'üncü seviyeyle ilgili kesinlikle çok ilginç sonuçlar elde ediyoruz. (F)
Krill şu anda işimize yaramıyor. (L) Kim takar Krill'i? Biz onları kullanıp
atıyoruz! [gülüşme] (TR) Ben de bunu söyleyecektim, standart UFO
konularımızı ele alışımızı... Yani artık çok farklı bir noktadayız... (J)
Evet, gerçekten... (TR) Buradaki çalışma sayesinde... (F) Yıllardır
yaptığımız çalışmalarda hep somut şeyler üzerinde durduk ve ben de hep öyle
kalması gerektiğini düşünüyordum ve gerçekten de eğer bir kişi bu fenomeni
yakından inceliyorsa, somut şeyler hakkında bilgi edinerek başlar ama artık
sadece somut olarak görünenden çok daha öte şeyler olduğunu da
görebiliyorum. (L) Evet, işte burada... [Siyahlı Adamlar'la ilgili referansı
arıyordu]... Siyahlı adamlar kim veya nedir? Kertenkele projeksiyonları. (TR)
Onu sorduk çünkü yoluma çıkan Camaro'lu adamın projeksiyonu hakkında sorular
soruyorduk. (L) Tamam. "Yani Kertenkeleler bir varlığın yalnızca görüntüsünü
mü projekte ediyorlar?" diye sormuşuz ve yanıt "evet." Bu noktada TR sormuş:
"Siyahlı Adamlar fiziksel bakımdan gerçek değil mi?" Ve yanıt: "Kısmen
doğru. Bu teknolojiyi anlamıyorsunuz ama isterseniz tanımlayabiliriz.
Önce zamanda
"yolculuğu" biraz daha tanımlamamız gerekiyor çünkü iki kavram birbiriyle
yakından ilişkili. İlk adım yapay olarak elektromanyetik bir alan
oluşturulmasıdır. Bu, gerçekliğin boyutları arasında bir kapı açar. Sonra,
gerçeklik iliştirme kanalına erişim için katılımcının düşüncelerini
kanallanması gerekir. Sonra da enerjiyi uygun boyut köprüsüne odaklaması
gerekir. Elektronlar doğru frekans dalgasında düzenlenmelidir. Bunun
ardından tüm yoğunluk seviyelerindeki algıları dengelemek için boyut
"perdesi" içinden üçlünün gönderilmesi gerekir. Üçlü şu şekildedir: 1.
Madde, 2. Enerji, 3. Gerçekliğin algılanması." Diğer bir deyişle
gönderdikleri...
(J)
Holografik görüntüler. (TR) Gönderdikleri enerji burada madde kazanıyor ve
algıladığımız şeyi yaratıyor. Ve algıladığımız şey de... (L) Hayır, hayır,
hayır... Ne olduğunu biliyorum. Üçlünün sırasıyla gönderilmesi... madde
enerji oluyor, enerji algı oluyor ve perdenin öbür tarafına geçiyor, algı
enerjiye dönüşüyor ve bu enerji de tekrar madde haline geliyor... Boyut
perdesinden geri doğru bir takla atar gibi. (TR) Ve kişinin gördüğü şey de
görmeyi beklediği şeye bağlı. Bu yüzden Kertişler bu sıralamayı uygulamadan
önce ilgili kişinin beklentileriyle ilgileniyorlar... "Gerçeklik iliştirme
kanalı" bu işte. Eğer Siyalı Adamlar'ı görmeye açıksan, onların ne
olduklarını bilmesen bile, bilincin bir seviyesinde... (F) Ama sanırım bu
sadece Siyahlı Adamlar'la sınırlı birşey değil. (L) Şunu dinleyin! "Birkaç
kez uçan dikdörtgen şeklinde büyük kutulardan bahsedildiğini duydum.
Bunların kime ait olduğunu öğrenmek istiyorum." demişim ve yanıt:
"Kertenkele projeksiyonları..." Ne yapıyorlar, lanet olası tüm realitelerini
bizim dünyamıza mı projekte ediyorlar? (F) Görünüşe göre 4'ten 3'e geçiş
sürecinin bir parçası da "projeksiyon" süreci. (TR) Evet, bir şekilde geri
gitmen gerekiyor. (F) Tabii bu da, yüksek seviyelere ait olaylarla ilgili
okuduğumuz ve duyduğumuz pek çok şeyi açıklıyor. Bunları kendi dünyamızın
gerçekleriyle açıklamamız mümkün değil. Pek çok kişi boşu boşuna metalik bir
araç yakalayıp içindeki canlıları kesip incelemeyi umuyor ve üstelik bunun
meydana gelmesine... (J) Bilimdeki sorun da bu, çünkü bu şeyleri tutamıyor
ve ölçemiyorlar çünkü bizim anladığımız şekilde mevcut değiller! (F) Maddeci
bilimin koptuğu nokta işte bu. Kısır bir döngüde kısılı kalıyor. (J)
Kendilerini kendi kurallarıyla kısır döngüye sokuyorlar! (F) Doğru! (TR)
Netice olarak, artık Krill belgelerinin, Cooper ve Lear'ın yazdıklarının
ötesine geçtik. (F) Kasyopyalıların bize bu aptalca soruları sorup durmaya
bir son vermemizi söylemelerinin nedenlerinden biri de bu. (TR) Evet, tüm bu
ayrıntılara girmek zorunda değiliz. (F) Evet, çünkü bu "UFO'lara Giriş 1"
(J) Evet biz bunun ötesine geçtik. Aman Tanrım! Dinleyin millet; size fark
ettiğim birşeyden bahsedeceğim. Üç veya dört hafta önce işteyken masamın
çekmecesi bozuktu. Çekip açmaya uğraşıyordum. Sonunda çektim ve bu klasör
yere düştü. Bu klasörü eve götürüp kullanmaya karar verdim. Ve bakın
klasörün üzerinde ne yazıyor! Hizmet! (TR) Daha da ilginç olan birşey var
ki, o da bu yoğunlukta yalnız olmadığımız. Başka gezegenlerde 3'üncü
yoğunlukta yaşayan varlıklar da var. Belki de bazıları buraya gelip suları
iyice bulandırıyor ve neyin ne olduğunu, kimin kim olduğunu anlamamızı
zorlaştırıyor olabilirler. (F) Bana göre UFO alanında şimdiye kadar
yaşadığımız deneyimler hep daha yüksek yoğunluklardan bu yoğunluğa
yönelikti. 3'ten 3'e etkiler deneyimlemiş olduğumuzu sanmıyorum. Ve insanlar
bunu daha yeni yeni anlamaya başlıyorlar. Diğer bir deyişle... (TR) Vallee
de öyle düşünüyor, boyutlararasına bakıyor, çünkü... (F) Ama Vallee de
maddeci bir bilimadamı ve bunu bilimsel bir şekilde inceliyor. Sadece henüz
keşfetmediğimiz için bu olaylara imkansız diyen başka bir bilimadamından
sadece biraz daha açık zihinli... (J) Evet, üzerinde bizim adımız yok, o
halde mevcut değil... (F) Ama işini çok dikkatli bir şekilde yapıyor. (L)
Krill'le işimiz bitti mi? (TR) Evet, sanırım Krill'in üzerinde yeterince
durduk. (L) Krill o kadar önemli değil. Sanırım sorularımızı sorarken daha
dikkatli olmamız gerekiyor. (J) Kasyopyalıların bu öğrenme şeklini düzenli
olarak sürdürmemizi isteyip istemediklerini merak ediyorum. (L) Pekala, bunu
sorulmuş varsayın.
C: İyi fikir.
S:(L) Sormak istediğim bir soru var ve bunu tartışıp tartışamayacağımızı
bilmiyorum çünkü biraz tartışma dışı bir husus. Ruhun elektromanyetik
kalıbının başka bir varlık veya enerji kaynağı tarafından, dışarıdan zorla
değiştirilip değiştirilemeyeceğini öğrenmek istiyorum.
C: Hayır.
S:(L) Bir kişinin ruh kalıbı o kişinin bütün deneyimlerinin toplamıyla mı
belirleniyor?
C: Denklemin parçası.
S:(L)
Bir kişi ruhunda, tüm boyutlarda yaşadığı tüm deneyimlerin anılarını taşır
mı?
C: Anılar, "Geçmiş, Şimdi ve Gelecek"in yansımasıdır.
S:(L) Yani eğer yansımalar... (J) "Biz gelecekteki siziz!" (L) Evet, yani
Kertişler veya Oryonlar dahil hiçbir dış güç...
C: Bizi hatırlayabilirsiniz.
S:(L) Bize olan herşeye bir seviyede erişilmesi mümkün, doğru mu?
C: Evet.
S:(L)
Ve başka bir varlığın gelip deneyimimizin bir kısmını silmesi ve bir şekilde
kendi yarattıkları birşeyle değiştirmesi mümkün değil, öyle mi?
C: Saçma!
S:(L) JR ve ben 4'üncü yoğunluktaki
sanatsal ifadeyi çok merak ediyoruz. Bu boyutta çoğumuz sanat ve müziği çok
olumlu bir şekilde deneyimliyoruz ve bazen müzik çok ruhsal ve dönüştürücü
olabiliyor. İnsanı çok sıradışı yerlere götürebiliyor. 4'üncü yoğunluktaki
durum nedir?
C: 4'te örneğin sesleri "görebilir", renkleri "duyabilirsiniz."
S:(L) Peki, bu... Lütfen bu soruyu sorduğumda sakin olun ama... (F) Ne
soracağını biliyorum... (L) Birşey söylemeyeceksin ama tamam mı? Yıllar önce
60'lar ve 70'lerin bir çocuğuyken LSD denedim. (TR) Ne soracağını çok iyi
biliyorum, evet, çünkü onu ben de gördüm! (J) Evet. (L) Çok ilginç! Müzikle
birlikte geometrik şekiller ve renkler ortaya çıkıyordu. (TR) Evet! (L)
Burada bahsettiğimiz şey de bu mu?
C: Bingo!
S:(L) Yani diğer bir deyişle...
C: Sıradaki sorunun cevabı evet, 4'üncü yoğunluktan bir sızıntı deneyimledin.
S:(F) Yani 4'üncü yoğunluğa bir bakış etkisi yapmış. (L) Bu realiteye erişim
için bu yöntemi tavsiye ediyor musunuz?
C: Açık.
S:(TR) Sorun şu ki, bazı insanlar hep bunu yapacak ve bunu doğal bir yolla
yapma üzerinde çalışmayacaktır.
C: Evet.
S:(TR) Bazıları bunun bağımlısı olacak ve aşırı ölçüde kullanacaktır. (J) Ve
kendilerine zarar verecekler. (L) Evet, çok dikkatli bir şekilde
yaklaşılması gereken birşey. Bunu teşvik edemeyiz. (J) Bu, normal olarak
deneyimlediğimiz 3 boyuta yeni boyutlar ekleme gibi birşey mi?
C:
Evet. 4'üncü yoğunluk seviyesi yeni bir deneyim boyutunu ima ediyor, değil
mi?
S:(TR) Birinci boyut tek bir nokta, ikincisi noktanın bir doğru şeklinde
hareketi, üçüncüsü doğrunun bir düzlem oluşturacak şekilde hareketi ve zaman
da buna süreklilik kazandırıyor. Peki dördüncü boyut nedir?
C: Keşfet!
S:(TR) 4'teki zaman frekansı, bizim zamanı algıladığımız gibi mi?
C: Sizin algıladığınız gibi değil.
S:(TR) Biz zamanı lineer/doğrusal olarak algılıyoruz ama aslında duyu
organlarımızın bu algısı pek sağlıklı değil, öyle mi?
C: Belki.
S:(L) Daha önce bize zamanın, "düşme" sırasında bize dayatılan bir ilüzyon,
bir aldatma olduğunu söylemişlerdi.
(J) Işığın
spektrumunu hepimiz görmüşüzdür. Bizim gözlerimizle algılayabildiğimiz,
ışığın yalnızca sınırlı bir kısmı. Gerçek de böyle birşey mi?
Algılayabildiğimiz şey, titreşimler spektrumunun yalnızca küçük bir kısmı
mı?
C: Yakın.
S:(TR)
4'üncü yoğunluğa geçtiğimizde bu elektromanyetik bandın daha fazlasını mı
göreceğiz?
C: Çok daha fazlası.
S:(J) Yani farkındalığımızı genişletecek.
C: Evet.
S:(L) Birkaç yıl önce meditasyon yaparken "kuşatılma" olarak tanımladığım
birşey yaptım. Tanımlanması çok zor bir durum. Durduğum yerden sanki
kaybolup sonra geri gelmiştim. Önce kafamda güçlü bir elektriksel zınlama
sesi duydum. Kafamda "varlık yaklaşıyor" gibi şeyler duydum ve hemen bunun
Şekina yani "Tanrısal mevcudiyetin" bir "yaklaşması" olarak düşündüm. Biraz
gerildim çünkü böyle bir deneyimi veya ziyareti deneyimleyecek bir hazırlık
konumunda değildim. Kendimi daha "ciddi ve özenli" bir hale getirdim sonra
feci şekilde sıkışmış olduğumu ve hemen tuvalete gitmem gerektiğini
farkettiğim ana kadar neler olduğunu hatırlamıyorum. Arada ne kadar zaman
geçtiğini bilmiyorum ama o kadar sıkışmış olmam için epeyce sürenin geçmiş
olması gerekir. Yatağım yatak odasıyla tuvalet arasındaki bir duvara
bitişikti ve arada küçük bir geçiş vardı. Kalkarken kafamı duvara vurmamak
için dikkatli olmam gerekiyordu. Yataktan kalktım ve kafamın ve omuzlarımın
duvarın içinden geçtiğini fark edince afalladım.Bunu fark eder fark etmez
başka ne deneyimlemekte olduğumu incelemeye başladım. Tüm fiziksel
nesnelerin saydam birer renk ve ışık parçaları olduğunu fark ettim. Evin
duvarları mevcut değildi ve diğer odalarda çocukları yataklarında
görebiliyordum; bedenleri ışıktı. Evden dışarıyı görebiliyordum ve bizim
algıladığımız gibi bir karanlık değildi. Gece olduğunun farkındaydım ama
ağaçlar, bitkiler ve diğer nesneler, renk ve ışık olarak görünüyordu.
Uzaktaki birşeyi çok kısa bir an için aklıma geldiğinde sanki teleskopik bir
bakışla ona zum yapabiliyordum. Ayrıca 360 derecelik bir bakış açım olduğunu
fark ettim yani tüm yönleri aynı anda görebiliyordum. Tüm bunlar çok hızlı
oldu veya öyle göründü ve sonra bedenimde olmadığımı fark ettim. Bu düşünce
beni korkuttu ve korktuğum an lastik bir bantla fırlatılır gibi tekrar
bedenime döndüm. Kendimi kafamda o elektriksel zınlamayı duymadan önceki
halimde buldum. Sanırım 4'üncü yoğunluk bu tür bir algıyla ilgili. (F)
Hatırla, Whitley Strieber kitabında bedeninin dışında havada bulunduğundan
ve elektrik hatları etrafındaki alanlar gibi farkına vardığı pek çok ilginç
şeyden bahsediyordu. (L) Çok garip bir deneyimdi, en hafif deyişle. (TR)
Trans durumunu tanımlarken "kuşatma olarak tanımladığım birşey.
Tanımlayamıyorum" dedin.
4'üncü
yoğunluğun nasıl birşey olduğunu sorarken Kasyopyalıların bize söylediği şey
de bu işte.
(J)
Evet, fiziksel bir referans çerçevesi yok. (L) Evet, bilinçsizdim diyemem,
çünkü herşeyin yoğun bir şekilde farkındaydım. Ama herhangi birşeye
odaklanmıyordum. (F) Tüm bu şeyleri neden açıklamayacaklarıyla ilgili olarak
geçen celsede bazı ipuçları vermişlerdi. 1'inci yoğunluktaki bitkilerden ve
kayalardan bahsederken... Bir hayvan, evreni bir insan gibi algılamaz.
Bana
öyle geliyor ki, köpeklerle, kedilerle vs aynı mekanı paylaşmamıza rağmen,
onların evren algısı o kadar farklı ki, onlar adeta başka bir gezegende
yaşıyor.
(TR)
Bilim, köpeklerin gözlerinin yalnızca siyah-beyaz olarak gördüğünü söylüyor.
(F) Sadece fiziksel olarak neyi görebildikleri ve nasıl gördükleri değil,
nasıl algıladıkları ve anladıkları ve nasıl düşündükleri. Bir insanınkinden
o kadar farklı ki... Bazı insanlar çok duygusal davranarak hayvanları da
tıpkı insanlar gibi görüyorlar. Bir köpeğin, "Ben bir köpeğin, hmm, sanırım
şimdi biraz uyuyacağım." diye aklından geçirdiğini düşünsenize. Hiçbirşey
anlamıyoruz. Bence aynı şey üst yoğunluklar içinde geçerli. 4'tekileri
düşünün. Bizi tamamen anlayabilirler ama görüşleri çok ama çok farklı. (L)
Artık iyi geceler diyelim.
21
Ocak 1995 Frank, Laura, TR, JR, S, D, Chuck
S:(L) Bu gece kim var?
C: Torillak.
S:(L) Peki neredensin Torillak?
C: Kasyopya
S:(L) Tamam, tüm bilmek istediğim
buydu. 1970'lerde Orta ABD'de çok sayıda hayvan mutilasyonu olayları meydana
geldi. (ç.n.: çoğunlukla anlaşılamayan kişi veya sebeplerce hayvanların
öldürülmesi, belirli organlarının kesilip çıkarılması vs) Bir aşamada bu
oldukça ses getirdi ama sonra giderek azaldı ve örtbas edildi ve bu
olaylarla ilgili pek çok fikir ve teori ileri sürüldü. Benim bilmek istedim
şey, hayvan mutilasyonlarını kimin yaptığı?
C: Pek çok.
S:(L) Peki en çoğunu kim yapıyor?
C: Uygulanabilir değil.
S:(L) Pekala, bunlardan bazıları ABD devleti veya devlet içinden birileri
tarafından mı yapılmıştı?
C: Sadece "mıştı" mı?
S:(L) Yani bu hala devam ediyor. Demek bunu yapmaya devam ediyorlar. Bu
olaylardan bazıları dünyadışı varlıklar tarafından mı yapıldı veya yapılmaya
devam ediyor?
C: Evet.
S:(T) Amaçları aynı mıydı?
C: Hayır.
S:(L) Devlet neden hayvan mutilasyonu yaptı?
C: Araştırmaları saptırmak için taklit.
S:(L) Yani araştırmacıların dikkatini dağıtmak için bu asıl olayların
benzerlerini yaptılar. Bunu o dünyadışıları korumak için mi yaptılar?
C: Hayır.
S:(L) Bunu, o dünyadışılarla ilişki içinde olduklarını halkın öğrenmemesi
için, yani kendilerini korumak için mi yaptılar?
C: Keşfedilirse toplumu patlatacak olan gerçeği halktan gizlemek için
yaptılar.
S:(L) Keşfedilirse bir patlamaya neden olacak olan bu gerçek nedir?
C: İnsanlar sığırları yiyor, dünyadışılar da sizi.
S:(T) Bunu daha önce de söylemişlerdi. (L) Evet biz ikinci seviyeyi yiyoruz
ve onlar da üçüncü seviyeyi. Sığır mutilasyonlarından bazılarını
dünyadışılar mı yaptı?
C: Evet.
S:(L) Dünyadışılar sığırlara ne yapıyor?
C: Kan.
S:(L) Kanlarını mı alıyorlar?
C: Evet.
S:(J) İçiyorlar mı? Bu kanı ne için kullanıyorlar?
C: Beslenme.
S:(L) Ama az önce dünyadışıların insanları ve insanların da sığırları
yediğini söylediniz. Eğer normal besinleri bu değilse dünyadışılar neden
sığırlarla beslendiler? (J) Lezzet. (T) İneğin kanı insan kanına çok
benziyor.
C: Siz de bazen yiyeceklerinizin kopyalarını tüketmiyor musunuz? Kopya
türevler daha az tartışma yaratıyor.
S:(L) Yani çok fazla insan yemek zorunda kalmamak için sığır yiyorlar ve
böylece insanların tepkilerini azaltmış oluyorlar, öyle mi? Aman tanrım.
C: Evet.
S:(T) Peki insan yerine sığırları yemeleri, artık insanları yemeyecekleri
anlamına mı geliyor? (L) Hayır TR, çok iyi biliyorsun! (TR) İkinci olarak
akla ilk gelen şey bu.
C: İnsanlardan sağladıkları "besinin" bir kısmı sadece duygular. Eti "fileminyon"a
eşit olarak düşünebilirsiniz.
S:(T) Yani besinlerin bir kısmı sadece duygular. Tamam, bu dünyadışılardan
bahsederken Grilerden mi bahsediyoruz?
C: Hayır.
S:(T) Kertenkelelerden bahsediyoruz.
C: Evet.
S:(T) Peki Griler neyle besleniyor?
C: Plazma.
S:(T) Tamam, Griler plazmayla besleniyor. Yani bir tür kan plazması, öyle
mi?
C: Evet.
S:(T) Yani kan istemelerinin nedeni bu; peki Griler duygularla besleniyor
mu?
C: Hayır.
S:(T) Hmm.
C: Onları Kertenkelelere gönderiyorlar.
S:(T) Griler duyguları Kertenkelelere mi gönderiyorlar? Aktarıcı görevi mi
görüyorlar?
C: Teknoloji yoluyla enerji transferi.
S:(L) Şunu sorayım... (T) Sığırlar da Grilerin Kertenkelelere
gönderebilecekleri kadar duygu üretiyorlar mı?
C: Hayır. Sığırlar sadece fiziksel besin sağlıyor. Kertenkeleler ve Griler
fiziksel besine yalnızca 3'üncü seviyeyi ziyaret ederken ihtiyaç duyuyorlar;
kendi doğal ortamları olan 4'üncü yoğunlukta ise sadece duygularla
besleniyorlar.
S:(T) Yani Griler tamamen üçüncü yoğunluk değil? Çünkü Kertişler tarafından
yaratılıyorlar, öyle mi?
C: Evet. Doğru, onlar da 4'üncü yoğunluk.
S:(L) Hazır bu konudayken hızlı bir şekilde bazı soruları sormak istiyorum.
Aslında pek de anlamı kalmıyor, çünkü onların teknolojik yeteneklerini
biliyoruz. Bir sığırın vücudunun belirli bölgelerini cerrahi olarak kesmek
için hangi teknolojiyi kullanıyorlar, lazerle mi?
C: Lazere benzer.
S:(L) Çoğu durumda sığır mutilasyonlarında göz küresi, jenital organlar gibi
çok spesifik beden parçalarını alıyorlar; anal sfinkteri kolona kadar kesip
çıkarıyorlar. Bu belirli beden parçalarının ne gibi bir amacı olabilir?
Rektumu kesip çıkarıyorlar ve sonrada ona bir pompa takıp kanı mı
çıkarıyorlar? (T) Kuyruk bu işe yarıyor işte! Pompa! (L) Neden? Bunu neden
yapıyorlar?
C: Yakın.
S:(L) Yakın mı? Benim söylediğim mi yakın?
C: Evet. Kuyrukla ilgili kısım değil, ha ha!
S:(L) Tamam, aslında bu sorunun yanıtını bir şekilde biliyoruz ama... sığır
mutilasyonu olaylarının çoğunda işaretsiz, yazısız siyah helikopterler de
görülüyor, bu helikopterler kim veya ne?
C: Değişken.
S:(L) Bu helikopterlerden bazıları şekil değiştirmiş bir dünyadışı aracı mı?
Bu helikopterlerden bazıları ABD devletinin malı mı?
C: Her ikisine de evet.
S:(T) Bu helikopterlerden bazıları özel mülkiyet mi?
C: Evet.
S:(L) Pekala, şunu sormak istiyorum, çünkü son zamanlarda bu konuya hiç
girmedik. Wendelle Steven ve ayrıca Genesis 2 veya 3'e dayalı olarak Billy
Meier'in kitabıyla, kaydettiği görüntülerle ilgili eleştiriler var...
C: Bazıları projeksiyon. Bu fenomen çok yönlü.
S:(L) Bu da siyah helikopterler gibi yani. Wendelle Stevens hakkında
birşeyler öğrenmek istiyorum...
C: Neden? Bu bir enerji israfı.
S:(L) Ne kadar güvenilebilir olduğunu bilmek istiyorum yalnızca. Kısacası,
bu kişi doğru bilgi anlamında güvenilebilecek biri mi? Evet mi, hayır mı?
C: Hayır.
S:(L) Tamam, bu yeterli. Tüm ülkede görülen helikopterleri ve beyaz
karavanları kullanan ve doğulu gibi görünen kişiler kim?
C: Siyahlı Adamlar.
S:(L) Pekala, şimdi, elimde bir isim listesi var ve bu bireylerin her biri
için bir evet veya hayır yanıtı istiyorum çünkü sanırım bu kişilerin çoğu
öldü. Bu kişilerin ABD'deki ufo faaliyetlerinin örtbas edilmesinde rol
oynayıp oynamadıklarına dair bir doğrulama istiyorum: Roscoe Hillencoter
(Evet), Dr. Vannebar Bush (Evet), Sekreter James Forrestal (Evet), General
Nathan Twining (Evet), General Hoyt F. Vandenberg (Evet), Dr. Detlev Rock
(?) (Evet) Jerome Hudson (Evet), Sydney Sauers (Evet), Donald Menzel (Evet),
Robert Montague (Evet), Dr. Lloyd B. Berger (Evet).
S:(L) Şu anda MJ12'de kimler var?
C: Bunu söylemeyeceğiz çünkü bu bilgi yayılırsa yok edilirsiniz, o yüzden
bunu hemen unutun!
S:(L) MJ12 hala var mı?
C: Farklı bir biçimde.
S:(L) MJ 12 belgelerini Jamie Shandera'ya kimin gönderdiğini öğrenmek
istiyorum. Bu dosyaları ona kim gönderdi?
C: Bill Cooper.
S:(T) Bunları Cooper'a kim gönderdi?
C: Kayıtları incelerken keşfetti.
S:(L) MJ 12 dosyalarını o mu keşfetti? Bunları gönderenin kendisi olduğunu
iddia etti mi hiç? (T) Evet. (L) Bunu ben neden bilmiyorum? (T) Cooper'in
bir kitabında okumuştum. Yazdığı ilk yazılardan birinde.
C: Cooper istenmeden bir güvenlik sızıntısı meydana gelmesine neden oldu ve
sonra da "taraf değiştirdi".
S:(T) Yani bu belgeleri devlet için çalışırken buldu, değil mi?
C: Evet.
S:(T) Ve dosyaları kayıtlardan bu şekilde alabildi?
C: Evet.
S:(T) Peki hazır bu konu üzerindeyken... MJ12'dekilerin ismini istemiyorum
ama eğer bu isimleri bize söyleyecek olsaydınız kaçını tanırdık? Kaçının adı
duyduğumuz isimlerden biri olurdu?
C: Belki bir veya iki.
S:(T) Ben de öyle tahmin etmiştim. 40'larda da kimse o insanların kim
olduğunu bilmiyordu. Hillencotter ve Forrestal belki, çünkü 2. Dünya Savaşı
insanlarından biriydiler ve gazetelerde adlarına rastlanabiliyordu. Bilimin
içlerine girmedikçe bu kişilerin kim olduğunu bilemezdin. (L) Devletin veya
bu konsorsiyumun elinde kaç tane dünyadışı araç var?
C: 36.
S:(L)
Bunlar ele geçirilen araçlar mı? Yoksa hediye mi edildi?
C: Ve düşen araçlar.
S:(T) Yani her üçü. Satın alınan var mı?
C: Doğru kavram değil, Griler finansal değildir.
S:(T) Parayı kastetmedim, birşey karşılığında değişdokuş etmeyi kastettim.
Hediye karşılıksız olarak verilir. (J) Onlara bunlar karşılığında birşey
veriyoruz. (T) Hediye olarak verilenler aslında hediye olarak değil de
birşey karşılığında mı verildi?
C: Hayır. İstenen herşey çoktan elde edilmişti.
S:(L) Tam bir maskaralık. (T) Yani bunlar hediye değil bir ödemeydiler, öyle
mi?
C: Doğru kavram değil.
S:(L) Şuna ne dersiniz: Ne ödemeydiler, ne de hediye, sadece dikkatleri
dağıtan şeyler.
C: Daha yakın.
S:(T) Gemilerden bazılarını ele geçirdik, bazılarını düştükten sonra aldık,
bazıları bir anlamda hediye edildi, bazıları birşey karşılığında bir anlamda
satın alındı ve bazıları da herkesin dikkatini yaptıkları bazı şeylerden
uzak tutmak için, yani dikkatleri başka yönlere çekmek için hediye edildi.
Yakın mı?
C: Yakın.
S:(T) Yani bunların federal devletin eline geçişine dair pek çok farklı
kategoriler var.
C: Evet. Çok boyutlu.
S:(L) Pekala bana şunun hakkında bir evet-hayır yanıtı verin: Dr. Paul
Bennewitz – güvenilir, evet mi, hayır mı?
C: Hayır.
S:(L) Krill kağıtlarında bulunan bu cümle böylece yalanlanmış mı oldu?
C: Hayır.
S:(L) Peki o cümle doğru mu?
C: Kısmen.
S:(L) Önceden güvenilir miydi? O çalışmayı yaparken?
C: Gibi.
S:(L) O. H. Krill kim?
C: Kimse.
S:(L) O. H. Krill bir grup mu?
C: Sembolizma.
S:(L) Neyin sembolizması? O. H. Krill'in karşılığı nedir?
C: Sadece belgelemelerde kullanılıyor. Devletiniz kod adlarını seviyor.
S:(L) Bu belgenin bu konu hakkında bilgi yaymak amacıyla devlet tarafından
verildiğini mi söylüyorsunuz? Dezenformasyon mu?
C: Karmaşık.
S:(L) Bize bu belgedeki doğru bilgilerin bir yüzdesini verin.
C: %43.
S:(L) Yani %43'ü doğru mu?
C: Yeterince yakın.
S:(L) Yani bu belge devlet tarafından oluşturuldu. Bazı gerçek bilgileri
verme amacıyla mı oluşturuldu?
C: Hayır.
S:(L) Devlet tarafından mı oluşturuldu? (T) Kasıtlı olarak mı sızdırıldı?
C: Devletiniz çok çeşitli amaçlara yönelik faaliyet gösteriyor, çok
karmaşık!
S:(T) İş devlete geldiğinde en basit şey bile çok karmaşık. Peki sorum şu:
ABD devleti...
C: Kasıtlı olarak!
S:(T) Çok doğru. Soru: Devlet veya devletimiz, ABD devletinin elinde o veya
bu türde, o veya bu şekilde elde edilmiş olan 36 tane dünyadışı araç var.
Başka kaç tane devletin elinde bu araçlardan var?
C: Tüm devletler tek bir devlet.
S:(L) Tek bir dünya devleti var diyorlar. (T) Sadece bunu resmi olarak
duyurmayı bekliyorlar. (L) Şunu sormak istiyorum. Ne...
C: Sizin zaman ölçümünüzle çok uzun bir zamandan beri.
S:(L) Bant bitmeden bunu sormak istiyorum ve sonra bir ara vereceğiz.
Konsorsiyum tarafından gizlenen "en büyük sır" nedir?
C: Kontrolünüz sizin elinizde değil, bir deneysiniz. [ARA]
S:(L) Bu konuda söylemek istediğiniz başka birşey var mı?
C: Size bağlı.
S:(T) Bunun, devletin bizden gizlediği en büyük sır olduğunu söylerken, bunu
sadece bu ülkedeki insanların en büyük gerçeği olarak mı söylüyorsunuz?
C: Temel olarak.
S:(T) İnsan ırkının en büyük sırrı, bizim, bir grup insanın hepimiz üzerinde
uyguladığı bir deney olduğumuz mu?
C: Kısmen.
S:(T) Diğer kısmı da Kertenkelelerle mi ilgili?
C: Evet.
S:(L) Peki başka dünyadışılar?
C: Evet.
S:(T) Bu deneyi yapan insanlar, kendilerinin de bu deneyin bir parçası
olduklarını biliyorlar mı?
C: Evet.
S:(T) Bunu kendi istekleriyle mi yapıyorlar?
C: Seçenekleri yok.
S:(L) Neden seçenekleri yok?
C: Deney ilerliyor.
S:(T) Deneyin konusu nedir?
C: Sizin için aşırı karmaşık.
S:(J) Bunun olmasından nefret ediyorum! (T) Peki bu, Kertişlerin bizi
yönetmesi ve enerjimizi emmesi deneyiyle mi ilgili?
C: Evet, ama bundan çok daha fazlası var, 4'üncü seviyede anlayacaksınız.
S:(T) Tamam, bu konuda başka birşey sormayacağım. (L) Pekala, bu Krill
belgesinde Grilerin ve diğer dünyadışıların, fiziksel muayene sırasında
insanlardan çıkardıkları beze salgılarını kullandıklarına dair bir ifade
var. Bazı jinekoloji ve sperm alma muayeneleri yapıldığı ve bu maddelerin
beslenmek için kullanıldığı ve bunlara bağımlı oldukları söyleniyor. Bu
doğru bir değerlendirme mi?
C: Hayır.
S:(L) Peki beze salgılarını kullanıyorlar mı?
C: Evet.
S:(L) Peki bu maddeleri ne için kullanıyorlar?
C: İlaç.
S:(L) Bu ilaçları neyin veya kimin üzerinde kullanıyorlar?
C: Kendileri.
S:(L) Bu ilaç onlara ne sağlıyor?
C: 3'üncü yoğunluğa katlanmalarına yardım ediyor.
S:(T) Yani geçici olarak 3'üncü yoğunlukta kalabilmelerine olanak sağlıyor?
C: Yakın.
S:(L) Daha somut, fiziksel bir şekilde ortaya çıkmalarına da yardımcı oluyor
mu?
C: Evet.
S:(L) Yani bu beze salgılarını o yüzden alıyorlar. Bireylerin ürettiği
cinsel enerjiyi de 3 boyuttaki koşullarında kullanıyorlar mı?
C: Hayır. Daha önce de söylediğimiz gibi bu onları 4'üncü yoğunlukta
besliyor.
S:(L) Evet. Tamam. Zamanın mevcut olmadığını söylediğinizi biliyorum ama
bizim ölçümümüze göre Griler ne kadar zamandır insan ırkıyla etkileşiyor?
Yani Kertenkeleler değil, Griler, sibergenetik robotlar...
C: Hayır.
S:(L) "Hayır" derken neyi kastediyorsunuz?
C: Zaman yolcuları, o nedenle "zaman sürekli."
S:(L) Pekala, JR'nin verdiği birkaç kitabı okudum, "Knight in Shining Armor"
ve "Replay". Bu kitapların her ikisinde de zaman yolculuğu tanımlanıyor.
C: Hayır, henüz bitirmedik. Son yanıtın ağırlığını kavradınız mı?
S:(L) Zamanda yolculuk yapıyorlar, zamanda ileri ve geri gidebiliyorlar,
aklımızla oyun oynayabiliyorlar... (T) İstedikleri bir geleceği yaratmak
için geçmişi düzenleyebiliyorlar. (D) İstedikleri enerjiyi yaratabilmek için
herşeyi organize edebiliyorlar... (L) Ayrıca birşeylerin iyi görünmesini,
iyi bir şeymiş gibi hissedilmesini sağlıyorlar. Belirli bir fikir aşılayıp
daha sonra onu doğrulayan bir durum yaratıyorlar...
C: Ne kadar zamandır diye sormuştun. Tamamen sınırsız, anlayabilir musunuz?
S:(L) Bu iyi değil. Eğer zaman-mekanda geri gidip geçmişimizdeki bir olayı
değiştirirlerse, geçmişteki bu değişim şu anımızı da hemen etkiler mi?
C: Bu defalarca oldu ve olmaya devam ediyor.
S:(D) Bunu sürekli olarak, tekrar ve tekrar yapıyorlar mı? (L) Yani her
bir...
C: Siz henüz farkında değilsiniz, bunun ne gibi anlamlara geldiği konusunda
bir fikriniz yok!!!
S:(L) Küçük bir ışık yakaladık! Evet, küçük! (T) Zamanda ileri ve geri
hareket edebilmek ve bunu istediğin gibi kullanabilmek... (J) Ve bize neler
yapıyor olabilecekleri... Ve bize tekrar ve tekrar yapacakları... (L) Diğer
bir deyişle tüm bu lanet olası koşullarda tek gerçek şansımız bu yoğunluktan
çıkmak. Anladığım kadarıyla bize söyledikleri şey bu.
C: Yakın.
S:(L) Çünkü aksi taktirde, tıpkı o kitapta söylendiği gibi, aynı döngüde
takılıp kalırız. İşkence sürekli tekrarlanabilir ve... Cengiz Han, Atilla...
herşey yeni baştan... (T) Bir zaman [kısır] döngüsü içinde takılıp kalmış
durumdayız; bizi bir zaman döngüsüne koyuyorlar. (J) Bir zaman döngüsü
içinde miyiz?
C: Evet.
S:(D) İnsanlık o veya bu sebep için zamanı belirtmek için zamanı kullanmayı
gerekli bulmuş. Görebildiğim tek sebep, yazılı veya sözlü iletişimlerde bir
çeşit...
C: Kontrol mekanizması.
S:(T) Bu kontrol mekanizmasını kırmamızın bir yolu var mı? 4'üncü yoğunluğa
geçme dışında?
C: Hayır.
S:(D) Peki zaman yoksa olanları nasıl ifade edersiniz?
C: Yeniden sor lütfen; daha net olarak.
S:(D) Sanırım sorduğu şey şu; eğer telepatik olarak iletişim kuruyorsan...
(D) 4'üncü yoğunlukta... (L) Ve eğer zaman yoksa, şimdi olan olaylarla daha
sonra olan olayları nasıl ifade edersin? (J) Sıralama nasıl oluyor?
C: Çeviri.
S:(D) Çeviri mi? Tamam, kastettiğim şeyi açıklayayım. Örneğin 1907'de olan
birşeyden bahsediyoruz...
C: Bu şekilde yapılıyor.
S:(T) Çeviri yoluyla yapılıyor. Deneyimi mi çeviriyorsun?
C: 4'ten 3'e ve tersi.
S:(L) Diğer bir deyişle, film yapmak gibi birşey. (J) Doğrusal düşünce
süreçleri kullanılıyor mu? Yani doğrusal ve eğrisel?
C: Yalnızca 3B ilüzyonunun bir parçası.
S:(L) Yani eğer bir 4'üncü yoğunluk varlığıysan, herşey bir şekilde oluyor,
herşey eşzamanlı ve eğer bunları tartışmak veya aktarmak veya bu birleşik
boyutun herhangi belirli bir yönü üzerinde odaklanmak istersen bu
deneyimleri bir şekilde 3B'ye projekte ediyorsun...
C: Yakın.
S:(L) ...tıpkı bir film gibi.
C: Ama oraya gidene kadar tam olarak anlamayacaksınız.
S:(T) Yani bu noktada, 3B'de tam olarak kavrayabileceğimiz bir kavram değil?
C: Bir köpek soyut matematiği kavrayabilir mi? Anladınız.
S:(L) Yani berbat durumdayız! Ve bu adamlar da bir anlamda bizimle oyun
oynuyorlar...
C: Subjektif.
S:(T) Berbat bir durumda olup olmadığımız mı subjektif?
C: Evet.
S:(T) Ben de tüm bunların berbat durumda olduğumuz anlamına gelmeyeceğini
söyleyecektim... (L) Nasıl bir durum içinde olduğumuza baksana. Bu zaman
döngüsünden çıkmanın tek yolu başka bir yoğunluğa geçmek mi? Diğer
yoğunluklarda da böyle bir döngü var mı?
C: Hayır.
S:(L) Diğer yoğunlukta böyle bir döngü yok mu?
C: Yogiler bunu yapabiliyor.
S:(L) Yogiler bunu yapabiliyor... (T) Zamanı aşabiliyorlar. (L) O zaman şunu
sormak...
C: Fizikselliklerini kontrol altına alış biçimleri.
S:(L) Önce bu noktada birkaç soru sormak istiyorum, sanırım dağılıyoruz.
Öncelikle, geçen geceki bir televizyon programında...
C: "Dağılan" nedir?
S:(L) Yani sanırım herkes yoruluyor ve dikkatlerini kaybediyorlar. Bu
hususta sormak istediğim...
C: Bu senin için geçerli, ama diğer herkes için değil.
S:(L) İzin verin sorumu sorayım ve eğer herkes tüm gece ayakta kalmak
istiyorsa ben çenemi kapatacağım.
C: Laura'nın sisteminde bir "bakteri" var.
S:(L) Tamam, sistemimde bir bakteri var. Tüm ülkede insanların duyduğu
vızıltı sesinin ne olduğunu bilmek istiyorum. İnsanlar onları resmen
çıldırtan şiddetli bir vızıltı sesi duyuyorlar. Geçen gece bu konuda bir
televizyon programı vardı. Bu vızıltı sesi nedir ve nereden geliyor?
C: Yaklaşan dalgaya hazırlık olarak artan EM dalgaları.
S:(L) Bu sesin kaynağı nedir? Yani spesifik olarak, mekan olarak nereden
geliyor?
C: Kozmik.
S:(L) Tamam, kozmik, gezegenin kendisinden gelmiyor yani. Tamam, 4'üncü
yoğunlukta Kertişlerin veya Grilerin en büyük zayıflıkları nedir?
C: KH.
S:(T) Evet, bu onların en büyük zayıflıkları; Kendine Hizmet. (L) Her iki
yoğunlukta da mı?
C: Evet.
S:(T) Bunu onlara karşı kullanabilir miyiz?
C: Doğru felsefe değil.
S:(T) Evet çok haklısınız. (L) Chuck'ın bir süre önce sorduğu bir soruyu
size sormak istiyorum, grubumuz...
C: Chuck kendisi sorsun.
S:(C) Dünyadışılar bu gruba sızdı mı veya dünyadışılar bu grubu kontrol
altında tutuyor mu?
C: Hayır, pek sayılmaz.
S:(L) Açıklayabilir misiniz?
C: İletişimi bozma girişiminde bulundular, ama unutmayın, biz de "dünyadışıyız."
S:(D) Evet, diğer transkriptlerin birinde vardı bu. Sanırım Chuck'ın
kastettiği şey, bizim veya katılımcılarımızdan herhangi birinin, sizin
dışınızdaki dünyadışılarla bağlantısı olup olmadığıydı.
C: Henüz değil, ama "dikkatleriniz açık olsun."
S:(L) Benim sorularım tamam, istediğim hususlarda yanıt aldım. Şimdi kendi
başınasınız.
C: Chuck sorsun.
S:(C) Tek sorum oydu ve yanıtladılar.
C: Doğru değil.
S:(L) Merak ettiğin birşey mi var? Sor. (C) Kaynak ne kadar doğru?
C: Sen karar ver.
S:(T) Onlar yalnızca bilgi sağlıyorlar. Bu bilgiyle ne yapacağımıza, nasıl
yorumlayacağımıza kendimiz karar vermemizi istiyorlar. Sanırım hepimiz buna
biraz farklı yaklaşıyoruz. Hepimizin olayları farklı şekilde bir yorumlama
biçimimiz var. (D) Tüm bu bilgiler kolektif bilinçten mi alınıyor? Tüm
insanların öğrendiği tüm derslerin toplamından mı?
C: Evet, ve ayrıca başka kaynaklar.
S:(D) Buna Kertişler de dahil mi?
C: Evet.
S:(D) Sanırım siz de dahilsiniz?
C: Evet.
S:(D) Tamam, kolektif bilinçle bağlantı kurabilir miyiz?
C: Elbette.
S:(D) Peki, kolektif bilinçle bu bağlantıyı kurmak için gerekli belirli
yetenekler var mı?
C: Hepiniz, ihtiyaç duyduğunuz herşeye sahipsiniz.
S:(D) Peki eğer bu... (T) Burada oturarak biz onlara nüfuz ediyoruz ve onlar
da bize. (D) Eğer bu kolektif bilinç bir koleksiyonsa, tüm dersler bir
noktada biri tarafından öğrenilmiş midir?
C: Evet.
S:(D) O halde kolektif bilinçle bağlantı kurup bizim derslerimizin daha önce
nasıl çözüldüğünü bulabiliriz?
C: Evet. Ama "önce" nedir ki?
S:(D) Önce mi? Hayır, sorduğum... (J) Önce, boyunca, sonra, tüm bunlar zaman
kavramları. (D) Hmm, anladım.
C: Evet.
S:(D) Eğer tüm yanıtlar buradaysa ve onlara ulaşabiliyorsak, neden bu
dersleri tekrarlıyoruz? Eğer çözümler orada duruyorsa neden bu dersleri
yaşıyoruz?
C: Herşey derslerden ibaret.
S:(D) Biliyorum, o yüzden soruyorum... Bunu anlayamıyorum. Yanıtlar mevcut
ve biz dersi tekrarlıyoruz... (T) Hepimiz bütün yanıtları öğrenmedik, o
yüzden hepimiz tüm dersleri öğreniyoruz... (D) Ama yanıtlar orada duruyor...
C: "Tekrar" diyen oldu mu?
S:(J) Daha çok "hala" gibi mi? (D) Ama eğer cevaplar oradaysa...
C: Hala 3'üncü seviye düşünüyorsunuz.
S:(d) Evet, ama anlamaya çalışıyorum. Üzgünüm.
C: Bu kadar çok "çalışma", sadece birlikte git.
S:(T) Yıldız Savaşları'ndaki Üstat Yoda gibi, "Deneme, yap!" ...Sadece yap.
C: Evet.
S:(T) Gördünüz mü, Yıldız Savaşları'nın önemli bir sosyal değeri olduğunu
biliyordum. "Relationships" de öyle. Önemli olan yapmak. (D) Ama eğer
yanıtlar oradaysa ve derslerimizin yanıtlarını bulabiliyorsak... (T)
Yanıtları bulmamıza gerek yok, yanıtlar bizde. Yanıtlar herbirimizin içinde.
Derslerin çoğu, doğru yanıtları bulmaya yönelik... (D) Tüm bu derslerden
geçmek çok gereksiz görünüyor...
C: Hayır. Doğru fikir değil.
S:(T) Neyi tartışıyorduk? (D) Sadece merak ediyordum, eğer yanıtlar
bizdeyse, neden bunu yaptığımızı anlamadım. (J) Henüz bilmiyoruz. (T) Eğer
tüm yanıtlara sahipsek, eğer hepsi içimizdeyse ve doğru çözümleri
biliyorsak, o zaman herşeyi doğru yapabiliyor olmamız gerekir, ama yanlış
yapıyoruz, demek ki henüz dersleri öğrenmedik.
C: Herkes aynı dersleri alıyor.
S:(L) Hangi hususta takıldığını biliyorum – bundaki amaç ne? (D) Evet! (L)
Soru bu... bunun faydası nedir? Ve sanırım faydası sadece...
C: Dersler.
S:(L) Diğer bir deyişle, sadece yapacak birşeyinin olması. (J) Bir saniye,
size birşey okumak istiyorum. Korintliler 13... (D) Bunu kaldıramam... (J)
Sadece dinle. Bu Korintliler 13'ten ve sevgi hakkında. "Çocukken çocuk gibi
konuşur, çocuk gibi anlar, çocuk gibi düşünürdüm. Yetişkin biri olunca
çocukça davranışları bıraktım. Şimdi her şeyi aynadaki silik görüntü gibi
görüyoruz, ama o zaman yüz yüze görüşeceğiz. Şimdi bilgim sınırlıdır, ama o
zaman bilindiğim gibi tam bileceğim." 3'üncüden 4'üncüye geçiş de bunun gibi
olacak. (D) O kısım... (T) Sizce de öyle mi? (Çaydanlığın sesi geliyor.)
C: Evet.
S:(J) Aynen öyle. Hepsini şimdi bilmemiz gerekmiyor. 3'ten 4'e geçiş, bilgi
sürecinin bir parçası. (T) İlerlerken, sezgimiz de artıyor.
C: Evet.
S:(T) Ama anlamadığımız halde yaptığımız şeyleri öğrenmeye çalışabiliriz.
C: Yakın.
S:(T) Yani 3'üncü...
C: Gürültüyü kesin.
S:(L) Biri çaydanlığı kapatsın... (T) Bizi de rahatsız ediyor, bakıyoruz.
(Çaydanlığın sesi kesildi) Bu yapabileceğimiz bir 3'üncü yoğunluk işi! Yani
3'üncü yoğunluk düşündüğümüzü söylerken, her zaman yanlış düşündüğümüzü
kastetmiyorsunuz, sadece 3'üncü yoğunlukta düşündüğümüzü ve başka bir
şekilde düşünemediğimizi vurguluyorsunuz.
C: Yakın.
S:(T) O vuruşların hepsi vuruş değildi, sadece bizim o kadar
algılayabildiğimizi söylüyorlardı.
C: Biz ateş etmeyiz.
S:(L) Birşey soracağım. Sizin duygularınız var mı?
C: 3'üncü seviye değil.
S:(L) Tamam, şu şekilde sorayım. Bize karşı düşünceleriniz nedir veya bize
karşı tutumunuz veya duygularınız nedir? Birey olarak veya grup olarak?
C: Sevgi.
S:(D) İşte bunu duymak istiyordum. (J) Sabırlı ol, henüz bitmedi.
C: Hurra!
S:(T) Burada hiç birimiz yalnız değiliz. Onlar gelecekteki biz. (J) Diana,
bizi şuradaki kuklalar gibi düşün. Gözlerimiz henüz açılmadı, ama onlar
açacaklar.
C: Evet.
S:(D) Bir sorum var. Boyutötesi atomik remolekülerizasyon, bu teleportasyon
mu?
C: Yakın.
S:(D) Yani 3'ten 4'de böyle geçeceğiz?
C: Bu amaca yönelik teknoloji.
S:(D) Yeni bedenleri eski dünyaya da böyle mi taşıyacaklar?
C: Hayır. Bu doğal bir süreç.
S:(T) Şu anda genetik mühendislikle bedenleri yaratıyorlar. (D) Evet,
biliyorum ama...
C: BARM bir teknoloji.
S:(T) O neydi? Bir kelime mi? (J) Fikrim yok. Lütfen bize tüm...
C: Kısaltma.
S:(L) Boyutötesi Atomik ReMolekülerizasyon! Anladım. (T) Bugünlerde herkesin
dilinde. (D) Metafizik kilisesinde bana ritüellerde kullanmak üzere bir dua
listesi ve semboller verdiler. Elimi buradaki sembollerden birinin üzerinde
tutarken dua edecekmişim...
C: Ritüeller sınırlandırır.
S:(D) Yani bu benim DNA zincirlerimi birleştirmedi mi?
C: Saçma!
S:(D) Tamam, ben de öyle düşünmüştüm ama bunu yaptım çünkü bir fırsatı
kaçırmak istemedim.
C: Buna son ver.
S:(T) Ritüelleri durdur. Hiçbir ritüeli onaylamıyorlar, akışı engelliyor,
sınırlandırıyor. (D) İyi, bunu bir daha yapmayacağım. (L) Saf evrensel bilgi
herşeyi içerir, eğer ritüele başvurursan bu senin belirli bir düşünce
çizgisine, tek bir düşünce moduna, tek bir fikir yapısına bağlanmana neden
olur ve diğerlerini devre dışı bırakırsın. (D) Bana verdiğiniz
transkriptlerde bu var mıydı, kaçırmış mıyım? (T) Çeşitli aşamalarda çeşitli
şekillerde söylendi. (L) Sendekilerde olmayabilir, sana transkriptlerin
sadece bir kısmını verdik, sende yalnızca 100 sayfa var. (D) 3'üncü dosyada
41'inci sayfadayım. (L) Önemli pek çok şeyi daha okumadın demektir. (D)
Üstelik bunları defalarca okuman gerekiyor. (D)Yarım akıllı biri gibi
görünmek istemiyorum...
C: Saçma!
S:(T) Arkadaşımız Brad Merrill'i celseye getirebilir miyiz?
C: Size bağlı.
S:(T) Gruba iyi bir eklenti olur mu?
C: Açık.
S:(T) Yaptığımız şeye karşı hisleri nedir?
C: Kafa karışıklığı.
S:(T) Amacımız konusunda mı?
C: Onun inanç sistemine uymuyor.
S:(J) Ona anlatırken sesinden anlayabiliyordum. Açık bir şekilde alıcı da
değildi, ama itiraz da etmiyordu. Bir şekilde... (F) MUFON'dakilerden biri
mi? (T) Evet, bilimsel yaklaşımlı. Hoagland'ın görüşlerini izliyor. (F) Onun
kasedini aldım ve sanırım birşeyler var... (T) Hoagland'la konuşuyor, onunla
iletişim içinde... (D) TR, bu gruptaki bireylerin gelecekte ne yapacaklarını
sormak ister misin?
C: Keşfet.
S:(T) JR'nin annesinin mirası hızlı ve kolay bir şekilde hallolacak mı?
C: Evet.
S:(T) Sonuç herkesi mutlu edecek mi?
C: Subjektif. Açık.
S:(T) Hazır başka insanlardan bahsederken, ben de bir isim söyleyeyim,
Robert Dean, kim olduğunu biliyor musunuz?
C: Evet.
S:(T) Gerçekten bildiği doğruları mı söylüyor?
C: Kısmen.
S:(T) Bildiği ama söylemediği başka şeyler mi var?
C: Evet.
S:(T) Göründüğü kadar dürüst ve açık biri mi?
C: Subjektif.
S:(T) Devlet için dezenformasyon mu yayıyor?
C: Hayır.
S:(T) Gerçekten iyi bir konuşmacı. Herhangi biri için dezenformasyon yayıyor
mu?
C: Hayır. Açıklamıyor.
S:(T) Bildiklerini mi açıklamıyor?
C: Kısmen.
S:(J) MJ12 bilgilerini mi açıklamıyor? (T) Herhangi birşey olabilir. NATO'da
ordudayken öğrenmiş olduğu çeşitli etkileyici şeyler ve pek çok bilgi ve
rakamları açıkladı. "Değerlendirme" dosyası ile ilgili verdiği tüm o
bilgiler doğru muydu?
C: Yakın.
S:(T) Bunları görmesine bilinçli olarak mı izin verildi?
C: Hayır.
S:(T) Kendi anlattığına göre bir güvenlik kasasındaymış ve o kasaya erişimi
olduğu için görebilmiş ve ilgisini çekmiş. Bu doğru mu?
C: Evet.
S:(T) Bildiği diğer şeyleri açıklayacak mı?
C: Açık.
S:(T) Doğruyu söylediği için tehlike altında mı?
C: Belki.
S:(T) Gerçeği elinden geldiği kadar yüksek bir sesle ve mümkün olduğu kadar
çok kişinin önünde söylemesi güzel. Çok etkileyici bir konuşmacı ve
söylediği şeyler, kullandığı beden dili... bana doğruyu söylüyormuş gibi
geldi. Bir arkadaşım hakkında sormak istiyorum, Nova Montgomery, yaptığımız
çalışmaya açık mı?
C: Belki.
S:(T) Ona biraz bahsettik, ilgi duyuyor mu?
C: Belki.
S:(T) Şimdiye kadar söylediklerimiz hakkında ne hissediyor?
C: Şüpheli.
11
Şubat 1995 Frank, Laura, SV, DM
S:(L) Tamam, bu gece yanımızda kim
var?
C: Sorran.
S:(L) Neredensin?
C: Kasyopya.
S:(DM) Erkek misin yoksa kadın mı?
C: Burada cinsiyet yok.
S:(L) Gelecekteki biz olduğunuzu söylemiştiniz, hanginizin ben, hanginizin
Frank vs olduğunu söyleyebilir misiniz?
C: Hepsi bir. İsimler yalnızca sizin algılarınız için kullanılıyor. Tek bir
"birey" olduğumuzu kastetmiyoruz, ama birlik içinde biriz.
S:(L) Tamam, celselerden birinde bir
soruya yanıt olarak John ve Mike'ın beni "bildirdiğini" söylemiştiniz. Ama
bunun bilinçli olmadığını söylemiştiniz. Bunu bilinçaltlarından yaptıklarını
ve farkında olmadan Kertişlere aracılık ettiklerini söylediniz. Bu
muhtemelen kaçırıldıklarını gösteriyor. John kaç kez kaçırıldı ve
kaçırılmalar ne zaman başladı?
C: 4 yaşından başlayarak onunla 186 defa "temas kuruldu" veya kaçırıldı.
S:(L) Peki ya Mike?
C: Buna hazır mısınız? 446 defa.
S:[Genel şaşırma sesleri] (L) Bu iki kişideki kontrol mekanizması nasıl
işliyor? Çünkü eminim bunu duyduklarında çok şaşıracak ve hatta muhtemelen
tamamen inkar edeceklerdir.
C: Zihinlerine dalgalar gönderiliyor ve bu dalgalar önceden programlanmış
olan implantları harekete geçiriyor. Gözleniyorlar. Gerçekle karşılaştıkları
zaman algılarının kapanmasına ve önceden programlanmış olan karşı koyma
düşünce kalıplarının güçlenmesine neden olan dalgalar üretiliyor.
S:(L) Diğer bir celsede ise enerjimi bloke etmek ve fiziksel sorunlara neden
olmak için bana fiziksel olarak birşey yapıldığını söylemiştiniz. Bu neydi?
C: Tiroidin engellenmişti.
S:(L) Bir celsede özgür iradenin, yaratılıştaki en önemli bilinç yasası
olduğunu söylemiştiniz. Neden özgür irademizi kullanıp kaçırılmayı ve
üzerimizde deneyler yapılmasını reddedemiyoruz?
C: Kaçıranlar özgür iradelerini kullanıyor.
S:(L) Neden onların özgür iradesinin bizim özgür irademiz üzerinde bir
önceliği var?
C: Neden sizin özgür iradenizin 2'nci ve 1'nci yoğunluk varlıkları üzerinde
bir önceliği var?
S:(L) Bir başka celsede, havuzumun üzerinde gördüğüm bir UFO'nun, bir "çoklu
gerçeklik projeksiyonu" olduğunu söylemiştiniz. Bunu daha basit bir şekilde
nasıl ifade edersiniz? Gerçek bir araç mı gördük yoksa projekte edilen
birşey mi?
C: Zihnin sana kullanmak için verildi, biz ipuçlarını veriyoruz.
S:(L) Çoklu gerçeklik mi? Bu olayda, mekan/zamanda 3'üncü yoğunluk ile
4'üncü yoğunluk arasında bir birleşme oldu. Onlar muhtemelen 4'üncü
yoğunluktaydı ve biz de 3'üncüde ama evimin etrafındaki alan bir çoklu
gerçeklik istasyonu olarak şekillendiği için böyle bir olay oldu, doğru mu?
C: Bravo!
S:(L) Bir kez daha kendilerini bana göstermelerinin amacının ne olduğunu
sormak istiyorum, "kötü" adamlar oldukları için mi?
C: Son yanıta bak.
S:(L) Bunu düşündüğüm zaman düşündüğüm şeyden hoşlanmıyorum.
C: O zaman başka birşey düşün.
S:(L) TR ve JR'den duyduğuma göre bu bölgede özellikle Cumartesi geceleri
bizim celselerimiz sırasında çok sayıda UFO görülmesi olayları oluyormuş.
Bunun yaptığımız celselerle bir ilgisi var mı?
C: Elbette!
S:(L) İlişkisi nedir?
C: Öncülük ediyorsunuz.
S:(DM) Öncüymüşüz. (L) Aradaki ilişki nedir? Bunu açıklayabilir misiniz?
(DM) Bu tür olayların gözlenmesine neden olan bir etki mi yapıyoruz? (L)
Yoksa öncülük etmemizi engellemek için mi kendilerini gösteriyorlar? Öncülük
ettiğimiz için mi?
C: Hepsi.
S:(L) Yani aynı şey. Biz bu konuda öncülük ediyoruz ve onlar da bizi
engellemeye çalışıyor.
C: Ve...
S:(L) Bu bölgede artan bilinç sayesinde 3'üncü ve 4'üncü yoğunluk
birleşimleri mi meydana geliyor?
C: Ve...
S:(L) Mmm... (DM) İnsanlığa verilecek bilgileri mi alıyoruz?
C: Ve...
S:(L) Bu araçlar aslında... Bu araçların bazıları sizin varlığınızı mı
gösteriyor?
C: Ve...
S:(DM) Tıpkı yapboz gibi parçalar birleştirilecek. (L) Diğer bir deyişle
bizim faaliyetlerimizin önemli etkileri oluyor ve biz bir öncülüğü
gerçekleştiriyoruz, öyle mi?
C: Evet, tüm dünya için!!!
S:(SV) Tüm dünya için mi? (DM) Tanrım! Bu bizim çok önemli olduğumuzu mu
gösteriyor?
C: Bingo!
S:(L) Önceki bir celsede Kertişlerin büyük kızımı kaçırmaya çalıştığını ama
benim bunu "durdurduğumu" söylemiştiniz. O zaman sormam gerekirdi ama şimdi
sorayım, bunu tam olarak nasıl durdurdum?
C: Zihinsel engelleme, yani 4'üncü yoğunluk prensiplerini kullanarak.
S:(DM) Gidip kaçıracak başka birini bulmaları gerektiğini düşünmelerine
neden olan şey sadece onun varlığı mıydı?
C: Kendini açıklayan yanıtlara biraz daha dikkat edin.
S:(L) Tamam, yani zihinsel engelleme bir 4'ücü yoğunluk prensibi mi?
C: Bravo!
S:(L) Yani savunma yöntemimiz zihinsel engel, öyle mi?
C: Bir tanesi.
S:(L) Ve şunu söylemek istiyorum ki bu
noktada SV bu projenin sürdürülmesinde büyük bir rol oynuyor çünkü çok uzun
bir süredir o kadar çok fiziksel bir saldırı altındayım ki, onun çalışması
olmasaydı bunu sürdüremezdim ve görünüşe göre maruz kaldığımız saldırılar
artacak. Bu saldırılar yüzünden günlerce ve bazen haftalarca yatağa
düştüğümü Frank size anlatacaktır. Ama direndim ve çabalarımı sürdürdüm.
(DM) Bu sorunlar DNA değişimleri yüzünden miydi? (L) Sanırım daha ziyade bu
projenin meyvelerini vermesini ve Frank'le enerjilerimizi birleştirmemizi
engelleyemeye çalışan güçlerle ilgiliydi. (DM) Sence S___ üzerinden benim
üzerimde de çalışıyor olabilirler mi? (L) Evet, kesinlikle. (F) Bu işe giren
herkes ciddi engellemelerle karşılaşıyor. Bu güçler yıllardır beni intihara
sürüklemeye çalışıyorlar çünkü bunun geldiğini gördüler. (L) Kasyopyalılar
her ikimizin de intihar etmek veya başka bir şekilde kendimizi öldürmek
üzere programlandığımızı söylediler. Bunun nedenini sordum ve bizim dünya
için çok önemli olduğumuzu söylediler. Bunun üzerinde fazla durmadım ama
öyle görünüyor ki bu proje gerçekten oraya doğru ilerliyor; en azından bu
noktaya kadar. (DM) Scientology hakkında ne söylersiniz?
C: Tabii ki diğer bir Kertenkele komplosu.
S:(L) Sadece bir soru daha: Neandertal adamının Kertişler tarafından başka
bir gezegene götürüldüğünü söylemiştiniz. Bunun hangi gezegen olduğunu
öğrenmek istemiyorum ama bizim zaman ölçümümüzle Neandertal adamının şu anda
evrimsel olarak ne durumda olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: İlerleme yok, hala aynı.
S:(L) Genel olarak bizimle ilgili vereceğiniz bir bilgi var mı?
C: Dinleyin: şimdi, herkesin dışarıdan ziyade kendi içini araştırarak daha
fazla bilgi öğrenebileceği bir noktadasınız. Bir veya ikiniz bu işte oldukça
yetenekli. Bu yolla evrensel gerçeklere doğrudan erişebilirsiniz. Uygun
şekilde yapıldığında bu yöntemde bilgilerin bozulma olasılığı daha düşüktür.
Anlıyor musunuz?
S:(L) Doğrudan bir kanallama yöntemi kullanmaya başlamamızı mı istiyorsunuz?
(DM) Aramızdan birini bir ses olarak kullanmamızı mı istiyorsunuz?
C: Hepiniz.
S:(DM) Eşzamanlı olarak mı yani?
C: Nasıl isterseniz.
S:(L) Yani örneğin bir grup olarak toplanıp birlikte meditasyon yapmamızı mı
istiyorsunuz?
C: Kendinize sorular sorun ve yanıt alın.
S:(L) Diğer bir deyişle hipnoz yok, sadece oturup tartışalım ve birbirimize
sorular sorarak grubun enerjilerinin etkileşmesini mi sağlayalım?
C: Veya aynı zamanda tek başınıza. Sonra da bir araya gelip öğrendiklerinizi
paylaşın. Bu zaten çok yapılıyor.
18 Şubat 1995 F___, Laura, TR, JR, D
S:(L) Sizi bazen usandırıyor muyuz?
C: Biz siziz ve siz de bizsiniz, tamamen bir ve aynıyız.
S:(L) Yani bizi usandırıcı bulmuyorsunuz çünkü bir varlığın kendini
usandırıcı bulması pek kolay değil ama gene de kişiliğin çeşitli yönleriyle
ilgili tatminsizlikler olabilir, öyle mi? (J) Veya birini sevmek ve onun
isterse ne olabileceğini görmek ve olması için sabırsızlanmak gibi mi?
C: Vau! Ne kavram!
S:(L) Pekala...
C: Laura, bizi hala senden farklı bir varlık olarak düşünüyorsun. Gidip
insanlara sürekli "Kasyopyalılar böyle söyledi, Kasyopyalılar şöyle
söyledi." diyorsun. Kasyopyalıların sen olacağını bilmiyor musun?
S:(T) Bir zamanlar onlar da bizim gibiydi ve bunu bilerek bizimle iletişim
kuruyorlar ve şimdi geçmişteki hallerine bilgi veriyorlar ve biz de
gelecekteki halimizi dinliyoruz, veya buna benzer birşey. (J) Sanırım bize
karşı sabırlılar.
C: Yakın, TR. Sizi kendimiz olarak dinlemek eğlenceli.
S:(T) Harika! Gelecekte eğlendiğimi bilmek güzel!
C: Biz olarak!
S:(T) Ama bu biraz da can sıkıcı çünkü siz geçmişte üçüncü yoğunlukta
bizken, gelecekteki kendinizle nasıl iletişim kuracağınızı bilmiyordunuz.
C: Yanlış! Şu anda ne yapıyoruz sanıyorsun!
S:(L) Bu gelecek, geçmiş ve şimdi... (T) Ama biz olarak 3'üncü yoğunlukta
sıkışıp kalmış olarak bunu görmeleri zor. (J) Bizim için zor, onlar için
değil. (T) Onlar biz, biz onlar.
C: Bizim için hiçbir bakış açısıyla zor değil.
S:(T) Peki öyleyse orada neler bildiğimizi algılamak bizim için neden zor?
(L) Belki sandığımız kadar zor değildir. (T) Peki o zaman bu sorunu nasıl
aşacağız? Algılamamız gerekeni algılayacağımız noktaya nasıl ulaşacağız? (J)
İlerliyoruz zaten.
C: Ulaştınız.
S:(T) Yani şu anda yaptığımız şeyi yapıyor olmamız, o noktaya ulaştığımızı
gösteriyor. Öyleyse tüm yapmamız gereken, bunu daha doğru bir şekilde
yapabilmek için daha fazla açık olabilmek?
C: Bingo zingo!
S: ... (L) Bildiğiniz gibi Holokost
(Nazilerin Yahudi katliamı) kurbanlarının reenkarnasyonları ve onların
deneyimlerini hatırlamalarıyla ilgili bir kitap okuyorum. Bir keresinde
ırksal bir grup olarak Yahudilerin Atlantis kökenli olduklarını
söylemiştiniz, bu doğru mu?
C: Bazıları.
S:(L) Bazıları. Peki hangi bazıları, söyleyebilir misiniz?
C: Hayır.
S:(L) Holokost ile ödenen karmik bir borç var mıydı?
C: Elbette.
S:(L) Bu olayda hangi karmanın silindiğini ve bu Yahudilerin hangi grubu
temsil ettiklerini söyleyebilir misiniz?
C: ...Atlantisli yöneticiler, o yaşam deneyimlerinden kalma suçlarını
"siliyorlardı."
S:(T) Evet, siz bizsiniz, biz de
siziz. (L) Pekala, bir hafta kadar önce kendimi çok garip bir etki altında
hissetmeme ve duygusal kontrolümü sağlamakta zorlanmama neden olan şey
neydi? Neler oluyordu?
C: Sizin zaman ölçümünüzle yarım saat kadar önce yanıtlandı.
S:(L) Bunun hakkında soru sorup yanıt aldığımı hatırlamıyorum. (J) Dilin
hakkında sormuştun. (L) Ondan bahsetmiyorum.
C: Hayır.
S:(L) Hangisi... Geçmiş yaşam konusu mu?
C: Evet.
S:(L) O etkiye neden olan şey neydi?
C: EM penceresindeki farkındalık açıklığından enerji yüklenen iyonlar, yakın
çevre üzerinde fiziksel travma yarattı.
S:(L) Yani Em penceresinde bu tür bir açıklık...
C: Farkındalığını arttırdın.
S:(T) Diğer yaşam deneyimlerinle bir
bağlantı kurdun ve onları farklı bir şekilde deneyimleme şansın oldu. (L)
Şunu söylemeliyim ki bende çok garip etkiler yaptı. Ama bu deneyim çok mutlu
bir deneyim değildi. (T) Bu yükselme deneyimleri tekrarlanacak mı?
C: Evet. Her defasında daha kolay hale gelecek.
S:(L) Şükürler olsun! ... (T) Hepimiz bunu farklı bir şekilde
deneyimleyebiliriz, değil mi?
C: Öyle denebilir. Herkesin kendi konuları var.
S:(T) Yolumuzda ilerlerken hepimiz farklı şeyler yapıyoruz. (J) Hepimizin
ilgilenmesi gereken farklı hususlar var.
C: Neden bir başkası için sıkıntı dileyesiniz?
S:(L) Ben kimse için sıkıntı dilemiyorum; sadece hepimizin çektiği
sıkıntıları anlamanızı istiyorum... (T) Anlıyorlar... (J) Ve biz de
anlıyoruz... Bunları seninle birlikte yaşadılar. Tüm bu sıkıntıları tek
başına yaşamadın! (T) Onlar senler!
C: Neden bir başkası için sıkıntı dileyesiniz? Herkesin kendi dersleri var,
paylaşmak ister misiniz?
S:(L) Yani daha kötü olmadığı için şükredin diyorsunuz. (D) Birşey sormak
istiyorum çünkü muhtemelen sen anladın ama ben anlamadım. Eğer 6'ncı
yoğunluksak ve aynı zamanda 3'üncü yoğunluksak, gelecekte başka bir 3'üncü
ve başka bir 6'ncı mı olacağız? (F) Bizim 3'üncü yoğunluk algımızla öyle.
Çünkü bizim zamanımız doğrusal ve gelecekteki kendimize bakıyoruz ve
şimdideki kendimizle konuşuyoruz ama tüm bunlar aynı anda oluyor çünkü
aslında zaman yok. Ve bu muhtemelen, bir gün 6'ncı yoğunluktan buraya
bakacağımız anlamına da geliyor... (D) Aynı şeyi hep tekrarlayacak mıyız?
(F) Hem evet, hem hayır... Bu konunun her yönünü tamamen anlayabileceğimizi
sanmıyorum. (T) Sorun şu ki...
C: 6'ncı yoğunlukta olduğunuzda anlayacaksınız!!! O yüzden "şimdi ve
burada"nın tadını çıkarın!
S:(T) 4'üncü yoğunlukta bile şu andakinden çok daha fazla şeyi anlayacağız.
Bize üçüncü seviyenin ötesinde kavramlar veriyorlar. 4'üncüye geçtiğimizde
olan bitenler konusunda iyi bir başlangıç yapabilmemiz için bizimle bir
hazırlık çalışması yapıyorlar. Frekansı oluşturmamız için bizi aslında zaten
olduğumuz yere yükseltiyorlar. 4'üncü yoğunluktan bunu yapmak için geldik.
Hatırlayabilmemiz için bize gerekli bilgileri veriyorlar... (F) Tıpkı Hansel
ile Gretel'in ormana gidip, dönüşte yollarını bulabilmeleri için kırıntılar
bırakmaları gibi. Yapmamız gereken şeyi yapmak için 4'üncüden 3'üncüye
geldik ve şimdi tekrar 4'e gidiyoruz veya buna benzer birşey. ... (T) Şu
anda bulunduğumuz yerde herşeyi kavrayamıyoruz ve zaten bu seviyede bunu
yapmamız da gerekmiyor.
C: Hepiniz öğreniyorsunuz. Laura bir DNA ipliği daha edindi ve
sıkıntılarının nedeni de bu, tamam mı?
S:(D) Vau! Tebrikler! (T) Evet, bir iplik daha kazandı ve Reiki Ustası oldu!
(L) Çok kötü bir ruh halindeyim! (T) Neşe! Şu anda 6'ıncı yoğunlukta
kendinle çok eğleniyorsun! Bir mola vereceğiz. (F) DNA ipliği mi kazandın?
[mola; Laura'nın deneyimleriyle ilgili bir tartışma.]
S:(L) Burada mısınız? Elbette, siz bizsiniz!
C: Evet, öyle birşey.
S:(T) Laura neden hiç tatmin olmuyor?
C: Tatmin olmaz biri.
S:(T) Demek yaşadıklarının nedeni bu, tatmin olmaz birisin. (L) Hepimizin
problemli yönleri var. (D) Soru sormada daha iyisin, karnımdaki problemin
bendeki DNA değişimleriyle bir ilgisi olup olmadığını sorar mısın?
C: Bu gece arabanı kullanırken dikkatli ol D___.
S:(L) D___'nin DNA'sı değişiyor mu ve karnındaki sorun bu DNA değişimiyle mi
ilgili?
C: Evet ve hayır.
S:(D) Teşekkür ederim. (T) Oradakiler erkek mi yoksa dişi mi? Hayır, bunu
sormuştuk zaten...
C: Önceki celseleri gözden geçirin.
S:(T) Vau! (L) Bu önemli etkiler doğurabilir. (T) Bu sellere neden olur
herhalde?
C: Hayır. Hava, buharlaşmayı arttırıyor ve evet, UFO dalgalarının nedeni
bizim faaliyetlerimiz ve bu iletişimler!
S:(T) Bunu sormuş muyduk? (J) Hayır, ama bunu düşünüyordum ve daha önce de
konuşmuştuk. (T) Bunun olmasında...
C: Neden oluyorsunuz TR.
S:(T) Buna biz mi neden oluyoruz? (D) Hayır...
C: Evet.
S:(T) Yani bu bölgede bir açılmanın meydana gelmesini sağlıyoruz ve bu
yüzden UFO olaylarında da artış oluyor, doğru mu?
C: Çok büyük bir pencere açılıyor. Devasa, kaydedilen tarihte en büyüğü!!!
S:(L) Bulunduğumuz bölgede büyük bir enerji balonu mu oluşturuyoruz?
C: Gezegenin kaderinin öncüsüsünüz.
S:(T) ... Şu anda yaptığımız şeyi yaptığımızda bir pencere açıyoruz
demiştiniz. Peki bunu yaptığımızda normalde burada olmayacak olan şeyleri de
buraya çekiyor muyuz? Yanlışlıkla diğer boyuttaki insanları veya varlıkları
buraya çekiyor muyuz?
C: Pencereler, yolculuğu kolaylaştırıyor.
S:(T) Evet, ama sormak istediğim şey şu; bir 4'üncü yoğunluk şeridinde
giderken kazara bu pencereden buraya düşen ve "neler oluyor böyle" diyen bir
4'üncü yoğunluk varlığı var mı?
C: Mümkün. Eğer 4'üncü yoğunluktan bir "Kayıp Yolcu" kapınızda belirirse,
lütfen bunu reddetmeye yönelik güçlü dürtülerinize direnin.
S:(T) Kendilerini rahatsız hissetmelerine neden olmayız. (J) Evet,
konuklarımızı en iyi şekilde ağarlarız. (T) Onları her zaman bekleriz.
C: Yorumumuz ciddiydi.
S:(L) Gördüğümüzün bir 4'üncü yoğunluk "Kayıp Yolcu"su olduğunu nereden
bileceğiz? (D) Ben çok yorgunum...
C: Görülebiliyor.
S:(L) Bu geceyi sonlandıralım, yorgunluktan ölüyorum. (T) Söylemek
istediğiniz son birşey?
C: İyi geceler.
22
Şubat 1995 F___, Laura ve S___
S:(L) Kasyopyalılar, burada mısınız?
C: Evet.
S:(L) Bu akşam kim var?
C: İora.
S:(L) Neredensin?
C: Kasyopya.
S:(L) Geçen Cumartesi aktarımlarda
bozulmaya mı neden olduk?
C: Ve biz.
S:(L) Her iki taraf mı?
C: Evet.
S:(L) Bunun kaynağı neydi ve bozulmanın nedeni neydi?
C: ... Enerji dalgası saptırıcı.
S:(L) Peki bu saptırıcıyı nasıl edindik?
C: Biliyorsun.
S:(L) D___'nin yapışık ruhlarını buraya taşıdığından ve farkında olmadan
Kertişlere aracılık ettiğinden şüpheleniyorum, doğru mu?
C: Hormonal etkiler aracılığıyla D___'nin zihnine yoğun tesirlerde
bulundular.
S:(L) Celselerimizi böyle kişiler olmadan yapmamız daha iyi mi olur?
C: Size bağlı.
S:(L) Evet öyle, çünkü artık böyle birşeyin olmasını istemeyiz, karar zaten
verildi. Pekala, J___ H___'nin evinde ruhsal cerrahi ilgili bir video
seyrettim. Bu video gerçekti herhalde. Bu değerlendirme doğru mu?
C: Hayır.
S:(L) Hayır mı?! Peki ne oluyordu?
C: Sahtekarlık ve de aldatmaya yönelik "şeytani" etkiler. Şimdi önemli bir
uyarı: ne pahasına olursa olsun uzak durun!!
S:(L) Ne pahasına olursa olsun neyden uzak duralım, ruhsal cerrahiden mi?
C: Evet.
S:(L) O kadar ciddi yani... (F) Böyle şiddetli bir uyarıda pek
bulunmamışlardı. (L) Birinin sorduğu birşeyi sormak istiyorum. AIDS'in
kökeni nedir?
C: Maymunsal mutasyon.
S:(L) Yani bir maymun virüsü.
C: Ama mutasyona uğratıldı.
S:(L) Bu mutasyondan sorumlu olan birey veya grup kim?
C: İnsanlar değil.
S:(L) O halde kim?
C: Kaderleri olan frekans yolunda çalışma yapan Kertenkeleler.
S:(L) Peki insan ırkına AIDS'i dayatmanın amacı nedir?
C: Belirli birşey değil.
S:(L) Yahudilerin Atlantis kökenli olduğunu ve Nuh'un da bir Atlantisli
olduğunu söylemiştiniz ve...
C: Çoğu.
S:(L) Bunun onların dinleriyle ve Yahudilerin şu andaki durumuyla ilgilisi
nedir?
C: "Holokost"ta sadece Yahudiler mi vardı?
S:(L) Yahudi dini Atlantis dinine benziyor mu?
C: Önceki yanıtı anladın mı?
S:(L) Holokost'takiler sadece Yahudiler miydi?
C: Hayır.
S:(L) Holokost'u yaşayanların sadece Yahudiler olmadığını mı söylüyorsunuz?
C: "Yahudi" olmayla özel bir karmik bağlantısı yoktu; holokostu
deneyimlemenin önemi, sıradışı karmik borcun ödenmesiyle ilgiliydi.
S:(L) Evet anladım. Peki, Yahudi dini Atlantis dinine benzer mi?
C: Yalnızca tek bir din değil. Pek çok "dinler."
S:(L) Bu projenin bir gelir getirmesini de istiyoruz, böylece zamanımızın
daha büyük bir kısmını buna ayırabiliriz. Grup kendini destekleyecek noktaya
gelecek mi?
C: Şiddetli 4'üncü yoğunluk kökenli saldırılar... Çalışmanıza büyük
bir ilgi gösterdiğini iddia edenlere karşı dikkatli olun. Gördüğünüz gibi
KH'nin ajanları pek çok sahte rehberler hazırlıyor.
S:(L) Kendimizi bundan korumak için ne yapabiliriz?
C: Öneri: Mutlak bir ilgi ve yardım vaadinde bulunanları soğukkanlı bir
şekilde test edin!
S:(L) Nasıl yani?
C: Güzel soru; biri gelip bu çok önemli çalışmaya yardım vaadinde bulunursa,
samimiyetleri ve güvenilirlikleriyle ilgili hemen bir kanıt isteyin!!!
S:(L) Ve eğer güvenilirliklerini ve samimiyetlerini kanıtlayamazlarsa?
C: Onları hemen bırakın!!!
S:(L) Diğer bir deyişle boş insanlarla vaktimizi harcamalayım...
C: Veya kötü niyetleri olan, bilinçli veya bilinçsiz ajanlar.... Onlarla
doğrudan, hemen ve açık bir şekilde yüzleşmekten korkmayın.
25
Şubat 1995 CD, BP, TM, GB, SV, TR ve JR, F___, Laura, DJ
S:(L) ...Kimsin?
C: Kasyopyalılar.
S:(L) Bu gece kim var?
C: Pommori.
S:(J) Peki bu gece 3'üncü
yoğunlukta yanımızda kim var?
C: Bilinmiyor. 3'üncü yoğunluk sizsiniz! Ve "geçmişteki" biz.
S:(BP) Yazmak istediğin makaleyle ilgili olmalı. (CD) Olabilir. (L)
Yetiştirmen gerek bir son tarih falan mı var? (CD) Evet. Ama bunun hakkında
düşünmüyordum gerçekten, en azından bilinçli olarak.
C: Evet. İzleniyorsun CD.
S:(L) Kim tarafından? (BP) CD izleniyor mu?
C: Devlet.
S:(BP) Seni tanımak güzeldi CD! [gülüşme] (GB) Bu varlıkların mizah anlayışı
var mı? (J) Evet, gerçekten var! (T) Bu şaka mıydı?
C: Hayır, şaka değil.
S:(BP) Devlet C___'yi neden izliyor?
C: Yazdığı şeylerden dolayı.
S:(L) Ne yazıyorsun? (CD) Kitap yazıyorum. İkizler araştırmasıyla ilgisi var
mı? (BP) Kaybolan İkiz Fenomeni mi?
C: Kısmen.
S:(CD) Dahilerle ilgisi var mı?
C: Kısmen.
S:(GB) C____'nin yeni makalesinin bununla bir ilgisi var mı?
C: Evet.
S:(L) Ne hakkında? (CD) Dahiler, dünyadışı varlıklarla temas kuran ve
dahileşen kişiler ve Kaybolan İkiz Fenomeni.
C: Tehlike. Ciddi!!
S:(T) C___ birşeye çok mu yaklaştı?
C: Vardı bile!!
S:(CD) 4'üncü yoğunluk tehlikesi mi?
C: Hayır. Devletin üst seviyesi. Birilerinin "sinirlerine" dokunuyorsun.
S:(GB) Bahsettiğin tek şey, dahiler ve kaybolan ikizler. (CD) Daha çok
ikizler hakkında mı?
C: Açık.
S:(TM) Okuduğum bir kitapta Stanton Friedman'ın bir casus olduğu söyleniyor.
(BP) Gerçekten mi? (T) Cooper mi söylüyor? (TM) Bu yorumu cımbızlamış
olabilirim çünkü tüm kitabı okumadım. (T) Bunu daha önce duymuştum. (L)
Neden casusa ihtiyaçları var? MUFON'daki herşey kamuya açık olduğuna göre
neden MUFON'da casus bulunduruyorlar?
C: "Çifte doğrulama."
S:(BP) Gezegensel yükseliş için 4'üncü boyutun ortadan kaldırılması mı
gerekiyor? İnsanlar bu büyük değişimden ve 4'üncü boyutun elenmesi
gerektiğinden bahsediyorlar.
C: Ne??
S:(L) 4'üncü yoğunluğa doğru ilerliyoruz. (BP) 4'ü atlayıp doğrudan 5'inciye
geçmeyecek miyiz? (L) 5'inci yoğunluk düşünme-değerlendirme bölgesi. (F)
Öldüğünde ruhunun gittiği yer. (L) 4'te fizikselliğin değişken olduğu bir
duruma geçeceğiz. (BP) Kağıdı okudum... (L) Oradakiler sadece genel
bilgiler. 300 sayfadan fazla materyal var. (J) Bunları toparlamaya
çalışıyoruz. (L) Kasyopyalılar bize 4'üncü yoğunluk durumuna doğru
ilerlediğimizi ve sürüngen varlıkların bunu önlemek için çılgınlar gibi
çalıştığını çünkü eğer öyle olursa ve eğer bizden yeteri kadar kişi BH
modunda olursa...
C: Hepiniz 4'üncü yoğunluk adayısınız.
S:(L) 4'üncü yoğunluğa geçtiğimizde hepimiz bu diğer varlıklarla eşit duruma
geleceğiz ve herşey daha eşit olacak. Ayrıca, 4'üncü yoğunluk adayı
olmayanlar döngüde başa dönecekler ve herşeye baştan başlayacaklar. 3'üncü
yoğunluk karmaşasında bir 300.000 yıllık kavga ve sefalet deneyimi daha
yaşayacaklar. (BP) Ve 4'üncü yoğunluğa geçişle birlikte, mekanda bir
değişimden ziyade algıda bir değişim olacak, doğru mu? (L) Hm hm.
C: Yakın.
S:(L) Sanırım en yaklaşık şekli bu. (CD) Bana söylemek istedikleri başka
herhangi birşey var mı, veya hizmet sunabilmek için yapabileceğim herhangi
başka birşey?
C: Sessiz ol.
S:(L) Ne hakkında sessiz?
C: Yakın zamanda öğrendiği iki şey.
S:(L) Yakın bir zamanda insanlara açıklamayı planlandığın birşey mi
öğrendin? (BP) Şimdiye kadar söylediklerin dışında? (GB) Onun bilinçaltında
mı? (CD) Makalemdekiler mi?
C: Yakın.
S:(CD) En yeni kitabımdakiler mi?
C: Kendine sor CD.
S:(CD) Makaledekiler mi?
C: Yanıtları tekrar incele.
S:(GB) Yani Kaybolan İkiz Fenomeni, KH varlıklarının bir çalışması mı?
Sürüngenler. (CD) Küçük bir yüzdesi pozitif. (GB) Bundan ne elde ediyorlar?
(L) Kendileri için bedenler yapıyorlar.
C: Herşeyin istisnası vardır.
S:(L) Yani istisnalar var. (GB) Bir süre önce meditasyon yaparken çok garip
bir deneyim yaşadım, bu pozitif miydi yoksa negatif mi?
C: Sen çok sayıda "garip" deneyim yaşadın. Bunlardan herhangi birini
buradakilerle paylaşmak ister misin GB?
S:(TM) Sanırım hangisinden bahsettiğini biliyorum. (L) Nasıl bir deneyimdi?
C: Boyut perdesinden bir varlık yansıması.
S:(L) Bir varlık veya ona benzer birşey mi deneyimledin? Bir enerji? (GB)
Arkamda ortaya çıkan varlık sürüngen miydi? Veya, pozitif bir enerji miydi,
yoksa negatif mi?
C: Her ikisi ve hiçbiri.
S:(L) Sürüngen miydi?
C: Yansıma. Projeksiyon.
S:(L) Neyin yansımasıydı?
C: Karmaşık.
S:(L) Bu yansımanın kaynağı neydi?
C: KH.
S:(BP) Ne olduğunu çok iyi biliyordum! (GB) Sandalyemin arkadasındaki sesler
neyedi? Bana ne söylemeye çalışıyorlardı?
C: Bir mesaj değildi; bir "perde ihlali"ydi.
S:(J) Boyut ötesi bir ses bombası gibi. (GB) Bir işaret istediğimde
sandalyemin arkasında feci bir kırılma sesi duydum. Sanki yer parçalanmıştı.
(J) Sandalyesinin arkasında duran bir varlık var mıydı?
C: Evet, ama tekrarlıyoruz, GB'nin yaşamı hep çok ilginçti, ama görünüşe
göre bundan bahsetmek istemiyor.
S:(L) Üç kez bununla ilgili ipucu verdi! [Gülüşme] (BP) Ben de seni
tanıdığımı sanırdım! (TM) Kendisinin bile bilmediği şeyler gibi görünüyor! (BP)
GB "kaçırıldı mı"?
C: Birden fazla şekilde.
S:(BP) Açıklayın lütfen.
C: GB'ye bağlı.
S:(L) Fizikselden telepatik temasa ve tetiklemeye kadar altı değişik türde
kaçırılma var.
C: Ve insanlarca kaçırılma da var.
S:(L) İnsanların insanları kaçırması mı? (J) GB insanlar tarafından da mı
kaçıldı?
C: GB'ye bağlı.
S:(L) Saskuaşlar tarafından kaçırılmışa benzeyen kişiyi düşünün.
Bacaklarının arkasında yaralarla evime geldi. Onu hipnoza soktuğumda
askerler tarafından götürüldüğünü ama dünyadışılar tarafından kaçırılmakta
olduğunu düşünmesi için telkinler ona verildiğini anlattı. Onu götüren
kamyonu bile evinin arkasındaki gölün üzerinde duran bir uzaylı aracı olarak
algılıyordu. GB, Stratford'daki yerde kaçırıldı mı?
C: Evet.
S:(L) O zaman onu kim kaçırmıştı? Ona ne yaptılar?
C: Griler. İnceleme.
S:(L) Bu onun ilk kaçırılması mıydı?
C: Hayır.
S:(L) İlk olarak ne zaman kaçırıldı?
C: Üç yaşında.
S:(L) GB kaç kez kaçırıldı?
C: 175 kez.
S:(L) Son temas ne zamandı?
C: Geçen hafta.
S:(GB) Kandırıldım desenize. (J) Öyle görünüyor. (L) Kandırabilirler. Bunu
çok yapıyorlar. (GB) Beni kaçırma amaçları nedir?
C: Çok şey biliyorsun, öyle değil mi?
S:(L) GB'de implant var mı?
C: Evet.
S:(GB) Nerede?
C: Beyinde.
S:(L) Yapısı nedir?
C: Silikon.
S:(L) Kim yerleştirdi?
C: Griler
S:(BP) İmplantın amacı nedir?
C: Kertenkelerin gözlemi için.
S:(L) Hepimizde var, kendini garip hissetmene gerek yok. (GB) Öyle mi? (L)
Bu odada implantı olmayan kimse var mı?
C: Lewis.
S:(L) Evet, kocamda implant yok ama bunun nedeni onun bir timsah avcısı
olması. [Gülüşme] ... (GB) Demek hepimizde implant var?
C: Hepinizin bu konuya ilgi göstermesinin nedeni bu.
S:(TM) Benim implantım nerede?
C: Sende iki tane var. Biri beyinde, sinüsün arkasında ve diğeri de bacak
kemiğinde.
S:(TM) Beynimdekini ne zaman edinmiş olabileceğimi tahmin edebiliyorum,
geçen yıl... Sürekli burnum kanıyordu. (GB) Evet, beyin sinüslerin
arkasında. (L) Burnundan beynine ulaşıyorlar. (J) Delinmenin farkında
olabilirsin, ama implantın son yerinin farkında değilsin. (TM) Beynimdeki
implantı ne zaman edindim?
C: Yolculukta, hareket esnasında.
S:(L) Geçen yıl yolculuk yaptın mı? (TM) Nereye gidiyordum?
C: Bir çeşit toplantıya gidiyordun.
S:(TM) Aklımda belirli bir zaman vardı... Şüphelerimi doğrulayacak birşey
söyleyeceklerini umuyordum.
C: Sen söyle. Yolculuğu açıkça görebiliyoruz. Ama 3'üncü seviyedeki ani bir
hızlanmayla ilgili bir belirsizlik var. Zaman döngüsüne müdahale edildi ve
döngü bloğu nedeniyle açık bir şekilde göremiyoruz.
S:(L) Kayıp zaman oldu mu? (TM) Bilmiyorum. Ama bir yere normalden daha
erken varmıştım. (L) 3'üncü seviyedeki ani hızla ilgili söyledikleri şey
bununla ilgili olmalı. (J) TM zaman hızlanması mı yaşadı?
C: Emin olabilirsiniz.
S:(TM) Ne tür bir araçla gidiyordum?
C: Döngü bloğu nedeniyle göremiyoruz.
S:(L) Döngü bloğu nedir?
C: Çok karmaşık ama birey üzerinde bir frekans örtüsünün oluşumuyla ilgili.
S:(GB) Bir çeşit balon gibi mi?
C: Yakın.
S:(BP) Zaman algımız allak bullak oluyor. Seni alıyorlar, birşeyler
yapıyorlar ve sonra geri koyarken bunu normalden hızlı veya yavaş
yapabiliyorlar ve zamanda bir kayma yaşıyorsun. ...
C: Yakın.
S:(J) Tıpkı insanları yanlış arabalara veya yatağın ters tarafına koymaları
gibi. ... (BP) Gerçekten farklı yataklarda, farklı evlerde veya ormanda
uyanan kişiler oluyor.
C: Evet.
S:(GB) Karım son olarak ne zaman kaçırıldı?
C: Geçen hafta.
S:(J) Aynı anda mı kaçırıldılar?
C: Evet.
S:(L) İnsanların %94'ünün bedenlerinin Kertişler tarafından kullanılacağını
söylediler. (BP) Dünyanın %94'ü mü?! (GB) Yaşadığımız olaya geri dönecek
olursam... Birlikte kaçırıldığımızda, bu fiziksel bir kaçırılma mıydı, yoksa
başka türlü mü?
C: Ruh kaçırılması.
S:(L) Gece uyudukları sırada mı oldu?
C: Evet.
S:(GB) Bu kaçırılma sırasında ne yaptılar, amaçları neydi?
C: Bilgi incelemesi.
S:(GB) Ne için? (J) Bilgilerini kim inceledi?
C: Kertenkeleler tabii.
S:(J) Tıpkı download gibi. (L) Peki eğer GB'nin ve karısının bilgiye sahip
olduğunu görürlerse... Kaçırma sırasında karşılaşacakları bilgiler içinde,
kaçırmayı durdurmalarına neden olabilecek bilgilerle de karşılaşabilirler
mi?
C: Açık.
S:(L) Bilgi seviyeleri nedeniyle kaçırılmayan insanlar var mı?
C: Belki.
S:(GB) Kaçırılma, bilgimizi arttırmaya yönelik mi, yoksa sahip olduğumuz
bilgileri kontrol etmeye mi?
C: Her ikisi, ama çoğunlukla gözlem.
S:(L) KH varlıkları tarafından kaçırılmak bilgimizi nasıl arttırabilir?
C: Yanlışlıkla.
S:(L) Bu yanlışlıkla nasıl yapılabilir?
C: Kendini açıklıyor.
S:(L) Yani, bilgisini incelemek istedikleri birini kaçırabilirler ama eğer
kişi belirli bir bilgi seviyesine ulaşmışsa, bu kaçırılma onun bilgisine
katkıda da bulunabilir, öyle mi?
C: Evet.
S:(BP) Kertenkelelerin "Aşil topuğu" nedir? (zayıf nokta)
C: KH. Bilgiyi engelleyen "arzulu düşünme"de olduğu gibi.
S:(J) Sadece kendilerine hizmet etmeye odaklanmaları, 4'üncü yoğunluğun
ötesine geçmelerine engel oluyor.
C: Evet.
S:(TM) Bunu istiyorlar mı? (J) Hayır, orada mutlular... Orada sonsuza kadar
kalmak, tüketmek ve iyi vakit geçirmek istiyorlar. (BP) Bu tıpkı çok iyi
yiyecekler, yaşayacak harika bir yer, muhteşem bir seks ve istediğin
herşeyin olduğu bir yer bulup orada kalmak istemek gibi. (TM) Çoğumuz da
3'üncü seviyede sonsuza kadar kalma fikrini sevmiyor muyuz?
C: Evet.
S:(BP) Kertenkelelerin kontrolü altında! (F) Ama eğer KH üzerinde
odaklanmışsan 3'üncü yoğunlukta sonsuza kadar kalmak istersin. (TM) Evet,
ama fiziksel dünyayı isteyen çok insan var. (J) Fiziksellik. (L) Tüketmeyi
seviyorlar çünkü 3'üncü yoğunluk gerçekliğinin özü bu, tüketim. Burada olmak
için tüketmek zorundasın. (GB) Bu mesajlar bu gece bize 6'ıncı yoğunluk
varlıkları tarafından mı veriliyor?
C: Evet.
S:(GB) 4'üncü yoğunluk Kertenkele varlıklarından daha mı güçlüsünüz?
C: Önemli olan bu değil. Biz BH'yi seçiyoruz.
S:(L) BH varlıkları kimseye güç yettirmeye çalışmıyor, herkese hizmet
ediyorlar. KH varlıkları bilgi istediklerinde ve frekans seviyelerini
yükselttiklerinde, KH içinde oldukları halde bunu yapabilirler ve evrende
bilgi alabilecekleri tek yer BH varlıklarıdır. Tabii aldıkları bilgiyi
kendilerine hizmet için de kullanabiliyorlar. KH varlıkları bilgi VERMEZ,
çünkü bu BH'dir. (GB) Kertenkelelerin ruhları var mı?
C: Evet.
S:(BP) Mayalar bir KH medeniyeti miydi?
C: Hayır.
S:(BP) Neden insan kurban etme gibi şeyler yaptılar?
C: Yapmadılar.
S:(BP) Yapmadılar mı?! (L) Sanırım bu bir arkeolojik yanılgı. (TM) Evet. (BP)
Çok ilginç! (TM) Önümüzdeki birkaç ayda bu konuyu araştıracağım. (L) Daha
hiçbirşey duymadın! (TM) Başka bir grup daha yok muydu... Toltekler, insan
kurban edenler onlar mıydı?
C: Bir noktada.
S:(GB) Şu anda karımda implant var mı? (L) Bunun cevabını biliyorsun GB.
C: Evet.
S:(TM) Bendeki implantın amacını öğrenmek istiyorum.
C: Gözlem.
S:(J) Bende implant var mı?
C: Evet.
S:(J) Nerede?
C: Lütfen artık bunun üzerinde durmayalım.
S:(BP) Bu implantlardan kurtulmak işimize yarar mı?
C: 5'inci seviyeye hızlı bir bilet mi istiyorsun?
S:[Gülüşme] (BP) Evet! Düşündüğüm şey buydu. Bu cehennemden çıkmak
istiyorum. (J) Sanırım işe yarar! (GB) İste, alacaksın!
C: 5'inci seviyenin ne olduğunu biliyor musun BP?
S:[Gülüşme] (BP) Biliyorum sanıyordum! (TM) Dikkatli ol! (L) Ölüm. (BP)
Sorumda kastettiğim şey BH'de daha güçlü olmaktı. (L) Bize implant konusunda
söyledikleri...
C: Bir BH adayısın.
S:(J) Hepiniz doğru yol üzerindesiniz, endişelenmeyin. (L) TR onların
implantlarını onlara karşı kullanıp devrelerini bozmamız gerektiği fikrini
dile getirmişti. Bize söylenen şey ise, yapmamız gereken şeyin sadece
onların hoşlandığı düşünce ve duyguları göstermemek olduğuydu. Burada böyle
birşey oldu. Normalde bugün buradaki toplantımıza katılacak olan kişilerden
biri arayıp bir mesaj bırakmış ve buraya gelip bizimle buluşmaması
gerektiğini söyleyen ruhsal bir mesaj aldığını söylemiş. Eve geldiğimde onu
arayıp ne kadar muhteşem bir toplantıyı kaçırdığını söyledim. On dakika
sonra beni tekrar arayarak onun sinirlerini bozduğumu söyleyip tüm
duygularını boşalttı. Öylece kalakaldım. Kertişler onun üzerinde gerçekten
sıkı çalışıyorlar ve duygusal dengesini bozuyorlar. Pozitif olan herşeyi
negatif bir şekilde algılamasına neden oluyorlar. Aklınızla ve
duygularınızla oynadıklarını BİLDİĞİNİZ sürece ve bunun SİZ olmadığını,
sadece dışarıdan aklınız üzerinde oynanan oyunlar olduğunu bildiğiniz sürece
bunları sahiplenmenize gerek kalmıyor. Bunlar sizin değil. Bu negatif
algıları kabul etmek zorunda değiliz. (F) Dezenformasyon bize kendi
gemimizin, kendi aklımızın tamamen bizim elimizde olduğunu, bize olan
herşeyi tamamen kendimiz yarattığımızı söylüyor. Ve negatif şeyler olduğunda
ve negatif şeyler düşündüğümüzde bunlara inanıyoruz veya kendi kendimizi yok
etmeye çalıştığımızı düşünüyoruz. (GB) Bu odadaki herkes 4'üncü yoğunluk BH
adayı mı?
C: Açık.
S:(GB) Ben?
C: Evet.
S:(BP) Ben?
C: Evet.
S:(BP) Ek DNA'yı nasıl alıyoruz? Nasıl gelişiyor? (L) Dünya bu yaklaşan
dalganın etkileriyle bombardımana tutuluyor. (F) Bir deniz dalgasına benzer
birşey olarak tanımlandı. (L) Evet, ve buraya geldiğinde bunun ruhsal bir
termonükleer patlama gibi olacağını söylediler ve bu kulağa hoş geliyor...
hepimiz havaya uçacağız! (BP) Belki de söylediklerini kelimesi kelimesine
ele almamanız gerekiyordur. (GB) BP, neden şimdi tablayı denemiyorsun?
Meditasyon yoluyla bilgi alabilir miyiz?
C: Evet.
S:(GB) Önce ışığın gelmesini isteyerek mi?
C: Olabilir.
S:(L) Ama ritüellere dikka et. (GB) Meditasyon...
C: Ritüeller sınırlandırıyor.
S:(GB) Meditasyon, DNA değişim süreçlerini hızlandırıyor mu?
C: Sürekli olursa, genel olarak evet.
S:(L) Düzenli yaparsan. (GB) Ne kadar sık? (L) Hergün veya zahmetsiz
bulduğun ölçüde. (TM) D___ bir BH adayı mı?
C: Evet.
S:(L) Diğer bir konu ise, DNA değişimleriyle birlikte fiziksel sorunların
olabilmesi. (TM) Şu anda hafif bir başağrısı deneyimliyorum. Bunun nedeni şu
anda yaptığımız şey mi?
C: Evet.
S:(BP) Carlos Castenada'nın eserleri, Don Juan'la ilgili olarak
söyledikleri, tarihsel olarak doğru mu?
C: Evet.
S:(T) Çok iyi! (BP) Benim ailemdeki herkeste implant var mı?
C: Hayır.
S:(BP) Özellikle bir şifacı olarak BH oluşumla ilgili algım doğru mu?
C: Halen KH'sin, tüm insanlar gibi.
S:(J) İnsanız ve dolayısıyla da KH'yiz, ama BH adayıyız. (T) 3'üncü yoğunluk
varlıkları KH. (CD) BP'nin en özel yeteneği şifacılık mı?
C: Bir tanesi.
C: Meditasyon. Bu gece Land O'Lakes üzerinde Grilerin aracı var.
S:(T) Buraya doğru mu geliyorlar?
C: Açık. Neden celseler sırasında bir kişi evin üzerini izlemiyor?
S:(T) Güzel soru. Bunu düşünmüştük ama kimse bunu yapanın kendisi olmasını
istemiyor. (BP) Sadece tek bir kişi orada durursa onu götürebilirler... (L)
Zaten komşularım bahçemde haç yakmak istiyor... (BP) Bu araçlarla etkileşime
girmeye çalışarak kendimizi fiziksel bir tehlike altına mı sokuyoruz?
C: Bilgi korur.
S:(GB) Hangi bilgi korur? (J) Farkında olmadığında tehlike altındasın... (BP)
Land O'Lakes'e gidelim derim. (LM) Bilgi seni nasıl koruyabilir? Seni ışınla
yakalayıp yukarı çekebilirler... (J) Bunu her zaman yapıyorlar zaten...
C: Yalnızca bilmiyorsan.
S:(LM) Eğer bir gemiden taşıyıcı bir ışın çıkarsa ve sen bunun taşıyıcı bir
ışın olduğunu biliyorsan seni götüremezler mi? (L) Burada bahsettiğin
varlıkların 4'üncü yoğunluk varlıkları olduğunu anlaman gerek. (BP) Bu
araçlarla etkileşime girme yönünde makul bir istek, bize aktardığınız
bilgilerin geçerliliğini onaylama isteğimizle ilgili olabilir mi?
C: Evet.
4 Mart 1995 Frank, Laura, TR ve JR, SV
S:(T) Merhaba
C: Merhaba."Kasyopya'dan" Nilyonna.
S:(L) Aaa! SV'nin bahsettiği şey, iyi
adamları sormamız gerekiyor.
C: 4'üncü seviye saldırıya karşı kendinizi savunmanızda size yalnızca onlar
yardım edebilir!!!! Bize size nitelik olarak çok değerli bilgiler veriyoruz,
ama unutmayın biz 6'ncı seviye BH ışık varlıklarıyız ve bu seviyede, sizin
için ne kadar yıkıcı olursa olsun, özgür iradeye müdahale yoktur!!!
S:(T) 4'üncü seviye BH varlıkları çok işe yarar yardımlarda bulunabilirler!
İki taraf olduğunu biliyorduk ama hiç sormadık. Kertenkeleler üzerinde
konsantre olduk. (S) Evet! Her iki tarafta 16 grup var ve kimse... (J) Ve
Kertenkeleler üzerinde konsantre olarak onların enerjilerini besliyoruz. ...
(T) İletişim kurmamız gereken bu 4'üncü yoğunluk BH varlıkları kim? Herhalde
onlarla konuşmamız gerekiyor çünkü onlar bizimle doğrudan konuşabilir.
Altıncı yoğunluktaki "Biz" konuşamaz.
C: Oryon Federasyonu.
S:(L) Peki Oryon Federasyonu'nun üyeleri kim?
C: Henüz değil.
S:(L) Bize ne söyleyebilirsiniz? (T) Oryon Federasyonu 4'üncü yoğunluk mu?
C: Bizden sizi korumamızı istediniz. Bunun ötesinde olduğumuzu anlamanız
gerek!
S:(L) Anlıyoruz. (J) Anlıyorum. (T) 6'ncı yoğunlukta olduğunuzu, her iki
tarafın özgür iradesine de müdahale edemeyeceğinizi anlıyoruz. Ama Oryon
Federasyonu...
C: Şimdi, bir sonraki konuya geçmeden önce, yerleşmiş yanlış düşünce
kalıplarının atılması gerekiyor.
S:(J) D___'nin bu gruba dönmek için temizlenmesinin gerekmesi gibi. Yanlış
düşünce kalıplarından kurtulması gerekiyor. Bizim de kurtulmamız gereken
yanlış düşünce kalıplarımız var. (L) Ne olabilir, Frank? (F) Bana sorma.
Onlara sor. (J) Söylemezler. (T) Neden olmasın? Soralım. (F) Evet, eğer
söylemeyeceklerse, söylemeyeceklerini söylerler. (T) Yanlış düşünce
kalıpları nedir?
C: Koruduğumuz.
S:(T) Bilginin koruduğunu söylediniz ve bize bilgi sağlıyorsunuz. (J) Hı hı.
(T) Değil mi?
C: Dolaylı olarak.
S:(J) Aslında bilgiyi bize vermiyorlar, almamıza yardımcı oluyorlar.
C: Bilgi haline gelen değerli veriler sunuyoruz, fakat saldırı altındasınız.
Dolayısıyla belki saldırıların geldiği yoğunluktan doğrudan güç
alabilirsiniz.
S:(F) Ama kesin bilgin olana kadar... (L) Yani ihtiyaç duyduğumuzu
hissettiğimiz türde bir gücünüz yok. (F) Evet. O tür bir bilgiye, o seviyeye
ulaşmamız için bize 500.000 sayfa transkript gerekirdi. (L) Tamam, Oryon
Federasyonu'nun telefonu kaç? (S) Laura! (T) Ben de bunu soracaktım.
[Gülüşme] Onlara nasıl ulaşabiliriz?
C: Meşgulde!
S:(T) A o! (L) Meşgüller mi? (T) Çok kişi arıyor olmalı. (L) Pekala, ne
yapmamız gerekiyor?
C: Bir "Nordik" bulun. İnsan kılığında Dünya'dalar. [ç.n.: kuzey
avrupalılara benzetildikleri için kuzeyli anlamında "nordik" olarak
isimlendirilen, hümanoit/insanımsı bir dünyadışı varlık türü.]
S:(T) Ama onlar 4'üncü yoğunluk. Ben...
C: Evet.
S:(T) Ben 4'üncü yoğunluktakilerin burada uzun süre kalamayacaklarını,
Kertenkelelerin o yüzden bu kadar sıkıntı yaşadıklarını sanıyordum. (J)
Onlar KH.
C: BH değil!
S:(T) Çok iyi, JR lafı ağzınızdan aldı. KH kalamıyor ama BH kalabiliyor.
C: Evet.
S:(T) Demek bir Nordik'e ihtiyacımız var, tanıdığımız bir Nordik var mı?
C: Toplantılarda vs onları gördünüz.
S:(L) Ne tür toplantılar? (J) MUFON toplantıları mı?
C: MUFON.
S:(T) Demek aramıza sızmışlar. (L) Geçen haftalardaki toplantılarda var
mıydı hiç?
C: ?? Keşfedin. Unutmayın, bunlar sizin koruyucularınız arasında. Ve Laura
ve Frank, birinci seviye saldırının nasıl birşey olduğunu biliyor. TR, JR ve
SV de öğrenmeye çok yakınlar!
S:(T) Saldırıya maruz kalmamak için elimizden geleni yapıyoruz. Bizim
toplantılarımıza gelen bir Nordik var mı? (J) Bugün biriyle karşılaştık mı?
(L) Buna soru işaretleri koydular. Peki ya Mayıs'taki büyük toplantı?
C: Keşfedin.
S:(L) Kalabalıkta bizi bulabilmeleri için kırmızı fular gibi özel birşey
giyelim mi? (T) Bekle, bekle...
C: Hiç gerekli değil, sadece açık ve farkında olun!!
S:(L) Maruz kaldığımız bu saldırılara bir son vermek için bu 4'üncü yoğunluk
iyi adamlardan herhangi bir yardım alabilir miyiz?
C: Onlardan yardım istemeniz gerekiyor olabilir.
S:(L) Onlardan nasıl yardım isteyebiliriz. (T) "Keşfedin" dediler. Project
Awareness toplantısıyla ilgili olarak böyle birşeyi pek söylemezler. (L)
Evet. Tamam.
C: İpucu!
S:(T) Teşekkür ederiz! (L) Onları nasıl arayabiliriz? (T) Şu anda onları
arıyoruz, veri paketlerimiz gidiyor. (J) Tabladan mı?
C: Hayır.
S:(L) Hayır, tabladan değil. (T) Onlar bizi bulacaklar.
C: Onlar 4'üncü, 6'ncı değil.
S:(T) 4'üncü yoğunluk oldukları için onlarla tabladan temas kuramaz mıyız?
Bunda sorun var mı?
C: Makul değil. GSM hattına ulaşmak için FAKS kullanmak gibi.
S:(J) Kedilerimizden birinin bize sanki birşey söylemek istermiş gibi
bakıyor olmasının bir anlamı var mı?
C: Kedilerinizden biri, hayır şunu iki yapalım, 3'üncü seviyeye geçmeye
yakın.
S:(T) Sabrina yükseliyor, terfi edecek. (J) Üçüncüye geçtiğinde ona ne
olacak? İnsan mı olacak?
C: Evet.
S:(J) Vau. (T) Kedilikten insanlığa geçtiğinde, kedi bedeni ölecek mi?
C: Evet.
S:(T) Bu, bizim zaman ölçümümüzle yakın bir gelecekte mi olacak?
C: Yanlış kavram, bir sonraki enkarnasyonu kastediyoruz, ne zaman olursa. Bu
arada ismi kim verdi?
S:(J) Ne ismi? (L) Sabrina mı? (S) Kedinin ismi mi? (T) İki kedimiz mi? (L)
Belki. (T) Kedilerimiz üçüncü yoğunluk adayı. ...
C: Aynen öyle.
S:(L) Peki bu durumda, 4'üncü yoğunluk adayları 4'üncü yoğunluğa geçerken
bedenlerini terk mi etmek zorundalar?
C: Evet, ama eğer dalga vardığında hala bedenlerindeyseler buna gerek olmaz.
S:(J) Peki ya isim? (T) Kediye ismini kimin verdiği mi?
C: Hayır.
S:(T) Neden o kedinin ismini verdiğimi mi kastediyorsunuz? Sabrina değil mi?
C: ? 2 aday var.
S:(T) Yani hangi ikisi olduğunu söylemeyeceksiniz. (J) Sabrina'nın
sergilediği davranışın herhangi bir önemi var mı?
C: Belki.
S:(L) Birkaç dakika için Oryonlulara dönelim. Bu yardım ve koruma arayışı
konusunda bize söyleyebileceğiniz herşeyi söylediniz mi?
C: Söylediklerimizi inceleyin.
S:(T) Ona bir silah tasarımı verebilir misiniz? (L) Tanrım! (T) Mizah, neşe!
(L) Bir keresinde bize taşlarla, kristallerle falan belirli bir koruma
seviyesi elde edebileceğimizi söylemiştiniz, bu doğru mu?
C: Evet ama kristaller "küçük patateslerdir."
S:(L) Düşünce kalıplarımızla veya bedenlerimizle ilgili yapabileceğimiz
birşey var mı? Veya yardım almayı hızlandırmak için yapabileceğimiz herhangi
birşey?
C: Birleşin.
S:(J) Bunu yapıyoruz. Yani devam ediyor.
C: Hayır. Halen KH'siniz.
S:(L) İlahi müdahaleyi hangi seviyedeki varlıklar düzenleyebilir?
C: 4'ten 7'ye.
S:(L) Nasıl soracağımı bilmiyorum. (J) Diğer soruya geç. (L) Yıldızların
ürettiği enerjinin kaynağı nedir?
C: Transfer noktaları sürtünmeye, dolayısıyla da enerji üretimine neden
olur.
S:(L) Neyin transferi noktaları? Neyden neye?
C: Boyutlar.
S:(L) Bu garip bir soru olacak ama, yanıtlayabilirseniz çok iyi olur.
Evrenin yaşıyla ilgili ortalıkta pek çok teori var. En sonunculardan biri,
evrenin yaşının 8 ila 25 milyar yıl arasında olduğunu söylüyor. Zamanın bir
ilüzyon olduğunu söylediğinizi biliyorum, ama bilimadamlarının bu konuda bir
uzlaşmaya varamamalarını göz önünde bulunduracak olursak... yaptıkları
tahminlerden hangisi en doğru?
C: Hiçbiri.
S:(F) Bu, soruya bir yanıt sağladı mı? Bu, "Aa, ilginç bir dükkan, içinde
neler var acaba?" demek gibi birşey. (L) Eğer bilimin ürettiği rakamların
hiçbiri doğru değilse, evrenin yaşının doğru tanımı nedir?
C: Kuantumsal olasılıklar.
S:(L) Nasıl yani? (J) Tahmini olan var mı? (L) Sanırım bununla ilgili bir
açıklama yapacaklar.
C: Keşfedin.
S:(J) Çok teşekkür ederiz! (T) Benim de bir fikrim yok! (S) Kim bilir kaç
gazilyon (çok büyük bir sayı anlamında) yaşındadır! ... (F) Kuantum ne
demek? (L) Kuanta bir ölçü birimi... (T) Tüm olası ölçü birimleri... (L) Bu
hususta bize yardım edin! ... (F) Bir ormanın derinliklerindesin; döktüğün
kırıntılara bakarak yolunu bul! (L) Kuantum olasılıkları derken neyi
kastediyorsunuz?
C: Kapalı çember.
S:(L) Bir çemberde bir noktayla başka bir nokta arasındaki mesafeyi nasıl
ölçeriz? Tesadüfi birşey mi?
C: Doğru kavram değil.
S:(L) O zaman yardım edin. Eğer kapalı bir çember varsa, ölçüm yapmanın da
bir anlamı yok mu demek? (J) Evet.
C: Evet.
S:(L) Bu konuyu bırakalım mı, yoksa devam mı edelim?
C: Açık.
S:(L) Tamam o zaman, bırakalım. (J) Hep sınırsızdı ve hep sınırsız olacak,
ne güzel! (F) Eğer bize söylendiği gibi zaman diye birşey yoksa ve özgür
irade o kadar önemliyse, bu ne anlama geliyor olabilir? Eğer zaman yoksa ve
geçmiş, şimdi ve gelecek, yani herşey bağlantılıysa ve herşey akışkansa, o
zaman özgür irade diye birşeyin olmaması gerekirdi. Eğer özgür irade varsa
ve geçmiş, şimdi ve gelecek yoksa ve herşey zaman/mekanda aynı noktada
meydana geliyorsa, kilit nokta özgür irade ama yanıtsız. (L) Pek çok kişinin
tahmin ettiği gibi dünya gezegeninin ikinci bir güneşi olacak mı?
C: Belki.
S:(T) İkinci bir güneş, yani Jüpiter'in patlaması gibi mi? Jüpiter henüz
doğmamış bir güneş mi?
C: Jüpiter zaten bir yıldız.
S:(L) Neden onu bir yıldız olarak algılamıyoruz?
C: Hala öğreniyorsunuz. Dünya da bir yıldız adayı.
S:(F) Bu nasıl olabilir? (L) Eğer bir gezegen...
C: Herşey tam bir döngü içinde.
S:(Ş) Eğer bir yıldız, bir boyuttan diğerine bir geçiş noktasıysa, dünya
4'üncü yoğunluğa geçtiğinde, 3'üncü yoğunluktaki insanlara bir yıldız olarak
mı görünecek?
C: "Gaz gezegen."
S:(L) Bir gaz gezegen olarak mı görünecek? (J) Tıpkı Jüpiterin bize
göründüğü gibi.
C: Jüpiter 4'üncü yoğunluk seviyesinde.
S:(L) Jüpiter kime yanan bir güneş gibi görünüyor, hangi seviyedekilere?
C: 5, 6 ve 7.
S:(T) 4'üncü yoğunlukta nasıl görünüyor?
C: Dünya.
S:(T) 4'üncü yoğunlukta Dünya Jüpiter ve Jüpiter de Dünya gibi mi görünüyor?
C: Hayır.
S:(L) 4'üncü yoğunlukta Dünya nasıl görünüyor?
C: Görünmüyor.
S:(J) Ha? (L) Görünmüyor derken?
C: Yalnızca istemeyle görünür. Fizikselliğin değişkenliği.
S:(L) Yani Kertişler ve Oryonlar için dünya görünmez mi?
C: Dünya'yı düşünmediklerinde.
S:(J) Dünya hakkında düşünmediklerinde Dünya onlar için mevcut değil mi
yani? Görünür olması için üzerinde odaklanmaları mı gerekiyor?
C: Yakın.
S:(T) Ama bir keresinde 4'üncü yoğunluktaki herkesin bizi görebildiğini
söylemiştiniz?
C: Evet.
S:(J) Dünya'yı, bizi değil. (T) Bizi neyin üzerinde görüyorlar?
C: İstediklerinde sizi görebiliyorlar.
S:(J) Yani bizi görebilecekleri frekansa odaklanıyorlar. (L) Bu tıpkı ikinci
yoğunluktaki hayvanlar gibi. Yolda giderken eğer odaklanmazsan, etrafındaki
şeyleri görmüyorsun. (J) Onları görmek için odaklanmadıkça... (T) Ormanda
öylece durduğunda belirli bir süre sonra bazı şeyleri görebilmek gibi. (J)
Herşey algıya dayalı.
C: Evet, ama 4'üncü seviye, gerçek değişkenliğe sahip ilk yoğunluk.
S:(L) Georges Gurdjieff Dünya'nın bir anlamda Ay için bir besin olduğu
fikrini öne sürdü. Kastettiği şey, kadim öğretmenlerden öğrenmiş olduğu
gibi, Dünya'nın, başka bir seviyedeki varlıklar için bir besin kaynağı
olduğuydu ve muhtemelen bu varlıkların Ay'da üsleri vardı. Ama Dünya eninde
sonunda bir yıldız olacaktı ve o zaman Ay da tıpkı bir zamanlar Dünya'nın
olduğu gibi, üzerinde yaşanan bir gezegen haline gelecekti gibi... Bu
yeterince...
C: Yakın.
S:(L) Ay, ikinci yoğunluk bir gezegen mi?
C: Evet.
S:(L) Peki Ay, başka varlıklar tarafından bir üs olarak kullanılıyor mu?
C: Başka yoğunluklarda.
S:(L) Sürekli Ay'da yaşayan 2'nci yoğunluk varlıkları var mı?
C: Hayır.
S:(T) 3'üncü yoğunluk varlıkları var mı?
C: Hayır.
S:(T) 4'üncü yoğunluk varlıkları var mı?
C: Evet.
S:(T) Griler mi?
C: Onlar Ay'da kalmıyor, Ay'ı sadece kullanıyorlar.
S:(T) Orada 5'inci yoğunluk varlıkları var mı?
C: 5'inci yoğunluk herşeyi kullanır.
S:(T) Orada 6'ncı yoğunluk varlıkları var mı?
C: Aynı.
S:(T) Ay'da 7'nci yoğunluk varlıkları var mı?
C: 7'nci yoğunluk, Bir ile birliktir.
S:(T) Sağolun, sadece kontrol ediyordum. (L) "Arkturuslular" Büyük Merkezi
Güneş'e giden yoldan bahsediyorlar. Büyük Merkezi Güneş ve oraya giden yol
ne anlama geliyor?
C: 7'nci seviye.
S:(L) Arkturus yıldızı, belirli bazı varlıklar için bir ikamet yeri mi?
C: Yıldızlar geçiş ve iletişim noktalarıdır.
S:(L) "We Are the Arcturians" ("Arkturus Mesajları") kitabı
Arkturuslular'dan bahsediyor ve onların Arkturus'ta yaşadıklarını söylüyor.
Onlar için bir gezegen olduğunu ve orada aileleri olduğunu, çoğaldıklarını
ve diğer olağan şeyleri yaptıklarını anlatıyor. Bu bana tuhaf geldi ve Jiles
Hamilton'ın bahsettiği şeyleri hatırlattı.
C: Hayır.
S:(L) Peki bu bilginin kaynağı neydi?
C: Bu bilgi, okuyanların en iyi şekilde anlamalarını sağlayacak bir biçimde
verildi.
S:(T) Bu kitap, dalganın Arkturus'taki konumunun tarihlerini almamız gereken
kitap mı? (L) Evet. Şu anda Kentucky olarak isimlendirdiğimiz bölgede hiç
büyük bir volkan var mıydı?
C: Hayır.
S:(L) Bize güneşimizin iç kısmını ve nasıl işlediğini tanımlayabilir
misiniz?
C: Bir pencere.
S:(L) Güneşin içi bir pencere. Tamam, güneşin içi bizim somut madde olarak
bildiğimiz birşeyden mi oluşuyor?
C: Hayır.
S:(L) Güneşin iç kısmının büyük bir hidrojen kitlesi içerdiği ve bunun
helyuma dönüştüğü ve...
C: 3'üncü yoğunluk algısıyla.
S:(L)
Güneşin, boyutlar arasında bir pencere veya bir geçiş noktası olduğunu
söylüyorsunuz. Eğer öyleyse, ömür anlamında hiçbir sınırı yok, öyle mi?
C: Yakın.
S:(L) Yani güneşin gazının bitmesi ve bir kırmızı deve dönüşerek insanlığı
pişirmesi yanlış kavramlar mı?
C: Hayır. 3'üncü seviye Laura, 3'üncü seviye!
S:(L) Yani güneş 3'üncü seviyede...
C: Açık.
S:(L) Kuzey Afrika yeşil ve bereketli bir oluşu ve jeolojik faktörlerin onu
bugün bildiğimiz hale getirmesi ne zaman oldu?
C: 3'üncü yoğunlukta 10.000 yıl önceki iklim değişiklikleri.
S:(L) Bilimadamları evrenin maddesiyle ilgili pek çok varsayım öne
sürüyorlar ve evreni dengelemek için gerekli maddenin %90-95'inin kaynağının
açıklanamadığını söylüyorlar. Buna karanlık madde diyorlar. Bu karanlık
maddenin neyden oluştuğuna dair çeşitli teoriler öne sürülüyor. Karanlık
maddenin ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: "Gökkuşaklarını kovalıyorsunuz", onlar da öyle.
S:(L) Kozmik arkaplan radyasyonunun kaynağı nedir?
C: 3'üncü seviye kozmik ışınlar.
S:(L) Buna ekleyebileceğimiz başka herhangi birşey var mı?
C: Önemsiz.
S:(L) İnsanlar dünyada önce nerede tohumlandılar? (T) Wimbledon! [Gülüşme]
Özür dilerim, buna engel olamadım. (L) İnsanlar önce belirli bir yerde mi
tohumlandılar?
C: Hayır.
S:(L) Bir zamanlar dünyanın etrafında bir su buharı örtüsü bulunduğu
belirtilmişti. O zamandaki insan ömrünün uzunluğunun nedenlerinden biri de
bu muydu?
C: Evet, ve bunu zaten yanıtlamıştık. Transkriptleri gözden geçir.
S:(L)
O zamanla karşılaştırıldığında, bugün güneş ışınlarının insan bedeni
üzerindeki etkileri nelerdir?
C: Dejeneratif. (Bozucu)
S:(L) Artık bir buhar örtümüz olmadığı için güneş ışığından mümkün olduğunca
sakınmalı mıyız?
C: Önemli bir fark yaratacak kadar sakınamazsınız.
S:(T) Güneş ışığı her yerde, gün boyunca. (F) Evindeyken bile güneşin
radyasyonuna maruz kalıyorsun. Havadaki radyasyon, gelen ışınların birer
kalıntısı. (T) Radyasyon her yerde, geceleyin bile. Bu arada, Antartika'dan
kopan, Rhode Island büyüklüğündeki buz parçası ile ilgili yazıyı gördünüz
mü? Bilim adamları bunun nedenini bilmediklerini söylüyorlar. Ve Antartika,
son beş yıldır ozon deliğinin en büyük olduğu yer. (F) Bunu yıllardır tahmin
ediyorlardı... (T) Umarım kimseyi ezmemiştir! (F) Bunu hissedemeyeceğin
kadar ağırdır herhalde. (L) Şimdi Leah Haley olarak bilinen kadın, ki
anladığım kadarıyla ailesini korumak için ismini yasal olarak değiştirdi,
ABD devletince taciz edildi mi, yoksa bu dünyadışıların ona empoze ettiği
perdeleyici bir anı mı?
C: İlk soruya evet, ikincisine hayır.
S:(T) Griler tarafından kaçırılma ile ilgili anılarının herhangi biri
aslında devlet tarafından kaçırılmanın perde anıları mı?
C: Hayır.
S:(T) Neden kaçırılıyor?
C: Elinizdeki verileri inceleyin.
S:(L) O halde bizim kaçırılmamızla aynı nedenlerle kaçırılıyor. (J) Amaç her
zaman aynı.
C: Bu bir tekrar gözden geçirme celsesi mi?
S:(L) Hayır. Tamam.
C: Neden aynı soruları tekrarlıyorsunuz?
S:(L) Bunun bir tekrar sorusu olduğunu bilmiyorduk. (J) Transkriptleri henüz
ezberleyemedik. (L) Eğer ABD ile dünyadışılar arasında bir anlaşma
yapıldıysa, bu anlaşmaya nasıl varıldı? Kim kiminle ne zaman ve nerede
buluştu?
C: Tekrar incele.
S:(L) Bunu tam olarak hiç söylemediniz?
C: Evet söyledik.
S:(L) Hayır, söylemediniz. (J) Onlarla tartışma. (L) 7 Ocak 1948'de bir
UFO'yu takip etmeye çalışan Kaptan Thomas Mantell'e ne oldu? Kimin aracıydı?
C: Griler. Bilincini yitirdi, uçağı normal rotasının üzerine çıkardı ve uçak
parçalandı.
S:(L) Yani ona saldırmadılar, sadece kontrolünü yitirdi. (T) Evet, bir P 51
Mustang uçuruyordu ve çok yükseğe çıkmış. (L) Önceki celselerden birinde TR
yönlerden bahsederken, pusula yön bilgisinin yakın gelecekte çok önemli hale
geleceğini söylemiştiniz. Bunun nedenini söyleyebilir misiniz?
C: Çünkü manyetik etkilere hassasiyetiniz artacak.
S:(L) Yani bunu öğrenmemiz gerektiği için değil, sadece bu husustaki
hassasiyetimiz artacağınız için söylediniz, öyle mi?
C: Her ikisi.
S:(L) Pusula bilgimizi arttırmamız, duyarlılığımızın artmasını mı sağlıyor?
C: Madde 22. (bir romana gönderme.)
S:(T) Yani çelişki. Kitapta şöyle diyordu: Bombalama uçuşlarını sürdürmeniz
gerekiyor çünkü savaşı kazanmaya yetecek kadar insanımız yok, ama eğer
deliysen o kadar bombayla uçmana izin veremeyiz. Ama doktor senin deli olup
olmadığına karar veremiyor. Doktorun kağıdı imzalayabilmesi için deli
olduğunu söylemen gerekiyor, ama deli olduğunu söylersen doktor kağıdı
imzalayamaz çünkü bu bir akıllılık göstergesi... (F) Çıkışsız bir durum. (J)
Bunun, 4'üncü yoğunluğa geçtiğimizde şu andaki fiziksel yön duyumuzu
yitirecek olmamızla bir ilgisi var mı?
C: Denklemin bir yarısı.
S:(T) Yönleri otomatik olarak algılayacağımız noktaya ulaşana kadar şu
andaki fiziksel yön tespit etme yeteneğimizi arttıracağız ama ondan sonra
buna ihtiyacımız olmayacak çünkü fiziksel olmayacağız, öyle mi?
C: Yakın.
S:(T) Bu Madde-22. Artık ihtiyacın olmadığında büyük bir yön duyun olacak.
C: Değişken fizikselliğiniz olacak.
S: ... (L) Önceki bir celsede sfenksteki kedi (cinsi) prensibinden ve
Mısırlıların kedilere taptığından bahsetmiştik. Bu konuda söyleyebileceğiniz
başka birşey var mı? Bunun nedeni neydi? Kedi, öğrenmemiz veya araştırmamız
gereken bir ilkeyi mi temsil ediyordu?
C: Bu gerçekten önemli değil.
S:(T) Kedinin ve kedi simgesinin kendisi bir şekilde önemli mi?
C: Önemli olan sizsiniz; algılayıcıya bağlı.
S:(L) Bok böceğinden ve neden Mısırlılar için sonsuz hayatı temsil
ettiğinden bahsetmiştik. Bu sembolizmanın bugün bizim için ifade ettiği
önemli bir anlam var mı?
C: Size bağlı.
S:(L)
Morris K. Jessup'un dipnotlu kitabında, dipnotları yazan üç kişi vardı: Bay
A, Bay B ve Jemi olarak bilinen kişi.
Referanslardan biri, Kenneth Arnold'un yaptığı bir gözlemle ilgiliydi. Bu
gözlemle ilgili olarak Bay B şöyle yazmış: "Üzülme Jemi, onlar HM gemileri,
G adamları değil. Bu gelişmiş bir tür ve bir eğitim uçuşundaydılar.
Liderlerinin onların güç alanlarıyla bağlantı kurmasının nedeni buydu; bir
korku bloğu oluşturmadan onlara uzaktan kontrolü öğretmek." Şimdi, HM gemisi
nedir?
C: Hafif madde.
S:(L) "G adamı" nedir?
C: Gizli düzen üyesi.
S:(L) Gizli düzen nedir?
C: Siz keşfedin.
S:(L) Liderlerinin onlara uzaktan kontrolü öğretmek için onların güç
alanlarıyla bağlantı kurması ne demek?
C: Kendini açıklıyor.
S:(L) Jessup'un, tarihte insanların gizemli kayboluşlarıyla ilgili
tartışmasına yaptığı yorum oldukça ürkütücü. Kitabın kenarında şöyle
yazıyor: "Hey, eğer bunun nedenini bilseydi şoktan ölürdü!" Bu ne anlama
geliyor?
C: Şu anda bunu ifşa edemeyiz.
S:(L) Yani diyorsunuz ki, bu gezegende, şimdiye kadar bize anlattıklarınız
dışında bir sürü şey dönüyor, öyle mi?
C: Elbette.
S:(L) Eğer çok daha fazla şey varsa, ve eğer bunları öğrenseydik "şoktan
ölür müydük?"
C: Belki.
S:(L) Bu hiç hoş değil. Kitapta Jessup pilotların uzaygemileri tarafından
dondurulup görünmeden götürülmelerinin mümkün olup olmadığını merak
ediyordu. Bay B kitabın kenarına şu notu düşmüş: "Eğer bu deneyimi yaşamış
olsaydı, sesi çıkmazdı ve hayatı boyunca bir daha bu konuda ne yazar, ne de
konuşurdu. Çünkü bu kişinin zaman algısını felç ediyor, zihinsel biliş,
işlev ve hafızayı devredışı bırakıyor. Hiç bilgisi yok, olamaz da. Sadece
tahmin yürütüyor."
C: Evet.
S:(T) Evet ne?
C: Aynen doğru!
S:(L) Bu kitapta pek çok terim var...
C: Çok fazla veri.
S:(L) Bu yorumları kimin yazdığıyla ilgili varsayımlar vardı. Bu kitaptaki
notları kimin yazdığıyla ilgili olarak bize bir ipucu verebilir misiniz?
C: Keşfedin. Size herşeyi söyleseydik, iyi olmazdı!!
S:(L) O halde bu geceyi sonlandırabiliriz.
C: İyi geceler.
S:(L) Kitaptaki terimler şunlar: ana gemi, ev gemi, ölü gemi, büyük gemi,
büyük bombardıman, büyük dönüş, büyük savaş, küçük adamlar, güç-alanları,
derin dondurma, denizaltı binaları, ölçüm işaretleri, devriye gemileri,
manyetik ve yerçekim alanları, elmas tabakaları, kozmik ışın güç kesicileri,
denizaltı kaşifleri, kakma çalışması, temiz iletişim, telapati, yanan giysi,
düğüm vorteksleri, ağlar ve kaybolan uçak ve gemilere neler olduğu.
Jessup'un kitabının üç yorumcusu garip fırtınaların, bulutların, gökten
düşen cisimlerin, garip izlerin, ayak izlerinin ve çözemediğimiz diğer
şeylerin açıklamasını yapıyorlar. (F) Tüm bunları öğrenmeye çalışsaydın, bu
tıpkı kocaman bir meyveyi ısırıp bir kerede yutmaya çalışman gibi olurdu.
(L) Böyle şeyleri "keşfedin" diyorlar. Böyle şeyleri nasıl keşfedebiliriz
ki? (F) Adım adım gelecek. (J) O kadar önemli değil. (L) Önemli, çünkü
bilginin koruduğunu söylüyorlar ve bunlar bilgi. (F) Biliyorum, ama hepsini
bir kerede öğrenemezsin. Son üç yılda ve son sekiz ayda ne kadar çok şey
edindiğine bak. Çok sabırsızsın. Tüm bunların hemen zihnine girmesini ve
sonrada geri dönüp çocuklarınla eğlenmeyi, patlamış mısır yemeyi ve film
seyretmeyi bekliyorsun. Ama öyle işlemiyor. Tüm bu bilgileri bir kerede
öğrenseydin böyle olurdun. [Aşırı spastik bir ifadeye bürünüyor. (Gülüşme)]
İstediğin şey bu mu? (T) Evet, çocuklar mısırlarını alıp annelerini
seyrederlerdi! Filmden daha iyi. (F) 3'üncü yoğunlukta kalan tüm vaktin
"e-e-e-e-e" diyerek geçerdi. [Gülüşme] Doktorlar gelip sana glikoz iğnesi
yapar ve midene besin aktarırlardı ve sen bunu hissedemezdin. Hala
"e-e-e-e-e" sesleri çıkarıyor olurdun. Tüm bunları hemen öğrenemezsin! Zaman
ilerledikçe bilgimizin çok artacağını hissediyorum. Her bir celseyi
sindirmemiz gerekiyor. Bunları kamyona yüklenen bir yük gibi zihnine
sokamazsın. (T) Yapmamız gerekenleri yapıyoruz. (F) Kitaptaki dip notlarının
bazılarının, tüm bunları çocuk oyuncağıymış gibi bilen bir 4'üncü yoğunluk
varlığından geldiğinden şüpheleniyorum. Ama mesele değil. Henüz orada
değiliz. (L) Neden biri bu kitaba notlar ekleyip ONI'ya göndersin ki? (F)
ONI'ya ne kadar az şey bildiklerini göstermek için. (S) İşe yaramış. Artık
bir araştırma grupları var! (F) Ayrıca çok fazla şeyi çok hızlı öğrenseydik,
film izlerken birden kapın çalardı ve kapıda gri giysili birileri seni
sorardı!
30 Temmuz 1994. F___, S___ ve Laura
S: Merhaba.
C: Merhaba.
S: Bu akşam kim var??
C: İsim Panua İsim Oz İsim Pamala
S: (L) Neredensiniz?
C: Korsoka.
S: (L) Bize mesajınız var mı?
C: Dikkatli olun.
S: (L) Neye karşı?
C: Dünyadışı varlıklar.
S: (L) Hangileri?
C: Oryonlular.
S: (L) Ne yapıyorlar?
C: Sizi izliyorlar.
S: (L) Ann, S___ ve Laura dün gece bir uzay aracı mı gördü?
C: İnansanız iyi edersiniz.
S: (L) Kimin aracıydı?
C: Oryon.
S: (L) Özellikle bizim için mi göründü?
C: Hayır.
S: (L) Onları gördüğümüzü biliyorlar mı?
C: Evet.
S: (L) Onları gördüğümüz için mi gittiler?
C: Evet.
S: (L) Birini kaçırmayı mı planlıyorlardı?
C: Belki. Sırada sen varsın.
S: (L) Ne için?
C: Kaçırılma.
S: (L) Kim?
C: LK
S: (L) Kim tarafından?
C: Oryon.
S: (L) Ne zaman?
C: Açık.
S: (L) Neden?
C: Bilgi gözlemi için. Araç şu an üstünüzde.
S: (L) Evin üstünde mi?
C: Kesinlikle.
S: (L) Kaçırılmak benim için iyi mi?
C: Nötr.
S: (L) Dün gece onları gördüğüm için mi kaçırılacağım?
C: Kısmen. M___ ve J___ seni bildirdi.
S: (L) Uzaylılarla işbirliği mi yapıyorlar?
C: Bilinçli olarak değil.
S: (L) O zaman nasıl?
C: Bilinçaltı. İmplantlar.
S: (L) Bizde implant var mı?
C: İki implant; biri izleyici.
S: (L) İzleyici ile implant arasındaki fark nedir?
C: Hepsi izleyici. İmplant süreklidir. F___ ve Laura'nın sürekli implantları
var. S___'ye üç ay önce bir izleyici takıldı. Sırada implant var.
S: (L) Neden?
C: Sizi izlemek ve gözlemlemek için.
S: (L) Neden?
C: Hepiniz dünyaya göre üst seviye varlıklarsınız. F___'nin implantı: 4
yaşında. Laura'nın implantı: 5 yaşında.
S: (L) Laura'nın çocukları hiç kaçırıldı mı?
C: Henüz değil.
S: (L) S___'nin çocukları hiç kaçırıldı mı?
C: Biri.
S: (L) Hangisi?
C: Sonuncusu.
S: (L) Bize implantları yerleştiren kim?
C: Oryonlular.
S: (L) Ve bizim buna karşı yapabileceğimiz hiçbirşey yok mu? İğrenç!
C: Perspektif meselesi.
S: (L) Oryonluların görünüşü nasıl?
C: Griler.
S: (L) Burunları büyük mü?
C: Grilerin her iki türü.
S: (L) Tipleri insektoit mi (böceksi)?
C: Hayır.
S: (L) Kolektif bir ruhları mı var?
C: Hayır.
S: (L) Duyguları var mı?
C: Hayır.
S: (L) Kullanmak için insan bedenlerini mi istiyorlar?
C: Bazıları.
S: (L) Gezegenleri nasıl?
C: Dünya'ya benziyor.
S: (L) Çeşitli kitaplarda bacakları ağaç gövdesi gibi olan dev örümceklerin
bulunduğu bir çöl olarak tanımlanan gezegen hangisi?
C: Uzuli.
S: (L) Herhangi birimiz dev örümcekler tarafından kaçırıldı mı?
C: Kimse.
S: (L) Peki insanlar bu gezegeni neden gördü?
C: ZR 4 gezegenlerinden biri.
S: (L) ZR 4 nedir?
C: Zeta Retikuli 4. Yedi gezegen var. 4'üncüsü.
S: (L) Bize başka hangi bilgileri verebilirsiniz?
C: Yakın bir yerde uzaylı üssü var; küçük.
S: (L) Siz, bizim 'Brezilya'daki Çocuklar' olarak tanımladığımız kişiler
misiniz?
C: Evet. Anclote Körfezi Parkı eskiden askeri bir üs olarak kullanılıyordu.
Yeraltı.
S: (L) Neden yeraltı?
C: Gizlemek için.
S: (L) Siz hangi gruba dahilsiniz?
C: Federasyon. Başka gruplarla da ilişkimiz var.
S: (L) Oryon kaçırılmalarını önlemeyebilmemizin herhangi bir yolu var mı?
C: Hayır.
S: (L) Neden?
C: Evrensel özgür irade kanununa ve kendine hizmete müdahale etmek anlamına
gelir bu.
S: (L) Fakat biz kaçırılmak istemiyoruz. Bunu durduramaz mıyız?
C: Olası değil. Sizden daha fazla güçleri var.
S: (L) Peki o zaman siz bize neden yardım etmiyorsunuz?
C: Sizin ırkınızın ve onların ırkının doğal ilerleyişine müdahale etmek
olurdu. Yahudiler onlara yardım etmemiz için bizi çağırdılar fakat bunu
yapamazdık. Ve, sizin ülkenizin yerlileri bizden yardım istediler fakat
onları sizin ırkınızdan koruyamazdık; bunu da yapmadık. Bu doğal ilerleyiş,
anlıyor musunuz?
S: (L) Peki biz bu doğal ilerleyişin bir sonucu olarak silinip gidecek
miyiz?
C: Belki. Özel olduğunuzu düşündüren şey nedir?
S: (L) İsa Tanrı'nın bizi sevdiğini söylemişti. Bu doğru mu?
C: Fakat önemli olan ruh, beden değil. Beden ölür fakat ruh ölmez.
S: (L) Tüm bunlar tüylerimizi diken diken ediyor.
C: Siz enerjisiniz. Ruh ve beden bağlantısından gelen bir enerji var; daha
sonra beden, parçaları için kullanılıyor.
S: (L) Enerjimizi ve bedenlerimizi ne için kullanıyorlar?
C: Yeni bir ırk yaratmak için. Onların ırkı yok oluyor.
S: (L) İnsanları alıyorlar, öldürüyorlar, başka ne yapıyorlar?
C: İnsanları doğruyorlar.
S: (L) İnsanlar ölüyor mu?
C: Bu ölüş şeklinde maksimum madde ve enerji transferi gerçekleşiyor.
S: (L) Yani yavaş ve acılı bir ölüm onlara istedikleri şeyi sağlıyor mu
diyorsunuz? Bu tamamen iğrenç.
C: Gerçeği istediniz. Siz buna iğrenç diyorsunuz, fakat aslında bu sadece
kendine hizmetin nihai bir biçimidir.
(Bu noktada A___, bir kitapta kızılderililerin, bir düşmanın yavaş ve
işkenceli bir şekilde ölümünün onlara daha fazla güç verdiğine inandıklarına
dair bir bölüm okumuş olduğunu söyledi.
C: Ya sizin laboratuar hayvanlarınız? Bu da kendine hizmet değil mi?
İstenmeyen böcekler vs.'ye ne demeli?
S: (L) Burada önce biz vardık!
C: Böcekler de. Griler gezegeninizi istemiyor.
S: (L) Bu iğrenç.
C: Doğal ilerleyiş iğrenç mi?
S: (L) Tüm bu olanlar İsa'nın buğday meselinde tanımladığı, işçilerin gelip
önce yabani otları topladığı hikaye gibi mi?
C: Yakın.
S: (L) Bunlar hangi insanlara yapılıyor.
C: Düşük seviye insanlara.
S: (L) Yüksek seviye insanlara ne oluyor?
C: Bazıları hayatta kalacak.
S: (L) İsa tekrar bir bedene enkarne olacak mı?
C: Hayır.
S: (L) İsa dünyadışı bir varlık mı?
C: Bizden biri.
S: (L) Bir atom savaşı olacak mı?
C: Hayır.
S: (L) Gökyüzünde uzaylılara karşı bir savaş olacak mı?
C: Evet.
S: (L) Bu savaş Oryonlular ile Federasyon arasında mı olacak?
C: Evet.
S: (L) Dünya'dan görünecek mi?
C: Oo, evet.
S: (L) Bu ne zaman olacak?
C: Başladı bile. Giderek şiddetlenecek.
S: (L) Savaşın başlamış olduğunun neden farkında değiliz?
C: Şu anda hava durumu kılığı altında. Hala diğer boyutlarda. 18 yıl içinde
buraya ulaşacak. Bu süre dahilinde herhangi bir zaman. Kesin zaman belirsiz.
Yarın veya bundan 18 yıl sonra olabilir.
S: (L) Bundan 18 yıl sonrası 2012. Bu tarihin özel bir anlamı var mı?
C: Evet.
S: (L) Dünya bir komet veya gezegenden etkilenecek mi?
C: Belki. Bir kerede bir soru lütfen.
S: (L) Vejetaryenlik bizim için en uygun yeme biçimi mi?
C: Bu fizik üzerinde odaklanıştır. Beden önemli değil.
S: (L) Yani herhangi bir şekilde beden üzerinde durmak yanlış mıdır?
C: Yakın. Bedendeki hayata konsantre olmayın. Ruha konsantre olun.
S: (L) Yani Laura kalp durumunu önemsemesin mi?
C: Bu hususta endişelenme. Ruhu iyileştir.
S: (L) Fakat biz bedende olmaktan, doğal hayat ve yaratılışın güzel
şeylerinden zevk alıyoruz. Bu kadar güzel olan birşeye erişimimizi kesmek
istememek çok doğal.
C: Her zaman erişiminiz olacak.
S: (L) İngiliz Guyanası'na taşınırsak mutlu olur muyuz?
C: Olası değil.
S: (L) Peki burada kalıp evimizi onarırsak mutlu olacak mıyız?
C: Daha olası. Guyana'da bulaşık ve çamaşır makinesi yok. Elektrik yok.
Klima yok. Buna hazır mısınız?
S: (L) Fakat burada kalıp uzaylılar tarafından yenmek istemiyoruz!
C: Uzaylılar Guyanalıları da yiyor.
S: (L) Peki Florida battığında nereye gidelim?
C: Florida'nın batacağını kim söyledi?
S: (L) Biz seçildik mi?
C: Seçilmek nedir ki? Yalnızca siz seçebilirsiniz. Seçim doğayla, özgür
iradeyle, bakmayla, dinlemeyle gelir. Nerede olduğunuz önemli değil. Kim
olduğunuz ve ne gördüğünüz önemli.
5 Aralık 1994 F___, Laura, V___
S: (L) Bu gayet netti! İncil'de put
benzeri oyma heykeller yapılmaması şeklindeki emir hakkındaki yorumunuz
nedir? Bu emir neden verildi?
C: Çok sayıda kaynak tarafından kontrol edilmeyi önlemek için.
S: (L) Bu tür heykellerin yapılmaması, çok sayıda kaynak tarafından kontrol
edilmeyi nasıl önleyecekti?
C: Aldatılış.
S: (L) Peki bu tür heykellerin yapılmaması emrini kim verdi?
C: Merkez.
S: (L) "Merkez" nedir?
C: 7'inci seviye.
S: (L) Eski Mısır'da kutsal sayılan bokböceği esas olarak neyi sembolize
ediyor?
C: İş.
S: (L) Temsil ettiği şey iş miydi? Peki ama...
C: Yaptığı iş.
S: (L) Bokböceğinin yaptığı mı?
C: Düşün. Ne yapıyor?
S: (L) Bokböceği diğer canlıların atıklarını küçük toplar haline getiriyor.
Doğru yönde miyim?
C: Devam et.
S: (L) Ve sanırım bokböceğinin sonsuz hayatı temsil etmesinin nedeni de o
topların güneşin döngüsünü temsil etmesi olabilir. Aman tanrım, sanırım
anladım. Mısırlılar bunu güneşin göyüzü boyuncaki hareketine benzettiler.
Tabii aslında bokböceğinin yaptığı tek şey dışkıları küçük toplar haline
getirmek. İş derken kastettiğiniz şey bu mu?
C: Yakın.
S: (L) Bokböceği hakkında bildiğim herşey bu. Lütfen, burada bana yardım
etmek zorunda olacaksınız.
C: Yaşam döngüsü.
S: (L) Tamam, yaşam döngüsü. Oliver Cromwell'in yükselişi ve hakimiyetinin
ardındaki gücün ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: Kertenkeleler.
S: (L) 4'üncü yoğunluk BH'leri 3'üncü yoğunluk enerjisiyle mi besleniyor?
C: Hayır.
S: (L) Nostradamus bilgilerini Akaşik
kayıtlardan mı alıyordu?
C: Evet.
S: (L) Yani Nostradamus'un dörtlükleri eğer doğru yorumlanırsa geçerli
olabilir?
C: Önemli olan yorumlayış.
S: (L) Eğer Nostradamus'un dörtlükleriyle ilgili bir dizi celse yaparsak
bize yorumlamada yardım eder misiniz?
C: Evet.
S: (L) Bu bizim için değerli bir proje olur mu?
C: Size bağlı.
S: (L) Oryonlar olarak tanımladığınız 6'ncı yoğunluk KH varlıkları
insanoğlunu genetik olarak tasarlayan veya yaratan varlıklar, öyle mi?
C: Hayır.
S: (L) Yaratılıştan sonra bizi ilk değiştirenler mi?
C: Yakın.
S: (L) Yani hem BH ve hem de KH yönelimli Gezici Yolcular var?
C: Gezici Yolcular "gezgin."
S: (L) Peki "gezgin" nedir?
C: Gezici Yolcu.
S: (L) Ra Bilgileri'ne göre Gezginler kavramı bize yardım etmek için 3'üncü
yoğunluğa dönmeyi seçen 4'üncü veya 5'inci yoğunluk varlıkları oluyor. Aynı
gezginlerden mi bahsediyoruz?
C: 5'inci veya 6'ıncı yoğunluk.
S: (L) F___ bir gezgin mi?
C: Açık.
S: (L) V___ veya ben gezgin miyiz?
C: Açık.
S: (L) Eğer öyle olduğumuzu hissediyorsak?
C: Araştırın.
S: (L) Nasıl?
C: Sence nasıl olabilir?
S: (V) Sanırım inanç ve kendimi nasıl hissettiğim. Başka ne olabilir?
C: Cevap bu değil, tekrar deneyin.
S: (L) Hipnoz bir çözüm olabilir mi?
C: Bingo!
S: (L) Dünya'daki tüm Teozofistler için sormak istiyorum, Helena Blavatsky
tarafından yazılan "Isis Unveiled" kitabındaki bilgilerin kaynağı neydi?
(Ç.N.: Kitap adı, "İsis Perdesi Aralandı" gibi bir anlamda sanırım.)
C: KH ve BH Oryonlar. 6'ncı yoğunluk.
S: (L) Yani kitaptaki bilgiler her iki taraftandı? Hangi bilginin hangi
tarafa ait olduğunu çıkarmak da okuyucuya kalıyor yani?
C: İyi fikir.
S: (L) Bu kaynaktan aldığımız bilgilerin KH yönelimli olma olasılığı var mı?
C: Her zaman bir olasık.
S: (L) Boyut perdesinin tanımı nedir?
C: Kendini açıklıyor. Düşün.
S: (L) Boyut perdelerinden bahsederken, aynı yoğunluk içindeki bölümlerden
mi bahsediyoruz?
C: Belki.
S: (L) Boyut perdeleri aynı yoğunluk seviyesindeki boyutları birbirinden
ayırıyor olabilir mi?
C: Evet.
S: (L) Peki boyut perdeleri yoğunluk seviyeleri arasında da olabilir mi?
C: Evet.
S: (L) Yani boyut perdesi, bir değişikliğin gerçekleştiği bir noktayı ifade
ediyor.... Bu değişime neden olan şey nedir?
C: Doğa.
S: (L) Tasarımı açısından düşünürsek bu değişikliğin tanımı nedir?
C: Deneyim.
S: (L) Bu, atomlar veya kuantum fiziğiyle veya atomların hareketleriyle
ilişkili mi?
C: Evet.
S: (L) Tamam. Bir atom 3'üncü yoğunlukta. Bu atomu 4'üncü yoğunluktaki bir
atomdan ayırt eden şey nedir?
C: Gerçeklik.
S: (L) Bir boyutu başka bir boyuttan ayırt eden şey nedir?
C: Varsayım. (Assumption)
S: (L) Varsayımı belirleyen şey nedir?
C: Deneyim.
S: (L) Bizim varsayımımıza göre atomlar katı maddeyi oluşturacak şekilde
birleşiyorlar.
C: Varolan herşey sadece bir derstir.
S: (L) Tamam, bize doğru gelen dalga, bize varsayımlarımızı değiştirecek bir
deneyim mi yaşatacak?
C: Madde 22: Bir yarısı şu ki; dalgayı pozitif şekilde deneyimlemek için
varsayımlarınızı değiştirmeniz gerekiyor. (Ç.N.: "Madde-22", Joseph
Heller'in "Catch-22" orijinal adlı romanına atıf.)
S: (L) Peki bu dalga mutlak anlamda neden oluşuyor?
C: Boyut sınırı.
S: (L) Bu boyut sınırı, bir gerçeklik ile başka bir gerçeklik arasındaki
sınır mı?
C: Evet.
S: (L) Yani bir boyut perdesi.
C: Evet.
S: (L) Yani Dünya bir boyut perdesinden geçecek, öyle mi?
C: Ya da "bir" Dünya. Herşey yalnızca bir derstir ve tekrarlıyoruz, bundan
fazlası değildir.
S: (L) Benim deneyimlerime göre dersler genelde acı verici oluyor. Bu boyut
sınırı geçişi veya bu birleşme deneyimi bizim 3'üncü yoğunlukta acı verici
olarak tanımladığımız bir şekilde mi gerçekleşecek?
C: Bekle ve gör.
S: (L) Boyut sınırı 3'üncü yoğunluk mu?
C: Daha önce yanıtlandı; dur ve düşün.
S: (L) Ekin çemberleri tam olarak nedir ve nasıl oluşturuluyorlar? Biliyorum
daha önce bu konuda bilgi verilmişti, ama spesifik olarak nasıl bir
mekanizmayla oluşturulduklarını öğrenmek istiyorum.
C: Bu çok önemli değil, ama enerji girdabı.
S: (L) Bu enerji girdabı dünyanın kendisinden mi çıkıyor?
C: Hayır.
S: (L) Nereden çıkıyor?
C: Buradan. Altıncı yoğunluk.
S: (L) Dalga veya boyut perdesi hakkında söylemek istediğiniz başka birşey
var mı?
C: Hayır, şimdi değil. Şimdilik yeterince aldınız. İyi geceler.
-------------------------------------------------
22 Nisan
1995 F___, Laura, TR ve JR
S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.
S: (L) Bu akşam kimleyiz?
C: Lioa.
S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.
S: (L) Kitaba göre, çöküntü alanındaki
bir ağaçtan büyük bir parça koparılmış ve halat ve palanga kullanımı izleri
varmış. (T) Eğer çukuru kazanlar bizden daha ileriyse, palangalara
ihtiyaçları olmazdı. (L) Evet bence de. Eğer ağaçla ve diğer şeylerle ilgili
bu izler varsa, orada insanlar da birşeyler yapmış demektir sanırım. Doğru
mu?
C: Evet.
S: (L) Şimdi, bana göre, tarihte o noktada o çukurun açılması, insan
teknolojisinin ötesinde birşey.
C: Bilinen teknolojilerin ötesinde.
S: (L) Ama o olayda insanlar da kullanılmış olabilir, değil mi?
C: Bingo.
S: (J) Hatırlıyor musun, bunu tartışırken sen ışıklardan bahsetmiştin.
C: Bazı insanlar her zaman "daha yüksek" güçlerle komünyon (birlik, cemaat)
halinde olmuşlardır.
S: (L) Yani insanlar aslında... (J) Tıpkı o evlere girip bütün o zararı
veren çocuklar gibi. Bunu onlar yaptılar ama bunu yapmaları için birilerinin
onları buna yönlendirmiş olması gerek. Sanırım bu iyi bir benzetme.
C: İyi bir benzetme değil; bu ve diğer örneklerde bilinçli ilişkiden
bahsediyoruz.
S: (L) Tamam, yani bu çukurun açılmasında insanlar ile diğer güçler arasında
bilinçli bir ilişki vardı. Hangi insanlardı bunlar?
C: Öğrenin. Eğlenceli.
S: (J) Korsanlar mı? (L) Bu bölgede kimler vardı? Eskimolar mı?
C: Hayır.
S: (L) Kızılderililer mi?
C: Araştırmaya devam et, ağdan yararlan.
S: (L) Fransızlar ve İngilizler vardı. Peki ya Vikingler? (F) Hayır,
Vikingler ondan 600 yıl öncesiydi. (T) Çukurun ne kadar zaman önce
kazıldığını bilmiyoruz. (J) Evet, iyi soru. (L) Çukur ne zaman kazıldı?
C: 1500'ler. Uyruk önemsiz.
S: (T) Bu çukur 1500'lerin ortalarında bir yerde açılmış olmalı. (J) Ve
1700'lerde keşfedildi.
C: Mezhep bilgilerine erişin.
S: (L) Yani dinsel bir grupla ilgili olabilir.
C: Kim komünyon kurdu? Laura, okuduğu çok sayıdaki kaynakta bu bilgiye
rastlamıştı.
S: (F) O devirde komünyon ilan eden bir mezhep mi vardı?
C: Evet.
S: (L) Sonradan Cajun'lar olarak bilinen, orada yaşamış olan, bir Fransız
mezhebine mensup insanlarla ilgisi olabilir sanırım...
C: Belki.
S: (L) Şimdi, bu makaleye göre o çukurun kazılabilmesi için yüz kişinin altı
ay boyunca hergün çalışmış olması gerekir.
C: Hayır.
S: (L) Makale ayrıca çukurun 1780'de kazıldığını söylüyor...
C: Hayır.
S: (L) Çukuru kazdıklarında, birkaç parça altın, bir parşömen ve birkaç
başka şey çıkmış. Bunlar neydi?
C: Simya.
S: (T) Remolekülerizatör yapmıştır. (L) Olabilir. Eğer bu işte insanlar da
vardıysa, insanlar bunu neden yaptı?
C: Bunun için görevlendirildiler.
S: (L) İlişki içinde oldukları yüksek güçler tarafından görevlendirildiler,
öyle mi?
C: Evet.
S: (L) Çukuru açıp remolekülerizatörü oraya gömme amaçları neydi? Başka
zaman biri onun için geri mi dönecekti?
C: Hayır.
S: (J) Belki de bir dersti. (T) Özellikle oraya gömülmesinin belirli bir
amacı var mı?
C: Elbette.
S: (L) Yaptığı birşey mi var? (T) Bulunduğu yer ile amacı arasında bir
ilişki mi var?
C: Manyetik.
S: (T) Bunlardan dünyanın başka yerlerinde gömülü olanlar var mı?
C: Evet.
S: (T) Bir tür geometrik kalıba uygun olarak mı yerleştirildiler?
C: Belki.
S: (T) Hepsi birlikte mi çalışıyor?
C: Belki.
S: (T) Epeyce yaklaştığımız için söylemek istemiyorlar. (J) Diğerlerinden
bazılarının nerede gömülü olduğunu söyleyebilir misiniz?
C: Aklınız kullanmanız için var.
S: (T) Aklımızı kullanıyoruz. Ve aklımıza gelenleri söylüyoruz. Biz dostuz.
C: Herşeye kestirmeden gitmek istiyorsunuz.
S: (T) Evet! Çok doğru! Hala üçüncü yoğunluğuz! O yüzden...
C: Kasyopya Anneyi kandırmaya çalışmayın!
S: [Gülüşme] (T) Neşe! Bu şeyin gömülü olduğu koordinatları izlersek
diğerlerine de ulaşabilir miyiz?
C: Deneyin ve görün. L___ gömülü hazineleri aramak istediğini söylediğinde,
acaba aklındaki şey bu muydu?
S: (T) Yoksa bizim altımızda da mı bir remolekülerizatör var?
C: Hayır.
S: (L) Pekala. Bu şeyin işlevine dönmek istiyorum. Tekrar çıkarılmak üzere
gömülmediğini söylüyorsunuz. Orada kalmak üzere mi gömüldü?
C: Evet.
S: (L) Gömülme şekliyle ilgili pek çok şeyi açıklıyor bu. Belirli bir
derinlikte, üzerinde oyuntular olan bir kaya bulunmuş. Dikkatsizlik
neticesinde parçalanmış. O taşta ne yazılı olduğunu merak ediyorum. Bu
bilgiye erişip bize söyleyebilir misiniz?
C: Ölçüm işaretlemesi.
S: (J) Bu cihazın Atlantis kristal piramidiyle bir ilgisi olabilir mi?
C: Doğrudan ilgili değil.
S: (J) Piramidin, bu cihaza enerji sağlanmasıyla bir ilgisi var mı?
C: Evet.
S: (J) Görünüşe göre cihazın oraya gömülmesi piramitten çok daha sonra
gerçekleşmiş ama ondan enerji alabiliyor. (L) Bu cihaz sürekli olarak
çalışıyor mu?
C: Hayır.
S: (L) Onu çalıştıran şey nedir? Yani eğer çalışıyorsa.
C: Manyetik anomaliler.
S: (J) Depremlerden etkileniyor mu?
C: Etkilenebilir.
S: (L) Bu manyetik anomaliler, gezegende doğal olarak gerçekleşen anomaliler
mi?
C: Her iki tür.
S: (L) Yani doğal olarak da olabilir, başka bir güç tarafından da harekete
geçirilebilir, öyle mi?
C: Evet.
S: (L) Bu makine harekete geçtiğinde ne oluyor?
C: Fazla belirsiz.
S: (J) Bu cihaz, bu boyuta bir giriş penceresi mi oluşturuyor?
C: Bu amaçla kullanılması mümkün.
S: (J) Yoksa bu boyuta açılan bir pencerenin kapatılması için mi kondu?
C: Hayır.
S: (J) Bu boyuta girişin odak noktalarından biri mi?
C: Hayır.
S: (T) Tek başına işlev gören bir makine mi, yoksa diğerleriyle birlikte mi
çalışması gerekiyor?
C: Duruma göre.
S: (J) Eğer küçük bir işse tek başına yapabiliyor ama büyük bir işse hepsi
faaliyete geçiyor. (T) Her biri gezegenin belirli bir bölümünü mü kapsıyor?
C: Hayır.
S: (T) Hepsinin aynı anda çalışması gerekmediğini söylediniz; birbirlerinden
bağımsız olarak çalışabiliyorlar mı? Küçük bir şey olursa sadece bir tanesi
etkinleşiyor ama büyük birşey olursa birden fazla sayıda makine
etkinleşiyor. Dizilimleri bu şekilde mi?
C: Evet.
S: (T) Bir anlamda gezegeni istikrarlı bir halde tutmak için mi
yerleştirildiler?
C: Belirsiz.
S: (L) Sahibi kim?
C: Sahip?
S: (L) Cihazı kim yaptı?
C: Kendiniz yanıtlayın, ve bu konu üzerinde yeterince durduk!!!!
S: ... (L) Yeni gerçekleşen terörist bombalı saldırı konusuna girmek
istiyorum. Bu konuda sorabilir miyiz?
C: İstediğiniz zaman istediğiniz soruyu sorabilirsiniz, izin istemenize
gerek yok. Eğer herhangi bir sebeple yanıtlanamayacak bir soruysa, bunu size
bildiririz.
S: (L) Tamam. 25 Şubat celsesinde bir bombalı terörist saldırısıyla ilgili
kehanette bulunmuştunuz. Yaklaşık bir ay içinde Washington D.C.'de bombalı
bir terörist saldırı olacağını ve bunun bir davada yargılanmakta olan
müslüman teröristlerle bağlantılı olduğunu söylemiştiniz. Şimdi, bu bomba
aslında Washingon'da patlatılacaktı da, güvenliğin arttırılması nedeniyle mi
Oklahoma'ya yönlendirildi?
C: Hayır.
S: (L) Washington'da hiçbir terörist bombalı saldırısı olmadı. Bunun
nedenini söyleyebilir misiniz?
C: Henüz.
S: (L) Olacak mı?
C: Açık.
S: (L) Oklahoma'daki bombalamanın yurtsever hareketi ile ilgili olabileceği
tespit edildi. Gerçekten bu saldırının ardında onlar mı var?
C: Ne amaç, ne de yön olarak bu tür hiçbir bütüncül hareket mevcut değil.
Son derece parçalı!
S: (J) Branch Davidian'larla ilgili olabileceğini okumuştum. (L) Doğru mu?
C: Hayır.
S: (J) Kontrol dışı gruplar mı? (T) Bunun arkasında tek dünya devleti mi
var?
C: Hayır.
S: (L) Kontrol dışı gruplar mıydı sadece?
C: Yakın.
S: (L) Yani sadece... (J) Birkaç uçuk bir araya geldi ve... (L) Binayı
uçurdular mı?
C: Manipüle edilmek, böylece zihni bulandırılmak ve şeytanların olmadığı
yerde şeytanlar görüp şeytanların olduğu yerde ise onları görememek çok
kolay.
S: (L) Yani bunu yapanlar manipüle mi edildi?
C: Evet.
S: (L) Bu manipülasyonun kaynağını söyleyebilir misiniz?
C: Çeşitli.
S: (L) Bu kaynaklardan bir tanesinin adını söyleyebilir misiniz?
C: Kertenkele ırkı.
S: (T) Başka bir tane söyleyin.
C: Onların bilinçli ve diğer ajanları.
S: (L) Kertenkelelerin insan ajanlarından birkaç tanesinin adını
söyleyebilir misiniz? ...
C: Şu veya bu "zamanda" tüm insanlar.
S: (L) Evet. Kimse bu manipülasyondan muaf değil. Geçen gün S___'den gelen
telefon geldi aklıma. Beni aramasının ardındaki motivasyon neydi?
C: Fazla yükü boşaltmak.
S: (L) Ne düşündüğümü anlamayla ilgili değildi yani? (J) Yoksa barışma
çabası mı?
C: Belki.
S: (T) Fazla yükü bu mu? (L) Fazla yük derken duygusal anlamda mı?
C: Sorularınız net olduğunda daha rahat yanıt verebiliriz.
S: (L) Barışmak için mi aradı?
C: Belki bilinçaltından.
S: (L) Metafizik Kilisesindekilerin etkisi mi?
C: Önceki yanıt.
S: (L) M___ F___'yle hala iletişim halinde mi?
C: Pek sayılmaz.
S: (L) Bunun bir önemi yok. Yaklaşık son bir haftadır hamamböcekleri neden
çıldırmış gibi ortada dolanıyorlar?
C: Elektromanyetizma.
S: (L) Bu elektromanyetizmanın kaynağı nedir?
C: EM alan distürbansı (dengesizlik).
S: (T) Alanı dengesizleştiren şey nedir?
C: Sismik.
S: (L) Peki dengeyi nerede "bulacak"?
C: Açık.
S: (L) Sanırım birşey olacak çünkü ne zaman bu böcekleri bu halde görsem
birşey oldu. Depremler, fırtınalar, uçaklar falan... Büyüklüğü ve yeri
nedir?
C: Sürekli hareket ediyor.
S: (L) Çok büyük bir distürbans mı?
C: Evet.
S: (T) Buraya gelmeden önce neredeydi?
C: Dünyayı 6500 r.p.m (dakikadaki devir) ile turluyor.
S: (L) Bir dakikada mı?
C: Evet.
S: (LM) Yeraltı mı, yoksa atmosferik mi?
C: Her ikisi.
S: (L) Bu EM distürbansının kaynağı nedir?
C: Fazla karmaşık.
S: (J) Bunu söylemelerinden nefret ediyorum! (LM) Özet olarak, doğal bir
gelişme mi, yoksa diğer boyutlardan mı üretildi?
C: Doğal.
S: (L) Gezegenin kendi içindeki bir faaliyetten mi kaynaklanıyor, yoksa
gezegenin kozmik dalgalara bir tepkisi mi?
C: Gezegenin hem içi, hem de çevresiyle ilişkili.
S: (J) Normal bir durum diyebilir miyiz?
C: Hayır.
S: (J) Daha önce de oldu mu?
C: Evet.
S: (J) Ne zaman?
C: Dört ay önce.
S: (L) Dört ay önce ne oldu?
C: Hafızanıza erişin.
S: (T) Japonya depremi dört ay önce oldu. (L) Bunu mu kastediyorsunuz?
C: Evet.
S: (LM) Yine bir yerde kırılacak mı?
C: Açık.
S: (T) Dünyanın bir yerinde önemli bir fiziksel değişime neden olacak mı?
C: Evet.
S: (L) Bununla ilgili bir kehanette bulunabilir misiniz?
C: Açık.
S: (T) Bu bir süredir devam ediyor. (L) On gün sanırım. (J) On gün doğru mu?
C: Yakın.
S: (T) Bu hareket kendini ne kadar süre içinde gösterecek?
C: Açık.
S: (T) Kendini Laura'nın evinde mi gösterecek? [Gülüşme]
C: Açık. Eğer öyleyse, "tatil" öneriyoruz.
S: [Gülüşme] (J) Gidecekleri yer konusunda herhangi bir tavsiyeniz var mı? (LM)
Los Angeles. (T) Yaz Olimpiyatları için iyi bir yer. Bu yıl ABD takımının
altın madalya kazanma şansınının yüksek olduğunu duydum. (L) Bir kez daha
V___'nin çalışmalarına devam etmesi için Naropa kurumunun iyi bir yer olup
olmadığını soracağım.
C: Eğer seçimi buysa.
S: (L) Annem kremasyonun (ölünün yakılması) sakıncalarının ne olduğunu
soruyor. Konu hakkında birşeyler okumuş... (T) Endişelenmesine gerek yok,
ölene kadar yakmıyorlar.
C: Bir sakıncası yok.
S: (L) Yani bedenin yakılmasının ve...
C: Beden üçüncü yoğunluk; beşinci yoğunluk değil.
S: (L) Okuduğu kitapta, ruhun bedenden tamamen ayrılmasının belirli bir süre
aldığı, ölümden sonra her bir hücre ölene kadar bedendeki hücresel bilincin
bundan acı duyabileceği yazıyormuş. Bu doğru mu?
C: Hayır. Ruhun bedenden çıkışı anlıktır. Bilinç kalıntısı ve "yavaş" çıkma
diye birşey yok. Öldüyse ölmüştür.
S: (T) Bunun neden olduğu tek sıkıntı, mezar yeri ve görkemli cenaze
törenleri satışı yapan ve kremasyon trendinin devam etmemesini ümit
edenlerin çektiği sıkıntı! (F) İnsanlar sürekli gömülürse, sonunda yer bulma
sıkıntısı olmayacak mı? (T) Bazı yerlerde mezarlıkları yıkıp baştan
yapıyorlar! Ben yakılmak istiyorum. (LM) Hadi dışarı çıkalım! (T) Şimdi
değil! Ölene kadar olmaz. (L) O zaman acıtmaz! [Gülüşme] ... (J) Dün gece
televizyondaki bir programda 20 yıl önce üzerine yıldırım düşen bir adam
vardı ve bu olay onun psişik yeteneklerini çok arttırmış. Bunun, üzerine
yıldırım düşmesinin normal bir yan sonucu olup olmadığını merak ediyordum.
C: Evet.
S: (T) Artan psişik yetenekler kalıcı mı, yoksa bir süre sonra yitiriliyor
mu?
C: Kalıcı.
S: (L) Aralık ayında geçirdiğim kazada kafama aldığım darbe, psişik
yeteneklerimi arttırdı mı?
C: Belki.
S: (J) Mısır'daki piramitlerle ilgili bir program seyrediyorduk ve piramit
matematiğinin oluşturulmasında hiçbir sıradışı şeyin olmadığını
söylüyorlardı. Başlangıçta uzatılan ölçüm şeritlerini kullandıklarını ama
hesapların yanlış çıktığını ama sonra bir ölçüm tekerleği kullanarak çok
büyük matematiksel hesaplara gerek olmadan sonuca ulaştıklarını söylüyorlar.
Bu doğru mu?
C: Hayır.
S: (L) Bunu biliyordun. (T) Piramit matematiğinde pi sayısının ortaya
çıkması bununla ilgili mi?
C: Ortalama konusunu ele alın. Yani konuya farklı açılardan yaklaşın.
S: (J) Konuya farklı bir açıdan yaklaşmamız gerekiyor. (LM) Tüm ders
kitaplarında, taş blokları kütükler üzerinde taşıyarak piramitleri inşa eden
yüz binlerce köle resmediliyor.
C: Ders kitapları propaganda.
S: (T) Piramitler, Coral Castle ile aynı yolla mı yapıldı?
C: Yakın.
___________
29 Nisan
1995 Frank, Laura, TR ve JR
S: (L) Merhaba. İyi akşamlar.
C: Merhaba, iyi akşamlar!
S: (L) Karşımızda kim var?
C: Torya.
S: (L) Neredensin Torya?
C: Kasyopya.
S:
(T)Ekim ayı olduğundan emin değilim çünkü hava halen ılık ve güneşliydi.
Cisim, stadyum tarafından, tarla üzerinden, yüksekten geldi bize doğru
alçaldı. Doğrudan üzerimize geldiğini düşündüm. Biz ona baktıktan sonra bize
doğru gelmeye başladı.
C: Size doğru geliyordu.
S: (T) Evet. Ben dışarı çıkıp ona baktığımda bize doğru yön değiştirdi
sanırım...
C: Hedef sendin.
S: (T) Hedef ben miydim? O zaman kaçırıldığımı sanmıyorum.
C: Öyle mi?
S: (T) Orada duran insanlar vardı... (L) Fark etmez.
C:
Kaçırılma sırasında zaman "donar."
S: (T) Cismin hareketi, düşen bir yaprağın hareketi gibiydi ve bunu çok
garip bulmuştum. Evin kenarına kadar geldi. Daha sonraki bir tarihte de evin
bodrumundayken benzer birşey yaşamıştım. Cisim, sanırım ben orada uyumak
üzereyken yaklaşmıştı.
C: Titreşiyordu.
S: (T) Kesinlikle metalik görünüyordu ve keşke metal bilye atan
tabancılardan bir tane olsaydı diye düşünmüştüm; onu vurabilirdim. Havada 15
metre mesafeden uzak değildi. Sanırım 3-5 metre uzunluğundaydı. İnce ve
uzundu. ... Bana metalik göründü. Mükemmel bir pürüzsüzlüğü vardı. (L)
Buradan neye varıyoruz? Belli ki bunu özellikle anlattılar. ...
C: Dönüm noktası.
S: (L) TR'nin hayatında önemli bir dönüm noktası mıydı?
C: Ve şimdi... bağlantı tamamlandı.
S: (T) Anlamıyorum...
C: Son zamanlarda gördüğün rüyalarını hatırla.
S: (L) O olay bir dönüm noktasıydı ve şimdi bağlantı tamamlandı... (T) Son
rüyalarım... Rüyamda bir binaya giriyordum ve dışarı doğru uzanan elektrik
kablosu gibi birşey vardı... bir tür bağlantı... (L) Bahsettiğiniz rüya bu
mu?
C: TR'ye sor.
S: (T) Çok canlı rüyalar gördüm ama hatırlamıyorum. O olayla bağlantılı
olarak yakın zamanda bana birşey mi oldu?
C: Evet.
S: (T) Burada yaptığımız şeyle bir ilgisi olmalı, ama tamamlanan bağlantı
derken bunu mu kastediyorlar?
C: Pek sayılmaz.
S: (T) Tamamlandığını söylediğiniz bağlantı tamamen başka birşeyle mi
ilgili?
C: İlişkili.
S: (T) Bana yakın zamanda birşey mi oldu?
C: Evet.
S: (T) Belki de olmadı. (L) Bu konunun önemi nedir? (T) Bir gece rastladığım
ve bir daha hiç bulamadığım o garip kasabayla ilgisi var mı? Konu bir
şekilde bununla mı ilişkili?
C: Evet.
S: (T) Gördüğüm en garip kasabaydı. ... (J) Anlat. (T) Bir gece güneybatı
New York civarında arabayla dolaşıyordum. Liseyi bitirmiştim. Çok içerdim, o
yüzden anlattığım olayların kesinliğini bilmiyorum. Bir gece Güney Tier'de,
Fingerlakes bölgesinde bir kasabaya gittim. Yaşadığım en garip şeylerden
biriydi. Bir sürü kasabaya gitmişliğim vardı; etrafta bir sürü insan,
birşeyler olur. En azından çevrede biri olur. Saat dokuz veya ondu ve bu
kasabaya girdim. İki şeritli ana cadde iki katlı binalarla doluydu ve dar
bir kaldırımı vardı. Bir kanyonda gider gibiydi. Sokak lambaları vardı ama
sokağa fazla ışık vermeyen küçük yeşilimsi lambalardı. Ortalıkta tek bir
kişi bile yoktu. Binaların hiç birinde kimse yoktu. Binalar tahtalarla
çevrilip kapatılmıştı. Bir kasabaydı ama aynı zamanda hiç benzemiyordu.
Yaklaşık dört blok gittim ve geri dönüp çıktım ve etrafından dolaşıp tekrar
girdim ve buna inanamadım. Kasaba orada değildi. Onu tekrar bulamadım. Adını
da bilmiyordum.
C: Keşfet.
S: (S) Alacakaranlık Kuşağı Kasabası herhalde... (T) Bu kasaba...
C: Evet.
S: (L) Başka bir realiteye girdin. (T) Aslında gördüğüm şey gerçek bir
kasaba değildi, öyle mi?
C: Aynen öyle.
S: (T) Çok sinirlenmiştim. Etrafından dönüp ikinci kez girmemin nedeni de
kasabanın bana çok tuhaf gelmesiydi. (S) Tek başına mıydın? (T) Evet,
yalnızdım. Orada benden başka kimse yoktu. Sokak lambalarından biri bana
1920'leri hatırlattı. Resmen hayalet bir kasabaydı. (L) Bu olayda TR'ye ve
bize anlatmak istediğiniz şey nedir? Artık büyük çocuklarız, bu olayları
kaldırabiliriz.
C: Konu o değil.
S: (L) Konu nedir?
C: Öğrenmek gücünüzü arttırır.
S: (L) Peki anılardaki bu gezintiden öğrenmeye çalıştığımız şey nedir?
C: Herşey hazır olarak sunulursa öğrenemezsiniz, aranızda tartışın! [TR'nin
deneyimlerini tartışmak üzere mola verildi.]
S: (L) Bir yerlere varabildik mi?
C: Herşey birbiriyle bağlantılı.
S: ... (L) Bahsettiğimiz bu olay TR'ye özel mi? Yalnızca onun hayatında mı
oldu?
C: Evet.
S: (L) Sanırım bir yerlere varıyoruz. Peki gördüğü o gemi, aynı düzlem veya
yerden mi geliyordu?
C: Hayır.
S: (L) Peki o gemi, TR'nin şimdiye kadar ilişki kurduğu o insanlarla olan
etkileşimleriyle yakından ilgili miydi?
C: Evet, ama asıl önemli olan bu değil.
S: (L) Asıl önemli olan TR'nin ve ilişki kurduğu diğer o insanların... (T)
Ortak bir deneyimi mi paylaşıyoruz?
C: Yakın.
S: (T) Hepsinin kökeni aynı mı?
C: Evet.
S: (L) Bu köken nedir?
C: Neormm.
S: (L) Neromm mu?
C: Sizin dilinizdeki en yakın karşılığı.
S: (L) Bu bir yer mi?
C: Evet.
S: (L) Nerede?
C: Yıldız rehberlerini kontrol edin.
S: (T) Bu bir yıldız mı? Uzunvadeli ilişki kurduğum özel bazı insanlarla
başka bir yıldızdan mı geliyoruz?
C:
Dikey gerçeklikte.
S: (T) Dikey gerçeklik nedir? (L) Dikey bir gerçeklik! (T) Ou, teşekkür
ederim! Bu herşeyi açıklıyor. (L) Yanyana farklı gerçeklikler var; demek bu
da dikey bir tanesi...
C: Boyut sınırı geçişinde kesişecek.
S: (L) Diğer bir deyişle boyut sınırıyla kesişen bir gerçeklikten geldiği
için zihnen onunla bağlantı halinde, öyle mi?
C: Hayır.
S: (L) Sadece denedim. (T) Bana da iyi görünmüştü. Bir acil çıkış kapım
olurdu!
C: Birleşiyor.
S: (L) Tamam, yani TR dünyadışı dikey bir gerçeklikten gelen kısmen
dünyadışı biri ve bu onun, aynı gerçeklikten gelen kişilerle etkileşmesine
neden oluyor. Ne olmuş? [Gülüşme] (S) Yapacak bir iş! (J) Hobi.
C: 3'üncü yoğunluk düşünüyorsunuz, bir bilgi "tazeleme" celsesine
ihtiyacınız var!
S: (T) Kasyopya Bilgi Takviye Kursu. (L) Sadece herşeyin neyle ilgili
olduğunu anlamaya çalışıyorum. Tüm bunlar nereye varıyor?
C: O halde size aktardıklarımızdan ve aynı zamanda kendi içinde "kilitli"
durandan öğren. Yani, anahtarı bulma zamanı!
S: (L) Elimizdeki bilgilere bu şekilde mi bakmamız gerekiyor? (J) Bunun,
Laura'nın son bir buçuk gününü...
C: Lütfen bizi oraya veya buraya "itmeyi" bırakın ve sadece serbest bir
şekilde öğrenin.
S: (L) Bence gezegendeki herkes şu anda bunu yapıyor. Her zaman, alternatif
bir gerçekliği paylaştıkları insanlarla ilişkiler oluşturan farklı gruplar
var. (J) Yani birbirimize mi çekiliyoruz? (F) Doğru. Bana anlamlı geldi. (L)
Peki o zaman biz hangi alternatif gerçekliği paylaşıyoruz? Yoksa aynı
alternatif gerçeklikten gelmiyoruz da, her birimiz farklı bir alternatif
gerçekliğin temsilcileri ve bağlantı noktası mıyız?
C: Son kavram aynen doğru!
S: (T) Hepimiz kendi grubumuzu mu temsil ediyoruz?
C: Güç arttırmakla ilgili olarak ne söyledik?
S: (L) Yani her birimiz kendi gerçeklik grubumuzla bağlantılıyız ve...
C: JR, ilgili cümleleri hepinize tekrar okusun.
S: (L) Belirli insanlar, veya belki herkes, kendi içlerinde kilitli olarak
veya bireysel elektromanyetik alanları içinde enerji paketlerine veya
bilgilere sahip...
C: Yapbozun parçalarının bir araya getirilmesi gibi.
S: (L) Biz bir yapbozun parçaları mıyız? (J) Evet, bunu zaten biliyorduk.
C: Bir parça kağıda dikey bir kesişim çiz.
S: [Bir kağıda bunu çizdik] (L) Böyle mi?
C: Hayır, ters bir "T" harfi gibi yap.
S: (L) Tamam, işte bu. [Çiziyor] Şimdi...
C: Sonraki sayfayı kullan ve bu sefer daha yakın çiz ama sol alt köşeye
değil.
S: (L) Oldu mu?
C: Hayır, sol alt köşeden daha uzak olsun. ...
S: [Tekrar deniyoruz]
C: Çok daha küçük olsun.
S: [Tekrar deniyoruz] (L) Oldu mu?
C: Merkeze yakın.
S: [Tekrar deniyoruz] (L) Şimdi nasıl?
C: Şimdi diğeriyle birleştir.
S: (T) Üstten mi, alttan mı?
C: Hafif farklı bir açıyla.
S: [Deniyoruz] (L) Böyle mi?
C: Tekrar deneyin.
S: [TR deniyor] (T) Sanırım bunu kastediyorlar. (L) Bu mu?
C: Hayır.
S: [TR tekrar deniyor]
C: Tabanları birleştir.
S: [TR tekrar deniyor] (L) Neden tablada kendiniz çizmiyorsunuz? [Kalemi
planşete iliştirerek kağıdın üzerine koyuyor] Evet arkadaşlar, çizin! [Planşet
şekli çiziyor]
C: Şimdi siz devam edin...
S: (J) Spiral mi?
C: Hayır.
S: [TR, her yöne dikey uzantıları olan çokgen bir şekil çiziyor] Bunu mu
kastediyorsunuz?
C: Şimdi tabanı daireselleştirin... Şimdi bir dış dairenin içine alın...
Şimdi başka bir sayfaya temiz bir kopyasını yapın.
S: (J) Bu bir ekin çemberi mi?
C: Yapıldı, evet. Dikey gerçekliklerin birliğini temsil ediyor.
S: (L) TR'nin geçtiği kasaba, bir dikey gerçeklik kasabası mıydı?
C: Yakın. Yedi çizgi gerekiyor.
S: (L) Gruptaki her bir kişi bir çizgi mi?
C: Evet.
S: (L) Sonunda yedi çizgimiz mi olacak?
C: Evet.
S: (T) Buradaki beş kişi, çizgilerden beşi mi?
C: Açık.
S: (T) Bu diplomatik bir yanıttı, değil mi? Bu kavramla ilgili
öğrenebileceğimiz başka şeyler var mı?
C: Elbette!
7
Mayıs 1995 F___, Laura, TR ve JR, SV
S: (T) İyi akşamlar.
C: İyi akşamlar.
S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?
C: Myip.
S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.
S: (L) UFO'lardan düştüğü görülen
melek saçı (angel hair) nedir?
C: "Curuf" (slag) olarak da biliniyor.
S: (J) Bu, UFO'ların itiş sistemlerinin bir yan ürünü mü?
C: Ve boyutötesi manevraların.
S: (T) Kaybolup gitmesinin nedeni bu olsa gerek. (L) M___ F___'nin glasin
bir torba içinde, bir yerden bulduğu belgelenmiş bir melek saçı olduğunu
biliyor muydunuz! (T) Bir sigara paketi içinde de bir UFO dedektörü var! (L)
Tamam. Pek çok olayda, gökten parlak, jelatinimsi maddeler düşüyor ve bunlar
bir süre sonra yok oluyor. Bu konunun...
C: Önceki yanıta bak.
S: (T) Melek saçıyla aynı madde. (L) "Büyük Şikago Yangını"yla ilgili çok
sıradışı koşullar vardı. Bu yangının meydana gelmesinde başka boyutların
etkisi var mıydı, yoksa doğal bir fenomen miydi?
C: Belirsiz.
S: (L) Ohio'da Adams County'deki Great Serpent Mound'u (Büyük Yılan Höyüğü)
kim yaptı?
C: Armonan mezhebi.
S: (T) Armonanlar kim?
C: Atlantislilerin torunları.
S: (T) Yani çok uzun bir zaman önce mi yapıldı? (L) Onlar hakkında bilmemizi
veya öğrenmemizi tavsiye ettiğiniz herhangi birşey var mı?
C: "Yapbozun parçaları."
S: (L) Bu bölgede ne zaman yaşadılar? Ne zaman ve nereden geldiler?
C: Sümer sorusuna verilen yanıtlara bak.
S: (L) Bana öyle geliyor ki, Sümerler ve Armonanlar, Atlantis battığı zaman
çeşitli yerlere dükkanlarını kuran Atlantislilerdi.
C: Güzel, şimdi bununla devam et.
S: (L) Aynı cevabın İngiltere'de Uffington'daki White Horse (Beyaz At) için
de geçerli olduğunu düşünüyorum.
C: Evet.
S: (L) Tamam, bununla ilgili olarak şimdilik bilmek istediğim buydu.
Kaliforniya'daki Shasta Dağı'nın içinde yaşayan biri veya birşey, medeniyet
veya grup veya örgüt var mı?
C: Hayır.
S: (L) Dünyadışı varlıklar ve ilişkili
diğer fenomen ve varlıklardan yayılan katlanılmaz sülfür kokusunun nedeni
nedir?
C: Kimyasal etkileşimler.
S: (L) Eğer dünyadışı bir varlık 3'üncü yoğunlukta ölürse ve kalıntıları
burada kalırsa, bu durum sülfür veya ilişkili bileşikler üreten kimyasal bir
reaksiyona mı neden oluyor?
C: Bravo!
S: (J) Yani buna neden olan şey boyutlar arasındaki fark mı? (L) 4'üncü
yoğunlukta ölselerdi yine aynı kokuyu yayarlar mıydı? (J) Bu aptalca bir
soru çünkü 4'üncü yoğunlukta "koku" nedir ki? (L) Bu bir tuzak soruydu!
C: 3 ve 2 yerine 4'üncü yoğunluk gibi düşünün.
S: (L) Bu dünyadışı varlıklar kimyasal olarak 4'üncü yoğunlukta mı oluşuyor?
C: Yakın.
S: (L) Karadelik fenomeninin, yani
mutlak yokluğun, daha üst seviyelerde, yani 5'ten 7'ye kadar olan
yoğunluklarda bir yansıması var mı?
C: Önceki yanıta bak.
S: (T) Eğer karadelik, birinci seviyeden dördüncü seviyeye kadar olan saf KH
ise, beşinci seviyeden yedinci seviyeye kadar olan bölüm de saf BH'dir. (SV)
Daha önce beşinci ve altıncı seviyede de KH'nin olduğunu söylemişlerdi. (T)
Ama o yansıma. (L) Düşünce formu.
C: Beşte kapsüllenmiş halde. (sınırlandırılmış)
S: (L) Yedinci seviyeden sonra başka...
C: Hayır. "yediden sonra" demek, transkriptleri tekrar gözden geçirmen
gerekiyor demek!
S: (L) Bitirmeme izin vermediğiniz sorum şu; bir oktav mı var? Bu, tıpkı bir
piyanodaki oktavlar gibi basamak basamak yükselen birşey mi?
C: Önceki yanıt.
S: (L) Oktavlar ve benzer şeylerle ilgili bir sürü şey öne sürülüyor.
C: Büyük döngü. Bahsettiğin şeyleri öne sürenler kim?
S: (L) Oktav döngüsünden bahsedenlerden biri Gurdjieff, ayrıca Sufi
öğretileri ve birkaç büyük felsefi öğretide de oktav etkisinden
bahsediliyor. Yedili döngü var ve sonraki döngü bir üst seviyede ve bu
müzikteki oktav gibi tanımlanıyor.
C: Biz kimiz?
S: (L) Kasyopyalılar.
C: Evet. Şimdi, size gelişiminizde yardımcı olmak için gönüllü olduk, değil
mi?
S: (L) Başka tüm saçmalıkları pencereden atın gitsin mi diyorsunuz?
C: Eğer sekizinci bir seviye olsaydı, sizce bunu şimdiye kadar belirtmeyi
ihmal eder miydik?!?
S: (J) İyi bir nokta. (SV) Söylemeyi unuttular! (J) Ou, bu arada size
sekizinci seviyeden bahsetmiş miydik?! (T) Belki bu insanlar döngünün baştan
başlamaktan ziyade başka bir oktava geçtiğini düşünüyorlardır. Henüz bu
bilgiyi netleştirmemişler.
C: Konuşan çok kişi var ve yalnızca bazıları gerçeği söylüyor!
S: (J) Evet ama hangileri doğruyu söylüyor? (L) Gerçek orada! [ç.n.: Truth
is out there: X-Files dizisine bir gönderme olmalı] Ama yedi sayısının önemi
nedir? Neden yedi?
C: Neden olmasın?
S: (T) Sekiz veya dokuz veya altı da olabilir miydi?
C: Herhangi birşeyin "önemi" var mı?
S: (L) Sadece bizim atfettiğimiz önem var sanırım.
C: Peki o nedir?
S: (T) Bu bana ilginç geldi çünkü herşeyin belirli bir yapıya göre kurulduğu
anlamına geliyor. Başka bir sayı değil de bu sayının seçilmesinin bir nedeni
olmalı.
C: Gerçekten mi?
S: (T) Tesadüf olamaz. Hiçbirşey tesadüf değil!
C: Bunu kim söylüyor?
S: (T) Siz söylediniz.
C: Öyle mi?
S: (L) Burada söylemeye çalıştığınız şey, herşeyin rastgele şekillendiği mi?
C: Hayır, size yapbozun parçalarını nasıl bir araya getireceğinizi öğretmeye
çalışıyoruz.
S: (T) Yani herşeyin ne olduğunu ve neden öyle olduğunu bizim bulmamız
gerekiyor.
C: Peki sebebin ne olduğunu mu bulmanız gerekiyor?
S: (T) Neyin sebebi? (J) Yedinin.
C: Hayır. Hayır. Hayır. Dikkat edin lütfen. Sebep nedir?
S: (J) Herşeyin ardındaki sebep mi?
C: Şimdiye kadar öğrendiklerinizin çoğu, gerçeklik tanımları varsayımı
üzerine kuruluydu.
S: (L) Peki varsayımlarımızın hepsi tamamen yanlış mı?
C: Hepsi değil.
S: (J) 3'üncü yoğunluk kökenli olan hiçbirşey, bu şeylerin çoğunda geçerli
değil ve bundan kurtulmamız gerekiyor.
C: Mantık subjektif.
S: (L) Matematikte kullanılan sembolik mantık subjektif mi?
C: Hayır.
S: (L) Mantık yürütmeden ziyade matematikle ilgili pek çok şey öne
sürüyorsunuz. Pekala. Kurtçuklarla dolu bir kutuyu açtık. (T) Bunu hep
yapıyoruz. (J) Biz kurtçuklarız! [Gülüşme]
C: Proje devam ediyor.
S: (T) Bize verdiğiniz eğitim, devam eden bir proje. (J) Biz bir kutu dolusu
kurtçuğuz. (L) Gelecekte bir noktada sizinle olan bağlantımız sona erecek
mi? [Birden teyp kasedi bitti ve düğme attı. Şaşırmış bir şekilde bu
eşzamanlılığa güldük] (L) Bu, sorduğumuz soruya verilen sembolik bir yanıt
mıydı?
C: Açık.
S: (T) Gördüğüm rüyayı sormak istiyorum. Biliyorum, önceki yanıt dediniz
ama, o kadın kim? Bu varlık kim?
C: Dikkatini sürdürmeye devam et.
S: (T) Güzel! Her gece bir arkası yarın izlemek gibi! ...
C: Laura yorgun.
S:
(T) Yorgun musun? (L) Normalden fazla değil. Bir nedeni mi var?
C: Açık; kafein öneriyoruz.
S: (L) Kafein molası! Bazen TR ile JR yoldan gelirken sönen sokak lambaları
fenomeni hakkında sormak istiyoruz. Bu birkaç kez bana da oldu. Bu olayın
herhangi bir önemi var mı? Yani buna TR ve JR mi neden oluyor?
C: Belki.
S: (L) Bundan daha fazla birşey söyleyebilir misiniz?
C: Keşfedin.
S: (L) Birkaç yıl önce geçtiğim yerlerde görünüşe göre bir sürü şey
kırılıyordu... camlar, gaz lambası şişeleri, araba camları, uydu
çanakları... Mekanik cisimler bir dokunuşumla bozuluyordu.
C: EM anomalileri.
S: (L) Bu olaylar bendeki veya etrafımdaki birşeyden mi kaynaklanıyordu?
C: Farkındalık değişimleri vs.
S: (L) O süreçte bu olaylara katkıda bulunan herhangi bir kaçırılma veya
dünyadışı temas olayı da var mıydı?
C: Keşfet.
S: (L) TR ve JR'nin lambalarla olan deneyimleri de bu tür birşeyle mi
ilgili?
C: Belki.
S: (T) Sanırım "açık" ile "belki"yi karşılaştırdığımızda, "belki" evete daha
yakın. (L) EM anomalileri ve farkındalık değişimleriymiş. (J) Etrafında olan
bitenlere dikkat etmediğinde böyle şeyleri fark edemiyorsun.
C: Evet.
S: (L) Benim durumumda biraz daha patlayıcıydı. Belki de çok daha fazla
karanlıktaydım ve bir anlamda zihnimde büyük patlamalar meydana gelmesi
gerekti.
C: Belki.
S: (T) Daha önce bahsettiğiniz EM dalgası hala gezegeni turluyor mu?
C: Evet.
S: (T) Yapacağı şeyi henüz yapmadı yani, öyle mi?
C: Açık. ... Ekin çemberleri. 1. Bir gezegen "penceresi." 2. Astronomik
"ikiz" fenomeni vs. 3. Alternatif akım. 4. Hasat zamanı ödüllendirilmeyi
bekleyin.
S: Salyangoz şekilli oluşum sahte mi?
C: Açık.
S: (L) Ne anlama geliyor?
C: Açık. 5. Gömülü hafıza. 6. Kervan. 7. Özlem. 8. Kavrama yoluyla bilgi. 9.
Görüntü doğrulama sunuyor. 10. Bağlantılı öğrenişler. 11. İletişim.
S: (J) Bu logo olarak kullandıkları. (T) Bunu biliyorlar mı merak ediyorum.
C: Merak et gerçekten! 12. Bilgi aktarımı. 13. Döngüsel kalıpları
inceleyerek gerekli ipuçlarını bulun. 14. Aile. 15. Değişim Sezonu. 16.
Büyük ilerleyiş. 17. Bir laboratuar olarak evren. 18. Boyut ötesine geçiş.
19. Fiziksel hayatın resmedilişi. [ç.n.: grup tarafından resimlerine göz
atılmakta olan ekin çemberlerinin anlamsal ifadeleri sanırım.]
S: (L) Bu ekin çemberindeki kirpi neden öldü?
C: Beden kimyasında aşırı faaliyet.
S: (L) Bu şekillerde görülen kirpiler önemli mi?
C: Öğren. Şimdilik sindirecek yeterli materyaliniz var. İyi şanslar ve bir
sonraki sefere kadar hoşçakalın.
13 Mayıs
1995 Frank, Laura, JR ve TR, SV
C: Merhaba.
S: (L) Merhaba. (J) Kanala başkası mı girdi? (L) Karşımızda kim var?
C: Rolora.
S: (L) Az önce kanala başka biri mi girdi?
C: Belki.
S: (L) Geçen gece annemle birlikte tabladan aldığımız Play 4 (bir şans
oyunu) rakamlarının üçü doğru çıktı. Bu rakamlar hangi kaynaktan geldi?
C: Laumer.
S: (L) Ölmüş olmasına rağmen Laumer hala etrafta dolanıyor mu?
C: Eğer seçimleri bu yöndeyse herkes "etrafta dolanabilir."
S: (L) Pekala, sormak istediğimiz
birkaç soru var. Windows Windings dosyasındaki sembollerden biri, Ann
Bailey'in broşürlerinde kullandığı bir sembole çok benziyordu. Bu sembolün
kaynağının ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: Eterik hafıza.
S: (L) Negatif enerji taşıyanlarla
temasımızı bazen sınırlandırmanın da iyi bir fikir olduğunu düşünmekte haklı
mıyım?
C: Aşırı durumlarda.
S: (L) Yani diğer bir deyişle, eğer bir kişi aşırı derecede negatifse ondan
uzak durmak veya iletişimi sınırlandırmak iyi olacaktır, öyle mi?
C: İyi fikir.
S: (L) SV, benim geçmişte
yaşadığım bir durumu deneyimliyor. Odasında puslu bir varlık algılıyor. Bu
varlığın, bu sisin kaynağı nedir?
C: ID "kodlu" varlık.
S: (L) Boyut perdesinden yanlışlıkla
gelen birşey mi ve geri dönmek için S___'nin enerjisine mi ihtiyaç duyuyor?
C: Hayır.
S: (L) Geri dönmekte zorluk mu çekiyor?
C: Geçmişteki iz (imprint) nedeniyle SV'yi seçti.
S: (SV) "Geçmişteki iz" derken neyi kastediyorsunuz?
C: Geçmiş ilişkiler, kanallama auranda çatışan izler meydana getirdi.
S: (L) Bu geçmiş ilişki veya izleri değiştirebilmesinin herhangi bir yolu
var mı?
C: Travmatik olaylar yaşadığın yerlere git ve "mevcut aural kalıbını yeniden
yükle."
S: (SV) Bu tüm ülke olabilir. (T) Gözünde canlandır.
C: Yeterli olmaz, fiziksel olarak gitmeli.
-------------------------------------------
20 Mayıs
1995 F___, Laura, JR ve TR, SV
S: Merhaba.
C: İki mesaj.
S: (L) Karşımızda kim var?
C: Ritüeller kanalı sınırlandırıyor!
S: (L) Ritüel yapmıyorduk, sadece etrafımızı ışıkla çevreliyorduk. Kendimizi
ışıkla ve yaratıcı ışık enerjisiyle sarmamızda yanlış birşey var mı?
C: Ritüel ritüeldir.
S: (L) Kimle birlikteyiz?
C: Sonow.
S: (J) Biraz daha fazla plan yapmamız
gerekiyor. (L) Dünyadışı varlıklar tarafından kaçırılma deneyimi yaşayan pek
çok kişinin bahsettiği gibi, her yerde gerçekten bir sürü yeraltı tünelleri
olup olmadığını öğrenmek istiyoruz.
C: Evet.
S: (T) Çok uzun bir süredir mi varlar?
C: Subjektif.
S: (T) İnsanlıktan daha mı eskiler?
C: Bazıları.
S: (T) Metro ağı gibi birşey mi? Bir yerden başka bir yere ulaşma amacıyla
mı kullanılıyorlar?
C: Evet.
S: (T) Çeşitli yerler arasında gidip gelen trenler falan mı var?
C: Hayır.
S: (T) Bu tünellerde bir yerden başka bir yere ulaşmaya yönelik yüksek
teknolojili herhangi bir araç var mı?
C: Subjektif.
S: (L) Bu tünellerde nasıl yolculuk yapıyorlar?
C: Elektromanyetik olarak.
S: (T) Bir araç olmadan tünellerde bir yerden bir yere gidebiliyorlar mı?
Yoksa bir tür araç kullanıyorlar mı?
C: Her ikisi.
S: (L) Bu tünelleri kim kullanıyor?
C: Çeşitli.
S: (T) Orada halen birileri var mı?
C: Evet.
S: (T) Bu işin içinde insanlar da var mı?
C: Evet.
S: (T) Bu tünellerin kazılmasında kullanılan insanlar oldu mu?
C: Bazıları.
S: (T) Diğerlerinde insanlardan farklı varlıklar mı vardı?
C: Evet.
S: (T) O varlıklar hala orada mı?
C: Evet.
S: (T) Bu tüneller tüm dünyayı kaplayan tam bir ağ mı?
C: Hayır.
S: (T) Tünellerin çoğu nerede?
C: Kuzey Amerika; çünkü şu anda KH'nin "başkenti."
S: (T) Kuzey Amerika dışında başka tünel sistemleri var mı?
C: Evet.
S: (T) Bu, KH'nin işlevsel olduğu yerlerle mi ilişkili?
C: Önemli olan bu değil; faktörlerden yalnızca bir tanesi.
S: (T) Buradan Antarktika'ya kadar uzanan herhangi bir tünel var mı?
C: Hayır.
S: (T) Bazen yüzeye çıkmak zorunda kalsan da, tünel sistemleri kullanılarak
Antarktika'ya gidilebilir mi?
C: Evet.
S: (L) İnsanlar hiç bu tünellere veya yeraltındaki yerlere götürülüyor mu?
(T) Kendi iradeleri dışında?
C: Bazen.
S: (T) Antarktika'da bir tür yeraltı üssü var mı?
C: Evet. Sekiz tane.
S: (T) Bunlar geçmişteki tünellerle ilişkili mi?
C: Belirsiz.
S: (T) Antarktika'daki bu yeraltı üslerinden herhangi biri, 2. Dünya Savaşı
sırasında Almanlar tarafından mı yapıldı?
C: Grup.
S: (T) Naziler mi?
C: Unutmayın, herşey döngüler ve daireler içinde yapılanıyor.
S: (L) Yani bu tüneller Konsorsiyum tarafından yapıldı ve onlara ait, doğru
mu?
C: Daireler içinde daireler.
S: (L) Masonlar gibi mi?
C: Bahsettiğimiz kavramın örneklerinden biri.
S: (T) JR ve benim bir arkadaşımız, Kuzey Amerika tünel sistemlerinin
girişlerini bulan bir tanıdığı olduğunu söyledi. Girişlerden biri
Adirondacs'te, bir diğeri de Mamut Mağarası parkındaymış.
C: Evet, ama binlerce giriş var. Bir "şok edici" için hazır mısınız?
S: (J) Ou, şok ediciler için her zaman hazır olduğumuzu biliyorsunuz. (L)
Tabii ki! (T) Pekala, bizi şok edin. (J) Hazırız!
C: Ayaklarınızın altında bir tünel var!
S: (J) Bunu söyleyeceklerini biliyordum. (T) Tabii ya! Bodrumda açtığımız
çukur oraya mı gidecek?
C: Size bağlı!
S: (L) Ayaklarımızın ne kadar altında?
C: 600 metre.
S: (T) O tünelde hareket eden herhangi birşey var mı?
C: Belirsiz.
S: (T) O tünel kullanılıyor mu?
C: Evet.
S: (L) Şu anda bile mi?
C: Açık.
S: (L) Temel olarak kim tarafından kullanılıyor?
C: Açık.
S: (T) Aşağıda insanlar var mı?
C: Bazen; dikkatle dinlerseniz, yüksek sonik patlamalar ve makine sesleri
duyabilirsiniz.
S: (L) Evdeki cihazların sürekli bozulmasına neden olan şey oradaki
elektronik şeyler mi?
C: Belki.
27
Mayıs 1995 Frank, Laura, JR ve TR, Carla ve Roger Santilli
C: Ruswo.
S: (L) Sanırım ismi bu. Merhaba, bu akşam nasılsınız? (T) Kiminle
birlikteyiz?
C: İsim verildi.
S: (T) Neredensin?
C: Kasyopya.
: (L) Pekala, S___ ve benim merak
ettiğimiz soruyla başlayalım: Merkür geri hareket ederken reiki inisiyasyonu
vermem sağlıklı olur mu?
C: Elbette!
S: (L) Ben de öyle düşünmüştüm. Evet Roger, istediğini sor. (RS) UFO'ların
itiş sistemi hakkında herhangi bir ipucu alıp alamayacağımızı öğrenmek
istiyordum.
C: Tabii ki!
S: (RS)
UFO'ların itiş sisteminin mekanizması nedir?
C: Bu şekilde sorulduğu zaman yanıtın verilmesi çok zor, çünkü çoklu
gerçekliklerden, çoklu yoğunluk seviyelerinden ve ayrıca çok çeşitli
modlardan bahsediyoruz!!
S: (RS) Madde alanındaki bir anti-parçacığın karşılaştığı çekim çekici
midir, yoksa itici mi?
C: Senin çalışmalarına paralel olarak düşünüldüğü zaman itici, ancak önceki
yanıtta kastedildiği gibi, sizlerin çok aşina olduğu bu boyutun dışında da
boyutlar var.
S: (RS)
Bir sonraki sorum şu: parçacıklar ve madde bizim zaman doğrultumuzda hareket
ediyor; peki anti-parçacıklar ve anti-madde zamanda geri mi akıyor?
C: Bunu denklemin yalnızca yedide biri olarak düşün Roger!
S: (L) Üçüncü yoğunluk seviyesinde bunun doğru olup olmadığı konusunda bir
yanıt alabilir miyiz?
C:
Geri.
S: (RS) Evet! UFO'ların itiş sistemleriyle ilgileniyorum ve yıldızlararası
uzak mesafeleri katetmenin tek yolu olarak algıladığım şey ise bir
"mekan/zaman" makinesine sahip olmak. Bir şekilde zaman ve makanı
katlamadıkça çok büyük mesafeleri aşamayız. Mekanı katlamak için, onu
zamanla birlikte katlaman gerekir. Bir mekan/zaman makinen olmadıkçta,
yıldızlararası yolculuk yapamazsın. Fakat mekan/zaman makinesi, zamanda
ileri ve geri hareket etme yeteneğine de sahip olmak demek. (L) Evet, böyle
bir imkanla zamanda ileri-geri hareket yoluyla istediğin yere bir anda
gidebilirsin. (RS) Anti-maddeyi bir itiş gücü olarak kullanıp
kullanamayacağımızı sormamın nedeni buydu, çünkü doğru yönde itici olurdu.
İkinci soru ise, anti-maddeyi kullandığımızda zamanda geri mi gideceğimizdi.
Çünkü gözlenen UFO'lar mekanda hareket edip zamanda hareket etmiyor
olabilir, veya zamanda hareket edip mekanda hareket etmiyor olabilir. Bir
UFO gördüğünde, bu onun seninle aynı zaman içinde olduğu anlamına gelmez.
Tamamen farklı bir zamanda olabilir. (L) Bazen tanığın gözleri önünde yok
oluyorlar ve buradaki soru şu: nereye gidiyorlar? (RS) Mekanda sabit olup
zamanda hareket ediyor olabilirler. Veya geri hareket ediyorlar. (L) Ve hiç
zaman kaybı yaşanmamış gibi görünen pek çok kaçırılma raporları var.
Geliyorlar, kurbanı alıyorlar, istediklerini yapıyorlar ve sonra da birkaç
saniye farkla veya tam olarak aldıkları saniye içinde onu yerine geri
bırakıyorlar! (RS) Evet! Yazdığım bu makale tam da bu konu hakkında! Eğer
anti-parçacıklar gerçekten yükselirse, o halde mecburen zamanda geriye doğru
gitmeleri gerekir. O halde bundan yararlanıyorlar: bir kaçırılma, aracın
içinde herhangi bir süre devam edebilir ama bizim zamanımızda, üçüncü
seviyede ise hiç zaman geçmez! (L) Evet, aynen! Bir de aracın dışarıdan
küçük görünmesi ama içinin devasa büyüklükte olması fenomeni var! (RS)
Herşey burada düğümleniyor! Bu çok heyecan verici. Dili öğreniyorum. Bizim
üçüncü seviyemizde mekan ve zamanda hareket, zaman ve mekan birimindeki
değişiklik yoluyla gerçekleşiyor; birim tersine çevrilebilir mi?
C: Evet, "4'üncüden 3'üncüye geçiş" dediğimizde bahsettiğimiz şey aynen bu.
S: (RS) Yani onlar 4'üncüden 3'üncüye yolculuk yaptıklarında, birimi ters
çeviriyorlar. Dergiye verdiğim makalenin konusu da işte bu! [Kitabı
kaldırıyor.] Bu, Ukrayna'da yayınlandı [bir sayfayı açıyor ve diyagram ve
denklemleri gösteriyor]. Bu, anti-çekimi test etmeye yönelik bir deney. Üç
kilometre uzunluğunda içi vakumlu bir tünel var. İçindeki havayı emip
çıkarıyorlar. İlk yapılan şey, üç kilometrelik tünelin sonunda çekimsiz
noktanın tanımlanması için fotonların fırlatılması. İkinci olarak, bir
nötronun fırlatılıyor ve biliyoruz ki nötron çekici. Dolayısıyla üç
kilometrenin sonunda enerji çok, çok düşük. Bu yüzden nötron o noktaya
geldiğinde hiçbir çekim etkisi yok. Üçüncü adım aynı anda bir anti-nötron
fırlatmak ve ne olduğuna bakmak. Bu deney, bu tablanın işlevini bilimsel
olarak açıklayacak. Biz buna anti-parçacıkların çekimi diyoruz çünkü
bilmiyoruz. ... Einstein bunun bir nötron kadar çekici olduğunu tahmin
ediyor, yani anti-madde ve madde aynı çekime sahip. Einstein böyle söylüyor.
Ama anti-madde, 1915'te Einstein'ın teorisinin öne sürülmesinden 50 yıl
sonra keşfedildi. Bizim teorimize göre bir parçacığın yükselmesinin tek
yolu, zamanın tersine çevrilmesi. Başka bir olasılık yok. Yani eğer bu deney
doğruysa, mekan/zaman makinesi kesinlikle doğal bir sonuç ve laboratuarda
test edilebilir. Bir parçacığı zamanda geri ve ileri hareket ettirebilirsin.
[Yeni bir diyagram gösteriyor.] Bu diğer deneydeki amaç nötr bir parçacığın
alınıp bir anti-parçacığa maruz bırakılması ama şu anda elimizde anti-madde
yok. Yine de bunu yapmanın yolları var ve parçacığın hangi yöne hareket
ettiği ölçülebilir. Birimler konusu çok önemli, temel bir konu çünkü örneğin
bir UFO'nun dışındayken onu bir araba büyüklüğünde grüyorsun ama içine giren
insanlar çok büyük bir iç alanı olduğunu söylüyor. Birimleri ters
çevirmekten başka bir yolu yok bunun. Bizim bir santimetremiz, o araç içinde
tamamen farklı bir ölçüde olabilir. Bizim için birim, üç yönde de aynıdır.
Ama öyle bir aracın içinde olduğunda, farklı yönlerde farklı birimler
olabilir. Bir küpün içine girdiğinde, içeride hem boyutlar hem de şekil
farklı olabilir.
C: Yoğunluk sınır geçişi farkındalığı. Roger'ın yoğunluk tanımlarıyla
aşinalığı var mı?
S: (L) Hiç yoğunluk tanımı yapmış mıydık TR? (T) Sadece yedi seviye
hakkında. (L) Peki, yoğunluk tanımı nedir?
C: Bilgi tabanınızı kullanarak inceleyin; aranızda.
S: (L) Yoğunluktan ne anlıyoruz? (T) Yedi yoğunluk seviyesi var. (L) İlk
yoğunluk seviyesi taşlar, mineraller, bitkiler. O seviye içinde bir
farkındalıkları var. Taşlar bile büyüyüp hareket edebiliyor, ama bunu o
kadar yavaş bir şekilde yapıyorlar ki, biz algılayamıyoruz. İkinci seviye
hayvanlar krallığı. Bu yoğunluktaki farkındalık geometrik ilerleme ile
ilgili. İlk seviyedeki farkındalık düz bir çizgi şeklinde. İkinci seviyenin
farkındalığı ise çizginin kendine dik hareketle bir alan oluşturmasına
dayalı, yani düzlemler. Üçüncü yoğunlukta insanlar var ve düzlemin kendine
dik açıyla hareketine dayalı bir farkındalığı var, ama bunu hiç tam olarak
deneyimleyemiyoruz. Herşeyi yalnızca üç boyutlu olarak görüyoruz çünkü
hafıza ve bilgiye dayalı bir ilüzyon yaratıyoruz. Baktığımız herhangi
birşeyin öbür tarafını veya içini bilemiyoruz. (J) Heinlein'ın kitabındaki
denekler, bir yapıya farklı açılardan baktırıldıkları halde, sorulduğu zaman
yalnızca soru anında görebildiklerine göre yanıt veriyorlardı... (L) Üçüncü
yoğunluk böyle birşey. Herşeyi kendi algımıza göre bilebiliyoruz. Yani
birinci yoğunluğu ikinciye, üçüncüye ve dördüncüye uygulayarak dördüncü
yoğunluğun nasıl birşey olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Dördüncü yoğunlukta
herhangi bir cismi aynı anda tüm yönlerden görebiliyorsun. (T) Her yoğunluk,
kendi altındaki yoğunlukları da kapsıyor, yani dördüncü yoğunluk, ilk üç
yoğunluğa yeni bir yoğunluğun eklenmiş hali. Buna göre beşinci yoğunluk da,
dördüncü yoğunluğun kendine dik açı yapan hali oluyor. Aynı şey altıncı
yoğunluk ve Kasyopyalıların "Bir" olarak isimlendirdikleri yedinci yoğunluk
için de geçerli. Tamamlanma noktası. (L) Tüm bu şeyleri nasıl ifade
edeceğimiz konusunda hiçbir fikrimiz yok. Bize Boyutötesi Atomik
Remolekülerizatörlerden bahsettiler, öyle birşeyi nasıl yapabileceğimizi
sorduk. Oturup bir iki gün boyunca onları dinleyip notlar alacak vaktimiz
olup olmadığını sordular. (RS) Benim var! Benim var! (L) Evet, biz de öyle
söyledik ama gerekli parçaları nereden bulacağımızı sordular. (RS) Bu tıpkı
Roma devrinde elektronik cihazlar yapmaya çalışmak gibi... (T) Veya bir
köpekten bir kol saati yapmasını istemek gibi. ... (RS) Algımızın ne kadar
aldatıcı olduğu konusu, deniz kabuklarıyla bilimsel olarak kanıtlandı. Bunu
sizinle konuşmuştuk değil mi? (T) Evet. (RS) Üçüncü seviyede, boyutun
değerinin mevcut enerji ile değiştirildiği veya birimin değerini değiştirmek
için enerjinin kullanıldığı doğru mu?
C: Bu kavram yoğunluk sınırını aşıyor; üçüncü seviye ile sınırlı değil.
S: (RS) Dördüncü seviyeye geçiyor. Bu da UFO'ların itiş sistemini açıklıyor.
C: Farkındalıkta meydana gelen "patlamanın" nedeni yaklaşan dalga. Şimdi,
bunu gözünüzde canlandırın, yanıtlar orada.... Bir süre bunun üzerinde
düşündükten sonra Roger şu anda ruhunun "merkezinde" yer alan bulmacayı
çözmesini sağlayacak büyük soruya "rastlayacak"; şu anda sadece tek bir
parça eksik. ...
S: (T) Dördüncü yoğunlukla birlikte fiziksellikle sınırlılık sona eriyor.
Anahtar kelimesi ise "fizikselliğin değişkenliği." 3'üncü yoğunluktan 4'üncü
yoğunluğa geçiliyor ve yedinci yoğunluğa kadar yükseliş devam ediyor.
Bilgini, farkındalığını belirli bir seviyeye çıkardığında bir sonraki
seviyeye geçebiliyorsun. Üçüncü yoğunluktan dördüncüye geçtiğimizde,
gerçekliğimizin ne olduğunu zihnimizde canlandırma ve buna karar verme
yeteneğimiz var. Dördüncü seviyeden itibaren gerçekliği kendimiz
yaratıyoruz. Yani belirli bir noktadan sonra artık somut bir gerçeklik
olmayabilir. Herşey enerji olabilir ve biz de ışıktan varlıklar... Sadece
düşünce yoluyla dilediğimiz somutlukta gerçeklikler yaratabiliriz. Dördüncü
yoğunluktan itibaren, bizim algıladığımız şekliyle zaman diye birşey yok.
Bizim zaman algımız yalnızca ilk üç yoğunluk için geçerli. (RS) Bizim
zamanda ileri ve geri hareket dediğimiz şey, dördüncü seviyede bir anlam
ifade etmiyor ve bizim bu kavramdan algıladıklarımızı kolayca
yapabiliyorlar. (L) Tıpkı bir sürü kapı gibi; birinde 1917 yazıyor,
diğerinde 1943 veya herneyse, ve istedikleri kapıdan girebiliyorlar. (T)
Boyut sınırı kavramı var. Dünya, 4'üncü yoğunluk alanına doğru gidiyor. Veya
o bize doğru geliyor veya her ikisi. Bu yoğunluk geçişi sınırı, boyutlar
arasında da bir geçiş sağlıyor. Kasyopyalılara göre boyutlar yanyana dizili
gerçeklikler gibi; bir yoğunluk seviyesi dahilindeki olası sonsuz
gerçeklikler. Yani yoğunluk ile boyut arasında bir fark var. (RS) Bu harika
bir toplantı çünkü matematiksel olarak üçüncü seviyeden dördüncü seviyeye
geçiş hakkındaki soruya verilen yanıt, yani birimlerin değiştirilmesi, tam
da kitabımda önerdiğim çözümdü. ... (T) Tüm seviyelerde evrenin hayat dolu
olduğu söylendi ve insanlar bunun parçalarından yalnızca bir tanesi. (L) Ve
anladığım kadarıyla, bu gelen yoğunluk sınırının, bu yoğunluk değişiminin
hissedildiğini ve bunun bilinci canlandırdığını söylüyorlar. Gelen şeyin bir
Büyük Döngü'nün sona erişi olduğunu söylediler. Bir Büyük Döngü 300.000
yıl... (T) Birkaç yıl eksik veya fazla. (L) Bu Büyük Döngü'nün başlangıcında
farkındalığımızın düşürülmesi için genetik olarak değiştirildik ve DNA'mızda
yapılan değişiklikler, zamanı algılamamıza neden oldu. Şu andaki
sınırlılığımız DNA'larımızdaki bir sınırlandırılmayla ilişkili. Şimdi, bu
300.000 yıllık döngünün sonunda pek çok insan, enerjideki değişimlerin bir
sonucu olarak bölünmüş DNA'larını yeniden birleştiriyorlar ve bu onların
zihin güçlerinin ve algılarının katlanarak artmasını sağlıyor. Sanırım
Kasyopyalılar bu enerjinin yaptığı etkinin, üzerinde çalıştığımız bulmacanın
tamamlanması için ihtiyaç duyduğumuz hamleyi gerçekleştirmemizi sağladığını
söylüyorlar. Şu anda sana verilen kavramları kullanarak bu gerçekliği
algılayabileceksin ve bu sana bir anahtar sağlayacak. (RS) Sanırım soruları
doğru bir şekilde ifade etmezsek... (L) Yanıt alamazsın! Spesifik ol.
C: Aynı kavram alanıyla bağlantısı olmayan çok fazla veri ortaya koyarak
akıl karışıklığı yaratmamaya dikkat edin, çünkü ziyaretçi temel olarak
belirli bir hususla ilgileniyor; aşinalığının artması için bırakın veriler
araştırmacı tarafından kendine uygun bir planla hazmedilsin! Matematiği
bölümlenmiş dozajlarla öğrenmek gibi!
S: (L) Size bir kerede çok fazla şey söylemememizi öneriyorlar çünkü bu sizi
üzerinde çalıştığınız temel sorudan uzaklaştırır. (RS) Bu çalışmayı MUFON
grubuna da bildirmemiz iyi olur! (T) Toplantıda teklif ettik ama
istemiyorlar. Bu MUFON'un prensipleri dışında kalıyor. (L) Maddesel, somut
bir nitelikte değil. (RS) Ama kafamdaki bir sürü soru yanıtlandı! İnanılmaz
bir şekilde! Tüm temel sorular yanıtlandı. (J) Neler olduğunu ve nasıl bir
iletişimde bulunmakta olduğumuzu anlayacak teknik bilgiye sahip biriyle ilk
kez konuşuyoruz. (RS) Evet, bu beni heyecanlandırdı!
C: Roger'ın enerjisi grubu etkiliyor.
S: (RS) İki kısa soru daha ve sonra susacağım...
C: İstediğin kadar soru sor!
S: (RS) Bulunduğumuz üçüncü seviyede anti-madde kullanımı, birimin işaretini
değiştirir mi? Yani bu, mekan ve zamanın işaretinin tersine çevrilmesi
anlamına mı gelir? (işaret: artı/eksi)
C: Evet, ama üçüncü seviye varlıkların her zaman karşılaştığı sorun, "diğer"
tarafın haritalanmamış olması. Bu nedenle, dördüncü seviyeden altınca
seviyeye kadar olan BH'den yardım almadan, bu alanda deney önermiyoruz.
S: (RS) Bu inanılmaz bir yanıt ve bu da zamanda yolculukla ilgili. Enerji
kullanılarak birimlerin rakamsal değeri değiştirilebiliyor. Zamanda geri
gitmek için ise birimin işaretinin değiştirilmesi gerekiyor. Artı bir saniye
ile ileri doğru gidiyoruz ve işareti değiştirecek olursak, eksi bir saniye
ile de geçmişe gidiyoruz. Anti-madde kullanarak geçmişe gidip
gidemeyeceğimizi sordum ve onların cevabı da üçüncü seviyeden dördüncü
seviyeye geçmekte olduğumuzdu. Tamam, son bir soru daha.
C: Yanlış, Roger!
S: (L) Bu son sorun olmayacak! [Gülüşme] (J) İstediğin kadar soru
sorabileceğini söylediler!
C: Bu celse senin için hazırlandı! Bunun için buraya gelmeni sağladık!!
Büyük bir tura başlamak üzeresin; bu gezide iletişimlerde bulunacak, çalışma
bulgularını paylaşacak ve diğer benzer yolları inceleyecek ve
araştıracaksın. Bu yolculuktan edineceğin öğreniş ve bilgiler çok ama çok
önemli sonuçlar meydana getirecek! O yüzden, bunu senin "gecen" olarak
düşün!
S: (RS) Israr ediyorlar! O halde, çok önemli başka bir sorum var! Şu anda
Yunanistan'da, Santia Üniversitesi'nde (?), üniversitenin nükleer fizik
laboratuarında, benim çalışmalarıma ve buradaki kitaba [Kitabı gösteriyor]
dayalı, potansiyel olarak çok önemli bir deney yapılıyor. Deneyin amacı,
çinko 70 veya molibden 100'ü, 1.294 MeV enerjili Gama ışınları ile
bombardımanlayarak yepyeni bir enerji kaynağı bulup bulamayacağımızı görmek.
Bu deney başarılı olacak mı? (Carla) A a!.. Bunu yanıtlamazlar! (J) Bu
soruya dokunmayabilirler... (RS) Çinko 70 yeni bir enerji kaynağı olacak mı?
Bu maddeler yeni birer enerji kaynağı olabilir mi?
C: BahsettiğiN tüm deneylerin bir ortak noktası var: Hepsi üçüncü yoğunluğun
"sınır çizgisine" dokunuyor.
S: (T) Anti-madde kullanmaktan bahsettiğin zaman şöyle dediler: "Evet"
kullanabilirsin, ama olaya tek bir yönden yaklaşıyorsun ve yukarıdan birinin
yardımı olmadan, dördüncü yoğunluk tarafına geçemezsin. Oradan bakabilmek
için bir dördüncü yoğunluk varlığı bulmak zorundasın. Ama sınırdasın, üçüncü
yoğunlukta gidilebilecek son noktadasın... (RS) Bize yardım edecek misiniz?
(Carla) Evet, pratik olalım! [Gülüşme]
C: TR'nin verdiği yanıt tam olarak doğru değil. Üçüncü yoğunluk teknolojisi
kullanılarak üçüncü yoğunluktan dördüncü yoğunluğa geçmek mümkün. O ya da bu
şekilde tesadüfi bir şekilde de olsa, çeşitli bireyler ve gruplar bunu
gerçekleştirdiler. Sorun şu ki, "yalnızca üçüncü yoğunluk eğitim ve
deneyimine sahip biri, dördüncü yoğunluğa ulaştığında ne yapar?"
S: (L) Eğer yeterli zaman ayırırsak, bize bu eğitim ve teknolojide yardımcı
olur musunuz?
C: Evet, ama bunu ne için kullanmak istiyorsunuz? Bu bir günlüğüne
Disneyland'a gitmek gibi birşey değil, biliyorsunuz!
S: (S) Bunu sana söylediler Laura! [Gülüşme] (T) O halde sanıyorum Roger'ın
üzerinde çalıştığı şey, üçüncü yoğunluğun sınırına temas ediyor ve sınırı
geçebilir de! Sorum şu: eğer sınır geçilirse, deneyi yapanlar ne olduğunu
bilirler mi? Ne yaparlar? Alacakaranlık kuşağına geçmiş olduklarının
farkında olurlar mı? Öyle bir kapı veya pencere açıldığında, iki yöne de
birşeyler geçebilir! (L) Ünlü Flight 19 üyelerinin bir zaman sapmasında
donduklarını ve hala neyin içinde olduklarını anlamaya çalıştıklarını
söylediler. Aradan hiç zaman geçmediğini düşünüyorlar. (RS) Bu teoride bu
gayet mümkün! (L) Kendini benzer bir durumda bulmak istemezsin herhalde! (T)
Evet, Carla telefonda şöyle der: "Roger, eve ne zaman geleceksin?" Ve sen de
dördüncü yoğunluktan şöyle dersin: "Buradan eve nasıl geliniyor,
bilmiyorum!" [Gülüşme] (J) Bir sorum var: Eğer bu Disneyland'a gitmek gibi
değilse, bu yolculuğun herhangi bir sonu var mı?
C: Fazla karmaşık, sorun fazla belirsiz.
S: (J) Şaka yapıyordum! (T) Neşe, neşe! (RS) Bize yardım edip etmeyecekleri
sorusunu yanıtladılar mı? (L) Evet dediler.
C: Şunlar hakkındaki bilgi seviyen nedir: elektromanyetizma, Einstein'ın
"birleşik alan teorisi." Einstein bu teoriyi hiç bitirdi mi, yoksa teori
konsorsiyumun denetimi altında tamamlanıp hasıraltı mı edildi? Eğer öyleyse
bunun sonuçları neler olabilir!!! Ayrıca Roger, "boşlukları doldurma"
yeteneğin var mı? Bizce var! [Laura'nın notu: Sanırım burada boşluktan
kastedilen şey birleşik alan teorisinin "boşlukları" değil, verilen
yanıtların satır aralarının okunmasıyla ilgili. "Bu yöndeki araştırmanın
neticeleri neler olabilir?" anlamında...]
S: (RS) Üçüncü seviyede elektromanyetizma ile çekiminin birleşmesi söz
konusu olamaz çünkü bunlar aynı şey. Aynı oldukları için bir birleşmeye de
gerek yok. Bu görüş doğru mu?
C: Evet. Peki ya dördüncü seviye?
S: (T) Dördüncü yoğunlukta bu ne anlama geliyor? (RS) Anladığım kadarıyla
üst yoğunluğa geçme olasılığının ortaya çıktığı yer de burası. Eğer çekim ve
elektromanyetizma aynıysa, o zaman anti-çekim de var. Anti-çekimin kaynağı
birleşme değil. Einstein yanıldı, ama bu ikisinin aynı olması, anti-çekimin
olduğunu ima ediyor.
C: Sadece üçüncü yoğunlukta araştırıldığında yanlış. Konsorsiyumun devreye
girdiği yer de burası, yani "Bir Kutu Solucan." ...
S: (T) İnsanlar Einstein'ın Birleşik Alan Teorisi'ni tamamlamadığını
düşünüyor, ama bu yanlış olabilir. Dezenformasyon kampanyasının parçası. (RS)
Bilindiği kadarıyla Einstein Birleşik Alan Teorisi'ni bitiremedi çünkü
varsayımları gerçekleştirilebilir değildi. (T) Belki de fikirleri alınıp
başka biri tarafından tamamlanmış ve hasıraltı edilmiş olabilir. [Roger
tabla başında oturuyor.] (RS) Birşey sormak istiyorum. Temel bir parçacığın
kütlesinin kaynağı esas olarak elektromanyetik nitelikte olmalı. Üçüncü
seviyeden görüşte, çekim ile elektromanyetizmanın aynı olmasının nedeni de
bu. Şu an için bizim düşüncemizde bu, deneysel olarak kanıtlanmış birşey. Bu
neden yanlış? Bir açıklamaya ihtiyacım var.
C: Üçüncü seviyede yanlış değil, üçüncü seviyeyle sınırlandırmak yanlış.
S: (RS) Üçüncü seviyeden bakıldığında, evrende eşit miktarda madde ve
anti-madde olduğu doğru mu?
C: Evet, diğer seviyeler için de geçerli.
S: (RS) O halde evrendeki toplam zaman sıfır?
C: Evet.
S: (RS) Bu inanılmaz!
C: Yalnız, daha az basınç Roger! [Roger sakinleşiyor.] ... Teşekkürler.
Şimdi, unutma, en önemli kavram denge. Denge nasıl elde edilir?
S: (L) Her neyden bir tane varsa, onun zıddından da bir tane var. (RS) Madde
ve anti-madde. Yani, eğer madde zamanın bu doğrultusunda akıyorsa,
anti-madde de karşı yönde akıyor. Birbirlerini dengeliyorlar. (J) BH ve KH.
Her ikisinin de olması gerekiyor. Evrenin toplam zamanının sıfır olması da
bununla ilgili. Eğer biz bu yönde ilerliyorsak, başka bir galaksideki
başkaları da öbür yönde ilerliyor olabilir. Toplamı ise sıfır.
C: Galaksi değil, boyut.
S: (RS) Evet. Başka bir seviye. Hep üçüncü seviye düşünüyorum!
C: Artık değil! [Gülüşme]
S: (RS) Çekim ile elektromanyetizmanın aynılığını, dördüncü seviyeyi katarak
matematiksel olarak nasıl ifade edebiliriz? Bu nasıl yapılabilir? Dördüncü
seviyenin eklenmesi nasıl sağlanabilir?
C: Yanıtları zihninde canlandırmanı istedik. Keşfetmen için her zaman orada
bekliyor.
S: (RS) Kolay olmayacak, ama deneyeceğim.
C: Ne kolay ki?
S: (RS) Buradaki mesele, dördüncü seviyeye geçişin matematiksel olarak nasıl
ifade edileceği. Sanırım bu izogeometri ile yapılabilir. Daha önce
tartıştığımız geometri, yani mekan ve zamanın biriminin genelleştirilmesi...
C: Geometri anahtarlardan bir tanesi, ama başka bir tane daha var.
S: (L) Diğer anahtar nedir? Belki de üç boyutlu bir matristir. (RS) Biz de
onu kullanıyoruz. Aynı zamanda küpleri kullanıyoruz. (L) Bize bir ipucu
verebilir misiniz? Sadece küçük bir ipucu. (RS) Bize formülü verin!
C: Sahipsiniz... erişin...
S: (L) İstediğimizi zaten verdiklerini söylüyorlar. Bu transkriptleri
bilgisayara geçirmek üzere yazarken, yanıtlanmadığı sandığım bazı soruların
yanıtlarına rastlıyorum sürekli. (RS) Bunun için bir celse yapmalıyız...
Çünkü bu, UFO'larla ilgili sahip olduğumuz tek matematiksel modelin bir
doğrulaması... Bildiğim kadarıyla tek model. Bir bilgisayar modelimiz var...
Bir UFO yapamayız, bunun için gerekli teknolojimiz yok, ama formülü
bilgisayara koyup bir model elde edebiliriz.
C: Geometriyi optikle birleştir.
S: (RS) Ne?! Işık bilimi. (L) Geometrik ışık mı?
C: Matris.
S: (RS) Ben de aynen bunu yaptım. Matris niteliğinde bir birimle temsil
edilen bir ışık ifadesi oluşturdum. Bunu yaptım. Yıllar önce!
C: Ama önemli bir etmeni atladın; unutma, hipotezler teori değildir!
S: (RS) Zihnimde kavramsal bir hipotez oluşturmuştum. Bu bir teori değil.
Niceliksel olarak formülize edilmesi gerekiyor. Doğruluğu bu şekilde
deneysel olarak kanıtlanabilir. Teori sürecini oluşturan şey, hipotez,
formül ve deneysel doğrulama.
C: Peki eksik faktör nedir Roger?
S: (L) Nedir? (RS) Bilmiyorum. (L) Belki denkleme dördüncü yoğunluğu
katmamanla ilgilidir. (RS) Evet! Tabii ki! (J) Belki eksik faktör budur. (RS)
Ama nasıl... Bunu matematiksel olarak nasıl ifade edebileceğimi
bilmiyorum...
C: Işık dalgaları... çekim... elektromanyetizma...
S: (L) Seninle oyun oynuyorlar. [Gülüşme] (J) Bu nedir, çok şıklı bir soru
mu? (RS) Bunun üzerinde düşünmem gerek. İzogeometride...
C: Üçüncü seviye fizik anlayışında dalgaların oynadığı rol nedir?
S: (RS) Eterin, yani tüm evreni dolduran şeyin çapraz salınımı. Hayır,
dalgalar bir aracıya ihtiyaç duymadan da varolabilir. Çapraz salınımlar tüm
evreni dolduruyor.
C: Işık, çekim, optik, atomik parçacıklar, madde, anti-madde... birleştir.
S: (RS) Bu listede herşey var... (J) Hepsinin ortak özelliği nedir? (RS) Ou!
Hepsi evreni dolduran şeyin titreşimleri! Biz şeyleri algılıyoruz, herşeyi,
hatta şeyler arasındaki boşlukları. Gerçek ise bunun zıddı. Çünkü ışık bir
dalga, tıpkı ses gibi. Eğer havayı çıkarırsan, ses yayılamaz. Işık da aynı
şey. Işık bir dalgadır ve tüm evreni dolduran bir aracı olmadan yayılamaz.
Yani bizim somut ve boş olarak algıladığımız şey doğru bir algı değil. Tüm
evren, eter denen bu aracının titreşimiyle dolu. Bu aracı olmasaydı heryer
karanlık olurdu. Yani ışık, bu aracının bir salınımı. Parçacık da bir
salınım, yalnızca dalga yayılıyor ve salınım devam ediyor. Elimi buradan
buraya hareket ettirdiğimde, salınımı hareket ettirmiş oldum. Boşluk sürekli
salınıyor. Biz tamamen boşuz, ama boşluk dolu. Yani yanıt, hepsinin ortak
tarafı, hepsinin, tüm evreni dolduran bu aracının salınımları olması ve
sanırım bu hem üçüncü, hem de dördüncü seviye için geçerli. (L) Belki de
bunları spektral anlamda söylediler. (RS) Olabilir...
C: Şimdi, çekim ile ışık arasındaki ilişki nedir?
S: (RS) Bilmiyorum. Çalışmalarımın bu aşamasında bilmiyorum. (L) Belki de
anahtar budur. (RS) Işık maddeye dönüştürülebilir ve bu yüzden çekim var.
(L) Ama çekim ile ışık arasındaki ilişki ne olabilir? [Laura'nın notu: Peki
ya zaman? Işık hızında ne madde, ne çekim, ne de zaman olduğuna göre, belki
bu üçü, aynı şeyi tanımlamanın farklı yollarıdır. Belki de zaman, çekim
üreten elektromanyetik bir fenomen veya elektromanyetizma üreten çekimsel
bir fenomendir ve yan ürünü de maddedir???]
C: Bilgi tabanına erişin ve birbirinize danışın.
S: (L) Bunu tartışmamızı istiyorlar. (RS) Işık ile yerçekimi arasındaki tek
bağlantı... foton ve foton bir çift elektron ve pozitron üretiyor;
parçacıklar ve anti-parçacıklar, ve o parçacıkların da çekimi var. Yani bu
şekilde, elektromanyetik dalgalar... Foton madde yaratabilir... (L) Ve
maddenin çekimi var... (RS) Ve maddenin çekimi var... dönüştürülebiliyor...
(L) Ama nereden geliyor? (RS) İyi bir soru ama bilinmiyor. Bir vakumdan
geliyor olabilir... (L) Ama bu nasıl oluyor? (RS) Laboratuardaki deneylerde,
bir fotonu çekirdeğe fırlatıyorsun ve çekirdekten bir elektron ve bir
pozitron çıkıyor, yani foton parçacıklara dönüşüyor. O parçacıkların çekimi
var. Fotonun çekimi olup olmadığını bilmiyorum. Sanmıyorum, çünkü ışık
hızında hareket ediyor. Zaman yok. Zaman askıda. (L) Işık hızında çekim
olmadığı doğru mu? (RS) Çekim yok. (L) Belki o zaman, nasıl maddenin
antitezi anti-maddeyse, ışık hızı da çekimin antitezidir? (RS) İyi bir
yaklaşım. Çok iyi bir yaklaşım!
C: Yakın.
S: (J) Bu dengeyle mi ilgili?
C: Herşey öyle.
S: (L) Eğer ışık hızında çekim yoksa... (RS) Zaman yok... (L) O zaman
çekim... (J) Bizi üçüncü yoğunlukta tutan şey... (RS) İpucu... Ama eksik
olan ipucu... Üçüncü yoğunluktan dördüncü yoğunluğa geçişle ilgili eksik
ipucunu mu tartışıyoruz?
C: Evet.
S: (RS) O zaman bu doğru. (J) Çekim, bizi üçüncü yoğunlukta tutan şey mi? (RS)
Yani eğer ışık hızında gidersen, dördüncü yoğunluktasın.
C: Peki, üçüncü yoğunluk ve dördüncü yoğunluk maddesinin parçalanmadan ışık
hızına erişmesini sağlayan eksik faktör nedir? Düşün...
S: (RS) Bu nükleer fiziğin temel konusu... Madde ışık hızına bozulmadan
erişemez... (J) Anti-çekim? (RS) Anti-çekimle de... Şu andaki
bilgilerimizle, madde bunu yapamaz. (L) Pekala, eğer bir madde ışık hızına
doğru giderek hızlanıyorsa, hızlandıkça bütünlüğünü kaybediyor. Peki ya bir
noktada giderek daha fazla anti-madde eklersen... (RS) Bu süreci tersine
çevirir... Bir elektron ve bir pozitron al ve birini diğerinin içine sok ve
fotonu yeniden yarat. Ama madde ışık hızına erişemez. Eğer erişirse zaman
durur... boyut yok... (L) Belki bilinçtir? (J) Farkındalık mı? (RS) Eğer
eksik etmen farkındalıksa, evet.. (L) Bilinci matematiksel olarak denkleme
koyabilir misin? (RS) Evet, elbette!
C: Madde ile bilinç arasındaki eksik bağlantı nedir?
S: (RS) Ah! (L) Eğer bunları biliyor olsaydık burada olmazdık! [Gülüşme] (RS)
Bir alan olması gerekiyor. (J) EM mi? (RS) Hayır, biyoenerjitik bir alan.
(L) Peki ya bilinç çekim yaratıyorsa? (RS) Çekimi madde yaratıyor. (L) Ama
madde bilinç tarafından yaratılmıyor mu? Gözlemlediğimizde dalgayı
çökertmiyor muyuz? (RS) Evet, zihin madde yaratabilir...
C: "Graviton" diye birşey yok.
S: (RS) Evet, graviton mevcut değil. Einstein'ın teorisinde varlar ama buna
hiçbir zaman inanmam... Bilincimiz çekim yaratıyor mu?
C: Yaklaşıyorsunuz. "Bizim" değil.
S: (L) Başka birinin bilinci mi çekim yaratıyor? (RS) Dördüncü seviye.
C: Yedinci Seviye.
S: (RS) Aa evet! Anlayabiliyorum! Son seviye. Eşit miktarda madde ve
anti-maddeden oluşan evren, gerçekten açık mı? Yani, evrende bir yerde
sürekli madde mi üretiliyor? Madde ve anti-madde?
C: Daha iyi bir ifade şu olabilir: Geri dönüşüm.
S: (RS) Dünyanın merkezinde de aynı geri dönüşümün gerçekleşdiği doğru mu?
Dünyanın genişlediği şeklinde bir teori var. Bunu bir konferansta duymuştum.
Dünyanın çapı büyüyor çünkü dünyanın merkezinde bir madde yaratımı var. Bu
doğru mu?
C: Yanlış, ama birleşik boyutlulukta tüm kavramlar doğru.
S: (L) Sanırım alternatif bir evrende bu oluyor olabilir, ama burada
olmuyor. (RS) Benim en büyük sorunum yeni bilgi değil, politikaydı.
Özellikle Einstein'la ilişkili politika. Solucanlar kutusu daha önce
söylenmiş miydi? Bana bu konuda ne söyleyebilirsiniz? Einsten'ın ötesine
geçer geçmez her tür sorun başlıyor. Günümüz toplumundaki politik sorunlar.
Bu hususta söyleyebileceğiniz herhangi birşey var mı?
C: Politik sorunların kökeninde, medeniyeti kontrol altına almak amacıyla,
zaten sınırlı koşullarda elde edilen bilgiyi kontrol altında tutma çabası
var.
S: (RS) Bu şimdiye kadar duyduğum en iyi cevap. Çok, çok iyi. (T) Sormak
istediğim birşey var. Üçüncü yoğunluk ile dördüncü yoğunluk arasındaki
sınırın zorlandığı deneyler hakkında. Deney bu engeli aştığı zaman ne olur?
Ne bekleyebiliriz?
C: İlgili durumdaki koşullara bağlı. Daha önce söylediğimiz gibi, bu zaten
pek çok kez gerçekleşti.
S: (L) Philadelphia Deneyi sanırım... (J) Flight 19... (T) Pekala, bunlar
olumsuz sonuçlar. Ne yaptığını bilmeden başka yoğunluklara geçmenin
neticeleri nelerdir?
C: Yanıtlandı.
S: (L) Evet, bundan bahsettiler. Aklını kaçırmak. (J) Evet, Flight 19'u
bulduğunu sanan adamlar kafayı yemiş. Araştırmacılar dördüncü yoğunluk
sınırını geçtiklerinde aynı şeyin meydana geldiğini anlayacaklar mı?
C: Kısmen.
S: (T) Sınırın bu kadar çok delinmesi durdurulabilir mi? Yani sınırın
delindiği yerler onarılabilir mi?
C: Belirsiz.
S: (L) Açılan yerlerin otomatik olarak kapanmadığını varsayıyorsun. (T)
Faaliyet durduğunda bu açıklıklar otomatik olarak kapanıyor mu? Hayır, bu da
çok belirsiz. Dışarıda puromu içerek dolaşırken, Roger'ın bu gece burada
olmasının nedenlerinden birinin bunu deneyimlemek olduğunu düşünüyordum, ama
aynı zamanda daha önce ona verdiğimiz şeyleri bizzat görmesi. Bunları biz
uydurmuyoruz. Başka bir yerden geliyor. Bu bilgilerin ardında bir gerçeklik
var. Roger Avrupa'ya gidiyor. Aynı şeyler üzerinde çalışan iş arkadaşların
var. Kasyopyalılar bu sınırı geçmenin eşiğinde olduğunu söylediler. Bunun
yapılabileceğini, bildiğimiz birkaç olayda felaketimsi sonuçlarla,
bilmediğimiz çeşitli olaylarda ise bilmediğimiz sonuçlarla bunun yapıldığını
söylediler. Varmaya çalıştığım nokta şu; burada olmanın ve bunları görmenin
nedenlerinden biri bu bilgileri almak çünkü bilimadamlarının o sınırı
aştıklarında ne yaptıklarını bilmeye ihtiyaçları var. Çünkü eğer bunu
anlamazlarsa, bu tür felaketsi olaylarda da artış olacaktır... Yoğunluklar
arasındaki sınırın yapay olarak aşılması olayları artıyor mu?
C: Evet.
S: (T) Bu sürecin, yaklaşan bu yoğunluk değişiminin ne kadar süreceğini
sormamızın nedenlerinden biri de buydu. Bize yanıt olarak "bir ay ile 18 yıl
arasında" dediler. Biz de, bu geçiş noktasının tam olarak ne zaman
geleceğini bilmiyor olabileceklerini düşündük. Belki de söyledikleri şey,
insanların bilmeden bu sınırı aşmalarıyla da ilgili olabilir. Birileri
bilgilerini arttırmaya ve istedikleri birşeylere ulaşmaya çalışıyorlar, ama
tüm bunların anlamını bilmiyorlar.
C: Evet.
S: (T) Tüm medeniyetin hayatta kalması artık senin omuzlarında Roger!
[Gülüşme] Laura her hafta buraya oturup "Tüm dünyanın yükünün omuzlarıma
konmasını istemiyorum" deyip duruyordu. Artık yükün bir kısmı da sende! (RS)
Evet, kısmen. "The Andreasson Affair" (Andreasson Olayı) kitabının teknik
danışmanıydım, çünkü kadın uzay gemisinde gördüğü şeylerle ilgili bir sürü
çizim yapmıştı. İtalya'daki ____ Araştırma Enstitüsü hakkında herhangi bir
yorumunuz var mı?
C: Belirttiğin enstitü, sorgulanabilir fon kaynaklarıyla bağlantılı olan
Carboni "Kurumu" tarafından kontrol ediliyor; ama endişelenmene gerek yok,
çünkü bilgi korur. O nedenle, bilgi silahıyla donanmış bir kişi,
saptırılmadan herhangi bir ortamda çalışabilir.
S: (RS) Anlamıyorum. (J) Belki bunu kendin görmen gerekiyordur... (L) Bu
konuda endişelenmene gerek yok. (RS) Peki ya Cardone? (Carla) Tabla Carboni
dedi. ...
C: Carboni Kurumu.
S: (RS) Bu isimde bir kurum yok! (L) Belki oradan fon sağlanıyordur. (RS)
Carboni'den değil... (Carla) Bekle ve gör... [Carla ve Roger'ı uğurluyoruz.]
Tartışma: (L) Işık hızına yaklaşırken meydana gelen demolekülerizasyon, bir
koni şekliyle ifade edilebilir. Koninin ucu ışık hızı, bir tür teklik ve
remolekülerizatörün o noktaya ulaşırken kullanılması gerekiyor çünkü diğer
tarafa zıt bir koniye geçtiğinde remolekülerize olmanı sağlıyor olabilir.
Merak ediyorum, Boyutötesi Atomik Remolekülerizatör, ışık hızına yaklaştıkça
giderek daha fazla dozda anti-madde uygulayan bir cihaz mı acaba? Bir
tarafta çekimi olmayan, zamanı olmayan, kütlesi olmayan ışık var, diğer
tarafta ise çekim, zaman ve kütle var. Peki geçiş nedir? Bize verilen üç
çift birbirinin zıddı gibi görünüyor: Işık ve çekim, optik ve atomik
parçalar, madde ve anti-madde... (J) Herşey dengeyle ilgili. Çekim ile ışık
arasındaki ilişki nedir? Üçüncü ve dördüncü yoğunluk maddesinin bozulmadan
ışık hızına erişmesini sağlayan eksik bağlantı nedir? (L) Eksik bağlantı?
Sanırım ilkişki ortada. Işığı yavaşlatan, fotonların ortaya çıkmasını
sağlayan, bir anlamda dalgayı çökerterek maddeyi yaratan şey nedir? (J)
Üçüncü yoğunluğun bozulmadan ışık hızına erişmesini sağlayan faktörle aynı
olabilir. (L) İlişki ortada. "Bilinç" dediğimizde yaklaştığımızı ama bunun
bizim bilincimiz değil, yedinci seviyenin bilinci olduğunu söylediler. [Laura'nın
notu: Elektromanyetizma "Tanrı"nın ya da tüm yoğunlukları kapsayan yedinci
yoğunluğun bilincinin "alanı" olabilir mi? Cayce bir keresinde "Tanrı
elektriktir." demişti. İnsan bilincinde tespit edilebilen ve kontrollü
elektromanyetik dalgalarla arttırıbilen elektromanyetik bir alan mı var?]
(J) "Yaratımın" bir geri dönüşüm olduğunu söylediler. (L) Hala orada
mısınız?
C: Her zaman olduğu gibi Laura. Öğle yemeğine falan çıktığımızı mı
düşünüyorsun?
S: [Gülüşme]
C: Burada olup olmadığımızı sorup duruyorsun?!?
S: (J) Her zaman buradalar, içimizde. Hepimiz bağlantılıyız. (T) Biz onlarız
ve onlar da biz, tam burada! (L) Pekala, bu kadar fizik biliyor olmanıza çok
sevindik. Demek ki biz de bu kadar çok fizik biliyoruz... (T) Roger'la
konuşmaktan hoşlandınız mı ve tekrar konuşmak istermisiniz?
C: Evet. İsteriz.
S: (L) Işık ve çekim, optik ve atomik parçalar, madde ve anti-maddeden
bahsederken ve tüm bunların hepsinin bu geçişi açıklamanın yolları olduğunu
söylerken doğruya yakın mıyım? Bu üçü gerçekten birer çift mi?
C: Yakın.
S: (L) Dalga işlevini çökerten şey nedir?
C: ?
S: (L) Bilinç mi?
C: Evet...
S: (L) Dahası var. Bu bilinç... (T) Bir üçüncü yoğunluk kavramından, şu anki
fizikselliğin mevcut olmadığı bir dördüncü yoğunluk kavramı elde etmeye
çalışıyoruz. Dördüncü yoğunlukta bozulmadan ışık hızıyla gitmek gibi bir
sorunları yok çünkü orada böyle birşey yok...
C: Yakın.
S: (T) Yani bizim için bunu üçüncü yoğunluk açısından düşünmeye çalışmak...
C: Anahtar; fizikselliğin değişkenliği.
S: (L) Fizikselliği değişken yapan şey nedir?
C: Bilinç ile madde arasındaki bağlantının farkındalığı.
S: (L) Bilinç ile madde arasındaki bağlantı nedir?
C: İlüzyon.
S: (L) İlüzyonun özelliği nedir? (T) Bilinç ile madde arasında herhangi bir
bağlantı olmadığı. Bu bağlantının mevcudiyeti ilüzyon. Üçüncü yoğunluğun
sınırlı algısı...
C: Hayır. İlüzyon, bağlantının olmaması.
S: (L) Yani buradaki ilüzyon, bilinç ile madde arasında bir bağlantının
olmadığının düşünülmesi.
C: Evet.
S: (T) İlüzyon, bağlantının olmadığının düşünülmesi. Üçüncü yoğunlukta...
(L) Buldum! (T) Sakın bir anda yok olayım deme! [Gülüşme] (L) Aradığımız
bağlantı, bilincin madde oluşu.
C: Yakın. Peki ya aynı zamanda tam tersine ne dersin?
S: (L) Ve aynı zamanda herşeyin tersi. Işık ile çekim, optik ile atomik
parçalar, madde ile antimadde... Bir sonraki seviyeyi anlamak için herşeyi
ters çevir... Bu kadar kolay olamaz. (J) Bir saniye, çekim eşittir ışık,
atomik parçacıklar eşittir optik, anti-madde eşittir madde mi? Hepsi
dengeyle ilgili. (L) Ve sonuç her zaman sıfır.
C: Ve sıfır da sonsuzluk.
S: (L) Yani diyorsunuz ki, buradaki ilüzyon, arada ayrım olduğunun
sanılması. Arada fark yok, aynılar, öyle mi?
C: Evet.
S: (T) Mekan/zamanda sıçramalar yoluyla gideceğin yere hemen varabilirsin.
(L) Veya bunu tersine çevirecek olursak anlayabiliriz ki, bizimle örneğin
Alfa Sentauri arasında hiçbir mesafe yok. Mesafe ilüzyonunu yaratan şey,
algının sapması.
C: Şimdi tüm ihtiyacınız olan şey "teknoloji."
S: (T) Teknoloji şu anda geliştiriliyor. (J) Teknoloji muhtemelen zaten
geliştiriliyordu. Sadece gizleniyor.
C: Evet.
S: (L) Bu etkileşimin önemli sonuçları olacağına dair garip bir his
duyuyorum.
C: Evet.
S: (L) Bir ipucu?
C: Verebiliriz, ama daha sonra.
S: (T) Bunlar önemli sonuçlar mı?
C: Evet.
S: (L) Bu akşam için söylemek istediğiniz herhangi başka birşey var mı? (T)
Kendimize aktarmamız gereken başka birşey var mı?
C: Hayır.
S: (L) O halde teşekkür ediyoruz ve iyi geceler diyoruz.
C: İyi geceler.
_______________________________
31
Mayıs 1995 F___, Laura, SV
S: Merhaba.
C: Merhaba S___ Vitale!
S: (L) Michael Lindemann melekler
konusunda çok ilginç bir konuşma yaptı.Görünüşe göre melekleri gören ve
etkileşimde bulunduğunu iddia eden pek çok insan var. Bize meleklerden
bahsedebilir misiniz?
C: Spesifik ol.
S: (L) Melek diye birşey var mı?
C: Evet.
S: (L) Melekler insanlar tarafından tanımlandıkları gibi mi: çok uzun,
kanatlı veya buna benzer güzel varlıklar mı?
C: Evet.
S: (L) Melekler kim?
C: Transkriptlere bak.
S: (L) Transkriptlerde meleklerden bahsettiğimizi sanmıyorum.
C: İsmen değil. İkinci celseye bak. [Laura'nın notu: Zendar veya Zindar
Konseyi mi?]
S: (SV) Ann Kirkwood tarafından yazılan "Mary's Message to the World"
(Meryem'in Dünyaya Mesajı) isimli bir kitap var. Bu kitap Bakire Meryem'den
bir aktarım mı?
C: Hayır.
S: (L) Bu aktarımı yapan kim?
C: Çeşitli düşünce merkezleri.
S: (L) Bu düşünce merkezleri neden kendilerini Bakire Meryem olarak
tanıtıyorlar?
C: Aşinalık için.
S: (L) Bu düşünce merkezleri KH mi, BH mi?
C: Açık. Önceden verilen bilgileri inceleyerek keşfedin. Transkriptleri
düzenli olarak yeniden incelemeniz gerekiyor. Sadece verilere aşinalığınızın
artması için değil, aynı zamanda düşünce kalıbı parçacıklarını bir araya
getirerek öğrenmek için!
S: (L) Doğru hatırlıyorsam, KH grupları tarafından dezenformasyon amacıyla
gerçekleştirilen çok sayıda Bakire Meryem görünmesi olayları oldu. Bu doğru
mu?
C: Evet.
S: (L)
BH grupları tarafından gerçekleştirilen Bakire Meryem olayları oldu mu hiç?
C: Evet.
S: (L) Olayların sonuçlarına ve aktarılan bilgilere bakarak bunun BH mi
yoksa KH mi olduğunu anlayabiliriz, öyle mi?
C: Kısmen.
S: (L) İlgili öğretilerin doğru mu yoksa yanlış mı olduğunu tespit etmede
kullanabileceğimiz başka bir ölçüt var mı?
C: Sezgilerle desteklenen akıl; varolan herşey -- derslerdir.
S: (SV) Bugün bunun hakkında düşünüyordum. Eğer saldırı altındaysan,
sezgilerinin doğru olup olmadığını nasıl bilebilirsin? (L) Sezgiler
duygulardan farklı mıdır?
C: Evet.
S: (L) Sezgisel bilgi ile duygusal tepkiler arasındaki farkı nasıl
anlayabiliriz?
C: Duygular arzulu düşünme içerir; sezgiler daha derinden gelen hislerdir,
ruhsal niteliktedir ve daha güçlüdür. Arzulu düşünme olduğunda, aklınızı
kullanırsanız ve geçmişteki derslerinizi incelerseniz, sızmakta olan ruhsal
içgüdünün de varlığını algılayabilirsiniz.
S: (SV) Auran sensin! (L) Bazı araştırmacılar, mavi rengi görme veya
algılama yeteneğimizin yakın bir zamanda gelişmiş olduğunu söylüyorlar. Mavi
Nil'de yaşayanlar onu kahverengi olarak tanımlıyor, Homer Akdenizi "Koyu
şarap rengi deniz" olarak tanımlıyor, ve Aristo gökkuşağında sadece üç renk
olduğunu söylüyor: kırmızı, sarı ve ve yeşil.
Genel olarak
insan ırkının maviyi yakın zamanlarda görmeye başladığı doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Bu, mavi rengin ruhsallığıyla ilgili birşey mi?
C: Evet.
S:
(L) Anlaşılan mavinin ötesinde de renkler var ve ruhsallığımızı arttırdıkça
onları da görebileceğiz, bu doğru mu?
C: Evet.
S: (SV) Gökkuşağına baktığında göz kenarlarında bir titreme veya puslanma
olabiliyor. (L) Sürekli yüksek frekansa maruz kalan gözlerde sorun meydana
gelebilir mi?
C: Belki.
S: (L) Böyle bir durum ruhsal veya kişisel gelişimde sorun yaratabilir mi?
C: Belki.
S:
(L) Çekimin zaman olduğunu söylediğimde haklı mıyım?
C: Yakın.
S: (L) Yani üçüncü yoğunluk bilinç ilüzyonu sınırlandırmasının meydana
getirdiği zaman algısı.
C: Daha yakın.
S: (L) Bu matematiksel olarak ifade edilebilir mi?
C: Bunu yap!
S: (L) F___ bana bu konuda yardım et! (F) Yardım edemem. Ormana öyle bir
girdin ki, seni nasıl bulabileceğimi bilmiyorum. Bunu yapabileceğini
söylediler. Bu senin alanın. Bunu yapmanı söylediler. Ne istiyorsun, bir
kestirme mi? (L) Formülü istiyorum! (SV) Peki ya keşif heyecanı? (L) Peki ya
yenilginin ızdırabı? (SV) Yenilginin ızdırabı... (L) Tüm gün alışveriş
yaptıktan sonra hissettiğin şey! [Gülüşme] (L) Bu formülü yapmayı çok
istiyorum ama yapabileceğimi sanmıyorum! (F) Elbette yapabilirsin! (SV)
Soruyu düşünebiliyorsan cevaba erişebilirsin.
C: İyi geceler deme vakti!
S: (L) İyi geceler.
9 Haziran
1995 F___ ve Laura
C: Zoto.
S: (L) İsmin bu mu?
C: Evet.
S: (L) Z'li isimleri severim. Neredensin?
C: Kasyopya.
S: (L) Bu gece birkaç sorum olacak. Sorular için açık mısınız?
C: Tabii
S: (L) Bu
arada eski grup üyelerimizden V___ şu an içinde bulunduğu durum konusunda
endişeli. Meditasyon yaparken yan dairedekilere ışık göndermeye çalışmış
çünkü yan dairedekiler çok negatifmiş. Ama yapmaya çalıştığı şey, sert bir
geri tepki deneyimlemesine neden olmuş. Bunun ne olduğunu öğrenmek istiyor.
C: V___ korunma sağlamaya çalışıyor ama bunun için yapması gerekeni
yapmıyor.
S: (L) İzinleri olmadan başka birinin yaşadığı yere ışık göndermek, karmik
olarak bir hata mı?
C: Evet.
S: (L) Sadece kendini ışıkla çevrelemesi daha mı iyi olurdu?
C: Evet.
S: (L)
İlk olarak 1764'de ortaya çıkan ve 1767'de öldürüldüğü iddia edilen Gevaudan
Canavarı hakkında bir kitap okudum. Bu canavar kim veya neydi?
C: "Pencereden düşen" bir başka boyut varlığı.
S:
(L) Yani bir boyut penceresinden bizim boyutumuza mı düştü?
C: Evet.
S: (L) Bu pek çok şeyi açıklıyor. Bir zamanlar İngiltere'yi korkuya boğan "Spring
Heeled Jack" hakkında ne söyleyeceksiniz?
C: Aynı.
S: (L) Peki ya Batı Virginia'daki Mothman?
C: Aynı.
S: (L) Yani diğer boyutlara açılan pencereler, bir sürü garip olayın bir
açıklaması oluyor, öyle mi?
C: Evet.
S: (L) Edgar Cayce herhangi bir
noktada bilincini açıp bir karar vererek karmayı durdurabileceğini söylüyor.
Frank neden bunu yapamıyor? Herhangi bir kişi bunu yapabilir mi? "Bu kadar
yeter" deyip durduramaz mıyız?
C: Hayır, çünkü koşullar normal değil.
S: (L) Normalden farklı. Daha iyi bir hale gelmek için yapabileceği herhangi
birşey var mı? Cesaret vermek için söyleyebileceğiniz birşey?
C: Ortam değişene kadar değişmeyecek.
S: (L) Tüm gezegenin ortamı mı, yoksa kişisel ortamı mı?
C: İlki.
S: (L) 4'üncü yoğunluğa geçene kadar bunu yaşamaya devam mı edecek?
C: Statüko değiştirilene kadar. [ç.n. mevcut durum, hakim koşullar]
S: (L) Peki statüko nedir?
C: Kendini açıklıyor.
S: (L) Yani ille 4'üncü yoğunluğa geçme anlamında değil, bir şekilde
gezegendeki statüko değişene kadar, öyle mi?
C: Evet.
S: (L) Yani dünyanın statükosunda bazı büyük değişimler meydana geldiğinde
F___ de "kendine gelecek," doğru mu?
C: Yakın.
S: (L) Bu yakında mı olacak?
C: Açık.
S: (L) Dayanamadım sordum! Çok teşekkürler!
C: İyi geceler.
10 Haziran
1995 Frank aracılığıyla doğrudan medyumik kanallama, Laura, SV, TR ve JR [Laura
Frank'i hipnotik transa sokuyor]
S: (L) Bize
tavsiye ettiğiniz gibi dördüncü yoğunluktan bir bireyle iletişim kurmayı
bekliyoruz ve bu bireyi arayıp bulmada kullanabileceğimiz belirli yollar
veya araçlar olup olmadığını öğrenmek istiyoruz. Söz konusu bireyi nasıl
tanıyabiliriz?
C: Koşullar sizin için uygun olduğunda her şey yerini bulacak.
S: (T) O celsede bir dördüncü yoğunluk varlığı bulmamızı tavsiye etmiştiniz.
Şimdi söylediğiniz...
C: Verilen mesaj yalnızca olaya hazırlık amacı taşıyordu. Unutmayın, bilgi
önemlidir çünkü bilgi korumadır. Bilgiyi ayrıca daha ileri düzeydeki bilgi
ve deneyimlere ilerleme için bir temel olarak da düşünebilirsiniz.
Dolayısıyla, bazen bilgilendirme, kişiyi yakındaki önemli olaylara
hazırlayıcı nitelikte bilgiler verilmesi yoluyla gerçekleştirilir. Anlıyor
musunuz?
S: (T) Sanırım. O celsede söylenen şey, saldırı altında olduğumuz ve bu
bireyi bulmamız gerektiği yönündeydi. Anladığım kadarıyla saldırının
seviyesi, bu bireyin hemen müdahalesini gerektiren bir seviyede değil ve
herşey zamanı gelince yerini bulacak ve gelecekte bir noktada bu birey
bizimle temasa geçecek, öyle mi?
C: En son kısım hariç olmak üzere cümle doğruydu. Bireyin mutlaka sizinle
iletişim kuracağı söyelenemez. Bu deneyimin en önemli yönü, ilk
bildirdiğimiz şeye izin verilmesidir. Diğer bir deyişle, şu anda, 4'üncü
yoğunluk BH niteliğindeki bir bireyle o veya bu zamanda karşılaşmaya
hazırlanıyorsunuz ve bu bilgi size verildiği için, bunun gerçekleşme
olasılığının farkındalığına sahipsiniz. Bu nedenle, bu profile uyabilecek
bireyleri daha dikkatli inceliyorsunuz. Bu bilgi size verilmeden önce tam
farkında olmasanız da, onlarla çok yakın bulundunuz.
S: (L) Bu 4'üncü yoğunluk BH bireyleri, pek çok kaynakta "melekler" olarak
bahsedilen kişiler mi?
C: Hayır.
S: (L) Hep bahsedildiği şekliyle "melek" diye varlıklar var mı?
C: Evet, ama 4'üncü yoğunluk değiller.
S: (L) Melek nedir?
C: Altıncı yoğunluk, başkalarına hizmet ışık varlıkları.
S: (L) İnsan olarak görünürler mi?
C: Bir insan projeksiyonu olarak görünmeleri mümkündür.
S: (L) Şu süreçte bahsedildiği kadar çok mu görünüyorlar?
C: Bu belirsiz bir soru.
S: (L) Diğer yoğunluklardan KH varlıklarının kendilerini farklı isimlerle
melek diye göstermeleri veya meleklerle karıştırılmaları mümkün müdür?
C: Elbette.
S: (L) Bu az veya çok oluyor mu?
C: Çok muhtemel. Kendine yönelik çıkar amaçlarıyla diğerlerinin manipüle
edilmesine yönelik tüm süreçlerde aldatma vardır. Ve sizi uyarmış olduğumuz
gibi, 4'üncü yoğunluk kendine hizmet yapısındaki varlıklar tamamen kendi
ilerleyişleri, kazançları ve amaçlarıyla ilgilenirler ve belirtilen aldatma
unsuru dahil olmak üzere, çıkarlarına katkıda bulunan tüm yöntemleri
kullanırlar.
S: (T) Bilerek veya bilmeyerek etkileşime girdiğimiz 4'üncü yoğunluk
varlıklarına dönecek olursak; artık bu husustaki farkındalığımızı
arttırıyoruz. O celsede onların bizim farkımızda olduklarını söylemiştiniz
ve biz onlarla doğrudan etkileşmiyor olsak da, onlar bize bizim bilgimiz
dahilinde veya dışında yardımcı oluyorlar sanırım, değil mi?
C: Onlarla doğrudan etkileşmiyor olduğunuzu kim söyledi?
S: (T) 4'üncü yoğunluk varlıklarıyla etkileştiğimize dair bir
farkındalığımız yok. Biz onları sadece insan olarak görüyoruz ve
tanımıyoruz. ... Gerektiğinde bize gerçekten yardım ediyor olduklarını
varsayabilir miyim?
C: Şimdi dikkatli düşünün, onları gerçekten tanımıyor musunuz?
S: (T) Her gün etkileştiğim inanların daha iyi farkına varmaya çalışıyorum.
C: Farkındalığın zaten artmadı mı?
S: (L) 4'üncü yoğunluk BH varlığı olma ölçütleri nedir? (J) Evet, profili
nedir? ...
C: Profil tanımınızın ne olduğuna bağlı.
S: (J) Profil, bir ölçütler listesi gibi, bir özellikler listesi... (L)
Görünüşleri nasıl? Uzun mular veya ... 3'üncü yoğunluk gerçekliğini manipüle
etme konusunda herhangi özel yetenekleri var mı?
C: Belki var, ama bu tür yetenekleri kullanmada sınırlamalar olabilir.
S: (L) Neden sınırlandırmalar var? ...
C: Başkaların Hizmet eğilimi, başkalarına hizmet anlamına geliyor. Sıradışı
güç veya yeteneklerin kullanımı, bu güç veya yeteneklere sahip olmayanlarda
karmaşaya neden olabilir. Ayrıca unutmayın ki, 3'üncü yoğunlukta bulunan bir
4'üncü yoğunluk varlığı, kendi yoğunluğunda bulunmuyor ve dolayısıyla
yabancı bir bölgededir ve burada tam olarak açıklanmayan pek çok nedenlerle
dikkat çekecek herhangi birşey yapmazlar.
S: (J) Ayrıca 4'üncü yoğunluk BH'lerin 3'üncü yoğunlukta kalmakta
zorlandıklarını söylemiştiniz. (T) Hayır, KH'lerin. (L) KH. (J) Fark nedir?
C: Fark şu ki, BH'ler varlık durumlarını genişletme eğilimindeyken, KH'ler
varlık durumlarını daralatma eğilimindedirler.
S: (L) Bu tür bir bireyle ilişki kurmanın, ilişki kuran kişi için
genişletici bir deneyim olabileceğini mi söylüyorsunuz?
C: Bu doğru, ama cümlede kastedilen şey bu değildi.
S: (L) Biliyorum, sadece konunun başka bir yönüne değindim. Ve bir KH
varlığıyla ilişki kurmak da... (T) Şimdi siz bizim 4'üncü yoğunluk
varlıklarıyla zaten etkileşiyor olduğumuzu mu söylüyorsunuz?
C: Cümle...
S: (J) Ve bunun farkında olabileceğimizi...
C: Cümlemiz daha çok bir soruydu; 4'üncü yoğunluk BH bireyleriyle
etkileşmiyor olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Sizi bunun üzerinde düşünmeye
sevk eden retorik bir soruydu. Sizin cümleleriniz de, gerçekten etkileşiyor
olabileceğinize işaret ediyordu. Hepsi buydu.
S: (L) Tamam. Bu oluyor olabilir ve bunu söylemenizin nedeni de
farkındalığımızı açık tutmamız. (J) Bu varlıkları tanımamızı sağlayacak
herhangi bir yol söyleyebilir misiniz?
C: Hayır, şimdi sizden yapmanızı istediğimiz şey, dilerseniz bizi de
tartışmanızda bir yansıtıcı olarak kullanarak, bir kişinin 4'üncü yoğunluk
bir BH varlığını nasıl tanıyabileceğini kendinize sormanızdır; bu da
öğrenişinize ve ilerleyişinize vb yardımcı olacaktır.
S: (L) Bir 4'üncü yoğunluk BH varlığı, normal bir şekilde bu yoğunlukta
doğmuş biri mi olur?
C: Hala soru soruyorsun. Bizim sizden yapmanızı istediğimiz şey, kendinize
sormanız, tartışmanız ve yanıtlara ulaşmanız.
S: (T) Bir Başkalarına Hizmet varlığı öncelikle başkalarına hizmet eden bir
varlık olur. En önemli göstergelerden biri bu olurdu herhalde.
C: Doğru. Tüm yanıtları bizden istemek yerine, sorunun yanıtını bu şekilde
keşfetmek doğru yol. Cevapları kendi içinizden çıkarma kapasitesine
sahipsiniz. Yardım etmekten çok mutluyuz ama amacımız, gelecekteki kullanım
için kendinizi güçlendirmenize yardımcı olmaktır. İlerlemek ve gelişme
göstermek, kişiye çok yardımcı olur. Varolan herşey -- derslerdir. Herşey
öğreniştir. Bu nedenle, öğrenmenin en hızlı, en güçlü yolu, bu amaçla kendi
yeteneklerinizi kullanmayı öğrenmektir. Bize sorular sormanıza izin
veriyoruz ve bu da yardımcı oluyor ama tüm bilgilerin bu tek kaynakta
aranması, uzunvadede zararlı olabilir. Şimdi, devam edecekseniz, lütfen
edin...
S: (L) Benim fikrim, BH bir bireyin normal şekilde doğan biri olmadığı
yönünde, çünkü o zaman bireyin kendini ilüzyonda kaybetme riski çok yüksek
olurdu. O yüzden bana göre bir BH varlığı, muhtemelen geçmişinde bir gizem
veya... (J) Yanlarında olmadıkça onların doğup doğmadıklarını nasıl
bilebiliriz ki? (T) Gözlediğimiz şeyleri göz önünde bulundurmamız gerekir...
(L) Belki de çocukluğundan bahsetmeyen biridir... (T) Öyle değil... Bir grup
ortamında veya tanışma durumunda, nasıl davrandıklarının farkında olmamız
gerekir. Nasıl konuştukları... Sevgilerini gösterme biçimleri... (J)
Onlardan nasıl bir his edindiğin... (T) Evet, fiziksellikten ziyade
farkındalıkla ilgili birşey... bir bağlantı. (L) Ama diğer taraftan, negatif
varlıklar duygularını karıştırabilir veya duygularını kontrol edebilir ve
seni saptırmak amacıyla, pozitif bir bireyin varlığında sende negatif bir
his yaratabilirler. Bu da aldatma sürecinin bir parçası, değil mi? Hepimiz
biliyoruz ki... (J) Gerçekten öyle... (T) Bunu da hesaba katmayı öğrenmemiz
gerekiyor... öğrenme sürecinin parçası. (L) Yani basit bir şekilde bunu
hissedebileceğimizi söyleyemeyiz. (T) Son altı ayda etkileştiğin kişiler
arasında dışadönük, özenli, yardımcı ... kimler var dı? (L) Görebildiğim
kadarıyla sadece bu grubun üyeleri ve bu da pek çok yönden sınırlıydı... (L)
Evet, doğru. (T) Belki de o varlık aramızdaki biridir. Belki de içimizden
biri dördüncü yoğunluk bir varlıktır. (L) Sence öyle olsa bunu bilmez
miydik? (J) Hayır... (T) Belki de henüz bu konuda konuşma zamanı gelmediğini
düşünmüştür. (J) Belki kendisi de bunun farkında değildir. (T)
Farkındalar... hatırla, Kasyopyalılar onların kendilerinin farkında
olduklarını söyledi... Hatta bir grup olarak bizi bildiklerini söylediler.
Ne yaptığımızı biliyorlar. Belki hepsi değil, ama konuşmamız veya tanımamız
gerekenler bizi tanıyorlar. (L) Genel olarak diyebilirim ki, son bir veya
iki yılda etkileştiğim insanların çoğu... (J) Saf KH... (L) Evet. Benim için
bir sınav gibiydi... (T) Peki senden birşey almaktan ziyade sana birşeyler
sunan insanlar? Aradığımız varlıklardan çok yok. Yakınlarda olup bize yardım
edecek olanlar en fazla bir-iki kişidir. Veya bizim yardım için
başvuracaklarımız... (L) Grubun dışında kimse aklıma gelmiyor. Çalışmamız
için şunu veya bunu yapmayı teklif eden insanlar oldu ama bekledikleri
karşılık çok fazlaydı veya ayrıca doğruyu söylemedikleri ortaya çıktı. ...
(T) Bir soru sorayım... Şu anda dünyada olan tüm 4'üncü yoğunluk varlıkları,
4'üncü yoğunluk varlıkları olduklarını biliyorlar mı? Kim ve ne olduklarının
farkındalar mı?
C: Bu ilginç bir soru, çünkü başka bir soruyu gündeme getiriyor: Acaba tüm
4'üncü yoğunluk BH varlıkları, fiziksel olarak, psişik olarak, ruhsal olarak
vs aynı yapıda mı?
S: (J) Yani bir bağlantı mı var?
C: Hayır, söylediğimiz şey bu değil. Söylediğimiz şey şu: Hepsi aynı
eğilimlere mi sahip? Yoksa farklı eğilimlerden olmaları mümkün mü?
S: (T) Eğilim derken?
C: Fiziksel yapı, ruhsal yapı, psişik yapı, kendinin ve kaderinin
farkındalığı?
S: (T) Şu anda ilk aklıma gelen şey, hayır, hepsinin farklı olduğu çünkü bir
kere hepsi farklı varlıklar. (L) Yani kısa ve esmer veya uzun ve sarışın
olabilirler... (J) Sanırım fizikselliğin bununla bir ilgisi yok. (T)
Aradığımız varlığın bir Oryonlu olduğu söylenmişti... (L) Nordik türü... (J)
Hayır, Nordik demiştik... (T) New Age ve ufoloji çevrelerinde Oryonlulardan
bahsedince otomatik olarak Nordik tipi anlaşılıyor... Ari, mavi gözlü,
sarışın. Ama bu tüm Oryonluların öyle göründüğü anlamına gelmez. Bu,
görünüşlerden yalnızca biri olabilir. Hepsinin görünüşü aynı değildir.
Pleyadeslilerden Semjase gibi görünmeyecekler veya hepsi Fabio gibi görünmez
çünkü tüm gezegendeki insan toplulukları içine karışmaya çalışacaklardır.
Hepsi aynı görünüşte olamaz. Sadece fiziksel özellikleri değil, amaçları
doğrultusunda yaşları da çok farklılık gösterebilir. Yani belki 95 yaşında
biri de olabilir veya öyle görünebilir, eğer ihtiyaç duydukları şey buysa...
Doğru yöne yakın mıyım?
C: Bir süre önce verdiğimiz yanıtın amacı, karşılaştığınız veya
karşılaşabileceğiniz 4'üncü yoğunluk BH varlıklarıyla ilgili farkındalık ve
tanımlama ile ilgili soru veya soruların cevabını veya cevaplarını keşfetmek
için, sahip olduğunuz araçların farkına varmanızı sağlamaktı. Ve bu amaç
doğrultusunda küçük de olsa bir ilerleme kaydettiğinizi gözlemledik. Fakat,
ortaya çıkan sorunlardan biri, aynı konuda iki farklı düşünce kalıbına
bölünmüş veya ayrılmış olmanızdır. Yanıtlanması gereken sorularınızın veya
amaçlarınızın bir ve aynı olması için kendinizi tekrar yönlendirmenizi
öneriyoruz.
S: (T) Tamam. (J) Hepsinin kendi durumlarının farkında olup olmadıklarını
sorarak başladık ve sonra da görünüşlerinin nasıl olduğu ve onları nasıl
tanıyabileceğimiz hususuna kaydık... (T) Bence fiziksel olarak, insanlar
arasına karışabilmek için hepsinin farklı görünüşlerde olması gerekir. Hepsi
aynı olamaz. (SV) 4'üncü yoğunluk BH varlığı olduklarının farkındalar mı
peki? (J) Evet... bu... (T) Farkındalık; Kasyopyalılar farkındalıklarının
farklı seviyelerde olabileceğini söylediler.
C: Belki farklı seviyelerde, ama daha önemlisi; bir 4'üncü yoğunluk BH
varlığının veya varlıklarının yönelimleri farklı nitelikte olabilir.
S: (L) Yönelimleri derken BH-KH'yi kastetmiyorsanız, neyle ilgili yönelimi
kastediyorsunuz?
C: Fizikselliğin, ruhsallığın, psişik yeteneğin veya farkındalığın yapısı.
S: (L) Yani buna göre bir vaftizci de olabilir... (T) Müslüman olabilir,
katolik olabilir...
C: Hayır...
S: (T) Ruhsal seviyeler... Çok psişik olabilirler veya hiç psişik
olmayabilirler...
C: Hayır. Yanlış yöndesiniz...
S: (L) Yönelimden neyi kastediyorsunuz?
C: Fiziksel, ruhsal, psişik olarak varlığın yapısı...
S: (J) İnsan olmayabilirler mi?
C: Bu bir olasılık. Ama başka pek çok olasılık var. Ve ilgili konu, veya
ilgili konuların tanımı, bir referans içeriyor olabilir. Örneğin Ruth
Montgomery olarak tanınan kişi tarafından yazılan "Strangers Among Us"
(Yabancılar Aramızda) isimli popüler kitabı duymadınız mı?
S: (T) Biliyorum.
C: Peki o kitabın ayrıntılarla anlattığı şey nedir?
S: (L) "Walk-In"lerle ilgili kitap değil mi o? (J) Ben de tam walk-in'leri
soracaktım. (SV) Hayır, o farklı. (T) Hayır, walk-in'ler hakkında değil. (SV)
Aramızda yaşayan dünyadışı varlıklar hakkında... Bir kasap olabilir, kasiyer
olabilir... Çok uzun zaman önce okumuştum. (T) O yazarın dizi olarak
beş-altı kitabı var.
C: Kitapları karıştırdınız.
S: (L) Bu hangisi?
C: "Strangers Among Us", Ruth Montgomery tarafından "walk-in" olarak
tanımlanan fenomeni anlatıyor.
S: (L) Ama önceki celselerde bunun nadiren olduğunu söylemiştiniz.
C: "Nadir" göreceli.
S: (SV) Ruth Montgomery bazen walk-in'lerin kim veya ne olduklarının
farkında olmadıklarını söylüyordu.
C: Nadir aynı zamanda geçici nitelikte de olabilir.
S: (J) Yani bedene girip kısa bir süre sonra çıkmak gibi mi?
C: Hayır. Frekans, sizin zaman ölçünüzle zamana göre statik olmak zorunda
değil.
S: (T) Walk-in'ler hakkında pek araştırma yapmadım. Walk-in'in tanımı nedir?
C: Ruth Montgomery tarafından tanımlandığı şekliyle bir walk-in, bir ruhun,
bir farkındalık seviyesinde çeşitli nedenlerle terk etmeyi seçtiği bedeni
devralmayı seçen başka bir ruhtur. Bu şekilde, daha üst seviyeden gelen bir
varlık, başka bir seviyede daha önce başka bir varlığın kullandığı bedene
girebilir.
S: (T) Yani dördüncü seviye bir ruh, üçüncü seviyedeki bir bedene girebilir
mi?
C: Hatırlayın, daha önce de tanımladığımız gibi, birinciden dördüncüye
kadarki yoğunluklar, kısa dalga döngüsü, veya sizin deyişinizle
reenkarnasyon içerir. Bu yoğunluk seviyelerinin her birinde ruh-beden
evliliği vardır. Bu yoğunluk seviyelerinin her birinde, yaşam deneyimlerinin
incelenmesi ve değerlendirilmesi için, döngü sürecinde beşinci yoğunluğa
geçişler vardır. 6'ncı yoğunluk, kısa dalga döngüsünün gerekli olmadığı ilk
yoğunluktur çünkü artık fiziksel eğilim yoktur. Bu nedenle, birden dörde
kadarki tüm seviyelerde, fiziksel durumdayken, fiziksel bedenin bir ruh
yansıması vardır. Bu nedenle kısa dalga döngüsünün çeşitli noktalarında,
çeşitli türlerde bedenlenmeler mümkün ve hatta oldukça muhtemeldir. Anlıyor
musunuz?
S: (T) Sayılır. Üzerinde epey düşünmek gerek. (J) Yani birinci yoğunluktan
dördüncü yoğunluğa kadarki kısa dalga döngüsünde fiziksellik var. (L) Yani
bir dördüncü yoğunluk varlığı, döngü sürecindeki beşinci yoğunluk
aralarından birinin dönüşünde, bir üçüncü yoğunluk bedenine girmeye de karar
verebilir, öyle mi?
C: Kullanılabilecek yöntemlerden biri budur, evet.
S: (L) Başka bir seçenek olarak, dördüncü yoğunluktan doğrudan bir üçüncü
yoğunluk bedenine de gelebilirler mi?
C: Evet.
S: (T) Walk-in olarak. (L) Her iki tür de walk-in olarak düşünülebilir mi?
C: Doğru.
S: (T) Konuştuğumuz şeyi tam kavrayamadım. Walk-in'in devraldığı bedeni terk
eden ruha ne oluyor? Nereye gidiyor?
C: Büyük olasılıkla, değerlendirme ve döngü için beşinci seviyeye.
S: (T) Sonra geri mi dönüyor?
C: Evet.
S: (L) Yani bu kitabı alıp tekrar okumak, bu konuda bir ipucu elde etmemizi
sağlayacak. Bunu tavsiye ediyor musunuz?
C: Bu elbette size kalmış birşey.
S: (L) Onu çok fazla transta tutamayız...
C: Bu yöntem transtaki kişide epeyce fiziksel stres meydana getiriyor.
S: (T) Bir araç olarak kullanabilmeniz için herhangi birimiz de transa
sokulabilir mi?
C: Bu elbette mümkün ama kullanılan bireye dayalı olarak farklı zorluk
dereceleri vardır.
S: (T) Ben iyi bir araç olur muyum?
C: Yine, subjektif sorulardan sakınmanızı istiyoruz çünkü bu tür sorulara
yeterli bir yanıt vermek bizim için neredeyse imkansız.
S: (T) Tamam, sanırım bu deneyerek bulmamız gereken birşey. (J) Evet. (L)
Pekala, bu kitabı alıp neler bulabileceğimize bakacağız. ... Başka bir
konuya geçmeden önce Victor'la ilgili bir soru sormak istiyorum. Zamanda
herhangi bir noktada, F___ ve ben bir tehlike altında kaldık mı?
C: Lütfen daha spesifik ol.
S: (L) Zamanda herhangi bir noktada F___ veya ben, Victor'a ilişen veya
saldıran bir varlık tarafından saldırı veya tacize uğradık mı?
C: Bu muhtemelen normal koşullardaki bir tehlike, fakat bizimle olan temas
ve iletişimlerinden ve kendi çabalarından edindiğin bilgiler, diğer pek
kişiyle karşılaştırıldığında bunun tehlikesini senin için düşürüyor. Pek
arzu edilmeyen sonuçları olan bir etkileşimin meydana geldiği doğru.
S: (L) Victor'da o yapıda veya seviyede başka bir yapışık ruh var mı?
C: Bu kesinlikle bir olasılık.
S: (L) Onunla başka bir celse daha yaparsam, benim sahip olduğum bilgilere
sahip olmayan gözlemcilerin orada bulunması güvenli olur mu?
C: Soruları, senin kaçamak manevralar olarak düşünebileceğin şekilde
yanıtlamak zorunda kalmaktan hiç hoşlanmıyoruz, ama bu tür konuları
tartışırken netlik olması çok önemli, ve bu nedenle soru sorarken mümkün
olduğu kadar spesifik olmaya çalışmanızı istiyoruz. Örneğin "Gözlemcilerin
olması emniyetli mi" diye sorduğunda, eğer emniyet yoksa bundan bir felaket
doğabileceği iması ortaya çıkıyor ve o zaman da ne tür bir felaketin kabul
edilebilir olduğu veya olmadığının sorulması gerekiyor. Spesifik olmanı
istememizin nedeni bu. Ve seni kızdırmaya çalışmıyoruz, sadece yardım etmeye
çalışıyoruz.
S: (L) Pekala, spesifik olarak: Victor M___'nin geçen gece uğraştığımız
türde başka zorlu bir yapışık ruhu var mı?
C: Victor M___ olarak tanımladığın kişinin etrafında yapışık ruh olarak
tanımlanabilecek şeyler olması kesinlikle mümkün.
S: (L) Ve eğer bunu temizlemeye çalışırsam... (T) Durumun kontrol dışına
çıkması ihtimaline karşı orada başka birini bulundurması akıllıca olur mu?
(J) Eğer bunun gerekli olduğunu hissediyorsan birini bulundur...
C: Bu durumda olduğu gibi komplikasyon olasılıkları mevcut olduğunda, bu
konularda şimdiye kadarkinden daha dikkatli olunmasının akıllıca olduğunu
söyleyebiliriz ancak. Gelişim ve deneyimi engellemek veya gelişim için
gerekli olduğunda deneyimi yanlış bir şekilde yönlendirmek istemediğimiz
için, muhtemelen bu soruya verebileceğimiz en iyi yanıt bu. Daha dikkatli
olmanız muhtemelen faydalı olur.
S: (T) Göz önünde bulundurulması gereken birşey: artık neler olabileceğinin
farkındasın... (J) Evet... (T) Bu ruh çıkarma celselerinde giderek daha
şiddetli şeyler meydana gelebiliyor. O yüzden orada bilinçli birinin seninle
birlikte olması faydalı olur. Bunu artık tek başına yapmamalısın... (J)
Evet, kesinlikle. (T) Ve yanındaki kişiyi olan biten konusunda
bilgilendirmen gerekir... (L) İşte işin zor tarafı da bu, çünkü neler
olduğunu bilen çok az kişi var... (T) Bilgi korur... (L) Bu bölgede bu
konuda ipucuna sahip kişiler, bu odadakiler... (T) Olayların gidişatından
böyle birşeyin olacağını biliyordun ve gerçekten oldu. ... Odada yanında
başka birini daha bulundurman gerekiyor. (L) Peki bu...
C: Burada sizi durduralım. Tartışmanın ve bizim tanımladığımız şekliyle grup
çalışmasının ne kadar değerli bir araç olduğunu görmüyor musunuz?
S: (L) Şu anda bana öyle geliyor ki, hayatım boyunca kendi güdüm olmaksızın,
satrançtaki bir taş gibi hareket ettirildim ve çeşitli aralıklarda ruhsal
varlıklarla etkileştim. Her bir etkileşim bir öncekinden daha karmaşıktı. Bu
tür pek çok etkileşim beni yapışık ruh çıkarma çalışmalarına yöneltti. O son
ruh çıkarma celsesinde, bunun aslında hoş olmayan bir iş olduğunu düşünmeye
başladım ve aynı zamanda bunu çok fazla insanın yapamayacağını anladım. Beni
korkutuyor. Bu işe devam mı etmelyim, yoksa bıraksam olur mu merak
ediyorum!? (T) Sana bağlı... (J) Sana bağlı Laura... (T) Burada yaptığımız
iş, her ne kadar çeşitli yerlerde önemli etkiler yapmakta olduğu belirtilse
de, uzun yıllar devam etmeyecek. Ama öğrenme sürecinin bir yerlerde
başlaması gerekiyordu. Bu öğrenme süreci, yaklaşan zamanlar için çok önemli
olabilir... (L) Ruh çıkarma çalışması mı? (J) Evet... (T) Yalnızca ruh
çıkarma değil, kanallama da... Gerçekten neler olduğunu anlamak birkaç yıl
alacak ve o zaman her birimiz ortaya çıkabilecek durumlarla baş edebilecek
duruma geleceğiz...
C: Şu anda yapabileceğimiz en önemli yorum, tartışmanın daha serbest bir
şekilde ilerliyor olduğunu ve fikirlerin, kavramların, hislerin etkileşimi
ve paylaşımı yoluyla ne kadar büyük bir öğrenmenin meydana geldiğini
görmekten mutlu olduğumuzdur. Bu gerçekten gelişkin ve daha uyumlanmış bir
öğrenişe yönlendiriyor. Bir kanalın veya yolun, arzulanan bir amaca daha saf
bir şekilde ilerlemesi ile ilgili olarak "uyumlanma"dan daha önce de
bahsetmiştik. Bu ilerlemenin gerçekleşmekte olduğunu görmekten memnunuz ve
kendi katılımımızın, bu sürecin gerçekleşmesine yardımcı olduğunu umuyoruz.
S: (J) Hepimiz öğreniyoruz. (T) Sizin katılımınız bu öğrenmeyi mümkün kılan
şey. (J) Sizin sayenizde oluyor. (SV) Laura, geçen geceki ruh çıkarmayla
ilgili olarak korkudan bahsemişti. Victor'u saldırıya açık hale getiren şey
korkuydu. Eğer Laura korku deneyimlerse, bu onu da aynı tür saldırıya açık
hale getirir mi?
C: Bu belirsiz bir fikirler kompleksi...
S: (J) Korkusu yanında farkındalığı da var. Victor'un farkındalığı yoktu ve
bence aradaki fark da bu. (L) Öyle umuyorum. (T) Mesele şu ki, sen artık
bunu tek başına yapmaya devam edemeyeceğini bildiğin bir noktaya ulaştın.
(L) Hayır. (T) Şiddet seviyesi, fiziksel olarak tehlikeli bir hale geliyor.
İhtiyaç duyduğun son şey, polislerin kapıyı çalıp veya kapıyı tekmeleyip
içeri girerek etrafta yatan bedenler bulması olur! Yaptığın iş önemli;
insanlara faydası oluyor ama kişi ne olduğunun farkında olmayacak. (L)
Yardıma ihtiyaçları var... (T) Ama bundan sonra ilgileneceğin kişilerin,
neyin içine girdiklerinin farkında olmaları gerekiyor. Neler olduğunun ve
ortaya çıkan tehlikenin şiddet seviyesini bilmeleri gerekiyor. (J) Evet, ve
bu odadakilerden başka kaç kişi bunu biliyor? (T) İnsanların bilinçaltını
açıp ortaya dökmek... Oradan neler çıkacağını asla bilemezsin. (J) Evet...
Her seferinde Pandora'nın kutusunu açmak gibi! (T) Bunu bir sonraki
yapışında o kişi, henüz ne olduğunu bilmeyen bir KH walk-in çıkarsa ne olur?
(L) Ou! (T) O zaman ne yaparsın? Öyle bir durumda yalnız olmak istemezsin.
Ve F___ trans halinde kendini fiziksel olarak savunacak bir durumda değilken
öyle birşeyle karşılaşabilirsin. (L) Haklısın. Bir daha o şekilde
yapmamalıyım. ... Sanırım F___'yi artık transtan çıkarmamız gerekiyor. Eğer
söyleyecek başka birşeyiniz yoksa bu gece bizimle birlikte olduğunuz için
size teşekkür etmek istiyoruz.
C: Başka bir sorunuz yoksa.
S: (L) Bir sürü sorumuz var ama F___ uzun süredir o halde duruyor ve artık
onu kaldırmanın vakti geldi. Onun rahatlığı için belki tavsiye anlamında
söyleyecek birşeyleriniz vardır.
C: Subje kanal olduğu için her zamanki gibi birbirimizle sürekli temasımız
var. Bunu daha önce de söylemiştik. O nedenle bu subjenin kaderinin
gidişiyle ilgili endişelenmemeniz gerekiyor. Anlıyor musunuz?
S: (L) Anlıyorum, ama onun işkenceler yaşayışını izleyen kişi benim ve onun
mümkün olduğu kadar rahatladığını görmek istiyorum.
C: İlgi ve alakanı anlıyoruz, fakat bu işkenceler, başka türlü meydana
gelmeyecek patlayıcı gelişmelerin bir öncüsü de olabilir.
S: (T) Yardımınız için size teşekkür etmek istiyoruz.
C: Biz de sizlere teşekkür ediyoruz.
S: (L) O halde celseyi kapatıyoruz. İyi geceler.
____________________________________
17 Haziran
1995 Hipnotik transa sokulan Frank aracılığıyla doğrudan medyumik kanallama,
Laura, SV, TR ve JR
S: (L) İletişim sağlandığında lütfen "Hazırım" diyerek belirtin. [Bekleyiş]
Hazır mısınız?
C: Evet.
S: (L)
Pekala, SV'nin bu hafta daha önce tartıştığımız bir konuyla ilgili bir
sorusu vardı; dünyadışı varlıklara ait araçlardan yayılan ışık neden aniden
çok güçlü bir şekilde yanıp sönmeye başlıyor? Yaydıkları farklı ışık
biçimleri neyi gösteriyor?
C: Çok sayıda soru sorduğunda tuhaf oluyor. Lütfen sorulardan birini seç.
S: (L) Bir UFO'nun yaydığı ışıkta değişimler olması, onun koşullarında,
durumunda veya faaliyetindeki bir değişikliği mi gösteriyor?
C: Bu karmaşık bir düşünce kalıbı.
S: (L) Tamam, diyelim ki bir UFO görülüyor. İlk göründüğünde metalik bir
görünüşü var. Çok kısa bir süre içinde renkli ışıklar yaymaya başlıyor.
Birkaç dakika böyle parladıktan sonra elektronik flaş gibi çok hızlı yanıp
sönen çok parlak bir ışık yayıyor. Bu neyi gösteriyor olabilir?
C: Zorluk yaratmak istemiyoruz ama elektronik flaş terimini tam olarak
anlayamadık. Sizin düzleminizdeki fazla aşina olmadığımız yapay bir
mekanizma olmalı.
S: (L) UFO'dan yayılan ışığın kör edici biçimde yanıp sönmeye başlaması.
C: Öncelikle, daha önce söylediğimiz gibi, ve hatta bizimle olan
iletişimlerinizden önce başka kaynaklardan edindiğiniz bilgilerde gördüğünüz
gibi, "UFO'lar" konusu nitelik olarak son derece çeşitli ve çok yönlüdür ve
tek bir koşulu, tek bir varlığı, tek bir varlık kaynağını, tek bir taşıma
şeklini, tek bir yoğunluk seviyesini vs temsil etmez.
S: (L) Yani bu tür belirli bir soruya yanıt almak için belirli bir olayı ve
durumu belirtmemiz gerekiyor, öyle mi?
C: Biz size soralım, en akıllıca hareket şekli bu olmaz mıydı?
S: (J) Sanırım sorumuzu daha net hale getirebilirim. Muhtemelen Gulf Breeze
bölgesindeki UFO olayları türündekilerden bahsediyoruz ve..
C: Tüm Gulf Breeze olayının pek çok bakımdan oldukça ilginç bir durum ortaya
koyduğu gerçeğinin farkında olun lütfen. Ve "oldukça ilginç" derken, sizin
bakış açınızla ifade edilecek olursa subjektifleşiyoruz. Yine sizin bakış
açınızla belirtilecek olursa, orada göze görünenden fazlası oluyor. Sizin
bakış açınızla dedik, çünkü bu bizim bakış açımız değil, çünkü biz orada ne
olduğunu biliyoruz. Ve bu bizi dikkat edilmesi gereken başka bir noktaya
getiriyor; bu celsedeki sorularınız belirli bir kalıp şeklinde gelişiyor
gibi görünüyor; eğer yanıtı bulunursa, sizin için zorluklar yaratacak
gizemlerle ilgili sorular gibi. İlk örnek sizin deyişinizle Papa John
Paul'ün ölümü, ve diğer örnek de Gulf Breeze. Bu soruların yanıtlarını
bilseydiniz, emin olun sizin zaman ölçümünüzle çok kısa bir süre sonra sizin
için hoş olmayan sonuçlar meydana gelirdi. Bunun nedeni, bu tür çeşitli
konularla ilişkili olan varlıkların hepsinin kesin olarak KH oluşu, ve eğer
tümüyle ifşa edilirse, kendine hizmet yöntemleriyle kendine hizmet etmeye
çalışan varlıkların çabalarına zarar verecek nitelikte oluşudur. Gulf
Breeze'de görülen ışıklar hakkında herhangi önemli bir ayrıntıya girmek
istemiyoruz çünkü vereceğimiz çeşitli bilgi parçacıkları, sizi şu anda sahip
olmamanızın daha faydalı olduğu bilgilere yönlendirebilir. Anlıyor musunuz?
S: (T) Yani gelecekte bir zamanda bu şeyleri bilmemizin mümkün ve faydalı
olabileceğini mi ima ediyorsunuz?
C: İma etmeye çalışmıyoruz, söylüyoruz, ve bu bilginin amacı, belki de bu
konular hakkındaki ayrıntılı bir farkındalığı, geleceğiniz olarak
tanımladığınız süreçte edinmenizin, şimdiniz olarak tanımladığınız süreçte
edinmenizden daha faydalı olacağını belirtmektir.
S: (J) Yani bazen bilgi... [TR araya giriyor ve her iki yorum kaybediliyor]
(T) Anlamadığımız bilgi...
C: Yanlış. Bilgi korur, fakat sizin üçüncü yoğunluk dünyanızda eski bir
deyiş vardır; "bir konuda az bilgi zararlıdır." Ve biz de buna "bir konuda
az bilgi bilgi değildir." ifadesini ekliyoruz. Anladınız mı?
S: (L) Evet... (J) Bilgi, bağlamı dışında ele alındığında tehlikelidir de
denebilir mi?
C: Evet, bu da doğru bir ifade olurdu.
S: (L) Madem o soru bizi bir yere götürmeyecek, o halde başka bir sorum var.
Birkaç gece önce, 16 Ağustos 1993'te havuzumda meydana gelen olayları
incelemek için oğlumla bir hipnoz celsesi yaptım. O olaylar sırasında
hepimiz tesadüfen gökte çeşitli cisimler görmüştük; rastgele geçiyor
gibiydiler. Bu hipnoz celsesinde olayı birkaç kez baştan sona inceledikten
sonra oğlum, olayın sadece üzerimizden geçen birşey görmeyle sınırlı
olmadığını, bunun bir kaçırılma durumu olduğunu söyledi. Bu doğru muydu?
C: Sen ne düşünüyorsun?
S: (L) Şimdiye kadar edindiğim bilgilere göre, sanırım öyle.
C: Bunu sormamızın nedeni, tekrarlamamız gerekiyor, öğrenmenizin en etkili
yolunun, kendi içinizde sahip olduğunuz araçları kullanmak olduğudur, ve
bunu yaptığınızı görmekten mutluyuz. Fakat, ihtiyaç duyduğunuz bilgiye kendi
çabalarınızla erişme yeteneğinize güvenmeniz gerekiyor.
S: (L) O celsede oğlumun söylediği birşey beni biraz korkuttu ve bu konu
üzerinde biraz durmak istiyorum. Celsenin sonlarına doğru ne olduğunu sordum
ve o da "ağrı giderici bir mekanizma kullanılmaksızın parçalara ayrılıp geri
ışınlandım." dedi. Bu onun demolekülerize edilirken acı giderici bir cihaz
kullanılmadığını ve atomik demolekülerizasyon veya remolekülerizasyonun
gerçekten can yakıcı olabileceğini ve sıkıntıya neden olabileceğini
düşündürüyor. Bu doğru mu?
C: Olabilir. Tüm kaçırılma süreci stresli olabilir fakat elbette değişken
derecelerde, ve hatırlatmamız gerekiyor ki, herşeyde olduğu gibi, en önemli
faktör kendi gerçeklik algınızdır, kendi gerçeklik algınız hakkındaki bir
fikir değil.
S: (L) Ne kastettiğinizi anlamadım. Bir çeşit cihaz mı var... Moleküler
olarak parçalara ayrılıp gemiye ışınlanmak ve sonra da geri ışınlanmak can
yakıcı birşey mi? (J) Bu, beden için acılı birşey mi?
C: Öncelikle, çok acele sonuç çıkarıyorsun. Gerçekten bir ışık sütununun
gelip "seni parçalara ayırdığını", bedenini fiziksel olarak bir uzay aracına
taşıdığını, bir çeşit muayene veya buna benzer birşey yaptığını ve sonra da
bir acı giderici olmadan bedenini tekrar bir araya getirdiğini mi
düşünüyorsun?
S: (L) Bunun bana olduğunu söylemedi, kendisine olduğuna söyledi. ... Böyle
birşeyin mümkün olup olmadığıyla ilgili ne düşündüğüme gelince, şimdiye
kadar yaptığım araştırmalardan öğrendiklerime göre sanırım bu mümkün.
Söylenen varlıkların zamanı manipüle etme yeteneklerini göz önünde
bulunduracak olursak, böyle birşeyin hiç zaman kaybı farkındalığı olmadan
gerçekleşmesi tamamen mümkün.
C: Evet, bu doğru, fakat, önceki celselerde "kaçırılma" olarak ifade
ettiğiniz şey için kullanılan metodolojiyi ayrıntılı olarak anlattık. Eğer
şimdiye kadar elde ettiğiniz transkriptlerin içeriğini kavradıysan, bunun
nasıl yapıldığını gayet iyi biliyor olman gerekir. Belirttiğin hipnoz
celsesinde söylenenle ilgili yaptığın tanımlama tam olarak doğru değil, ya
da en azından, hipnoz celsesi sırasında verilen bilgileri yorumlayış şeklin
yanlış. Burada şu da belirtilmeli ki, "bu doğru değil," veya "o doğru değil"
gibi tanımlar kullanmak çok yaptığımız birşey değildir çünkü sizin ve
diğerlerinin varlık durumunuzun niteliği, çeşitli derecelerde bağlı ilüzyon
içeren türdendir. Bu nedenle çoğu durumda herhangi ve tüm olasılıklar
mevcuttur. Fakat, bu bağlı ilüzyonlardan iki veya daha fazlası yanlış
hizalandığında, mutlak doğruluk veya mutlak yanlışlık mümkündür. Bu olayda,
bağlayışta bir yanlış hizalama var ve gerçekten tam bir yanlışlık var.
Ayrıca, kendiniz öğrenmenizi çok istememize rağmen süreci tekrar
açıklayacağız çünkü öğrenme eğrisinde fazla erken bir şekilde sonuca atlıyor
olabilirsin, ki bu sıkıntı yaratan birşey ama bununla sonra ilgileneceğiz.
Lütfen bu bilgiyi unutmamaya çalışın çünkü geçmişiniz olarak tanımladığınız
gerçekliğinizde meydana gelmiş olabilecekler yanında, şimdinizin çeşitli
olası varyasyonlarında olanlar ve geleceğiniz olarak tanımladığınız
gerçekliğinizdeki olaylar için de bu çok önemli. Bu deneyimlerin niteliği
bir bütün olarak bilinmelidir. Normal olarak, fiziksel bir üçüncü yoğunluk
varlığı olarak bir yerden diğerine taşınmazsınız. Olan şey çok basittir.
Normal olarak zaman çerçevesi dondurulur ve "donma" terimini, daha iyi bir
terim olmadığı için kullanıyoruz. Bunun anlamı, üçüncü yoğunlukta fiziksel
bedeninizde bu süreçte zaman algısı durur ve bu, insan ırkınızın çeşitli
üyeleri tarafından "sıfır zaman" olarak tanımlanmaktadır. Fiziksel bedeni
kullanan ruh uzantısı bedenden zorla çıkarılır, başka bir yere taşınır ve
inceleme, implantasyon ve diğer amaçlarla ayrı bir fiziksel beden olarak
remolekülerize edilir. Sonra da demolekülerize edilir. Ruh uzantısıyla beden
kopyalama yapılır. Sonra klonlanan beden demolekülerize edilir ve ruh
uzantısı asıl bedene tekrar yerleştirilir. Süreç bu şekilde gerçekleşir.
Bazen, kaçırmayı gerçekleştiren dördüncü yoğunluk varlıkları üçüncü yoğunluk
ilüzyonunun zaman referansı noktalarını belirlemede hata yapabilirler. Bu
durum, kaçırılma sonrasında, kaçırılma öncesindekinden farklı bir deneyime
girme veya aynı deneyimin tekrarlanması gibi bir etki yaratabilir, aslında
tek bir deneyim yaşanıyor olmasına rağmen. Sizin durumunuzda da bu
gerçekleşti. Sen iki "geminin" geçtiğini algıladığın sırada aslında tek bir
gemi vardı ve burada gemi sözcüğünü, daha açıklayıcı bir terimin olmaması
nedeniyle kullanıyoruz. Bunun nedeni, sıfır zamanda olayın başlangıcındaki
ve sonundaki zaman çerçevesi referansı ilüzyonu arasındaki farklılıktı. Bu
olayda fazla sorun yaratmaz. Nadir de olsa bazı durumlarda, kaçırılma
deneyimini yaşayan kişi, kaçırılma sonrası kendini olayın başladığı noktadan
birkaç saat, birkaç gün, birkaç hafta, veya hatta ne yazık ki birkaç yıl
öncesinde bulabilir, ve tabii bu da akıl sağlığını yitirme veya benzer
sonuçlar doğurabilir. Neyse ki sizin durumunuzda bu olmadı, fakat yine de
zaman çerçevesi referansı ilüzyonunda hafif bir kırılma vardı. Aslında tek
bir gemi görmüş olmana rağmen iki gemi gördüğünü düşünmenin nedeni buydu. Bu
deneyimin tam olarak fiziksel bir üçüncü yoğunluk olayı olmadığını anlamanız
çok önemli. Tüm birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü yoğunluk varlıklarının
sahip olduğu ruh uzantısı vardır ve kaçırılma sırasında bu uzantı bedenden
çıkarılır. Ruh uzantısı aracılığı ile dördüncü yoğunlukta görünen bir kopya
veya klon beden yapılır ve beden incelenir ve sonra ruh uzantısı alındığı
yoğunluktaki asıl bedene geri konur. Normal olarak süreç bu şekilde
gerçekleşir. Çoğu durumda, eğer üçüncü yoğunluk varlığı fiziksel bedeni ile
birlikte bütün olarak alınırsa, üçüncü yoğunluğa geri bırakılmaz. Sürekli
olarak dördüncü yoğunlukta kalır. Nadir durumlarda geri bırakılma olsa da,
bu istisnaidir. Tüm inceleme, algı değiştirme ve implant yerleştirme
işlemleri dördüncü yoğunlukta kopya beden üzerinde gerçekleştirilebildiği
için, bunların üçüncü yoğunlukta gerçekleştirilmesine ihtiyaç yoktur.
Anlıyor musunuz?
S: (T) Yerleştirilen bir implant, üçüncü yoğunlukta aynı yerde durmakta olan
asıl bedene nasıl girer?
C: Remolekülerizasyon içeren süreçle. Dördüncü yoğunluğun üçüncü yoğunluğa
çevrilişini size tanımlamak çok karmaşık olur, fakat şöyle söyleyebiliriz
ki, istendiği durumda, dördüncü yoğunluktaki klon bedende gerçekleştirilen
herşey üçüncü yoğunluktaki bedende aynen gerçekleşir. Yalnızca bedenin
içindeki bir nesne değil, üçüncü yoğunluğa ait olan bedenin tamamı üzerinde
etki edilmektedir.
S: (L) Yani diğer bir deyişle ruh uzantısı dördüncü yoğunluğa gittiğinde
fiziksel bedenin bir kopyası üretiliyor ve kopya üzerinde yapılan herşey,
ruh uzantısı asıl bedene geri gönderildiğinde o bedende de meydana geliyor.
C: Aynen öyle. Ekleyebileceğimiz tek şey, dördüncü yoğunluktan gelen
implantların veya eklenen maddelerin, remolekülerizasyon yoluyla üçüncü
yoğunluğa aynı şekilde çevrilmesini sağlayan bir teknolojinin
kullanıldığıdır.
S: (L) İmplantları çıkarmak veya pasifize etmek için öğrenebileceğimiz veya
öğrenmemizi önerdiğiniz herhangi bir yöntem var mı?
C: Hayır, bedenin ölümüne neden olmadan bunu yapabilecek kapasitede
değilsiniz. Ve, bu arada, bunu yapabildiğini iddia edenlere inanmayın, çünkü
yapamıyorlar.
S: (L) Benim yaşadığım olayda birşey yapıldı, burada birşey oldu ve bu beni
etkiledi. Bu olaydan sonraki fiziksel durumum, yani son altı veya dokuz
aydır yaşadığım ve ara sıra hala yaşamakta olduğum fiziksel reaksiyonların,
sizin zaman kırılması dediğiniz şeyden kaynaklanıp kaynaklanmadığını merak
ediyorum.
C: Ah ah ah. Ah ah ah. Bir konuyu alıp diğerine yerleştiriyorsun. Kendi
gerçekliğini yaratıyorsun Laura. Çok etkileyici! Ama elbette yanlış, ne
yazık ki! Bahsettiğin şey zaman çerçevesi referansı ilüzyonunun
"kırılmasından" kaynaklanmaz. Bu yalnızca, yaşadığın deneyim hakkındaki
psişik izlenimin kendini üçüncü yoğunluk fiziksel gerçekliğine
yansıtmasından kaynaklanır. Elbette daha önce de söylediğimiz gibi, ve bunu
küçümseyici anlamda söylemiyoruz ama, kendi transkriptleriniz üzerinde
yeterince çalışma yapmıyor görünmenizden dolayı biraz endişeliyiz.
S: (L) Bu soru daha önce yanıtlanmadığı için sordum...
C: Bu soru daha önce bu şekilde yanlış yanıtlanmamıştı. Eğer transkriptleri
çalışmış olsaydın, bunun yanıtlandığını anlardın.
S: (L) Sadece "zaman kırılması" üzerinde biraz durmamızın faydalı olacağını
düşünmüştüm. (T) Laura'nın oğlunun tanımladığı acı, söylediği şekilde bir
acı değil de, dördüncü yoğunluk varlıklarının onun yaşam gücünü almalarıyla
ilgili bir acı mı?
C: Yaşam gücü asla alınmaz. Ruh bedenden çıkarılır. Soruna yanıt olarak:
Laura'nın oğlu, çoğu ikinci ve üçüncü yoğunluk varlıklarının dördüncü
yoğunluk kendine hizmet varlıkları tarafından kaçırıldığı zaman
deneyimledikleri rahatsızlığı ifade ediyordu yalnızca.
S: (L) Neden kızları da değil de, yalnızca J___'yi ve beni kaçırdılar?
C: Öyle mi oldu?
S: (L) J___'nin hipnozda söylediği buydu. Ve siz de kızların kaçırılmadığını
söylediniz.
C: O halde soru da yanıtlanmış oluyor sanırım.
S: (L) Ama neden? Neden yalnızca J___ ve ben?
C: Neden olmasın?
S: (J) Bu rastgele birşey mi? (L) Rastgele bir kaçırma mıydı?
C: Daha önce de söylediğimiz gibi, kendi potansiyelinizi kullanarak
öğrenmede ilerleme kaydediyorsunuz. Ama üzülerek geri adım attığınızı
görüyoruz.
S: (L) Geri adım atmıyorum ve bu konuyu kendi potansiyelimi kullanarak
öğrenme niyetimi de bırakmış değilim. Ama kendi kaçırılma deneyimimi örnek
bir olay olarak kullanarak kaçırılma sürecinin yapısı hakkında genel olarak
birşeyler öğrenmeye çalışıyorum. Öğrenmeye çalıştığım şey, bunun rastgele
birşey mi, yoksa spesifik amaçlarla spesifik insanlar üzerinde yapılan
birşey mi olduğu. Görevlerini yapamamaları için belirli insanların hedef
alındığını düşünüyorum. Ama sonra bu biraz egoistçe görünüyor ve egoya
takılmak istemiyorum. Buna göre benim görevimi yapamamam için kaçırıldığımı
ama rastgele kaçırılmaların da olduğunu söylüyorum.
C: Umarım şimdiki cümle sizi rahatsız etmez. Sizden daha fazla güce sahip
herhangi bir KH varlığı, eğer isterse, herhangi büyük bir sıkıntı
çekmeksizin sizi "görev yapamaz" hale getirebilir. Ve bu oldu da.
S: (L) Eşzamanlılık hakkında birkaç şey sormak istiyorum. Eşzamanlı
olayların kaynağının ne olduğunu öğrenmek istiyorum. Birden fazla kaynak mı,
yoksa deneyimi yaşayan kişinin kendi zihninden gelen birşey mi, yoksa... (J)
Rastgele mi?
C: Sokakta yürüyen küçük bir öğrenci çocuk düşünün, bir gül çalısı yanında
duruyor, çiçeklerden birini alıyor ve çiçeğe şunu soruyor: "Bana bugün
Einstein'ın görecelilik teorisini anlatabilir misin lütfen?" Bu mizahi
benzetmenin amacı belki de, böyle karmaşık soruları böylesine basit bir
biçimde yanıtlamamızı isteyerek bize dayattığınız zorluğa hayranlık ve
takdir duyduğumuzu bildirmektir. Ama böyle karmaşık sorular sorduğunuzda, bu
soruları doğru ve yeterli bir şekilde yanıtlamamız gerekmesi durumunda, bu,
bir celsenin ara vermeden yaklaşık yirmi dört saat sürmesini gerektirirdi.
Elbette öyle bir durumda hem kanal olarak kullanılan kişi, hem de siz çok
sıkıntı çekerdiniz. Yani buradaki mesele, "eşzamanlılık nedir" gibi
inanamayacağınız kadar karmaşık bir soruyu yanıtlayamayacak olmamız
değildir. Gerçekliğin hayal edilebilir her halindeki unsurların, görsel
olarak ifade edilecek olursa mükemmel dengedeki devasa bir mozaikte
birleşmesi olarak tanımlanabilir. Elbette bu, sorunuzun yeterli bir yanıtı
değildir, fakat, sunulan görsel imaj üzerinde düşünerek, daha tam bir yanıtı
öğrenmede kendi kendinize yardımcı olabileceğinizi umuyoruz.
S: (T) Birkaç celse önce "Dikey Gerçeklikler"i tartışırken, yaşadığım
birşeyden bahsettiniz ve dönüp hayatıma bakmam ve diğer insanlarla olan
ilişkilerimi belirli bir perspektiften incelemem gerektiğini söylediniz ve
bunun bir dikey gerçeklik olduğunu söylediniz. Dikey gerçeklik nedir?
C: Dikey gerçeklik tamamen değil ama temel olarak, bir kişinin hayat
rotasını, ve bu hayat rotasının benzer bir hayat rotasına sahip
kişilerinkiyle bir çember veya daire etrafında birleşmesini ifade eder. Ve
ne kadar ilginç ki, eşzamanlılıkla ilgili bir önceki soruyla da çok yakından
ilişkilidir. Daire içinde bir daire düşünün ve her bir kişi tarafından
temsil edilen çizgilerin mükemmel bir dengede olduğunu düşünün. İşte dikey
gerçekliğin en iyi temsili bu olurdu. Çünkü tam olarak tek bir kişinin
deneyimiyle değil, bir grup bireyin daha büyük bir amaç doğrultusundaki
deneyimiyle ilgilidir, eğer kastettiğimizi anladıysanız. Dikey gerçeklik
derken kastettiğimiz şey bu. Gözünüzde tekrar iç içe olan ve eşit ölçüde
dizilmiş boşluklara sahip bir daire içinde daireyi canlandırın. İşte dikey
gerçeklik budur.
S: (T) Bize bu sembolü çizdirmiştiniz ve iki daire arasına yedi çizgi veya
bölüm çizdirmiştiniz.
C: Doğru.
S: (T) Yedi optimal sayı mı?
C: Yedi her zaman optimal sayıdır. Yedi yoğunluk seviyesi vardır. Bu,
gerçeğin tüm aşamalarına yansır.
S: (T) Bu süreçte etkileşim kurduğum, içinde bulunduğum dikey gerçeklikteki
diğer bireyler de, benimle olan etkileşimleri bağlamında yapmaları gereken
diğer şeyleri yapıyorlardı, öyle mi?
C: Doğru.
S: (T) Ayrıca, bu gruptaki her bir bireyin farklı bir dikey gerçeklikten
geldiğini söylediniz.
C: Doğru.
S: (T) Bu, birbirimizin deneyimlerinden birşeyler öğrenmek amacıyla dikey
gerçekliklerimizi birleştirmemiz anlamına mı geliyor?
C: Bu da doğru denebilir.
S: (L) İç dairenin bu gerçeklikle birleşme ve dış dairenin ve bağlantı
noktalarının da, dikey gerçekliğin "Dalga"yla birleştiği yer olduğu
söylenmişti. O cümlede ima edilen şey, bu kanalın oluşturulmasının, bu
dalganın gelmesinde, bu değişimin meydana gelmesinde, bu boyut değişiminin,
veya yoğunluk değişiminin gerçekleşmesinde kilit bir rol oynadığı mıydı ve
bu, başka yerlerde de yapılan birşey mi?
C: Bir kerede altı soru sorduğunuz için sizi tebrik etmek istiyoruz.
S: (T) Bir soru daha ekleyelim ve tam bir dikey soru olsun!
C: Neşe!
S: (L) Bireysel olarak veya grup olarak Dalga ile bir şekilde bağlantı
halinde miyiz?
C: Elbette. Herşey dalgayla bağlantı halindedir.
S: (L) Bu çemberi oluşturarak, bir şekilde dalgayı etkinleştiriyor muyuz?
C: Bu ilginç yorumunu tam olarak kavrayamadık, ama dalgayla etkileşimli bir
ilişkiniz olduğu doğru. Daha önce de belirtildiği gibi dalganın,
gerçekliğinizin bir parçası olması bakımından dalgayla etkileşimli bir
ilişkiniz var, her zaman vardı ve her zaman da olacak. Ve bu elbette, büyük
döngüdeki ilerleyişinizle ilgili. Dikey gerçeklik de, çekirdekten dışa bir
ilerlemedir ve bu da, tüm gerçekliğin ve var olan herşeyin diğer bir
yansımasıdır. Şimdi, daha önce belirtilen görsel temsile dönmek istiyoruz.
Fark ettiyseniz, iç daire, yedi çizgi aracılığıyla dış daireyle birleşiyor.
Şimdi bu dış daireyi sürekli genişleyen bir daire olarak ve yedi çizgiyi de
sürekli uzayan birer çizgi olarak düşünün. Elbette dışa doğru genişleme de
dairesel bir şekilde olacaktır. Şimdi lütfen dışa doğru genişleyen bir dış
daire ve genişlemeyen bir iç daireyi canlandırın gözünüzde. Bunun üzerinde
düşünün ve sonra da bunun neyi temsil ettiğiyle ilgili düşüncelerinizi
söyleyin.
S: (L) Bu, bilgimizin ve bilincimizin sürekli olarak genişlemesini mi temsil
ediyor?
C: Bu da sürecin bir parçası.
S: (L) Aynı zamanda ne veya kim olduğumuzun çevremiz üzerindeki artan
etkisini mi temsil ediyor?
C: Doğru.
S: (L) Ayrıca daha...
C: Uup! Görsel temsilinizde bir kayma algıladık! Sürekli genişleyen dış
daireyi ve genişlemeyen iç daireyi ve tabii yine aynı şekilde dışa doğru
hareket eden yedi bölümü düşünün. Bu gözünüzde nasıl bir şekil
canlandırıyor?
S: (L) Tekerlek mi?
C: Hepsi bu mu?
S: (T) Pasta?
C: Devam edin.
S: (L) Göz.
C: Şimdi onu bir küreye çevirmeye başlıyoruz! Neden küreye dönüşür?
S: (L) Küreye nasıl dönüşebilir?
C: Nasıl dönüşemez!
S: (SV) Basık değil, HER yöne ilerliyor...
C: Düz bir çizgi düz bir çizgi midir, yoksa bir...
S: (L) Yoksa daireden bahsetmiyor musunuz?
C: Daireden bahsediyoruz. Bir daireyi sürekli dışa genişletirseniz ne olur?
S: (J) Kaybolur.
C: Kayıp mı olur? Nasıl kaybolabilir? Nereye kaybolur? Sana soruyoruz JR?
S: (J) Görsel olarak, dış daire genişledikçe iç daire giderek küçülür ve
kaybolur. Dış daire büyüdükçe iç daire kaybolur.
C: Ama nereye kaybolur?
S: (J) Karadelik?
C: Karadelik. Bu bir olasılık. Ama küçük daire üzerinde bu kadar
yoğunlaşmanızı istememiştik, öyle değil mi? Dış daire.
S: (T) Dış daire giderek daha fazla alan kaplamada kullanılıyor.
C: Peki hangi şekli almaya başlıyor? Dışa doğru genişleyen bu dış daireye
bakmanızı istiyorum!
S: (J) Yedi çizginin daireyle aynı uzunlukta olduğunu mu varsaymamız
gerekiyor?
C: Bunu kendin yanıtla.
S: (L) Pekala, buna bir düzlem olarak bakıyoruz. Düz bir yüzey.
C: Sürekli dışa doğru genişletirsen düz bir yüzeye ne olur?
S: (L) Bilmiyoruz. Bu... (SV) Sürekli gidiyor.
C: Sürekli gidiyor mu?
S: (L) Evet, daha büyük ve daha düz!
C: Öyle mi? Bir çizgiyi sürekli olarak uzatırsan ne olur?
S: (Laura ve S___) Sürekli uzar.
C: Öyle mi?
S: (L) Hı hı!
C: Nereye uzar?
S: (SV) Sonsuza kadar. (J) Kendine döner. (L) Bilmiyoruz.
C: Ou, biri "Kendine döner." dedi.
S: (J) Kuyruğunu tutan bir yılan gibi.
C: Bunu neden bilmiyoruz?
S: (L) Çünkü bilmiyoruz. Uzayın eğimli olduğu tahmini...
C: "Çünkü bilmiyoruz." Peki neden bilmiyoruz?
S: (L) Çünkü oraya gitmedik.
C: Kolomb keşfi öncesinde İtalya ve İspanya'nın dışına çıkmış mıydı?
S: (L) Tamam, bir çizginin sürekli uzaması durumunda sonunda kendine
döneceğini varsayıyoruz...
C: Hayır, hayır, hayır bekle! Bir soru sorduk!
S: (L) Elbette Kolomb'un orada birşey olduğuyla ilgili bir fikri vardı ama
oraya henüz gitmemişti, hayır. Ama gitti ve buldu.
C: Sadece bir fikri mi vardı?
S: (L) Evet, bence öyle.
C: Hmmm. Biz öyle hatırlamıyoruz. Bizim hatırladığımız kadarıyla, içgüdüsü
ve hayalgücü vardı ve içgüdüsünü hayal gücüyle birleştirdiği zaman gerçeğe
dönüştü. Gerçeğe dönüştüğü zaman, fiziksel üçüncü yoğunluk gerçeğinde ortaya
çıkacağından tam emin olduğu bir gerçeklik yaratmıştı. Ama önemli olan
kendine güveniyor olması değildi. Öyle olduğunu biliyordu. Denkleme şüphe
eklemek için kendini durdurmadı. Ama sen "Ne olduğunu bilmiyoruz, çünkü
oraya hiç gitmedik!" dediğinde yaptığın şey bu. Mantıklı düşün lütfen.
Herşeyin büyük bir döngü olduğunu defalarca söyledik. Daireler içinde
dairelerden bahsettik. Döngülerden bahsettik. Kısa dalga döngülerinden ve
uzun dalga döngülerinden bahsettik. Şimdi, bizden istediğiniz ve bizim büyük
bir mutlulukla verdiğimiz tüm bu bilgilerden sonra, düz bir çizginin sonsuza
kadar düz bir çizgi olarak devam etmesini mi beklersin? Bunu nasıl
yapabilir? Üçüncü yoğunluk dünyanızda, Doğu'ya veya Batı'ya ya da Kuzey veya
Güney'e düz bir çizgi çizerseniz ne olur?..
S: (J) Kendine geri döner.
C: Doğru.
S: (L) Tamam, demek büyük bir kürede yaşıyoruz!
C: Öyle mi?
S: (L) Öyle anlaşılıyor. Yoksa büyük bir daire mi?
C: Ah ah ah. Daha fazla çalışman ve öğrenmek gerekiyor canım. Daha fazla
çalışman gerekiyor. Albert Einstein'ın bile ne olduğuyla ilgili bir teorisi
vardı.
S: (L) Evet ama sadece bir teori.
C: Ou, o halde teoriyi bırakmak gerekiyor demek. Hiçbir zaman bilmeyeceğiz.
Sadece bir teori. Unutalım gitsin.
S: (T) Ben hala daireyi genişletiyorum... (SV) Ben de.
C: Çok iyi, fikir buydu. Gidiyor, gidiyor ve gidiyor.
S: (L) Benimki de gidiyor, ama kendine dönmedi ve hiçbirşeyle karşılaşmadı.
Anlatmaya çalıştığınız nokta nedir?
C: Bir nokta mı olması gerekiyor?
S: (L) Elbette!
C: Kim demiş? Öğrenmenize yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bu sürecin ne zaman
sona ermesini bekliyorsunuz?
S: (J) Hiçbir zaman. (L) Tanrım, umarım hiçbir zaman.
C: Öyleyse hiçbir zaman bir nokta yok!
S: (J) Anlatmak istediğiniz noktayı anladık! (L) Nokta falan yok. [Gülüşme]
Daireyi dışa doğru genişletirsen ve daire tüm yönlere doğru genişlerse, yedi
çizgiyi de kendisiyle birlikte çeker ve kapsanan kesitlerdeki alan da
sürekli artar ve sonra o daireyi çevirdiğimizde bir küre olur.
C: Aynen öyle. Ama Laura bunun büyük bir kürede yaşıyor olduğumuz anlamına
geldiğini söylüyor. Ve belki de öyle.
S: (T) Büyük bir küre olmazdı, yalnızca daire içindeki büyük bir küre
olurdu. Eğer daire genişlemeye devam ederse, dışa doğru gitmeye devam
ederdi, giderek büyürdü, büyürdü, büyürdü... (L) Beni sinirlendiriyorsun...
(T) Ama sonsuza kadar gidiyor... Çünkü dışa doğru gitmede bir son yok.
C: Yok mu?
S: (SV) Yok.
C: O halde belki başlangıç da yoktur.
S: (T) Başlangıç da olmazdı, sadece büyük, açık bir boşluk. Sonsuz bir
boşluk...
C: Eğer son yoksa, başlangıç yoksa, ne var?
S: (L) Nokta yok. (J) Burada ve şimdi.
C: Burada ve şimdi, yani aynı zamanda gelecek ve geçmiş. Geçmişteki herşey,
şu andaki herşey ve gelecekteki herşey, hepsi birarada. Üçüncü yoğunluktaki
insanlarınızın çok azının uzay yolculuğunu anlayabilmelerinin nedeni bu,
çünkü üçüncü yoğunluğunuzda uzayda yolculuk yapmak, geceleyin rahat evinizde
yatağınızda uzanmak kadar üçüncü yoğunluk bir eylem olsa da, zaman referansı
ortadan kalkar. Anneniz gibi kendinize yakın tuttuğunuz birşey. Ve en büyük
ilüzyonunuz. Size defalarca zamanın olmadığını söyledik ama elbette beyniniz
bu kavramla o kadar yıkandı ki, ne yaparsanız yapın ondan kurtulamıyorsunuz,
öyle değil mi? Uzayın derinliklerine gittiğinizi düşünün. Herşeyin tamamen
bir olduğu gerçekle karşılaştığınızda kendinizi kaybederdiniz. Değil mi?
Kendinizi uzay boşluğunda giderken düşünün!
S: (L) Bunu düşünmek istemiyorum. (J) Uzay da yok! (T) Daire genişlemeye
devam ediyor mu? Daire genişlerken onu 180 derece çeviriyorsun ve küre
oluyor. Küreyi kendi çevresinde döndürmek için kürenin dış kenarındaki bir
noktayı alıyorsun ve bir simit oluyor ve sürekli genişleyen bir iç tüp. (L)
Ve ortada bir karadelik! (SV) Neden karadelik olmak zorunda? (J) Spiral. (T)
Onu çevirdiğin zaman daha da büyük bir iç tüp oluyor. Genişlemeye devam
ediyor ve daha fazla alan kaplıyor...
C: Şimdi, yoğunlukları birleştirdiğiniz zaman, fiziksel gerçeklik ile eterik
gerçekliği, veya diğer bir deyişle düşünce formu ile fizikselliği
birleştirmiş oluyorsunuz. Bunları mükemmel bir şekilde
birleştirebildiğinizde anlarsınız ki, bir başlangıç ve bir son olmamasının
nedeni, bir başlangıç veya bir son düşünmeye ihtiyacınız olmamasıdır çünkü
gelişiminizi tamamlamışsınızdır. Yedinci yoğunlukta Bir ile birlik
olduğunuzda, bunu gerçekleştirmişsiniz demektir ve artık fiziksel ve eterik
formlar arasında bir farklılık olması için hiçbir neden yoktur.
S: (L) Geçen gün tartıştığımız zaman konusuyla ilgili olarak: ışık hızında
zaman olmadığından, madde olmadığından, çekim olmadığından bahsettik, ama
ışık hızının en ufak derece altındaki herhangi bir birimde ise hemen çekim
ve madde ortaya çıkıyor. Işık enerjisini katılaştırarak madde haline getiren
şeyin ne olduğunu sorduk ve sanırım aldığımız yanıt, bunun 7'inci seviyeden
gelen bilinç olduğuydu. Bizim bakış açımızdan, demateryalize olmadan ışık
hızının ötesine geçmek veya sabit ışık hızında kalmak mümkün müdür? Işık
hızı, zamansızlık ve çekimsizlikle doğrudan bağlantılı mı?
C: Mutlak anlamda değil, üçüncü yoğunluk anlamında öyle.
S: (L) Tamam, örneğin dördüncü yoğunlukta herşey ışık hızında mı hareket
ediyor ve zaman ve çekim olmamasının nedeni bu mu?
C: Hayır. Bu yanlış bir kavram. [(T) Işık hızı yok, ışık her yerde.] Aynen
öyle. Dördüncü yoğunlukta ışık hızı yok çünkü herhangi bir "hıza" ihtiyaç
yok. Hızın kendisi bir üçüncü yoğunluk kavramıdır. Hatırlayın, varolan
herşey birer ders. Bu kadar! Başka hiçbirşey yok. Herşey algılamanız için.
Algılamamız için. Tüm bilinç için. Varolan herşey / tek şey bu.
S: (L) Hala bu çekimin, bu zamansallık durumunun kaynağının ne olduğunu
anlamaya çalışıyorum; birbirleriyle ayrılmaz şekilde ilişkili görünüyorlar.
C: Şimdi sana bir soru soralım: Okula gittiğini hatırlıyor musun?
S: (L) Evet.
C: Üçüncü sınıfta ne yaptın?
S: (L) Pek çok şey. El yazısını öğrendim. Çarpmayı ve bölmeyi öğrendim.
C: Birinci sınıfta ne yaptığını hatırlıyor musun?
S: (L) Evet.
C: Lütfen bir tanesini söyle.
S: (L) Okula gittim ve testlere girdim. Çeşitli şekillerde saymayı öğrendim.
Okumayı ve yazmayı öğrendim.
C: Tamam. Çarpmayı ve bölmeyi öğrenme sürecinde, kalemini bırakıp hemen
zihninde birinci sınıfa dönerek, birinci sınıftayken alfabeyi neden
öğrendiğini mi anlamaya çalıştın?
S: (L) Hayır.
C: Neden?
S: (L) Çünkü alfabeyi zaten biliyordum.
C: Alfabeyi zaten biliyordun. Yani, alfabeyi öğrenmene gerek yoktu çünkü onu
zaten biliyordun. Doğru mu?
S: (L) Evet.
C: Artık ışık hızı olmadığında ışık hızını öğrenmen gerekecek mi?
S: (L) Benim yapmaya çalıştığım şey de bu. Belki de bunu öğrenir öğrenmez
artık bununla ilgili derslere tabii olmazsın. Yani sunulan kavramları
öğrenirsin, kavrarsın, alıştırmalar yaparsın, bunlar artık senin bir parçan
olur ve bir sonraki şeye geçersin.
C: Evet, ama sen ışık hızını dördüncü ve daha üst yoğunluk seviyeleri
bağlamında soruyorsun ve biz de sana orada ışık hızının olmadığını çünkü
buna ihtiyaç olmadığını, çünkü bir kez dördüncü yoğunluğa ulaştığında,
üçüncü seviyenin derslerini öğrenmiş olduğunu anlatıyoruz.
S: (L) Eğer üçüncü yoğunluktaki bir kişi bir tür araca binip ışık hızına
çıkarsa, bu durumda araçla birlikte otomatikman dördüncü yoğunluğa mı geçmiş
olur?
C: Bu araçlardan bir tanesini söyler misin lütfen?
S: (L) Böyle bir aracımız yok... henüz.
C: Dördüncü yoğunluğa geçmeden evvel olmasını bekliyor musun?
S: (L) Hayır.
C: O halde ders öğrenilmiştir, değil mi?
S: (L) Gibi.
C: Sorduklarınıza yanıt olarak söylediklerimize güvenirseniz, o zaman ders
öğreniliştir. Neden? Bunu düşünün; varolan herşey derslerdir.
S: (L) Zamanın bir ilüzyon olduğundan, kendimize annemiz gibi yakın
tuttuğumuz veya onun gibi birşey olduğundan bahsediyorsunuz ve zaten ben de
zamandan kurtulmak istiyorum...
C: Kurtul! Buna izin ver!
S: (L) Bunu zihninde yapmak istemek ayrı, sisteminde, içsel işletim
sisteminde yapmak tamamen ayrı birşey.
C: İçsel işletim sistemi mi?
S: (T) DOS mu yoksa WARM mu?
C: Lütfen bize içsel işletim sisteminin ne olduğunu açıklar mısın?
S: (L) Sanırım bilinçaltı zihin.
C: Öyle mi?
S: (L) Belki.
C: Ah, ah.
S: (T) Bilinaçaltı zihinde zaman kavramı mevcut değil. (J) Zaman yapay bir
şey... (L) Örneğin: bir insanın bilinçli zihninde zenginliğe inanç
gösteriyor olabilir ve bundan bahsedip zihinsel onaylamalar ve kendisi için
her türlü pozitif şey yapabilir ama bir sebepten dolayı kişi bireysel olarak
sürekli yoksulluk sınırında yaşıyor çünkü kendisini sürekli yoksulluk
seviyesinde tutmasına neden olan birşeyler devam ediyor. Ve şahsın
bilinçaltı zihnini eşelemeye başladığında, yoksulluğa dönük bir inancı
olduğunu veya yoksul olmaya ihtiyaç duyduğunu veya yoksul olmayı hak
ettiğini hissettiği bir geçmiş yaşam bağlantısı çıkıyor ve dolayısıyla içsel
işletim sistemi bilinçli inanç ve düşünceleri etkisiz kılıyor. Burada
bahsettiğim şey bu.
C: Evet, ama bundan anladığın şey nedir?
S: (L) Yani zamandan kurtulmak istediğini söyleyebilir ve bunu kavramsal
olarak anlayabilirsin, ama içteki birşey seni ona bağlı tutuyor. O içsel
bağlantıdan nasıl kurtulursun?
C: İçteki birşey seni ona bağlı mı tutuyor?
S: (J) Günlük ritimler gibi, fiziksel birşey.
C: Asıl noktayı kaçırdığınızı hissediyoruz.
S: (L) Belki kaçırıyorumdur.
C: Bunu hepinize söylüyoruz. Artık bireysel olarak, kendinizi üçüncü
yoğunluğun sınırlandırmalarından mümkün olduğu kadar kendi adımlarınızla
çıkarma çabası göstermenizin vaktidir; kendinizi buna zorlamayın, yalnızca
kendi adımlarınızla çaba gösterin. Öğrendiğiniz derslerle artık dördüncü
yoğunluğa hazırlanmaya başlamak için fazlasıyla hazırsınız. Üçüncü yoğunluk,
artık ihtiyaç duymadığınız seviyede bir fiziksellik, sınırlama ve bu
paralelde şeyler içeriyor. Bu nedenle, zaman zaman üçüncü yoğunluğa
bağlanmanın daha rahat olmanızı sağladığını anlıyor birlikte, zaman, işte
yine o kelime, artık ilerleme ve dördüncü yoğunluk için hazırlanma zamanıdır
ve artık zaman gibi ve zaman ilüzyonundan nasıl kurtulacağınız gibi şeylerle
ilgilenmemeniz iyi olur. Çünkü bu gerçekten önemli değil. Bu tıpkı matematik
öğrenen bir üçüncü sınıf öğrencisinin durup geri dönerek ABC hakkında ve
ABC'nin neden CBA veya BAC değil de ABC olduğu hakkında düşünmeye başlaması
gibi birşey. Bunun gerçekten bir anlamı yok. Neyse o.
S: (L) Ben de bunu öğrenmek istiyorum, zaman nedir?
C: Bunu neden öğrenmen gerekiyor?
S: (L) Çünkü merak ediyorum. Zaman nedir?
C: Zamanın bulunduğunuz veya "bir zamanlar" bulunduğunuz seviyede öğrenme
maksadıyla yaratılan yapay bir ilüzyon olduğunu, mevcut olmadığını ve bu
seviyeyi geride bıraktığınızda artık buna ihtiyacınız olmadığını daha önce
de söylemiştik.
S: (T) Belki derslerden biri de zaman hakkında düşünmemeyi öğrenmektir.
Zamanın gerçek olmadığını bir kez öğrendiğinde... (SV) Bunu bir de patronuna
söyle!
C: Eğer gerçek değilse, ne olduğunu merak etmenin bir faydası var mı?
S: (T) Benim için yok.
C: İki kişi arasındaki şöyle bir konuşmayı düşünün: Billy ve Gene. Billy,
Gene'ye diyor ki; "Zaman diye birşey yok." Gene diyor ki; "Gerçekten mi? Ama
ben zamanın ne olduğunu öğrenmek istiyorum." Billy diyor ki; "Ama daha şimdi
söyledim ya, zaman yok. Zaman mevcut değil. Herhangi bir formda, herhangi
bir referans çerçevesinde, herhangi bir gerçeklik formunda, herhangi bir
yoğunluk seviyesinde mevcut değil. Zaman yok." Ve Gene diyor ki; "Bu çok
ilginç. Peki zaman nedir?"
S: (L) Anlaşılmıştır. (T) Saat takıyor musun? (L) Hayır. (SV) Ben iş
programımdan dolayı mecburum. (T) Saati diğer insanlar zamana inandığı için
takıyorsun. (SV) Evet. (T) Bu onların inancına gösterdiğin bir nezaket,
kendi inancın değil.
C: Bu aynen doğru. Halen üçüncü seviyedeyken, üçüncü yoğunluk aleminde daha
rahat olanlara belirli bir derecede uyum göstermeniz gerekli. Ama daha önce
de belirttiğimiz gibi, belki de artık sizin için dördüncü yoğunluğa
hazırlanma ve mutlak gereklilik durumları dışında üçüncü yoğunluğa ait tüm
"nerede"lerle, "nasıl"larla ve "neden"lerle ilgilenmeyi bırakmaya başlama
"zamanıdır." Bu artık gerçekten geride bıraktığınız birşey ve bunu
biliyoruz, çünkü altıdan bire ve yine birden altıya kadar kadarki tüm
seviyelerden görebiliyoruz.
S: (L) Bununla ilgili son bir soru sormak istiyorum; dördüncü yoğunluğa
hazırlanmak: çok uzak olmayan geçmiş bir celsede bu grubun amacıyla ilgili
bir soru sormuştum ve cevap, bunu bilmemiz durumunda veya daha spesifik
olacak olursak benim bunu bilmem durumunda "bağlarımın çözüleceği"
şeklindeydi. Bunu kelime anlamında mı söylediniz?
C: Ou, evet kesinlikle. Bedenindeki her bir kemik birbirinden ayrılırdı.
S: (J) Bir çamur birikintisine dönerdin. (L) Dördüncü yoğunluğa hazırlanmaya
başlama zamanımız olduğunu söylediğinize göre, belki artık bu soruyla
ilgilenme zamanıdır.
C: Belki de şu anda bizi yönlendirmeye çalışıyorsun. Bu biraz komik elbette,
bizden yardım istedin, ve sanırım şimdi yerlerimizi değiştireceksin. Ama
gerçekten bir şekilde bu zaten oluyor ve tekrar hatırlatmalıyız ki, biz
gelecekteki siziz ve sizin deneyimlemekte olduğunuz herşeyi zaten
deneyimledik. Ve elbette her zaman zaten deneyimlenmekte olduğu için
deneyimlemeye devam ediyoruz. Şunu belirtmemiz gerekir ki, zaman zaman
azarlamamıza rağmen, ilerleme gösteriyorsunuz ve gösterdiğiniz ilerlemeden
çok gurur duyuyoruz. Ayrıca bir kez daha, bu ilerlemenin miktarı ve aldığı
yön konusunda endişelenmemenizi söylüyoruz. Bırakın olsun. Bu ilerlemeyi
sürdürebilmeniz için mutlaka gerekli olan tüm bilgileri, uygun bir... [koro]
ZAMANDA edineceksiniz. O yüzden endişelenmenize gerek yok çünkü söylediğimiz
gibi herşey yerini bulacak. Henüz mutlak amacınızın ne olduğunu bilmeye
hazır olduğunuzu hissetmiyoruz ve bunu bilmeniz zorunlu da değil ve bu
hiçbir şekilde işinize de yaramazdı. Bu konuda endişelenmemenizi istiyoruz
çünkü "zamanı" geldiğinde bileceksiniz.
S: (SV) Bir soru sormak istiyorum: Eğer zaman yoksa, geçmiş ve gelecek de
yok; geçmiş hayatlar ve gelecek hayatlar da yok; reenkarnasyon diye birşey
de yok, o zaman nasıl siz biz olabiliyorsunuz?
C: Evet, reenkarnasyon var. Burada fazla hızlı bir şekilde sonuca
atlıyorsun. Hiçbir zaman reenkarnasyonun olmadığını söylemedik.
S: (SV) Ama eğer zaman yoksa? (J) Bizim algımız öyle. (L) Herşey eşzamanlı
olarak oluyor. Tüm bu hayatları aynı anda yaşıyoruz. (SV) Diğer tüm
benliklerimizle bağlantı kurmamızın bir yolu var mı?
C: Şöyle söyleyelim: hafıza bankalarınızın bir kısmına erişeceğiz ve ilginç
bir şekilde daha önce tanımladığımız dikey gerçeklikle çok yakından uyumlu
olan başka bir referans vereceğiz. Bir slayt göstericisinin nasıl birşey
olduğunu biliyorsunuz değil mi? Gerçeğin bu geniş nitelikli yapısına dair
bir sezgi edinmenizi sağlamak için, kendinizi büyük bir slayt çarkı olan
projektörle bir sunum izlerken düşünün. Bu süreçte herhangi bir noktada,
belirli bir slaytı izliyor olursunuz. Fakat, diğer tüm slaytlar da
çarktadır, değil mi? Ve elbette bu aynı zamanda, daireler içinde daireler ve
daireler içinde dairelerin olduğu dikey gerçekliğe, ve aynı zamanda Büyük
Döngü'ye ve aynı zamanda daha önce anlattığımız şeye de uymaktadır: Var olan
herşey / tek şey derslerdir. Herşey bundan ibarettir ve slayt sunumunu
izlerken, derslerinizden keyif almanızı istiyoruz...
S: (J) Bu benzetmeye göre, slayttan geçerek ekrana giden ışık bizim algımız
oluyor.
C: Ve, eğer projektörün slayt çarkına geri bakacak olursanız, tüm yaratımın
esasını ve özünü, yani Bir ile birlik olduğunuz yedinci seviyeyi görürsünüz.
S: (T) Hızlı bir soru daha sorabilir miyiz? NASA, Hubble uzay teleskobunun
bazı komet kümeleri belirlediğini açıkladı. Bu gerçekten, devletin dünyayı
gelen şeye hazırlamasının başlangıcı mı?
C: Bu kesinlikle bir olasılık, ama biz kez daha belirtmeliyiz ki, bu hassas
bir alan. Özel olarak bu alanda çok fazla bilgi toplamanız... [(T) Bağlamı
dışındaki bilginin...] [Celse Sonu]
____________________________
8
Temmuz 1995 Frank, Laura, TR, JR, SV, Tom ve Cherie
S: (L) Merhaba.
C: Evet.
S: (L) Kiminle birlikteyiz?
C: Tqv.
S: (L) TQV ne anlama geliyor?
C: Aktarım kesintiye uğradı. [Yeni bir tabla kullanıyorduk ve birkaç
ayarlama gerektiriyordu. Sonunda vazgeçip eski tablayı çıkardık.]
S: (L) Tamam, ismin nedir?
C: Tora.
S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.
S: (L) Gördüğünüz gibi bu akşam yeni tablayla uğraşıyorduk.
C: Evet.
S: (L) Yenisi daha iyi birşey sanırım. Frank aşırı yorgun olduğunda tablaya
eşlik edemiyor.
C: Evet.
S: (L) Pekala, birkaç sorumuz var. Hemen sormaya başlayabilir miyiz?
C: Evet.
S: (L) Dünyayı kontrol altına almaya yönelik bir Yahudi komplosu var mı?
C: Yahudi değil, daha önce bundan kapsamlı olarak bahsettik. En kısa zamanda
celseleri yeniden gözden geçirmenizi bekliyoruz!
S: (L) Bu soruyu sormamın nedeni VB bugün uzun bir süre burdaydı ve [Gülüşme
ve öflemeler] Dachau anma kitabımı çıkardım, ona verdim ve bu konu açıldı.
VB dünyaya hakim olma ve yönetme amacını taşıyan bir Yahudi komplosu
olduğundan öyle emindi ki, bunu sorup belki öncekiler dışında bir yorum
alırız diye düşündüm. Bu yanıt için çok teşekkür ederim. Bir sonraki soru:
Ekin çemberleri hakkında birşeyler okuyordum ve bunların altıncı yoğunluktan
geldiğini söylediğinizi biliyorum ama bunların tam olarak nasıl bir şekilde
veya mekanizmayla yapıldığını öğrenmek istiyorum. Elektromanyetik bir etki
gibi mi, girdap gibi mi? Bize bunların fiziksel olarak nasıl
oluşturulduklarından bahsedebilir misiniz biraz?
C: Alan transferi.
S: (L) Ne tür bir alan?
C: Manyetik.
S: (L) Altıncı yoğunluktan doğrudan üçüncü yoğunluğa mı transfer
ediliyorlar?
C: Hayır.
S: (L) Üçüncü yoğunluğa gelen bir tür araç gibi bir nesne tarafından mı
oluşturuluyorlar?
C: Hayır.
S: (L) Bu konuda bize bir ipucu verebilir misiniz?
C: "İpucu" verebiliriz.
S: (L) Tamam, ipucu nedir?
C: Bkz.: Hoagland.
S: (L) Hoagland ne diyor? (T) Ona göre bu yoğunlukta gördüğümüz şeyler,
4'üncü boyutun 3'üncü boyuttaki yansıması ve farklı gezegenlerdeki bulut
şekillerine bakıldığında, matematiksel olarak bu görülebiliyor. Eğer
üzerimizde başka bir boyut olmasaydı, dairesel olan şekiller dairesel olurdu
ve bulutların dairesel hareketi de aynen kalırdı. Ama dördüncü yoğunluktan
üçüncü yoğunluğa bir transfer olduğunda, dördüncü yoğunluk bir cisme
baktığında, cismin üçüncü yoğunluktaki versiyonu altıgen bir şekil gibi
görünüyor ve Voyager Sondası'ndan gelen fotoğraflarda, çoğu gezegenin Kuzey
ve Güney kutuplarındaki bulut şekilleri dairesel değil, altıgen şeklinde.
(L) Pekala, altıncı yoğunluk perspektifiyle ekin çemberleri nedir?
C: Düşünceler.
S: (L) Bu düşünceleri kim düşünüyor?
C: Saygılarımızla.
S: (L) Peki eğer bunlar düşünceyse#8230; (J) Bunlar aslında mesaj.
Düşünceler mesaja dönüşüyor. (T) Altıncı yoğunluğu saf enerji olarak
tanımlamışlardı, dolayısıyla altıncı yoğunluktan üçüncü yoğunluğa etki eden
fiziksel bir şey olamaz. Dolayısıyla oradan gelebilecek tek şey düşünceler.
Çünkü orada bundan başka birşey yok. (L) Yani bunlar düşünce temelli birer
alan transferi. (T) Yani altıncı yoğunluk birşeyler düşündüğünde ve bunları
aşağı gönderdiğinde, bu düşünceler beşinci ve dördüncü yoğunluktan geçerek
üçüncü yoğunlukta üç boyutlu bir ekin çemberine dönüşüyor. Peki bir ekin
çemberi dördüncü yoğunluktan nasıl görünüyor?
C: Burada önemli olan nasıl "göründüğü" değil.
S: (L) Peki nedir?
C: Hatırlamanız için görsel uyarıcılara ihtiyacınız var.
S: (L) Ou! (J) Görsel nelere ihtiyacımız varmış? (L) Yani bu düşünceler,
onlara bakarak birşeyleri hatırlamamız için mi tasarlanıyor?
C: Sizinkisi fiziğe bağımlı bir varoluş.
S: (J) Evet. (L) Peki eğer ekin çemberlerinin resimlerini çıkarıp duvara
yapıştırırsak ve bunlara bakıp meditasyon yaparsak, bunu yapmamız
beyinlerimize, elektromanyetik kalıplarımıza herhangi bir etki yapar mı veya
içimizdeki bilgiyi uyandırır mı?
C: Muhtemel değil.
S: (L) Peki bunlarla ilgili ne yapmamız gerekiyor?
C: Belirli birşey değil.
S: (L) Bize bir etki yapıyorlar mı? ...
C: Bekleyin ve görün.
S: (L) Tamam. Chartres Katedrali'nin zeminindeki labirent hakkında
konuşuyorduk ve...
C: Medyanız ekin çemberlerine direnç gösteriyor, neden? Tartışma öneriyoruz.
[ç.n.: katılımcılar arasında geçen tartışma metni atlandı.]
S: (L) Yaklaşıyor muyuz?
C: Belki.
S: (L) Konuştuklarımıza eklemek istediğiniz herhangi birşey?
C: Hayır.
S: (L) Bu noktada bu konu üzerinde daha fazla konuşacak birşeyimiz yok.
Chartres Katedrali'ndeki labirente gelecek olursak, bu labirenti kendimiz de
yapıp kullanmak gibi bir fikrimiz var. (J) Bu, spiral ve dönme kavramıyla
paralel bir birşey mi?
C: Belki.
S: (L) Kullanması en avantajlı olacak olan şekil hangisi; spiral mi, "cho ku
rei" mi, yoksa labirent mi?
C: Önceliği olan hususları sormadınız.
S: (L) Bu labirentin kaynağı nedir?
C: Açık.
S: (L) Hangi öncelikli hususu istiyorsunuz? Labirenti kim yaptı?
C: Açık.
S: (L) Hangi öncelikli hususu istiyorsunuz?
C: Biz de aynı şeyi size soruyoruz.
S: (J) Harika! (L) Bu konuyla ilgili olarak öğrenmek istediğimiz şey, bu
şekil içinde yürümenin, şekli kullanmanın faydalı olup olmadığı ve...
C: Evet, şimdi doğru yöndeyiz! Keşfetmek size bağlı.
S: (L) Demek bize spiral hakkında herhangi bir bilgi vermeyeceksiniz;
bununla oynamamız gerekiyor.
C: Ve deney; öğrenme yöntemlerinden biri bu.
S: ... (L) Pekala, bu şekil hakkında bize verebileceğiniz herhangi bir bilgi
var mı? Ne anlama geliyor? [Ken Eagle Feather'ın JR'ye verdiği yazılı oymayı
gösteriyor.]
C: Yaratıcısı önem vurgusu yapmış.
S: (L) Yani bunu çizen kişi önemlilik vurgusu mu yapmış?
C: Evet.
S: (L) Peki gerçekten önemli mi?
C: Açık.
S: (T) Sembolün anlamı nedir? (L) Yan yatmış sekiz sonsuzluğun sembolü ve bu
da sadece bir üçgen... (J) Bu bir denklem mi?.. (T) Bu bir formül mü?
C: Bir kerede bir soru.
S: (L) Bu bir formül mü?
C: Yaratım bir formül, çünkü yaratıldı.
S: (T) Üçgen neyi sembolize ediyor?
C: Mesajı anlamıyorsunuz.
S: (J) Evet, sanırım öyle. (L) Sanırım bunu yapan adam bunun gizemli
görünmesini istedi ve bununla ilgili önemli ve gizemli birşey olduğunu ima
etmek istedi ama aslında bu sadece anlamsız bir çizim, öyle mi?
C: Evet.
S: (T) Yani hiçbir anlamı yok mu?
C: Yanlış.
S: (L) Bir anlamı var, ve çizen kişi bir anlam ima etmiş. Matematiksel bir
formül olmadığını söyleyebilirim.
C: Anlamını yapana sorun.
S: (T) Yani bunun anlamını yalnızca çizen kişi biliyor. (L) Çünkü çizen o.
Onun verdiği anlam dışında bir anlamı yok.
C: Evet.
S: (L) Sonraki sorumuz. Hala bizimle birlikte misiniz?
C: Her zaman olduğu gibi.
S: (L) Teşekkür ederiz. Bugünlerdeki tartışma konularından biri de şu; pek
çok kişi ebeveynlerini çocuklukta kendilerini istismar etmekle [ç.n.:
fiziksel, duygusal veya cinsel şiddet vb] suçluyor ama bunlar yanlış çıkıyor
ve bu pek çok soruna neden oluyor. Bu durum hipnoz uygulamasıyla ilgili pek
çok problemin doğmasına neden oldu...
C: Önyargılı terapistlerin önyargılı kavramları; yani uygun olmayan şekilde
kullanılan telkin gücü.
S: (L) Bu durum tüm UFO kaçırılma anılarının sahte anılar olduğu ve hipnozun
kendisinin genel olarak faydasız veya kusurlu bir teknik olduğu yönünde pek
çok spekülasyona neden oldu. Dünyadışı varlıklarca kaçırıldıklarını düşünen
insanların pek çoğunun yalnızca terapistlerin telkinlerinin etkisiyle bu
yanıtları veriyor olması mümkün mü?
C: Bir kerede iki kavram.
S: (L) Kaçırılmadığı halde kaçırıldığını düşünen insanlar olması mümkün mü?
C: Evet.
S: (L) Bir terapistin hipnoz yoluyla bu fikirleri birinin zihnine telkin
etmesi mümkün mü ve...
C: Evet.
S: (T) Tam ters şekilde de işleyebilir. (L) Neyi kastediyorsun?
C: Neyi kastediyorsun?
S: (T) Kaçırıldığını düşünen bazı insanların aslında istismar edilmiş olup
olamayacaklarını sordun ve onlar da "evet" dediler. (L) Hayır, onu sormadım.
(T) Ne sordun? (L) Aslında kaçırılmadığı halde kaçırıldığını düşünen
insanlar olup olmadığını veya kaçırıldığını sanan bazı insanların
zihinlerine bu düşüncelerin terapist tarafından konup konmadığını sordum. Ve
onlar da "evet" dediler. (T) Tamam, çocuklukta istismar edilmediği halde
istismar edildiğini düşünen insanlar var mı? Yani kaçırılma yerine istismar
kelimesini koyup aynı soruyu soracak olursak...
C: Bu soru evet olarak yanıtlanmıştı.
S: (L) Bir sonraki soru şu: Gerçekten kaçırılmış olan ama yaşadığı deneyimi
istismar edilmişlik olarak algılayan insanlar var mı?
C: Tüm kombinasyonlar mevcut.
S: (L) Peki herhangi... (T) Terapiste ve terapistin terapi sonuçlarıyla
ilgili düşüncelerinin ne olduğuna bağlı... (J) Evet, aşırı Freud'çu bir
eğilimleri mi var acaba?
C: Hayır. Terapistin eylemlerine bağlı, düşüncelerine değil.
S: (L) Diğerleriyle karşılaştırıldığında kaçırılması daha muhtemel herhangi
belirli bir kişilik türü var mı?
C: Gülünç bir açık soru.
S: (L) Sadece bir soru! (J) Yıldönümümüz yaklaşıyor. (L) Evet, biliyorum.
Onaltısı. (J) Hayır, BİZİM yıldönümümüzü kastediyorum. TR ve benim. (L) Ou!
(J) Sizin yıldönümünüz 16'sında, bizimkisi ise 17'sinde. [ç.n.: 16 Temmuz
1994 tarihli ilk kasyopya celsesi kastediliyor olmalı.]
C: Aynı.
S: (L) "Aynı" derken neyi kastediyorsunuz? (J) 16'sının akşamında başladınız
ama 17'sinin ilk saatlerine kadar çalıştınız.
C: Evet.
S: (J) İyi bir Zaman kavrayışı! (L) Sorumuza geri dönecek olursak... Bilmek
istediğim şey, kaçırılma ile ilgili okduğum tüm makalelerde, kaçırılmayı
deneyimleyen kişilerin falanca falanca kişilik tipinde, yani fantaziye
eğilimli türde olduğunu iddia eden pek çok kişiye rastlıyorum. Ben
kesinlikle fantazi eğilimli bir kişilik değilim ve buradaki diğer kişilerin
de öyle olduğunu sanmıyorum.
C: "Kişilik tipi" nedir?
S: (L) Yeterince üzerine eğilinilecek olursa böyle birşeyin gerçekten
olduğunu sanmıyorum. (T) Kişilik tiplerinin, araştırmacıların istatistiksel
analiz için insanları sınıflandırmasıyla ortaya çıkan birşey olduğunu
söyleyebiliriz. Kaçırılmanın kendisiyle hiçbir ilgisi yok. (J) Başka
herhangi birşeyle de...
C: İyiydi TR!
S: (L) Geçen gece kuzenimle konuşuyordum ve kaçırılmalardan, UFO'lardan,
mekan/zamandan ve benzer şeylerden bahsediyorduk. Bu evrenin sona erdiği ve
ışık hızının "minimum" olduğu başka bir evrenin olmasının çok muhtemel
olduğunu söyledi. Bu geçerli veya kullanılabilir bir kavram mı?
C: Aşırı basitleştirilmiş.
S: (T) Daha önce bize ışık hızıyla ilgili ne demişlerdi? Işık hızının bir
"zaman" ölçümü olduğunu ve zamanın yalnızca bizim ilüzyonumuzda mevcut
olduğunu, dolayısıyla ışık hızı diye birşeyin olmadığını söylemişlerdi. (L)
Yani ışık hızının bir hız değil, sadece olduğu şey olduğu bir durum var.
Işık hızı yok, çünkü zaman yok.
C: Düşünülebilir tüm kombinasyonlar mevcut, çünkü düşünülüyorlar!
S: (J) Bunu sevdim. (L) Pekala, 9 Aralık 1965'te Kecksburg - Pennsylvania'da
bir UFO düşmesi olduğu iddia edildi. Ordu bunun düşen bir Sovyet casus
uydusu olduğunu ileri sürdü. Bu konu pek çok tartışma yarattı ve hatta "X-Files"
dizisine de konu oldu. 9 Aralık 1965'te Kecksburg #8211; Pennsylvania'da
meydana gelen olay bir UFO kazası mıydı?
C: "UFO"yu tanımla.
S: (L) "Dünyadışı uzay aracı" anlamında.
C: Yakın.
S: (L) Yani bir Sovyet casus uydusu değildi?
C: Hayır.
S: (L) "Yakın" diyorsunuz. Tam olarak neydi?
C: Size yeni düşünme yöntemleri öğrettik. Bunları kullanmanızı sabırla
bekliyoruz!
S: (L) "Yeni düşünme yöntemleri" derken neyi kastediyorsunuz? (T) Aramızda
tartışmamız mı? (L) Bunun hakkında yeterli şey bilmiyoruz... bildiğimiz tüm
şey bu. (T) Kendi bildiklerimize dayalı olarak bu konuda konuşabilir ve ne
olduğunu anlamaya çalışabiliriz.
C: Yoğunluk 1, 2, 3, 4, 5, 6. Şimdi, "araç" kavramı neye göre uygulanacak?
S: (L) Projeksiyon muydu? Boyutötesi atomik remolekülerizasyonlu bir cisim
miydi?
C: Daha yakın.
S: (L) Sanırım Griler tarafından kullanılıyordu? (T) Olmayabilir de.
C: ! Öyle tercih ediyorsanız.
S: (T) Bize söyledikleri gibi eğer 4'üncü yoğunluktan gelen bir araçsa, işin
diğer ucunda Kertenkeleler veya başka biri olması gerekir.
C: Buradaki temel husus transfer şekli.
S: (L) Yani aslında oraya düşmemiş olabilir... Birşey oldu ve boyut
perdesinden birşey mi düştü? Bu mu? (T) Çarpmadı, indi! Veya materyalize
oldu, ya da somutlaştı. (L) Sanırım NORAD takip etmiştir. (J) Bir ateş topu
olarak görülmüş.
C: Uzaklaşıyorsunuz.
S: (T) Pekala bu sadece bir teori, bir düşünce. Kesin değil, sadece aklımdan
geçen birşey... Ordu hemen oraya gidip bir oyun sergilemeye başladı. Büyük
bir taşıma gösterisi yaptılar ve herkesi tehdit etmiş oldular. Ya o cisim
oraya özel olarak daha önceden konmuşsa? Belki oraya düşen birşey değildir.
Önceden oraya konup bu gösterinin yapılması için oradan çıkarılıp
taşınmıştır?
C: Hayır.
S: (L) Önemli olan husus "transfer şekli." (T) Transfer şekli "boyutlar
arasıydı." (J) Tüm UFO olaylarının "boyutlar arası" olduğunu biliyoruz. (T)
Hayır, hepsi değil, bazıları bu yoğunluğa ait. (L) Önemli olan "transfer
şekli." Ne söylemeye çalışıyorlar? (T) Buraya 4'üncü yoğunluktan materyalize
oldu. Uçarak gelmedi. ... Gökte oluşan iz, atmosferden giriş yaparken
materyalize olduğunu gösteriyor. (L) Aslında durduğu yerde materyalize oldu,
atmosfer ona doğru hareket etti. (T) Atmosferde görülebilir bir iz
bıraktı... Belki de "UFO" terimini kullanmayı bırakmalyız.
C: Eğlenceli, değil mi?!
S: [Gülüşme ve sızlanmalar] (L) Tamam buradaki asıl mesele nedir? (T)
"Transfer şekli." (L) Tamam, cisim boyut perdesinden geçti; zamanda yolculuk
yaptı...
C: Neden 3'üncü yoğunluk açıklamaları arıyorsunuz? Gene ve onun
arkadaşlarına mı katılmak istiyorsunuz?
S: (L) Orada gerçekten birşey olduğunu ve ordunun geldiğini ama hiçbirşey
bulamadığını mı söylüyorsunuz?
C: Hayır.
S: (T) Tamam, "transfer modunu" ve bunun neden önemli olduğunu anlamaya
çalışıyoruz. (L) Ordu o vakitte orada ne olacağını biliyor muydu?
C: Belki, ama bu sorguyla önemli bir ilgisi yok.
S: (L) Peki nedir? ... Kaza değil miydi? (T) Kaza olarak bildirildi, ama
düştü mü yoksa indi mi bilmiyoruz. (J) Gerçekten ne olduğunu bilmiyoruz. (L)
Bu bir aracın yaptığı kaza mıydı?
C: "Kaza"yı tanımla.
S: (L) Yapmak istemediği birşey mi yaptı? [Gülüşme] ...
C: Düşünce formları kaza yapar mı?
S: (L) Sanırım yapmazlar. (J) Tamam! O araç bir düşünce formuydu; bizim
yoğunluğumuza girdi ama ordu bir tır üzerinde birşey taşıdı. Ne taşıdılar?
Daha doğrusu birşey taşıdılar mı?
C: Evet.
S: (L) Ne taşıdılar? (S___) Düşünce formu! [Gülüşme]
C: Üzgünüz! 64.000 dolarlık soru!
S: (L) Bunu yapmalarından nefret ediyorum. ...
C: Bunu yapmazsak nasıl öğreneceksiniz?
S: (J) Ne?
C: "Bunu" kendiniz yapın.
[ç.n. katılımcılar arasında geçen tartışma atlandı.]
S: (L) TR doğru birşeye yaklaşıyor mu?
C: Belki...
S: (T) Yani bu Philadelphia ve Montauk çalışmasının bir devamı mıydı?
C: Şimdi bu ilginç bazı sorular doğuruyor, değil mi?
S: (T) Evet. Bu olay 30 yıl önceydi!
C: Örtüyü kaldıranlar siz olmak mı istiyorsunuz?
S: (T) Evet! Örtü kaldırma işinde her zaman varım!
C: Bunun akıllıca olacağından emin misin?
S: (T) Bu soruların bazılarından bazı örtüleri kaldırmaya başlamazsak, çok
fazla ilerleyemeyeceğiz. Bunu sürekli söylüyorsunuz ve sonra da bunun çok
tehlikeli olduğunu söylüyorsunuz.
C: Asıl nokta bu değil. Gerçekleri kendiniz için öğrenmenizde bir sorun yok,
ama bunu diğer herkes için de yapmak akıllıca mı?
S: (L) Bu da kesin yanıt alamayacağımız konulardan biri mi? BENİM gerçekleri
öğrenmemde bir sorun olmadığını ama bunu size ifşa etmek isteyip
istemediğimi vurguladılar herhalde... (L) Hayır, bence söyledikleri şey,
diğer insanların bunu bilmek istemedikleri... (J) Veya hazır olmadıkları.
(L) Eğer devlet gerçekten... ...
C: "Devlet" kim?
S: (T) Sanırım eğer gerçek devletin kim olduğuna dair bir isim listesi
görseydik hiçbirini tanımazdık! Kesinlikle hiç ortaya çıkmadılar. (L)
Pekala, şu ana kadar öğrendiğimiz şey şu ki, oradaki şey bir araç anlamında
UFO değildi, ama devletin mekan-zamanda bir şeyler uçarmaya yönelik kendi
küçük deneylerinden birinde oynadığı şeylerden biri olabilir... (J) Bu işte
iyi değillermiş. (L) İşi berbat ettiler! Pekala, bir sonraki soru: ses
çıkararak bir kaçırmaya direnç göstermek mümkün müdür? İçsel bir ses gibi?
C: Belirsiz.
S: (L) Okuduğum bir makalede çeşitli insanların, dünyadışı varlıklar
tarafından kaçırılmaktan korunmalarına yardım eden çeşitli teknikler
kullandıklarını okudum. Bunlardan bir tanesi, içsel olarak yüksek perdeli
düşünsel bir hımlama sesi çıkarmak, bir diğeri Mikail gibi meleksi ruhları
çağırmak ve bir diğeri ise "Sadece hayır demek"miş ve bu insanlar bu şekilde
kaçırılmaktan korunduklarını düşünüyorlar. Bu yöntemlerden herhangi biri
etkili oluyor mu?
C: Potpuri.
S: (T) Potpuri, güzel kokulu kurutulmuş çiçekler...
C: Adaçayı, tuz, omm, sevdiğiniz başka herhangi bir ritüel?
S: (L) Yani hiçbiri işe yaramıyor mu? (T) Onları durdurmaz! Evin etrafına
güçlü bir kalkan ve benzer şeyler koyuyorum, gene de geçiyorlar!
C: Burunlarınıza yeşil sivri biberler tıkarak hula hop dansı yapmaya ne
dersiniz? [Son avaz kahkahalar]
[ç.n.: katılımcılar arasındaki tartışma atlandı.]
S: (L) Pekala, Linda Cortile olayı hakkında birşeyler okuyordum; yüksek bir
apartman dairesinden kaçırıldığı söylenen kadın. Javier Perez de Cuellar,
badigardları ve şoförünün de bu kaçırılmaya şahit oldukları söyleniyor. (TF)
Birleşmiş Milletler diplomatı. (L) Bu olaya tanıklık eden kişi gerçekten
Javier miydi?
C: Evet, ama sadece o değil.
S: (L) Yani başkaları da mı vardı? Sanırım ikisi, o adamın badigardlarıydı
ve bir tanesi bu olaydan sonra çok anormal davranışlar göstermiş. Bu anormal
davranışa neden olan şey neydi? ...
C: Basit bir şok.
S: (L) Yani olayı kaldırmakta zorlandı. Bu olayda kitlesel bir kaçırma
varmış gibi görünüyor çünkü civardaki birkaç kadın aynı gece aynı zaman
sürecinde kaçırıldıklarını ve hatta araca alınırken sokakta yürüyen diğer
kadınları gördüklerini iddia ediyorlar. Bu gerçekten kitlesel bir kaçırma
mıydı?
C: Bazıları histeriydi.
S: (L) Kitlesel kaçırmalar hiç oluyor mu?
C: Açık.
S: (L) Linda Cortile bu hikayenin herhangi bir kısmını uyduruyor mu?
C: Açık.
S: (T) Budd Hopkins bu olayın hikayesiyle ortaya çıkacak mı?
C: Açık.
S: (L) Geçenlerde Dr. Hulda Clark isimli bir kadının yazdığı bir makaleyi
okudum. Belirli varyasyonlar olmakla birlikte tüm kanserlere neden olan
şeyin parazitler olduğunu iddia ediyor.
C: Hayır.
S: (L) Eğer Hulda Clark'ın söylediği şey değilse, kanserin nedeni nedir?
C: Pek çok neden var.
S: (L) Bunu sormamın nedeni şu; TG kolundaki ağrı nedeniyle test için
Houston'a tekrar gitmek zorunda kaldı. Bu işaret, kanserin tekrarlanmaya
doğru gittiğini mi gösteriyor?
C: Evet.
S: (L) Bu durumda yapılabilecek herhangi birşey var mı? [Tom, kendisinin ve
Frank'in yalnız çalışmasını öneriyor ve Laura parmaklarını tabladan
çekiyor.]
C: Açık.
S: (S___) Yaptığım çalışmalarda insanların bedenleri üzerinde çok sayıda
spiralleme yaptığımın farkına varıyorum. Çok iyi sonuçlar alıyorum ama saat
yönünde ve saat yönünün tersinde spiralleme yapma arasındaki farkın ne
olduğunu merak ediyordum.
C: Bu konuda dikkatli ol!
S: (S___) En iyisi bunu bir daha yapmayayım! (L) Hayır, sadece dikkatli
olmanı söylediler. (S___) Peki saat yönü ile saat yönünün tersi arasındaki
fark nedir?
C: Bu konuda daha fazla şey öğrenmen gerekiyor.
S: (S___) Nasıl öğrenebilirim? (Tom Frank'a) Planşetin hareketini hissediyor
musun? Parmaklarından geçen enerjinin planşetin hareketine etki ettiğini
hissediyor musun? (F) Hayır, parmaklarımın herhangi bir hareket ürettiğini
hissetmiyorum. (L) Hayır, bu noktada hiçbirimiz hiçbirşey hissetmiyoruz. Ama
bu, parmaklarımızın planşete etki etmediği anlamına gelmiyor. Tamamen
bilinçdışı.
C: Enerji akışına ihtiyacımız var.
S: (L) Sanırım farklı insanların enerji akışlarına ihtiyaç duyduklarını
söylüyorlar veya hareketin, hepimiz üzerinden gerçekleşen bir enerji
akışıyla sağlandığını. Planşetin herkesin parmakları arasında tablanın
dışına fırladığı durumlar oldu. Soracağın başka birşey Sue? (S___) Evet, az
önce sorduğum hususla ilgili eğitimi nereden alabilirim?
C: Bak, dinle, açık!
S: (L) Tamam, benim üzerimde deney yapabilirsin!
C: Dikkatli olun.
S: (S___) Bunu yapmanın herhangi bir tehlikesi var mı?
C: Belki.
S: (T) Bunun sebebi spiral hareketin, kişi için aşırı güçlü olabilecek bir
enerji akışı yaratması mı?
C: Yakın.
S: (T) Bu teknik daha önce kullanıldı mı?
C: Evet.
S: (T) Şu anda S___'den başka herhangi biri kullanıyor mu?
C: Evet.
S: (T) Bu bölgedeki biri mi?
C: Açık.
S: (L) Başka herhangi bir soru? (TF) Son defasında dağ rüyasını sormuştum.
Babamın "M" harfile ilgili rüyalarının arkasında herhangi birşey olup
olmadığını öğrenmek istiyorum. M harfinin onu sürekli korkuttuğu ve sürekli
tekrarlanan rüyalar. (L) Bunu sormuştun ve sanırım onlar da bunun savaşla
ilgili olduğunu söylemişlerdi.
C: Açık.
S: (L) Kapatmadan önce sorusu olan? (T) Yaşadığımız saldırının amacı neydi?
(L) Amaç mı?
C: Bunu yanıtlamıştık.
S: (T) Bu celsede mi? (L) Transkriptlerde. (J) Evet. Transkriptlerde var,
okudun mu? Bana çok ilginç geldi. Sizin celse yaptığınızdan haberim yoktu ve
tam "TR'nin iletişim kurması gerekiyor." dedikleri zaman biz telefon ettik.
(L) Tüm bu konu...
C: Keşfetmenizi bekliyor.
S: (L) O celsede, saldırının amacının grubu parçalamak olduğunu ve tüm
saldırıların esas olarak inanca yönelik olduğunu söylediler. O kısmı okudun
mu? (T) Evet, ama pek birşey anlamadım. (L) Eğer geri dönüp olayların
kalıplarına bakarsak, tüm saldırıların inanca yönelik birer saldırı olduğunu
göreceğimizi söylediler.
C: Evet.
S: (T) Hangi inanca saldırıyorlar?
C: Açık. Keşfedin.
S: (T) Bilgi toplama süreciyle ilgili birşeyi öğrenmem mi engelleniyordu?
C: Bunu keşfetmek sana kalmış.
S: (L) Kendi kendine ortaya çıkacak. (T) Grup üzerinde bir saldırı değildi.
Büyük bir fark yaratacak şekilde benim üzerimde yapılan bir saldırı da
değildi. Bir saldırısı alıştırması mıydı? (T) Veiled Prophet Ball'da
maskenin arkasındaki kişi kimdi? Yakında St. Louis'de bir baloları daha var.
(TF) Kostümlü biri mi? (TF) Baloya başkanlık ediyorlar.
C: Victor Moeller.
S: (TF) Bu ben doğmadan öncesi. (J) İsim vermiş olmaları ilginç! (TF) Bundan
daha net bir yanıt alamazdım! 1958'deydi.
C: İyi geceler.
________________________________
19
Temmuz 1995 Frank aracılığıyla doğrudan medyumik kanallama, Laura, SV
S: (L) Bağlantı gerçekleştiğinde "Hazırım" diyerek belirtin. Hazır mısınız?
C: Evet. [Konumsal ayarlamalar yapıldı.]
S: (L) Bu akşam birkaç sorumuz var. Kiminle birlikteyiz?
C: Sürekli isim istiyorsun. Unutma, şu andaki iletişim modunun özellikleri
ve gereklilikleri farklı, ve isimle tanımlama gereksiz.
S: (L) Bu iletişim biçiminin protokolü nedir?
C: Protokol doğru kelime değil. Protokol sınırlandırma düşündürüyor. Burada
sınırlama yok. Yalnızca farklı bir iletişim modu.
S: (L) Neden şu anda aktarımda bir zorluk varmış gibi görünüyor? [Frank çok
düşük sesle ve yavaşça konuşuyor.]
C: Bu yalnızca senin algın.
S: (L) Normalde ses güçlü ve net olmaz mı?
C: Senin algın, fakat bu iletişim şekli kullanılarak yapılan daha önceki
celselerde olduğu gibi, celse ilerledikçe ses daha güçlü ve daha anlaşılır
hale gelecektir. Ayrıca olası sorunlardan biri, ses dalgası yollarındaki
fiziksel blokajlar olabilir.
S: (L) Bunun sebebi ne olabilir?
C: Yolun önündeki fiziksel engeller. [Yastıklarla bazı ayarlamalar yaptık.]
S: (L) Şimdi daha iyi mi?
C: Sonuçlara karar verecek olan sizsiniz.
S: (L) Pekala. İlk sorumuz: Önceki bir celsede kaçırılma süreci ile ilgili
bilgiler verdiniz. Bazı ayrıntıları anlattınız. Şimdi öğrenmek istediğimiz
şey şu; eğer ruhlarımız bedenlerimizden kaçırılıyorsa ve dördüncü yoğunlukta
remolekülerizasyon için bir kalıp olarak kullanılıyorsa, ruh orijinal bedene
geri konduktan sonra dördüncü yoğunluktaki remolekülerize edilmiş klon beden
orada kalıyor mu?
C: Hayır, bu mümkün değil.
S: (L) Yani bizi kaçırdıktan sonra herhangi birimizin bir kalıbını veya
klonunu tutmuyorlar?
C: Hayır.
S: (L) Pekala. Dördüncü yoğunluktan bizi etkilemeye yönelik herhangi bir
süreç kullanılıyor mu?
C: Bu belirsiz bir soru.
S: (L) Herhangi bir KH varlıklığının, bizimle doğrudan temas haline olmadığı
halde bizde fiziksel veya zihinsel veya duygusal sorunlara neden olma
yeteneği var mı?
C: Elbette.
S: (L) Bu nasıl yapılıyor?
C: Çeşitli yöntemler kullanılıyor.
S: (L) En sık kullanılan yöntemleri tanımlayabilir misiniz?
C: Bu uygulanabilir bir soru değil.
S: (L) Nasıl yani?
C: Matematiksel hesaplama yoluyla belirlenebilecek bir sıklık yok.
S: (L) Yani herhangi bir anda herhangi ve tüm yöntemler kullanılabilir, öyle
mi?
C: Doğru.
S: (L) Bunun nasıl yapıldığıyla ilgili bir veya iki örnek verebilir misiniz?
C: Pek çok yöntem var: çok yüksek frekans düzeyindeki ses dalgası
manipülasyonları bunlardan biridir.
S: (L) Bu çok yüksek ses frekanslarındaki ses dalgaları ne yapıyor?
C: Beyin dahil olmak üzere bireyin bedenindeki kimyasal dengeleri
değiştirebilir. Bu kimyasal dengesizlikler yoluyla sıkıntı yaratılır.
S: (L) Bu çok yüksek frekanslı ses dalgaları, belirli telkinler taşır mı?
C: Mesajlar yüksek frekanslı ses dalgalarında taşınmaz. Şu anda tamamen
farklı bir yöntemden bahsediyorsun.
S: (L) Bize bu yöntemi tanımlayabilir misiniz?
C: Bu sizin için çok karmaşık ve yorucu olur, ve zihinsel kapasitelerinizin
algılayabilecenin ötesinde bir yöntem daha var.
S: (L) O yöntem nedir?
C: Bu sizin algılayabileceğiniz bir bilgi olmadığı için yeterli bir yanıt
olasılığı yok.
S: (L) Anlamıyorum. Algılama yeteneğimizin ötesinde bir yöntem daha olduğunu
söylüyorsunuz ve...
C: Doğru. Eğer algılayamazsanız nasıl kavrayabilirsiniz?
S: (L) Belki anlamamıza yardımcı olursanız algılayabilir ve kavrayabiliriz.
C: Bununla ilgili en iyi benzetme, iki yaşındaki bir çocuğa yüksek
matematiği anlatmaya çalışmak olur. Bu mümkün mü?
S: (L) Çok akıllı bir çocuksa, belki.
C: Peki iki yaşındaki bir çocuğa ileri matematiği doğru bir şekilde öğretmek
mümkün olur muydu?
S: (L) Eğer iki yaşındaki çocuk çok parlaksa.
C: Şimdi duruma geçersiz koşullar ekliyorsun.
S: (L) Şunu sorayım: eğer tartışılabilir birşey değilse, algılanamaz ve
açıklanamaz birşeyi neden belirtiyorsunuz?
C: En azından belirtilebiliyor, değil mi?
S: (L) Peki bunu nasıl belirtelim?
C: Aynen verildiği gibi.
S: (L) Eğer neyden bahsettiğimizi bilmiyorsak, bunu nasıl ifade edebiliriz?
C: Aynen açıklandığı gibi. Sizin algılayamadığınız bir yöntem daha var. Bunu
bu şekilde belirtmek mümkün değil mi?
S: (L) Eğer belirtmekten kastettiğiniz şey sadece algılamadığımız bir yöntem
daha olduğunu yazmaktan ibaretse...
C: Aynen.
S: (L) Diğerleri gelip soracak: "Nedir o?" Ve bizim vereceğimiz bir
yanıtımız olmayacak. Ne olabileceği ile ilgili yaklaşık bir tahminimiz bile
olmayacak. Ve bu hiç tatmin edici bir durum değil.
C: Öyle mi? Peki ya bir zamanlar sadece soru olan diğer tüm yanıtlar?
S: (L) Onlar çok daha tatmin edici, çünkü bilgi haline geldiler.
C: Bilgi haline nasıl geldiler?
S: (L) Yanıtlanarak.
C: Yanıtlanmadan önce neydiler?
S: (L) Soru.
C: Doğru.
S: (L) Şimdi sorumuz şu: Diğer yöntem nedir?
C: Sizin için algılanabilir değil.
S: (L) Algılanamazlığının nedenleri nedir?
C: Bu da algılayamadıklarınız içinde. Bunun kendi kendinize incelemeye
başlamanız gereken bir soru olduğunu anlamıyor musunuz? Bunu ancak bu
şekilde, yani bir tohum ekerek, ve sonunda yanıta ulaşana kadar onu takip
ederek yapabilirsiniz. Fakat yanıta ulaşmanız için, soruyla yanıt arasında
çeşitli bilgilere ihtiyacınız var fakat şu andaki koşullar, bu ara
bilgilerin verilmesi için uygun değil.
S: (L) Peki, başka bir konuya geçelim; ön-kodlanmış bilgi sinyalleri nasıl
gönderiliyor?
C: Sorunu açıklar mısın?
S: (L) Bu son konudan önce ses dalgası odaklamasıyla mesajların
gönderilebildiğinden bahsediyorduk.
C: Hayır, ses dalgası odaklaması, hisler, duygular vb'ni değiştirmek
amacıyla beden ve beyin kimyasının değiştirilmesi için tasarlanır ve bu,
zihinsel düşünce kalıplarının değiştirilmesine neden olabilir. Fakat
mesajlar yüksek frekanslı ses dalgalarıyla gönderilmez.
S: (L) Nasıl gönderilirler?
C: Mesajlar, Serbest Biçimsel Görüntüleme denen bir yöntemle gönderilir.
S: (L) Bu ne anlama geliyor?
C: Düşünce transferi anlamına geliyor.
S: (L) Peki bu nasıl yapılıyor? Hangi sıklıkla yapılıyor?
C: Yanlış kavram. Bu konuda "sıklık" gibi bir faktör yok. Yine ne yazık ki
anlamadığınız bir yöntem söz konusu. Fakat, tüm sorulara yanıt aradığınız
için, bunu açıklamanın tek olası yolu şunu söylemek: bir boyutta oluşturulan
bir düşünce diğer bir boyuta, yani sizin boyutunuza gönderiliyor.
S: (L) Tamam. Belirli bir hedefe gönderilebiliyor mu?
C: Kesinlikle.
S: (L) Diğer boyuttaki varlıkların ruhlarımızı kaçırma veya bedenimizden
zorla çıkarma yeteneğine sahip olduğunu söylüyorsunuz, peki ölüm sürecinde
bedenden ayrılarak beşinci yoğunluğa giden ruh özümüzü manipüle etme
yeteneğine de sahipler mi?
C: Hayır.
S: (L) Bu yeteneğe sahip değiler mi?
C: Hayır, fiziksel bedeninizin fonksiyonunun sona ermesi ve beşinci
yoğunluğa girme süreci tek, yalnızca tek bir bir yolla gerçekleştirilir:
özel olarak üçüncü yoğunluk ile beşinci yoğunluk arasında transfer amacıyla
açılan bir kanaldan geçerek. Sizin terminolojizde gümüş kordon olarak
tanımlanan şey, bu geçiş kanalına ihtiyaç duyulduğunda açılan kapalı bir hat
gibidir. Bu oldukça kaba bir benzetmedir, fakat bunu tanımlamanın tek
yoludur. Yani fiziksel beden sona erdiğinde, bu hat açılmakta ve ruhun doğal
bir şekilde geçtiği bir kanal oluşturmaktadır. Fakat bu kanalın
özelliklerinden biri şudur ki, hiçbir yoğunluk seviyesinden hiçbir güç bu
kanalı kesinlikle delemez. Dolayısıyla, üçüncü yoğunluktan beşinci yoğunluğa
transfer sürecindeki ruhlara hiçbir şekilde müdahale edilemez. Fiziksel
bedendeki ruh uzantısının beşinci yoğunlukla her zaman bir bağlantısının
olduğunun ve bunun "gümüş kordon" denen şey aracılığıyla olduğunun da
belirtilmesi gerekir. Bu bağlantı, üçüncü yoğunluk ruhların beşinci
yoğunluğa geçiş kanalı olarak her zaman mevcuttur. İhtiyaç duyulduğunda
anında açılabilir. Açıldığında bir geçiş kanalı haline gelir. Ruh bu
kanaldan geçer. Ve hiçbirşeyin müdahalesine maruz değildir. Bu bilinçli bir
tasarım değildir; ikinci yoğunluk seviyesindeki, kendi bilinçli düşünce
süreçleriyle kendilerini koruma yeteneğine sahip olmayan yaratıkların koruma
mekanizmaları olarak tanımlanabilecek şeye benzer doğal bir süreçtir.
Örneğin kaplumbağa, onu koruyan bir kabuk içindedir. Kabuk kamplumbağayı
doğa koşullarına karşı korur. Gümüş kordon aracılığıyla beşinci yoğunlukla
olan bağlantı buna benzetilebilir. Gümüş kordonun açılmasıyla oluşan
kanaldan geçen ruha müdahale edilemez. Anlıyor musunuz?
S: (L) Evet, fakat neden bu kadar çok sayıda ruh bedenlerini terk ederken bu
kanaldan geçmek yerine dünyada kalıyorlar ve diğer bedenlere ilişiyorlar?
Bunun nedeni nedir?
C: Bu karmaşık bir soru, fakat en iyi yanıt, bunun üçüncü yoğunluk
düzleminden ayrılmak istemeyen ruhların seçimiyle ilgili olduğudur. Bunu
yapmanın tek olası yolu, fonksiyonu sona ermiş olan bedenden ayrılmış olmak,
fakat halen üçüncü yoğunluk düzlemi içinde olmaktır, ki bu doğal değildir
fakat yine de olabilmektedir. Sizin kaynaklarınızda hakkında çeşitli yanlış
tanımlamalar bulunan bu tür durumlarda, gümüş kordon hala ruha ilişiktir
fakat kanaldan ziyade bir kordon olarak durmaktadır. Ruh hala gümüş kordona
bağlıdır fakat işlevi biten bedenden ayrılmıştır. Bunun sonucu, bir üçüncü
yoğunluk beden birimi içinde olmaksızın üçüncü yoğunluk ortamının bilinçli
bir şekilde farkında olmaya çok benzer bir durumdur. Anlıyor musunuz?
S: (L) Evet. Peki...
C: Ve ayrıca şunun da farkında olun ki, ruh fiziksel beden
sınırlandırmalarından bir kez ayrıldığında, hala üçüncü yoğunluk düzleminde
olsa bile zaman geçişi ilüzyonu ortadan kalkar. Dolayısıyla o ruh, herhangi
bir zaman geçişi algılamaz. Bunu belirtmemizin tek amacı, bunun ne gibi
anlamlara gelebileceği üzerinde düşünmenizdir.
S: (L) Tamam. Daha önce suçla ilgili bir tartışma yapmıştık. Suça karışmada
rakamsal olarak siyah insanlarla beyaz insanlar karşılaştırıldığında,
orantısal olarak siyahların suç eylemlerine çok daha fazla karıştığı veya
beyazlardan daha negatif eğilimli oldukları gibi bir durum ortaya çıkıyor.
Rakamlar gerçekten şaşırtıcı; siyahların suç işleme olasılığı,
beyazlarınkinden sekiz kat daha fazla. Bunun sebepleriyle ilgili çeşitli
açıklamalar kullanılıyor ama fakirlik ve ayrımcılık bu oran farklılığını
açıklamaya yetmiyor gibi görünüyor. Çünkü pek çok diğer etnik gruplarla
ilişkili fakirlik ve ayrım koşullarında böyle bir ilişki görünmüyor. Bu
rakamlarla ilgili önemli birşey var mı? Bu durumla ilgili nedenler var mı?
C: Belki de bir seferde bir soru denemelisin.
S: (L) Siyahlar neden beyazlardan daha fazla suç işliyor?
C: Bu, basit bir şekilde yanıtlanmayacak kadar geniş spektrumlu bir kavram.
Lütfen yeterli bir şekilde yanıtlanabilmesi için soruyu çeşitli parçalara
bölmeyi dene.
S: (L) Soruyu parçalara nasıl bölebileceğim konusunda öneride bulunabilir
misiniz? Zor bir konu mu?
C: Normalde prosedür bu değil, fakat tavsiyelerden biri, örneğin, öncelikle
bireylerin suç işlemesine neden olan şeyin ne olduğunu sormak olabilir;
ikinci olarak, bir bireyin ırkı ve uyruğu veya fiziksel durumu ile suç
işleme eğilimi arasında bir ilişki var mı? Yani, bu geniş spektrumlu bir
konu. Yeterli bir şekilde yanıtlanması için, çeşitli ardıl sorulara
bölünmesi gerekir.
S: (L) Bireylerin suç işlemesine neden olan şey nedir?
C: Bu da pek çok yanıta sahip bir soru. Birini seçeceğiz ve üzerinde
düşünmenizi isteyeceğiz. Cevaplardan biri, daha önce de belirttiğimiz gibi,
çok yüksek frekanslı ses dalgalarının kullanılması yoluyla kan, beden ve
beyin kimyasının değiştirilmesidir. Elbette, hayal edebileceğiniz gibi,
bunun sonuçlarından biri, anti-sosyal davranış olarak tanımlayabileceğiniz
şey olur. Bunu görmüyor musunuz?
S: (L) Görüyorum. Tamam, belirli bir ırk veya beden türüne sahip bir kişiyi,
diğer ırk veya beden türlerinden olan kişilerle karşılaştırıldığında bu
manipülasyona daha yatkın hale getiren şeyler var mı?
C: Bu, ırklar arasındaki fiziksel farklılıklar ve beden kimyası
farklılıkları konusunu ön plana çıkarıyor ve bu, üçüncü yoğunluk varlık
seviyesinde yeterince keşfedilememiş bir konudur. Örneğin sizin deyişinizle
farklı "ırklar", bedenlerinde farklı kimyasal özelliklere sahiptir. Değil
mi?
S: (L) Sanırım bu muhtemel.
C: Eğer buradan bir sonraki adıma geçersek, belki bir ırkın beyin kimyası
veya kan kimyası, o ırkın duygularını, en azından alışık olduğunuz sosyal
ortamda anti-sosyal davranış göstermeye neden olacak şekilde değiştirebilir.
Ve bu, belirli bir ırkın bireylerinin, başka bir ırkın bireylerinden daha
fazla suç işlemesinin nedenlerinden biri olabilir.
S: (L) Bu durumla ilişkili herhangi belirli kimyasallar var mı?
C: Tumoxifen.
S: (L) O nedir?
C: Hipofiz tarafından salgılanan bir hormon. Siyah olarak tanımladığınız
ırkın bireylerinde bu hormonun yüksek yoğunlukta bulunduğunu göreceksiniz.
S: (L) Peki bu hormon bir bireyi bu yüksek frekanslı ses dalgalarına ve
antisosyal davranış göstermeye karşı nasıl daha yatkın hale getiriyor?
C: Bu, bazı hususları atlayan bir soru ama bu soruyu yanıtlamanın en iyi
yolu şu ki, bu hormon yüksek miktarda olduğunda, ve kişinin agresif yanı
önplana çıktığında, tehlike seviyesine ulaştırmak için kişinin kimyasında
çok fazla değişiklik yapılmasına gerek olmaz. Dolayısıyla, siyah ırktan
olanlarda agresif veya antisosyal davranışlar daha kolay bir şekilde
gerçekleştirilebilir.
S: (L) Beyaz, ispanik, veya doğulu ırkların bireylerinde de doğuştan veya
sonradan bu hormonun yüksek miktarda bulunması mümkün mü?
C: Soru şu mu: "Siyah ırk dışındaki ırkların bu hormona yüksek miktarda
sahip olan bireyleri var mı?" Her bir bireysel durum farklıdır. Önemli olan,
yapıyı oluşturan ortalamalardır.
S: (L) Yani genel anlamda bu bizim "suç hormonu" diyebileceğimiz hormon,
öyle mi?
C: Kesinlikle onlardan biri. Ama agresif davranış mutlaka suç davranışı
anlamına gelmez.
S: (L) Doğru. Siyahlarda agresif davranışın genellikle suça çevrilmesine
neden olan şey nedir?
C: Bu soru bu şekilde sorulduğunda yanıtlanamaz. Lütfen daha basit, temel
bir soru sor.
S: (L) Keltik kökenli bireyler tarihsel olarak ve bariz bir şekilde oldukça
agresifler, ama agresyonlarının sonucunda suç işleme oranları daha düşük. Bu
neden böyle?
C: Elbette birden fazla yanıtı var. Herkesin kimyasal yapısı doğal ortamına
dayalıdır. Siyah ırk, kökenleri olan coğrafyada binlerce, hatta milyonlarca
yıldır yaşamış oldukları için, tumoxifen'in daha yüksek miktarda
bulunmasının, o ortamda hayatta kalma için gerekli olduğu düşünülebilir. O
ortamdan uzaklaştırılıp tamamen farklı bir kimyasal denge gerektiren bir
ortama getirildiklerinde, bu hormonun yüksek miktarda olması, belirli bir
veya iki türde agresif davranışın meydana gelmesine neden olabilir. Diğer
ırk veya kültürlerin bireyleri çeşitli beyin kimyasallarını arttıran veya
değiştiren herhangi uyarıcılara maruz kaldığında ise, bu durum ilgili
toplumda daha kabul edilebilir olan davranışlara dönüştürülebilen cinste
farklı bir agresif davranışın meydana gelmesine neden olabilir.
S: (L) Bu agresyonu veya suç hormonunu düşürmek veya başka davranışlara
dönüştürmek için kimyasal olarak yapılabilecek herhangi birşey var mı?
C: Bu oldukça karmaşık bir soru çünkü beyin kimyasına yapılacak herhangi bir
müdahale, şu anki gelişim seviyenizde karanlığa ateş etmeye benzetilebilecek
bir durumdur, çünkü konuyla ilişkili hususların tümünü bilmiyorsunuz.
Dolayısıyla, bu soru bu şekilde sorulduğunda yeterli bir şekilde
yanıtlanması çok zordur.
S: (L) Bu sorunun basit bir şekilde yanıtlanmasını sağlayacak şekilde
sokulabileceği başka herhangi bir biçim var mı?
C: Bu, soruyu soranın karar vermesi gereken birşey. Açıktır ki yanıt
evettir, fakat bu soruyu nasıl ifade etmen gerektiğini soruyorsan, bunu
senin için yapamayız, çünkü bu öğrenme sürecinin bir parçası. Soruları nasıl
sormanız gerektiğini söylersek, bu sizi elinizden tutup götürmek gibi olur,
değil mi?
S: (L) Evet. Bu agresif davranışın azaltılmasında siyah ırkın bireylerine
yardımcı olmak için yapılabilecek basit, pratik bir şey var mı?
C: Neredeyse imkansız sorular sormaya devam ediyorsun. Bunun bir evet-hayır
kadar basit birşey olmadığını anlaman gerekiyor. Bu çok zor bir soruyu çok
basit bir şekilde yanıtlamak gibidir ve bu işe yaramaz çünkü burada konuyla
ilişkili pek çok husus var. Bunu çözmeye çalışmanın işe yaramayacağı kadar
çok sayıda zorluk var. Görünüşe göre bunun, örneğin basit bir şekilde bir
aşı oluşturup siyah ırkın tüm bireylerinin aşı için sıraya koyulabileceği
bir durum olmadığını anlamıyorsun. Böyle bir şeyi ciddi bir şekilde
düşünmenin bile ne kadar zor olduğunu hayal edebiliyor musun? Böyle bir şeyi
sadece önermenin bile toplumun her köşesinden ne kadar çok tepki
toplayacağını? Açıktır ki bu, sizin zaman ölçümünüzle daha sonra, 3'üncü
yoğunluktan 4'üncüye geçiş gerçekleştiğinde halledilecek bir sorundur. Dağa
geri geri tırmanmanın bir anlamı yok. Eğer bu sorunu bu kadar basit bir
şekilde çözmeye çalışsaydın, yapmaya çalıştığın şey bu olurdu.
S: (L) Pekala. İmparator Konstantin'in gördüğü ve Hristiyan olmasına ve
Hristiyanlığı imparatorluğuna empoze etmesine neden olan vizyonun ardında
neyin olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: Bu sorunun yanıtı temel olarak şudur ki, üçüncü yoğunlukta tekrar ortaya
çıkma öncesi beşinci yoğunlukta gerçekleşen bir planlama sürecinde İmparator
Konstantin'in böyle birşeyi yapması onun için kaderleştirildi.
S: (L) Konstantin'in hüküm sürdüğü bölgelere Hristiyanlığı empoze etmesinin
aynı zamanda Karanlık Çağlar'ı getirdiği gerçeğinin bir önemi var mı?
C: Muhtemelen.
S: (L) Bunun hakkında herhangi bir yorumunuz var mı?
C: Hayır.
S: (L) Mason Önlüğü'nün temsil ettiği şey nedir?
C: Ne anlamda?
S: (L) Eski Mısır hiyerogliflerinde ve oymalarında, önlük giyen yüksek
rahipler resmediliyor ve yüzyıllardan beri devam eden pek çok gizli
topluluklarda inisiyelerin önlük giydiği durumlar var. Bu önlükler ya beyaz
kumaştan ya da koyun derisinden. Önlüğün anlamı nedir? Neden önlük?
C: Sadece ritüelden doğan bir gelenek.
S: (L) Bu geleneğin aslı neydi? Önlük giymek neyi temsil ediyordu?
C: Belki en iyi şekilde, negatif veya kötü ruhlara karşı korunma çabası
olarak tanımlanabilir.
S: (L) Tamam, SV ve ben tüm geçmiş ceslelerimiz üzerinde bir araştırma
yaptık ve diğer insanlar celselere düzenli olarak gelmeye başladıktan sonra
bu kaynaktan alınan "size bağlı, açık, belki, yakın" ve buna benzer
yanıtların sayısının arttığını, hatta ikiye katlandığını gördük. Daha
önceden verilen türde bilgilerin seviyesinde ve türünde büyük bir azalma
gerçekleştiğini gördük. Bunun nedeniyle ilgili birşey söyleyebilir misiniz?
C: Buna verebileceğimiz en iyi yanıt şu: herhangi bir olağan kanallamama
celsesine katılan bireylerin sayısı arttıkça, elbette zihinsel enerjiler ve
düşünce dalgaları da daha fazla çatışan yapıda oluyor ve tabii ki
gözlemciler için gereksiz olan çatışmalardan sakınmak için yanıtların da
dikkatli bir şekilde verilmesi gerekiyor. Dolayısıyla bazı doğru yanıtların
yanıtı alanlar için ağır sıkıntıya neden olabileceği hissedildiğinde veya
bilindiğinde, bazı soruların yanıtsız bırakılması daha iyidir. Bu nedenle,
bazen soruların ya geçilmesi gerekir ya da her bir bireyin ilgili sorulara
kendilerine en uygun gördükleri yanıtları vermesi gerekir.
S: (L) Yani buna göre bilgi almaya en elverişli durumu oluşturmak için
mevcut bireylerin sayısını azlatmak ve böylece çatışan düşünce kalıbı
miktarını sınırlandırmak gerekiyor.
C: Olası bakış açılarından biri.
S: (L) Bilgi almak mutlak bir açıklık durumu mu gerektiriyor?
C: Hayır, gerektirmiyor ama kesintisiz bir akışla mutlak bilgi almak için
öyle bir durum gerekir. Fakat bu tür durumlar üçüncü yoğunlukta çok
nadirdir.
S: (L) Bana öyle göründü ki, bilgi aldığımız yaklaşık ilk altı ayda bilgiler
ve yanıtlar çok daha açıktı. Öyle görünüyor ki, soru sorduğumda soruyorum
çünkü cevabın şekli ile ilgili bir beklenti içinde olmaksızın verilecek
yanıtı gerçekten duymak istiyorum. Bu hayatımda yaptığım çok sayıdaki
çalışmalardan şunu anlıyorum ki, yanıtları anlayabilecek durumda değildim ve
susup dinlemeye hazırdım. Diğer insanlar soru sorduğunda, görünüşe göre çoğu
zaman sadece kendi zihinlerinde zaten oluşturmuş oldukları yanıtları
doğrulamak için soruyorlar.
C: Bu senin bakış açınla doğru bir algı, fakat tanımladığın bu önyargı,
çeşitli soru ve yanıt fırsatlarında üçüncü yoğunluktaki tüm herkesin o ya da
bu seviyede suçlanabileceği birşey. Eğer yanıtları daha derinlemesine
incelersen, daha az insanın mevcut olduğu celselerde bile bilgi dağıtımına
yönelik açıkık veya istekliliğin derecelerinin değişkenlik gösterdiğini
görürsün.
S: (L) Doğru. Önyargıların miktarını sürekli azaltmaya, bilgiyi duymaya
istekliliği arttırmaya ve yanıtın ne olacağı ile ilgili önyargılı kavramları
bırakmaya çalışacağım. İlk aşamalarda elbette gelen yanıt türlerini ve
ölçütleri test ediyor ve inceliyordum ve sanırım ilginç bir şekilde,
uyguladığım az ya da çok katı test etme sürecine rağmen, daha çok kişinin
olduğu sonraki celselerle karşılaştırıldığında ilk celselerde daha iyi ve
daha tam yanıtlar verildi.
C: Mümkün.
S: (L) Bunun sebebi ne olabilir?
C: Bunu önceki yanıtta tanımladık. Katılımcıların sayısı arttıkça, açıktır
ki önyargı fırsatları da artmaktadır.
S: (L) Pekala, yakın bir zamana nörolog Dr. Cincent DiCarlo'ya gittim. Dr.
Di Carlo oldukça canlı bir tepki gösterdi ve öyle olmadığını bilmesine
rağmen sanki benimle daha önce karşılaşmış olduğunu hissettiğini söyledi.
Onunla aramda çok güçlü bilinçaltı bir psişik etkileşim oldu gibi görünüyor.
Bunun nedeniyle ilgili bir ipucu verebilir misiniz?
C: Burada karmik bir etkileşim olmuş olabilir.
S: (L) Gelecekteki etkileşimler de bundan etkilenecek mi?
C: Açıktır ki bunu bulmak sana bağlı.
S: (L) SV ile konuşuyorduk ve tedaviyle ilgili olarak benim için ne
yapabileceği konusunda kafası karışmış durumda. Yardımcı olabilir misiniz?
C: Bu elbette çok karmaşık bir durum, fakat olasılıklardan biri olarak,
geçmişteki faaliyetlerden kaynaklanan çeşitli farklı faktörlerin neden
olduğu fiziksel stresler, sinir kanalları üzerinde etki etmiş olabilir.
Örneğin belki kol-bacak ve vücut uzantıları kasları etrafında yara dokusu
oluşumu, sinir merkezinden vücut uzantılarına giden doğal elektrik akışını
bloke etmiş olabilir. Bu, ilgili kanalların elektrik unsurlarından mahrum
kalmasına ve dolayısıyla da oksijensiz kalmasına neden olabilir. Bu durumun
hafifletilmesi zordur çünkü çeşitli adımlar gerektiriyor. En iyi öneri,
hasarın giderilmesine yönelik olarak yararlanılan çeşitli programlar yoluyla
sağlığın aşamalı fakat sürekli bir şekilde geliştirilmesidir.
S: (L) Geri döndürülebilir bir hasar mı?
C: Geri döndürülebilir. Fiziksel bedenin tamamı veya bir kısmı işlevini
yitirene kadar tüm hasarlar geri döndürülebilirdir.
S: (L) S___'nin şu anda kullandığı çeşitli teknikler yardımıyla dokulara ve
elektrik akımlarına yönelik yaptığı tedaviler faydalı mı?
C: Faydalı, fakat fazlasına ihtiyaç duyulması çok muhtemel. Tam iyileşmenin
sağlanması için daha fazla tedavi faaliyeti türünün gerektiğini
kastediyoruz.
S: (L) Peki ana sorun yara dokusu mu?
C: Yara dokuları dahil olmak üzere, nöronların uygun bir şekilde
ateşlenmesini bloke eden ve bunun sonucunda da oksijenlenmenin
engellenmesine neden olan tüm blokaj türleri.
12 Kasım 1994 F___ ve Laura
S: (L) Quorum ve İlüminati'ye dönecek
olursak'
C: Quorum çoğunlukla dünyadışı; İlüminati çoğunlukla insan.
S: (L) Quorum'u daha önce'
C: Birleştir; bütünün iki yarısı.
S: (L) Daha önce Quorum'un Kasyopyalılarla, yani sizinle, yani iyi
varlıklarla bağlantı halinde olduğunu söylemiştiniz. Bu doğru mu?
C: Yakın.
S: (L) İlüminati ise Kertenkele varlıklarıyla bağlantılı olarak tanımlanan
Yılan Kardeşliği ile ilişkili, değil mi?
C: Yakın. Ama o kadar basit değil.
S: (L) Eğer Quorum iyi adamlar ve İlüminati de kötü adamlarsa ve her ikisi
de masonluğun en üst seviyesini temsil ediyorsa, buradaki hikaye nedir?
C: Şimdi önce bir daire veya döngü hayal et ve devam etmeden önce bunun
üzerinde biraz düşün.
S: (L) Tamam, şu anda dönen bir daireyi düşünüyorum.
C: Dairedeki iki yarı, pozitif ve negatifi temsil ediyor. İki yarı.
S: (L) Bundan çıkardığım şey, her iki tarafın da insanlıkla oynadığı
şeklinde. Öyle mi?
C: Hayır. Bu karmaşık ama öğrenebilir ve anlayabilirsin; büyük bir keşif ve
ilham olacak.
S: (L) Tamam, açıklayın o zaman.
C: Adım adım sor.
S: (L) Neden sorularımızı sürekli olarak adım adım sormamı istiyorsunuz?
C: Bilgileri hazmetmen için.
S: (L) Quorum iyi adamlar olarak tanımlandı. İlüminati de kötü adamlar
olarak tanımlandı. Ama her ikisi de Masonik. Masonik bir örgütteki bir kişi
en üst seviyelere ulaştığında onları bir tarafa veya diğer tarafa dağıtan
kişiler mi var?
C: Tam olarak bir taraf veya diğer taraf denemez.
S: (L) Burada gerçekten anlayamadığım birşey var çünkü eğer Kertişler...
C: Zihinsel bloğu kaldır.
S: (L) Bloğum falan yok. Eğer Yılan Kardeşliği, yani İlüminati, yani
Kertişler, yani Canavar bu gezegene kötü şeyler yapacak olanlarsa, iyi
tarafla bağlantılı olan Quorum'la nasıl...
C: Bunu açıklamak zaman alacak. Sabırlı ol, buna değecek.
S: (L) Hemen şimdi açıklayacak mısınız?
C: Adım adım sor.
S: (L) Tamam. Kötünün özelliği nedir?
C: Birleştir.
S: (L) Kertişler bizim kötü olarak tanımladığımız varlıklar mı?
C: Evet.
S: (L) Kasyopyalılar bizim iyi olarak tanımladığımız varlıklar mı?
C: Evet.
S: (L) Peki Kasyopyalılar Kertişleri kullanıyor veya onlara belirli şeyler
yaptırıyor mu?
C: Hayır.
S: (L) Kertişler bağımsız olarak ve Kasyopyalılar'a karşı olarak mı
çalışıyor?
C: Karşı olarak değil, bağımsız olarak.
S: (L) Tüm bu projenin tepesinde biri var mı?
C: Biz başkalarına hizmet ediyoruz, bu yüzden karşıtlık yok. Şimdi dikkatli
düşün. Adım adım. Eğer cevabı tam olarak anlamazsan başka soru sor.
S: (L) Bütünün bir parçası. Bir dairenin parçası.
C: Harmanla.
S: (L) Bu şu anlama mı...
C: Renkleri karışan, dönen bir resim düşün.
S: (L) Bazı seviyelerde iki yarı birleşiyor mu?
C: Yakın.
S: (L) Söylediğiniz şey şu mu; Quorum'un bir kısmı iyi adamlar ve bir kısmı
da kötü adamlar ve aynı şey İlüminati için de geçerli... çünkü bu ikisi
dairenin karşıt yanlarında ama dönüşteki karışım noktasında birbirleriyle
etkileşiyorlar, öyle mi? Bu kuruluşlar da zıtlar arasındaki etkileşimlerin
meydana geldiği yerler mi?
C: Daha yakın.
S: (L) Şimdilik bu konuyu bırakalım.
C: Hayır. Şimdi lütfen.
S: (L) Tamam. Yani bu bir karışım. Bunun şeyle ilgisi var mı... Sizin
durumunuzda başkalarına hizmet, kendine hizmet edenlere hizmeti de kapsıyor,
doğru mu?
C: Evet; biz size hizmet ediyoruz; Kertenkeleler ise sizin ırkınızı kendine
hizmete programladı.
S: (L) Anlayamadığım birkaç husus var. Ben hala bir ölçüde kendine hizmet
eden bir varlığım, doğru mu?
C: Ama yavaşça başkalarına hizmete doğru ilerliyorsun. Ama bütün insanlar
değil.
S: (L) Yani Quorum'un veya İlüminati'nin üyeleri olan kişiler bilgi veya
yardım istediklerinde siz, başkalarına hizmet yöneliminizden dolayı kim
olursa olsun yanıt vermek zorundasınız, öyle mi?
C: Evet ve hayır.
S: (L) 'Hayır' kısmı nedir?
C: Eğer titreşim frekansları düzensizse bağlantı kurmuyoruz.
S: (L) Kertişlerin yaptıkları şeyler daha büyük bir plan veya tasarımın bir
parçası mı?
C: Herşey öyle.
S: (L) Geçelim. Moralim bozuldu çünkü bana kötü bir insan olduğumu
söylediniz.
C: Kötü bir insan değilsin.
S: (L) Şu anda kendimi çok sefil hissediyorum.
C: Kertenkele telkini.
S: (L) Buhranlı berbat hisler Kertenkelelerin telkinleri mi?
C: Her zaman olduğu gibi.
S: (L) Kendimi berbat hissediyorum çünkü benim bu sefil gezegendeki
sersemlerle aynı batan gemide olduğumu söylüyorsunuz. O gemiden çıkmak için
çok sıkı çalışıyordum.
C: Saçmalık; sen kendi gemindesin.
S: (L)
Bu daireyi kim tasarladı?
C: Doğal frekans dalgası. Kavuşuma/birleşime yakın olan bazıları, mükemmel
bir denge yaratmak için bu iki hizmet kalıbını, bu iki 'kampı' harmanlıyor.
S: (L) Pekala. Yani İlüminati'dekiler kendine hizmet yolunun üst
seviyesindeler ve bir şekilde bu üst seviyelere erişmiş olmaları,
konumlarında bir değişim veya harmanlama meydana getirerek onların
başkalarına hizmete dair bazı farkındalıklara veya frekanslara erişmelerini
sağlıyor, doğru mu?
C: Devat et.
S: (L) Tamam, Quorum'dakiler başkalarına hizmete odaklanıyorlar ve onlar da
başkalarına hizmet ederken bazı kendine hizmetlerin başkalarına hizmet
olduğunu anlıyorlar.
C: Yakın.
S: (L) Yani buradaki fikir, oraya hangi yönden ulaşmış olursan ol, her iki
yolu harmanlamak, öyle mi?
C: Başkalarına hizmet, bu iki gerçekliğin mükemmel bir dengesini sağlıyor.
Tam karşısındaki kendine hizmet ise büyük döngünün mükemmel bir dengede
kapanmasını sağlıyor.
S: (L) Yani başkalarına hizmet yolunun varolabilmesi için kendine hizmet
yolunun da olması şart, öyle mi?
C: Evet.
S: (L) Ve Quorum ve İlüminati'dekiler de...
C: Ortada harmanlanıyorlar.
S: (L) Işığın olabilmesi için karanlığın da olması gerekiyor, öyle mi?
C: Evet.
S: (L) Ve Kasyopyalıların olabilmesi için Kertişlerin de olması gerekiyor...
C: Yakın.
S: (L) Ve her iki grup da Masonik örgütlenmeler yoluyla gelişiyorlar...
C: Özgür-Masonluk, bu süreçlerin fizik düzlemdeki insan yansımaları.
S: (L) Pekala, çok teşekkür ediyoruz. Sanırım bu gecelik bu kadar.
C: İyi geceler.
16
Kasım 1994 F___ ve Laura
S: (L) Merhaba.
C: Merhaba. Nasılsınız?
S: (L) Sanırım bu akşam fena değiliz. Karşımızda kim var?
C: Roligea.
S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.
S: (L) Son zamanlarda okuduğum bir kaynakta, Bernadette Soubirous'a Bakire
Meryem'in göründüğünün iddia edildiği Lourdes'deki tapınaktan bahsediliyor
ve...
C: Enerji odaklanma merkezi.
S: (L) Orada ne tür bir enerji odaklanıyor?
C: Duaların istikrarlı düzeni nedeniyle pozitif.
S: (L) Peki Bernadette'e görünen şey neydi?
C: Enerji bilinç dalgası görüntülemesi.
S: (L) Bu görüntü onun kendi zihninden mi geldi?
C: Yakın.
S: (L) Pek çok kişinin iyileşmesi...
C: Pozitif enerji konsantrasyonu nedeniyle.
S: (L) Georgia'da Conyers'teki Bakire Meryem hayaleti olaylarına neden olan
şey ne veya kim?
C: Yanıltıcı bir enerji alanı.
S: (L) Bu enerjinin ardında kim var?
C: Kertenkeleler.
S: (L) Neden?
C: Daha büyük bir resmin ve planın parçası olan bir zihin karıştırma
girişimi.
S: (L) Büyük resim ve plan nedir?
C: Fetih.
S: (L) Bu onların yapacakları fethe nasıl yardım ediyor?
C: Bilgi yayarak.
S: (L) Sahte bilgi yayma yoluyla mı yani?
C: Pek çok yönden etki ediyor. Akıl çeliyor. Bu çağda akıl çelme
bombardımanları altında yaşıyorsunuz.
S: (L)
Pekala, şimdiki soru son zamanlarda tartışmakta olduğumuz bir şeyle ilgili.
Bazı arkeologların ve diğer bazı şahısların iddia ettiği gibi siyah ırkın
herhangi bir grubu tarihte kendi başlarına yüksek bir medeniyet yarattılar
mı hiç?
C: Evet.
S: (L) Yardım olmadan, kendi başlarına mı?
C: Hayır.
S: (L) Kimden yardım aldılar?
C: Kertenkeleler.
S: (L) Siyahlar genel olarak, kayıt edilmiş olan tarihin büyük bölümünde
neden bu kadar ilkel bir zihin kalıbıyla ve bu kadar ilkel koşullarda
yaşayageldiler?
C: Modern etkileşimlerden yalıtım.
S: (L) Neden?
C: Karma. Gaddar hiyerarşik eski toplum yapısının cezası.
S: (L) Siyah insanlar Kertenkeleler tarafından beyaz insanlar kadar sıkça
kaçırılıyor mu?
C: Evet.
S: (L) Bu konuda neden yok denecek kadar az şey duyuyoruz?
C: Genel olarak siyahların kültürü hakkında çok az şey duyuyorsunuz.
S: (L) Siyahlar kendi kültür yapıları içinde dünyadışılardan ve
kaçırılmalardan haberdarlar mı?
C: Daha az farkındalar ve daha az tartışıyorlar.
S: (L) Medya yoluyla manipüle edildiğimizi biliyoruz. Hangi yöntemleri
kullandıklarını ve amaçlarının ne olduğunu öğrenmek istiyoruz.
C: Daha net ol.
S: (L) TV veya filmler yoluyla zihinsel manipülasyon yapmak için hangi
teknik yöntemleri kullanıyorlar?
C: Bildiğiniz görsel ve sözlü bombardıman.
S: (L) Bilinçaltı fikir aşılaması kullanıyorlar mı?
C: Çoğu zaman gerekmiyor.
S: (L) Çocukların dinlediği müziklerde onları programlamaya yönelik herhangi
bir çaba var mı?
C: Evet.
S: (L) Bilinçaltına yönelik etkiler var mı?
C: Evet.
S: (L) Elektronik sinyaller mi kullanıyorlar?
C: Evet.
S: (L) Peki televizyon programlarında elektronik sinyalleri kullanıyorlar
mı?
C: Kullandılar ama o kadar sık değil.
S: (L) Acil yayın sinyali testlerinde gönderilen bu tür herhangi bir sinyal
var mı? (Ç.N.: Acil yayın sinyali; ABD'de bir dönem acil güvenlik
durumlarında devlet başkanın tüm halka seslenmesine yönelik kurulmuş bir
sistem.)
C: Hayır.
----------------------------------------------------------
C: Evet; biz size hizmet ediyoruz;
Kertenkeleler ise sizin ırkınızı kendine hizmete programladı.
S: (L) Anlayamadığım birkaç husus var. Ben hala bir ölçüde kendine hizmet
eden bir varlığım, doğru mu?
C: Ama yavaşça başkalarına hizmete doğru ilerliyorsun. Ama bütün insanlar
değil.
S: (L) Yani Quorum'un veya İlüminati'nin üyeleri olan kişiler bilgi veya
yardım istediklerinde siz, başkalarına hizmet yöneliminizden dolayı kim
olursa olsun yanıt vermek zorundasınız, öyle mi?
C: Evet ve hayır.
S: (L) 'Hayır' kısmı nedir?
C: Eğer titreşim frekansları düzensizse bağlantı kurmuyoruz.
S: (L) Yani başkalarına hizmet yolunun varolabilmesi için
kendine hizmet yolunun da olması şart, öyle mi?
C: Evet.
--------------------------------------------------
S: (L) Eğer kertenkeleler sık bir şekilde bizimle besleniyorlarsa ve gelip
gezegenimize el koymayı planlıyorlarsa, bunu neden 300.000 yıl önce
üzerimizde hakimiyet kazandıklarında yapmadılar?
C: Sizinle aynı boyutta yaşama arzusu duymuyorlar.
S: (L) Neden?
C: Siz 3'üncü seviyesiniz, onlar 4'üncü seviye.
S: (L) Şimdi planladıkları şey nedir?
C: 4'üncü yoğunlukta sizi yönetmek.
S: (L) İnsan ırkının asıl olarak tohumlandığı ana gezegenin yanıp kül
olduğunu söylemiştiniz; bunun nasıl olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: Genişleyen yıldız.
S: (L) Eğer yıldız genişlediyse, yakın bir zamanda genişlemiş olmalı, doğru
mu?
C: Orada zaman sizinkinden farklı.
S: (L) Nasıl yani?
C: Zaman/mekan eğriliği.
S: (L) Zaman/mekan eğriliği derken neyi kastediyorsunuz?
C: Fazla karmaşık ama bu kavramı bir ölçüde anlıyorsunuz.
S: (L) Yani o sistemdeki yıldız genişledi ve bizim ana gezegenimiz yandı.
Öyleyse, biraz gevşek bir zamansal karşılaştırma ile bu, insanların
yaratılmasından çok kısa bir süre sonra gerçekleşmiş olmalı, öyle değil mi?
C: Bu karşılaştırmada kendi zaman algınızı gevşek olarak dahi
uygulayamazsınız.
S: (L) Bu hususta biraz yardım istiyorum. Eğer o gezegen küle döndüyse neden
insanlar orada tohumlandı... Kısa bir süre sonra küle dönüşecek olan bir
gezegende var edilmenin amacı nedir?
C: Pekala. İşte bir şok-edici geliyor; henüz tamamen yanıp küle dönmedi.
S: (L) Peki nedir? Bize yanıp küle döndüğünü söylemiştiniz. Buradaki asıl
hikaye nedir?
C: Tamamen yok olması sizin 4'üncü yoğunluğa geçişiniz sırasında olacak.
D'Ankhiar'da şu anda insan bedenleri yaratılıyor.
S: (L) O gezegende şu anda insan yaratılmasından kastettiğiniz şey nedir?
Yoksa o gezegen bu gezegen mi?
C: Hayır. Büyük döngünün kapanmasıyla ilgili.
S: (L) Şu anda orada insan varlıklarının yaratıldığını mı söylüyorsunuz?
C: Evet, öyle. Irkınız orada üretiliyor.
S: (L) Nasıl?
C: Boyut geçişi, anladın mı?
S: (L) Orada 4'üncü yoğunluk bedenlerinin mi yaratıldığını söylüyorsunuz?
C: Hayır. 3'üncü.
S: (L) 3'üncü yoğunluk bedenleri... Şu andaki bedenlerimizden çıkıp o
bedenlere mi gireceğiz?
C: Uzaklaşıyorsun. Dikkatli düşün. Boyut. Gerçeklik. Döngü.
S: (L) Şu anda orada insan ırkının bedenleri üretiliyor...
C: Evet.
S: (L) Ve boyut sınırı geçişi sırasında o gezegen tamamen küle dönmüş
olacak...
C: Evet.
S: (L) Şu anda o gezegende üretilen insanlar boyut sınırı geçişi sırasında
nereye gidecek?
C: Eski dünyaya.
S: (L) Eski dünyaya mı gidecekler?
C: Sizin bildiğiniz şekliyle zaman yok. Hepsi kolektif bilince yönelik
derslerden ibaret.
S: (L) Yani bu büyük döngünün kapanmasıyla birlikte herşey baştan mı
başlayacak?
C: Pek sayılmaz; hatırla, başlangıç diye birşey yok.
S: (L) Dünyadaki pek çok ruh, dünyaya gelmekte olan bu yeni bedenlere mi
girecek?
C: Evet.
S: (L) Ve eski insanlık olarak, öyle mi?
C: Evet.
S: (L) Ve herşeye bir daha başlayacaklar?
C: Evet.
S: (L) Yani çok sayıda insan bu oyuna baştan başlayacak?
C: Yakın.
S: (L) Bu ceza mı?
C: Hayır. Varoluşun doğası.
S: (L) O noktada bazı ruhlar da bir üst yoğunluk seviyesine mi gidecek?
C: Evet.
S: (L) Bize bunun bir yüzdesini verebilir misiniz?
C: Hayır. Şu anda açık.
S: (L) Eğer bu döngünün bir noktasında şu anda kulladığımız bedenler o
gezegende üretilip dünyaya getirildiyse, o bedenleri kim getirdi?
C: Boyut geçişi.
S: (L) Kim değil ne, öyle mi?
C: Herşey "kim" ve "ne"dir.
S: (L) Önceki gece Gezici Yolcular'ın bu bedenleri o gezegenden alıp dünyaya
getirdiklerine dair birşeyler söylediniz, değil mi?
C: Evet.
S: (L) Peki o zaman bu Gezici Yolcular boyutlar mı?
C: Evet. Siz de öyle.
S: (L) Lineer zihnimize neler yaptığınızın farkında mısınız?
C: Bir kutu dolusu kurtçuk. (Ç.N.: Kutu dolusu kurtçuk [can of worms]
deyimi, sonraki çeşitli celselerde de kullanılıyor. Genelde zararlı
nitelikte olan ve sakınılması gereken şeyleri işaret etmek için
kullanılıyor.)
S: (L) Teybin bozulduğu o gece genişleyen bir yıldızın bazı yaratımlara
neden olduğundan bahsediyordunuz. Bundan biraz daha bahsedebilir misiniz?
C: Boyutötesi atomik remolekülerizasyon.
S: (L) Remolekülerizasyon nedir?
C: Tekrar oluşturulma.
S: (L) Neyden neye tekrar oluşum?
C: Karmaşık. Yoğunluk çarpışması.
S: (L) Yoğunluğun neyle çarpışması? Hangi yoğunluğun?
C: 4'üncü seviye oluşumu öğren.
S: (L) Nasıl?
C: Araştır.
S: (L) Bunu, mekan-zamanda, saf enerjinin bir düşünce kalıbı etrafında
şekillenebildiği ve böylece katı madde haline gelebildiği bir nokta olarak
anlayabilir miyim?
C: Yakın.
S: (L) Daha üst yoğunluklardan üçüncü yoğunluğa enerji veya katı madde
geçişi, evrensel enerji için travmatik bir olay mı?
C: Subjektif.
S: (L) Bu bir çeşit ölüm mü?
C: Ölüm ve doğum aynıdır.
S: (L) Bu remolekülerizasyonun meydana gelmesi için yıldızı ölmekte olan bir
gezegende mi olması gerekiyordu?
C: Eğer 3'üncü yoğunluk remolekülerizasyonuysa.
S: (L) Yani enerjinin 3'üncü yoğunluk fiziksel seviyesine gelmesi için...
Enerji 3'üncü seviyeye gelirken aşağı mı iniyor?
C: Hayır. Yukarı.
S: (L) Yukarı çıkan nedir?
C: Moleküller, atomik madde. Işık ilk yoğunluktur ve bütün yoğunlukları
birleştirir.
S: (L) Yani biz 3'üncü yoğunluktan 4'üncü yoğunluğa geçerken, kaynakla olan
birliğimizden daha da uzaklaşmış mı oluyoruz?
C: Hayır. Işık ve karanlık, bütün yoğunlukları birleştiriyor.
S: (L) Kaç tane yoğunluk derecesi var?
C: 7.
S: (L) Yedinci seviyeye ulaştığınızda, 1'inci seviye ışık olarak mı
tanımlanıyor?
C: 7'nci seviye varoluşun çekirdeği.
S: (L) Eğer yedinci yoğunluk varoluşun merkezi ise, bu, 1'inci yoğunluğun
varoluşun dış kenarı olduğu anlamına mı geliyor?
C: Taban.
S: (L) Bir varlık 7'nci yoğunluğa ulaşınca, sonra ne yapıyor?
C: Biri 7'nciye ulaştığında herkes ulaşıyor.
S: (L) 7'nci seviyede yaşayan varlıklar var mı?
C: Zaman mevcut değil.
S: (L) Işık, elektrik enerjisine dönüştüğünde, aslında yoğunluk mu
değiştirmiş oluyor?
C: Evet.
S: (L) 1'inci yoğunluktan 3'üncüye geçtiğinde mi elektrik haline geliyor?
C: Evet.
S: (L) 7'inci seviyede yaşayan varlıklar var mı?
C: Big bang.
S: (L) Big bang 7'nci seviyede mi?
C: Yeterince yakın.
S: (L) Yani hepimiz 7'nci seviyeye ulaştığımızda hep birlikte patlayacak
mıyız? Hepimiz bir olacağız ve herşeye baştan mı başlayacağız?
C: Yakın.
S: (L) Bu pek hoş bir düşünce değil!
C: Neden? Zaman diye birşey yok, orası ebedi ikametgahınız. 7'nci yoğunluk,
bedenin ölümü sırasında gördüğünüz ışık.
S: (L) Ölüp bedenini terk ettiğinde yedinci seviyeye mi gidiyorsun?
C: Görüyorsun.
S: (L) Rafta "Mikail'den Mesajlar" (Messages from Michael) denen bir kitap
buldum. Bu varlık, ruhların sürekli olarak evrende bir yerdeki bir çeşit ruh
jeneratöründen çıktığını söylüyor. Bu bilginin kaynağı nedir?
C: 3'üncü yoğunluktaki bedenli bir varlık.
S: (L) Bu bilgi kesin olarak doğru mu?
C: Hayır. Ruhlar zaten yaratılmıştı.
S: (L) Yani zamanın ilk anında mı?
C: Evet.
S: (L) Herşey çok biçimsiz görünüyor.
C: Bu sizin algınız.
S: (L) L___, J___ ve benim geçen haftadan beri aynı şekilde hissettiğimiz
ağrının kaynağını öğrenmek istiyorum.
C: DNA değişiklikleri.
S: (L) Peki bu DNA değişikliklerinin kaynağı nedir?
C: 4'üncü yoğunluğa doğru ilerliyorsunuz.
S: (L) Bu ne kadar yakında olacak?
C: Açık.
S: (L) Nefilimlerle insanların genetik melezlemesi konusunda özel bir
döllemeden bahsetmiştiniz. Bunun "yapay döllenmeden" farkı nedir?
C: Fark yok.
S: (L) Kitapta, Babil kulesi zamanında Nefilimlerin insanoğlunun kızlarına
baktıkları ve onları karıları olarak aldıklarından bahsediliyor. İyi bir
çeşit etkileşimden bahsediliyor gibi. Bu, Nefilimlerin görevlerini terk edip
insan "eşlerine" yönelik hisler besledikleri anlamına mı geliyor?
C: Hayır. Tarihin diğer bir aldatmacası. Genetik deneylerin bir tasvir
ediliş şekli.
S: (L) Sfenksin görünümü neden kedimsi bir insan şeklinde?
C: Kedi enerjisini temsil ediyor.
S: (L) Mısırlıların kedilere tapması veya onlara büyük saygı duyması bununla
mı ilgili?
C: Kökeninde.
S: (L) Bu kedi tanrının kökeni neydi?
C: Atlantis geleneği.
S: (L) Atlantislilerin kedi tanrı geleneğinin kökeni nedir?
C: Batıl inanç.
S: (L) Bu batıl inanç neyle ilgiliydi?
C: Önemli birşey değil.
S: (L) Belki de önemlidir çünkü bu tanrıyı onurlandırmak için böyle büyük
bir anıt yapılmış ve eminim insanlar bunun kökeninde ne olduğunu bilmek
istiyorlardır.
C: Özgürlük Heykeli'nin kökeninde ne var?
S: (L) Bir ilke. Yani sfenksin kökeninde de kedilerle ilgili bir ilke var,
öyle mi?
C: Yakın.
S: (L) Herhangi dünyadışı varlıkları, tanrıları veya tanrıçaları temsil
etmiyor mu?
C: Hayır.
S: (L) Peki bu tanrının adı neydi?
C: Endurra.
S: (L) Bu tanrı veya tanrıçaya tapınım neden sona erdi?
C: Zamanla terk edildi.
S: (L) Kertişlerin bin yıl boyunca insanlar arasında yaşadığını
söylemiştiniz. Bizim zaman ilüzyonumuzda bu ne zaman gerçekleşti?
C: Atlantis'in zirvesinde.
S: (L) Atlantis medeniyeti ne kadar süre boyunca var oldu?
C: 70.000 yıl.
S: (L) Büyük dinazorların zamanında dünyada yaşayan akıllı insan varlıkları
var mıydı?
C: Evet ve hayır.
S: (L) Bu ne anlama geliyor?
C: Geçici zaman eğilmesi .
S: (L) Geçmişin herhangi bir noktasında tek bir bedende her iki cinsiyeti de
taşıyan fiziksel bir insan ırkı oldu mu hiç?
C: Hayır.
S: (L) Fiziksel insan ırkı her zaman iki cinsiyetli, yani erkek ve dişi
oldu, öyle mi?
C: Evet.
S: (L) Atlantis bir dizi afetle mi battı?
C: Evet.
S: (L) Kaç afet?
C: Üç.
S: (L) Bu afetlerin hepsi aynı nitelikte miydi?
C: Hayır.
S: (L) "Nuh tufanının" Atlantis'teki son afetin ve yok oluşun hikayesi
olduğunu söylemiştiniz, değil mi?
C: Evet.
S: (L) Bunun nedeni neydi?
C: Venüs.
S: (L) Buna Martek'in neden olduğunu söylediğinizi sanıyordum?
C: Evet.
S: (L) Eğer buna Martek neden olduysa, Venüs nasıl neden olabiliyor?
C: Venüs Martek'e de "neden oldu".
S: (L) O zamana kadar dünyanın bir su buharı örtüsüyle çevrili olduğunu
söylemiştiniz, doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Ve Mars gelip kendi suyunu dünyanın atmosferine boşaltınca da bu su
bir tufana neden oldu, doğru mu?
C: Yakın.
S: (L) Venüs güneş sistemine ne zaman girdi?
C: Yaklaşık 80000 yıl.
S: (L) Venüs dünyaya kaç yakın geçiş yaptı?
C: Yedi.
S: (L) Sakinleri tarafından üretilen psişik enerji nedeniyle patladığını
söylediğiniz Kantek gezegeninin Venüs'le bir ilgisi oldu mu?
C: Hayır.
S: (L) L___ geçen gece melatonin altığında neden uyuyamadı?
C: Melatonine uyumlanıyor.
S: (L) F___ için herşey pozitife doğru ilerleyecek mi?
C: Nihayetinde, eğer zor dönemi geçirebilirse.
S: (L) Zor dönemleri atlatıp inanç ve sabır geliştirirsek bunu tekrar
yaşamak zorunda kalmayacağız, doğru mu?
C: Açık.
S: (L) Sizce annem Largo'daki o kadınla daha ne kadar kalır?
C: 4-6 ay daha.
S: (L) A___ B___ ekin çemberleri konusunda beni neden tekrar aramadı?
C: UFO dedikodu alemi.
S: (L) Ona ne söylediler?
C: Bilgi kaynağının gerçek olmadığını.
S: (L) Bu dedikoduyu kim başlattı?
C: İki kişi.
S: (L) Kim onlar?
C: F___ ve W___. Yine ego.
S: (L) Size şunu sormak istiyorum: bizimle bu iletişimi başlatma nedeniniz
bu bilgilerin insanlara yayılması mı? Yoksa sadece bizim araştırmalarımıza
verilen yanıtlar mı?
C: Evet. Her ikisi.
S: (L) Eğer bu bilgileri insanlarla paylaşacaksak, bunun...
C: Direnç ve müdahale ile karşılaşacaksınız. Direnin.
S: (L) Tüm bu direnç ve bu dedikodular gerçekten heves kırıcı.
C: Doğru insanlar değil.
S: (L) Bana doğru insanlardan birkaçını söyleyebilir misiniz?
C: Problem değil. Sadece sahip olduklarına yönel.
S: (L) Tamam, teşekkür ediyoruz ve iyi geceler.
C: İyi geceler.
2
Ocak 1995 F___ ve Laura.
S: Merhaba.
C: Merhaba.
S: (L) Yanımızda kim var?
C: Rivya.
S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.
S: (L) Düşünce ve sözlerde bir sürü negatifliğin, negatif enerjiyle beslenen
varlıkları nasıl püskürttüğünü anlayamıyorum.Onu bu kadar perişan hale
getirdikleri için zevkten yuvarlanıyorlardır herhalde. Ve beni de berbat
hale getiren buyöntemlere devam etmesi gerekiyor öyle mi?
C: Saldırıya yanıt verirken perişan değil.
S: (L) F___ ızdırap duygularını bana yönlendirdiğinde üzülmeme neden oluyor.
Ben de bunu, benim duygularımı umursamadığı şeklinde yorumlarken yanlış
yorumlamış oluyorum. Bu aslında diğerlerine hizmet ve aslında beni üzen şey
kendi subjektifliğim. Dolayısıyla ona olan hizmetimde subjektifliğimi
ortadan kaldırmalıyım ki o bu negatif duygu fırtınalarını bana yansıttığında
bundan etkilenmeyeyim. Söylemeye çalıştığınız şey bu mu?
C: Alakasız.
S: (L) Söylediğiniz şey buna geliyor.
C: Bu, söylediğimize inanmak istediğin şey. Bizim söylediğimiz o değil. Biz,
herkesin objektif olmaya çaba harcaması gerektiğini söylüyoruz.
S: (L) En küçük bir aksilikte veya şanssızlıkta bir insanı paniğe
sürüklemenin objektiflik olduğunu sanmıyorum. Bence burada en önemli şey,
tüm bu işleri yaparken kendini dengelemeyi öğrenmek. Ama sizin burada
söylediğiniz şey ise bunun bir sorun olmadığı, duygularımızı hiç düşünmeden
tamamen dışarı boşaltmak...
C: Hepiniz öğreniyosunuz, Frank de öyle.
S: (L) Bu konuyu burada kapatalım. Bana hiç mantıklı gelmiyor.
C: Senin algın. Tüm bu süreçte 3'üncü seviyeden başka seviyelerde olan
olayların büyük bir etkisi var.
S: (L) Burada yaşadığımız şeyi gerçekten anladığınızı sanmıyorum. Bence
bu...
C: Evet anlıyoruz. Sen anlamıyorsun. Zihnini aç.
S: (L) Tüm bu olan bitenler konusunda değiştirebileceğim tek şey herkesin
inlemeden sızlamadan yaşadığı şeyleri F___inleyip sızlayarak deneyimlediği
zaman onu dinlemeyi kesmek olabilir, çünkü diğerleri bunları yaşarken
dişlerini sıkıyorsa, bir diğerinin aynı şeyler hakkında şikayet edişini
dinlemek bana çok ama çok rahatsız edici geliyor.
C: Eğer F___ dişini sıksaydı, diğerlerininkine hiç benzemeyen yapısı
nedeniyle bu onu mahvederdi; farklılıkları kabullenmeye çalış.
S: (L) Farklılıklara itirazım yok ama netice de ben de bir insanım.
C: Eğer sana saldıranlara karşı pasif olman istenseydi bu konuda ne
hissederdin?
S: (L) Ben de yapmamız gereken şeyin bu olduğunu düşünüyordum ve ben bunu
gerçekten de yaptım. Bizi programlandığımızdan farklı birşey haline
getirecek şeyler yapıyoruz sanıyordum.
C: "Konfor bölgende" olduğu zaman, daha önce değil. Hatırla, "Pleiades
Öğretileri"nde zahmetsiz olanı yapın diyor.
S: (L) Pekala, zahmetsiz olanı yapın diyor. Frank bu haldeyken ona katlanmak
gerçekten çok zahmet gerektiriyor. Bana tekrar şikayette bulunmamak için söz
vermesi gerekecek. Anlaştık. Buna katlanmak benim için çok büyük bir çaba
gerektiriyor.
C: Karmik yüklere neden olur.
S: (L) Durun bir saniye. Zahmetsiz olanı yapın dediniz. Ben de bu tür
şeylere katlanmak benim için haddinden fazla zahmetli dedim ve şimdi de siz
bunun karmik yüke neden olacağını söylüyorsunuz.
C: Hayır biz zahmetsiz olanı "yap" dedik, "kabullenme" tamamen ayrı bir
konu.
S: (L) Bir sarkaç kullanarak arama yaptım. Sarkacı kullanırken bir nokta
tespit ettim. Keserle yeri bir metre kadar kazdım ama hiçbirşey yoktu. 9
metreye 7 metre ebadındaki o yerin her tarafında aynı şeyi tekrarlamak
istemiyorum. Heryeri yıkıp dökmek istemiyorum...
C: Keşif sürecinin bir parçası. Süreci kolaylaştırmak için sarkaçla arama
yeteneğini bilinen şeylerle test et.
S: (L) Sarkaçla arama belki işe yarıyor belki de yaramıyor diyorsunuz yani,
öyle mi? Test etmemi...
C: Tüm psişik yeteneklerde olduğu gibi arayanın yeteneğine bağlı birşey.
Kasyopya bilgileri- 2
Hiçbir
yazı/ resim izinsiz olarak kullanılamaz!! Telif hakları uyarınca
bu bir suçtur..! Tüm hakları Çetin BAL' a aittir. Kaynak gösterilmek şartıyla siteden
alıntı yapılabilir.
© 1998 Cetin BAL - GSM:+90 05366063183 -Turkiye/Denizli
Ana Sayfa /
Index
/
Roket bilimi /
E-Mail /
Rölativite Dosyası
Time Travel Technology / UFO
Galerisi / UFO Technology/
Kuantum Teleportation /
Kuantum Fizigi
/ Uçaklar(Aeroplane)
New World Order(Macro Philosophy) /
Astronomy
|
|