| |
© 1998 Cetin BAL - GSM:+90 05366063183 - Turkey
/ Denizli
KASYOPYA'LILAR...

Kasyopya bilgileri ile ilgili forum
sayfalarındaki değişik yorumlar:
Verilen bilgilerin doğruluğu konusu daima başka ruhsal kaynakların
verdikleri bilgilerle karşılaştırılıp bu bilgiler mevcut realiteye
yansıtılarak sorgulanmalıdır. Sigara meselesi için öncelikle şunu söylemek
lazım, sadece sigara değil hafif veya ağır tüm uyuşturucular insan egosunu
yani bilinci devreden çıkardıkları onu geçici olarak kendi içindeki Tanrıyla
kavuşturdukları için tercih edilirler.Tarihin ilk uyuşturucusu olan afyon,
haşaş, esrar gibi türlerden eroin, kokain, LSD, crack vb birçok tür kanda
oksijeni azaltarak ve beyin hücrelerini yokederek insanı geçici bir süre
rahatlatır. Birçok şaman, büyücü vb kişi tütsülerle birlikte uyuşturucuları
kullanarak "kanal"açmışlardır. Ancak bu kişinin bedeninin ölmesine sebep
olur.
Benim araştırmalarımda vardığım sonuç şudur: Ramtha ve birçok ruhsal
kaynak, insanın realitesini nasıl yarattığını açıklarken bunun duygular ve
hissetme yoluyla olduğunu bildirmişti ve biyolojik ve kimyasal olarak bunun
nasıl gerçekleştiği Ramtha Beyaz Kitapta muhteşem bir biçimde
açıklanıyordu.Sigara gibi uyuşturucular ise beyin hücrelerini öldürerek
insanın hissetme yeteneğini bitiriyordu yani yavaş yavaş bedeniniz ve siz ot
gibi oluyordunuz.Birçok ruhsal kanal mesajlarında sigara
yasaklanmıştır.Sebebi de öncelikli olarak budur.Aksi olsaydı yurdum
insanının günde 2-3 paket ortalama ile sigara içen ve kendisiyle beraber
etrafındakileri de zehirleyen kişileri sıkı birer medyum veya sprituel ışık
olurlardı.Ben hiç öyle birşey göremiyorum, ya siz?
Sigarayla ilgili o celsede ve herhangi başka bir celsede verilen bilgileri
mutlak doğru olarak görmemenizi tavsiye ederim. Zaten sonraki celselerde
yaptığım tarama sonucu sigara kullanımıyla ilgili sorulan sorulara verilen
yanıtlarda sigara tavsiyesinin herkes için geçerli olmadığı söyleniyor.
Örneğin hemen aşağıdaki celse alıntısında, Laura'nın açtığı internet
sitesinin takipçilerinden biri sigara tavsiyesini mantıklı bulmadığına dair
şeyler söylüyor. Laura da bu itirazı kasyopyalılara iletiyor ve şu cevabı
alıyor:
------------------------
C: Sigaranın mutlak bir şekilde tavsiye edilebilir olduğunu söylemedik. O
yanıt esas olarak Laura'nın kilo vermede yaşadığı zorlukla ilgili kişisel
bir sorusuna verilen yanıttı. Ve bunun kalıcı bir çözüm olduğunu da
söylemedik.
S: Ama hastalıklara karşı direnci arttırdığını ve diğer bazı faydaları
olduğunu söylemiştiniz.
C: Evet, ama bunu sağlamanın en iyi yolu saf tütün ürünlerini kullanmaktır,
piyasada mevcut olan bozulmuş tütün ürünleri değil.
S: Okuyucumuz "Ciğerlerini külle kaplamak bir insan için iyi olamaz, neyin
külü olursa olsun." diyor.
C: Bozulmamış tütün ürünleri o kötü etkiyi yapmaz.
S: Ona ayrıca Gainesville'deki hematoloji profesörünün söylediği şeyi
aktardım. Yani patolojik bazı süreçler dışında kırmızı kan oranını yani
hemoglobini, yani kan ve beyindeki demir miktarını arttırdığını bildikleri
tek şeyin tütün kullanımı olduğu bilgisini.
C: Doğru.
S: Bu bilgiden ve "kutsal kaseyi arama" ve diğer eski literatürdeki "kan
konusu" ile ilgili araştırmalarımdan ortaya çıkan sonuç şu ki, kırmızı kan
hücresi sayısının arttırılması kişinin diğer yoğunluklarla ilgili deneyim
kazanma yeteneğini arttırmada son derece arzu edilebilir birşey. Bu doğru
bir fikir mi?
C: Evet ve kişiyi mikrobiyal enfeksiyona karşı daha dirençli kılıyor.
S: (A) Bozulmamış türün ürünleri nerede bulunabilir?
C: Tütün dükkanı.
S: Sanırım o zaman kendim sarmak zorunda kalırım.
C: Bunu yapan makine alınabilir.
[bir başka celseden. bu celsede Laura'nın kilo sorunu ile ilgili sorununa
dair]
S: Ne?! sigarayı bırakmış olmamdan dolayı mı?
C: Evet.
S: Sigara içmek nasıl oluyor da dengeleyici bir mekanizma oluyor?
C: Metabolizmayı hızlandırıyor ve daha fazla besin alımı ve sindirimine
müsaade ediyor.
S: Yaptığım diyette zaten neredeyse hiçbirşey yemiyordum! Anlaşılan yemek
yemeyi tamamen bırakmak zorunda kalacağım!
C: Ya da nikotini geri getir.
S: Bu olmayacak! İşe yarayacak başka birşey yok mu?
C: Hayır.
S: Yani aslında nikotinin benim için iyi olduğunu mu söylüyorsunuz?
C: Evet. Nikotin olmadan kilo sorunların devam edecek, çünkü bunu
dengeleyecek şekilde besin alımını azaltamayacaksın. Sigaraya neden başladın
sanıyorsun?
S: Arkadaşlarımla daha iyi uyuşmak için içtiğimi düşünüyordum.
C: Hayır.
S: Nikotin başka ne yapıyor?
C: Savunmayı güçlendiriyor.
S: Ne tür?
C: Bağışıklıksal.
S: Başka bir şey?
C: Nörotransmiterleri uyarıyor. Daha az uyku yeterli oluyor.
S: Bu herkes için geçerli mi?
C: Hayır.
S: (A) Ne kadar nikotin alımı gerekiyor?
C: Günde 100 mg.
S: (A) Hap şeklinde olabilir mi?
C: Sigara, nikotini beyin dokularına en etkili şekilde aktarıyor.
S: Gerçekten çok rahatladım! Şimdi bana bir "sigara cininin" dadanmadığını
anlıyorum! Gerçekten endişelenmeye başlamıştım.
C: Bu profile uyanlar, sigara içmeyi tamamen bırakmayı neredeyse imkansız
bulurlar.
S: Yani sigara içmekten gerçekten fayda gören insanlar var?
C: Genetik bilimi bunun kanıtlarını sunacaktır.
S: Sigara içmeden önce ve sonra DNA'da görülebilen değişiklikleri mi
kastediyorsunuz?
C: Yakın.
S: Bu F___ için de geçerli mi?
C: Evet.
S: Neden biz?
C: Sizin "profillerinizin" bir parçası.
S: Son zamanlarda normalden daha fazla mide sorunları yaşamamın nedeni de
sigarayı bırakmış olmam mı?
C: Evet.
S: Sigaranın midemi rahatlattığını hep fark ediyordum. Bağırsaklarımı da
canlandırıyordu... (F) Evet. (A) Burada asıl mesele sayı. Miligram olarak...
(L) Bu günde kaç sigaraya tekabül ediyor?
C: 20.
S: Hiç o kadar içmemiştim! Günde 15 tane falan..
C: Hayır.
S: Kendimi 15 taneyle sınırlamıştım!
C: Ama değildi.
S: Ark'ın sigara içmesi gerekmiyor, değil mi?
C: Hayır. Profiline uymuyor. Onun sigaraya başlamak için "çalışması"
gerekti.
S: (L) Öyle mi (A) Evet, muhtemelen öyleydi. (L) Peki neden başladın? (A)
Kendine kızgınlık gibi birşeydi. (L) Ark yaptığınız açıklamalardan pek
memnun olmadı.
C: Üçüncü yoğunlukta hayat bazen üzücü açıklamalar içerir.
-----------
Bu celselerde görüldüğü gibi sigara herkes için önerilen birşey değil.
Ayrıca piyasadaki belki de tüm tütün ürünlerinin çeşitli işlemlerden
geçirildikleri için "bozulmuş" olarak tanımlanması söz konusu.
Aktarılan celselerde verilen bilgilerin çok fazla ciddiye alınmaması
gerektiğini, sadece üzerinde düşünülebilecek birer olasılık olduklarını
hatırlatırım.
------------------------------------
Kanal bağlantılarında verilen bilgileri aklımızdan, iç görümüzden eleyerek
geçirmenin önemli olduğunu düşünüyorum.Nereden ve ne şekilde olursa olsun
alınan bilgilerin iyi analiz edilmesi gerekir.
İçeriğinde korku, endişe, telaş yaratmaya çalışan mesajlar için negatif
kaynaklı diyebiliriz. İrademiz ve varoluşumuzu tehdit eden, özgür irademizi
küçümseyen her fikir üzerimizde güç kullanmaya çalışan bir varlık ya da
varlık gurubunu işaret eder. Ancak ışığın önünde hiç bir karanlık vücut
bulamaz.
Yukarıdaki bağlantıda kaçırılma olayları ile ilgili verilen
bilgilerdekilerin aksine ; kendi korkularımızdan başka korkulacak hiç bir
şey yoktur. Hiç bir güç sizi istemediğiniz bir şeye zorlayamaz.
Zorlayabileceğini ısrarla söyleyenler üzerinizde korku yoluyla güç kazanmaya
çalışanlardır. Sizi kimse uzay gemisine alıp inceleyemez(siz izin
vermedikçe).
Sizin şimdiye dek araç olarak kullandıklarınızı küçümsemek ya da hesaptan
düşmek değil niyetimiz. Bizim istediğimiz yalnızca eski araçlarınızı
aşmanız. Beslediğiniz saygı ve bağlılıklarınızın bir kısmı, zamanı gelip de
her biriniz size bu zamanda yolunu gösterdiğimiz adımların ötesine geçtikçe
size daha fazla hizmet etmeyecek olan inançlara yönelikti. Başka bir enerji
size, "pekala" diyebilecek, "Eğer Pleiades'liler size bunu gösterdiyse çok
iyi yapmışlar. Size yol gösterdiler. Bırakın sizi daha ileri götürelim."
Gezegene gerçekte nihai noktayı temsil edecek hiçbir
şey verilmediği için evrimin sonu yoktur.
4BH (Başkalarına Hizmet) ekibi olarak, 10'ar yıl arayla gelen RA bilgileri,
pleiades öğretileri ve kasyopya bilgilerini bir çeşit "üçleme" olarak
görüyoruz. Kendi aralarında bazı noktalarda uzlaşmaz görünmelerine, bazı
ayrıntılarda belirgin şekilde çelişmelerine rağmen, belirli bir büyük
resimde eşsiz bir örtüşümleri olduğunu düşünüyoruz ve bu üçlünün oluşturduğu
o ortak paydayı temel almak gerekir.
Bize göre, 6. yoğunluk varlıkları (melekler, varoluşun rehberleri ve yüksek
benliklerimiz) , dünya insanlığının bilgi talebine en net ve derin yanıtları
bu üçlemeyle vermiştir. Epey zorlu şeyler yaşayan dünya insanlığının içinde
bulunduğu durumun, karmaşanın, zorluğun ve karanlığın derinliği, bu üçlemede
giderek daha çıplak bir şekilde verilmiştir. Buna göre
kasyopya celseleri, durumun karanlık yönleri ile ilgili gerçekleri "en
çıplak" haliyle veren parçadır. Önceki parçalar okunmadan,
hazmedilmeden, kasyopya celselerinin tek başına değerlendirilmesinin aşırı
bazı etkiler yapması kaçınılmaz olacaktır.
O nedenle, kasyopya celselerini takip edip de, RA'yı ve pleiades
öğretileri'ni okumamış takipçilere, önce onları okumalarını ÖNEMLE tavsiye
ediyoruz. Bu kaynakların "birbirini bütünleyici parçalar" ve "en nitelikli
bilgi paylaşımı serisi" olduğu yönündeki fikrimize katılmayabilirsiniz.
Herkes için en doğru olan, kendisine en doğru gelendir.
Bizim bu üç kaynaktan anladığımız en önemli gerçeklerden biri şudur: en
büyük, en derin korkularımız, endişelerimiz, sadece çeşitli bilgi
eksikliklerimizden, yani cehaletimizden kaynaklanmaktadır. Yani temelde
korkulacak birşey yoktur. Her varlık yaratanın parçasıdır ve varlığı
koşulsuz bir şekilde korunmakta ve gözetilmektedir. Yalnız bu genel olarak
varlığın devamlılığına ve bütünlüğüne yöneliktir ve varlığın deneyim
koşullarını belirleyici nitelikte değildir. Bu koşullar, yani deneyimlerin
özellikleri, doğrudan veya dolaylı olarak varlığın kendi özgür iradesiyle
belirleniyor.
Bizi korkutan, endişelendiren, üzen herşey, doğrudan veya dolaylı olarak
dünya üzerindeki fiziksel deneyimlerimiz sürecinde karşılaştığımız,
algıladığımız şeylere gösterdiğimiz edinilmiş tepkilerle ilgilidir. Bu
deneyimler ne kadar negatif içerikli olursa olsun, varlığımızın en temel
gerçeğini, yani tüm varoluşun, yani tanrının bir parçası olduğumuz ve
koşulsuz olarak sevilip gözetildiğimiz gerçeğini değiştirmiyor. Madem öyle
bir gerçek var, neden bu kadar negatif koşullarda deneyim yaşıyoruz
sorusunun yanıtı (veya yanıtları) mutlaka vardır ve belirttiğimiz üçlemede
bununla ilgili bol miktarda bilgi vardır.
Kasyopya celselerinde kasyopyalıların laura ve ekibini birşeylere hazırlayış
şekli elbette herkesin yapması gerekeni temsil etmiyor. Celselerde özellikle
laura'nın dünyanın geçmişinde ve bugününde olan bitenle ilgili
araştırmalarının celselerdeki değiniliş, soruluş ve yanıtlanış şekli , o
konularda o düzeyde araştırma yapmayanlar için tam olarak kavrayışa imkan
vermeyecek niteliktedir. O yüzden celseleri takip edenlerin, zaman zaman
iyice belirsiz bir hal alan ve dolayısıyla sinir bozucu hale gelebilen
çeşitli verilere fazla kafayı takmamalarını öneriyoruz. Kasyopyalıların,
laura'yı her neyi veya neleri keşfe yönlendiriyorlarsa, o yönlendiriş
sırasında, gayet genel, bizim de kavramakta, anlamakta, değerlendirmekte
fazla zorluk çekmeyeceğimiz nitelikte sundukları bilgi ve tavsiyeleri çok
değerli buluyoruz. Bu bilgi ve tavsiyeleri, RA'nın ve pleyadeslilerin
anlattıklarını zenginleştirici, bütünleyici yönleri olduğunu düşündüğümüz
için beğeniyoruz ve sizin beğeninize sunuyoruz.
Herkesin aynı şeylere girişmesi gerektiğini savunmuyoruz. yalnız, sistemin
ilgili birimleri tarafından özellikle newage literatürü yoluyla, sevgi
öğretileriyle harmanlanan, gaflet uykusunu sürdürücü, dünyada olan bitene
gözlerimizi açmamızı zorlaştırıcı nitelikte propagandaların farkına
varılması ve tüm bunların yaklaşan dönüşüm süreciyle nasıl bir bağlantısının
olduğunun anlaşılması, bize göre 4'üncü yoğunluk adayı olmanın bir koşulu
durumundadır. Belirtilen üç kaynakta bunun doğruluğunu doğrudan ve dolaylı
olarak onaylayıcı bol miktarda bilgi vardır.
Bir kanalın esas amacı negatif olup pozitifmiş gibi görünmeye de
çalışabilir. Eğer bir insan belirli ruhsal temel bilgilere sahip değilse
aradaki ayrım noktalarını ortaya koymakta güçlük çekecektir.
Kendi yolumuzun tek doğru olduğunu sanmak veya kendi yolumuzun herkese de
uyacağını düşünmek fazla peşin hükümlü bir yaklaşım olur, diye düşünüyorum
Kasyopya bilgilerine karşın aktarılan bir çok kavramın Ra'da farklı şekilde
geçtiğine de tanık olabiliyorum. Örneğin "Zaman yok mudur?" gibi bir soruya
Ra, alışılmış ruhsal kanalların aksine "3. yoğunluk
derecesinde zaman (geçmiş, şimdi ve gelecek) vardır" diyerek cevap veriyor.
Zaman ancak tüm zamanların 'bütünlendiği' bir derecede
geçersizleşebilir. Ki hala değişim gerektiği (zaman demek değişim demektir)
için oranın da başka bir zamanı var denebilir. Örneğin bir resimde sol taraf
geçmiş, sağ taraf gelecek ise; resmi çizen istediği zamanda istediği olayı
yaratabilir ('olay' da çeşitli şekiller oluyor). Fakat bu çizme işleminin
kendisinin de zamana/değişime ihtiyacı var. Ama bu zaman resmin içindeki
zaman çerçevesinde değildir, bir üst zaman sözkonusudur denebilir.
Korku unsuru içeren bölümlerin -Ra Bilgileri'ndeki ifadeye göre- pozitif bir
kaynağa ait olamayacağı değerlendirmesi göz önünde bulundurduğum önemli
kıstaslardan biriydi.
Sonradan celselerin birinde, araya negatif bilgilerin de karıştığı
belirtilince, bu da mantığa yatkın bir açıklama oldu. Mesela işlenmemiş
tütünün gerçekte insanlara faydalı olduğu bilgisinin doğru olup olamayacağı
gibi, kafamda soru işareti bırakan çokça konuya rastlıyordum okuduğum
anlarda. Sonuçta bilgilere hep şüpheyle baktım. Ama "bilgi korur" ifadesi
benim için gerçekten de büyüleyici bir cümleydi ve aynı zamanda tüm kanal
bilgilerini çok güçlü bir biçimde savunuyordu.
Zaman kavramı ile ilgili farklı açıklamalar olmasını ise kendimce şöyle
açıklıyorum. Zaman diye bir şeyin olup olmadığı, içinde bulunulan duruma
göre farklı yorumlanabilir. 3. yoğunluk derecesi için zaman vardır. Çünkü
fiziki bedenlere sahibiz. Fiziki bir ortamda yaşıyoruz ve algılamamız da
buna göre. Yol bölü hız eşittir zaman diye fiziksel olarak formüle de
etmişiz. Yani biz üçüncü boyut algılamasında baktığımızda ve içinde
bulunduğumuz yoğunluğu esas aldığımızda, zaman diye bir şey var.
Ama üst
yoğunluklara çıkıldıkça, fiziksellik azaldığı için algı da değişiyor diye
düşünüyorum. Yorumlar da bu nedenle esas alınan kritere ve içinde bulunulan
algı durumuna göre farklılık kazanıyor. Yani üst yoğunluk varlıkları bu
nedenle, "gerçekte zaman yok" derken kendi -mevcut durum- algılarını esas
almış oluyor.
Çetin BAL: Kendi yorumlarımı pek katmak
istemesemse bazı durumlarda bilgiler o kadar farklı yönlere kayıyorki yorum
belirtmemek oldukça zor. Genelde kanal bilgileri içinde yoğunluk kavramı
''boyut kavramı'' olarak ele alınıyor.Üst yoğunluk ortamları demek üst boyut
ortamlarını ifade etmektedir.Üst boyutlara çıktıkça yada alt boyutlara
indikçe yada başka boyutlar içine diyelim yöneldikçe fizikselliğin azalması
diye bir şey olmaz.Fizikselliğin artması yada azalması kavramı yanlış bir
kavramdır.Fiziksel ortam özelliklerinin ve süreklilik yapısının değişmesi
sözkonusudur.Şimdi herhangi bir boyuttan bahsediyorsak bir şekilde zaman ve
uzay kavramı orlardada söz konusudur. Zamanın ve uzayın söz konusu olduğu
yerlerde bilinen gibi olmasada farklı fiziksel unsurlar mevcut olacaktır.
Farklı boyutlarda zamanın yapısı bize göre genişleyip daralarak farklı bir
genlik kazanabilir. Hiç bir boyutta fizikselliğin azalması yada zamanın
olmaması diye bir şey olamaz. 3.yoğunluk, 4.yoğunluk, 5. yoğunluk, 7.
yoğunluk denen şey biz insanların algılamasına göre olan bir durumdur.Bir
açıdan baktığınızda bunların hepsi gerçeğin doğasına karşın simgesel
tanımlamalar gibi kalmaktadır.Sonsuzlukta hiçbir varlık yoktur ki gerçeğe
dair tam bir tanımlama getirebilsin.Yapamazlar! Çünkü uzaylıda olsa ne
kadarda gelişmiş bir teknolojide geliştirseler mutlaka gerçeğe dair varlığa
dair kullanılan dil içinde belirli simgesel tanımlamalar getirmek
zorundadırlar.Bu durum ruhsal varlıklar içinde geçerlidir. Onlardan tek
farkımız maddenin değişik yoğunluk düzeylerinde farklı bir elbise giymiş
olmamızdır.
-----------------------------------------------------------
Ayrıca ister dünyaiçi, ister dünyadışı olsun, dünya insanlığı üzerinde
karanlık projeler çevrildiğinden hiç şüphe duymuyorum.
Bana burada dikkat çekici gelen hususlardan biri, ra bilgileri, pleiades
öğretileri ve kasyopya bilgileri'nin adeta bir üçleme olarak gelmesidir.
Ra bilgileri sevgi-birlik öğretisinin en yoğun şekilde verildiği, kh
(kendine hizmet) güçlerinin dünya üzerindeki faaliyetlerine dair bazı kritik
bilgilerin de verildiği ama bu bilgilerin en sınırlı tutulduğu versiyondu.
Pleiades öğretileri de sevgi-birlik öğretisinin, ra'daki kadar olmasa da
epeyce verildiği bir kaynaktı. Ama dünya insanlığı üzerinde binlerce yıldır
oynanan oyunun incelikleri konusunda ra'dan daha fazla bilgi içeriyordu.
Kasyopya celseleri ise önceki kitaplardaki şekliyle sevgi-birlik öğretisinin
en sınırlı tutulduğu, komplonun özellikleri hakkında ise şimdiye kadarki en
derin bilgilerin verildiği kaynak oluyor bana göre.
Her ne kadar kasyopya celselerinde meşhur komployla ilgili epeyce irkitici
hususlara yer verilse de, bunun amacı insanları bir korku yumağına mahkum
etmek değil, bilakis hem bize en korkutucu gelenin, hem de o en korkutucunun
aslında neden korkutucu olmadığının bilgisini yan yana, peşpeşe vererek
korkularımızla yüzleşip aşmada büyük bir fırsat sunmak bence. Kendimizi
ortalama 60-70 yıllık bir ömrü olan bir kostümle özdeşleştirmeyi bir tarafa
bırakmayı teşvik ediyor. Tüm komplolar ancak kendimizi bedenle
özdeşleştirdiğimiz sürece korkutucu gelebilir. Bize en korkutucu gelen
şeyleri yapmayı seven varlıklar, ruhu, varoluşun birliğini, tekliğini,
aynılığını tanımamakta ısrar eden varlıklar oluyor. Ve bu ısrarlarını
sürdürdükleri sürece de kendi kendilerini çok büyük sıkıntılara
sürüklüyorlar. Çünkü varlıklarının özüne düşmanlık ettiklerinin farkında
değiller. Ruh'un yolculuğu kh'den bh'ye, yani karanlıktan aydınlığa doğru, kontrol ve baskıdan dayanışmaya ve özgürlüğe doğru bir öğrenme yolculuğu.
Bizi de kendilerine benzetmek ve "ebedi ruhsal gerçekliğe karşı [cahilce]
isyanlarına" katılmamız (tabii köleleri olarak) için üzerimizde çok büyük ve
planlı bir baskı uyguluyorlar. Dünya insanlığının maruz bırakıldığı politik
ve ekonomik baskıların, ardı arkası kesilmeyen şiddetin, vahşetin,
adaletsizliğin, aşağılamaların sebebi başka birşey olamaz.
Kasyopya celselerinde doğrudan sevgi birlik, güzellik üzerinde
odaklanılmamasının özel nedenleri var.
Ruh denen şey gerçekten çok boyutlu birşey. Her insan, kendi sonsuz varlık
özü olan bireysel bir ruha sahip. Ama ruhların özellikleri bizim şu andaki
bilgi seviyemizle kavranmayacak kadar çok. Yanılmıyorsam ra bilgilerine göre
bireysel bir ruhun en üst seviyesi 6'ıncı yoğunlukta. Yani belki de 6'ıncı
yoğunluk varlıkları dediğimiz şeyler bireysel ruhumuzun en üst seviyesi
oluyor. Kasyopyalılar "biz gelecekteki siziz" dedikleri zaman da bir anlamda
bunu söylemiş oluyorlar.
Çok ilginç, çok tartışılabilecek, çok konuşulabilecek birşey. Ruhu anlama
çabasında bu tartışma ve görüşmeleri yapmamız da çok eğlenceli ve
bilgilendirici olur doğrusu.
Kasyopyalılar da zaten her tür kaynaktan faydalanılabileceğini vurguladılar.
öğrenişin insana güç kattığını söylediler.
Kasyopya bilgileri birçok açıdan, sadece muğlak değerlendirmeler taşıyan
başka birçok kanala göre, çok daha net şeyler söylediği için ilgi çekici.
Farklılıklar; en temelde Ra sadece temele odaklanır gerisini teferruat
bulur. Kişisel ve kehanetsel şeylerle pek ilgilenmez. Sorgulanmaktan kimlik
sorulmasından rahatsızlık duymaz, hatta önerir. Hatta tüm sorulara olan her
cevabını "ben ra" diye açarak mühürler (Türkçe çevirisinde bu kısımlar
çıkarılmıştır). Ra 6. derecede birleşmiş bir varlıklar topluluğu olduğunu
söyler ve ayrı ayrı isimler sunmaz. Kasyopyalılar celse başındaki bir isim
sorma olayında bile "Niye soruyorsun ki" diye nazlanırlar. Ayrı ayrı isimler
sunarlar vb. Daha da sayılabilir. Ra trans halinde alınmıştır. Bu hal
medyumun sesinin dahi değiştiği ve artık bedeninde olmadığı bir haldir.
Yüzbinlerce yıldır genetiği şiddet, baskı, vahşet, savaş, esaret, aldatılma,
aşağılanma ile şekillendirilmiş bir insanlığın evlatları, tüm bunlarla
yüzleşebilmek için öncelikle tüm bunlardan bir adım geri atabilmeliydi. İşte
ra bilgileri'nin sağladığı şey buydu. Peki bunun amacı neydi?
Tabii ki hem bireysel, hem de kitlesel
deneyimlerimizdeki negatiflikler ve bunların kaynaklarıyla yüzleşebilmek.
Evrendeki tüm negatifliklerle yüzleşmek değil. Negatifliğe meydan okumak
değil. Negatifle savaşmak değil. Negatiflik temelli güçlerin hayatlarımıza
nasıl sızdığının farkına varmak ve bunları "temizlemek." Yoksa tüm
varoluştaki negatifliğin "kökünü kurutmak" değil.
Sadece bizim hayatlarımıza sokulabilmiş kısmıyla
yüzleşmek ve ondan nasıl arınacağımızı bulmak, bilmek. İşte mesele budur.
Zaten bu yaşamın temel işlevi negatiflikle başetmek değil seçim yapmaktır.
Negatifliğin belki de haklı bir işlevi var, seçime doğru itmek amacıyla.
Yani bu yaşam bu yaşam için değil. Önemli olan sonraki yaşamlar için 4.
dereceye geçebilmek.
Ruhsal yol temelde, aslında herşeyin sebebinin içte olanla ilgili olduğunu
bir şekilde giderek daha fazla farketmektir, diye düşünüyorum.
Madde bazlı düşünen bir insanla, ruhsal tarzda düşünen bir insan arasındaki
en temel bakış açısı farkıdır. Maddeci olan için dış dünya daha gerçektir,
iç dışa göre şekillenir ve ikincildir. Ruhsal tarzda bakan ise dışın bir
şekilde 'iç' için ve 'iç' sayesinde varoluğunu düşünür (herşey bir iken
zaten herşey içte olmak zorundadır da nihai olarak). Bu açıdan pozitif
gözüksün, negatif gözüksün dışta olan şeyler (görüntüler) aslında 'için
yansımaları' olarak veya 'için gereksinimleri' adına vardır. İç olmadan bir
anlamları ya da varlıkları da yoktur.
Bu yüzden dışta ne gerçekleşirse gerçekleşsin beni dış
varlıkların/negatiflerin, ülkelerin/insanların, olayların ve komploların tek
tek türü ve ayrıntıları genelde hiç ilgilendirmiyor. Çünkü biliyorum ki,
şöyle olmasalardı böyle olacaklardı, şunlar tarafından olmasaydı bunlar
tarafından olacaklardı. Bu açıdan olanların köküne inip arkaplanı anlamaya
çalışmak benim için daha anlamlı.
Çetin BAL: Forum sayfalarında gezerken bir arkadaşımızın benim fikrimle aynı
düzlemle olan çok taktir ettiğim bir ifadesini gördüm sizlerle
sözlerini onayladığım bu arkadaşın kısa fikrini paylaşmak istiyorum...
[
Benim pek ciddiye almadığım pozitif gözüken bir mesaj türü daha var. Örneğin
"işte şu tarihte yeryüzü çok değişik/güzel/şöyle/böyle enerjilerle temas
edecek" şeklinde bunu büyük bir fırsat olarak sunan pozitifçi mesajlar var.
Bunlar da benim için farklı değil. Hiç ilgimi çekmiyorlar çünkü ruhsal
gelişmenin aynı zamanda içsel gelişme olduğunu biliyorum. Dışsal enerjiler
beni pat diye ermiş yapmayacak. Adı üstünde bunlar dışsal. Dışsal olarak hertürlü fırsat (en negatif katalizörden en pozitifine kadar) her an var
zaten. Önemli olan benim onları nasıl değerlendirdiğim. Ben aynı ben olduğum
sürece (gelişmeye niyetim yoksa) dışarıda ne olduğunun önemi yok.
Dışarıda
en büyük günışığı varken bir kör gene göremez. Ama kendi üstünde çalışmaya
azmetmiş biri ise mum ışığında bile ilerleyebilir. Bu açıdan
ilerleme/gelişme imkanı dıştan çok içseldir. Ve öyle olması da gerekir.
Çünkü ormanda doğmuş, tek başına yaşamış, uygarlıkla tanışma olanağı hiç
bulamamış ve "kitap nedir, kanal bilgisi nedir" haberi dahi olmayan biri
bile 4. yoğunluk derecesine geçmek için bizimle eşit fırsatlara sahip
olmalıdır, eşitlik ve denge açısından. Sonsuz bir bunu nasıl sağlayabilir,
işte bu şekilde. ]
Kaynaklar üzerine yorum yapmak, katagorize etmek, değer biçmek ilkel dinsel
uygulamaların kalıplarıyla hareket etmeye benzer.
Dengemiz bozulmadan; daha ileri bir tekamül/gelişmişlik seviyesinde yeni bir
DENGEYİ oturtamayız....
Çünkü okuduğumuz düşündüğümüz herşey bizde bir sonuç oluşturuyor. Bu da bir
yargıdır. Yoksa birşeyleri okuduktan sonra hiç yargı oluşturmazsak, bu hiç
sonuç çıkartmamış olmakla ya da okumamış olmakla yakındır belki de.
Bence yargı olayında iki kötü şey var. Biri önyargı, yani yeterince
incelemeden, bilgi sahibi olmadan yargı sahibi olmak. İkincisi de fazla
katılaşmış esnekliğini yitirmiş yargılara sahip olmak. Matlaşmış ışığa
kapalı bir yargı değil dünyayı içine alan ışığı içine alabilen bir yargı
kalıbı elde etmeliyiz.
"Bana inan kurtul" diyen çok inanç var ama "sana ne söylersem söyleyeyim,
bana tamamen güvenme, içgüdülerini kullan" diyen bir din veya öğretiye ben
bugüne kadar rastlamadım. Kasyopyalılar bunu söyleyince, bu insanı ister
istemez etkiliyor. Herşeyi benim özgür irademe bırakıyorlar.
Yukarıda kehanet konusunda bahsettiğimiz gibi bence kehanetlere pek
güvenilmemesi en mantıklısı. Hem özgür iradeye dayanan evrende bir sürü
alternatif gelecek olduğundan hem de KH'ların bu kehanetleri manipüle ederek
korku salmasından dolayı...
Mesafe denilen şey yok her şey aynı yerde tekrarlanıyor.
Zaman denilen şey yok herşey yani geçmiş ve gelecek aynı anda yazılıyor.
Her şey bir yani ne yapıyorsanız kendinize yapıyorsunuz.
Burda anlatılan şeyler sizlerin anlamanız için bir şekilde
yorumlanıyor ondan dolayı bazı çelişkiler oluşuyor.
Yani herşey bir virtual Reality (Sanal gerçeklik) bunu yaratan da bizleriz.
Her olay bir döngü ve bu döngüler bir sürü tekrarlarla düzeltiliyor.
Tabi bu anlattıklarım yüksek farkındalıkta gözlemleniyor.
Beynin çok azı kullanılıyor kalanıda bu sanal gerçekliği gerçekleştiriyor.
Bütün bunları farkettiğinizde Teferruat önemini kaybediyor.
Örneğin sizler için Ra'nın negatif varlıkların araçları vb. üzerinde
ayrıntılı durmaması size bir eksiklik olarak gelebiliyor; bana ise "sorun
çözüm için vardır, fazla negatif ayrıntı öğrenmek onların üstümüzdeki
tahakkümünü arttırabilir" şeklinde gözüküyor.
Örneğin ne adası idi unuttum (paskalya adası idi sanırım), koca koca
ürkütücü insan başları olan. Ra'nın açıklamasına göre bunlar sırf, orada
yaşayan varlıklar görünce (aynı zamanda zihinde korku uyandıran şekiller
özellikle ortak bilinçaltından seçilmiş), kendilerinin haberinin olmadığı ne
devasa güçlerle karşı karşıya oldukları hissi uyansın, diye yapılmış. Bu his
zaten varlıkta bir 'karşı koyamama, fethedilme' duygusuna yol açıyor ki,
böylece negatif varlıklar onu kolay ele geçirsin. Benzer şekilde Kasyopya
bilgilerinde kertenkele ırkı, kaçırmalar, implantlardan bahsediliyor. Aslına
bakarsanız karşı karşıya olduğumuz varlıklar 3. derece değil. Bu açıdan
bakınca ne kaçırmaya, ne incelemeye, ne de implant yerleştirmeye ihtiyaçları
yok. Çünkü bu yöntemler 3. derece yöntemler. Bundan çok daha ince ve
doğrudan olarak bizlere erişme imkanları var. Örneğin ufo ile adam kaçırıp
inceleme/deney yapma gibi gözüken olayların da, Ra'nın açıkladığına göre
işlevi; aslında korku yaratma ve gücünü gösterme/hükmetme amaçlı imiş. Yani
aslında onların bizi kaçırma veya implant yerleştirme gereksinimi yok; 'bizi
kaçırabilecek kadar bizden güçlü/hükmedici güçler oldukları' hissini
yerleştirme/oluşturma gereksinimi var. Bu his yerleştirilince 'kaleyi içten
fethetmiş' oluyorlar zaten.
Kasyopyalılar başta da aynı 6. derece varlıktılar, eğer öyle idilerse.
Kehanetin tutmayabileceklerini de biliyorlardı. Aslında 6. derece bir varlık
açısından bunun bir bilinemezlik olduğuna da emin değilim. Onlar bizim zaman
sürekliliğimizin dışında olarak, geçmiş ve gelecek şeffaf olabilir belki de
onlara.
Eğer 4. yoğunluk varlıklar gerçekten komet kümesinden sonra gelip biat
isteyeceklerse onlara karşı hazırlıklı olmak gerekiyor. Bugün celseyi okuyan
biri mi daha çok korkar, 4 yıl sonra bu varlıklarla yüz yüze karşılaşan biri
mi? Burada amaç mümkün olduğunca çok insanı bu karşılaşmaya hazırlamak.
Aslında mesele korkmaları değil. Benim korkum insanların korkması değil
onlara inanması.
Tabii bunların hepsi bu bilgilerin doğruluğuna dayanıyor o yüzden inanmıyor
olabilirsiniz ama Pleiades öğretileri de Kasyopya celseleri de öyle bir
sürecin gelip negatif varlıkların bizden sadakatimizi isteyeceğini söylüyor.
Bu konumda neyle karşı karşıya olduğumuzu bilirsek yani imzaladığımız kağıdı
okursak daha net karar verebiliriz. Bu yüzden onların niyetlerini öğrenmek
bana önemli geliyor.
Ayrıca Pleiades öğretileri şunu iddia ediyor.Bu tanrılar dediğimiz, bu
döngüde dünyanın kontrolünü elinde tutan ve diğer döngüde de tutmak isteyen
varlıklar gözümüze büyük bir haşmetle görünecek ve dünyada bulunan aslında
kendi yaratımları olan tüm hastalıkları, açlığı vs. yok edecekler ve
kendilerini iyi olarak gösterecekler. Eğer saf bir insan bunları görüyorsa
inanma eğiliminde olacaktır. Yalan vaatlerle dolu politikacılara oy veren
halklar vaatlerini gerçekleştiren varlıkları görünce ne yaparlar? Eğer bu
dünya güçlü bir şekilde KH'a hayır demezse bir dahaki döngüde tekrar KH
olacak. Bu düşüncenin getirdiği heyecanla bazen ben haddimi aşan yorumlar
yapabiliyorum ama sadece iyilik istiyorum. Eğer KH'lar bu kadar yardımsever
olacaksa KH ile BH'ı nasıl ayırabiliriz diyenler olabilir.
Benim aklıma gelen en basit yöntem BH çağrılınca gelir
ama KH'ın gelme isteği vardır ve çıkarı olduğunda gelir. Aklımızda bulunsun
belki bir gün lazım olur.
İmplant konusunu açmanız çok iyi oldu. Yaygın bir yanlış anlama olabilir.
İmplantları kullananlar Griler çünkü Kertenkeleler bu yoğunlukta fazla
kalamıyor. Griler onların hizmetkarları olarak keşif görevini yerine
getiriyor. Kaçırılma ve bilimsel deneyleri yapanlar da onlar. Yukarıdaki
celsede belirtildiği gibi griler 3. ve 4.yoğunluk arası sibergenetik
varlıklar.
İşte tam bu noktada “varolan herşeyin bir görevi vardır “gerçeği ortaya
çıkmaktadır, Bilinen, erişilen ne olursa olsun, olan biten diye tanımlanan ne
varsa onu da “vibrate “eden bir etkinin olması gerekliliği bu görev
özelliğinin tanımıdır diyorum, minimal zihnimle.
Ve yine o minimal zihnime ,
Hepimiz biriz ve bir'in gösterisi isek, bu bir'in nereden geldiğini soran
bir düşünce gelirse nasıl cevaplayacağım..
5
Ocak 1995, F___ ve Laura
S: (L) Merhaba, bu gece karşımızda kim var?
C: Turoyan.
S: (L) Ruth Montgomery'nin bahsettiği "walk-in" fikrine dönecek olursak, bu
hiç oluyor mu? (ç.n.: walk-in: anlaşmaya
dayalı olarak bedenini terk eden birinin bedenini devralan ruh/kişi)
C: Nadiren.
S: (L) Lobsang Rampa olarak bilinen kişin durumu nedir? Lobsang Rampa bir "walk-in"
miydi?
C: Hayır.
S: (L) Lobsang'ın kitaplarında yazdığı şeylerin kaynağı neydi?
C: Etkin bir hayalgücü.
S: (L) Yani Lobsang'ın kitapları temel olarak hayalgücüne dayalıydı ve
herhangi bir şekilde kanallanmamıştı, öyle mi?
C: Açık.
S: (L) O bilgilerin bazılarının kanallanmış olma ihtimali var mı?
C: Evet.
S: (L) Önceki gece İsa hakkında
konuşuyorduk ve tanığımız kişiler arasında ona benzeyen herhangi biri olup
olmadığını
sormuştuk ve siz de taradığınızı söylemiştiniz.
C: Yok.
S: (L) İsa'nın gerçek adı neydi?
C: Jesinavarah. (ç.n.: "cesinavara" diye okunuyor olmalı)
S: (L) A___'nın benim yaptığım ve düşündüğüm şeylerden hoşnutsuzluğunun
kaynağı nedir?
C: Farklı yönelim.
S: (L) Onun yönelimi nedir?
C: Maddesel.
S: (L) A___ 4'üncü yoğunluk adayı mı?
C: Açık.
S: (L) Bugünlerde çok sıradışı bulut şekilleri ve oluşumları görüyoruz.
Bunun kaynağı...
C: Üst seviye rüzgar birleşimi.
S: (L) Bu olduğunda başka boyutlardan birşeyi temsil ediyor mu? Yoksa
dünyadan yayılan EM dalgalarla mı ilgili?
C: Belirsiz.
S: (L) Diğer bir deyişle, üst seviye rüzgarlar ve garip bulut biçimleri
4'üncü, 5'inci veya 6'ncı yoğunluk etkileşimleriyle
ilgili olabilir mi?
C: Belki.
S: (L) Bu garip bulut şekilleri, örneğin depremler ve volkanik patlamalar
öncesi dünya yüzeyindeki garip elektromanyetik
kalıplarının bir neticesi olabilir mi?
C: Olabilir.
S: (L) Önümüzdeki örneğin on gün içinde, volkanik bir patlama veya deprem
var mı?
C: Evet.
S: (L) Hangisi?
C: Deprem. And Dağları. 7.6 Peru.
S: (L) Bu geceyi sonlandırmadan önce bilmemiz gereken herhangi birşey var
mı?
C: Hayır.
S: (L) G___ R___ günün hangi saatinde doğdu?
C: 6:21 a.m.
S: (L) Bu kadar çok kişisel soru sorduğum için özür diliyorum ama J___'yle
ilgili durum bu kaynağa epeyce güvenilirlik
kazandırdı.
C: İyi geceler.
7 Ocak 1995
F___, Laura, TR, JR, V, D, T, LM
S:(L) Merhaba.
C: Merhaba. Kurban V___. [Gülüşme]
S:(L) Bu gece kim var?
C: Lomarra.
S:(L) Ölmüş birinin ruhu musun?
C: Hayır.
S:(L) Kimsin veya nesin?
C: Işık varlığı.
S:(L) Peki nereden bağlantı kuruyorsun?
C: Kasyopya.
S:(L) Bu gece birkaç ilginç sorumuz olacak. Sanırım herkesin aklındaki ilk
şey, geceleyin ve sabahın erken saatlerinde meydana gelen, TR ve JR'nin
anlattığı, John'un ve ayrıca TR'nin babasının yaşadıklarına benzeyen garip
olayların ne olduğu. Ayrıca birşey A___'yı uyandırmış ve ben de garip bir
duyguyla uyandım. Bu olayla ilgili merak içindeyiz ve bunun hakkında bilgi
istiyoruz. Bu tam olarak neydi?
C: Yıldırım.
S:(L) Çok güçlü bir yıldırımdı herhalde. Çok farklı yerlerden duyulmuş gibi
görünüyor. Bu yıldırım nereye düştü?
C: Hücre tüm bölgede dengeli bir şekilde yapılandı.
S:(T) Aynı yıldırımın sesini duymamızın nedeni bu muydu?
C: Hayır. Tüm bölgeler eşit seviyeli EM profili aldı ve dolayısıyla her
bölgede yüksek yoğunluklu bir deneyim yaşandı.
S:(L) EM profili nedir?
C: Elektromanyetik.
S:(L) Daha önce böyle birşey yaşadığımızı hatırlamadığımız için soruyorum,
bu yıldırımın herhangi belirli bir önemi var mıydı? 4'üncü yoğunluk
faaliyeti anlamında bir anlamı var mıydı?
C: Daha önce de yaşadınız ve evet, her zaman olduğu gibi.
S:(L) 4'üncü yoğunlukta böylesine bir patlama meydana getirecek ne oluyordu?
C: Çarpışan yoğunluklar. Sizin zaman ölçümünüzle yaklaşık 1.3 saniye sürdü.
Yani 1.3 saniye boyunca tamamen 4'üncü yoğunlukta bulundunuz.
S:(T) Yani fark etmemizin önemli olduğu bir olaydı, öyle mi?
C: Fark etmeniz, olayın kendisinden daha önemliydi.
S:(V) Birşey soracağım... Tüm yıldırımlarda bir 4'üncü yoğunluk etkisi var
mı? (L) Hayır, hayır. (V) Sadece bu olay mı? (T) Ya fark etmemişsek? Ben
patlamayı duymadım. En son cevap neydi? (L) Fark etmek, olayın kendisinden
daha önemli... (T) Yani önemli olan birşey olduğunun farkına varmış olmak.
C: Başka bir bilinç seviyesinde fark ettiniz.
S:(L) Bu olayın, A___'nın bu sabah odasında adını söyleyen ince bir ses
tarafından uyandırılması olayıyla bir ilgisi var mı?
C: Evet.
S:(L) Peki deneyimlediği şey neydi?
C: Bir 4'üncü yoğunluk varlığı.
S:(L) Bu ne tür bir 4'üncü yoğunluk varlığıydı?
C: Om.
S:(L) Om kim? (V) Bu bir isim mi? (TR) Om, varlığın ismi mi?
C: Türü.
S:(L) Om nasıl bir türdür?
C: Bilmek istemezsiniz!
S:(L) Hayır bilmek isterim. Eğer birşey A___'yı yatak odasında ziyaret
ediyorsa, bunun kim veya ne olduğunu kesinlikle bilmek isterim.
C: Bunun düzenli bir olay olduğunu kim söylüyor?
S:(V) Yani bu her zaman meydana gelmeyecek ve bu konuda endişelenmeye gerek
yok, öyle mi?
C: Evet.
S:(T) Bir kerelik bir olay mıydı?
C: Evet.
S:(V) A___'nın bu olayın bu kadar farkına varmasının nedeni, uyurken psişik
olarak açık olması mı?
C: Evet.
S:(V) Zarar görmemek için psişik açıklığını kontrol etmek üzere yapması
gereken herhangi birşey var mı?
C: Faydalı birşeyi neden kontrol edesiniz ki?
S:(V) Sadece Laura endişelendiği için soruyorum, biliyorsunuz... (TR) Bu
hepimizin arada sırada karşılaştığı birşey mi?
C: Üçünüzün... hayır, şunu beş yapalım. TR, T___, Frank, D___, Laura.
S:(D) Evimde duyduğum çarpma sesleri.... bunun büyükannemle ilgisi yok değil
mi?
C: Evet.
S:(D) Bunlar ziyaretçiler mi?
C: Evet.
S:(D) Bana bununla ilgili ne söyleyebilirsiniz?
C: Ne bilmek istiyorsun?
S:(D) Bu ziyaretçiler Kasyopyalı mı?
C: Biz "çarpmayız." [Gülüşme]
S:(L) D___'nin evindeki gümleme seslerine neden olan şey nedir?
C: Yaptığın pek çok faaliyetlerin çektiği çeşitli türlerdeki 5'inci ve
4'üncü seviye ziyaretçiler.
S:(TR) Bunlar zararlı mı? (D) Hangi faaliyetlerim, psişik okumalar mı? (L)
Hayır, hayır, dur. Bu varlıklar genel olarak KH mi yoksa BH yönelimli mi?
C: KH.
S:(L) Ve D___'nin çeşitli faaliyetleri onları çekti. D___'nin öncelikle
hangi faaliyetleri bu tür olayların başlamasına neden oldu?
C: İletişimler.
S:(L) Kiminle veya neyle olan iletişimler?
C: Son zamanlarda temas kurdukları.
S:(L) Kiminle veya neyle?
C: Kişiler.
S:(L) Peki kim? (D) E___ P___'den mi bahsediyorsunuz?
C: Bir tanesi.
S:(D) M___ T___?
C: Evet.
S:(D) J___ H___?
C: Evet.
S:(D) Laura ve F___?
C: Hayır.
S:(D) P___ K___?
C: Hayır.
S:(D) Kiliseden herhangi biri?
C: Evet.
S:(D) B___?
C: Hayır.
S:(D) D___ W___?
C: Evet.
S:(D) Tüm bunlar D___ W___'yle olan ilişkimden sonra mı başladı?
C: Evet.
S: (D) İlk olarak bu muydu?
C: Evet.
S:(D) Bu ziyaretleri nasıl durdurabilirim?
C: Karmaşık.
S:(D) Nereden başlayabilirim? İlk adım nedir? (L) Bir EM açıklığın var. Bunu
kapatmak ilk adım.
C: Başladın bile.
S:(D) Okuyarak. (TR) Sorarak mı?
C: Evet. Evet.
S:(D) Bir sonraki adım nedir?
C: Bu adımlara dayalı bir süreç değil.
S:(L) Yani bilgi ve farkındalık edinmesi gerecek, değil mi?
C: Işık bilgidir ve bilgi korumadır.
S:(L) Sanırım kendinin ve evinin etrafını ışıkla çevrelenmiş olarak
imgelemen gerekiyor. (D) Ve sanırım biraz adaçayı ve kutsal su... (L) Hayır,
hayır, hayır, hayır, ritüel yok. Bilgi. Sadece aklın gücü. (TR) Eğer P___ ve
kilise grubuyla ilişkisini keserse, bu doğru yönde iyi bir adım olur mu?
C: Arkadaşlık ve ilişkilere dair kesin yorumlarda bulunmayız; bu özgür
irade.
S:(L) Yani sana kiminle ilişki kuracağını söylemeyecekler, bu senin seçimin.
(J) Artık bilgi kazandığına göre daha bilinçli seçimler yapabilirsin. (D)
Bunda seçim yok... neyse o.
C: Sana bağlı.
S:(L) Başka konulara girmeden önce bu akşam aramızda T___'nin bulunduğunu
ve...
C: Merhaba T___.
S:(L) T____'nin taşınma ve hayatının yönelimiyle ilgili sormak istediği
birkaç soru var ve bu kısa olacak. Kendi sorularını soracak.
C: Duyguların hakim olmasına izin verdiğinde neler olduğunu artık görmeye
başlıyorsun T___. Seni incelikli bir şekilde uyarmıştık.
S:(T) Kendimi ruhsal yolda tekrar rotaya sokmak için ne yapmam gerekiyor?
C: Son iki cevapta doğrudan seninle konuşuyorduk.
S:(T) Bana bir tür uyarıda mı bulundunuz?
C: Hatırlıyor musun, T___?
S:(T) Hayır, uyarıyı hatırlamıyorum.
C: Tamam, şimdi dikkatlice düşün, "birliğin" ilk gününe ait anılarına eriş.
S:(T) A___'yla olan ilişkimden mi bahsediyorsunuz?
C: İhtiyatlı olmaya çalışıyorduk.
S:(L) Onlar konuyu ihtiyatlı bir şekilde ortaya koyuyordu, sen doğrudan
söyledin. Bu hususta bir çeşit uyarı hissettin mi? (V) Derin sezgisel bir
hissediş? (L) Bu ilişkinin seni ruhsal yoldan uzaklaştırdığını görmedin mi?
(D) Sana birşeyleri bırakmanı mı söyledi? (V) Bu ilişki kendini rahatsız
hissetmene neden oldu mu? (D) Ruhsallık konusunda negatif düşünceler
edinmene neden oldu mu?
C: İzin verin T___ düşünsün. Bu oldukça şahsi nitelikte.
S:(T) Tamam. Düşünüyorum...
C: T___'nin isyankarlığa ve ketumluğa eğilimi var.
S:(J) Bu o kadar da kötü bir kombinasyon değil. (T) Bunun üzerinde
çalışıyorum... (V) Hepimizin çektiği zorluklar var... (L) T___'nin bir
yerlere gitme planı var. İlişkisi hayatında pek çok olumsuz durumlara neden
oldu ve şimdi bunlardan kaçmak için ülkenin yarısını kat edecek.
C: Tekrarlanan sendrom.
S:(TR) Nereye gidersen git, sen sensin. (L) Manzara değişebilir ama kendini
değiştirene kadar aynı sorunlara sahip aynı kişi olacaksın. (T) Orada
kendime daha iyi koşullar sağlayabileceğimi biliyorum. A___'yla birlikte
kendimize daha iyi koşullar sağlayabiliriz.
C: Bunu nasıl biliyorsun?
S:(T) Çünkü gazeteleri kontrol ettim, orada neler olduğunu inceledim...
Orada daha fazla iş, daha fazla daire, daha fazla fırsat ve ilerleme şansı
var... (L) Kimi ikna etmeye çalışıyorsun?
C: Gerçekten mi?
S:(T) Bunun bir değişiklik vakti olduğunu hissediyorum.
C: Daha önce de sık sık böyle hissetmiştin.
S:(T) Tamam, şunu sorayım: orada bir yer edinebilir miyim, yapılması gereken
birşey yapabilir miyim?
C: Yer değiştirmenin kaderi iyileştirdiği ilüzyonuna pek çok kişi kapıldı.
Hepsi yanıldı.
S:(L) Eğer bulunduğun yerde başaramıyorsan, muhtemelen hiçbir yerde de
başaramayacaksın. (J) Nereye gidersen git, kendini de birlikte götürüyorsun.
Eğer yanlış olan şey sensen, taşınmak bunu değiştirmez. (L) Hatta herşeyi
daha kötü hale getirir. (TR) Evet, çok şey kaybediyorsun çünkü
bağlantılarını ve tanıdıklarını, destek sistemini, oluşturduğun bütünlüğü,
herşeyi kaybediyorsun. (T) İşin bir yönü de şu ki, gitmeyi gerçekten
istiyorum. (L) Belki de gitmek istemek sorununun bir parçasıdır. (J) Kaçıyor
musun? (T) Hayır. (L) T___ kaçıyor mu?
C: Evet.
S:(L) T___'ye söyleyebileceğiniz herhangi birşey var mı?
C: Gideceği yerdeki toplum çok daha 3'üncü yoğunluk. Metafizik yönelimli
değil.
S:(L) Diğer bir deyişle, eğer taşınırsa işler daha da karışacak, öyle mi?
[tartışma için ara verildi.] T___ bunu halledebileceğini düşünüyor...
Yorumunuz?
C: Bu plan, değişken duygusal varsayımlara dayalı. İlişkisi istikrarsız ve
konunun temelinde de bu yatıyor.
S:(T) İlişkinin istikrarlı hale gelmesi için ne yapmam gerekiyor? (V)
Gençler! Uymayan şeyleri zorla uydurmaya çalışırlar!
C: Açık.
S:(T) Ne yapmam gerektiği konusunda bana bir ipucu verebilir misiniz? (L) Bu
ilişkiyi istikrarlı hale getiremeyeceğini söylüyorlar... (J) Ya
istikrarlıdır, ya da değildir.
C: İzin verin, T___ karar versin.
S:(T) Şunu sorayım... Bu ilişkiyi istikrarlı hale getirebilir miyim?
C: Kendin keşfet. Ama taşınmak bunu sağlamayacak.
S:(T) Bunu başarabileceğimi biliyorum ama burada kalmam iyi olur mu?
C: Eğer kalıp işleri yoluna sokarsan ilişkinin devam etme şansı artar.
S:(T) Ama onun en iyi arkadaşı orada...
C: A___'nın arkadaşlıkları istikrarlı değil.
S:(L) A___'nın arkadaşlıklarının istikrarlı olmadığını söylüyorlar ve bu
ilişkileri de kapsıyor olabilir. (T) Onun bir ruhsallık veya bir belirli bir
seviyede aydınlanma sağlamasına yardım edebilir miyim?
C: İlk yanıtta söylediğimiz şey geçerli. Sıkıntılı olmak zorunda değil.
S:(D) Ben iki kez evlendim. Harika olduğunu düşündüğüm adamla evlenmeden bir
gün önce bana kimsenin beni evlenmeye zorlamadığı ve eğer istersem fikrimi
değiştirebileceğim söylendi. Aklıma takılan şeyler yok değildi ama geri
dönemezdim çünkü evlilik hazırlıkları başlamıştı bile. Ve sonunda bu çok
yıkıcı bir evlilik haline geldi ve boşandık. Söylemek istediğim şey şu ki,
eğer beklentilerin ve ihtiyaçlarınla ilgili olarak onunla arandaki herşey
mükemmel değilse, eğer o kişide değiştirebileceğin veya değiştirmek zorunda
olduğun herhangi birşey görüyorsan, yanılıyorsun. Onu değiştiremezsin,
değişmez ve ilişki giderek daha kötü hale gelir. Eğer şimdi yine de bunu
yürütmek için ne yapabileceğini soruyorsan, yıkıma giden yoldasın demektir.
Aklını kullanman ve geri adım atman için hiçbir zaman geç değil.
C: Evet.
S:(L) T___ ile A___ arasında bir geçmiş yaşam veya karmik bağlantı var mı?
C: Her zaman olduğu gibi. Keşfetmek ona bağlı. İsyankar ve dinlemek
istemiyor. Çok şey söyledik, gerisi ona bağlı.
S:(L) Bu odada isyankar olmayan biri var mı? (Koro) Ben! (L) Hepimiz bunu
zor yoldan öğrendik ha? (Koro) Aynen öyle... (V) T___'nin şu anda gördüğü
dersi hepimiz yaşadık. Şimdi oturup sonucu görmek bizim için kolay çünkü
bunu daha önce yaşadık. Bizim için ona geri adım atmasını ve yeniden
düşünmesini söylemek kolay çünkü hepimiz birileri tarafından bunu yapmaya
zorlandık ama o zaman bunu yapmanın ne kadar zor olduğunu ve bunu dünyanın
sonu olarak gördüğümüzü hatırlamamız gerek. (L) Evet. Yıkıcı ilişkileri
sonlandırmanın, dünyada yapılacak en zor şey olduğunu hepimiz düşündük.
Gençken başka insanlar bize öğütler verdiler, tıpkı şu anda bizim T___'ye
verdiğimiz gibi, ve o öğütleri dinlememiştik. Eğer şimdi gördüğümüzü o zaman
bilseydik herşey ne kadar kolay olurdu... (Koro) Çok doğru!
C: Gerçek sevgi hormonlara dayalı değildir.
S:(T) Yani söyledikleri şey şu ki, ilişkiyi burada sürdürebilirim ama orada
sürdüremem, öyle mi? (L) Hayır T___, her iki şekilde de şans yüksek değil
ama burada iyi bir destek sistemi ve metafizik bağlantılar sayesinde bir
şansın var. Orada herşeyin daha kötü olacağı kesin ve o zaman duygusal
karmaşaya gireceksin ve muhtemelen ekonomik durumun da kötü olacak ve
herkesten kopacaksın. (V) İlişkin konusunda net bir yanıt yok; burada
kalırsan şansın biraz daha yüksek olduğunu söylediler. Kalırsan bu ilişkiyi
kesinlikle yürütebileceğini söylemediler. Ve eğer tam şimdi taşınma yoluyla
ruhsallık arıyorsan, bu kesinlikle yanlış bir adım olur...
C: Evet.
S:(J) Bu sabahki olaya dönecek olursak, J___ bana yaşadığı deneyimi
anlatırken, gözlerini açtığında ışığın sarı göründüğünü söyledi... (V) Renk
değişimini ben de fark ettim... (J) Bu bahsettiğiniz olaydan mı
kaynaklanıyordu?
C: Evet.
S:(J) Işıktaki renk değişimlerine neden olan şey neydi?
C: 4'üncü yoğunluktan kalan etkiler.
S:(L) Bu, 4'üncü yoğunluğa doğru ilerlerken giderek daha fazla gerçekleşecek
olan birşey mi?
C: Evet.
S:(L) Atmosferdeki bu elektromanyetik yüklenme, tabii eğer öyleyse,
yoğunluklardaki kaymanın bir parçası olarak meydana geliyor...
C: Evet.
S:(L) Eğer bu atmosferdeki elektromanyetik bir yoğunlaşma ise, bu,
yaklaşmakta olan dalgadan mı kaynaklanıyor? Bu dalganın varlığının veya
yaklaşmasının etkilerini giderek daha fazla hissetmemizle mi ilgili?
C: Giderek yoğunlaşıyor, tıpkı bir deniz dalgasının gelişi öncesindeki
etkiler gibi.
S:(T) Kuzey Karolina ve Kaliforniya'daki aşırı rüzgarlar ve Japonya'daki
depremler, hepsi bununla ilgili mi?
C: Evet.
S:(T) Evet. Medya kasıtlı olarak bu konuya olan ilgisini sınırlı tutuyor.
Rüzgar Karolina'da saatte 200 kilometre, Kaliforniya'da da saatte 250
kilometre hızla esiyor. (L) Kasyopyalılar bize havanın giderek
garipleşeceğini söylemişti. (T) Japonya'da bugün bir deprem daha oldu.
Birkaç haftadır aralıklarla devam ediyor. Devam etmesi bekleniyor. (V)
Sylvia Brown bir talk-show'a çıktı. Çok yüksek algılama gücüne sahip bir
medyum olarak biliniyor. Onun psişik yetenekleri konusunda siz ne
düşünüyorsunuz?
C: İyi.
S:(V) Alaska'da büyük bir deprem meydana geleceğini söyledi. Çok büyük bir
deprem. Bundan bahsedebilir misiniz?
C: Sizin zaman ölçümünüzle dalganın giderek yoğunluğunu arttıracağı
önünüzdeki yıllarda meydana gelecek çok sayıda olaydan biri.
S:(V) Bu çok ilginç, Sylvia Brown'u birkaç yıldır takip ediyordum. (L) Şunu
sorayım: Piers A___'dan bir mektup aldım ve beni eleştiriyor ve küçümseyip
duruyor ve...
C: Piers saptırılıyor.
S:(L) Bilgisayar ağındaki o acayip heriften aldığım iğrenç mektuptan sonra
bir de bunu görünce şunu sormak istiyorum: Gerçekten bu insanların
gözlerinin açılmasını istiyorum, gözleri açılacak mı?
C: Açılacak olanlar açılacak.
S:(TR) Şöyle düşün, zihinleri kapalı olanların zihinlerini kapalı
tutmalarına müsaade edecek kadar açık bir zihne sahipsin. Denedin ama bunu
daha fazla zorlamana gerek yok. (L) Bu yıl çok büyük, olağanüstü bir UFO
faaliyeti gerçekleşeceğini söylemiştiniz, doğru mu? 1995?
C: Bingo!
S:(L) Sanırım bu başladı bile çünkü Michigan'da bir adam güpegündüz bir
UFO'yu filme almış ve üç gündür haberlerde bunu gösteriyorlar ve sanırım
konuyu küçümseyici bir tavır takınmıyorlar. (F) Evet, takınıyorlar. Kanal
13'te izledim ve kesinlikle UFO olaylarını küçümseyici bir tavır
takınıyorlardı. (TR) Ve o adamlar ağ üyeliklerini de kaybettiler! (L)
Michigan'daki o adam, bize o aracı ve kime ait olduğunu söyleyebilir
misiniz?
C: Griler.
S:(L) Griler önümüzdeki yıllarda kendilerini 3'üncü yoğunlukta giderek daha
fazla mı gösterecekler?
C: Evet.
S:(L) Bunu yapmalarının ardında bir neden var mı?
C: Tüm olaylar, sizin artık bildiğiniz şeylerle ilgili.
S:(L) Dünya'ya inme ve medya yoluyla insanlarla etkileşime girme
hamlelerinin bir parçası... (TR) Dünya'ya zaten iniyorlar...
C: Hayır, herşey dalganın yaklaşmasıyla ilgili olduğu için, ayrıntıların ne
olduğu zamanla ortaya çıkacak.
S:(L) Bu arada, TR, Apalaçya'daki üslerle ilgili verdiğin bilgiler
onaylanmış gibi görünüyor. (TR) Apalaçya dağlarında askeri üsler var mı?
C: Evet.
S:(T) Gizli üsler mi?
C: Evet.
S:(TR) Yeni Dünya Düzeni'nin son aşamalarını uygulamaya başladıklarında
ABD'nin boyun eğmesini sağlama amacına mı yönelik?
C: Bekleyin ve görün.
S:(L) Çeşitli makalelerde okuduğum gibi bu ülkede krematoryum veya çalışma
kampları olarak kurulmuş binalar veya yerler var mı?
C: Evet.
S:(T) Bu planı ne zaman uygulamayı düşünüyorlar?
C: Açık.
S:(TR) Duyduğum son tarih Mart 1995'di. (V) Aman tanrım. (L) Astroloji
haritalarını incelediğimde 95'in garip bir yıl olacağını anlamıştım. (V)
Bunu pek çok başka kişi de söylüyor. (D) Büyük birşey olacak herhalde, büyük
bir kurumun çöküşü gibi... (L) Eğer burada oturup saat yönünde bir ışık ve
enerji girdabını imgelersek, enerji akışını önemli ölçüde arttırabilir
miyiz?
C: Artık gerekli değil.
S:(V) Dün gece birden bir Tarot okuması yapasım geldi. Aylardır yapmamıştım
çünkü bunun çok temiz bir kanal olmadığını biliyorum ama bunu yapmanın iyi
olacağı yönünde güçlü bir duygu hissettim. Dün gece kendim için yaptığım
okuma gerçekleri yansıtıyor muydu?
C: Eğer öyle olmasını istiyorsan.
S:(V) O okumayı yaparken sizden enerji aldığımı umuyordum, alıyor muydum?
C: "Bizden enerji almak" için kartlara başvurma. Asıl güçlü duygun, bilgi
için meditasyon yapmaktı. Bunu bir tarot ihtiyacı olarak yanlış yorumladın.
Kartlar yanıltabilir, meditasyon asla yanıltmaz.
S:(V) Güzel kartlar çıkmıştı ve bu sabah açtığım kartlar da güzeldi... Son
kart ay kartıydı ve bunun psişik enerjiyi mi yoksa aldanmayı mı
vurguladığını ayırt edemedim... Algıladığım anlam neydi?
C: Bu celse için yeteri kadar kişisel bilgi verdik.
S:(T) Meditasyon yapmanın en iyi yolu nedir?
C: Size "zahmetsiz" gelen yol.
S:(V) Tamam, madem kişisel konulardan daha genel konulara geçiyoruz... Şunu
bilmek istiyorum... Metafizikle ilgilenen insanlar arasında şöyle genel bir
bilgi var; bir ruh gezegene doğduğunda o küçük bebek sonsuz bilgiye sahiptir
ama büyüdükçe ve dünyevi şeyleri öğrendikçe bilgimizi yitiriyoruz, bu doğru
mu?
C: Hayır.
S:(L) Bir bebek nasıl sonsuz bilgiye sahip olabilir ki, yalnızca geçmiş
yaşam deneyimlerinin yansımalarına sahiptir. (V) Bunu sen de duymuşsundur...
C: Saçma.
S:(V) Güzel. Sadece... Bunu sen de duymadın mı...
C: Ruhlar bu gezegene "doğmaz". Ruhlar hiçbir zaman doğmadılar! Ve hiçbir
zaman da ölmeyecekler!
S:(V) Anlıyorum, sorum biraz gevşekti. Üzgünüm. (D) Yeni ruhlar yaratılıyor
mu?
C: Eğer aklını kullanırsan bu soruyu da şimdi yanıtladık. D___ gerçek
"zaman" kavramını bilmiyor.
S:(D) Bu benim için çok zor bir kavram. (L) Herkes için de öyle. Zaman
kavramından bahsedebilir ve onunla oynayabiliriz... ama aslında zaman yok.
Bir ilüzyon, bir yalan... (T) Yarattığımız 3'üncü yoğunluk dünyasının bir
parçası... (D) Anlamaya gerçekten çalışıyorum... (F) Bir örnek vereyim:
Kendini bu gezegenden uzaklaştır ve güneşi yalnızca bir nokta olarak
görebildiğin kadar uzak bir yere git. (D) Tamam, oradayım... (F) Uzay
boşluğundasın... Yön yok, yol yok. Ne yukarı var, ne aşağı, ne de yanlar.
Hiçbirşey... Nereye baksan yıldızları görüyorsun ama yön ve taraf diye
birşey yok... Artık gezegende olmadığın için Güneş doğmuyor ve batmıyor. Ne
saatin var, ne birşey... Neyin önce neyin sonra olduğunu nasıl anlayacaksın?
(TR) Deney araştırmaları için derinlerdeki mağaralara inen insanları
duydunuz mu hiç? 45 gün geçtiğini düşünerek yukarı çıktıklarında aslında 65
veya belki yüz gün geçmiş oluyor... Çünkü zaman yavaşlıyor ve sanki duruyor.
Zaman bir insan kavramı. (F) Barbara Mackle olayıyla ilgili kitabı
okumuştum. Adamın biri onu kaçırıp bir tabutun içine koymuş ve tabuta da
hayatta kalması için gerekli araç gereci koyup kadını gömmüş. 83 saat sonra
oradan çıkarıldığında o tabutta sadece bir gece geçirdiğini düşünüyormuş.
(L) Şunu sormak istiyorum: gece ve gündüzün ilerleyişi gibi yapay
kavramların olmadığı bir durumda uyku veya yemekle ilgili olarak insanın
fiziksel bedeninin doğal döngüsü nasıl olurdu? Diğer bir deyişle, yapay
zaman kavramı dışında yaşıyor olsaydık, doğal durumda ne kadar süre uyanık
kalırdık, ne kadar uyurduk?
C: Tüm varlığınız çok farklı olurdu ve bahsettiğin döngüler de farklı
olurdu.
S:(L) Nasıl olurdu, söyleyebilir misiniz?
C: Çevreye bağlı.
S:(L) Yani çevreyle o kadar etkileşim içindeyiz ki, neredeyse kendimizi
ondan hiç ayıramıyoruz, öyle mi?
C: Yakın.
S:(L) Eğer mevcut zaman kavramlarımızla 48 saat gece, 48 saat gündüzü
yaşıyor olsaydık, ömrümüz de buna göre daha mı uzun olurdu?
C: Belki.
S:(L) Sitchin'in Nebiru olarak teorize ettiği gezegenle ilgili ilginç bir
fikri var. Onların güneş yılı bizimkinin 3600 katı ve dolayısıyla da onların
yaşamındaki her bir yılllık sürede Dünya'da 3600 yıl geçiyor. Yani öyle bir
teorik gezegendeki bir varlık, o gezegenin bir yılı içinde bize göre
binlerce yıl geçirmiş oluyor. Bu kavram doğru mu?
C: Bu, yanlış temellere dayalı bir kavramsal karşılaştırma.
S:(L) Benim sunduğum şekli mi yanlış, yoksa Sitchin'in teorisi mi?
C: "Hepinizinki."
S:(TR) Zamanın göreceli olduğunu ve 10'lu sayma sistemine göre matematiğe
dayalı olarak oluştuğunu hatırlamamız gerek. Ay'a gidersen orada zaman aynı
olmaz. Ay'da Dünya zamanını kullanıyoruz. Mars'a gitseydik, Mars zamanı
farklı olurdu. gezegenin dönüşü ve yörüngesine bağlı olurdu herhalde.
Örneğin pi'nin 3.1416 olması. SETI programında "zeki hayat pi'yi
anlayacaktır çünkü pi, dairesel matematikteki temel bir fikirdir." diyerek
pi'yi radyo sinyalleriyle yolladılar. Dairenin çevresini ve çapı ölçebilmek
için pi'yi bilmen gerekir. Pi'yi on bazında göndermenin faydasının ne
olduğunu merak ediyorum çünkü Griler'in 8 parmağı var. 8'li sistemde pi'nin
değeri ne acaba? Başka bir sistem bazında çalışan biri için 3.1416'nın
hiçbir anlamı yok.
C: Griler siber genetik varlıklar, dolayısıyla programlandıkları matematiği
kullanırlar.
S:(TR) Kastettiğim noktayı kaçırdınız. Grilerin...
C: Hayır, kaçırmadık. Bizimle konuşurken neden yukarı bakıyorsun?
S:(L) Nereye bakmamız gerekiyor?
C: Herhangi bir yere.
S:(L) Tamam, Griler matematiği kullanacak şekilde programlandılar. Sanırım
yaratıcıları olan Kertenkele varlıklarının matematiğini kullanmaya
programlandılar, doğru mu?
C: Değişken.
S:(L) Kertenkeleler nasıl bir matematik sistemi kullanıyorlar?
C: Kertenkeleler, sizin henüz anlamaya yakın bile olmadığınız bir metematik
türünü kullanıyorlar.
S:(L) Bunu anlayabiliyorum. Bir doğru, bir noktanın tek bir yöndeki hareketi
olarak, bir düzlem bir doğrunun kendine dik açılarla hareketi olarak, 3'üncü
boyut bir düzlemin kendine dik açılarla hareketi olarak ve 4'üncü boyut da
üç boyutlu bir nesnenin kendine dik açılarla hareketi olarak tanımlanıyor ve
biz 4'üncü yoğunluğu anlayamıyoruz. 3B bir elmaya baktığımızda, 4B bir
nesnenin yalnızca bir dilimini görmüş oluyoruz lafın gelişi. Eğer elmayı
gerçek 4B haliyle görseydik, kırmızı, tüpsü, sonsuza giden birşey görürdük
sanırım. Bu doğru bir değerlendirme mi?
C: Yakın.
S:(TR) Ve ayrıca 5'inci, 6'ncı ve 7'nci yoğunluk seviyeleri var. Tüm bunlar
da zamanın mevcut olmadığını ve ilgisiz birşey olduğunu gösteriyor. Bu,
sonsuz sayıda yolla gösterilebilir.
C: Evet.
S:(L) Mayalara baksanıza... 20'li sayı sistemiyle hesap yapıyorlarmış. (TR)
Zamana yönelik tüm referansları ortadan kaldırdığında zaman yavaşlıyor ve
sonunda duruyor. (J) Evet, duyusal mahrumiyet odalarında (sensory
deprivation chambers) tutulan kişilere ne olduğuna bakın. (TR) Aynen öyle.
(L) İçe doğru patlayan bir sonsuzluk.
C: Eğer uzay boşluğunda olsaydınız, binlerce "yıl" uyuyabilir veya
milyonlarca "yıl" uyanık kalabilirdiniz.
S:(TR) Bu da F___'nin uzay boşluğunda bulunurken, referans noktaları
olmadığında zamanın nasıl algılanacağı ile ilgili yorumunu doğruluyor. Bir
ara güneş sistemindeki çeşitli gezegenlerin matrislerinden ve gezegen
algılarımızdan bahsetmiştik ve bu matrislerin başka bir yoğunluğa giden
koridorlar gibi olduğundan ve eğer uygun bir boyut modunda olursak, güneş
sistemimizin gezegenlerini 3'üncü yoğunlukta olduğundan çok farklı bir
şekilde göreceğimizden bahsetmiştik. 3'üncü yoğunlukta 400 dereceden fazla
sıcaklığa sahip cehennem gibi bir yer olarak görünen Venüs'ü, üzerinde
canlıların yaşadığı çok farklı bir olarak görürüz, doğru mu?
C: Evet. her yerde varlıklar bulunur, bir boyutta veya diğerinde.
S:(L) Venüs'te yaşayan varlıklar, Dünya gezegeni üzerindeki biz insanların
farkındalar mı?
C: Evet.
S:(L) Mars'ta yaşayan varlıklar var mı?
C: Evet.
S:(L) Bizim farkımızdalar mı?
C: Evet.
S:(L) Güneş sistemimizdeki diğer tüm gezegenlerdeki varlıklar bizim
farkımızda mı?
C: Evet, çünkü hepsi daha yüksek yoğunluklarda bulunuyor.
S:(L) Neden Dünya daha düşük bir yoğunlukta ve biz de sanki soğukta
bırakılmışız gibi görünüyor? Onlar bizi biliyor ama biz onları
algılayamıyoruz. Neden? Bu hususta neden yalnızız? (D) Dünya hepsinden sonra
mı yaratıldı?
C: Hayır, hayır, hayır.
S:(T) Bizimle etkileşiyorlar mı?
C: Tamam, durun, yavaşlayın! Yeniden inceleyin: 1'inci yoğunluk kim?
S:(L) Kayalar ve mineraller, değil mi?
C: Ve?
S:(L) Bitkiler mi?
C: Evet. Şimdi, onların sizinle ilgili farkındalıkları sizce ne olabilir?
S:(L) Kayaların ve bitkilerin bize dair algıları mı? Aman tanrım! (V) Bu
ilginç bir ifade şekli. Harika bir örnek. (TR) Daha üst yoğunluktaki
varlıkların bizim farkımızda olmalarına rağmen bizim neden onların farkında
olmadığımızı sorarken, bizden daha aşağı seviyelerdeki varlıkların bizimle
ilgili farkındalıklarının ne olduğunu da sormamız gerekiyor. (J) Herhalde
bizim 4'üncü yoğunluğa dair farkındalığımızdan fazla değildir. (TR) Ama bir
bitkiye müzik çaldığında bunu bir şekilde fark ediyor, çünkü onun daha iyi
büyümesini sağlıyor. (L) Müzik bir varlık değil. (TR) Bir enerji dalgası.
(J) Bir saniye... söyledikleri şey şu: onların bize dair farkındalıkları,
bizim 4'üncü yoğunluk varlıklarına dair olan farkındalığımızdan fazla değil.
(TR) Yani onların bizimle olan etkileşimleri, bizim bitkilerle olan
etkileşimimiz gibi mi?
C: 2'nci seviyede kim var?
S:(L) Hayvanlar. (TR) Böcekler, düşük yaşam formları.
C: Şimdi dikkatlice düşünün, onların sizinle ilgili farkındalık ve daha da
önemlisi anlayış seviyesi nedir?
S:(L) Sanırım bir şekilde bizim farkımızdalar ama bizi anlamıyorlar... (TR)
Bazıları bazı noktalarda anlıyor... (T) Bizi belirli bir ölçüde
anlıyorlar... (F) Ama onların bizimle ilgili anlayışları, bizim onlarla
ilgili anlayışımızdan tamamen farklı. Diğer bir deyişle, onlar iri ve hantal
varlıklar görüyorlar ama neler olduğunu bilmiyorlar. (L) Ouspensky'nin
hayvanların insanları nasıl algıladıklarıyla ilgili açıklaması gerçeğe yakın
mı?
C: Yakın.
S:(L) Tamam, 1'inci yoğunluk, mineraller ve bitkiler... Kayalar ve
mineraller, büyüme, suda çözünme, erozyon ve diğer yollarla bitkilerle
birleşiyor. Gerçekten sınırlı bir varlıkları var. Ve çoğunlukla hayvanlar
gelip onları yiyor. (F) Arılar çiçekleri polenliyor. (L) Ağaçlarda çok
çeşitli hayvanlar yaşıyor. (T) Bazı hayvanlar yer altında ve mağaralarda
yaşıyor. (TR) Yani kayaların, minerallerin ve bitkilerin, onlarla çeşitli
şekillerde etkileşen hayvanlarla ilgili gerçekten sınırlı bir anlayışı var.
C: Evet, ve siz de sizin üzerinizdeki yoğunluklarla ilgili sınırlı bir
anlayışa sahipsiniz.
S:(L) Gene de şu soru ortaya çıkıyor ki... (TR) Örneğin bugün hepimiz
yıldırım dediğimiz birşeyi deneyimledik ama bundan fazlası olduğunun hepimiz
farkındaydık. 4'üncü yoğunlukta olan birşeyi bir şekilde algıladık. O
realiteyi sınırlı bir şekilde algıladık.
C: Laura, zihnindeki blokları kaldır; kayalar ve bitkiler sizi "görüyor mu?"
S:(J) Muhtemelen görmüyorlar. (D) Tam olarak bilmiyoruz. (TR) 1'inci
yoğunluk maddelerinin 3'üncü yoğunluktaki yansımalarını görüyoruz. 1'inci
yoğunluğu kendini algıladığı gibi görmüyoruz. 4'üncü yoğunluktakiler de bizi
bizim kendimizi algıladığımız gibi değil, 4'üncü yoğunluğa yansıdığımız
şekilde görüyorlar.
C: TR, hızlı bir ilerleme kaydediyorsun. Laura kıçını oynatmakta zorlanıyor!
[Gülüşme]
S:(V) Merak ediyorum. Kayalar birbirlerini görüyor mu? (L) Soralım. Kayalar
birbirlerine baktıklarında ne görüyorlar?
C: Birbirlerini algılayabiliyorlar.
S:(L) Bir kaya bir diğer kayanın farkına varlığında algıladığı şey, bizim
dıuyu organlarımızdan hangisine daha yakın?
C: Bu çapraz bir kavramsallaştırma ve işe yaramaz.
S:(L) Yani bir kayanın algıladığı şeyi yorumlamamızın bir yolu yok. Diğer
bir 1'inci yoğunluk örneği de bitkiler. Bitkilerin belirli bireylere pozitif
olarak, belirli bazı bireylere de negatif olarak tepki gösterebildiklerini
biliyoruz. Bitkileri poligraf makinelerine bağlayarak bu tepkileri
ölçmüşler. (J) Müziğe de tepki veriyorlar. (TR) Üçüncü yoğunlukta görünen
tepkiler.
C: Evet.
S:(L) Eğer bitkiler birbirleriyle etkileşiyorsa, birbirlerine karşı bir
yakınlık duyuyorlar mı?
C: Buna benzer birşey.
S:(L) Bir bitkiyi yediğimizde bu onu incitir mi?
C: Bir "Kertiş" sizi yediğinde bu sizi incitir mi?
S:(TR) Evet, biz 3'üncü yoğunluktayız ve 1'inci ve 2'inci yoğunluğu yiyoruz,
4'üncü yoğunluk da bizi yiyor. (D) Biz bitkileri yiyoruz, Kertişler bizi
yiyor, peki yemeden nasıl hayatta kalabiliriz?
C: Fizikselliğe duyduğunuz arzuyu bıraktığınızda, yemek yemeğe ihtiyacınız
olmayacak.
S:(L) Yani fiziksel varoluşa düşüş ve cennet hikayesi kısmen fiziksellik ve
yeme ihtiyacı ile ilgili.
C: Lusifer, "Düşen Melek." Bu sizsiniz.
S:(L) Yani "düşmek", başka hayatlarla, başka canlılarla beslenmek zorunda
olduğun fiziksel bir varoluşa girmek anlamına geliyor, öyle mi?
C: Evet.
S:(TR) Bitkiler 1'inci seviye varlıklarla örneğin kayalar, sular vb ile
beslendiğinde, 1'inci yoğunluk acı hissediyor mu?
C: Bu husus üzerinde durmamız gereksiz. Bu konuyu irdeledik.
S:(TR) Yani bir bitki besin aldığında... (L) Bitki minerallerle aynı
yoğunlukta, yani bu şey gibi... (TR) İki ayrı varlık birleşiyor gibi mi? (V)
Jeffrey Dahmer gibi... [Gülüşme] ... (LM) Mineraller suda çözünüyor ve sonra
bitki tarafından emiliyor, bunda ne acı olabilir?
C: Subjektif, LM.
S:(L) Belki örneğin fosfatın suda çözünmesi, onun için bir nevi ölümdür...
C: Yakın. Yalnızca 3'üncü seviyede algıladığınızda ve varolan tek algının bu
olduğunu düşündüğünüzde kendinizi sınırlandırıyorsunuz.
S:(L) Yani diğer bir deyişle, 4'üncü seviye anlayış üzerinde çalışırken
1'inci, 2'inci ve 3'üncü seviyeyi de algılayabilmeliyiz, öyle mi?
C: Hayır. 4'üncü, 5'inci ve 6'ncı üzerinde çalışın.
S:(L) Altımızda ne olduğunu anlama egzersizi olarak 1'inci ve 2'inci
yoğunluk seviyelerini de anlamak faydalı olmaz mı?
C: Her zaman yükselmeye çalışın.
S:(V) Gelişen ruhlar olarak 1'inci ve 2'nci seviye çalışmalarımızı zaten
tamamlamadık mı?
C: Evet.
S:(V) Geri adım atmaya gerek yok. (TR) 4'üncü seviyedeki Kertişleri kim
yiyor?
C: Kimse. 4'üncü seviye, KH'nin tam ifadesinin mümkün olduğu son
yoğunluktur.
S:(TR) Yani 5'inci ve 6'ncı seviyedeki varlıklar saf enerjiyle
besleniyorlar.
C: Evet.
S:(TR) 4'üncü seviye tam KH için son aşama. Peki "düşünme ve değerlendirme"
seviyesi olarak tanımladığınız 5'inci seviyedeki bir KH varlığının durumu
nedir?
C: 1'inci, 2'inci, 3'üncü ve 4'üncü seviyenin ruhları, enkarnasyonları
arasında 5'e gider.
S:(T) Yani 4'üncü seviyedeki varlıklar, bir sonraki enkarnasyonları için 4'e
dönmeden önce 5'inci seviyeye gidiyor?
C: Aynen.
S:(T) Bu yüzden düşünme ve değerlendirme seviyesi olarak isimlendiriliyor.
Gidip yaptığın şeyler hakkında düşünüyorsun. (TR) Peki ya 6'ncı yoğunluktaki
ruhlar? (L) 6'ncı yoğunluk KH varlıkları var mı?
C: 6'ya ulaştığında artık 5'e kadar olan döngüye girmezsin.
S:(L) Peki 6'ncı yoğunlukta bir KH deneyimi var mı? 6'ncı seviye Oryonlar
gibi?
C: Bunlar yalnızca bireylerin yansımalarıdır, birleşik varlıklar değil. Bu
yansımalar denge için vardır. Bunlar bütün birer varlık değildir, sadece
düşünce formlarıdır.
S:(L) 6'ncı seviye varlıkları İncil'de Eyüp'ün hikayesinde Lusifer'in
Tanrı'nın önüne gelişi gibi bir araya gelmiş melekleri mi ifade ediyor?
C: Evet.
S:(L) Yani 6'ncı yoğunlukta KH ve BH var ve birbirlerini dengeliyorlar?
C: Dengeye yönelik bir yansıma.
S:(L) Bunda bir herhangi bir hiyerarşi var mı? Bu varlıklar bir çeşit "Büyük
Konsey"in önüne gelip planlar yapıp tartışıyor, kararlar verip bunları
uyguluyorlar mı?
C: Hayır.
S:(L) Peki nasıl oluyor? Herşey enerjilerin doğal bir etkileşimiyle mi
meydana geliyor?
C: Evet.
S:(V) Biz 3'üncü yoğunluktayız ve siz bizimle çalışıyorsunuz ve biz 4'üncü
yoğunluğa geçmeye çalışıyoruz ve siz de 6'ıncı yoğunluktan 7'nciye geçmeye
mi çalışıyorsunuz?
C: Evet.
S:(TR) Bize yardım etmeniz, 7'nci yoğunluğa ulaşmanıza yardımcı oluyor mu?
(V) Tıpkı sizin bizimle çalışmanız gibi, daha yüksek yoğunluklarda olup
sizinle çalışan başka varlıklar var mı?
C: Hayır, 7'ye hepimiz birlikte ulaşıyoruz.
S:(L) Diğer bir deyişle, siz bizi yukarı çıkarmaya çalışıyorsunuz ve herkes
de yukarı çıkıyor ve tüm parçalar tekrar bir araya geldiğinde hepimiz 7'ye
gidiyoruz öyle mi?
C: Evet.
S:(TR) Bize yardım etme amacınız bu mu?
C: Bu doğal bir süreç.
S:(TR) 6'ncı yoğunluğa ulaştığımızda bizim işlevimiz, tıpkı sizin şu anda
yapmakta olduğunuz gibi 3'üncü yoğunluktakilere yardım etmek mi olacak?
C: Evet. Biz gelecekteki siziz.
S:(TR) Ruhların yüzde elliden fazlası 6'ya ulaştığında ve 7'ye geçmeye
hazırlandığında, geri kalanların hepsi de otomatik olarak 7'ye mi geçecek?
C: Doğru kavram değil. 3'üncü yoğunluk "Yılan Kardeşliği" ilhamlı
matematiksel hesaplama ve fikirleri kullanıyorsun.
S:(J) Yani bu işin yüzdesi yok. (TR) Yani her bir ruhun oraya ulaşması
gerek. (V) 3'üncü yoğunluk matematiğini uygulayamayacağımız kadar yüksek
değil bu bence. (TR) Çoğunluk diyelim.
C: Hayır. Hala 3'üncü yoğunluk matematiğini kullanıyorsunuz.
S:(L) Pekala, 7'nci yoğunluğa kesin geçişin ölçütleri nedir?
C: Derslerin tamamlanması.
S:(J) Evet. (TR) Tüm ruhlar 7'nci yoğunluğa geçtiğinde tüm ruhlar tek bir
ruh haline mi gelecek?
C: Yakın.
S:(TR) O yüzden herkesin gelmesi gerek, çünkü hepimiz 7'nci yoğunlukta bir
olacağız. (D) O zaman oyunu değiştirip tekrar ilgi çekici hale getirmek için
ne yapmamız gerekecek?
C: Birşey "yapmak" zorunda değiliz, yaptık, yapacağız, yapıyoruz!!!
S:(L) "Ultimate Frontier" adlı kitabı yazan adam o bilgileri kanalladı mı
veya anlattığı olaylar gerçekten meydana geldi mi?
C: Evet ve evet.
S:(L) İddia ettiği gibi Davut'un reenkarnasyonu mu?
C: Öyle tercih ediyorsa.
S:(L) Kadınlar hakkında söyledikleriyle ve ruhların yalnızca tek cinsiyette
reenkarne olduğuna dair açıklamalarıyla beni kaybetti. (J) Hayır, öyle değil
ve sanırım cinsiyet değiştirme eşcinsellikle de yakından ilgili. (L) Evet. (TR)
Ama bence ruhlar belirli bir cinsiyette bedenlenmeye daha eğilimli.
C: Hayır.
S:(L) Sanırım netice itibariyle dengeleniyor.
C: Herşey sadece ders.
S:(J) İnsanın cinsellik durumunun, örneğin eşcinselliğin, bir yaşamdan
diğerine geçerken cinsiyet değiştirilmesiyle ilgisi var mı?
C: Bazen.
S:(L) Tüm cinsel ifade şekilleri arasında, 4'üncü yoğunluğa daha hızlı
olarak ilerleme olasılığı en yüksek olanı hangisi?
C: Cinsellikten tamamen uzak oluş.
S:(D) O zaman benim durumum iyi! [Gülüşme] (V) Neden cinsellikten tamamen
uzak olmak, açıklayabilir misiniz?
C: Çünkü o zaman fizikselliğe olan arzularınızdan kurtuluyorsunuz.
S:(TR) Yani seks, insanı iyice 3'üncü yoğunluğa cezbeden bir 3'üncü yoğunluk
eylemi. (L) Peki ikinci en olası cinsel ifade hangisi? [Gülüşme] (D) Benim
durumum hallolduğuna göre şimdi sizin durumunuzu ele alabiliriz! (J) Önem
sırasına göre... [Gülüşme]
C: Bir önemi var mı?
S:(D) Laura için önemli, cevap verin lütfen. (L) Sanırım herkesin
cinsellikten tamamen uzak olmayı isteyeceği ve tüm fiziksel şeylerden
kurtulacağı bir noktaya ulaşması gerekiyor ama şu noktada elimizdeki
seçenekler karşıtcinsellik, eşcinsellik, çiftcinsellik ve çokcinsellik.
[Gülüşme] (D) Bu cinsellik şekilleri arasında kendi fiziksel bedenlerimizden
zevk alma yeteneği de var. Bizim fizik bedenden zevk alma yeteneğimiz var
ama onların yok. Ve bir yerde okuduğuma göre bunu kıskanıyorlarmış. (L) Bu
doğru mu, bizim fizikselliğimizi kıskandığınız?
C: Hayır. Hiç!
S:(L) Bir yerde okuduğuma göre yüksek ruhsal seviyelerde olduğunda ruhsal
birleşmeyi deneyimleyebiliyorsun ve bu orgazmdan daha iyi. Bu doğru mu?
C: Herhangi bir orgazm türüne neden ihtiyacınız olsun?
S:(L) Orgazm, fizikselliğin mutlak deneyimlerinden biri gibi görünüyor. (TR)
Evet, aynen bu, fiziksellik... (L) Fizikselde, 3'üncü yoğunluk dünyasında
varolan herşey bir şekilde daha yüksek boyutlardaki deneyimlerin ve varoluş
durumlarının bir yansıması değil mi?
C: Sizin deneyimlediğiniz şekliyle 3'üncü yoğunluk, bu yoğunluk içindeki
esaretinizi sürdürmek üzere beslenen bir ilüzyon.
S:(L) Diğer bir deyişle sonsuza kadar sevişen Vişnu ve Şiva örneğinde olduğu
gibi varoluştaki dünyaların devamını sağlayan kozmik bir orgazm falan yok?
C: Zırva! [Gülüşme]
S:(L) Doğu dinlerinde öğretilen birşey bu, hatta bu şekilde yaptıkları
heykeller var...
C: İlüzyonu sürdürmeye yönelik bir mantıksallaştırma.
S:(L) Yani orgazm deneyimi bir yem, bizi... (D) Kontrol altında tutmak
için... (TR) Ve üçüncü seviyede tutmak için... (L) Bu doğru mu?
C: Evet.
S:(L) Başka bir celsede bu konu hakkında sorduğum başka bir soruya dönelim:
orgazm anında enerjimize ne oluyor? Bu enerji nereye gidiyor?
C: 4'üncü seviye KH'ye gidiyor.
S:(TR) Bu Kertenkelelerin bizimle beslenmesinin bir ifadesi mi?
C: Oradaki KH varlıkları bu enerjiyi alıyor.
S:(TR) Yani orgazm, 4'üncü yoğunluğun 3'üncü yoğunluktan beslenmesinin
3'üncü yoğunluktaki bir ifadesi, öyle mi?
C: Yöntemlerinden biri.
S:(D) "Pleiades Öğretileri"nde (Bringers of the Dawn) seksten bahsediliyor
ve bunun sevginin bir ifadesi olduğu, seni gerçekten sevmeyen biriyle seks
yapmaman gerektiği söyleniyor.
C: İhtiyaç duyulan tek şey sevgi.
S:(L) Eğer iki birey, birbirlerine duydukları yüksek seviyeli sevgiyi
fiziksel bir şekilde ifade etmek isteseler, bu enerjiyi 4'üncü seviye KH
varlıklarını beslemeden, pozitif bir şekilde yapmaları mümkün mü?
C: Hayır.
S:(L) Yani ne yaparsan yap, ne düşünürsen düşün, bu enerji oraya gidiyor
öyle mi?
C: Seks kuvvetli bir fiziksel arzudur.
S:(V) Büyük geçiş geldiği sırada seks yapan veya herhangi cinsel bir
ilişkisi olan kişiler bu yüzden geçişi gerçekleştiremeyecek mi? (L)
Sanmam... (V) Bunu öğrenmek istiyorum. Bu doğru mu?
C: Hayır. İncil'inizde "Bin Yıl" olarak bahsedilen şey, geçişin 3'üncü
yoğunluk yorumudur.
S:(L) Yani bir anlamda 4'üncü yoğunlukta bin yıl boyunca fiziksel varlıklar
olarak yaşayacağız. Geçiş bu süre içinde gerçekleşecek ve bu süre bittiğinde
fiziğe olan iştahımızı geride bırakmış olacağız, öyle mi?
C: Yakın. Bazıları 4'üncü yoğunluğa hemen geçecek, bazılarının ise biraz
daha "zamana" ihtiyacı olacak.
S:(T) Yani 4'üncü yoğunluğa geçtiğimizde ve hala fizikselken, ihtiyaç
duyduğumuz besinleri yine 3'üncü yoğunluktan mı edineceğiz?
C: Kısmen.
S:(D) Tamamen BH olsak bile mi?
C: Tamamen BH iseniz fiziksel besine ihtiyacınız olmaz.
S:(D) O zaman nasıl enerji alırız... Birbirimizden. Başkalarına hizmet
ediyor oluruz. (L) BH böyle çoğalıp büyüyor... KH parçalıyor ve parçalanıyor
ve giderek küçülüyor... (J) Uyguladıkları parçalamalar, yasa gereği onlara
dönüyor. (D) Kendi enerjimizi başkalarına verirken biz de başkalarının
enerjisini alabilecek miyiz?
C: Evet.
S:(D) Başkalarına hizmetin aynı zamanda kendine hizmet olması bu herhalde.
(L) Son olarak söylemek istediğiniz birşey var mı? Rehberlik anlamında
herhangi birimize söylemek istediğiniz birşey var mı?
C: Ancak spesifik olarak istenirse. (ç.n.: spesifik; ayrıntılı, açık, net)
S:(D) Evde kanallama yaptığımda sizinle temas kuruyor muyum?
C: Evet ama bozucu etkilere dikkat et. Ruhuna bak TR.
S:(TR) Uzun süredir ruhuma yöneliyorum ve ruh sörfü yapıyorum! Keen
Industries şirketi bana uygun bir iş teklifi sunacak mı?
C: Bekle ve gör.
S:(TR) Sizinle iletişim kurabilecek miyim?
C: Burada.
_________________
15
Nisan 1995 Frank, Laura, TR ve JR
S: (T) İyi akşamlar. Bu gece karşımızda kim var?
C: İyi akşamlar!
S: (L) Bu gece karşımızda kim var?
C: Şura.
S: (L) Human Potential
Foundation'dan (İnsan Potansiyeli Kurumu) Washington'da düzenlenen meşhur
konferansa dair bir ilan geldi. İlginç olabilir. Bu konferansa gitmek için
planlarımızı ayarlamamız faydalı olur mu?
C: Vakit kaybı.
S: (L) Oldukça kesin. (J) Elimizde yeteri kadar şey var. (L) "Mysterious
Fires and Lights" (Gizemli Ateş ve Işıklar) isimli bu kitapta, UFO olarak
algılanan bazı ışıkların aslında bizim gerçekliğimize girmiş canlı varlıklar
olabileceği fikri dile getiriliyor. Bu tür bazı ışık kaynakları bir bilince
ve amaca sahip gibi görünüyor. ... Bu bazı durumlar için geçerli bir şey mi?
C: Bu teorik verilerin geçerliliği hakkında fikir edinmek için yayın
tarihini kontrol et.
S: (L) 1967'de yayınlanmış. (T) Eski. (L) Bu aptalca bir fikir değil.
Yıldırım topları gibi. Zeki davranışlar gösterdiği biliniyor. Meraklı bir
köpek yavrusu gibi. Yıldırım topu nedir?
C: Benzetmeyle ilgisiz.
S: (L) Tamam ama duyuları olan birşey mi? ...
C: Hayır.
S: (T) Sadece çok tuhaf elektriksel bir fenomen.
C: Yakın.
S: (L) Geçen gece Frank olmadan çalışma yapıyorduk. Frank'in devletle ilgili
bir tehlike altında olduğuna işaret eden
bilgiler aldık. Bu doğru mu veya doğru muydu?
C: Kısmen.
S: (L) Bu tehlikenin kaynağı nedir?
C: Kaynak mı?
S: (L) Yani IRS mi, FBI mı, CIA mi, veya ne?
C: Başlangıcı bu şekilde değil.
S: (L) Fiziksel bir tehlike mi, yoksa taciz edilme tehlikesi mi?
C: Kendini yok etmeye yönelik zihinsel saldırı.
S: (L) Bu tür saldırılara karşı korunmak için yapılabilecek herhangi birşey
var mı?
C: Evet.
S: (L) Korunmak için ne yapılabilir?
C: Düzenli bilgi girişi.
S: (L) Ne tür bilgiler? Kanal bilgileri, kitaplar, videolar... ne?
C: Hepsi ve diğer.
S: (L) Belirli bir diğer tür mü?
C: Bilgi paylaşımı. Şimdi, uyarı!!! Diğerleri de yakında aynı tür
saldırılarda büyük bir artış deneyimleyecek. İkiniz geçmişte benzer
nedenlerden bu tür deneyimler yaşadınız, ama şimdi hep birlikte çalışıyor
olmanız sizi farklı bir kategoriye koyuyor!! Unutmayın, tüm kanallar ve
benzer yapıdaki kişiler tanımlanır, izlenir ve "ilgilenilir".
S: (T) Bu tür saldırı deneyimi olan iki kişi kim?
C: Öğrenmek için keşfedin.
S: (J) Birinin ben olduğumdan eminim çünkü son zamanlarda zihinsel ve
duygusal olarak çok kötü durumdayım. (T) Söz konusu iki kişiden biri JR mi?
(J) Biliyorum, biri benim.
C: İntihar düşünceleri?
_____________________
18 Nisan 1995 F___ ve Laura
S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.
S: (L) Bu akşam karşımızda kim var?
C: Tiklorya.
S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.
S: (L) Tamam. Geçen gece, üç veya dört yaşımdayken pencerede gördüğüm ve
bana "Nereye gidersen git, saklanamazsın. Zamanı geldiğinde seni bulacağız."
diyen yüzü gördüğüm olay hakkında konuşuyorduk. Bu olayda pencerede gördüğüm
şey kimdi veya neydi?
C: Gri.
S: (L) Söylediği şey tam olarak neydi?
C: Aynen hatırladığın gibi.
S: (L) Bana söylemek istedikleri şey nedir? Gelecekte bir noktada gerçekten
beni bulacaklar ve bana veya benimle birşey mi yapacaklar?
C: Henüz bu bilgiyi veremeyiz.
S: (L) Henüz bu bilgiyi veremez misiniz?
C: Evet.
S: (L) Neden?
C: Hayır. S: (L) Dr. Zanghi
bana hipnotik regresyon yaparken, bana neden kaçırıldığımı sordu. O bu
soruyu sorduğu anda bir tür Yunan tapınağına benzeyen yerdeki bir manzara
gördüm. Tapınakta uzun cüppeli, sakallı bir sürü piskopos kılıklı adam vardı
ve bana birşeyler öğretiyorlardı ve birşey yapmam için beni dışarı
gönderiyorlardı. Bu anı neydi?
C: Henüz değil Laura!
S: (L) Bunun ardında birşeyler var gibi. Bana korkutucu geleceği için mi
söylemiyorsunuz? Çok korkmama neden olacak birşey mi?
C: Hayır.
S: (L) Bu, yapmam gereken, ama henüz bilmediğim birşey mi?
C: Yakın.
S: (L) Sanırım burada F___ ile benimle ilgili bir tür kadersel olay var.
Doğru mu?
C: Muhtemelen.
S: (L) Ahhh. Benden daha kurnazlar. Geçen gece neredeyse kalp krizi
geçirmeme neden olacak olan o ani vizyon doğru muydu? Göklerin açıldığını ve
bir sürü varlığın bizim gerçekliğimize doluştuğunu gördüm.
C: Evet. Ama bu bir kehanet mi, yoksa mevcut gerçeklik mi?
S: (L) Aman tanrım! (F) Senin bunu yaşadığın gündü sanırım benim zihnimde de
benzer bir algı oluştu. Herşey şu anda oluyor. Algılarımızın sınırlılığı
nedeniyle bunu göremiyoruz. Biz birgün göklerin yırtılacağını ve kozmik bir
olay olacağını bekliyoruz. Ama aslında perde zaten aralanmış durumda ve
teker teker giriyorlar. Son grup da girdikten sonra birden tamamen açılacak.
Biz bir gün UFO'ların dünyamızı işgal edeceklerini düşünüyoruz. Bunun şu
anda zaten olduğunu algılayamıyoruz. Karla Turner bunu "Dünya'nın Sonu"
olarak tanımlamıştı ve kendisi ve ailesi için gerçekten de öyleydi.
______________________________
23 Temmuz 1995 F___ doğrudan kanallıyor, Laura, SV, TR,
JR
S: (L) Hazır olduğunuzda belirtin.
C: Tamam.
S: (L) Birkaç sorumuz var ve sanırım bu akşam JR başlamak istiyor. (J)
Öncelikle, kiminle birlikteyiz?
C: Bunu neden soruyorsun? Beklenen yanıt nedir?
S: (J) Bir isim.
C: Hala isim istiyorsunuz. O zaman: Toren.
S: (J) Eğer önemli değilse, değildir.
C: Önemli olan şey sizin için neyin önemli olduğu ve bizim uyum gösterme
isteğimizdir.
S: (L) Toren, benim aklımdaki ilk şey, birkaç gece önce yaşadığım bir
deneyim. Kendimle başka birşey arasında bir tür iletişim oldu gibi.
C: Gerçekliklerin çakışmasıydı.
S: (L) Gerçekliklerin çakışması nedir?
C: Enerji merkezleri çakıştığında olan şey.
S: (L) Hangi enerji merkezleri çakışıyor?
C: Düşünce enerjisi merkezleri.
S: (L) Kimin düşünceleri?
C: Ahh, biraz fazla hızlı gitmiyor muyuz? Düşünceler tüm yaratımın
temelidir. Düşünce olmadan hiçbirşey olmazdı. Olur muydu?
S: (L) Doğru.
C: O nedenle, çatışan enerji merkezleri düşünce kalıplarıyla ilgilidir.
Düşünce kalıbı enerjilerinin kesişimi olarak da adlandırılabilir.
S: (L) Biraz daha net olarak ifade edebilir misiniz?
C: Yönlendirme yaptığını algılıyoruz. Bilgi edinmeye yönelik gerçek çaba,
her zaman tüm yanıtlara, tüm sorulara açık olmaktır. Yani, daha spesifik
olunmasını istemen, yanıtın net olmadığını varsaydığını gösteriyor.
S: (L) Algılayabildiğim kadarıyla deneyimimin belirli bir kısmını silen
birşey oldu bana, ve siz de bunun kesişen düşünce merkezlerinden kaynaklanan
bir enerji çakışması olduğunu söylüyorsunuz. Şimdi, bu düşünce merkezleri
kesişmesi bedenimin içinde mi, yoksa içinde bulunduğum ortamda mı oldu?
C: İkisi bir ve aynı.
S: (L) Bu düşünce merkezleri çakışmasına neden olan şey faaliyetlerimden
herhangi biri miydi?
C: Yine, bir süre için algılarında biraz yavaşlamanı istememiz gerekiyor,
çünkü kişi en gerçek yanıtları, tüm olası yanıtlara açık olduğunda ve
önyargılı olmadığında görür. Ve yine, ne yazık ki yanıt arayışında
yönlendirme yaptığını algılıyoruz ve bu da önyargıyı gösteriyor. Elbette bu
da olabilir, ama eğer kişi olası yanıtlar arasında en gerçek olanını
arıyorsa, önyargının buna müsaade etmeyeceğini bilmelidir. Dolayısıyla, eğer
mümkünse, herhangi belirli bir sonuç türüne yönelmeyen sorular sormayı dene.
S: (L) Olayla ilgili spesifik algılarım hakkında soru sorabilir miyim?
C: Zaten yaptığın şey bu. Tüm olası yanıtlar arasında en gerçek olanı
istediğini algılıyoruz ve eğer kişi olası yanıtlardan en gerçek olanını
istiyorsa, kendi algıları üzerinde çok durmamalı, sadece yanıtların akışına
izin vermelidir. Bunu gerçekleştirmeye yönelik en iyi tavsiye, adım-adım
ilerleme yaklaşımıdır; yani en az önyargıyla en basit soruları sormak.
S: (L) Pekala. Yatakta uzanıyordum ve uyuyamama ile ilgili endişe
duyuyordum. Bildiğim bir sonraki şey, yatağımın üzerinde havada olduğumu
hissetmemdi. Gerçekten öyle miydim?
C: Hayır. "Ben" diye ifade ettiğinde, tüm varlığını ifade ediyorsun.
Herhangi bir tanımda kişinin varlığıyla ilgili birden çok faktör vardır.
S: (L) Varlığımın bir parçası varlığımın diğer bir parçasından ayrılmış
mıydı?
C: Evet.
S: (L) Bu, ruhumu veya astral bedenimi fiziksel bedenimden çıkarmaya yönelik
bir girişim miydi?
C: Girişim muhtemelen uygun terim değil.
S: (L) Diğer bir deyişle...
C: ... Girişim, çatışan enerjiler ve düşünce merkezleri durumunda varolan
doğal koşuldan ziyade bir çabayı ima ediyor.
S: (L) Ayrıca yatağın yanında sıralanmış birkaç karanlık, örümcek-benzeri
figürün farkında gibiydim. Bu doğru bir izlenim miydi?
C: Onlar spesifik düşünce merkezi projeksiyonları olarak tanımlanabilir.
S: (L) Bu faaliyete karşı savaşıyor ve direniyor gibiydim.
C: Bu senin tercihindi.
S: (L) Başarılı oldum mu?
C: Yine yönlendirmeye geri döndük.
S: (L) Tamam, bu durum, gerçekleşmiş olan bir kaçırmanın bitişi miydi?
C: Doğru terminoloji değil. Bu bir olayın bitişiydi ama kaçırılma olarak
tanımlayacağınız bir olaydan ziyade, etkileşim olarak tanımlayacağınız bir
olayın bitişiydi.
S: (L) Bu etkileşimin özelliği neydi?
C: Düşünce merkezi özellikleriyle ilgili enerji çatışması.
S: (L) Bu düşünce merkezleri nerede bulunuyor?
C: Bu yanıtlaması zor bir soru çünkü düşünce merkezlerinin bir yerde
bulunduğunu varsayıyorsun. Ve elbette bu, henüz aşina olmadığın bir kavram
alanı. Dolayısıyla, bu soruya sana anlamlı gelecek şekilde herhangi bir
yanıt verme çabası işe yaramayacaktır. Yavaşlamanı ve soruları dikkatli bir
şekilde kurmanı öneriyoruz.
S: (L) Bu düşünce merkezlerinin temel odağı hangi yoğunluk seviyesinde
bulunuyor?
C: Düşünce merkezlerinin herhangi bir yoğunluk seviyesinde temel bir
odaklanması yoktur. Önemli olan da bu.Düşüncelerin realitesiyle tam olarak bir aşinalığın yok. Pek çok seviyede
bilgi verdik ve yoğunluk seviyesiyle ilgili pek çok alanda ayrıntılar
aktardık fakat düşünceler tamamen farklı birşeydir çünkü tüm yoğunluk
seviyelerinden aynı anda geçerler.
Şimdi sana şunu soralım; şu anda bunun nasıl mümkün olabileceğini anlamıyor
musun?
S: (L) Evet. Ama yapmaya çalıştığım şey, bu çakışan düşünce merkezlerini
tanımlamak. Eğer iki veya daha fazla düşünce merkezi çakışıyorsa, bunların
karşı karşıya geldiğini düşünürüm.
C: Doğru.
S: (L) Ve bilmek istediğim şey şu; bu doğrudan bana karşı birşey miydi,
yoksa hazırlıksız yakalandığım bir durum mu?
C: Deneyiminin gerçek özelliğinden uzaklaşıyorsun, çünkü ön kabullerde
bulunuyorsun. Ve seni küçük düşürmeye çalışmıyoruz, sadece rehberlik yapmaya
çalışıyoruz ve bu her zaman kolay değil. Fakat, şunu bilin ki, bu konuda
bilgi kazanmanızın en basit yolu, önyargısızca en basit soruları sormaktır.
S: (L) Tamam, kaçırılmadığımı söylediniz, sadece yaşanan bir tür olay
olduğunu söylediniz. Yaşanan olay neydi?
C: Bunu zaten tanımladık, fakat burada karşılaştığın sorun, yaptığımız
tanımın çok karmaşık olduğunu varsayıyor olmandır. Ama öyle değil.
S: (L) Bedenimi terk ettim mi?
C: Çok üzülerek söylüyorum ki, yine uzaklaşıyorsun.
S: (L) Basit sorular sormaya çalışıyorum.
C: Sorun şu; yanıtlarla ilgili ön-varsayımların var. Lütfen önyargıyı azalt.
S: (L) Önyargım nedir? Ön-varsayımım nedir?
C: Küçük bir örnek verecek olursak: herhangi bir zamanda bedeninden
"ayrıldığını" nasıl biliyorsun? Soru "bedeninden hiç ayrılıyor musun" değil,
"bunu nasıl biliyorsun?"
S: (L) Sanırım bilmiyorsun.
C: Bir benzetme yapalım. Eğer gökte bir gökkuşağı görseydin ve sonra o
gökkuşağı artık görünmeseydi, "Gökkuşağı acaba dağların üzerine mi döküldü?"
diye sorar mıydın?
S: (L) Anlamadım. Hayır, öyle sormazdım çünkü gökkuşağının, ışığın
atmosferdeki su veya buzlardan yansıması olduğunu bilirdim.
C: Bu senin bildiğin şey. Fakat o durumda, bildiğin herhangi birşeyin
gerçeğin doğru temsili olduğunu nasıl bilirsin?
S: (L) Bilmiyoruz.
C: Karmaşık bir konu hakkında soru sorarken, bu sorunu çözmenin tek yolu,
önyargı olmadan çok basit, adım-adım sorular sormaktır. Bunu yapabilmesi
için kişinin sorduğu soruların çok basit, adım-adım nitelikte sorular
olduğundan ve önyargı içermeyen sorular olduğundan emin olmak için durup
biraz düşünmesi ve soruları dikkatli bir şekilde oluşturması gerekir.
S: (L) Tamam, o deneyimde bedenimde bir felç hissetim. Bu felce neden olan
şey neydi?
C: Evet. Farkındalığın ayrılması. Bunun tanımı şu; kişinin farkındalığı
belirli bir düşünce sektörü üzerinde o kadar yoğun olarak odaklanıyor ki,
diğer tüm farkındalık seviyeleri geçici olarak duruyor, ve zihinsel
realitede kişinin fiziksel gerçekliğinin farkındalığı imkansızlaşıyor. Bu,
felç olarak tanımlanan şeyle ilgili bir izlenim veriyor. Anlıyor musun?
S: (L) Evet. Bu mutlak farkındalık odağının gerçekleşmesine neden olan şey
nedir?
C: Bir olay zihinsel süreçleri geçici olarak pasifize ediyor.
S: (L) Peki hangi olay zihinsel süreçleri bu seviyede pasifize edebilir?
C: Herhangi sayıda olay.
S: (L) Peki bu deneyimdeki olay neydi?
C: Çakışan düşünce merkezlerinin neden olduğu bir enerji kesişimiydi.
S: (L) Hangi enerjilerin kesişimiydi?
C: İki zıt gerçeklik birimi ne zaman kesişse, bu durum sürtünme denen bir
duruma neden olur ve bu da, aslında mevcut olmayan zaman ile ilgili
kavramınızın ölçülemeyecek kadar küçük bir miktarında, tüm işlevlerin
ortadan kalkmasına veya durmasına neden olmaktadır. Bizim çakışma dediğimiz
şey budur. Arada, veya herhangi kesişen, karşıt varlıklar durumunda daima
sıfır zaman, sıfır hareket, sıfır aktarım, sıfır alışveriş vardır. Şimdi
bunun üzerinde düşün. Dikkatlice düşün.
S: (L) Yani temel olarak bir mevcut olmayış durumunda mı kaldım?
C: Mevcut olmayış uygun bir terim olmaz. Akışkan olmayan varoluş daha yakın.
Anlıyor musun?
S: (L) Evet. Donmuş gibi mi?
C: Donmuş gibi.
S: (L) Bu deneyimin bana herhangi bir faydası oldu mu?
C: Tüm deneyimlerin fayda potansiyeli vardır.
S: (L) Bu deneyimin bana herhangi bir zararı oldu mu?
C: Tüm deneyimlerin zarar potansiyeli vardır. Paralellikleri görüyor musun?
Doğadaki çatışan herhangi güçlerden bahsediyoruz. Karşı karşıya
geldiklerinde sonuç hem faydanın en uç seviyesine, hem de zararın en uç
seviyesine kadar gidebilir. Veya ortada simetrik olarak mükemmel bir şekilde
dengede kalabilir veya tarafların bir tanesinde kısmen dengede kalabilir.
Dolayısıyla, gerçekliğin kesişen noktalarında tüm potansiyeller
gerçekleşebilir.
S: (L) Birbirleriyle kesişen enerjilerden biri, beni ben yapan enerji miydi?
C: Şimdi tekrar uzaklaşıyorsun.
S: (L) O olaydaki düşünce merkezlerinden biri ben miydim?
C: Bu soruda, sen olarak tanımlanan şeyin veya "ben" olarak tanımladığın
şeyin kendisinin bir düşünce merkezi olduğu önvarsayımı var.
S: (L) Bu soruları sorarak öğrenmeye çalışıyorum işte. Ön-varsayımda
bulunmuyorum, sadece ne olduğunu anlamaya çalışıyorum!
C: Seni teşkil eden şeylerden biri bir düşünce merkezi ama seni teşkil eden
şeylerin hepsi değil. Dolayısıyla "O çakışan enerjilerden veya düşünce
merkezlerinden biri ben miydim?" demek doğru değildir.
S: (L) O çakışan düşünce merkezlerinden veya enerjilerinden biri benim bir
parçam mıydı?
C: Evet.
S: (L) Yani benim bir parçam olan bir düşünce merkezi, başka birşeyin veya
kişinin bir parçası olan bir düşünce merkezi enerjisiyle mi çakıştı?
C: Yoksa senin düşünce sürecinin bir parçası olan bir düşünce merkezi
enerjisi, senin düşünce sürecinin başka bir parçası olan bir düşünce merkezi
enerjisiyle mi çakıştı? Sana bu soruyu soruyoruz ve bunun üzerinde düşünmeni
istiyoruz.
S: (L) Öyle miydi gerçekten?
C: Sana bu soruyu soruyoruz ve bunun üzerinde düşünmeni istiyoruz.
S: (L) Bir "kaçırılma" deneyimlediklerini algılayan veya algıladıklarını
düşünen kişilerin aslında kendi kendilerinin bir parçasıyla etkileşmiş
oldukları durumlar oluyor mu hiç?
C: Bu çok muhtemel. Şimdi başka bir soru sormadan önce durup biraz düşün: bu
hangi olasılıkları açıyor? Herhangi bir sınır var mı? Varsa nedir?
Keşfetmeye değer bir alan değil mi?
S: (L) Tamam, bana burada biraz yardım edin...
C: Örneğin, üzerinde durman için tek bir örnek verelim. Ya, gelecek olarak
algıladığınız yerdeki ruh uzantınızın geri gelip şu an olarak algıladığınız
yerdeki ruh uzantınızı kaçırdığı senaryolar olabiliyorsa?
S: (L) Aman tanrım! Bu oluyor mu?
C: Bu, kendine sorman ve üzerinde düşünmen için.
S: (L) Neden kendime böyle birşey yapayım ki? (J) Gelecekle ilgili bilgi
almak için.
C: Ne kadar çok olası yanıt var, değil mi?
S: (L) Bu çok korkutucu ve negatif bir deneyim gibi göründü bana. Eğer durum
buysa: a) belki bu sadece benim algımdır, veya b) gelecekte çok hoş biri
değilim! (J) Veya gelecek çok hoş değil. Ve bununla ilgili aldığın bilgi hoş
değil.
C: Veya acaba olası geleceklerin hepsi değil de, sadece biri miydi? Ve özgür
irade yolu tüm bunlarla bağlantılı değil mi?
S: (L) Tanrım! Umarım öyledir.
C: Şimdi, büyük öneme sahip sorular sorarken yavaşlamanın ve önyargılı
olmamanın faydasını görüyor musun? Öğrenme ve bilgi toplama sürecinde çok
çabuk hızlandığında, bastığın zemine bakıp düşünmeden, yolu atlayarak
geçmeye benziyor bu. Böyle bir durumda kişi yoldaki çatlakların içindeki
altınları ve değerli taşları kaçırır.
S: (L) Biraz bekler misiniz... [odadan ayrılıyor]
C: Başka sorusu olan?
S: (J) Sanırım Laura dönene kadar bekleyeceğim.
C: Seçimin buysa.
S: (SV) Laura kendisiyle büyük bir çelişki içinde, bunu kesinlikle
biliyorum. Ona yardımcı olabilir miyiz, yoksa bu onun kendisi yapması
gereken birşey mi?
C: Bunu nasıl kesinlikle biliyorsun?
S: (SV) Bedeni üzerinde şifa çalışması yaparken algıladığım, duyduğum,
hissettiğim, gördüğüm şey bu.
C: Bunu daha iyi incelemeni öneriyoruz.
S: [Laura dönüyor] (L) Şimdi, bu enerjilerin çakışması olayına dönecek
olursak... Enerji çakışması, herkese varlığının önceden karar verilen bir
veya pek çok noktasında olan veya olabilen birşey mi?
C: Üzülerek, hızlandığını ve gerçek keşif noktandan ileriye atladığını
belirtmek zorundayız.
S: (L) Tamam, bu olay olduğunda varlığımın bir parçasının, belki gelecekteki
benliğimin... hepsinin eşzamanlı olduğunu biliyorum ama bir referans olarak
kullanıyorum, geri gelip bir bilgi alışverişi için şimdiki benliğimle
etkileşim kurduğunu varsayıyorum. Bu doğru mu?
C: Bu sorunun yanıtını kendi kendine keşfetmen daha iyi olur, çünkü
yanıtları burada aramak yerine kendi düşünme yeteneklerinle ele alman
sayesinde bilgi kazanacaksın. Fakat şu tavsiyede de bulunuyoruz ki, bizzat
bu soruları kendi kendine yanıtlama çabasıyla çok, pek çok bilgi edineceğin
süreçte diğerleriyle de bilgi paylaşım ağı oluştur. Bundan vazgeçme, çünkü
kendi düşünce gücünüzle elde edeceğiniz yanıtlar sizin için gerçekten
aydınlatıcı olacak ve bunu takip edecek olan deneyim, binlerce hayatlık zevk
ve eğlenceye değecek.
S: (L) Tamam, bu deneyimden birkaç gün önce, evlilikle ilgili konulardan
dolayı birkaç şiddetli başağrısı yaşadım. Bu ani ve şiddetli ağrının
kaynağını öğrenmek istiyorum.
C: Bunu kendin hala yanıtlamadın mı?
S: (L) Tatminkar bir şekilde değil.
C: Hayır. Yanıtının tatminkar olmadığını algılıyorsun.
S: (L) Birkaç seçeneğim var ve kesin bir seçim yapmadım.
C: O zaman birini seç.
S: (L) Ya yanlış seçeneği seçersem?
C: Yanlış seçeneği seçmeyeceksin.
S: (L) Tamam, tüm bu şeyler belirli bir süreçte olduğu için yine bu
deneyimle ilişkili görünen başka bir durum daha var. SV üzerimde bazı beden
çalışmaları yaparken birden kendimi çarpı şeklindeki direklere bağlanmış
olarak gördüm ve kolumu omuzumdan koparmaya çalışan bir aslanın beni
yediğini algıladım. Bu vizyon, başka bir hayatıma mı aitti?
C: Normal olarak bu bilgiye nasıl erişirsin?
S: (L) Normalde hipnoz yoluyla yapılır, ama etrafta beni hipnotize edecek
kimse olmadığı için bu konuda yalnız kalıyorum.
C: Etrafında seni hipnotize edecek kimsenin olmadığını mı söylüyorsun?
S: (L) Kim?
C: Biz de sana bu soruyu soruyoruz.
S: (L) Öyle görünüyor.
C: Çok ilginç. Hmm. Demek dünya bizim düşündüğümüzden çok daha darmış.
S: (T) F___'nin rüyası önemli miydi?
C: O soruyu yanıtlamadan önce, birinizin "Laura'nın üzerine gelme gecesi"
dediğini duyduk. Bu kesinlikle doğru değil. Amacımız size gerçek bilgiyi
edinmenizde yardımcı olmak ve bu yalnızca kendi kanallarınızı açmanız
yoluyla gerçekleşebilir. Bunu yaparken size mümkün olan herhangi bir yolla
yardımcı olmaktan çok mutluyuz, fakat gerçekten ve tamamen sınırsız olan
kendi yetenekleriniz yerine tamamen bizim yardımımıza odaklanmanız sizin
için çok zararlı olur. Sizin tanımladığınız şekliyle "üzerine gelmek" sadece
sizin bir algınız. En büyük ilerlemeler gerçekleştirilirken öğrenme süreci
bazen zordur ve Laura'ya öğrenme çabasında bulunması için samimi ve sürekli
yorumlarda bulunuyoruz. Kişi öğrendiğinde, gerçek bilgiyi elde etmeye
çalıştığında onun veya mevcut herhangi birinin üzerine gelinmesi için hiçbir
neden yok. Bunu zor olarak algılıyor olabilirsiniz, fakat uzunvadede çok
faydalıdır. Ve tekrar, sizi azarlıyor gibi görünüyor olabiliriz, fakat sizi
azarlamadığımızı özellikle belirtiyoruz. Yaptığımız tek şey, yönlendirilmeyi
istediğinizde yönlendirmektir. Ve kişinin zihinsel enerjilerinin saptığını
veya dağıldığını algıladığımızda çoğu zaman, sadece kişinin ilgisini yeniden
odaklaması amacıyla oldukça keskin görünen yanıtlar veriyoruz. Çünkü bu
amaçla ilgili olarak başvurulan, hepinizin aşina olduğu yol budur. Şimdi
hafızanıza eriştikçe bileceksiniz ki, bu zihinlerinizde ve ruhlarınızda
içgüdüsel
olarak mevcut olan birşeydir. Durup bunun üzerinde düşünmenizi öneriyoruz,
çünkü eğer bunu yaparsanız, söylediğimizdeki gerçeği göreceksiniz.
S: (L) Gerçeklerden bahsetmişken, önceki bir tartışmamızda merak ettiğimiz
birşey vardı; özgür irade yasası, bu kaynaktan aldığımız bazı bilgilerin a)
sapmış, b) yanlış olmasını gerektirebilir mi?
C: Bu sorunun yanıtı olarak herhangi bir olasılığı kapatmayı istemiyoruz,
ama söyleyeceğimiz şey şudur ki, eğer herhangi bir yanlışlık varsa, bunun
meydana gelmesinin olası nedenlerinden biri önyargıdır. Sorunun kendisinde
veya beklenen yanıtta önyargı olabilir. Kişi, yanıtın doğruluk derecesinin
değişmesine neden olacak şekilde enerjiye müdahale edebilir veya enerji
akışını saptırabilir.
S: (L) Yani odadaki herhangi birinin, yanıtın ne olabileceği veya
olamayacağı ile ilgili önyargısı, farklı bir yanıtın ortaya çıkmasına neden
olabilir mi?
C: Kendi deneyiminle ilgili önceki bir soruna yönelik olarak belirttiğimiz
gibi bu, enerji akışını saptırabilir. Hatırlayacak olursanız, sorularınıza
veya beklediğiniz yanıtlara önyargı bulaştırmamanız konusunda sizi tekrar
tekrar uyardık. Bu, değerli bilgiler almanıza, değerli bilgileri nasıl elde
edeceğinizi öğrenmenize ve böylece bilgi tabanınızı nasıl kapsamlı olarak
genişletebileceğinize dair gösterdiğimiz bir yardım çabasıydı. Ve
çabalarımızı azarlama olarak değil, yardım olarak algılamanız gerektiği
konusunda da uyarıda bulunduk.
S: (L) Yani bu konuda gösterdiğim önyargı, olan şeyin bir "Kaçırılma" veya
benzer birşey olduğu şeklindeki varsayımımdı ve sorularımı da bu varsayıma
göre belirledim, öyle mi? Ve algılarımı doğrulayan yanıtları duymak istedim?
C: Evet.
S: (L) Önyargı başka hangi şekilde bulaşabilir?
C: En önemli olasılıkları belirttin. Bu konuda kendi düşünce yeteneklerini
kullanırsan ve kendi düşünce merkezlerini dikkatle incelersen, olası
herhangi ve tüm yanıtlara ulaşabilirsin.
S: (L) Bilgiyi engelleyen veya saptıran önyargı, herhangi birimizdeki veya
hepimizdeki yapışık ruhlardan kaynaklanabilir mi?
C: Mümkün ama çok muhtemel değil.
S: (L) Eğer herhangi birimizde düşünce ve duygularımızı değiştiren bir
yapışık ruh varsa, değişen düşünce veya hislerimiz
bilgiyi saptıran önyargılar yaratabilir mi?
C: Olasılıklarda herhangi bir sınır yoktur. Sadece potansiyel farklılıkları
vardır. Fakat yine, kendiniz hakkında veya her zaman emrinizde olan evrensel
bilgi bankasına erişiminizle ilgili bir soru sorarken sizi olası önyargılara
karşı uyarıyoruz. Örneğin "yapışık ruh" dediğinizde bu da bir varsayımdır
veya diğer bir deyişle, böyle birşeyin mevcut olduğu veya genel bir sorun
yaratacak şekilde böyle birşeyin mevcut olduğu yönünde bir önyargı ifade
etmiş oluyorsunuz. Önyargı yolunda bu iki olasılık da mevcuttur. Örneğin
yapışık ruh nedir?
S: (L) Yapışık ruh nedir?
C: Hayır, önce biz sorduk.
S: (L) Benim düşünceme göre bu yüzyıllar boyuncaki etkileşimlerde
tanımlanmış ve ortaya konmuştur.
C: Kim tanımladı veya ortaya koydu?
S: (L) Pek çok birey ortaya koydu ve doktorlar, psikiyatristler, rahipler,
şamanlar, psikologlar, şeytan çıkarıcılar tarafından tanımlandı ve bununla
ilgili kendi çalışma deneyimlerim de var. Kendini o şekilde tanımlayabilecek
olsa da bunun mutlaka bir varlık veya benlik olduğumu söylemiyorum ama
düşüncem şu ki, ilgili bir kişinin içinde bulunan ve muhtemelen kendi
özelliği, kendi hayatı olan birşey, bir enerji.
C: İyi.
S: (L) Ve yine düşüncem şu ki, insan yapışık ruh çıkarma faaliyetinde
bulunduğunda, bu enerjinin gelip sol omzunda yaşamaya karar veren kuzen
Harold mı, yıllarca devam eden kızgınlığın sağ kalçanda ortaya çıkması mı,
yoksa önceki bir yaşamdan kaynaklanan bir kalp ağrısı mı olduğunun hiçbir
önemi yok. Önemli olan şey, bu tekniğin bu enerjiden kurtulmada işe yarayıp
yaramadığıdır.
C: Güzel teori, fakat daha fazla araştırma yapmanı tavsiye ediyoruz. Çünkü
gerçekte, kendi içinde derinlerden de bildiğin gibi, bu şeylerin gerçek olup
olmadığını bilemezsin. Ve eğer gerçeklerse, gerçekliğin hangi kesidinde
bulunuyorlar? Varlıklarının senin tanımladığın şekilde olduğunu ancak
varsayabilirsin.
S: (L) Ne olduklarının bir önemi olmadığını söyledim, önemli olan temizleme
sürecinin işe yaraması. (J) Veya işe yaradığını algılaman. (L) Kendinde
değişiklikler yapman için bir komut sağlıyor.
C: Sorduğumuz asıl soru bunun, bilgi yayımına yönelik enerji akışlarını
etkileyen önyargıyla nasıl bir ilişkisi olduğu.
S: (L) Eğer bir kişiye ilişmiş bir enerji varsa, her nasıl bir enerjiyse, o
tür bir enerji, bilgi akış enerjisini sınırlandıran bir önyargı yaratabilir
mi?
C: Bu kesinlikle olasılıklardan biri. Fakat, dediğimiz gibi, daha fazla
inceleme öneriyoruz.
S: (L) Kitap araştırmaları mı yoksa üzerinde çalıştığımız insanlarla mı?
C: Hepsi ve diğer.
S: (T) F___'nin rüyası önemli miydi?
C: Sorunda daha spesifik olmanı isteyebilir miyiz?
S: (T) F___'nin bu akşam bize anlattığı, olan olaylarla ilgili başka bir
gücün, başka bir varlığın veya varlık grubunun olduğuyla ilgili rüyası.
C: Daha spesifik olmanı istediğimiz kısım o değildi. Tanımlanan rüyayı
biliyoruz ama "önem" terimiyle ilgili daha spesifik olmanı istedik, çünkü...
S: (T) Yapmakta olduğumuz şey için bir önemi var mı? Doğru bir bilgi mi?
C: Yine, sorularınızı oluştururken önyargılı olmamanız için uyarıyoruz,
çünkü "önem" terimi, gerçekliğin yoğunluk seviyeleriyle ilgili bir
genelleştirme ima ediyor ve ama konu, farklı seviyelerden farklı şekillerde
görünebilir. Yani, bir seviyede önemli olan birşey, diğer seviyede önemli
değildir. Neyin önemli olduğu ve önemin tanımının ne olduğu konusu çok kafa
karıştırıcı olabilir. Dolayısıyla, bu terimi kaldırmanı, soruyu dikkatli bir
şekilde düşünmeni ve daha spesifik
terimlerle yeniden sormanı istiyoruz.
S: (L) Frank'in rüyasında aldığı bilginin kaynağı neydi?
C: Bu, farklı bir birey tarafından bir önce sunulan düşünce kalıbından daha
da ileriye atlamak anlamına geliyor ve bu durum karışıklık yaratarak enerji
akışını sınırlandırıyor ve saptırıyor.
S: (T) "Doğru" terimi makul mü?
C: Ne için makul mü?
S: (T) Soruyla ilgili olarak.
C: Sormak istediğin soruyu dikkatle oluşturarak tam bir şekilde sormanı
istiyoruz.
S: (T) Gezegende olan şeylerle ilgili olarak, Sürüngenimsi varlıkları tıpkı
onların insanları manipüle ettiği gibi manipüle eden başka bir güç var mı?
C: Azarlar gibi görünmek istemiyoruz, sadece bilgi edinmenize yardımcı
olmaya çalışıyoruz. Ve az önce belirttiğimiz gibi, soruların oluşturulma
şekli bu süreçte çok önemlidir. Bu celsede daha önce, herhangi birşeyin,
sorulara verilen yanıtların "gerçek" dışı olmasına neden olup olamayacağı
soruldu. Ve verilen yanıt da, herhangi derecedeki önyargı ve beklentinin
buna neden olabileceği şeklindeydi. Dolayısıyla sizi tekrar, yanıtla ilgili
önyargı ve beklentilerden sakınmanız konusunda uyarmak zorundayız. Önyargı
yine, bir anlamda, bir varlık ön-kabulü olabilir. Anlıyor musunuz?
S: (L) Yani Kertişlerin var olup olmadıklarını bile bilmiyoruz.
C: Daha önce bu varlıkların var oldukları bilgisini vermiştik. Fakat sorulan
soru, Kertenkeleler olarak tanımlanan veya ifade edilen varlıkların
varlığıyla sınırlı değil. Dolayısıyla, diğer varlıkların varlığıyla ve
konuyla ilgili önemleriyle ilgili doğrulama alana kadar, o kısmı sorunun
dışında tutmanız en iyisi olur. Lütfen bize tahammül edin ve sabırlı olun.
Elde edilen sonuçlar herkes için faydalı olacak.
S: (T) Anlamıyorum... Üçüncü yoğunlukta bu gezegendeki olaylarla ilgili
olarak,önceki celselerde henüz tartışmadığımız başka bir güç olup olmadığını
sordum.
C: Belki aklında hangi güçlerin olduğunu incelemek faydalı olur. Ve o zaman,
o güçler tanımlandıktan sonra, sorunu daha tam, daha önemli, daha doğru bir
şekilde yanıtlayabiliriz.
S: (L) Bir soru sorabilir miyim?
C: İstediğiniz zaman soru sorabilirsiniz.
S: (L) F___'nin rüyası, şu anda gezegende etkileşim halinde bulunan
enerjilerin doğru bir temsili miydi?
C: Doğru yönde gidiyordu, ama verilen bilgi biraz parçalıydı. Belirtilen
kişinin, verilen bilginin tamamını hatırlamaması nedeniyle faydalı bir
bütünlüğü yoktu. Basit bir rehberlik olarak görülebilir fakat tam bir
veritabanı değil.
S: (L) F___'ye rüyasında verilen bilgiyi şimdi bize tam olarak verebilir
misiniz?
C: Evet, bunu talep etmeniz makul, ama daha önce F___'ye verilen bilginin
uygun parçalara bölünerek size verilebilmesi için, sizin saat olarak
tanımladığınız birimin 52 tanesi boyunca celsenin devam ettirilmesini
gerekecektir. Bu süre boyunca celseye katılım göstermek konusunda isteksiz
olacağınızı veya fiziksel olarak buna katlanamayacağınızı düşünüyoruz.
S: (L) Gördüğü rüyanın tamamını hatırlaması için F___'ye post-hipnotik
telkinler verebilir miyim?
C: Kesinlikle.
S: (L) F___'nin, neden bu kadar şiddetli saldırı altında göründüğümle ilgili
yaptığı açıklamanın doğru olup olmadığını sorabilir miyim?
C: Bunun yanıtlanması zor, çünkü düşünce kalıplarına eriştiğimizde bunun
gerçeğe yakın olduğunu görüyoruz. Ama çakışan düşünce kalıpları var. Bu
örnekte senden gelen düşünceler karmaşık. Daha spesifik olman işe
yarayabilir.
S: (L) Öyleyse en net şekilde sorayım. Son 6 ayda neden bu kadar şiddetli
fiziksel, maddi ve duygusal saldırı altındayım?
F___'ye göre bu saldırılara maruz kalmamın nedeni bilgi toplama ve yayımına
yönelik çabalarımda aşırı hızlı çalışmam ve aşırı hızlı hareket etmem. Hızla
karar alıp birşeyler yapmam ve dolayısıyla kendimi misilleme saldırılara
maruz bırakmam.
C: Bilgi yayımında belki olman gerekenden daha az dikkatli olman bakımından,
bu görüşün doğru olma potansiyeli var.Bilgi toplamanın herhangi belirli bir
yoğunluktan saldırıya neden olma potansiyeli yoktur. Fakat bilgi yayımının
VARDIR, çünkü farkındalık elde edenler, güç elde ederler. Ve, karşıt güçler
arasındaki herhangi bir mücadelede, herhangi birinin, sonuçlarının farkına
varmadan güçlenmesini sağlamada her zaman tehlike vardır.
S: (L) Yani kendi içimde tuttuğum sürece bilgi aramaya devam edebilirim,
öyle mi?
C: İstediğini yapma özgür iraden var. Fakat bunu, tehlikenin nerede olduğu
sorusuyla birlikte düşünecek olursak, bu kendine yönelik tehlikelerle ilgili
endişelerin olduğunu ima ediyor. Ve eğer gerçekten durum buysa, ihtiyaç
duyulduğu yer ve zamanda tavsiyelerde bulunmaktan mutlu olacağız.
S: (L) Hemen şimdi ihtiyacım var. Hem fiziksel hem de ekonomik olarak zayıf
durumdayım ve bu durum odaklanma ve konsantrasyon önünde ciddi bir engel
yaratıyor ve diğer insanlara yardımcı olma yeteneğimi de engelliyor.
C: O halde bilgiyi nasıl, nerede ve ne zaman yaydığın konusunda dikkatli
olman gerektiği doğru. Bu, durman gerektiği anlamına değil, bilgi yayımını
gerçekleştirmeden önce bunun ne gibi sonuçlar doğurabileceği konusunda
dikkatlice düşünmen gerektiği anlamına geliyor. Böylece içgüdülerin seni
doğru yöne yönlendirecektir. Tehlike her zaman vardır fakat kişi çok acele
hareket ettiğinde, içgüdüler atlanabilir ve diğer düşünce kalıbı
enerjileriyle karışabilir ve bu nedenle kişiyi saldırıya ve diğer nahoş
olasılıklara açık hale getirebilir.
S: (L) Eğer artık kimseye birşey söylemeyeceğime söz verirsem, tüm bu
saldırıları durduramaz mıyız?
C: Durmana gerek yok, sadece yaptıklarınızı nasıl yaptığınıza dikkat etmeniz
gerekiyor. Bilgi akışı asla zararlı birşey değildir. Daha önce de
tanımladığımız gibi, Kendine Hizmet'te enerjilerin sınırlanması, tıkanmasını
ve içe odaklanmasını vardır. Başkalarına Hizmet eğiliminde ise enerjilerin
dışa akışı, odağın içten dışa doğru olması vardır. Dolayısıyla bilgi akışı
veya yayımı faydalıdır ve Başkalarına Hizmet eğiliminin yapısında vardır.
Fakat kişi bununla ilişkili tehlikelerin de farkında olmalıdır. Akışın ve
oluşan olasılıkların kontrolünü kaybetmemelidir. Dikkatli olmanız gereken
nokta burası. Düzene ihtiyacınız var. Ve saldırı herhangi sayıda sebeple
herhangi sayıda kaynaktan gelebilir. Her zaman aynı sebepten gelmez. Ve
elbette kısa dalga ve uzun dalga döngüsü vardır. Kısa dalga döngüsü çabuk
tamamlanan döngüdür. Uzun dalga döngüsü daha yavaş tamamlanan döngüdür ve
dolayısıyla sizin algıladığınız şekliyle tamamlanması daha uzun sürer. Ve bu
da durumu daha karmaşık hale getiriyor. Bu, tanımladığımız şeylerin
saldırıya nasıl neden olabileceğinin örneklerinden
yalnızca biridir.
S: (L) Saldırı başka bir döngüden kalmış olabilir mi?
C: Bu kesinlikle bir olasılık.
S: (L) Bu tür durumlardan nasıl çıkabileceğimiz konusunda bize herhangi bir
tavsiyede bulunabilir misiniz?
C: Bu ÇOK belirsiz bir soru.
S: (L) F___ ve ben, her ikimiz de sürekli olarak finansal sıkıntılarla
karşılaşıyor gibiyiz ve bu noktada bize karşı saldırıların temel
yöntemlerinden biri bu gibi görünüyor. Bu sorunu nasıl aşabiliriz?
C: Bize nasıl para kazanabileceğinizi mi soruyorsunuz?
S: (L) Evet!
C: Sevgili Laura! Bunu gerçekleştirecek binlerce olasılığa sahipsin, öyle
değil mi?
S: (L) Herşeye para gerekiyor!
C: İşte yine önyargı giriyor. Bu alanda öğrenmen, düşünmen, derin gözlem
yapman için pek çok düşünce besini verdik.
S: (L) İnsan endişeli olduğunda bunu yapmak çok zor.
C: Bu ilginç. Bir sonraki yemek öğünü konusunda endişeli olduğunda
meditasyon yapamıyor veya düşünemiyorsun. O halde tahmin ediyorum ki, üçüncü
yoğunluktaki hiç kimse bir sonraki yemekte ne yiyeceği konusunda
endişelenirken düşünenemiş veya meditasyon yapamamış. Hmmmmmm.
S: (L) Sorun şu ki, sürekli endişe durumu, her gün başka bir kriz yaşamak
insanı sonunda yıpratıyor ve insan artık başka
herhangi bir konu üzerinde odaklanamıyor.
C: Belki kişi diğer konular üzerinde odaklanarak krizleri çözebilir. Görüyor
musun, akışı sınırlandırdığın zaman, kanalı sınırlandırıyorsun. Ve kanalı
sınırlandırdığında, olasılıkların önünü kapatıyorsun. Ve orada olanı görmek
çok zor, hatta imkansız hale geliyor. Bu yüzden tüm ritüelleri bırakmanız
gerektiği konusunda uyardık. Çünkü ritüel akışı sınırlandırıyor, dolayısıyla
da olasılıkları sınırlandırıyor. Senin tanımladığın şey de, sizin
deyişinizle ekonomik sıkıntı ve büyük ölçekli finansal baskılar ve bunlar
sizi sınırlandırıyor. Fakat aslında sınırlandırıcı olan bu durum üzerinde
yoğunlaşmandır, durumun kendisi değil. Ve şunun farkına varıyoruz ki, ilgi
enerjini odaklamakta ve kanalın akışını açmakta zorlanıyorsun. Fakat bu
kesinlikle imkansız değildir. Özellikle senin kadar güçlü bir insan için.
Önemli olan neyi seçtiğindir, ne yapmak ZORUNDA olduğun değil. Önemli olan
ne yapmayı SEÇTİĞİN.
S: (L) Yani bu durumun bir saldırının sonucu değil, kendi sınırlandırmamın
bir sonucu olduğunu mu söylüyorsunuz?
C: Hayır, durum herhangi birşeyin ve herhangi sayıda şeyin bir sonucu
olabilir. Fakat çözüm aramak üzere kanalları açmak yerine sorun üzerinde
odaklanman, çözüm iradesini engelleyebilir. Ekonomik durumunun tek
sorumlusunun sadece kendin olduğunu söylemedik, sadece sorunun çözümünün
engellenmesinin parçalarından biri olabileceğini söyledik, hepsi bu.
S: (L) Aynı şey F___ için de geçerli mi?
C: Elbette.
S: (L) Bu konuda söyleyeceğiniz başka birşey var mı? "Kanalı açmak"
diyorsunuz...
C: Ve sorun üzerinde odaklanmak yerine akışı açarak çözüm üzerinde
odaklanmak. Akışın önünü açtığınızda yanıtları alırsınız.
S: (L) Peki yanıt ne olabilir?
C: Bunu sen keşfedeceksin!
S: (L) Ben de öyle düşünmüştüm. (T) Kozmik çember nedir?
C: Kozmik çember mi? "Kozmik çember" diye birşey olduğu fikrini veren nedir?
S: (T) Bir süre önce zihnimde beliriverdi.
C: En iyi önerimiz şu: zihninizde herhangi birşey beliriverdiğinde, onu
izleyebildiğiniz kadar izleyin. Çünkü yanıt orada.Bunu yapmıyor musunuz?
S: (T) Yapabildiğim kadar...
C: Yapabildiğin kadar mı? Bunu yapmanı engelleyen şey nedir?
S: (T) Bu geceki yanıtlarınız için teşekkürler.
C: O halde kendi sorunu yanıtladın, değil mi?
S: (T) Bazılarını. Teşekkürler.
C: Birşey değil.
8 Ağustos 1995 F___,
Laura, SV
C: Üçüncü yoğunluk ortamınızın,
sizin ölçümünüzle 309.000 yılı aşan bir süredir, sadece kendine hizmet
etmeye çalışan güçler tarafından tamamen kontrol altında tutulduğu konusunda
sizi bilgilendirmeye çalıştık. Siz, mevcut yaşamınızda çok, pek çok kez, BU
ortamda bireylerin faydalı veya diğer türlü varoluşları, bu varoluşu
sürdürmenin avantajları ve dezavantajları ve bununla ilişkili hususlar
hakkında sorular üzerinde düşündünüz. Ve sonunda bunun temel olarak negatif
bir deneyim olduğu doğru sonucuna ulaştınız. Negatif bir deneyimden iyi
şeyler meydana gelmeyeceğini söylemiyoruz, ama bunun negatif bir deneyim
olduğu yönündeki temel gösterge size, bunun, Kendine Hizmet içeren bir
komuta zinciriyle ilişkili bir deneyim olduğunu göstermiş olmalı. Kendine
Hizmet açık bir şekilde iyi bir eylemden ziyade manipülatif bir eylemdir.
Genişleyen bir hareketten ziyade içe çekilen ve alan bir harekettir. Ve bu
ifadeler size, yalnızca bir kimyasal bileşikle ilgili basit soruların değil,
varoluşunuzun niteliği ile ilgili soruların da yanıtlarını sağlayabilir.
S: (L) Bu, birkaç başka soruyu da açıyor. 4'üncü yoğunluk adayı olmanın
ölçütleri nedir?
C: Ölçüt yoktur. Ölçüt, diğer bireylerin ilerleyişini izleyen bir birey veya
bireylerin mevcut olduğu bir yargı sistemini ima ediyor. Bu, bir anlamda
başından sonuna sizin tam kontrolünüz altındaki doğal bir öğrenme sürecinin
bir parçasından ibarettir. Bu anlamda, içinde olduğunuz ortamı siz
seçersiniz; yani bu, sizden yüksek bir kaynağın yaşam ortamı tavsiyesi veya
sizden yüksek bir kaynağın dayattığı yaşam ortamı mecburiyeti değildir;
sadece bir ortamın varlığı ve sizin onun içinde varolma seçiminizdir.
Dolayısıyla, aday olmak yalnızca sizin HERHANGİ bir yoğunluk seviyesi adayı
olmayı seçtiğiniz anlamına gelir. Kişinin öğrenme yoluna devam etmek üzere
yaptığı bir seçimdir.
S: (L) Pekala, şu soru doğuyor: 4'üncü yoğunluğa geçiş sırasında, o
yoğunluğa aşina olmayanlara herhangi bir yardım yapılacak mı, yoksa o
yoğunluğun bilgisi otomatik olarak mı gelecek?
C: İkisi de değil. Bir kişi 4'üncü yoğunluğa vardığında, bu tıpkı diğer
herhangi bir yoğunlukta olduğu gibi onun yolunu bulma tercihidir. Orada size
yardım etmek için bekleyen kimse yok. Bu bir ilüzyon olurdu. Bu seçimi
yapmada ve seçimi yapış biçiminizde kendi kendinize yardımcı oluyorsunuz.
S: (L) Geçenlerde bir konuyu tartışıyorduk ve çok merak ettiğim birşey var.
Bazı insanlar bazı kavramları anlama kapasitesine sahip değil gibi
görünüyor. Bu, titreşim frekansının bir sonucu mu?
C: Sorunun yanıtlanmasını istediğin biçimle karşılaştırılacak olursa, çok
isabetli bir soru değildi. Diğer bir deyişle, paralel bir anlayış kalıbı.
Herhangi belirli bir kavramı algılama yeteneğini
belirleyen şey titreşim frekansı değildir. Titreşim frekansı, kişinin genel
olarak seçtiği çizgi veya kalıpla ilgilidir. Fakat, bir örnek verecek
olursak, sizin ölçümünüzle çok DÜŞÜK titreşim frekanslı olanlar vardır ve
bunlar, ilüzyonda sizin bakış açınızla ifade edilecek olursa, son derece
karmaşık konuları kavrayabilirler ve çok karmaşık kavramların ve sorunların
çok net, kompleks yanıtlarını keşfetmişlerdir. Frekans
titreşim seviyesi daha çok, ya olası en büyük ifadesiyle Kendine Hizmet'e,
ya da olası en büyük ifadesiyle Başkalarına Hizmet'e yönelen duygusal bir
yolla ilgilidir, zeka kapasitesiyle değil. Yani, herhangi bir yoğunluk
seviyesinde tamamen KH olan bir bireyin tüm varoluşun tamamen farkında
olması mümkündür, tıpkı tamamen BH olan bir bireyin tüm varoluşun tamamen
farkında olmasının mümkün olduğu gibi. Bunun titreşim frekansıyla ilgisi
yoktur çünkü titreşim frekansı duygusal yoldur.
S: (L) Bunu sormamın nedeni, belirli bireyler önlerine konan materyali
belirli önyargılarla çarpıtıyorlar çünkü bu önyargılara duygusal bir
bağlılıkları var. Kendi önyargılarımın da bir etkisinin olduğundan eminim.
Ama diğerlerinin bu materyalden anladıkları şeyin pek çok zaman F___ ve
benim anladığımızdan oldukça farklı olduğunu fark ediyorum. Herkes farklı
birşey algılıyor gibi görünüyor. Bu, uyumsuz olarak düşünülebilecek bir
titreşim farklılığına mı, yoksa farkında olmadığım başka bir şeye mi işaret
ediyor?
C: Burada var olan ve tanımladığın durumla bir şekilde ilişkili olan tek
fenomen, titreşim frekansıyla doğrudan ilgili olmayan, zeka kapasitesi
olarak tanımlanabilecek şeydir. Hayatın boyunca a) zeka olarak çok gelişkin
olmadığını algıladığın ama yine de çok nazik, sevecen ve verici yapıda olan;
veya b) çok büyük bir zeka kapasitesine sahip olduğunu algıladığın ama yine
de son derece bencil olan, verici ve cömert olmayan ve hiç kimsenin değil
sadece kendinin rahatını düşünen bir bireyle karşılaşıp karşılaşmadığın
üzerinde düşün.
S: (L) Evet. Söylediğiniz şeyi çok iyi anlıyorum. Ama yine de burada
kavramaya çalıştığım bir boşluk var hala. Uyumlu olan insanların farklı
seviyelerde de olsa benzer şekillerde veya benzer kalıplarda düşünme eğilimi
olduğu yönünde küçük bir teorim var. Ve sanırım bu duygusal benzerlik veya
amaç veya yönelim benzerliği nedeniyle bu kişiler tek bir akıl gibi
düşünebilir, veya tek bir kişi gibi hareket edebilir, bir birim olarak
çalışabilirler. Bu neden olmuyor? Bu uyumsuzluğun nedeni nedir?
C: Tanımladığın durumdaki temel husus zeka kapasitesidir ve bu, her tür
duygusal karışıklık ve sürtüşmelere neden olabilir. Tanımladığın semptom
türlerinin meydana gelmesi mutlaka bir titreşim frekans seviyesi farklılığı
gerektirmez. Düşük olan titreşim frekansı seviyesi
değil, zeka kapasitesidir. Ve yine ifade edecek olursak, titreşim frekansı
seviyesi oluşla ve duyguyla ilgilidir, zekayla değil.
S: (L) Bu konuda bazı değerlendirmeler yaptım, F___ ile bu konuyu olası tüm
yönleriyle tartıştık; kelimeleri ve ifadeleri umursayan, doğru bir şekilde
telaffuz edilmelerini ve kullanılmalarını isteyenlerin kulaklarını
tırmalamasın diye mümkün olduğunca doğru bir gramer ve sözdizimiyle
oluşturulan ifadelerin, insanlar tarafından neden algılanamadığına dair bir
neden bulamadık.
C: Zeka kapasitesi.
S: (L) Diğer insanların ne söylediklerini duymak, bunu en azından taklit
etmek çok mu beyin gerekiyor?
C: Zeka kapasitesi ne kadar yüksek olursa, zekanın tüm yönlerinin kullanım,
gelişim ve stimülasyon için erişilebilir olma ihtimali o kadar büyük olur.
Zeka kapasitesi ne kadar küçük olursa, zekanın bazı yönlerinin erişilebilir
olmama ihtimali o kadar büyük olur. Ve senin taklit yoluyla doğru grameri
öğrenme veya doğru telaffuz ve sözdizimini anlama yeteneği ile ilgili
belirttiğin örnekler, herhangi bir titreşim frekansı farklılığından ziyade,
zeka kapasitesinin ilgili yönlerinin kapalı oluşundan kaynaklanıyor
olabilir. Ve bunun farkında olman önemli, çünkü böylece zeka kapasitesi
değil de niyet veya istek konusunda düşük olduğunu sanarak bir birey veya
bireyler hakkında subjektif yargılama yapmazsın. Tabii eğer bu senin için ve
diğerleri için rahatsız edici birşeyse. Fakat, kendi içindeki rahatsızlığı
hafifletmenin yollarından biri, rahatsızlığın nedenini doğru ve tam bir
şekilde anlamandır. Anladıktan sonra daha az rahatsız edici olur. Özellikle
de eğer neden, mazur görülebilecek veya affedilebilecek bir neden olduğunda.
S: (L) Bu beni bir sonraki soruya götürüyor: kişisel olarak çirkin bulduğum
kelimelerin kullanılması. Bu da mazur görmem gereken birşey mi? Kastettiğim
şey, olağan konuşmalarda olağan konularla ilgili konuşurken özel olan beden
bölümleri veya beden işlevleriyle ilgili ve buna benzer ifadelerin
kullanımı. Aşırı argo veya pornografik dil olarak da tanımlanabilir.
C: Farkındalığının merkezlendiği mekan-zaman noktasında bu tür durumlardan
sakınma çabasının oldukça nafile olduğunun farkına olmalısın, çünkü bu bu
noktada, bu durum çevrenin oldukça belirgin bir parçası durumunda. Bunların
negatif enerji transferi semptomları olduğu doğru olmakla birlikte, bunları
değiştirmekle elde edeceğin şey çok az veya hiçtir.
S: (L) O negatif enerjiye katkıda bulunmak istemiyorum.
C: Bu kesinlikle çok doğru. Ve genel olarak bunu yapmıyorsun da. Ama bunun
daha çok, şu anda 3'üncü yoğunluk ortamında meydana gelen değişimlerle
ilgili bir konu olduğunu, yapı olarak rahatsız edici hatta korkutucu
olduğunu algılayacağın çok pek şey fark edeceğini anlaman faydalı olacaktır.
Tüm bunları nispeten daha derin bir şekilde kavramanı sağlayan şey,
boyutunuzdaki diğerlerininkiyle karşılaştırıldığında da daha yüksek olan
algı durumun ve zeka kapasiten. Anlaşılabilir olmakla birlikte, etrafında
olan ve netice itibariyle büyük resmin bir parçası olan her duruma belki
fazla duygusal bir tepki verme eğiliminde olabilirsin. İlgini büyük resim
içindeki bireysel rahatsız edici unsurlardan ziyade büyük resmin kendisi
üzerinde odaklanman muhtemelen daha faydalı olur.
S: (L) Dünyanın her yanındaki durumun ne olduğunu biliyorum ve bu konuda
yapabileceğim hiçbirşey yok ve bunu denemem de. Ama kendi kişisel çevremde
bu negatif enerjiye katkıda bulunmak istemiyorum ve değişime yönelik pozitif
bilgi enerjisini getirmeye adanmış bir grubun tüm üyelerinin de kendi
bireysel yaşamlarında o enerjiye katkıda bulunmamalarını beklemek bence
gayet normal bir beklenti.
C: Bu kesinlikle anlaşılabilir birşey. Ama, itiraz edilebilir şeylerin
giderilmesini büyük ölçüde gerçekleştirdiğiniz için, bu konu üzerinde
durmanızın faydası olmayacağının farkında olmanız gerekir. Sizin mekan-zaman
noktanızda 3'üncü yoğunluk seviyesinde meydana gelen değişimlerin
semptomları olan o tür kelimelerin kullanımı gerçekten sayısız negatif
enerji transferi yollarından bir tanesi fakat, %100 olmasa bile bu sorunu
kendi ortamınızdan başarılı bir şekilde uzaklaştırmış olduğunuz için,
bunların nadiren tekrar meydana gelmesini genel başarınız ışığında görmezden
gelebilirsiniz.
S: (L) Katılıyorum. Devam etmek istiyorum. Deneyimlerimizi, bu grup ve bu
projeden öğrendiklerimizi bir kitap halinde bir araya getirmemizin başarılı
bir girişim olup olmayacağını merak ediyorum.
C: Bu size bağlı. Fakat ilüzyon içinde algılandığı şekliyle yeterince
tanınırlığınız ve desteğiniz olmadığı için, istediğiniz zaman diliminde
istediğiniz amaçlara ulaşmanız zor olabilir ve bu da cesaret kırıcı
olabilir. Fakat bu durum, Tom French isimli kişi tarafından
hafifletilebilir. Karşılaştığı zorlukların yapısını tam olarak kavrayarak
haber projesini tamamlamada kendisine yardımcı olması için ona yardım
edebilirsiniz.
S: (L) Tamam. Aldığımız bilgi yığınlarıyla ne yapabileceğimiz konusunda
herhangi bir tavsiyede bulunabilir misiniz?
C: Sizin zaman ölçümünüzle geçen takvim yılında, sadece içgüdülerinizi
izleyerek, sizin deyişinizle son derece takdire değer miktarda "haber
yaydınız." Tavsiyelerde bulunarak veya yanıtlanmasını istediğin soruyu
yanıtlayarak bu öğrenme kalıbına müdahalede bulunmamız uygun olmaz. Ve
gerekli de değil. Çok büyük miktarda ilerleme kaydediyorsunuz. Bu alandaki
herhangi bir hareket kalıbınızı terk etmenize gerek yok.
S: (L) Belirli adımları atabilmek için ekonomik olarak istikrarlı bir hale
gelmeyi çok istiyorum...
C: Hatırlatalım: mevcut durumunu kontrol et ve son iki yılda kaydettiğin
ilerleme üzerinde düşün ve bu süreçde gerçekten çok fazla sıkıntı çekip
çekmediğini, tüm ihtiyaçlarının her zaman, son dakikada bile olsa sağlanıp
sağlanmadığını düşün. Ve eğer bu gerçekten doğruysa, ekonomik istikrara
ulaşağacağına dair verdiğimiz bilgiyi de göz önünde bulunduracak olursan,
neden endişeleniyorsun?
S: (L) F___'nin de çok çalıştığını ve ama az para aldığını düşünüyorum.
C: Varolan herşey -- derslerdir.
S: (L) Bazı değişiklikler yapmazsam bir çukura düşeceğim.
C: Çukur ne zaman seni bitirdi?
S: (L) Bunun kıyısındayım.
C: Seni ne zaman bitirdi?
S: (L) Hiçbir zaman.
C: Bunun değişmesini bekliyor musun?
S: (L) Hayır.
C: Hatta, benzer durumlar hakkında şikayette bulunan diğerlerine
endişelenmelerini, çünkü, sizin deyişinizle, "Tanrı'nın sağlayacağını"
söyledin. Ve eğer bu çok basit prensibe inancın varsa, bu noktada inancından
sapar mısın?
S: (L) Bazen ne yapacağımı bilmiyorum ve karşı koyamadığım bir stres beni
mahvediyormuş gibi hissediyorum.
C: Bunun gerçekçi bir ifade olmadığını, daha ziyade duygusal olarak
gölgelenmiş bir ifade olduğunu düşünüyoruz ve bunu kınamıyoruz. Bu
kesinlikle anlaşılabilir birşey, fakat durumu olduğu gibi görmen faydalı
olacaktır. Daha önce erişilebilir olan seçenekler tanımlamıştın, o halde
tercihin çıkıp bunların yanıtlarını aramak. Erişebileceğin seçenekler
olduğunu hissetmiyor musun?
S: (L) Hissediyorum. Ama çok iyi bir seçenek görmüyorum. Hep risk var.
C: Sizin aleminizde risk içermeyen herhangi birşey tanımlar mısın?
S: (L) Tamam, eski Hiperboreanlar efsanesiyle ilgili birşeyler öğrenmeyi çok
istiyorum.
C: Burada bir maskeleme var. Yanlış tanım.
S: (L) Ne demek istiyorsunuz? Hiperboreanlar denen bir ırk olduğu
söyleniyordu.
C: Bu bir maskeleme.
S: (L) Maskeleme nedir?
C: Maskeleme, tarihsel bir olay veya durumun doğru olmayan bir şekilde
tanımlanmasıdır.
S: (L) Hiperboreanlar olarak maskelenen gerçek olay veya durum neydi?
C: Üçüncü yoğunluk ortamınızda, çeşitli mekan-zaman
noktalarında, gezegeninizin yüzeyinde ve aynı zamanda sürekli değişim
gösteren atmosferinde, ve hatta gezegenin yüzeyi altında, bazıları şu anda
sizin ortamınızda mevcut olan, bazıları ise olmayan çok çeşitli insan ırkı
türleri var olmuştur. Ve aynı zamanda alternatif insanlar. Diğer bir
deyişle, sizin bildiğiniz şekliyle insan olarak tanımlanamayacak olan
insan-benzeri 3'üncü yoğunluk varlıkları. Ve ayrıca, kendilerini 3'üncü
yoğunluk varlıkları olarak gösteren 4'üncü yoğunluk varlıklarıyla ve yine
tarihinizin bazı noktalarında geçici olarak veya 4'üncü yoğunluk
varlıklarıyla bilinçli olarak etkileşim yoluyla kendilerini 4'üncü yoğunluk
varlıkları olan sunan 3'üncü yoğunluk varlıklarıyla etkileşimler olmuştur.
Yani çevrenizin çeşitli ortamlarında zeki yaşam içeren tam bir tarih
potpurisini tanımlıyoruz. Bu noktada herhangi bir grup üzerinde yoğunlaşmak
ve onlara bir isim vermek uygun olmaz çünkü isimler onay çağrışımı yapar ama
aslında sadece bir damgalama olabilir.
S: (L) Tamam. Hepsi bu mu?
C: Sana bağlı.
S: (L) Hiperboreanlar, Kuzey Kutbu'nda buzdan dağlarla çevrili tropik bir
alanda yaşamış bir ırk olarak tanımlanıyor. Yarı saydam oldukları ve bir
sebepten dolayı diğer insanların arasına girip onlarla çiftleşmeleri
gerektiği iddia ediliyor. Efsaneye göre bu durum, her 5 nesilde bir, anne
soyundan istisnai güzellikte ve zekada bir bireyin dünyaya gelmesine neden
oluyor. O yüzden bazı yerlerde sıradışı bir güzelliğe ve zekaya sahip olan
kişilerin, Hiperborean genetiğinin bir ürünü oldukları düşünülüyor. Ayrıca,
Hiperboreanların Keltlerin ataları olduğu iddia ediliyor.
C: Çok hoş bir hikaye! Mmmmm.
S: (L) Bunu sevdim!
C: Ne yazık ki gerçeği yansıtmıyor. Ama fantazi her zaman eğlencelidir.
S: (L) Kuzey Kutbu bölgesinde yaşamış bir ırk var mıydı?
C: Şu anda Kuzey Kutbu bölgesinde yaşayan bir grup var.
S: (L) Kim onlar?
C: Eskimolar.
S: (L) Tamam. Gezegenin herhangi bir yerinde, tarihimizin tüm gizli
bilgilerini içeren gizli kütüphaneler var mı hiç?
C: Hayır. Belirttiğin sırlar, bazıları hakkında bilginizin çok az olduğu
veya hiç olmadığı, psişik boyutlardaki zihinsel
yapılarda tutulur. Hiçbirşeyin bir kütüphaneye koyulabilecek bir formda
kaydedilmesine gerek yok. Hepsi sözlü olarak veya zihinsel telepatiyle
yapılır.
S: (L) Mayalar kimdi ve neydi?
C: Mayalar, Orta Amerika olarak tanımladığınız topraklarda hala mevcut olan
geçici bir halktı. Ve sizin zaman ifadenizle geçmişte, başka yoğunluk
seviyelerinden varlıklarla olan etkileşimleri nedeniyle 3'üncü yoğunluk
Dünya ortamındaki diğer insan varlıklarında aynı şekilde var olmayan bazı
fiziksel özelliklere sahiptiler.
S: (L) O varlıklar hangileri?
C: 4'üncü yoğunluk KH varlıklarını çeşitli örneklerde tanımlamıştık.
S: (L) Kertenkele Varlıkları mı?
C: Evet.
S: (L) Tiahuanaco'lu Arajuna kimdi?
C: Şu anda Orta Amerika olarak tanımlanan bölgeyi yöneten yaklaşık 8
melezden birine referansta bulunduğunu düşünüyoruz. Melezler, Kertenkele
ırkından insan ırkına, 4'üncü yoğunlukta 3'üncü yoğunluğa bir transfer
deneyiydi ve ırkın fiziksel çoğaltımı veya üremesindeki başarı yetersizliği
nedeniyle yaklaşık 240 yıl boyunca devam eden bu deneye son verildi.
Kertenkele Varlıkları'nın ruhlarını sürekli yerleşim için doğrudan 3'üncü
yoğunluk ortamına taşımaya yönelik çeşitli girişimlerinden bir tanesiydi. Ve
tabii ki artık bunu gerekli olarak algılamadılar çünkü niyetleri 3'üncü
yoğunluk varlıklarını 4'üncü yoğunluğa vardıkları zaman orada yönetmek.
S: (L) Tiahuanaco şehrini kim inşa etti?
C: İnsanlarla işbirliği halindeki Kertenkele Varlıkları.
S: (L) Ne zaman inşa edildi?
C: İki noktada yıkılmış göründüğü için çeşitli zaman aralıkları. Sizin
ölçümünüzle şu anki zamandan yaklaşık 8000 yıl öncesi şeklinde bir tahmin
belirtmemiz gerekiyor.
S: (L) Kabil'de Damien'deki heykelleri kim inşa etti?
C: Erken Pers ırklarından biri. 3'üncü yoğunluk.
S: (L) Agarta gerçekten var mı?
C: Hayır.
_______________________________________
12 Ağustos 1995 Frank, Laura, SV
S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.
S: (L) Şu anda S___'ye veya bana verecek herhangi bir mesajınız var mı?
C: Spesifik sorular sorun.
S: (L) İlk sorum şu: Veda'ların kaynağı nedir? Hindu felsefe sisteminin?
C: Birden fazla kaynak.
S: (L) Genel kaynak nedir, pozitif mi, yoksa...
C: Çok belirsiz bir soru.
S: (L) Yüzyıllar boyunca bunları bir araya getiren bir grubun ürünü mü,
kanallanmış bilgi mi, veya...
C: Meditasyon yoluyla ortaya kondular.
S: (L) Bu bilgileri ortaya koyan insanlar hangi ırktandı?
C: Kafkas. [ç.n.: "Kafkas" terimi, genel anlamda "Beyaz ırk" veya belki özel
olarak "Ari ırkı" anlamında kullanılıyor
olabilir. Ari'lerin Kafkaslarda ortaya çıkıp yayıldığı görüşüne dayalı
olarak.]
S: (L) Veda'lar hangi zaman diliminde alındı?
C: Çeşitli bilgi parçacıkları daha sonra bu şekilde etiketlenen paketler
halinde düzenlendi.
S: (L) Meditasyonla ulaşılan bu bilgilerin kaynağı neydi?
C: Bilinçaltı zihin.
S: (L) Veda bilgilerinin herhangi bir kısmı insanlara dünyadışı varlıklar
tarafından mı verildi?
C: Sizin tanımlayacağınız şekliyle hayır.
S: (L) Bu bilgiler hangi tür varlıklardan veya hangi yoğunluk seviyesinden
geldi?
C: Üçüncü.
S: (L) Bunun hakkında genel olarak söyleyebileceğiniz başka birşey var mı?
C: Sorarsanız.
S: (L) Veda'larda verilen bilgilerin doğruluk yüzdesi nedir? Genel?
C: Hangi seviyede doğru?
S: (L) Üçüncü yoğunluk.
C: Hangi ölçekte veya hangi biçimle doğru?
S: (L) Genel anlamda, kişinin yaşadığı ve evreni algıladığı biçim anlamında.
C: Bu yanıtlaması son derece zor bir soru, çünkü evreni algılama ve kişinin
hayatını yaşaması gibi şeyleri belirlemede doğruluk tamamen yoruma açıktır.
Herhangi biri verilen bilgiye uygunluk gösteren bir paralel evrene
referansta bulunarak doğruluğa karar verebilir. Ve daha önce belirttiğimiz
gibi, düşünce enerjisiyle paralel evrenler yaratmak mümkündür ve doğal bir
şekilde yaratıldığında, bu paralel evrenler onlara verilmiş anlamla uygunluk
gösterir.
S: (L) Mantra'ların kullanımından elde edilebilecek herhangi bir fayda var
mı?
C: Özellikle zihin bu faydanın olduğunu söylediğinde. Hatırlayın, gerçekliği
ve fizikselliği değiştirmek için gerekli gücün çoğu zihnin inanç merkezinde
bulunur. Bu, fizikselliğin artık bir hapishane değil, istediğiniz gibi
değiştirebildiğiniz için eviniz gibi olduğu 4'üncü yoğunluk gerçekliğine
ulaştığınızda daha yakından anlayacağınız birşeydir. Mevcut durumunuzda,
gerçekliğin sonlu olduğuna dair bir inançsal yanlış yorumlamanız var ve
sonlu fiziksel varoluşla ilgili çektiğiniz sıkıntı da bundan temelleniyor.
Bu kavramı hala tam olarak kavrayamamış olman bizi şaşırttı.
S: (L) Bu kavramı iyi bir şekilde kavradığımı düşünüyorum, ama diğerlerinin
kavraması için bazı yanıtlar almak üzere sorular soruyorum.
C: Bu tam olarak dürüstçe bir ifade sayılmaz.
S: (L) Yeterince yakın. Mantra'ların söylenmesinin ruh çıkarma veya
egzorsizm etkisi yaratabileceği doğru mu?
C: Eğer öyle isterseniz.
S: (L) Geçen hafta ruh çıkarma ve egzorsizmle ilgili olarak, eğer doğru kişi
tarafından doğru bir şekilde yapılırsa, ilgili bireyler ve mekan için
zararlı olabilecek yan etkiler veya olaylar olmayacağını söylediniz. "Doğru
bir şekilde yapılmasından" kastettiğiniz şey nedir?
C: Doğru tutum, kişinin gerçekleştirdiği faaliyetlere yönelik tam bir inanç
ve farkındalığının olması dürüstlüğünü ve kavrayışını gerektirir. Diğer bir
deyişle, bir kişi, istenen bir sonucu meydana getirdiğini iddia ettiği bir
eylemi gerçekleştirirken, eğer gerçekten eylemlerinin istenen sonucu meydana
getireceğine inancı yoksa, inanç eksikliği nedeniyle çaba başarısız
olacaktır. Ama kişi tam inanca ve çok-yoğunluklu (ç.n.: çok-boyutlu)
anlayışa sahip olduğunda, kişinin faaliyeti gerçekten doğru ve faydalıdır ve
bu faaliyetleri gerçekleştirmenin doğru yolu budur.
S: (L) İnanç edinilmesi zor birşey, değil mi?
C: Hiç de değil. Gerçeğe dair birşey bulduğunda, inancı güçlendiren kanıtlar
görürsün.
S: (L) Anlıyorum. Egzorsizmi veya ruh çıkarmayı gerçekleştirecek "doğru
kişi" ölçütleri nedir?
C: Önceki yanıtla aynı.
S: (SV) Bir sorum var. JR ve TR bir süredir bir Budist rahipten bir çeşit
ders alıyorlar. Bu, sorunların çözümünde onlara veya bize gerçekten faydalı
olabilir mi?
C: Eğer çaba samimiyse ve arayış gerçekse, yani belirttiğin örnekte olduğu
gibi geçici duygulara dayalı değilse, sorunları çözmede veya cevaplara
ulaşmada kullanılan herhangi bir yöntem faydalı olabilir.
S: (L) Birkaç hafta önce TR ve JR için bir ruh görüntülemesi yaptık ve
gördüğümüz ve TR'nin farkında olmadığı birşey vardı. Daha sonra bir ruh
çıkarma yaptık ve daha önce kendini gösteren veya belli eden şeye benzer
birşey görmedik. Bunun nedeni neydi?
C: Karmaşık.
S: (L) Gördüğümüz şeyde hata var mıydı?
C: Hayır.
S: (L) TR üzerinde ruh çıkarma yaptığımızda görünenlerde hata var mıydı?
C: Bu doğru yaklaşım değil.
S: (L) Doğru yaklaşım nedir?
C: Koşulların değişkenliği.
S: (L) Yani görüntüleme yaptığımız koşullarda gördüğümüz şey gerçekten
oradaydı ve koşullar değiştiğinde ise artık mevcut değildi, öyle mi?
C: Pek sayılmaz. İki farklı tür faaliyet vardı. Biri uzaktan görüntüleme,
diğer ise ruh çıkarmaydı. Bu, psişik veya eterik kanallama sürecinin
kullanıldığı iki farklı faaliyet türüdür, ve dolayısıyla, sadece iki örnek
verecek olursak, duygusal bloklar veya koşulların değişmesi gibi çeşitli
faktörler nedeniyle görüş açıları değişebilir.
S: (L) Önceki bir celsede, grubumuzda yer almış herhangi birinin grubu
bozmak veya kanalı durdurmak için gönderilmiş olup olmadığı sorusunu
sormuştuk. Verilen yanıt bunun muhtemel olduğu, fakat bunun, kendi başımıza
öğrenmemizgereken birşey olduğuydu. Bunu pek çeşitli yönden tartıştık ve
doğrudan TR ve veya JR'den değilse bile, sizin tanımladığınız şekliyle onlar
üzerinden gelen bir zarar verme potansiyeli var gibi görünüyor.
C: Daha basit sorulara bölünerek daha iyi yanıtlanacak olan sorulara genel
bir yanıt arayarak, yine karmaşık bir konuyu hatalı bir şekilde
basitleştiriyorsun.
S: (L) TR ve JR grubumuzu bozmak için mi gönderildi?
C: Hayır.
S: (L) Ama verdiğiniz yanıt birinin bu amaçla gönderildiğini ima ediyordu.
Eğer onlar değilse bizden biri olmalı.
C: Hayır.
S: (L) Diğer bir zamandaki diğer bir kişi miydi?
C: Bu, herhangi bir üçüncü yoğunluk fiziksel varlığı anlamında biri değil,
daha ziyade bir üçüncü yoğunluk fiziksel varlığına ilişebilen ve koşulların
gerektirmesine göre bir varlıktan diğerine geçebilen biri. Neden herhangi
belirli bir fiziksel bireyin her zaman tamamen aynı etkilere ve aynı yapışık
enerjilere sahip olduğunu düşünüyorsunuz? Açıktır ki, bu değişebilen
birşeydir. Dolayısıyla, eğer saldırı varsa, amacına ulaştırmak için
saldırıyı herhangi bir anda mevcut herhangi veya herkes üzerinden
gerçekleştirmek en etkilisi olmaz mıydı? Bir bireyin varlığından kaynaklanan
bir saldırı modu fark edildiğinde, o bireyin fiziksel olarak
uzaklaştırılmasının tüm saldırı olasılıklarını ortadan kaldıracağını
düşünmek oldukça sınırlı ve safça bir yaklaşım olur. (ç.n.: mod; tür, biçim,
çeşit)
S: (L) Bazı insanlar bu saldırıları modlarına diğerlerinden daha mı yatkın?
C: Bu yine sabitten ziyade değişken bir husus.
S: (L) Doğru hatırlıyorsam, o soruyu sorduğumda 3'üncü yoğunluk bir kişi
sordum, geçici birşeyi değil.
C: Eğer bir üçüncü yoğunluk varlığın bilinçli bir şekilde faaliyetleri
bozmaya çalışmasının mümkün olup olmadığını soruyorsan, evet, bu kesinlikle
mümkün. Bu şimdiye kadar oldu mu? Hayır. Bu hiç olmayacağı anlamına gelir
mi? Hayır. Olacağı anlamına gelir mi? Sizin faaliyetlerinizin herhangi ve
tüm türlerde saldırılara neden olma olasılığı her zaman yüksek. Dolayısıyla,
her zaman dikkatli olmanız gerekir. Ayrıca herhangi belirli bir saldırı
moduna kafayı takmamanız akıllıca olur çünkü çok, çok pek çok saldırı türü
kullanılabilir. Aklınızın ucundan bile hiç geçmemiş olabilecek türler.
S: (L) Tamam. Ortama, insanların tutumlarına karşı falan hassaslaşmalarım,
kendi üzerimdeki bir tür saldırıdan
kaynaklanıyor olabilir mi?
C: Olabilir. Saldırı bilinçli bir şekilde fiziksel üçüncü yoğunluk
varlığının kendisinden kaynaklanmıyor olabilir.
S: (L) Öğrenmek istediğim şuydu: insanlar üzerinden gelen bu tür saldırılara
karşı kendi duygusal reaksiyonumun hassasiyeti de bana yönelik bir
saldırının neticesi olabilir mi?
C: Olabilir ve öyleyse, saldırı başarılı demektir.
S: (L) Bunu nasıl belirleyebilirim?
C: Her zaman tüm taraflarla tamamen açık ve iletişim halinde olarak. Sır
saklamak ancak başarısızlığa neden olur.
S: (L) Peki TR ve JR bu grup için büyük bir öneme sahipler mi? Onlarla
konuşmaya çalışıyorum, ama duyguları beni duymalarını engelliyor gibi veya
tutumları ve tepkileri, konuları tartışma girişimlerine nokta koyuyor.
Çabalarımın sürekli kesintiye uğratılmasını katlanılmaz buluyorum ve her
ikisiyle de bunu sürekli yaşıyorum, eğer o sırada birbirlerine söz geçirmeye
çalışmıyorlarsa tabii.
C: Yine subjektif sorgulardan sakınmaya çalışmanı öneriyoruz. Yargıda
bulunmadan önce durup kendine şunu sormanı istiyoruz; TR ve JR olarak ifade
ettiklerin ve diğer herhangi ve tüm tarafların, mevcut diğer herhangi ve
herkese herhangi bir faydası olabilir mi?
S: (L) Neyi kastettiğinizi pek anlamadım. F___ kanal. Açık ki bu önemli bir
işlev. Kanal olmadan grup olmaz. Doğru mu?
C: Doğru.
S: (L) Yani dolayısıyla, gerçekçi olursak, diğer hiçbirimiz o kadar önemli
değiliz.
C: Yanlış.
S: (L) Neden?
C: Belirsiz.
S: (L) Rollerimizi tanımlayabilir miyiz?
C: Herhangi birinizin ve hepinizin, kendinizi oynuyor olarak gördüğünüz
rolleri tanımlamanız ve bunları birbirinize söylemeniz tamamen size kalmış
birşey. Eğer bu yapılırsa, her biriniz için durumun çok daha net bir resmini
sağlayabilir, ve herhangi bir durumda iletişim eksikliği olduğunda mümkün
olan yanlış anlama, çıkar çatışmalarından sakınmanızı sağlayabilir. Bu,
çabaların sona ermesini görmek isteyenlerin çok başarılı bir şekilde
kullandığı pek çok saldırı türlerinden bir tanesidir ve saldırı çok
ustalıklı bir şekilde yapılır çünkü tüm düşünce süreçlerinin %92'sinin
üçüncü yoğunluk kökenliği olduğu bilinçaltı zihin üzerinde oynanarak
gerçekleştirilir.
S: (L) TR ve JR'nin dürüstçe iletişim konusunda açık olmadıklarını
düşünüyorum. Diğer insanların sorunlarını belirtmede oldukça istekliler ama
onlarla ilgili sorunu olan diğer kişileri dinlemek istemiyorlar.
C: O zaman aranızdaki iletişim açık bir iletişim değil gibi görünür.
S: (L) Dürüst davranmayan biriyle nasıl açık bir iletişim geliştirebilirsin
ki?
C: Subjektif.
S: (L) Tabii ki subjektif. Onlar gruba geldiğinden beri bilgi seviyesinin
düşmüş olması, belirsiz ve yanıtsız soruların artması önemli değil mi?
C: Hatalı mekanik yaklaşımları kusurlu karakter veya kişilik veya yapı
olarak tanımlamamaya dikkat et. Değiştirilebilir, düzeltilebilir veya yardım
edilebilir olanı, düzeltilemez, değiştirilemez ve yardım edilemez olandan
ayırmak önemlidir.Ayrıca, üçüncü yoğunluk KH varlıkları olarak, herhangi ve
her birinizin tuzağa düşmesi çok kolaydır ve elbette bu 4'üncü yoğunluk
KH'den gelen bir saldırı türüdür; diğerleriyle işbirliği halindeyken bile
kendine hizmet etmeye çalışma tuzağına düşmek. Bu durum, koşulları
iyileştirmek veya geniş çaplı bir yardım sağlamak üzere tasarlanmış herhangi
ve tüm faaliyetlerin sonunda amacından sapmasına neden olabilir.
S: (L) Bugün Ram isimli Vedik astroloğu ile konuşuyorduk ve bu kişi,
Veda'lara göre Kertenkele Varlıkları fikrinin doğru olduğunu ve bunun
içimizdeki cinsel prensibin, yani kundalinin etkinleşmesi olduğunu söyledi.
Tüm UFO veya dünyadışı varlık faaliyetleri yalnızca hepimizin içimizdeki
birşeyin yansımasıymış.
C: Bu sorunun yanıtı kısmen, eğer dikkat edersen önceki sorulara verilen
yanıtlarla benzer nitelikte. Fakat gerçekte bu soruları en yeterli şekilde
yanıtlamanın en iyi yolu, şimdiye kadar topladığın ve verilen bilgi ve
kavrayışa dayalı olarak, kendine ne düşündüğünü sormaktır.
S: (L) Bazen onların kendimizin paralel bir evrendeki parçamız olmaları ve
bizim dünyamızda ortaya çıkıp bizimle negatif bir şekilde etkileşiyor
olmaları olasılığı üzerinde düşünüyorum. Buna göre dünyadışı varlıklarla
insanların etkileşimlerine dair hikayeler, yalnızca insanların diğer bir
boyut veya yoğunlukta ortaya çıkan negatif yönleri aracılığıyla meydana
gelen mekanik şeyler oluyor. Bu belirgin bir olasılık olmaz mıydı?
C: Düşündüğün anlamda değil. Hatırla, önüne ne zaman herhangi yeni fikirler
çıkarsa, önceden toplanmış tüm bilgilerini gözden geçirmek her zaman
akıllıcadır. Sadece şimdiki durumla ilgili olarak değil, diğer tüm
durumlarla ilgili olarak da. Örneğin sadece paralel
bir evrenden doğan düşünce kalıpları veya gerçeklikler ne kadar sıklıkla çöl
mekanlarında ortaya çıkıp üçüncü yoğunluk varlıkları tarafından üçüncü
yoğunluk ortamında incelenmek üzere alınabilir? Eğer bunun olduğuna
gerçekten inanıyorsan, ki OLDU, kişi bunun anlamı üzerinde ve bunun üçüncü
yoğunluk ortamında ölçülemeyen, eterik ortamdaki çok daha yüksek yoğunluk
seviyeleriyle ve veya boyutlararası faaliyetlerle ilişkisi üzerinde
düşünmelidir. Ve şimdi verdiğin örnekte olduğu gibi yıkıcı sonuçları
olabilecek bir tür saldırı gibi görünen açıklamalardan herhangi bir tanesine
çok güçlü bir şekilde inanma tuzağından sakınman gerektiği konusunda çok
önemli bir uyarıda bulunuyoruz.
S: (L) Yani devlet tarafından ele geçirilen veya
alınan ve incelenen gerçek, maddesel dünyadışı araçlar var?
C: Bundan herhangi bir şüphen var mı?
S: (L) Bazen tüm bu şeylerin bizi çıldırtmak için devlet tarafından
yaratılıp yaratılmadığını merak ediyorum!
C: Bu ilginç bir kavram, ama seni temin edebiliriz ki, bu hiçbir şekilde
doğru değil.
S: (L) Eğer bu araçlar dördüncü yoğunluktan bizim
gerçekliğimize giriyorsa, ki sanırım bazıları giriyor, burada nasıl
kalıyorlar? Mutlak bir şekilde fiziksel bir materyal haline gelip burada mı
kalıyorlar?
C: Eğer üçüncü yoğunlukta arızalanırlarsa, üçüncü yoğunlukta
sabitleniyorlar. Çok basit.
S: (L) Aynı şey varlıklar için de geçerli mi?
C: Aynen öyle.
S: (L) Yani çok gerçek bir manada, gerçek ve
fizikseller...
C: Dördüncü yoğunlukta da çok gerçek ve fizikseller. Fark şu ki, dördüncü
yoğunluk fizikselliği üçüncü yoğunluk fizikselliğiyle aynı değildir.
Ama bu, dördüncü yoğunlukta fiziksellik olmadığı
anlamına gelmiyor. Fiziksellikle olan tüm bağları tamamen atmak için,
varlığın altıncı yoğunluk veya üzerine çıkması gerekiyor. Bunun altındaki
herşey bir fiziksellik veya fizikselliğe bağ içerir. Tıpkı eterik
yoğunluktaki, 1'den 4'e kadarki yoğunluk varlıklarının döngüsünü sağlayan
derin düşünme ve değerlendirme bölgesi olan beşinci yoğunluk gibi. Bu
varlıklar buradan fiziksel alemlerden birine geri yönlendirilir. Birden
dörde kadarki her bir seviye, sizin bildiğiniz şekliyle giderek daha az
fiziksellik içerir, fakat fiziksellik yine de mevcuttur. Fakat dördüncü
yoğunluktaki herhangi bir varlık veya orada üretilmiş veya
kavramsallaştırılmış herhangi türde bir araç üçüncü yoğunluğa girdiğinde
üçüncü yoğunluk fizikselliği üçüncü yoğunlukta bir sabitliğe sahiptir;
dördüncü yoğunluk gerçekliğinden üçüncü yoğunluktaki dolaşımını
gerçekleştirebilir. Fakat herhangi bir arıza
veya bozulma meydana geldiğinde, o sırada üçüncü yoğunlukta bulunan tüm
unsurlar üçüncü yoğunlukta kalır.
Üçüncü yoğunluktayken dördüncü yoğunluğa kaybolan nesneler veya bir varlığa
veya araca ait herhangi fiziksel yapılarla ilgili raporlanan gözlemler,
herhangi ve her durumda, herhangi bir arıza veya bozukluk sürecinde olmayan
bir cisim veya bir varlık veya bir yapı içerir. Dördüncü yoğunluk aleminde
hala tam olarak işlevseldir. Yalnızca sizin ölçümünüzle sınırlı bir süre
için üçüncü yoğunluğu ziyaret etmektedir ve dolayısıyla bir noktada dördüncü
yoğunluğa geçerek kaybolur. Fakat eğer bir arıza yaparsa veya herhangi bir
şekilde yapısı bozulur veya değiştirilirse, üçüncü yoğunlukta kalacaktır.
S: (L) Peki eğer biri, bir kişinin vücudundaki bir implantı çıkarırsa, o
implantı burada tutmanın en iyi yolu onu hemen ezmek midir?
C: Eğer biri bir implantı çıkarırsa, artık tasarlandığı fonksiyonu
göstermiyordur.
S: (L) Tamam. Bazı gerçek şeyler oluyor ve bu arıza yapan dördüncü yoğunluk
varlıkları ve aracıyla ilgili bir etkileşimin filminin çekilmiş olma
olasılığı var. Ve iddiaya göre bu film televizyonda gösterilecekmiş. Bu
otopsi filmi ve araç kalıntıları incelemesi gerçek mi, sahte mi, aldatma mı?
C: Maksimum öğrenme için, gerçeği arayanların filme tanıklık etmesi ve
gerçek olup olmadığına kendilerinin karar vermesi önerilir, çünkü görme
yoluyla bu mümkün olacak.
S: (L) Kesinlikle bunu yapmak istiyorum. Şimdi, kişisel bir soruya geçmek
istiyorum. Mevcut yaşam koşullarımla ilgili olarak, bunun karmik olup
olmadığını öğrenmek istiyorum.
C: Kişisel yaşamdaki tüm zorluklar o veya bu şekilde karmiktir. Özellikle
diğer ruh varlıklarıyla olan etkileşimler söz konusu olduğunda. Ve
etkileşimler ne kadar yakınsa, o kadar karmiktirler. Bunu zaten biliyorsun.
S: (L) Zor olan şey, yapılacak en iyi şeyin ne olduğunu bilmek.
C: Öğrenme, tüm varoluşta gerçekleşen bir süreçtir ve o veya bu eylemle
gerçekleşir. Herhangi ve tüm eylemler, herhangi ve tüm olası eylemler,
herhangi ve tüm olası eylem yönleri, sürekli öğrenme sağlar. Dolayısıyla,
mutlak manada, hata yapmak mümkün değildir. Fakat, bireyin karmik olan
şeyleri tam olarak deneyimlemesi gerekir. Yapılan seçimler, üçüncü yoğunluk
fiziksel düzlemine girme öncesi yapılan seçimleri yansıtır ve buna, akışkan
haliyle gerçekliğin değişkenliğine dayalı olarak kendilerini gösteren
fırsatlar eşlik eder. Dolayısıyla, verilecek kararlar, verilmeleri gerektiği
zaman kendilerini gösterecektir ve öğrenme sürecinin daha yüksek miktarda
mı, yoksa daha düşük miktarda mı ızdırap meydana getireceğini belirleyen
şey, yalnızca kişinin yorumu objektif bir şekilde kabul etme yeteneğidir.
S: (L) Öğrenme neden ızdıraplı olmak zorunda?
C: Zorunda değil.
S: (L) Bana istisnasız bir şekilde öyle görünüyor.
C: Bu deneyimleyenin algılarına göredir, herhangi mutlak ölçütlere göre
değil.
S: (L) Pek çok seviyede sınırlandırıcı olduğu konusunda bizi uyardığınız
ritüeller konusu hakkında birşeyler daha öğrenmek istiyoruz. Bunun nedeni
nedir?
C: Eğer bir birey, faaliyetlerine en büyük ölçüde samimi bir inanç
gösteriyorsa, bir seviyede bir fayda mutlaka görecektir. Fakat, sırf bazı
kalıpları izliyor olmak için bazı kalıpları izlemek, mutlak faydaların
meydana gelmesi için gerekli samimiyet ve inancı üretmez. Dolayısıyla, her
zaman olduğu gibi, birey, bu soruyu yanıtlamak için dıştan değil içten
aramalıdır. Anlıyor musun? Bir örnek verecek olursak, sen kesinlikle bununla
her zaman karşılaşıyorsun. Eğer bir kitabın sayfalarında, şu veya bu türde
bir ritüel öneren bir yazı okuyorsan, ve o sayfalarda basılı olan kelimeleri
okuduğun için o ritüeli izliyorsan, bu sana gerçek anlamda, içten mümkün
olan en büyük ölçüde, gerçek bir tatmin ve başarı sağlar mı? Bunun yerine,
belki birinin veya birilerinin bir ritüel olarak yorumlayabileceği veya
tanımlayabileceği, ama senin içinden gelen ve DOĞRU olduğunu hissettiğin bir
faaliyeti kendin geliştirirsen, ve eğer buna karşı samimi ve tam bir inancın
varsa, o faaliyet ne olursa olsun, onun doğru olduğunu hissetmez misin?
S: (L) Evet.
C: O halde soruyu yanıtladık, değil mi?
S: (L) Evet, teşekkür ederim.
C: O halde iyi geceler diyeceğiz.
______________________________________
9 Eylül 1995
Frank, Laura, SV, Tom, Cherie
S (L) Merhaba.
C: Diğeri.
S: (L) "Diğeri" demekle neyi kastediyorsunuz?
C: Yanıt: Diğerini keşfedin.
S: (L) Pekala bu akşam kiminle birlikteyiz?
C: Diğeri.
S: (L) Sen Kasyopyalılardan farklı biri misin?
C: Hayır.
S: (L) Trans kanalıyla mı devam etmemizi istersiniz yoksa tahtayla mı?
C: Trans. Mezun oldunuz, neden geri dönmek istiyorsunuz?
S: (L) Ben bu akşam tahtayı kullanmayı tercih ediyorum. Bu sorun olur mu? [Tom
ve Cherie'ye dönerek] Trans yöntemini kullanmamız sizin için sorun olur mu?
Bu akşam celseyi tahtayla yapmak istemiyorlar. (T) Hangisi rahatsa o olsun.
[Frank trans durumuna geçer] Şimdi bize "Foton Kuşağı" denen şeyden
bahsedebilir misiniz?
C: Buradaki temel husus yine yoruma dayalı. Mesajlar gerçek; yorumların
tutarlılıkları ise değişken. Yani biri "Foton Kuşağı" dediğinde, aslında
sadece bir kavramı düşünüp ona bir isim veriyor olabilir.
S: (L) Yani farklı insanların birşeyi gördüğünü ve bunu kendi bilgilerinin
sınırları içinde tarif ettiğini mi söylüyorsunuz?
C:Evet, bir seviyede.
S: (L) Bu konuda başka bir yorumunuz var mı?
C: Yorumlar en çok, doğrudan ve spesifik sorulara yanıt olarak
oluşturulduklarında faydalı olur.
S: (L) Burada, metafizik topluluğu içinde anlatıldığı gibi bir harmonik
birleşim [new age akımında 16 ağustos 1987 tarihinde gerçekleşen ve
insanların sevgiye ve uyuma ilerlemesi için insanların dünyanın çeşitli
kutsal yerlerinde toplanması olayı = harmonic convergence Ç.N]
C: Harmonik birleşime inananlar için kesinlikle bir harmonik birleşim vardı.
S: (L) Dünya üstünde veya dünyanın kendisinde maddenin doğasına yönelik
enerjiyi geliştirecek veya değiştirecek herhangi bir şey oldu mu?
C: Siz bir değişiklik farkettiniz mi?
S: (L) Hayır tabii herşeyin giderek kötüye gidiyor gibi göründüğünü
saymazsak.
C: Herhangi açık, bariz, somut değişiklikler farkettiniz mi?
S: (L) Hayır ama belki sadece ben fark etmemişimdir. Çok inatçı ve şüpheci
biri olabiliyorum.
C: Odadaki herhangi biri, herhangi açık ve bariz değişiklikler farketti mi ?
S: (S) Hangi tarihti? (L) 8/8/88, sanırım. (S) Benim bildiğim 11/11 doksan-
gibi birşeydi...
C: Açıkça görünüyor ki eğer hatırlanması zor bir tarihse, akla o tarihte
somut değişimlerin olmadığı geliyor. Eğer bu değişimler olsaydı, bunlara
atfedilen takvim tarihini hatırlamaz mıydınız?
S: (L) Evet. Hatta harmonik birleşimden sonraki bir ay boyunca, hiçbir
kaçırılma olmayacağı iddia edilmişti. Bu doğru mu?
C: Hayır. Kaçırılma olarak tanımladığınız şeyde sizin ölçümünüzle çok uzun
bir zamandır hiçbir kesinti olmadı.
S: (L) Ayın 28'inde, Pazartesi günü, televizyonda kaçırılmayla ilgili bir
video izledik. Bir uzaylı otopsisinin görüntüleri olduğu iddia ediliyordu,
ya da daha doğrusu dünyadışı bir varlığın cesedi üzerindeki bir otopsi. O
gerçekten dünyadışı bir varlık mıydı?
C: "Dünyadışı varlık" tanımınız nedir?
S: (L) Bu gezegende doğal bir şekilde doğmuş, insan olarak tanımladığımızdan
farklı bir varlık mı?
C: Doğru.
S: (L) Yani bu varlık doğal bir şekilde doğmuş bir insan değildi?
C: Doğru.
S: (L) Peki bu ne tür bir varlıktı?
C: Melez.
S: (L) Neyin meleziydi, onu oluşturan unsurlar neydi?
C: "Griler" dediğiniz sibergenetik varlıklar ve sizin gibi üçüncü yoğunluk
dünya insanları. Yani bir bakıma, 3. ve 4.yoğunluk varlıklarının melezleri.
S: (L) Yani o görüntülerdeki bir 4. yoğunluk varlığı mıydı?
C: Hayır. Cevabı dinlersen, bir 3. ve 4. yoğunluk varlığıydı.
S: (L) Bir varlık nasıl hem 3. hem 4. yoğunluk olabilir?
C: Burada önemli olan çevresel koşullardır, bireyin yapısı değil. Aynı şey
sizin için de geçerli. Dünyanızın 3. yoğunluktan 4.'ye geçiyor olduğunu
söyleyen kaynaklar okudunuz, değil mi?
S: (L) Evet.
C: Ve bu kaynaklar bunun devam eden bir süreç olduğunu da söyledi, değil mi?
S: (L) Evet.
C: O halde kişi şunu sormalı; eğer
bu mümkün olmasaydı, bir varlık aynı anda nasıl hem 3. hem de 4.yoğunluk
olabilirdi? Aynı zamanda geçmiş materyallerden
hatırlarsanız, şu anda 2. ve 1. yoğunluk varlıklarıyla aynı ortamda
yaşıyorsunuz. Bu doğru değil mi?
S: (L) Evet.
C: En azından size söylenen buydu. Yani bir varlığın hem 3. hem de 4.
yoğunluk olması mümkündür. Ve söylediğimiz gibi, bir 4. yoğunluk varlığı
gelip 3. yoğunluk ortamını ziyaret ettiğinde, o da o süreçte bir 3. yoğunluk
varlığı olur ve tam tersi de geçerli. Kaçırılma
denilen şey gerçekleştiğinde özellikle bu bir fiziksel kaçırılmaysa, kişi
geçici olarak 4. yoğunluk olur çünkü önemli olan ortamdır. Ve orada anahtar
faktör farkındalıktır, fiziksel veya maddesel yapı değil.
S: (L) Elimde Grilerden bahseden bir makale var ve onların iki beyinleri
olduğu söyleniyor: bir ön beyin ve bir arka beyin; ve burada yazdığına göre
birini vurursan -vurmak istediğimi söylemiyorum ama- sadece beynin bir
yarısını vurmuş olursun ve ölmezler. Birini öldürmek için iki beyini de
parçalayacak şekilde vurmak gerekiyormuş. Bu doğru bir kavram mı?
C: Bu oldukça şaşırtıcı. Beraberinde pek çok soru getiriyor. Bunlardan biri
de: Bir kişi niye herhangi birşeyi vurmak istesin ki?
S: (L) Ben vurmak istediğimi söylemedim. Makalede yazanı söyledim.
C: Griler diye tabir edilen varlıkların bir çeşidi
için bu fiziksel tanım doğru. Bir ön beyinleri var. Yine de bu konu
diğerlerine göre ikinci planda. Ve herhangi bir türe fiziksel zarar vermeyi
istemenin tavsiye edilmeyen bir şey olduğunu söylemek istiyoruz. Dolayısıyla
tanımladığın çalışmada yer alan bilginin önemsenmemesi daha iyi olabilir.
S: (L) Burada ayrıca Grilerin bir insanla telepatik olarak bağlantı kurması
için o kişiye çok yaklaşması gerektiği söyleniyor. Bu doğru mu?
C: Yakın mı? Hayır, size daha önce tarif ettiğimiz gibi sizin ölçüm
şeklinizle fiziksel yakınlık gerektirmeyecek teknolojik yöntemler var. Ama
bu çok karmaşık. Bu, tam olarak anlamadığınız boyut pencereleriyle ve buna
benzer birşeyle ilişkili ve bu yüzden bunun detaylarına girmek pek tavsiye
edilebilecek bir şey değil. Ama o sorunun genel cevabı: Hayır.
S: (L) Ayrıca insanların göz sinirlerine 2-4 mikron çapında bir tür kristal
yerleştirdiklerini ve bu kristalin, onu yerleştirenlerin frekansına
ayarlandığını ve iletişim için zihinsel bir frekans oluşturmalarını
sağladığını söylüyor. Bu sizin söylediğiniz şeylerle bir şekilde bağlantılı
mı?
C: Fiziksel implantasyonlar gerçekten yapılıyor. Kesin yerler istenen
sonuçlara göre değişiklik gösterir. 3. yoğunluktaki insanlar ile 4.
yoğunluktaki diğer KH varlıkları arasındaki etkileşimlerde pek çok mekanizma
mevcut olduğu gibi, izlenen çok çeşitli direktifler ve amaçlar vardır.
Mesela bazı implantlar yalnızca izlemek için kullanılır. Diğerleri bilinci
değiştirmek için kullanılır ve ayrıca zihni ve hareketleri değiştirmek için
tasarlanan implantlar vardır. Hangisinin ve ne için kullanıldığına bağlı
olarak her birinin farklı bir yapısı ve farklı maddesel bir içeriği vardır.
Şu anda tarif ettiğin uygulamaya tam olarak aşina olmasak da, belirttiğin
gibi veya daha doğrusu ona benzer birşey yöntem kullanılmış. Yani bizce bu
bilgiler ya bir yere kadar uydurulmuş ya da doğru bilgiye dayalı olarak
türetilmiş. Ama her durumda çeşitli amaçlarla implantların kullanıldığı
doğru.
S: (L) Yeniden uzaylı otopsisine dönelim: Bu hibridin 1947'de Roswell, New
Mexico'da meydana gelen bir kazada ele geçirilenlerden biri olup olmadığı
bilgisine erişebilir misiniz?
C: Kaza Roswell'de olmadı. Bir çöl bölgesiydi. Roswell'in yaklaşık 250
kilometre kuzeybatısında. Sizin aşina olduğunuz Roswell bölgesinde bir araç
veya herhangi bir beden veya canlı varlıklar bulunmadı. Yalnızca bir enkaz
alanıydı. Gerçek kaza belirli bir mesafe uzaklıkta gerçekleşti. Kaza yeri
çölde, Los Alamos'a daha yakın. Araç Roswell üzerinde
arıza yaptı ve geride kalıntılar bıraktıktan sonra gerçekten düştü. Cesetler
ve yaşayan varlıklar, araçtan arta kalanlarla beraber oradan alındı. Ve
evet, filmde gördüğünüz varlık gerçekten oradan geldi.
S: (L) Araçta kaç varlık vardı?
C: Dört.
S: (L) Hepsi melez miydi?
C: Doğru. Bu da fark edilebiliyor ve bunu, yaşadığınız çevrede bu konuyu
araştıran bazı insanlar tarafından yorumlanmış olan resmi kayıtlardan da
kontrol edebilirsiniz. Bu olay Kertenkele Varlıkları olarak ifade edilenler
tarafından insan/melez kombinasyonları kullanılarak başlatılan özel bir
görevdi. Melez unsur Gri türüydü. Bu deney kısmen bir keşif görevi, kısmen
de o bölgede sizin zaman ölçümünüzle yakın geçmişte meydana gelen nükleer
patlamaların bir sonucu olarak oluşan çevresel koşulların hem canlı Gri
türleri ve tabii hem de Sürüngen veya Kertenkele türleri üzerindeki
etkilerinin test edilmesine yönelikti. Griler ve
Kertenkeleler, şu anda ayrıntısına girmeyeceğimiz bazı bakımlardan benzer
bir genetik yapıya sahipler. Netice itibariyle buradaki fikir, hem insan
genleri veya genetik yapısı üzerindeki, hem de Kertenkele genetiğiyle
ilişkili olan Gri genetik yapısı üzerindeki etkileri test etmekti,
eğer kavramı anlıyorsanız. Amaçlardan biri buydu. Diğeri ise tabii ki basit
bir keşifti.
S: (L) Tamam. Sıradaki soru: bizim "iyi adamlar" olarak tanımlayabileceğimiz
Griler var mı?
C: Bu nereden bakarsan subjektif bir yorum. Yani sonuçta iyi nedir, kötü
nedir?
S: (L) Verilen tanım Kendine Hizmet ve Başkalarına Hizmet şeklinde.
Grilerden herhangi BH olan var mı?
C: Bir süre için yeniden bir gözden geçirme yapabilir miyiz?. KH ve BH
gruplarından herhangi birine kötü veya iyi demek subjektiftir. Bunlar sadece
Kendine Hizmet ve Başkalarına Hizmet demek. Bir şeyin iyi ya da kötü
olduğuna karar vermek gözlemciye bağlı birşeydir. Bu da bakış açınıza göre
değişir. Amaçlarınıza göre değişir. Pek çok şeye göre değişir. Biri yalnızca
Kendine Hizmet'tir. Kendi içine dönüktür. Diğeri ise Başkalarına Hizmet'tir,
dışa doğru genişler. Evren olarak ifade ettiğimiz şeyi oluşturan dengenin
bir parçasıdır.
S: (L) Grilerin BH olanları var mı?
C: Çok nadir durumlarda Griler BH alanına geçmişlerdir ama kendi doğal
ortamlarında, oluşturulma amaçlarına uygun olarak, KH'dirler.
S: (L) BH ortamına geçmeleri nasıl gerçekleşiyor?
C: Doğal koşullar yoluyla; 3. yoğunluk KH ortamında bulunan insanlar için BH
seviyesine yükselmek nasıl oluyorsa o şekilde. Çok nadir.
S: (L) Eğer Griler, Kertenkelelerin sibergenetik
aletleriyse ve aslında ruhsuzlarsa, bu bazı Kertenkelelerin de BH olduğunu
mu gösteriyor?
C: İlk olarak kendi kendine düşünme yeteneği verilen hiçbir varlık tamamen
ruhsuz değildir. İçinde bir ruh izi vardır. Ya da hemen hemen ruh izi
denilebilecek bir şey. Bu, genel ortamda bulunabilen psişik enerjilerin
toplanmasıyla olabilir. Bu esnetilmiş ifade, temel fikirleri
anlamanız için. Yoksa durum bundan çok daha karmaşıktır.
Yine de ister doğal, ister yapay zeka olsun hiçbir
durumda tamamen ruhsuz olmak diye birşey yoktur. Ve sizin bakışınıza göre en
ilginç şeylerden biri, sizin 3. yoğunluktaki teknolojinizde, dünyadışı
varlıklarla olan etkileşimlerin de etkisiyle, yapay zekanın gelişmeye ve ruh
izi enerjisi çekebilecek seviyeye yaklaşmış olmasıdır. Söylediğimizi
anlayabiliyor musunuz? Örneğin kendi başlarına düşünebilecekleri seviyeye
ulaşma sınırında olan bilgisayarlarınız, zayıf bir ruh izi oluşturmaya
başlayacak.
S: (L) Bu hoş bir düşünce değil.
C: Şimdi, BH Sürüngen varlıklar veya Kertenkele varlıkları olup olmadığı
soruna gelecek olursak, elbette bazıları BH'ye geçebilir. Yine de onların
doğal ortamı, kendi seçmiş oldukları KH'dir. Ama bir Gri'nin ve veya bir
Kertenkelenin BH'ye geçmesi birbiriyle ilişkili değil, iki ayrı kavramdır.
Birbirinden bağımsız kavramlardır.
S: (L) Anlıyorum. Peki, BH olan Kertenkelelerin ölçülebilir bir oranı var
mı?
C: Bu ÇOK, ÇOK küçük. SON DERECE küçük. Bahsetmeye bile değmeyecek kadar.
S: (L) Peki Griler?
C: O biraz daha fazla olabilir ama o da yine nispeten çok düşüktür.
S: (L) Kertenkeleleri kullanan başka bir varlık ırkı mevcut mu?
C: Sorunu netleştirebilir misin?
S: (L) Kertenkeleler de başka bir grubun ajanları mı?
C: Bu aslında basit bir soru. Ama 4. yoğunluk KH ortamında otorite
seviyeleri mevcuttur. Bu seviyeler de KH'de her zaman olduğu gibi
entellektüel ve fiziksel yeteneklere dayanır. Sizin "kıdem düzeni" dediğiniz
şey. Diyebiliriz ki en altta sizin aşina olduğunuz Griler var. Ortada
Kertenkele varlıkları olarak tanımlayacaklarınız var ve onların üstünde de
pek aşina olmadıklarınız var.
S: (L) Onlar kim?
C: En yaygın olarak bilinenleri, tabii ki, Oryon KH'leri.
S: (L) Görünüşleri nasıl?
C: Aslında yapı olarak hümanoitler, büyük insanlara benziyorlar.
S: (L) Ve onları pek sık görmüyoruz, öyle mi?
C: Şu anda bildiğiniz gibi 3. yoğunlukta en sık gördükleriniz Griler. Bunlar
dışındaki diğer hepsi, eşit ölçüde daha az sıklıkla görülenler.
S: (L) Peki tüm bu kaçırma olayındaki amaçları ne?
C: Bu konu alanındaki sorularınızı mümkün olduğunca spesifikleştirmenizi
istiyoruz.
S: (L) Bu Oryon KH'leri kaçırılmalarda rol oynuyorlar mı?
C: Kaçırılmalar temel olarak Griler tarafından gerçekleştiriliyor. Fakat
diğerleri de kaçırma olayları gerçekleştirebilir, gerçekleştirecek ve hatta
gerçekleştirmişlerdir. Ama bu olduğunda, kaçırılmanın yapısı farklıdır.
S: (L) Şu anda Sirius bölgesinde insanlarla etkileşime giren herhangi
pozitif dünyadışılar var mı?
C: Durun şimdi! İlk olarak kullandığınız terimin ne anlama geldiğini
öğrenmelisiniz: Dünyadışı, tabii ki sizin seviyenizde kullanılan en doğru
terimlerden biri. Dünyadan olmayan herşey dünya dışıdır. Dünya yüzeyi
ortamında yaşayanların kendilerini üstün tür olarak veya evrende yalnız
olarak veya kozmostaki tek tür olarak ifade etmeleri son derece gülünçtür.Bu
bir kum zerresinin üzerindeki mikrobun kendini tüm kumsaldaki tek canlı
olarak görmesine benziyor değil mi? Şimdi siz Sirius civarında bir varlık
olup olmadığını sorduğunuzda bu yine bir plajdaki kum zerresinin üstündeki
aynı mikrobun, deniz kabuğunun civarında herhangi bir varlık olup olmadığını
sormasına benziyor...
S: (L) Ama ben özellikle dünyayla etkileşim içinde olanlar var mı diye
sordum!
C: Ve biz de o soruyu yanıtlıyoruz. Bu fırsattan faydalanıp olayları sizin
daha iyi odaklanacağınız bir noktaya getiriyoruz. Ve bu mesajların sadece
siz değil başkaları tarafından da duyulmasını umuyoruz. SİZ bu kavramları
tam manasıyla anlayabilirsiniz ama herkes anlayamayabilir. Bunun
farkındasınız değil mi? Bu yüzden bu bilgiyi veriyoruz.
Şimdi soruna cevap: Sirius civarında pozitif yönelimli
veya BH varlıklar var mı sorusu, yine cevaplaması zor bir sorudur çünkü "Sirius
civarı"nı nasıl tanımlayacağımızı bilmiyoruz. Ama eğer Sirius'a,
sizin mesafe ölçümünüzle yaklaşık bir ışık yılı uzaklığında bir mesafeyi
kastediyorsanız, o zaman o bölgede 3. yoğunlukta bu tür varlıklar olmadığını
söyleyebiliriz. Ama bu bilgi, 4.'den 6.'ya kadarki yoğunlukları açık
bırakıyor. Zaten bildiğiniz birşeyi vurgulamak istiyoruz; bu konuda
düşünülmesi gereken o kadar çok şey var ki, etrafınızdakiler belirli
bölgelere veya yıldız sistemlerine referansta bulunup oradan veya şuradan
gelen varlıklardan ve amaçlarının şu veya bu olduğundan bahsettiklerinde, bu
gülünç birşeydir. Çünkü eğer evrenin, tüm evrenin,
olası tüm yaşam boyutlarının GERÇEK yapısını biliyor olsaydınız, o zaman
bilirdiniz ki herhangi ve her şey mümkündür ve GERÇEKTEN mevcuttur! Bunu
UNUTMAMALISINIZ.
S: (L) Yani bu insanlar haklı mı?
C: Tüm bu insanlar haklı ve tüm bu insanlar haksız. Çünkü gökyüzünde bir
noktayı gösterip herhangi bir bölgeyi şunun veya bunun "Evi" olarak
tanımlamak aptalcadır.
S: (L) Ama ya gerçekten öyleyse? Orionlar Orion'daki bir yıldız sisteminde
yaşıyor, değil mi?
C: Siz de öyle.
S: (L) Ama şu anda orada yaşamıyoruz!
C: Önemli olan bu değil. Eğer üçüncü yoğunlukta, güneş olarak tanımladığınız
yıldızınıza galaksinin başka bir noktasından baksaydınız, Orion sisteminin
bir parçası olarak görünürdü, değil mi?
S: (L) Muhtemelen.
C: O halde belki şu anda neyden bahsettiğimizi anlamaya başlıyorsunuzdur?
Bir seviyede ve bir anlamda.
S: (L) Bu varlıklar uzaydaki büyük menzilleri aşıp buraya nasıl geliyorlar?
C: Size daha önce söylediğimiz gibi yedi yoğunluk
seviyesi var. Ve bu seviyeler sadece fiziksel, ruhsal ve eterik, ve maddesel
varlık durumlarıyla değil, aynı zamanda, daha da önemlisi, farkındalık
durumuyla ilişkilidir. Görüyorsunuz ya, farkındalık durumu, tüm
yaratılışın anahtar unsurudur. Şüphesiz size bunun büyük bir illüzyon
olduğunu söylediğimizi hatırladınız değil mi? Eğer bu gerçekten büyük bir
illüzyonsa, hangisi daha önemli, fiziksel yapı mı, yoksa farkındalık durumu
mu?
S: (L) Farkındalık durumu mu?
C: Kesinlikle. Şimdi ölçüm sistemine göre gittiğimizde, ki anlamanız için
basitçe oluşturulmuştur, birden yediye kadar tüm yoğunluk sistemlerinde
anahtar kavram elbette farkındalık durumudur. Başından sonuna kadar.
Yani yeterince yüksek bir farkındalık seviyesine
eriştiğinizde fiziksel sınırlamalar gibi şeyler ortadan kalkar. Ve fiziksel
sınırlamalar ortadan kalktıkça, sizin algıladığınız şekliyle büyük mesafeler
de ortadan kalkar. Dolayısıyla sizin görememenizin ve
anlayamamanızın, herhangi bir şeyin mümkünlüğü veya mümkün olmayışı üzerinde
kesinlikle hiçbir etkisi yoktur. Kendi yoğunluk seviyeniz hariç. Ve sizin şu
andaki yoğunluk seviyenizde neredeyse kimsenin anlayamadığı şey de bu işte.
Eğer bunu anlayabilirseniz ve diğerlerine aktarabilirseniz, türünüzün
gördüğü en büyük hizmeti yapmış olursunuz. Bunun üzerinde biraz düşünün.
Bunun bilincinize akmasına izin verin. Analiz edin. Parçalara ayırın. Ona
dikkatlice bakın ve tekrar bir araya getirin.
S: (L) Farkındalığımızı sınırlandıran şey nedir?
C: Çevreniz. Ve bu sizin seçtiğiniz çevre. Gelişim seviyenize bağlı olarak.
Ve herşeyi sınırlandıran şey de bu. Daha yüksek
yoğunluk seviyelerine yükseldikçe sınırlamalar ortadan kalkar.
S: (L) Bu sınırlandırıcı çevreyi yaratan şey nedir?
C: Öğrenme amacı için mevcut olan büyük illüzyon.
S: (L) Peki illüzyonu kim yarattı?
C: Aynı zamanda Yaratılmış olan Yaratıcı. Yani aynı zamanda siz, biz, herkes
ve herşey. Daha önce de söylediğimiz gibi, biz siziz ve siz de bizsiniz. Ve
herşey de öyle.
S: (L) Burada anahtar husus, herşeyin illüzyon olması mı?
C: Temel olarak, evet.
S: (L)Yani aslında...
C: Lütfen biraz sabırlı olun; size daha önce de söylediğimiz gibi
evren yalnızca bir okuldur.
Ve bu okul herkesin öğrenmesi için var. Herşeyin
varolma sebebi bu. Başka bir sebep yok. Şimdi, eğer bu ifadenin gerçek
derinliğini anlarsanız, deneyimlemesi mümkün olan tüm yoğunluk seviyelerini,
deneyimlemesi mümkün olan tüm boyutları, tüm farkındalığı görmeye ve
deneyimlemeye başlarsınız. Bir birey bu ifadeyi mümkün olan en büyük
derinliğiyle anladığında, o birey aydınlanmış olur. Ve siz kesinlikle
bunu duymuştunuz. Ve sonsuza kadar süren bir an için, o birey bilinecek
herşeyi mutlak bir şekilde bilir.
S: (L)Yani aydınlanmanın yolunun sevgi değil bilgi
olduğunu mu söylüyorsunuz?
C: Doğru.
S: (L) Duyguların saptırma için kullanılabileceği de doğru mu, yani
çarpıtılmış olan ve tamamen bedensel veya sahte programlamayla yaratılmış
duygular?
C: Sınırlandıran duygular ilerlemeye mani olur. Duygu aynı zamanda 3.
yoğunlukta ilerlemek için gereklidir. Doğaldır.
Varsayımlara dayalı sınırlandırıcı duyguları, kişiyi sınırsız olasılıklara
açık olan duygulardan ayırmaya başladığınızda, bu, bir sonraki yoğunluğa
hazırlanıyorsunuz demektir.
S: (L) Peki ya sevgi?
C: Ne olmuş sevgiye?
S: (L) Anahtarın, cevabın sevgi olduğunu iddia eden pek çok öğreti var.
Aydınlanmanın, bilginin, herşeyin sevgiyle gerçekleştirilebileceğini
söylüyorlar.
C: Sorun "sevgi" terimi değil, bu terimin
yorumlanışı. 3. yoğunluktakiler bu konuyu korkunç bir şekilde karıştırma
eğilimindeler. Sonuçta pek çok şeyi sevgiyle karıştırıyorlar. Bildiğiniz
şekliyle sevginin tanımı da doğru değil. Sevgi illa bir bireyin sahip
olabileceği, bir duygu olarak da yorumlanabilecek bir his değil, daha
ziyade, daha önce de söylediğimiz gibi, ışığın özüdür.
Işık bilgidir ve bilgi sevgidir. Ve sevginin aydınlanmaya götürdüğü
söylendiğinde, bu da çarpıtılmış bir ifadedir. Sevgi
eşittir Işık eşittir Bilgi. Sizin ortamınızdaki yaygın tanımlarla
sevgi, bir anlam ifade etmiyor. Sevmek için bilmeniz gerekir. Bilmek ışığa
sahip olmaktır. Işığa sahip olmak sevmektir. Bilgiye sahip olmak sevmektir.
S: (L) Geçen gece (RC) adında genç bir kadınla tanıştım. Ona yardımcı olmak
için erişebileceğiniz herhangi bir bilgi var mı?
C: Şu anda çevrendeki bireylerin yapısı hakkında herhangi bir yorum
yapmaktan kaçınmayı seçiyoruz. Ve bu oldukça yoğun bilgi içerikli bir celse
olduğu için, celseyi şimdi sona erdirmeni şiddetle öneriyoruz.
S: (L) Çok hızlı bir soru: Gözlerimdeki problem. Pekçok ilaç kullandığım
için gözlerimle ilgili çok sorun yaşıyorum. Bazı insanlar bana bunun genetik
bir mutasyonu gösterdiğini ve pek çok seviyede görme yeteneğinin gelişimine
işaret ettiğini
söyledi.
C: Bunu senin keşfetmen gerek. Hayal kırıklığı yaşamaman için söylüyoruz,
eğer gerçekten başka bir yoğunluk seviyesinde görmeye başlayacaksan, bunun
en büyük öğrenme potansiyeline yönelik bir keşif süreci olması gerekir.
Önizlemeler vermemiz mutlaka senin en yüksek çıkarına uygun olmayabilir.
S: (L) Geçen gece bazı insanlarla bir restoranda görüşmemiz gerekiyordu ama
trafikte onları kaybettik. Bu "kaybetme" biraz sembolik miydi?
C: Belki. Ama tekrar belirtecek olursak, seninle diğer kişiler arasındaki
etkileşimler hakkında yorum yapmak istemiyoruz, çünkü bu celsenin amacı
bilgilendirmeydi, çevrendeki insanlar hakkında yargıda bulunmak değil.
________________________________________
12 Eylül 1995
Freddie ve Laura
S: Merhaba.
C: Merhaba!
S: (L) Bu akşam kiminle beraberiz?
C: Dekorra.
S: (L) Neredensin Decorra?
C: Kasyopya.
S:(L) Pekala şimdi David Hudson'un
kasedinde Felsefe Taşı dediği şeyle ilgili hızlı bir soru soralım. David
Hudson'ın keşfettiği bu madde nedir? Bu konuyla ilgili bir video izledik ve
sizin de bizle izlediğinize eminim. Peki bu izlediğimiz şey neydi?
C: Oradaki gelişmeleri sadece belli bir uzaklıktan izleyin.
S: (L) Bahsettiği bu maddeyi almak, düşündüğüm gibi tehlikeli birşey mi?
C: Muhtemelen.
S: (L) Yani diğer bir deyişle o işe de bulaşmasam daha iyi olur, öyle mi?
C: Sana bağlı.
S: (L) Bana bağlı olduğunu biliyorum, ama bunu belli bir mesafeden izlememi
söylediniz, ve ben de bunun bir ipucu olduğunu farz ediyorum...
C: Evet.
S: (L) Hislerime göre o pozitif bir insan olmaya ve pozitif çalışsa da, bu
olayın ardında negatif bir enerji var, ve...
C: Bu çoğu durumda doğru!
S: (L) Bence buna benzer birşeyi alıp çalışma yapmadan bilincini dönüştürmek
kara büyüdür. Böyle düşünüyorum. (F) Fazla kolay... (L) Bence kendini
hazırlamaya çalışmak ... (F) Hudson, yıllardır okuduğum çeşitli kaynaklarda
söylenen çeşitli şeylerin, biraz fedakarlıkta bulunmaya istekli herkes için
mümkün olduğunu söylüyor ama tıpkı Hindistan'daki bazı adamların yaptığı bu
tür şeyler, bize eterik ve spiritüel olarak aşırı görünecek şeyler... (L)
İsteklilik ve doğal kaderle karşılaştırıldığında bu kadar fedakarlıkta
bulunmanın da gerekli olduğunu sanmıyorum... (F) İsa bu altın tozunu aldı mı
mesela? (L) İsa bu altın tozundan aldı mı?
C: Hayır.
S: (L) Adolf Hitler bu tozu veya benzer birşey kullandı mı?
C: Evet.
S: (F) Bu çok berbat bir resim ortaya çıkartıyor değil mi? (L) Bu toz, bir
kişiyi büyük iyilikler yapan çok pozitif bir varlığa dönüştürmede
kullanılabilir mi? Bunun doğru olduğunu sanmıyorum.
C: Veya bütün bir ırkı hipnotik itaat altına almak için
kullanılabilir!!!!!!!!!!!
S: (F) Vay canına! (L) Suya koyabilirsin. (F) Veya "Cennet İksiri" diye bir
reklam yapıp dünyadaki bütün büyük
şirketleri... Demek istediğim eğer birileri bu adamın bu şeyi tüm dünyaya
dağıtmasına izin vermiş olmasaydı bu adam çoktan duvara toslamıştı. Bu
kasetleri yaymasına izin verilmezdi. Şüphelendiğim şeylerden biri buydu;
eğer bu şey gerçekten o kadar harikaysa neden engellenmedi... Bence mantıklı
değil. Gerçekten iyi birşey olsaydı, birileri karşısına çıkardı... Dünyayı
309 bin yıldır kimin yönettiğini hatırlarsak, bu adamlar arkalarına yaslanıp
"Tamam bu altın tozunun her yere yayılmasına müsaade edelim ve sonunda
tamamen yenilelim" mi diyecekler? Hiç sanmıyorum! (L) Of, bu çok korkutucu
bir düşünce! Sizin orada olmanızdan ne kadar mutluyum bilemezsiniz!
C: Evet.
S: (L) Aman Tanrım! ... Şu anda bize söylemek istediğiniz bir şey var mı?
C: Aldığınız mesajlar üzerinde düşünün ve hoşçakalın. [Tartışma devam eder]
(L) Çok teşekkür ediyoruz. (F) Aydınlanma seviyesine ulaşınca ve artık beden
içinde değilken kimsenin orgazma ihtiyacı yok, değil mi? (L) Sanırım yok.
(F) Peki eğer bu bir orgazm değilse neden orgazm olarak tanımlıyor? Demek
istediğim, adam diyor ki: "Aynı şey değil. Harika, çok derin hissediyorsun,
daha saf" buna benzer şeyler söylüyor. (L) Doğru. (F) Saçmalık! Buna
inanmıyorum. (L) "Keys of Enoch" ile ilgili konuya da inanmıyorum çünkü
direkt suçluluk duygusundan bahsederek başlıyor. (F) Seni yaramaz, seni
yaramaz... (L) Ve kötü adamlar dönüşüme uğramak zorunda. Demek istediğim bu
insanlar bunun sonsuza kadar yukarı doğru, içeri doğru, her yöne doğru giden
tek yol olduğu gerçeğini kabullenemiyorlar. Karanlık ve Işık. (F) Doğru. (L)
Olay bu. (F) Şimdi, JD'nin bu kavramla ilgili bir sorunu yok gibi görünüyor.
Kimsenin bunu anlamakla ilgili bir problemi yok, ama bir şekilde hepsi bu
maddenin iyi olduğunu düşündü ama ben ışık varlığı haline gelmek, aynı anda
iki yerde olmak ve tüm o mükemmel şeyleri yapmak için tüm yapman gerekenin
bu tozu içmek olduğu fikrini benimsemiyorum. Mantıklı gelmiyor. Bilirsin
işte, yine bir kestirme yol. Ve aslında kestirme yol yok.
______________________________
6 Eylül 1995 F___, Laura, RC
S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.
S: (L) Kiminle birlikteyiz?
C: Sorra.
S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.
S: (L) Bu akşam bir konuğumuz var. Ve diğer konulara girmeden önce sormak
istediğim birkaç sorumuz var. İlk olarak, M___ T___ ile ilgili tüm bu durum
bana berbat bir his vermeye başladı ve onun ilişkili olduğu kitapevindeki
konuşmamı iptal ettim. Ama bana doğru şeyi mi, yoksa yanlış şeyi mi
yaptığımı söylemeyeceğinizi bildiğim için, bu durumla ilgili olarak şu anda
görmediğim bazı sonuçlar olup olmayacağını öğrenmek istiyorum.
C: Sonuçlar?
S: (L) Yani, konuşmayı yapmam durumunda orada olacak olan ve iletişim
kuracağım biri var mıydı? Benim için çok tatsızlaşsa da, bu işe devam
etmeyerek birşey mi kaçırdım?
C: Eğer tatsızsa, gitmeyerek neyi kaçırmış olabilirsin?
S: (L) Bazen çeşitli durumlara yönelik duygusal reaksiyonlarımızı kontrol
edip nahoş şeyleri duygularımıza rağmen yapmamız gerektiğini düşünüyordum.
Bu doğru değil mi?
C: İçgüdülerinin yapısının farkındasın.
S: (L) Bana ne söylemeye çalışıyorsunuz? Ahmaklaşıyor muyum?
C: Diğerlerine her zaman ne söylüyorsun?
S: (L) İçgüdülerinizi dinleyin. Evet. İçgüdülerim bana o kitapevinin iyi bir
yer olmadığını ve oradaki grubun da ilişki kurmak için iyi bir grup
olmadığını söyledi.
C: O halde sorunu yanıtladın, değil mi?
S: (L) Pekala. Dün gece TR aradı ve Çarşamba gecesi meditasyon sınıfında
Kasyopyalıları doğrudan kanallamaya başladığını söyledi. Yaşadığı deneyimle
ilgili yaptığı tanımlama bana fazla fiziksel göründü. Fiziksel duyumlar
yoluyla bağlantı kurabiliyor musunuz? TR sizi, yani Kasyopyalıları veya
benzer bir kaynağı mı kanallıyordu?
C: Biz o sırada başka bir "kanal" izliyorduk herhalde!
S: (L) Peki kanallanan kimdi?
C: TR'ye sor!
S: (L) SİZİ kanalladığını söyledi.
C: Birkaç celse sonra ona sor.
S: (L) Eğer biri bir kursa giderse ve meditasyon öğretmeni herkese bir
aynaya bakıp gelen ilk şeyi kanallamasını söylerse, bu durumda yaşanabilecek
bir tehlike olabilir mi?
C: Belki, ama 3'üncü yoğunlukta herşeyde biraz tehlikle var.
S: (RC) TR'nin neyle bağlantı kurduğunu öğrenmen gerekiyor. Yüksek benliği
miydi?
C: Daha sonra ona sorun.
S: (L) R___'nin birkaç sorusu var... uygun mu?
C: Her zaman.
S: (RC) Birkaç kişisel ve birkaç kişisel olmayan sorum var.
C: Ayırma, bu sınırlandırıcı!!!
S: (RC) Tamam. Eğer Aramice eski İbraniceyse, bu dil Atlantis'te konuşulan
dil miydi?
C: Hayır.
S: (RC) Bu dili Dünya'ya Huvid'ler (ç.n.: Hoovids) mi getirdi?
C: Hayır.
S: (RC) Zohar'ı biraz inceledim; bu, ateşten harflerin eski hafızayı
ateşleyeceği ve gerçeği yüzeye çıkaracağı anlamına mı geliyor?
C: Bunlar "mezhep düşünce kalıpları."
S: (RC) Zohar'da ve Eski Ahit'te çoğu yerde "Tanrı" kelimesi dişi formda
kullanılıyor. Bu Cennetin Kraliçesi'ni mi gösteriyor... yani İsis?
C: İsis bir öncü.
S: (RC) Nasıl yani?
C: Sınır dönemler boyunca kültürlerin dönüşümüne öncülük eden enerji
kalıplarının bir simgesi.
S: (L) "Jesus" (İsa) kelimesi İsis veya Zeus'tan mı türüyor?
C: İkisi de değil, Jesus sadece takılmış bir ad.
S: (RC) Kastettiğiniz şey nedir? Koruma için bu isimle dua etmemiz
gerekmiyor mu?
C: Kanal uygun bir şekilde yapısını oluşturduktan sonra koruma için dua
gerekli değil!
S: (RC) Yakın zamanda çıkan, Maxwell prodüktörlüğündeki "The Prophecy"
(Kehanet) filmi... Bu prodüktör ışığın tarafında mı, ve dünyaya bu
holografik görüntüyü göstermenin ardındaki amaç nedir? Film insanları Kutsal
Savaş gerçekliğine mi uyandıracak? Ve bu film yoluyla kimin mesajı
aktarılıyor?
C: Çok sayıda soru, birbirine geçen düşünce kalıpları.
S: (RC) Bu filmle hangi tarafın mesajı aktarılıyor?
C: İç güdülerin sana ne söylüyor?
S: (RC) İçgüdülerim bana her iki taraf diyor...
C: Doğru.
S: (RC) Sadece filmin arkasında herhangi belirli bir gücün olup
olmadığını...
C: Biz mi?
S: (L) Onaylıyor olmayabilirler...
C: İçgüdülerin sana ne söylüyor???
S: (RC) Düşen melekler hakkındaydı. Lusifer???? (L) Kasyopyalıların
Lusifer'in kim olduğuyla ilgili söylediklerini okudun
mu? (RC) Düşen meleklerden biri mi? Işık meleği? Üzerinde duracak çok şey
var....
C: Bazı şeyleri cevaplayabilmemiz için, başka şeyleri sormanız gerekiyor.
S: (L) Cennette melekler arasında başka bir savaş mı olacak?
C: Varsayımlarınızla ilgilenmek eğlenceli.
S: (L) Meleklerin olduğunu ve savaştıklarını varsayıyorsun. (RC) Mecazi bir
anlamda.
C: Ve bir "cennet" olduğunu varsayıyorsun.
S: (RC) Evet. Cennet diye birşeyin olmadığını mı söylüyorsunuz? Buna
inanmıyorum. (L) 5. yoğunluk var. (RC) Anlamsal bir tartışmaya giriyoruz.
C: "Cennet" daha ziyade bir kavram. ...
S: (L) B___ isimli kişi.... [planşet hareket etmeye başlıyor]
C: Sadece enerji veriyoruz. Sor... sor!
S: (L) Tamam, soruyorum! B___ bir varlığın tesiri altında mı?
C: Belirsiz soru.
S: (L) B___'de yapışık bir bedensiz varlık var mı?
C: Geçici.
S: (L) Ciddi bir 5. yoğunluk veya şeytani varlık tesiri durumu var mı?
C: [Dönüyor] Hayır.
S: (L) Peki B___'nin sorunu nedir? R___ hakkında neden böyle korkunç şeyler
söylüyor?
C: Uygun değil.
S: (L) Sormam mı, cevaplamanız mı? Bu konuda doğru şeyi mi yaptım?
C: Varolan herşey / tek şey derslerdir.
S: (L) Görünüşe göre bu bir dersti. Sanırım benim onun hakkında kişisel
şeyler sormam uygun değil. Senin doğrudan kişisel olarak ilgili olduğun bir
durum olduğu için belki senin sorman uygundur. (RC) B___ casus mu?
C: Casus mu? Tanımla lütfen.
S: (RC) B___ Gri uzaylıların bir casusu mu?
C: Grilerin çalışma tarzı ve teknik hususları hakkında bilgin var mı???
S: (RC) Evet. B___ karanlık güçler tarafından kullanılıyor mu...
C: Anladığını tanımla....
S: (RC) İmplantlar yoluyla casusluk yapıyorlar, yoksa CDROM'lar mı demeli? O
bilgi topluyor ve sonra onlar da o bilgileri ondan download ediyorlar, öyle
değil mi?
C: Yani bilinçsiz manipülasyon.
S: (L) Peki gerçekten öyle mi?
C: Şimdi lütfen durumu nasıl okuduğunu bize açıkla.
S: (RC) Bence B___ onlar tarafından hem bilinçli, hem de bilinçsiz olarak
kullanılıyor. (L) Benim sorum bu faaliyetin amacının ne olduğu olurdu.
C: Bir kerede bir adım!
S: (RC) CIA ajanı mı?
C: Varsayımlar hakim!
S: (L) Belki varsayımların nedeniyle bilgi aktarımında zorluk yaşıyorlardır.
(RC) CIA ajanı olduğunu sanmıyorum.
C: Önemli husus bu değil.
S: (RC) Önemli husus nedir?
C: CIA mi?
S: (L) Düşünülmesi gereken başka şeyler varken CIA'yi düşünmenin anlamsız
olduğunu mu kastediyorsunuz? (RC) B___'nin benim hayatımda yaptığı herşey
neden belaya dönüştü?
C: Bunlar düşünmeyi sağlayan sorular; düşünme analiz sağlıyor, analiz
çıkarımlar sağlıyor, çıkarımlar bilgi üretiyor ve bilgi de korumayı
güçlendiriyor!!!
S: (RC) B___ bu durumdan kurtulacak mı, yoksa hayatının geri kalanını bu
karanlıkta mı geçirecek?
C: B___'ye bağlı.
S: (RC) Beni incitmek için başka şeyler yapacak mı?
C: Öğreniyor musun? Öğreniyorsan bilgini arttırıyor musun?
S: (RC) Bunu biliyorum ama başıma başka belalar açıp açmayacağını bilmek
istiyorum. (L) Eğer kendini korumanı sağlayacak bilgiye sahipsen, onun ne
söyleyeceğinin ne önemi var ki? (RC) Sanırım bu konuyu daha fazla uzatmanın
bir anlamı yok...
C: Ağ çalışması içinde olun. (ç.n.: kasyopyalıların 4. yoğunluğun anahtar
kelimelerinden biri olduğunu söylediği ve bazı durumlarda "ağ çalışması
yapma" olarak çevirdiğim "network" veya "networking" kavramı, bireylerin
iletişim, destekleşme, bilgi ve görüş paylaşımı ve dayanışma içinde olma
durumunu ifade ediyor gibi görünüyor.)
S: (RC) Nazi Almanyasında yaşadığımı ve deney için kullanılan çocuklardan
biri olduğumu öğrendim. Ayrıca bana bunu kendim seçtiğim gösterildi. Bunun
nedenini öğrenmek istiyorum. (L) Bu sana nasıl gösterildi? Bir rüyada mı? (RC)
Pek çok rüyada ve çeşitli medyumlar bana bunu anlattı...
C: Öğrenme en iyi, öğrenci başkaları tarafından sınırlanmadığı zaman
gerçekleştirilir.
S: (L) Ne demek istiyorsunuz? Sanırım çenemi kapatmam gerekiyor.
C: Ne sanıyorsun? "Çeneni kapatmanı" istemiyoruz, sadece maksimum öğrenme
için faydalı tavsiyelerde bulunuyoruz.
S: (RC) Pekala, bunu pek çok farklı kaynaktan BİLİYORUM. Hepsini açıklamam
gerekmiyor... sadece nedenini bilmek istiyorum. Ve DNA'ma müdahale
edildiğini biliyorum ve bu durumun şimdiki bedenime taşınıp taşınmadığını,
onarılıp onarılmadığını öğrenmek istiyorum.
C: Fiziksel tezahürler normalde yalnızca ruhsal beden üzerinden taşınır ve
ilerleme amaçlı bir keşif sürecinin parçasıdır. Ruh tarafından 5.
yoğunluktaki derin düşünce sürecinde seçilir.
S: (RC) Yani bu hayatımda fiziksel olarak yaşadığım şeyler, daha önce olmuş
olanların farkına varmamı mı sağlıyor?
C: Temel olarak.
S: (RC) Nazi Almanyasındaki son hayatım sırasında bana karşı çok koruyucu
olduğu söylenen bir kadın vardı. Bu hayatımda bu ruhla tekrar karşılaştım
mı?
C: Hayır.
S: (RC) Anne veya kızkardeş miydi?
C: İkisi de değil.
S: (RC) Akrabalık bağımız var mıydı?
C: Hayır.
S: (RC) Onunla karşılaşacak mıyım?
C: Bekle ve gör!
S: (RC) F___ ve Laura'yla herhangi önceki bir yaşamdan ilişkimiz var mı?
C: Keşfet.
S: (L) R___'yi Almanya'daki geçmiş yaşamımdan tanıyor muyum?
C: Belki.
S: (L) Herhangi uyumluluklar olup olmadığına bakmak için astrolojik
haritaları inceliyordum ve pek çok uyumluluk vardı.
(RC) Astrolojiye göre bu bir geçmiş yaşam bağlantısını gösteriyor. Ayrıca
Mısır'da da birşeyler olduğunu hissediyorum.
C: Kimdin?
S: (L) Ben mi?
C: Evet.
S: (L) Alman bir kadındım... (RC) Mısır'ı merak ediyordum?
C: Ama hala Almanya'dayız!
S: (L) Tüm bildiğim intihar ettiğim, sanırım adım Helga'ydı...
C: Kocan kimdi?
S: (L) Bilmiyorum. Yahudiydi. Varmak istediğiniz nokta bu mu?
C: Tamam. Çocukların kimdi?
S: (L) O zamanki kocam, yıllar önceki erkek arkadaşım mıydı, G___ M___?
C: Önemli bir husus değil.
S: (RC) Çocuklarının kim olduğunu sordular. Acaba senin çocuklarından biri
miydim?
C: Keşfet.
S: (L) R___'nin o hayattaki adı neydi?
C: Keşfet dediğimiz zaman, bunu öğrenmek için verilmiş yeteneklerini
kullanmanı kastediyoruz, yolun her adımında elinden tutarak götürmemizi
değil. Bunu yapmamız durumunda seni bir bilgi edinme ve daha da önemlisi
anlama fırsatından etmiş oluruz. Ve özgür iradeni sınırlamış oluruz!
S: (RC) Adım Rachel miydi?
C: Geçmiş yaşamları nasıl incelersin?
S: (L) Hipnoz.
C: Bingo!
S: (RC) Demek hipnoza ihtiyacım var? Hipnoz durumuna sokulabilir miyim? (L)
Eminim sokulabilirsin. F___'ye ve bana
daha önce geçmiş yaşamlarımızdan bahsetmiştiniz...
C: Çünkü o zamanki koşullar aynı değildi.
S: (L) Efsanelerde ve yakın zamandaki çeşitli popüler kitaplarda bahsedilen
"Kuş Kabileleri" kimler?
C: Değişken.
S: (RC) Huvidler kim?
C: Gezegenlerarası.
S: (RC) Huvidler bildiğimiz İbraniler mi oldular?
C: Hayır. İbraniler tek bir gruptan gelmiyor.
S: (L) İbraniler ayrı bir ırksal bir grup mu veya geçmişte öyle miydiler?
C: Öyle sayılmaz.
S: (L) İbrani Halkının kökeni nedir?
C: Genetik inşa.
S: (L) Bu genetik inşayı kim yaptı?
C: Tahmin edin.
S: (L) Atlantisliler mi?
C: O kadar basit değil.
S: (L) Kertişler mi?
C: Ortak çalışmaya ne dersiniz?
S: (RC) Siriuslular ve Pleiadesliler mi? ( Pleyades)
C: Uzaklaşıyorsunuz.
S: (L) Oryon Birliği mi?
C: Evet, ama Komuta Zinciri'ni de katın. Size eşlik eden 2'inci yoğunluk
varlıklarını kontrol altında tutma biçiminiz.
S: (L) Pleyades'te gerçekten canlıların yaşadığı gezegenler var mı?
C: Evet.
S: (RC) Peki Siryuslular?
C: Evet.
S: (L) Pekala, İbranileri Oryonlar yarattı. Bu genetik
türün yaratılma amacı neydi?
C: Manipülasyon.
S: (L) Yahweh kimdi?
C: Sahte öğretmen.
S: (RC) Yehova kimdi?
C: Önceki yanıttakinin farklı bir isimlendirmesi.
S: (L) Peki İbrani genetik manipülasyonunun istenen sonucu neydi?
C: Güvensizlik ve düşmanlık yoluyla kölelik ve savaşların yaratılması ve
böylece daha fazla kontrol.
S: (RC) Tetragramaton hangi ismin bir kodu...
C: Ayrıca 3'üncü yoğunluktan 4'üncüye yenilenen ve güçlendirilen "besin
aktarımı."
S: (RC) Tetragramaton, Eski Ahit'te Tanrı'nın adının bir kodu. Bu kod kimi
veya neyi temsil ediyor?
C: Eski metinlerin aldatıcılıklarına yakalanmamaya dikkat et, ama "Ben
O'yum" anlamında kullanılıyor.
S: (RC) "Ben O'yum." Araştırmalarıma göre bu aynı zamanda "İsis"in bir diğer
adı. Zecharia Sitchin'in bahsettiği "doğum tanrıçaları" hakkında soralım.
(L) "Doğum tanrıçaları" diye birşey var mı?
C: Ağır olun, daha şimdi ne tavsiyede bulunduk???
S: (RC) Eski metinlerin aldatıcılıklarına yakalanmama mı? (L) Daha önce bunu
sormuştuk ve bunun, eskilerin genetik deneyleri tanımlama yollarından biri
olduğunu söylediler. (RC) Pekala, İbranice cinsiyet tanımlayıcıları
bakımından oldukça spesifik bir dil. Eski Ahit'te Tanrı'nın adları arasında
hem erkek, hem de dişil ifadeler var. Neden?
C: Neden olmasın? Birşey işe yarıyorsa, kullanırsın.
S: (L) "Ben O'yum" dişi bir güç mü?
C: Cinsiyet sınıflamalarına takılmış görünüyorsun canım. Bu anlaşılabilir
birşey, ama bir açıklama için kendini hazırla, çünkü başka yol yok gibi
görünüyor. 5'ten 7'ye kadarki yoğunluk seviyelerinde
düalite/ikilik yoktur. "Tanrı Gücü" 7'nci yoğunluktan "aşağı doğru" yayılır
ve tüm yoğunluklara işler. Düaliteyle ilgili hiçbir sınıflama
tanımaz, çünkü mükemmel bir şekilde harmanlanmıştır ve bu nedenle sürekli
dengededir.
S: (RC) Ama orijinal metinlerde cinsiyet tanımları var?
C: Doğru, ama orijinal metinler de yanıltıcı nitelikte.
S: (RC) Kaç dünyadışı melez çocuk için kullanıldım?
C: Bu soruyu yanıtlamamız için mevcut öğrenme yolunu değiştirmen gerekirdi,
o yüzden bu sorunun ertelenmesi
gerekiyor.
S: (RC) Meditasyonlarımda bununla ilgili bazı farkındalıklar edindim, o
yüzden belki bana yardımcı olabilirler. Son meditasyonlarımda aklıma takılan
İbranice isimler verildi; kelimelerden biri "hükümet", bir diğeri de
"devlet" veya "siyaset" anlamına geliyor. Bu, siyaset içinde veya devlet
için çalışmam gerektiğini mi gösteriyor? Hangi devlet? Bu benim kaderim mi?
C: Bir kez daha, bunun yanıtını biliyoruz, ama öğrenmek için keşfetmene izin
vermemiz gerekiyor.
S: (RC) Hizmete mi çağrılıyorum? Dünya'daki bir devlet mi, yoksa...
C: Yorumlardan biri, fakat tek yorum değil. Unutma, "devlet" çok belirsiz
bir ifade, ve rüyalar yol bulmada yardımcı olabilir ve rüyalar uyarıcı
olabilir!!!
S: (RC) Dünya'da kaç hayat yaşadım? Cevabı biliyorum, biri söyledi, ama
sadece bilmek istiyorum...
C: 87.
S: (RC) 445 değil mi? Gerçekten mi? Yani bu gezegenden değil miyim?
C: Sayıyı arttırmamızı mı istiyorsun?
S: (RC) Demek aslında bu gezegenden değilim?
C: Nihayetinde kimse değil. Hatırla, sonsuzsun, birden üçe kadarkiler değil.
S: (L) R___ 3'üncü yoğunlukta başka gezegenlerde başka yaşamlar geçirdi mi?
C: Keşfet.
S: (RC) Avuç çizgilerime dayalı olarak Dünya'da 445 yaşam geçirdiğim
söylenmişti. Aradaki fark çok büyük. (L) El falından bahsettiğine göre bunun
F___'nin uzmanlık alanı olduğunu hatırlatayım. Rastlayabileceğin en
yetenekli elfalcısıdır. (F) Hemen söyleyeyim, avuç çizgilerinden geçmiş
yaşamlar hakkında hiçbir şey okuyamazsın. (RC) O kadın öyle dememişti. Sol
el geçmiş, sağ el şimdiki zaman. Ve yanlardaki çizgiler bir ağaç
gövdesindeki yaş çizgileri gibi. (F) Hayır.Açıklayayım... [el falı
tartışması için mola]
S: (L) R___'nin Arizona'ya taşınma planları var ve bunun için bazı
hazırlıklar yaptı. Oraya vardığında kitabını yazabilecek mi ve yayımlamayı
başarabilecek mi?
C: Açık.
S: (RC) Bana bağlı. (L) Doğru evi bulabilecek mi?
C: Açık.
S: (L) Genel bir bilgi olarak, M___ T___'nin tayfasıyla, yani B___, J.D.,
D___, H___, R___, B___ ve diğerleriyle olan etkileşimin amacı neydi?
C: Bu konuda bazı sezgiler edindin.
S: (L) R___'de yapışık ruh var mı?
C: Keşfet.
S: (L) R___ bir medyuma gitti; C___ U___. Yapışık ruh çıkarması yaptırdı.
Başarılı mıydı?
C: Bunu yanıtlamamızı neden istiyorsun?
S: (L) Üzerinde durulabilecek iyi bir konu gibi göründü; faydası olabilir
diye düşünmüştüm.
C: Keşfet.
S: (RC) İçimden çıkan üç sümüklüböcekle ilgili rüya neyi gösteriyordu? Bu üç
sümüklüböcek B___, B___ ve M___ miydi?
C: Bireylerden ziyade enerji kalıbı özü.
S: (RC) Hala yapışık ruh çıkarmasına ihtiyacım var mı?
C: Evet.
S: (RC) Kaç kez kaçırıldım?
C: 20.
S: (RC) Bunların çoğu çocuklukta mıydı, yoksa daha yakın zamanlarda mı?
C: Her ikisi.
S: (L) Sonuncusu ne zamandı? (RC) Son 8 yıl içinde mi?
C: Evet.
S: (RC) Yani çoğu son 8 yıl içinde mi oldu?
C: Hayır. Sadece en son olanlar.
S: (L) Neden onu diğer duyduklarımızdan daha az kaçırdılar?
C: Daha az mı?
S: (L) Bazı kişilerin kaçırılma sayısı çok daha fazla görünüyor ve 20 çok
görünmüyor.
C: Kaçırılmaların pek çok türü var.
S: (L) Geçen gece rüyamda evlendiğimi gördüm; çok büyük bir parti, dans,
limuzin falan vardı... çiçekler, mutluluk. Rüyamda evliliğin 14'ünde
Cumartesi günü veya 13'ünde Cuma günü olacağını söyleyen bir ses duydum.
Bana bu rüya hakkında söyleyebileceğiniz herhangi birşey var mı?
C: Hayır.
S: (L) Başka soru? (RC) Sormayacağım çünkü duymak istediğimi gerçekten
yanıtlamadılar. Geçmiş hakkında 3 sorum var.
Fransız Devrimi'ndeki rolüm neydi? Orada bulunduğumu biliyorum çünkü buna
dair birkaç şey gördüm.
C: David H___ kim?
S: (RC) David benim ilk aşkım. H___ adının önemi nedir? Fransa'daki ismim bu
muydu?
C: David'in asıl adı H___'ydi.
S: (RC) Güney Afrika'daki ilk erkek arkadaşımdı. Şimdi adı Harris.
C: Hayır, ismini değiştirdi.
S: (L) Fransız Devrimi'yle ilişkisi nedir? (RC) Orada o da vardı değil mi?
C: Ele almayı seçtiğimiz konu etrafında güçlü bir dalga kalıbı algılıyoruz,
o nedenle sorularınızı yarıda kestik!
S: (L) Tamam, başka birşey?
C: İsrail'deki Moshe.
S: (RC) İsrail'deki Moshe kim?
C: İsrail'deki Moshe.
S: (RC) İsrail'de bir sürü Moshe var! Bu bildiğim veya tanıştığım biri mi?
C: Evet.
S: (RC) Bu eski kocamla mı ilgili?
C: Belki. Emin değiliz. İsrail: seni fiziksel ortamda grilerle birlikte
gördü, hafızaya eriş, Moshe de.
S: (L) David H___'nin bir kaçırılma sırasında R___'yi gördüğünü mü
kastediyorsunuz?
C: Hayır. İsrail. Kaçırılma deneyimi ile ilgili bir diğer bağlantı.
S: (L) Belki de İsrail'de kaçırıldın ve bu insanları fiziksel olarak orada
gördün... ve bu insanlar da kaçırılmaya şahit oldu...
C: Hayır. David başka yerde.
S: (RC) Bu David benim eski erkek arkadaşım olan David mi?
C: Evet.
S: (RC) Ve Fransız Devrimi'nde birlikte olduğum kişi.
C: Belki.
S: (RC) Onu tekrar görecek miyim?
C: Açık.
S: (RC) Onunla birlikteyken kaçırıldım mı?
C: Evet, ama İsrail en büyük kaçırılma.
S: (L) R___ David'le birlikteyken kaçırıldı, ama en büyük kaçırılmayı
İsrail'deyken mi deneyimledi? (RC) Onunla İsrail'de de bulunduk... Ve Güney
Afrika'da da.
C: David'le birlikte kaçırılma Güney Afrika'daydı.
S: (L) En büyük kaçırılma İsrail'deydi derken neyi kastediyorsunuz?
C: Fiziksel kaçırılma.
S: (L) Hayatının en büyük kaçırılma deneyimi anlamında mı en büyük?
C: Evet.
S: (RC) Sinai Dağı'nda mıydı?
C: Hayır.
S: (RC) Orada bir beden dışı deneyim yaşadım. Çölün içinde mi?, Negev'de mi?
C: Evet.
S: (L) Bu kaçırılma sırasında ona ne yapıldı?
C: Açık.
S: (L) Kaçırmayı kim gerçekleştiriyordu?
C: Griler.
S: (RC) Hamile kaldığım zaman mıydı?
C: Evet.
S: (L) Kaç kez hamile kaldın? (RC) Beş, sanırım. Kaç kez?
C: Açık.
S: (RC) Bu mantıklı, çünkü migrenlerim Güney Afrika'da başladı... Bekaretimi
Negev'de kaybettim... demek beni kaçırmaya da o zaman başladılar. Tamamen
seksle ilgili, değil mi?
C: Evet.
S: (RC) Ve birlikte olduğum adam öldü... (L) İlginç... Pekala, konuyu
değiştirelim. Oak Adası'ndaki çukurdan bahsederken benden bu konuda bazı
araştırmalar yapmamı istemiştiniz ve elde ettiğim sonuçlara göre bu işin
sorumlusu simyacılardı.Doğru mu?
C: Evet.
S: (L) İlgili simyacılardan biri Nicholas Flamel miydi?
C: Evet.
S: (L) Pireneler'de bir yerde yaşayan, dışarıya kapalı bir grup simyacı
olduğu doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Bu, önceki bir celsede "Quorum" olarak bahsettiğiniz grup mu?
C: Kısmen.
S: (L) Bu simyacılar ömürlerini ve fiziksel sağlıklarını arttırmak için
David Hudson'un bahsettiği gücü mü kullanıyorlar?
C: Ve kontrol için.
S: (L) Bu kapalı gruptaki insanlar resmen yüzlerce, hatta binlerce yıl
yaşıyor mu?
C: Açık.
S: (L) Bu monoatomik altın diğerlerini nasıl kontrol ediyor?
C: Bu gece yanıtlamak için çok karmaşık, çünkü enerji azalıyor.
S: (L) İyi geceler dememiz mi gerekiyor?
C: Evet, iyi geceler.
___________________
24 Eylül 1995 F___, Laura, SV, RC, SB
S: Merhaba.
C: Merhaba. Dinliyorduk.
S: (RC) Kimsiniz??
C: Vorra.
S: (L) Neredensiniz?
C: Kasyopya'daki yayın kaynağı yoluyla bağlantı kuruyoruz.
S: (L) Pekala, bir yıl önce Quorum'dan bahsetmiştik ve ben pek birşey
anlamadım. Şimdi, bilmek istediğim şey, son iki haftada bu grupla ilgili
olarak edindiğim anlayışın...
C: Yeniden incelemeye ihtiyacın var.
S: (L) Tamam.
C: Sadece "Quorum" hakkında değil, pek çok önemli konu hakkında. Ve eğer
sizin için sakıncası yoksa bu gece biraz serbest akışlı bir enerji
istiyoruz. Yani uygun olduğunda sorularınızın dışına çıkabiliriz. Fakat bir
soru sorma yoluyla süreci sizin başlatmanız gerekli olabilir.
S: (L) "İskoç Meselesi" dediğim şeyi merak ediyorum. Neden herhangi bir
komplo konusu hakkında birşeyler
araştırdığımda her zaman İskoçya veya İskoçlarla ilgili bir bağlantı çıkıyor
gibi görünüyor?
C: "Keltik", bu ne anlama geliyor?
S: (L) "Kilt" (ç.n.: iskoç eteği) kelimesi "Keltik"ten geliyor ama anladığım
kadarıyla kimse bu kelimelerin kökenini bilmiyor. Bu insanlar bir anda
ortaya çıkmış gibi görünüyor.
C: Aynen öyle!
S: (L) Anlatacak mısınız?
C: Hayır, henüz değil.
S: (L) Demek ilginç bir bağlantı var! (RC) "Savaşçı ırk" anlamına mı
geliyor?
C: Öyle tercih ediyorsan! "Kuzeyli İnsanlar"la her zaman yakın ilişkimiz
oldu. Neden? Çünkü Oryon KH tarafından Dünya'ya getirilmeden önce Kantek'te
onlarla düzenli ve doğrudan temas içindeydik.
S: (L) Onlarla doğrudan temas halinde idiyseniz, neden Oryon KH'yle
işbirliği yaptılar?
C: Onlarla işbirliği yaptıklarını kim söylüyor?
S: (L) Oryon KH tarafından kurtarılmadılar mı?
C: Evet. Ama kurtarılmak için işbirliği içinde olmak gerekmez!!!
S: (L) Eğer Keltleri buraya Oryon KH getirdiyse, onları buraya kendi
amaçları için getirmiş olmalılar, değil mi?
C: Temel olarak, ama yeniden inceleme yapma ihtiyacın da buradan doğuyor.
Size verdiğimiz karışık sıralamalı bilgileri kanallama, özümseme ve analiz
etme ve hepsini karıştırma nedeniyle, sahip olduğun bilgi temelinde bazı
boşluklar var.
S: (L) Tamam, sorunum nedir?
C: Harika ilerliyorsun canım ama bu şekilde yeterli kavrayışı elde etmekte
zorlanıyorsun çünkü gerçeğe dönük doğal güdün seni sabırsızlaştırıyor ve bu
yüzden boşlukları basit mantık yürütme ve varsayımlarla doldurmaya
eğilimlisin. Bu mantık yürütme ve varsayımlar genellikle doğru olmakla
birlikte, seni asıl keşif noktandan ileriye atlamaya sevk ediyor.
S: (L) Pekala, başa dönelim: Quorum, David Hudson'un "monoatomik altın"
dediği "yaşam iksiri" olarak tanımlanan maddeye sahip simyacı insanlardan mı
oluşuyor?
C: Ve çok, çok daha fazlası! Monoatomik altın burada yalnızca küçük bir
husus. Neden sadece bunun üzerinde odaklanarak hedeften sapıyorsun? Bu "Batman"in
uçabaildiği gerçeği üzerinde odaklanmaya benziyor! Hikayede Batman'in
yapabildiği tek önemli şey uçmak mı?
S: (L) Elbette değil! (R) Batman suçla savaşıyor!
C: Kastettiğimiz şey simyanın yapbozun parçalarından yalnızca küçük bir
tanesi olduğu.
S: (L) Tamam anlıyorum. Ama simya bağlantısını ve onun hayatı uzatma ve
belirli yetenekleri ortaya çıkarma potansiyelini anlamak, binlerce yıldır
dünyada varolmuş bir grubu anlamayı kolaylaştırıyor.
C: Sadece onlar değil!
S: (L) Ou! Bir solucan kutusunu açtığımı biliyordum!
C: Kökene gidelim.
S: (L) Köken nedir?
C: Sizi kim veya ne yaptı?
S: (RC) Yaratıcı. (L) Baş Yaratıcı.
C: Nasıl? Ve Baş Yaratıcı kim?
S: (L) Sanırım herşey.
C: "Baş Yaratıcı" sizsiniz.
S: (L) Evet, olduğumuzu biliyoruz... (RC) Yaratıcıyız, ama Baş Yaratıcı
değiliz...
C: Baş Yaratıcı sizin İÇİNİZDE ortaya çıkıyor.
S: (L) Pekala, kökende Baş Yaratıcı var.
C: Ama... İkincisi kimdi?
S: (RC) Tanrı'nın Oğulları mı? Elohim mi?
C: Onlar kim? Hatırlayın, çeşitli efsaneleriniz "bir örtüden gördüğünüz"
şeyler.
S: (L) Tamam, ikincil yaratıcılar bizimle doğrudan etkileşenler mi?
C: Evet.
S: (L) Bilgiyi keşfetme güdüsünün kaynağı bu mu?
C: Temel olarak, ama adım adım gidelim.
S: (RC) Peki, Keltlere dönecek olursak, Pleyadesliler Keltleri buraya
getiren ikincil yaratıcılar mıydı?
C: Söylediğimiz şeyi tekrar incele!
S: (L) Oryonlar dediler. İkincil yaratıcılarımız Oryonlar mı? (RC) Onları
getirenlerin Pleyadesliler olduklarını okumuştum.Ve İbraniler de aslında
Siryus'tan getirilen Huvidlerdi.
C: Şimdi sizin için bir şok edici geliyor... bir gün, 4'üncü yoğunlukta,
yeterli bilgiye sahip olduğunuzda, 3. yoğunluk evrenini tohumlama geleneğini
ve görevini sürdürmek soyunuzun bir misyonu olacak!!!
S: (L) Eğer Keltleri buraya Oryon KH getirdiyse, Keltlerin Kantek'teki
formları şu anda olduğu gibi miydi?
C: Görünüş olarak daha açık renkliydiler.
S: (L) Diğer bazı celselerde Sami halklarının Atlantislilerinin kalıntıları
olduğunu söylemiştiniz, ama hiçbir benzerlik...
C: Yavaş!! Durun bir saniye, bulunduğumuz yerden çok ileriye atlamayalım.
R___'nin söylediği şey tam olarak gerçek değildi. Hatırlayın, elenecek çok
dezenformasyon var.
S: (RC) Gerçek olmayan ne söyledim?
C: 3'üncü ve 4'üncü yoğunluk evreninizin bu kısmında, özellikle sizin
"galaksinizde", İnsan tipinde varlıkların tek tabii mekanı Oryon olarak
bilinen bölgedir... bunun üzerinde düşünün! Tek yer değil, doğal merkez üs.
Yeniden incelemeye en çok ihtiyaç duyduğunuz şey, "dünyadışı varlık"
verilerinizde doğru bir profil oluşturmak.
S: (RC) Ben insanların Lyra'da tohumlandığını ve sonra orada bir savaş
olduğunu ve sonra da insanların kendilerini Oryon'da bulduğunu düşünüyordum.
C: Lyra'da kalan yok. Tüm yerlerde evler olmuştur, fakat bazıları geçicidir
ve bazıları ise değildir. Oryon'u dikkatle inceleyin! Bu sizin soyunuzun evi
ve nihai hedef konumunuz. Şimdi Oryon'un mutlak doğru profili geliyor:
Samanyolu galaksisinin en yoğun nüfuslu bölgesidir! 3'üncü ve 4'üncü
yoğunluk alanına, onunla aranızdaki mesafe kadar geniş bir ölçekte yayılan
bir bölgedir. Bu bölgede iskan edilen 3444 gezegen var. Bazıları sizin
bildiğiniz gezegenler. Bazıları yapay olarak inşa edilmiş gezegensiler.
Bazıları boşlukta süzülen ev-gemiler. Ve bazıları da "uydu"lar. 2'nci,
3'üncü ve 4'üncü yoğunlukların tümünde birincil evler, seyahat istasyonları
ve kuluçka laboratuarları var. 5'inci ve 6'ncı yoğunluklarda denetim
bölgeleri var. Yaklaşık yarısı BH ve yarısı da KH. Başka yerlerdeki diğer
pek çok kolonilerle birlikte, çeviri olarak Oryon Federasyonu deniyor.
Oryonlar, Grileri sibergenetik varlıklar olarak 5 türde yarattı ve onları
Zeta Retikuli 1, 2, 3 ve
4'e ve Barnard Yıldızı yörüngesinde dönen 2 gezegene yerleştirdi.
Sürüngenimsiler de (ç.n.: reptilians / kertişler) 4'üncü yoğunlukta Oryon
bölgesindeki 6 gezegende kalıyor ve Oryon KH'nin köleleri ve hatta bazı
durumlarda evcil hayvanlarıdır!!! "Oryon" adı bu bölgenin gerçek yerel
adıdır ve bu ad dünyaya doğrudan getirilmiştir. Paralellikler için "tanrı"
Oryon efsanesini inceleyin.
S: (L) Oryon KH, şu kötü şöhretli kırmızı kafalı Nordik dünyadışılar mı?
C: Evet, ve diğer tüm hümanoit kombinasyonlar.
S: (L) Eğer bu, Nordik tiplerle başladıysa ve diğer hümanoit
kombinasyonların kaynağı da buysa, insan varlıkları için hangi genetik
kombinasyonlar kullanıldı? Örneğin Zenciler / Siyah insanlar "Nordiklere"
hiç benzemiyor.
C: Nordik genler Neandertal olarak bilinen, Dünya'da zaten mevcut olan gen
havuzuyla karıştırıldı.
S: (L) Doğu ırklarını elde etmek için hangi genetik kombinasyon kullanıldı?
C: Doğulular efsanelerinizde "Lemurya" olarak bilinen bir bölgeden
getirildiler. Dünya'nın o zamanki iklim ve kozmik ışın koşullarına iyi uyum
sağlayacak şekilde Oryon Birliği içindeki 7 genetik kod yapısının önceki bir
melezlemesi yoluyla tasarlandılar.
S: (L) Pekala, ya Sami ve Akdeniz halkları?
C: Yeni bir topluluğun "yerleştirildiği" her defasında, ilgili topluluklar
yerleştirildikleri ortama en iyi uyumu sağlayacakları şekilde tasarlandılar.
Ariler tek istisnadır çünkü Dünya'ya acil bir durumla getirilmeleri gerekti.
S: (L) Irklar Dünya'ya en iyi uyumu sağlayacak şekilde
tasarlanıyorlarsa, Sami ırkıyla ilgili olarak hangi faktörler dikkate
alındı?
C: Diğer hepsi gibi onlar da Dünya'da değil, Oryon laboratuarında
tasarlandılar. Orta Doğu'ya "yerleştirildiler".
S: (L) Atlantisliler hangi genetik tipteydi?
C: Kızılderililerinkiyle aynı.
S: (L) Kızılderili tipinin kökleri nedir? Gezegende mevcut olan ve
Oryon laboratuarına götürülüp genetik olarak
değiştirilerek tekrar Dünya'ya yerleştirilen temel bir tür mü vardı?
C: Hayır!!! Söylediklerimize dikkat ediyor musun?!?!
S: (L) Neyi kaçırdım? Neden bazı Kızılderililer Pleyades'ten geldiklerine
inanıyor?
C: Pleyades nerede?
S: (L) Oryon yakınında. (RC) Aa tamam, Pleyades'i Oryon'un bir parçası
olarak kabul ediyorlar. Peki ya Siryus?
C: Bir yer olarak Siryus karıştırılıyor çünkü kuzey yarımküre göğündeki
benzer bir yere benzetiliyor. Kızılderililer gözlem noktaları itibariyle
benzer görünüşteki bir yer nedeniyle yorumlamada karışıklık yaşadılar.
S: (L) Tamam. (RC) Ama Siryus açık bir şekilde Siryus! Gökyüzündeki en
parlak yıldız... tüm efsanelerde var! (L) Belki yalnızca yanlış yorumlama
değil, aynı zamanda bilinçli bir dezenformasyondur? (RC) Bu nasıl yanlış
yorumlanabilir? Bu belli değil! Yıldız haritaları çok açık!
C: KENDİ efsanelerinizi SİZ nasıl yanlış yorumladınız?
S: (F) Görünüşe göre şu anki kültürümüzde herşeyi ve hatta yakın
tarihimizdeki pek çok şeyi bile kolayca çok yanlış anlayabiliyoruz. Daha
eski efsanelerin de çarpıtılmış, abartılmış veya yanlış sunulmuş
olabileceğini düşünmek zor değil.
C: Bu celsenin başında söylediğimiz şeyi tekrar gözden geçirin.
S: (L) Dogon'lar Siryus'tan mı geldi?
C: Tüm hümanoit türlerin kökeni Oryon bölgesidir;
milyonlarca koloni var oldu, oluyor ve olacak.
S: (RC) Siryus'un gökyüzü bizimkisi gibi mavi değil yeşil. (L) Yıldız
mı?! (RC) Hayır, gezegenler. Evet, Siryus'un yeşil bir
atmosferi var... açık yeşil. (F) Ben maviyi tercih ederim! (L)
Bugünlerde propagandası yapılan bilgilerin pek çoğu kafakarıştırma ve
dezenformasyon içeriyor. Tüm bunların amacı nedir?
C: Kendin yanıtladın. Kafakarışıklığı ve dezenformasyon.
S: (L) Bir tür geçişin hemen öncesine ulaşana kadar gerçeğin herhangi büyük
bir ölçekte bilinmeyeceği şeklinde bir teorim var...
C: Peki "gerçeği" öğrenmeyi bekliyor musun o zaman?
S: (RC) Kesinlikle! (L) Gözlemlerime göre bu gerçekçi bir beklenti
olmayabilir...
C: Varolan herşey / tek şey derslerdir, kestirme yok!
S: (L) Cevaplamadığınız soruma geri dönmek istiyorum. Sami halkının genetik
anlamda tam olarak kim tarafından ve tam olarak neden tasarladığını ve onlar
ile Keltler ve Ariler arasında neden böylesine zıtlaşan bir tutum olduğunu
bilmek istiyorum.
C: Dikkat edersen yalnızca Yahudiler ile Keltler arasında değil. Ayrıca
önemli olan bireysel aura profili; gruplar veya sınıflamalar değil. Ama
sorunu yanıtlamak için: hem bu gezegendeki, hem de gezegen dışı pek çok
nedenden kaynaklanıyor.
S: (L) Hitler tamamen mantık ötesi bir tutumla ve kendi ölümüne de neden
olacak şekilde neden Yahudileri ortadan kaldırmak için bu kadar kararlıydı?
C: Pek çok neden ve çok karmaşık. Ama, hatırla, henüz bir çocukken Hitler
Germen halklarını fethetme ve birleştirme arzularını gerçekleştirmek üzere
"karanlığın güçleriyle" ilişki kurmak için bilinçli bir seçim yaptı. Bunun
ardından zihin, beden ve ruh olarak tamamen KH güçlerinin kontrolü altına
girdi.
S: (L) Peki Hitler'i kontrol eden KH güçlerinin onda
tüm bir halkı ortadan kaldırma isteği yaratma amacı neydi?
C: Fetih daha zor ve daha az kesin olacağı için 4'üncü yoğunluğa yükselmeden
önce 3'üncü yoğunluk dünyasını tam kontrol altına almak amacıyla Nefalim'in
yeniden getirilmesine yönelik uygun bir "üreme ortamı" yaratmak.
S: (L) "Üreme ortamı" derken genetik anlamda mı?
C: Evet. Üçüncü yoğunluk.
S: (L) Bu amacı başadılar mı?
C: Hayır.
S: (L) Demek Germen "Üstün Irk"ının yaratılması daha sonra bu "üreme
ortamının" yaratılmasını sağlayacaktı?
C: Evet.
S: (L) Ve bunun için Yahudi'lerden kurtulmak önemliydi, öyle mi? Başka bir
grubu yok etmeden bir Germen üstün ırkı yaratılamaz mıydı?
C: Hayır.
S: (L) Neden?
C: 4'üncü yoğunluk ön kodlanmış misyon kader profili nedeniyle.
S: (L) Bu ne anlama geliyor?
C: Bu, 4'üncü yoğunluğa yükselme sonrası etkinleşecek
bir kodlama anlamına geliyor ve dolayısıyla eğer ortadan kaldırılmazsa
Nefalim'in 3'ünü yoğunluktaki hakimiyetini engeller. Bireysel bazda olmakla
birlikte, Yahudiler 4'üncü yoğunluğa geçiş sonrası bir misyonu
gerçekleştirmek üzere önceden kodlandılar. Naziler 4'üncü yoğunluk KH
tarafından kontrol edildikleri için neden Yahudileri tamamen ortadan
kaldırmaya sevk edildiklerini tam olarak bilmiyorlardı. Ama Hitler
Kertenkelelerle ve Oryon KH ile doğrudan iletişim kurdu ve "üstün ırkı"
nasıl yaratacağına dair talimatlar aldı.
S: (L) Ve bunu, yeni bir Nefilim soyunu Dünya'ya getirmede bir temel olarak
kullanacaklardı... (RC) Ve Yeni Dünya Düzeni... onların versiyonu. (L) Peki
şimdiki planları nedir?
C: Henüz size bunu söyleyemeyiz çünkü vaktinden önce
açıklama isteği duyarsınız ve bu da ortadan kaldırılmanıza neden olur!!!!
S: (F) Evet Laura, sana söyleyip duruyorum, bu merakın yüzünden bir gün
kapımıza garip adamlar dayanıp "Bizimle gelin lütfen!" diyecekler! (L)
Elimde değil! Bu arada Keltlere dönecek olursak: Eğer Kertenkele Varlıkları
Arilerin/Keltlerin "Nefilim Üstün Irkı" için iyi bir üreme ortamı
sağlayacağını düşündülerse, o zaman onlarda genetik olarak bu iş için uygun
buldukları birşeyler görmüş olmalılar. Doğru mu?
C: Hayır, düşündüğün anlamda değil. Yansımaları üzerinde dikkatli bir
şekilde düşünerek bu soruyu farklı biçimde tekrar sormanı tavsiye ediyoruz.
7 Ekim 1995 F___, Laura, SV, NM
[Bu celsenin kasedi kırıldı ve bu,
elimizdeki notlara dayalı olarak celsenin en iyi toparlanmış hali. Cevaplar
aynen verildiği gibi ama sorular hatırlayabildiklerimle yazıldı.
Hatırlayamadıklarım boş bırakıldı.]
C: Merhaba
S: Bu akşam kiminle birlikteyiz?
C: Kasyopya'dan Tomorya.
S:
C: Kanal.
S:
C: Hayır, mekanla değil aktarım yöntemiyle ilgili ayarlamaları yapmamız
gereken nokta sadece. Kasyopya'nın bizim "evimiz" değil, üç seviye yoğunluk
transferi için bir kanallama noktası olduğu gerçeğinin farkındalığını
yitirmeye başladınız.
S: (L) Kasyopya takımyıldızı üçüncü yoğunluk seviyesi transfer noktası mı?
C: Evet, ama 3 seviye, 3'üncü seviye değil. Lütfen küçüğü çıkarın çünkü bu
noktada onun için riskli!!
S: [Çocuk yatağa gönderiliyor.] (L) Yani Kasyopya üç yoğunluk seviyesinin
birleştiği nokta mı?
C: Evet.
S: (L) Geçen celsedeki sorum hakkında düşünüyordum ve şu şekilde sormak
istiyorum: Hitler'in bir "Üstün Irk" yaratma konusunda üst yoğunluk
varlıklarından talimatlar aldığını söylediniz. Bu Germen "üstün ırkının"
yaratılması için Ari genetik tipleri neden uygun görüldü?
C: Hem benzerlik, hem de Oryon 3'üncü ve 4'üncü yoğunluk genetik neslinden
en az sapmaya uğramış miras bağlantısı.
S: (L) Yani temel olarak kendileri gibi bir insan grubu mu üretmeye
çalışıyorlardı?
C: Evet.
S: (L)
C: Hayır, ilgisiz. Yaratımdan neyi kastediyorsun?
S: (L) Tamam, önce bu üreme ortamını hazırlıyorlardı. Bu, başka bir genetik
türün getirilmesi için yapılan bir ön
çalışmaydı. Diğer genetik tür hangisiydi?
C: Nefalim.
S: (L) Eğer 36 milyon Nefilim gemiler içinde zaten
geliyorsa neden burada melezlerini üretmeye çalıştılar?
C: Evet ama bir "ön partinin" getirilmesi 3'üncü yoğunluğun fethini çok daha
kolaylaştırır.
S: (L) Yani bu Üstün Irk herşeyi hazır hale getirecekti...
C: Evet.
S: (L) Bu "Üstün Irk"ın yaratılmasında Sami genlerinin hangi özelliği bu
kadar uyumsuz olarak görüldü?
C: Acımasızlık ve hakimiyete eğilimli genetik karakteristiklerde bozulmaya
neden olurdu.
S: (L) Yani Sami türünün bir genetik eğiliminin veya
bazı genlerinin buna zıt özellikler taşıdığını mı söylüyorsunuz?
C: Yakın.
S: (L) Ama kişinin karakteri fiziksel bedeninden
ziyade ruhuna göre şekillenmiyor mu?
C: Kısmen; hatırla, aura profili ve karmik referans, fiziksel yapı ile
birleşiyor.
S: (L) Yani belirli genetik özelliklerin, bir ruhsal eğilimin fiziksel bir
yansıması olduğunu mu söylüyorsunuz? Ruh yalnızca potansiyel olarak bile
olsa kendini genetik özelliklerle eşleştirmek zorunda, öyle mi?
C: Evet, aynen öyle.
S: (L) Yani bir kişinin ruhsal ilerleyişi veya
gelişimi büyük ölçüde genlerine mi bağlı?
C: Doğal süreç, mevcut olduğunda sistematik yapı ile birleşiyor.
S: (L) Eğer durum buysa ve dünyadışı varlıklar insanları kaçırıyorsa ve
genleri üzerinde oynamalar yapıyorsa, yüksek seviyeli ruhların gelememesi
için genleri değiştiremezler mi?
C: Enkarnatif süreç değil, doğal biyolojik süreçler. Enkarnasyon
süreci 5'inci yoğunluktaki tamamen eterik bazı koşullara göre alt
yoğunluklarla bir bağlantı sağlıyor ve bu nedenle dışarıdan hiçbir şekilde
kontrol altına alınamayan üç döngülü bir transfer "örtüsüyle" çevreleniyor.
Ama yeterli teknoloji mevcutsa, 1'inci, 2'nci, 3'üncü ve 4'üncü yoğunluk
süreçlerinin herhangi biri ve tümü istenildiği zaman herhangi bir derecede
manipüle edilebilir.
S: (L) Başlangıçta söylediğiniz şeye geri dönecek olursak, şu veya bu "dünyadışı
grubun" adıyla anılan diğer tüm kanallama kitapları veya materyallerinin
sadece belirtilen "transfer noktasından" geliyor olması ve sonra bozulma
nedeniyle o bilgileri alan kişinin, o bilgilerin gerçekten belirtilen
yerdeki fiziksel bir dünyadışı ırktan geldiğini sanması mümkün mü?
C: Evet, hatırla, diğer hepsi gibi Matrix kitapları da bazı noktalarda
karıştırılmış kavramlar içeriyor. Antareanlar, Arkturuslular ve
Kasyopyalılar gibi ifadeler, kalınan bir yerden ziyade kanal oluşumuna
yönelik bir transfer noktasına referansta bulunuyor. Bu husus açıklığa
kavuşturulamadan, bazı varlıklar gelip sizin perspektifinize göre tanımlanan
çeşitli yerlerde yaşayan ve oradan gelen "ırklara" dair masallar yarattı.
S: (L) Peki tüm bu bilgileri verenler kim?
C: Pek çok farklı grup ve bireyler. Şimdi, _____'de belirtilen gerçek iskan
yerleri var ve bunlar doğru. Tabii Oryon, Zeta Retikuli, ____, Barnard
Yıldızı, Siryus bölgesi de.
S: (L) "Dokuzlar Konseyi" olarak belirtilen "Turuncu" dünyadışılar kim?
C: Turuncu, saç rengine bir referans.
[NM için kişisel soru ve cevaplar]
S: (L) Pekala, biraz monoatomik altın alıp kullanmak nasıl olurdu diye merak
ediyoruz.
C: Ciddi misiniz? Biraz arsenik de alır mıydınız? İsteyen?
[NM ayrılıyor]
C: Şimdi size bir mesajımız var, ama NM'nin çıkması gerekiyorsa tutmaya
gerek yok çünkü mesaj grup için. Gözden geçirin; hava hakkında ne
söylemiştik? "Opal" kasırgası neden bu yer ve zamanda oluyor sanıyorsunuz?
S: (L) Gulf Breeze'deki UFO konferansını durdurmak için mi? Bu evde kalmamız
gerektiği anlamına mı geliyor?
C: Size bağlı ama erteleme öneriyoruz; devasa bir savaş olduğunu
söyleyebiliriz!!!!
S: (L) Kasırgalar üst seviyelerdeki savaşların bir yansıması mı? Peki iyi
adamlar mı kazandı?
C: Evet, ama savaş henüz sona ermedi ve bölgeye 4'üncü yoğunluk KH'nin kötü
planları nedeniyle çekilenler için endişeleniyoruz.
S: (L) Ne gibi planlar? Daha fazla kötü hava koşulları veya daha doğrudan
birşey için mi?
C: Her ikisi ve başka opsiyonları da var; konferans sırasında çok büyük bir
kasırga çıkabilir, veya bir tornado Embassy Suites otelini vurabilir, veya
bir bomba konferans merkezini yerle bir edebilir, konferansta çekişme ve
muhtemelen şiddet meydana getirmek ve sonra da bu organizasyonların bu
koşullarla özdeşleştirilmesini sağlamak için kitlesel kaçırma ve zihin
kontrolüne başvurulabilir.
S: (L) Demek konferansta kurulacak bağlantılardan gerçekten pozitif bir
sonuç çıkma olasılığı var. Bu özellikle bize yönelik bir karşı çalışma mı?
C: Evet, konferans neden şimdi parçalanıyor sanıyorsunuz? Ve normalde
azalması gerektiği halde Ekim'de kasırgaların artmakta olduğunu fark ettiniz
mi?
S: (L) O halde evde kalıyor olacağız.
C: Özgür irade.
S: (L) Pekala, bu gecelik bu kadardı. İyi geceler.
_____________________________________
14 Ekim 1995, Frank, Laura, SV, TR ve JR, TK
[Celseden önce "Matrix Kitapları" hakkında tartışıyorduk. Laura bu kitapları
RC'den yakın zamanda ödünç almıştı.]
S: Merhaba.
C: Merhaba. Matrix kitapları.
S: (T) Matrix kitapları mı?
C: Evet.
S: (T) Bu kitapları hazırlayan kişi kim? (L) Pek çok kişi. Pek çok şeyin
derlenmiş hali. Matrix kitapları birden fazla kişi tarafından hazırlanmış.
(T) Bunu kitapların bir yerinde söylüyor mu? (L) Evet. (T) Henüz incelemedim
çünkü. (L) Bir tanesi editörlüğünü yapıp materyali 4000 küsür sayfa olarak
düzenlemiş... (T) Elimizde o 4000 sayfadan sadece 300'ü mü var? Keşke 4000
sayfayı verselerdi de editörlüğünü kendimiz yapsaydık. ... (SV) Adamın onbeş
yılını almış. (T) Ne zaman yazılmış? (L) Sonuncusu 1992'de veya 1994'de
çıkmış. (T) İlki ne zaman çıkmış? (L) 1988. (F) Çok büyük bir bölümü çeşitli
dokümanların ve bu tür şeylerin kopyalarından oluşuyor... (L) Gazete
kupürlerinin ve o tür şeylerin fotokopileri gibi ama çok kapsamlı ve itinalı
bir şekilde düzenlenmiş. (SV) Büyük bir bölümü gerçekten korkutucu. (L)
Matrix materyalinden birşeyle ilgili sormak istiyorum.
"Esseseni"lerin kim veya ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: Melezler, yeni.
S: (L) Yeni melezler mi? Peki neyin melezlemesi? Melezleme için kullanılan
kaynaklar neler?
C: İnsanlar ve griler.
S: (L) Esseseni'ler bazılarının söylediği gibi pozitif eğilimli varlıklar
mı?
C: Kısmen.
S: (T) Bazıları KH, bazıları da BH mi?
C: Evet.
S: (L) Pekala, bu akşam bir ziyaretçimiz var, erkek kardeşim, ve o bu konuda
çok fazla bilgi sahibi sayılmaz...
C: TK.
S: (L) Sormak istediği birkaç soru var ve bunlardan biri: bu hayatında
dünyadışı varlıklar tarafından hiç kaçırıldı mı?
C: Karmaşık.
S: (L) Karmaşık mı? Pekala, bu evet mi, yoksa hayır mı demek oluyor?
Karmaşık olduğunu biliyorum ama...
C: Gemiler ELF ve "Sıfır zaman transferine" karşı çok açıktır.
S: (L) Yani gemideyken kaçırılmış olabileceğini mi söylüyorsunuz?
C: Belki.
S: (T) Donanmada mıydın? (L) Emekli. (T) Ne kadar zamandır? (TK) 20 yıl. (T)
Bu çok uzun bir süre! Hangi hizmet birimindeydin, ne tür gemiler? (TK) AEGIS
Kruvazörü, tek bir gemide bulundum, yaklaşık son beş yıl falan... (L)
Neredeyse tüm Donanma kariyerini karada geçirdi; büyük bir başarı. (T) Evet
bu çok iyi! Kaçırılmaları... Gemideyken mi oldu, yani kruvazördeyken mi? Ne
söylediğinizi biliyorum, sadece netleştirmeye çalışıyorum...
C: "Bahreyn"i görüyoruz.
S: (L) Bahreyn'de bulundun mu? (T) Körfez'de bir yer miydi? (TK) Bahreyn'de
sadece bir gece kaldık. (T) Gayet yeterli! (L) Bilirsin, hamile kalmak gibi!
Çok kısa bir süre yeterli oluyor! (TK) O sülükler bana ne yaptı? (L) Ne
yaptıklarını bilmek istiyor!
C: İncele. Hatırlıyor olmalısın, askeri servislerinizin farklı dallarında,
"gizli" görev tanım statüleriyle ilgili bazı kod mekanizmaları vardır.
Bunların hepsi çok karmaşık şeylerdir. "ABD Donanması 2. statüdedir." Bunun
temel anlamı, 2. sınıf Kooperasyon Kurumuyla, yani O.N.I. (ç.n.: abd donanma
istihbaratı kurumu) ile işbirliği yapılmasıdır. Hizmetleri sırasında her bir
teknik personel ile doğrudan görüşülür ve gizli devlet için bazı görevler
yapması istenir. Eğer kabul ederse "sınıflandırılmış yönetim altına"
alınırlar.
S: (T) Vau! (L) 2. Sınıf terimi neydi? 2. Sınıf bir kurum mu? (J) ABD
Donanması 2. statüymüş.
C: Hayır. Sınıflandırılmış yönetim. O.N.I.
S: (L) Yanıtınıza devam edin. Dahası olduğundan eminim.
C: ???
S: (L) Aa, soru sormamızı istiyorsunuz. Neden kaçırıldığı sorusunun yanıtına
ulaşmaya çalışalım. (J) Peki kaçırıldı mı?
C: Gemideki diğer herkes gibi incelendi.
S: (L) Yani bu sadece bir... (T) Standart kaçırma ve inceleme... Peki bunun
O.N.I.'yle ve Donanma istihbaratıyla, sınıflandırmalar ve personelle
görüşülmesiyle bağlantısı nedir... tüm bunların kaçırılma ile ilgisi nedir?
C: Hiç.
S: (L) Sadece bize bilgi veriyorlardı. (T) Donanma olan şeyin farkında
mıydı?
C: Parçalı.
S: (T) Bazı şeyleri biliyorlardı ama hepsini değil. (TK) Bazıları biliyor
ama bazıları bilmiyor.
C: Evet.
S: (T) Evet ben de onu kastetmiştim. Donanma Tom'un kaçırıldığını biliyor
muydu? Yani o gemidekiler biliyor muydu?
C: Donanmadaki bazıları aşçıdır.
S: (SV) Aşçıların bu şeyler hakkında fazla bilgisi olmaz... (T) Steven
Seagal de "Kuşatma Altında" filminde öyle diyordu; "Ben sadece bir aşçıyım!"
Ama aslında aşçı değildi. (L) Belki de o filme atıfta bulundular. (T)
Filmdeki gibi aşçılardan bahsediyor olabilirler. (L) O filme atıfta mı
bulundunuz?
C: Hayır, ama güzeldi!
S: (TK) Filmi beğenmişler ha? (J) Referansı beğendiler! ... (TK) Başlangıçta
Donanmada gerçekten de bir aşçıydım... (L) Evet, aşçı kelimesini
kullanmaları ilginç. (J) Eğlenceliydi. (L) Küçük bir çocukken bu deneyimi
yaşadığımda, dünyadışı bir varlıkla bir etkileşim olduğunun farkına
vardığımda, ki bunu bilinçaltımda çok net olarak hatırlıyorum, kardeşim de
odadaydı. O sırada o da kaçırıldı mı?
C: Hayır, ama neden konudan bu kadar hızlı ayrıldın?
S: (L) Pekala görünüşe göre Donanmadan bahsetmek istiyorlar. Tamam,
Donanmadan bahsedebiliriz. (TK) F. Richard Whelan hakkında ne
söyleyebilirsiniz? (L) O kimdi? (TK) Kaptanlarımdan biriydi.
C: Ne gibi?
S: (L) Spesifik sorular sorman gerekiyor, çünkü bu bir bilgisayar sistemi
gibi. Doğru soruları girdiğinde yanıt veriyor. Spesifik bir soru sor. (TK)
Neden Donanma konusunda kalmak istiyorlar? (T) Tamam Donanmanın Donanma
istihbaratıyla bağlantılı olduğu ile ilgili bilgi verdiniz... (J) Bir
saniye, Whelan'ı sormuştu, onun hakkında sorsun. (T) ...Yeni verdiğiniz
bilgilerin devamı hakkında mı soralım? Whelan'a hemen döneriz. Daha ziyade
yeni verdiğiniz bilgiler hakkında mı sormamızı istiyorsunuz? Yani Donanma ve
Donanma İstihbaratı...
C: Dilediğinizi sorun.
S: (T) Tamam, Donanmanın Donanma istihbaratıyla ilişkisinden bahsettiler...
(L) Tüm askeri personel dünyadışı varlıklar tarafından rutin bir şekilde
kaçırılıp inceleniyor mu?
C: Hayır.
S: (L) Tüm askeri personel askeriyenin kendisi tarafından rutin bir şekilde
kaçırılıp inceleniyor mu?
C: Hayır.
S: (L) Bir personelin askeriye tarafından kaçırılıp incelenmesine yönelik
olarak yapılması gereken sınıflandırma nedir?
C: "Sınıflandırmaların" kaçırılmalarla doğrudan ilişkili olduğunu düşündüren
şey nedir?
S: (TK) Önemli olan Donanmadaki sınıflandırma değil... (L) Peki nedir? (TK)
Kişinin türüyle ilgili olmalı... (J) Kolaylık derecesiyle...
C: Evet.
S: (TK) Etkide bulunmanın kolaylığına göre...
C: Elbette.
S: (TK) Etkide bulunma kolaylığına göre de mi? (J) Her bir kişinin durumu
farklı olabilir.
C: Ve pek çok başka faktör.
S: (TK) Kişilerin kaçıranlar için ne yapabilecekleriyle bir ilgisi olsa
gerek. Yani onlara faydaları olacak bir konumda olmaları gerekir... (T) Ben
de tam bununla ilgili bir soru sormaya çalışıyordum. (L) Bu fikir doğru mu?
C: Evet. KH.
S: (T) KH; Kendine Hizmet.
C: Titreşim frekansı.
S: (L) Yani kişinin titreşim frekansı KH ise bu onu kaçırılmaya uygun
kılıyor. Doğru mu?
C: Bazıları.
S: (T) Faktörlerden biri bu. Kaçırılmalarda birden fazla gündem var.
Kaçırılan askeri personelin türüne göre izlenen belirli bir kriter var mı?
C: Askeri rütbeler gibi yapay sınıflandırmalar yalnızca insan grupları için
önemli.
S: (L) Yani diğer bir deyişle... (J) Bir sorum var. Askeriyenin bir parçası
olmak için eğitim kampına girmen, emirleri sorgulamadan yerine getirme
noktasında doktrinasyona maruz kalman gerekmiyor mu? Sanırım bu zihin yapısı
da... (TK) Deniz kuvvetleri, insanları sorgulamadan emirlere uymaya
zorlamadıkları hemen hemen tek yer. Donanma bundan neredeyse tamamen
vazgeçti. (J) İlginç. Bunu bilmiyordum. Tüm askeriye sanıyordum. (TK) Savaş
zamanı olmadığı için şu anda gerekli değil.
C: Evet. Bazıları her zaman sadakat rolü oynamıştır.
S: (J) Ou, ilginç cümle. (TK) Temelde rol yaptım... (J) Akışa uymak gibi ha?
C: Yalnız değildin.
S: (TK) Doğru! Birkaç kişiydik. ... Eğer o asalaklar beni yakalarsa onlara
bildiğim herşeyi anlatacağım. Bana çok işkence yapmaları gerekmeyecek... (T)
Ayrıca işkence yaptıklarında çok çığlık attığını ve o zaman fazla birşey
söyleyemeyeceğini, o yüzden işkence kısmını geçmelerini söylersin. (TK)
ESWIS'e katılmayı reddettiğimde adeta aforoz edilmiştim, artık kulüpte
değildim... (L) Ne oldu? (J) Sana sorduklarında hayır mı dedin? (L) O görev
neydi? ... (TK) Kayıtlı Yüzey Savaşı
Uzmanı. (T) Demek o zaman sormuşlar! (J) Ve sen de hayır dedin. (TK)
Donanmadaki herkesin katılabileceği birşey, ama... Bilmiyorum. Eğer
ayrılmayı düşünmüyor olsaydım belki de katılırdım. O kaptan... (J) Demek
ayrımın yapıldığı nokta oymuş... (TK) Kaptan "Eğer ESWS üzerinde çalışıp
başarılı olursan terfi etmeni sağlarım..." dedi. Yani eğer bunu yapmazsan
terfi edemezsin dedi. Ben de "üzgünüm" dedim! (L) Bu ailede insanların
gözünü korkutamazsın! (TK) Bunu yapamayacağımı, bu tür şeylere ilgi
duymadığımı söyledim. (L) Bu genetik olmalı Frank, ne dersin? (F) Kendini
diğerlerinden birkaç yıl geriye düşürmüş olursun. (TK) Bir bakıma kulüpten
aforoz edilmiş oldum. (T) Tom'u bu olayda mı aforoz ettiler?
C: Doğru kavram değil. Aforoz değil, sadece GD çalışmaları için dikkate
alınmadı.
S: (L) GD nedir?
C: Gizli Devlet.
S: (TK) Vay be! (J) Fırsatı kaçırmışsın Tom! (T) Sana sormuşlar. (TK) Ah
Richard, üzgünüm! (J) Tabii ki değilsin. (TK) F. Richard'dan hiçbir zaman
hoşlanmadım. (J) Evet F. Richard'a dönelim. (L) F. Richard... (TK) F.
Richard onlardan biri miydi? Gizli devlet ajanlarından biri miydi?
C: Hayır.
S: (L) Oraya ulaşmak için dalkavukluk mu yapıyordu?
C: Bir "kanal"dı.
S: (L) Yani derin devlete bir geçiş kanalıydı. (TK) F. Richard birlikte
savaşa gitmek istemeyeceğim insanlardan biriydi...
C: İzlenmesi gereken çeşitli adımlar var.
S: (L) Ne için izlenmesi gereken adımlar? (T) Gizli devletin bir parçası
olmak için mi?
C: Evet.
S: (J) Özel el sıkışmalarını bilmen gerekir... (T) Ayağımı kulağıma
değdiremiyorum, üzgünüm! [Gülüşme]
C: Vietnam MK'leri şu anda nerede sizce? (ç.n.: MK - Muharebede Kaybolmuş,
MÖ - Muharebede Ölmüş)
S: (L) Bize söyleyeceğinizi umuyorum! (T) Bazıları... (TK) Kaçırıldılar mı?
(T) Bazıları öyle kötü bir şekilde havaya uçtu ki bulunamadılar ve MK olarak
kaydedildiler, çünkü bulamadıkları için onları MÖ olarak kaydedemezlerdi.
Bazıları çeşitli şekillerde kaçtı... Bazıları uyuşturucu ticaretine girdi. (TK)
Bazıları ortamı sevip orada kalmıştır. (T) Evet o da var, tahmin ediyorum
bazıları ya kaçırıldı veya değiştirildi, gizli devlete girdi... (L) Bunların
hepsi doğru mu?
C: Evet.
S: (T) O yüzden insanlara onların nerede olduklarını söyleyemiyorlar... (TK)
Askeriye konusunda kalmamızı mı istiyorsunuz? (J) Kim bilir?
C: MÖ'ler apayrı bir konu!! MÖ'lerin sayısı kaçtı?
S: (T) 60.000 kişinin gerçekte kaçı öldürüldü? Kaç tanesi aslında ölmediği
halde ölü olarak kaydedildi? ... (TK) Gizli devlet görevlerine alınmış
olabilirler... Oraya giden o kadar çok çeşit insan vardı ki, bazılarını
derin devlet görevlerine almış olabilirler... (J) Evet doğru. (L) Pekala,
onların şu anda nerede oldukları ve ne yapmakta oldukları konusuna bir ipucu
verecek misiniz? Bazıları o yeraltı mekanlarında mı çalışıyor?
C: Evet... Evet... Evet.
S: (L) Demek o personel oradan geliyor... Başka bir hayata geçtiler.
C: Pek çok başka yer, zaman vs.
S: (TK) Tüm çağlarda savaşlar vardı. Kaç kişiden bahsediyoruz? (L) Burada ne
tür bir rakamdan bahsediyoruz?
C: Hayalgücü merkeziniz bu gece düşük frekanslarda olduğu için, sanırız bunu
bizim söylememiz gerekiyor, fakat etkiyi izlemek keyifli olur; başınıza bir
ton tuğla düşmüş gibi...
S: (L) Evet söyleyin. Burada kaç kişiden bahsediyoruz?
C: 2. Dünya Savaşı'ndan 72.355 kişi hala yaşıyor... Nerede?
S: (L) Bu doğru rakam mı? (T) Durun bir dakika...
C: Evet.
S: (T) Bu, gizli devletin kaptığı insanların sayısı mı? (J) 2. Dünya
savaşından. (SV) Kore'yi katmıyorlar... (TK) 40 milyon kişiden... (L) Frank,
kaç kişiydi? (F) 2. Dünya Savaşı'nda toplam 70-80 milyon kişi vardı... (TK)
Askeri zayiat... Sadece ABD ordusundan da bahsetmiyorz, savaşta öldürülmüş
tüm insanlar... (T) 2. Dünya Savaşı'nda öldürülenlerden mi bahsediyorsunuz?
(L) Hayır, okusana... (J) "2. Dünya Savaşı'ndan 72.355 kişi hala yaşıyor...
Nerede?" (L) Hala yaşıyorlar!
(T) Muharebede Öldürüldükleri varsayılıyor...
C: Evet.
S: (T) Ordunun tüm bölümlerinden.
C: Evet.
S: (TK) Bu insanlar yaşlanmıyor; hala ayaktalar ve eyleme hazırlar...
C: Aynen öyle dostlarım!!!
S: (J) Pekala bu sadece 2. Dünya Savaşı. (TK) Peki ya Kore, Vietnam vb...
(L) Pekala, Kore'deki rakam nedir? (TK) Ne fark eder ki? (L) O da doğru! (SV)
Bilmek istiyoruz.
C: 6734.
S: (TK) Evet, orada o kadar çok asker kaybetmedik... (T) Kore'de çok fazla
kayıp olmadı. (TK) Peki ya Körfez Savaşı?
C: Evet. 55.
S: (T) Kore'de dört yılda 55 bin zayiat vardı. Daha doğrusu 3 buçuk yıl.
Yani bunların %10'undan biraz daha fazlası aslında ölmedi.
C: 23.469.
S: (l) Bu neydi? (J) Vietnam, bu Vietnam'dı.... (T) 66.000 kişiden
23.000'i...
C: Evet.
S: (T) ...hayatta mı?
C: Evet.
S: (T) O savaştan 23.000...
C: Bazıları beden klonlama ile ruh haznesi değişimi. [Kayıt kasedi diğer
tarafına çevrildi; ilk birkaç cümle kaydedilemedi.]
S: (T) Gerçekten hızlı hareket ediyorlarmış. (J) Bu üç rakamda toplam
100.000 kişi oluyor. (T) Sadece üç savaş. Bunu sormadık. (TK) Sadece üç
savaşın rakamı... (J) Ya 1. Dünya Savaşı, Körfez Savaşı... (TK) Körfez
savaşında pek zayiat yoktu... (T) Yaklaşık bir düzine. (TK) Ama öbür tarafın
vardı... (T) Evet biz yalnızca ABD'ninkini düşünüyoruz. Ya diğerleri? ...
(J) Hiç tam rakamları açıkladılar mı? Bilmiyoruz. (TK) Şu anda gizli bir
orduları var ve bu sadece basit bir ordu değil, elit bir ordu. Özel olarak
göreve alındılar. (J) Bunu sormuştuk ve evet dediler! (T) Evet bu sadece
bilinçsiz bir şekilde siperde silahıyla bekleyen bir ordu değil. Uzmanlar. (TK)
CIA Vietnam'da sağdan ve soldan insanları kendi yanına çekiyordu. (J) Eminim
öyledir. (T) Evet ve etrafta koşuşan bu ekiplerin pek çoğu resmiyette mevcut
değil... (TK) Gizli operasyonlar gibi ya da her ne diyorlarsa. ... Bu Yeni
Dünya Düzeni gelmek üzere. Bunu durdurmanın bir yolu yok galiba.
(T) Hayır, durduramayız. (TK) Karşı saldırıya geçebilir ve kendi başına
hayatta kalmaya çalışabilirsin ama Yeni Dünya Düzenini durdurmanın bir yolu
yok. (T) Buna direnebilmenin tek yolu, "Hayatta kalan buğday sapı, rüzgarla
birlikte eğilebilendir." diyen Lao Tsu veya her neyse, o Çinli savaş
filozofunun söylediği. (TK) "Evet, ne dersen yapacağım!" (T) Bunu
durdurmanın yolu yok. Çıkıp savaşmaktan bahseden insanlar savaşmayacak.
Kazanamazlar. (F) Şu anda bile zaten saptırılıyorlar. ... (TK) Bu "Yeni
Dünya Düzeni" konusunda ne yapılabilir, eğer yapılabilecek birşey varsa?
C: Fazla karmaşık, spesifik sorular gerekiyor.
S: (T) Farklı bir konuda birkaç soru sormak istiyorum. Sonra aynı konuya
döneriz ... Birkaç hafta önce Luc'ün meditasyon sınıfında sizi mi kanalladım?
C: Kanallama yaptın, ama bazı ruhsal gruplaşmalar ve aura frekans titreşimi
birleşimleri, kişiyi KH etkilerine açık hale getirebilir...
S: (T) Ama sizdiniz, değil mi?
C: Keşfetmek sana kalıyor.
S: (L) Pekala teşekkürler. Şimdi ikinci soru, J___ neyi kanallıyor?
C: Tecavüz kurbanı.
S: (T) Bir tecavüz kurbanını mı kanallıyor? (J) Yoksa kendisi mi tecavüz
kurbanı?
C: Her ikisi.
S: (T) Kertenkeleler onu herhangi bir şekilde etkiliyor mu?
C: Evet.
S: (T) Kontrol altına alınmış durumda mı?
C: Açık.
S: ... (T) Ona yardım etmek için yapabileceğimiz herhangi birşey var mı? (L)
TR, bunu sormaman gerektiğini biliyorsun...
C: J___ kendi yolunu izlemek zorunda.
S: (L) Onu tekrar oku; kanallamayla ilgili ilk soruna verdikleri yanıtı...
Birini kanalladın... "Kanallama yaptın, ama bazı ruhsal gruplaşmalar ve aura
frekans titreşimi birleşimleri, kişiyi KH etkilerine açık hale
getirebilir..." İşte gelmek istediğim nokta bu... Bazı ruhsal gruplaşmalar
ve aura frekans titreşimi birleşimleri. Yani o durumda kimlerle birlikte
takıldığına çok dikkat etmek zorundasın... (T) Yani Luc'le birlikte
çalışırken orada bulunan, grubun kalanlarını kastediyorsun. (J) J___ ve
diğer hepsi...
C: Açık.
S: (L) Ne yapacağını söylemezler. (T) Biliyorum. Evet biliyorum, o yüzden bu
konuda kalkanlarımı sıkı tutuyorum. (L) Peki, bununla ilgili sormak
istediğin başka birşey var mı? (T) Luc'le çalışmaya son versek daha mı iyi
olur? (J) Söylemezler.
C: Sana bağlı.
S: ... (L) Pekala Tom... Bu Yeni Dünya Düzeni ile ilgili yapılabilecek
birşey olup olmadığıyla ilgili spesifik sorular düşün.(J) Beden klonlama ile
ruh haznesi değiştirme konusuna dönmek istiyorum. (L) Tamam onu unutma,
hemen döneceğiz. (TK) Spesifik birşey düşünemiyorum... (L) Mesala insanların
yalıtılmış bölgelere gitmesi gerekip gerekmediği olabilir. (J) Onu
konuşmuştuk, eski konu. (L) Bir açılış sorusu olarak kastediyorum. Buradan
başlayabilirsin.
C: Yanıtlamıştık.
S: (L) Biliyoruz ama bir giriş sorusu bulmaya çalışıyoruz. (TK) Peki yalıtık
bölgelere gitme konusu nedir? ... (L) Transkriptlerde var. (J) Uzun bir
konu. (L) Söyledikleri şey, nerede olduğun değil kim olduğun önemli. Ve bu
senin söylediğinle de örtüşüyor. Kaçırılma o kadar önemli değil, önemli olan
kim olduğun. (TK) Survivalist'lerin çoğu tehlikeli mi? Onlardan uzak durmak
mı gerekir?
C: Hedeften sapıyorlar.
(ç.n.: "survivalist" kelimesi ile ilgili açıklama: kısa ve uygun bir
karşılık bulamadığım için orijinal kelimeyi bıraktım. "yaşamı tehdit eden
zorlu bir koşul veya olay(lar) karşısında hayatta kalan veya bu mücadeleyi
veren" gibi bir anlamı var. Bir internet kaynağında "survivalism" şu şekilde
tanımlanıyor: "gelecekte sosyal veya siyasi düzende yerel, bölgesel veya
dünya çapında meydana gelebilecek olası yıkımlara karşı hazırlık
stratejisini ve bu tür durumların beklentisi ve hazırlığı içinde olan
bireyler veya grupların altkültürünü tanımlamak için kullanılan bir
terimdir.")
S: (L) Yani asıl olayı anlamıyorlar; bu ruhsal bir mesele. (TK) Yanlış şeye
bakıyorlar. (T) Ayrıca survivalist grupları
düşünüyorsan, onların şu anda saldırı altında olduğunu da aklında
bulundurman gerekir. (TK) Evet, devlet onların peşinde.
(T) Oklahoma ile Arizona'daki bu Amtrak olayı arasında survavilist milisler
ağır saldırı altında kaldı.
C: Tuzağa yönlendiriliyorlar.
S: (L) Bundan şüpheleniyordum. Hepsi bir tuzağa yönlendiriliyor. (T) Artık
silahları var... (J) Belki de silahlar hiçbirşeyi değiştirmeyecek...
C: İyi niyetler.
S: (L) İyi niyetleri var... (TK) İyi niyetlerle yola çıktılar... Ama
aralarına mutlaka sızılacak ve bozulmaya maruz kalacaklar. (J) Belki de
belirli zihin yapısına sahip olanları bir araya getiriyorlar ve böylece
nerede olduklarını kolayca biliyorlar. (T) Tek Dünya Devleti için faydaları
sona erdi. Bu ülkede tutucu grubu başa getirdiler.
C: Henüz değil.
S: (TK) Faydaları henüz sona ermemiş... (T) Çok çeşitli faydalar var
tabii... (J) Ama sona yaklaşıyorlar. (L) Peki bu durumda, kendimizi meydana
gelebilecek herhangi olaylara karşı hazırlamak için bir bireyin üzerinde
odaklanması gereken en önemli şey nedir?
C: Tek bir şey değil.
S: (TK) Bu TR'nin söylediği şeye mi geliyor, yani rüzgarla birlikte
esneyebilmek... fikir bu mu?
C: Yakın. İzleyin, bakın, dinleyin.
S: (J) Bilgi güçtür. (T) Cleveland deneyimime dayalı olarak söyleyebilirim
ki, eğer zihninin başıboş dolaşmasına izin verirsen sonunda çok kötü bir
duruma düşüyorsun. (J) Dikkat etmemiz gerekiyor. (T) Eğer bu bir dersse,
bunu gerçekten çabuk öğrendim!
C: Gözünüz açık olsun.
S: (L) Zihnini herhangi bir şeyle uyuşturmamak gerek. (TK) El altında bir
kenarda bir silah veya buna benzer birşey tutmanın zararı olmaz, değil mi?
C: Mesajlar her tarafta. Bakın, dinleyin.
S: ... (TK) Yiyecek depolamak ve bu gibi şeyler gerekli olacak mı ? (L)
Bunlar transkriptlerde var.
C: Üçüncü yoğunluk.
S: (L) Bu üçüncü yoğunluk düşünce biçimi. (J) Silahların da faydası olmaz. (TK)
Evet bu konuda bir şüphem yok, faydaları olmaz, ama... (T) Tom üçüncü ve
dördüncü yoğunluğun ne olduğunu biliyor mu? L) Evet. Tom'un bu gece burada
olmasının veya bu gece gelmesinin herhangi belirli bir nedeni var mı? Yani,
gelmesinin açık olan bir nedeni var elbette, ama altta yatan başka herhangi
bir neden var mı?
C: Bakın, keşfedin.
S: (L) Pekala millet bir mola verelim, sırtım ağrımaya başladı. Sormak
istediğiniz birşey var mı? (TK) JR'nin sormak istediği birşey vardı. ...
C: Moladan sonra.
S: (T) İç Savaş'ta kaç kişinin alındığını soralım. [MOLA]
S: (L) Pekala geri geldik. Merhaba. TR, İç Savaş'ta demin konuştuğumuz
senaryoyla ilgili olarak kaybolmuş veya öldürülmüş kişilerin olup olmadığını
öğrenmek istiyor.
C: Ritüel nedeniyle Tom'un enerjisi parçalı. [Laura mola sırasında Tom'a
Reiki inisiyasyonu verdi.]
S: (L) Enerjisi dengelenene kadar tablanın başından ayrılıp kenarda oturması
daha mı iyi olur? Reiki inisiyasyonu yaptık. (F) Bunun için mi kayboldunuz?
(L) Pekala, enerjin dengelenene kadar kenarda otur. Tavsiyem; şuraya otur ve
ellerini üzerine koy ve tüm küçük elektronlar aynı yönde akacak şekilde
enerjini kontrol et. (TK) Terry tabla başında olduğunda daha hızlı
ilerliyoruz zaten. (T) Bunu bir yıldır yapıyoruz... (F) Ne zaman yeni biri
gelse yavaşlıyor. (T) Dengelenmesi biraz zaman alıyor. (F) Bu normal. (L)
Pekala, TR'nin sorusuna geri dönecek olursak. İç Savaşta savaşanlar
arasında, bu
projede, bu yeraltı tünellerinde veya üslerinde falan yer almış herhangi
biri var mı? (T) İç Savaş MÖ'leri.
C: Az.
S: (T) Daha geriye gittikçe daha az faaliyet var gibi görünüyor. Ama hangi
savaş olursa olsun, bir şekilde bunları yapanlar oradaydı.
C: Önemli husus bu değil.
S: (L) Asıl önemli olan kim oldukları. Şimdi, Matrix materyalinde L. Ron
Hubbard'ın öğretisinden alınan bir bölüm vardı ve bu bölüm, insanların
ruhlarını bedenlerinden çıkarma, başka ruhlar yerleştirme ve tamamen farklı
bir hafıza programlaması yapma teknolojisinden bahsediyor.
C: Yanlış.
S: (L) Tamam, yani L. Ron Hubbard tarafından tanımlandığı şekliyle ruhların
çıkarılması ve manipüle edilmesi doğru değil yani, öyle mi? Genel anlamda.
C: Evet.
S: (L) Bedenlerin ruh haznesi olarak kullanıldığına değinmiştiniz. Ruh
haznesi derken, kime yönelik ruh haznelerinden bahsediyorsunuz?
C: Ölen bedenler için değiştirme; yani klonlama.
S: (L) Yani yaşamaya devam edebilmeleri için ölen insanların bedenlerini
klonlayıp ruhlarını klonlanan bedene
yerleştiriyorlar, öyle mi?
C: Evet.
S: (L) Ölü bedenleri canlandırıp bu bedenlere başka ruhları koyuyorlar mı?
C: Hayır.
S: (T) Bir saniye, bazılarının... Karıştırdım şimdi. (TK) Ne kadar uzun süre
önce ölmüş olduklarıyla ilgili bir sınır var mı? ...
C: Örneğin bir asker ölürse bedeni klonlanıyor, ruhu
bu yeni bedene yerleştiriliyor ve sonra dünyadışılara ve Gizli Devlete
hizmet için programlanıyor.
S: (L) Yeni beden nereden geliyor? (TK) Klonluyorlar. ...
C: Eski bedenin kopyası.
S: (T) Kopyayı nasıl elde ediyorlar? (L) Klon için gerekli materyali nereden
buluyorlar? Biliyorum bu aptalca bir soru. Yanıtı biliyorum.
C: BARM. [Boyutötesi Atomik ReMolekülerizatör]
S: (L) Evet o. (J) Havadan aynı şeyi yaratıyorlar. (T) "Uzay Yolu"nda
geçtiği şekliyle "Replikatör." (TK) Bunu yapabilmeleri için ilgili bir
kişinin belirli bir şekilde ölmüş olması mı gerekiyor?
C: Hayır.
S: (TK) Ne kadar süredir ölmüş olduklarıyla ilgili bir süre sınırı var mı?
C: Hayır.
S: (T) Çünkü fiziksel bedenin ölse de ruhun devam ediyor. Ruhun ölmüyor ve o
yüzden kullanmaya devam edebiliyorlar.(L) Mezardan
bedenini almak istemiyorlar, çünkü asıl ilgilendikleri şey beden değil.
C: Sıfır zaman.
S: (T) Çünkü zaman yok... (L) Ruh kalıbının titreşim frekansını
kullanıyorlar. Ruh kalıbını başka bir yoğunluğa götürüyorlar, moleküler
yeniden oluşum meydana getirmek için BARM teknolojisini kullanıyorlar. Yani
atomlar ruh kalıbının etrafında dönerek birleşmeye başlıyor ve daha önce
sahip olduğu beden kalıbını tamamen yeniden oluşturuyor.Sonra da ruh
ve beden kalıbını 3 boyut ortamına geri getiriyorlar. Doğru mu?
C: Yakın.
S: (T) Tüm o MÖ'ler gerçekten ölmüşler miydi? Yani hepsi gerçekten ölmüş
müydü? ...
C: ?
S: (T) Pekala Vietnam demiştiniz. O savaşta ölen 60.000 kişiden 23.000'inin
muharebe sırasında aslında ölmediğini söylediniz, doğru mu?
C: Öldüler, yeniden canlandırıldılar.
S: (L) Fiziksel bedenlerden mi bahsediyoruz?
C: Evet.
S: (L) Yani gerçekten ölen ve vücutları yeniden canlandırılanlar vardı, öyle
mi? (J) Bir mayına basıp havaya uçmadıkları sürece, evet. (L) Yani kopyalama
yöntemiyle değil de, ölen vücutları yeniden canlandırılanlar vardı, doğru
mu?
C: Bazıları, ama çoğu kopyalandı.
S: (L) Bu hemen şu soruyu akla getiriyor: Bildiğimiz olağan ölüm
şekillerinden farklı olarak bir savaş ortamında olduğu gibi vahşi bir
şekilde ölmenin, kişiyi bu tür faaliyetlere daha uygun hale getirmesi gibi
bir potansiyel var mı? ...
C: Hayır.
S: (T) Hayır çünkü savaş dışında da her zaman vahşi ölümler oluyor: araba
kazaları, yangınlar, patlamalar...
C: Savaş gizli faaliyetleri çok kolay hale getiriyor.
S: (T) İşin vahşet kısmıyla ilgisi yok. Sadece savaşı örtü olarak
kullanmakla ilgisi var. Bedenleri almak daha kolay. ... (TK) İnsanların fark
etmesini istemiyorlar. Mezarlardan cesetleri almak istemiyorlar çünkü bu
fark edilecektir. (T) Bunlar gerçek bedenler. Yani bu insanlar öldü, ama
sonra yeniden canlandırıldı veya... (L) Bazılarının bedenleri yeniden
canlandırıldı...
(T) ... Bazılarınınki de klonlandı. ... (L) Ölen bazı kişilerin bedenleri bu
yeniden molekülerizasyon işlemi için diğer yoğunluğa mı götürüldü?
C: Evet.
S: ... (T) Klonlama yapıldıktan sonra asıl beden yerinde bırakılıyor muydu?
C: Birden fazla türde durum.
S: (L) Yani bazen bırakılıyordu, bazen de bırakılmıyordu. (J) Durumdan
duruma değişiyor. (T) "Muharebede öldüğü" düşünülenlerin bazıları aslında
öldürülmemiş miydi peki? Alındıklarında hala yaşamakta olanlar var mıydı?
C: Tüm olasılıklar.
S: (L) Yani bir anlamda bu tam bir "fırsatçılık." (J) Fırsatlar
süpermarketi. (T) Bazıları hayattayken gizli devlet tarafından alındı,
bazıları ölmüştü ve devam etmeleri için yeni bedenlere kondular ama hepsi
ölmüş kabul edildiler. (SV) Laura peki ya 5'inci yoğunluğa giderkenki "Üçlü
Örtü"?
C: Dünyadışılar tarafından alındılar, gizli devlet tarafından değil. Gizli
devlet bir ölçüde bu sürecin farkında ama operasyonun kontrolüne sahip
değil.
S: (L) Geçen hafta ölümle ilgili birşey sormuştuk ve bize delinmez bir üçlü
örtünün, L. Ron Hubbard'ın tanımladığı türdeki faaliyetlerin bazılarını
önlediğini söylemiştiniz. Bu iki durum nasıl açıklanabilir? Benim gördüğüm
kadarıyla bu işi varlıklar tünele girmeden önce yapıyorlar. 5'inci yoğunluğa
geçişten önce yakalıyorlar onları. Bu doğru mu?
C: Zaman ayarlaması.
S: (L) Yani onların öleceklerini biliyorlar ve ölmeden hemen önce veya ölüm
anında falan mı müdahale ediyorlar veya ... ???
C: Yakın.
S: (T) Dünyadışı varlıklar bu bedenleri ne yapıyor? Yani klonladıkları veya
yeniden canlandırdıkları insanlarla ne yapıyorlar?
C: Onlara hizmet ediyorlar.
S: (T) Yani bu insanlar dünyadışı varlıkların
hizmetkarları mı oluyor?
C: İşçileri.
S: (T) Köleler. (L) Bu hep aklıma gelen bir soruyu hatırlattı bana. Şu anda
toplam kaç dünyadışı KH varlığı bu gezegende faaliyette bulunuyor?
C: Spesifikleştir.
S: (L) Örneğin bu gezegende faaliyette bulunan kaç Kertiş var?
C: 300.000.
S: (L) Tamam, kaç Turuncu?
C: 62.530.
S: (L) Kaç gri?
C: 2.750.000.
S: (L) Bu hiç iyi bir resim değil! (J) Kesinlikle değil. (L) Bunların çoğu
dünyada farklı boyutlarda veya yoğunluklarda mı bulunuyor? Yani yoksa bayağı
kalabalıklar demektir!
C: Yoğunluklar arasında ileri ve geri.
S: (J) En başta dedikleri gibi. (T) Üçüncü yoğunluktaki sayılarını mı
sordun? ...
C: Ve diğer.
S: (L) Belirli bir yoğunluğu sormadım. Sadece gezegen alanında. (T) Bu
projede çalışanlarının sayısı mı bu? (L) ... Bu kitapçıkta dünyadışı bazı
hizmetçilerin çizimleri olduğu iddia edilen şeyler var. Şurdaki Rigel'li bir
hizmetçiymiş. Protosentezoid, yani siber-genetik. Bu çizim, bu varlık
gerçekten var mı ve bu çizim bu varlığın gerçek bir temsili mi?
C: Evet.
S: (L) Bu sevimli. (SV) Hangisi? [Çizime bakıyor] Ouuu, onu görmek
istemiyorum... (L) Şuna bak... (T) Yıldırım Adam!
(L) Şu gerçekten var mı? Bu mutasyon klon formu?
C: Evet.
S: (L) Peki bu küçük Tah hay varlığı?
C: Evet.
S: (T) E.T.! (L) Gerçek olduğunu mu söylediler? Evet. Peki bu gerçekten
sevimli görünümlü olan?
C: Evet. Dulce üssünde var.
S: (T) İşi kolaylaştırıp kitaptaki herşeyin gerçek olup olmadığını soralım
mı? (L) Hayır, mesela burada şöyle diyor: "Bu klonlanmış sentezoid bir
formdur ve kontrolör olarak görev yapar. Yaklaşık 120 cm uzunluğundadır."
Sanırım bu standart gri varlığı. Ama çizim çok berbat. (T) Gözleri daha
küçük görünüyor ama yüzü, Otopsi filmindeki varlığın yüzüne çok benziyor.
(L) Yatak odamda gördüğüme çok benziyor; tek fark bunun tamamen siyah
şeritlerle kaplı olması. Peki bu da replika olarak isimlendiriliyormuş.
[Okuyor] "İnsanın proto-sentezoid formudur ve özel dış ajan olarak görev
yapar.
Gözlem: İstediğinde yüzünün ve bedeninin şeklini değiştirebilir." X-File'dakine
benzer, şekil değiştiren bir varlık. Doğru mu? Elbette biraz belirsiz
çizilmiş...
C: Yakın.
S: (L) Özellikle bunun hakkında söyleyebileceğiniz herhangi birşey var mı?
Herhangi bir ipucu?
C: ?
S: (L) Pekala, soru sormamız gerekiyor. Peki bunlar Zeta Retikuli 1'den
gelen hizmetçiler... (T) Bunlar Siyahlı Adamlar mı? (L) Hayır, hatırla,
Siyahlı Adamlar... (T) Sadece kontrol etmek istemiştim. ... (TK) Burada
Terminatör Model IV var... Bay sıvı metal. (L) Pekala Zeta Retikuli 1'den
gelen hizmetçiler... Bu da başka bir versiyonu. Bunların da Dulce üssünde
kullanılan hizmetçiler olduğunu düşünüyorum, doğru mu?
C: Laura, tabla. [Laura kitabı tutuyordu ve parmaklarını planşetten
çekmişti.]
S: (L) Bunun, Dulce üssünde kalanların diğer bir versiyonu olduğunu
düşünüyorum. Doğru mu?
C: Hayır.
S: (L) Bunlar kim?
C: Geziciler.
S: (L) Peki bunlar geziciler. Bunun hakkında birkaç yorum yapayım... (T)
Geziciler mi? Nasıl yani geziciler? (L) Sanırım yaptıkları iş... (T) Bir
yerden bir yere gidip sorunları çözüyorlar... (L) Bunlar çok arkadaş canlısı
görünüyor... Bunları sevdim! (T) Onlar "Maviler" mi? (L) THROOB denenler!
(T) Bu kısa mavi olanlar Whitley'in gördüğü... (L) Yaklaşık 120 cm... Evet,
sanırım. Burada şöyle diyor: "Esas olarak Draco Takımyıldızından gelmektedir
ve ileri düzey araştırma yapmaktır. Yaklaşık 120 cm'dirler." Bu tanım ve
çizimler doğru mu?
C: Evet.
S: (T) Bunlar Whitley Strieber'in gördükleri mi?
C: Belki.
S: (L) Alttaki fotoğrafta gösterilen değiştirilmiş klon formu. Bu da doğru
bir temsil mi?
C: Yakın.
S: (L) Bu sevimli küçük varlıkların deri rengi nedir?
C: Değişken.
S: (L) Sanırım bir tane daha olabilir... Ha ha! Millet buna hazır mısınız?
Bu bir Kasyopyalı! (T) Kasyopyalı olduğunu sanmam. (J) Bakayım... Aa çok
güzel! (T) Kasyopya, ben Kasyopya isimli bir yıldız bulamadım... (L) Çünkü
yok. (T) Biliyorum. (L) ...Bu Kasyopya'lı bir insektoit ırkmış ve yaptığı iş
de genetik araştırmaymış. Bu varlığın tanımı ve çizimi doğru mu?
C: Evet.
S: (T) Kasyopya bir yıldız mı? (L) Hayır? (T) Nedir? (L) Takımyıldız. (T)
Takımyıldız olduğunu biliyorum ama Kasyopyalı olduklarını söylüyorlar.
Kasyopyalı olamazsın ki... (L) Doğru. Kasyopya'daki hangi yıldız?
C: Bölge.
S: (L) Kasyopya bölgesi. Burada Kasyopyalı olarak belirtilen varlıkların evi
olarak belirtebileceğiniz herhangi bir yıldız var mı? Bir yıldızın
etrafındaki bir gezegende evleri olsa gerek. Onların yıldızları hangisi?
C: Hayır.
S: (L) Ev olarak kullandıkları bir gezegenleri olması gerekmiyor. Belki
dalgayla birlikte seyahat ediyorlardır. (SV) Buraya mı geliyorlar? (L) Bu
varlıklar buraya mı geliyorlar?
C: Hepsi burada mevcut zaten.
S: ... (T) Şu alttaki? Bir alttaki nedir? (L) Sadece biyolojik bir androit.
"Nordikler ve Turuncular normalde inorganik, yüksek teknoloji hizmetçiler
kullanır." Buradaki resim, inorganik, yüksek teknoloji bir varlığın doğru
bir...
C: Evet.
S: (T) Tüm bu hiyeroglifler nedir? (L) Bu varlıklardan birinin dili olmalı.
Bu yazıda ne diyor?
C: Karışık.
S: (L) Kullandıkları çeşitli dillerin bir karışımı mı?
C: Evet.
S: (L) Sadece biri çeşitli sembolleri bir araya getirmiş. İki veya üç farklı
dil var gibi görünüyor. Bununla ilgili sorular cevaplanmış oldu. (SV) Laura
bizim için o sayfaların bir kopyasını alır mısın? (L) Evet, hepinize birer
kopya çıkaracağım. (SV) Böylece rüyalarımda bu varlıklardan biriyle
karşılaşırsam korkmam. Yani o kadar kokmam! (J) Korkmaktan bahsetmişken... (TK)
Bana endişelenecek çok fazla şey yok gibi görünüyor... (T) Tüm bunların
eğlenceli olması gerekiyor! (L) Evet, bize tüm bu gerçeklikleri
deneyimlemenin bir ekstazi olacağını söylediler. (T) Eğlenceli! Zorlu bir
yanı da var ve ama zorlu yanı da dahil tümünden zevk almalıyız! ... (TK)
Olduğu gibi kabul etmen ve başa çıkman gereken birşey sanırım! (T) Onun gibi
birşey. (J) Kaldırabilmek gerekiyor.
C: Evet.
S: (J) Korkmaktan bahsetmişken, çığlık atarak uyandığım birden fazla durum
yaşadım ve nedeni konusunda fikrim yok. Bununla ilgili söyleyebileceğiniz
birşey var mı? İki veya üç kez oldu.
C: Keşfet.
S: (L) Hipnoz yapman gerekiyor. Son zamanlarda bunu çok sık söylüyorlar.
Nova'ya da tekrar tekrar söyledikleri şey bu. Keşfet, keşfet, keşfet. Sana o
celseden bahsetti mi? (T) Hangi celse? Hayır. (TK) Hep yanlış soruları mı
soruyoruz acaba?
(J) Hayır!
C: Yanlış soru diye birşey yok.
S: (J) Yanlış soru yok. (L) Sanırım labirentte kendi yolunda ilerlerken,
labirentin merkezine ulaşmak için neyi sorman gerekiyorsa bu uygun oluyor.
Yani neyi sorman gerektiğini düşünüyorsun? (J) Tamamen bilgiyle ilgili...
(T) Sana gelen şey, hakkında soru sorman gereken şeydir. (L) Transkriptleri
baştan sona okuduğunda... Aslında onları sana o şekilde vermemeliydim. Tüm
lüzumsuz taraflarını ayıklamalıydım. Çünkü konunun özüne ulaşman gerekiyor.
Ama çeşitli ayrıntıları da görmen gerekir çünkü... (J) Herşey öğrenme
sürecinin bir parçası. Saçma gibi görünen şeyler bile. (L) Evet örneğin
birinin kendi kişisel hayatıyla ilgili sorduğu sorulara dair iki sayfayla
karşılaşabilirsin ama sonra birden üç-dört sayfa dolusu şok edici bilgiyle
karşılaşıp "Aman tanrım." olabilirsin... (T) Kişisel bölümlerde de bilgiler
var. (L) Orada da örtülü bilgiler var... (T) Herşey var... (J) Laura, dürüst
olmak gerekirse, transkriptlerde herhangi bir düzenleme yapabileceğini
sanmıyorum... Sanırım Andrew haklı, olduğu gibi bırak. (TK) Peki istediğiniz
cevapları alamadığınız bir durumda fark yaratacak soru-cevaplara
ulaşabiliyor musunuz? (J) Sormaya devam etmen gerekiyor sanırım. (T)
Aradığımız
yanıtlara ulaşana kadar bir sürü soru soruyoruz ve sonra o yanıtlar üzerinde
düşünebildiğimiz kadar düşünüyoruz... (L) Bazen bir kapıyı nasıl açacağımızı
hiç bilmiyoruz. Bazen en basit nitelikte sorularımız, bizi hayretler içinde
bırakan en inanılmaz bazı bilgilerin kapısını açtı.
C: Sorun.
S: (L) Hadi sor. (T) Yanlış soru diye birşey yok. Hepimiz aptalca olduğu
ortaya çıkan sorular sormuşuzdur. Hepimiz utandığımız durumlar yaşadık, o
yüzden çekinme. Bunu bizim için gayet iyi idare ediyorlar. (TK) Bilmiyorum,
bu şey gibi görünüyor... Bu tür şeyleri bilmek gerçekte ne fark yaratır ki?
(L) Çünkü... (J) Sadece farkında olarak... (L) Daha fazla... (TK) Farkında
olmak, evet, tamam. Anlayabiliyorum. (J) Bazen herşey bundan ibaret... (L)
Ayrıca bize dediklerine göre daha fazla bilgi topladıkça, o bilgi frekansını
gerçekten değiştiriyor, temel bir seviyede varlığına, kimliğine güç
katıyor.Fiziksel olarak değil, psişik olarak. ... İncil'de ne diyor? "Halkım
bilgisizlikten yok oluyor..." diyor ve "gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi
özgür kılacak." diyor. Bilgin arttıkça kozmik ve psişik bir anlamda
büyüyorsun, daha güçlü oluyorsun, ve...
C: Yeraltı tesislerinde olanlar hakkında daha fazla soru öneriyoruz. JR ve
TR, Albuquerque ve Las Vegas'da istemeden ziyarette bulundular!
S: (J) Aman tanrım! (T) Tekrar okusana, duyamadım. (L) Bir yeraltı üssünde
mi bulundunuz? (T) Bir yeraltı üssünün kapısının önünde bulunduk. Carlsbad
Mağaralarındaydık ve o mağaranın diğer ucunda bir devlet tesisi olduğunu ama
bundan bahsetmeyeceklerini biliyordum. (J) Bunu mu kastediyorlar? (T)
Carlsbad'dan mı bahsediyorsunuz?
C: Kaçırıldınız.
S: (T) Albuquerque'de mi?
C: Evet.
S: (J) Las Vegas'ta da mı? (T) Las Vegas'ta da mı kaçırıldık?
C: Orada bir dünyadışı ile karşılaştınız.
S: (L) Ou, Las Vegas'ta bir dünyadışıyla karşılaşmışsınız! (J) Evlilik
resimlerimizin çıkmamasının bununla bir ilgisi var mı?
C: Bardaki tip.
S: (T) Ouuuu... (J) Neden bahsettiğinizi çok iyi biliyorum.
C: Şekil değiştirmiş hümanoit gri tür dört. Rigel'li. Oryon birliği KH.
S: (T) Bizimle neden konuştu? Bize neden yaklaştı? Bunu çok iyi...
C: Sizden bilgi almaya çalışıyordu ve aura frekansı okuması yapıyordu.
Yeterince güçlü olmasaydınız, araştırmalarınız nedeniyle kalıcı olarak
kaçırılırdınız.
S: (L) İşte burada önemli bir nokta var. Herkes buna dikkat etsin. Kişiyi
kalıcı olarak kaçırılmaktan koruyan güç neyle ilgili?
C: Güç karakterle ilgili. Yani eğer BH adayıysanız muhtemelen bu tür bir
deneyim yaşamazsınız.
S: (L) Muhtemelen kurban olmayız... Tamam, ama... (T) BH adayı... (L) ...
Ama insanın içinde onları durduran şey nedir? Yani belirli insan
varlıklarındaki temel bir şeyle mi ilgili bu? Belirli insanların içindeki
birşey bu manipülasyonu ve kurban olmayı engelliyor mu?
C: Ruh yapısı.
S: (L) Yani bizde, içimizde ulaşamadıkları veya zarar veremedikleri birşey
var, doğru mu?
C: Temel olarak, ama kullanması zor.
S: (L) Diğer bir deyişle bu içimizdeki birşey... ve bu yoğunluk seviyesinde
bir silah gibi çıkarıp etrafımıza tutabildiğimiz birşey olmayabilir ama
içsel bir bariyer oluşturuyor, öyle mi?
C: Oluşturabilir ama bunu bilinçli bir şekilde yapmak kolay değildir.
S: (L) Bilinçli bir şekilde yapmak zor. Bu, üzerinde çalışabileceğimiz bir
nitelik veya yetenek mi? ... Bu, odaklanmış bir farkındalık durumu mu? Yani
iç ve dış, bütün beden farkındalığı... (J) Ve içgüdülerle hareket...
C: Faydalı.
S: (L) Bu faydalı. Bu yoğunlukta, bu bedenlerimiz içinde bunu mümkün olan en
üst dereceye kadar geliştirmek için yapabileceğimiz birşey var mı?
C: 4'ü bekleyin.
S: (L) 4'üncü yoğunluğu mu?
C: Evet.
S: (T) Bunu kendi başımıza geliştiremeyiz, ama eğer... (J) Süreci
başlatabiliriz... (T) Bu bir geliştirme meselesi değil, kendi kendine
oluyor, sen onun hakkında düşünmüyorsun.. (L) İçsel birşey... (T) Sadece
olan birşey, istemsiz, orada, çalışması gerektiği zaman çalışıyor. Fikir bu
mu?
C: Öğrenme amaçları için batıdaki deneyimlerinizi paylaşın lütfen. Bilgi
korumadır. [Kısaca, TR, JR ile birlikte Vegas'ta evlilik cüzdanlarını almak
için şehre gittikten sonra bir barda tuhaf bir tiple karşılaşmalarının
hikayesini anlattı. Belediye Binası'na taksiyle gitmişlerdi ama dönüşte 47
derecelik havada yürümeye karar verdiler. Güney yönünde Vegas World'a kadar
ulaştılar ve serinlemek için bir bara girdiler. JR sıcaktan
takatsizleşmişti. Barmen ona bardaklar dolusu buzlu su ve ensesine koyması
için buzlu bir havlu verdi. Bir taksiyle otellerine dönmeye
hazırlanırlarken, barlardan çıkmayan tipte bir adam yanlarına yaklaştı ve
çeşitli bireysel sorular sordu ve sarhoş olmadığı halde sarhoşmuş gibi rol
yapıyor göründü. TR ona Florida ehliyetini göstermeyi reddettiğinde
kızgınlaştı ama TR onu baştan aşağı süzüp karakterinin gücünü de yükleyerek
"Burada bir sorunumuz yok, değil mi?!" diye sorunca ilgisini kesti.]
S: (T) Konudan uzaklaşmadan önce kaçırılma olayında nereye götürüldüğümüzü
sormak istiyorum. Çünkü hatırladığım kadarıyla ondan sonra başka birşey
olmadı. Kendi işimize baktık ve onu bir daha görmedik... (L) TR'nin
anlattığı bu hikayede o varlığın direncinin kırıldığı an hangisi?
C: Soru cümlesi.
S: (L) Hangi cümle? (T) "Burada bir sorunumuz yok, değil mi?! Herşey
yolunda, hiçbir sorun yok! Sana bir bira ısmarlamamı ister misin?" dedim.
C: Evet.
S: (T) O zaman kafası karıştı... (J) Onu tamamen etkisizleştirdin.... (SV)
Dik bir şekilde birbirine bakış... (T) Konuşmayı giderek belirli bir noktaya
tırmandırmaya çalışıyordu ve bilmiyorum, buna hemen o noktada son vermenin
en iyisi olacağını hissettim...
C: Enerji akışı sapmaları ve düşünce kalıbı kesintileri, Grileri ve
benzerlerini geri savuruyor.
S: (SV) Matrix I kitabında söyledikleri şey de aynen bu! (T) Şu anda aklıma
gelen başka birşey; durum çirkinleşmeden önce birlikte bir yere gitmeye
yönlendiriyordu. (J) Çok örtülü bir şekilde, ama evet. (T) "Birlikte bir
yere gitmeliyiz." gibi birşey söylüyordu. Sanırım duruma o zaman bir son
vermeye karar verdim. (L) Peki TR ve JR'nin kaçırılıp bir yeraltı üssüne
götürüldüğü olayda, yeraltı tesisinin yerini belirtebilir misiniz?
C: Soccoro, NM.
S: (J) Soccoro'ya gitmiştik, değil mi? (T) Soccoro'dan geçtik... Jeoloji
okulunda durduk. (L) Tamam, bu yeraltı üssünde onlara ne yapıldı?
C: Hızlı inceleme.
S: (T) Geçtik mi? Hızlı testlerde iyi değilimdir! Albuquerque'de
geçirdiğimiz gecelerden hangisinde kaçırıldık?
C: İkinci.
S: (T) Oraya Cuma öğleden sonra varmıştık. Demek ki Cumartesi günü
kaçırıldık... (L) Bu üssü, bu tesisi kim yönetiyordu? Hangi grup?
C: Oryon birliği KH.
S: (T) Bizi neden aldılar? Biliyorum hızlı bir inceleme için, ama neden?
Orada olduğumuz için mi, yani üsse çok yaklaştığımız için mi? (L)
Araştırmalarınız yüzünden olduğunu söylemişlerdi. (T) Florida'da da
kaçırabilirlerdi.
C: Evet.
S: (L) Araştırmalarınız yüzünden. Sanırım bir üsse çok yaklaşmıştınız. Bu
üslere, bu yeraltı tesislerine herkes gitmez. Gemilere alınıyorlar... (T)
Bizi aldıklarında üsse çok yakın mıydık? Bu onlar için uygun bir fırsat
olduğu için mi?
C: Evet.
S: (T) Oraya gideceğimizi biliyorlar mıydı?
C: Evet.
S: (T) Peki neden sonra bir casusla takip yaptılar?
C: Test.
S: (T) Ne tür bir test? (J) Sanırım geçtik... (L) Sanırım eğer testi
geçemeseydiniz, demin dedikleri gibi kalıcı olarak kaçırılacaktınız.
C: Yanıtlandı.
S: (L) Aura okuması... (T) Yani yaptıkları şey, bizim KH mi, yoksa BH mi
olduğumuza bakmak mıydı?
C: Kısmen.
S: (L) Peki eğer o olayda kalıcı olarak kaçırılsalardı onlara ne olurdu?
C: Beden parçalarından yararlanma.
S: (T) Yani birinin bedeninin bir parçası haline mi gelirdim? (TK) Şahıs
olarak onların işine yaramazdın ama parçaların işe yarardı. (T) ...Ama
almadılar. (J) Bizi alamadılar çünkü güçlüydün... (T) Geçici olarak
aldılar... Önceden inceleme yapmanın amacı neydi? Biliyorum, hızlı bir
inceleme, ama beden parçalarımızın iyi olup olmadığını öğrenmek için mi?
Aradaki bağlantıyı çözmeye çalışıyorum... (L) Eğer sizi aldılarsa, neden
geri bıraktılar?
C: Bu bağlantıda açıklamak için fazla karmaşık.
S: (L) Yani bunu boşuna zorluyoruz. Bir fikrim var. Bir kaçırma sırasında
çok ileri gitmelerini önleyen içsel birşey mi var; yani belki koruyucu bir
melek veya enerji gibi... ama sonra bir implant yerleştirerek bu engeli
aşabilecekleri bir durum yaratmaya çalışıyorlar... Aa biliyorum! Bu, Michael
Topper'ın KH'nin "itaat faktörü"nden bahsettiği "Kanallar ve
Pozitif/Negatif" isimli makalesinde anlattığı şey değil mi? Eğer seni
birşeye itaat ettirirlerse onlara izin vermiş oluyorsun.
C: Yakın.
S: (L) O makale çok bilgilendirici... Pekala, sanırım bu akşamı kapatmaya
yaklaşıyoruz çünkü hepimiz çok bitkin durumdayız... değil mi? (F) Ben
yorgunum, evet. (L) Pekala bu gece dükkanı kapatmadan önce herhangi birine
söylemek istediğiniz herhangi birşey var mı? Yarın kuzeye dönmek üzere
hazırlık yapan Tom için herhangi bir mesajınız var mı? Veya genel olarak
herhangi birimiz için?
C: Hayır.
S: (L) Son bir sorusu olan? Tamam, o halde iyi geceler diyoruz ve bizimle
birlikte olduğunuz için size teşekkür ediyoruz.
C: İyi geceler.
_____________________________
21 Ekim 1995 F___, Laura, SV
S: Merhaba.
C: Merhaba.
S: (L) Bu akşam karşımızda kim var?
C: Ayzgorra.
S: (L) Neredensin Ayzgorra?
C: Kasyopya.
S: ... (L) Pekala, sorularımızı sormak istiyoruz.
C: Hatırlayın, Kasyopya bizim aktarım noktamız, evimiz değil.
S: (L) Tamam, hatırlıyoruz. Birkaç dakika önce, evin garajı ile anacadde
arasında ortaya çıkan ve bir ekin çemberine benzeyen sembolden bahsediyorduk
ve bizim için o sembolün kaynağına erişip erişemeyeceğinizi öğrenmek
istiyoruz. O sembolü oraya kim koydu?
C: Gri dünyadışı, tür numarası 4.
S: (LM) Evime gelmelerine neden olan şey nedir?
C: Karmaşık.
S: (L) Biraz tanımlayabilir misiniz? Çok fazla derine inmeyeceğiz ama kısa
bir tanım verebilir misiniz?
C: Hayır.
S: (L) Bunun daha sonra tekrar sormamızı gerektiren önemli bir yönü var mı?
C: Size bağlı.
S: (L) Peki bunu neden öğrenemiyoruz?
C: Alıcılar için fazla karmaşık.
S: (L) Tamam, o işaret oraya genel bir anlamda Lewis için bir uyanma çağrısı
olarak mı kondu?
C: Hayır.
S: (L) Onun oraya konması, o konumda belirli bir enerji ortaya çıkardı mı?
C: Belki.
S: (L) O işaretin oraya konması veya Lewis'in o işaretle karşılaşması, onun
hayatında değişikliklere yol açtı mı veya değişikliklerin önünü açtı mı?
C: Belirsiz.
S: (L) Şu şekilde sorayım; bu olaydan kısa bir süre sonra Lewis'in hayatında
meydana gelen değişiklikler, bu etkileşimin bir sonucu mu?
C: İlişkili ama doğrudan bir neden-sonuç ilişkisi yok.
S: (L) Peki o sırada herhangi biri kaçırıldı mı?
C: Açık.
S: (L) Bize bunun hakkında başka birşey söylemeyecekler. (LM) "Açık" ne
anlama geliyor? (L) Bize bunun hakkında başka birşey söylemeyecekleri
anlamına geliyor. (LM) Neden? (SV) Çok karmaşıkmış... (L) Ya çok karmaşık,
ya da önceden bilmek özgür iradeni ihlal edeceği için şu anda duyamayacağın
birşey. (LM) Öyleyse bile bazı şeylere evet veya hayır demeleri gerekirdi.
Kastettiğimi anladınız mı? (L) O kadar basit değil. Pekala, şeyden bahsetmek
istiyoruz... Şunu sorayım; o alanda bulunmak benim için dönüştürücü bir
deneyim miydi?
C: Konum yüzünden değil. Belirtilen varlıkların 3'üncü yoğunluğun
sınırlamalarına tabii olduğunu mu sanıyorsun?
S: (L) Hayır, neyi kastediyorsunuz?
C: Keşfet.
521
S: ... (L) Hepimizin izlediği Roswell videosu hakkında konuşmak istiyorum.
TR o videonun Roswell videosu olmadığını, başka birşey olduğunu iddia
ediyor... Buna inanmıyor. O videonun Roswell
kazasından sonra araçtan çıkarılan dünyadışı varlıklarla ilgili olup
olmadığını öğrenmek istiyorum.
C: Evet.
S: (L) Tamam. Neden çok sayıda insan standart grilerde olduğu gibi dünyadışı
varlıkların dört parmağı olduğunu söylüyor?
C: Birden fazla sayıda varlık.
S: (L) Yani o araçta birden fazla sayıda dünyadışı varlık vardı, öyle mi?
C: Evet.
S: (L) Görüntüyü kaydeden kameraman bu varlıklardan dört tane olduğunu
anlattı. Biri ölüymüş ve üçü de aracın dışında duruyormuş ve çığlıklar atıp
göğüslerindeki kutuları tutuyorlarmış. Bu doğru bir...
C: Evet.
S: (L) O kutular neydi?
C: Tercüme matriksi, duygu dengeleme birimleri.
S: (L) Tercüme matriksi nedir?
C: Yabancı düşünce kalıplarını çevirir; elektromanyetik ızgara
dalgasının acil durum kaybı dışında ihtiyaç duyulmaz.
S: (L) Duygu dengeleme birimi ne için kullanılıyor?
C: Çeşitli kullanımları var. Çoğu zaman, şok edici olaylara alışık olmayan,
duygusal olarak yüklenmiş varlıkların zarar verme düşüncelerini nötralize
ederek hayatta kalmak için.
S: (L) Başka varlıkların zarar verme düşüncelerini nötralize etmek için mi
tasarlanıyorlar?
C: Evet.
S: (L) O halde cihazlar pek iyi çalışmamış, değil mi?
C: Cihazları etkinleştirme şansı bulamadılar.
S: (L) O kutuları etkinleştirme fırsatı bulsalardı, kendilerini o berbat
durumdan kurtarabilirlerdi, öyle mi?
C: Kurtarma değil, negatif yönlerini hafifletebilirlerdi.
S: (L) Peki o düşen araçta kaç varlık vardı?
C: 21.
S: (L) Neden raporlarda sadece dört deniyor?
C: Raporlar gizleniyor ve parçalı. Çok az sayıda kişi aracın içini gördü!!
S: (L) Bu olay iki aracın çarpışması mıydı, yoksa tek bir aracın bozulması
mıydı?
C: İki.
S: (L) İki araç birbiriyle mi çarpıştı? Bu doğru mu?
C: Hayır.
S: (L) Düşen iki bağımsız araç mı vardı?
C: Peşpeşe giden iki araç, aralarındaki iyonize dalgalar nedeniyle
savruldular.
S: (L) Bu araçlardan biri tamamen parçalandı mı?
C: Evet.
S: (L) Ve o araçtaki varlıklar tamamen yok oldu, yandı veya parçalandı,
doğru mu?
C: Yakın.
S: (L) Bazıları parçalanma öncesi araçtan çıktı mı?
C: 4'üncü yoğunluk.
S: (L) Yani bunun olacağını anladılar ve 4'üncü yoğunluğa mı geçtiler?
C: Hayır.
S: (L) 4'üncü yoğunluk varlıklarıydılar ve parçalanıp
yok oldular, öyle mi?
C: Yakın.
S: (L) Diğer araca yaklaşıldığında, yakalanan 21 varlıktan dördü aracın
dışındaydı, doğru mu?
C: Evet.
S: (L) O halde içeride 17 varlık vardı. Bu 21 varlıktan kaç tanesi Gri yani
standart kertiş aracı olan gri varlıklarıydı?
C: Çoğu.
S: (L) Orada başka türde varlıklar var mıydı?
C: İnsan.
S: (L) Orada bir de insan mı vardı?
C: 5.
S: (L) İçeride 5 insan vardı... (LM) Neden? (L) O araçta neden insanlar
vardı?
C: İnceleme için alınan numuneler. Kocaayak türü iki varlık.
S: (L) İnceleme amaçlı olarak alınmış olan insanlar, kaçırılmış kişiler
miydi?
C: Ölü.
S: (L) Ölmüş insanlardı. Harika. Ölmüş insanları mı kaçırdılar? Yoksa
canlıyken mi kaçırdılar?
C: Hayır.
S: (L) Aracın kaza yapması nedeniyle mi öldüler?
C: Hayır.
S: (L) Peki o zaman buradaki hikaye nedir? Başka hangi seçenekler kaldı?
C: Alındılar.
S: (L) Ölüm sırasında alınıp remolekülerize mi edildiler? Daha önce
tartıştığımız şeyi mi kastediyorsunuz?
C: 3'üncü yoğunluk.
S: (L) Üçüncü yoğunlukta mı remolekülerize edildiler? Bunu mu söylüyorsunuz?
C: 3'üncü yoğunlukta alındılar.
S: (L) Lütfen bir insanın alınmasından neyi kastettiğinizi söyleyin.
C: Öldükten sonra alındılar.
S: (L) Yani ölmüş bedenleri aldılar, öyle mi?
C: Evet.
S: (LM) Neden? (L) İncelemek için. Bu cesetleri canlandırmayı mı
planlıyorlardı?
C: Açık.
S: (L) Bir ölümden sonra yeniden canlandırmak için
cesetleri alıyorlar mı hiç?
C: Evet.
S: (L) Cesetleri alıp yeniden canlandırınca, o bedeni
kullanmış olan ruhla mı canlandırıyorlar? Ruhu yakalayıp geri mi koyuyorlar?
C: Hayır.
S: (L) Bedenleri yeniden canlandırırken, dünyadışı bir varlığın ruhuyla mı
canlandırıyorlar?
C: Çok sayıda olasılık.
S: (L) Cesetleri ruh olmadan canlandırmaları mümkün mü?
C: Evet.
S: (L) Cesetleri ruhsuz olarak canlandırdıklarında, zombi gibi bir varlık mı
oluyor?
C: Hayır.
S: (L) Bu konuda bize biraz daha bilgi verebilir misiniz? Eğer onları ruhsuz
olarak canlandırıyorlarsa, buradaki canlandırıcı güç veya enerji nedir?
C: Diğer insanlardan ayırt edilemez.
S: (L) Diğer insanlardan ayırt edilemez. (LM) Bu nasıl
mümkün olabilir?
C: Teknoloji herşeyi mümkün kılıyor!!!
S: (L) Elbette 4'üncü yoğunluk teknolojisinden bahsediyorsunuz, değil mi?
C: Evet.
S: (L) Peki bir çeşitli enerji yüklenerek yeniden canlandırılan bir beden...
(SV) "Çi" enerjisi olabilir mi? (L) ... Biz ruhu
fiziksel bedenin canlandırıcı gücü olarak algılıyoruz. Yani ruh gittiğinde
beden ölür. Doğru değil mi?
C: Sınırlı veriye dayalı varsayımlarda bulunuyorsun.
S: (L) Peki o halde bir bedenin ruh olmadan nasıl yeniden
canlandırıldığını söyleyerek veritabanımı genişletir misiniz?
C: Karmaşık teknoloji; elektronik biyo-üretim frekans
uyumlaması ve tüm işlevlerin izlenmesi ve kontrolü için son derece yüksek
frekanslı radyo sinyali aktarıcıları; düşünce kalıbı taklidi ve duygu
frekansı titreşim oranı modülasyonu dahil!!!!
S: (L) Bunu yaptıklarında fiziksel beden...
C: Evet.
S: (L) Kan, kalbin atışları ve herşey...
C: Hücre dahil tüm işlevler taklit ediliyor.
S: (SV) Peki ya aura? (L) Böyle bir varlığın aurası olur mu?
C: Projekte ediliyor.
S: (L) Diğer tüm frekanslar ve diğer şeyler gibi o da
projekte ediliyor. Peki... (SV) Etrafımızda bu türde yürüyen çok ölü var mı?
C: Matrix materyalinde anlatılan "Robotlar"ın yerine kullanılan varlıklar.
S: (L) Normal bir insanın bu tür bir varlığı tespit etmesi mümkün mü?
C: Hayır.
S: (L) Tüm gezegende normal bir insanmış gibi
davranan, bu türde yaklaşık kaç varlık var?
C: 2.000.000.
S: (L) Yaklaşık 2 milyon mu?
C: Evet.
S: (L) Pekala...
C: Laura, onlardan 7 tanesi ile karşılaştın.
S: (L) Kim onlar?
C: Keşfet.
S: (L) Bir ipucu verebilir misiniz? Son... (SV) Ben onlardan biri miyim?
[Gülüşme] Asla bilemezsin! (L) Herhangi birimiz onlardan biri mi?
C: Keşfet.
S: (SV) O yedi taneden herhangi biri üzerinde yapışık ruh çıkarma yapıp
yapmadığını sor. (L) Bu karşılaşmalardan herhangi biri geçen sene içinde
miydi?
C: Açık.
S: (L) Bana bu konuda herhangi birşey söylemeyecek misiniz? Eğer bununla
ilgili herhangi bir bilgi almamı sağlayacak bir soru varsa, o soruyu
sorulmuş kabul edin.
C: Beslenme uzmanı kim?
S: (SV) O kitabı yazan kişi mi? S___ S___ mi? (L) O beslenme uzmanı değil. (SV)
Beslenme uzmanı olarak tanıdığın kim var? O kitabı yazan kişi o değil miydi?
Beslenme uzmanı? (L) S___ S___'yi mi kastediyorsunuz?
C: Evet.
S: (LM) Buna inanmakta zorlanıyorum. (F) S___ S___ robot mu? (L) Ne zaman
öldü?
C: Açık. Tüm yapmanız gereken bir "hastane ziyareti." [Laura'nın notu:
Bildiğim kadarıyla S___ S___ en az iki kez cerrahi için hastaneye
yatırıldı.]
S: (LM) Peki sonra? (SV) Hastane ziyaretinden neyi kastediyorsunuz? (LM) Bu
saçma. (L) Belki ölüm belgesi vardır...
C: Saçma değil.
S: (L) Yani eğer bir kişi ameliyat için bir hastaneye
giderse, ölüp bu şekilde yeniden canlandırılması mümkün mü? Kimse anlamadan?
C: Evet.
S: (LM) Neden? (L) Neden olduğunu biliyoruz, çünkü gezegeni ele geçirmek
için bir güç oluşturup tüm gezegene
yayıyorlar... Bunu zaten biliyoruz! Bu doğru mu?
C: Açık.
S: (LM) Açık ne demek? (L) Açık demek, bir şey henüz mutlak bir şekilde
kesinleşmedi demek. Evet anlamına da gelebilir. Demek S___ S___ bu
robotoidlerden biri diyorsunuz, doğru mu?
C: Bilginiz ve korumanız için size bir örnek verdik ama şu anda başka bir
örnek veremeyiz. [Laura'nın notu: Belirli kaderleşmiş bir etkileşim meydana
geldikten sonra verebilirler anlamında mı acaba?]
S: (L) Bu bireylerin karakteristiklerini kavramak bana mı kalıyor?
C: Verile bilgilere dayalı olarak, evet.
S: (L) Sanırım bu bireylerin sahip olabilecekleri
özelliklerden biri, tekrarlanan bir duygusal kalıp olabilir. Görünüşteki
zekaya rağmen, duygusal frekansları projekte edildiği için ve aslında
hiçbirşeyden birşey öğrenmedikleri için, sürekli tekrarlanan bir davranış
kalıpları olur; ipuçlarından biri bu mu?
C: Evet.
S: ... (L) Bu tür bireylere karşı ortaya çıkan belirli bir içgüdüsel algı
var mı?
C: Kişiliksizlik.
S: (L) Bir şekilde kişiliksizler mi? Yani bu bireyler
kişiliksiz bireyler mi?
C: Tek başlarına çok uzun "zaman" geçirirler.
S: (L) Demek ki F___ de onlardan biri! ... Tek başına çok zaman geçiriyor. (SV)
Pek çok insan öyle! (L) Frank onlardan biri mi?
C: Hayır.
S: ... (L) Seninle eğleniyoruz F___! Onu kastetmedim! (SV) Frank kesinlikle
kişiliksiz değil! (L) Kocam onlardan biri mi?
C: Hayır.
S: (L) Tamam, kişiliksizlik, bu işin parçalarından biri.
C: Kilit bir unsur değil. Dezenformasyon dağıtımı daha olası.
S: (L) Pekala, John W___ onlardan biri mi?
C: Açık.
S: (L) John W___'nin bazı özellikleri uyuyor. Ona mantıklı birşey
söylüyorsun, o ise sanki önceden kurulmuş bir programı çalıştırıyor gibi ve
tam senin düşündüğün noktaya geldiğini sanırken program sona eriyor ve
program baştan başlıyor. Ve bu beni şaşırtıyor. Pekala... Bize bu konuda
başka birşey söylemeyeceğinizi tahmin ediyorum. Bu
varlıklar kim olduklarını biliyorlar mı?
C: Bunlar bilinçli varlıklar değil!
S: (L) Bilinçli birer varlık değiller ve sana yönelik reaksiyonları uzaktan
kumanda edilir gibi. (SV) Yani onlara kim olduklarını söylersen...
C: Uzaktan kumanda ediliyorlar.
S: (L) Pekala, bu soruyla ilgili başka sorumuz var mı? (SV) Onlara kim
olduklarını söylersen buna katılırlar mı? (L) Hayır, muhtemelen katılmazlar.
(SV) Uzaktan kumanda ediliyorlar... (L) Onları kimin yönettiğini bilemezsin
ve öyle birşeyi şiddetle inkar ederler. (SV) O zaman hedefi haline
gelirsin... (L) Evet buna şüphe yok. Dünyadaki bu 2
milyon varlığın amacı nedir? İpucu verebilir misiniz?
C: Bekle ve gör.
S: (L) TR neden bu otopsi videosunu eleştirme veya geçersiz ilan etme
konusunda bu kadar kararlı?
C: Duygusal gündem.
S: (L) Bu olayla ilgili duygusal gündemi nedir?
C: Güçlü inançlarını destekliyor.
S: (L) Güçlü inançları bu olaydaki tavrını nasıl belirliyor?
C: Önemli değil.
S: (L) Pekala, TR'nin bu konuyla ilgili inançları önemli değil. Diğer
konulara geçmeden önce birşey sormak istiyorum. "Özgür Masonluk ve Eski
Mısırlılar" isimli, siyah kapaklı bir kitabım var. Onu bulamıyorum. Birine
ödünç mü verdim?
C: Keşfet.
S: (L) Keşfetmeye çalışıyorum ama edemiyorum. Kazadan beri hafızam vurulmuş
gibi. ... Kitabı nerede bulabileceğime dair bir tür ipucu verebilir misiniz?
C: Bulabilirsin.
S: (L) Yani etrafta bir yerde. (SV) Belki de odandadır. Belki çocuklar
almıştır. (L) Odamı bugün temizledim. (SV) Çocuklardan biri almıştır belki.
(L) Odamda olabilir. Sanırım nerede olduğunu biliyorum. Çekmecenin altında,
daha sonra oraya bakacağım. Pekala, Ahit Sandığı şu anda nerede?
C: Alternatif 3.
S: (L) Alternatif 3, tüm zekileri, tüm seçkinleri gezegenden çıkarıp kalan
herkesi havaya uçmaya terk etmek, değil mi?
C: Belki.
S: (L) Şu anda nerede?
C: Belki değil. Keşfet.
S: (L) Sizinle olan etkileşimimiz yoluyla keşfetmeye çalışıyoruz. Bu kadar
belirsiz birşeyi başka nasıl keşfedebiliriz? Yani gerçekten çok soyut bir
konu bence. SV) Alternatif 3'ü kim yönetiyor Laura? (L) Çok karmaşık... (SV)
Belki de kim yönetiyorsa Ahit Sandığı da onlardadır. (L) Bize bu konuda
herhangi birşey söyleyecek misiniz?
C: Cevabı bulmak için alternatif 3'ü araştır.
S: (L) Tamam, Matriks materyaline göre Henry Kissinger MJ12'nin şu andaki
başı. Bu doğru mu?
C: Hayır.
S: (L) Saptırma amaçlı bir isim, öyle mi?
C: Evet. MJ12 artık MJ12 değil.
S: (L) MJ12 şu anda ne olarak biliniyor?
C: Yüksek Öğreniş Enstitüsü. (ç.n.: institute of higher learning)
S: (L) Brookings Laboratuarı veya Brookhaven'ı mı kastediyorsunuz?
C: Pek sayılmaz.
S: (L) Belirli bir yüksek öğrenme enstitüsü mü?
C: Evet.
S: (L) Geçen gece yeraltı laboratuarlarından ve 2. Dünya savaşındaki MK ve
MÖ'lerin alınmasından bahsediyorduk. Görünüşe göre yeraltı tünel sistemi ve
dünyadışı varlıkların faaliyetleri 1947'den çok daha öncesinden beri devam
ediyor, doğru mu?
C: Evet, ama çok daha düşük yoğunlukluydu.
S: (L) Yani 1947 civarından sonra çok daha yoğun hale geldi. Bilmek
istediğim şey şu: Bu yeraltı laboratuarları ve tesisleri ile bizim kültürel
Cehennem kavramımız arasında herhangi bir ilişki var mı?
C: Bu kadar basit bir şekilde kurulabilecek bir bağlantı değil.
S: (L) Cehennemin yerin altında insanlara işkence yapılan bir yer olarak
tanımlanması...
C: Bağlantılı ama aynı değil.
S: (L) Cehennem var mı?
C: Hayır.
S: (L) Fatima'daki çocuklara dünya hakkında verilen kehanetler hakkında
birşeyler öğrenmek istiyorum. Katolik
Kilisesi'nin elinde mühürlü bulunduğu iddia edilen kehanetler.
C: Sahte.
S: (L) Eğer bunlar sahteyse, bunları merak etmemizin bir gereği yok, bunu mu
söylüyorsunuz?
C: Evet.
S: (L) Evimin altındaki yeraltı tüneli... Bu sadece bir bağlantı olarak
kullanılan bir yeraltı tüneli mi, yoksa çoğu zaman kullanılıyor mu?
C: Parçalı soru.
S: (L) Bilmek istediğim şey, evimin tam altında olduğunu söylediğiniz tünel,
evimin altındaki bir laboratuar gibi mi, yoksa sadece bir tesisten bir
diğerine gitmek için kullanılan bir tünel mi?
C: İkincisine daha yakın.
S: (L) Bir yolculuk bağlantısı noktasına daha benzer. (SV) Peki Anclote'deki
üs? (L) Evimin altındaki tünel Anclote üssüne gidiyor mu?
C: Portal.
S: (L) Hangisi portal? Anclote'deki üs mü?
C: Evet.
S: (L) Yani sadece bir portal. Büyük bir yapı mı? Küçük olduğunu
söylemiştiniz. Sadece bir portal mı yoksa içinde çalışma yapılan bir tesis
var mı?
C: Portal.
S: (L) S___'yi hipnoza sokup psişik yolla dünyadışı varlıkların zihinlerini
okumasını, implantların amacının ne olduğunu sorup öğrenmesini istediğimde,
aldığı cevap, implantların bir grup konuşmacıyı birleştiren birşey olduğu ve
tüm konuşmacılar birbirine bağlandığında, ses sisteminin açıldığı
şeklindeydi. Bu ne anlama geliyor?
C: Birim grup zihni. Etkinleştirme.
S: (L) Ses sistemini açtıkları zaman ne olacak?
C: Bekle ve gör.
S: (L) Şu anda kendimi hissediş şeklimin, av sezonunun açılış gününde
ormandaki hayvanların hissettiklerine benzediğini düşünüyordum bugün.
Binlerce yıl arayla Dünya'da bir av sezonu oluyor gibi.
C: Siz farkındasınız, 2. yoğunluk değil.
S: (L) Ama bu yine de bir av sezonu gibi, değil mi? Yani Matriks materyaline
göre, tüm gezegeni ya hastalıklar yoluyla veya bedenlerine el koyma yoluyla
kırıp geçirmeyi planlıyorlar...
C: Bir kısmı dezenformasyon ve enerjin şu anda hızla düşüyor. O yüzden
şimdilik gitmeliyim. İyi geceler.
____________________________
4 Kasım 1995 Frank, Laura, SV, TR ve JR
S: Merhaba.
C: Merhaba. Poojoy.
S: (L) Bu senin adın mı?
C: Hayır.
S: (L) Poojoy nedir? Neyle ilgili? Açıklayabilir misiniz?
C: Birşeyle ilgili olmak zorunda mı?
S: (L) Adın nedir?
C: Naforon.
S: (L) Kendinle ilgili herhangi bir tanımlamada bulunabilir misin?
C: Kasyopya'dan canım! Kanal artık bozuk etkilerin ortaya çıkmayacağı kadar
geliştiği için başkalarının varlığından
korkmak için neden yok... ama sen hala şüphelisin.
S: (L) Şüphe etmiyorum, sadece kontrol ediyorum. Çeşitli sorularım var ve
bunları mutlaka yazdığım sırayla sormam
gerekmiyor tabii.
C: "Kontrol etmek" eşittir şüphe.
S: (L) Pekala, anladım. Herhangi derin ve ağır bir konuya girmeden önce
birkaç kısa sorum var. İlk sorum: Dulce'deki gibi dünyadışılara ait KH
üslerinin ve Batı'daki diğer tüm benzer üslerin Paris, Washington ve Buenos
Aires'e taşındığı şeklinde bir söylenti var. Bu gerçekten doğru mu?
C: Hikayenin tüm yönleri dezenformasyon içeriyor.
S: (L) ABD'nin batı bölümündeki KH dünyadışı üsleri başka bir yere mi
taşınıyor?
C: Daha şimdi söyledik!!!
S: (L) Yani hayır mı dediniz?
C: ! Hayır. Hayır.
S: (L) ... 'Daha şimdi söyledik'...
C: Tüm yönlerinin yanlış olduğunu!!
S: (L) Tüm yönleri. Tamam yani bu hikayenin tüm yönleri dezenformasyon
olduğu için bunun hakkında başka bir soru
sormanın da anlamı yok. Doğru mu?
C: Yanlış!
528
S: (L) Tüm o iddialar mı yanlış? (T) Hayır...
C: Hayır.
S: (T) Senin yanıtın yanlış.
C: Evet.
S: (T) Baştan oku, ne dediler? (J) "Hikayenin tüm yönleri dezenformasyon
içeriyor." (L) Bu yoruma açık bir cevap! (J)
Evet, ama doğru. ...
C: Araştırın, çok önemli konularda hemen sonuca atlamayın!!! Sabır!!! Bu bir
bayrak yarışı değil!
S: (L) Tamam, hikayenin tüm yönleri... (T) Sen "Tüm üsler Paris, Buenos
Aires ve Washington'a mı taşınıyor?" dedin.
(SV) Belki de üsleri genişletiyorlardır... (T) Onlar da "Hikayenin tüm
yönleri dezenformasyon içeriyor." dedi. (J) Bazı
doğrular da içeriyor. (T) Dezenformasyon içeriyor, ama tamamen
dezenformasyon değil. Sonra ne dediler? (J) "Daha şimdi
söyledik." dediler.
C: Buradaki sorun varsayımlarla ilgili.
S: (L) Pekala size hikayenin geri kalanını da anlatayım. Söylentilere göre
Pleyadesliler yeraltı üslerini vibroniklerle
bombardımana tutuyor. Bunu iki kaynaktan duydum... Konicov ve RC. (T) Bir
dakika. Önce kimden duydun? (L) RC. (T)
Ne dedi? (L) Dünya'nın üzerindeki Pleyades gemilerinin bu üsleri
vibroniklerle bombardımana tuttuğunu söyledi. Vibronik
denen yüksek perdeli sesler KH dünyadışı varlıklarının faaliyetlerinde
sapmalara neden oluyormuş ve New Mexico'daki
insanların duyduğu uğultu sesleri de bununla ilgiliymiş. (T) Bunlar Billy
Meier'ın Pleyadeslileri mi? (L) Sanırım. Bunlar
"İyi Adamlar" diye bilinenler. (T) Ama bu da.. (L) Ve bu yüzden "Kötü
Adamlar" da üslerini Paris, Washington ve Buenos
Aires gibi büyük şehirlerin altına kaydırıyorlar, Pleyadesliler bu yoğun
nüfuslu bölgeleri bombardımana tutamasınlar diye.
Hikaye bu. (T) Bu da bir varsayım. (J) Bunu neden yapmasınlar ki? (T) Bunu
sana RC söyledi. Peki o nereden öğrenmiş?
(L) Sanırım internette var. ... (T) İnternetten öğrenmiş olabilir veya
arkadaşlarından birinden, örneğin sürekli konuştuğu
Virgil Armstrong denen adamdan duymuş olabilir. (L) Evet. (T) Peki
Konicov'lar ne demiş? (L) Susy bana dünyadışıların
üslerinin Paris'e taşındığını duyup duymadığımı sordu. O da bundan fazlasını
bilmiyor. (T) Faks yollayıp "Taşınıyoruz,
lütfen bu mesajı diğerlerine de iletin; garajımız satılıktır." diyecek
halleri yok tabii. (L) Susy bunu sormamı istedi. (T) Peki
o nerden duymuş? (L) Kanallamalarını yayınladığı medyumlardan biri arayıp
söylemiş. Bu bilgiyi almışlar. Ashtar
Komutası gibi birşeyden geliyor; biliyorsun Lissa Royal veya Yvonne Cole.
... (T) Buradaki asıl önemli konu nedir?
Dünyadışıların üslerinin taşınması mı, yoksa bu bilgileri aldığınız
kaynaklar mı? Yoksa kaynakların bu bilgileri aldığı
kaynaklar mı? Nereye bakmamız gerekiyor?
C: Dünyadışıların "üsleri."
S: (T) Kelimeyi neden tırnak içine koydunuz?
C: Varsayımlar hepimizin işini zorlaştırıyor!
S: (T) Neden böyle söylediler? Üsler kelimesini neden tırnak içine
aldıklarını sordum diye mi? (L) Dünyadışı varlıkların
üsleri olduğunu varsaydığımız için mi? Sanırım bunu kastediyorlar... (T)
Dünyadışıların üsleri olduğunu varsayıyor
olabiliriz de olmayabiliriz de. Neden varsayımın hepimizin işini
zorlaştırdığını söylediniz?
C: Çünkü üsler konusunu bizimle yeterli bir şekilde hiç tartışmadınız.
S: (T) Üsler konusunu sizinle yeterli bir şekilde tartışmadığımızı
söylüyorsunuz ve bu doğru ama üslerin mevcut olduğunu
varsaydığımızı söylüyorsunuz. Son buluşmamızda JR'nin ve benim bir üsse
götürüldüğümüzü söylemiştiniz. Söylediğinizi
değiştiriyor musunuz?
C: Varsayım üslerin mevcudiyetliyle ilgili değil, tartıştığınız hususa
yaklaşım açılarıyla ilgili.
S: ... (T) Laura'nın üslerle ilgili yeni anlattığı bilgiler değil de,
üslerle ilgili kendi sorularımızı mı sormamızı istiyorsunuz?
C: Evet.
S: (L) O bilgilerin kaynağını değil...
C: Doğru.
S: ... (L) Üslerle ilgili olarak bilmeye ihtiyaç duyduğumuz ilk, en önemli
şey nedir?
C: Hayır, en basit soruyla başlamanızı öneriyoruz.
S: (T) Tamam, en basit sorular. Üsler mevcut mu?
C: Evet.
S: (L) Kaç tane var? (T) ABD'de bu üslerden var mı?
C: Yakın.
S: (T) ABD sınırları içinde üs yok mu? (L) Hayır, başka boyutlarda ve
yoğunluklardalar, doğru mu?
C: Evet.
S: (T) ABD'deki ve dünyanın diğer yerlerindeki girişlerden bu üslere
girilebiliyor mu?
C: Yoğunluklar arası.
S: (L) Tamam, yoğunluklar arası noktalar...
C: Hayır. Üsler yoğunluklar arası.
S: (L) Üsler yoğunluklar arası. ... Yani aynı yerde birden fazla yoğunluğa
yayılıyorlar. Hayır, hayır, hayır, öyle değil
sanırım... (L) Yoğunluklar arası bir durumdalar...
C: Evet.
S: (T) Üçüncüde ve dördüncüde vs aynı anda mevcutlar. (L) Belki gerektiğinde
bizim yoğunluğumuza girip istedikleri
zaman da çıkabiliyorlardır.
C: Hayır.
S: (L) Başka bir yoğunluktalar.
C: Hayır.
S: (L) Başka bir boyuttalar. (T) Tüm yoğunluklardalar...
C: Yoğunluklar arası.
S: (L) Tüm yoğunluklar mı?
C: Üçten başlıyor.
S: (L) Üçten başlıyor... (T) Üçten başlayıp dörde geçiyor. Beşe gidemiyorlar
ve doğrudan altıya gidiyorlar...
C: Öyle varsayıyorsun.
S: (L) Sen öyle varsayıyorsun... (T) Hayır, soruyorum. Üçten başladığını
söylüyorsunuz. Oradan nereye kadar?
C: Beşe.
S: (L) Üçüncü yoğunluktan beşinci yoğunluğa kadar. (T) Üsler üç, dört ve
beşinci yoğunluğu mu kapsıyor?
C: Evet.
S: (L) Tüm bu yoğunluklarda çalışıyorlar. (T) Ama diğer celselerde beşinci
yoğunlukla ilgili farklı şeyler söylememişler
miydi?
C: Hayır. ... Bu konuyla ilgili o kadar çok önemli bilgi var ki, konu
tamamlanana kadar başka konuya geçmemek akıllıca
olur.
S: (T) Bizim de planımız bu. Bunu iyice anlamak istiyoruz... (L) Hatırlıyor
musun kardeşim buradayken üsler konusuna
dönmemizi istiyorlardı. Ama biz başka konulara geçtik. (T) Bizim sorunumuz
konuları çok hızlı değiştirmek. Grup olarak
burada Carl Sagan'dan daha kötüyüz. Bir potansiyel fikirden diğerine geçip
duruyoruz. Konuların üzerinde yeterince
durmuyoruz. Pekala, dünyadışıların üsleri çeşitli yoğunlukları kapsıyor;
üçten beşe uzanıyorlar. Üçüncü, dördüncü ve
beşinci yoğunlukta aynı anda bulunuyorlar, bu doğru mu?
C: Yakın.
S: (T) Bir varlık, bir ruh veya her neyse, bir üsteyken aynı anda üç
yoğunlukta mı bulunuyor?
C: Hayır.
S: (L) Bir saniye, bir fikrim var.
C: Bir gökdelendeyken aynı anda bütün katlarda mı bulunuyorsun?
S: (J) Hayır, asansörün hangi katta olduğunu bilmen gerekir! (L) Asansör
gibi birşey mi var? (J) Evet, gerçekten! (L) Bu
yoğunluklar arası üslerde bir yoğunluktan diğerine geçebildiğin asansör gibi
şeyler mi var?
C: Üslerin kendisi birer asansör!
S: (L) Pekala, üsler birer asansör. Bir üsse götürüldüğünde veya üste
bulunduğunda yoğunluklar arasında geçiş
yapabiliyorsun, öyle mi?
C: Yoğunluklar arasında her zaman geçiş yapabilirsiniz.
S: (L) Evet ama bu yerler... Tamam, bir asansör gibi... (T) Ama bizim
bildiğimiz asansörden biraz farklı. (J) Kavramsal
olarak, evet. Bir araç, bir yöntem.
C: Hayır.
S: (T) Bizim algıladığımız gibi birer asansör değiller mi?
C: Birebir asansör.
S: (L) Bir üs, aynen bildiğimiz gibi bir asansör mü?
C: Evet.
S: (L) Yani o üslere giderek farklı yoğunluklara geçebiliyorsun, öyle mi?
C: Evet.
S: (T) Bu kadar kolay mı?
C: Evet.
S: (L) Yani bu üslere başka yoğunluklara geçmek için gidiyorsun...
C: Evet ama 4'üncü ve 5'inci yoğunluklara girmenin başka yolları da var!
S: (L) Pekala, bu varlıklar, bu diğer yoğunlukların varlıklarının bu üsleri
yaratmadaki ve kullanmadaki amacı, varlıkların
veya cisimlerin bir yoğunluktan diğerine taşınması mı? Üslerde yaptıkları
şey bu mu?
C: Hayır. 4'üncü yoğunlukta yaşıyorlar, o yüzden 4'üncü yoğunluk üsler
kuruyorlar.
S: (L) Yani dördüncü yoğunluk varlıkları dördüncü yoğunluk üsler kuruyor. O
halde bu dördüncü yoğunluk üslerin belirli
mekan-zaman noktalarında üçüncü yoğunlukla bağlantı noktaları var ve
dördüncü yoğunluk varlıkları üçüncü yoğunluk
varlıklarına bu bağlantı noktalarında üçüncü yoğunluk geçiş üsleri
yaptırıyorlar. Böylece dördüncü yoğunlukla üçüncü
yoğunluk arasında bir geçiş yaratılmış oluyor. Bu fikir doğruya yakın mı?
C: Bu yaklaşımı kullanmaya ihtiyaç duyanlar yalnızca üçüncü yoğunluk
varlıkları.
S: (L) Tamam, bunlar... (J) Bizim kullanımımız için mi? Üçüncü yoğunluk
varlıklarının kullanımı için mi? (L) Bu üsleri
bizim insanlarımız teknoloji yoluyla inşa etti ve belki... Bir kerede bir
adım. Bu üsler üçüncü yoğunluk varlıkları tarafından
mı inşa ediliyor?
C: Kısmen.
S: (L) Üçüncü ve dördüncü yoğunluk varlıkları tarafından mı inşa ediliyor?
C: Evet.
S: (L) Üçüncü yoğunluk varlıklarının kullanımı için mi inşa ediliyor?
C: Hayır.
S: (L) O zaman... (T) Üçüncü yoğunluk üsleri üçüncü yoğunluk varlıklarının
kullanımı için mi inşa ediliyor?
C: Her ikisi.
S: (T) Hem üçüncü, hem de dördüncü yoğunluk varlıklarının kullanımı için. Ve
dördüncü yoğunluk varlıklarının dördüncü
yoğunluktaki üslerinden üçüncü yoğunluktaki üslere geçişleri için de
bağlantı mevcut.
C: Ve tersi.
S: (L) Üslerin onlar için değil bizim için yapıldığını söylemediler mi?
C: Hayır.
531
S: (L) Dördüncü yoğunluğa geçebilmemiz için bizim tarafımızdan yapıldı...
C: Hayır.
S: (L) O zaman anlamadım! (T) Asıl üsleri dördüncü yoğunlukta olmasına
rağmen üçüncü yoğunluğa geçip faaliyette
bulunabilecekleri bir yerleri olsun diye. Buraya geliyorlar, üçüncü yoğunluk
varlıklarıyla etkileşimlerde bulunuyorlar,
buradayken üçüncü yoğunlukla ilgili işlerini yapıyorlar. Bağlantı
noktalarında dördüncü yoğunluktan üçüncü yoğunluğa
geçebiliyorlar. (L) İnsanlar bu üslere gidip dünyadışı varlıkların ve
insanların birlikte çalıştığını gördüklerinde dördüncü
yoğunlukta mı oluyorlar, yoksa üçüncü yoğunlukta mı?
C: Her ikisi.
S: (L) İkisinden birinde. Bir sonraki sorum.. (T) Her ikisi mi? Bir saniye,
o varlıkları birlikte çalışırken gördüklerinde
demiştin... (L) Aynı anda iki yoğunlukta birden mi bulunuyor olurlar?
C: Büyük ölçüde 4'te.
S: ... (T) Bu üslerin hepsi KH, öyle değil mi? (L) Bu bir varsayım...
Soralım. (T) Tüm üsler KH üsleri mi?
C: Çoğunlukla.
S: (T) Yani BH üsleri de olabilir, öyle mi?
C: Bu karmaşık.
S: (T) Denge gereği BH varlıkları KH varlıklarıyla etkileştiği için ve BH
varlıkları diğerlerine hizmet ettiği için, BH
yanında KH varlıklarına da hizmet ediyorlar... (L) Pekala.. (T) Yardım
istendiği zaman diğerlerine yardım etmek
zorundalar. Bu yüzden üslerde BH varlıkları da var. (L) Bu doğru mu? (T)
Veya yakın mı?
C: Çok daha karmaşık.
S: (T) Bundan çok daha karmaşık olduğunu anlıyorum, ama genel bir fikir
olarak...
C: Hayır.
S: (L) Tamam, şöyle deneyelim: Sadece BH varlıkları tarafından inşa edilen
ve kullanılan ayrı üsler var mı?
C: Pekala, şimdi biraz sabırlı olun. Sizi aydınlatacağız! New Mexico'da
Dulce etrafındaki yollardan geçen insanlar neden
karmaşalar yaşıyorlar? Çünkü yakındaki üsten yayılan 4'üncü yoğunluk frekans
titreşimi yüzeye giderek daha fazla etki
yapıyor.
S: (L) Tamam, devam edin.
C: Üçüncü yoğunlukta yol kavisli olduğu halde dördüncü yoğunlukta dümdüz
görünüyor.
S: (J) 3'te kavisli olduğu halde 4'te düz mü görünüyor? (SV) Yani kazalar!
(J) 3'ten 4'e yapısı değişiyor! (T) Dördüncü
yoğunluk sızıntıları yüzünden o yollardan geçen insanlar kafa karışıklığı
yaşıyorlar çünkü 3'le 4 arasında gidip geliyorlar.
Aslında kıvrımlı olan yolu dördüncü yoğunluk etkisi nedeniyle dümdüz olarak
gören sürücü yoldan çıkıyor.
C: Aynen öyle.
S: (J) Herşey tamamen algılarla ilgili! (T) Şimdi gerçeklik algısı konusuna
geri döndük!
C: 4'üncüde herhangi bir noktadan tam daireyi görürsünüz.
S: (L) Daha önce bundan bahsetmiştik. (T) Tüm açılardan görebildiğin için
yol düz görünüyor. Yolu her açıdan
görebiliyorsun. Ama 3'üncü yoğunlukta düz olmadığı için yoldan çıkıyorsun.
(L) Tamam, anlattığınız şeye devam edin.
C: Tüm New Mexico bölgesi kalıcı olarak 4'üncü yoğunluğa geçmenin eşiğinde!
S: (L) Tamam...
C: Üsler yüzünden.
S: (L) Yani üslerin taşınması söylentileri bir bakıma doğru... Üsleri Paris,
Washington veya Buenos Aires'e taşımıyorlar,
4'üncü yoğunluğa taşıyorlar.
C: Yakın, ama üsler zaten orada. Ve tüm bölge bundan etkileniyor. Neden
orada bu kadar çok faaliyet oluyor sanıyorsunuz!
S: (L) Tüm bölge 4'üncü yoğunluğa geçtiğinde 3'üncü yoğunlukta gözden kayıp
mı olur?
C: Hayır.
S: (T) O zaman önceki sorunuzu yanıtlayın. Neden orada çok fazla UFO
faaliyeti oluyor?
C: 4'üncü yoğunluk sızıntısı.
S: (L) Aslında 4'üncü yoğunlukta uçuyorlar... (T) 3'üncü yoğunlukta da
görünüyorlar çünkü...
C: Geçişin tamamlanmasını bekleyin.
S: (L) New Mexico'nun geçişi mi? Yoksa tüm dünyanın geçişi mi? (T) Sanırım
şunu söylüyorlar: "Geçişin tamamlanmasını
bekleyin... Daha hiçbirşey görmediniz!!" Daha yeni başlıyoruz.
C: Evet.
S: (T) Bu yeni sorular doğuruyor. İlk soru. "Üsler 4'üncü yoğunlukta."
dediniz. Dördüncü yoğunluktaki üsse geçiş sağlayan
üçüncü yoğunluk bir üs, tamamen dördüncü yoğunluğa geçtiğinde ne olur?
C: Birleşirler.
S: (T) Tek bir üs haline mi gelirler?
C: Zaten öyleler.
S: (T) "Birleşirler." derken neyi kastediyorsunuz?
C: Aynı yoğunlukta birleşirler.
S: (J) Bir sorum var... (T) Tamam üçüncü yoğunluktaki bu geçiş, üslerin bir
yan etkisi mi? Matrix kitabının başında
anlattığı harmonik rezonans ve bunun gibi şeylerle mi ilgili? Yani o üs o
kadar uzun bir zamandır orada ki, üçüncü
yoğunluğun o bölgedeki parçası dördüncü yoğunluk frekanslarına uyumlanmaya
başlıyor. Üçüncü yoğunluk üssü
içindekilerin yapmak istediği şey tam olarak bu değil ama orada olmaları
nedeniyle buna maruz kalıyorlar, öyle mi?
C: Evet.
S: (T) Bunun olacağını biliyorlar mıydı?
C: 4'üncü yoğunluk KH biliyordu ama 3'üncü yoğunluk bilmiyordu.
S: ... (J) Benim sorum şu: Dördüncü yoğunluğa geçiş yapmakta olan üçüncü
yoğunluk üsler var. Çalışmalarına devam
edebilmek için üçüncü yoğunluk üslerini yeniden kurmak zorunda mı
kalacaklar? Eskisinin yerine?
C: Neden? Tüm "bölge" zaten 4'üncü yoğunluk olacak. Sınırı geçtiğinde çok
büyük gerçeklik şoku meydana gelecek.
S: (L) Biz üçüncü yoğunlukta bunu nasıl algılayacağız? (J) Algılamayacağız!
(L) Bir saniye, varsayım yapmayalım! Biz
üçüncü yoğunlukta bunu nasıl algılayacağız?
C: Sınır geçildiğinde çok büyük gerçeklik şoku.
S: (L) Tüm dünyayı kapsayacak olan dördüncü yoğunluk sınırının bu bölgeden
geçeceği zamanı mı kastediyorsunuz?
C: Önce!
S: (L) Tamam bu üçüncü yoğunlukta bizim için büyük bir gerçeklik şoku
yaratacak, öyle mi? (J) Galiba! (SV) New Mexico
artık orada olmayacak! (L) Biz bunu nasıl algılayacağız? Anlamaya çalıştığım
şey bu! New Mexico'nun yerinde büyük bir
çukur mu göreceğiz? Büyük bir çöl mü göreceğiz?
C: New Mexico aynı yerde olacak ama tek bir örnek verecek olursak, araba
sürüş yeteneklerinizi gözden geçirseniz iyi
olur! [JR'nin notu: New Mexico araç ehliyetlerinde "Land of Enchantment
(Sihirli Topraklar) yazıyor.]
S: (T) New Mexico yerinde duracak ama algılarda meydana gelecek
değişiklikler nedeniyle araba sürerken anormallikler
mi olacak?
C: Yemek yapmak da çok eğlenceli olacak!
S: (T) Çünkü dördüncü yoğunlukta olacak. (L) Durun bir saniye... (T) Bu
kolay bir şekilde kavrayabileceğimiz bir konu
değil... (L) Bir saniye, biz bunu nasıl algılayacağız... Örneğin haberlerde
ne diyecek? New Mexico'da herkes kayboldu mu
diyecekler? (J) Ya da herkes çıldırdı derler... (T) Bu konuda tahmin
yürütmek anlamsız derim.
C: Haberler bastırılacak.
S: (T) Hiçbirşey söylemeyecekler. Peki devletin buna tepkisi nedir? Eminim
"nükleer bir tesisten dolayı..." deyip konuyu
karartacaklar... (J) İnsanları tesislerin etrafındaki yerleşimlerden
uzaklaştırmaları gerekecek. (T) Bunu nasıl açıklayacaklar?
Kimseyi New Mexico'ya sokmamaları gerekir! ... (L) Peki herşey şu an
göründüğü gibi mi olacak? (T) New Mexico aynen
şimdi olduğu gibi görünecek... (L) Öyle demediler!!!
C: Bu sorularınıza 1000 tane cevap gerekiyor!
S: (L) Yani burada büyük bir konu var! (T) Evet ama bu ayrı bir konu. Dulce
tek bir üs. Biz üslerden bahsediyoruz...
C: Çok büyük bir konu.
S: (L) Benim sorum da bu çok önemli konuyla ilgili. Burada ne oluyor? Mesele
işte bu. (T) Bence benim sorum daha
önemli. Birde fazla üs var. Eğer birinde bunlar oluyorsa... (L) Tüm bölge
dediler... (T) New Mexico'dan bahsetmiyorum;
Güney Amerika'da da üsler var ve Florida sahili açıklarında da bir üs
olduğunu söylediler... (L) Pekala, bu şeyler tüm
üslerde olacak mı? (T) Tüm dünyada üsler var. (L) Tamam, dünyada bu şeylerin
meydana geleceği başka üsler veya
bölgeler var mı?
C: Evet.
S: (L) Eşzamanlı mı olacak?
C: Hayır.
S: (L) Kendi gelişim çizgisine göre olacak. (T) Burada geliştiği gibi
gelişecek. (L) Yani faaliyetlerini başka yerlere mi
taşıyacaklar... (T) Hayır...
C: Hayır.
S: (J) Bunu sormuştum ve hayır dediler. (T) Üsler aynı zamanda inşa
edilmedi. Oradaki üste dördüncü yoğunluk
etkinleşmeye başlıyor... (L) En eskisi... (T) En eskisi olup olmadığını
bilmiyoruz; dünyanın diğer yerlerindekileri
bilmiyoruz... (L) Doğru. (T) Kimsenin gidemediği yerler... Rusya'da, Çin'de,
Afrika'da, yağmur ormanlarının ortasında ne
olduğunu bilmiyoruz... Ama üslerin olduğu yerlerde giderek algılar değişmeye
başlayacak. (L) Birkaç hafta önce kardeşim
buradayken tartıştığımız birkaç soru tekrar aklıma geliyor. ... Bu üsler ve
üslerdeki faaliyetler ile kültürümüzde gelişen
yeraltındaki Cehennem kavramımız arasında bir bağlantı var mı?
C: Hayır.
S: (L) Peki, bu üslerin dördüncü yoğunluğa geçişi ile eski kehanet
literatüründeki...
C: Üsler zaten kısmen 4'üncü yoğunluk ve her zaman da öyleydiler. Büyük
değişim yaşayacak olan çevre bölgeler.
S: ...(T) Verilen bilgiye veya dezenformasyona göre üsler büyük şehirlerin
altına taşınıyordu. Deneylerini önce seyrek
nüfuslu bölgelerde mi yaptılar? Şimdi de yoğun nüfuslu bölgelere taşınıp
deneyin ikinci seviyesine mi geçiyorlar veya
deneyi hızlandırıyorlar mı? (L) Tamam soralım. Böyle bir nedenle büyük
şehirlere taşınmak mı istiyorlar? ...
C: Hayır. Hatırlayın, her şekilde 4'üncü yoğunluğa doğru ilerliyorsunuz
zaten.
S: (J) Benim sorum, New Mexico örneğinde, bunun belirli bir alanla sınırlı
bir olay olup olmadığı.
C: Bölgesel "etki."
S: (J) Yani belirli bir bölgeyle sınırlı ve yayılmayacak. ... (L) Bu
bağlamda Buenos Aires, Washington ve Paris şehirlerinin
altında herhangi birşey oluyor mu?
C: Tüm şehirlerin altında birşeyler oluyor.
S: (L) Evet birşeyler oluyor ama benzer bir bağlamda olabilecek şeyleri
soruyorum.
C: Evet.
S: (T) Bu benim daha önce söylediğim şeye mi geliyor? Yani bu Kertişlerin
fikri mi? Dalga buraya ulaşmadan önce bizi
kontrol altına almak ve hamlelerini yapmak için mi?
C: Buna gerek yok.
S: (L) Şu şekilde sorayım. Bu olay bölgedeki herkesi dördüncü yoğunluk KH'ye
mi taşıyacak? Yani bu olayla etkileşim
içindeki herkesi?
C: Hayır. İnsanlar bir yere taşınmayacak.
S: (J) İnsanlar bir yere gitmeyecek. ... (T) Bu, Flight 19 personelinin
başına gelenler gibi mi olacak?
C: Hayır.
S: (L) O bölgedeki insanlara ne olacak? ...
C: Hiçbirşey.
S: (L) Peki eğer bölge ortadan kaybolursa... (T) Ortadan kaybolmuyor, sadece
yoğunluk değiştiriyor... (L) Eğer bölge
dördüncü yoğunluğa geçerse, insanlar da dördüncü yoğunlukta mı yaşıyor
olacaklar?
C: Evet.
S: (T) Herhangi bir farklılık algılayacaklar mı?
C: Şaka mı yapıyorsun?
S: (L) Sanırım algılayacaklar. (T) Bilmediğim için soruyorum. (J) Algıları
değişecek! (T) Ama eğer dördüncü yoğunluğa
geçmiyorlarsa algıları nasıl değişebilir? (L) Hayır, dördüncü yoğunluğa
geçeceklerini söylediler! Ama mekansal olarak
başka bir yere gitmiyorlar. (J) Fiziksel bir seyahat olmayacak. (T) Bir yere
gitmiyoruz, sadece frekanslarımızı bir sonraki
yoğunluğa çeviriyoruz.
C: Bir otoyolda gittiğinizi düşünün, birden herşeyin etrafındaki auraları
fark ediyorsunuz... Köşelerin etrafını
görebiliyorsunuz, içeriden bakıldığında büyük bir konak haline gelen küçük
evlere giriyorsunuz... Albuquerque'de bir
binaya giriyorsunuz ve arka kapıdan Las Vegas'a çıkıyorsunuz. Dişi olarak
uyuyorsunuz, erkek olarak uyanıyorsunuz... Bir
uçakta yarım saat uyuyorsunuz ve aynı yerde 5 hafta sonrasına iniş
yapıyorsunuz....
S: (J) [başka bir paragrafı okuyor:] Algı "OLUŞ"tur ve her zaman değişir.
(T) "Fizikselliğin değişkenliği" bu olmalı! (SV)
Albuquerque... New Mexico Üniversitesi'nin olduğu yer! Tüm kampüsü
düşünebiliyor musun! (T) Artış oyunda şans diye
birşey kalmadığı zaman, zavallı gazino işletmecilerinin halini düşünebiliyor
musun? [MOLA]
S: (T) Yoğunluklardaki bu değişim dalga üzerinde önemli bir etki yapıyor mu?
4'üncü yoğunluk üzerinde küçük ölçekli
çalışma yapan bilimadamlarının bizi ve dalgayı etkilediğini söylemişlerdi.
Bu büyük ölçekte nasıl bir etki yapıyor?
C: İlişkisiz.
S: (L) Bilimadamlarının dalgayı etkilemesiyle ilgili birşey söylemediler.
Onların dalga üzerinde bir etkisi yok. Yoğunluklar
arasındaki perde üzerinde çalışmalar yapıyorlar. Bu, buraya yaklaşan
dalgadan tamamen farklı birşey. (T) Ama bu
çalışmalar dalgayı hızlandırıyor mu? Nasıl bir etki yapıyor?
C: Hayır.
S: (L) Etkisi yok. Şunu sorayım: dördüncü yoğunluğa bu bölgesel geçişin
üçüncü yoğunlukta felaketimsi bir faaliyet olarak
gerçekleşme olasılığı var mı?
C: Hayır.
S: (L) Tamam, bu gerçeklik algısı bize dışarıdan mı empoze ediliyor,
yoksa...
C: Empoze edilmiyor.
S: (L) Peki bunu belirleyen... Yani, biliyorum farkındalık belirliyor ama
eğer bütün bir bölge dördüncü yoğunluğa
geçiyorsa, bunun nedeni o bölgede oturan insanların farkındalıklarını
değiştirebilecekleri bir seviyede olması mı...
C: Hayır.
S: (T) O yüzden değil. Bölge dördüncü yoğunluğa geçecek çünkü üsler
manipülasyon için kullanılıyor. ...
C: Hayır.
S: (T) Üslerin bir yan etkisi...
C: Evet.
S: (T) Kimsenin bir yere gitmeye hazır olup olmadığıyla ilgili değil ve
tamamen bir yan etkiyle ilgili, doğru mu?
C: Ayrıca atom bombası patlamaları!
S: (J) Ou, Los Alamos patlaması!
C: Patlamalar.
S: (T) Fransızların Güney Pasifik'te atom bombası testi yapmasına ne demeli?
Bu tür faaliyetler bir çeşit geçişi veya bir
yoğunluk geçidinin açılmasını hızlandırıyor mu?
C: Belki.
S: (T) Üsler bölgesel olarak üçüncü yoğunluktan dördüncüye geçiş yan etkisi
yapıyor. Peki çok sayıda üssün bir arada daha
geniş bir coğrafi alanı dördüncü yoğunluğa geçirmesi mümkün mü?
C: Bölgesel olduğunu söyledik.
S: (J) Evet bölgesel ama bir doyma noktasına ulaşıyor mu? (T) Geçişin bir
bölgenin sınırlarını aşmasına neden olacak
kümülatif bir etkisi var mı? ...
C: Hayır. Güney Batı ABD.
S: (L) Bu Güney Batı bölgesi; bu bölgede geçiş meydana gelmek üzere mi?
C: Üzere?
S: (L) Zaten olan birşey, öyle mi? (T) Giderek artıyor.
C: Evet.
S: (L) Tamam başka ne soruyorduk? İnsanlar bu etkinin yaşandığı bölgeye
girip çıkabilir mi?
C: Evet.
S: (L) Dördüncü yoğunluk alanından geri çıkılabilir mi? ...
C: Evet.
S: (T) Üslerin kendisinin de aynı etkiyi deneyimleyeceğini veya
deneyimlemekte olduğunu söylediniz.
C: Evet.
S: (T) Dulce üssünden önce bu etkiyi deneyimleyen başka üsler de var mı?
C: Evet.
S: (T) Bu üsler bu etkileri yaşarken, dünya yüzeyinin farklı yerlerindeki bu
etkiler kümülatif bir hale geliyor mu? (L)
Sadece Güney Batı ABD dediler... (T) Biliyorum, konuya başka bir yerden
yaklaşıyorum. Bu etki sonunda tüm dünyayı
kapsayacak şekilde artacak mı?
C: Hayır. Dalga.
S: (L) Tüm dünyayı dördüncü yoğunluğa geçirecek olan şey dalga. (J) İsveç
peyniri etkisi gibi mi olacak? Dördüncü
yoğunluğa giderek daha fazla delik açılacak... (T) Haberlerde insanlara bu
konuda bilgi verilmeyecek. Dünyadaki güç
yapısı bu konuyu nasıl ele alacak?
C: ?
S: (L) Gerçekten nasıl? Bu iyi bir soru. Güç yapısı bunun olduğunu zaten
biliyor, çünkü başka bazı yerlerde oldu bile. Bu
ilk yer değil. (J) Dezenformasyon bunun için. (T) Moğolistan veya Brezilya
Yağmur Ormanları'nın ortası gibi kimsenin
ulaşamadığı uzak yerlerde dezenformasyon işe yarar. Ama Albuquerque veya Las
Vegas veya Florida'daysan ve artık
Orlando veya Miami'ye gidemiyorsan bunu anlarsın! (J) Zaman tablosunda Miami
veya Orlando nerede, bunu merak
ediyorum! ... (L) JR çok iyi bir soru olabilecek birşey söyledi. Eğer bu
zamanla ilgiliyse, bir kişi dördüncü yoğunluğa
geçmiş bir yere gittiğinde o bölgeye zamanda hesapladığından farklı bir
noktada ulaşır değil mi? Yani örneğin... (T) Bizim
zaman algımız...
C: Evet.
S: (L) Çok iyi soru.
C: 4'üncü yoğunluk, kişide "zaman" ilüzyonunu ortadan kaldırır ve onu nasıl
algılamak İSTERSENİZ öyle algılarsınız.
S: (L) Tamam, eğer dördüncü yoğunluğa ulaşarak zaman ilüzyonundan
kurtulursan, bu bölgelerde gezinirken beklediğin
gibi bir zaman süreci ve olay akışı mı algılarsın?
C: Algılamak İSTEDİĞİN gibi.
S: (L) O halde gezegende, üçüncü yoğunluktaki istek ve algılarının
değişmemesi nedeniyle herhangi bir değişiklik
algılamayacak insanlar da olabilir, doğru mu?
C: Hayır.
S: (L) Kesinlikle bir değişim olacak, tamam. (J) O bilgiyle ne yapacaklar, o
ayrı bir hikaye... (T) Bu bölgeler şu andakinden
çok daha büyük turistik atraksiyonlar haline gelecek! İnsanlara buralara
akın edecek... (L) Bu mümkün mü?
C: Hayır.
S: (T) ... İnsanların New Mexico'nun o bölgesine gidip gerçek gariplikler
deneyimleyebilecekleri duyulduğunda bu çok
insanı çeker.
C: O kadar basit değil... Arabayla New Mexico'ya giderken bir "kayma"
nedeniyle San Diego'ya vardığını, veya Santa
Fe'de bir alışveriş merkezine giderken kendini Moskova'da bulduğunu düşün.
S: (L) Yani bu durum insanların kafasını çok karıştıracak ve üzecek. (J)
Evet, hiç alışveriş için Moskova'da gitmeyi
denedin mi? (T) Neler olduğu duyulunca, bu yerler pek çok kişiyi çekecek.
(L) Ve anormal olaylar yüzünden algıları ve
farkındalıklarını genişletmek zorunda kalacaklar!
C: Bir N.S.A. yetkilisi olduğunuzu ve elinizin-ayağınızın birbirine
dolandığını düşünün!
S: (L) Ulusal Güvenlik Teşkilatı... Neden elimiz-ayağımız birbirine
dolansın? (SV) Onlardan biri olduğumuz için mi? Olan
bitenler karşısında mı?
C: Örtbas.
S: (J) Yani olan biteni örtbas etme çabasında! (T) Olanı örtbas
edemeyecekler. Benim anladığım bu. Çünkü Çok sayıda
insan bu olaylardan etkilenecek... (L) Eğer böyle birşey olursa yapmaları
gerekecek olan şey bu durumu örtbas etmek için
bir çeşit sıkıyönetim çıkarmak olur. Yoksa herşeyi kaybederler! (T) Seyahati
sınırlamaları gerekecek... Özellikle en azından
o bölgelere seyahati kısıtlamaları gerekecek. ... Bunu yapmalarının tek yolu
bir sıkıyönetim uygulamak veya BÜYÜK bir
felaket senaryosu yaratıp "New Mexico'daki gömülü yakıt çubuklarında sızıntı
var. Giriş yasak." deyip insanları bu
bölgelerden uzak tutmak. Ama içeridekilerin çıkabileceğini söylediler. Ya
içerideki insanlar çıkıp tüm dünyaya
yaşadıklarını anlatırsa? (J) İnsanlar çılgınlar gibi o bölgeye üşüşür. (T)
İnsanlar neler olduğunu anlayacaktır. Bunu örtbas
edemezler. (L) Sürekli bu olayları ihbar alıp duracaklar ve her birisine
koşturup gizlemeye çalışacaklar. Ellerindeki
kovalarla bir sızıntıdan diğerine koşuşturacaklar... (T) Üstelik bu olaylar
tek bir yerde olmayacak! ... (J) Bu civarda bu
etkiyi yapacak bir üs var mı? (T) Florida sahili açığında, bunu
söylemişlerdi. Körfez'de. (L) Bizim sahilimizin açığındaki üs
bu etkiyi yapacak mı? ...
C: Aynı şiddette değil.
S: (J) Daha az mı, daha çok mu?
C: Daha az.
S: (L) Peki bir... (T) Neden daha az? Üs daha küçük olduğu için mi? (L) Daha
küçük olduğu için. Daha küçük olduğunu
söylemişlerdi. "Buraya yakın küçük bir üs." demişlerdi. (T) O sadece buraya
yakın olanı. Peki ya Üçgen'deki üs? (L) Evet
Üçgen'i sormadık!
C: Panhandle'da da.
S: (L) Panhandle üssü Dulce'dekinden küçük mü yoksa aynı etkiyi mi
yaratacak?
C: O zamana kadar dalga gelmiş olacak.
S: (L) Şu anda üsler konusunda bize öğretmek istediğiniz başka birşey var
mı?
C: Bu konu için doğrudan kanallama öneriyoruz.
S: (L) Doğrudan kanallama konusunda ne hissettiğimizi biliyorsunuz. Çok
fazla bireysel etki karışıyor. Bu şekilde
hiçbirimiz birşeyden emin olamıyoruz...
C: İnancın resme bir yerden girmesi gerekiyor, yoksa geri kalırsınız. Bazı
konular bu yöntemle yeteri kadar
tartışılamayacak kadar fazla karmaşık.
S: (L) Pekala bu üsler tartışmasını bir doğrudan kanallama celsesine
bırakacağız. Doğrudan kanallama celseleriyle ilgili tek
sorun... Rahatsız edici bazı şeyler var. Peşpeşe birkaç hafta yaptıktan
sonra şüpheli bir hale geliyor. (SV) Soralım. (L)
Peşpeşe birkaç kez yaptıktan sonra neden şüpheli bir hal görünüyor ve
bilgiler sapmış görünüyor? Bunun nedeni nedir?
C: Algılarınız bizim için eğlenceli bir uğraşı.
S: (L) Sizin için bunu söylemek kolay... Ama aldığımız yanıtlar... (J) Siz
algısal bir sıkıntı çekmiyorsunuz!
C: Sizin için de pek çok şeyi söylemek kolay.
S: (L) Mesele şu ki kesinlikle yanlış olan bir bilgi geldiğinde, bu bize zor
bir zaman yaşatıyor.
C: Doğruluğu nasıl belirliyorsun?
S: (L) Mesela o örnekte gökte gördüğüm bir şeyin Mars gezegeni olduğunu
söylediniz ve Mars gezegeni o noktadan o
kadar uzaktaydı ki, bu kesinlikle yanlıştı. Mars o sırada Jüpiter'den 120
derece uzaktaydı. Ama siz 10 derece uzaklıkta
olduğunu söylediniz. Jüpiter'e 10 derece mesafede gördüğüm şeyin Mars
olduğunu söylediniz. Mars bir günde 110 derece
hareket etmediyse, verdiğiniz bilgi yanlıştı. Bunun başka bir açıklaması
yok!
C: Yanlış!!!
S: (L) Hayır değil!
C: Evet yanlış!!!
S: (L) Yanlış olan nedir? Marsın 110 derece hareket etmediği mi? Çünkü
söylediğiniz aynen buydu. Gördüğüm şeyin Mars
olduğunu söylediniz. Celseyi bir kez daha okudum!
C: Geçici bir 4'üncü yoğunluk etkisi altındaydın.
S: (L) Ne kadar güzel! 4'üncü yoğunluk etkisinde olduğumu söylemek,
gerçekten olan şeyden farklı olan tüm yanıtları
açıklamak için kolay bir yöntem. Söylemek istediğimi anlayabiliyor musunuz?
C: Evet. Ama sen hala yanılgı içindesin.
S: (L) Neden yanılgı içinde olan benim? Siz yanılamaz mısınız?
C: Yanılabiliriz ama bu örnekte değil. Hatırla, o deneyim sırasında kendini
tuhaf hissettin. Ve ayrıca, sen bizden bilgi
istedin, ve bizim de sana bilgiyi olduğu gibi sunmamız gerekir.
S: (L) O olayda kendimi tuhaf hissettiğimi söylüyorsunuz. Ben böyle birşey
söylediğimi hatırlamıyorum. Söylemediğim
birşeyi mi söyletmeye çalışıyorsunuz?
C: Senin böyle birşeyi "söylediğini" kim söyledi? Bunu sen söyledin.
S: (L) Tamam, böyle birşey söylediğimi söylemediniz. Sadece kendimi tuhaf
hissettiğimi söylediniz. Ama ben böyle birşey
hissettiğimi hatırlamıyorum.
C: Peki.
S: (SV) Doğrudan kanallama sırasında kaç kez yanlış bilgi verildi? (L) Diğer
bilgilerin de pek çoğu doğrulanamayacak
nitelikteydi. (J) Bu celsedeki bilgilerin ne kadarı doğrulanabilir
nitelikte? (L) Ben öyle söylüyorum. Bu tür bir... (T) Güney
batıyı kapatıp sıkıyönetim ilan ettiklerinde ve herkesi çıkardıklarında bir
doğruluğu olduğunu anlarız. (J) Missouri'de üs var
mı acaba? Çok eğlenirler! (T) Denver yakınlarında bir üs var mı?
C: Evet.
S: (T) Scallion'un hazırladığı Amerika'nın geleceği haritaları üzerinde
düşünelim. "Aydınlanma Şehirleri" onun haritasında
da mevcut. Bir tane Denver'da, bir tane Albuquerque yakınlarında, bir tane
Tallahassee yakınlarında... (L) Doğrudan
kanallama eziyet verici bir şekilde sıkıcı.
C: Doğrudan kanallamayı yalnızca karmaşık konular için önerdik.
S: (L) Küçük dozlarda idare ederiz sanırım. Geçen gece gördüğüm bir rüyayı
sorayım. Rüyamda bir safarideydim ve sonra
bazı bilgiler verildi ve sonra sanki yanımdan hızla birşeyin çıktığı bir
olay oldu. Sonra iki gün önce banyoda vücudumun o
tarafındaki derin bir delinme yarasının iyileşmiş olduğunu fark ettim. Bunun
neyi temsil ettiğini veya buradaki hikayenin
ne olduğunu söyleyebilir misiniz?
C: Başka celsede.
S: (L) O halde iyi geceler diyeceğiz.
C: İyi geceler.
S: (L) Sormak istediğim bir sürü soru vardı. Yalnızca bir tanesini sorduk.
Bundan sonra celseyi hangi soruyla açtığıma daha
fazla dikkat edeceğim! Pek çok bağlantıları olan bir soru ile
başlamadığımdan emin olacağım! (SV) Peki bir sorunun pek
çok bağlantısı olduğunu nasıl bileceksin? Herneyse, Konicov'lara ne
söyleyeceksin? (T) "Albaquerque'ye gitmeyin!"
___________________________________
11 Kasım 1995 F___, Laura, SV
S: Merhaba.
C: Merhaba.
S: (L) Kiminle birlikteyiz?
C: Linostiea.
S: (L) Peki neredensin?
C: Tercüme noktası Kasyopya.
S: (L) Neden "tercüme" kelimesini kullandınız? Bilgi bir yoğunluktan
diğerine çevrildiği için mi?
C: Yakın.
S: (L) Enerjinin yoğunluk değiştirdiği nokta mı?
C: Yakın.
S: (L) Bu aktarımın ilk zamanlarında kullandığınız dilin çok resmi olduğunu
ama zaman geçtikçe daha günlük dil haline
geldiğini fark ettim. Bunun nedeni nedir?
C: Resmi? Günlük? Yargılarını tanımla lütfen!
S: (L) Kastettiğim şey, başlangıçta bizim alışık olduğumuz belirli günlük
ifadeleri siz kullanmıyordunuz. Ve şimdi hem
bizim kullandığımız deyimlere çok aşinasınız, hem de oldukça zekice ve
orijinal deyişler kullanıyorsunuz.
C: Aşinalığın artması rahatlığı da arttırıyor.
S: (L) Pekala bu geceki sorularıma başlamak istiyorum...
C: Espirimiz hakkındaki düşünceni söylemek istemiyor musun? (ç.n.: önceki
yanıtın bir espiri oluşu, İngilizce'deki
kelimelerin / deyimin kullanılışı ile ilgili sanırım ve Türkçe'de
anlaşılmıyor.)
S: [Gülüyor] (L) Evet! Güzel espriydi!
C: Pek etkilenmiş gibi görünmedin?!? Bize bir şans tanı Laura?!? Yalnızca
altıncı yoğunluğuz!
S: (L) Dediğimiz gibi, "Mizah duygusu olan altıncı yoğunluk varlıklarını
seviyoruz!" Şimdi, sormak istediğim başlıca şey,
okuduğum tonlarca şeyde rastladığım bazı referanslar. Örneğin 33 sayısı bir
şekilde önemli. Ezoterik bakımdan veya gizli
topluluklar bakımından 33 sayısının önemini söyleyebilir misiniz? Roger
Bacon'un 33 sayısına dayalı parolası var ve
33'üncü derece masonlar var...
C: Her zaman olduğu gibi sana yanıtları doğrudan vermiyoruz, kendi kendine
öğretmene yardımcı oluyoruz!! Şimdi, 11
rakamını düşün...
S: (L) Üç kere onbir otuzüç yapar.
C: Evet, ama 11?
S: (L) Onbir asal sayılardan biri veya kutsal güç sayılarından biri.
Kabala'da 11 güç sayısı...
C: Evet...
S: (L) Onbir 10 artı 1. Sadece kendine ve 1'e bölünebiliyor. Başka birşey
düşünemiyorum. Nümerolojide ben bir 11'im...
Aynı zamanda 22'yim. 11 rakamıyla ilgili başka ne var?
C: Astroloji.
S: (L) Astrolojide onbirinci burç Kova. İsmim bir onbir ve doğum günüm de
22; bu da iki çarpı onbir yapıyor ve Kova
burcuyum. Onbirinci ev arkadaşlıklar, ümitler, rüyalar ve isteklerle ilgili.
Aynı zamanda evlat edinilmiş çocuklar. Kova
(Aquarius) su taşıyıcısı. Bilgi dağıtıcısı. 11'in bilgi dağıtma ile ilgisi
mi var?
C: Şimdi 3'üncü ev.
S: (L) İkizler. Pekala. İkizler ve Kova. Üçüncü ev zihnin çalışma yapısını,
iletişimi, komşularla ve kardeşlerle olan
ilişkileri, eğitimi, yerel yolculukları ve kişinin konuşma biçimini
gösteriyor. İkizler "becerikli adam" olarak biliyor. Biraz
sığ ve maddi yaşamın şeyleriyle ilgili. Aynı zamanda yaratımın kutsal
sayısı. Buradaki bağlantı nedir?
C: Matriks.
S: (L) Matrix kitaplarında bununla ilgili birşey mi var?
C: Hayır.
S: (L) Kendisi mi matriks? Üçüncü ev ve onbirinci ev bir matriks mi
yaratıyor?
C: Temel.
S: (L) Kozmik şeyler bakımından İkizler Haziran, Kova ise Şubat... (S)
Üçüncü ev aynı zamanda öğretme ile ilgili değil
mi? Biz arkadaşız ve şu anda bize birşeyler öğretiliyor...
C: Bu sizinle ilgili değil.
S: (L) Tamam. Bu bizimle ilgili değil. Anlamaya çalışıyorum. İkizler
Haziran'da, Kova Şubat'ta. İkizler fiziksel adam ve
Kova da ruhsal adam mı?
C: Yin Yang.
S: (L) Yani İkizler fiziksel adam ve Kova da ruhsal adam... Yin yang...
C: Evet...
S: (L) Yani 33 fiziksel adamın gizli öğretiler ve eylemlerle kutsal adama
dönüşmesini temsil ediyor olabilir mi? Ve bu
süreçten geçenler kendini 33 rakamıyla ilişkilendiriyor belki de. Önce
bedene dönük olarak başlıyorlar ve sonra...
C: Medusa 11.
S: (L) Medusa 11 mi? Medusa'nın bununla ne ilgisi var? (S) Peki ya 33 kez
dönüş? (L) Medusa'nın konuyla ilgisini
söyleyebilir misiniz lütfen?
C: Kafalar.
S: (L) Kafalar. Medusa. 11. Medusa'nın kafasında onbir yılan mı vardı, yoksa
onbir kafa mı? Bu gerçekten çok soyut...
Bana burada yardımcı olmanız gerekiyor.
C: Oluyoruz.
S: (L) Anlamak için Medusa efsanesini okumam mı gerekiyor?
C: Hayır.
S: (L) Medusa. Kafalar. 11. Mitik Medusa hakkında fark etmemiz gereken
birşey mi var burada?
C: 11'in karesi bölü fi sayısı.
S: (L) Pi sayısı. 11'in karesi bölü pi. Bu bizi nereye götürüyor?
C: 33.sonsuzluk.
S: (L) Ama bundan 33 çıkmıyor ki! Eğer 11'in kare kökünü pi'ye bölersek
3.3166 falan çıkıyor... Fi de nedir? Tamam eğer
pi'yi 11'e bölersek 3.5 çıkıyor, 33 değil.
C: 1 kere 1.
S: (L) Aa 11 kere 11 değil, 1 kere 1'i mi kastettiniz?
C: Hayır.
S: (L) 1 kere 1 kaç mı eder? 1.
C: 5 eksi 3.
S: (L) Tamam, 2.
C: Bak: 353535.
S: (L) 35 dizisi nedir?
C: 5 eksi 3.
S: (L) Burada garip bir matematik var. Sayılarla herşey yapılabiliyor çünkü
sayılar derin seviyelerde evrene tekabül
ediyor...
C: Kod.
S: (L) Bu kod neyle ilgili? Yazılı birşeyle mi ilgili?
C: Sonsuz güç.
S: (L) Bu kodu bilerek nasıl sonsuz güç elde ediliyor? Neyle ilgili olduğunu
bilmiyorsan sayısal bir kodu nasıl
kullanabilirsin ki?
C: Yılanların Tanrısı kendi taraftarlarına sonsuz bilgiyi arayıp bulma
yoluyla sonsuz güce ulaşmayı vaadediyor. Sonsuza
kadar sahip oldukları şeyi sonsuza kadar aramak için sadakat yemini
ediyorlar.
S: (L) Bu bir kısırdöngü!
C: Ve aldanma da burada ortaya çıkıyor! Hatırla, sonsuz güçle kendine hizmet
etmeye çalışanlar yalnızca kendine hizmet
eden diğerlerine hizmet etmeye mahkum ve yalnızca görmek istediklerini
görebilirler.
S: (L) Önceki bir celsede bununla ilgili konuşurken bu düşünce aklıma
gelmişti. KH yolu kendine hizmet etmeye çalışan
bireylerden oluşuyor. Bencil ve ego-merkezliler. Diğerlerini onlara hizmet
etmeye zorlamak istiyorlar. Diğerlerini
köleleştirmek istiyorlar ve diğerlerini onlara hizmet etmeye manipüle
etmenin yollarını arıyorlar. Ama sonunda
kendilerinden daha yüksek bir gücün kontrolüne giriyorlar. İnanarak ve
gücünü teslim ederek "kurtulunacağını" savunan
popüler dinler dahil bu tür öğretiler yoluyla kendilerine güç
çekebileceklerine inanıyorlar. Ama kandırma ve aldatma
yoluyla diğerlerinden ALAN bir kontrol piramidi çıkıyor karşımıza.
Alanlardan da sonunda alınıyor. Piramidin dibindeki
çoğunluğun alacağı kimse yok ve o yüzden bir sonraki yoğunluğa çekiliyorlar
ve bu zirveye ulaşana kadar devam ediyor ve
herşey yok oluyor. BH modunda sadece verenler var. Ve eğer diğer BH
varlıklarıyla ilişki içindeysen herkes herşeye sahip
ve kimse dipte veya tepede değil, bir boşlukta. Sonunda herkes başkasına
hizmet ediyor galiba ve buradaki prensip NİYET.
Ama BH'de daha ziyade bir daire var gibi ve kimse dışarıda kalmıyor.
C: Denge, yin-yang.
S: (L) Yani 33 Yılan'ı, Medusa'yı falan temsil ediyor...
C: Piramidi belirtmiş olman ilginç... Piramidin tekabül ettiği tek boyutlu
geometrik şekil nedir?
S: (L) Üçgen. Ve bir ucu yukarı bakan bir üçgen 3 yapıyor ve ucu aşağı bakan
bir üçgenle birlikte 33 yapıyor. Burada
anlatmak istediğiniz şey bunun gibi birşey mi?
C: Evet.
S: (L) 33 rakamı ile Mısır'daki Büyük Piramit arasında bir bağlantı var mı?
C: Evet.
S: (L) Peki bağlantı nedir? Piramidi yapanlar gizli topluluk faaliyetlerine
mi katıldılar?
C: Evet. Matrix kitaplarında gördüğün, Yılanları ve Grileri temsil eden
sembol neydi?
S: (L) İçinde Yılan kafası olan üçgen mi?
C: Evet.
S: (L) Bu 33 bir grup dünyadışı varlığı mı temsil ediyor, yoksa yüksek
bilgili ve yetenekli bir grup insanı mı?
C: Biri veya diğeri. (ç.n.: "ikisi de" anlamında mı acaba?)
S: (L) Bu Bramley'in kitabında Yılan Kardeşliği olarak belirtilen şey mi?
C: Evet.
S: (L) Quorum dediğiniz şey de bununla ilgili mi?
C: Yakın.
S: (L) Yani burada matematikle ve yüksek bilgiyle oynayıp o insanların
kafasını meşgul eden ve daha üst bir seviyede
kontrol edildiklerinin farkına varamamalarını sağlayan bir grup varlık var
öyle mi? Yoksa yaptıklarını bilinçli olarak mı
yapıyorlar? Bu bir aldanma mı yoksa bilinçli bir tercih mi?
C: Her ikisi.
S: (L) Bu gizli grupta yer alan ünlü birileri varsa birkaç isim verebilir
misiniz?
C: Çıkarınıza olmaz.
S: (L) Bu 33 sayısıyla ilgili olarak bakmam gereken başka birşey var mı?
C: Hayır. Düşünmen gerekiyor.
S: (L) Bir sonraki soru şu: Oryon efsanesini araştırmamız gerektiğini
söylediniz ve birkaç kaynağa baktım. Mükemmel bir
adam var ve bu adam bir kadına aşık oluyor ve kadının kıskanç babası Oryon'u
kör ediyor. Tekrar görebilmesi için tek çare
ışığa, tanrıça Aurora'ya bakmasıdır. Bunun Oryon'un insanların doğal evi
olması fikriyle ilgisini söyleyebilir misiniz?
C: Cevapları aramak sana kalıyor.
S: (L) Kitaplardan birinde, Oryon ile Akrep Takımyıldızı arasında kurulan
bir ilişki vardı. Oryon'un oku Akrep'e
nişanlanıyor. İnsanların fiziksel bedeninin D'Ankhiar gezegeninde
molekülerize edilmiş olduğunu ve bunun halen devam
ettiğini söylemiştiniz ve bu gezegen Akrep Takımyıldızı'nda bulunuyor.
C: Evet.
S: (L) Oryon ile Akrep arasındaki ilişki nedir? "Kötü adamları" temsil eden
Oryon, insanlığın fiziksel varlığının kökeni
olan Akrep'e ok atıyor...
C: Kötü adamlar mı?
S: (L) Tamam kötü adamlar dediğimi unutun. "Akrep'e ok atıyor." Sembolik bir
ilişki olarak insan bedenleri ile...
C: Hepsi birbiriyle ilişkili.
S: (L) Efsaneye göre Osiris'in öldürülmesi ya Akrep'in 28'inci gününde, ya
da Osiris'in hayatının 28'inci yılında oldu. 28
rakamının buradaki sembolojisi nedir, eğer varsa?
C: Yok.
S: (L) Kitap Nordik dünyadışıların bizimkinden farklı kimyasal temellere
sahip bir kanı olduğunu tanımlıyor...
C: Bunlar önemsiz dezenformasyonlar. Kafataslarının ortalama %3 daha büyük
olması dışında "Nordik" fizyolojisi
sizinkiyle tamamen aynı. Sezginizi arttırmak için aranızda tartışın. Celseyi
sonlandırmamız gerekiyor.
S: (L) Teşekkürler.
___________________________________
18 Kasım 1995 F___, Laura, TR ve JR
S: (L) Merhaba.
C: Evet.
S: (L) Kiminle birlikteyiz?
C: Rindr.
S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.
S: (L) Çeşitli sorularımız var... hazır mıyız?
C: Kesinlikle.
S: (L) Şu sıralar Paris'te meydana gelen terörist bombalamalar ile
dünyadışıların artan faaliyetleri arasında herhangi bir
ilişki var mı?
C: Açık.
S: (L) Doğru soruları oluşturma konusunda söyleyebileceğiniz herhangi birşey
var mı?
C: USAir-194 kazası; United Air kazası, Colorado Springs; Bağlantı? Ses
kayıt cihazı kasetlerindeki transkriptleri kontrol
et.
S: (L) Bu Paris bombalamasıyla herhangi bir şekilde ilgili mi?
C: Hayır.
S: (T) Bu geçen hafta konuştukları şey hakkında. Üsler 4'üncü yoğunluğa
dönüşüyor. Bir uçak üsse düştü ve parçalandı.
C: Varsayım! 3'üncü yoğunluk zihin kontrolü için strob ışıklar kullanılıyor.
(ç.n.: strob ışık, belirli aralıklarla yanıp sönen
veya titreşen ışık kaynakları sanırım)
S: (L) Neredeki strob ışıklar?
C: Fazla düşünülmeden sorulmuş bir soru!
S: (L) Haklısınız. Sadece konuyu açmaya çalışıyordum. (T) Zihin kontrolü
için kullanılan strob ışıkların uçak kazasıyla
ilgisi nedir?
C: Akmasına izin verin. Göreceğiniz gibi bu yapıdaki geçmiş celseler sizin
için en iyi sonuçları verdi. Gelişime yönelik
düşünce dalgalarınızı aldık ve hızlandırılmış öğrenme ve ilerleme frekansı
dalgasında size yardımcı olmaya çalışıyoruz.
Görüyorsunuz, bu enerji seviyesini arttırıyor!!
S: (L) Tamam. O zaman akmasına izin vereceğiz.
C: Sorular sormanızı tavsiye ediyoruz ama verilecek cevapların yapısı ve
içeriğiyle ilgili varsayımda bulunmayın.
S: (L) Zihin kontrolü için kullanılan strob ışıklarla ilgili cümleye dönüp
oradan devam etmemizi mi istiyorsunuz?
C: Soruları nasıl sormanız gerektiği veya şunun veya bunun uygun olup
olmadığı ile ilgili olarak sürekli soru sormamanız
en iyisi. İçinizden geldiği gibi davranın.
S: (L) Pekala. Strob ışıklarına değindiniz. Zihin kontrolü için kullanılan
bu strob ışıkları günlük bazda karşılaştığımız veya
karşılaşabileceğimiz şeyler mi?
C: Bunu bilmiyor musun? "Bazı strob ışıkları" demedik. "Strob ışıkları"
dedik, yani hepsini kapsıyor!
S: (T) Strob ışıklarının pek çok tür ve biçimi var. TV bir strob ışığı.
Bilgisayar ekranları bir strob ışığı. Lambalar strob.
Floresanlar strob. Sokak lambaları strob.
C: Polis arabaları, ambulanslar, itfaiye... Bu ne zamandan beri uygulanıyor?
Son zamanlarda herhangi bir değişiklik fark
ettiniz mi??!!??
S: (F) Yimi yıl önce söylediğiniz o araçların hiçbirinde strob ışıklar
yoktu. Eski tip flaş ışıkları vardı. Artık her tür ortamda
giderek daha fazla strob ışığı kullanılıyor. (L) Okul otobüslerinde bile
var! (T) Normal şehir otobüslerinde de var. (L) Bir
strob ışığının yanıp sönme hızı belirli bir frekansa ayarlanarak belli
şeyler yapmak için kullanılabiliyor mu?
C: Hipnotik açıcı.
S: (L) Bu alıştırılmakta olduğumuz birşey mi? İnsanı sürekli bir hipnoz
durumunda mı tutuyor?
C: Varsayımlar akışı zorlaştırıyor!
S: (L) Bu şekilde kullanılan hipnotik bir açıcının amacı nedir?
C: Aracı fark etmiyorsunuz.
S: (L) Ouuuu! Yani üzerimizdeki sürekli olarak dünyadışı araçlar geçiyor
olabilir ve biz...
C: Varsayım!
S: (L) Üzgünüm! (T) Tamam, strob ışıkları görmemiz nedeniyle aracı fark
etmiyoruz. Stroblar hipnotik araç ve hipnotik bir
etki yapıyor...
C: Varsayım!
S: (T) O zaman devam edin.
C: O zaman soru sorun!
S: (L) Varsayımda bulunmayıp soru sormamızı istiyorlar. (T) Pekala fark
etmediğimiz araçlar nelerdir?
C: Açıcı. İşitsel telkine hazırlıyor.
S: (T) Ne telkini?
C: Düşünme yeteneğinizi kullanın. Ağ çalışması yapmak varsayımlar yapmak
demek değildir. Bir "gerçeğin" tek taraflı
emin ifadesi ise varsayımdır.
S: (T) Cümlelerimizi soru formunda kuralım! ... (L) Pekala, "işitsel telkin"
dediniz. İşitsel telkin nereden geliyor?
C: Normalde işitsel telkinleri nereden alırsınız?
S: (L) Radyo, televizyon... (T) Telefon... (L) Bundan mı bahsediyoruz?
C: Evet.
S: (L) Araba sürerken veya televizyonun karşısında strob ışığa bakarken
hipnotik olarak açık bir durumda olduğumuz için
telkinler daha iyi bir şekilde aklımıza girebiliyor, öyle mi?
C: Evet.
S: (L) Bu telkinler hangi amaçla tasarlanıyor? Genel bir amaçla mı?
C: Önceki yanıtları incele.
S: (L) Dünyadışı araçları görmememiz için mi?
C: Evet.
S: (T) Arabadayken radyo kapalıysa bile bu sinyalleri alıyor muyuz?
C: Başka bir kaynak olup olmadığına bağlı.
S: (T) Ne tür bir başka kaynak?
C: Örneğin ELP.
S: (L) ELP nedir?
C: Extremely Low Pulse (Çok Düşük Sinyal).
S: (T) ELF ise Çok Düşük Frekans. Bu ikisi aynı şey mi?
C: Bazen.
S: (T) Bu dış bir sinyal veya frekans kaynağı mı?
C: Evet.
S: (T) Strob ışık kaynağından mı geliyor?
C: Hayır. Birbirleriyle uyumlu hareket ederler.
S: (T) Birbirleriyle uyumlu hareket eden iki ayrı kaynak mı?
C: Yakın.
S: (L) Ve bu süreç bizim birşeyi, örneğin herhangi bir anda göklerimizde
uçan bir aracı görmemizi mi engelliyor?
C: Veya onları başka birşey olarak görüyorsunuz.
S: (L) Şimdi biraz durmamız gerekiyor çünkü size birşey anlatmak istiyorum.
Geçen birkaç ay boyunca bulduğum her
fırsatta gökyüzünü çok dikkatli bir şekilde inceliyordum. 3 veya 4 ayrı
olayda sıradan bir uçak olduğunu düşündüğüm
birşey görüyorum, onu dikkatli bir şekilde izliyorum, sonra gökyüzünü bir
ucundan bir ucuna tarıyorum, sonra az önce
gördüğüm uçağın hızına ve yönüne bağlı olarak olması gereken yere bakınca
orada HİÇBİRŞEY olmadığını görüyorum.
Orada durdum, baktım baktım ama hiçbirşey göremedim. Gördüğüm bu şeyler
KAYBOLDU. Gördüğümden emindim.
Çıldırmamıştım. O süre içinde tamamen uzaklaşıp kaybolmuş olamayacağını
biliyordum. Bunu birkaç kez yaşadım ve bu
beni gerçekten çok rahatsız etti. Bir insan kitlesi olarak biz farkına
varmadan çeşitli nedenlerle üzerimizde uçuluyor
olabileceği durumu dışında bunun ne gibi anlamları var?
C: Evet, monoatomik altın!
S: (L) Monoatomik altının bununla ilgisi nedir?
C: Zihin, beden ve ruh olarak varlığın tamamen tuzağa düşürülmesi.
S: (T) Bu Hudson'un videoda bahsettiği şey.
C: Stroblarda çok düşük miktarlarda altın lifleri kullanılıyor.
S: (L) Bunun doğrudan vücuda alınan monoatomik altından farkı nedir?
C: Çok düşük miktardaki liflerde ne var? İpucu; Fort Knox'tan gelmiyor!
S: (T) Monoatomik altın.
C: Bingo. Görüyorsunuz ya, çok sıradışı özellikleri var.
S: (T) Olduğundan eminim. Eğer bu madde Hudson'ın söylediği şeyleri
yapıyorsa, dünyayı yöneten güç yapısı onun önünü
kesmiş olurdu ve bu kadar ilerleyemezdi. Eğer bunu yapmasına izin
veriyorlarsa, Hudson'ın söylediği şeyi değil, tam tersini
yapıyor demektir. Bu maddeyi belirli bir gün boyunca alıp programı
tamamladığında genlerini yeniden yapılandırıyor. Bu
gen yeniden yapılanması insanlığın başına gelmişti zaten, bunun tekrar
olmasını ister miyiz? (L) Belirli DNA faktörlerini
iptal etmek için IŞIĞIN kullanıldığını söylememişler miydi? (J) Aynen öyle!
(L) Bu kontrolü nasıl engelleyeceğiz?
C: Engellemeyeceksiniz.
S: (L) Birşey sormak istiyorum. Geçen gece St. Petersburg'daki seminerime
giderken CD bana korumalık yaptı. İlginç
birşey sordu. Eğer bunca şeyi biliyorsak ve böyle bir güç oluşturuyorsak, bu
tür şeylerle ilgili gerçek bilgiler elde
ediyorsak, neden 3'üncü veya 4'üncü yoğunlukta bizi durdurmak veya
engellemek için karşımıza birileri çıkarılmıyor?
Elbette ona saldırılardan, saptırma çabalarından ve pek çok başka şeyden
bahsettim. Ama bir anlamda çok net birşey
soruyordu. Bizi ortadan kaldırmak için neden fiziksel birşey yapılmıyor?
C: Bazı güçler bilginin yavaşça verilmesini istiyor.
S: (L) Bu güçlere 4'üncü yoğunluk KH dahil mi?
C: Hayır, ama onlar görmek istemediklerini görmez.
S: (L) Bizi bir tehdit olarak görmüyorlar mı?
C: Daha ziyade can sıkıcı birşey olarak. Bu arada CD neden celselere katılım
göstermiyor???
S: (L) Bu retorik bir soru mu, yoksa gerçekten mi soruyorsunuz?
C: İkisinden biri.
S: (L) CD çok meraklı. Fakat neden siz bize söylemiyorsunuz?
C: Bilgi kampanyanda dolaylı eylem ve ifadeler yoluyla etki yapmaya
çalışmaktan ziyade daha direkt ol Laura.
S: (L) Özel olarak CD ile daha doğrudan konuşmamı mı tavsiye ediyorsunuz?
C: Doğrudan açıklamalar her zaman daha çok işe yarar ama annenle erken
çocukluk aşamasındaki etkileşimlerinle
bağlantılı olarak onlara karşı korku temelli bir hoşnutsuzluk duyuyorsun.
İlerlemene katkı sağlayacak bazı bilgilerle sana
yardımcı olmaya çalışıyoruz. [mola]
S: (L) Tamam, geçen gece yaşadığım deneyim hakkında birşeyler sormak
istiyorum - orada mısınız?
C: Neden her zaman bunu soruyorsun, kahve molası verdiğimizi mi
düşünüyorsun?
S: (L) Pekala, geçen gece BDD (beden dışı deneyim) gibi birşey yaşadım.
Gerçekten öyle miydi?
C: Güneş sisteminin "tam kapsamlı bir sızıntısıydı."
S: (L) Ne? (T) Sen sordun! (F) Gayet açık! (L) Dalga geçmeyin lütfen! ...
Pekala, güneş sisteminin "tam kapsamlı sızıntısı"
ne demek?
C: Sistemler diğer herşey gibi dereceli bir yapıya sahiptir. Astroloji
çalışmasının kökeni "birleşik varlık sistemi"dir ve bu,
yerel kozmik kütlelerin herhangi belirli bir yerdeki üçüncü yoğunluk
varlıklarının bedenleri ve ruhları üzerindeki etkisiyle
ilgilidir.
S: (L) Peki deneyimlediğim şey bakımından bu ne anlama geliyor? Sanki bir
egzersiz yapar gibi tekrar tekrar bedenimden
çıktığımı hissettim.
C: Deneyimin meydana geldiği sıradaki güneş faaliyeti, senin "güneş
dönümüne" dayalı olarak, kısmen ruhunu bedeninden
ayırır gibi bir etki yapacak nitelikteydi. Neden haritanı kontrol edip o
günkü açıların bedeninin sona erme potansiyeli
bakımından her zamankinden daha uygun olup olmadığına bakmıyorsun?
S: (L) Bu deneyimi tekrar yaşayacak mıyım veya yaşayabilir miyim?
C: Her insan varlığının hayatında her zaman en az bir kez yaşanır ama çoğu
insan için hayatının sonunda meydana gelir.
S: [uzun gülüşmeler] (L) Öldüm mü yani? Yoksa bu insanların ölürken
deneyimlediği şey mi?
C: Evet, ama senin akşam yemeği için dönmen gerekiyordu!
S: ... (L) Yani bu sadece bir BDD değildi. Ruhun bedenden bir ayrılmasıydı.
Bu astral seyahatten farklı mı?
C: Hayır.
S: (L) BDD yaşayan insanlar bunu mu deneyimliyor?
C: Astral seyahatte "gümüş kordon" ve üçüncü yoğunluk farkındalığının örtüsü
nedeniyle bilinç seviyesi aynı derecede
yoğun değildir.
S: (L) Evet, bu deneyimin ne kadar şiddetli bir deneyim olduğunu anlatamam.
HERŞEYİN o kadar bilincindeydim ki... (T)
Daha önce hiç olmadığın kadar bilinçliydin ha? (L) Aynen öyle. Deneyimle
oynamaya başladım ve gerçekten eğlendim. En
ufak duyumların bile farkına varıyordum. Bedenden ayrılma bir cızırtı sesi
meydana getiriyor, bir elektrik cızırtısı gibi.
Bedene girip çıktıkça ses değişiyor. Ne yaptığımın farkındaydım. (T) Astral
seyahatte ruh hala bedene bağlı. Bu durumda
Laura'nın ruhu fiziksel bedeninden tamamen mi ayrılmıştı?
C: Tamamen değil, ama ayrılan parçası ayrılmıştı.
S: (L) Bedenimle muhafaza ettiğim bağlantı çok küçüktü. (T) Bu Dannion
Brinkley'in kitabında tanımladığı şeyin hemen
hemen aynısı. Peki eğer Laura bedeninden tamamen ayrılsaydı ölmüş mü
olacaktı?
C: Evet. [mola]
S: (L) Bir safari rüyası görmüştüm. Rüyada hepimiz Afrika'ya gittik ve orada
biraz bilgi edindim, bana birşey verildi ve ben
de onu sağ tarafımdaki cebime koydum. Aynı rüyada birkaç gün sonra tehlike
hissettiğim bir deneyim yaşadım, birşey
zihnimi tarıyordu ve karnımın sağ alt tarafında koruyucu bir cihaz çıktı,
tıpkı bir roket gibi. Ertesi gün aynı noktada küçük
derin bir yara fark ettim. Bu neydi?
C: Ani enerji yükselmesi.
S: (L) Neden yumurtalık bölgesinin hemen dışında?
C: Oradaki manyetik alan zayıflığı nedeniyle.
S: (L) Yani rüyada bunu yapabilmiş olmam faydalı mı?
C: Belki.
S: (L) Bu, bu rüyada öğrendiğim birşey mi? Hepimizin bir şekilde
öğrenebileceği birşey mi?
C: Gerekli değil.
S: (L) Bir tehdit hissedildiğinde bedenin otomatik olarak savunma
duvarlarını kaldırması oldukça faydalı bir yetenek gibi
görünüyor.
C: Elbette, 4'üncü yoğunlukta.
S: (L) Bu bir 4'üncü yoğunluk eylemi veya yeteneği miydi?
C: Yakın.
S: (L) Gerçekten vücudumdan birşey çıktı ve geride o yarayı mı bıraktı?
C: Cevapladık.
S: (L) Tamam, yani ani bir enerji çıkışıydı. Vücudumda yara oluşturan şey bu
yüksek enerji çıkışı mıydı?
C: Evet.
S: (L) Bu enerji nereden geliyordu?
C: Gelişimin sırasında doğal bir şekilde öğren. İyi geceler.
___________________________________
25 Kasım 1995 F___, Laura, SV
S: (L) Pekala, bu gece sormak istediğimiz bazı sorular var...
C: Ne, selamlama yok mu?
S: (L) Merhaba, nasılsınız?
C: İyiyiz, teşekkürler, siz nasılsınız?
S: (L) İyiyiz. Biraz yorgunum, eminim farkındasınızdır.
C: Evet.
S: (L) Bu bitkinlik durumu hakkında söyleyecek birşeyiniz var mı, yoksa
soruları mı soralım?
C: Biz kimiz?
S: (L) Pardon. Bu gece karşımızda kim var?
C: Cilyor.
S: (L) Peki neredensin?
C: Kasyopya.
S: (L) Konuya dönecek olursak, sorularımızı sormaya mı başlayalım, yoksa
bitkinliğimle ilgili söyleyecek birşeyiniz var
mı?
C: Sana bağlı.
S: (L) Yorgunluk konusuna genel bir şekilde değinmenizi istiyorum.
C: Öğrenmek çok emek isteyen bir iş olabilir.
S: (L) Evet, çok sıkıntılı! Gerçekten birşeyler öğreniyoruz. Ve öğrendiğimiz
şeylerden biri, bazı insanların bazen buradaki
sürece çok zarar verici olabildikleri. Bunun hakkında yorumda bulunabilir
misiniz?
C: Bahsettiğin kişiler kendi öğrenmeleri gerekeni öğrenmeliler.
S: (L) Yani kendi öğrenme yolundalar, öyle mi?
C: Diğer herkes gibi.
S: (L) Bu konuda kötü bir hissim yok ama aynı zamanda şu anda duygusal
olarak karmaşaya eğilimli durumdayım. Kafamı
toparlayamıyorum. AB kanallama konusuna tek başına mı devam etmek istiyor,
yoksa T ve J ile birlikte mi?
C: Evet.
S: (L) AB böyle bir materyali ancak kendi elde ederse güvenilir bulacağını
söyledi ve T ve J de şu anda aynı niyette
görünüyorlar. Benzer bir şekilde bağlantı kurabilecekler mi?
C: Frekans titreşim seviyelerine göre kanallayacaklar.
S: (L) Pekala, bu konuda bu kadarı yeterli. (F) Ben bu deneyin ne kadar süre
devam edeceğini merak ediyorum. Ama bu
belki de önemsizdir. (L) Ne kadar devam ederse o kadar devam edecek, bir
dakika bile fazlası değil! (F) Aynen öyle!
C: İsterseniz teması sürdürebilir ve dostça ve bilgilenmeye yönelik olarak
güncellemeler isteyebilirsiniz. Sonuçlar en
azından eğlendirici olacaktır.
S: (L) Tamam. Geçen gün o uzun uyku öncesi durumlardan birini deneyimledim
ve öyle görünüyor ki bir sınıftaydım ve
bana birşeyleri açıklayan biri vardı. Bana söyledikleri şey, bunun bir
Yılbaşı sezonu olduğu, ekonomiyi kontrol edenlerin
atacağı belirli adımlar olduğu ve Yılbaşından sonra Ocak ve Şubat'ta
ekonomiyi büyük ölçüde düşüşe sürükleyecek pek çok
şeyin olacağıydı. Bunun BU yıl olup olmadığı belli değildi ama Yılbaşından
hemen sonrasıydı. Bu bilginin nereden
geldiğini ve bu olayda ne deneyimlediğimi söyleyebilir misiniz?
C: Bu uzun ve karmaşık bir konu ama açıklamak için elimizden geleni
yapacağız. Gördüğün şey olası geleceklerden biriydi. 3'üncü yoğunluk
dünyamızın ekonomisi tamamen özel olarak tasarlanmıştır. Onu kontrol eden
güçler hem 3'üncü, hem de 4'üncü yoğunluktur. Tam şu anda 3'üncü yoğunluk
sektöründe, ekonomik bir buhranın ne zaman, nerede ve nasıl bir şekilde
meydana getirileceği ile ilgili çelişkili bazı fikirler var. Bu, sizin zaman
ölçümünüzle epeydir üzerinde çalışılan birşey. Şimdiye kadar, bir çöküşün
meydana gelmesini istemeyen güçler baskındı. Bu durumun daha ne kadar
süreceği pek çok faktöre bağlı. Ayrıca ekonominin durumunun tamamen bir
ilüzyon olduğunun farkında olun. Yani dünya ekonomisi tamamen insanlara
inanmaları söylenen şeye dayalı olarak işlev gösteriyor.
S: (L) İyi ama son zamanlardaki gözlemlerime göre fiyatlar yükseliyor ama
ortalama bir insanın maaşı yükselmiyor. Fiyatları izliyorum. Çok dengesiz ve
korkutucu bir şekilde yükseliyor. İnsanların bu şekilde yaşamlarını idame
ettiremeyecekleri açıkça görülüyor. Nüfusun büyük bir bölümü bu şekilde
hayatını sürdüremez.
C: "Kurallara" uyan kimse hayatını sürdürmeyi başaramaz, ama eğer sana
oynaman söylenen oyunu reddedersen, durumun giderek düzelir.
S: (L) Pekala. Kurallara göre oynamamaktan neyi kastediyorsunuz? Hangi
kurallar?
C: Buna yanıt vermemizin en iyi yolu, yüksek sesle düşünmen ve bizim
yanıtlarımızı beklemen.
S: (S) Herhalde bir numaralı kural düzenli bir işte çalışmak, günde 5-9 saat
veya haftada 40 saat çalışmak ve tüm paranı biriktirip bankaya yatırmaktır.
C: Bekle, bir kerede bir tane.
S: (L) Tamam. Bir numaralı kural "düzenli bir işte" çalışmak.
C: Bir numaralı "tuzak"!
S: (S) İki numaralı kural paranı biriktirmek.
C: Paranızı büyüterek koruyabilirsiniz, yatırarak değil.
S: (L) Yatırmaktan kastınız bankaya yatırmak mı?
C: Evet.
S: (L) Parayı ancak katlayarak koruyabileceğimizi mi söylüyorsunuz?
C: Evet. Parayı bankaya yatırdığınızda Kardeşliğin yani İlüminati'nin yani
İsa Düşmanları'nın o parayı kendi amaçları için büyütmesine yardımcı
oluyorsunuz ve bunun karşılığında tüm aldığınız biraz "kırıntı." Ve İsa
Düşmanları paranızı istediği zaman "çekebilir!"
S: (L) Yatırım yoluyla parayı arttırmanın en popüler yollarından biri borsa.
Ama görünüşe göre borsa da İsa Düşmanları sisteminin bir parçası ve oraya
yapılan yatırımdan da netice itibariyle ancak birkaç "kırıntı" elde ederiz.
C: Evet ve hayır. Halka açık hisselerin hepsi İlüminati'nin doğrudan
kontrolü altında değil.
S: (L) Parayı katlamanın yollarından biri olarak borsayı mı tavsiye
ediyorsunuz?
C: Belirli birşeyi tavsiye etmiyoruz, sadece temelleri açıklıyoruz.
Verdiğimiz genel ipuçlarına bağlı olarak ayrıntıları kendiniz
belirleyeceksiniz ve bu da öğrenme anlamına geliyor ve ruhlar olarak bu
şekilde ilerlersiniz.
S: (L) Paramızı katlamamız gerektiğini ve paramızı bankaya yatırmanın
avantajlı olmadığını söylediniz...
C: Fark ediyorsanız, tüm başarılı iş insanları bunu yapıyor. Paralarını
katlıyorlar, ufuklarını sürekli olarak genişletiyorlar. Çıktıyı katlıyorlar
ve böylece girdiyi de katlıyorlar. Ve bu süreç asla sona ermiyor çünkü bunun
döngünün bir parçası olduğunu içgüdüsel olarak anlıyorlar. Girdinin devam
etmesi için sabit tutulmaması, spiral şeklindeki büyüme döngüsüyle uyumlu
kalabilmesi için sürekli artması gerektiğini biliyorlar. Ve bunun olması
için çıktının da sürekli olarak büyütülmesi gerekir. Bu durduğu zaman döngü
çöker. Ve işte İlüminati yani Kardeşlik yani İsa Düşmanları akışı hafif bir
şekilde bile olsa durdurarak "Panik" yaratıyorlar ve yaratılan izlenimin
yoğun bir propagandasını yapıyorlar.
S: (S) Eğer paran varsa yatırım yapmak güzel ama Laura ve F___'nn yatırım
yapacak parası yok. Bunu yapmalarının yolu nedir?
C: Örneklerden biri, deneyimlerinizi, sezgilerinizi ve öğrendiklerinizi
paylaşmak olabilir. Yani para kazanmak için yapılabilecek şeylerden biri,
örneğin kitap yayınlamak olabilir.
S: (L) Siz 6'ıncı yoğunluk ışık varlıklarısınız, bizse 3'üncü yoğunluk
insanlarız ve her yönden, içsel ve dışsal sürekli saldırı altındayken
yapmakta olduğumuz şeyi sürdürmek bile bizim için yeterince zor. Sorunları
daha da fazla arttırma riski olmadan nasıl tüm bu deneyimleri insanlarla
paylaşabiliriz?
C: Çalışmanız durdurulmadı ve durdurulmayacak. Çalışmanızın tamamını veya
parçalarını yayınlamanızın yalnızca "bir telefon mesafesinde" olduğu
söylendi ama henüz bu cümleye inanç göstermediniz ve ayrıca yanlış "izlenim"
yaratma korkusu nedeniyle istediklerinizi ifade etme konusunda sorunlar
yaşıyorsunuz ve bu da saldırı sürecinin bir parçası. Sizi şu andaki
konumunuza biz yönlendirdik ama ne derler bilirsiniz: "Atı suya
götürebilirsiniz ama içmeye zorlayamazsınız."
S: (L) Telefon görüşmesi mi? Elimizdeki materyali pek çok kişiyle paylaştım
ve anlattım hem de enerjimin sonuna kadar. Lütfen bana kimi aramam
gerektiğini SİZ söyleyin ve ben de onu büyük bir zevkle arayayım!
C: Pek çok kaynakla iletişim kurmak için gerçekten büyük miktarda enerji
harcadın ama bunların çoğu meyvesiz. Şimdi sana kitap yayınlamayı kimin
söylediğini düşün???
S: (L) K___ E___ F___ ile konuştum, R___ ile konuştum, yazılı
materyalimizden parçalar gönderdim... Başka ne yapmam gerekiyor?
C: Söylediğimiz gibi, duruma doğrudan yaklaşma gibi bir sorunun var. Örneğin
şöyle söyle: "Yayınlamak istediğim birşeyler var, lütfen bunu yapmama yardım
edin!!!"
S: (F) Nasıl?
C: Size ağ çalışması yapmanızı söyledik!! Bu mucizeler yaratır!!! Mektup
yazdığın zaman o mektuplar klasörlerde dosyalanıyor. Kitap yayınlayanlara
bunu nasıl yaptıklarını ve sizin nasıl yapabileceğinizi sorun. Yanlış
izlenimler yaratmaktan korkmayın. (ç.n.: ağ çalışması (networking): herhangi
bir konuyla ilgili kişilerle iletişim kurmak, bilgi-fikir alışverişinde
bulunmak, işbirliği yapmak vs.)
S: (L) Kitap yayınlamak çok uzak birşey gibi görünüyor!
C: Hayır. Valerian'a sor. Bu konuda sana yardımcı olmasını iste. Doğrudan ve
lafı uzatmadan. Ona pastadan bir pay teklif edersen son derece istekli
olacaktır. Aslında onun beklediği şey de bu!
S: (L) Pekala. Bu F___'nin ve benim durumumu açıklıyor. Ya S___?
C: SV istediği sürece resmin bir parçası. İyi geceler.
_______________________________________
2 Aralık 1995
S: (L) Merhaba, kimse var mı? Bizi hala seviyor musunuz?
C: Aptalca!
S: (L) Bazen insanın biraz güvenceye ihtiyacı oluyor! Bu gece kiminle
birlikteyiz?
C: Romolla Kasyopya.
S: (L) Bildiğiniz gibi T ve J dün gece buradaydı ve pek çok garip şeyler
hissettim. Sanki onlarla birlikte çok karanlık birşey de buraya geldi. Midem
ağrıdı. Ne oluyor?
C: Spesifik.
S: (L) Negatif bir enerji mi getirdiler?
C: Küçük düşürülüyor.
S: (L) Bu ne anlama geliyor?
C: Öğrenme merkezi kütüphanene sor.
S: (L) Onu küçük düşüren kim?
C: Bunlar ortaya çıkan durumlar.
S: (L) Koşullar onu küçük mü düşürecek, yoksa şu anda mı onu küçük
düşürüyor?
C: İkincisi.
S: (L) O olmayan ama onu izleyen ve onunla birlikte gelen bir enerji
hissettim. Hatta o şeyi duyduğumu hissettim. Sanki "O bizim!" diyordu.
C: Eğer yapışık ruh varsa, "geçici" bir durum.
S: (L) Her ikisi de AB ile birlikte başka bir kanallama grubunu başlatma
planlarından bahsediyordu ve hatta taşındıktan sonra başka bir tane daha.
Tallahassee'ye taşınmaktan bahsediyorlar. Görünüşe göre şu anda
taşınmıyorlar. Ve açıkça görülüyor ki baştan beri bu grubun sürekli birer
üyesi olma niyetleri yoktu. Öyle değil mi?
C: Açıkça görülüyor.
S: (L) Böyle düşünmelerine üzüldüm. Tüm hayatım boyunca temel olarak bunu
yapmaya hazırlandım ve F___ de öyle. Bize çok yardımcı oldular.
C: Grupta çok fazla şef olacaktı ama yeterince kızılderili olmayacaktı.
S: (L) RC ile ilgili olan durum da onun dergisinde editörlük yapma teklifini
reddetmem gerektiğini düşündürüyor bana. Herhangi bir yorum?
C: Durumu yanlış okumamaya dikkat et. Biyolojik döngüleri RC'yi güçlü bir
şekilde etkiliyor.
S: (L) Bunun geçmesini mi beklemeliyim?
C: Evet.
S: (L) Dergi fikrinin iyi olduğunu düşünmüştüm...
C: Eylemlerinle ilgili kararlarında "akışın" sana rehberlik etmesine izin
ver.
S: (L) Benim yapmaya çalıştığım şey de bu. Eğer biyolojik durumlar RC'yi
etkiliyorsa, eğer TR küçük düşürülüyorsa, bana ne oluyor? Önce bir kişi
negatif yükünü üzerime boşaltıyor, sonra 12 saat geçmeden bir başkası
negatif yükünü üzerime boşaltıyor, bütün bunların üstüne bir de kocam
negatif yükünü tepemden aşağı boşaltıyor. Bu kaldıramayacağım kadar fazla.
C: Odanın havalandırılmasını tavsiye ediyoruz. İyonize edici faktörler
dengeleyici etki yapıyor.
S: (L) İyonize edici faktörlerin son birkaç günde bu odada bulunmuş
insanlarla herhangi bir ilgisi var mı?
C: Herşey birbiriyle ilgili. Denge oluştuktan sonra rahatlığınız için
pencereleri kapatabilirsiniz.
S: (L) 21 Ekim celsesinde robotoid türde insanlardan veya yeniden
canlandırılan insanlardan bahsediyorduk... Bu insanlardan 7'si ile
karşılaştığımı söylediniz ve bir tanesini tanımladınız. Sonra profillerden
bahsettik ve belirgin kişilik özellikleri olmayışına değindik. Ayrıca onları
görür görmez tanıyamayacağımızı söylediniz. Hala bunu mu söylüyorsunuz?
C: "Dosyalarını" araştır. Öğrenme bazen en iyi inceleme ve keşifle yapılır.
S: (L) Araştırmam gereken şeyle ilgili birkaç ipucu daha söyleyebilir
misiniz? Hastaneye gitmekten bahsettiniz...
C: Duygusal değiller. Kendi incelemenle keşfedebileceğin başka ipuçları da
var. Bu konuda sana daha fazla bilgi vermemiz
senin için avantajlı olmaz. Bu konuda spekülasyon seni yolun dışına iter.
S: (L) Bu konu düşündüğüm kadar önemli olabilir mi?
C: Nihayetinde, ama henüz değil!!
S: (L) Kaydedilen ve yerel bir televizyon kanalında yayınlanan bir röportaj
yaptım. Bunun, bu tür faaliyetleri arttırıp arttırmayacağını merak ediyorum.
C: Giderek ısınan bir su gibi.
S: (L) Kişisel şeyleri bırakıp daha ilginç şeylere geçelim.
C: Teşekkürler!
S: (L) Almanlar 2. Dünya Savaşı sırasında bir zaman
makinesi yaptılar mı?
C: Evet.
S: (L) Gerçekten yaptılar mı?
C: Evet.
S: (L) Almanların zamanda yolculuk deneyleri savaştan sonra ABD'ye mi
taşındı?
C: Parçalı olarak.
S: (L) ABD, Almanlar tarafından yapılmış bir zaman makinesine el koydu mu?
C: Hayır.
S: (L) Neden?
C: Başka bir yere alındı.
S: (L) Nereye?
C: Mausenberg, Neufriedland.
S: (L) Makine hala Almanya'da mı?
C: Nein!
S: (L) Mausenberg nerede?
C: Antarktiklandt.
S: (L) Bu makineyi kim kontrol ediyor veya çalıştırıyor?
C: Klaus Grimmschackler.
S: (L) Şahıs olarak sormadım. Amerikalılar mı yoksa Almanlar mı?
C: Deutsche.
S: (L) Bu makineyi kendilerini zamanda oraya veya buraya taşımak için
kullandılar mı?
C: Glophen'de uygulandı, bit, yie aire das gluppen und werstalt de vir
seinderfor bidde.
S: (L) Neden anlamayacağımız bir şekilde cevap veriyorsunuz?
C: Üzgünüz, konu nedeniyle aktarımlarda bir karışma oldu.
S: (L) Bu Alman zaman makinesine dönecek olursak: Almanlar savaş sırasında
düşmüş bir UFO'yu ele geçirdiler mi?
C: Evet.
S: (L) Bu UFO'yu kim uçuruyordu -pardon- kim KULLANIYORDU?
C: Griler.
S: (L) Almanlar geri mühendislik yapıp bu aracın bir
benzerini yapabildiler mi?
C: Buna ihtiyaçları yoktu. Bu tür şeylerle ilgili bilgileri kanallanan
kaynaklardan edinmişlerdi.
S: (L) Almanlar bu bilgileri Vril Topluluğu'ndan mı aldı?
C: Kısmen. Ayrıca Thule Topluluğu.
S: (L) Antartika'da bu zaman makinesine sahip olan bireyler, bu makineyle ne
yapıyorlar veya ne yapmayı planlıyorlar?
C: Silindir döngüsüyle zaman sektörlerini
keşfediyorlar.
S: (L) Silindir döngüsü nedir?
C: Karmaşık ama 4'ten 6'ıncıya kadarki yoğunlukları kapsayan bir profil.
S: (L) Bu "zaman keşiflerini" yapmada herhangi belirli amaçları var mı?
C: Sizin ölçüm şeklinizle, şu ana kadar yok.
S: (L) Eğer Antartika'ya kaçıp zaman makinelerini de yanlarında
götürdülerse, herhangi bir dünyadışı varlık grubuyla çalışıyorlar mı?
C: 4'üncü yoğunluk KH.
S: (L) Bu Almanlar ve zaman makineleri, 4'üncü
yoğunluğa geçtiği zaman dünyayı ele geçirme planlarının bir parçasını mı
teşkil ediyor?
C: Belki.
S: (L) ABD'deki komploların herhangi birinin arkasında Almanlar var mı?
C: Hayır.
S: (L) Demek bağımsız hareket eden bir Alman unsuru var. Fakat bu fenomenin
temel özelliği olarak böyle birşeyin üzerinde odaklanmak, yanlış şey
üzerinde odaklanmak olur, değil mi?
C: Belki.
S: (L) Thule ve Vril topluluklarındaki Almanlar'ın tartıştığı şeyler
arasında "İçi Aydınlatan Siyah Güneş" de vardı. Bize "Siyah Güneş"in ne
olduğunu söyleyebilir misiniz?
C: KH yöneliminin nihai kaderi.
S: (L) Bu Siyah Güneş astronomik bir olay mı?
C: Temel olarak.
S: (L) Biz bu Siyah Güneş'i ne olarak biliyoruz? Kara delik mi?
C: Yüksek olasılık.
S: (L) Biraz alakasız ama Japonların bununla herhangi bir bağlantısı var mı?
C: Yalnızca "gizli" dünya devletine katılım seviyesi oranında.
S: (L) TR'nin bir teorisi vardı. Ona göre ABD Japonlara çok şey borçlu ama
borçlarını ödemeyecekler ve Japon
hükümetinin düşmesine neden olacaklar ve Japonlar ve diğer bazıları 2. Dünya
Savaşı'nda olduğu gibi "kötü adamlar" olarak gösterilecekler. Böyle bir plan
var mı?
C: Hayır.
S: (L) Neden X-Files dizisinde ABD'deki UFO/dünyadışı varlık faaliyetlerinin
sebebi olarak Japon komploları gösterildi? Neden Japonları Kötü Adamlar
olarak gösteriyorlar?
C: Hatırla "X-Files" kurgusal bir temele sahip.
S: (L) Geçen ay RC'nin evinde bir video izledim. Çok garip UFO'lar
görünüyordu ve RC onların Merkaba'lar olduğunu söyledi. Devasa, yarı şeffaf,
canlı yaratıklar gibiydiler. Denizanası gibi jölemsi bir yapıları vardı. Ve
görünüp kayboluyorlardı. Bu şeyler neydi?
C: Yoğunluk öncülü dalga etki paketleri yoluyla ortaya çıkan 6'ncı yoğunluk
etkileri.
S: (L) Bu şeyleri kamerayla çeken kişi onları çağırabiliyor gibiydi. Bunu
nasıl yapabiliyordu?
C: Izgara matrisindeki manyetik konum noktaları üçlemesi düşünce formu
projeksiyonlarıyla etkileşiyor.
S: (L) Bu kişiyle ilgili sıradışı bir özellik var demek mi oluyor bu?
C: Yalnızca bilinçaltı paralel dönüştürme bakış açısından.
S: (L) İstersek bu yaratıklardan birini ortaya çıkarmamızın bir yolu var mı?
C: Son derece zor olur, çünkü konum-matris şu anda senin için avantajlı bir
durumda değil.
S: (L) Yani bu konumla, bir konum ızgarasıyla ilgili birşey?
C: Evet.
S: (L) Bundan bahsetmişken, RC Sedona'ya taşınmak istiyor ve bunu yapmak
istemesinin nedenlerinden birinin ona göre "Florida'nın düşük yoğunluklu"
olması, "Kertiş-land" olması, negatif varlıklarla ve enerjilerle dolu olması
olduğunu söylüyor. Bu doğru bir değerlendirme mi?
C: Sen ne düşünüyorsun?
S: (L) Bazen merak ediyorum... Eminim daha iyi bir insan olurdum...
C: Herkes her zaman daha iyi olabilir ama olaylara duygusal bir tepki olarak
aceleyle yapılan ve genelleştirilen
yargılamalar, duygusal olarak geliştirilen önyargılarla dolu olmaya
mahkumdur.
S: (L) Güney batıdaki "Kertiş-land"a taşınarak yağmurdan kaçarken doluya
tutulması mümkün yani?
C: Elbette! Senin de çok iyi bildiğin gibi!
S: (L) Böyle düşündüğü için üzülüyorum ve muhtemelen kendini tehlikeye
atıyor çünkü kimse şu anda berrak düşünemiyor gibi görünüyor ve
yapabileceğim veya söyleyebileceğim birşey yok gibi görünüyor. Burada ona
olanlardan dolayı Florida'nın korkunç bir yer olduğu konusunda çok ısrarcı.
Bir anlamda kendimi aşağılanmış gibi hissettim.
C: İlişkilerinde sana rehberlik yapması için içgüdülerini kullan.
S: (L) Şimdi vites değiştirelim: Dünyadışı varlığın otopsi videosunu
seyrederken karın boşluğunun merkezini kaplayan büyük bir organ gördük. Bu
neydi?
C: Kalp/karaciğer.
S: (L) İkisinin bir birleşimi mi?
C: Evet.
S: (L) Ayrıca sert veya somut bir cismi dikkatli bir şekilde çıkarıp küçük
bir kutuya koydular. O cisim neydi?
C: Kristal alıcı-verici.
S: (L) Yumuşak maddeler neydi?
C: Organik doku. Önemli değil.
S: (L) O varlık dişi miydi yoksa erkek mi?
C: Her ikisi veya hiçbiri.
S: (L) Cinsel olarak üreyebilen bir varlık mıydı?
C: Hayır.
S: (L) Hayatta kalabilmek için ne tür bir besin tüketiyordu?
C: Tuzlu jelatin kürecikler.
S: (L) Bizim gibi ağız yoluyla mı yiyordu?
C: Kordatlar.
S: (L) Ne? O nedir?
C: Başlıca beze kanalları yoluyla dağılım için biyolojik mikroformların
kullanıldığı uygulamalar.
S: (L) O varlık bizim gibi nefes alarak oksijen kullanıyor muydu?
C: Evet.
S: (L) Akciğerleri neredeydi?
C: Gövde boşluğunun yanları.
S: (L) Grilerin ÇOK uzun boylu ve "birkaç sıra dişleri" olan bir türü
hakkında birşeyler okudum. Bunlar nedir?
C: Biyogenetik yapılar.
S: (L) Daha önce gezegendeki "çarpışmada" her iki tarafta 16 tür olduğunu
söylemiştiniz. Yani KH ve BH taraflarında. "İyi adamlar" dediğimiz diğer
varlıklarla herhangi bir bilinçli bir etkileşim gördük veya böyle bir
etkileşimi deneyimledik mi?
C: Henüz değil.
S: (L) O kadar genç biri için şaşırtıcı derecede bilgili görünen D___
hakkında bana herhangi birşey söyleyebilir misiniz?
C: Profili oluşturmak için daha önce öğrendiklerini akılda tutarak keşif ve
gözlem yap.
S: (L) Meksika'da görülen ve videoya çekildiği iddia edilen Peygamber devesi
türü varlıklar kim veya ne?
C: Elapidoryan.
S: (L) Nereden geliyorlar?
C: Oryon.
S: (L) Burada bulunma sebepleri nedir?
C: Etkileşim araştırması. Minturyanların projesi. Fiziksel profil
benzerliğinin nedeni bu. 3'üncü yoğunluk yüzeyi ile uyumluluğu tespit etmek
için inceleme yapıyorlar.
S: (L) Dünya'da ortaya çıkıp çıkamayacaklarını mı öğrenmeye çalışıyorlar?
C: Yoğunluk sınırı geçişinden sonra.
S: (L) Bu yoğunluk sınır geçişi ne zaman olacak?
C: Açık!
S: (L) Denedim! Şimdi bana Val'den bahsedin.
C: Aktif bir iletişim ve gözlem çabası yoluyla öğren.
S: (L) Bir celsemize katılır mı acaba?
C: Belki.
S: (L) Bu yıl Gulf Breeze'deki UFO konferansı İlkbahar'da. Gitmemiz gereken
konferans bu mu?
C: Evet.
S: (L) Kocam son zamanlarda neden iğrenç davranıyor? Kişisel bir soru
olduğunun farkındayım ama bunun stresine dayanamıyorum.
C: İğrenç subjektif.
S: (L) Biliyorum. Ama tavsiyeye ihtiyacım var.
C: Ruhsal kaynakları birleştir... ve İyi Geceler!
_____________________________________
Kasyopya bilgileri- 1 /
Kasyopya bilgileri notlar
/ Sirius Bilgileri
E-kitaplar:
1-Kasyopya
Celseleri (pdf)
Hiçbir
yazı/ resim izinsiz olarak kullanılamaz!! Telif hakları uyarınca
bu bir suçtur..! Tüm hakları Çetin BAL' a aittir. Kaynak gösterilmek şartıyla siteden
alıntı yapılabilir.
© 1998 Cetin BAL - GSM:+90 05366063183 -Turkiye/Denizli
Ana Sayfa /
Index
/
Roket bilimi /
E-Mail /
Rölativite Dosyası
Time Travel Technology / UFO
Galerisi / UFO Technology/
Kuantum Teleportation /
Kuantum Fizigi
/ Uçaklar(Aeroplane)
New World Order(Macro Philosophy) /
Astronomy
|
|