© 1998 Cetin BAL - GSM:+90  05366063183 - Turkey / Denizli 

 

KASYOPYA'LILAR...


Kasyopya bilgileri ile ilgili forum sayfalarındaki değişik yorumlar:

Verilen bilgilerin doğruluğu konusu daima başka ruhsal kaynakların verdikleri bilgilerle karşılaştırılıp bu bilgiler mevcut realiteye yansıtılarak sorgulanmalıdır. Sigara meselesi için öncelikle şunu söylemek lazım, sadece sigara değil hafif veya ağır tüm uyuşturucular insan egosunu yani bilinci devreden çıkardıkları onu geçici olarak kendi içindeki Tanrıyla kavuşturdukları için tercih edilirler.Tarihin ilk uyuşturucusu olan afyon, haşaş, esrar gibi türlerden eroin, kokain, LSD, crack vb birçok tür kanda oksijeni azaltarak ve beyin hücrelerini yokederek insanı geçici bir süre rahatlatır. Birçok şaman, büyücü vb kişi tütsülerle birlikte uyuşturucuları kullanarak "kanal"açmışlardır. Ancak bu kişinin bedeninin ölmesine sebep olur.

Benim araştırmalarımda vardığım sonuç şudur: Ramtha ve birçok ruhsal kaynak, insanın realitesini nasıl yarattığını açıklarken bunun duygular ve hissetme yoluyla olduğunu bildirmişti ve biyolojik ve kimyasal olarak bunun nasıl gerçekleştiği Ramtha Beyaz Kitapta muhteşem bir biçimde açıklanıyordu.Sigara gibi uyuşturucular ise beyin hücrelerini öldürerek insanın hissetme yeteneğini bitiriyordu yani yavaş yavaş bedeniniz ve siz ot gibi oluyordunuz.Birçok ruhsal kanal mesajlarında sigara yasaklanmıştır.Sebebi de öncelikli olarak budur.Aksi olsaydı yurdum insanının günde 2-3 paket ortalama ile sigara içen ve kendisiyle beraber etrafındakileri de zehirleyen kişileri sıkı birer medyum veya sprituel ışık olurlardı.Ben hiç öyle birşey göremiyorum, ya siz?

Sigarayla ilgili o celsede ve herhangi başka bir celsede verilen bilgileri mutlak doğru olarak görmemenizi tavsiye ederim. Zaten sonraki celselerde yaptığım tarama sonucu sigara kullanımıyla ilgili sorulan sorulara verilen yanıtlarda sigara tavsiyesinin herkes için geçerli olmadığı söyleniyor.

Örneğin hemen aşağıdaki celse alıntısında, Laura'nın açtığı internet sitesinin takipçilerinden biri sigara tavsiyesini mantıklı bulmadığına dair şeyler söylüyor. Laura da bu itirazı kasyopyalılara iletiyor ve şu cevabı alıyor:

------------------------
C: Sigaranın mutlak bir şekilde tavsiye edilebilir olduğunu söylemedik. O yanıt esas olarak Laura'nın kilo vermede yaşadığı zorlukla ilgili kişisel bir sorusuna verilen yanıttı. Ve bunun kalıcı bir çözüm olduğunu da söylemedik.

S: Ama hastalıklara karşı direnci arttırdığını ve diğer bazı faydaları olduğunu söylemiştiniz.
C: Evet, ama bunu sağlamanın en iyi yolu saf tütün ürünlerini kullanmaktır, piyasada mevcut olan bozulmuş tütün ürünleri değil.

S: Okuyucumuz "Ciğerlerini külle kaplamak bir insan için iyi olamaz, neyin külü olursa olsun." diyor.
C: Bozulmamış tütün ürünleri o kötü etkiyi yapmaz.

S: Ona ayrıca Gainesville'deki hematoloji profesörünün söylediği şeyi aktardım. Yani patolojik bazı süreçler dışında kırmızı kan oranını yani hemoglobini, yani kan ve beyindeki demir miktarını arttırdığını bildikleri tek şeyin tütün kullanımı olduğu bilgisini.
C: Doğru.

S: Bu bilgiden ve "kutsal kaseyi arama" ve diğer eski literatürdeki "kan konusu" ile ilgili araştırmalarımdan ortaya çıkan sonuç şu ki, kırmızı kan hücresi sayısının arttırılması kişinin diğer yoğunluklarla ilgili deneyim kazanma yeteneğini arttırmada son derece arzu edilebilir birşey. Bu doğru bir fikir mi?
C: Evet ve kişiyi mikrobiyal enfeksiyona karşı daha dirençli kılıyor.

S: (A) Bozulmamış türün ürünleri nerede bulunabilir?
C: Tütün dükkanı.

S: Sanırım o zaman kendim sarmak zorunda kalırım.
C: Bunu yapan makine alınabilir.

[bir başka celseden. bu celsede Laura'nın kilo sorunu ile ilgili sorununa dair]

S: Ne?! sigarayı bırakmış olmamdan dolayı mı?
C: Evet.

S: Sigara içmek nasıl oluyor da dengeleyici bir mekanizma oluyor?
C: Metabolizmayı hızlandırıyor ve daha fazla besin alımı ve sindirimine müsaade ediyor.

S: Yaptığım diyette zaten neredeyse hiçbirşey yemiyordum! Anlaşılan yemek yemeyi tamamen bırakmak zorunda kalacağım!
C: Ya da nikotini geri getir.

S: Bu olmayacak! İşe yarayacak başka birşey yok mu?
C: Hayır.

S: Yani aslında nikotinin benim için iyi olduğunu mu söylüyorsunuz?
C: Evet. Nikotin olmadan kilo sorunların devam edecek, çünkü bunu dengeleyecek şekilde besin alımını azaltamayacaksın. Sigaraya neden başladın sanıyorsun?

S: Arkadaşlarımla daha iyi uyuşmak için içtiğimi düşünüyordum.
C: Hayır.

S: Nikotin başka ne yapıyor?
C: Savunmayı güçlendiriyor.

S: Ne tür?
C: Bağışıklıksal.

S: Başka bir şey?
C: Nörotransmiterleri uyarıyor. Daha az uyku yeterli oluyor.

S: Bu herkes için geçerli mi?
C: Hayır.

S: (A) Ne kadar nikotin alımı gerekiyor?
C: Günde 100 mg.

S: (A) Hap şeklinde olabilir mi?
C: Sigara, nikotini beyin dokularına en etkili şekilde aktarıyor.

S: Gerçekten çok rahatladım! Şimdi bana bir "sigara cininin" dadanmadığını anlıyorum! Gerçekten endişelenmeye başlamıştım.
C: Bu profile uyanlar, sigara içmeyi tamamen bırakmayı neredeyse imkansız bulurlar.

S: Yani sigara içmekten gerçekten fayda gören insanlar var?
C: Genetik bilimi bunun kanıtlarını sunacaktır.

S: Sigara içmeden önce ve sonra DNA'da görülebilen değişiklikleri mi kastediyorsunuz?
C: Yakın.

S: Bu F___ için de geçerli mi?
C: Evet.

S: Neden biz?
C: Sizin "profillerinizin" bir parçası.

S: Son zamanlarda normalden daha fazla mide sorunları yaşamamın nedeni de sigarayı bırakmış olmam mı?
C: Evet.

S: Sigaranın midemi rahatlattığını hep fark ediyordum. Bağırsaklarımı da canlandırıyordu... (F) Evet. (A) Burada asıl mesele sayı. Miligram olarak... (L) Bu günde kaç sigaraya tekabül ediyor?
C: 20.

S: Hiç o kadar içmemiştim! Günde 15 tane falan..
C: Hayır.

S: Kendimi 15 taneyle sınırlamıştım!
C: Ama değildi.

S: Ark'ın sigara içmesi gerekmiyor, değil mi?
C: Hayır. Profiline uymuyor. Onun sigaraya başlamak için "çalışması" gerekti.

S: (L) Öyle mi (A) Evet, muhtemelen öyleydi. (L) Peki neden başladın? (A) Kendine kızgınlık gibi birşeydi. (L) Ark yaptığınız açıklamalardan pek memnun olmadı.
C: Üçüncü yoğunlukta hayat bazen üzücü açıklamalar içerir.

-----------

Bu celselerde görüldüğü gibi sigara herkes için önerilen birşey değil. Ayrıca piyasadaki belki de tüm tütün ürünlerinin çeşitli işlemlerden geçirildikleri için "bozulmuş" olarak tanımlanması söz konusu.

Aktarılan celselerde verilen bilgilerin çok fazla ciddiye alınmaması gerektiğini, sadece üzerinde düşünülebilecek birer olasılık olduklarını hatırlatırım.

------------------------------------

Kanal bağlantılarında verilen bilgileri aklımızdan, iç görümüzden eleyerek geçirmenin önemli olduğunu düşünüyorum.Nereden ve ne şekilde olursa olsun alınan bilgilerin iyi analiz edilmesi gerekir.

İçeriğinde korku, endişe, telaş yaratmaya çalışan mesajlar için negatif kaynaklı diyebiliriz. İrademiz ve varoluşumuzu tehdit eden, özgür irademizi küçümseyen her fikir üzerimizde güç kullanmaya çalışan bir varlık ya da varlık gurubunu işaret eder. Ancak ışığın önünde hiç bir karanlık vücut bulamaz.

Yukarıdaki bağlantıda kaçırılma olayları ile ilgili verilen bilgilerdekilerin aksine ; kendi korkularımızdan başka korkulacak hiç bir şey yoktur. Hiç bir güç sizi istemediğiniz bir şeye zorlayamaz. Zorlayabileceğini ısrarla söyleyenler üzerinizde korku yoluyla güç kazanmaya çalışanlardır. Sizi kimse uzay gemisine alıp inceleyemez(siz izin vermedikçe).

 

Sizin şimdiye dek araç olarak kullandıklarınızı küçümsemek ya da hesaptan düşmek değil niyetimiz. Bizim istediğimiz yalnızca eski araçlarınızı aşmanız. Beslediğiniz saygı ve bağlılıklarınızın bir kısmı, zamanı gelip de her biriniz size bu zamanda yolunu gösterdiğimiz adımların ötesine geçtikçe size daha fazla hizmet etmeyecek olan inançlara yönelikti. Başka bir enerji size, "pekala" diyebilecek, "Eğer Pleiades'liler size bunu gösterdiyse çok iyi yapmışlar. Size yol gösterdiler. Bırakın sizi daha ileri götürelim." Gezegene gerçekte nihai noktayı temsil edecek hiçbir şey verilmediği için evrimin sonu yoktur.

4BH (Başkalarına Hizmet) ekibi olarak, 10'ar yıl arayla gelen RA bilgileri, pleiades öğretileri ve kasyopya bilgilerini bir çeşit "üçleme" olarak görüyoruz. Kendi aralarında bazı noktalarda uzlaşmaz görünmelerine, bazı ayrıntılarda belirgin şekilde çelişmelerine rağmen, belirli bir büyük resimde eşsiz bir örtüşümleri olduğunu düşünüyoruz ve bu üçlünün oluşturduğu o ortak paydayı temel almak gerekir.

Bize göre, 6. yoğunluk varlıkları (melekler, varoluşun rehberleri ve yüksek benliklerimiz) , dünya insanlığının bilgi talebine en net ve derin yanıtları bu üçlemeyle vermiştir. Epey zorlu şeyler yaşayan dünya insanlığının içinde bulunduğu durumun, karmaşanın, zorluğun ve karanlığın derinliği, bu üçlemede giderek daha çıplak bir şekilde verilmiştir. Buna göre kasyopya celseleri, durumun karanlık yönleri ile ilgili gerçekleri "en çıplak" haliyle veren parçadır. Önceki parçalar okunmadan, hazmedilmeden, kasyopya celselerinin tek başına değerlendirilmesinin aşırı bazı etkiler yapması kaçınılmaz olacaktır.

O nedenle, kasyopya celselerini takip edip de, RA'yı ve pleiades öğretileri'ni okumamış takipçilere, önce onları okumalarını ÖNEMLE tavsiye ediyoruz. Bu kaynakların "birbirini bütünleyici parçalar" ve "en nitelikli bilgi paylaşımı serisi" olduğu yönündeki fikrimize katılmayabilirsiniz. Herkes için en doğru olan, kendisine en doğru gelendir.

Bizim bu üç kaynaktan anladığımız en önemli gerçeklerden biri şudur: en büyük, en derin korkularımız, endişelerimiz, sadece çeşitli bilgi eksikliklerimizden, yani cehaletimizden kaynaklanmaktadır. Yani temelde korkulacak birşey yoktur. Her varlık yaratanın parçasıdır ve varlığı koşulsuz bir şekilde korunmakta ve gözetilmektedir. Yalnız bu genel olarak varlığın devamlılığına ve bütünlüğüne yöneliktir ve varlığın deneyim koşullarını belirleyici nitelikte değildir. Bu koşullar, yani deneyimlerin özellikleri, doğrudan veya dolaylı olarak varlığın kendi özgür iradesiyle belirleniyor.

Bizi korkutan, endişelendiren, üzen herşey, doğrudan veya dolaylı olarak dünya üzerindeki fiziksel deneyimlerimiz sürecinde karşılaştığımız, algıladığımız şeylere gösterdiğimiz edinilmiş tepkilerle ilgilidir. Bu deneyimler ne kadar negatif içerikli olursa olsun, varlığımızın en temel gerçeğini, yani tüm varoluşun, yani tanrının bir parçası olduğumuz ve koşulsuz olarak sevilip gözetildiğimiz gerçeğini değiştirmiyor. Madem öyle bir gerçek var, neden bu kadar negatif koşullarda deneyim yaşıyoruz sorusunun yanıtı (veya yanıtları) mutlaka vardır ve belirttiğimiz üçlemede bununla ilgili bol miktarda bilgi vardır.

Kasyopya celselerinde kasyopyalıların laura ve ekibini birşeylere hazırlayış şekli elbette herkesin yapması gerekeni temsil etmiyor. Celselerde özellikle laura'nın dünyanın geçmişinde ve bugününde olan bitenle ilgili araştırmalarının celselerdeki değiniliş, soruluş ve yanıtlanış şekli , o konularda o düzeyde araştırma yapmayanlar için tam olarak kavrayışa imkan vermeyecek niteliktedir. O yüzden celseleri takip edenlerin, zaman zaman iyice belirsiz bir hal alan ve dolayısıyla sinir bozucu hale gelebilen çeşitli verilere fazla kafayı takmamalarını öneriyoruz. Kasyopyalıların, laura'yı her neyi veya neleri keşfe yönlendiriyorlarsa, o yönlendiriş sırasında, gayet genel, bizim de kavramakta, anlamakta, değerlendirmekte fazla zorluk çekmeyeceğimiz nitelikte sundukları bilgi ve tavsiyeleri çok değerli buluyoruz. Bu bilgi ve tavsiyeleri, RA'nın ve pleyadeslilerin anlattıklarını zenginleştirici, bütünleyici yönleri olduğunu düşündüğümüz için beğeniyoruz ve sizin beğeninize sunuyoruz.

Herkesin aynı şeylere girişmesi gerektiğini savunmuyoruz. yalnız, sistemin ilgili birimleri tarafından özellikle newage literatürü yoluyla, sevgi öğretileriyle harmanlanan, gaflet uykusunu sürdürücü, dünyada olan bitene gözlerimizi açmamızı zorlaştırıcı nitelikte propagandaların farkına varılması ve tüm bunların yaklaşan dönüşüm süreciyle nasıl bir bağlantısının olduğunun anlaşılması, bize göre 4'üncü yoğunluk adayı olmanın bir koşulu durumundadır. Belirtilen üç kaynakta bunun doğruluğunu doğrudan ve dolaylı olarak onaylayıcı bol miktarda bilgi vardır.



Bir kanalın esas amacı negatif olup pozitifmiş gibi görünmeye de çalışabilir. Eğer bir insan belirli ruhsal temel bilgilere sahip değilse aradaki ayrım noktalarını ortaya koymakta güçlük çekecektir.

Kendi yolumuzun tek doğru olduğunu sanmak veya kendi yolumuzun herkese de uyacağını düşünmek fazla peşin hükümlü bir yaklaşım olur, diye düşünüyorum

Kasyopya bilgilerine karşın aktarılan bir çok kavramın Ra'da farklı şekilde geçtiğine de tanık olabiliyorum. Örneğin "Zaman yok mudur?" gibi bir soruya Ra, alışılmış ruhsal kanalların aksine "3. yoğunluk derecesinde zaman (geçmiş, şimdi ve gelecek) vardır" diyerek cevap veriyor. Zaman ancak tüm zamanların 'bütünlendiği' bir derecede geçersizleşebilir. Ki hala değişim gerektiği (zaman demek değişim demektir) için oranın da başka bir zamanı var denebilir. Örneğin bir resimde sol taraf geçmiş, sağ taraf gelecek ise; resmi çizen istediği zamanda istediği olayı yaratabilir ('olay' da çeşitli şekiller oluyor). Fakat bu çizme işleminin kendisinin de zamana/değişime ihtiyacı var. Ama bu zaman resmin içindeki zaman çerçevesinde değildir, bir üst zaman sözkonusudur denebilir.

Korku unsuru içeren bölümlerin -Ra Bilgileri'ndeki ifadeye göre- pozitif bir kaynağa ait olamayacağı değerlendirmesi göz önünde bulundurduğum önemli kıstaslardan biriydi.

Sonradan celselerin birinde, araya negatif bilgilerin de karıştığı belirtilince, bu da mantığa yatkın bir açıklama oldu. Mesela işlenmemiş tütünün gerçekte insanlara faydalı olduğu bilgisinin doğru olup olamayacağı gibi, kafamda soru işareti bırakan çokça konuya rastlıyordum okuduğum anlarda. Sonuçta bilgilere hep şüpheyle baktım. Ama "bilgi korur" ifadesi benim için gerçekten de büyüleyici bir cümleydi ve aynı zamanda tüm kanal bilgilerini çok güçlü bir biçimde savunuyordu.

Zaman kavramı ile ilgili farklı açıklamalar olmasını ise kendimce şöyle açıklıyorum. Zaman diye bir şeyin olup olmadığı, içinde bulunulan duruma göre farklı yorumlanabilir. 3. yoğunluk derecesi için zaman vardır. Çünkü fiziki bedenlere sahibiz. Fiziki bir ortamda yaşıyoruz ve algılamamız da buna göre. Yol bölü hız eşittir zaman diye fiziksel olarak formüle de etmişiz. Yani biz üçüncü boyut algılamasında baktığımızda ve içinde bulunduğumuz yoğunluğu esas aldığımızda, zaman diye bir şey var. Ama üst yoğunluklara çıkıldıkça, fiziksellik azaldığı için algı da değişiyor diye düşünüyorum. Yorumlar da bu nedenle esas alınan kritere ve içinde bulunulan algı durumuna göre farklılık kazanıyor. Yani üst yoğunluk varlıkları bu nedenle, "gerçekte zaman yok" derken kendi -mevcut durum- algılarını esas almış oluyor.

Çetin BAL: Kendi yorumlarımı pek katmak istemesemse bazı durumlarda bilgiler o kadar farklı yönlere kayıyorki yorum belirtmemek oldukça zor. Genelde kanal bilgileri içinde yoğunluk kavramı ''boyut kavramı'' olarak ele alınıyor.Üst yoğunluk ortamları demek üst boyut ortamlarını ifade etmektedir.Üst boyutlara çıktıkça yada alt boyutlara indikçe yada başka boyutlar içine diyelim yöneldikçe fizikselliğin azalması diye bir şey olmaz.Fizikselliğin artması yada azalması kavramı yanlış bir kavramdır.Fiziksel ortam özelliklerinin ve süreklilik yapısının değişmesi sözkonusudur.Şimdi herhangi bir boyuttan bahsediyorsak bir şekilde zaman ve uzay kavramı orlardada söz konusudur. Zamanın ve uzayın söz konusu olduğu yerlerde bilinen gibi olmasada farklı fiziksel unsurlar mevcut olacaktır. Farklı boyutlarda zamanın yapısı bize göre genişleyip daralarak farklı bir genlik kazanabilir. Hiç bir boyutta fizikselliğin azalması yada zamanın olmaması diye bir şey olamaz. 3.yoğunluk, 4.yoğunluk, 5. yoğunluk, 7. yoğunluk denen şey biz insanların algılamasına göre olan bir durumdur.Bir açıdan baktığınızda bunların hepsi gerçeğin doğasına karşın simgesel tanımlamalar gibi kalmaktadır.Sonsuzlukta hiçbir varlık yoktur ki gerçeğe dair tam bir tanımlama getirebilsin.Yapamazlar! Çünkü uzaylıda olsa ne kadarda gelişmiş bir teknolojide geliştirseler mutlaka gerçeğe dair varlığa dair kullanılan dil içinde  belirli simgesel tanımlamalar getirmek zorundadırlar.Bu durum ruhsal varlıklar içinde geçerlidir. Onlardan tek farkımız maddenin değişik yoğunluk düzeylerinde farklı bir elbise giymiş olmamızdır.
-----------------------------------------------------------
Ayrıca ister dünyaiçi, ister dünyadışı olsun, dünya insanlığı üzerinde karanlık projeler çevrildiğinden hiç şüphe duymuyorum.

Bana burada dikkat çekici gelen hususlardan biri, ra bilgileri, pleiades öğretileri ve kasyopya bilgileri'nin adeta bir üçleme olarak gelmesidir.

Ra bilgileri sevgi-birlik öğretisinin en yoğun şekilde verildiği, kh (kendine hizmet) güçlerinin dünya üzerindeki faaliyetlerine dair bazı kritik bilgilerin de verildiği ama bu bilgilerin en sınırlı tutulduğu versiyondu.

Pleiades öğretileri de sevgi-birlik öğretisinin, ra'daki kadar olmasa da epeyce verildiği bir kaynaktı. Ama dünya insanlığı üzerinde binlerce yıldır oynanan oyunun incelikleri konusunda ra'dan daha fazla bilgi içeriyordu.

Kasyopya celseleri ise önceki kitaplardaki şekliyle sevgi-birlik öğretisinin en sınırlı tutulduğu, komplonun özellikleri hakkında ise şimdiye kadarki en derin bilgilerin verildiği kaynak oluyor bana göre.

Her ne kadar kasyopya celselerinde meşhur komployla ilgili epeyce irkitici hususlara yer verilse de, bunun amacı insanları bir korku yumağına mahkum etmek değil, bilakis hem bize en korkutucu gelenin, hem de o en korkutucunun aslında neden korkutucu olmadığının bilgisini yan yana, peşpeşe vererek korkularımızla yüzleşip aşmada büyük bir fırsat sunmak bence. Kendimizi ortalama 60-70 yıllık bir ömrü olan bir kostümle özdeşleştirmeyi bir tarafa bırakmayı teşvik ediyor. Tüm komplolar ancak kendimizi bedenle özdeşleştirdiğimiz sürece korkutucu gelebilir. Bize en korkutucu gelen şeyleri yapmayı seven varlıklar, ruhu, varoluşun birliğini, tekliğini, aynılığını tanımamakta ısrar eden varlıklar oluyor. Ve bu ısrarlarını sürdürdükleri sürece de kendi kendilerini çok büyük sıkıntılara sürüklüyorlar. Çünkü varlıklarının özüne düşmanlık ettiklerinin farkında değiller. Ruh'un yolculuğu kh'den bh'ye, yani karanlıktan aydınlığa doğru, kontrol ve baskıdan dayanışmaya ve özgürlüğe doğru bir öğrenme yolculuğu.

Bizi de kendilerine benzetmek ve "ebedi ruhsal gerçekliğe karşı [cahilce] isyanlarına" katılmamız (tabii köleleri olarak) için üzerimizde çok büyük ve planlı bir baskı uyguluyorlar. Dünya insanlığının maruz bırakıldığı politik ve ekonomik baskıların, ardı arkası kesilmeyen şiddetin, vahşetin, adaletsizliğin, aşağılamaların sebebi başka birşey olamaz.

Kasyopya celselerinde doğrudan sevgi birlik, güzellik üzerinde odaklanılmamasının özel nedenleri var.

Ruh denen şey gerçekten çok boyutlu birşey. Her insan, kendi sonsuz varlık özü olan bireysel bir ruha sahip. Ama ruhların özellikleri bizim şu andaki bilgi seviyemizle kavranmayacak kadar çok. Yanılmıyorsam ra bilgilerine göre bireysel bir ruhun en üst seviyesi 6'ıncı yoğunlukta. Yani belki de 6'ıncı yoğunluk varlıkları dediğimiz şeyler bireysel ruhumuzun en üst seviyesi oluyor. Kasyopyalılar "biz gelecekteki siziz" dedikleri zaman da bir anlamda bunu söylemiş oluyorlar.

Çok ilginç, çok tartışılabilecek, çok konuşulabilecek birşey. Ruhu anlama çabasında bu tartışma ve görüşmeleri yapmamız da çok eğlenceli ve bilgilendirici olur doğrusu.

Kasyopyalılar da zaten her tür kaynaktan faydalanılabileceğini vurguladılar. öğrenişin insana güç kattığını söylediler.

Kasyopya bilgileri birçok açıdan, sadece muğlak değerlendirmeler taşıyan başka birçok kanala göre, çok daha net şeyler söylediği için ilgi çekici.

Farklılıklar; en temelde Ra sadece temele odaklanır gerisini teferruat bulur. Kişisel ve kehanetsel şeylerle pek ilgilenmez. Sorgulanmaktan kimlik sorulmasından rahatsızlık duymaz, hatta önerir. Hatta tüm sorulara olan her cevabını "ben ra" diye açarak mühürler (Türkçe çevirisinde bu kısımlar çıkarılmıştır). Ra 6. derecede birleşmiş bir varlıklar topluluğu olduğunu söyler ve ayrı ayrı isimler sunmaz. Kasyopyalılar celse başındaki bir isim sorma olayında bile "Niye soruyorsun ki" diye nazlanırlar. Ayrı ayrı isimler sunarlar vb. Daha da sayılabilir. Ra trans halinde alınmıştır. Bu hal medyumun sesinin dahi değiştiği ve artık bedeninde olmadığı bir haldir.

Yüzbinlerce yıldır genetiği şiddet, baskı, vahşet, savaş, esaret, aldatılma, aşağılanma ile şekillendirilmiş bir insanlığın evlatları, tüm bunlarla yüzleşebilmek için öncelikle tüm bunlardan bir adım geri atabilmeliydi. İşte ra bilgileri'nin sağladığı şey buydu. Peki bunun amacı neydi? Tabii ki hem bireysel, hem de kitlesel deneyimlerimizdeki negatiflikler ve bunların kaynaklarıyla yüzleşebilmek. Evrendeki tüm negatifliklerle yüzleşmek değil. Negatifliğe meydan okumak değil. Negatifle savaşmak değil. Negatiflik temelli güçlerin hayatlarımıza nasıl sızdığının farkına varmak ve bunları "temizlemek." Yoksa tüm varoluştaki negatifliğin "kökünü kurutmak" değil. Sadece bizim hayatlarımıza sokulabilmiş kısmıyla yüzleşmek ve ondan nasıl arınacağımızı bulmak, bilmek. İşte mesele budur.

Zaten bu yaşamın temel işlevi negatiflikle başetmek değil seçim yapmaktır. Negatifliğin belki de haklı bir işlevi var, seçime doğru itmek amacıyla. Yani bu yaşam bu yaşam için değil. Önemli olan sonraki yaşamlar için 4. dereceye geçebilmek.

Ruhsal yol temelde, aslında herşeyin sebebinin içte olanla ilgili olduğunu bir şekilde giderek daha fazla farketmektir, diye düşünüyorum.

Madde bazlı düşünen bir insanla, ruhsal tarzda düşünen bir insan arasındaki en temel bakış açısı farkıdır. Maddeci olan için dış dünya daha gerçektir, iç dışa göre şekillenir ve ikincildir. Ruhsal tarzda bakan ise dışın bir şekilde 'iç' için ve 'iç' sayesinde varoluğunu düşünür (herşey bir iken zaten herşey içte olmak zorundadır da nihai olarak). Bu açıdan pozitif gözüksün, negatif gözüksün dışta olan şeyler (görüntüler) aslında 'için yansımaları' olarak veya 'için gereksinimleri' adına vardır. İç olmadan bir anlamları ya da varlıkları da yoktur.

Bu yüzden dışta ne gerçekleşirse gerçekleşsin beni dış varlıkların/negatiflerin, ülkelerin/insanların, olayların ve komploların tek tek türü ve ayrıntıları genelde hiç ilgilendirmiyor. Çünkü biliyorum ki, şöyle olmasalardı böyle olacaklardı, şunlar tarafından olmasaydı bunlar tarafından olacaklardı. Bu açıdan olanların köküne inip arkaplanı anlamaya çalışmak benim için daha anlamlı.

Çetin BAL: Forum sayfalarında gezerken bir arkadaşımızın benim fikrimle aynı düzlemle olan  çok taktir ettiğim bir ifadesini gördüm sizlerle sözlerini onayladığım bu arkadaşın kısa fikrini paylaşmak istiyorum...

[ Benim pek ciddiye almadığım pozitif gözüken bir mesaj türü daha var. Örneğin "işte şu tarihte yeryüzü çok değişik/güzel/şöyle/böyle enerjilerle temas edecek" şeklinde bunu büyük bir fırsat olarak sunan pozitifçi mesajlar var. Bunlar da benim için farklı değil. Hiç ilgimi çekmiyorlar çünkü ruhsal gelişmenin aynı zamanda içsel gelişme olduğunu biliyorum. Dışsal enerjiler beni pat diye ermiş yapmayacak. Adı üstünde bunlar dışsal. Dışsal olarak hertürlü fırsat (en negatif katalizörden en pozitifine kadar) her an var zaten. Önemli olan benim onları nasıl değerlendirdiğim. Ben aynı ben olduğum sürece (gelişmeye niyetim yoksa) dışarıda ne olduğunun önemi yok. Dışarıda en büyük günışığı varken bir kör gene göremez. Ama kendi üstünde çalışmaya azmetmiş biri ise mum ışığında bile ilerleyebilir. Bu açıdan ilerleme/gelişme imkanı dıştan çok içseldir. Ve öyle olması da gerekir. Çünkü ormanda doğmuş, tek başına yaşamış, uygarlıkla tanışma olanağı hiç bulamamış ve "kitap nedir, kanal bilgisi nedir" haberi dahi olmayan biri bile 4. yoğunluk derecesine geçmek için bizimle eşit fırsatlara sahip olmalıdır, eşitlik ve denge açısından. Sonsuz bir bunu nasıl sağlayabilir, işte bu şekilde. ]

Kaynaklar üzerine yorum yapmak, katagorize etmek, değer biçmek ilkel dinsel uygulamaların kalıplarıyla hareket etmeye benzer.

Dengemiz bozulmadan; daha ileri bir tekamül/gelişmişlik seviyesinde yeni bir DENGEYİ oturtamayız....

Çünkü okuduğumuz düşündüğümüz herşey bizde bir sonuç oluşturuyor. Bu da bir yargıdır. Yoksa birşeyleri okuduktan sonra hiç yargı oluşturmazsak, bu hiç sonuç çıkartmamış olmakla ya da okumamış olmakla yakındır belki de.

Bence yargı olayında iki kötü şey var. Biri önyargı, yani yeterince incelemeden, bilgi sahibi olmadan yargı sahibi olmak. İkincisi de fazla katılaşmış esnekliğini yitirmiş yargılara sahip olmak. Matlaşmış ışığa kapalı bir yargı değil dünyayı içine alan ışığı içine alabilen bir yargı kalıbı elde etmeliyiz.

"Bana inan kurtul" diyen çok inanç var ama "sana ne söylersem söyleyeyim, bana tamamen güvenme, içgüdülerini kullan" diyen bir din veya öğretiye ben bugüne kadar rastlamadım. Kasyopyalılar bunu söyleyince, bu insanı ister istemez etkiliyor. Herşeyi benim özgür irademe bırakıyorlar.

Yukarıda kehanet konusunda bahsettiğimiz gibi bence kehanetlere pek güvenilmemesi en mantıklısı. Hem özgür iradeye dayanan evrende bir sürü alternatif gelecek olduğundan hem de KH'ların bu kehanetleri manipüle ederek korku salmasından dolayı...

Mesafe denilen şey yok her şey aynı yerde tekrarlanıyor.
Zaman denilen şey yok herşey yani geçmiş ve gelecek aynı anda yazılıyor.
Her şey bir yani ne yapıyorsanız kendinize yapıyorsunuz.
Burda anlatılan şeyler sizlerin anlamanız için bir şekilde
yorumlanıyor ondan dolayı bazı çelişkiler oluşuyor.
Yani herşey bir virtual Reality (Sanal gerçeklik) bunu yaratan da bizleriz.
Her olay bir döngü ve bu döngüler bir sürü tekrarlarla düzeltiliyor.
Tabi bu anlattıklarım yüksek farkındalıkta gözlemleniyor.
Beynin çok azı kullanılıyor kalanıda bu sanal gerçekliği gerçekleştiriyor.
Bütün bunları farkettiğinizde Teferruat önemini kaybediyor.

Örneğin sizler için Ra'nın negatif varlıkların araçları vb. üzerinde ayrıntılı durmaması size bir eksiklik olarak gelebiliyor; bana ise "sorun çözüm için vardır, fazla negatif ayrıntı öğrenmek onların üstümüzdeki tahakkümünü arttırabilir" şeklinde gözüküyor.

Örneğin ne adası idi unuttum (paskalya adası idi sanırım), koca koca ürkütücü insan başları olan. Ra'nın açıklamasına göre bunlar sırf, orada yaşayan varlıklar görünce (aynı zamanda zihinde korku uyandıran şekiller özellikle ortak bilinçaltından seçilmiş), kendilerinin haberinin olmadığı ne devasa güçlerle karşı karşıya oldukları hissi uyansın, diye yapılmış. Bu his zaten varlıkta bir 'karşı koyamama, fethedilme' duygusuna yol açıyor ki, böylece negatif varlıklar onu kolay ele geçirsin. Benzer şekilde Kasyopya bilgilerinde kertenkele ırkı, kaçırmalar, implantlardan bahsediliyor. Aslına bakarsanız karşı karşıya olduğumuz varlıklar 3. derece değil. Bu açıdan bakınca ne kaçırmaya, ne incelemeye, ne de implant yerleştirmeye ihtiyaçları yok. Çünkü bu yöntemler 3. derece yöntemler. Bundan çok daha ince ve doğrudan olarak bizlere erişme imkanları var. Örneğin ufo ile adam kaçırıp inceleme/deney yapma gibi gözüken olayların da, Ra'nın açıkladığına göre işlevi; aslında korku yaratma ve gücünü gösterme/hükmetme amaçlı imiş. Yani aslında onların bizi kaçırma veya implant yerleştirme gereksinimi yok; 'bizi kaçırabilecek kadar bizden güçlü/hükmedici güçler oldukları' hissini yerleştirme/oluşturma gereksinimi var. Bu his yerleştirilince 'kaleyi içten fethetmiş' oluyorlar zaten.

Kasyopyalılar başta da aynı 6. derece varlıktılar, eğer öyle idilerse. Kehanetin tutmayabileceklerini de biliyorlardı. Aslında 6. derece bir varlık açısından bunun bir bilinemezlik olduğuna da emin değilim. Onlar bizim zaman sürekliliğimizin dışında olarak, geçmiş ve gelecek şeffaf olabilir belki de onlara.

Eğer 4. yoğunluk varlıklar gerçekten komet kümesinden sonra gelip biat isteyeceklerse onlara karşı hazırlıklı olmak gerekiyor. Bugün celseyi okuyan biri mi daha çok korkar, 4 yıl sonra bu varlıklarla yüz yüze karşılaşan biri mi? Burada amaç mümkün olduğunca çok insanı bu karşılaşmaya hazırlamak. Aslında mesele korkmaları değil. Benim korkum insanların korkması değil onlara inanması.

Tabii bunların hepsi bu bilgilerin doğruluğuna dayanıyor o yüzden inanmıyor olabilirsiniz ama Pleiades öğretileri de Kasyopya celseleri de öyle bir sürecin gelip negatif varlıkların bizden sadakatimizi isteyeceğini söylüyor. Bu konumda neyle karşı karşıya olduğumuzu bilirsek yani imzaladığımız kağıdı okursak daha net karar verebiliriz. Bu yüzden onların niyetlerini öğrenmek bana önemli geliyor.

Ayrıca Pleiades öğretileri şunu iddia ediyor.Bu tanrılar dediğimiz, bu döngüde dünyanın kontrolünü elinde tutan ve diğer döngüde de tutmak isteyen varlıklar gözümüze büyük bir haşmetle görünecek ve dünyada bulunan aslında kendi yaratımları olan tüm hastalıkları, açlığı vs. yok edecekler ve kendilerini iyi olarak gösterecekler. Eğer saf bir insan bunları görüyorsa inanma eğiliminde olacaktır. Yalan vaatlerle dolu politikacılara oy veren halklar vaatlerini gerçekleştiren varlıkları görünce ne yaparlar? Eğer bu dünya güçlü bir şekilde KH'a hayır demezse bir dahaki döngüde tekrar KH olacak. Bu düşüncenin getirdiği heyecanla bazen ben haddimi aşan yorumlar yapabiliyorum ama sadece iyilik istiyorum. Eğer KH'lar bu kadar yardımsever olacaksa KH ile BH'ı nasıl ayırabiliriz diyenler olabilir. Benim aklıma gelen en basit yöntem BH çağrılınca gelir ama KH'ın gelme isteği vardır ve çıkarı olduğunda gelir. Aklımızda bulunsun belki bir gün lazım olur.

İmplant konusunu açmanız çok iyi oldu. Yaygın bir yanlış anlama olabilir. İmplantları kullananlar Griler çünkü Kertenkeleler bu yoğunlukta fazla kalamıyor. Griler onların hizmetkarları olarak keşif görevini yerine getiriyor. Kaçırılma ve bilimsel deneyleri yapanlar da onlar. Yukarıdaki celsede belirtildiği gibi griler 3. ve 4.yoğunluk arası sibergenetik varlıklar.

İşte tam bu noktada “varolan herşeyin bir görevi vardır “gerçeği ortaya çıkmaktadır, Bilinen, erişilen ne olursa olsun, olan biten diye tanımlanan ne varsa onu da “vibrate “eden bir etkinin olması gerekliliği bu görev özelliğinin tanımıdır diyorum, minimal zihnimle.

Ve yine o minimal zihnime ,
Hepimiz biriz ve bir'in gösterisi isek, bu bir'in nereden geldiğini soran bir düşünce gelirse nasıl cevaplayacağım..

5 Ocak 1995, F___ ve Laura
S: (L) Merhaba, bu gece karşımızda kim var?
C: Turoyan.

S: (L) Ruth Montgomery'nin bahsettiği "walk-in" fikrine dönecek olursak, bu hiç oluyor mu? (ç.n.: walk-in: anlaşmaya dayalı olarak bedenini terk eden birinin bedenini devralan ruh/kişi)
C: Nadiren.
S: (L) Lobsang Rampa olarak bilinen kişin durumu nedir? Lobsang Rampa bir "walk-in" miydi?
C: Hayır.
S: (L) Lobsang'ın kitaplarında yazdığı şeylerin kaynağı neydi?
C: Etkin bir hayalgücü.
S: (L) Yani Lobsang'ın kitapları temel olarak hayalgücüne dayalıydı ve herhangi bir şekilde kanallanmamıştı, öyle mi?
C: Açık.
S: (L) O bilgilerin bazılarının kanallanmış olma ihtimali var mı?
C: Evet.

S: (L) Önceki gece İsa hakkında konuşuyorduk ve tanığımız kişiler arasında ona benzeyen herhangi biri olup olmadığını sormuştuk ve siz de taradığınızı söylemiştiniz.
C: Yok.
S: (L) İsa'nın gerçek adı neydi?
C: Jesinavarah. (ç.n.: "cesinavara" diye okunuyor olmalı)
S: (L) A___'nın benim yaptığım ve düşündüğüm şeylerden hoşnutsuzluğunun kaynağı nedir?
C: Farklı yönelim.
S: (L) Onun yönelimi nedir?
C: Maddesel.
S: (L) A___ 4'üncü yoğunluk adayı mı?
C: Açık.
S: (L) Bugünlerde çok sıradışı bulut şekilleri ve oluşumları görüyoruz. Bunun kaynağı...
C: Üst seviye rüzgar birleşimi.
S: (L) Bu olduğunda başka boyutlardan birşeyi temsil ediyor mu? Yoksa dünyadan yayılan EM dalgalarla mı ilgili?
C: Belirsiz.
S: (L) Diğer bir deyişle, üst seviye rüzgarlar ve garip bulut biçimleri 4'üncü, 5'inci veya 6'ncı yoğunluk etkileşimleriyle ilgili olabilir mi?
C: Belki.
S: (L) Bu garip bulut şekilleri, örneğin depremler ve volkanik patlamalar öncesi dünya yüzeyindeki garip elektromanyetik kalıplarının bir neticesi olabilir mi?
C: Olabilir.
S: (L) Önümüzdeki örneğin on gün içinde, volkanik bir patlama veya deprem var mı?
C: Evet.
S: (L) Hangisi?
C: Deprem. And Dağları. 7.6 Peru.
S: (L) Bu geceyi sonlandırmadan önce bilmemiz gereken herhangi birşey var mı?
C: Hayır.
S: (L) G___ R___ günün hangi saatinde doğdu?
C: 6:21 a.m.
S: (L) Bu kadar çok kişisel soru sorduğum için özür diliyorum ama J___'yle ilgili durum bu kaynağa epeyce güvenilirlik kazandırdı.
C: İyi geceler.

7 Ocak 1995 F___, Laura, TR, JR, V, D, T, LM

S:(L) Merhaba.
C: Merhaba. Kurban V___. [Gülüşme]

S:(L) Bu gece kim var?
C: Lomarra.

S:(L) Ölmüş birinin ruhu musun?
C: Hayır.

S:(L) Kimsin veya nesin?
C: Işık varlığı.

S:(L) Peki nereden bağlantı kuruyorsun?
C: Kasyopya.

S:(L) Bu gece birkaç ilginç sorumuz olacak. Sanırım herkesin aklındaki ilk şey, geceleyin ve sabahın erken saatlerinde meydana gelen, TR ve JR'nin anlattığı, John'un ve ayrıca TR'nin babasının yaşadıklarına benzeyen garip olayların ne olduğu. Ayrıca birşey A___'yı uyandırmış ve ben de garip bir duyguyla uyandım. Bu olayla ilgili merak içindeyiz ve bunun hakkında bilgi istiyoruz. Bu tam olarak neydi?
C: Yıldırım.

S:(L) Çok güçlü bir yıldırımdı herhalde. Çok farklı yerlerden duyulmuş gibi görünüyor. Bu yıldırım nereye düştü?
C: Hücre tüm bölgede dengeli bir şekilde yapılandı.

S:(T) Aynı yıldırımın sesini duymamızın nedeni bu muydu?
C: Hayır. Tüm bölgeler eşit seviyeli EM profili aldı ve dolayısıyla her bölgede yüksek yoğunluklu bir deneyim yaşandı.

S:(L) EM profili nedir?
C: Elektromanyetik.

S:(L) Daha önce böyle birşey yaşadığımızı hatırlamadığımız için soruyorum, bu yıldırımın herhangi belirli bir önemi var mıydı? 4'üncü yoğunluk faaliyeti anlamında bir anlamı var mıydı?
C: Daha önce de yaşadınız ve evet, her zaman olduğu gibi.

S:(L) 4'üncü yoğunlukta böylesine bir patlama meydana getirecek ne oluyordu?
C: Çarpışan yoğunluklar. Sizin zaman ölçümünüzle yaklaşık 1.3 saniye sürdü. Yani 1.3 saniye boyunca tamamen 4'üncü yoğunlukta bulundunuz.

S:(T) Yani fark etmemizin önemli olduğu bir olaydı, öyle mi?
C: Fark etmeniz, olayın kendisinden daha önemliydi.

S:(V) Birşey soracağım... Tüm yıldırımlarda bir 4'üncü yoğunluk etkisi var mı? (L) Hayır, hayır. (V) Sadece bu olay mı? (T) Ya fark etmemişsek? Ben patlamayı duymadım. En son cevap neydi? (L) Fark etmek, olayın kendisinden daha önemli... (T) Yani önemli olan birşey olduğunun farkına varmış olmak.
C: Başka bir bilinç seviyesinde fark ettiniz.

S:(L) Bu olayın, A___'nın bu sabah odasında adını söyleyen ince bir ses tarafından uyandırılması olayıyla bir ilgisi var mı?
C: Evet.

S:(L) Peki deneyimlediği şey neydi?
C: Bir 4'üncü yoğunluk varlığı.

S:(L) Bu ne tür bir 4'üncü yoğunluk varlığıydı?
C: Om.

S:(L) Om kim? (V) Bu bir isim mi? (TR) Om, varlığın ismi mi?
C: Türü.

S:(L) Om nasıl bir türdür?
C: Bilmek istemezsiniz!

S:(L) Hayır bilmek isterim. Eğer birşey A___'yı yatak odasında ziyaret ediyorsa, bunun kim veya ne olduğunu kesinlikle bilmek isterim.
C: Bunun düzenli bir olay olduğunu kim söylüyor?

S:(V) Yani bu her zaman meydana gelmeyecek ve bu konuda endişelenmeye gerek yok, öyle mi?
C: Evet.

S:(T) Bir kerelik bir olay mıydı?
C: Evet.

S:(V) A___'nın bu olayın bu kadar farkına varmasının nedeni, uyurken psişik olarak açık olması mı?
C: Evet.

S:(V) Zarar görmemek için psişik açıklığını kontrol etmek üzere yapması gereken herhangi birşey var mı?
C: Faydalı birşeyi neden kontrol edesiniz ki?

S:(V) Sadece Laura endişelendiği için soruyorum, biliyorsunuz... (TR) Bu hepimizin arada sırada karşılaştığı birşey mi?
C: Üçünüzün... hayır, şunu beş yapalım. TR, T___, Frank, D___, Laura.

S:(D) Evimde duyduğum çarpma sesleri.... bunun büyükannemle ilgisi yok değil mi?
C: Evet.

S:(D) Bunlar ziyaretçiler mi?
C: Evet.

S:(D) Bana bununla ilgili ne söyleyebilirsiniz?
C: Ne bilmek istiyorsun?

S:(D) Bu ziyaretçiler Kasyopyalı mı?
C: Biz "çarpmayız." [Gülüşme]

S:(L) D___'nin evindeki gümleme seslerine neden olan şey nedir?
C: Yaptığın pek çok faaliyetlerin çektiği çeşitli türlerdeki 5'inci ve 4'üncü seviye ziyaretçiler.

S:(TR) Bunlar zararlı mı? (D) Hangi faaliyetlerim, psişik okumalar mı? (L) Hayır, hayır, dur. Bu varlıklar genel olarak KH mi yoksa BH yönelimli mi?
C: KH.

S:(L) Ve D___'nin çeşitli faaliyetleri onları çekti. D___'nin öncelikle hangi faaliyetleri bu tür olayların başlamasına neden oldu?
C: İletişimler.

S:(L) Kiminle veya neyle olan iletişimler?
C: Son zamanlarda temas kurdukları.

S:(L) Kiminle veya neyle?

C: Kişiler.

S:(L) Peki kim? (D) E___ P___'den mi bahsediyorsunuz?
C: Bir tanesi.

S:(D) M___ T___?
C: Evet.

S:(D) J___ H___?
C: Evet.

S:(D) Laura ve F___?
C: Hayır.

S:(D) P___ K___?
C: Hayır.

S:(D) Kiliseden herhangi biri?
C: Evet.

S:(D) B___?
C: Hayır.

S:(D) D___ W___?
C: Evet.

S:(D) Tüm bunlar D___ W___'yle olan ilişkimden sonra mı başladı?
C: Evet.

S: (D) İlk olarak bu muydu?
C: Evet.

S:(D) Bu ziyaretleri nasıl durdurabilirim?
C: Karmaşık.

S:(D) Nereden başlayabilirim? İlk adım nedir? (L) Bir EM açıklığın var. Bunu kapatmak ilk adım.
C: Başladın bile.

S:(D) Okuyarak. (TR) Sorarak mı?
C: Evet. Evet.

S:(D) Bir sonraki adım nedir?
C: Bu adımlara dayalı bir süreç değil.

S:(L) Yani bilgi ve farkındalık edinmesi gerecek, değil mi?
C: Işık bilgidir ve bilgi korumadır.

S:(L) Sanırım kendinin ve evinin etrafını ışıkla çevrelenmiş olarak imgelemen gerekiyor. (D) Ve sanırım biraz adaçayı ve kutsal su... (L) Hayır, hayır, hayır, hayır, ritüel yok. Bilgi. Sadece aklın gücü. (TR) Eğer P___ ve kilise grubuyla ilişkisini keserse, bu doğru yönde iyi bir adım olur mu?
C: Arkadaşlık ve ilişkilere dair kesin yorumlarda bulunmayız; bu özgür irade.

S:(L) Yani sana kiminle ilişki kuracağını söylemeyecekler, bu senin seçimin. (J) Artık bilgi kazandığına göre daha bilinçli seçimler yapabilirsin. (D) Bunda seçim yok... neyse o.
C: Sana bağlı.

S:(L) Başka konulara girmeden önce bu akşam aramızda T___'nin bulunduğunu ve...
C: Merhaba T___.

S:(L) T____'nin taşınma ve hayatının yönelimiyle ilgili sormak istediği birkaç soru var ve bu kısa olacak. Kendi sorularını soracak.
C: Duyguların hakim olmasına izin verdiğinde neler olduğunu artık görmeye başlıyorsun T___. Seni incelikli bir şekilde uyarmıştık.

S:(T) Kendimi ruhsal yolda tekrar rotaya sokmak için ne yapmam gerekiyor?
C: Son iki cevapta doğrudan seninle konuşuyorduk.

S:(T) Bana bir tür uyarıda mı bulundunuz?
C: Hatırlıyor musun, T___?

S:(T) Hayır, uyarıyı hatırlamıyorum.
C: Tamam, şimdi dikkatlice düşün, "birliğin" ilk gününe ait anılarına eriş.

S:(T) A___'yla olan ilişkimden mi bahsediyorsunuz?
C: İhtiyatlı olmaya çalışıyorduk.

S:(L) Onlar konuyu ihtiyatlı bir şekilde ortaya koyuyordu, sen doğrudan söyledin. Bu hususta bir çeşit uyarı hissettin mi? (V) Derin sezgisel bir hissediş? (L) Bu ilişkinin seni ruhsal yoldan uzaklaştırdığını görmedin mi? (D) Sana birşeyleri bırakmanı mı söyledi? (V) Bu ilişki kendini rahatsız hissetmene neden oldu mu? (D) Ruhsallık konusunda negatif düşünceler edinmene neden oldu mu?
C: İzin verin T___ düşünsün. Bu oldukça şahsi nitelikte.

S:(T) Tamam. Düşünüyorum...
C: T___'nin isyankarlığa ve ketumluğa eğilimi var.

S:(J) Bu o kadar da kötü bir kombinasyon değil. (T) Bunun üzerinde çalışıyorum... (V) Hepimizin çektiği zorluklar var... (L) T___'nin bir yerlere gitme planı var. İlişkisi hayatında pek çok olumsuz durumlara neden oldu ve şimdi bunlardan kaçmak için ülkenin yarısını kat edecek.
C: Tekrarlanan sendrom.

S:(TR) Nereye gidersen git, sen sensin. (L) Manzara değişebilir ama kendini değiştirene kadar aynı sorunlara sahip aynı kişi olacaksın. (T) Orada kendime daha iyi koşullar sağlayabileceğimi biliyorum. A___'yla birlikte kendimize daha iyi koşullar sağlayabiliriz.
C: Bunu nasıl biliyorsun?

S:(T) Çünkü gazeteleri kontrol ettim, orada neler olduğunu inceledim... Orada daha fazla iş, daha fazla daire, daha fazla fırsat ve ilerleme şansı var... (L) Kimi ikna etmeye çalışıyorsun?
C: Gerçekten mi?

S:(T) Bunun bir değişiklik vakti olduğunu hissediyorum.
C: Daha önce de sık sık böyle hissetmiştin.

S:(T) Tamam, şunu sorayım: orada bir yer edinebilir miyim, yapılması gereken birşey yapabilir miyim?
C: Yer değiştirmenin kaderi iyileştirdiği ilüzyonuna pek çok kişi kapıldı. Hepsi yanıldı.

S:(L) Eğer bulunduğun yerde başaramıyorsan, muhtemelen hiçbir yerde de başaramayacaksın. (J) Nereye gidersen git, kendini de birlikte götürüyorsun. Eğer yanlış olan şey sensen, taşınmak bunu değiştirmez. (L) Hatta herşeyi daha kötü hale getirir. (TR) Evet, çok şey kaybediyorsun çünkü bağlantılarını ve tanıdıklarını, destek sistemini, oluşturduğun bütünlüğü, herşeyi kaybediyorsun. (T) İşin bir yönü de şu ki, gitmeyi gerçekten istiyorum. (L) Belki de gitmek istemek sorununun bir parçasıdır. (J) Kaçıyor musun? (T) Hayır. (L) T___ kaçıyor mu?
C: Evet.

S:(L) T___'ye söyleyebileceğiniz herhangi birşey var mı?
C: Gideceği yerdeki toplum çok daha 3'üncü yoğunluk. Metafizik yönelimli değil.

S:(L) Diğer bir deyişle, eğer taşınırsa işler daha da karışacak, öyle mi? [tartışma için ara verildi.] T___ bunu halledebileceğini düşünüyor... Yorumunuz?
C: Bu plan, değişken duygusal varsayımlara dayalı. İlişkisi istikrarsız ve konunun temelinde de bu yatıyor.

S:(T) İlişkinin istikrarlı hale gelmesi için ne yapmam gerekiyor? (V) Gençler! Uymayan şeyleri zorla uydurmaya çalışırlar!
C: Açık.

S:(T) Ne yapmam gerektiği konusunda bana bir ipucu verebilir misiniz? (L) Bu ilişkiyi istikrarlı hale getiremeyeceğini söylüyorlar... (J) Ya istikrarlıdır, ya da değildir.
C: İzin verin, T___ karar versin.

S:(T) Şunu sorayım... Bu ilişkiyi istikrarlı hale getirebilir miyim?
C: Kendin keşfet. Ama taşınmak bunu sağlamayacak.

S:(T) Bunu başarabileceğimi biliyorum ama burada kalmam iyi olur mu?
C: Eğer kalıp işleri yoluna sokarsan ilişkinin devam etme şansı artar.

S:(T) Ama onun en iyi arkadaşı orada...
C: A___'nın arkadaşlıkları istikrarlı değil.

S:(L) A___'nın arkadaşlıklarının istikrarlı olmadığını söylüyorlar ve bu ilişkileri de kapsıyor olabilir. (T) Onun bir ruhsallık veya bir belirli bir seviyede aydınlanma sağlamasına yardım edebilir miyim?
C: İlk yanıtta söylediğimiz şey geçerli. Sıkıntılı olmak zorunda değil.

S:(D) Ben iki kez evlendim. Harika olduğunu düşündüğüm adamla evlenmeden bir gün önce bana kimsenin beni evlenmeye zorlamadığı ve eğer istersem fikrimi değiştirebileceğim söylendi. Aklıma takılan şeyler yok değildi ama geri dönemezdim çünkü evlilik hazırlıkları başlamıştı bile. Ve sonunda bu çok yıkıcı bir evlilik haline geldi ve boşandık. Söylemek istediğim şey şu ki, eğer beklentilerin ve ihtiyaçlarınla ilgili olarak onunla arandaki herşey mükemmel değilse, eğer o kişide değiştirebileceğin veya değiştirmek zorunda olduğun herhangi birşey görüyorsan, yanılıyorsun. Onu değiştiremezsin, değişmez ve ilişki giderek daha kötü hale gelir. Eğer şimdi yine de bunu yürütmek için ne yapabileceğini soruyorsan, yıkıma giden yoldasın demektir. Aklını kullanman ve geri adım atman için hiçbir zaman geç değil.
C: Evet.

S:(L) T___ ile A___ arasında bir geçmiş yaşam veya karmik bağlantı var mı?
C: Her zaman olduğu gibi. Keşfetmek ona bağlı. İsyankar ve dinlemek istemiyor. Çok şey söyledik, gerisi ona bağlı.

S:(L) Bu odada isyankar olmayan biri var mı? (Koro) Ben! (L) Hepimiz bunu zor yoldan öğrendik ha? (Koro) Aynen öyle... (V) T___'nin şu anda gördüğü dersi hepimiz yaşadık. Şimdi oturup sonucu görmek bizim için kolay çünkü bunu daha önce yaşadık. Bizim için ona geri adım atmasını ve yeniden düşünmesini söylemek kolay çünkü hepimiz birileri tarafından bunu yapmaya zorlandık ama o zaman bunu yapmanın ne kadar zor olduğunu ve bunu dünyanın sonu olarak gördüğümüzü hatırlamamız gerek. (L) Evet. Yıkıcı ilişkileri sonlandırmanın, dünyada yapılacak en zor şey olduğunu hepimiz düşündük. Gençken başka insanlar bize öğütler verdiler, tıpkı şu anda bizim T___'ye verdiğimiz gibi, ve o öğütleri dinlememiştik. Eğer şimdi gördüğümüzü o zaman bilseydik herşey ne kadar kolay olurdu... (Koro) Çok doğru!
C: Gerçek sevgi hormonlara dayalı değildir.

S:(T) Yani söyledikleri şey şu ki, ilişkiyi burada sürdürebilirim ama orada sürdüremem, öyle mi? (L) Hayır T___, her iki şekilde de şans yüksek değil ama burada iyi bir destek sistemi ve metafizik bağlantılar sayesinde bir şansın var. Orada herşeyin daha kötü olacağı kesin ve o zaman duygusal karmaşaya gireceksin ve muhtemelen ekonomik durumun da kötü olacak ve herkesten kopacaksın. (V) İlişkin konusunda net bir yanıt yok; burada kalırsan şansın biraz daha yüksek olduğunu söylediler. Kalırsan bu ilişkiyi kesinlikle yürütebileceğini söylemediler. Ve eğer tam şimdi taşınma yoluyla ruhsallık arıyorsan, bu kesinlikle yanlış bir adım olur...
C: Evet.

S:(J) Bu sabahki olaya dönecek olursak, J___ bana yaşadığı deneyimi anlatırken, gözlerini açtığında ışığın sarı göründüğünü söyledi... (V) Renk değişimini ben de fark ettim... (J) Bu bahsettiğiniz olaydan mı kaynaklanıyordu?
C: Evet.

S:(J) Işıktaki renk değişimlerine neden olan şey neydi?
C: 4'üncü yoğunluktan kalan etkiler.

S:(L) Bu, 4'üncü yoğunluğa doğru ilerlerken giderek daha fazla gerçekleşecek olan birşey mi?
C: Evet.

S:(L) Atmosferdeki bu elektromanyetik yüklenme, tabii eğer öyleyse, yoğunluklardaki kaymanın bir parçası olarak meydana geliyor...
C: Evet.

S:(L) Eğer bu atmosferdeki elektromanyetik bir yoğunlaşma ise, bu, yaklaşmakta olan dalgadan mı kaynaklanıyor? Bu dalganın varlığının veya yaklaşmasının etkilerini giderek daha fazla hissetmemizle mi ilgili?
C: Giderek yoğunlaşıyor, tıpkı bir deniz dalgasının gelişi öncesindeki etkiler gibi.

S:(T) Kuzey Karolina ve Kaliforniya'daki aşırı rüzgarlar ve Japonya'daki depremler, hepsi bununla ilgili mi?
C: Evet.


S:(T) Evet. Medya kasıtlı olarak bu konuya olan ilgisini sınırlı tutuyor. Rüzgar Karolina'da saatte 200 kilometre, Kaliforniya'da da saatte 250 kilometre hızla esiyor. (L) Kasyopyalılar bize havanın giderek garipleşeceğini söylemişti. (T) Japonya'da bugün bir deprem daha oldu. Birkaç haftadır aralıklarla devam ediyor. Devam etmesi bekleniyor. (V) Sylvia Brown bir talk-show'a çıktı. Çok yüksek algılama gücüne sahip bir medyum olarak biliniyor. Onun psişik yetenekleri konusunda siz ne düşünüyorsunuz?
C: İyi.

S:(V) Alaska'da büyük bir deprem meydana geleceğini söyledi. Çok büyük bir deprem. Bundan bahsedebilir misiniz?
C: Sizin zaman ölçümünüzle dalganın giderek yoğunluğunu arttıracağı önünüzdeki yıllarda meydana gelecek çok sayıda olaydan biri.

S:(V) Bu çok ilginç, Sylvia Brown'u birkaç yıldır takip ediyordum. (L) Şunu sorayım: Piers A___'dan bir mektup aldım ve beni eleştiriyor ve küçümseyip duruyor ve...
C: Piers saptırılıyor.

S:(L) Bilgisayar ağındaki o acayip heriften aldığım iğrenç mektuptan sonra bir de bunu görünce şunu sormak istiyorum: Gerçekten bu insanların gözlerinin açılmasını istiyorum, gözleri açılacak mı?
C: Açılacak olanlar açılacak.

S:(TR) Şöyle düşün, zihinleri kapalı olanların zihinlerini kapalı tutmalarına müsaade edecek kadar açık bir zihne sahipsin. Denedin ama bunu daha fazla zorlamana gerek yok. (L) Bu yıl çok büyük, olağanüstü bir UFO faaliyeti gerçekleşeceğini söylemiştiniz, doğru mu? 1995?
C: Bingo!

S:(L) Sanırım bu başladı bile çünkü Michigan'da bir adam güpegündüz bir UFO'yu filme almış ve üç gündür haberlerde bunu gösteriyorlar ve sanırım konuyu küçümseyici bir tavır takınmıyorlar. (F) Evet, takınıyorlar. Kanal 13'te izledim ve kesinlikle UFO olaylarını küçümseyici bir tavır takınıyorlardı. (TR) Ve o adamlar ağ üyeliklerini de kaybettiler! (L) Michigan'daki o adam, bize o aracı ve kime ait olduğunu söyleyebilir misiniz?
C: Griler.

S:(L) Griler önümüzdeki yıllarda kendilerini 3'üncü yoğunlukta giderek daha fazla mı gösterecekler?
C: Evet.

S:(L) Bunu yapmalarının ardında bir neden var mı?
C: Tüm olaylar, sizin artık bildiğiniz şeylerle ilgili.

S:(L) Dünya'ya inme ve medya yoluyla insanlarla etkileşime girme hamlelerinin bir parçası... (TR) Dünya'ya zaten iniyorlar...
C: Hayır, herşey dalganın yaklaşmasıyla ilgili olduğu için, ayrıntıların ne olduğu zamanla ortaya çıkacak.

S:(L) Bu arada, TR, Apalaçya'daki üslerle ilgili verdiğin bilgiler onaylanmış gibi görünüyor. (TR) Apalaçya dağlarında askeri üsler var mı?
C: Evet.

S:(T) Gizli üsler mi?
C: Evet.

S:(TR) Yeni Dünya Düzeni'nin son aşamalarını uygulamaya başladıklarında ABD'nin boyun eğmesini sağlama amacına mı yönelik?
C: Bekleyin ve görün.

S:(L) Çeşitli makalelerde okuduğum gibi bu ülkede krematoryum veya çalışma kampları olarak kurulmuş binalar veya yerler var mı?
C: Evet.

S:(T) Bu planı ne zaman uygulamayı düşünüyorlar?
C: Açık.

S:(TR) Duyduğum son tarih Mart 1995'di. (V) Aman tanrım. (L) Astroloji haritalarını incelediğimde 95'in garip bir yıl olacağını anlamıştım. (V) Bunu pek çok başka kişi de söylüyor. (D) Büyük birşey olacak herhalde, büyük bir kurumun çöküşü gibi... (L) Eğer burada oturup saat yönünde bir ışık ve enerji girdabını imgelersek, enerji akışını önemli ölçüde arttırabilir miyiz?
C: Artık gerekli değil.

S:(V) Dün gece birden bir Tarot okuması yapasım geldi. Aylardır yapmamıştım çünkü bunun çok temiz bir kanal olmadığını biliyorum ama bunu yapmanın iyi olacağı yönünde güçlü bir duygu hissettim. Dün gece kendim için yaptığım okuma gerçekleri yansıtıyor muydu?
C: Eğer öyle olmasını istiyorsan.

S:(V) O okumayı yaparken sizden enerji aldığımı umuyordum, alıyor muydum?
C: "Bizden enerji almak" için kartlara başvurma. Asıl güçlü duygun, bilgi için meditasyon yapmaktı. Bunu bir tarot ihtiyacı olarak yanlış yorumladın. Kartlar yanıltabilir, meditasyon asla yanıltmaz.

S:(V) Güzel kartlar çıkmıştı ve bu sabah açtığım kartlar da güzeldi... Son kart ay kartıydı ve bunun psişik enerjiyi mi yoksa aldanmayı mı vurguladığını ayırt edemedim... Algıladığım anlam neydi?
C: Bu celse için yeteri kadar kişisel bilgi verdik.

S:(T) Meditasyon yapmanın en iyi yolu nedir?
C: Size "zahmetsiz" gelen yol.

S:(V) Tamam, madem kişisel konulardan daha genel konulara geçiyoruz... Şunu bilmek istiyorum... Metafizikle ilgilenen insanlar arasında şöyle genel bir bilgi var; bir ruh gezegene doğduğunda o küçük bebek sonsuz bilgiye sahiptir ama büyüdükçe ve dünyevi şeyleri öğrendikçe bilgimizi yitiriyoruz, bu doğru mu?
C: Hayır.

S:(L) Bir bebek nasıl sonsuz bilgiye sahip olabilir ki, yalnızca geçmiş yaşam deneyimlerinin yansımalarına sahiptir. (V) Bunu sen de duymuşsundur...
C: Saçma.

S:(V) Güzel. Sadece... Bunu sen de duymadın mı...
C: Ruhlar bu gezegene "doğmaz". Ruhlar hiçbir zaman doğmadılar! Ve hiçbir zaman da ölmeyecekler!

S:(V) Anlıyorum, sorum biraz gevşekti. Üzgünüm. (D) Yeni ruhlar yaratılıyor mu?
C: Eğer aklını kullanırsan bu soruyu da şimdi yanıtladık. D___ gerçek "zaman" kavramını bilmiyor.

S:(D) Bu benim için çok zor bir kavram. (L) Herkes için de öyle. Zaman kavramından bahsedebilir ve onunla oynayabiliriz... ama aslında zaman yok. Bir ilüzyon, bir yalan... (T) Yarattığımız 3'üncü yoğunluk dünyasının bir parçası... (D) Anlamaya gerçekten çalışıyorum... (F) Bir örnek vereyim: Kendini bu gezegenden uzaklaştır ve güneşi yalnızca bir nokta olarak görebildiğin kadar uzak bir yere git. (D) Tamam, oradayım... (F) Uzay boşluğundasın... Yön yok, yol yok. Ne yukarı var, ne aşağı, ne de yanlar. Hiçbirşey... Nereye baksan yıldızları görüyorsun ama yön ve taraf diye birşey yok... Artık gezegende olmadığın için Güneş doğmuyor ve batmıyor. Ne saatin var, ne birşey... Neyin önce neyin sonra olduğunu nasıl anlayacaksın? (TR) Deney araştırmaları için derinlerdeki mağaralara inen insanları duydunuz mu hiç? 45 gün geçtiğini düşünerek yukarı çıktıklarında aslında 65 veya belki yüz gün geçmiş oluyor... Çünkü zaman yavaşlıyor ve sanki duruyor. Zaman bir insan kavramı. (F) Barbara Mackle olayıyla ilgili kitabı okumuştum. Adamın biri onu kaçırıp bir tabutun içine koymuş ve tabuta da hayatta kalması için gerekli araç gereci koyup kadını gömmüş. 83 saat sonra oradan çıkarıldığında o tabutta sadece bir gece geçirdiğini düşünüyormuş. (L) Şunu sormak istiyorum: gece ve gündüzün ilerleyişi gibi yapay kavramların olmadığı bir durumda uyku veya yemekle ilgili olarak insanın fiziksel bedeninin doğal döngüsü nasıl olurdu? Diğer bir deyişle, yapay zaman kavramı dışında yaşıyor olsaydık, doğal durumda ne kadar süre uyanık kalırdık, ne kadar uyurduk?
C: Tüm varlığınız çok farklı olurdu ve bahsettiğin döngüler de farklı olurdu.

S:(L) Nasıl olurdu, söyleyebilir misiniz?
C: Çevreye bağlı.

S:(L) Yani çevreyle o kadar etkileşim içindeyiz ki, neredeyse kendimizi ondan hiç ayıramıyoruz, öyle mi?
C: Yakın.

S:(L) Eğer mevcut zaman kavramlarımızla 48 saat gece, 48 saat gündüzü yaşıyor olsaydık, ömrümüz de buna göre daha mı uzun olurdu?
C: Belki.

S:(L) Sitchin'in Nebiru olarak teorize ettiği gezegenle ilgili ilginç bir fikri var. Onların güneş yılı bizimkinin 3600 katı ve dolayısıyla da onların yaşamındaki her bir yılllık sürede Dünya'da 3600 yıl geçiyor. Yani öyle bir teorik gezegendeki bir varlık, o gezegenin bir yılı içinde bize göre binlerce yıl geçirmiş oluyor. Bu kavram doğru mu?
C: Bu, yanlış temellere dayalı bir kavramsal karşılaştırma.

S:(L) Benim sunduğum şekli mi yanlış, yoksa Sitchin'in teorisi mi?
C: "Hepinizinki."

S:(TR) Zamanın göreceli olduğunu ve 10'lu sayma sistemine göre matematiğe dayalı olarak oluştuğunu hatırlamamız gerek. Ay'a gidersen orada zaman aynı olmaz. Ay'da Dünya zamanını kullanıyoruz. Mars'a gitseydik, Mars zamanı farklı olurdu. gezegenin dönüşü ve yörüngesine bağlı olurdu herhalde. Örneğin pi'nin 3.1416 olması. SETI programında "zeki hayat pi'yi anlayacaktır çünkü pi, dairesel matematikteki temel bir fikirdir." diyerek pi'yi radyo sinyalleriyle yolladılar. Dairenin çevresini ve çapı ölçebilmek için pi'yi bilmen gerekir. Pi'yi on bazında göndermenin faydasının ne olduğunu merak ediyorum çünkü Griler'in 8 parmağı var. 8'li sistemde pi'nin değeri ne acaba? Başka bir sistem bazında çalışan biri için 3.1416'nın hiçbir anlamı yok.
C: Griler siber genetik varlıklar, dolayısıyla programlandıkları matematiği kullanırlar.

S:(TR) Kastettiğim noktayı kaçırdınız. Grilerin...
C: Hayır, kaçırmadık. Bizimle konuşurken neden yukarı bakıyorsun?

S:(L) Nereye bakmamız gerekiyor?
C: Herhangi bir yere.

S:(L) Tamam, Griler matematiği kullanacak şekilde programlandılar. Sanırım yaratıcıları olan Kertenkele varlıklarının matematiğini kullanmaya programlandılar, doğru mu?
C: Değişken.

S:(L) Kertenkeleler nasıl bir matematik sistemi kullanıyorlar?
C: Kertenkeleler, sizin henüz anlamaya yakın bile olmadığınız bir metematik türünü kullanıyorlar.

S:(L) Bunu anlayabiliyorum. Bir doğru, bir noktanın tek bir yöndeki hareketi olarak, bir düzlem bir doğrunun kendine dik açılarla hareketi olarak, 3'üncü boyut bir düzlemin kendine dik açılarla hareketi olarak ve 4'üncü boyut da üç boyutlu bir nesnenin kendine dik açılarla hareketi olarak tanımlanıyor ve biz 4'üncü yoğunluğu anlayamıyoruz. 3B bir elmaya baktığımızda, 4B bir nesnenin yalnızca bir dilimini görmüş oluyoruz lafın gelişi. Eğer elmayı gerçek 4B haliyle görseydik, kırmızı, tüpsü, sonsuza giden birşey görürdük sanırım. Bu doğru bir değerlendirme mi?
C: Yakın.

S:(TR) Ve ayrıca 5'inci, 6'ncı ve 7'nci yoğunluk seviyeleri var. Tüm bunlar da zamanın mevcut olmadığını ve ilgisiz birşey olduğunu gösteriyor. Bu, sonsuz sayıda yolla gösterilebilir.
C: Evet.

S:(L) Mayalara baksanıza... 20'li sayı sistemiyle hesap yapıyorlarmış. (TR) Zamana yönelik tüm referansları ortadan kaldırdığında zaman yavaşlıyor ve sonunda duruyor. (J) Evet, duyusal mahrumiyet odalarında (sensory deprivation chambers) tutulan kişilere ne olduğuna bakın. (TR) Aynen öyle. (L) İçe doğru patlayan bir sonsuzluk.
C: Eğer uzay boşluğunda olsaydınız, binlerce "yıl" uyuyabilir veya milyonlarca "yıl" uyanık kalabilirdiniz.

S:(TR) Bu da F___'nin uzay boşluğunda bulunurken, referans noktaları olmadığında zamanın nasıl algılanacağı ile ilgili yorumunu doğruluyor. Bir ara güneş sistemindeki çeşitli gezegenlerin matrislerinden ve gezegen algılarımızdan bahsetmiştik ve bu matrislerin başka bir yoğunluğa giden koridorlar gibi olduğundan ve eğer uygun bir boyut modunda olursak, güneş sistemimizin gezegenlerini 3'üncü yoğunlukta olduğundan çok farklı bir şekilde göreceğimizden bahsetmiştik. 3'üncü yoğunlukta 400 dereceden fazla sıcaklığa sahip cehennem gibi bir yer olarak görünen Venüs'ü, üzerinde canlıların yaşadığı çok farklı bir olarak görürüz, doğru mu?
C: Evet. her yerde varlıklar bulunur, bir boyutta veya diğerinde.

S:(L) Venüs'te yaşayan varlıklar, Dünya gezegeni üzerindeki biz insanların farkındalar mı?
C: Evet.

S:(L) Mars'ta yaşayan varlıklar var mı?
C: Evet.

S:(L) Bizim farkımızdalar mı?
C: Evet.

S:(L) Güneş sistemimizdeki diğer tüm gezegenlerdeki varlıklar bizim farkımızda mı?
C: Evet, çünkü hepsi daha yüksek yoğunluklarda bulunuyor.

S:(L) Neden Dünya daha düşük bir yoğunlukta ve biz de sanki soğukta bırakılmışız gibi görünüyor? Onlar bizi biliyor ama biz onları algılayamıyoruz. Neden? Bu hususta neden yalnızız? (D) Dünya hepsinden sonra mı yaratıldı?
C: Hayır, hayır, hayır.

S:(T) Bizimle etkileşiyorlar mı?
C: Tamam, durun, yavaşlayın! Yeniden inceleyin: 1'inci yoğunluk kim?

S:(L) Kayalar ve mineraller, değil mi?
C: Ve?

S:(L) Bitkiler mi?
C: Evet. Şimdi, onların sizinle ilgili farkındalıkları sizce ne olabilir?

S:(L) Kayaların ve bitkilerin bize dair algıları mı? Aman tanrım! (V) Bu ilginç bir ifade şekli. Harika bir örnek. (TR) Daha üst yoğunluktaki varlıkların bizim farkımızda olmalarına rağmen bizim neden onların farkında olmadığımızı sorarken, bizden daha aşağı seviyelerdeki varlıkların bizimle ilgili farkındalıklarının ne olduğunu da sormamız gerekiyor. (J) Herhalde bizim 4'üncü yoğunluğa dair farkındalığımızdan fazla değildir. (TR) Ama bir bitkiye müzik çaldığında bunu bir şekilde fark ediyor, çünkü onun daha iyi büyümesini sağlıyor. (L) Müzik bir varlık değil. (TR) Bir enerji dalgası. (J) Bir saniye... söyledikleri şey şu: onların bize dair farkındalıkları, bizim 4'üncü yoğunluk varlıklarına dair olan farkındalığımızdan fazla değil. (TR) Yani onların bizimle olan etkileşimleri, bizim bitkilerle olan etkileşimimiz gibi mi?
C: 2'nci seviyede kim var?

S:(L) Hayvanlar. (TR) Böcekler, düşük yaşam formları.
C: Şimdi dikkatlice düşünün, onların sizinle ilgili farkındalık ve daha da önemlisi anlayış seviyesi nedir?

S:(L) Sanırım bir şekilde bizim farkımızdalar ama bizi anlamıyorlar... (TR) Bazıları bazı noktalarda anlıyor... (T) Bizi belirli bir ölçüde anlıyorlar... (F) Ama onların bizimle ilgili anlayışları, bizim onlarla ilgili anlayışımızdan tamamen farklı. Diğer bir deyişle, onlar iri ve hantal varlıklar görüyorlar ama neler olduğunu bilmiyorlar. (L) Ouspensky'nin hayvanların insanları nasıl algıladıklarıyla ilgili açıklaması gerçeğe yakın mı?
C: Yakın.

S:(L) Tamam, 1'inci yoğunluk, mineraller ve bitkiler... Kayalar ve mineraller, büyüme, suda çözünme, erozyon ve diğer yollarla bitkilerle birleşiyor. Gerçekten sınırlı bir varlıkları var. Ve çoğunlukla hayvanlar gelip onları yiyor. (F) Arılar çiçekleri polenliyor. (L) Ağaçlarda çok çeşitli hayvanlar yaşıyor. (T) Bazı hayvanlar yer altında ve mağaralarda yaşıyor. (TR) Yani kayaların, minerallerin ve bitkilerin, onlarla çeşitli şekillerde etkileşen hayvanlarla ilgili gerçekten sınırlı bir anlayışı var.
C: Evet, ve siz de sizin üzerinizdeki yoğunluklarla ilgili sınırlı bir anlayışa sahipsiniz.

S:(L) Gene de şu soru ortaya çıkıyor ki... (TR) Örneğin bugün hepimiz yıldırım dediğimiz birşeyi deneyimledik ama bundan fazlası olduğunun hepimiz farkındaydık. 4'üncü yoğunlukta olan birşeyi bir şekilde algıladık. O realiteyi sınırlı bir şekilde algıladık.
C: Laura, zihnindeki blokları kaldır; kayalar ve bitkiler sizi "görüyor mu?"

S:(J) Muhtemelen görmüyorlar. (D) Tam olarak bilmiyoruz. (TR) 1'inci yoğunluk maddelerinin 3'üncü yoğunluktaki yansımalarını görüyoruz. 1'inci yoğunluğu kendini algıladığı gibi görmüyoruz. 4'üncü yoğunluktakiler de bizi bizim kendimizi algıladığımız gibi değil, 4'üncü yoğunluğa yansıdığımız şekilde görüyorlar.
C: TR, hızlı bir ilerleme kaydediyorsun. Laura kıçını oynatmakta zorlanıyor! [Gülüşme]

S:(V) Merak ediyorum. Kayalar birbirlerini görüyor mu? (L) Soralım. Kayalar birbirlerine baktıklarında ne görüyorlar?
C: Birbirlerini algılayabiliyorlar.

S:(L) Bir kaya bir diğer kayanın farkına varlığında algıladığı şey, bizim dıuyu organlarımızdan hangisine daha yakın?
C: Bu çapraz bir kavramsallaştırma ve işe yaramaz.

S:(L) Yani bir kayanın algıladığı şeyi yorumlamamızın bir yolu yok. Diğer bir 1'inci yoğunluk örneği de bitkiler. Bitkilerin belirli bireylere pozitif olarak, belirli bazı bireylere de negatif olarak tepki gösterebildiklerini biliyoruz. Bitkileri poligraf makinelerine bağlayarak bu tepkileri ölçmüşler. (J) Müziğe de tepki veriyorlar. (TR) Üçüncü yoğunlukta görünen tepkiler.
C: Evet.

S:(L) Eğer bitkiler birbirleriyle etkileşiyorsa, birbirlerine karşı bir yakınlık duyuyorlar mı?
C: Buna benzer birşey.

S:(L) Bir bitkiyi yediğimizde bu onu incitir mi?
C: Bir "Kertiş" sizi yediğinde bu sizi incitir mi?

S:(TR) Evet, biz 3'üncü yoğunluktayız ve 1'inci ve 2'inci yoğunluğu yiyoruz, 4'üncü yoğunluk da bizi yiyor. (D) Biz bitkileri yiyoruz, Kertişler bizi yiyor, peki yemeden nasıl hayatta kalabiliriz?
C: Fizikselliğe duyduğunuz arzuyu bıraktığınızda, yemek yemeğe ihtiyacınız olmayacak.


S:(L) Yani fiziksel varoluşa düşüş ve cennet hikayesi kısmen fiziksellik ve yeme ihtiyacı ile ilgili.
C: Lusifer, "Düşen Melek." Bu sizsiniz.

S:(L) Yani "düşmek", başka hayatlarla, başka canlılarla beslenmek zorunda olduğun fiziksel bir varoluşa girmek anlamına geliyor, öyle mi?
C: Evet.

S:(TR) Bitkiler 1'inci seviye varlıklarla örneğin kayalar, sular vb ile beslendiğinde, 1'inci yoğunluk acı hissediyor mu?
C: Bu husus üzerinde durmamız gereksiz. Bu konuyu irdeledik.

S:(TR) Yani bir bitki besin aldığında... (L) Bitki minerallerle aynı yoğunlukta, yani bu şey gibi... (TR) İki ayrı varlık birleşiyor gibi mi? (V) Jeffrey Dahmer gibi... [Gülüşme] ... (LM) Mineraller suda çözünüyor ve sonra bitki tarafından emiliyor, bunda ne acı olabilir?
C: Subjektif, LM.

S:(L) Belki örneğin fosfatın suda çözünmesi, onun için bir nevi ölümdür...
C: Yakın. Yalnızca 3'üncü seviyede algıladığınızda ve varolan tek algının bu olduğunu düşündüğünüzde kendinizi sınırlandırıyorsunuz.

S:(L) Yani diğer bir deyişle, 4'üncü seviye anlayış üzerinde çalışırken 1'inci, 2'inci ve 3'üncü seviyeyi de algılayabilmeliyiz, öyle mi?
C: Hayır. 4'üncü, 5'inci ve 6'ncı üzerinde çalışın.

S:(L) Altımızda ne olduğunu anlama egzersizi olarak 1'inci ve 2'inci yoğunluk seviyelerini de anlamak faydalı olmaz mı?
C: Her zaman yükselmeye çalışın.

S:(V) Gelişen ruhlar olarak 1'inci ve 2'nci seviye çalışmalarımızı zaten tamamlamadık mı?
C: Evet.

S:(V) Geri adım atmaya gerek yok. (TR) 4'üncü seviyedeki Kertişleri kim yiyor?
C: Kimse. 4'üncü seviye, KH'nin tam ifadesinin mümkün olduğu son yoğunluktur.

S:(TR) Yani 5'inci ve 6'ncı seviyedeki varlıklar saf enerjiyle besleniyorlar.
C: Evet.

S:(TR) 4'üncü seviye tam KH için son aşama. Peki "düşünme ve değerlendirme" seviyesi olarak tanımladığınız 5'inci seviyedeki bir KH varlığının durumu nedir?
C: 1'inci, 2'inci, 3'üncü ve 4'üncü seviyenin ruhları, enkarnasyonları arasında 5'e gider.

S:(T) Yani 4'üncü seviyedeki varlıklar, bir sonraki enkarnasyonları için 4'e dönmeden önce 5'inci seviyeye gidiyor?
C: Aynen.

S:(T) Bu yüzden düşünme ve değerlendirme seviyesi olarak isimlendiriliyor. Gidip yaptığın şeyler hakkında düşünüyorsun. (TR) Peki ya 6'ncı yoğunluktaki ruhlar? (L) 6'ncı yoğunluk KH varlıkları var mı?
C: 6'ya ulaştığında artık 5'e kadar olan döngüye girmezsin.

S:(L) Peki 6'ncı yoğunlukta bir KH deneyimi var mı? 6'ncı seviye Oryonlar gibi?
C: Bunlar yalnızca bireylerin yansımalarıdır, birleşik varlıklar değil. Bu yansımalar denge için vardır. Bunlar bütün birer varlık değildir, sadece düşünce formlarıdır.

S:(L) 6'ncı seviye varlıkları İncil'de Eyüp'ün hikayesinde Lusifer'in Tanrı'nın önüne gelişi gibi bir araya gelmiş melekleri mi ifade ediyor?
C: Evet.

S:(L) Yani 6'ncı yoğunlukta KH ve BH var ve birbirlerini dengeliyorlar?
C: Dengeye yönelik bir yansıma.

S:(L) Bunda bir herhangi bir hiyerarşi var mı? Bu varlıklar bir çeşit "Büyük Konsey"in önüne gelip planlar yapıp tartışıyor, kararlar verip bunları uyguluyorlar mı?
C: Hayır.

S:(L) Peki nasıl oluyor? Herşey enerjilerin doğal bir etkileşimiyle mi meydana geliyor?
C: Evet.

S:(V) Biz 3'üncü yoğunluktayız ve siz bizimle çalışıyorsunuz ve biz 4'üncü yoğunluğa geçmeye çalışıyoruz ve siz de 6'ıncı yoğunluktan 7'nciye geçmeye mi çalışıyorsunuz?
C: Evet.

S:(TR) Bize yardım etmeniz, 7'nci yoğunluğa ulaşmanıza yardımcı oluyor mu? (V) Tıpkı sizin bizimle çalışmanız gibi, daha yüksek yoğunluklarda olup sizinle çalışan başka varlıklar var mı?
C: Hayır, 7'ye hepimiz birlikte ulaşıyoruz.

S:(L) Diğer bir deyişle, siz bizi yukarı çıkarmaya çalışıyorsunuz ve herkes de yukarı çıkıyor ve tüm parçalar tekrar bir araya geldiğinde hepimiz 7'ye gidiyoruz öyle mi?
C: Evet.

S:(TR) Bize yardım etme amacınız bu mu?
C: Bu doğal bir süreç.

S:(TR) 6'ncı yoğunluğa ulaştığımızda bizim işlevimiz, tıpkı sizin şu anda yapmakta olduğunuz gibi 3'üncü yoğunluktakilere yardım etmek mi olacak?
C: Evet. Biz gelecekteki siziz.

S:(TR) Ruhların yüzde elliden fazlası 6'ya ulaştığında ve 7'ye geçmeye hazırlandığında, geri kalanların hepsi de otomatik olarak 7'ye mi geçecek?
C: Doğru kavram değil. 3'üncü yoğunluk "Yılan Kardeşliği" ilhamlı matematiksel hesaplama ve fikirleri kullanıyorsun.

S:(J) Yani bu işin yüzdesi yok. (TR) Yani her bir ruhun oraya ulaşması gerek. (V) 3'üncü yoğunluk matematiğini uygulayamayacağımız kadar yüksek değil bu bence. (TR) Çoğunluk diyelim.
C: Hayır. Hala 3'üncü yoğunluk matematiğini kullanıyorsunuz.

S:(L) Pekala, 7'nci yoğunluğa kesin geçişin ölçütleri nedir?
C: Derslerin tamamlanması.

S:(J) Evet. (TR) Tüm ruhlar 7'nci yoğunluğa geçtiğinde tüm ruhlar tek bir ruh haline mi gelecek?
C: Yakın.

S:(TR) O yüzden herkesin gelmesi gerek, çünkü hepimiz 7'nci yoğunlukta bir olacağız. (D) O zaman oyunu değiştirip tekrar ilgi çekici hale getirmek için ne yapmamız gerekecek?
C: Birşey "yapmak" zorunda değiliz, yaptık, yapacağız, yapıyoruz!!!

S:(L) "Ultimate Frontier" adlı kitabı yazan adam o bilgileri kanalladı mı veya anlattığı olaylar gerçekten meydana geldi mi?
C: Evet ve evet.

S:(L) İddia ettiği gibi Davut'un reenkarnasyonu mu?
C: Öyle tercih ediyorsa.

S:(L) Kadınlar hakkında söyledikleriyle ve ruhların yalnızca tek cinsiyette reenkarne olduğuna dair açıklamalarıyla beni kaybetti. (J) Hayır, öyle değil ve sanırım cinsiyet değiştirme eşcinsellikle de yakından ilgili. (L) Evet. (TR) Ama bence ruhlar belirli bir cinsiyette bedenlenmeye daha eğilimli.
C: Hayır.

S:(L) Sanırım netice itibariyle dengeleniyor.
C: Herşey sadece ders.

S:(J) İnsanın cinsellik durumunun, örneğin eşcinselliğin, bir yaşamdan diğerine geçerken cinsiyet değiştirilmesiyle ilgisi var mı?
C: Bazen.

S:(L) Tüm cinsel ifade şekilleri arasında, 4'üncü yoğunluğa daha hızlı olarak ilerleme olasılığı en yüksek olanı hangisi?
C: Cinsellikten tamamen uzak oluş.

S:(D) O zaman benim durumum iyi! [Gülüşme] (V) Neden cinsellikten tamamen uzak olmak, açıklayabilir misiniz?
C: Çünkü o zaman fizikselliğe olan arzularınızdan kurtuluyorsunuz.

S:(TR) Yani seks, insanı iyice 3'üncü yoğunluğa cezbeden bir 3'üncü yoğunluk eylemi. (L) Peki ikinci en olası cinsel ifade hangisi? [Gülüşme] (D) Benim durumum hallolduğuna göre şimdi sizin durumunuzu ele alabiliriz! (J) Önem sırasına göre... [Gülüşme]
C: Bir önemi var mı?

S:(D) Laura için önemli, cevap verin lütfen. (L) Sanırım herkesin cinsellikten tamamen uzak olmayı isteyeceği ve tüm fiziksel şeylerden kurtulacağı bir noktaya ulaşması gerekiyor ama şu noktada elimizdeki seçenekler karşıtcinsellik, eşcinsellik, çiftcinsellik ve çokcinsellik. [Gülüşme] (D) Bu cinsellik şekilleri arasında kendi fiziksel bedenlerimizden zevk alma yeteneği de var. Bizim fizik bedenden zevk alma yeteneğimiz var ama onların yok. Ve bir yerde okuduğuma göre bunu kıskanıyorlarmış. (L) Bu doğru mu, bizim fizikselliğimizi kıskandığınız?
C: Hayır. Hiç!

S:(L) Bir yerde okuduğuma göre yüksek ruhsal seviyelerde olduğunda ruhsal birleşmeyi deneyimleyebiliyorsun ve bu orgazmdan daha iyi. Bu doğru mu?
C: Herhangi bir orgazm türüne neden ihtiyacınız olsun?

S:(L) Orgazm, fizikselliğin mutlak deneyimlerinden biri gibi görünüyor. (TR) Evet, aynen bu, fiziksellik... (L) Fizikselde, 3'üncü yoğunluk dünyasında varolan herşey bir şekilde daha yüksek boyutlardaki deneyimlerin ve varoluş durumlarının bir yansıması değil mi?
C: Sizin deneyimlediğiniz şekliyle 3'üncü yoğunluk, bu yoğunluk içindeki esaretinizi sürdürmek üzere beslenen bir ilüzyon.

S:(L) Diğer bir deyişle sonsuza kadar sevişen Vişnu ve Şiva örneğinde olduğu gibi varoluştaki dünyaların devamını sağlayan kozmik bir orgazm falan yok?
C: Zırva! [Gülüşme]

S:(L) Doğu dinlerinde öğretilen birşey bu, hatta bu şekilde yaptıkları heykeller var...
C: İlüzyonu sürdürmeye yönelik bir mantıksallaştırma.

S:(L) Yani orgazm deneyimi bir yem, bizi... (D) Kontrol altında tutmak için... (TR) Ve üçüncü seviyede tutmak için... (L) Bu doğru mu?
C: Evet.

S:(L) Başka bir celsede bu konu hakkında sorduğum başka bir soruya dönelim: orgazm anında enerjimize ne oluyor? Bu enerji nereye gidiyor?
C: 4'üncü seviye KH'ye gidiyor.

S:(TR) Bu Kertenkelelerin bizimle beslenmesinin bir ifadesi mi?
C: Oradaki KH varlıkları bu enerjiyi alıyor.

S:(TR) Yani orgazm, 4'üncü yoğunluğun 3'üncü yoğunluktan beslenmesinin 3'üncü yoğunluktaki bir ifadesi, öyle mi?
C: Yöntemlerinden biri.

S:(D) "Pleiades Öğretileri"nde (Bringers of the Dawn) seksten bahsediliyor ve bunun sevginin bir ifadesi olduğu, seni gerçekten sevmeyen biriyle seks yapmaman gerektiği söyleniyor.
C: İhtiyaç duyulan tek şey sevgi.

S:(L) Eğer iki birey, birbirlerine duydukları yüksek seviyeli sevgiyi fiziksel bir şekilde ifade etmek isteseler, bu enerjiyi 4'üncü seviye KH varlıklarını beslemeden, pozitif bir şekilde yapmaları mümkün mü?
C: Hayır.

S:(L) Yani ne yaparsan yap, ne düşünürsen düşün, bu enerji oraya gidiyor öyle mi?
C: Seks kuvvetli bir fiziksel arzudur.

S:(V) Büyük geçiş geldiği sırada seks yapan veya herhangi cinsel bir ilişkisi olan kişiler bu yüzden geçişi gerçekleştiremeyecek mi? (L) Sanmam... (V) Bunu öğrenmek istiyorum. Bu doğru mu?
C: Hayır. İncil'inizde "Bin Yıl" olarak bahsedilen şey, geçişin 3'üncü yoğunluk yorumudur.

S:(L) Yani bir anlamda 4'üncü yoğunlukta bin yıl boyunca fiziksel varlıklar olarak yaşayacağız. Geçiş bu süre içinde gerçekleşecek ve bu süre bittiğinde fiziğe olan iştahımızı geride bırakmış olacağız, öyle mi?
C: Yakın. Bazıları 4'üncü yoğunluğa hemen geçecek, bazılarının ise biraz daha "zamana" ihtiyacı olacak.

S:(T) Yani 4'üncü yoğunluğa geçtiğimizde ve hala fizikselken, ihtiyaç duyduğumuz besinleri yine 3'üncü yoğunluktan mı edineceğiz?
C: Kısmen.

S:(D) Tamamen BH olsak bile mi?
C: Tamamen BH iseniz fiziksel besine ihtiyacınız olmaz.

S:(D) O zaman nasıl enerji alırız... Birbirimizden. Başkalarına hizmet ediyor oluruz. (L) BH böyle çoğalıp büyüyor... KH parçalıyor ve parçalanıyor ve giderek küçülüyor... (J) Uyguladıkları parçalamalar, yasa gereği onlara dönüyor. (D) Kendi enerjimizi başkalarına verirken biz de başkalarının enerjisini alabilecek miyiz?
C: Evet.

S:(D) Başkalarına hizmetin aynı zamanda kendine hizmet olması bu herhalde. (L) Son olarak söylemek istediğiniz birşey var mı? Rehberlik anlamında herhangi birimize söylemek istediğiniz birşey var mı?
C: Ancak spesifik olarak istenirse. (ç.n.: spesifik; ayrıntılı, açık, net)

S:(D) Evde kanallama yaptığımda sizinle temas kuruyor muyum?
C: Evet ama bozucu etkilere dikkat et. Ruhuna bak TR.

S:(TR) Uzun süredir ruhuma yöneliyorum ve ruh sörfü yapıyorum! Keen Industries şirketi bana uygun bir iş teklifi sunacak mı?
C: Bekle ve gör.

S:(TR) Sizinle iletişim kurabilecek miyim?
C: Burada.

_________________

15 Nisan 1995 Frank, Laura, TR ve JR
S: (T) İyi akşamlar. Bu gece karşımızda kim var?
C: İyi akşamlar!
S: (L) Bu gece karşımızda kim var?
C: Şura.

S: (L) Human Potential Foundation'dan (İnsan Potansiyeli Kurumu) Washington'da düzenlenen meşhur konferansa dair bir ilan geldi. İlginç olabilir. Bu konferansa gitmek için planlarımızı ayarlamamız faydalı olur mu?
C: Vakit kaybı.
S: (L) Oldukça kesin. (J) Elimizde yeteri kadar şey var. (L) "Mysterious Fires and Lights" (Gizemli Ateş ve Işıklar) isimli bu kitapta, UFO olarak algılanan bazı ışıkların aslında bizim gerçekliğimize girmiş canlı varlıklar olabileceği fikri dile getiriliyor. Bu tür bazı ışık kaynakları bir bilince ve amaca sahip gibi görünüyor. ... Bu bazı durumlar için geçerli bir şey mi?
C: Bu teorik verilerin geçerliliği hakkında fikir edinmek için yayın tarihini kontrol et.
S: (L) 1967'de yayınlanmış. (T) Eski. (L) Bu aptalca bir fikir değil. Yıldırım topları gibi. Zeki davranışlar gösterdiği biliniyor. Meraklı bir köpek yavrusu gibi. Yıldırım topu nedir?
C: Benzetmeyle ilgisiz.
S: (L) Tamam ama duyuları olan birşey mi? ...
C: Hayır.
S: (T) Sadece çok tuhaf elektriksel bir fenomen.
C: Yakın.
S: (L) Geçen gece Frank olmadan çalışma yapıyorduk. Frank'in devletle ilgili bir tehlike altında olduğuna işaret eden
bilgiler aldık. Bu doğru mu veya doğru muydu?
C: Kısmen.
S: (L) Bu tehlikenin kaynağı nedir?
C: Kaynak mı?
S: (L) Yani IRS mi, FBI mı, CIA mi, veya ne?
C: Başlangıcı bu şekilde değil.
S: (L) Fiziksel bir tehlike mi, yoksa taciz edilme tehlikesi mi?
C: Kendini yok etmeye yönelik zihinsel saldırı.
S: (L) Bu tür saldırılara karşı korunmak için yapılabilecek herhangi birşey var mı?
C: Evet.
S: (L) Korunmak için ne yapılabilir?
C: Düzenli bilgi girişi.
S: (L) Ne tür bilgiler? Kanal bilgileri, kitaplar, videolar... ne?
C: Hepsi ve diğer.
S: (L) Belirli bir diğer tür mü?
C: Bilgi paylaşımı. Şimdi, uyarı!!! Diğerleri de yakında aynı tür saldırılarda büyük bir artış deneyimleyecek. İkiniz geçmişte benzer nedenlerden bu tür deneyimler yaşadınız, ama şimdi hep birlikte çalışıyor olmanız sizi farklı bir kategoriye koyuyor!! Unutmayın, tüm kanallar ve benzer yapıdaki kişiler tanımlanır, izlenir ve "ilgilenilir".
S: (T) Bu tür saldırı deneyimi olan iki kişi kim?
C: Öğrenmek için keşfedin.
S: (J) Birinin ben olduğumdan eminim çünkü son zamanlarda zihinsel ve duygusal olarak çok kötü durumdayım. (T) Söz konusu iki kişiden biri JR mi? (J) Biliyorum, biri benim.
C: İntihar düşünceleri?

_____________________
18 Nisan 1995 F___ ve Laura
S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.
S: (L) Bu akşam karşımızda kim var?
C: Tiklorya.
S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.
S: (L) Tamam. Geçen gece, üç veya dört yaşımdayken pencerede gördüğüm ve bana "Nereye gidersen git, saklanamazsın. Zamanı geldiğinde seni bulacağız." diyen yüzü gördüğüm olay hakkında konuşuyorduk. Bu olayda pencerede gördüğüm şey kimdi veya neydi?
C: Gri.
S: (L) Söylediği şey tam olarak neydi?
C: Aynen hatırladığın gibi.
S: (L) Bana söylemek istedikleri şey nedir? Gelecekte bir noktada gerçekten beni bulacaklar ve bana veya benimle birşey mi yapacaklar?
C: Henüz bu bilgiyi veremeyiz.
S: (L) Henüz bu bilgiyi veremez misiniz?
C: Evet.
S: (L) Neden?
C: Hayır.

S: (L) Dr. Zanghi bana hipnotik regresyon yaparken, bana neden kaçırıldığımı sordu. O bu soruyu sorduğu anda bir tür Yunan tapınağına benzeyen yerdeki bir manzara gördüm. Tapınakta uzun cüppeli, sakallı bir sürü piskopos kılıklı adam vardı ve bana birşeyler öğretiyorlardı ve birşey yapmam için beni dışarı gönderiyorlardı. Bu anı neydi?
C: Henüz değil Laura!
S: (L) Bunun ardında birşeyler var gibi. Bana korkutucu geleceği için mi söylemiyorsunuz? Çok korkmama neden olacak birşey mi?
C: Hayır.
S: (L) Bu, yapmam gereken, ama henüz bilmediğim birşey mi?
C: Yakın.
S: (L) Sanırım burada F___ ile benimle ilgili bir tür kadersel olay var. Doğru mu?
C: Muhtemelen.
S: (L) Ahhh. Benden daha kurnazlar. Geçen gece neredeyse kalp krizi geçirmeme neden olacak olan o ani vizyon doğru muydu? Göklerin açıldığını ve bir sürü varlığın bizim gerçekliğimize doluştuğunu gördüm.
C: Evet. Ama bu bir kehanet mi, yoksa mevcut gerçeklik mi?
S: (L) Aman tanrım! (F) Senin bunu yaşadığın gündü sanırım benim zihnimde de benzer bir algı oluştu. Herşey şu anda oluyor. Algılarımızın sınırlılığı nedeniyle bunu göremiyoruz. Biz birgün göklerin yırtılacağını ve kozmik bir olay olacağını bekliyoruz. Ama aslında perde zaten aralanmış durumda ve teker teker giriyorlar. Son grup da girdikten sonra birden tamamen açılacak. Biz bir gün UFO'ların dünyamızı işgal edeceklerini düşünüyoruz. Bunun şu anda zaten olduğunu algılayamıyoruz. Karla Turner bunu "Dünya'nın Sonu" olarak tanımlamıştı ve kendisi ve ailesi için gerçekten de öyleydi.
______________________________
23 Temmuz 1995 F___ doğrudan kanallıyor, Laura, SV, TR, JR
S: (L) Hazır olduğunuzda belirtin.
C: Tamam.
S: (L) Birkaç sorumuz var ve sanırım bu akşam JR başlamak istiyor. (J) Öncelikle, kiminle birlikteyiz?
C: Bunu neden soruyorsun? Beklenen yanıt nedir?
S: (J) Bir isim.
C: Hala isim istiyorsunuz. O zaman: Toren.
S: (J) Eğer önemli değilse, değildir.
C: Önemli olan şey sizin için neyin önemli olduğu ve bizim uyum gösterme isteğimizdir.
S: (L) Toren, benim aklımdaki ilk şey, birkaç gece önce yaşadığım bir deneyim. Kendimle başka birşey arasında bir tür iletişim oldu gibi.
C: Gerçekliklerin çakışmasıydı.
S: (L) Gerçekliklerin çakışması nedir?
C: Enerji merkezleri çakıştığında olan şey.
S: (L) Hangi enerji merkezleri çakışıyor?
C: Düşünce enerjisi merkezleri.

S: (L) Kimin düşünceleri?
C: Ahh, biraz fazla hızlı gitmiyor muyuz? Düşünceler tüm yaratımın temelidir. Düşünce olmadan hiçbirşey olmazdı. Olur muydu?
S: (L) Doğru.
C: O nedenle, çatışan enerji merkezleri düşünce kalıplarıyla ilgilidir. Düşünce kalıbı enerjilerinin kesişimi olarak da adlandırılabilir.
S: (L) Biraz daha net olarak ifade edebilir misiniz?
C: Yönlendirme yaptığını algılıyoruz. Bilgi edinmeye yönelik gerçek çaba, her zaman tüm yanıtlara, tüm sorulara açık olmaktır. Yani, daha spesifik olunmasını istemen, yanıtın net olmadığını varsaydığını gösteriyor.
S: (L) Algılayabildiğim kadarıyla deneyimimin belirli bir kısmını silen birşey oldu bana, ve siz de bunun kesişen düşünce merkezlerinden kaynaklanan bir enerji çakışması olduğunu söylüyorsunuz. Şimdi, bu düşünce merkezleri kesişmesi bedenimin içinde mi, yoksa içinde bulunduğum ortamda mı oldu?
C: İkisi bir ve aynı.
S: (L) Bu düşünce merkezleri çakışmasına neden olan şey faaliyetlerimden herhangi biri miydi?
C: Yine, bir süre için algılarında biraz yavaşlamanı istememiz gerekiyor, çünkü kişi en gerçek yanıtları, tüm olası yanıtlara açık olduğunda ve önyargılı olmadığında görür. Ve yine, ne yazık ki yanıt arayışında yönlendirme yaptığını algılıyoruz ve bu da önyargıyı gösteriyor. Elbette bu da olabilir, ama eğer kişi olası yanıtlar arasında en gerçek olanını arıyorsa, önyargının buna müsaade etmeyeceğini bilmelidir. Dolayısıyla, eğer mümkünse, herhangi belirli bir sonuç türüne yönelmeyen sorular sormayı dene.
S: (L) Olayla ilgili spesifik algılarım hakkında soru sorabilir miyim?
C: Zaten yaptığın şey bu. Tüm olası yanıtlar arasında en gerçek olanı istediğini algılıyoruz ve eğer kişi olası yanıtlardan en gerçek olanını istiyorsa, kendi algıları üzerinde çok durmamalı, sadece yanıtların akışına izin vermelidir. Bunu gerçekleştirmeye yönelik en iyi tavsiye, adım-adım ilerleme yaklaşımıdır; yani en az önyargıyla en basit soruları sormak.
S: (L) Pekala. Yatakta uzanıyordum ve uyuyamama ile ilgili endişe duyuyordum. Bildiğim bir sonraki şey, yatağımın üzerinde havada olduğumu hissetmemdi. Gerçekten öyle miydim?
C: Hayır. "Ben" diye ifade ettiğinde, tüm varlığını ifade ediyorsun. Herhangi bir tanımda kişinin varlığıyla ilgili birden çok faktör vardır.
S: (L) Varlığımın bir parçası varlığımın diğer bir parçasından ayrılmış mıydı?
C: Evet.
S: (L) Bu, ruhumu veya astral bedenimi fiziksel bedenimden çıkarmaya yönelik bir girişim miydi?
C: Girişim muhtemelen uygun terim değil.
S: (L) Diğer bir deyişle...
C: ... Girişim, çatışan enerjiler ve düşünce merkezleri durumunda varolan doğal koşuldan ziyade bir çabayı ima ediyor.
S: (L) Ayrıca yatağın yanında sıralanmış birkaç karanlık, örümcek-benzeri figürün farkında gibiydim. Bu doğru bir izlenim miydi?
C: Onlar spesifik düşünce merkezi projeksiyonları olarak tanımlanabilir.
S: (L) Bu faaliyete karşı savaşıyor ve direniyor gibiydim.
C: Bu senin tercihindi.
S: (L) Başarılı oldum mu?
C: Yine yönlendirmeye geri döndük.
S: (L) Tamam, bu durum, gerçekleşmiş olan bir kaçırmanın bitişi miydi?
C: Doğru terminoloji değil. Bu bir olayın bitişiydi ama kaçırılma olarak tanımlayacağınız bir olaydan ziyade, etkileşim olarak tanımlayacağınız bir olayın bitişiydi.
S: (L) Bu etkileşimin özelliği neydi?
C: Düşünce merkezi özellikleriyle ilgili enerji çatışması.
S: (L) Bu düşünce merkezleri nerede bulunuyor?
C: Bu yanıtlaması zor bir soru çünkü düşünce merkezlerinin bir yerde bulunduğunu varsayıyorsun. Ve elbette bu, henüz aşina olmadığın bir kavram alanı. Dolayısıyla, bu soruya sana anlamlı gelecek şekilde herhangi bir yanıt verme çabası işe yaramayacaktır. Yavaşlamanı ve soruları dikkatli bir şekilde kurmanı öneriyoruz.
S: (L) Bu düşünce merkezlerinin temel odağı hangi yoğunluk seviyesinde bulunuyor?
C: Düşünce merkezlerinin herhangi bir yoğunluk seviyesinde temel bir odaklanması yoktur. Önemli olan da bu.Düşüncelerin realitesiyle tam olarak bir aşinalığın yok. Pek çok seviyede bilgi verdik ve yoğunluk seviyesiyle ilgili pek çok alanda ayrıntılar aktardık fakat düşünceler tamamen farklı birşeydir çünkü tüm yoğunluk seviyelerinden aynı anda geçerler. Şimdi sana şunu soralım; şu anda bunun nasıl mümkün olabileceğini anlamıyor musun?
S: (L) Evet. Ama yapmaya çalıştığım şey, bu çakışan düşünce merkezlerini tanımlamak. Eğer iki veya daha fazla düşünce merkezi çakışıyorsa, bunların karşı karşıya geldiğini düşünürüm.
C: Doğru.
S: (L) Ve bilmek istediğim şey şu; bu doğrudan bana karşı birşey miydi, yoksa hazırlıksız yakalandığım bir durum mu?
C: Deneyiminin gerçek özelliğinden uzaklaşıyorsun, çünkü ön kabullerde bulunuyorsun. Ve seni küçük düşürmeye çalışmıyoruz, sadece rehberlik yapmaya çalışıyoruz ve bu her zaman kolay değil. Fakat, şunu bilin ki, bu konuda bilgi kazanmanızın en basit yolu, önyargısızca en basit soruları sormaktır.
S: (L) Tamam, kaçırılmadığımı söylediniz, sadece yaşanan bir tür olay olduğunu söylediniz. Yaşanan olay neydi?
C: Bunu zaten tanımladık, fakat burada karşılaştığın sorun, yaptığımız tanımın çok karmaşık olduğunu varsayıyor olmandır. Ama öyle değil.
S: (L) Bedenimi terk ettim mi?
C: Çok üzülerek söylüyorum ki, yine uzaklaşıyorsun.
S: (L) Basit sorular sormaya çalışıyorum.
C: Sorun şu; yanıtlarla ilgili ön-varsayımların var. Lütfen önyargıyı azalt.
S: (L) Önyargım nedir? Ön-varsayımım nedir?
C: Küçük bir örnek verecek olursak: herhangi bir zamanda bedeninden "ayrıldığını" nasıl biliyorsun? Soru "bedeninden hiç ayrılıyor musun" değil, "bunu nasıl biliyorsun?"
S: (L) Sanırım bilmiyorsun.

C: Bir benzetme yapalım. Eğer gökte bir gökkuşağı görseydin ve sonra o gökkuşağı artık görünmeseydi, "Gökkuşağı acaba dağların üzerine mi döküldü?" diye sorar mıydın?
S: (L) Anlamadım. Hayır, öyle sormazdım çünkü gökkuşağının, ışığın atmosferdeki su veya buzlardan yansıması olduğunu bilirdim.
C: Bu senin bildiğin şey. Fakat o durumda, bildiğin herhangi birşeyin gerçeğin doğru temsili olduğunu nasıl bilirsin?
S: (L) Bilmiyoruz.
C: Karmaşık bir konu hakkında soru sorarken, bu sorunu çözmenin tek yolu, önyargı olmadan çok basit, adım-adım sorular sormaktır. Bunu yapabilmesi için kişinin sorduğu soruların çok basit, adım-adım nitelikte sorular olduğundan ve önyargı içermeyen sorular olduğundan emin olmak için durup biraz düşünmesi ve soruları dikkatli bir şekilde oluşturması gerekir.
S: (L) Tamam, o deneyimde bedenimde bir felç hissetim. Bu felce neden olan şey neydi?
C: Evet. Farkındalığın ayrılması. Bunun tanımı şu; kişinin farkındalığı belirli bir düşünce sektörü üzerinde o kadar yoğun olarak odaklanıyor ki, diğer tüm farkındalık seviyeleri geçici olarak duruyor, ve zihinsel realitede kişinin fiziksel gerçekliğinin farkındalığı imkansızlaşıyor. Bu, felç olarak tanımlanan şeyle ilgili bir izlenim veriyor. Anlıyor musun?
S: (L) Evet. Bu mutlak farkındalık odağının gerçekleşmesine neden olan şey nedir?
C: Bir olay zihinsel süreçleri geçici olarak pasifize ediyor.
S: (L) Peki hangi olay zihinsel süreçleri bu seviyede pasifize edebilir?
C: Herhangi sayıda olay.
S: (L) Peki bu deneyimdeki olay neydi?
C: Çakışan düşünce merkezlerinin neden olduğu bir enerji kesişimiydi.
S: (L) Hangi enerjilerin kesişimiydi?
C: İki zıt gerçeklik birimi ne zaman kesişse, bu durum sürtünme denen bir duruma neden olur ve bu da, aslında mevcut olmayan zaman ile ilgili kavramınızın ölçülemeyecek kadar küçük bir miktarında, tüm işlevlerin ortadan kalkmasına veya durmasına neden olmaktadır. Bizim çakışma dediğimiz şey budur. Arada, veya herhangi kesişen, karşıt varlıklar durumunda daima sıfır zaman, sıfır hareket, sıfır aktarım, sıfır alışveriş vardır. Şimdi bunun üzerinde düşün. Dikkatlice düşün.
S: (L) Yani temel olarak bir mevcut olmayış durumunda mı kaldım?
C: Mevcut olmayış uygun bir terim olmaz. Akışkan olmayan varoluş daha yakın. Anlıyor musun?
S: (L) Evet. Donmuş gibi mi?
C: Donmuş gibi.
S: (L) Bu deneyimin bana herhangi bir faydası oldu mu?
C: Tüm deneyimlerin fayda potansiyeli vardır.
S: (L) Bu deneyimin bana herhangi bir zararı oldu mu?
C: Tüm deneyimlerin zarar potansiyeli vardır. Paralellikleri görüyor musun? Doğadaki çatışan herhangi güçlerden bahsediyoruz. Karşı karşıya geldiklerinde sonuç hem faydanın en uç seviyesine, hem de zararın en uç seviyesine kadar gidebilir. Veya ortada simetrik olarak mükemmel bir şekilde dengede kalabilir veya tarafların bir tanesinde kısmen dengede kalabilir. Dolayısıyla, gerçekliğin kesişen noktalarında tüm potansiyeller gerçekleşebilir.
S: (L) Birbirleriyle kesişen enerjilerden biri, beni ben yapan enerji miydi?
C: Şimdi tekrar uzaklaşıyorsun.
S: (L) O olaydaki düşünce merkezlerinden biri ben miydim?
C: Bu soruda, sen olarak tanımlanan şeyin veya "ben" olarak tanımladığın şeyin kendisinin bir düşünce merkezi olduğu önvarsayımı var.
S: (L) Bu soruları sorarak öğrenmeye çalışıyorum işte. Ön-varsayımda bulunmuyorum, sadece ne olduğunu anlamaya çalışıyorum!
C: Seni teşkil eden şeylerden biri bir düşünce merkezi ama seni teşkil eden şeylerin hepsi değil. Dolayısıyla "O çakışan enerjilerden veya düşünce merkezlerinden biri ben miydim?" demek doğru değildir.
S: (L) O çakışan düşünce merkezlerinden veya enerjilerinden biri benim bir parçam mıydı?
C: Evet.
S: (L) Yani benim bir parçam olan bir düşünce merkezi, başka birşeyin veya kişinin bir parçası olan bir düşünce merkezi enerjisiyle mi çakıştı?
C: Yoksa senin düşünce sürecinin bir parçası olan bir düşünce merkezi enerjisi, senin düşünce sürecinin başka bir parçası olan bir düşünce merkezi enerjisiyle mi çakıştı? Sana bu soruyu soruyoruz ve bunun üzerinde düşünmeni istiyoruz.
S: (L) Öyle miydi gerçekten?
C: Sana bu soruyu soruyoruz ve bunun üzerinde düşünmeni istiyoruz.
S: (L) Bir "kaçırılma" deneyimlediklerini algılayan veya algıladıklarını düşünen kişilerin aslında kendi kendilerinin bir parçasıyla etkileşmiş oldukları durumlar oluyor mu hiç?
C: Bu çok muhtemel. Şimdi başka bir soru sormadan önce durup biraz düşün: bu hangi olasılıkları açıyor? Herhangi bir sınır var mı? Varsa nedir? Keşfetmeye değer bir alan değil mi?
S: (L) Tamam, bana burada biraz yardım edin...
C: Örneğin, üzerinde durman için tek bir örnek verelim. Ya, gelecek olarak algıladığınız yerdeki ruh uzantınızın geri gelip şu an olarak algıladığınız yerdeki ruh uzantınızı kaçırdığı senaryolar olabiliyorsa?
S: (L) Aman tanrım! Bu oluyor mu?
C: Bu, kendine sorman ve üzerinde düşünmen için.
S: (L) Neden kendime böyle birşey yapayım ki? (J) Gelecekle ilgili bilgi almak için.
C: Ne kadar çok olası yanıt var, değil mi?
S: (L) Bu çok korkutucu ve negatif bir deneyim gibi göründü bana. Eğer durum buysa: a) belki bu sadece benim algımdır, veya b) gelecekte çok hoş biri değilim! (J) Veya gelecek çok hoş değil. Ve bununla ilgili aldığın bilgi hoş değil.
C: Veya acaba olası geleceklerin hepsi değil de, sadece biri miydi? Ve özgür irade yolu tüm bunlarla bağlantılı değil mi?
S: (L) Tanrım! Umarım öyledir.
C: Şimdi, büyük öneme sahip sorular sorarken yavaşlamanın ve önyargılı olmamanın faydasını görüyor musun? Öğrenme ve bilgi toplama sürecinde çok çabuk hızlandığında, bastığın zemine bakıp düşünmeden, yolu atlayarak geçmeye benziyor bu. Böyle bir durumda kişi yoldaki çatlakların içindeki altınları ve değerli taşları kaçırır.
S: (L) Biraz bekler misiniz... [odadan ayrılıyor]
C: Başka sorusu olan?
S: (J) Sanırım Laura dönene kadar bekleyeceğim.
C: Seçimin buysa.
S: (SV) Laura kendisiyle büyük bir çelişki içinde, bunu kesinlikle biliyorum. Ona yardımcı olabilir miyiz, yoksa bu onun kendisi yapması gereken birşey mi?
C: Bunu nasıl kesinlikle biliyorsun?
S: (SV) Bedeni üzerinde şifa çalışması yaparken algıladığım, duyduğum, hissettiğim, gördüğüm şey bu.
C: Bunu daha iyi incelemeni öneriyoruz.
S: [Laura dönüyor] (L) Şimdi, bu enerjilerin çakışması olayına dönecek olursak... Enerji çakışması, herkese varlığının önceden karar verilen bir veya pek çok noktasında olan veya olabilen birşey mi?
C: Üzülerek, hızlandığını ve gerçek keşif noktandan ileriye atladığını belirtmek zorundayız.
S: (L) Tamam, bu olay olduğunda varlığımın bir parçasının, belki gelecekteki benliğimin... hepsinin eşzamanlı olduğunu biliyorum ama bir referans olarak kullanıyorum, geri gelip bir bilgi alışverişi için şimdiki benliğimle etkileşim kurduğunu varsayıyorum. Bu doğru mu?
C: Bu sorunun yanıtını kendi kendine keşfetmen daha iyi olur, çünkü yanıtları burada aramak yerine kendi düşünme yeteneklerinle ele alman sayesinde bilgi kazanacaksın. Fakat şu tavsiyede de bulunuyoruz ki, bizzat bu soruları kendi kendine yanıtlama çabasıyla çok, pek çok bilgi edineceğin süreçte diğerleriyle de bilgi paylaşım ağı oluştur. Bundan vazgeçme, çünkü kendi düşünce gücünüzle elde edeceğiniz yanıtlar sizin için gerçekten aydınlatıcı olacak ve bunu takip edecek olan deneyim, binlerce hayatlık zevk ve eğlenceye değecek.
S: (L) Tamam, bu deneyimden birkaç gün önce, evlilikle ilgili konulardan dolayı birkaç şiddetli başağrısı yaşadım. Bu ani ve şiddetli ağrının kaynağını öğrenmek istiyorum.
C: Bunu kendin hala yanıtlamadın mı?
S: (L) Tatminkar bir şekilde değil.
C: Hayır. Yanıtının tatminkar olmadığını algılıyorsun.
S: (L) Birkaç seçeneğim var ve kesin bir seçim yapmadım.
C: O zaman birini seç.
S: (L) Ya yanlış seçeneği seçersem?
C: Yanlış seçeneği seçmeyeceksin.
S: (L) Tamam, tüm bu şeyler belirli bir süreçte olduğu için yine bu deneyimle ilişkili görünen başka bir durum daha var. SV üzerimde bazı beden çalışmaları yaparken birden kendimi çarpı şeklindeki direklere bağlanmış olarak gördüm ve kolumu omuzumdan koparmaya çalışan bir aslanın beni yediğini algıladım. Bu vizyon, başka bir hayatıma mı aitti?
C: Normal olarak bu bilgiye nasıl erişirsin?
S: (L) Normalde hipnoz yoluyla yapılır, ama etrafta beni hipnotize edecek kimse olmadığı için bu konuda yalnız kalıyorum.
C: Etrafında seni hipnotize edecek kimsenin olmadığını mı söylüyorsun?
S: (L) Kim?
C: Biz de sana bu soruyu soruyoruz.
S: (L) Öyle görünüyor.
C: Çok ilginç. Hmm. Demek dünya bizim düşündüğümüzden çok daha darmış.
S: (T) F___'nin rüyası önemli miydi?
C: O soruyu yanıtlamadan önce, birinizin "Laura'nın üzerine gelme gecesi" dediğini duyduk. Bu kesinlikle doğru değil. Amacımız size gerçek bilgiyi edinmenizde yardımcı olmak ve bu yalnızca kendi kanallarınızı açmanız yoluyla gerçekleşebilir. Bunu yaparken size mümkün olan herhangi bir yolla yardımcı olmaktan çok mutluyuz, fakat gerçekten ve tamamen sınırsız olan kendi yetenekleriniz yerine tamamen bizim yardımımıza odaklanmanız sizin için çok zararlı olur. Sizin tanımladığınız şekliyle "üzerine gelmek" sadece sizin bir algınız. En büyük ilerlemeler gerçekleştirilirken öğrenme süreci bazen zordur ve Laura'ya öğrenme çabasında bulunması için samimi ve sürekli yorumlarda bulunuyoruz. Kişi öğrendiğinde, gerçek bilgiyi elde etmeye çalıştığında onun veya mevcut herhangi birinin üzerine gelinmesi için hiçbir neden yok. Bunu zor olarak algılıyor olabilirsiniz, fakat uzunvadede çok faydalıdır. Ve tekrar, sizi azarlıyor gibi görünüyor olabiliriz, fakat sizi azarlamadığımızı özellikle belirtiyoruz. Yaptığımız tek şey, yönlendirilmeyi istediğinizde yönlendirmektir. Ve kişinin zihinsel enerjilerinin saptığını veya dağıldığını algıladığımızda çoğu zaman, sadece kişinin ilgisini yeniden odaklaması amacıyla oldukça keskin görünen yanıtlar veriyoruz. Çünkü bu amaçla ilgili olarak başvurulan, hepinizin aşina olduğu yol budur. Şimdi hafızanıza eriştikçe bileceksiniz ki, bu zihinlerinizde ve ruhlarınızda içgüdüsel
olarak mevcut olan birşeydir. Durup bunun üzerinde düşünmenizi öneriyoruz, çünkü eğer bunu yaparsanız, söylediğimizdeki gerçeği göreceksiniz.
S: (L) Gerçeklerden bahsetmişken, önceki bir tartışmamızda merak ettiğimiz birşey vardı; özgür irade yasası, bu kaynaktan aldığımız bazı bilgilerin a) sapmış, b) yanlış olmasını gerektirebilir mi?
C: Bu sorunun yanıtı olarak herhangi bir olasılığı kapatmayı istemiyoruz, ama söyleyeceğimiz şey şudur ki, eğer herhangi bir yanlışlık varsa, bunun meydana gelmesinin olası nedenlerinden biri önyargıdır. Sorunun kendisinde veya beklenen yanıtta önyargı olabilir. Kişi, yanıtın doğruluk derecesinin değişmesine neden olacak şekilde enerjiye müdahale edebilir veya enerji akışını saptırabilir.
S: (L) Yani odadaki herhangi birinin, yanıtın ne olabileceği veya olamayacağı ile ilgili önyargısı, farklı bir yanıtın ortaya çıkmasına neden olabilir mi?
C: Kendi deneyiminle ilgili önceki bir soruna yönelik olarak belirttiğimiz gibi bu, enerji akışını saptırabilir. Hatırlayacak olursanız, sorularınıza veya beklediğiniz yanıtlara önyargı bulaştırmamanız konusunda sizi tekrar tekrar uyardık. Bu, değerli bilgiler almanıza, değerli bilgileri nasıl elde edeceğinizi öğrenmenize ve böylece bilgi tabanınızı nasıl kapsamlı olarak genişletebileceğinize dair gösterdiğimiz bir yardım çabasıydı. Ve çabalarımızı azarlama olarak değil, yardım olarak algılamanız gerektiği konusunda da uyarıda bulunduk.
S: (L) Yani bu konuda gösterdiğim önyargı, olan şeyin bir "Kaçırılma" veya benzer birşey olduğu şeklindeki varsayımımdı ve sorularımı da bu varsayıma göre belirledim, öyle mi? Ve algılarımı doğrulayan yanıtları duymak istedim?
C: Evet.
S: (L) Önyargı başka hangi şekilde bulaşabilir?
C: En önemli olasılıkları belirttin. Bu konuda kendi düşünce yeteneklerini kullanırsan ve kendi düşünce merkezlerini dikkatle incelersen, olası herhangi ve tüm yanıtlara ulaşabilirsin.
S: (L) Bilgiyi engelleyen veya saptıran önyargı, herhangi birimizdeki veya hepimizdeki yapışık ruhlardan kaynaklanabilir mi?
C: Mümkün ama çok muhtemel değil.
S: (L) Eğer herhangi birimizde düşünce ve duygularımızı değiştiren bir yapışık ruh varsa, değişen düşünce veya hislerimiz
bilgiyi saptıran önyargılar yaratabilir mi?
C: Olasılıklarda herhangi bir sınır yoktur. Sadece potansiyel farklılıkları vardır. Fakat yine, kendiniz hakkında veya her zaman emrinizde olan evrensel bilgi bankasına erişiminizle ilgili bir soru sorarken sizi olası önyargılara karşı uyarıyoruz. Örneğin "yapışık ruh" dediğinizde bu da bir varsayımdır veya diğer bir deyişle, böyle birşeyin mevcut olduğu veya genel bir sorun yaratacak şekilde böyle birşeyin mevcut olduğu yönünde bir önyargı ifade etmiş oluyorsunuz. Önyargı yolunda bu iki olasılık da mevcuttur. Örneğin yapışık ruh nedir?
S: (L) Yapışık ruh nedir?
C: Hayır, önce biz sorduk.
S: (L) Benim düşünceme göre bu yüzyıllar boyuncaki etkileşimlerde tanımlanmış ve ortaya konmuştur.
C: Kim tanımladı veya ortaya koydu?
S: (L) Pek çok birey ortaya koydu ve doktorlar, psikiyatristler, rahipler, şamanlar, psikologlar, şeytan çıkarıcılar tarafından tanımlandı ve bununla ilgili kendi çalışma deneyimlerim de var. Kendini o şekilde tanımlayabilecek olsa da bunun mutlaka bir varlık veya benlik olduğumu söylemiyorum ama düşüncem şu ki, ilgili bir kişinin içinde bulunan ve muhtemelen kendi özelliği, kendi hayatı olan birşey, bir enerji.
C: İyi.
S: (L) Ve yine düşüncem şu ki, insan yapışık ruh çıkarma faaliyetinde bulunduğunda, bu enerjinin gelip sol omzunda yaşamaya karar veren kuzen Harold mı, yıllarca devam eden kızgınlığın sağ kalçanda ortaya çıkması mı, yoksa önceki bir yaşamdan kaynaklanan bir kalp ağrısı mı olduğunun hiçbir önemi yok. Önemli olan şey, bu tekniğin bu enerjiden kurtulmada işe yarayıp yaramadığıdır.
C: Güzel teori, fakat daha fazla araştırma yapmanı tavsiye ediyoruz. Çünkü gerçekte, kendi içinde derinlerden de bildiğin gibi, bu şeylerin gerçek olup olmadığını bilemezsin. Ve eğer gerçeklerse, gerçekliğin hangi kesidinde bulunuyorlar? Varlıklarının senin tanımladığın şekilde olduğunu ancak varsayabilirsin.
S: (L) Ne olduklarının bir önemi olmadığını söyledim, önemli olan temizleme sürecinin işe yaraması. (J) Veya işe yaradığını algılaman. (L) Kendinde değişiklikler yapman için bir komut sağlıyor.
C: Sorduğumuz asıl soru bunun, bilgi yayımına yönelik enerji akışlarını etkileyen önyargıyla nasıl bir ilişkisi olduğu.
S: (L) Eğer bir kişiye ilişmiş bir enerji varsa, her nasıl bir enerjiyse, o tür bir enerji, bilgi akış enerjisini sınırlandıran bir önyargı yaratabilir mi?
C: Bu kesinlikle olasılıklardan biri. Fakat, dediğimiz gibi, daha fazla inceleme öneriyoruz.
S: (L) Kitap araştırmaları mı yoksa üzerinde çalıştığımız insanlarla mı?
C: Hepsi ve diğer.
S: (T) F___'nin rüyası önemli miydi?
C: Sorunda daha spesifik olmanı isteyebilir miyiz?
S: (T) F___'nin bu akşam bize anlattığı, olan olaylarla ilgili başka bir gücün, başka bir varlığın veya varlık grubunun olduğuyla ilgili rüyası.
C: Daha spesifik olmanı istediğimiz kısım o değildi. Tanımlanan rüyayı biliyoruz ama "önem" terimiyle ilgili daha spesifik olmanı istedik, çünkü...
S: (T) Yapmakta olduğumuz şey için bir önemi var mı? Doğru bir bilgi mi?
C: Yine, sorularınızı oluştururken önyargılı olmamanız için uyarıyoruz, çünkü "önem" terimi, gerçekliğin yoğunluk seviyeleriyle ilgili bir genelleştirme ima ediyor ve ama konu, farklı seviyelerden farklı şekillerde görünebilir. Yani, bir seviyede önemli olan birşey, diğer seviyede önemli değildir. Neyin önemli olduğu ve önemin tanımının ne olduğu konusu çok kafa karıştırıcı olabilir. Dolayısıyla, bu terimi kaldırmanı, soruyu dikkatli bir şekilde düşünmeni ve daha spesifik
terimlerle yeniden sormanı istiyoruz.
S: (L) Frank'in rüyasında aldığı bilginin kaynağı neydi?
C: Bu, farklı bir birey tarafından bir önce sunulan düşünce kalıbından daha da ileriye atlamak anlamına geliyor ve bu durum karışıklık yaratarak enerji akışını sınırlandırıyor ve saptırıyor.
S: (T) "Doğru" terimi makul mü?
C: Ne için makul mü?
S: (T) Soruyla ilgili olarak.
C: Sormak istediğin soruyu dikkatle oluşturarak tam bir şekilde sormanı istiyoruz.
S: (T) Gezegende olan şeylerle ilgili olarak, Sürüngenimsi varlıkları tıpkı onların insanları manipüle ettiği gibi manipüle eden başka bir güç var mı?
C: Azarlar gibi görünmek istemiyoruz, sadece bilgi edinmenize yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ve az önce belirttiğimiz gibi, soruların oluşturulma şekli bu süreçte çok önemlidir. Bu celsede daha önce, herhangi birşeyin, sorulara verilen yanıtların "gerçek" dışı olmasına neden olup olamayacağı soruldu. Ve verilen yanıt da, herhangi derecedeki önyargı ve beklentinin buna neden olabileceği şeklindeydi. Dolayısıyla sizi tekrar, yanıtla ilgili önyargı ve beklentilerden sakınmanız konusunda uyarmak zorundayız. Önyargı yine, bir anlamda, bir varlık ön-kabulü olabilir. Anlıyor musunuz?
S: (L) Yani Kertişlerin var olup olmadıklarını bile bilmiyoruz.
C: Daha önce bu varlıkların var oldukları bilgisini vermiştik. Fakat sorulan soru, Kertenkeleler olarak tanımlanan veya ifade edilen varlıkların varlığıyla sınırlı değil. Dolayısıyla, diğer varlıkların varlığıyla ve konuyla ilgili önemleriyle ilgili doğrulama alana kadar, o kısmı sorunun dışında tutmanız en iyisi olur. Lütfen bize tahammül edin ve sabırlı olun. Elde edilen sonuçlar herkes için faydalı olacak.
S: (T) Anlamıyorum... Üçüncü yoğunlukta bu gezegendeki olaylarla ilgili olarak,önceki celselerde henüz tartışmadığımız başka bir güç olup olmadığını sordum.
C: Belki aklında hangi güçlerin olduğunu incelemek faydalı olur. Ve o zaman, o güçler tanımlandıktan sonra, sorunu daha tam, daha önemli, daha doğru bir şekilde yanıtlayabiliriz.
S: (L) Bir soru sorabilir miyim?
C: İstediğiniz zaman soru sorabilirsiniz.
S: (L) F___'nin rüyası, şu anda gezegende etkileşim halinde bulunan enerjilerin doğru bir temsili miydi?
C: Doğru yönde gidiyordu, ama verilen bilgi biraz parçalıydı. Belirtilen kişinin, verilen bilginin tamamını hatırlamaması nedeniyle faydalı bir bütünlüğü yoktu. Basit bir rehberlik olarak görülebilir fakat tam bir veritabanı değil.
S: (L) F___'ye rüyasında verilen bilgiyi şimdi bize tam olarak verebilir misiniz?
C: Evet, bunu talep etmeniz makul, ama daha önce F___'ye verilen bilginin uygun parçalara bölünerek size verilebilmesi için, sizin saat olarak tanımladığınız birimin 52 tanesi boyunca celsenin devam ettirilmesini gerekecektir. Bu süre boyunca celseye katılım göstermek konusunda isteksiz olacağınızı veya fiziksel olarak buna katlanamayacağınızı düşünüyoruz.
S: (L) Gördüğü rüyanın tamamını hatırlaması için F___'ye post-hipnotik telkinler verebilir miyim?
C: Kesinlikle.
S: (L) F___'nin, neden bu kadar şiddetli saldırı altında göründüğümle ilgili yaptığı açıklamanın doğru olup olmadığını sorabilir miyim?
C: Bunun yanıtlanması zor, çünkü düşünce kalıplarına eriştiğimizde bunun gerçeğe yakın olduğunu görüyoruz. Ama çakışan düşünce kalıpları var. Bu örnekte senden gelen düşünceler karmaşık. Daha spesifik olman işe yarayabilir.
S: (L) Öyleyse en net şekilde sorayım. Son 6 ayda neden bu kadar şiddetli fiziksel, maddi ve duygusal saldırı altındayım?
F___'ye göre bu saldırılara maruz kalmamın nedeni bilgi toplama ve yayımına yönelik çabalarımda aşırı hızlı çalışmam ve aşırı hızlı hareket etmem. Hızla karar alıp birşeyler yapmam ve dolayısıyla kendimi misilleme saldırılara maruz bırakmam.
C: Bilgi yayımında belki olman gerekenden daha az dikkatli olman bakımından, bu görüşün doğru olma potansiyeli var.Bilgi toplamanın herhangi belirli bir yoğunluktan saldırıya neden olma potansiyeli yoktur. Fakat bilgi yayımının VARDIR, çünkü farkındalık elde edenler, güç elde ederler. Ve, karşıt güçler arasındaki herhangi bir mücadelede, herhangi birinin, sonuçlarının farkına varmadan güçlenmesini sağlamada her zaman tehlike vardır.
S: (L) Yani kendi içimde tuttuğum sürece bilgi aramaya devam edebilirim, öyle mi?
C: İstediğini yapma özgür iraden var. Fakat bunu, tehlikenin nerede olduğu sorusuyla birlikte düşünecek olursak, bu kendine yönelik tehlikelerle ilgili endişelerin olduğunu ima ediyor. Ve eğer gerçekten durum buysa, ihtiyaç duyulduğu yer ve zamanda tavsiyelerde bulunmaktan mutlu olacağız.
S: (L) Hemen şimdi ihtiyacım var. Hem fiziksel hem de ekonomik olarak zayıf durumdayım ve bu durum odaklanma ve konsantrasyon önünde ciddi bir engel yaratıyor ve diğer insanlara yardımcı olma yeteneğimi de engelliyor.
C: O halde bilgiyi nasıl, nerede ve ne zaman yaydığın konusunda dikkatli olman gerektiği doğru. Bu, durman gerektiği anlamına değil, bilgi yayımını gerçekleştirmeden önce bunun ne gibi sonuçlar doğurabileceği konusunda dikkatlice düşünmen gerektiği anlamına geliyor. Böylece içgüdülerin seni doğru yöne yönlendirecektir. Tehlike her zaman vardır fakat kişi çok acele hareket ettiğinde, içgüdüler atlanabilir ve diğer düşünce kalıbı enerjileriyle karışabilir ve bu nedenle kişiyi saldırıya ve diğer nahoş olasılıklara açık hale getirebilir.
S: (L) Eğer artık kimseye birşey söylemeyeceğime söz verirsem, tüm bu saldırıları durduramaz mıyız?
C: Durmana gerek yok, sadece yaptıklarınızı nasıl yaptığınıza dikkat etmeniz gerekiyor. Bilgi akışı asla zararlı birşey değildir. Daha önce de tanımladığımız gibi, Kendine Hizmet'te enerjilerin sınırlanması, tıkanmasını ve içe odaklanmasını vardır. Başkalarına Hizmet eğiliminde ise enerjilerin dışa akışı, odağın içten dışa doğru olması vardır. Dolayısıyla bilgi akışı veya yayımı faydalıdır ve Başkalarına Hizmet eğiliminin yapısında vardır. Fakat kişi bununla ilişkili tehlikelerin de farkında olmalıdır. Akışın ve oluşan olasılıkların kontrolünü kaybetmemelidir. Dikkatli olmanız gereken nokta burası. Düzene ihtiyacınız var. Ve saldırı herhangi sayıda sebeple herhangi sayıda kaynaktan gelebilir. Her zaman aynı sebepten gelmez. Ve elbette kısa dalga ve uzun dalga döngüsü vardır. Kısa dalga döngüsü çabuk tamamlanan döngüdür. Uzun dalga döngüsü daha yavaş tamamlanan döngüdür ve dolayısıyla sizin algıladığınız şekliyle tamamlanması daha uzun sürer. Ve bu da durumu daha karmaşık hale getiriyor. Bu, tanımladığımız şeylerin saldırıya nasıl neden olabileceğinin örneklerinden
yalnızca biridir.
S: (L) Saldırı başka bir döngüden kalmış olabilir mi?
C: Bu kesinlikle bir olasılık.
S: (L) Bu tür durumlardan nasıl çıkabileceğimiz konusunda bize herhangi bir tavsiyede bulunabilir misiniz?
C: Bu ÇOK belirsiz bir soru.
S: (L) F___ ve ben, her ikimiz de sürekli olarak finansal sıkıntılarla karşılaşıyor gibiyiz ve bu noktada bize karşı saldırıların temel yöntemlerinden biri bu gibi görünüyor. Bu sorunu nasıl aşabiliriz?
C: Bize nasıl para kazanabileceğinizi mi soruyorsunuz?
S: (L) Evet!
C: Sevgili Laura! Bunu gerçekleştirecek binlerce olasılığa sahipsin, öyle değil mi?
S: (L) Herşeye para gerekiyor!
C: İşte yine önyargı giriyor. Bu alanda öğrenmen, düşünmen, derin gözlem yapman için pek çok düşünce besini verdik.
S: (L) İnsan endişeli olduğunda bunu yapmak çok zor.
C: Bu ilginç. Bir sonraki yemek öğünü konusunda endişeli olduğunda meditasyon yapamıyor veya düşünemiyorsun. O halde tahmin ediyorum ki, üçüncü yoğunluktaki hiç kimse bir sonraki yemekte ne yiyeceği konusunda endişelenirken düşünenemiş veya meditasyon yapamamış. Hmmmmmm.

S: (L) Sorun şu ki, sürekli endişe durumu, her gün başka bir kriz yaşamak insanı sonunda yıpratıyor ve insan artık başka
herhangi bir konu üzerinde odaklanamıyor.
C: Belki kişi diğer konular üzerinde odaklanarak krizleri çözebilir. Görüyor musun, akışı sınırlandırdığın zaman, kanalı sınırlandırıyorsun. Ve kanalı sınırlandırdığında, olasılıkların önünü kapatıyorsun. Ve orada olanı görmek çok zor, hatta imkansız hale geliyor. Bu yüzden tüm ritüelleri bırakmanız gerektiği konusunda uyardık. Çünkü ritüel akışı sınırlandırıyor, dolayısıyla da olasılıkları sınırlandırıyor. Senin tanımladığın şey de, sizin deyişinizle ekonomik sıkıntı ve büyük ölçekli finansal baskılar ve bunlar sizi sınırlandırıyor. Fakat aslında sınırlandırıcı olan bu durum üzerinde yoğunlaşmandır, durumun kendisi değil. Ve şunun farkına varıyoruz ki, ilgi enerjini odaklamakta ve kanalın akışını açmakta zorlanıyorsun. Fakat bu kesinlikle imkansız değildir. Özellikle senin kadar güçlü bir insan için. Önemli olan neyi seçtiğindir, ne yapmak ZORUNDA olduğun değil. Önemli olan ne yapmayı SEÇTİĞİN.
S: (L) Yani bu durumun bir saldırının sonucu değil, kendi sınırlandırmamın bir sonucu olduğunu mu söylüyorsunuz?
C: Hayır, durum herhangi birşeyin ve herhangi sayıda şeyin bir sonucu olabilir. Fakat çözüm aramak üzere kanalları açmak yerine sorun üzerinde odaklanman, çözüm iradesini engelleyebilir. Ekonomik durumunun tek sorumlusunun sadece kendin olduğunu söylemedik, sadece sorunun çözümünün engellenmesinin parçalarından biri olabileceğini söyledik, hepsi bu.
S: (L) Aynı şey F___ için de geçerli mi?
C: Elbette.
S: (L) Bu konuda söyleyeceğiniz başka birşey var mı? "Kanalı açmak" diyorsunuz...
C: Ve sorun üzerinde odaklanmak yerine akışı açarak çözüm üzerinde odaklanmak. Akışın önünü açtığınızda yanıtları alırsınız.
S: (L) Peki yanıt ne olabilir?
C: Bunu sen keşfedeceksin!
S: (L) Ben de öyle düşünmüştüm. (T) Kozmik çember nedir?
C: Kozmik çember mi? "Kozmik çember" diye birşey olduğu fikrini veren nedir?
S: (T) Bir süre önce zihnimde beliriverdi.
C: En iyi önerimiz şu: zihninizde herhangi birşey beliriverdiğinde, onu izleyebildiğiniz kadar izleyin. Çünkü yanıt orada.Bunu yapmıyor musunuz?
S: (T) Yapabildiğim kadar...
C: Yapabildiğin kadar mı? Bunu yapmanı engelleyen şey nedir?
S: (T) Bu geceki yanıtlarınız için teşekkürler.
C: O halde kendi sorunu yanıtladın, değil mi?
S: (T) Bazılarını. Teşekkürler.
C: Birşey değil.

 

8 Ağustos 1995 F___, Laura, SV

C: Üçüncü yoğunluk ortamınızın, sizin ölçümünüzle 309.000 yılı aşan bir süredir, sadece kendine hizmet etmeye çalışan güçler tarafından tamamen kontrol altında tutulduğu konusunda sizi bilgilendirmeye çalıştık. Siz, mevcut yaşamınızda çok, pek çok kez, BU ortamda bireylerin faydalı veya diğer türlü varoluşları, bu varoluşu sürdürmenin avantajları ve dezavantajları ve bununla ilişkili hususlar hakkında sorular üzerinde düşündünüz. Ve sonunda bunun temel olarak negatif bir deneyim olduğu doğru sonucuna ulaştınız. Negatif bir deneyimden iyi şeyler meydana gelmeyeceğini söylemiyoruz, ama bunun negatif bir deneyim olduğu yönündeki temel gösterge size, bunun, Kendine Hizmet içeren bir komuta zinciriyle ilişkili bir deneyim olduğunu göstermiş olmalı. Kendine Hizmet açık bir şekilde iyi bir eylemden ziyade manipülatif bir eylemdir. Genişleyen bir hareketten ziyade içe çekilen ve alan bir harekettir. Ve bu ifadeler size, yalnızca bir kimyasal bileşikle ilgili basit soruların değil, varoluşunuzun niteliği ile ilgili soruların da yanıtlarını sağlayabilir.
S: (L) Bu, birkaç başka soruyu da açıyor. 4'üncü yoğunluk adayı olmanın ölçütleri nedir?
C: Ölçüt yoktur. Ölçüt, diğer bireylerin ilerleyişini izleyen bir birey veya bireylerin mevcut olduğu bir yargı sistemini ima ediyor. Bu, bir anlamda başından sonuna sizin tam kontrolünüz altındaki doğal bir öğrenme sürecinin bir parçasından ibarettir. Bu anlamda, içinde olduğunuz ortamı siz seçersiniz; yani bu, sizden yüksek bir kaynağın yaşam ortamı tavsiyesi veya sizden yüksek bir kaynağın dayattığı yaşam ortamı mecburiyeti değildir; sadece bir ortamın varlığı ve sizin onun içinde varolma seçiminizdir. Dolayısıyla, aday olmak yalnızca sizin HERHANGİ bir yoğunluk seviyesi adayı olmayı seçtiğiniz anlamına gelir. Kişinin öğrenme yoluna devam etmek üzere yaptığı bir seçimdir.
S: (L) Pekala, şu soru doğuyor: 4'üncü yoğunluğa geçiş sırasında, o yoğunluğa aşina olmayanlara herhangi bir yardım yapılacak mı, yoksa o yoğunluğun bilgisi otomatik olarak mı gelecek?
C: İkisi de değil. Bir kişi 4'üncü yoğunluğa vardığında, bu tıpkı diğer herhangi bir yoğunlukta olduğu gibi onun yolunu bulma tercihidir. Orada size yardım etmek için bekleyen kimse yok. Bu bir ilüzyon olurdu. Bu seçimi yapmada ve seçimi yapış biçiminizde kendi kendinize yardımcı oluyorsunuz.
S: (L) Geçenlerde bir konuyu tartışıyorduk ve çok merak ettiğim birşey var. Bazı insanlar bazı kavramları anlama kapasitesine sahip değil gibi görünüyor. Bu, titreşim frekansının bir sonucu mu?
C: Sorunun yanıtlanmasını istediğin biçimle karşılaştırılacak olursa, çok isabetli bir soru değildi. Diğer bir deyişle, paralel bir anlayış kalıbı. Herhangi belirli bir kavramı algılama yeteneğini belirleyen şey titreşim frekansı değildir. Titreşim frekansı, kişinin genel olarak seçtiği çizgi veya kalıpla ilgilidir. Fakat, bir örnek verecek olursak, sizin ölçümünüzle çok DÜŞÜK titreşim frekanslı olanlar vardır ve bunlar, ilüzyonda sizin bakış açınızla ifade edilecek olursa, son derece karmaşık konuları kavrayabilirler ve çok karmaşık kavramların ve sorunların çok net, kompleks yanıtlarını keşfetmişlerdir. Frekans titreşim seviyesi daha çok, ya olası en büyük ifadesiyle Kendine Hizmet'e, ya da olası en büyük ifadesiyle Başkalarına Hizmet'e yönelen duygusal bir yolla ilgilidir, zeka kapasitesiyle değil. Yani, herhangi bir yoğunluk seviyesinde tamamen KH olan bir bireyin tüm varoluşun tamamen farkında olması mümkündür, tıpkı tamamen BH olan bir bireyin tüm varoluşun tamamen farkında olmasının mümkün olduğu gibi. Bunun titreşim frekansıyla ilgisi yoktur çünkü titreşim frekansı duygusal yoldur.
S: (L) Bunu sormamın nedeni, belirli bireyler önlerine konan materyali belirli önyargılarla çarpıtıyorlar çünkü bu önyargılara duygusal bir bağlılıkları var. Kendi önyargılarımın da bir etkisinin olduğundan eminim. Ama diğerlerinin bu materyalden anladıkları şeyin pek çok zaman F___ ve benim anladığımızdan oldukça farklı olduğunu fark ediyorum. Herkes farklı birşey algılıyor gibi görünüyor. Bu, uyumsuz olarak düşünülebilecek bir titreşim farklılığına mı, yoksa farkında olmadığım başka bir şeye mi işaret ediyor?
C: Burada var olan ve tanımladığın durumla bir şekilde ilişkili olan tek fenomen, titreşim frekansıyla doğrudan ilgili olmayan, zeka kapasitesi olarak tanımlanabilecek şeydir. Hayatın boyunca a) zeka olarak çok gelişkin olmadığını algıladığın ama yine de çok nazik, sevecen ve verici yapıda olan; veya b) çok büyük bir zeka kapasitesine sahip olduğunu algıladığın ama yine de son derece bencil olan, verici ve cömert olmayan ve hiç kimsenin değil sadece kendinin rahatını düşünen bir bireyle karşılaşıp karşılaşmadığın üzerinde düşün.
S: (L) Evet. Söylediğiniz şeyi çok iyi anlıyorum. Ama yine de burada kavramaya çalıştığım bir boşluk var hala. Uyumlu olan insanların farklı seviyelerde de olsa benzer şekillerde veya benzer kalıplarda düşünme eğilimi olduğu yönünde küçük bir teorim var. Ve sanırım bu duygusal benzerlik veya amaç veya yönelim benzerliği nedeniyle bu kişiler tek bir akıl gibi düşünebilir, veya tek bir kişi gibi hareket edebilir, bir birim olarak çalışabilirler. Bu neden olmuyor? Bu uyumsuzluğun nedeni nedir?
C: Tanımladığın durumdaki temel husus zeka kapasitesidir ve bu, her tür duygusal karışıklık ve sürtüşmelere neden olabilir. Tanımladığın semptom türlerinin meydana gelmesi mutlaka bir titreşim frekans seviyesi farklılığı gerektirmez. Düşük olan titreşim frekansı seviyesi değil, zeka kapasitesidir. Ve yine ifade edecek olursak, titreşim frekansı seviyesi oluşla ve duyguyla ilgilidir, zekayla değil.
S: (L) Bu konuda bazı değerlendirmeler yaptım, F___ ile bu konuyu olası tüm yönleriyle tartıştık; kelimeleri ve ifadeleri umursayan, doğru bir şekilde telaffuz edilmelerini ve kullanılmalarını isteyenlerin kulaklarını tırmalamasın diye mümkün olduğunca doğru bir gramer ve sözdizimiyle oluşturulan ifadelerin, insanlar tarafından neden algılanamadığına dair bir neden bulamadık.
C: Zeka kapasitesi.
S: (L) Diğer insanların ne söylediklerini duymak, bunu en azından taklit etmek çok mu beyin gerekiyor?
C: Zeka kapasitesi ne kadar yüksek olursa, zekanın tüm yönlerinin kullanım, gelişim ve stimülasyon için erişilebilir olma ihtimali o kadar büyük olur. Zeka kapasitesi ne kadar küçük olursa, zekanın bazı yönlerinin erişilebilir olmama ihtimali o kadar büyük olur. Ve senin taklit yoluyla doğru grameri öğrenme veya doğru telaffuz ve sözdizimini anlama yeteneği ile ilgili belirttiğin örnekler, herhangi bir titreşim frekansı farklılığından ziyade, zeka kapasitesinin ilgili yönlerinin kapalı oluşundan kaynaklanıyor olabilir. Ve bunun farkında olman önemli, çünkü böylece zeka kapasitesi değil de niyet veya istek konusunda düşük olduğunu sanarak bir birey veya bireyler hakkında subjektif yargılama yapmazsın. Tabii eğer bu senin için ve diğerleri için rahatsız edici birşeyse. Fakat, kendi içindeki rahatsızlığı hafifletmenin yollarından biri, rahatsızlığın nedenini doğru ve tam bir şekilde anlamandır. Anladıktan sonra daha az rahatsız edici olur. Özellikle de eğer neden, mazur görülebilecek veya affedilebilecek bir neden olduğunda.
S: (L) Bu beni bir sonraki soruya götürüyor: kişisel olarak çirkin bulduğum kelimelerin kullanılması. Bu da mazur görmem gereken birşey mi? Kastettiğim şey, olağan konuşmalarda olağan konularla ilgili konuşurken özel olan beden bölümleri veya beden işlevleriyle ilgili ve buna benzer ifadelerin kullanımı. Aşırı argo veya pornografik dil olarak da tanımlanabilir.
C: Farkındalığının merkezlendiği mekan-zaman noktasında bu tür durumlardan sakınma çabasının oldukça nafile olduğunun farkına olmalısın, çünkü bu bu noktada, bu durum çevrenin oldukça belirgin bir parçası durumunda. Bunların negatif enerji transferi semptomları olduğu doğru olmakla birlikte, bunları değiştirmekle elde edeceğin şey çok az veya hiçtir.
S: (L) O negatif enerjiye katkıda bulunmak istemiyorum.
C: Bu kesinlikle çok doğru. Ve genel olarak bunu yapmıyorsun da. Ama bunun daha çok, şu anda 3'üncü yoğunluk ortamında meydana gelen değişimlerle ilgili bir konu olduğunu, yapı olarak rahatsız edici hatta korkutucu olduğunu algılayacağın çok pek şey fark edeceğini anlaman faydalı olacaktır. Tüm bunları nispeten daha derin bir şekilde kavramanı sağlayan şey, boyutunuzdaki diğerlerininkiyle karşılaştırıldığında da daha yüksek olan algı durumun ve zeka kapasiten. Anlaşılabilir olmakla birlikte, etrafında olan ve netice itibariyle büyük resmin bir parçası olan her duruma belki fazla duygusal bir tepki verme eğiliminde olabilirsin. İlgini büyük resim içindeki bireysel rahatsız edici unsurlardan ziyade büyük resmin kendisi üzerinde odaklanman muhtemelen daha faydalı olur.
S: (L) Dünyanın her yanındaki durumun ne olduğunu biliyorum ve bu konuda yapabileceğim hiçbirşey yok ve bunu denemem de. Ama kendi kişisel çevremde bu negatif enerjiye katkıda bulunmak istemiyorum ve değişime yönelik pozitif bilgi enerjisini getirmeye adanmış bir grubun tüm üyelerinin de kendi bireysel yaşamlarında o enerjiye katkıda bulunmamalarını beklemek bence gayet normal bir beklenti.
C: Bu kesinlikle anlaşılabilir birşey. Ama, itiraz edilebilir şeylerin giderilmesini büyük ölçüde gerçekleştirdiğiniz için, bu konu üzerinde durmanızın faydası olmayacağının farkında olmanız gerekir. Sizin mekan-zaman noktanızda 3'üncü yoğunluk seviyesinde meydana gelen değişimlerin semptomları olan o tür kelimelerin kullanımı gerçekten sayısız negatif enerji transferi yollarından bir tanesi fakat, %100 olmasa bile bu sorunu kendi ortamınızdan başarılı bir şekilde uzaklaştırmış olduğunuz için, bunların nadiren tekrar meydana gelmesini genel başarınız ışığında görmezden gelebilirsiniz.
S: (L) Katılıyorum. Devam etmek istiyorum. Deneyimlerimizi, bu grup ve bu projeden öğrendiklerimizi bir kitap halinde bir araya getirmemizin başarılı bir girişim olup olmayacağını merak ediyorum.
C: Bu size bağlı. Fakat ilüzyon içinde algılandığı şekliyle yeterince tanınırlığınız ve desteğiniz olmadığı için, istediğiniz zaman diliminde istediğiniz amaçlara ulaşmanız zor olabilir ve bu da cesaret kırıcı olabilir. Fakat bu durum, Tom French isimli kişi tarafından hafifletilebilir. Karşılaştığı zorlukların yapısını tam olarak kavrayarak haber projesini tamamlamada kendisine yardımcı olması için ona yardım edebilirsiniz.
S: (L) Tamam. Aldığımız bilgi yığınlarıyla ne yapabileceğimiz konusunda herhangi bir tavsiyede bulunabilir misiniz?
C: Sizin zaman ölçümünüzle geçen takvim yılında, sadece içgüdülerinizi izleyerek, sizin deyişinizle son derece takdire değer miktarda "haber yaydınız." Tavsiyelerde bulunarak veya yanıtlanmasını istediğin soruyu yanıtlayarak bu öğrenme kalıbına müdahalede bulunmamız uygun olmaz. Ve gerekli de değil. Çok büyük miktarda ilerleme kaydediyorsunuz. Bu alandaki herhangi bir hareket kalıbınızı terk etmenize gerek yok.
S: (L) Belirli adımları atabilmek için ekonomik olarak istikrarlı bir hale gelmeyi çok istiyorum...
C: Hatırlatalım: mevcut durumunu kontrol et ve son iki yılda kaydettiğin ilerleme üzerinde düşün ve bu süreçde gerçekten çok fazla sıkıntı çekip çekmediğini, tüm ihtiyaçlarının her zaman, son dakikada bile olsa sağlanıp sağlanmadığını düşün. Ve eğer bu gerçekten doğruysa, ekonomik istikrara ulaşağacağına dair verdiğimiz bilgiyi de göz önünde bulunduracak olursan, neden endişeleniyorsun?
S: (L) F___'nin de çok çalıştığını ve ama az para aldığını düşünüyorum.
C: Varolan herşey -- derslerdir.
S: (L) Bazı değişiklikler yapmazsam bir çukura düşeceğim.
C: Çukur ne zaman seni bitirdi?
S: (L) Bunun kıyısındayım.
C: Seni ne zaman bitirdi?
S: (L) Hiçbir zaman.
C: Bunun değişmesini bekliyor musun?
S: (L) Hayır.
C: Hatta, benzer durumlar hakkında şikayette bulunan diğerlerine endişelenmelerini, çünkü, sizin deyişinizle, "Tanrı'nın sağlayacağını" söyledin. Ve eğer bu çok basit prensibe inancın varsa, bu noktada inancından sapar mısın?
S: (L) Bazen ne yapacağımı bilmiyorum ve karşı koyamadığım bir stres beni mahvediyormuş gibi hissediyorum.
C: Bunun gerçekçi bir ifade olmadığını, daha ziyade duygusal olarak gölgelenmiş bir ifade olduğunu düşünüyoruz ve bunu kınamıyoruz. Bu kesinlikle anlaşılabilir birşey, fakat durumu olduğu gibi görmen faydalı olacaktır. Daha önce erişilebilir olan seçenekler tanımlamıştın, o halde tercihin çıkıp bunların yanıtlarını aramak. Erişebileceğin seçenekler olduğunu hissetmiyor musun?
S: (L) Hissediyorum. Ama çok iyi bir seçenek görmüyorum. Hep risk var.
C: Sizin aleminizde risk içermeyen herhangi birşey tanımlar mısın?
S: (L) Tamam, eski Hiperboreanlar efsanesiyle ilgili birşeyler öğrenmeyi çok istiyorum.
C: Burada bir maskeleme var. Yanlış tanım.
S: (L) Ne demek istiyorsunuz? Hiperboreanlar denen bir ırk olduğu söyleniyordu.
C: Bu bir maskeleme.
S: (L) Maskeleme nedir?
C: Maskeleme, tarihsel bir olay veya durumun doğru olmayan bir şekilde tanımlanmasıdır.
S: (L) Hiperboreanlar olarak maskelenen gerçek olay veya durum neydi?
C: Üçüncü yoğunluk ortamınızda, çeşitli mekan-zaman noktalarında, gezegeninizin yüzeyinde ve aynı zamanda sürekli değişim gösteren atmosferinde, ve hatta gezegenin yüzeyi altında, bazıları şu anda sizin ortamınızda mevcut olan, bazıları ise olmayan çok çeşitli insan ırkı türleri var olmuştur. Ve aynı zamanda alternatif insanlar. Diğer bir deyişle, sizin bildiğiniz şekliyle insan olarak tanımlanamayacak olan insan-benzeri 3'üncü yoğunluk varlıkları. Ve ayrıca, kendilerini 3'üncü yoğunluk varlıkları olarak gösteren 4'üncü yoğunluk varlıklarıyla ve yine tarihinizin bazı noktalarında geçici olarak veya 4'üncü yoğunluk varlıklarıyla bilinçli olarak etkileşim yoluyla kendilerini 4'üncü yoğunluk varlıkları olan sunan 3'üncü yoğunluk varlıklarıyla etkileşimler olmuştur. Yani çevrenizin çeşitli ortamlarında zeki yaşam içeren tam bir tarih potpurisini tanımlıyoruz. Bu noktada herhangi bir grup üzerinde yoğunlaşmak ve onlara bir isim vermek uygun olmaz çünkü isimler onay çağrışımı yapar ama aslında sadece bir damgalama olabilir.
S: (L) Tamam. Hepsi bu mu?
C: Sana bağlı.
S: (L) Hiperboreanlar, Kuzey Kutbu'nda buzdan dağlarla çevrili tropik bir alanda yaşamış bir ırk olarak tanımlanıyor. Yarı saydam oldukları ve bir sebepten dolayı diğer insanların arasına girip onlarla çiftleşmeleri gerektiği iddia ediliyor. Efsaneye göre bu durum, her 5 nesilde bir, anne soyundan istisnai güzellikte ve zekada bir bireyin dünyaya gelmesine neden oluyor. O yüzden bazı yerlerde sıradışı bir güzelliğe ve zekaya sahip olan kişilerin, Hiperborean genetiğinin bir ürünü oldukları düşünülüyor. Ayrıca, Hiperboreanların Keltlerin ataları olduğu iddia ediliyor.
C: Çok hoş bir hikaye! Mmmmm.
S: (L) Bunu sevdim!
C: Ne yazık ki gerçeği yansıtmıyor. Ama fantazi her zaman eğlencelidir.
S: (L) Kuzey Kutbu bölgesinde yaşamış bir ırk var mıydı?
C: Şu anda Kuzey Kutbu bölgesinde yaşayan bir grup var.
S: (L) Kim onlar?
C: Eskimolar.
S: (L) Tamam. Gezegenin herhangi bir yerinde, tarihimizin tüm gizli bilgilerini içeren gizli kütüphaneler var mı hiç?
C: Hayır. Belirttiğin sırlar, bazıları hakkında bilginizin çok az olduğu veya hiç olmadığı, psişik boyutlardaki zihinsel yapılarda tutulur. Hiçbirşeyin bir kütüphaneye koyulabilecek bir formda kaydedilmesine gerek yok. Hepsi sözlü olarak veya zihinsel telepatiyle yapılır.
S: (L) Mayalar kimdi ve neydi?
C: Mayalar, Orta Amerika olarak tanımladığınız topraklarda hala mevcut olan geçici bir halktı. Ve sizin zaman ifadenizle geçmişte, başka yoğunluk seviyelerinden varlıklarla olan etkileşimleri nedeniyle 3'üncü yoğunluk Dünya ortamındaki diğer insan varlıklarında aynı şekilde var olmayan bazı fiziksel özelliklere sahiptiler.
S: (L) O varlıklar hangileri?
C: 4'üncü yoğunluk KH varlıklarını çeşitli örneklerde tanımlamıştık.
S: (L) Kertenkele Varlıkları mı?
C: Evet.
S: (L) Tiahuanaco'lu Arajuna kimdi?
C: Şu anda Orta Amerika olarak tanımlanan bölgeyi yöneten yaklaşık 8 melezden birine referansta bulunduğunu düşünüyoruz. Melezler, Kertenkele ırkından insan ırkına, 4'üncü yoğunlukta 3'üncü yoğunluğa bir transfer deneyiydi ve ırkın fiziksel çoğaltımı veya üremesindeki başarı yetersizliği nedeniyle yaklaşık 240 yıl boyunca devam eden bu deneye son verildi. Kertenkele Varlıkları'nın ruhlarını sürekli yerleşim için doğrudan 3'üncü yoğunluk ortamına taşımaya yönelik çeşitli girişimlerinden bir tanesiydi. Ve tabii ki artık bunu gerekli olarak algılamadılar çünkü niyetleri 3'üncü yoğunluk varlıklarını 4'üncü yoğunluğa vardıkları zaman orada yönetmek.
S: (L) Tiahuanaco şehrini kim inşa etti?
C: İnsanlarla işbirliği halindeki Kertenkele Varlıkları.
S: (L) Ne zaman inşa edildi?
C: İki noktada yıkılmış göründüğü için çeşitli zaman aralıkları. Sizin ölçümünüzle şu anki zamandan yaklaşık 8000 yıl öncesi şeklinde bir tahmin belirtmemiz gerekiyor.
S: (L) Kabil'de Damien'deki heykelleri kim inşa etti?
C: Erken Pers ırklarından biri. 3'üncü yoğunluk.
S: (L) Agarta gerçekten var mı?
C: Hayır.

_______________________________________

12 Ağustos 1995 Frank, Laura, SV
S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.
S: (L) Şu anda S___'ye veya bana verecek herhangi bir mesajınız var mı?
C: Spesifik sorular sorun.
S: (L) İlk sorum şu: Veda'ların kaynağı nedir? Hindu felsefe sisteminin?
C: Birden fazla kaynak.
S: (L) Genel kaynak nedir, pozitif mi, yoksa...
C: Çok belirsiz bir soru.
S: (L) Yüzyıllar boyunca bunları bir araya getiren bir grubun ürünü mü, kanallanmış bilgi mi, veya...
C: Meditasyon yoluyla ortaya kondular.
S: (L) Bu bilgileri ortaya koyan insanlar hangi ırktandı?
C: Kafkas. [ç.n.: "Kafkas" terimi, genel anlamda "Beyaz ırk" veya belki özel olarak "Ari ırkı" anlamında kullanılıyor olabilir. Ari'lerin Kafkaslarda ortaya çıkıp yayıldığı görüşüne dayalı olarak.]
S: (L) Veda'lar hangi zaman diliminde alındı?
C: Çeşitli bilgi parçacıkları daha sonra bu şekilde etiketlenen paketler halinde düzenlendi.
S: (L) Meditasyonla ulaşılan bu bilgilerin kaynağı neydi?
C: Bilinçaltı zihin.
S: (L) Veda bilgilerinin herhangi bir kısmı insanlara dünyadışı varlıklar tarafından mı verildi?
C: Sizin tanımlayacağınız şekliyle hayır.
S: (L) Bu bilgiler hangi tür varlıklardan veya hangi yoğunluk seviyesinden geldi?
C: Üçüncü.
S: (L) Bunun hakkında genel olarak söyleyebileceğiniz başka birşey var mı?
C: Sorarsanız.
S: (L) Veda'larda verilen bilgilerin doğruluk yüzdesi nedir? Genel?
C: Hangi seviyede doğru?
S: (L) Üçüncü yoğunluk.
C: Hangi ölçekte veya hangi biçimle doğru?
S: (L) Genel anlamda, kişinin yaşadığı ve evreni algıladığı biçim anlamında.
C: Bu yanıtlaması son derece zor bir soru, çünkü evreni algılama ve kişinin hayatını yaşaması gibi şeyleri belirlemede doğruluk tamamen yoruma açıktır. Herhangi biri verilen bilgiye uygunluk gösteren bir paralel evrene referansta bulunarak doğruluğa karar verebilir. Ve daha önce belirttiğimiz gibi, düşünce enerjisiyle paralel evrenler yaratmak mümkündür ve doğal bir şekilde yaratıldığında, bu paralel evrenler onlara verilmiş anlamla uygunluk gösterir.
S: (L) Mantra'ların kullanımından elde edilebilecek herhangi bir fayda var mı?
C: Özellikle zihin bu faydanın olduğunu söylediğinde. Hatırlayın, gerçekliği ve fizikselliği değiştirmek için gerekli gücün çoğu zihnin inanç merkezinde bulunur. Bu, fizikselliğin artık bir hapishane değil, istediğiniz gibi değiştirebildiğiniz için eviniz gibi olduğu 4'üncü yoğunluk gerçekliğine ulaştığınızda daha yakından anlayacağınız birşeydir. Mevcut durumunuzda, gerçekliğin sonlu olduğuna dair bir inançsal yanlış yorumlamanız var ve sonlu fiziksel varoluşla ilgili çektiğiniz sıkıntı da bundan temelleniyor. Bu kavramı hala tam olarak kavrayamamış olman bizi şaşırttı.
S: (L) Bu kavramı iyi bir şekilde kavradığımı düşünüyorum, ama diğerlerinin kavraması için bazı yanıtlar almak üzere sorular soruyorum.
C: Bu tam olarak dürüstçe bir ifade sayılmaz.
S: (L) Yeterince yakın. Mantra'ların söylenmesinin ruh çıkarma veya egzorsizm etkisi yaratabileceği doğru mu?
C: Eğer öyle isterseniz.
S: (L) Geçen hafta ruh çıkarma ve egzorsizmle ilgili olarak, eğer doğru kişi tarafından doğru bir şekilde yapılırsa, ilgili bireyler ve mekan için zararlı olabilecek yan etkiler veya olaylar olmayacağını söylediniz. "Doğru bir şekilde yapılmasından" kastettiğiniz şey nedir?
C: Doğru tutum, kişinin gerçekleştirdiği faaliyetlere yönelik tam bir inanç ve farkındalığının olması dürüstlüğünü ve kavrayışını gerektirir. Diğer bir deyişle, bir kişi, istenen bir sonucu meydana getirdiğini iddia ettiği bir eylemi gerçekleştirirken, eğer gerçekten eylemlerinin istenen sonucu meydana getireceğine inancı yoksa, inanç eksikliği nedeniyle çaba başarısız olacaktır. Ama kişi tam inanca ve çok-yoğunluklu (ç.n.: çok-boyutlu) anlayışa sahip olduğunda, kişinin faaliyeti gerçekten doğru ve faydalıdır ve bu faaliyetleri gerçekleştirmenin doğru yolu budur.
S: (L) İnanç edinilmesi zor birşey, değil mi?
C: Hiç de değil. Gerçeğe dair birşey bulduğunda, inancı güçlendiren kanıtlar görürsün.
S: (L) Anlıyorum. Egzorsizmi veya ruh çıkarmayı gerçekleştirecek "doğru kişi" ölçütleri nedir?
C: Önceki yanıtla aynı.
S: (SV) Bir sorum var. JR ve TR bir süredir bir Budist rahipten bir çeşit ders alıyorlar. Bu, sorunların çözümünde onlara veya bize gerçekten faydalı olabilir mi?
C: Eğer çaba samimiyse ve arayış gerçekse, yani belirttiğin örnekte olduğu gibi geçici duygulara dayalı değilse, sorunları çözmede veya cevaplara ulaşmada kullanılan herhangi bir yöntem faydalı olabilir.
S: (L) Birkaç hafta önce TR ve JR için bir ruh görüntülemesi yaptık ve gördüğümüz ve TR'nin farkında olmadığı birşey vardı. Daha sonra bir ruh çıkarma yaptık ve daha önce kendini gösteren veya belli eden şeye benzer birşey görmedik. Bunun nedeni neydi?
C: Karmaşık.
S: (L) Gördüğümüz şeyde hata var mıydı?
C: Hayır.
S: (L) TR üzerinde ruh çıkarma yaptığımızda görünenlerde hata var mıydı?
C: Bu doğru yaklaşım değil.
S: (L) Doğru yaklaşım nedir?
C: Koşulların değişkenliği.
S: (L) Yani görüntüleme yaptığımız koşullarda gördüğümüz şey gerçekten oradaydı ve koşullar değiştiğinde ise artık mevcut değildi, öyle mi?
C: Pek sayılmaz. İki farklı tür faaliyet vardı. Biri uzaktan görüntüleme, diğer ise ruh çıkarmaydı. Bu, psişik veya eterik kanallama sürecinin kullanıldığı iki farklı faaliyet türüdür, ve dolayısıyla, sadece iki örnek verecek olursak, duygusal bloklar veya koşulların değişmesi gibi çeşitli faktörler nedeniyle görüş açıları değişebilir.
S: (L) Önceki bir celsede, grubumuzda yer almış herhangi birinin grubu bozmak veya kanalı durdurmak için gönderilmiş olup olmadığı sorusunu sormuştuk. Verilen yanıt bunun muhtemel olduğu, fakat bunun, kendi başımıza öğrenmemizgereken birşey olduğuydu. Bunu pek çeşitli yönden tartıştık ve doğrudan TR ve veya JR'den değilse bile, sizin tanımladığınız şekliyle onlar üzerinden gelen bir zarar verme potansiyeli var gibi görünüyor.
C: Daha basit sorulara bölünerek daha iyi yanıtlanacak olan sorulara genel bir yanıt arayarak, yine karmaşık bir konuyu hatalı bir şekilde basitleştiriyorsun.
S: (L) TR ve JR grubumuzu bozmak için mi gönderildi?
C: Hayır.
S: (L) Ama verdiğiniz yanıt birinin bu amaçla gönderildiğini ima ediyordu. Eğer onlar değilse bizden biri olmalı.
C: Hayır.
S: (L) Diğer bir zamandaki diğer bir kişi miydi?
C: Bu, herhangi bir üçüncü yoğunluk fiziksel varlığı anlamında biri değil, daha ziyade bir üçüncü yoğunluk fiziksel varlığına ilişebilen ve koşulların gerektirmesine göre bir varlıktan diğerine geçebilen biri. Neden herhangi belirli bir fiziksel bireyin her zaman tamamen aynı etkilere ve aynı yapışık enerjilere sahip olduğunu düşünüyorsunuz? Açıktır ki, bu değişebilen birşeydir. Dolayısıyla, eğer saldırı varsa, amacına ulaştırmak için saldırıyı herhangi bir anda mevcut herhangi veya herkes üzerinden gerçekleştirmek en etkilisi olmaz mıydı? Bir bireyin varlığından kaynaklanan bir saldırı modu fark edildiğinde, o bireyin fiziksel olarak uzaklaştırılmasının tüm saldırı olasılıklarını ortadan kaldıracağını düşünmek oldukça sınırlı ve safça bir yaklaşım olur. (ç.n.: mod; tür, biçim, çeşit)
S: (L) Bazı insanlar bu saldırıları modlarına diğerlerinden daha mı yatkın?
C: Bu yine sabitten ziyade değişken bir husus.
S: (L) Doğru hatırlıyorsam, o soruyu sorduğumda 3'üncü yoğunluk bir kişi sordum, geçici birşeyi değil.
C: Eğer bir üçüncü yoğunluk varlığın bilinçli bir şekilde faaliyetleri bozmaya çalışmasının mümkün olup olmadığını soruyorsan, evet, bu kesinlikle mümkün. Bu şimdiye kadar oldu mu? Hayır. Bu hiç olmayacağı anlamına gelir mi? Hayır. Olacağı anlamına gelir mi? Sizin faaliyetlerinizin herhangi ve tüm türlerde saldırılara neden olma olasılığı her zaman yüksek. Dolayısıyla, her zaman dikkatli olmanız gerekir. Ayrıca herhangi belirli bir saldırı moduna kafayı takmamanız akıllıca olur çünkü çok, çok pek çok saldırı türü kullanılabilir. Aklınızın ucundan bile hiç geçmemiş olabilecek türler.
S: (L) Tamam. Ortama, insanların tutumlarına karşı falan hassaslaşmalarım, kendi üzerimdeki bir tür saldırıdan
kaynaklanıyor olabilir mi?
C: Olabilir. Saldırı bilinçli bir şekilde fiziksel üçüncü yoğunluk varlığının kendisinden kaynaklanmıyor olabilir.
S: (L) Öğrenmek istediğim şuydu: insanlar üzerinden gelen bu tür saldırılara karşı kendi duygusal reaksiyonumun hassasiyeti de bana yönelik bir saldırının neticesi olabilir mi?
C: Olabilir ve öyleyse, saldırı başarılı demektir.
S: (L) Bunu nasıl belirleyebilirim?
C: Her zaman tüm taraflarla tamamen açık ve iletişim halinde olarak. Sır saklamak ancak başarısızlığa neden olur.
S: (L) Peki TR ve JR bu grup için büyük bir öneme sahipler mi? Onlarla konuşmaya çalışıyorum, ama duyguları beni duymalarını engelliyor gibi veya tutumları ve tepkileri, konuları tartışma girişimlerine nokta koyuyor. Çabalarımın sürekli kesintiye uğratılmasını katlanılmaz buluyorum ve her ikisiyle de bunu sürekli yaşıyorum, eğer o sırada birbirlerine söz geçirmeye çalışmıyorlarsa tabii.
C: Yine subjektif sorgulardan sakınmaya çalışmanı öneriyoruz. Yargıda bulunmadan önce durup kendine şunu sormanı istiyoruz; TR ve JR olarak ifade ettiklerin ve diğer herhangi ve tüm tarafların, mevcut diğer herhangi ve herkese herhangi bir faydası olabilir mi?
S: (L) Neyi kastettiğinizi pek anlamadım. F___ kanal. Açık ki bu önemli bir işlev. Kanal olmadan grup olmaz. Doğru mu?
C: Doğru.
S: (L) Yani dolayısıyla, gerçekçi olursak, diğer hiçbirimiz o kadar önemli değiliz.
C: Yanlış.
S: (L) Neden?
C: Belirsiz.
S: (L) Rollerimizi tanımlayabilir miyiz?
C: Herhangi birinizin ve hepinizin, kendinizi oynuyor olarak gördüğünüz rolleri tanımlamanız ve bunları birbirinize söylemeniz tamamen size kalmış birşey. Eğer bu yapılırsa, her biriniz için durumun çok daha net bir resmini sağlayabilir, ve herhangi bir durumda iletişim eksikliği olduğunda mümkün olan yanlış anlama, çıkar çatışmalarından sakınmanızı sağlayabilir. Bu, çabaların sona ermesini görmek isteyenlerin çok başarılı bir şekilde kullandığı pek çok saldırı türlerinden bir tanesidir ve saldırı çok ustalıklı bir şekilde yapılır çünkü tüm düşünce süreçlerinin %92'sinin üçüncü yoğunluk kökenliği olduğu bilinçaltı zihin üzerinde oynanarak gerçekleştirilir.
S: (L) TR ve JR'nin dürüstçe iletişim konusunda açık olmadıklarını düşünüyorum. Diğer insanların sorunlarını belirtmede oldukça istekliler ama onlarla ilgili sorunu olan diğer kişileri dinlemek istemiyorlar.
C: O zaman aranızdaki iletişim açık bir iletişim değil gibi görünür.
S: (L) Dürüst davranmayan biriyle nasıl açık bir iletişim geliştirebilirsin ki?
C: Subjektif.
S: (L) Tabii ki subjektif. Onlar gruba geldiğinden beri bilgi seviyesinin düşmüş olması, belirsiz ve yanıtsız soruların artması önemli değil mi?
C: Hatalı mekanik yaklaşımları kusurlu karakter veya kişilik veya yapı olarak tanımlamamaya dikkat et. Değiştirilebilir, düzeltilebilir veya yardım edilebilir olanı, düzeltilemez, değiştirilemez ve yardım edilemez olandan ayırmak önemlidir.Ayrıca, üçüncü yoğunluk KH varlıkları olarak, herhangi ve her birinizin tuzağa düşmesi çok kolaydır ve elbette bu 4'üncü yoğunluk KH'den gelen bir saldırı türüdür; diğerleriyle işbirliği halindeyken bile kendine hizmet etmeye çalışma tuzağına düşmek. Bu durum, koşulları iyileştirmek veya geniş çaplı bir yardım sağlamak üzere tasarlanmış herhangi ve tüm faaliyetlerin sonunda amacından sapmasına neden olabilir.
S: (L) Bugün Ram isimli Vedik astroloğu ile konuşuyorduk ve bu kişi, Veda'lara göre Kertenkele Varlıkları fikrinin doğru olduğunu ve bunun içimizdeki cinsel prensibin, yani kundalinin etkinleşmesi olduğunu söyledi. Tüm UFO veya dünyadışı varlık faaliyetleri yalnızca hepimizin içimizdeki birşeyin yansımasıymış.
C: Bu sorunun yanıtı kısmen, eğer dikkat edersen önceki sorulara verilen yanıtlarla benzer nitelikte. Fakat gerçekte bu soruları en yeterli şekilde yanıtlamanın en iyi yolu, şimdiye kadar topladığın ve verilen bilgi ve kavrayışa dayalı olarak, kendine ne düşündüğünü sormaktır.
S: (L) Bazen onların kendimizin paralel bir evrendeki parçamız olmaları ve bizim dünyamızda ortaya çıkıp bizimle negatif bir şekilde etkileşiyor olmaları olasılığı üzerinde düşünüyorum. Buna göre dünyadışı varlıklarla insanların etkileşimlerine dair hikayeler, yalnızca insanların diğer bir boyut veya yoğunlukta ortaya çıkan negatif yönleri aracılığıyla meydana gelen mekanik şeyler oluyor. Bu belirgin bir olasılık olmaz mıydı?
C: Düşündüğün anlamda değil. Hatırla, önüne ne zaman herhangi yeni fikirler çıkarsa, önceden toplanmış tüm bilgilerini gözden geçirmek her zaman akıllıcadır. Sadece şimdiki durumla ilgili olarak değil, diğer tüm durumlarla ilgili olarak da. Örneğin sadece paralel bir evrenden doğan düşünce kalıpları veya gerçeklikler ne kadar sıklıkla çöl mekanlarında ortaya çıkıp üçüncü yoğunluk varlıkları tarafından üçüncü yoğunluk ortamında incelenmek üzere alınabilir? Eğer bunun olduğuna gerçekten inanıyorsan, ki OLDU, kişi bunun anlamı üzerinde ve bunun üçüncü yoğunluk ortamında ölçülemeyen, eterik ortamdaki çok daha yüksek yoğunluk seviyeleriyle ve veya boyutlararası faaliyetlerle ilişkisi üzerinde düşünmelidir. Ve şimdi verdiğin örnekte olduğu gibi yıkıcı sonuçları olabilecek bir tür saldırı gibi görünen açıklamalardan herhangi bir tanesine çok güçlü bir şekilde inanma tuzağından sakınman gerektiği konusunda çok önemli bir uyarıda bulunuyoruz.
S: (L) Yani devlet tarafından ele geçirilen veya alınan ve incelenen gerçek, maddesel dünyadışı araçlar var?
C: Bundan herhangi bir şüphen var mı?
S: (L) Bazen tüm bu şeylerin bizi çıldırtmak için devlet tarafından yaratılıp yaratılmadığını merak ediyorum!
C: Bu ilginç bir kavram, ama seni temin edebiliriz ki, bu hiçbir şekilde doğru değil.
S: (L) Eğer bu araçlar dördüncü yoğunluktan bizim gerçekliğimize giriyorsa, ki sanırım bazıları giriyor, burada nasıl kalıyorlar? Mutlak bir şekilde fiziksel bir materyal haline gelip burada mı kalıyorlar?
C: Eğer üçüncü yoğunlukta arızalanırlarsa, üçüncü yoğunlukta sabitleniyorlar. Çok basit.
S: (L) Aynı şey varlıklar için de geçerli mi?
C: Aynen öyle.
S: (L) Yani çok gerçek bir manada, gerçek ve fizikseller...
C: Dördüncü yoğunlukta da çok gerçek ve fizikseller. Fark şu ki, dördüncü yoğunluk fizikselliği üçüncü yoğunluk fizikselliğiyle aynı değildir.
Ama bu, dördüncü yoğunlukta fiziksellik olmadığı anlamına gelmiyor. Fiziksellikle olan tüm bağları tamamen atmak için, varlığın altıncı yoğunluk veya üzerine çıkması gerekiyor. Bunun altındaki herşey bir fiziksellik veya fizikselliğe bağ içerir. Tıpkı eterik yoğunluktaki, 1'den 4'e kadarki yoğunluk varlıklarının döngüsünü sağlayan derin düşünme ve değerlendirme bölgesi olan beşinci yoğunluk gibi. Bu varlıklar buradan fiziksel alemlerden birine geri yönlendirilir. Birden dörde kadarki her bir seviye, sizin bildiğiniz şekliyle giderek daha az fiziksellik içerir, fakat fiziksellik yine de mevcuttur. Fakat dördüncü yoğunluktaki herhangi bir varlık veya orada üretilmiş veya kavramsallaştırılmış herhangi türde bir araç üçüncü yoğunluğa girdiğinde üçüncü yoğunluk fizikselliği üçüncü yoğunlukta bir sabitliğe sahiptir; dördüncü yoğunluk gerçekliğinden üçüncü yoğunluktaki dolaşımını gerçekleştirebilir. Fakat herhangi bir arıza veya bozulma meydana geldiğinde, o sırada üçüncü yoğunlukta bulunan tüm unsurlar üçüncü yoğunlukta kalır.
Üçüncü yoğunluktayken dördüncü yoğunluğa kaybolan nesneler veya bir varlığa veya araca ait herhangi fiziksel yapılarla ilgili raporlanan gözlemler, herhangi ve her durumda, herhangi bir arıza veya bozukluk sürecinde olmayan bir cisim veya bir varlık veya bir yapı içerir. Dördüncü yoğunluk aleminde hala tam olarak işlevseldir. Yalnızca sizin ölçümünüzle sınırlı bir süre için üçüncü yoğunluğu ziyaret etmektedir ve dolayısıyla bir noktada dördüncü yoğunluğa geçerek kaybolur. Fakat eğer bir arıza yaparsa veya herhangi bir şekilde yapısı bozulur veya değiştirilirse, üçüncü yoğunlukta kalacaktır.

S: (L) Peki eğer biri, bir kişinin vücudundaki bir implantı çıkarırsa, o implantı burada tutmanın en iyi yolu onu hemen ezmek midir?
C: Eğer biri bir implantı çıkarırsa, artık tasarlandığı fonksiyonu göstermiyordur.
S: (L) Tamam. Bazı gerçek şeyler oluyor ve bu arıza yapan dördüncü yoğunluk varlıkları ve aracıyla ilgili bir etkileşimin filminin çekilmiş olma olasılığı var. Ve iddiaya göre bu film televizyonda gösterilecekmiş. Bu otopsi filmi ve araç kalıntıları incelemesi gerçek mi, sahte mi, aldatma mı?
C: Maksimum öğrenme için, gerçeği arayanların filme tanıklık etmesi ve gerçek olup olmadığına kendilerinin karar vermesi önerilir, çünkü görme yoluyla bu mümkün olacak.
S: (L) Kesinlikle bunu yapmak istiyorum. Şimdi, kişisel bir soruya geçmek istiyorum. Mevcut yaşam koşullarımla ilgili olarak, bunun karmik olup olmadığını öğrenmek istiyorum.
C: Kişisel yaşamdaki tüm zorluklar o veya bu şekilde karmiktir. Özellikle diğer ruh varlıklarıyla olan etkileşimler söz konusu olduğunda. Ve etkileşimler ne kadar yakınsa, o kadar karmiktirler. Bunu zaten biliyorsun.
S: (L) Zor olan şey, yapılacak en iyi şeyin ne olduğunu bilmek.
C: Öğrenme, tüm varoluşta gerçekleşen bir süreçtir ve o veya bu eylemle gerçekleşir. Herhangi ve tüm eylemler, herhangi ve tüm olası eylemler, herhangi ve tüm olası eylem yönleri, sürekli öğrenme sağlar. Dolayısıyla, mutlak manada, hata yapmak mümkün değildir. Fakat, bireyin karmik olan şeyleri tam olarak deneyimlemesi gerekir. Yapılan seçimler, üçüncü yoğunluk fiziksel düzlemine girme öncesi yapılan seçimleri yansıtır ve buna, akışkan haliyle gerçekliğin değişkenliğine dayalı olarak kendilerini gösteren fırsatlar eşlik eder. Dolayısıyla, verilecek kararlar, verilmeleri gerektiği zaman kendilerini gösterecektir ve öğrenme sürecinin daha yüksek miktarda mı, yoksa daha düşük miktarda mı ızdırap meydana getireceğini belirleyen şey, yalnızca kişinin yorumu objektif bir şekilde kabul etme yeteneğidir.
S: (L) Öğrenme neden ızdıraplı olmak zorunda?
C: Zorunda değil.
S: (L) Bana istisnasız bir şekilde öyle görünüyor.
C: Bu deneyimleyenin algılarına göredir, herhangi mutlak ölçütlere göre değil.
S: (L) Pek çok seviyede sınırlandırıcı olduğu konusunda bizi uyardığınız ritüeller konusu hakkında birşeyler daha öğrenmek istiyoruz. Bunun nedeni nedir?
C: Eğer bir birey, faaliyetlerine en büyük ölçüde samimi bir inanç gösteriyorsa, bir seviyede bir fayda mutlaka görecektir. Fakat, sırf bazı kalıpları izliyor olmak için bazı kalıpları izlemek, mutlak faydaların meydana gelmesi için gerekli samimiyet ve inancı üretmez. Dolayısıyla, her zaman olduğu gibi, birey, bu soruyu yanıtlamak için dıştan değil içten aramalıdır. Anlıyor musun? Bir örnek verecek olursak, sen kesinlikle bununla her zaman karşılaşıyorsun. Eğer bir kitabın sayfalarında, şu veya bu türde bir ritüel öneren bir yazı okuyorsan, ve o sayfalarda basılı olan kelimeleri okuduğun için o ritüeli izliyorsan, bu sana gerçek anlamda, içten mümkün olan en büyük ölçüde, gerçek bir tatmin ve başarı sağlar mı? Bunun yerine, belki birinin veya birilerinin bir ritüel olarak yorumlayabileceği veya tanımlayabileceği, ama senin içinden gelen ve DOĞRU olduğunu hissettiğin bir faaliyeti kendin geliştirirsen, ve eğer buna karşı samimi ve tam bir inancın varsa, o faaliyet ne olursa olsun, onun doğru olduğunu hissetmez misin?
S: (L) Evet.
C: O halde soruyu yanıtladık, değil mi?
S: (L) Evet, teşekkür ederim.
C: O halde iyi geceler diyeceğiz.
______________________________________

 

9 Eylül 1995 Frank, Laura, SV, Tom, Cherie
S (L) Merhaba.
C: Diğeri.
S: (L) "Diğeri" demekle neyi kastediyorsunuz?
C: Yanıt: Diğerini keşfedin.
S: (L) Pekala bu akşam kiminle birlikteyiz?
C: Diğeri.
S: (L) Sen Kasyopyalılardan farklı biri misin?
C: Hayır.
S: (L) Trans kanalıyla mı devam etmemizi istersiniz yoksa tahtayla mı?
C: Trans. Mezun oldunuz, neden geri dönmek istiyorsunuz?
S: (L) Ben bu akşam tahtayı kullanmayı tercih ediyorum. Bu sorun olur mu? [Tom ve Cherie'ye dönerek] Trans yöntemini kullanmamız sizin için sorun olur mu? Bu akşam celseyi tahtayla yapmak istemiyorlar. (T) Hangisi rahatsa o olsun. [Frank trans durumuna geçer] Şimdi bize "Foton Kuşağı" denen şeyden bahsedebilir misiniz?
C: Buradaki temel husus yine yoruma dayalı. Mesajlar gerçek; yorumların tutarlılıkları ise değişken. Yani biri "Foton Kuşağı" dediğinde, aslında sadece bir kavramı düşünüp ona bir isim veriyor olabilir.
S: (L) Yani farklı insanların birşeyi gördüğünü ve bunu kendi bilgilerinin sınırları içinde tarif ettiğini mi söylüyorsunuz?

C:Evet, bir seviyede.
S: (L) Bu konuda başka bir yorumunuz var mı?
C: Yorumlar en çok, doğrudan ve spesifik sorulara yanıt olarak oluşturulduklarında faydalı olur.
S: (L) Burada, metafizik topluluğu içinde anlatıldığı gibi bir harmonik birleşim [new age akımında 16 ağustos 1987 tarihinde gerçekleşen ve insanların sevgiye ve uyuma ilerlemesi için insanların dünyanın çeşitli kutsal yerlerinde toplanması olayı = harmonic convergence Ç.N]
C: Harmonik birleşime inananlar için kesinlikle bir harmonik birleşim vardı.
S: (L) Dünya üstünde veya dünyanın kendisinde maddenin doğasına yönelik enerjiyi geliştirecek veya değiştirecek herhangi bir şey oldu mu?
C: Siz bir değişiklik farkettiniz mi?
S: (L) Hayır tabii herşeyin giderek kötüye gidiyor gibi göründüğünü saymazsak.
C: Herhangi açık, bariz, somut değişiklikler farkettiniz mi?
S: (L) Hayır ama belki sadece ben fark etmemişimdir. Çok inatçı ve şüpheci biri olabiliyorum.
C: Odadaki herhangi biri, herhangi açık ve bariz değişiklikler farketti mi ?
S: (S) Hangi tarihti? (L) 8/8/88, sanırım. (S) Benim bildiğim 11/11 doksan- gibi birşeydi...
C: Açıkça görünüyor ki eğer hatırlanması zor bir tarihse, akla o tarihte somut değişimlerin olmadığı geliyor. Eğer bu değişimler olsaydı, bunlara atfedilen takvim tarihini hatırlamaz mıydınız?
S: (L) Evet. Hatta harmonik birleşimden sonraki bir ay boyunca, hiçbir kaçırılma olmayacağı iddia edilmişti. Bu doğru mu?
C: Hayır. Kaçırılma olarak tanımladığınız şeyde sizin ölçümünüzle çok uzun bir zamandır hiçbir kesinti olmadı.
S: (L) Ayın 28'inde, Pazartesi günü, televizyonda kaçırılmayla ilgili bir video izledik. Bir uzaylı otopsisinin görüntüleri olduğu iddia ediliyordu, ya da daha doğrusu dünyadışı bir varlığın cesedi üzerindeki bir otopsi. O gerçekten dünyadışı bir varlık mıydı?
C: "Dünyadışı varlık" tanımınız nedir?
S: (L) Bu gezegende doğal bir şekilde doğmuş, insan olarak tanımladığımızdan farklı bir varlık mı?
C: Doğru.
S: (L) Yani bu varlık doğal bir şekilde doğmuş bir insan değildi?
C: Doğru.
S: (L) Peki bu ne tür bir varlıktı?
C: Melez.
S: (L) Neyin meleziydi, onu oluşturan unsurlar neydi?
C: "Griler" dediğiniz sibergenetik varlıklar ve sizin gibi üçüncü yoğunluk dünya insanları. Yani bir bakıma, 3. ve 4.yoğunluk varlıklarının melezleri.
S: (L) Yani o görüntülerdeki bir 4. yoğunluk varlığı mıydı?
C: Hayır. Cevabı dinlersen, bir 3. ve 4. yoğunluk varlığıydı.
S: (L) Bir varlık nasıl hem 3. hem 4. yoğunluk olabilir?
C: Burada önemli olan çevresel koşullardır, bireyin yapısı değil. Aynı şey sizin için de geçerli. Dünyanızın 3. yoğunluktan 4.'ye geçiyor olduğunu söyleyen kaynaklar okudunuz, değil mi?
S: (L) Evet.
C: Ve bu kaynaklar bunun devam eden bir süreç olduğunu da söyledi, değil mi?
S: (L) Evet.

C: O halde kişi şunu sormalı; eğer bu mümkün olmasaydı, bir varlık aynı anda nasıl hem 3. hem de 4.yoğunluk olabilirdi? Aynı zamanda geçmiş materyallerden hatırlarsanız, şu anda 2. ve 1. yoğunluk varlıklarıyla aynı ortamda yaşıyorsunuz. Bu doğru değil mi?
S: (L) Evet.

C: En azından size söylenen buydu. Yani bir varlığın hem 3. hem de 4. yoğunluk olması mümkündür. Ve söylediğimiz gibi, bir 4. yoğunluk varlığı gelip 3. yoğunluk ortamını ziyaret ettiğinde, o da o süreçte bir 3. yoğunluk varlığı olur ve tam tersi de geçerli. Kaçırılma denilen şey gerçekleştiğinde özellikle bu bir fiziksel kaçırılmaysa, kişi geçici olarak 4. yoğunluk olur çünkü önemli olan ortamdır. Ve orada anahtar faktör farkındalıktır, fiziksel veya maddesel yapı değil.
S: (L) Elimde Grilerden bahseden bir makale var ve onların iki beyinleri olduğu söyleniyor: bir ön beyin ve bir arka beyin; ve burada yazdığına göre birini vurursan -vurmak istediğimi söylemiyorum ama- sadece beynin bir yarısını vurmuş olursun ve ölmezler. Birini öldürmek için iki beyini de parçalayacak şekilde vurmak gerekiyormuş. Bu doğru bir kavram mı?
C: Bu oldukça şaşırtıcı. Beraberinde pek çok soru getiriyor. Bunlardan biri de: Bir kişi niye herhangi birşeyi vurmak istesin ki?
S: (L) Ben vurmak istediğimi söylemedim. Makalede yazanı söyledim.
C: Griler diye tabir edilen varlıkların bir çeşidi için bu fiziksel tanım doğru. Bir ön beyinleri var. Yine de bu konu diğerlerine göre ikinci planda. Ve herhangi bir türe fiziksel zarar vermeyi istemenin tavsiye edilmeyen bir şey olduğunu söylemek istiyoruz. Dolayısıyla tanımladığın çalışmada yer alan bilginin önemsenmemesi daha iyi olabilir.
S: (L) Burada ayrıca Grilerin bir insanla telepatik olarak bağlantı kurması için o kişiye çok yaklaşması gerektiği söyleniyor. Bu doğru mu?
C: Yakın mı? Hayır, size daha önce tarif ettiğimiz gibi sizin ölçüm şeklinizle fiziksel yakınlık gerektirmeyecek teknolojik yöntemler var. Ama bu çok karmaşık. Bu, tam olarak anlamadığınız boyut pencereleriyle ve buna benzer birşeyle ilişkili ve bu yüzden bunun detaylarına girmek pek tavsiye edilebilecek bir şey değil. Ama o sorunun genel cevabı: Hayır.
S: (L) Ayrıca insanların göz sinirlerine 2-4 mikron çapında bir tür kristal yerleştirdiklerini ve bu kristalin, onu yerleştirenlerin frekansına ayarlandığını ve iletişim için zihinsel bir frekans oluşturmalarını sağladığını söylüyor. Bu sizin söylediğiniz şeylerle bir şekilde bağlantılı mı?
C: Fiziksel implantasyonlar gerçekten yapılıyor. Kesin yerler istenen sonuçlara göre değişiklik gösterir. 3. yoğunluktaki insanlar ile 4. yoğunluktaki diğer KH varlıkları arasındaki etkileşimlerde pek çok mekanizma mevcut olduğu gibi, izlenen çok çeşitli direktifler ve amaçlar vardır. Mesela bazı implantlar yalnızca izlemek için kullanılır. Diğerleri bilinci değiştirmek için kullanılır ve ayrıca zihni ve hareketleri değiştirmek için tasarlanan implantlar vardır. Hangisinin ve ne için kullanıldığına bağlı olarak her birinin farklı bir yapısı ve farklı maddesel bir içeriği vardır. Şu anda tarif ettiğin uygulamaya tam olarak aşina olmasak da, belirttiğin gibi veya daha doğrusu ona benzer birşey yöntem kullanılmış. Yani bizce bu bilgiler ya bir yere kadar uydurulmuş ya da doğru bilgiye dayalı olarak türetilmiş. Ama her durumda çeşitli amaçlarla implantların kullanıldığı doğru.
S: (L) Yeniden uzaylı otopsisine dönelim: Bu hibridin 1947'de Roswell, New Mexico'da meydana gelen bir kazada ele geçirilenlerden biri olup olmadığı bilgisine erişebilir misiniz?

C: Kaza Roswell'de olmadı. Bir çöl bölgesiydi. Roswell'in yaklaşık 250 kilometre kuzeybatısında. Sizin aşina olduğunuz Roswell bölgesinde bir araç veya herhangi bir beden veya canlı varlıklar bulunmadı. Yalnızca bir enkaz alanıydı. Gerçek kaza belirli bir mesafe uzaklıkta gerçekleşti. Kaza yeri çölde, Los Alamos'a daha yakın. Araç Roswell üzerinde arıza yaptı ve geride kalıntılar bıraktıktan sonra gerçekten düştü. Cesetler ve yaşayan varlıklar, araçtan arta kalanlarla beraber oradan alındı. Ve evet, filmde gördüğünüz varlık gerçekten oradan geldi.
S: (L) Araçta kaç varlık vardı?
C: Dört.

S: (L) Hepsi melez miydi?
C: Doğru. Bu da fark edilebiliyor ve bunu, yaşadığınız çevrede bu konuyu araştıran bazı insanlar tarafından yorumlanmış olan resmi kayıtlardan da kontrol edebilirsiniz. Bu olay Kertenkele Varlıkları olarak ifade edilenler tarafından insan/melez kombinasyonları kullanılarak başlatılan özel bir görevdi. Melez unsur Gri türüydü. Bu deney kısmen bir keşif görevi, kısmen de o bölgede sizin zaman ölçümünüzle yakın geçmişte meydana gelen nükleer patlamaların bir sonucu olarak oluşan çevresel koşulların hem canlı Gri türleri ve tabii hem de Sürüngen veya Kertenkele türleri üzerindeki etkilerinin test edilmesine yönelikti. Griler ve Kertenkeleler, şu anda ayrıntısına girmeyeceğimiz bazı bakımlardan benzer bir genetik yapıya sahipler. Netice itibariyle buradaki fikir, hem insan genleri veya genetik yapısı üzerindeki, hem de Kertenkele genetiğiyle ilişkili olan Gri genetik yapısı üzerindeki etkileri test etmekti, eğer kavramı anlıyorsanız. Amaçlardan biri buydu. Diğeri ise tabii ki basit bir keşifti.
S: (L) Tamam. Sıradaki soru: bizim "iyi adamlar" olarak tanımlayabileceğimiz Griler var mı?
C: Bu nereden bakarsan subjektif bir yorum. Yani sonuçta iyi nedir, kötü nedir?
S: (L) Verilen tanım Kendine Hizmet ve Başkalarına Hizmet şeklinde. Grilerden herhangi BH olan var mı?
C: Bir süre için yeniden bir gözden geçirme yapabilir miyiz?. KH ve BH gruplarından herhangi birine kötü veya iyi demek subjektiftir. Bunlar sadece Kendine Hizmet ve Başkalarına Hizmet demek. Bir şeyin iyi ya da kötü olduğuna karar vermek gözlemciye bağlı birşeydir. Bu da bakış açınıza göre değişir. Amaçlarınıza göre değişir. Pek çok şeye göre değişir. Biri yalnızca Kendine Hizmet'tir. Kendi içine dönüktür. Diğeri ise Başkalarına Hizmet'tir, dışa doğru genişler. Evren olarak ifade ettiğimiz şeyi oluşturan dengenin bir parçasıdır.
S: (L) Grilerin BH olanları var mı?
C: Çok nadir durumlarda Griler BH alanına geçmişlerdir ama kendi doğal ortamlarında, oluşturulma amaçlarına uygun olarak, KH'dirler.

S: (L) BH ortamına geçmeleri nasıl gerçekleşiyor?
C: Doğal koşullar yoluyla; 3. yoğunluk KH ortamında bulunan insanlar için BH seviyesine yükselmek nasıl oluyorsa o şekilde. Çok nadir.
S: (L) Eğer Griler, Kertenkelelerin sibergenetik aletleriyse ve aslında ruhsuzlarsa, bu bazı Kertenkelelerin de BH olduğunu mu gösteriyor?
C: İlk olarak kendi kendine düşünme yeteneği verilen hiçbir varlık tamamen ruhsuz değildir. İçinde bir ruh izi vardır. Ya da hemen hemen ruh izi denilebilecek bir şey. Bu, genel ortamda bulunabilen psişik enerjilerin toplanmasıyla olabilir.
Bu esnetilmiş ifade, temel fikirleri anlamanız için. Yoksa durum bundan çok daha karmaşıktır. Yine de ister doğal, ister yapay zeka olsun hiçbir durumda tamamen ruhsuz olmak diye birşey yoktur. Ve sizin bakışınıza göre en ilginç şeylerden biri, sizin 3. yoğunluktaki teknolojinizde, dünyadışı varlıklarla olan etkileşimlerin de etkisiyle, yapay zekanın gelişmeye ve ruh izi enerjisi çekebilecek seviyeye yaklaşmış olmasıdır. Söylediğimizi anlayabiliyor musunuz? Örneğin kendi başlarına düşünebilecekleri seviyeye ulaşma sınırında olan bilgisayarlarınız, zayıf bir ruh izi oluşturmaya başlayacak.
S: (L) Bu hoş bir düşünce değil.
C: Şimdi, BH Sürüngen varlıklar veya Kertenkele varlıkları olup olmadığı soruna gelecek olursak, elbette bazıları BH'ye geçebilir. Yine de onların doğal ortamı, kendi seçmiş oldukları KH'dir. Ama bir Gri'nin ve veya bir Kertenkelenin BH'ye geçmesi birbiriyle ilişkili değil, iki ayrı kavramdır. Birbirinden bağımsız kavramlardır.
S: (L) Anlıyorum. Peki, BH olan Kertenkelelerin ölçülebilir bir oranı var mı?
C: Bu ÇOK, ÇOK küçük. SON DERECE küçük. Bahsetmeye bile değmeyecek kadar.
S: (L) Peki Griler?
C: O biraz daha fazla olabilir ama o da yine nispeten çok düşüktür.

S: (L) Kertenkeleleri kullanan başka bir varlık ırkı mevcut mu?
C: Sorunu netleştirebilir misin?
S: (L) Kertenkeleler de başka bir grubun ajanları mı?
C: Bu aslında basit bir soru. Ama 4. yoğunluk KH ortamında otorite seviyeleri mevcuttur. Bu seviyeler de KH'de her zaman olduğu gibi entellektüel ve fiziksel yeteneklere dayanır. Sizin "kıdem düzeni" dediğiniz şey. Diyebiliriz ki en altta sizin aşina olduğunuz Griler var. Ortada Kertenkele varlıkları olarak tanımlayacaklarınız var ve onların üstünde de pek aşina olmadıklarınız var.
S: (L) Onlar kim?
C: En yaygın olarak bilinenleri, tabii ki, Oryon KH'leri.
S: (L) Görünüşleri nasıl?
C: Aslında yapı olarak hümanoitler, büyük insanlara benziyorlar.
S: (L) Ve onları pek sık görmüyoruz, öyle mi?
C: Şu anda bildiğiniz gibi 3. yoğunlukta en sık gördükleriniz Griler. Bunlar dışındaki diğer hepsi, eşit ölçüde daha az sıklıkla görülenler.
S: (L) Peki tüm bu kaçırma olayındaki amaçları ne?
C: Bu konu alanındaki sorularınızı mümkün olduğunca spesifikleştirmenizi istiyoruz.
S: (L) Bu Oryon KH'leri kaçırılmalarda rol oynuyorlar mı?
C: Kaçırılmalar temel olarak Griler tarafından gerçekleştiriliyor. Fakat diğerleri de kaçırma olayları gerçekleştirebilir, gerçekleştirecek ve hatta gerçekleştirmişlerdir. Ama bu olduğunda, kaçırılmanın yapısı farklıdır.
S: (L) Şu anda Sirius bölgesinde insanlarla etkileşime giren herhangi pozitif dünyadışılar var mı?
C: Durun şimdi! İlk olarak kullandığınız terimin ne anlama geldiğini öğrenmelisiniz: Dünyadışı, tabii ki sizin seviyenizde kullanılan en doğru terimlerden biri. Dünyadan olmayan herşey dünya dışıdır. Dünya yüzeyi ortamında yaşayanların kendilerini üstün tür olarak veya evrende yalnız olarak veya kozmostaki tek tür olarak ifade etmeleri son derece gülünçtür.Bu bir kum zerresinin üzerindeki mikrobun kendini tüm kumsaldaki tek canlı olarak görmesine benziyor değil mi? Şimdi siz Sirius civarında bir varlık olup olmadığını sorduğunuzda bu yine bir plajdaki kum zerresinin üstündeki aynı mikrobun, deniz kabuğunun civarında herhangi bir varlık olup olmadığını sormasına benziyor...
S: (L) Ama ben özellikle dünyayla etkileşim içinde olanlar var mı diye sordum!
C: Ve biz de o soruyu yanıtlıyoruz. Bu fırsattan faydalanıp olayları sizin daha iyi odaklanacağınız bir noktaya getiriyoruz. Ve bu mesajların sadece siz değil başkaları tarafından da duyulmasını umuyoruz. SİZ bu kavramları tam manasıyla anlayabilirsiniz ama herkes anlayamayabilir. Bunun farkındasınız değil mi? Bu yüzden bu bilgiyi veriyoruz. Şimdi soruna cevap: Sirius civarında pozitif yönelimli veya BH varlıklar var mı sorusu, yine cevaplaması zor bir sorudur çünkü "Sirius civarı"nı nasıl tanımlayacağımızı bilmiyoruz. Ama eğer Sirius'a, sizin mesafe ölçümünüzle yaklaşık bir ışık yılı uzaklığında bir mesafeyi kastediyorsanız, o zaman o bölgede 3. yoğunlukta bu tür varlıklar olmadığını söyleyebiliriz. Ama bu bilgi, 4.'den 6.'ya kadarki yoğunlukları açık bırakıyor. Zaten bildiğiniz birşeyi vurgulamak istiyoruz; bu konuda düşünülmesi gereken o kadar çok şey var ki, etrafınızdakiler belirli bölgelere veya yıldız sistemlerine referansta bulunup oradan veya şuradan gelen varlıklardan ve amaçlarının şu veya bu olduğundan bahsettiklerinde, bu gülünç birşeydir. Çünkü eğer evrenin, tüm evrenin, olası tüm yaşam boyutlarının GERÇEK yapısını biliyor olsaydınız, o zaman bilirdiniz ki herhangi ve her şey mümkündür ve GERÇEKTEN mevcuttur! Bunu UNUTMAMALISINIZ.
S: (L) Yani bu insanlar haklı mı?
C: Tüm bu insanlar haklı ve tüm bu insanlar haksız. Çünkü gökyüzünde bir noktayı gösterip herhangi bir bölgeyi şunun veya bunun "Evi" olarak tanımlamak aptalcadır.
S: (L) Ama ya gerçekten öyleyse? Orionlar Orion'daki bir yıldız sisteminde yaşıyor, değil mi?
C: Siz de öyle.
S: (L) Ama şu anda orada yaşamıyoruz!
C: Önemli olan bu değil. Eğer üçüncü yoğunlukta, güneş olarak tanımladığınız yıldızınıza galaksinin başka bir noktasından baksaydınız, Orion sisteminin bir parçası olarak görünürdü, değil mi?
S: (L) Muhtemelen.
C: O halde belki şu anda neyden bahsettiğimizi anlamaya başlıyorsunuzdur? Bir seviyede ve bir anlamda.
S: (L) Bu varlıklar uzaydaki büyük menzilleri aşıp buraya nasıl geliyorlar?
C: Size daha önce söylediğimiz gibi yedi yoğunluk seviyesi var. Ve bu seviyeler sadece fiziksel, ruhsal ve eterik, ve maddesel varlık durumlarıyla değil, aynı zamanda, daha da önemlisi, farkındalık durumuyla ilişkilidir. Görüyorsunuz ya, farkındalık durumu, tüm yaratılışın anahtar unsurudur. Şüphesiz size bunun büyük bir illüzyon olduğunu söylediğimizi hatırladınız değil mi? Eğer bu gerçekten büyük bir illüzyonsa, hangisi daha önemli, fiziksel yapı mı, yoksa farkındalık durumu mu?
S: (L) Farkındalık durumu mu?
C: Kesinlikle. Şimdi ölçüm sistemine göre gittiğimizde, ki anlamanız için basitçe oluşturulmuştur, birden yediye kadar tüm yoğunluk sistemlerinde anahtar kavram elbette farkındalık durumudur. Başından sonuna kadar. Yani yeterince yüksek bir farkındalık seviyesine eriştiğinizde fiziksel sınırlamalar gibi şeyler ortadan kalkar. Ve fiziksel sınırlamalar ortadan kalktıkça, sizin algıladığınız şekliyle büyük mesafeler de ortadan kalkar. Dolayısıyla sizin görememenizin ve anlayamamanızın, herhangi bir şeyin mümkünlüğü veya mümkün olmayışı üzerinde kesinlikle hiçbir etkisi yoktur. Kendi yoğunluk seviyeniz hariç. Ve sizin şu andaki yoğunluk seviyenizde neredeyse kimsenin anlayamadığı şey de bu işte. Eğer bunu anlayabilirseniz ve diğerlerine aktarabilirseniz, türünüzün gördüğü en büyük hizmeti yapmış olursunuz. Bunun üzerinde biraz düşünün. Bunun bilincinize akmasına izin verin. Analiz edin. Parçalara ayırın. Ona dikkatlice bakın ve tekrar bir araya getirin.
S: (L) Farkındalığımızı sınırlandıran şey nedir?
C: Çevreniz. Ve bu sizin seçtiğiniz çevre. Gelişim seviyenize bağlı olarak. Ve herşeyi sınırlandıran şey de bu. Daha yüksek yoğunluk seviyelerine yükseldikçe sınırlamalar ortadan kalkar.
S: (L) Bu sınırlandırıcı çevreyi yaratan şey nedir?
C: Öğrenme amacı için mevcut olan büyük illüzyon.

S: (L) Peki illüzyonu kim yarattı?
C: Aynı zamanda Yaratılmış olan Yaratıcı. Yani aynı zamanda siz, biz, herkes ve herşey. Daha önce de söylediğimiz gibi, biz siziz ve siz de bizsiniz. Ve herşey de öyle.
S: (L) Burada anahtar husus, herşeyin illüzyon olması mı?
C: Temel olarak, evet.
S: (L)Yani aslında...
C: Lütfen biraz sabırlı olun; size daha önce de söylediğimiz gibi evren yalnızca bir okuldur. Ve bu okul herkesin öğrenmesi için var. Herşeyin varolma sebebi bu. Başka bir sebep yok. Şimdi, eğer bu ifadenin gerçek derinliğini anlarsanız, deneyimlemesi mümkün olan tüm yoğunluk seviyelerini, deneyimlemesi mümkün olan tüm boyutları, tüm farkındalığı görmeye ve deneyimlemeye başlarsınız. Bir birey bu ifadeyi mümkün olan en büyük derinliğiyle anladığında, o birey aydınlanmış olur. Ve siz kesinlikle bunu duymuştunuz. Ve sonsuza kadar süren bir an için, o birey bilinecek herşeyi mutlak bir şekilde bilir.
S: (L)Yani aydınlanmanın yolunun sevgi değil bilgi olduğunu mu söylüyorsunuz?
C: Doğru.

S: (L) Duyguların saptırma için kullanılabileceği de doğru mu, yani çarpıtılmış olan ve tamamen bedensel veya sahte programlamayla yaratılmış duygular?
C: Sınırlandıran duygular ilerlemeye mani olur. Duygu aynı zamanda 3. yoğunlukta ilerlemek için gereklidir. Doğaldır. Varsayımlara dayalı sınırlandırıcı duyguları, kişiyi sınırsız olasılıklara açık olan duygulardan ayırmaya başladığınızda, bu, bir sonraki yoğunluğa hazırlanıyorsunuz demektir.
S: (L) Peki ya sevgi?
C: Ne olmuş sevgiye?
S: (L) Anahtarın, cevabın sevgi olduğunu iddia eden pek çok öğreti var. Aydınlanmanın, bilginin, herşeyin sevgiyle gerçekleştirilebileceğini söylüyorlar.

C: Sorun "sevgi" terimi değil, bu terimin yorumlanışı. 3. yoğunluktakiler bu konuyu korkunç bir şekilde karıştırma eğilimindeler. Sonuçta pek çok şeyi sevgiyle karıştırıyorlar. Bildiğiniz şekliyle sevginin tanımı da doğru değil. Sevgi illa bir bireyin sahip olabileceği, bir duygu olarak da yorumlanabilecek bir his değil, daha ziyade, daha önce de söylediğimiz gibi, ışığın özüdür. Işık bilgidir ve bilgi sevgidir. Ve sevginin aydınlanmaya götürdüğü söylendiğinde, bu da çarpıtılmış bir ifadedir. Sevgi eşittir Işık eşittir Bilgi. Sizin ortamınızdaki yaygın tanımlarla sevgi, bir anlam ifade etmiyor. Sevmek için bilmeniz gerekir. Bilmek ışığa sahip olmaktır. Işığa sahip olmak sevmektir. Bilgiye sahip olmak sevmektir.
S: (L) Geçen gece (RC) adında genç bir kadınla tanıştım. Ona yardımcı olmak için erişebileceğiniz herhangi bir bilgi var mı?
C: Şu anda çevrendeki bireylerin yapısı hakkında herhangi bir yorum yapmaktan kaçınmayı seçiyoruz. Ve bu oldukça yoğun bilgi içerikli bir celse olduğu için, celseyi şimdi sona erdirmeni şiddetle öneriyoruz.
S: (L) Çok hızlı bir soru: Gözlerimdeki problem. Pekçok ilaç kullandığım için gözlerimle ilgili çok sorun yaşıyorum. Bazı insanlar bana bunun genetik bir mutasyonu gösterdiğini ve pek çok seviyede görme yeteneğinin gelişimine işaret ettiğini
söyledi.
C: Bunu senin keşfetmen gerek. Hayal kırıklığı yaşamaman için söylüyoruz, eğer gerçekten başka bir yoğunluk seviyesinde görmeye başlayacaksan, bunun en büyük öğrenme potansiyeline yönelik bir keşif süreci olması gerekir. Önizlemeler vermemiz mutlaka senin en yüksek çıkarına uygun olmayabilir.
S: (L) Geçen gece bazı insanlarla bir restoranda görüşmemiz gerekiyordu ama trafikte onları kaybettik. Bu "kaybetme" biraz sembolik miydi?
C: Belki. Ama tekrar belirtecek olursak, seninle diğer kişiler arasındaki etkileşimler hakkında yorum yapmak istemiyoruz, çünkü bu celsenin amacı bilgilendirmeydi, çevrendeki insanlar hakkında yargıda bulunmak değil.
________________________________________
 

12 Eylül 1995 Freddie ve Laura
S: Merhaba.
C: Merhaba!
S: (L) Bu akşam kiminle beraberiz?
C: Dekorra.
S: (L) Neredensin Decorra?
C: Kasyopya.

S:(L) Pekala şimdi David Hudson'un kasedinde Felsefe Taşı dediği şeyle ilgili hızlı bir soru soralım. David Hudson'ın keşfettiği bu madde nedir? Bu konuyla ilgili bir video izledik ve sizin de bizle izlediğinize eminim. Peki bu izlediğimiz şey neydi?
C: Oradaki gelişmeleri sadece belli bir uzaklıktan izleyin.
S: (L) Bahsettiği bu maddeyi almak, düşündüğüm gibi tehlikeli birşey mi?
C: Muhtemelen.
S: (L) Yani diğer bir deyişle o işe de bulaşmasam daha iyi olur, öyle mi?
C: Sana bağlı.
S: (L) Bana bağlı olduğunu biliyorum, ama bunu belli bir mesafeden izlememi söylediniz, ve ben de bunun bir ipucu olduğunu farz ediyorum...
C: Evet.
S: (L) Hislerime göre o pozitif bir insan olmaya ve pozitif çalışsa da, bu olayın ardında negatif bir enerji var, ve...
C: Bu çoğu durumda doğru!
S: (L) Bence buna benzer birşeyi alıp çalışma yapmadan bilincini dönüştürmek kara büyüdür. Böyle düşünüyorum. (F) Fazla kolay... (L) Bence kendini hazırlamaya çalışmak ... (F) Hudson, yıllardır okuduğum çeşitli kaynaklarda söylenen çeşitli şeylerin, biraz fedakarlıkta bulunmaya istekli herkes için mümkün olduğunu söylüyor ama tıpkı Hindistan'daki bazı adamların yaptığı bu tür şeyler, bize eterik ve spiritüel olarak aşırı görünecek şeyler... (L) İsteklilik ve doğal kaderle karşılaştırıldığında bu kadar fedakarlıkta bulunmanın da gerekli olduğunu sanmıyorum... (F) İsa bu altın tozunu aldı mı mesela? (L) İsa bu altın tozundan aldı mı?
C: Hayır.
S: (L) Adolf Hitler bu tozu veya benzer birşey kullandı mı?
C: Evet.
S: (F) Bu çok berbat bir resim ortaya çıkartıyor değil mi? (L) Bu toz, bir kişiyi büyük iyilikler yapan çok pozitif bir varlığa dönüştürmede kullanılabilir mi? Bunun doğru olduğunu sanmıyorum.
C: Veya bütün bir ırkı hipnotik itaat altına almak için kullanılabilir!!!!!!!!!!!
S: (F) Vay canına! (L) Suya koyabilirsin. (F) Veya "Cennet İksiri" diye bir reklam yapıp dünyadaki bütün büyük şirketleri... Demek istediğim eğer birileri bu adamın bu şeyi tüm dünyaya dağıtmasına izin vermiş olmasaydı bu adam çoktan duvara toslamıştı. Bu kasetleri yaymasına izin verilmezdi. Şüphelendiğim şeylerden biri buydu; eğer bu şey gerçekten o kadar harikaysa neden engellenmedi... Bence mantıklı değil. Gerçekten iyi birşey olsaydı, birileri karşısına çıkardı... Dünyayı 309 bin yıldır kimin yönettiğini hatırlarsak, bu adamlar arkalarına yaslanıp "Tamam bu altın tozunun her yere yayılmasına müsaade edelim ve sonunda tamamen yenilelim" mi diyecekler? Hiç sanmıyorum! (L) Of, bu çok korkutucu bir düşünce! Sizin orada olmanızdan ne kadar mutluyum bilemezsiniz!
C: Evet.
S: (L) Aman Tanrım! ... Şu anda bize söylemek istediğiniz bir şey var mı?
C: Aldığınız mesajlar üzerinde düşünün ve hoşçakalın. [Tartışma devam eder] (L) Çok teşekkür ediyoruz. (F) Aydınlanma seviyesine ulaşınca ve artık beden içinde değilken kimsenin orgazma ihtiyacı yok, değil mi? (L) Sanırım yok. (F) Peki eğer bu bir orgazm değilse neden orgazm olarak tanımlıyor? Demek istediğim, adam diyor ki: "Aynı şey değil. Harika, çok derin hissediyorsun, daha saf" buna benzer şeyler söylüyor. (L) Doğru. (F) Saçmalık! Buna inanmıyorum. (L) "Keys of Enoch" ile ilgili konuya da inanmıyorum çünkü direkt suçluluk duygusundan bahsederek başlıyor. (F) Seni yaramaz, seni yaramaz... (L) Ve kötü adamlar dönüşüme uğramak zorunda. Demek istediğim bu insanlar bunun sonsuza kadar yukarı doğru, içeri doğru, her yöne doğru giden tek yol olduğu gerçeğini kabullenemiyorlar. Karanlık ve Işık. (F) Doğru. (L) Olay bu. (F) Şimdi, JD'nin bu kavramla ilgili bir sorunu yok gibi görünüyor. Kimsenin bunu anlamakla ilgili bir problemi yok, ama bir şekilde hepsi bu maddenin iyi olduğunu düşündü ama ben ışık varlığı haline gelmek, aynı anda iki yerde olmak ve tüm o mükemmel şeyleri yapmak için tüm yapman gerekenin bu tozu içmek olduğu fikrini benimsemiyorum. Mantıklı gelmiyor. Bilirsin işte, yine bir kestirme yol. Ve aslında kestirme yol yok.
______________________________
 

6 Eylül 1995 F___, Laura, RC
S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.
S: (L) Kiminle birlikteyiz?
C: Sorra.
S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.
S: (L) Bu akşam bir konuğumuz var. Ve diğer konulara girmeden önce sormak istediğim birkaç sorumuz var. İlk olarak, M___ T___ ile ilgili tüm bu durum bana berbat bir his vermeye başladı ve onun ilişkili olduğu kitapevindeki konuşmamı iptal ettim. Ama bana doğru şeyi mi, yoksa yanlış şeyi mi yaptığımı söylemeyeceğinizi bildiğim için, bu durumla ilgili olarak şu anda görmediğim bazı sonuçlar olup olmayacağını öğrenmek istiyorum.
C: Sonuçlar?
S: (L) Yani, konuşmayı yapmam durumunda orada olacak olan ve iletişim kuracağım biri var mıydı? Benim için çok tatsızlaşsa da, bu işe devam etmeyerek birşey mi kaçırdım?
C: Eğer tatsızsa, gitmeyerek neyi kaçırmış olabilirsin?
S: (L) Bazen çeşitli durumlara yönelik duygusal reaksiyonlarımızı kontrol edip nahoş şeyleri duygularımıza rağmen yapmamız gerektiğini düşünüyordum. Bu doğru değil mi?
C: İçgüdülerinin yapısının farkındasın.
S: (L) Bana ne söylemeye çalışıyorsunuz? Ahmaklaşıyor muyum?
C: Diğerlerine her zaman ne söylüyorsun?
S: (L) İçgüdülerinizi dinleyin. Evet. İçgüdülerim bana o kitapevinin iyi bir yer olmadığını ve oradaki grubun da ilişki kurmak için iyi bir grup olmadığını söyledi.
C: O halde sorunu yanıtladın, değil mi?
S: (L) Pekala. Dün gece TR aradı ve Çarşamba gecesi meditasyon sınıfında Kasyopyalıları doğrudan kanallamaya başladığını söyledi. Yaşadığı deneyimle ilgili yaptığı tanımlama bana fazla fiziksel göründü. Fiziksel duyumlar yoluyla bağlantı kurabiliyor musunuz? TR sizi, yani Kasyopyalıları veya benzer bir kaynağı mı kanallıyordu?
C: Biz o sırada başka bir "kanal" izliyorduk herhalde!
S: (L) Peki kanallanan kimdi?
C: TR'ye sor!
S: (L) SİZİ kanalladığını söyledi.
C: Birkaç celse sonra ona sor.
S: (L) Eğer biri bir kursa giderse ve meditasyon öğretmeni herkese bir aynaya bakıp gelen ilk şeyi kanallamasını söylerse, bu durumda yaşanabilecek bir tehlike olabilir mi?
C: Belki, ama 3'üncü yoğunlukta herşeyde biraz tehlikle var.
S: (RC) TR'nin neyle bağlantı kurduğunu öğrenmen gerekiyor. Yüksek benliği miydi?
C: Daha sonra ona sorun.
S: (L) R___'nin birkaç sorusu var... uygun mu?
C: Her zaman.
S: (RC) Birkaç kişisel ve birkaç kişisel olmayan sorum var.
C: Ayırma, bu sınırlandırıcı!!!
S: (RC) Tamam. Eğer Aramice eski İbraniceyse, bu dil Atlantis'te konuşulan dil miydi?
C: Hayır.
S: (RC) Bu dili Dünya'ya Huvid'ler (ç.n.: Hoovids) mi getirdi?
C: Hayır.
S: (RC) Zohar'ı biraz inceledim; bu, ateşten harflerin eski hafızayı ateşleyeceği ve gerçeği yüzeye çıkaracağı anlamına mı geliyor?
C: Bunlar "mezhep düşünce kalıpları."
S: (RC) Zohar'da ve Eski Ahit'te çoğu yerde "Tanrı" kelimesi dişi formda kullanılıyor. Bu Cennetin Kraliçesi'ni mi gösteriyor... yani İsis?
C: İsis bir öncü.
S: (RC) Nasıl yani?
C: Sınır dönemler boyunca kültürlerin dönüşümüne öncülük eden enerji kalıplarının bir simgesi.
S: (L) "Jesus" (İsa) kelimesi İsis veya Zeus'tan mı türüyor?
C: İkisi de değil, Jesus sadece takılmış bir ad.
S: (RC) Kastettiğiniz şey nedir? Koruma için bu isimle dua etmemiz gerekmiyor mu?
C: Kanal uygun bir şekilde yapısını oluşturduktan sonra koruma için dua gerekli değil!
S: (RC) Yakın zamanda çıkan, Maxwell prodüktörlüğündeki "The Prophecy" (Kehanet) filmi... Bu prodüktör ışığın tarafında mı, ve dünyaya bu holografik görüntüyü göstermenin ardındaki amaç nedir? Film insanları Kutsal Savaş gerçekliğine mi uyandıracak? Ve bu film yoluyla kimin mesajı aktarılıyor?
C: Çok sayıda soru, birbirine geçen düşünce kalıpları.
S: (RC) Bu filmle hangi tarafın mesajı aktarılıyor?
C: İç güdülerin sana ne söylüyor?
S: (RC) İçgüdülerim bana her iki taraf diyor...
C: Doğru.
S: (RC) Sadece filmin arkasında herhangi belirli bir gücün olup olmadığını...
C: Biz mi?
S: (L) Onaylıyor olmayabilirler...
C: İçgüdülerin sana ne söylüyor???
S: (RC) Düşen melekler hakkındaydı. Lusifer???? (L) Kasyopyalıların Lusifer'in kim olduğuyla ilgili söylediklerini okudun
mu? (RC) Düşen meleklerden biri mi? Işık meleği? Üzerinde duracak çok şey var....
C: Bazı şeyleri cevaplayabilmemiz için, başka şeyleri sormanız gerekiyor.
S: (L) Cennette melekler arasında başka bir savaş mı olacak?
C: Varsayımlarınızla ilgilenmek eğlenceli.
S: (L) Meleklerin olduğunu ve savaştıklarını varsayıyorsun. (RC) Mecazi bir anlamda.
C: Ve bir "cennet" olduğunu varsayıyorsun.
S: (RC) Evet. Cennet diye birşeyin olmadığını mı söylüyorsunuz? Buna inanmıyorum. (L) 5. yoğunluk var. (RC) Anlamsal bir tartışmaya giriyoruz.
C: "Cennet" daha ziyade bir kavram. ...
S: (L) B___ isimli kişi.... [planşet hareket etmeye başlıyor]
C: Sadece enerji veriyoruz. Sor... sor!
S: (L) Tamam, soruyorum! B___ bir varlığın tesiri altında mı?
C: Belirsiz soru.
S: (L) B___'de yapışık bir bedensiz varlık var mı?
C: Geçici.
S: (L) Ciddi bir 5. yoğunluk veya şeytani varlık tesiri durumu var mı?
C: [Dönüyor] Hayır.
S: (L) Peki B___'nin sorunu nedir? R___ hakkında neden böyle korkunç şeyler söylüyor?
C: Uygun değil.
S: (L) Sormam mı, cevaplamanız mı? Bu konuda doğru şeyi mi yaptım?
C: Varolan herşey / tek şey derslerdir.
S: (L) Görünüşe göre bu bir dersti. Sanırım benim onun hakkında kişisel şeyler sormam uygun değil. Senin doğrudan kişisel olarak ilgili olduğun bir durum olduğu için belki senin sorman uygundur. (RC) B___ casus mu?
C: Casus mu? Tanımla lütfen.
S: (RC) B___ Gri uzaylıların bir casusu mu?
C: Grilerin çalışma tarzı ve teknik hususları hakkında bilgin var mı???
S: (RC) Evet. B___ karanlık güçler tarafından kullanılıyor mu...
C: Anladığını tanımla....
S: (RC) İmplantlar yoluyla casusluk yapıyorlar, yoksa CDROM'lar mı demeli? O bilgi topluyor ve sonra onlar da o bilgileri ondan download ediyorlar, öyle değil mi?
C: Yani bilinçsiz manipülasyon.
S: (L) Peki gerçekten öyle mi?
C: Şimdi lütfen durumu nasıl okuduğunu bize açıkla.
S: (RC) Bence B___ onlar tarafından hem bilinçli, hem de bilinçsiz olarak kullanılıyor. (L) Benim sorum bu faaliyetin amacının ne olduğu olurdu.
C: Bir kerede bir adım!
S: (RC) CIA ajanı mı?
C: Varsayımlar hakim!
S: (L) Belki varsayımların nedeniyle bilgi aktarımında zorluk yaşıyorlardır. (RC) CIA ajanı olduğunu sanmıyorum.
C: Önemli husus bu değil.
S: (RC) Önemli husus nedir?
C: CIA mi?
S: (L) Düşünülmesi gereken başka şeyler varken CIA'yi düşünmenin anlamsız olduğunu mu kastediyorsunuz? (RC) B___'nin benim hayatımda yaptığı herşey neden belaya dönüştü?
C: Bunlar düşünmeyi sağlayan sorular; düşünme analiz sağlıyor, analiz çıkarımlar sağlıyor, çıkarımlar bilgi üretiyor ve bilgi de korumayı güçlendiriyor!!!
S: (RC) B___ bu durumdan kurtulacak mı, yoksa hayatının geri kalanını bu karanlıkta mı geçirecek?
C: B___'ye bağlı.
S: (RC) Beni incitmek için başka şeyler yapacak mı?
C: Öğreniyor musun? Öğreniyorsan bilgini arttırıyor musun?
S: (RC) Bunu biliyorum ama başıma başka belalar açıp açmayacağını bilmek istiyorum. (L) Eğer kendini korumanı sağlayacak bilgiye sahipsen, onun ne söyleyeceğinin ne önemi var ki? (RC) Sanırım bu konuyu daha fazla uzatmanın bir anlamı yok...
C: Ağ çalışması içinde olun. (ç.n.: kasyopyalıların 4. yoğunluğun anahtar kelimelerinden biri olduğunu söylediği ve bazı durumlarda "ağ çalışması yapma" olarak çevirdiğim "network" veya "networking" kavramı, bireylerin iletişim, destekleşme, bilgi ve görüş paylaşımı ve dayanışma içinde olma durumunu ifade ediyor gibi görünüyor.)
S: (RC) Nazi Almanyasında yaşadığımı ve deney için kullanılan çocuklardan biri olduğumu öğrendim. Ayrıca bana bunu kendim seçtiğim gösterildi. Bunun nedenini öğrenmek istiyorum. (L) Bu sana nasıl gösterildi? Bir rüyada mı? (RC) Pek çok rüyada ve çeşitli medyumlar bana bunu anlattı...
C: Öğrenme en iyi, öğrenci başkaları tarafından sınırlanmadığı zaman gerçekleştirilir.
S: (L) Ne demek istiyorsunuz? Sanırım çenemi kapatmam gerekiyor.
C: Ne sanıyorsun? "Çeneni kapatmanı" istemiyoruz, sadece maksimum öğrenme için faydalı tavsiyelerde bulunuyoruz.
S: (RC) Pekala, bunu pek çok farklı kaynaktan BİLİYORUM. Hepsini açıklamam gerekmiyor... sadece nedenini bilmek istiyorum. Ve DNA'ma müdahale edildiğini biliyorum ve bu durumun şimdiki bedenime taşınıp taşınmadığını, onarılıp onarılmadığını öğrenmek istiyorum.
C: Fiziksel tezahürler normalde yalnızca ruhsal beden üzerinden taşınır ve ilerleme amaçlı bir keşif sürecinin parçasıdır. Ruh tarafından 5. yoğunluktaki derin düşünce sürecinde seçilir.
S: (RC) Yani bu hayatımda fiziksel olarak yaşadığım şeyler, daha önce olmuş olanların farkına varmamı mı sağlıyor?
C: Temel olarak.
S: (RC) Nazi Almanyasındaki son hayatım sırasında bana karşı çok koruyucu olduğu söylenen bir kadın vardı. Bu hayatımda bu ruhla tekrar karşılaştım mı?
C: Hayır.
S: (RC) Anne veya kızkardeş miydi?
C: İkisi de değil.
S: (RC) Akrabalık bağımız var mıydı?
C: Hayır.
S: (RC) Onunla karşılaşacak mıyım?
C: Bekle ve gör!
S: (RC) F___ ve Laura'yla herhangi önceki bir yaşamdan ilişkimiz var mı?
C: Keşfet.
S: (L) R___'yi Almanya'daki geçmiş yaşamımdan tanıyor muyum?
C: Belki.
S: (L) Herhangi uyumluluklar olup olmadığına bakmak için astrolojik haritaları inceliyordum ve pek çok uyumluluk vardı.
(RC) Astrolojiye göre bu bir geçmiş yaşam bağlantısını gösteriyor. Ayrıca Mısır'da da birşeyler olduğunu hissediyorum.
C: Kimdin?
S: (L) Ben mi?
C: Evet.
S: (L) Alman bir kadındım... (RC) Mısır'ı merak ediyordum?
C: Ama hala Almanya'dayız!
S: (L) Tüm bildiğim intihar ettiğim, sanırım adım Helga'ydı...
C: Kocan kimdi?
S: (L) Bilmiyorum. Yahudiydi. Varmak istediğiniz nokta bu mu?
C: Tamam. Çocukların kimdi?
S: (L) O zamanki kocam, yıllar önceki erkek arkadaşım mıydı, G___ M___?
C: Önemli bir husus değil.
S: (RC) Çocuklarının kim olduğunu sordular. Acaba senin çocuklarından biri miydim?
C: Keşfet.
S: (L) R___'nin o hayattaki adı neydi?
C: Keşfet dediğimiz zaman, bunu öğrenmek için verilmiş yeteneklerini kullanmanı kastediyoruz, yolun her adımında elinden tutarak götürmemizi değil. Bunu yapmamız durumunda seni bir bilgi edinme ve daha da önemlisi anlama fırsatından etmiş oluruz. Ve özgür iradeni sınırlamış oluruz!
S: (RC) Adım Rachel miydi?
C: Geçmiş yaşamları nasıl incelersin?
S: (L) Hipnoz.
C: Bingo!
S: (RC) Demek hipnoza ihtiyacım var? Hipnoz durumuna sokulabilir miyim? (L) Eminim sokulabilirsin. F___'ye ve bana daha önce geçmiş yaşamlarımızdan bahsetmiştiniz...
C: Çünkü o zamanki koşullar aynı değildi.
S: (L) Efsanelerde ve yakın zamandaki çeşitli popüler kitaplarda bahsedilen "Kuş Kabileleri" kimler?
C: Değişken.
S: (RC) Huvidler kim?
C: Gezegenlerarası.
S: (RC) Huvidler bildiğimiz İbraniler mi oldular?
C: Hayır. İbraniler tek bir gruptan gelmiyor.
S: (L) İbraniler ayrı bir ırksal bir grup mu veya geçmişte öyle miydiler?
C: Öyle sayılmaz.
S: (L) İbrani Halkının kökeni nedir?
C: Genetik inşa.
S: (L) Bu genetik inşayı kim yaptı?
C: Tahmin edin.
S: (L) Atlantisliler mi?
C: O kadar basit değil.
S: (L) Kertişler mi?
C: Ortak çalışmaya ne dersiniz?
S: (RC) Siriuslular ve Pleiadesliler mi? ( Pleyades)
C: Uzaklaşıyorsunuz.
S: (L) Oryon Birliği mi?

C: Evet, ama Komuta Zinciri'ni de katın. Size eşlik eden 2'inci yoğunluk varlıklarını kontrol altında tutma biçiminiz.
S: (L) Pleyades'te gerçekten canlıların yaşadığı gezegenler var mı?
C: Evet.
S: (RC) Peki Siryuslular?
C: Evet.
S: (L) Pekala, İbranileri Oryonlar yarattı. Bu genetik türün yaratılma amacı neydi?
C: Manipülasyon.

S: (L) Yahweh kimdi?
C: Sahte öğretmen.
S: (RC) Yehova kimdi?
C: Önceki yanıttakinin farklı bir isimlendirmesi.
S: (L) Peki İbrani genetik manipülasyonunun istenen sonucu neydi?
C: Güvensizlik ve düşmanlık yoluyla kölelik ve savaşların yaratılması ve böylece daha fazla kontrol.
S: (RC) Tetragramaton hangi ismin bir kodu...
C: Ayrıca 3'üncü yoğunluktan 4'üncüye yenilenen ve güçlendirilen "besin aktarımı."
S: (RC) Tetragramaton, Eski Ahit'te Tanrı'nın adının bir kodu. Bu kod kimi veya neyi temsil ediyor?
C: Eski metinlerin aldatıcılıklarına yakalanmamaya dikkat et, ama "Ben O'yum" anlamında kullanılıyor.
S: (RC) "Ben O'yum." Araştırmalarıma göre bu aynı zamanda "İsis"in bir diğer adı. Zecharia Sitchin'in bahsettiği "doğum tanrıçaları" hakkında soralım. (L) "Doğum tanrıçaları" diye birşey var mı?
C: Ağır olun, daha şimdi ne tavsiyede bulunduk???
S: (RC) Eski metinlerin aldatıcılıklarına yakalanmama mı? (L) Daha önce bunu sormuştuk ve bunun, eskilerin genetik deneyleri tanımlama yollarından biri olduğunu söylediler. (RC) Pekala, İbranice cinsiyet tanımlayıcıları bakımından oldukça spesifik bir dil. Eski Ahit'te Tanrı'nın adları arasında hem erkek, hem de dişil ifadeler var. Neden?
C: Neden olmasın? Birşey işe yarıyorsa, kullanırsın.
S: (L) "Ben O'yum" dişi bir güç mü?
C: Cinsiyet sınıflamalarına takılmış görünüyorsun canım. Bu anlaşılabilir birşey, ama bir açıklama için kendini hazırla, çünkü başka yol yok gibi görünüyor. 5'ten 7'ye kadarki yoğunluk seviyelerinde düalite/ikilik yoktur. "Tanrı Gücü" 7'nci yoğunluktan "aşağı doğru" yayılır ve tüm yoğunluklara işler. Düaliteyle ilgili hiçbir sınıflama tanımaz, çünkü mükemmel bir şekilde harmanlanmıştır ve bu nedenle sürekli dengededir.
S: (RC) Ama orijinal metinlerde cinsiyet tanımları var?
C: Doğru, ama orijinal metinler de yanıltıcı nitelikte.
S: (RC) Kaç dünyadışı melez çocuk için kullanıldım?
C: Bu soruyu yanıtlamamız için mevcut öğrenme yolunu değiştirmen gerekirdi, o yüzden bu sorunun ertelenmesi gerekiyor.
S: (RC) Meditasyonlarımda bununla ilgili bazı farkındalıklar edindim, o yüzden belki bana yardımcı olabilirler. Son meditasyonlarımda aklıma takılan İbranice isimler verildi; kelimelerden biri "hükümet", bir diğeri de "devlet" veya "siyaset" anlamına geliyor. Bu, siyaset içinde veya devlet için çalışmam gerektiğini mi gösteriyor? Hangi devlet? Bu benim kaderim mi?
C: Bir kez daha, bunun yanıtını biliyoruz, ama öğrenmek için keşfetmene izin vermemiz gerekiyor.
S: (RC) Hizmete mi çağrılıyorum? Dünya'daki bir devlet mi, yoksa...
C: Yorumlardan biri, fakat tek yorum değil. Unutma, "devlet" çok belirsiz bir ifade, ve rüyalar yol bulmada yardımcı olabilir ve rüyalar uyarıcı olabilir!!!
S: (RC) Dünya'da kaç hayat yaşadım? Cevabı biliyorum, biri söyledi, ama sadece bilmek istiyorum...
C: 87.
S: (RC) 445 değil mi? Gerçekten mi? Yani bu gezegenden değil miyim?
C: Sayıyı arttırmamızı mı istiyorsun?
S: (RC) Demek aslında bu gezegenden değilim?
C: Nihayetinde kimse değil. Hatırla, sonsuzsun, birden üçe kadarkiler değil.
S: (L) R___ 3'üncü yoğunlukta başka gezegenlerde başka yaşamlar geçirdi mi?
C: Keşfet.
S: (RC) Avuç çizgilerime dayalı olarak Dünya'da 445 yaşam geçirdiğim söylenmişti. Aradaki fark çok büyük. (L) El falından bahsettiğine göre bunun F___'nin uzmanlık alanı olduğunu hatırlatayım. Rastlayabileceğin en yetenekli elfalcısıdır. (F) Hemen söyleyeyim, avuç çizgilerinden geçmiş yaşamlar hakkında hiçbir şey okuyamazsın. (RC) O kadın öyle dememişti. Sol el geçmiş, sağ el şimdiki zaman. Ve yanlardaki çizgiler bir ağaç gövdesindeki yaş çizgileri gibi. (F) Hayır.Açıklayayım... [el falı tartışması için mola]
S: (L) R___'nin Arizona'ya taşınma planları var ve bunun için bazı hazırlıklar yaptı. Oraya vardığında kitabını yazabilecek mi ve yayımlamayı başarabilecek mi?
C: Açık.
S: (RC) Bana bağlı. (L) Doğru evi bulabilecek mi?
C: Açık.
S: (L) Genel bir bilgi olarak, M___ T___'nin tayfasıyla, yani B___, J.D., D___, H___, R___, B___ ve diğerleriyle olan etkileşimin amacı neydi?
C: Bu konuda bazı sezgiler edindin.
S: (L) R___'de yapışık ruh var mı?
C: Keşfet.
S: (L) R___ bir medyuma gitti; C___ U___. Yapışık ruh çıkarması yaptırdı. Başarılı mıydı?
C: Bunu yanıtlamamızı neden istiyorsun?
S: (L) Üzerinde durulabilecek iyi bir konu gibi göründü; faydası olabilir diye düşünmüştüm.
C: Keşfet.
S: (RC) İçimden çıkan üç sümüklüböcekle ilgili rüya neyi gösteriyordu? Bu üç sümüklüböcek B___, B___ ve M___ miydi?
C: Bireylerden ziyade enerji kalıbı özü.
S: (RC) Hala yapışık ruh çıkarmasına ihtiyacım var mı?
C: Evet.
S: (RC) Kaç kez kaçırıldım?
C: 20.
S: (RC) Bunların çoğu çocuklukta mıydı, yoksa daha yakın zamanlarda mı?
C: Her ikisi.
S: (L) Sonuncusu ne zamandı? (RC) Son 8 yıl içinde mi?
C: Evet.
S: (RC) Yani çoğu son 8 yıl içinde mi oldu?
C: Hayır. Sadece en son olanlar.
S: (L) Neden onu diğer duyduklarımızdan daha az kaçırdılar?
C: Daha az mı?
S: (L) Bazı kişilerin kaçırılma sayısı çok daha fazla görünüyor ve 20 çok görünmüyor.
C: Kaçırılmaların pek çok türü var.
S: (L) Geçen gece rüyamda evlendiğimi gördüm; çok büyük bir parti, dans, limuzin falan vardı... çiçekler, mutluluk. Rüyamda evliliğin 14'ünde Cumartesi günü veya 13'ünde Cuma günü olacağını söyleyen bir ses duydum. Bana bu rüya hakkında söyleyebileceğiniz herhangi birşey var mı?
C: Hayır.
S: (L) Başka soru? (RC) Sormayacağım çünkü duymak istediğimi gerçekten yanıtlamadılar. Geçmiş hakkında 3 sorum var.
Fransız Devrimi'ndeki rolüm neydi? Orada bulunduğumu biliyorum çünkü buna dair birkaç şey gördüm.
C: David H___ kim?
S: (RC) David benim ilk aşkım. H___ adının önemi nedir? Fransa'daki ismim bu muydu?
C: David'in asıl adı H___'ydi.
S: (RC) Güney Afrika'daki ilk erkek arkadaşımdı. Şimdi adı Harris.
C: Hayır, ismini değiştirdi.
S: (L) Fransız Devrimi'yle ilişkisi nedir? (RC) Orada o da vardı değil mi?
C: Ele almayı seçtiğimiz konu etrafında güçlü bir dalga kalıbı algılıyoruz, o nedenle sorularınızı yarıda kestik!
S: (L) Tamam, başka birşey?
C: İsrail'deki Moshe.
S: (RC) İsrail'deki Moshe kim?
C: İsrail'deki Moshe.
S: (RC) İsrail'de bir sürü Moshe var! Bu bildiğim veya tanıştığım biri mi?
C: Evet.
S: (RC) Bu eski kocamla mı ilgili?
C: Belki. Emin değiliz. İsrail: seni fiziksel ortamda grilerle birlikte gördü, hafızaya eriş, Moshe de.
S: (L) David H___'nin bir kaçırılma sırasında R___'yi gördüğünü mü kastediyorsunuz?
C: Hayır. İsrail. Kaçırılma deneyimi ile ilgili bir diğer bağlantı.
S: (L) Belki de İsrail'de kaçırıldın ve bu insanları fiziksel olarak orada gördün... ve bu insanlar da kaçırılmaya şahit oldu...
C: Hayır. David başka yerde.
S: (RC) Bu David benim eski erkek arkadaşım olan David mi?
C: Evet.
S: (RC) Ve Fransız Devrimi'nde birlikte olduğum kişi.
C: Belki.
S: (RC) Onu tekrar görecek miyim?
C: Açık.
S: (RC) Onunla birlikteyken kaçırıldım mı?
C: Evet, ama İsrail en büyük kaçırılma.
S: (L) R___ David'le birlikteyken kaçırıldı, ama en büyük kaçırılmayı İsrail'deyken mi deneyimledi? (RC) Onunla İsrail'de de bulunduk... Ve Güney Afrika'da da.
C: David'le birlikte kaçırılma Güney Afrika'daydı.
S: (L) En büyük kaçırılma İsrail'deydi derken neyi kastediyorsunuz?
C: Fiziksel kaçırılma.
S: (L) Hayatının en büyük kaçırılma deneyimi anlamında mı en büyük?
C: Evet.
S: (RC) Sinai Dağı'nda mıydı?
C: Hayır.
S: (RC) Orada bir beden dışı deneyim yaşadım. Çölün içinde mi?, Negev'de mi?
C: Evet.
S: (L) Bu kaçırılma sırasında ona ne yapıldı?
C: Açık.
S: (L) Kaçırmayı kim gerçekleştiriyordu?
C: Griler.
S: (RC) Hamile kaldığım zaman mıydı?
C: Evet.
S: (L) Kaç kez hamile kaldın? (RC) Beş, sanırım. Kaç kez?
C: Açık.
S: (RC) Bu mantıklı, çünkü migrenlerim Güney Afrika'da başladı... Bekaretimi Negev'de kaybettim... demek beni kaçırmaya da o zaman başladılar. Tamamen seksle ilgili, değil mi?
C: Evet.
S: (RC) Ve birlikte olduğum adam öldü... (L) İlginç... Pekala, konuyu değiştirelim. Oak Adası'ndaki çukurdan bahsederken benden bu konuda bazı araştırmalar yapmamı istemiştiniz ve elde ettiğim sonuçlara göre bu işin sorumlusu simyacılardı.Doğru mu?
C: Evet.
S: (L) İlgili simyacılardan biri Nicholas Flamel miydi?
C: Evet.
S: (L) Pireneler'de bir yerde yaşayan, dışarıya kapalı bir grup simyacı olduğu doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Bu, önceki bir celsede "Quorum" olarak bahsettiğiniz grup mu?
C: Kısmen.
S: (L) Bu simyacılar ömürlerini ve fiziksel sağlıklarını arttırmak için David Hudson'un bahsettiği gücü mü kullanıyorlar?
C: Ve kontrol için.
S: (L) Bu kapalı gruptaki insanlar resmen yüzlerce, hatta binlerce yıl yaşıyor mu?
C: Açık.
S: (L) Bu monoatomik altın diğerlerini nasıl kontrol ediyor?
C: Bu gece yanıtlamak için çok karmaşık, çünkü enerji azalıyor.
S: (L) İyi geceler dememiz mi gerekiyor?
C: Evet, iyi geceler.

___________________
24 Eylül 1995 F___, Laura, SV, RC, SB
S: Merhaba.
C: Merhaba. Dinliyorduk.
S: (RC) Kimsiniz??
C: Vorra.
S: (L) Neredensiniz?
C: Kasyopya'daki yayın kaynağı yoluyla bağlantı kuruyoruz.
S: (L) Pekala, bir yıl önce Quorum'dan bahsetmiştik ve ben pek birşey anlamadım. Şimdi, bilmek istediğim şey, son iki haftada bu grupla ilgili olarak edindiğim anlayışın...
C: Yeniden incelemeye ihtiyacın var.
S: (L) Tamam.
C: Sadece "Quorum" hakkında değil, pek çok önemli konu hakkında. Ve eğer sizin için sakıncası yoksa bu gece biraz serbest akışlı bir enerji istiyoruz. Yani uygun olduğunda sorularınızın dışına çıkabiliriz. Fakat bir soru sorma yoluyla süreci sizin başlatmanız gerekli olabilir.
S: (L) "İskoç Meselesi" dediğim şeyi merak ediyorum. Neden herhangi bir komplo konusu hakkında birşeyler
araştırdığımda her zaman İskoçya veya İskoçlarla ilgili bir bağlantı çıkıyor gibi görünüyor?
C: "Keltik", bu ne anlama geliyor?
S: (L) "Kilt" (ç.n.: iskoç eteği) kelimesi "Keltik"ten geliyor ama anladığım kadarıyla kimse bu kelimelerin kökenini bilmiyor. Bu insanlar bir anda ortaya çıkmış gibi görünüyor.
C: Aynen öyle!
S: (L) Anlatacak mısınız?
C: Hayır, henüz değil.
S: (L) Demek ilginç bir bağlantı var! (RC) "Savaşçı ırk" anlamına mı geliyor?
C: Öyle tercih ediyorsan! "Kuzeyli İnsanlar"la her zaman yakın ilişkimiz oldu. Neden? Çünkü Oryon KH tarafından Dünya'ya getirilmeden önce Kantek'te onlarla düzenli ve doğrudan temas içindeydik.
S: (L) Onlarla doğrudan temas halinde idiyseniz, neden Oryon KH'yle işbirliği yaptılar?
C: Onlarla işbirliği yaptıklarını kim söylüyor?
S: (L) Oryon KH tarafından kurtarılmadılar mı?
C: Evet. Ama kurtarılmak için işbirliği içinde olmak gerekmez!!!
S: (L) Eğer Keltleri buraya Oryon KH getirdiyse, onları buraya kendi amaçları için getirmiş olmalılar, değil mi?
C: Temel olarak, ama yeniden inceleme yapma ihtiyacın da buradan doğuyor. Size verdiğimiz karışık sıralamalı bilgileri kanallama, özümseme ve analiz etme ve hepsini karıştırma nedeniyle, sahip olduğun bilgi temelinde bazı boşluklar var.
S: (L) Tamam, sorunum nedir?
C: Harika ilerliyorsun canım ama bu şekilde yeterli kavrayışı elde etmekte zorlanıyorsun çünkü gerçeğe dönük doğal güdün seni sabırsızlaştırıyor ve bu yüzden boşlukları basit mantık yürütme ve varsayımlarla doldurmaya eğilimlisin. Bu mantık yürütme ve varsayımlar genellikle doğru olmakla birlikte, seni asıl keşif noktandan ileriye atlamaya sevk ediyor.
S: (L) Pekala, başa dönelim: Quorum, David Hudson'un "monoatomik altın" dediği "yaşam iksiri" olarak tanımlanan maddeye sahip simyacı insanlardan mı oluşuyor?
C: Ve çok, çok daha fazlası! Monoatomik altın burada yalnızca küçük bir husus. Neden sadece bunun üzerinde odaklanarak hedeften sapıyorsun? Bu "Batman"in uçabaildiği gerçeği üzerinde odaklanmaya benziyor! Hikayede Batman'in yapabildiği tek önemli şey uçmak mı?
S: (L) Elbette değil! (R) Batman suçla savaşıyor!
C: Kastettiğimiz şey simyanın yapbozun parçalarından yalnızca küçük bir tanesi olduğu.
S: (L) Tamam anlıyorum. Ama simya bağlantısını ve onun hayatı uzatma ve belirli yetenekleri ortaya çıkarma potansiyelini anlamak, binlerce yıldır dünyada varolmuş bir grubu anlamayı kolaylaştırıyor.
C: Sadece onlar değil!
S: (L) Ou! Bir solucan kutusunu açtığımı biliyordum!
C: Kökene gidelim.
S: (L) Köken nedir?
C: Sizi kim veya ne yaptı?
S: (RC) Yaratıcı. (L) Baş Yaratıcı.
C: Nasıl? Ve Baş Yaratıcı kim?
S: (L) Sanırım herşey.
C: "Baş Yaratıcı" sizsiniz.
S: (L) Evet, olduğumuzu biliyoruz... (RC) Yaratıcıyız, ama Baş Yaratıcı değiliz...
C: Baş Yaratıcı sizin İÇİNİZDE ortaya çıkıyor.
S: (L) Pekala, kökende Baş Yaratıcı var.
C: Ama... İkincisi kimdi?
S: (RC) Tanrı'nın Oğulları mı? Elohim mi?
C: Onlar kim? Hatırlayın, çeşitli efsaneleriniz "bir örtüden gördüğünüz" şeyler.
S: (L) Tamam, ikincil yaratıcılar bizimle doğrudan etkileşenler mi?
C: Evet.
S: (L) Bilgiyi keşfetme güdüsünün kaynağı bu mu?
C: Temel olarak, ama adım adım gidelim.
S: (RC) Peki, Keltlere dönecek olursak, Pleyadesliler Keltleri buraya getiren ikincil yaratıcılar mıydı?
C: Söylediğimiz şeyi tekrar incele!
S: (L) Oryonlar dediler. İkincil yaratıcılarımız Oryonlar mı? (RC) Onları getirenlerin Pleyadesliler olduklarını okumuştum.Ve İbraniler de aslında Siryus'tan getirilen Huvidlerdi.
C: Şimdi sizin için bir şok edici geliyor... bir gün, 4'üncü yoğunlukta, yeterli bilgiye sahip olduğunuzda, 3. yoğunluk evrenini tohumlama geleneğini ve görevini sürdürmek soyunuzun bir misyonu olacak!!!
S: (L) Eğer Keltleri buraya Oryon KH getirdiyse, Keltlerin Kantek'teki formları şu anda olduğu gibi miydi?
C: Görünüş olarak daha açık renkliydiler.
S: (L) Diğer bazı celselerde Sami halklarının Atlantislilerinin kalıntıları olduğunu söylemiştiniz, ama hiçbir benzerlik...
C: Yavaş!! Durun bir saniye, bulunduğumuz yerden çok ileriye atlamayalım. R___'nin söylediği şey tam olarak gerçek değildi. Hatırlayın, elenecek çok dezenformasyon var.
S: (RC) Gerçek olmayan ne söyledim?
C: 3'üncü ve 4'üncü yoğunluk evreninizin bu kısmında, özellikle sizin "galaksinizde", İnsan tipinde varlıkların tek tabii mekanı Oryon olarak bilinen bölgedir... bunun üzerinde düşünün! Tek yer değil, doğal merkez üs. Yeniden incelemeye en çok ihtiyaç duyduğunuz şey, "dünyadışı varlık" verilerinizde doğru bir profil oluşturmak.
S: (RC) Ben insanların Lyra'da tohumlandığını ve sonra orada bir savaş olduğunu ve sonra da insanların kendilerini Oryon'da bulduğunu düşünüyordum.
C: Lyra'da kalan yok. Tüm yerlerde evler olmuştur, fakat bazıları geçicidir ve bazıları ise değildir. Oryon'u dikkatle inceleyin! Bu sizin soyunuzun evi ve nihai hedef konumunuz. Şimdi Oryon'un mutlak doğru profili geliyor: Samanyolu galaksisinin en yoğun nüfuslu bölgesidir! 3'üncü ve 4'üncü yoğunluk alanına, onunla aranızdaki mesafe kadar geniş bir ölçekte yayılan bir bölgedir. Bu bölgede iskan edilen 3444 gezegen var. Bazıları sizin bildiğiniz gezegenler. Bazıları yapay olarak inşa edilmiş gezegensiler. Bazıları boşlukta süzülen ev-gemiler. Ve bazıları da "uydu"lar. 2'nci, 3'üncü ve 4'üncü yoğunlukların tümünde birincil evler, seyahat istasyonları ve kuluçka laboratuarları var. 5'inci ve 6'ncı yoğunluklarda denetim bölgeleri var. Yaklaşık yarısı BH ve yarısı da KH. Başka yerlerdeki diğer pek çok kolonilerle birlikte, çeviri olarak Oryon Federasyonu deniyor. Oryonlar, Grileri sibergenetik varlıklar olarak 5 türde yarattı ve onları Zeta Retikuli 1, 2, 3 ve
4'e ve Barnard Yıldızı yörüngesinde dönen 2 gezegene yerleştirdi. Sürüngenimsiler de (ç.n.: reptilians / kertişler) 4'üncü yoğunlukta Oryon bölgesindeki 6 gezegende kalıyor ve Oryon KH'nin köleleri ve hatta bazı durumlarda evcil hayvanlarıdır!!! "Oryon" adı bu bölgenin gerçek yerel adıdır ve bu ad dünyaya doğrudan getirilmiştir. Paralellikler için "tanrı" Oryon efsanesini inceleyin.
S: (L) Oryon KH, şu kötü şöhretli kırmızı kafalı Nordik dünyadışılar mı?
C: Evet, ve diğer tüm hümanoit kombinasyonlar.
S: (L) Eğer bu, Nordik tiplerle başladıysa ve diğer hümanoit kombinasyonların kaynağı da buysa, insan varlıkları için hangi genetik kombinasyonlar kullanıldı? Örneğin Zenciler / Siyah insanlar "Nordiklere" hiç benzemiyor.
C: Nordik genler Neandertal olarak bilinen, Dünya'da zaten mevcut olan gen havuzuyla karıştırıldı.
S: (L) Doğu ırklarını elde etmek için hangi genetik kombinasyon kullanıldı?
C: Doğulular efsanelerinizde "Lemurya" olarak bilinen bir bölgeden getirildiler. Dünya'nın o zamanki iklim ve kozmik ışın koşullarına iyi uyum sağlayacak şekilde Oryon Birliği içindeki 7 genetik kod yapısının önceki bir melezlemesi yoluyla tasarlandılar.
S: (L) Pekala, ya Sami ve Akdeniz halkları?
C: Yeni bir topluluğun "yerleştirildiği" her defasında, ilgili topluluklar yerleştirildikleri ortama en iyi uyumu sağlayacakları şekilde tasarlandılar. Ariler tek istisnadır çünkü Dünya'ya acil bir durumla getirilmeleri gerekti.
S: (L) Irklar Dünya'ya en iyi uyumu sağlayacak şekilde tasarlanıyorlarsa, Sami ırkıyla ilgili olarak hangi faktörler dikkate alındı?
C: Diğer hepsi gibi onlar da Dünya'da değil, Oryon laboratuarında tasarlandılar. Orta Doğu'ya "yerleştirildiler".
S: (L) Atlantisliler hangi genetik tipteydi?

C: Kızılderililerinkiyle aynı.
S: (L) Kızılderili tipinin kökleri nedir? Gezegende mevcut olan ve Oryon laboratuarına götürülüp genetik olarak değiştirilerek tekrar Dünya'ya yerleştirilen temel bir tür mü vardı?
C: Hayır!!! Söylediklerimize dikkat ediyor musun?!?!
S: (L) Neyi kaçırdım? Neden bazı Kızılderililer Pleyades'ten geldiklerine inanıyor?
C: Pleyades nerede?
S: (L) Oryon yakınında. (RC) Aa tamam, Pleyades'i Oryon'un bir parçası olarak kabul ediyorlar. Peki ya Siryus?
C: Bir yer olarak Siryus karıştırılıyor çünkü kuzey yarımküre göğündeki benzer bir yere benzetiliyor. Kızılderililer gözlem noktaları itibariyle benzer görünüşteki bir yer nedeniyle yorumlamada karışıklık yaşadılar.
S: (L) Tamam. (RC) Ama Siryus açık bir şekilde Siryus! Gökyüzündeki en parlak yıldız... tüm efsanelerde var! (L) Belki yalnızca yanlış yorumlama değil, aynı zamanda bilinçli bir dezenformasyondur? (RC) Bu nasıl yanlış yorumlanabilir? Bu belli değil! Yıldız haritaları çok açık!
C: KENDİ efsanelerinizi SİZ nasıl yanlış yorumladınız?
S: (F) Görünüşe göre şu anki kültürümüzde herşeyi ve hatta yakın tarihimizdeki pek çok şeyi bile kolayca çok yanlış anlayabiliyoruz. Daha eski efsanelerin de çarpıtılmış, abartılmış veya yanlış sunulmuş olabileceğini düşünmek zor değil.
C: Bu celsenin başında söylediğimiz şeyi tekrar gözden geçirin.
S: (L) Dogon'lar Siryus'tan mı geldi?
C: Tüm hümanoit türlerin kökeni Oryon bölgesidir; milyonlarca koloni var oldu, oluyor ve olacak.
S: (RC) Siryus'un gökyüzü bizimkisi gibi mavi değil yeşil. (L) Yıldız mı?! (RC) Hayır, gezegenler. Evet, Siryus'un yeşil bir atmosferi var... açık yeşil. (F) Ben maviyi tercih ederim! (L) Bugünlerde propagandası yapılan bilgilerin pek çoğu kafakarıştırma ve dezenformasyon içeriyor. Tüm bunların amacı nedir?
C: Kendin yanıtladın. Kafakarışıklığı ve dezenformasyon.
S: (L) Bir tür geçişin hemen öncesine ulaşana kadar gerçeğin herhangi büyük bir ölçekte bilinmeyeceği şeklinde bir teorim var...
C: Peki "gerçeği" öğrenmeyi bekliyor musun o zaman?
S: (RC) Kesinlikle! (L) Gözlemlerime göre bu gerçekçi bir beklenti olmayabilir...
C: Varolan herşey / tek şey derslerdir, kestirme yok!
S: (L) Cevaplamadığınız soruma geri dönmek istiyorum. Sami halkının genetik anlamda tam olarak kim tarafından ve tam olarak neden tasarladığını ve onlar ile Keltler ve Ariler arasında neden böylesine zıtlaşan bir tutum olduğunu bilmek istiyorum.
C: Dikkat edersen yalnızca Yahudiler ile Keltler arasında değil. Ayrıca önemli olan bireysel aura profili; gruplar veya sınıflamalar değil. Ama sorunu yanıtlamak için: hem bu gezegendeki, hem de gezegen dışı pek çok nedenden kaynaklanıyor.
S: (L) Hitler tamamen mantık ötesi bir tutumla ve kendi ölümüne de neden olacak şekilde neden Yahudileri ortadan kaldırmak için bu kadar kararlıydı?
C: Pek çok neden ve çok karmaşık. Ama, hatırla, henüz bir çocukken Hitler Germen halklarını fethetme ve birleştirme arzularını gerçekleştirmek üzere "karanlığın güçleriyle" ilişki kurmak için bilinçli bir seçim yaptı. Bunun ardından zihin, beden ve ruh olarak tamamen KH güçlerinin kontrolü altına girdi.
S: (L) Peki Hitler'i kontrol eden KH güçlerinin onda tüm bir halkı ortadan kaldırma isteği yaratma amacı neydi?
C: Fetih daha zor ve daha az kesin olacağı için 4'üncü yoğunluğa yükselmeden önce 3'üncü yoğunluk dünyasını tam kontrol altına almak amacıyla Nefalim'in yeniden getirilmesine yönelik uygun bir "üreme ortamı" yaratmak.
S: (L) "Üreme ortamı" derken genetik anlamda mı?
C: Evet. Üçüncü yoğunluk.
S: (L) Bu amacı başadılar mı?
C: Hayır.
S: (L) Demek Germen "Üstün Irk"ının yaratılması daha sonra bu "üreme ortamının" yaratılmasını sağlayacaktı?
C: Evet.
S: (L) Ve bunun için Yahudi'lerden kurtulmak önemliydi, öyle mi? Başka bir grubu yok etmeden bir Germen üstün ırkı yaratılamaz mıydı?
C: Hayır.
S: (L) Neden?
C: 4'üncü yoğunluk ön kodlanmış misyon kader profili nedeniyle.
S: (L) Bu ne anlama geliyor?
C: Bu, 4'üncü yoğunluğa yükselme sonrası etkinleşecek bir kodlama anlamına geliyor ve dolayısıyla eğer ortadan kaldırılmazsa Nefalim'in 3'ünü yoğunluktaki hakimiyetini engeller. Bireysel bazda olmakla birlikte, Yahudiler 4'üncü yoğunluğa geçiş sonrası bir misyonu gerçekleştirmek üzere önceden kodlandılar. Naziler 4'üncü yoğunluk KH tarafından kontrol edildikleri için neden Yahudileri tamamen ortadan kaldırmaya sevk edildiklerini tam olarak bilmiyorlardı. Ama Hitler Kertenkelelerle ve Oryon KH ile doğrudan iletişim kurdu ve "üstün ırkı" nasıl yaratacağına dair talimatlar aldı.
S: (L) Ve bunu, yeni bir Nefilim soyunu Dünya'ya getirmede bir temel olarak kullanacaklardı... (RC) Ve Yeni Dünya Düzeni... onların versiyonu. (L) Peki şimdiki planları nedir?
C: Henüz size bunu söyleyemeyiz çünkü vaktinden önce açıklama isteği duyarsınız ve bu da ortadan kaldırılmanıza neden olur!!!!
S: (F) Evet Laura, sana söyleyip duruyorum, bu merakın yüzünden bir gün kapımıza garip adamlar dayanıp "Bizimle gelin lütfen!" diyecekler! (L) Elimde değil! Bu arada Keltlere dönecek olursak: Eğer Kertenkele Varlıkları Arilerin/Keltlerin "Nefilim Üstün Irkı" için iyi bir üreme ortamı sağlayacağını düşündülerse, o zaman onlarda genetik olarak bu iş için uygun buldukları birşeyler görmüş olmalılar. Doğru mu?
C: Hayır, düşündüğün anlamda değil. Yansımaları üzerinde dikkatli bir şekilde düşünerek bu soruyu farklı biçimde tekrar sormanı tavsiye ediyoruz.


7 Ekim 1995 F___, Laura, SV, NM [Bu celsenin kasedi kırıldı ve bu, elimizdeki notlara dayalı olarak celsenin en iyi toparlanmış hali. Cevaplar aynen verildiği gibi ama sorular hatırlayabildiklerimle yazıldı. Hatırlayamadıklarım boş bırakıldı.]
C: Merhaba
S: Bu akşam kiminle birlikteyiz?
C: Kasyopya'dan Tomorya.
S:
C: Kanal.
S:
C: Hayır, mekanla değil aktarım yöntemiyle ilgili ayarlamaları yapmamız gereken nokta sadece. Kasyopya'nın bizim "evimiz" değil, üç seviye yoğunluk transferi için bir kanallama noktası olduğu gerçeğinin farkındalığını yitirmeye başladınız.
S: (L) Kasyopya takımyıldızı üçüncü yoğunluk seviyesi transfer noktası mı?
C: Evet, ama 3 seviye, 3'üncü seviye değil. Lütfen küçüğü çıkarın çünkü bu noktada onun için riskli!!
S: [Çocuk yatağa gönderiliyor.] (L) Yani Kasyopya üç yoğunluk seviyesinin birleştiği nokta mı?
C: Evet.
S: (L) Geçen celsedeki sorum hakkında düşünüyordum ve şu şekilde sormak istiyorum: Hitler'in bir "Üstün Irk" yaratma konusunda üst yoğunluk varlıklarından talimatlar aldığını söylediniz. Bu Germen "üstün ırkının" yaratılması için Ari genetik tipleri neden uygun görüldü?
C: Hem benzerlik, hem de Oryon 3'üncü ve 4'üncü yoğunluk genetik neslinden en az sapmaya uğramış miras bağlantısı.
S: (L) Yani temel olarak kendileri gibi bir insan grubu mu üretmeye çalışıyorlardı?
C: Evet.
S: (L)
C: Hayır, ilgisiz. Yaratımdan neyi kastediyorsun?
S: (L) Tamam, önce bu üreme ortamını hazırlıyorlardı. Bu, başka bir genetik türün getirilmesi için yapılan bir ön
çalışmaydı. Diğer genetik tür hangisiydi?
C: Nefalim.
S: (L) Eğer 36 milyon Nefilim gemiler içinde zaten geliyorsa neden burada melezlerini üretmeye çalıştılar?
C: Evet ama bir "ön partinin" getirilmesi 3'üncü yoğunluğun fethini çok daha kolaylaştırır.
S: (L) Yani bu Üstün Irk herşeyi hazır hale getirecekti...
C: Evet.

S: (L) Bu "Üstün Irk"ın yaratılmasında Sami genlerinin hangi özelliği bu kadar uyumsuz olarak görüldü?
C: Acımasızlık ve hakimiyete eğilimli genetik karakteristiklerde bozulmaya neden olurdu.
S: (L) Yani Sami türünün bir genetik eğiliminin veya bazı genlerinin buna zıt özellikler taşıdığını mı söylüyorsunuz?
C: Yakın.
S: (L) Ama kişinin karakteri fiziksel bedeninden ziyade ruhuna göre şekillenmiyor mu?
C: Kısmen; hatırla, aura profili ve karmik referans, fiziksel yapı ile birleşiyor.
S: (L) Yani belirli genetik özelliklerin, bir ruhsal eğilimin fiziksel bir yansıması olduğunu mu söylüyorsunuz? Ruh yalnızca potansiyel olarak bile olsa kendini genetik özelliklerle eşleştirmek zorunda, öyle mi?
C: Evet, aynen öyle.

S: (L) Yani bir kişinin ruhsal ilerleyişi veya gelişimi büyük ölçüde genlerine mi bağlı?
C: Doğal süreç, mevcut olduğunda sistematik yapı ile birleşiyor.
S: (L) Eğer durum buysa ve dünyadışı varlıklar insanları kaçırıyorsa ve genleri üzerinde oynamalar yapıyorsa, yüksek seviyeli ruhların gelememesi için genleri değiştiremezler mi?
C: Enkarnatif süreç değil, doğal biyolojik süreçler.
Enkarnasyon süreci 5'inci yoğunluktaki tamamen eterik bazı koşullara göre alt yoğunluklarla bir bağlantı sağlıyor ve bu nedenle dışarıdan hiçbir şekilde kontrol altına alınamayan üç döngülü bir transfer "örtüsüyle" çevreleniyor. Ama yeterli teknoloji mevcutsa, 1'inci, 2'nci, 3'üncü ve 4'üncü yoğunluk süreçlerinin herhangi biri ve tümü istenildiği zaman herhangi bir derecede manipüle edilebilir.
S: (L) Başlangıçta söylediğiniz şeye geri dönecek olursak, şu veya bu "dünyadışı grubun" adıyla anılan diğer tüm kanallama kitapları veya materyallerinin sadece belirtilen "transfer noktasından" geliyor olması ve sonra bozulma nedeniyle o bilgileri alan kişinin, o bilgilerin gerçekten belirtilen yerdeki fiziksel bir dünyadışı ırktan geldiğini sanması mümkün mü?
C: Evet, hatırla, diğer hepsi gibi Matrix kitapları da bazı noktalarda karıştırılmış kavramlar içeriyor. Antareanlar, Arkturuslular ve Kasyopyalılar gibi ifadeler, kalınan bir yerden ziyade kanal oluşumuna yönelik bir transfer noktasına referansta bulunuyor. Bu husus açıklığa kavuşturulamadan, bazı varlıklar gelip sizin perspektifinize göre tanımlanan çeşitli yerlerde yaşayan ve oradan gelen "ırklara" dair masallar yarattı.
S: (L) Peki tüm bu bilgileri verenler kim?
C: Pek çok farklı grup ve bireyler. Şimdi, _____'de belirtilen gerçek iskan yerleri var ve bunlar doğru. Tabii Oryon, Zeta Retikuli, ____, Barnard Yıldızı, Siryus bölgesi de.
S: (L) "Dokuzlar Konseyi" olarak belirtilen "Turuncu" dünyadışılar kim?
C: Turuncu, saç rengine bir referans.
[NM için kişisel soru ve cevaplar]
S: (L) Pekala, biraz monoatomik altın alıp kullanmak nasıl olurdu diye merak ediyoruz.
C: Ciddi misiniz? Biraz arsenik de alır mıydınız? İsteyen?
[NM ayrılıyor]
C: Şimdi size bir mesajımız var, ama NM'nin çıkması gerekiyorsa tutmaya gerek yok çünkü mesaj grup için. Gözden geçirin; hava hakkında ne söylemiştik? "Opal" kasırgası neden bu yer ve zamanda oluyor sanıyorsunuz?
S: (L) Gulf Breeze'deki UFO konferansını durdurmak için mi? Bu evde kalmamız gerektiği anlamına mı geliyor?
C: Size bağlı ama erteleme öneriyoruz; devasa bir savaş olduğunu söyleyebiliriz!!!!
S: (L) Kasırgalar üst seviyelerdeki savaşların bir yansıması mı? Peki iyi adamlar mı kazandı?
C: Evet, ama savaş henüz sona ermedi ve bölgeye 4'üncü yoğunluk KH'nin kötü planları nedeniyle çekilenler için endişeleniyoruz.
S: (L) Ne gibi planlar? Daha fazla kötü hava koşulları veya daha doğrudan birşey için mi?
C: Her ikisi ve başka opsiyonları da var; konferans sırasında çok büyük bir kasırga çıkabilir, veya bir tornado Embassy Suites otelini vurabilir, veya bir bomba konferans merkezini yerle bir edebilir, konferansta çekişme ve muhtemelen şiddet meydana getirmek ve sonra da bu organizasyonların bu koşullarla özdeşleştirilmesini sağlamak için kitlesel kaçırma ve zihin kontrolüne başvurulabilir.
S: (L) Demek konferansta kurulacak bağlantılardan gerçekten pozitif bir sonuç çıkma olasılığı var. Bu özellikle bize yönelik bir karşı çalışma mı?
C: Evet, konferans neden şimdi parçalanıyor sanıyorsunuz? Ve normalde azalması gerektiği halde Ekim'de kasırgaların artmakta olduğunu fark ettiniz mi?
S: (L) O halde evde kalıyor olacağız.
C: Özgür irade.
S: (L) Pekala, bu gecelik bu kadardı. İyi geceler.

_____________________________________
14 Ekim 1995, Frank, Laura, SV, TR ve JR, TK [Celseden önce "Matrix Kitapları" hakkında tartışıyorduk. Laura bu kitapları RC'den yakın zamanda ödünç almıştı.]
S: Merhaba.
C: Merhaba. Matrix kitapları.
S: (T) Matrix kitapları mı?
C: Evet.
S: (T) Bu kitapları hazırlayan kişi kim? (L) Pek çok kişi. Pek çok şeyin derlenmiş hali. Matrix kitapları birden fazla kişi tarafından hazırlanmış. (T) Bunu kitapların bir yerinde söylüyor mu? (L) Evet. (T) Henüz incelemedim çünkü. (L) Bir tanesi editörlüğünü yapıp materyali 4000 küsür sayfa olarak düzenlemiş... (T) Elimizde o 4000 sayfadan sadece 300'ü mü var? Keşke 4000 sayfayı verselerdi de editörlüğünü kendimiz yapsaydık. ... (SV) Adamın onbeş yılını almış. (T) Ne zaman yazılmış? (L) Sonuncusu 1992'de veya 1994'de çıkmış. (T) İlki ne zaman çıkmış? (L) 1988. (F) Çok büyük bir bölümü çeşitli dokümanların ve bu tür şeylerin kopyalarından oluşuyor... (L) Gazete kupürlerinin ve o tür şeylerin fotokopileri gibi ama çok kapsamlı ve itinalı bir şekilde düzenlenmiş. (SV) Büyük bir bölümü gerçekten korkutucu. (L) Matrix materyalinden birşeyle ilgili sormak istiyorum. "Esseseni"lerin kim veya ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: Melezler, yeni.
S: (L) Yeni melezler mi? Peki neyin melezlemesi? Melezleme için kullanılan kaynaklar neler?
C: İnsanlar ve griler.

S: (L) Esseseni'ler bazılarının söylediği gibi pozitif eğilimli varlıklar mı?
C: Kısmen.
S: (T) Bazıları KH, bazıları da BH mi?
C: Evet.
S: (L) Pekala, bu akşam bir ziyaretçimiz var, erkek kardeşim, ve o bu konuda çok fazla bilgi sahibi sayılmaz...
C: TK.
S: (L) Sormak istediği birkaç soru var ve bunlardan biri: bu hayatında dünyadışı varlıklar tarafından hiç kaçırıldı mı?
C: Karmaşık.
S: (L) Karmaşık mı? Pekala, bu evet mi, yoksa hayır mı demek oluyor? Karmaşık olduğunu biliyorum ama...
C: Gemiler ELF ve "Sıfır zaman transferine" karşı çok açıktır.
S: (L) Yani gemideyken kaçırılmış olabileceğini mi söylüyorsunuz?
C: Belki.
S: (T) Donanmada mıydın? (L) Emekli. (T) Ne kadar zamandır? (TK) 20 yıl. (T) Bu çok uzun bir süre! Hangi hizmet birimindeydin, ne tür gemiler? (TK) AEGIS Kruvazörü, tek bir gemide bulundum, yaklaşık son beş yıl falan... (L) Neredeyse tüm Donanma kariyerini karada geçirdi; büyük bir başarı. (T) Evet bu çok iyi! Kaçırılmaları... Gemideyken mi oldu, yani kruvazördeyken mi? Ne söylediğinizi biliyorum, sadece netleştirmeye çalışıyorum...
C: "Bahreyn"i görüyoruz.
S: (L) Bahreyn'de bulundun mu? (T) Körfez'de bir yer miydi? (TK) Bahreyn'de sadece bir gece kaldık. (T) Gayet yeterli! (L) Bilirsin, hamile kalmak gibi! Çok kısa bir süre yeterli oluyor! (TK) O sülükler bana ne yaptı? (L) Ne yaptıklarını bilmek istiyor!
C: İncele. Hatırlıyor olmalısın, askeri servislerinizin farklı dallarında, "gizli" görev tanım statüleriyle ilgili bazı kod mekanizmaları vardır. Bunların hepsi çok karmaşık şeylerdir. "ABD Donanması 2. statüdedir." Bunun temel anlamı, 2. sınıf Kooperasyon Kurumuyla, yani O.N.I. (ç.n.: abd donanma istihbaratı kurumu) ile işbirliği yapılmasıdır. Hizmetleri sırasında her bir teknik personel ile doğrudan görüşülür ve gizli devlet için bazı görevler yapması istenir. Eğer kabul ederse "sınıflandırılmış yönetim altına" alınırlar.
S: (T) Vau! (L) 2. Sınıf terimi neydi? 2. Sınıf bir kurum mu? (J) ABD Donanması 2. statüymüş.
C: Hayır. Sınıflandırılmış yönetim. O.N.I.
S: (L) Yanıtınıza devam edin. Dahası olduğundan eminim.
C: ???
S: (L) Aa, soru sormamızı istiyorsunuz. Neden kaçırıldığı sorusunun yanıtına ulaşmaya çalışalım. (J) Peki kaçırıldı mı?
C: Gemideki diğer herkes gibi incelendi.
S: (L) Yani bu sadece bir... (T) Standart kaçırma ve inceleme... Peki bunun O.N.I.'yle ve Donanma istihbaratıyla, sınıflandırmalar ve personelle görüşülmesiyle bağlantısı nedir... tüm bunların kaçırılma ile ilgisi nedir?
C: Hiç.
S: (L) Sadece bize bilgi veriyorlardı. (T) Donanma olan şeyin farkında mıydı?
C: Parçalı.
S: (T) Bazı şeyleri biliyorlardı ama hepsini değil. (TK) Bazıları biliyor ama bazıları bilmiyor.
C: Evet.
S: (T) Evet ben de onu kastetmiştim. Donanma Tom'un kaçırıldığını biliyor muydu? Yani o gemidekiler biliyor muydu?
C: Donanmadaki bazıları aşçıdır.
S: (SV) Aşçıların bu şeyler hakkında fazla bilgisi olmaz... (T) Steven Seagal de "Kuşatma Altında" filminde öyle diyordu; "Ben sadece bir aşçıyım!" Ama aslında aşçı değildi. (L) Belki de o filme atıfta bulundular. (T) Filmdeki gibi aşçılardan bahsediyor olabilirler. (L) O filme atıfta mı bulundunuz?
C: Hayır, ama güzeldi!
S: (TK) Filmi beğenmişler ha? (J) Referansı beğendiler! ... (TK) Başlangıçta Donanmada gerçekten de bir aşçıydım... (L) Evet, aşçı kelimesini kullanmaları ilginç. (J) Eğlenceliydi. (L) Küçük bir çocukken bu deneyimi yaşadığımda, dünyadışı bir varlıkla bir etkileşim olduğunun farkına vardığımda, ki bunu bilinçaltımda çok net olarak hatırlıyorum, kardeşim de odadaydı. O sırada o da kaçırıldı mı?
C: Hayır, ama neden konudan bu kadar hızlı ayrıldın?
S: (L) Pekala görünüşe göre Donanmadan bahsetmek istiyorlar. Tamam, Donanmadan bahsedebiliriz. (TK) F. Richard Whelan hakkında ne söyleyebilirsiniz? (L) O kimdi? (TK) Kaptanlarımdan biriydi.
C: Ne gibi?
S: (L) Spesifik sorular sorman gerekiyor, çünkü bu bir bilgisayar sistemi gibi. Doğru soruları girdiğinde yanıt veriyor. Spesifik bir soru sor. (TK) Neden Donanma konusunda kalmak istiyorlar? (T) Tamam Donanmanın Donanma istihbaratıyla bağlantılı olduğu ile ilgili bilgi verdiniz... (J) Bir saniye, Whelan'ı sormuştu, onun hakkında sorsun. (T) ...Yeni verdiğiniz bilgilerin devamı hakkında mı soralım? Whelan'a hemen döneriz. Daha ziyade yeni verdiğiniz bilgiler hakkında mı sormamızı istiyorsunuz? Yani Donanma ve Donanma İstihbaratı...
C: Dilediğinizi sorun.
S: (T) Tamam, Donanmanın Donanma istihbaratıyla ilişkisinden bahsettiler... (L) Tüm askeri personel dünyadışı varlıklar tarafından rutin bir şekilde kaçırılıp inceleniyor mu?
C: Hayır.
S: (L) Tüm askeri personel askeriyenin kendisi tarafından rutin bir şekilde kaçırılıp inceleniyor mu?
C: Hayır.
S: (L) Bir personelin askeriye tarafından kaçırılıp incelenmesine yönelik olarak yapılması gereken sınıflandırma nedir?
C: "Sınıflandırmaların" kaçırılmalarla doğrudan ilişkili olduğunu düşündüren şey nedir?
S: (TK) Önemli olan Donanmadaki sınıflandırma değil... (L) Peki nedir? (TK) Kişinin türüyle ilgili olmalı... (J) Kolaylık derecesiyle...
C: Evet.
S: (TK) Etkide bulunmanın kolaylığına göre...
C: Elbette.
S: (TK) Etkide bulunma kolaylığına göre de mi? (J) Her bir kişinin durumu farklı olabilir.
C: Ve pek çok başka faktör.
S: (TK) Kişilerin kaçıranlar için ne yapabilecekleriyle bir ilgisi olsa gerek. Yani onlara faydaları olacak bir konumda olmaları gerekir... (T) Ben de tam bununla ilgili bir soru sormaya çalışıyordum. (L) Bu fikir doğru mu?
C: Evet. KH.
S: (T) KH; Kendine Hizmet.
C: Titreşim frekansı.
S: (L) Yani kişinin titreşim frekansı KH ise bu onu kaçırılmaya uygun kılıyor. Doğru mu?
C: Bazıları.
S: (T) Faktörlerden biri bu. Kaçırılmalarda birden fazla gündem var. Kaçırılan askeri personelin türüne göre izlenen belirli bir kriter var mı?
C: Askeri rütbeler gibi yapay sınıflandırmalar yalnızca insan grupları için önemli.
S: (L) Yani diğer bir deyişle... (J) Bir sorum var. Askeriyenin bir parçası olmak için eğitim kampına girmen, emirleri sorgulamadan yerine getirme noktasında doktrinasyona maruz kalman gerekmiyor mu? Sanırım bu zihin yapısı da... (TK) Deniz kuvvetleri, insanları sorgulamadan emirlere uymaya zorlamadıkları hemen hemen tek yer. Donanma bundan neredeyse tamamen vazgeçti. (J) İlginç. Bunu bilmiyordum. Tüm askeriye sanıyordum. (TK) Savaş zamanı olmadığı için şu anda gerekli değil.
C: Evet. Bazıları her zaman sadakat rolü oynamıştır.
S: (J) Ou, ilginç cümle. (TK) Temelde rol yaptım... (J) Akışa uymak gibi ha?
C: Yalnız değildin.
S: (TK) Doğru! Birkaç kişiydik. ... Eğer o asalaklar beni yakalarsa onlara bildiğim herşeyi anlatacağım. Bana çok işkence yapmaları gerekmeyecek... (T) Ayrıca işkence yaptıklarında çok çığlık attığını ve o zaman fazla birşey söyleyemeyeceğini, o yüzden işkence kısmını geçmelerini söylersin. (TK) ESWIS'e katılmayı reddettiğimde adeta aforoz edilmiştim, artık kulüpte değildim... (L) Ne oldu? (J) Sana sorduklarında hayır mı dedin? (L) O görev neydi? ... (TK) Kayıtlı Yüzey Savaşı
Uzmanı. (T) Demek o zaman sormuşlar! (J) Ve sen de hayır dedin. (TK) Donanmadaki herkesin katılabileceği birşey, ama... Bilmiyorum. Eğer ayrılmayı düşünmüyor olsaydım belki de katılırdım. O kaptan... (J) Demek ayrımın yapıldığı nokta oymuş... (TK) Kaptan "Eğer ESWS üzerinde çalışıp başarılı olursan terfi etmeni sağlarım..." dedi. Yani eğer bunu yapmazsan terfi edemezsin dedi. Ben de "üzgünüm" dedim! (L) Bu ailede insanların gözünü korkutamazsın! (TK) Bunu yapamayacağımı, bu tür şeylere ilgi duymadığımı söyledim. (L) Bu genetik olmalı Frank, ne dersin? (F) Kendini diğerlerinden birkaç yıl geriye düşürmüş olursun. (TK) Bir bakıma kulüpten aforoz edilmiş oldum. (T) Tom'u bu olayda mı aforoz ettiler?
C: Doğru kavram değil. Aforoz değil, sadece GD çalışmaları için dikkate alınmadı.
S: (L) GD nedir?
C: Gizli Devlet.
S: (TK) Vay be! (J) Fırsatı kaçırmışsın Tom! (T) Sana sormuşlar. (TK) Ah Richard, üzgünüm! (J) Tabii ki değilsin. (TK) F. Richard'dan hiçbir zaman hoşlanmadım. (J) Evet F. Richard'a dönelim. (L) F. Richard... (TK) F. Richard onlardan biri miydi? Gizli devlet ajanlarından biri miydi?
C: Hayır.
S: (L) Oraya ulaşmak için dalkavukluk mu yapıyordu?
C: Bir "kanal"dı.
S: (L) Yani derin devlete bir geçiş kanalıydı. (TK) F. Richard birlikte savaşa gitmek istemeyeceğim insanlardan biriydi...
C: İzlenmesi gereken çeşitli adımlar var.
S: (L) Ne için izlenmesi gereken adımlar? (T) Gizli devletin bir parçası olmak için mi?
C: Evet.
S: (J) Özel el sıkışmalarını bilmen gerekir... (T) Ayağımı kulağıma değdiremiyorum, üzgünüm! [Gülüşme]
C: Vietnam MK'leri şu anda nerede sizce? (ç.n.: MK - Muharebede Kaybolmuş, MÖ - Muharebede Ölmüş)
S: (L) Bize söyleyeceğinizi umuyorum! (T) Bazıları... (TK) Kaçırıldılar mı? (T) Bazıları öyle kötü bir şekilde havaya uçtu ki bulunamadılar ve MK olarak kaydedildiler, çünkü bulamadıkları için onları MÖ olarak kaydedemezlerdi. Bazıları çeşitli şekillerde kaçtı... Bazıları uyuşturucu ticaretine girdi. (TK) Bazıları ortamı sevip orada kalmıştır. (T) Evet o da var, tahmin ediyorum bazıları ya kaçırıldı veya değiştirildi, gizli devlete girdi... (L) Bunların hepsi doğru mu?
C: Evet.
S: (T) O yüzden insanlara onların nerede olduklarını söyleyemiyorlar... (TK) Askeriye konusunda kalmamızı mı istiyorsunuz? (J) Kim bilir?
C: MÖ'ler apayrı bir konu!! MÖ'lerin sayısı kaçtı?
S: (T) 60.000 kişinin gerçekte kaçı öldürüldü? Kaç tanesi aslında ölmediği halde ölü olarak kaydedildi? ... (TK) Gizli devlet görevlerine alınmış olabilirler... Oraya giden o kadar çok çeşit insan vardı ki, bazılarını derin devlet görevlerine almış olabilirler... (J) Evet doğru. (L) Pekala, onların şu anda nerede oldukları ve ne yapmakta oldukları konusuna bir ipucu verecek misiniz? Bazıları o yeraltı mekanlarında mı çalışıyor?
C: Evet... Evet... Evet.
S: (L) Demek o personel oradan geliyor... Başka bir hayata geçtiler.
C: Pek çok başka yer, zaman vs.
S: (TK) Tüm çağlarda savaşlar vardı. Kaç kişiden bahsediyoruz? (L) Burada ne tür bir rakamdan bahsediyoruz?
C: Hayalgücü merkeziniz bu gece düşük frekanslarda olduğu için, sanırız bunu bizim söylememiz gerekiyor, fakat etkiyi izlemek keyifli olur; başınıza bir ton tuğla düşmüş gibi...
S: (L) Evet söyleyin. Burada kaç kişiden bahsediyoruz?
C: 2. Dünya Savaşı'ndan 72.355 kişi hala yaşıyor... Nerede?
S: (L) Bu doğru rakam mı? (T) Durun bir dakika...
C: Evet.
S: (T) Bu, gizli devletin kaptığı insanların sayısı mı? (J) 2. Dünya savaşından. (SV) Kore'yi katmıyorlar... (TK) 40 milyon kişiden... (L) Frank, kaç kişiydi? (F) 2. Dünya Savaşı'nda toplam 70-80 milyon kişi vardı... (TK) Askeri zayiat... Sadece ABD ordusundan da bahsetmiyorz, savaşta öldürülmüş tüm insanlar... (T) 2. Dünya Savaşı'nda öldürülenlerden mi bahsediyorsunuz? (L) Hayır, okusana... (J) "2. Dünya Savaşı'ndan 72.355 kişi hala yaşıyor... Nerede?" (L) Hala yaşıyorlar!
(T) Muharebede Öldürüldükleri varsayılıyor...
C: Evet.
S: (T) Ordunun tüm bölümlerinden.
C: Evet.
S: (TK) Bu insanlar yaşlanmıyor; hala ayaktalar ve eyleme hazırlar...
C: Aynen öyle dostlarım!!!
S: (J) Pekala bu sadece 2. Dünya Savaşı. (TK) Peki ya Kore, Vietnam vb... (L) Pekala, Kore'deki rakam nedir? (TK) Ne fark eder ki? (L) O da doğru! (SV) Bilmek istiyoruz.
C: 6734.
S: (TK) Evet, orada o kadar çok asker kaybetmedik... (T) Kore'de çok fazla kayıp olmadı. (TK) Peki ya Körfez Savaşı?
C: Evet. 55.
S: (T) Kore'de dört yılda 55 bin zayiat vardı. Daha doğrusu 3 buçuk yıl. Yani bunların %10'undan biraz daha fazlası aslında ölmedi.
C: 23.469.
S: (l) Bu neydi? (J) Vietnam, bu Vietnam'dı.... (T) 66.000 kişiden 23.000'i...
C: Evet.
S: (T) ...hayatta mı?
C: Evet.
S: (T) O savaştan 23.000...
C: Bazıları beden klonlama ile ruh haznesi değişimi. [Kayıt kasedi diğer tarafına çevrildi; ilk birkaç cümle kaydedilemedi.]
S: (T) Gerçekten hızlı hareket ediyorlarmış. (J) Bu üç rakamda toplam 100.000 kişi oluyor. (T) Sadece üç savaş. Bunu sormadık. (TK) Sadece üç savaşın rakamı... (J) Ya 1. Dünya Savaşı, Körfez Savaşı... (TK) Körfez savaşında pek zayiat yoktu... (T) Yaklaşık bir düzine. (TK) Ama öbür tarafın vardı... (T) Evet biz yalnızca ABD'ninkini düşünüyoruz. Ya diğerleri? ... (J) Hiç tam rakamları açıkladılar mı? Bilmiyoruz. (TK) Şu anda gizli bir orduları var ve bu sadece basit bir ordu değil, elit bir ordu. Özel olarak göreve alındılar. (J) Bunu sormuştuk ve evet dediler! (T) Evet bu sadece bilinçsiz bir şekilde siperde silahıyla bekleyen bir ordu değil. Uzmanlar. (TK) CIA Vietnam'da sağdan ve soldan insanları kendi yanına çekiyordu. (J) Eminim öyledir. (T) Evet ve etrafta koşuşan bu ekiplerin pek çoğu resmiyette mevcut değil... (TK) Gizli operasyonlar gibi ya da her ne diyorlarsa. ... Bu Yeni Dünya Düzeni gelmek üzere. Bunu durdurmanın bir yolu yok galiba.


(T) Hayır, durduramayız. (TK) Karşı saldırıya geçebilir ve kendi başına hayatta kalmaya çalışabilirsin ama Yeni Dünya Düzenini durdurmanın bir yolu yok. (T) Buna direnebilmenin tek yolu, "Hayatta kalan buğday sapı, rüzgarla birlikte eğilebilendir." diyen Lao Tsu veya her neyse, o Çinli savaş filozofunun söylediği. (TK) "Evet, ne dersen yapacağım!" (T) Bunu durdurmanın yolu yok. Çıkıp savaşmaktan bahseden insanlar savaşmayacak. Kazanamazlar. (F) Şu anda bile zaten saptırılıyorlar. ... (TK) Bu "Yeni Dünya Düzeni" konusunda ne yapılabilir, eğer yapılabilecek birşey varsa?
C: Fazla karmaşık, spesifik sorular gerekiyor.
S: (T) Farklı bir konuda birkaç soru sormak istiyorum. Sonra aynı konuya döneriz ... Birkaç hafta önce Luc'ün meditasyon sınıfında sizi mi kanalladım?
C: Kanallama yaptın, ama bazı ruhsal gruplaşmalar ve aura frekans titreşimi birleşimleri, kişiyi KH etkilerine açık hale getirebilir...
S: (T) Ama sizdiniz, değil mi?
C: Keşfetmek sana kalıyor.
S: (L) Pekala teşekkürler. Şimdi ikinci soru, J___ neyi kanallıyor?
C: Tecavüz kurbanı.
S: (T) Bir tecavüz kurbanını mı kanallıyor? (J) Yoksa kendisi mi tecavüz kurbanı?
C: Her ikisi.
S: (T) Kertenkeleler onu herhangi bir şekilde etkiliyor mu?
C: Evet.
S: (T) Kontrol altına alınmış durumda mı?
C: Açık.
S: ... (T) Ona yardım etmek için yapabileceğimiz herhangi birşey var mı? (L) TR, bunu sormaman gerektiğini biliyorsun...
C: J___ kendi yolunu izlemek zorunda.
S: (L) Onu tekrar oku; kanallamayla ilgili ilk soruna verdikleri yanıtı... Birini kanalladın... "Kanallama yaptın, ama bazı ruhsal gruplaşmalar ve aura frekans titreşimi birleşimleri, kişiyi KH etkilerine açık hale getirebilir..." İşte gelmek istediğim nokta bu... Bazı ruhsal gruplaşmalar ve aura frekans titreşimi birleşimleri. Yani o durumda kimlerle birlikte takıldığına çok dikkat etmek zorundasın... (T) Yani Luc'le birlikte çalışırken orada bulunan, grubun kalanlarını kastediyorsun. (J) J___ ve diğer hepsi...
C: Açık.
S: (L) Ne yapacağını söylemezler. (T) Biliyorum. Evet biliyorum, o yüzden bu konuda kalkanlarımı sıkı tutuyorum. (L) Peki, bununla ilgili sormak istediğin başka birşey var mı? (T) Luc'le çalışmaya son versek daha mı iyi olur? (J) Söylemezler.
C: Sana bağlı.
S: ... (L) Pekala Tom... Bu Yeni Dünya Düzeni ile ilgili yapılabilecek birşey olup olmadığıyla ilgili spesifik sorular düşün.(J) Beden klonlama ile ruh haznesi değiştirme konusuna dönmek istiyorum. (L) Tamam onu unutma, hemen döneceğiz. (TK) Spesifik birşey düşünemiyorum... (L) Mesala insanların yalıtılmış bölgelere gitmesi gerekip gerekmediği olabilir. (J) Onu konuşmuştuk, eski konu. (L) Bir açılış sorusu olarak kastediyorum. Buradan başlayabilirsin.
C: Yanıtlamıştık.
S: (L) Biliyoruz ama bir giriş sorusu bulmaya çalışıyoruz. (TK) Peki yalıtık bölgelere gitme konusu nedir? ... (L) Transkriptlerde var. (J) Uzun bir konu. (L) Söyledikleri şey, nerede olduğun değil kim olduğun önemli. Ve bu senin söylediğinle de örtüşüyor. Kaçırılma o kadar önemli değil, önemli olan kim olduğun. (TK) Survivalist'lerin çoğu tehlikeli mi? Onlardan uzak durmak mı gerekir?
C: Hedeften sapıyorlar.
(ç.n.: "survivalist" kelimesi ile ilgili açıklama: kısa ve uygun bir karşılık bulamadığım için orijinal kelimeyi bıraktım. "yaşamı tehdit eden zorlu bir koşul veya olay(lar) karşısında hayatta kalan veya bu mücadeleyi veren" gibi bir anlamı var. Bir internet kaynağında "survivalism" şu şekilde tanımlanıyor: "gelecekte sosyal veya siyasi düzende yerel, bölgesel veya dünya çapında meydana gelebilecek olası yıkımlara karşı hazırlık stratejisini ve bu tür durumların beklentisi ve hazırlığı içinde olan bireyler veya grupların altkültürünü tanımlamak için kullanılan bir terimdir.")
S: (L) Yani asıl olayı anlamıyorlar; bu ruhsal bir mesele. (TK) Yanlış şeye bakıyorlar. (T) Ayrıca survivalist grupları düşünüyorsan, onların şu anda saldırı altında olduğunu da aklında bulundurman gerekir. (TK) Evet, devlet onların peşinde. (T) Oklahoma ile Arizona'daki bu Amtrak olayı arasında survavilist milisler ağır saldırı altında kaldı.
C: Tuzağa yönlendiriliyorlar.
S: (L) Bundan şüpheleniyordum. Hepsi bir tuzağa yönlendiriliyor. (T) Artık silahları var... (J) Belki de silahlar hiçbirşeyi değiştirmeyecek...
C: İyi niyetler.
S: (L) İyi niyetleri var... (TK) İyi niyetlerle yola çıktılar... Ama aralarına mutlaka sızılacak ve bozulmaya maruz kalacaklar. (J) Belki de belirli zihin yapısına sahip olanları bir araya getiriyorlar ve böylece nerede olduklarını kolayca biliyorlar. (T) Tek Dünya Devleti için faydaları sona erdi. Bu ülkede tutucu grubu başa getirdiler.
C: Henüz değil.
S: (TK) Faydaları henüz sona ermemiş... (T) Çok çeşitli faydalar var tabii... (J) Ama sona yaklaşıyorlar. (L) Peki bu durumda, kendimizi meydana gelebilecek herhangi olaylara karşı hazırlamak için bir bireyin üzerinde odaklanması gereken en önemli şey nedir?
C: Tek bir şey değil.
S: (TK) Bu TR'nin söylediği şeye mi geliyor, yani rüzgarla birlikte esneyebilmek... fikir bu mu?
C: Yakın. İzleyin, bakın, dinleyin.
S: (J) Bilgi güçtür. (T) Cleveland deneyimime dayalı olarak söyleyebilirim ki, eğer zihninin başıboş dolaşmasına izin verirsen sonunda çok kötü bir duruma düşüyorsun. (J) Dikkat etmemiz gerekiyor. (T) Eğer bu bir dersse, bunu gerçekten çabuk öğrendim!
C: Gözünüz açık olsun.
S: (L) Zihnini herhangi bir şeyle uyuşturmamak gerek. (TK) El altında bir kenarda bir silah veya buna benzer birşey tutmanın zararı olmaz, değil mi?
C: Mesajlar her tarafta. Bakın, dinleyin.
S: ... (TK) Yiyecek depolamak ve bu gibi şeyler gerekli olacak mı ? (L) Bunlar transkriptlerde var.
C: Üçüncü yoğunluk.
S: (L) Bu üçüncü yoğunluk düşünce biçimi. (J) Silahların da faydası olmaz. (TK) Evet bu konuda bir şüphem yok, faydaları olmaz, ama... (T) Tom üçüncü ve dördüncü yoğunluğun ne olduğunu biliyor mu? L) Evet. Tom'un bu gece burada olmasının veya bu gece gelmesinin herhangi belirli bir nedeni var mı? Yani, gelmesinin açık olan bir nedeni var elbette, ama altta yatan başka herhangi bir neden var mı?
C: Bakın, keşfedin.
S: (L) Pekala millet bir mola verelim, sırtım ağrımaya başladı. Sormak istediğiniz birşey var mı? (TK) JR'nin sormak istediği birşey vardı. ...
C: Moladan sonra.
S: (T) İç Savaş'ta kaç kişinin alındığını soralım. [MOLA]
S: (L) Pekala geri geldik. Merhaba. TR, İç Savaş'ta demin konuştuğumuz senaryoyla ilgili olarak kaybolmuş veya öldürülmüş kişilerin olup olmadığını öğrenmek istiyor.
C: Ritüel nedeniyle Tom'un enerjisi parçalı. [Laura mola sırasında Tom'a Reiki inisiyasyonu verdi.]
S: (L) Enerjisi dengelenene kadar tablanın başından ayrılıp kenarda oturması daha mı iyi olur? Reiki inisiyasyonu yaptık. (F) Bunun için mi kayboldunuz? (L) Pekala, enerjin dengelenene kadar kenarda otur. Tavsiyem; şuraya otur ve ellerini üzerine koy ve tüm küçük elektronlar aynı yönde akacak şekilde enerjini kontrol et. (TK) Terry tabla başında olduğunda daha hızlı ilerliyoruz zaten. (T) Bunu bir yıldır yapıyoruz... (F) Ne zaman yeni biri gelse yavaşlıyor. (T) Dengelenmesi biraz zaman alıyor. (F) Bu normal. (L) Pekala, TR'nin sorusuna geri dönecek olursak. İç Savaşta savaşanlar arasında, bu
projede, bu yeraltı tünellerinde veya üslerinde falan yer almış herhangi biri var mı? (T) İç Savaş MÖ'leri.
C: Az.
S: (T) Daha geriye gittikçe daha az faaliyet var gibi görünüyor. Ama hangi savaş olursa olsun, bir şekilde bunları yapanlar oradaydı.
C: Önemli husus bu değil.
S: (L) Asıl önemli olan kim oldukları. Şimdi, Matrix materyalinde L. Ron Hubbard'ın öğretisinden alınan bir bölüm vardı ve bu bölüm, insanların ruhlarını bedenlerinden çıkarma, başka ruhlar yerleştirme ve tamamen farklı bir hafıza programlaması yapma teknolojisinden bahsediyor.
C: Yanlış.
S: (L) Tamam, yani L. Ron Hubbard tarafından tanımlandığı şekliyle ruhların çıkarılması ve manipüle edilmesi doğru değil yani, öyle mi? Genel anlamda.
C: Evet.
S: (L) Bedenlerin ruh haznesi olarak kullanıldığına değinmiştiniz. Ruh haznesi derken, kime yönelik ruh haznelerinden bahsediyorsunuz?
C: Ölen bedenler için değiştirme; yani klonlama.
S: (L) Yani yaşamaya devam edebilmeleri için ölen insanların bedenlerini klonlayıp ruhlarını klonlanan bedene yerleştiriyorlar, öyle mi?
C: Evet.
S: (L) Ölü bedenleri canlandırıp bu bedenlere başka ruhları koyuyorlar mı?
C: Hayır.
S: (T) Bir saniye, bazılarının... Karıştırdım şimdi. (TK) Ne kadar uzun süre önce ölmüş olduklarıyla ilgili bir sınır var mı? ...
C: Örneğin bir asker ölürse bedeni klonlanıyor, ruhu bu yeni bedene yerleştiriliyor ve sonra dünyadışılara ve Gizli Devlete hizmet için programlanıyor.
S: (L) Yeni beden nereden geliyor? (TK) Klonluyorlar. ...
C: Eski bedenin kopyası.
S: (T) Kopyayı nasıl elde ediyorlar? (L) Klon için gerekli materyali nereden buluyorlar? Biliyorum bu aptalca bir soru. Yanıtı biliyorum.
C: BARM. [Boyutötesi Atomik ReMolekülerizatör]

S: (L) Evet o. (J) Havadan aynı şeyi yaratıyorlar. (T) "Uzay Yolu"nda geçtiği şekliyle "Replikatör." (TK) Bunu yapabilmeleri için ilgili bir kişinin belirli bir şekilde ölmüş olması mı gerekiyor?
C: Hayır.
S: (TK) Ne kadar süredir ölmüş olduklarıyla ilgili bir süre sınırı var mı?
C: Hayır.
S: (T) Çünkü fiziksel bedenin ölse de ruhun devam ediyor. Ruhun ölmüyor ve o yüzden kullanmaya devam edebiliyorlar.(L) Mezardan bedenini almak istemiyorlar, çünkü asıl ilgilendikleri şey beden değil.
C: Sıfır zaman.
S: (T) Çünkü zaman yok... (L) Ruh kalıbının titreşim frekansını kullanıyorlar. Ruh kalıbını başka bir yoğunluğa götürüyorlar, moleküler yeniden oluşum meydana getirmek için BARM teknolojisini kullanıyorlar. Yani atomlar ruh kalıbının etrafında dönerek birleşmeye başlıyor ve daha önce sahip olduğu beden kalıbını tamamen yeniden oluşturuyor.
Sonra da ruh ve beden kalıbını 3 boyut ortamına geri getiriyorlar. Doğru mu?
C: Yakın.
S: (T) Tüm o MÖ'ler gerçekten ölmüşler miydi? Yani hepsi gerçekten ölmüş müydü? ...
C: ?
S: (T) Pekala Vietnam demiştiniz. O savaşta ölen 60.000 kişiden 23.000'inin muharebe sırasında aslında ölmediğini söylediniz, doğru mu?
C: Öldüler, yeniden canlandırıldılar.
S: (L) Fiziksel bedenlerden mi bahsediyoruz?
C: Evet.
S: (L) Yani gerçekten ölen ve vücutları yeniden canlandırılanlar vardı, öyle mi? (J) Bir mayına basıp havaya uçmadıkları sürece, evet. (L) Yani kopyalama yöntemiyle değil de, ölen vücutları yeniden canlandırılanlar vardı, doğru mu?
C: Bazıları, ama çoğu kopyalandı.
S: (L) Bu hemen şu soruyu akla getiriyor: Bildiğimiz olağan ölüm şekillerinden farklı olarak bir savaş ortamında olduğu gibi vahşi bir şekilde ölmenin, kişiyi bu tür faaliyetlere daha uygun hale getirmesi gibi bir potansiyel var mı? ...
C: Hayır.
S: (T) Hayır çünkü savaş dışında da her zaman vahşi ölümler oluyor: araba kazaları, yangınlar, patlamalar...
C: Savaş gizli faaliyetleri çok kolay hale getiriyor.
S: (T) İşin vahşet kısmıyla ilgisi yok. Sadece savaşı örtü olarak kullanmakla ilgisi var. Bedenleri almak daha kolay. ... (TK) İnsanların fark etmesini istemiyorlar. Mezarlardan cesetleri almak istemiyorlar çünkü bu fark edilecektir. (T) Bunlar gerçek bedenler. Yani bu insanlar öldü, ama sonra yeniden canlandırıldı veya... (L) Bazılarının bedenleri yeniden canlandırıldı...
(T) ... Bazılarınınki de klonlandı. ... (L) Ölen bazı kişilerin bedenleri bu yeniden molekülerizasyon işlemi için diğer yoğunluğa mı götürüldü?
C: Evet.
S: ... (T) Klonlama yapıldıktan sonra asıl beden yerinde bırakılıyor muydu?
C: Birden fazla türde durum.
S: (L) Yani bazen bırakılıyordu, bazen de bırakılmıyordu. (J) Durumdan duruma değişiyor. (T) "Muharebede öldüğü" düşünülenlerin bazıları aslında öldürülmemiş miydi peki? Alındıklarında hala yaşamakta olanlar var mıydı?
C: Tüm olasılıklar.
S: (L) Yani bir anlamda bu tam bir "fırsatçılık." (J) Fırsatlar süpermarketi. (T) Bazıları hayattayken gizli devlet tarafından alındı, bazıları ölmüştü ve devam etmeleri için yeni bedenlere kondular ama hepsi ölmüş kabul edildiler. (SV) Laura peki ya 5'inci yoğunluğa giderkenki "Üçlü Örtü"?
C: Dünyadışılar tarafından alındılar, gizli devlet tarafından değil. Gizli devlet bir ölçüde bu sürecin farkında ama operasyonun kontrolüne sahip değil.
S: (L) Geçen hafta ölümle ilgili birşey sormuştuk ve bize delinmez bir üçlü örtünün, L. Ron Hubbard'ın tanımladığı türdeki faaliyetlerin bazılarını önlediğini söylemiştiniz. Bu iki durum nasıl açıklanabilir? Benim gördüğüm kadarıyla bu işi varlıklar tünele girmeden önce yapıyorlar. 5'inci yoğunluğa geçişten önce yakalıyorlar onları. Bu doğru mu?
C: Zaman ayarlaması.
S: (L) Yani onların öleceklerini biliyorlar ve ölmeden hemen önce veya ölüm anında falan mı müdahale ediyorlar veya ... ???
C: Yakın.
S: (T) Dünyadışı varlıklar bu bedenleri ne yapıyor? Yani klonladıkları veya yeniden canlandırdıkları insanlarla ne yapıyorlar?
C: Onlara hizmet ediyorlar.
S: (T) Yani bu insanlar dünyadışı varlıkların hizmetkarları mı oluyor?
C: İşçileri.
S: (T) Köleler. (L) Bu hep aklıma gelen bir soruyu hatırlattı bana. Şu anda toplam kaç dünyadışı KH varlığı bu gezegende faaliyette bulunuyor?

C: Spesifikleştir.
S: (L) Örneğin bu gezegende faaliyette bulunan kaç Kertiş var?
C: 300.000.
S: (L) Tamam, kaç Turuncu?
C: 62.530.
S: (L) Kaç gri?
C: 2.750.000.
S: (L) Bu hiç iyi bir resim değil! (J) Kesinlikle değil. (L) Bunların çoğu dünyada farklı boyutlarda veya yoğunluklarda mı bulunuyor? Yani yoksa bayağı kalabalıklar demektir!
C: Yoğunluklar arasında ileri ve geri.
S: (J) En başta dedikleri gibi. (T) Üçüncü yoğunluktaki sayılarını mı sordun? ...
C: Ve diğer.
S: (L) Belirli bir yoğunluğu sormadım. Sadece gezegen alanında. (T) Bu projede çalışanlarının sayısı mı bu? (L) ... Bu kitapçıkta dünyadışı bazı hizmetçilerin çizimleri olduğu iddia edilen şeyler var. Şurdaki Rigel'li bir hizmetçiymiş. Protosentezoid, yani siber-genetik. Bu çizim, bu varlık gerçekten var mı ve bu çizim bu varlığın gerçek bir temsili mi?
C: Evet.
S: (L) Bu sevimli. (SV) Hangisi? [Çizime bakıyor] Ouuu, onu görmek istemiyorum... (L) Şuna bak... (T) Yıldırım Adam!
(L) Şu gerçekten var mı? Bu mutasyon klon formu?
C: Evet.
S: (L) Peki bu küçük Tah hay varlığı?
C: Evet.
S: (T) E.T.! (L) Gerçek olduğunu mu söylediler? Evet. Peki bu gerçekten sevimli görünümlü olan?
C: Evet. Dulce üssünde var.
S: (T) İşi kolaylaştırıp kitaptaki herşeyin gerçek olup olmadığını soralım mı? (L) Hayır, mesela burada şöyle diyor: "Bu klonlanmış sentezoid bir formdur ve kontrolör olarak görev yapar. Yaklaşık 120 cm uzunluğundadır." Sanırım bu standart gri varlığı. Ama çizim çok berbat. (T) Gözleri daha küçük görünüyor ama yüzü, Otopsi filmindeki varlığın yüzüne çok benziyor. (L) Yatak odamda gördüğüme çok benziyor; tek fark bunun tamamen siyah şeritlerle kaplı olması. Peki bu da replika olarak isimlendiriliyormuş. [Okuyor] "İnsanın proto-sentezoid formudur ve özel dış ajan olarak görev yapar.
Gözlem: İstediğinde yüzünün ve bedeninin şeklini değiştirebilir." X-File'dakine benzer, şekil değiştiren bir varlık. Doğru mu? Elbette biraz belirsiz çizilmiş...
C: Yakın.
S: (L) Özellikle bunun hakkında söyleyebileceğiniz herhangi birşey var mı? Herhangi bir ipucu?
C: ?
S: (L) Pekala, soru sormamız gerekiyor. Peki bunlar Zeta Retikuli 1'den gelen hizmetçiler... (T) Bunlar Siyahlı Adamlar mı? (L) Hayır, hatırla, Siyahlı Adamlar... (T) Sadece kontrol etmek istemiştim. ... (TK) Burada Terminatör Model IV var... Bay sıvı metal. (L) Pekala Zeta Retikuli 1'den gelen hizmetçiler... Bu da başka bir versiyonu. Bunların da Dulce üssünde kullanılan hizmetçiler olduğunu düşünüyorum, doğru mu?
C: Laura, tabla. [Laura kitabı tutuyordu ve parmaklarını planşetten çekmişti.]
S: (L) Bunun, Dulce üssünde kalanların diğer bir versiyonu olduğunu düşünüyorum. Doğru mu?
C: Hayır.
S: (L) Bunlar kim?
C: Geziciler.
S: (L) Peki bunlar geziciler. Bunun hakkında birkaç yorum yapayım... (T) Geziciler mi? Nasıl yani geziciler? (L) Sanırım yaptıkları iş... (T) Bir yerden bir yere gidip sorunları çözüyorlar... (L) Bunlar çok arkadaş canlısı görünüyor... Bunları sevdim! (T) Onlar "Maviler" mi? (L) THROOB denenler! (T) Bu kısa mavi olanlar Whitley'in gördüğü... (L) Yaklaşık 120 cm... Evet, sanırım. Burada şöyle diyor: "Esas olarak Draco Takımyıldızından gelmektedir ve ileri düzey araştırma yapmaktır. Yaklaşık 120 cm'dirler." Bu tanım ve çizimler doğru mu?
C: Evet.
S: (T) Bunlar Whitley Strieber'in gördükleri mi?
C: Belki.
S: (L) Alttaki fotoğrafta gösterilen değiştirilmiş klon formu. Bu da doğru bir temsil mi?
C: Yakın.
S: (L) Bu sevimli küçük varlıkların deri rengi nedir?
C: Değişken.
S: (L) Sanırım bir tane daha olabilir... Ha ha! Millet buna hazır mısınız? Bu bir Kasyopyalı! (T) Kasyopyalı olduğunu sanmam. (J) Bakayım... Aa çok güzel! (T) Kasyopya, ben Kasyopya isimli bir yıldız bulamadım... (L) Çünkü yok. (T) Biliyorum. (L) ...Bu Kasyopya'lı bir insektoit ırkmış ve yaptığı iş de genetik araştırmaymış. Bu varlığın tanımı ve çizimi doğru mu?
C: Evet.
S: (T) Kasyopya bir yıldız mı? (L) Hayır? (T) Nedir? (L) Takımyıldız. (T) Takımyıldız olduğunu biliyorum ama Kasyopyalı olduklarını söylüyorlar. Kasyopyalı olamazsın ki... (L) Doğru. Kasyopya'daki hangi yıldız?
C: Bölge.
S: (L) Kasyopya bölgesi. Burada Kasyopyalı olarak belirtilen varlıkların evi olarak belirtebileceğiniz herhangi bir yıldız var mı? Bir yıldızın etrafındaki bir gezegende evleri olsa gerek. Onların yıldızları hangisi?
C: Hayır.
S: (L) Ev olarak kullandıkları bir gezegenleri olması gerekmiyor. Belki dalgayla birlikte seyahat ediyorlardır. (SV) Buraya mı geliyorlar? (L) Bu varlıklar buraya mı geliyorlar?
C: Hepsi burada mevcut zaten.
S: ... (T) Şu alttaki? Bir alttaki nedir? (L) Sadece biyolojik bir androit. "Nordikler ve Turuncular normalde inorganik, yüksek teknoloji hizmetçiler kullanır." Buradaki resim, inorganik, yüksek teknoloji bir varlığın doğru bir...
C: Evet.
S: (T) Tüm bu hiyeroglifler nedir? (L) Bu varlıklardan birinin dili olmalı. Bu yazıda ne diyor?
C: Karışık.
S: (L) Kullandıkları çeşitli dillerin bir karışımı mı?
C: Evet.
S: (L) Sadece biri çeşitli sembolleri bir araya getirmiş. İki veya üç farklı dil var gibi görünüyor. Bununla ilgili sorular cevaplanmış oldu. (SV) Laura bizim için o sayfaların bir kopyasını alır mısın? (L) Evet, hepinize birer kopya çıkaracağım. (SV) Böylece rüyalarımda bu varlıklardan biriyle karşılaşırsam korkmam. Yani o kadar kokmam! (J) Korkmaktan bahsetmişken... (TK) Bana endişelenecek çok fazla şey yok gibi görünüyor... (T) Tüm bunların eğlenceli olması gerekiyor! (L) Evet, bize tüm bu gerçeklikleri deneyimlemenin bir ekstazi olacağını söylediler. (T) Eğlenceli! Zorlu bir yanı da var ve ama zorlu yanı da dahil tümünden zevk almalıyız! ... (TK) Olduğu gibi kabul etmen ve başa çıkman gereken birşey sanırım! (T) Onun gibi birşey. (J) Kaldırabilmek gerekiyor.
C: Evet.
S: (J) Korkmaktan bahsetmişken, çığlık atarak uyandığım birden fazla durum yaşadım ve nedeni konusunda fikrim yok. Bununla ilgili söyleyebileceğiniz birşey var mı? İki veya üç kez oldu.
C: Keşfet.
S: (L) Hipnoz yapman gerekiyor. Son zamanlarda bunu çok sık söylüyorlar. Nova'ya da tekrar tekrar söyledikleri şey bu. Keşfet, keşfet, keşfet. Sana o celseden bahsetti mi? (T) Hangi celse? Hayır. (TK) Hep yanlış soruları mı soruyoruz acaba?
(J) Hayır!
C: Yanlış soru diye birşey yok.
S: (J) Yanlış soru yok. (L) Sanırım labirentte kendi yolunda ilerlerken, labirentin merkezine ulaşmak için neyi sorman gerekiyorsa bu uygun oluyor. Yani neyi sorman gerektiğini düşünüyorsun? (J) Tamamen bilgiyle ilgili... (T) Sana gelen şey, hakkında soru sorman gereken şeydir. (L) Transkriptleri baştan sona okuduğunda... Aslında onları sana o şekilde vermemeliydim. Tüm lüzumsuz taraflarını ayıklamalıydım. Çünkü konunun özüne ulaşman gerekiyor. Ama çeşitli ayrıntıları da görmen gerekir çünkü... (J) Herşey öğrenme sürecinin bir parçası. Saçma gibi görünen şeyler bile. (L) Evet örneğin birinin kendi kişisel hayatıyla ilgili sorduğu sorulara dair iki sayfayla karşılaşabilirsin ama sonra birden üç-dört sayfa dolusu şok edici bilgiyle karşılaşıp "Aman tanrım." olabilirsin... (T) Kişisel bölümlerde de bilgiler var. (L) Orada da örtülü bilgiler var... (T) Herşey var... (J) Laura, dürüst olmak gerekirse, transkriptlerde herhangi bir düzenleme yapabileceğini sanmıyorum... Sanırım Andrew haklı, olduğu gibi bırak. (TK) Peki istediğiniz cevapları alamadığınız bir durumda fark yaratacak soru-cevaplara ulaşabiliyor musunuz? (J) Sormaya devam etmen gerekiyor sanırım. (T) Aradığımız
yanıtlara ulaşana kadar bir sürü soru soruyoruz ve sonra o yanıtlar üzerinde düşünebildiğimiz kadar düşünüyoruz... (L) Bazen bir kapıyı nasıl açacağımızı hiç bilmiyoruz. Bazen en basit nitelikte sorularımız, bizi hayretler içinde bırakan en inanılmaz bazı bilgilerin kapısını açtı.
C: Sorun.
S: (L) Hadi sor. (T) Yanlış soru diye birşey yok. Hepimiz aptalca olduğu ortaya çıkan sorular sormuşuzdur. Hepimiz utandığımız durumlar yaşadık, o yüzden çekinme. Bunu bizim için gayet iyi idare ediyorlar. (TK) Bilmiyorum, bu şey gibi görünüyor... Bu tür şeyleri bilmek gerçekte ne fark yaratır ki? (L) Çünkü... (J) Sadece farkında olarak... (L) Daha fazla... (TK) Farkında olmak, evet, tamam. Anlayabiliyorum. (J) Bazen herşey bundan ibaret... (L) Ayrıca bize dediklerine göre daha fazla bilgi topladıkça, o bilgi frekansını gerçekten değiştiriyor, temel bir seviyede varlığına, kimliğine güç katıyor.Fiziksel olarak değil, psişik olarak. ... İncil'de ne diyor? "Halkım bilgisizlikten yok oluyor..." diyor ve "gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak." diyor. Bilgin arttıkça kozmik ve psişik bir anlamda büyüyorsun, daha güçlü oluyorsun, ve...
C: Yeraltı tesislerinde olanlar hakkında daha fazla soru öneriyoruz. JR ve TR, Albuquerque ve Las Vegas'da istemeden ziyarette bulundular!
S: (J) Aman tanrım! (T) Tekrar okusana, duyamadım. (L) Bir yeraltı üssünde mi bulundunuz? (T) Bir yeraltı üssünün kapısının önünde bulunduk. Carlsbad Mağaralarındaydık ve o mağaranın diğer ucunda bir devlet tesisi olduğunu ama bundan bahsetmeyeceklerini biliyordum. (J) Bunu mu kastediyorlar? (T) Carlsbad'dan mı bahsediyorsunuz?
C: Kaçırıldınız.
S: (T) Albuquerque'de mi?
C: Evet.
S: (J) Las Vegas'ta da mı? (T) Las Vegas'ta da mı kaçırıldık?
C: Orada bir dünyadışı ile karşılaştınız.
S: (L) Ou, Las Vegas'ta bir dünyadışıyla karşılaşmışsınız! (J) Evlilik resimlerimizin çıkmamasının bununla bir ilgisi var mı?
C: Bardaki tip.
S: (T) Ouuuu... (J) Neden bahsettiğinizi çok iyi biliyorum.
C: Şekil değiştirmiş hümanoit gri tür dört. Rigel'li. Oryon birliği KH.
S: (T) Bizimle neden konuştu? Bize neden yaklaştı? Bunu çok iyi...
C: Sizden bilgi almaya çalışıyordu ve aura frekansı okuması yapıyordu. Yeterince güçlü olmasaydınız, araştırmalarınız nedeniyle kalıcı olarak kaçırılırdınız.
S: (L) İşte burada önemli bir nokta var. Herkes buna dikkat etsin. Kişiyi kalıcı olarak kaçırılmaktan koruyan güç neyle ilgili?
C: Güç karakterle ilgili. Yani eğer BH adayıysanız muhtemelen bu tür bir deneyim yaşamazsınız.
S: (L) Muhtemelen kurban olmayız... Tamam, ama... (T) BH adayı... (L) ... Ama insanın içinde onları durduran şey nedir? Yani belirli insan varlıklarındaki temel bir şeyle mi ilgili bu? Belirli insanların içindeki birşey bu manipülasyonu ve kurban olmayı engelliyor mu?
C: Ruh yapısı.
S: (L) Yani bizde, içimizde ulaşamadıkları veya zarar veremedikleri birşey var, doğru mu?
C: Temel olarak, ama kullanması zor.
S: (L) Diğer bir deyişle bu içimizdeki birşey... ve bu yoğunluk seviyesinde bir silah gibi çıkarıp etrafımıza tutabildiğimiz birşey olmayabilir ama içsel bir bariyer oluşturuyor, öyle mi?
C: Oluşturabilir ama bunu bilinçli bir şekilde yapmak kolay değildir.
S: (L) Bilinçli bir şekilde yapmak zor. Bu, üzerinde çalışabileceğimiz bir nitelik veya yetenek mi? ... Bu, odaklanmış bir farkındalık durumu mu? Yani iç ve dış, bütün beden farkındalığı... (J) Ve içgüdülerle hareket...
C: Faydalı.
S: (L) Bu faydalı. Bu yoğunlukta, bu bedenlerimiz içinde bunu mümkün olan en üst dereceye kadar geliştirmek için yapabileceğimiz birşey var mı?
C: 4'ü bekleyin.
S: (L) 4'üncü yoğunluğu mu?
C: Evet.
S: (T) Bunu kendi başımıza geliştiremeyiz, ama eğer... (J) Süreci başlatabiliriz... (T) Bu bir geliştirme meselesi değil, kendi kendine oluyor, sen onun hakkında düşünmüyorsun.. (L) İçsel birşey... (T) Sadece olan birşey, istemsiz, orada, çalışması gerektiği zaman çalışıyor. Fikir bu mu?
C: Öğrenme amaçları için batıdaki deneyimlerinizi paylaşın lütfen. Bilgi korumadır. [Kısaca, TR, JR ile birlikte Vegas'ta evlilik cüzdanlarını almak için şehre gittikten sonra bir barda tuhaf bir tiple karşılaşmalarının hikayesini anlattı. Belediye Binası'na taksiyle gitmişlerdi ama dönüşte 47 derecelik havada yürümeye karar verdiler. Güney yönünde Vegas World'a kadar ulaştılar ve serinlemek için bir bara girdiler. JR sıcaktan takatsizleşmişti. Barmen ona bardaklar dolusu buzlu su ve ensesine koyması için buzlu bir havlu verdi. Bir taksiyle otellerine dönmeye hazırlanırlarken, barlardan çıkmayan tipte bir adam yanlarına yaklaştı ve çeşitli bireysel sorular sordu ve sarhoş olmadığı halde sarhoşmuş gibi rol yapıyor göründü. TR ona Florida ehliyetini göstermeyi reddettiğinde kızgınlaştı ama TR onu baştan aşağı süzüp karakterinin gücünü de yükleyerek "Burada bir sorunumuz yok, değil mi?!" diye sorunca ilgisini kesti.]
S: (T) Konudan uzaklaşmadan önce kaçırılma olayında nereye götürüldüğümüzü sormak istiyorum. Çünkü hatırladığım kadarıyla ondan sonra başka birşey olmadı. Kendi işimize baktık ve onu bir daha görmedik... (L) TR'nin anlattığı bu hikayede o varlığın direncinin kırıldığı an hangisi?
C: Soru cümlesi.
S: (L) Hangi cümle? (T) "Burada bir sorunumuz yok, değil mi?! Herşey yolunda, hiçbir sorun yok! Sana bir bira ısmarlamamı ister misin?" dedim.
C: Evet.
S: (T) O zaman kafası karıştı... (J) Onu tamamen etkisizleştirdin.... (SV) Dik bir şekilde birbirine bakış... (T) Konuşmayı giderek belirli bir noktaya tırmandırmaya çalışıyordu ve bilmiyorum, buna hemen o noktada son vermenin en iyisi olacağını hissettim...
C: Enerji akışı sapmaları ve düşünce kalıbı kesintileri, Grileri ve benzerlerini geri savuruyor.
S: (SV) Matrix I kitabında söyledikleri şey de aynen bu! (T) Şu anda aklıma gelen başka birşey; durum çirkinleşmeden önce birlikte bir yere gitmeye yönlendiriyordu. (J) Çok örtülü bir şekilde, ama evet. (T) "Birlikte bir yere gitmeliyiz." gibi birşey söylüyordu. Sanırım duruma o zaman bir son vermeye karar verdim. (L) Peki TR ve JR'nin kaçırılıp bir yeraltı üssüne götürüldüğü olayda, yeraltı tesisinin yerini belirtebilir misiniz?
C: Soccoro, NM.
S: (J) Soccoro'ya gitmiştik, değil mi? (T) Soccoro'dan geçtik... Jeoloji okulunda durduk. (L) Tamam, bu yeraltı üssünde onlara ne yapıldı?
C: Hızlı inceleme.
S: (T) Geçtik mi? Hızlı testlerde iyi değilimdir! Albuquerque'de geçirdiğimiz gecelerden hangisinde kaçırıldık?
C: İkinci.
S: (T) Oraya Cuma öğleden sonra varmıştık. Demek ki Cumartesi günü kaçırıldık... (L) Bu üssü, bu tesisi kim yönetiyordu? Hangi grup?
C: Oryon birliği KH.
S: (T) Bizi neden aldılar? Biliyorum hızlı bir inceleme için, ama neden? Orada olduğumuz için mi, yani üsse çok yaklaştığımız için mi? (L) Araştırmalarınız yüzünden olduğunu söylemişlerdi. (T) Florida'da da kaçırabilirlerdi.
C: Evet.
S: (L) Araştırmalarınız yüzünden. Sanırım bir üsse çok yaklaşmıştınız. Bu üslere, bu yeraltı tesislerine herkes gitmez. Gemilere alınıyorlar... (T) Bizi aldıklarında üsse çok yakın mıydık? Bu onlar için uygun bir fırsat olduğu için mi?
C: Evet.
S: (T) Oraya gideceğimizi biliyorlar mıydı?
C: Evet.
S: (T) Peki neden sonra bir casusla takip yaptılar?
C: Test.
S: (T) Ne tür bir test? (J) Sanırım geçtik... (L) Sanırım eğer testi geçemeseydiniz, demin dedikleri gibi kalıcı olarak kaçırılacaktınız.
C: Yanıtlandı.
S: (L) Aura okuması... (T) Yani yaptıkları şey, bizim KH mi, yoksa BH mi olduğumuza bakmak mıydı?
C: Kısmen.
S: (L) Peki eğer o olayda kalıcı olarak kaçırılsalardı onlara ne olurdu?
C: Beden parçalarından yararlanma.
S: (T) Yani birinin bedeninin bir parçası haline mi gelirdim? (TK) Şahıs olarak onların işine yaramazdın ama parçaların işe yarardı. (T) ...Ama almadılar. (J) Bizi alamadılar çünkü güçlüydün... (T) Geçici olarak aldılar... Önceden inceleme yapmanın amacı neydi? Biliyorum, hızlı bir inceleme, ama beden parçalarımızın iyi olup olmadığını öğrenmek için mi? Aradaki bağlantıyı çözmeye çalışıyorum... (L) Eğer sizi aldılarsa, neden geri bıraktılar?
C: Bu bağlantıda açıklamak için fazla karmaşık.
S: (L) Yani bunu boşuna zorluyoruz. Bir fikrim var. Bir kaçırma sırasında çok ileri gitmelerini önleyen içsel birşey mi var; yani belki koruyucu bir melek veya enerji gibi... ama sonra bir implant yerleştirerek bu engeli aşabilecekleri bir durum yaratmaya çalışıyorlar... Aa biliyorum! Bu, Michael Topper'ın KH'nin "itaat faktörü"nden bahsettiği "Kanallar ve Pozitif/Negatif" isimli makalesinde anlattığı şey değil mi? Eğer seni birşeye itaat ettirirlerse onlara izin vermiş oluyorsun.
C: Yakın.
S: (L) O makale çok bilgilendirici... Pekala, sanırım bu akşamı kapatmaya yaklaşıyoruz çünkü hepimiz çok bitkin durumdayız... değil mi? (F) Ben yorgunum, evet. (L) Pekala bu gece dükkanı kapatmadan önce herhangi birine söylemek istediğiniz herhangi birşey var mı? Yarın kuzeye dönmek üzere hazırlık yapan Tom için herhangi bir mesajınız var mı? Veya genel olarak herhangi birimiz için?
C: Hayır.
S: (L) Son bir sorusu olan? Tamam, o halde iyi geceler diyoruz ve bizimle birlikte olduğunuz için size teşekkür ediyoruz.
C: İyi geceler.

_____________________________

21 Ekim 1995 F___, Laura, SV
S: Merhaba.
C: Merhaba.
S: (L) Bu akşam karşımızda kim var?
C: Ayzgorra.
S: (L) Neredensin Ayzgorra?
C: Kasyopya.
S: ... (L) Pekala, sorularımızı sormak istiyoruz.
C: Hatırlayın, Kasyopya bizim aktarım noktamız, evimiz değil.
S: (L) Tamam, hatırlıyoruz. Birkaç dakika önce, evin garajı ile anacadde arasında ortaya çıkan ve bir ekin çemberine benzeyen sembolden bahsediyorduk ve bizim için o sembolün kaynağına erişip erişemeyeceğinizi öğrenmek istiyoruz. O sembolü oraya kim koydu?
C: Gri dünyadışı, tür numarası 4.
S: (LM) Evime gelmelerine neden olan şey nedir?
C: Karmaşık.
S: (L) Biraz tanımlayabilir misiniz? Çok fazla derine inmeyeceğiz ama kısa bir tanım verebilir misiniz?
C: Hayır.
S: (L) Bunun daha sonra tekrar sormamızı gerektiren önemli bir yönü var mı?
C: Size bağlı.
S: (L) Peki bunu neden öğrenemiyoruz?
C: Alıcılar için fazla karmaşık.
S: (L) Tamam, o işaret oraya genel bir anlamda Lewis için bir uyanma çağrısı olarak mı kondu?
C: Hayır.
S: (L) Onun oraya konması, o konumda belirli bir enerji ortaya çıkardı mı?
C: Belki.
S: (L) O işaretin oraya konması veya Lewis'in o işaretle karşılaşması, onun hayatında değişikliklere yol açtı mı veya değişikliklerin önünü açtı mı?
C: Belirsiz.
S: (L) Şu şekilde sorayım; bu olaydan kısa bir süre sonra Lewis'in hayatında meydana gelen değişiklikler, bu etkileşimin bir sonucu mu?
C: İlişkili ama doğrudan bir neden-sonuç ilişkisi yok.
S: (L) Peki o sırada herhangi biri kaçırıldı mı?
C: Açık.
S: (L) Bize bunun hakkında başka birşey söylemeyecekler. (LM) "Açık" ne anlama geliyor? (L) Bize bunun hakkında başka birşey söylemeyecekleri anlamına geliyor. (LM) Neden? (SV) Çok karmaşıkmış... (L) Ya çok karmaşık, ya da önceden bilmek özgür iradeni ihlal edeceği için şu anda duyamayacağın birşey. (LM) Öyleyse bile bazı şeylere evet veya hayır demeleri gerekirdi. Kastettiğimi anladınız mı? (L) O kadar basit değil. Pekala, şeyden bahsetmek istiyoruz... Şunu sorayım; o alanda bulunmak benim için dönüştürücü bir deneyim miydi?
C: Konum yüzünden değil. Belirtilen varlıkların 3'üncü yoğunluğun sınırlamalarına tabii olduğunu mu sanıyorsun?
S: (L) Hayır, neyi kastediyorsunuz?
C: Keşfet.
521
S: ... (L) Hepimizin izlediği Roswell videosu hakkında konuşmak istiyorum. TR o videonun Roswell videosu olmadığını, başka birşey olduğunu iddia ediyor... Buna inanmıyor. O videonun Roswell kazasından sonra araçtan çıkarılan dünyadışı varlıklarla ilgili olup olmadığını öğrenmek istiyorum.
C: Evet.
S: (L) Tamam. Neden çok sayıda insan standart grilerde olduğu gibi dünyadışı varlıkların dört parmağı olduğunu söylüyor?
C: Birden fazla sayıda varlık.
S: (L) Yani o araçta birden fazla sayıda dünyadışı varlık vardı, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Görüntüyü kaydeden kameraman bu varlıklardan dört tane olduğunu anlattı. Biri ölüymüş ve üçü de aracın dışında duruyormuş ve çığlıklar atıp göğüslerindeki kutuları tutuyorlarmış. Bu doğru bir...
C: Evet.
S: (L) O kutular neydi?
C: Tercüme matriksi, duygu dengeleme birimleri.
S: (L) Tercüme matriksi nedir?
C: Yabancı düşünce kalıplarını çevirir;
elektromanyetik ızgara dalgasının acil durum kaybı dışında ihtiyaç duyulmaz.
S: (L) Duygu dengeleme birimi ne için kullanılıyor?
C: Çeşitli kullanımları var. Çoğu zaman, şok edici olaylara alışık olmayan, duygusal olarak yüklenmiş varlıkların zarar verme düşüncelerini nötralize ederek hayatta kalmak için.
S: (L) Başka varlıkların zarar verme düşüncelerini nötralize etmek için mi tasarlanıyorlar?
C: Evet.

S: (L) O halde cihazlar pek iyi çalışmamış, değil mi?
C: Cihazları etkinleştirme şansı bulamadılar.
S: (L) O kutuları etkinleştirme fırsatı bulsalardı, kendilerini o berbat durumdan kurtarabilirlerdi, öyle mi?
C: Kurtarma değil, negatif yönlerini hafifletebilirlerdi.
S: (L) Peki o düşen araçta kaç varlık vardı?
C: 21.

S: (L) Neden raporlarda sadece dört deniyor?
C: Raporlar gizleniyor ve parçalı. Çok az sayıda kişi aracın içini gördü!!
S: (L) Bu olay iki aracın çarpışması mıydı, yoksa tek bir aracın bozulması mıydı?
C: İki.
S: (L) İki araç birbiriyle mi çarpıştı? Bu doğru mu?
C: Hayır.
S: (L) Düşen iki bağımsız araç mı vardı?
C: Peşpeşe giden iki araç, aralarındaki iyonize dalgalar nedeniyle savruldular.
S: (L) Bu araçlardan biri tamamen parçalandı mı?
C: Evet.

S: (L) Ve o araçtaki varlıklar tamamen yok oldu, yandı veya parçalandı, doğru mu?
C: Yakın.
S: (L) Bazıları parçalanma öncesi araçtan çıktı mı?
C: 4'üncü yoğunluk.
S: (L) Yani bunun olacağını anladılar ve 4'üncü yoğunluğa mı geçtiler?
C: Hayır.
S: (L) 4'üncü yoğunluk varlıklarıydılar ve parçalanıp yok oldular, öyle mi?
C: Yakın.

S: (L) Diğer araca yaklaşıldığında, yakalanan 21 varlıktan dördü aracın dışındaydı, doğru mu?
C: Evet.
S: (L) O halde içeride 17 varlık vardı. Bu 21 varlıktan kaç tanesi Gri yani standart kertiş aracı olan gri varlıklarıydı?
C: Çoğu.
S: (L) Orada başka türde varlıklar var mıydı?
C: İnsan.
S: (L) Orada bir de insan mı vardı?
C: 5.
S: (L) İçeride 5 insan vardı... (LM) Neden? (L) O araçta neden insanlar vardı?
C: İnceleme için alınan numuneler. Kocaayak türü iki varlık.
S: (L) İnceleme amaçlı olarak alınmış olan insanlar, kaçırılmış kişiler miydi?
C: Ölü.
S: (L) Ölmüş insanlardı. Harika. Ölmüş insanları mı kaçırdılar? Yoksa canlıyken mi kaçırdılar?
C: Hayır.
S: (L) Aracın kaza yapması nedeniyle mi öldüler?
C: Hayır.
S: (L) Peki o zaman buradaki hikaye nedir? Başka hangi seçenekler kaldı?
C: Alındılar.
S: (L) Ölüm sırasında alınıp remolekülerize mi edildiler? Daha önce tartıştığımız şeyi mi kastediyorsunuz?
C: 3'üncü yoğunluk.
S: (L) Üçüncü yoğunlukta mı remolekülerize edildiler? Bunu mu söylüyorsunuz?
C: 3'üncü yoğunlukta alındılar.
S: (L) Lütfen bir insanın alınmasından neyi kastettiğinizi söyleyin.
C: Öldükten sonra alındılar.
S: (L) Yani ölmüş bedenleri aldılar, öyle mi?
C: Evet.
S: (LM) Neden? (L) İncelemek için. Bu cesetleri canlandırmayı mı planlıyorlardı?
C: Açık.
S: (L) Bir ölümden sonra yeniden canlandırmak için cesetleri alıyorlar mı hiç?
C: Evet.

S: (L) Cesetleri alıp yeniden canlandırınca, o bedeni kullanmış olan ruhla mı canlandırıyorlar? Ruhu yakalayıp geri mi koyuyorlar?
C: Hayır.
S: (L) Bedenleri yeniden canlandırırken, dünyadışı bir varlığın ruhuyla mı canlandırıyorlar?
C: Çok sayıda olasılık.
S: (L) Cesetleri ruh olmadan canlandırmaları mümkün mü?
C: Evet.
S: (L) Cesetleri ruhsuz olarak canlandırdıklarında, zombi gibi bir varlık mı oluyor?
C: Hayır.
S: (L) Bu konuda bize biraz daha bilgi verebilir misiniz? Eğer onları ruhsuz olarak canlandırıyorlarsa, buradaki canlandırıcı güç veya enerji nedir?
C: Diğer insanlardan ayırt edilemez.

S: (L) Diğer insanlardan ayırt edilemez. (LM) Bu nasıl mümkün olabilir?
C: Teknoloji herşeyi mümkün kılıyor!!!

S: (L) Elbette 4'üncü yoğunluk teknolojisinden bahsediyorsunuz, değil mi?
C: Evet.
S: (L) Peki bir çeşitli enerji yüklenerek yeniden canlandırılan bir beden... (SV) "Çi" enerjisi olabilir mi? (L) ... Biz ruhu fiziksel bedenin canlandırıcı gücü olarak algılıyoruz. Yani ruh gittiğinde beden ölür. Doğru değil mi?
C: Sınırlı veriye dayalı varsayımlarda bulunuyorsun.
S: (L) Peki o halde bir bedenin ruh olmadan nasıl yeniden canlandırıldığını söyleyerek veritabanımı genişletir misiniz?
C: Karmaşık teknoloji; elektronik biyo-üretim frekans uyumlaması ve tüm işlevlerin izlenmesi ve kontrolü için son derece yüksek frekanslı radyo sinyali aktarıcıları; düşünce kalıbı taklidi ve duygu frekansı titreşim oranı modülasyonu dahil!!!!
S: (L) Bunu yaptıklarında fiziksel beden...
C: Evet.
S: (L) Kan, kalbin atışları ve herşey...
C: Hücre dahil tüm işlevler taklit ediliyor.
S: (SV) Peki ya aura? (L) Böyle bir varlığın aurası olur mu?
C: Projekte ediliyor.

S: (L) Diğer tüm frekanslar ve diğer şeyler gibi o da projekte ediliyor. Peki... (SV) Etrafımızda bu türde yürüyen çok ölü var mı?
C: Matrix materyalinde anlatılan "Robotlar"ın yerine kullanılan varlıklar.
S: (L) Normal bir insanın bu tür bir varlığı tespit etmesi mümkün mü?
C: Hayır.
S: (L) Tüm gezegende normal bir insanmış gibi davranan, bu türde yaklaşık kaç varlık var?
C: 2.000.000.
S: (L) Yaklaşık 2 milyon mu?
C: Evet.

S: (L) Pekala...
C: Laura, onlardan 7 tanesi ile karşılaştın.
S: (L) Kim onlar?
C: Keşfet.
S: (L) Bir ipucu verebilir misiniz? Son... (SV) Ben onlardan biri miyim? [Gülüşme] Asla bilemezsin! (L) Herhangi birimiz onlardan biri mi?
C: Keşfet.
S: (SV) O yedi taneden herhangi biri üzerinde yapışık ruh çıkarma yapıp yapmadığını sor. (L) Bu karşılaşmalardan herhangi biri geçen sene içinde miydi?
C: Açık.
S: (L) Bana bu konuda herhangi birşey söylemeyecek misiniz? Eğer bununla ilgili herhangi bir bilgi almamı sağlayacak bir soru varsa, o soruyu sorulmuş kabul edin.
C: Beslenme uzmanı kim?
S: (SV) O kitabı yazan kişi mi? S___ S___ mi? (L) O beslenme uzmanı değil. (SV) Beslenme uzmanı olarak tanıdığın kim var? O kitabı yazan kişi o değil miydi? Beslenme uzmanı? (L) S___ S___'yi mi kastediyorsunuz?
C: Evet.
S: (LM) Buna inanmakta zorlanıyorum. (F) S___ S___ robot mu? (L) Ne zaman öldü?
C: Açık. Tüm yapmanız gereken bir "hastane ziyareti." [Laura'nın notu: Bildiğim kadarıyla S___ S___ en az iki kez cerrahi için hastaneye yatırıldı.]
S: (LM) Peki sonra? (SV) Hastane ziyaretinden neyi kastediyorsunuz? (LM) Bu saçma. (L) Belki ölüm belgesi vardır...
C: Saçma değil.
S: (L) Yani eğer bir kişi ameliyat için bir hastaneye giderse, ölüp bu şekilde yeniden canlandırılması mümkün mü? Kimse anlamadan?
C: Evet.

S: (LM) Neden? (L) Neden olduğunu biliyoruz, çünkü gezegeni ele geçirmek için bir güç oluşturup tüm gezegene
yayıyorlar... Bunu zaten biliyoruz! Bu doğru mu?
C: Açık.
S: (LM) Açık ne demek? (L) Açık demek, bir şey henüz mutlak bir şekilde kesinleşmedi demek. Evet anlamına da gelebilir. Demek S___ S___ bu robotoidlerden biri diyorsunuz, doğru mu?
C: Bilginiz ve korumanız için size bir örnek verdik ama şu anda başka bir örnek veremeyiz. [Laura'nın notu: Belirli kaderleşmiş bir etkileşim meydana geldikten sonra verebilirler anlamında mı acaba?]
S: (L) Bu bireylerin karakteristiklerini kavramak bana mı kalıyor?
C: Verile bilgilere dayalı olarak, evet.
S: (L) Sanırım bu bireylerin sahip olabilecekleri özelliklerden biri, tekrarlanan bir duygusal kalıp olabilir. Görünüşteki zekaya rağmen, duygusal frekansları projekte edildiği için ve aslında hiçbirşeyden birşey öğrenmedikleri için, sürekli tekrarlanan bir davranış kalıpları olur; ipuçlarından biri bu mu?
C: Evet.

S: ... (L) Bu tür bireylere karşı ortaya çıkan belirli bir içgüdüsel algı var mı?
C: Kişiliksizlik.
S: (L) Bir şekilde kişiliksizler mi? Yani bu bireyler kişiliksiz bireyler mi?
C: Tek başlarına çok uzun "zaman" geçirirler.

S: (L) Demek ki F___ de onlardan biri! ... Tek başına çok zaman geçiriyor. (SV) Pek çok insan öyle! (L) Frank onlardan biri mi?
C: Hayır.
S: ... (L) Seninle eğleniyoruz F___! Onu kastetmedim! (SV) Frank kesinlikle kişiliksiz değil! (L) Kocam onlardan biri mi?
C: Hayır.
S: (L) Tamam, kişiliksizlik, bu işin parçalarından biri.
C: Kilit bir unsur değil. Dezenformasyon dağıtımı daha olası.
S: (L) Pekala, John W___ onlardan biri mi?
C: Açık.
S: (L) John W___'nin bazı özellikleri uyuyor. Ona mantıklı birşey söylüyorsun, o ise sanki önceden kurulmuş bir programı çalıştırıyor gibi ve tam senin düşündüğün noktaya geldiğini sanırken program sona eriyor ve program baştan başlıyor. Ve bu beni şaşırtıyor. Pekala... Bize bu konuda başka birşey söylemeyeceğinizi tahmin ediyorum. Bu varlıklar kim olduklarını biliyorlar mı?
C: Bunlar bilinçli varlıklar değil!

S: (L) Bilinçli birer varlık değiller ve sana yönelik reaksiyonları uzaktan kumanda edilir gibi. (SV) Yani onlara kim olduklarını söylersen...
C: Uzaktan kumanda ediliyorlar.
S: (L) Pekala, bu soruyla ilgili başka sorumuz var mı? (SV) Onlara kim olduklarını söylersen buna katılırlar mı? (L) Hayır, muhtemelen katılmazlar. (SV) Uzaktan kumanda ediliyorlar... (L) Onları kimin yönettiğini bilemezsin ve öyle birşeyi şiddetle inkar ederler. (SV) O zaman hedefi haline gelirsin... (L) Evet buna şüphe yok. Dünyadaki bu 2 milyon varlığın amacı nedir? İpucu verebilir misiniz?
C: Bekle ve gör.

S: (L) TR neden bu otopsi videosunu eleştirme veya geçersiz ilan etme konusunda bu kadar kararlı?
C: Duygusal gündem.
S: (L) Bu olayla ilgili duygusal gündemi nedir?
C: Güçlü inançlarını destekliyor.
S: (L) Güçlü inançları bu olaydaki tavrını nasıl belirliyor?
C: Önemli değil.
S: (L) Pekala, TR'nin bu konuyla ilgili inançları önemli değil. Diğer konulara geçmeden önce birşey sormak istiyorum. "Özgür Masonluk ve Eski Mısırlılar" isimli, siyah kapaklı bir kitabım var. Onu bulamıyorum. Birine ödünç mü verdim?
C: Keşfet.
S: (L) Keşfetmeye çalışıyorum ama edemiyorum. Kazadan beri hafızam vurulmuş gibi. ... Kitabı nerede bulabileceğime dair bir tür ipucu verebilir misiniz?
C: Bulabilirsin.
S: (L) Yani etrafta bir yerde. (SV) Belki de odandadır. Belki çocuklar almıştır. (L) Odamı bugün temizledim. (SV) Çocuklardan biri almıştır belki. (L) Odamda olabilir. Sanırım nerede olduğunu biliyorum. Çekmecenin altında, daha sonra oraya bakacağım. Pekala, Ahit Sandığı şu anda nerede?
C: Alternatif 3.
S: (L) Alternatif 3, tüm zekileri, tüm seçkinleri gezegenden çıkarıp kalan herkesi havaya uçmaya terk etmek, değil mi?
C: Belki.
S: (L) Şu anda nerede?
C: Belki değil. Keşfet.
S: (L) Sizinle olan etkileşimimiz yoluyla keşfetmeye çalışıyoruz. Bu kadar belirsiz birşeyi başka nasıl keşfedebiliriz? Yani gerçekten çok soyut bir konu bence. SV) Alternatif 3'ü kim yönetiyor Laura? (L) Çok karmaşık... (SV) Belki de kim yönetiyorsa Ahit Sandığı da onlardadır. (L) Bize bu konuda herhangi birşey söyleyecek misiniz?
C: Cevabı bulmak için alternatif 3'ü araştır.
S: (L) Tamam, Matriks materyaline göre Henry Kissinger MJ12'nin şu andaki başı. Bu doğru mu?
C: Hayır.
S: (L) Saptırma amaçlı bir isim, öyle mi?
C: Evet. MJ12 artık MJ12 değil.
S: (L) MJ12 şu anda ne olarak biliniyor?
C: Yüksek Öğreniş Enstitüsü. (ç.n.: institute of higher learning)
S: (L) Brookings Laboratuarı veya Brookhaven'ı mı kastediyorsunuz?
C: Pek sayılmaz.
S: (L) Belirli bir yüksek öğrenme enstitüsü mü?
C: Evet.
S: (L) Geçen gece yeraltı laboratuarlarından ve 2. Dünya savaşındaki MK ve MÖ'lerin alınmasından bahsediyorduk. Görünüşe göre yeraltı tünel sistemi ve dünyadışı varlıkların faaliyetleri 1947'den çok daha öncesinden beri devam ediyor, doğru mu?
C: Evet, ama çok daha düşük yoğunlukluydu.
S: (L) Yani 1947 civarından sonra çok daha yoğun hale geldi. Bilmek istediğim şey şu: Bu yeraltı laboratuarları ve tesisleri ile bizim kültürel Cehennem kavramımız arasında herhangi bir ilişki var mı?
C: Bu kadar basit bir şekilde kurulabilecek bir bağlantı değil.
S: (L) Cehennemin yerin altında insanlara işkence yapılan bir yer olarak tanımlanması...
C: Bağlantılı ama aynı değil.
S: (L) Cehennem var mı?
C: Hayır.
S: (L) Fatima'daki çocuklara dünya hakkında verilen kehanetler hakkında birşeyler öğrenmek istiyorum. Katolik Kilisesi'nin elinde mühürlü bulunduğu iddia edilen kehanetler.
C: Sahte.
S: (L) Eğer bunlar sahteyse, bunları merak etmemizin bir gereği yok, bunu mu söylüyorsunuz?
C: Evet.
S: (L) Evimin altındaki yeraltı tüneli... Bu sadece bir bağlantı olarak kullanılan bir yeraltı tüneli mi, yoksa çoğu zaman kullanılıyor mu?
C: Parçalı soru.
S: (L) Bilmek istediğim şey, evimin tam altında olduğunu söylediğiniz tünel, evimin altındaki bir laboratuar gibi mi, yoksa sadece bir tesisten bir diğerine gitmek için kullanılan bir tünel mi?
C: İkincisine daha yakın.
S: (L) Bir yolculuk bağlantısı noktasına daha benzer. (SV) Peki Anclote'deki üs? (L) Evimin altındaki tünel Anclote üssüne gidiyor mu?
C: Portal.
S: (L) Hangisi portal? Anclote'deki üs mü?
C: Evet.
S: (L) Yani sadece bir portal. Büyük bir yapı mı? Küçük olduğunu söylemiştiniz. Sadece bir portal mı yoksa içinde çalışma yapılan bir tesis var mı?
C: Portal.
S: (L) S___'yi hipnoza sokup psişik yolla dünyadışı varlıkların zihinlerini okumasını, implantların amacının ne olduğunu sorup öğrenmesini istediğimde, aldığı cevap, implantların bir grup konuşmacıyı birleştiren birşey olduğu ve tüm konuşmacılar birbirine bağlandığında, ses sisteminin açıldığı şeklindeydi. Bu ne anlama geliyor?
C: Birim grup zihni. Etkinleştirme.
S: (L) Ses sistemini açtıkları zaman ne olacak?
C: Bekle ve gör.
S: (L) Şu anda kendimi hissediş şeklimin, av sezonunun açılış gününde ormandaki hayvanların hissettiklerine benzediğini düşünüyordum bugün. Binlerce yıl arayla Dünya'da bir av sezonu oluyor gibi.
C: Siz farkındasınız, 2. yoğunluk değil.
S: (L) Ama bu yine de bir av sezonu gibi, değil mi? Yani Matriks materyaline göre, tüm gezegeni ya hastalıklar yoluyla veya bedenlerine el koyma yoluyla kırıp geçirmeyi planlıyorlar...
C: Bir kısmı dezenformasyon ve enerjin şu anda hızla düşüyor. O yüzden şimdilik gitmeliyim. İyi geceler.
____________________________

4 Kasım 1995 Frank, Laura, SV, TR ve JR
S: Merhaba.
C: Merhaba. Poojoy.
S: (L) Bu senin adın mı?
C: Hayır.
S: (L) Poojoy nedir? Neyle ilgili? Açıklayabilir misiniz?
C: Birşeyle ilgili olmak zorunda mı?
S: (L) Adın nedir?
C: Naforon.
S: (L) Kendinle ilgili herhangi bir tanımlamada bulunabilir misin?
C: Kasyopya'dan canım! Kanal artık bozuk etkilerin ortaya çıkmayacağı kadar geliştiği için başkalarının varlığından korkmak için neden yok... ama sen hala şüphelisin.
S: (L) Şüphe etmiyorum, sadece kontrol ediyorum. Çeşitli sorularım var ve bunları mutlaka yazdığım sırayla sormam gerekmiyor tabii.
C: "Kontrol etmek" eşittir şüphe.
S: (L) Pekala, anladım. Herhangi derin ve ağır bir konuya girmeden önce birkaç kısa sorum var. İlk sorum: Dulce'deki gibi dünyadışılara ait KH üslerinin ve Batı'daki diğer tüm benzer üslerin Paris, Washington ve Buenos Aires'e taşındığı şeklinde bir söylenti var. Bu gerçekten doğru mu?
C: Hikayenin tüm yönleri dezenformasyon içeriyor.
S: (L) ABD'nin batı bölümündeki KH dünyadışı üsleri başka bir yere mi taşınıyor?
C: Daha şimdi söyledik!!!
S: (L) Yani hayır mı dediniz?
C: ! Hayır. Hayır.
S: (L) ... 'Daha şimdi söyledik'...
C: Tüm yönlerinin yanlış olduğunu!!
S: (L) Tüm yönleri. Tamam yani bu hikayenin tüm yönleri dezenformasyon olduğu için bunun hakkında başka bir soru sormanın da anlamı yok. Doğru mu?
C: Yanlış!
528
S: (L) Tüm o iddialar mı yanlış? (T) Hayır...
C: Hayır.
S: (T) Senin yanıtın yanlış.
C: Evet.
S: (T) Baştan oku, ne dediler? (J) "Hikayenin tüm yönleri dezenformasyon içeriyor." (L) Bu yoruma açık bir cevap! (J) Evet, ama doğru. ...
C: Araştırın, çok önemli konularda hemen sonuca atlamayın!!! Sabır!!! Bu bir bayrak yarışı değil!
S: (L) Tamam, hikayenin tüm yönleri... (T) Sen "Tüm üsler Paris, Buenos Aires ve Washington'a mı taşınıyor?" dedin.
(SV) Belki de üsleri genişletiyorlardır... (T) Onlar da "Hikayenin tüm yönleri dezenformasyon içeriyor." dedi. (J) Bazı doğrular da içeriyor. (T) Dezenformasyon içeriyor, ama tamamen dezenformasyon değil. Sonra ne dediler? (J) "Daha şimdi
söyledik." dediler.
C: Buradaki sorun varsayımlarla ilgili.
S: (L) Pekala size hikayenin geri kalanını da anlatayım. Söylentilere göre Pleyadesliler yeraltı üslerini vibroniklerle bombardımana tutuyor. Bunu iki kaynaktan duydum... Konicov ve RC. (T) Bir dakika. Önce kimden duydun? (L) RC. (T) Ne dedi? (L) Dünya'nın üzerindeki Pleyades gemilerinin bu üsleri vibroniklerle bombardımana tuttuğunu söyledi. Vibronik denen yüksek perdeli sesler KH dünyadışı varlıklarının faaliyetlerinde sapmalara neden oluyormuş ve New Mexico'daki insanların duyduğu uğultu sesleri de bununla ilgiliymiş. (T) Bunlar Billy Meier'ın Pleyadeslileri mi? (L) Sanırım. Bunlar
"İyi Adamlar" diye bilinenler. (T) Ama bu da.. (L) Ve bu yüzden "Kötü Adamlar" da üslerini Paris, Washington ve Buenos Aires gibi büyük şehirlerin altına kaydırıyorlar, Pleyadesliler bu yoğun nüfuslu bölgeleri bombardımana tutamasınlar diye. Hikaye bu. (T) Bu da bir varsayım. (J) Bunu neden yapmasınlar ki? (T) Bunu sana RC söyledi. Peki o nereden öğrenmiş? (L) Sanırım internette var. ... (T) İnternetten öğrenmiş olabilir veya arkadaşlarından birinden, örneğin sürekli konuştuğu Virgil Armstrong denen adamdan duymuş olabilir. (L) Evet. (T) Peki Konicov'lar ne demiş? (L) Susy bana dünyadışıların üslerinin Paris'e taşındığını duyup duymadığımı sordu. O da bundan fazlasını bilmiyor. (T) Faks yollayıp "Taşınıyoruz, lütfen bu mesajı diğerlerine de iletin; garajımız satılıktır." diyecek halleri yok tabii. (L) Susy bunu sormamı istedi. (T) Peki o nerden duymuş? (L) Kanallamalarını yayınladığı medyumlardan biri arayıp söylemiş. Bu bilgiyi almışlar. Ashtar Komutası gibi birşeyden geliyor; biliyorsun Lissa Royal veya Yvonne Cole. ... (T) Buradaki asıl önemli konu nedir?
Dünyadışıların üslerinin taşınması mı, yoksa bu bilgileri aldığınız kaynaklar mı? Yoksa kaynakların bu bilgileri aldığı kaynaklar mı? Nereye bakmamız gerekiyor?
C: Dünyadışıların "üsleri."
S: (T) Kelimeyi neden tırnak içine koydunuz?
C: Varsayımlar hepimizin işini zorlaştırıyor!
S: (T) Neden böyle söylediler? Üsler kelimesini neden tırnak içine aldıklarını sordum diye mi? (L) Dünyadışı varlıkların üsleri olduğunu varsaydığımız için mi? Sanırım bunu kastediyorlar... (T) Dünyadışıların üsleri olduğunu varsayıyor olabiliriz de olmayabiliriz de. Neden varsayımın hepimizin işini zorlaştırdığını söylediniz?
C: Çünkü üsler konusunu bizimle yeterli bir şekilde hiç tartışmadınız.
S: (T) Üsler konusunu sizinle yeterli bir şekilde tartışmadığımızı söylüyorsunuz ve bu doğru ama üslerin mevcut olduğunu varsaydığımızı söylüyorsunuz. Son buluşmamızda JR'nin ve benim bir üsse götürüldüğümüzü söylemiştiniz. Söylediğinizi değiştiriyor musunuz?
C: Varsayım üslerin mevcudiyetliyle ilgili değil, tartıştığınız hususa yaklaşım açılarıyla ilgili.
S: ... (T) Laura'nın üslerle ilgili yeni anlattığı bilgiler değil de, üslerle ilgili kendi sorularımızı mı sormamızı istiyorsunuz?
C: Evet.
S: (L) O bilgilerin kaynağını değil...
C: Doğru.
S: ... (L) Üslerle ilgili olarak bilmeye ihtiyaç duyduğumuz ilk, en önemli şey nedir?
C: Hayır, en basit soruyla başlamanızı öneriyoruz.
S: (T) Tamam, en basit sorular. Üsler mevcut mu?
C: Evet.
S: (L) Kaç tane var? (T) ABD'de bu üslerden var mı?
C: Yakın.
S: (T) ABD sınırları içinde üs yok mu? (L) Hayır, başka boyutlarda ve yoğunluklardalar, doğru mu?
C: Evet.
S: (T) ABD'deki ve dünyanın diğer yerlerindeki girişlerden bu üslere girilebiliyor mu?
C: Yoğunluklar arası.
S: (L) Tamam, yoğunluklar arası noktalar...
C: Hayır. Üsler yoğunluklar arası.
S: (L) Üsler yoğunluklar arası. ... Yani aynı yerde birden fazla yoğunluğa yayılıyorlar. Hayır, hayır, hayır, öyle değil sanırım... (L) Yoğunluklar arası bir durumdalar...
C: Evet.
S: (T) Üçüncüde ve dördüncüde vs aynı anda mevcutlar. (L) Belki gerektiğinde bizim yoğunluğumuza girip istedikleri zaman da çıkabiliyorlardır.
C: Hayır.
S: (L) Başka bir yoğunluktalar.
C: Hayır.
S: (L) Başka bir boyuttalar. (T) Tüm yoğunluklardalar...
C: Yoğunluklar arası.
S: (L) Tüm yoğunluklar mı?
C: Üçten başlıyor.
S: (L) Üçten başlıyor... (T) Üçten başlayıp dörde geçiyor. Beşe gidemiyorlar ve doğrudan altıya gidiyorlar...
C: Öyle varsayıyorsun.
S: (L) Sen öyle varsayıyorsun... (T) Hayır, soruyorum. Üçten başladığını söylüyorsunuz. Oradan nereye kadar?
C: Beşe.
S: (L) Üçüncü yoğunluktan beşinci yoğunluğa kadar. (T) Üsler üç, dört ve beşinci yoğunluğu mu kapsıyor?
C: Evet.
S: (L) Tüm bu yoğunluklarda çalışıyorlar. (T) Ama diğer celselerde beşinci yoğunlukla ilgili farklı şeyler söylememişler miydi?
C: Hayır. ... Bu konuyla ilgili o kadar çok önemli bilgi var ki, konu tamamlanana kadar başka konuya geçmemek akıllıca olur.
S: (T) Bizim de planımız bu. Bunu iyice anlamak istiyoruz... (L) Hatırlıyor musun kardeşim buradayken üsler konusuna dönmemizi istiyorlardı. Ama biz başka konulara geçtik. (T) Bizim sorunumuz konuları çok hızlı değiştirmek. Grup olarak burada Carl Sagan'dan daha kötüyüz. Bir potansiyel fikirden diğerine geçip duruyoruz. Konuların üzerinde yeterince durmuyoruz. Pekala, dünyadışıların üsleri çeşitli yoğunlukları kapsıyor; üçten beşe uzanıyorlar. Üçüncü, dördüncü ve beşinci yoğunlukta aynı anda bulunuyorlar, bu doğru mu?
C: Yakın.
S: (T) Bir varlık, bir ruh veya her neyse, bir üsteyken aynı anda üç yoğunlukta mı bulunuyor?
C: Hayır.
S: (L) Bir saniye, bir fikrim var.
C: Bir gökdelendeyken aynı anda bütün katlarda mı bulunuyorsun?
S: (J) Hayır, asansörün hangi katta olduğunu bilmen gerekir! (L) Asansör gibi birşey mi var? (J) Evet, gerçekten! (L) Bu yoğunluklar arası üslerde bir yoğunluktan diğerine geçebildiğin asansör gibi şeyler mi var?
C: Üslerin kendisi birer asansör!
S: (L) Pekala, üsler birer asansör. Bir üsse götürüldüğünde veya üste bulunduğunda yoğunluklar arasında geçiş yapabiliyorsun, öyle mi?
C: Yoğunluklar arasında her zaman geçiş yapabilirsiniz.
S: (L) Evet ama bu yerler... Tamam, bir asansör gibi... (T) Ama bizim bildiğimiz asansörden biraz farklı. (J) Kavramsal olarak, evet. Bir araç, bir yöntem.
C: Hayır.
S: (T) Bizim algıladığımız gibi birer asansör değiller mi?
C: Birebir asansör.
S: (L) Bir üs, aynen bildiğimiz gibi bir asansör mü?
C: Evet.
S: (L) Yani o üslere giderek farklı yoğunluklara geçebiliyorsun, öyle mi?
C: Evet.
S: (T) Bu kadar kolay mı?
C: Evet.
S: (L) Yani bu üslere başka yoğunluklara geçmek için gidiyorsun...
C: Evet ama 4'üncü ve 5'inci yoğunluklara girmenin başka yolları da var!
S: (L) Pekala, bu varlıklar, bu diğer yoğunlukların varlıklarının bu üsleri yaratmadaki ve kullanmadaki amacı, varlıkların veya cisimlerin bir yoğunluktan diğerine taşınması mı? Üslerde yaptıkları şey bu mu?
C: Hayır. 4'üncü yoğunlukta yaşıyorlar, o yüzden 4'üncü yoğunluk üsler kuruyorlar.
S: (L) Yani dördüncü yoğunluk varlıkları dördüncü yoğunluk üsler kuruyor. O halde bu dördüncü yoğunluk üslerin belirli mekan-zaman noktalarında üçüncü yoğunlukla bağlantı noktaları var ve dördüncü yoğunluk varlıkları üçüncü yoğunluk varlıklarına bu bağlantı noktalarında üçüncü yoğunluk geçiş üsleri yaptırıyorlar. Böylece dördüncü yoğunlukla üçüncü yoğunluk arasında bir geçiş yaratılmış oluyor. Bu fikir doğruya yakın mı?
C: Bu yaklaşımı kullanmaya ihtiyaç duyanlar yalnızca üçüncü yoğunluk varlıkları.
S: (L) Tamam, bunlar... (J) Bizim kullanımımız için mi? Üçüncü yoğunluk varlıklarının kullanımı için mi? (L) Bu üsleri bizim insanlarımız teknoloji yoluyla inşa etti ve belki... Bir kerede bir adım. Bu üsler üçüncü yoğunluk varlıkları tarafından mı inşa ediliyor?
C: Kısmen.
S: (L) Üçüncü ve dördüncü yoğunluk varlıkları tarafından mı inşa ediliyor?
C: Evet.
S: (L) Üçüncü yoğunluk varlıklarının kullanımı için mi inşa ediliyor?
C: Hayır.
S: (L) O zaman... (T) Üçüncü yoğunluk üsleri üçüncü yoğunluk varlıklarının kullanımı için mi inşa ediliyor?
C: Her ikisi.
S: (T) Hem üçüncü, hem de dördüncü yoğunluk varlıklarının kullanımı için. Ve dördüncü yoğunluk varlıklarının dördüncü yoğunluktaki üslerinden üçüncü yoğunluktaki üslere geçişleri için de bağlantı mevcut.
C: Ve tersi.
S: (L) Üslerin onlar için değil bizim için yapıldığını söylemediler mi?
C: Hayır.
531
S: (L) Dördüncü yoğunluğa geçebilmemiz için bizim tarafımızdan yapıldı...
C: Hayır.
S: (L) O zaman anlamadım! (T) Asıl üsleri dördüncü yoğunlukta olmasına rağmen üçüncü yoğunluğa geçip faaliyette bulunabilecekleri bir yerleri olsun diye. Buraya geliyorlar, üçüncü yoğunluk varlıklarıyla etkileşimlerde bulunuyorlar, buradayken üçüncü yoğunlukla ilgili işlerini yapıyorlar. Bağlantı noktalarında dördüncü yoğunluktan üçüncü yoğunluğa geçebiliyorlar. (L) İnsanlar bu üslere gidip dünyadışı varlıkların ve insanların birlikte çalıştığını gördüklerinde dördüncü yoğunlukta mı oluyorlar, yoksa üçüncü yoğunlukta mı?
C: Her ikisi.
S: (L) İkisinden birinde. Bir sonraki sorum.. (T) Her ikisi mi? Bir saniye, o varlıkları birlikte çalışırken gördüklerinde demiştin... (L) Aynı anda iki yoğunlukta birden mi bulunuyor olurlar?
C: Büyük ölçüde 4'te.
S: ... (T) Bu üslerin hepsi KH, öyle değil mi? (L) Bu bir varsayım... Soralım. (T) Tüm üsler KH üsleri mi?
C: Çoğunlukla.
S: (T) Yani BH üsleri de olabilir, öyle mi?
C: Bu karmaşık.
S: (T) Denge gereği BH varlıkları KH varlıklarıyla etkileştiği için ve BH varlıkları diğerlerine hizmet ettiği için, BH yanında KH varlıklarına da hizmet ediyorlar... (L) Pekala.. (T) Yardım istendiği zaman diğerlerine yardım etmek zorundalar. Bu yüzden üslerde BH varlıkları da var. (L) Bu doğru mu? (T) Veya yakın mı?
C: Çok daha karmaşık.
S: (T) Bundan çok daha karmaşık olduğunu anlıyorum, ama genel bir fikir olarak...
C: Hayır.
S: (L) Tamam, şöyle deneyelim: Sadece BH varlıkları tarafından inşa edilen ve kullanılan ayrı üsler var mı?
C: Pekala, şimdi biraz sabırlı olun. Sizi aydınlatacağız! New Mexico'da Dulce etrafındaki yollardan geçen insanlar neden karmaşalar yaşıyorlar? Çünkü yakındaki üsten yayılan 4'üncü yoğunluk frekans titreşimi yüzeye giderek daha fazla etki
yapıyor.
S: (L) Tamam, devam edin.
C: Üçüncü yoğunlukta yol kavisli olduğu halde dördüncü yoğunlukta dümdüz görünüyor.
S: (J) 3'te kavisli olduğu halde 4'te düz mü görünüyor? (SV) Yani kazalar! (J) 3'ten 4'e yapısı değişiyor! (T) Dördüncü yoğunluk sızıntıları yüzünden o yollardan geçen insanlar kafa karışıklığı yaşıyorlar çünkü 3'le 4 arasında gidip geliyorlar. Aslında kıvrımlı olan yolu dördüncü yoğunluk etkisi nedeniyle dümdüz olarak gören sürücü yoldan çıkıyor.
C: Aynen öyle.
S: (J) Herşey tamamen algılarla ilgili! (T) Şimdi gerçeklik algısı konusuna geri döndük!
C: 4'üncüde herhangi bir noktadan tam daireyi görürsünüz.
S: (L) Daha önce bundan bahsetmiştik. (T) Tüm açılardan görebildiğin için yol düz görünüyor. Yolu her açıdan görebiliyorsun. Ama 3'üncü yoğunlukta düz olmadığı için yoldan çıkıyorsun. (L) Tamam, anlattığınız şeye devam edin.
C: Tüm New Mexico bölgesi kalıcı olarak 4'üncü yoğunluğa geçmenin eşiğinde!
S: (L) Tamam...
C: Üsler yüzünden.
S: (L) Yani üslerin taşınması söylentileri bir bakıma doğru... Üsleri Paris, Washington veya Buenos Aires'e taşımıyorlar, 4'üncü yoğunluğa taşıyorlar.
C: Yakın, ama üsler zaten orada. Ve tüm bölge bundan etkileniyor. Neden orada bu kadar çok faaliyet oluyor sanıyorsunuz!
S: (L) Tüm bölge 4'üncü yoğunluğa geçtiğinde 3'üncü yoğunlukta gözden kayıp mı olur?
C: Hayır.
S: (T) O zaman önceki sorunuzu yanıtlayın. Neden orada çok fazla UFO faaliyeti oluyor?
C: 4'üncü yoğunluk sızıntısı.
S: (L) Aslında 4'üncü yoğunlukta uçuyorlar... (T) 3'üncü yoğunlukta da görünüyorlar çünkü...
C: Geçişin tamamlanmasını bekleyin.
S: (L) New Mexico'nun geçişi mi? Yoksa tüm dünyanın geçişi mi? (T) Sanırım şunu söylüyorlar: "Geçişin tamamlanmasını bekleyin... Daha hiçbirşey görmediniz!!" Daha yeni başlıyoruz.
C: Evet.
S: (T) Bu yeni sorular doğuruyor. İlk soru. "Üsler 4'üncü yoğunlukta." dediniz. Dördüncü yoğunluktaki üsse geçiş sağlayan üçüncü yoğunluk bir üs, tamamen dördüncü yoğunluğa geçtiğinde ne olur?
C: Birleşirler.
S: (T) Tek bir üs haline mi gelirler?
C: Zaten öyleler.
S: (T) "Birleşirler." derken neyi kastediyorsunuz?
C: Aynı yoğunlukta birleşirler.
S: (J) Bir sorum var... (T) Tamam üçüncü yoğunluktaki bu geçiş, üslerin bir yan etkisi mi? Matrix kitabının başında anlattığı harmonik rezonans ve bunun gibi şeylerle mi ilgili? Yani o üs o kadar uzun bir zamandır orada ki, üçüncü yoğunluğun o bölgedeki parçası dördüncü yoğunluk frekanslarına uyumlanmaya başlıyor. Üçüncü yoğunluk üssü içindekilerin yapmak istediği şey tam olarak bu değil ama orada olmaları nedeniyle buna maruz kalıyorlar, öyle mi?
C: Evet.
S: (T) Bunun olacağını biliyorlar mıydı?
C: 4'üncü yoğunluk KH biliyordu ama 3'üncü yoğunluk bilmiyordu.
S: ... (J) Benim sorum şu: Dördüncü yoğunluğa geçiş yapmakta olan üçüncü yoğunluk üsler var. Çalışmalarına devam edebilmek için üçüncü yoğunluk üslerini yeniden kurmak zorunda mı kalacaklar? Eskisinin yerine?
C: Neden? Tüm "bölge" zaten 4'üncü yoğunluk olacak. Sınırı geçtiğinde çok büyük gerçeklik şoku meydana gelecek.
S: (L) Biz üçüncü yoğunlukta bunu nasıl algılayacağız? (J) Algılamayacağız! (L) Bir saniye, varsayım yapmayalım! Biz üçüncü yoğunlukta bunu nasıl algılayacağız?
C: Sınır geçildiğinde çok büyük gerçeklik şoku.
S: (L) Tüm dünyayı kapsayacak olan dördüncü yoğunluk sınırının bu bölgeden geçeceği zamanı mı kastediyorsunuz?
C: Önce!
S: (L) Tamam bu üçüncü yoğunlukta bizim için büyük bir gerçeklik şoku yaratacak, öyle mi? (J) Galiba! (SV) New Mexico artık orada olmayacak! (L) Biz bunu nasıl algılayacağız? Anlamaya çalıştığım şey bu! New Mexico'nun yerinde büyük bir çukur mu göreceğiz? Büyük bir çöl mü göreceğiz?
C: New Mexico aynı yerde olacak ama tek bir örnek verecek olursak, araba sürüş yeteneklerinizi gözden geçirseniz iyi olur! [JR'nin notu: New Mexico araç ehliyetlerinde "Land of Enchantment (Sihirli Topraklar) yazıyor.]
S: (T) New Mexico yerinde duracak ama algılarda meydana gelecek değişiklikler nedeniyle araba sürerken anormallikler mi olacak?
C: Yemek yapmak da çok eğlenceli olacak!
S: (T) Çünkü dördüncü yoğunlukta olacak. (L) Durun bir saniye... (T) Bu kolay bir şekilde kavrayabileceğimiz bir konu değil... (L) Bir saniye, biz bunu nasıl algılayacağız... Örneğin haberlerde ne diyecek? New Mexico'da herkes kayboldu mu diyecekler? (J) Ya da herkes çıldırdı derler... (T) Bu konuda tahmin yürütmek anlamsız derim.
C: Haberler bastırılacak.
S: (T) Hiçbirşey söylemeyecekler. Peki devletin buna tepkisi nedir? Eminim "nükleer bir tesisten dolayı..." deyip konuyu karartacaklar... (J) İnsanları tesislerin etrafındaki yerleşimlerden uzaklaştırmaları gerekecek. (T) Bunu nasıl açıklayacaklar? Kimseyi New Mexico'ya sokmamaları gerekir! ... (L) Peki herşey şu an göründüğü gibi mi olacak? (T) New Mexico aynen şimdi olduğu gibi görünecek... (L) Öyle demediler!!!
C: Bu sorularınıza 1000 tane cevap gerekiyor!
S: (L) Yani burada büyük bir konu var! (T) Evet ama bu ayrı bir konu. Dulce tek bir üs. Biz üslerden bahsediyoruz...
C: Çok büyük bir konu.
S: (L) Benim sorum da bu çok önemli konuyla ilgili. Burada ne oluyor? Mesele işte bu. (T) Bence benim sorum daha önemli. Birde fazla üs var. Eğer birinde bunlar oluyorsa... (L) Tüm bölge dediler... (T) New Mexico'dan bahsetmiyorum;
Güney Amerika'da da üsler var ve Florida sahili açıklarında da bir üs olduğunu söylediler... (L) Pekala, bu şeyler tüm üslerde olacak mı? (T) Tüm dünyada üsler var. (L) Tamam, dünyada bu şeylerin meydana geleceği başka üsler veya bölgeler var mı?
C: Evet.
S: (L) Eşzamanlı mı olacak?
C: Hayır.
S: (L) Kendi gelişim çizgisine göre olacak. (T) Burada geliştiği gibi gelişecek. (L) Yani faaliyetlerini başka yerlere mi taşıyacaklar... (T) Hayır...
C: Hayır.
S: (J) Bunu sormuştum ve hayır dediler. (T) Üsler aynı zamanda inşa edilmedi. Oradaki üste dördüncü yoğunluk etkinleşmeye başlıyor... (L) En eskisi... (T) En eskisi olup olmadığını bilmiyoruz; dünyanın diğer yerlerindekileri bilmiyoruz... (L) Doğru. (T) Kimsenin gidemediği yerler... Rusya'da, Çin'de, Afrika'da, yağmur ormanlarının ortasında ne olduğunu bilmiyoruz... Ama üslerin olduğu yerlerde giderek algılar değişmeye başlayacak. (L) Birkaç hafta önce kardeşim buradayken tartıştığımız birkaç soru tekrar aklıma geliyor. ... Bu üsler ve üslerdeki faaliyetler ile kültürümüzde gelişen yeraltındaki Cehennem kavramımız arasında bir bağlantı var mı?
C: Hayır.
S: (L) Peki, bu üslerin dördüncü yoğunluğa geçişi ile eski kehanet literatüründeki...
C: Üsler zaten kısmen 4'üncü yoğunluk ve her zaman da öyleydiler. Büyük değişim yaşayacak olan çevre bölgeler.
S: ...(T) Verilen bilgiye veya dezenformasyona göre üsler büyük şehirlerin altına taşınıyordu. Deneylerini önce seyrek
nüfuslu bölgelerde mi yaptılar? Şimdi de yoğun nüfuslu bölgelere taşınıp deneyin ikinci seviyesine mi geçiyorlar veya deneyi hızlandırıyorlar mı? (L) Tamam soralım. Böyle bir nedenle büyük şehirlere taşınmak mı istiyorlar? ...
C: Hayır. Hatırlayın, her şekilde 4'üncü yoğunluğa doğru ilerliyorsunuz zaten.
S: (J) Benim sorum, New Mexico örneğinde, bunun belirli bir alanla sınırlı bir olay olup olmadığı.
C: Bölgesel "etki."
S: (J) Yani belirli bir bölgeyle sınırlı ve yayılmayacak. ... (L) Bu bağlamda Buenos Aires, Washington ve Paris şehirlerinin altında herhangi birşey oluyor mu?
C: Tüm şehirlerin altında birşeyler oluyor.
S: (L) Evet birşeyler oluyor ama benzer bir bağlamda olabilecek şeyleri soruyorum.
C: Evet.
S: (T) Bu benim daha önce söylediğim şeye mi geliyor? Yani bu Kertişlerin fikri mi? Dalga buraya ulaşmadan önce bizi kontrol altına almak ve hamlelerini yapmak için mi?
C: Buna gerek yok.
S: (L) Şu şekilde sorayım. Bu olay bölgedeki herkesi dördüncü yoğunluk KH'ye mi taşıyacak? Yani bu olayla etkileşim içindeki herkesi?
C: Hayır. İnsanlar bir yere taşınmayacak.
S: (J) İnsanlar bir yere gitmeyecek. ... (T) Bu, Flight 19 personelinin başına gelenler gibi mi olacak?
C: Hayır.
S: (L) O bölgedeki insanlara ne olacak? ...
C: Hiçbirşey.
S: (L) Peki eğer bölge ortadan kaybolursa... (T) Ortadan kaybolmuyor, sadece yoğunluk değiştiriyor... (L) Eğer bölge dördüncü yoğunluğa geçerse, insanlar da dördüncü yoğunlukta mı yaşıyor olacaklar?
C: Evet.
S: (T) Herhangi bir farklılık algılayacaklar mı?
C: Şaka mı yapıyorsun?
S: (L) Sanırım algılayacaklar. (T) Bilmediğim için soruyorum. (J) Algıları değişecek! (T) Ama eğer dördüncü yoğunluğa geçmiyorlarsa algıları nasıl değişebilir? (L) Hayır, dördüncü yoğunluğa geçeceklerini söylediler! Ama mekansal olarak başka bir yere gitmiyorlar. (J) Fiziksel bir seyahat olmayacak. (T) Bir yere gitmiyoruz, sadece frekanslarımızı bir sonraki yoğunluğa çeviriyoruz.
C: Bir otoyolda gittiğinizi düşünün, birden herşeyin etrafındaki auraları fark ediyorsunuz... Köşelerin etrafını görebiliyorsunuz, içeriden bakıldığında büyük bir konak haline gelen küçük evlere giriyorsunuz... Albuquerque'de bir binaya giriyorsunuz ve arka kapıdan Las Vegas'a çıkıyorsunuz. Dişi olarak uyuyorsunuz, erkek olarak uyanıyorsunuz... Bir uçakta yarım saat uyuyorsunuz ve aynı yerde 5 hafta sonrasına iniş yapıyorsunuz....
S: (J) [başka bir paragrafı okuyor:] Algı "OLUŞ"tur ve her zaman değişir. (T) "Fizikselliğin değişkenliği" bu olmalı! (SV) Albuquerque... New Mexico Üniversitesi'nin olduğu yer! Tüm kampüsü düşünebiliyor musun! (T) Artış oyunda şans diye birşey kalmadığı zaman, zavallı gazino işletmecilerinin halini düşünebiliyor musun? [MOLA]
S: (T) Yoğunluklardaki bu değişim dalga üzerinde önemli bir etki yapıyor mu? 4'üncü yoğunluk üzerinde küçük ölçekli çalışma yapan bilimadamlarının bizi ve dalgayı etkilediğini söylemişlerdi. Bu büyük ölçekte nasıl bir etki yapıyor?
C: İlişkisiz.
S: (L) Bilimadamlarının dalgayı etkilemesiyle ilgili birşey söylemediler. Onların dalga üzerinde bir etkisi yok. Yoğunluklar arasındaki perde üzerinde çalışmalar yapıyorlar. Bu, buraya yaklaşan dalgadan tamamen farklı birşey. (T) Ama bu çalışmalar dalgayı hızlandırıyor mu? Nasıl bir etki yapıyor?
C: Hayır.
S: (L) Etkisi yok. Şunu sorayım: dördüncü yoğunluğa bu bölgesel geçişin üçüncü yoğunlukta felaketimsi bir faaliyet olarak gerçekleşme olasılığı var mı?
C: Hayır.
S: (L) Tamam, bu gerçeklik algısı bize dışarıdan mı empoze ediliyor, yoksa...
C: Empoze edilmiyor.
S: (L) Peki bunu belirleyen... Yani, biliyorum farkındalık belirliyor ama eğer bütün bir bölge dördüncü yoğunluğa geçiyorsa, bunun nedeni o bölgede oturan insanların farkındalıklarını değiştirebilecekleri bir seviyede olması mı...
C: Hayır.
S: (T) O yüzden değil. Bölge dördüncü yoğunluğa geçecek çünkü üsler manipülasyon için kullanılıyor. ...
C: Hayır.
S: (T) Üslerin bir yan etkisi...
C: Evet.
S: (T) Kimsenin bir yere gitmeye hazır olup olmadığıyla ilgili değil ve tamamen bir yan etkiyle ilgili, doğru mu?
C: Ayrıca atom bombası patlamaları!
S: (J) Ou, Los Alamos patlaması!
C: Patlamalar.
S: (T) Fransızların Güney Pasifik'te atom bombası testi yapmasına ne demeli? Bu tür faaliyetler bir çeşit geçişi veya bir
yoğunluk geçidinin açılmasını hızlandırıyor mu?
C: Belki.
S: (T) Üsler bölgesel olarak üçüncü yoğunluktan dördüncüye geçiş yan etkisi yapıyor. Peki çok sayıda üssün bir arada daha geniş bir coğrafi alanı dördüncü yoğunluğa geçirmesi mümkün mü?
C: Bölgesel olduğunu söyledik.
S: (J) Evet bölgesel ama bir doyma noktasına ulaşıyor mu? (T) Geçişin bir bölgenin sınırlarını aşmasına neden olacak kümülatif bir etkisi var mı? ...
C: Hayır. Güney Batı ABD.
S: (L) Bu Güney Batı bölgesi; bu bölgede geçiş meydana gelmek üzere mi?
C: Üzere?
S: (L) Zaten olan birşey, öyle mi? (T) Giderek artıyor.
C: Evet.
S: (L) Tamam başka ne soruyorduk? İnsanlar bu etkinin yaşandığı bölgeye girip çıkabilir mi?
C: Evet.
S: (L) Dördüncü yoğunluk alanından geri çıkılabilir mi? ...
C: Evet.
S: (T) Üslerin kendisinin de aynı etkiyi deneyimleyeceğini veya deneyimlemekte olduğunu söylediniz.
C: Evet.
S: (T) Dulce üssünden önce bu etkiyi deneyimleyen başka üsler de var mı?
C: Evet.
S: (T) Bu üsler bu etkileri yaşarken, dünya yüzeyinin farklı yerlerindeki bu etkiler kümülatif bir hale geliyor mu? (L) Sadece Güney Batı ABD dediler... (T) Biliyorum, konuya başka bir yerden yaklaşıyorum. Bu etki sonunda tüm dünyayı kapsayacak şekilde artacak mı?
C: Hayır. Dalga.
S: (L) Tüm dünyayı dördüncü yoğunluğa geçirecek olan şey dalga. (J) İsveç peyniri etkisi gibi mi olacak? Dördüncü yoğunluğa giderek daha fazla delik açılacak... (T) Haberlerde insanlara bu konuda bilgi verilmeyecek. Dünyadaki güç yapısı bu konuyu nasıl ele alacak?
C: ?
S: (L) Gerçekten nasıl? Bu iyi bir soru. Güç yapısı bunun olduğunu zaten biliyor, çünkü başka bazı yerlerde oldu bile. Bu ilk yer değil. (J) Dezenformasyon bunun için. (T) Moğolistan veya Brezilya Yağmur Ormanları'nın ortası gibi kimsenin ulaşamadığı uzak yerlerde dezenformasyon işe yarar. Ama Albuquerque veya Las Vegas veya Florida'daysan ve artık Orlando veya Miami'ye gidemiyorsan bunu anlarsın! (J) Zaman tablosunda Miami veya Orlando nerede, bunu merak ediyorum! ... (L) JR çok iyi bir soru olabilecek birşey söyledi. Eğer bu zamanla ilgiliyse, bir kişi dördüncü yoğunluğa geçmiş bir yere gittiğinde o bölgeye zamanda hesapladığından farklı bir noktada ulaşır değil mi? Yani örneğin... (T) Bizim zaman algımız...
C: Evet.
S: (L) Çok iyi soru.
C: 4'üncü yoğunluk, kişide "zaman" ilüzyonunu ortadan kaldırır ve onu nasıl algılamak İSTERSENİZ öyle algılarsınız.
S: (L) Tamam, eğer dördüncü yoğunluğa ulaşarak zaman ilüzyonundan kurtulursan, bu bölgelerde gezinirken beklediğin gibi bir zaman süreci ve olay akışı mı algılarsın?
C: Algılamak İSTEDİĞİN gibi.
S: (L) O halde gezegende, üçüncü yoğunluktaki istek ve algılarının değişmemesi nedeniyle herhangi bir değişiklik
algılamayacak insanlar da olabilir, doğru mu?
C: Hayır.
S: (L) Kesinlikle bir değişim olacak, tamam. (J) O bilgiyle ne yapacaklar, o ayrı bir hikaye... (T) Bu bölgeler şu andakinden çok daha büyük turistik atraksiyonlar haline gelecek! İnsanlara buralara akın edecek... (L) Bu mümkün mü?
C: Hayır.
S: (T) ... İnsanların New Mexico'nun o bölgesine gidip gerçek gariplikler deneyimleyebilecekleri duyulduğunda bu çok insanı çeker.
C: O kadar basit değil... Arabayla New Mexico'ya giderken bir "kayma" nedeniyle San Diego'ya vardığını, veya Santa Fe'de bir alışveriş merkezine giderken kendini Moskova'da bulduğunu düşün.
S: (L) Yani bu durum insanların kafasını çok karıştıracak ve üzecek. (J) Evet, hiç alışveriş için Moskova'da gitmeyi denedin mi? (T) Neler olduğu duyulunca, bu yerler pek çok kişiyi çekecek. (L) Ve anormal olaylar yüzünden algıları ve farkındalıklarını genişletmek zorunda kalacaklar!
C: Bir N.S.A. yetkilisi olduğunuzu ve elinizin-ayağınızın birbirine dolandığını düşünün!
S: (L) Ulusal Güvenlik Teşkilatı... Neden elimiz-ayağımız birbirine dolansın? (SV) Onlardan biri olduğumuz için mi? Olan bitenler karşısında mı?
C: Örtbas.
S: (J) Yani olan biteni örtbas etme çabasında! (T) Olanı örtbas edemeyecekler. Benim anladığım bu. Çünkü Çok sayıda insan bu olaylardan etkilenecek... (L) Eğer böyle birşey olursa yapmaları gerekecek olan şey bu durumu örtbas etmek için bir çeşit sıkıyönetim çıkarmak olur. Yoksa herşeyi kaybederler! (T) Seyahati sınırlamaları gerekecek... Özellikle en azından o bölgelere seyahati kısıtlamaları gerekecek. ... Bunu yapmalarının tek yolu bir sıkıyönetim uygulamak veya BÜYÜK bir
felaket senaryosu yaratıp "New Mexico'daki gömülü yakıt çubuklarında sızıntı var. Giriş yasak." deyip insanları bu bölgelerden uzak tutmak. Ama içeridekilerin çıkabileceğini söylediler. Ya içerideki insanlar çıkıp tüm dünyaya yaşadıklarını anlatırsa? (J) İnsanlar çılgınlar gibi o bölgeye üşüşür. (T) İnsanlar neler olduğunu anlayacaktır. Bunu örtbas edemezler. (L) Sürekli bu olayları ihbar alıp duracaklar ve her birisine koşturup gizlemeye çalışacaklar. Ellerindeki kovalarla bir sızıntıdan diğerine koşuşturacaklar... (T) Üstelik bu olaylar tek bir yerde olmayacak! ... (J) Bu civarda bu
etkiyi yapacak bir üs var mı? (T) Florida sahili açığında, bunu söylemişlerdi. Körfez'de. (L) Bizim sahilimizin açığındaki üs bu etkiyi yapacak mı? ...
C: Aynı şiddette değil.
S: (J) Daha az mı, daha çok mu?
C: Daha az.
S: (L) Peki bir... (T) Neden daha az? Üs daha küçük olduğu için mi? (L) Daha küçük olduğu için. Daha küçük olduğunu söylemişlerdi. "Buraya yakın küçük bir üs." demişlerdi. (T) O sadece buraya yakın olanı. Peki ya Üçgen'deki üs? (L) Evet Üçgen'i sormadık!
C: Panhandle'da da.
S: (L) Panhandle üssü Dulce'dekinden küçük mü yoksa aynı etkiyi mi yaratacak?
C: O zamana kadar dalga gelmiş olacak.
S: (L) Şu anda üsler konusunda bize öğretmek istediğiniz başka birşey var mı?
C: Bu konu için doğrudan kanallama öneriyoruz.
S: (L) Doğrudan kanallama konusunda ne hissettiğimizi biliyorsunuz. Çok fazla bireysel etki karışıyor. Bu şekilde hiçbirimiz birşeyden emin olamıyoruz...
C: İnancın resme bir yerden girmesi gerekiyor, yoksa geri kalırsınız. Bazı konular bu yöntemle yeteri kadar tartışılamayacak kadar fazla karmaşık.
S: (L) Pekala bu üsler tartışmasını bir doğrudan kanallama celsesine bırakacağız. Doğrudan kanallama celseleriyle ilgili tek sorun... Rahatsız edici bazı şeyler var. Peşpeşe birkaç hafta yaptıktan sonra şüpheli bir hale geliyor. (SV) Soralım. (L) Peşpeşe birkaç kez yaptıktan sonra neden şüpheli bir hal görünüyor ve bilgiler sapmış görünüyor? Bunun nedeni nedir?
C: Algılarınız bizim için eğlenceli bir uğraşı.
S: (L) Sizin için bunu söylemek kolay... Ama aldığımız yanıtlar... (J) Siz algısal bir sıkıntı çekmiyorsunuz!
C: Sizin için de pek çok şeyi söylemek kolay.
S: (L) Mesele şu ki kesinlikle yanlış olan bir bilgi geldiğinde, bu bize zor bir zaman yaşatıyor.
C: Doğruluğu nasıl belirliyorsun?
S: (L) Mesela o örnekte gökte gördüğüm bir şeyin Mars gezegeni olduğunu söylediniz ve Mars gezegeni o noktadan o kadar uzaktaydı ki, bu kesinlikle yanlıştı. Mars o sırada Jüpiter'den 120 derece uzaktaydı. Ama siz 10 derece uzaklıkta olduğunu söylediniz. Jüpiter'e 10 derece mesafede gördüğüm şeyin Mars olduğunu söylediniz. Mars bir günde 110 derece hareket etmediyse, verdiğiniz bilgi yanlıştı. Bunun başka bir açıklaması yok!
C: Yanlış!!!
S: (L) Hayır değil!
C: Evet yanlış!!!
S: (L) Yanlış olan nedir? Marsın 110 derece hareket etmediği mi? Çünkü söylediğiniz aynen buydu. Gördüğüm şeyin Mars
olduğunu söylediniz. Celseyi bir kez daha okudum!
C: Geçici bir 4'üncü yoğunluk etkisi altındaydın.
S: (L) Ne kadar güzel! 4'üncü yoğunluk etkisinde olduğumu söylemek, gerçekten olan şeyden farklı olan tüm yanıtları açıklamak için kolay bir yöntem. Söylemek istediğimi anlayabiliyor musunuz?
C: Evet. Ama sen hala yanılgı içindesin.
S: (L) Neden yanılgı içinde olan benim? Siz yanılamaz mısınız?
C: Yanılabiliriz ama bu örnekte değil. Hatırla, o deneyim sırasında kendini tuhaf hissettin. Ve ayrıca, sen bizden bilgi istedin, ve bizim de sana bilgiyi olduğu gibi sunmamız gerekir.
S: (L) O olayda kendimi tuhaf hissettiğimi söylüyorsunuz. Ben böyle birşey söylediğimi hatırlamıyorum. Söylemediğim birşeyi mi söyletmeye çalışıyorsunuz?
C: Senin böyle birşeyi "söylediğini" kim söyledi? Bunu sen söyledin.
S: (L) Tamam, böyle birşey söylediğimi söylemediniz. Sadece kendimi tuhaf hissettiğimi söylediniz. Ama ben böyle birşey hissettiğimi hatırlamıyorum.
C: Peki.
S: (SV) Doğrudan kanallama sırasında kaç kez yanlış bilgi verildi? (L) Diğer bilgilerin de pek çoğu doğrulanamayacak nitelikteydi. (J) Bu celsedeki bilgilerin ne kadarı doğrulanabilir nitelikte? (L) Ben öyle söylüyorum. Bu tür bir... (T) Güney batıyı kapatıp sıkıyönetim ilan ettiklerinde ve herkesi çıkardıklarında bir doğruluğu olduğunu anlarız. (J) Missouri'de üs var mı acaba? Çok eğlenirler! (T) Denver yakınlarında bir üs var mı?
C: Evet.
S: (T) Scallion'un hazırladığı Amerika'nın geleceği haritaları üzerinde düşünelim. "Aydınlanma Şehirleri" onun haritasında da mevcut. Bir tane Denver'da, bir tane Albuquerque yakınlarında, bir tane Tallahassee yakınlarında... (L) Doğrudan kanallama eziyet verici bir şekilde sıkıcı.
C: Doğrudan kanallamayı yalnızca karmaşık konular için önerdik.
S: (L) Küçük dozlarda idare ederiz sanırım. Geçen gece gördüğüm bir rüyayı sorayım. Rüyamda bir safarideydim ve sonra bazı bilgiler verildi ve sonra sanki yanımdan hızla birşeyin çıktığı bir olay oldu. Sonra iki gün önce banyoda vücudumun o tarafındaki derin bir delinme yarasının iyileşmiş olduğunu fark ettim. Bunun neyi temsil ettiğini veya buradaki hikayenin ne olduğunu söyleyebilir misiniz?
C: Başka celsede.
S: (L) O halde iyi geceler diyeceğiz.
C: İyi geceler.
S: (L) Sormak istediğim bir sürü soru vardı. Yalnızca bir tanesini sorduk. Bundan sonra celseyi hangi soruyla açtığıma daha fazla dikkat edeceğim! Pek çok bağlantıları olan bir soru ile başlamadığımdan emin olacağım! (SV) Peki bir sorunun pek çok bağlantısı olduğunu nasıl bileceksin? Herneyse, Konicov'lara ne söyleyeceksin? (T) "Albaquerque'ye gitmeyin!"
___________________________________


11 Kasım 1995 F___, Laura, SV

S: Merhaba.
C: Merhaba.
S: (L) Kiminle birlikteyiz?
C: Linostiea.
S: (L) Peki neredensin?
C: Tercüme noktası Kasyopya.
S: (L) Neden "tercüme" kelimesini kullandınız? Bilgi bir yoğunluktan diğerine çevrildiği için mi?
C: Yakın.
S: (L) Enerjinin yoğunluk değiştirdiği nokta mı?
C: Yakın.
S: (L) Bu aktarımın ilk zamanlarında kullandığınız dilin çok resmi olduğunu ama zaman geçtikçe daha günlük dil haline
geldiğini fark ettim. Bunun nedeni nedir?
C: Resmi? Günlük? Yargılarını tanımla lütfen!
S: (L) Kastettiğim şey, başlangıçta bizim alışık olduğumuz belirli günlük ifadeleri siz kullanmıyordunuz. Ve şimdi hem bizim kullandığımız deyimlere çok aşinasınız, hem de oldukça zekice ve orijinal deyişler kullanıyorsunuz.
C: Aşinalığın artması rahatlığı da arttırıyor.
S: (L) Pekala bu geceki sorularıma başlamak istiyorum...
C: Espirimiz hakkındaki düşünceni söylemek istemiyor musun? (ç.n.: önceki yanıtın bir espiri oluşu, İngilizce'deki kelimelerin / deyimin kullanılışı ile ilgili sanırım ve Türkçe'de anlaşılmıyor.)
S: [Gülüyor] (L) Evet! Güzel espriydi!
C: Pek etkilenmiş gibi görünmedin?!? Bize bir şans tanı Laura?!? Yalnızca altıncı yoğunluğuz!
S: (L) Dediğimiz gibi, "Mizah duygusu olan altıncı yoğunluk varlıklarını seviyoruz!" Şimdi, sormak istediğim başlıca şey, okuduğum tonlarca şeyde rastladığım bazı referanslar. Örneğin 33 sayısı bir şekilde önemli. Ezoterik bakımdan veya gizli topluluklar bakımından 33 sayısının önemini söyleyebilir misiniz? Roger Bacon'un 33 sayısına dayalı parolası var ve 33'üncü derece masonlar var...
C: Her zaman olduğu gibi sana yanıtları doğrudan vermiyoruz, kendi kendine öğretmene yardımcı oluyoruz!! Şimdi, 11 rakamını düşün...
S: (L) Üç kere onbir otuzüç yapar.
C: Evet, ama 11?
S: (L) Onbir asal sayılardan biri veya kutsal güç sayılarından biri. Kabala'da 11 güç sayısı...
C: Evet...
S: (L) Onbir 10 artı 1. Sadece kendine ve 1'e bölünebiliyor. Başka birşey düşünemiyorum. Nümerolojide ben bir 11'im...
Aynı zamanda 22'yim. 11 rakamıyla ilgili başka ne var?
C: Astroloji.
S: (L) Astrolojide onbirinci burç Kova. İsmim bir onbir ve doğum günüm de 22; bu da iki çarpı onbir yapıyor ve Kova burcuyum. Onbirinci ev arkadaşlıklar, ümitler, rüyalar ve isteklerle ilgili. Aynı zamanda evlat edinilmiş çocuklar. Kova (Aquarius) su taşıyıcısı. Bilgi dağıtıcısı. 11'in bilgi dağıtma ile ilgisi mi var?
C: Şimdi 3'üncü ev.
S: (L) İkizler. Pekala. İkizler ve Kova. Üçüncü ev zihnin çalışma yapısını, iletişimi, komşularla ve kardeşlerle olan ilişkileri, eğitimi, yerel yolculukları ve kişinin konuşma biçimini gösteriyor. İkizler "becerikli adam" olarak biliyor. Biraz sığ ve maddi yaşamın şeyleriyle ilgili. Aynı zamanda yaratımın kutsal sayısı. Buradaki bağlantı nedir?
C: Matriks.
S: (L) Matrix kitaplarında bununla ilgili birşey mi var?

C: Hayır.
S: (L) Kendisi mi matriks? Üçüncü ev ve onbirinci ev bir matriks mi yaratıyor?
C: Temel.
S: (L) Kozmik şeyler bakımından İkizler Haziran, Kova ise Şubat... (S) Üçüncü ev aynı zamanda öğretme ile ilgili değil
mi? Biz arkadaşız ve şu anda bize birşeyler öğretiliyor...
C: Bu sizinle ilgili değil.
S: (L) Tamam. Bu bizimle ilgili değil. Anlamaya çalışıyorum. İkizler Haziran'da, Kova Şubat'ta. İkizler fiziksel adam ve
Kova da ruhsal adam mı?
C: Yin Yang.
S: (L) Yani İkizler fiziksel adam ve Kova da ruhsal adam... Yin yang...
C: Evet...
S: (L) Yani 33 fiziksel adamın gizli öğretiler ve eylemlerle kutsal adama dönüşmesini temsil ediyor olabilir mi? Ve bu süreçten geçenler kendini 33 rakamıyla ilişkilendiriyor belki de. Önce bedene dönük olarak başlıyorlar ve sonra...
C: Medusa 11.
S: (L) Medusa 11 mi? Medusa'nın bununla ne ilgisi var? (S) Peki ya 33 kez dönüş? (L) Medusa'nın konuyla ilgisini söyleyebilir misiniz lütfen?
C: Kafalar.
S: (L) Kafalar. Medusa. 11. Medusa'nın kafasında onbir yılan mı vardı, yoksa onbir kafa mı? Bu gerçekten çok soyut... Bana burada yardımcı olmanız gerekiyor.
C: Oluyoruz.
S: (L) Anlamak için Medusa efsanesini okumam mı gerekiyor?
C: Hayır.
S: (L) Medusa. Kafalar. 11. Mitik Medusa hakkında fark etmemiz gereken birşey mi var burada?
C: 11'in karesi bölü fi sayısı.
S: (L) Pi sayısı. 11'in karesi bölü pi. Bu bizi nereye götürüyor?
C: 33.sonsuzluk.
S: (L) Ama bundan 33 çıkmıyor ki! Eğer 11'in kare kökünü pi'ye bölersek 3.3166 falan çıkıyor... Fi de nedir? Tamam eğer pi'yi 11'e bölersek 3.5 çıkıyor, 33 değil.
C: 1 kere 1.
S: (L) Aa 11 kere 11 değil, 1 kere 1'i mi kastettiniz?
C: Hayır.
S: (L) 1 kere 1 kaç mı eder? 1.
C: 5 eksi 3.
S: (L) Tamam, 2.
C: Bak: 353535.
S: (L) 35 dizisi nedir?
C: 5 eksi 3.
S: (L) Burada garip bir matematik var. Sayılarla herşey yapılabiliyor çünkü sayılar derin seviyelerde evrene tekabül ediyor...
C: Kod.
S: (L) Bu kod neyle ilgili? Yazılı birşeyle mi ilgili?
C: Sonsuz güç.
S: (L) Bu kodu bilerek nasıl sonsuz güç elde ediliyor? Neyle ilgili olduğunu bilmiyorsan sayısal bir kodu nasıl kullanabilirsin ki?
C: Yılanların Tanrısı kendi taraftarlarına sonsuz bilgiyi arayıp bulma yoluyla sonsuz güce ulaşmayı vaadediyor. Sonsuza kadar sahip oldukları şeyi sonsuza kadar aramak için sadakat yemini ediyorlar.
S: (L) Bu bir kısırdöngü!
C: Ve aldanma da burada ortaya çıkıyor! Hatırla, sonsuz güçle kendine hizmet etmeye çalışanlar yalnızca kendine hizmet eden diğerlerine hizmet etmeye mahkum ve yalnızca görmek istediklerini görebilirler.
S: (L) Önceki bir celsede bununla ilgili konuşurken bu düşünce aklıma gelmişti. KH yolu kendine hizmet etmeye çalışan bireylerden oluşuyor. Bencil ve ego-merkezliler. Diğerlerini onlara hizmet etmeye zorlamak istiyorlar. Diğerlerini köleleştirmek istiyorlar ve diğerlerini onlara hizmet etmeye manipüle etmenin yollarını arıyorlar. Ama sonunda kendilerinden daha yüksek bir gücün kontrolüne giriyorlar. İnanarak ve gücünü teslim ederek "kurtulunacağını" savunan popüler dinler dahil bu tür öğretiler yoluyla kendilerine güç çekebileceklerine inanıyorlar. Ama kandırma ve aldatma
yoluyla diğerlerinden ALAN bir kontrol piramidi çıkıyor karşımıza. Alanlardan da sonunda alınıyor. Piramidin dibindeki çoğunluğun alacağı kimse yok ve o yüzden bir sonraki yoğunluğa çekiliyorlar ve bu zirveye ulaşana kadar devam ediyor ve herşey yok oluyor. BH modunda sadece verenler var. Ve eğer diğer BH varlıklarıyla ilişki içindeysen herkes herşeye sahip ve kimse dipte veya tepede değil, bir boşlukta. Sonunda herkes başkasına hizmet ediyor galiba ve buradaki prensip NİYET.
Ama BH'de daha ziyade bir daire var gibi ve kimse dışarıda kalmıyor.
C: Denge, yin-yang.
S: (L) Yani 33 Yılan'ı, Medusa'yı falan temsil ediyor...
C: Piramidi belirtmiş olman ilginç... Piramidin tekabül ettiği tek boyutlu geometrik şekil nedir?
S: (L) Üçgen. Ve bir ucu yukarı bakan bir üçgen 3 yapıyor ve ucu aşağı bakan bir üçgenle birlikte 33 yapıyor. Burada anlatmak istediğiniz şey bunun gibi birşey mi?
C: Evet.
S: (L) 33 rakamı ile Mısır'daki Büyük Piramit arasında bir bağlantı var mı?
C: Evet.
S: (L) Peki bağlantı nedir? Piramidi yapanlar gizli topluluk faaliyetlerine mi katıldılar?
C: Evet. Matrix kitaplarında gördüğün, Yılanları ve Grileri temsil eden sembol neydi?
S: (L) İçinde Yılan kafası olan üçgen mi?
C: Evet.
S: (L) Bu 33 bir grup dünyadışı varlığı mı temsil ediyor, yoksa yüksek bilgili ve yetenekli bir grup insanı mı?
C: Biri veya diğeri. (ç.n.: "ikisi de" anlamında mı acaba?)
S: (L) Bu Bramley'in kitabında Yılan Kardeşliği olarak belirtilen şey mi?
C: Evet.
S: (L) Quorum dediğiniz şey de bununla ilgili mi?
C: Yakın.
S: (L) Yani burada matematikle ve yüksek bilgiyle oynayıp o insanların kafasını meşgul eden ve daha üst bir seviyede
kontrol edildiklerinin farkına varamamalarını sağlayan bir grup varlık var öyle mi? Yoksa yaptıklarını bilinçli olarak mı yapıyorlar? Bu bir aldanma mı yoksa bilinçli bir tercih mi?
C: Her ikisi.
S: (L) Bu gizli grupta yer alan ünlü birileri varsa birkaç isim verebilir misiniz?
C: Çıkarınıza olmaz.
S: (L) Bu 33 sayısıyla ilgili olarak bakmam gereken başka birşey var mı?
C: Hayır. Düşünmen gerekiyor.

S: (L) Bir sonraki soru şu: Oryon efsanesini araştırmamız gerektiğini söylediniz ve birkaç kaynağa baktım. Mükemmel bir adam var ve bu adam bir kadına aşık oluyor ve kadının kıskanç babası Oryon'u kör ediyor. Tekrar görebilmesi için tek çare ışığa, tanrıça Aurora'ya bakmasıdır. Bunun Oryon'un insanların doğal evi olması fikriyle ilgisini söyleyebilir misiniz?
C: Cevapları aramak sana kalıyor.
S: (L) Kitaplardan birinde, Oryon ile Akrep Takımyıldızı arasında kurulan bir ilişki vardı. Oryon'un oku Akrep'e nişanlanıyor. İnsanların fiziksel bedeninin D'Ankhiar gezegeninde molekülerize edilmiş olduğunu ve bunun halen devam ettiğini söylemiştiniz ve bu gezegen Akrep Takımyıldızı'nda bulunuyor.
C: Evet.
S: (L) Oryon ile Akrep arasındaki ilişki nedir? "Kötü adamları" temsil eden Oryon, insanlığın fiziksel varlığının kökeni olan Akrep'e ok atıyor...
C: Kötü adamlar mı?
S: (L) Tamam kötü adamlar dediğimi unutun. "Akrep'e ok atıyor." Sembolik bir ilişki olarak insan bedenleri ile...
C: Hepsi birbiriyle ilişkili.
S: (L) Efsaneye göre Osiris'in öldürülmesi ya Akrep'in 28'inci gününde, ya da Osiris'in hayatının 28'inci yılında oldu. 28 rakamının buradaki sembolojisi nedir, eğer varsa?
C: Yok.
S: (L) Kitap Nordik dünyadışıların bizimkinden farklı kimyasal temellere sahip bir kanı olduğunu tanımlıyor...
C: Bunlar önemsiz dezenformasyonlar. Kafataslarının ortalama %3 daha büyük olması dışında "Nordik" fizyolojisi sizinkiyle tamamen aynı. Sezginizi arttırmak için aranızda tartışın. Celseyi sonlandırmamız gerekiyor.
S: (L) Teşekkürler.
___________________________________
18 Kasım 1995 F___, Laura, TR ve JR
S: (L) Merhaba.
C: Evet.
S: (L) Kiminle birlikteyiz?
C: Rindr.
S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.
S: (L) Çeşitli sorularımız var... hazır mıyız?
C: Kesinlikle.
S: (L) Şu sıralar Paris'te meydana gelen terörist bombalamalar ile dünyadışıların artan faaliyetleri arasında herhangi bir ilişki var mı?
C: Açık.
S: (L) Doğru soruları oluşturma konusunda söyleyebileceğiniz herhangi birşey var mı?
C: USAir-194 kazası; United Air kazası, Colorado Springs; Bağlantı? Ses kayıt cihazı kasetlerindeki transkriptleri kontrol et.
S: (L) Bu Paris bombalamasıyla herhangi bir şekilde ilgili mi?
C: Hayır.
S: (T) Bu geçen hafta konuştukları şey hakkında. Üsler 4'üncü yoğunluğa dönüşüyor. Bir uçak üsse düştü ve parçalandı.
C: Varsayım! 3'üncü yoğunluk zihin kontrolü için strob ışıklar kullanılıyor. (ç.n.: strob ışık, belirli aralıklarla yanıp sönen veya titreşen ışık kaynakları sanırım)

S: (L) Neredeki strob ışıklar?
C: Fazla düşünülmeden sorulmuş bir soru!
S: (L) Haklısınız. Sadece konuyu açmaya çalışıyordum. (T) Zihin kontrolü için kullanılan strob ışıkların uçak kazasıyla ilgisi nedir?
C: Akmasına izin verin. Göreceğiniz gibi bu yapıdaki geçmiş celseler sizin için en iyi sonuçları verdi. Gelişime yönelik düşünce dalgalarınızı aldık ve hızlandırılmış öğrenme ve ilerleme frekansı dalgasında size yardımcı olmaya çalışıyoruz. Görüyorsunuz, bu enerji seviyesini arttırıyor!!
S: (L) Tamam. O zaman akmasına izin vereceğiz.
C: Sorular sormanızı tavsiye ediyoruz ama verilecek cevapların yapısı ve içeriğiyle ilgili varsayımda bulunmayın.
S: (L) Zihin kontrolü için kullanılan strob ışıklarla ilgili cümleye dönüp oradan devam etmemizi mi istiyorsunuz?
C: Soruları nasıl sormanız gerektiği veya şunun veya bunun uygun olup olmadığı ile ilgili olarak sürekli soru sormamanız en iyisi. İçinizden geldiği gibi davranın.
S: (L) Pekala. Strob ışıklarına değindiniz. Zihin kontrolü için kullanılan bu strob ışıkları günlük bazda karşılaştığımız veya karşılaşabileceğimiz şeyler mi?
C: Bunu bilmiyor musun? "Bazı strob ışıkları" demedik. "Strob ışıkları" dedik, yani hepsini kapsıyor!
S: (T) Strob ışıklarının pek çok tür ve biçimi var. TV bir strob ışığı. Bilgisayar ekranları bir strob ışığı. Lambalar strob. Floresanlar strob. Sokak lambaları strob.
C: Polis arabaları, ambulanslar, itfaiye... Bu ne zamandan beri uygulanıyor? Son zamanlarda herhangi bir değişiklik fark ettiniz mi??!!??
S: (F) Yimi yıl önce söylediğiniz o araçların hiçbirinde strob ışıklar yoktu. Eski tip flaş ışıkları vardı. Artık her tür ortamda giderek daha fazla strob ışığı kullanılıyor. (L) Okul otobüslerinde bile var! (T) Normal şehir otobüslerinde de var. (L) Bir strob ışığının yanıp sönme hızı belirli bir frekansa ayarlanarak belli şeyler yapmak için kullanılabiliyor mu?
C: Hipnotik açıcı.
S: (L) Bu alıştırılmakta olduğumuz birşey mi? İnsanı sürekli bir hipnoz durumunda mı tutuyor?
C: Varsayımlar akışı zorlaştırıyor!
S: (L) Bu şekilde kullanılan hipnotik bir açıcının amacı nedir?
C: Aracı fark etmiyorsunuz.
S: (L) Ouuuu! Yani üzerimizdeki sürekli olarak dünyadışı araçlar geçiyor olabilir ve biz...
C: Varsayım!
S: (L) Üzgünüm! (T) Tamam, strob ışıkları görmemiz nedeniyle aracı fark etmiyoruz. Stroblar hipnotik araç ve hipnotik bir etki yapıyor...
C: Varsayım!
S: (T) O zaman devam edin.
C: O zaman soru sorun!
S: (L) Varsayımda bulunmayıp soru sormamızı istiyorlar. (T) Pekala fark etmediğimiz araçlar nelerdir?
C: Açıcı. İşitsel telkine hazırlıyor.
S: (T) Ne telkini?
C: Düşünme yeteneğinizi kullanın. Ağ çalışması yapmak varsayımlar yapmak demek değildir. Bir "gerçeğin" tek taraflı emin ifadesi ise varsayımdır.
S: (T) Cümlelerimizi soru formunda kuralım! ... (L) Pekala, "işitsel telkin" dediniz. İşitsel telkin nereden geliyor?
C: Normalde işitsel telkinleri nereden alırsınız?
S: (L) Radyo, televizyon... (T) Telefon... (L) Bundan mı bahsediyoruz?

C: Evet.
S: (L) Araba sürerken veya televizyonun karşısında strob ışığa bakarken hipnotik olarak açık bir durumda olduğumuz için telkinler daha iyi bir şekilde aklımıza girebiliyor, öyle mi?
C: Evet.
S: (L) Bu telkinler hangi amaçla tasarlanıyor? Genel bir amaçla mı?
C: Önceki yanıtları incele.
S: (L) Dünyadışı araçları görmememiz için mi?
C: Evet.
S: (T) Arabadayken radyo kapalıysa bile bu sinyalleri alıyor muyuz?
C: Başka bir kaynak olup olmadığına bağlı.
S: (T) Ne tür bir başka kaynak?
C: Örneğin ELP.
S: (L) ELP nedir?
C: Extremely Low Pulse (Çok Düşük Sinyal).
S: (T) ELF ise Çok Düşük Frekans. Bu ikisi aynı şey mi?
C: Bazen.
S: (T) Bu dış bir sinyal veya frekans kaynağı mı?
C: Evet.
S: (T) Strob ışık kaynağından mı geliyor?
C: Hayır. Birbirleriyle uyumlu hareket ederler.
S: (T) Birbirleriyle uyumlu hareket eden iki ayrı kaynak mı?
C: Yakın.
S: (L) Ve bu süreç bizim birşeyi, örneğin herhangi bir anda göklerimizde uçan bir aracı görmemizi mi engelliyor?
C: Veya onları başka birşey olarak görüyorsunuz.
S: (L) Şimdi biraz durmamız gerekiyor çünkü size birşey anlatmak istiyorum. Geçen birkaç ay boyunca bulduğum her fırsatta gökyüzünü çok dikkatli bir şekilde inceliyordum. 3 veya 4 ayrı olayda sıradan bir uçak olduğunu düşündüğüm birşey görüyorum, onu dikkatli bir şekilde izliyorum, sonra gökyüzünü bir ucundan bir ucuna tarıyorum, sonra az önce gördüğüm uçağın hızına ve yönüne bağlı olarak olması gereken yere bakınca orada HİÇBİRŞEY olmadığını görüyorum. Orada durdum, baktım baktım ama hiçbirşey göremedim. Gördüğüm bu şeyler KAYBOLDU. Gördüğümden emindim. Çıldırmamıştım. O süre içinde tamamen uzaklaşıp kaybolmuş olamayacağını biliyordum. Bunu birkaç kez yaşadım ve bu
beni gerçekten çok rahatsız etti. Bir insan kitlesi olarak biz farkına varmadan çeşitli nedenlerle üzerimizde uçuluyor olabileceği durumu dışında bunun ne gibi anlamları var?
C: Evet, monoatomik altın!
S: (L) Monoatomik altının bununla ilgisi nedir?
C: Zihin, beden ve ruh olarak varlığın tamamen tuzağa düşürülmesi.
S: (T) Bu Hudson'un videoda bahsettiği şey.
C: Stroblarda çok düşük miktarlarda altın lifleri kullanılıyor.
S: (L) Bunun doğrudan vücuda alınan monoatomik altından farkı nedir?
C: Çok düşük miktardaki liflerde ne var? İpucu; Fort Knox'tan gelmiyor!
S: (T) Monoatomik altın.
C: Bingo. Görüyorsunuz ya, çok sıradışı özellikleri var.
S: (T) Olduğundan eminim. Eğer bu madde Hudson'ın söylediği şeyleri yapıyorsa, dünyayı yöneten güç yapısı onun önünü kesmiş olurdu ve bu kadar ilerleyemezdi. Eğer bunu yapmasına izin veriyorlarsa, Hudson'ın söylediği şeyi değil, tam tersini yapıyor demektir. Bu maddeyi belirli bir gün boyunca alıp programı tamamladığında genlerini yeniden yapılandırıyor. Bu gen yeniden yapılanması insanlığın başına gelmişti zaten, bunun tekrar olmasını ister miyiz? (L) Belirli DNA faktörlerini iptal etmek için IŞIĞIN kullanıldığını söylememişler miydi? (J) Aynen öyle! (L) Bu kontrolü nasıl engelleyeceğiz?
C: Engellemeyeceksiniz.
S: (L) Birşey sormak istiyorum. Geçen gece St. Petersburg'daki seminerime giderken CD bana korumalık yaptı. İlginç birşey sordu. Eğer bunca şeyi biliyorsak ve böyle bir güç oluşturuyorsak, bu tür şeylerle ilgili gerçek bilgiler elde ediyorsak, neden 3'üncü veya 4'üncü yoğunlukta bizi durdurmak veya engellemek için karşımıza birileri çıkarılmıyor? Elbette ona saldırılardan, saptırma çabalarından ve pek çok başka şeyden bahsettim. Ama bir anlamda çok net birşey soruyordu. Bizi ortadan kaldırmak için neden fiziksel birşey yapılmıyor?
C: Bazı güçler bilginin yavaşça verilmesini istiyor.
S: (L) Bu güçlere 4'üncü yoğunluk KH dahil mi?
C: Hayır, ama onlar görmek istemediklerini görmez.
S: (L) Bizi bir tehdit olarak görmüyorlar mı?
C: Daha ziyade can sıkıcı birşey olarak. Bu arada CD neden celselere katılım göstermiyor???
S: (L) Bu retorik bir soru mu, yoksa gerçekten mi soruyorsunuz?
C: İkisinden biri.
S: (L) CD çok meraklı. Fakat neden siz bize söylemiyorsunuz?
C: Bilgi kampanyanda dolaylı eylem ve ifadeler yoluyla etki yapmaya çalışmaktan ziyade daha direkt ol Laura.
S: (L) Özel olarak CD ile daha doğrudan konuşmamı mı tavsiye ediyorsunuz?
C: Doğrudan açıklamalar her zaman daha çok işe yarar ama annenle erken çocukluk aşamasındaki etkileşimlerinle bağlantılı olarak onlara karşı korku temelli bir hoşnutsuzluk duyuyorsun. İlerlemene katkı sağlayacak bazı bilgilerle sana yardımcı olmaya çalışıyoruz. [mola]
S: (L) Tamam, geçen gece yaşadığım deneyim hakkında birşeyler sormak istiyorum - orada mısınız?
C: Neden her zaman bunu soruyorsun, kahve molası verdiğimizi mi düşünüyorsun?
S: (L) Pekala, geçen gece BDD (beden dışı deneyim) gibi birşey yaşadım. Gerçekten öyle miydi?
C: Güneş sisteminin "tam kapsamlı bir sızıntısıydı."
S: (L) Ne? (T) Sen sordun! (F) Gayet açık! (L) Dalga geçmeyin lütfen! ... Pekala, güneş sisteminin "tam kapsamlı sızıntısı" ne demek?
C: Sistemler diğer herşey gibi dereceli bir yapıya sahiptir. Astroloji çalışmasının kökeni "birleşik varlık sistemi"dir ve bu, yerel kozmik kütlelerin herhangi belirli bir yerdeki üçüncü yoğunluk varlıklarının bedenleri ve ruhları üzerindeki etkisiyle ilgilidir.
S: (L) Peki deneyimlediğim şey bakımından bu ne anlama geliyor? Sanki bir egzersiz yapar gibi tekrar tekrar bedenimden çıktığımı hissettim.
C: Deneyimin meydana geldiği sıradaki güneş faaliyeti, senin "güneş dönümüne" dayalı olarak, kısmen ruhunu bedeninden ayırır gibi bir etki yapacak nitelikteydi. Neden haritanı kontrol edip o günkü açıların bedeninin sona erme potansiyeli bakımından her zamankinden daha uygun olup olmadığına bakmıyorsun?
S: (L) Bu deneyimi tekrar yaşayacak mıyım veya yaşayabilir miyim?
C: Her insan varlığının hayatında her zaman en az bir kez yaşanır ama çoğu insan için hayatının sonunda meydana gelir.
S: [uzun gülüşmeler] (L) Öldüm mü yani? Yoksa bu insanların ölürken deneyimlediği şey mi?
C: Evet, ama senin akşam yemeği için dönmen gerekiyordu!
S: ... (L) Yani bu sadece bir BDD değildi. Ruhun bedenden bir ayrılmasıydı. Bu astral seyahatten farklı mı?
C: Hayır.

S: (L) BDD yaşayan insanlar bunu mu deneyimliyor?
C: Astral seyahatte "gümüş kordon" ve üçüncü yoğunluk farkındalığının örtüsü nedeniyle bilinç seviyesi aynı derecede yoğun değildir.
S: (L) Evet, bu deneyimin ne kadar şiddetli bir deneyim olduğunu anlatamam. HERŞEYİN o kadar bilincindeydim ki... (T) Daha önce hiç olmadığın kadar bilinçliydin ha? (L) Aynen öyle. Deneyimle oynamaya başladım ve gerçekten eğlendim. En ufak duyumların bile farkına varıyordum. Bedenden ayrılma bir cızırtı sesi meydana getiriyor, bir elektrik cızırtısı gibi. Bedene girip çıktıkça ses değişiyor. Ne yaptığımın farkındaydım. (T) Astral seyahatte ruh hala bedene bağlı. Bu durumda Laura'nın ruhu fiziksel bedeninden tamamen mi ayrılmıştı?
C: Tamamen değil, ama ayrılan parçası ayrılmıştı.
S: (L) Bedenimle muhafaza ettiğim bağlantı çok küçüktü. (T) Bu Dannion Brinkley'in kitabında tanımladığı şeyin hemen hemen aynısı. Peki eğer Laura bedeninden tamamen ayrılsaydı ölmüş mü olacaktı?
C: Evet. [mola]
S: (L) Bir safari rüyası görmüştüm. Rüyada hepimiz Afrika'ya gittik ve orada biraz bilgi edindim, bana birşey verildi ve ben de onu sağ tarafımdaki cebime koydum. Aynı rüyada birkaç gün sonra tehlike hissettiğim bir deneyim yaşadım, birşey zihnimi tarıyordu ve karnımın sağ alt tarafında koruyucu bir cihaz çıktı, tıpkı bir roket gibi. Ertesi gün aynı noktada küçük derin bir yara fark ettim. Bu neydi?
C: Ani enerji yükselmesi.
S: (L) Neden yumurtalık bölgesinin hemen dışında?
C: Oradaki manyetik alan zayıflığı nedeniyle.
S: (L) Yani rüyada bunu yapabilmiş olmam faydalı mı?
C: Belki.
S: (L) Bu, bu rüyada öğrendiğim birşey mi? Hepimizin bir şekilde öğrenebileceği birşey mi?
C: Gerekli değil.
S: (L) Bir tehdit hissedildiğinde bedenin otomatik olarak savunma duvarlarını kaldırması oldukça faydalı bir yetenek gibi görünüyor.
C: Elbette, 4'üncü yoğunlukta.
S: (L) Bu bir 4'üncü yoğunluk eylemi veya yeteneği miydi?
C: Yakın.
S: (L) Gerçekten vücudumdan birşey çıktı ve geride o yarayı mı bıraktı?
C: Cevapladık.
S: (L) Tamam, yani ani bir enerji çıkışıydı. Vücudumda yara oluşturan şey bu yüksek enerji çıkışı mıydı?
C: Evet.
S: (L) Bu enerji nereden geliyordu?
C: Gelişimin sırasında doğal bir şekilde öğren. İyi geceler.
___________________________________
25 Kasım 1995 F___, Laura, SV
S: (L) Pekala, bu gece sormak istediğimiz bazı sorular var...
C: Ne, selamlama yok mu?
S: (L) Merhaba, nasılsınız?
C: İyiyiz, teşekkürler, siz nasılsınız?
S: (L) İyiyiz. Biraz yorgunum, eminim farkındasınızdır.
C: Evet.
S: (L) Bu bitkinlik durumu hakkında söyleyecek birşeyiniz var mı, yoksa soruları mı soralım?
C: Biz kimiz?
S: (L) Pardon. Bu gece karşımızda kim var?
C: Cilyor.
S: (L) Peki neredensin?
C: Kasyopya.
S: (L) Konuya dönecek olursak, sorularımızı sormaya mı başlayalım, yoksa bitkinliğimle ilgili söyleyecek birşeyiniz var mı?
C: Sana bağlı.
S: (L) Yorgunluk konusuna genel bir şekilde değinmenizi istiyorum.
C: Öğrenmek çok emek isteyen bir iş olabilir.
S: (L) Evet, çok sıkıntılı! Gerçekten birşeyler öğreniyoruz. Ve öğrendiğimiz şeylerden biri, bazı insanların bazen buradaki sürece çok zarar verici olabildikleri. Bunun hakkında yorumda bulunabilir misiniz?
C: Bahsettiğin kişiler kendi öğrenmeleri gerekeni öğrenmeliler.
S: (L) Yani kendi öğrenme yolundalar, öyle mi?
C: Diğer herkes gibi.
S: (L) Bu konuda kötü bir hissim yok ama aynı zamanda şu anda duygusal olarak karmaşaya eğilimli durumdayım. Kafamı toparlayamıyorum. AB kanallama konusuna tek başına mı devam etmek istiyor, yoksa T ve J ile birlikte mi?
C: Evet.
S: (L) AB böyle bir materyali ancak kendi elde ederse güvenilir bulacağını söyledi ve T ve J de şu anda aynı niyette görünüyorlar. Benzer bir şekilde bağlantı kurabilecekler mi?
C: Frekans titreşim seviyelerine göre kanallayacaklar.
S: (L) Pekala, bu konuda bu kadarı yeterli. (F) Ben bu deneyin ne kadar süre devam edeceğini merak ediyorum. Ama bu belki de önemsizdir. (L) Ne kadar devam ederse o kadar devam edecek, bir dakika bile fazlası değil! (F) Aynen öyle!
C: İsterseniz teması sürdürebilir ve dostça ve bilgilenmeye yönelik olarak güncellemeler isteyebilirsiniz. Sonuçlar en azından eğlendirici olacaktır.
S: (L) Tamam. Geçen gün o uzun uyku öncesi durumlardan birini deneyimledim ve öyle görünüyor ki bir sınıftaydım ve bana birşeyleri açıklayan biri vardı. Bana söyledikleri şey, bunun bir Yılbaşı sezonu olduğu, ekonomiyi kontrol edenlerin atacağı belirli adımlar olduğu ve Yılbaşından sonra Ocak ve Şubat'ta ekonomiyi büyük ölçüde düşüşe sürükleyecek pek çok şeyin olacağıydı. Bunun BU yıl olup olmadığı belli değildi ama Yılbaşından hemen sonrasıydı. Bu bilginin nereden geldiğini ve bu olayda ne deneyimlediğimi söyleyebilir misiniz?
C: Bu uzun ve karmaşık bir konu ama açıklamak için elimizden geleni yapacağız. Gördüğün şey olası geleceklerden biriydi. 3'üncü yoğunluk dünyamızın ekonomisi tamamen özel olarak tasarlanmıştır. Onu kontrol eden güçler hem 3'üncü, hem de 4'üncü yoğunluktur. Tam şu anda 3'üncü yoğunluk sektöründe, ekonomik bir buhranın ne zaman, nerede ve nasıl bir şekilde meydana getirileceği ile ilgili çelişkili bazı fikirler var. Bu, sizin zaman ölçümünüzle epeydir üzerinde çalışılan birşey. Şimdiye kadar, bir çöküşün meydana gelmesini istemeyen güçler baskındı. Bu durumun daha ne kadar süreceği pek çok faktöre bağlı. Ayrıca ekonominin durumunun tamamen bir ilüzyon olduğunun farkında olun. Yani dünya ekonomisi tamamen insanlara inanmaları söylenen şeye dayalı olarak işlev gösteriyor.
S: (L) İyi ama son zamanlardaki gözlemlerime göre fiyatlar yükseliyor ama ortalama bir insanın maaşı yükselmiyor. Fiyatları izliyorum. Çok dengesiz ve korkutucu bir şekilde yükseliyor. İnsanların bu şekilde yaşamlarını idame ettiremeyecekleri açıkça görülüyor. Nüfusun büyük bir bölümü bu şekilde hayatını sürdüremez.
C: "Kurallara" uyan kimse hayatını sürdürmeyi başaramaz, ama eğer sana oynaman söylenen oyunu reddedersen, durumun giderek düzelir.
S: (L) Pekala. Kurallara göre oynamamaktan neyi kastediyorsunuz? Hangi kurallar?
C: Buna yanıt vermemizin en iyi yolu, yüksek sesle düşünmen ve bizim yanıtlarımızı beklemen.
S: (S) Herhalde bir numaralı kural düzenli bir işte çalışmak, günde 5-9 saat veya haftada 40 saat çalışmak ve tüm paranı biriktirip bankaya yatırmaktır.
C: Bekle, bir kerede bir tane.
S: (L) Tamam. Bir numaralı kural "düzenli bir işte" çalışmak.
C: Bir numaralı "tuzak"!
S: (S) İki numaralı kural paranı biriktirmek.
C: Paranızı büyüterek koruyabilirsiniz, yatırarak değil.
S: (L) Yatırmaktan kastınız bankaya yatırmak mı?
C: Evet.
S: (L) Parayı ancak katlayarak koruyabileceğimizi mi söylüyorsunuz?
C: Evet. Parayı bankaya yatırdığınızda Kardeşliğin yani İlüminati'nin yani İsa Düşmanları'nın o parayı kendi amaçları için büyütmesine yardımcı oluyorsunuz ve bunun karşılığında tüm aldığınız biraz "kırıntı." Ve İsa Düşmanları paranızı istediği zaman "çekebilir!"
S: (L) Yatırım yoluyla parayı arttırmanın en popüler yollarından biri borsa. Ama görünüşe göre borsa da İsa Düşmanları sisteminin bir parçası ve oraya yapılan yatırımdan da netice itibariyle ancak birkaç "kırıntı" elde ederiz.
C: Evet ve hayır. Halka açık hisselerin hepsi İlüminati'nin doğrudan kontrolü altında değil.
S: (L) Parayı katlamanın yollarından biri olarak borsayı mı tavsiye ediyorsunuz?
C: Belirli birşeyi tavsiye etmiyoruz, sadece temelleri açıklıyoruz. Verdiğimiz genel ipuçlarına bağlı olarak ayrıntıları kendiniz belirleyeceksiniz ve bu da öğrenme anlamına geliyor ve ruhlar olarak bu şekilde ilerlersiniz.
S: (L) Paramızı katlamamız gerektiğini ve paramızı bankaya yatırmanın avantajlı olmadığını söylediniz...
C: Fark ediyorsanız, tüm başarılı iş insanları bunu yapıyor. Paralarını katlıyorlar, ufuklarını sürekli olarak genişletiyorlar. Çıktıyı katlıyorlar ve böylece girdiyi de katlıyorlar. Ve bu süreç asla sona ermiyor çünkü bunun döngünün bir parçası olduğunu içgüdüsel olarak anlıyorlar. Girdinin devam etmesi için sabit tutulmaması, spiral şeklindeki büyüme döngüsüyle uyumlu kalabilmesi için sürekli artması gerektiğini biliyorlar. Ve bunun olması için çıktının da sürekli olarak büyütülmesi gerekir. Bu durduğu zaman döngü çöker. Ve işte İlüminati yani Kardeşlik yani İsa Düşmanları akışı hafif bir şekilde bile olsa durdurarak "Panik" yaratıyorlar ve yaratılan izlenimin yoğun bir propagandasını yapıyorlar.
S: (S) Eğer paran varsa yatırım yapmak güzel ama Laura ve F___'nn yatırım yapacak parası yok. Bunu yapmalarının yolu nedir?
C: Örneklerden biri, deneyimlerinizi, sezgilerinizi ve öğrendiklerinizi paylaşmak olabilir. Yani para kazanmak için yapılabilecek şeylerden biri, örneğin kitap yayınlamak olabilir.
S: (L) Siz 6'ıncı yoğunluk ışık varlıklarısınız, bizse 3'üncü yoğunluk insanlarız ve her yönden, içsel ve dışsal sürekli saldırı altındayken yapmakta olduğumuz şeyi sürdürmek bile bizim için yeterince zor. Sorunları daha da fazla arttırma riski olmadan nasıl tüm bu deneyimleri insanlarla paylaşabiliriz?
C: Çalışmanız durdurulmadı ve durdurulmayacak. Çalışmanızın tamamını veya parçalarını yayınlamanızın yalnızca "bir telefon mesafesinde" olduğu söylendi ama henüz bu cümleye inanç göstermediniz ve ayrıca yanlış "izlenim" yaratma korkusu nedeniyle istediklerinizi ifade etme konusunda sorunlar yaşıyorsunuz ve bu da saldırı sürecinin bir parçası. Sizi şu andaki konumunuza biz yönlendirdik ama ne derler bilirsiniz: "Atı suya götürebilirsiniz ama içmeye zorlayamazsınız."
S: (L) Telefon görüşmesi mi? Elimizdeki materyali pek çok kişiyle paylaştım ve anlattım hem de enerjimin sonuna kadar. Lütfen bana kimi aramam gerektiğini SİZ söyleyin ve ben de onu büyük bir zevkle arayayım!
C: Pek çok kaynakla iletişim kurmak için gerçekten büyük miktarda enerji harcadın ama bunların çoğu meyvesiz. Şimdi sana kitap yayınlamayı kimin söylediğini düşün???
S: (L) K___ E___ F___ ile konuştum, R___ ile konuştum, yazılı materyalimizden parçalar gönderdim... Başka ne yapmam gerekiyor?
C: Söylediğimiz gibi, duruma doğrudan yaklaşma gibi bir sorunun var. Örneğin şöyle söyle: "Yayınlamak istediğim birşeyler var, lütfen bunu yapmama yardım edin!!!"
S: (F) Nasıl?
C: Size ağ çalışması yapmanızı söyledik!! Bu mucizeler yaratır!!! Mektup yazdığın zaman o mektuplar klasörlerde dosyalanıyor. Kitap yayınlayanlara bunu nasıl yaptıklarını ve sizin nasıl yapabileceğinizi sorun. Yanlış izlenimler yaratmaktan korkmayın. (ç.n.: ağ çalışması (networking): herhangi bir konuyla ilgili kişilerle iletişim kurmak, bilgi-fikir alışverişinde bulunmak, işbirliği yapmak vs.)
S: (L) Kitap yayınlamak çok uzak birşey gibi görünüyor!
C: Hayır. Valerian'a sor. Bu konuda sana yardımcı olmasını iste. Doğrudan ve lafı uzatmadan. Ona pastadan bir pay teklif edersen son derece istekli olacaktır. Aslında onun beklediği şey de bu!
S: (L) Pekala. Bu F___'nin ve benim durumumu açıklıyor. Ya S___?
C: SV istediği sürece resmin bir parçası. İyi geceler.
_______________________________________
2 Aralık 1995
S: (L) Merhaba, kimse var mı? Bizi hala seviyor musunuz?
C: Aptalca!
S: (L) Bazen insanın biraz güvenceye ihtiyacı oluyor! Bu gece kiminle birlikteyiz?
C: Romolla Kasyopya.
S: (L) Bildiğiniz gibi T ve J dün gece buradaydı ve pek çok garip şeyler hissettim. Sanki onlarla birlikte çok karanlık birşey de buraya geldi. Midem ağrıdı. Ne oluyor?
C: Spesifik.
S: (L) Negatif bir enerji mi getirdiler?
C: Küçük düşürülüyor.
S: (L) Bu ne anlama geliyor?
C: Öğrenme merkezi kütüphanene sor.
S: (L) Onu küçük düşüren kim?
C: Bunlar ortaya çıkan durumlar.
S: (L) Koşullar onu küçük mü düşürecek, yoksa şu anda mı onu küçük düşürüyor?
C: İkincisi.
S: (L) O olmayan ama onu izleyen ve onunla birlikte gelen bir enerji hissettim. Hatta o şeyi duyduğumu hissettim. Sanki "O bizim!" diyordu.
C: Eğer yapışık ruh varsa, "geçici" bir durum.
S: (L) Her ikisi de AB ile birlikte başka bir kanallama grubunu başlatma planlarından bahsediyordu ve hatta taşındıktan sonra başka bir tane daha. Tallahassee'ye taşınmaktan bahsediyorlar. Görünüşe göre şu anda taşınmıyorlar. Ve açıkça görülüyor ki baştan beri bu grubun sürekli birer üyesi olma niyetleri yoktu. Öyle değil mi?
C: Açıkça görülüyor.
S: (L) Böyle düşünmelerine üzüldüm. Tüm hayatım boyunca temel olarak bunu yapmaya hazırlandım ve F___ de öyle. Bize çok yardımcı oldular.
C: Grupta çok fazla şef olacaktı ama yeterince kızılderili olmayacaktı.
S: (L) RC ile ilgili olan durum da onun dergisinde editörlük yapma teklifini reddetmem gerektiğini düşündürüyor bana. Herhangi bir yorum?
C: Durumu yanlış okumamaya dikkat et. Biyolojik döngüleri RC'yi güçlü bir şekilde etkiliyor.
S: (L) Bunun geçmesini mi beklemeliyim?
C: Evet.
S: (L) Dergi fikrinin iyi olduğunu düşünmüştüm...
C: Eylemlerinle ilgili kararlarında "akışın" sana rehberlik etmesine izin ver.
S: (L) Benim yapmaya çalıştığım şey de bu. Eğer biyolojik durumlar RC'yi etkiliyorsa, eğer TR küçük düşürülüyorsa, bana ne oluyor? Önce bir kişi negatif yükünü üzerime boşaltıyor, sonra 12 saat geçmeden bir başkası negatif yükünü üzerime boşaltıyor, bütün bunların üstüne bir de kocam negatif yükünü tepemden aşağı boşaltıyor. Bu kaldıramayacağım kadar fazla.
C: Odanın havalandırılmasını tavsiye ediyoruz. İyonize edici faktörler dengeleyici etki yapıyor.
S: (L) İyonize edici faktörlerin son birkaç günde bu odada bulunmuş insanlarla herhangi bir ilgisi var mı?
C: Herşey birbiriyle ilgili. Denge oluştuktan sonra rahatlığınız için pencereleri kapatabilirsiniz.
S: (L) 21 Ekim celsesinde robotoid türde insanlardan veya yeniden canlandırılan insanlardan bahsediyorduk... Bu insanlardan 7'si ile karşılaştığımı söylediniz ve bir tanesini tanımladınız. Sonra profillerden bahsettik ve belirgin kişilik özellikleri olmayışına değindik. Ayrıca onları görür görmez tanıyamayacağımızı söylediniz. Hala bunu mu söylüyorsunuz?
C: "Dosyalarını" araştır. Öğrenme bazen en iyi inceleme ve keşifle yapılır.
S: (L) Araştırmam gereken şeyle ilgili birkaç ipucu daha söyleyebilir misiniz? Hastaneye gitmekten bahsettiniz...
C: Duygusal değiller. Kendi incelemenle keşfedebileceğin başka ipuçları da var. Bu konuda sana daha fazla bilgi vermemiz
senin için avantajlı olmaz. Bu konuda spekülasyon seni yolun dışına iter.
S: (L) Bu konu düşündüğüm kadar önemli olabilir mi?
C: Nihayetinde, ama henüz değil!!
S: (L) Kaydedilen ve yerel bir televizyon kanalında yayınlanan bir röportaj yaptım. Bunun, bu tür faaliyetleri arttırıp arttırmayacağını merak ediyorum.
C: Giderek ısınan bir su gibi.
S: (L) Kişisel şeyleri bırakıp daha ilginç şeylere geçelim.
C: Teşekkürler!
S: (L) Almanlar 2. Dünya Savaşı sırasında bir zaman makinesi yaptılar mı?
C: Evet.
S: (L) Gerçekten yaptılar mı?
C: Evet.

S: (L) Almanların zamanda yolculuk deneyleri savaştan sonra ABD'ye mi taşındı?
C: Parçalı olarak.
S: (L) ABD, Almanlar tarafından yapılmış bir zaman makinesine el koydu mu?
C: Hayır.
S: (L) Neden?
C: Başka bir yere alındı.
S: (L) Nereye?
C: Mausenberg, Neufriedland.

S: (L) Makine hala Almanya'da mı?
C: Nein!
S: (L) Mausenberg nerede?
C: Antarktiklandt.
S: (L) Bu makineyi kim kontrol ediyor veya çalıştırıyor?
C: Klaus Grimmschackler.
S: (L) Şahıs olarak sormadım. Amerikalılar mı yoksa Almanlar mı?
C: Deutsche.
S: (L) Bu makineyi kendilerini zamanda oraya veya buraya taşımak için kullandılar mı?
C: Glophen'de uygulandı, bit, yie aire das gluppen und werstalt de vir seinderfor bidde.
S: (L) Neden anlamayacağımız bir şekilde cevap veriyorsunuz?
C: Üzgünüz, konu nedeniyle aktarımlarda bir karışma oldu.
S: (L) Bu Alman zaman makinesine dönecek olursak: Almanlar savaş sırasında düşmüş bir UFO'yu ele geçirdiler mi?
C: Evet.
S: (L) Bu UFO'yu kim uçuruyordu -pardon- kim KULLANIYORDU?
C: Griler.
S: (L) Almanlar geri mühendislik yapıp bu aracın bir benzerini yapabildiler mi?
C: Buna ihtiyaçları yoktu. Bu tür şeylerle ilgili bilgileri kanallanan kaynaklardan edinmişlerdi.
S: (L) Almanlar bu bilgileri Vril Topluluğu'ndan mı aldı?
C: Kısmen. Ayrıca Thule Topluluğu.

S: (L) Antartika'da bu zaman makinesine sahip olan bireyler, bu makineyle ne yapıyorlar veya ne yapmayı planlıyorlar?
C: Silindir döngüsüyle zaman sektörlerini keşfediyorlar.
S: (L) Silindir döngüsü nedir?
C: Karmaşık ama 4'ten 6'ıncıya kadarki yoğunlukları kapsayan bir profil.
S: (L) Bu "zaman keşiflerini" yapmada herhangi belirli amaçları var mı?
C: Sizin ölçüm şeklinizle, şu ana kadar yok.
S: (L) Eğer Antartika'ya kaçıp zaman makinelerini de yanlarında götürdülerse, herhangi bir dünyadışı varlık grubuyla çalışıyorlar mı?
C: 4'üncü yoğunluk KH.

S: (L) Bu Almanlar ve zaman makineleri, 4'üncü yoğunluğa geçtiği zaman dünyayı ele geçirme planlarının bir parçasını mı teşkil ediyor?
C: Belki.

S: (L) ABD'deki komploların herhangi birinin arkasında Almanlar var mı?
C: Hayır.
S: (L) Demek bağımsız hareket eden bir Alman unsuru var. Fakat bu fenomenin temel özelliği olarak böyle birşeyin üzerinde odaklanmak, yanlış şey üzerinde odaklanmak olur, değil mi?
C: Belki.
S: (L) Thule ve Vril topluluklarındaki Almanlar'ın tartıştığı şeyler arasında "İçi Aydınlatan Siyah Güneş" de vardı. Bize "Siyah Güneş"in ne olduğunu söyleyebilir misiniz?
C: KH yöneliminin nihai kaderi.
S: (L) Bu Siyah Güneş astronomik bir olay mı?
C: Temel olarak.
S: (L) Biz bu Siyah Güneş'i ne olarak biliyoruz? Kara delik mi?
C: Yüksek olasılık.
S: (L) Biraz alakasız ama Japonların bununla herhangi bir bağlantısı var mı?
C: Yalnızca "gizli" dünya devletine katılım seviyesi oranında.
S: (L) TR'nin bir teorisi vardı. Ona göre ABD Japonlara çok şey borçlu ama borçlarını ödemeyecekler ve Japon hükümetinin düşmesine neden olacaklar ve Japonlar ve diğer bazıları 2. Dünya Savaşı'nda olduğu gibi "kötü adamlar" olarak gösterilecekler. Böyle bir plan var mı?
C: Hayır.
S: (L) Neden X-Files dizisinde ABD'deki UFO/dünyadışı varlık faaliyetlerinin sebebi olarak Japon komploları gösterildi? Neden Japonları Kötü Adamlar olarak gösteriyorlar?
C: Hatırla "X-Files" kurgusal bir temele sahip.
S: (L) Geçen ay RC'nin evinde bir video izledim. Çok garip UFO'lar görünüyordu ve RC onların Merkaba'lar olduğunu söyledi. Devasa, yarı şeffaf, canlı yaratıklar gibiydiler. Denizanası gibi jölemsi bir yapıları vardı. Ve görünüp kayboluyorlardı. Bu şeyler neydi?
C: Yoğunluk öncülü dalga etki paketleri yoluyla ortaya çıkan 6'ncı yoğunluk etkileri.
S: (L) Bu şeyleri kamerayla çeken kişi onları çağırabiliyor gibiydi. Bunu nasıl yapabiliyordu?
C: Izgara matrisindeki manyetik konum noktaları üçlemesi düşünce formu projeksiyonlarıyla etkileşiyor.
S: (L) Bu kişiyle ilgili sıradışı bir özellik var demek mi oluyor bu?
C: Yalnızca bilinçaltı paralel dönüştürme bakış açısından.
S: (L) İstersek bu yaratıklardan birini ortaya çıkarmamızın bir yolu var mı?
C: Son derece zor olur, çünkü konum-matris şu anda senin için avantajlı bir durumda değil.
S: (L) Yani bu konumla, bir konum ızgarasıyla ilgili birşey?
C: Evet.
S: (L) Bundan bahsetmişken, RC Sedona'ya taşınmak istiyor ve bunu yapmak istemesinin nedenlerinden birinin ona göre "Florida'nın düşük yoğunluklu" olması, "Kertiş-land" olması, negatif varlıklarla ve enerjilerle dolu olması olduğunu söylüyor. Bu doğru bir değerlendirme mi?
C: Sen ne düşünüyorsun?
S: (L) Bazen merak ediyorum... Eminim daha iyi bir insan olurdum...
C: Herkes her zaman daha iyi olabilir ama olaylara duygusal bir tepki olarak aceleyle yapılan ve genelleştirilen yargılamalar, duygusal olarak geliştirilen önyargılarla dolu olmaya mahkumdur.
S: (L) Güney batıdaki "Kertiş-land"a taşınarak yağmurdan kaçarken doluya tutulması mümkün yani?
C: Elbette! Senin de çok iyi bildiğin gibi!
S: (L) Böyle düşündüğü için üzülüyorum ve muhtemelen kendini tehlikeye atıyor çünkü kimse şu anda berrak düşünemiyor gibi görünüyor ve yapabileceğim veya söyleyebileceğim birşey yok gibi görünüyor. Burada ona olanlardan dolayı Florida'nın korkunç bir yer olduğu konusunda çok ısrarcı. Bir anlamda kendimi aşağılanmış gibi hissettim.
C: İlişkilerinde sana rehberlik yapması için içgüdülerini kullan.
S: (L) Şimdi vites değiştirelim: Dünyadışı varlığın otopsi videosunu seyrederken karın boşluğunun merkezini kaplayan büyük bir organ gördük. Bu neydi?
C: Kalp/karaciğer.
S: (L) İkisinin bir birleşimi mi?
C: Evet.
S: (L) Ayrıca sert veya somut bir cismi dikkatli bir şekilde çıkarıp küçük bir kutuya koydular. O cisim neydi?
C: Kristal alıcı-verici.
S: (L) Yumuşak maddeler neydi?
C: Organik doku. Önemli değil.
S: (L) O varlık dişi miydi yoksa erkek mi?
C: Her ikisi veya hiçbiri.
S: (L) Cinsel olarak üreyebilen bir varlık mıydı?
C: Hayır.
S: (L) Hayatta kalabilmek için ne tür bir besin tüketiyordu?
C: Tuzlu jelatin kürecikler.
S: (L) Bizim gibi ağız yoluyla mı yiyordu?
C: Kordatlar.
S: (L) Ne? O nedir?
C: Başlıca beze kanalları yoluyla dağılım için biyolojik mikroformların kullanıldığı uygulamalar.
S: (L) O varlık bizim gibi nefes alarak oksijen kullanıyor muydu?
C: Evet.
S: (L) Akciğerleri neredeydi?
C: Gövde boşluğunun yanları.
S: (L) Grilerin ÇOK uzun boylu ve "birkaç sıra dişleri" olan bir türü hakkında birşeyler okudum. Bunlar nedir?
C: Biyogenetik yapılar.
S: (L) Daha önce gezegendeki "çarpışmada" her iki tarafta 16 tür olduğunu söylemiştiniz. Yani KH ve BH taraflarında. "İyi adamlar" dediğimiz diğer varlıklarla herhangi bir bilinçli bir etkileşim gördük veya böyle bir etkileşimi deneyimledik mi?
C: Henüz değil.
S: (L) O kadar genç biri için şaşırtıcı derecede bilgili görünen D___ hakkında bana herhangi birşey söyleyebilir misiniz?
C: Profili oluşturmak için daha önce öğrendiklerini akılda tutarak keşif ve gözlem yap.
S: (L) Meksika'da görülen ve videoya çekildiği iddia edilen Peygamber devesi türü varlıklar kim veya ne?
C: Elapidoryan.
S: (L) Nereden geliyorlar?
C: Oryon.
S: (L) Burada bulunma sebepleri nedir?
C: Etkileşim araştırması. Minturyanların projesi. Fiziksel profil benzerliğinin nedeni bu. 3'üncü yoğunluk yüzeyi ile uyumluluğu tespit etmek için inceleme yapıyorlar.
S: (L) Dünya'da ortaya çıkıp çıkamayacaklarını mı öğrenmeye çalışıyorlar?
C: Yoğunluk sınırı geçişinden sonra.
S: (L) Bu yoğunluk sınır geçişi ne zaman olacak?
C: Açık!
S: (L) Denedim! Şimdi bana Val'den bahsedin.
C: Aktif bir iletişim ve gözlem çabası yoluyla öğren.
S: (L) Bir celsemize katılır mı acaba?
C: Belki.
S: (L) Bu yıl Gulf Breeze'deki UFO konferansı İlkbahar'da. Gitmemiz gereken konferans bu mu?
C: Evet.
S: (L) Kocam son zamanlarda neden iğrenç davranıyor? Kişisel bir soru olduğunun farkındayım ama bunun stresine dayanamıyorum.
C: İğrenç subjektif.
S: (L) Biliyorum. Ama tavsiyeye ihtiyacım var.
C: Ruhsal kaynakları birleştir... ve İyi Geceler!
_____________________________________

 

Kasyopya bilgileri- 1   /  Kasyopya bilgileri notlar   /  Sirius Bilgileri

E-kitaplar:

1-Kasyopya Celseleri (pdf)

Hiçbir yazı/ resim  izinsiz olarak kullanılamaz!!  Telif hakları uyarınca bu bir suçtur..! Tüm hakları Çetin BAL' a aittir. Kaynak gösterilmek şartıyla  siteden alıntı yapılabilir.

 © 1998 Cetin BAL - GSM:+90  05366063183 -Turkiye/Denizli 

Ana Sayfa  / Index  / Roket bilimi / E-Mail / Rölativite Dosyası

Time Travel Technology / UFO Galerisi / UFO Technology/

Kuantum Teleportation / Kuantum Fizigi / Uçaklar(Aeroplane)

New World Order(Macro Philosophy) / Astronomy