Dünya'nın Geleceği İle İlgili Celselerden Bölümler


S: (L) İsa herhangi bir şekilde özel miydi, dendiği gibi meshedilmiş miydi?
C: Savaşları ve toplumsal uykuyu sona erdirmek için hızla yükseltildi; Zindar konseyi.
S: (L) Zindar Konseyi nedir?
C: İki döngü değiştiriciler misyonu.
S: (L) Bu ne anlama geliyor?
C: Referanslar geniş. Gitmeliyim. İyi geceler.
23 Temmuz 1994



S: (L) Bu komet olayının herhangi düzenli bir periyodu veya döngüsü var mı?
C: Evet.
S: (L) Periyodu nedir?
C: Kabaca 3600 yıl.
S: (L) Velikovsky, Venüs gezegeninin tarihimizde belirli bir dönemde 52 yıllık bir döngüsü olduğunu söylediğinde haklı mıydı?
C: Yakın.



S: (L) Yani, transfer etmek istenen büyük bir kütle varsa, sorun kısmen kütlenin çok geniş bir mekan/zaman alanına dağılması ve dolayısıyla bir aşama ile transfer edilmesi veya bu anlamda birşey mi?
C: Yakın.
S: (L) Bu hususta bize biraz daha açıklama yapabilir misiniz?
C: Kütle zaman döngüsünü etkiliyor: küçük kütle eşittir küçük zaman döngüsü; büyük kütle eşittir büyük zaman döngüsü.



S: (L) Peki, bu komet kümesi, güneş sistemine en son ne zaman geldi?
C: 3582 yıl önce.
S: (L) Döngüsü nedir?
C: 3600 yıl.
S: (L) Peki, bu kümenin ne zaman tekrar ekliptik düzlemine girmesi bekleniyor?
C: 12 ila 18 yıl.
S: (L) Uzaylılar bu komet kümesi ile mi yolculuk yapıyorlar?
C: Hayır.



S: (L) Osiris döngüsü; Osiris'in bedeninin parçalanmasını DNA sarmallarının parçalanmasına benzetmek bakımından Kertişlerin insanlık üzerindeki faaliyetinin bir örneğini mi teşkil ediyor?
C: Yakın.



S: (L) Birkaç ay önce olan, süper-derin deprem denen 400 mil derinliğindeki depremin özelliği neydi?
C: İçerde meydana gelen aşamalı ısınmanın neden olduğu bir mağma hareketi. Periyodik bir döngünün parçası sadece.



S: (L) Yani bu dalga olmadan buraya gelmeleri daha yavaş olurdu. Dalga nereden geliyor?

C: Komet kümesini izliyor.

S: (L) Komet kümesini izliyor. Bu dalga neyden oluşuyor?
C: Boyut sınırı.

S: (L) Boyut sınırı sürekli olarak komet kümesini mi takip ediyor?
C: Hayır.

S: (L) Boyut sınırı her geçişinde bu komet kümesiyle bir şekilde ilişkili mi oluyor?
C: Hayır. Boyut sınırı herşeyi kapsayan enerji realitesi değişimini izliyor; boyut sınırı bu sefer bu komet geçişini izleyecek. Daha önce de oldu ama çoğunda değil.

S: (L) Bu boyut sınırı bir boyuttan başka bir boyuta geçiş sınırı, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Bu boyut sınırı yeni bir boyut yaratıyor...
C: Boyutları titreştiriyor. Boyutlar arasında yolculuk yapıyor...

S: (L) Bizim boyutumuz mu titreşiyor?
C: Hayır.

S: (L) Diğer boyut mu titreşiyor?
C: Hayır.

S: (L) Gidip gelen nedir?
C: Yaşanılan yer.

S: (L) Yaşanılan yerdeki herşey titreşiyor mu?
C: Hayır. Gezegeniniz, boyutlar arasında yolculuk yapıyor.

S: (L) Bu boyut değiştirme ne kadar sıklıkla oluyor?
C: Her 309.000 yılda bir.

S: (L) Diğer bir deyişle 4. yoğunlukta 300.000 kalacağımızı tahmin edebilir miyiz?
C: Evet.

S: (L) Buna göre "düşüşü" yaşamadan önce cennetteki yaşantımız da 300.000 yıl kadar mı sürdü?
C: Evet.

S: (L) Bu Nefilimlerin buraya geldiğini ve 36.000.000 tane olduklarını söylüyorsunuz, doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Grilerin ve Kertenkelelerin askeri gücü olduklarını söylemiştiniz, değil mi?
C: Evet.

S: (L) O zaman arkamıza yaslanıp gösteriyi izleyelim! Gezegenlerin boyut değiştirdiklerini söylüyorsunuz...
C: Boyutlar değişiyor, gezegenler boyut içinde yer alıyor.

S: (L) Mekan/zamanda bu diğer boyutun kaynağı nedir?
C: Fazla karmaşık.

S: (L) Üretici kaynak nedir?
C: Büyük döngünün bir parçası.

S: (L) Mayalar bu büyük döngüyü biliyorlar mıydı?
C: Kısmen anladılar.

S: (L) Onların takvimleri 2012 yılına kadar uzanıyor... Bu tarih, boyut sınırı değişimi için doğru tarih mi?

C: Yakın. Sizin ölçülerinizle hala belirsiz. Kertişler sizi 4'üncü yoğunlukta yönetmeyi umuyor. 18 yıla daha yakın.



S: (L) Yani buradaki fikir, oraya hangi yönden ulaşmış olursan ol, her iki yolu harmanlamak, öyle mi?
C: Başkalarına hizmet, bu iki gerçekliğin mükemmel bir dengesini sağlıyor. Tam karşısındaki kendine hizmet ise büyük döngünün mükemmel bir dengede kapanmasını sağlıyor.

S: (L) Yani başkalarına hizmet yolunun varolabilmesi için kendine hizmet yolunun da olması şart, öyle mi?
C: Evet.



S: (L) Bu hususta biraz yardım istiyorum. Eğer o gezegen küle döndüyse neden insanlar orada tohumlandı... Kısa bir süre sonra küle dönüşecek olan bir gezegende var edilmenin amacı nedir?
C: Pekala. İşte bir şok-edici geliyor; henüz tamamen yanıp küle dönmedi.

S: (L) Peki nedir? Bize yanıp küle döndüğünü söylemiştiniz. Buradaki asıl hikaye nedir?
C: Tamamen yok olması sizin 4'üncü yoğunluğa geçişiniz sırasında olacak. D'Ankhiar'da şu anda insan bedenleri yaratılıyor.

S: (L) O gezegende şu anda insan yaratılmasından kastettiğiniz şey nedir? Yoksa o gezegen bu gezegen mi?
C: Hayır. Büyük döngünün kapanmasıyla ilgili.

S: (L) Şu anda orada insan varlıklarının yaratıldığını mı söylüyorsunuz?
C: Evet, öyle. Irkınız orada üretiliyor.

S: (L) Nasıl?
C: Boyut geçişi, anladın mı?

S: (L) Orada 4'üncü yoğunluk bedenlerinin mi yaratıldığını söylüyorsunuz?
C: Hayır. 3'üncü.

S: (L) 3'üncü yoğunluk bedenleri... Şu andaki bedenlerimizden çıkıp o bedenlere mi gireceğiz?
C: Uzaklaşıyorsun. Dikkatli düşün. Boyut. Gerçeklik. Döngü.

S: (L) Şu anda orada insan ırkının bedenleri üretiliyor...
C: Evet.

S: (L) Ve boyut sınırı geçişi sırasında o gezegen tamamen küle dönmüş olacak...
C: Evet.

S: (L) Şu anda o gezegende üretilen insanlar boyut sınırı geçişi sırasında nereye gidecek?
C: Eski dünyaya.

S: (L) Eski dünyaya mı gidecekler?
C: Sizin bildiğiniz şekliyle zaman yok. Hepsi kolektif bilince yönelik derslerden ibaret.

S: (L) Yani bu büyük döngünün kapanmasıyla birlikte herşey baştan mı başlayacak?
C: Pek sayılmaz; hatırla, başlangıç diye birşey yok.

S: (L) Dünyadaki pek çok ruh, dünyaya gelmekte olan bu yeni bedenlere mi girecek?
C: Evet.

S: (L) Ve eski insanlık olarak, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Ve herşeye bir daha başlayacaklar?
C: Evet.

S: (L) Yani çok sayıda insan bu oyuna baştan başlayacak?
C: Yakın.

S: (L) Bu ceza mı?
C: Hayır. Varoluşun doğası.

S: (L) O noktada bazı ruhlar da bir üst yoğunluk seviyesine mi gidecek?
C: Evet.

S: (L) Bize bunun bir yüzdesini verebilir misiniz?
C: Hayır. Şu anda açık.

S: (L) Eğer bu döngünün bir noktasında şu anda kulladığımız bedenler o gezegende üretilip dünyaya getirildiyse, o bedenleri kim getirdi?
C: Boyut geçişi.

S: (L) Kim değil ne, öyle mi?
C: Herşey "kim" ve "ne"dir.

S: (L) Önceki gece Gezici Yolcular'ın bu bedenleri o gezegenden alıp dünyaya getirdiklerine dair birşeyler söylediniz, değil mi?
C: Evet.

S: (L) Peki o zaman bu Gezici Yolcular boyutlar mı?
C: Evet. Siz de öyle.

S: (L) Lineer zihnimize neler yaptığınızın farkında mısınız?
C: Bir kutu dolusu kurtçuk. (Ç.N.: Kutu dolusu kurtçuk [can of worms] deyimi, sonraki çeşitli celselerde de kullanılıyor. Genelde zararlı nitelikte olan ve sakınılması gereken şeyleri işaret etmek için kullanılıyor.)

16 Kasım 1994



S: (L) Pleiades'lerle ilişkiniz nedir?
C: Pleiades'liler pek çok diğerleriyle de bağlantı kuruyor; Biz sahneye sizinle çıktık ama aslında esas olarak aynıyız; sadece boyut sınırı üzerindeki odak noktalarımız hafifçe farklı.

S: (L) Tüm bu faaliyetler neden şimdi oluyor?
C: Kapanmak üzere olan büyük döngü çok özel bir fırsat sunuyor.

S: (L) Bu, geleceği değiştirmek için özel bir fırsat anlamına mı geliyor?
C: Geleceği, geçmişi ve şimdiyi.



S: (V) Az önce belirttiğiniz "buluşmayı" merak ettim de...
C: Buluşma, boyut sınırı geçişinden kaynaklanıyor.

S: (L) Peki bu boyut sınırı geçişinde neden bir buluşma gerçekleştiriliyor? Bu gerçekten çok büyük bir şov mu olacak?
C: Bir fırsat.

S: (V) Tüm pencerelerin aynı anda açılması ve böylece tüm bu varlıkların aynı anda gelmesi gibi mi?
C: Tüm evreni etkileme fırsatı gibi. "Pomp and Circumstance" (İhtişam) yani "Hope and Glory" (Ümit ve Coşku) marşının kozmik düzeyde çalındığını düşünün. (Ç.N.: Zafer marşları)

S: (L) Çeşitli tür ve ırktan varlıkların, bu kocaman evrenin en uzak yerlerinden birindeki önemsiz bir galaksinin en dış kenarında bulunan toplu iğne başı kadar küçük bir gezegende buluşması herşeyi nasıl etkileyebilir?
C: Bu senin algın.

S: (L) Peki doğru algı nedir? Dünya gezegeni ve üzerindeki insanlar, burada meydana gelen şeyler, bizim normalde düşündüğümüzden daha mı önemli?
C: Dünya bir Birleşme noktası.

S: (L) Her zaman bir birleşme noktası mı buldu? Birleşme noktası olarak mı tasarlandı? Yoksa sadece bir kereye mi mahsus?
C: Bir kerede çok fazla soru.


S: (L) Başlangıçtan itibaren bir birleşme noktası olarak mı tasarlanmıştı?
C: Doğal işlevi.

S: (L) Yani her zaman bir birleşme noktası mıydı? Burada böyle garip şeylerin olmasının nedeni bu mu?
C: Bunu yanıtlamak zor çünkü "zaman" hakkındaki anlayışınız yanlış.

S: (V) Bu tür buluşmalar diğer gezegenlerde başka gruplar tarafından da gerçekleştirildi mi hiç?
C: Gerçekleştirildi, gerçekleştiriliyor ve gerçekleştirilecek.

S: (L) Yani yapısı veya üzerindekiler farklı olabilecek olmakla birlikte birleşme noktaları olan başka gezegenler de var? (V) Bunlar paralel evrenlerde mi?
C: Uzaklaşıyorsunuz.

S: (L) Eğer bu birleşme noktaları bütün evrene dağılmışsa, bu boyut geçişi birleşmesi evrendeki bütün birleşme noktalarında aynı anda mı gerçekleşecek?
C: Hayır.

S: (L) O halde, zamanda herhangi belirli bir noktayı ele aldığımızda, belirli veya seçilmiş birleşme noktalarında meydana geliyor?
C: Yakın.

S: (L) Peki boyut sınırlarının coğrafi noktalarla bir ilişkisi var mı?
C: Boyut sınırları dalgalar üzerinde ilerler.

S: (L) Peki bu dalgalar nereden geliyor?
C: Sürekli bir döngüdeler.

S: (L) Peki dünya mı ona doğru ilerliyor yoksa o mu dünyaya doğru geliyor?
C: İkisinden biri.

S: (F) Dünya üzerinde yaşayan varlıkların mevcut olmasının, bu buluşma veya birleşmeyle bir ilgisi var mı?
C: Evet. Çünkü gelişiminizde kritik bir kavşaktasınız.

S: (L) İlk celsede verdiğiniz kehanetlerin hala geçerli ve yaklaşmakta olup olmadıklarını öğrenmek istiyorum.
C: Gelişiyorlar.

S: (L) Yani yakında meydana gelecekleri noktaya doğru mu gelişiyorlar?
C: Akışkan.

S: (L) Yani bazıları gerçekleşmeyebilir mi?
C: Evet.

S: (L) Peki bu gece verdiğiniz kehanetler de değişime tabii mi?
C: Belki.

S: (L) Yoksa daha mı somutlar?
C: Açık.

S: (L) Ken Carey'le kimin iletişim kurduğunu öğrenmek istiyorum. O bilgileri kimden alıyor?
C: Pek çok.

S: (L) Bu pek çok varlık bizim perspektifimize göre "iyi adamlar" mı?
C: Evet, bazıları. Bazıları değil.

S: (L) Bu kanaldan gelen bilgilerin bir kısmı bozuldu mu?
C: Henüz değil.

S: (L) Gezici Yolcular olarak da bilinen 6'ncı yoğunluk Oryonlar, bizi genetik mühendislikle yarattığı veya buraya koyduğu söylenenler mi?
C: Yakın. Onlar da dalga üzerindeler.

S: (L) Bu dalganın üzerinde ilerleyen gruplar... Dalga üzerinde olmak, Gezici Yolcular'ın tanımının bir parçası mı?
C: Evet.

S: (L) Dalga üzerinde olmayı seviyorlar mı?
C: Dünya üzerinde olmak sizin için "eğlence" mi?

S: (L) Dünya üzerinde yaşıyor olmayı çok seviyorum ama acı ve ağrı çekmeyi sevmiyorum ve insanların insanlara karşı zulüm işlemesini veya insanların acı çektiğini görmeyi sevmiyorum.
C: Dünya üzerinde eğlence için mi yaşıyorsunuz?

S: (L) Dünya üzerinde eğlence için yaşıyor olmayı isterdim ama epeyce süredir içten gülemiyorum. Herşeyin daha güzel olduğu bir gezegende yaşamak isterdim...
C: Yanlış anladın.

S: (L) Söylediğiniz şeyi anlıyorum. Orada yaşıyorlar çünkü yaşadıkları yer orası.
C: Evet.



S: (L) Dalga nereden çıktı?
C: Bir yerden çıkmadı.

S: (L) Evrende sürekli bir döngüde mi?
C: Yakın.

S: (T) 6'ncı yoğunlukta bu dalganın tepesinde ilerliyorsunuz, doğru mu?
C: Evet. Biz 6'ncı yoğunluktaki siziz.



S:(T) Bu yüzden düşünme ve değerlendirme seviyesi olarak isimlendiriliyor. Gidip yaptığın şeyler hakkında düşünüyorsun. (TR) Peki ya 6'ncı yoğunluktaki ruhlar? (L) 6'ncı yoğunluk KH varlıkları var mı?
C: 6'ya ulaştığında artık 5'e kadar olan döngüye girmezsin.

C: Size yardım ederek sizinle ve diğer herşeyle birleşme ve böylece büyük döngüyü tamamlama kaderimizi gerçekleştirmeye doğru ilerliyoruz.



S:(L) 4'üncü yoğunluğa geçtiğimizde hepimiz bu diğer varlıklarla eşit duruma geleceğiz ve herşey daha eşit olacak. Ayrıca, 4'üncü yoğunluk adayı olmayanlar döngüde başa dönecekler ve herşeye baştan başlayacaklar. 3'üncü yoğunluk karmaşasında bir 300.000 yıllık kavga ve sefalet deneyimi daha yaşayacaklar. (BP) Ve 4'üncü yoğunluğa geçişle birlikte, mekanda bir değişimden ziyade algıda bir değişim olacak, doğru mu? (L) Hm hm.
C: Yakın.



S:(TM) Aklımda belirli bir zaman vardı... Şüphelerimi doğrulayacak birşey söyleyeceklerini umuyordum.
C: Sen söyle. Yolculuğu açıkça görebiliyoruz. Ama 3'üncü seviyedeki ani bir hızlanmayla ilgili bir belirsizlik var. Zaman döngüsüne müdahale edildi ve döngü bloğu nedeniyle açık bir şekilde göremiyoruz.

S:(TM) Ne tür bir araçla gidiyordum?
C: Döngü bloğu nedeniyle göremiyoruz.

S:(L) Döngü bloğu nedir?
C: Çok karmaşık ama birey üzerinde bir frekans örtüsünün oluşumuyla ilgili.



S:(F) Bu nasıl olabilir? (L) Eğer bir gezegen...
C: Herşey tam bir döngü içinde.

******

S:(L) Eğer alta gidersen okyanusa gömülüp tüm döngüye baştan başlayacağını düşünmekte haklı mıyım?
C: O kadar basit değil.

S:(GB) Bir çeşit balon gibi mi?
C: Yakın.



S:(L) Dalga büyük döngünün bir parçasından ibaret. (T) Ve biz de belirli bir frekans oluşturarak dalga geçtiği sırada mümkün olduğu kadar çok kişiyi öteye geçirmek için buradayız ve burada bulunmamızın başka hiçbir amacı yok... öyle mi?
C: Bu, özgür iradeye müdahaleyi ima ediyor.



S:(T) Kertişleri bırak... (L) Dalga, Büyük Döngü'nün kapanması için gerekli olan kadersel olayların meydana gelmesine mi neden oluyor?
C: Yakın.



S: (T) Eğer karadelik, birinci seviyeden dördüncü seviyeye kadar olan saf KH ise, beşinci seviyeden yedinci seviyeye kadar olan bölüm de saf BH'dir. (SV) Daha önce beşinci ve altıncı seviyede de KH'nin olduğunu söylemişlerdi. (T) Ama o yansıma. (L) Düşünce formu.
C: Beşte kapsüllenmiş halde. (sınırlandırılmış)

******

S: (L) Oktavlar ve benzer şeylerle ilgili bir sürü şey öne sürülüyor.
C: Büyük döngü. Bahsettiğin şeyleri öne sürenler kim?

S: (L) Oktav döngüsünden bahsedenlerden biri Gurdjieff, ayrıca Sufi öğretileri ve birkaç büyük felsefi öğretide de oktav etkisinden bahsediliyor. Yedili döngü var ve sonraki döngü bir üst seviyede ve bu müzikteki oktav gibi tanımlanıyor.
C: Biz kimiz?

S: (L) Kasyopyalılar.
C: Evet. Şimdi, size gelişiminizde yardımcı olmak için gönüllü olduk, değil mi?

S: (L) Başka tüm saçmalıkları pencereden atın gitsin mi diyorsunuz?
C: Eğer sekizinci bir seviye olsaydı, sizce bunu şimdiye kadar belirtmeyi ihmal eder miydik?!?



S: (J) İyi bir nokta. (SV) Söylemeyi unuttular! (J) Ou, bu arada size sekizinci seviyeden bahsetmiş miydik?! (T) Belki bu insanlar döngünün baştan başlamaktan ziyade başka bir oktava geçtiğini düşünüyorlardır. Henüz bu bilgiyi netleştirmemişler.
C: Konuşan çok kişi var ve yalnızca bazıları gerçeği söylüyor!



S: (J) Herşeyin ardındaki sebep mi?
C: Şimdiye kadar öğrendiklerinizin çoğu, gerçeklik tanımları varsayımı üzerine kuruluydu.

S: (L) Peki varsayımlarımızın hepsi tamamen yanlış mı?
C: Hepsi değil.



C: Açık. ... Ekin çemberleri. 1. Bir gezegen "penceresi." 2. Astronomik "ikiz" fenomeni vs. 3. Alternatif akım. 4. Hasat zamanı ödüllendirilmeyi bekleyin.

S: Salyangoz şekilli oluşum sahte mi?
C: Açık.

S: (L) Ne anlama geliyor?
C: Açık. 5. Gömülü hafıza. 6. Kervan. 7. Özlem. 8. Kavrama yoluyla bilgi. 9. Görüntü doğrulama sunuyor. 10. Bağlantılı öğrenişler. 11. İletişim.

S: (J) Bu logo olarak kullandıkları. (T) Bunu biliyorlar mı merak ediyorum.
C: Merak et gerçekten! 12. Bilgi aktarımı. 13. Döngüsel kalıpları inceleyerek gerekli ipuçlarını bulun. 14. Aile. 15. Değişim Sezonu. 16. Büyük ilerleyiş. 17. Bir laboratuar olarak evren. 18. Boyut ötesine geçiş. 19. Fiziksel hayatın resmedilişi. [ç.n.: grup tarafından resimlerine göz atılmakta olan ekin çemberlerinin anlamsal ifadeleri sanırım.]
 



S: (L) Big Beng noktasında ne tür bir matematiksel işlem gerçekleşiyor?
C: Sürekli bir döngü.

S: (L) Yedinci yoğunluktan sonra döngü yediden altıya mı devam ediyor, yoksa yediden bire mi?
C: İkisi de değil.

S: (L) Yedinciden aynı anda tüm yoğunluklara mı?
C: Yakın.



S: (T) Yani dördüncü seviye bir ruh, üçüncü seviyedeki bir bedene girebilir mi?
C: Hatırlayın, daha önce de tanımladığımız gibi, birinciden dördüncüye kadarki yoğunluklar, kısa dalga döngüsü, veya sizin deyişinizle reenkarnasyon içerir. Bu yoğunluk seviyelerinin her birinde ruh-beden evliliği vardır. Bu yoğunluk seviyelerinin her birinde, yaşam deneyimlerinin incelenmesi ve değerlendirilmesi için, döngü sürecinde beşinci yoğunluğa geçişler vardır. 6'ncı yoğunluk, kısa dalga döngüsünün gerekli olmadığı ilk yoğunluktur çünkü artık fiziksel eğilim yoktur. Bu nedenle, birden dörde kadarki tüm seviyelerde, fiziksel durumdayken, fiziksel bedenin bir ruh yansıması vardır. Bu nedenle kısa dalga döngüsünün çeşitli noktalarında, çeşitli türlerde bedenlenmeler mümkün ve hatta oldukça muhtemeldir. Anlıyor musunuz?



S: (L) Evet, bence öyle.
C: Hmmm. Biz öyle hatırlamıyoruz. Bizim hatırladığımız kadarıyla, içgüdüsü ve hayalgücü vardı ve içgüdüsünü hayal gücüyle birleştirdiği zaman gerçeğe dönüştü. Gerçeğe dönüştüğü zaman, fiziksel üçüncü yoğunluk gerçeğinde ortaya çıkacağından tam emin olduğu bir gerçeklik yaratmıştı. Ama önemli olan kendine güveniyor olması değildi. Öyle olduğunu biliyordu. Denkleme şüphe eklemek için kendini durdurmadı. Ama sen "Ne olduğunu bilmiyoruz, çünkü oraya hiç gitmedik!" dediğinde yaptığın şey bu. Mantıklı düşün lütfen. Herşeyin büyük bir döngü olduğunu defalarca söyledik. Daireler içinde dairelerden bahsettik. Döngülerden bahsettik. Kısa dalga döngülerinden ve uzun dalga döngülerinden bahsettik. Şimdi, bizden istediğiniz ve bizim büyük bir mutlulukla verdiğimiz tüm bu bilgilerden sonra, düz bir çizginin sonsuza kadar düz bir çizgi olarak devam etmesini mi beklersin? Bunu nasıl yapabilir? Üçüncü yoğunluk dünyanızda, Doğu'ya veya Batı'ya ya da Kuzey veya Güney'e düz bir çizgi çizerseniz ne olur?..

S: (J) Kendine geri döner.
C: Doğru.

S: (L) Tamam, demek büyük bir kürede yaşıyoruz!
C: Öyle mi?

S: (L) Öyle anlaşılıyor. Yoksa büyük bir daire mi?
C: Ah ah ah. Daha fazla çalışman ve öğrenmek gerekiyor canım. Daha fazla çalışman gerekiyor. Albert Einstein'ın bile ne olduğuyla ilgili bir teorisi vardı.

S: (L) Evet ama sadece bir teori.
C: Ou, o halde teoriyi bırakmak gerekiyor demek. Hiçbir zaman bilmeyeceğiz. Sadece bir teori. Unutalım gitsin.

S: (T) Ben hala daireyi genişletiyorum... (SV) Ben de.
C: Çok iyi, fikir buydu. Gidiyor, gidiyor ve gidiyor.

S: (L) Benimki de gidiyor, ama kendine dönmedi ve hiçbirşeyle karşılaşmadı. Anlatmaya çalıştığınız nokta nedir?
C: Bir nokta mı olması gerekiyor?

S: (L) Elbette!
C: Kim demiş? Öğrenmenize yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bu sürecin ne zaman sona ermesini bekliyorsunuz?

S: (J) Hiçbir zaman. (L) Tanrım, umarım hiçbir zaman.
C: Öyleyse hiçbir zaman bir nokta yok!

S: (J) Anlatmak istediğiniz noktayı anladık! (L) Nokta falan yok. [Gülüşme] Daireyi dışa doğru genişletirsen ve daire tüm yönlere doğru genişlerse, yedi çizgiyi de kendisiyle birlikte çeker ve kapsanan kesitlerdeki alan da sürekli artar ve sonra o daireyi çevirdiğimizde bir küre olur.
C: Aynen öyle. Ama Laura bunun büyük bir kürede yaşıyor olduğumuz anlamına geldiğini söylüyor. Ve belki de öyle.

S: (T) Büyük bir küre olmazdı, yalnızca daire içindeki büyük bir küre olurdu. Eğer daire genişlemeye devam ederse, dışa doğru gitmeye devam ederdi, giderek büyürdü, büyürdü, büyürdü... (L) Beni sinirlendiriyorsun... (T) Ama sonsuza kadar gidiyor... Çünkü dışa doğru gitmede bir son yok.
C: Yok mu?

S: (SV) Yok.
C: O halde belki başlangıç da yoktur.

S: (T) Başlangıç da olmazdı, sadece büyük, açık bir boşluk. Sonsuz bir boşluk...
C: Eğer son yoksa, başlangıç yoksa, ne var?

S: (L) Nokta yok. (J) Burada ve şimdi.
C: Burada ve şimdi, yani aynı zamanda gelecek ve geçmiş. Geçmişteki herşey, şu andaki herşey ve gelecekteki herşey, hepsi birarada. Üçüncü yoğunluktaki insanlarınızın çok azının uzay yolculuğunu anlayabilmelerinin nedeni bu, çünkü üçüncü yoğunluğunuzda uzayda yolculuk yapmak, geceleyin rahat evinizde yatağınızda uzanmak kadar üçüncü yoğunluk bir eylem olsa da, zaman referansı ortadan kalkar. Anneniz gibi kendinize yakın tuttuğunuz birşey. Ve en büyük ilüzyonunuz. Size defalarca zamanın olmadığını söyledik ama elbette beyniniz bu kavramla o kadar yıkandı ki, ne yaparsanız yapın ondan kurtulamıyorsunuz, öyle değil mi? Uzayın derinliklerine gittiğinizi düşünün. Herşeyin tamamen bir olduğu gerçekle karşılaştığınızda kendinizi kaybederdiniz. Değil mi? Kendinizi uzay boşluğunda giderken düşünün!



S: (L) Eğer artık kimseye birşey söylemeyeceğime söz verirsem, tüm bu saldırıları durduramaz mıyız?
C: Durmana gerek yok, sadece yaptıklarınızı nasıl yaptığınıza dikkat etmeniz gerekiyor. Bilgi akışı asla zararlı birşey değildir. Daha önce de tanımladığımız gibi, Kendine Hizmet'te enerjilerin sınırlanması, tıkanmasını ve içe odaklanmasını vardır. Başkalarına Hizmet eğiliminde ise enerjilerin dışa akışı, odağın içten dışa doğru olması vardır. Dolayısıyla bilgi akışı veya yayımı faydalıdır ve Başkalarına Hizmet eğiliminin yapısında vardır. Fakat kişi bununla ilişkili tehlikelerin de farkında olmalıdır. Akışın ve oluşan olasılıkların kontrolünü kaybetmemelidir. Dikkatli olmanız gereken nokta burası. Düzene ihtiyacınız var. Ve saldırı herhangi sayıda sebeple herhangi sayıda kaynaktan gelebilir. Her zaman aynı sebepten gelmez. Ve elbette kısa dalga ve uzun dalga döngüsü vardır. Kısa dalga döngüsü çabuk tamamlanan döngüdür. Uzun dalga döngüsü daha yavaş tamamlanan döngüdür ve dolayısıyla sizin algıladığınız şekliyle tamamlanması daha uzun sürer. Ve bu da durumu daha karmaşık hale getiriyor. Bu, tanımladığımız şeylerin saldırıya nasıl neden olabileceğinin örneklerinden yalnızca biridir.

S: (L) Saldırı başka bir döngüden kalmış olabilir mi?
C: Bu kesinlikle bir olasılık.



S: (L) Eğer durum buysa ve dünyadışı varlıklar insanları kaçırıyorsa ve genleri üzerinde oynamalar yapıyorsa, yüksek seviyeli ruhların gelememesi için genleri değiştiremezler mi?
C: Enkarnatif süreç değil, doğal biyolojik süreçler. Enkarnasyon süreci 5'inci yoğunluktaki tamamen eterik bazı koşullara göre alt yoğunluklarla bir bağlantı sağlıyor ve bu nedenle dışarıdan hiçbir şekilde kontrol altına alınamayan üç döngülü bir transfer "örtüsüyle" çevreleniyor. Ama yeterli teknoloji mevcutsa, 1'inci, 2'nci, 3'üncü ve 4'üncü yoğunluk süreçlerinin herhangi biri ve tümü istenildiği zaman herhangi bir derecede manipüle edilebilir.



S: (L) Diğer gezegenlerden atılan varlıkların, sözün gelişi, ıslah edilmek için dünyaya gönderildiğini söyleyen öğretiler var. Ve insan ırkının da bu yüzden bu kadar bölünmüş ve düşmancıl olduğu söyleniyor. Yani bu etkileşimler, hem fiziksel, hem de ruhsal anlamda zayıfın yok olması ve güçlünün hayatta kalmasına yönelikmiş.
C: Öncelikle, tartışılan son konuya dair yanlış yorumlamalar nedeniyle bazı karışıklıklar var. Boyutlar ve yoğunluklar aynı şey değildir!!!! Boyutlar kati olarak düşüncenin hayal bölümünde meydana getirildiği şekliyle evrensel bilincin bir neticesidir. Yoğunluk, bir ile birliğe yakınlık bakımından ölçülen gelişim seviyesi anlamına gelir... Döngü. Yani, çupakabralar insan bilincinin bir yaratımıdır ve insan varlıkları da çupakabraların bilincinin bir yaratımıdır. Anladın mı? Şimdi sizin için bir şok edici geliyor: Eğer biri sizi "hayal etmiş" olmasaydı varolmazdınız.



S: (S) Şu anda hiçbirşey iyi değil. Herkes üzgün. Herkes sefil durumda. (F) Kesinlikle iyi bir durum değil. (S) Bu saatle ilgili durumu öğrenmek istiyorum. Tahmin ettiğim gibi gerçekten bir uyarı sinyali mi veriyor?
C: Ne düşünüyorsun? Hatırla, bir kez "uyarlandığında" üssel bir şekilde öğreniyorsun. Yani evrensel bilince giderek daha fazla erişebiliyorsun. Lütfen artan farkındalığına güvenmeyi öğren. Buradaki herkes o döngünün, o ilerleme döngüsünün bir noktasında. Bazıları diğerlerinden biraz ileride. Önyargısız olarak düzgün bir şekilde ağ çalışması yaparsanız, hepiniz döngüde aynı noktaya ulaşabilirsiniz. Saatinin artan 4'üncü yoğunluk KH mevcudiyetini işaret eder şekilde titreşmesi örneğinde olduğu gibi görünmeyen gerçeklerle ilgili sorularınızın yanıtlarını bulmak için evrensel bilince erişebilirsiniz bu yolla.



S: (TK) Yerçekimi yasası gibi olduğunu sanmıyorum...
C: Sizin 2'nci yoğunluk varlıklarını istediğiniz gibi kullanmanızı hangi "yasa" engelliyor?

S: (L) Ben çıkıp hiç kimseyi veya hiçbir şeyi bilinçli olarak böyle bir amaç için kullanmıyorum. (TK) Sürekli yiyecek stoğu sağlamak için bu "yaratıkları" kontrol altında tutuyoruz... (TK) Bence bu oyunun kuralları var. Satranç gibi. Hemen gelip herşeyi istedikleri gibi değiştiremiyorlar, bir şekilde sürecin geliştirilmesi gerekiyor. Ama sızıp bazı şeyleri manipüle etmelerini ve fark edilmeden geri dönmelerini sağlayan delikler var... (TH) O halde kesin kurallar yok, genel bazı koşullar var.
C: İki önemli husus: 1) "Siz" dediğimiz zaman kolektif olarak 3'üncü yoğunluğu kastettik. 2) Doğal döngü ve şeylerin düzeni ile ilgili cümlemizi neredeyse tamamen kaçırdınız. Tekrar okumanızı ve üzerinde düşünmenizi öneriyoruz... Ayrıca, ya ırkınız kendini tamamen yok etmeye manipüle edilirse ya da bir sonraki doğal afette tamamen silinirse?

S: (TK) Sanırım onların kontrolü ele geçirmelerini önlemeye çalışan başka bir taraf var. (L) Benim anladığım kadarıyla özgür irade nedeniyle iyi adamların yapabildiği tek şey yardım istenmesini beklemek ve ondan sonra da gerçekten yapabildikleri tek şey bilgi vermek. (F) Eğer doğru zamanda doğru kişiler tarafından kullanılırsa bu bilgiler değerli. Gerekli bilgilerin verildiğinden eminim. Yeraltında tuttukları insanları yüzeye çıkarıp bizimle değiştirmek ve dünyayı yönetmek isteyen bir grup var. Bu grup 4'üncü yoğunlukta olmayı seviyor. İlerlemek istemiyorlar. İlerleyişi engellemek istiyorlar. Ve bir de ilerlemek isteyen grup var. Doğal düzeni takip etmek istiyorlar. Negatif grup ise orada kalmak ve tutabildikleri herkesi orada kontrolleri altında tutmak istiyor. (L) Ve kendi kendilerini tüketiyorlar ve sayı olarak da azalıyorlar. Varlıklarını sürdürmek ve ihtiyaçlarını karşılamak için sürekli büyük çabalar harcamak zorundalar. (TK) Eğer bir ihtimalle dünya insanların ilerlemek için gelebildikleri tek yerse, bu er geç sona erecek, eğer bu adamlar gelip burayı ele geçirirlerse... (TH) Dünya 4'üncü yoğunluk temalı bir park! (L) Evet, bu aklımıza gelmişti, disneyland gibi! (TK) Görünüşe göre epeyce bilgimiz var ama henüz yeterince derine inemedik ve sormamız gereken soruların ne olduğu bilmiyoruz. Bu doğru mu?
C: Hayır.



S: (L) Döngüdeki bir noktadan başka bir noktaya "sıçranabiliyor" mu? Uzaydaki bir solucan deliği falan gibi?
C: Gerçek 1, 2 ve 3'e bak.

S: (L) Kestirme yok anlamında mı?
C: Şimdi 3, 4 ve 5'e.

S: (L) Yani belirli olaylar ve koşullar kişinin bazı "sıçramalar" yapmasına yardımcı olabilir mi?
C: "Sıçrama" değil, hızlanma.



S: (L) Hala anlamaya çalıştığım şey şu... dalga makro-kozmik atomda geçişlere neden oluyor... mikro-kozmik atomdaki geçişlere neden olan şey nedir? Kuantum sıçramasına neden olan şey nedir? Atomda ne birikiyor da onun bir geçiş yapmasını sağlıyor? (T) Bu bir birikme durumu mu yoksa dağıtma durumu mu?
C: Büyük Döngü'nün tamamlanması.

S: (J) Döngü. (L) Hayır, hayır...
C: Güneş'in ikizinin her 3600 yılda bir göründüğünü kim söylüyor?

S: (L) Pekala, 3600 yıllık bir komet kümesi döngüsü var. İkiz güneş ise tamamen başka bir döngü ve bir de dalga var ki o da Büyük Döngü oluyor. Demek doğada bir geçişe neden olan üçlü birşey var?

C: "Biyoritimler" gibi.



S: (L) Ekin çemberlerinin 6'ncı yoğunluktan gelen düşünceleri temsil ettiğini söylemiştiniz. Bu ne anlama geliyor?
C: Tüm dünya insanlığı için bir el kitabı ve almanak derliyoruz. Bunu yapmamızın nedeni Büyük Döngü Dönüşümü arifesinde cevapları bilmek isteyen milyonların mevcut olması. Fakat, bu iletişim biçimini deneyip bir kanal açmayı seçen çok az sayıda değerli kişi var.



S: (L) Peki kaç kişi bunu anlayabilecek?
C: En üst düzey bilginin erişilebilirliğinin tamamen sınırlanması 7'nci Seviye Baş Direktife uygun olmazdı!!!

S: (L) Demek tüm dünyanın bilmesi için tüm hikayeyi oraya koymaya çalışıyorsunuz, öyle mi?
C: "Çalışmıyoruz" canım, koyuyoruz.

S: (L) Tamam, ekin çemberleri bir çeşit dil. Peki bunlar matematikle bir şekilde ilişkili mi?
C: Matematik tek evrensel dil.



S: (A) Eğer lineer zaman olarak değilse ne olarak?
C: Döngüsel "zaman."

S: (A) Bir dalga ile diğer dalga arasındaki mesafeyi belirleyen şey nedir?
C: Döngünün bitişi/başlangıcı.



S: (L) Farkındalık artışımda bir yavaşlama fark ettim. Kendimi tekrar düzene sokmak için yapabileceğim, yapmamı tavsiye ettiğiniz birşey var mı?
C: Bu konuda endişelenmene gerek yok; herşey bir döngü içinde.
 



C: Tarihler yalnızca birer işaretleyici.



S: (A) Asıl felaket bu komet kümesinden gelecek sanırım...
C: İnsanlığın deneyimsel döngüsündeki felaketler bu komet

kümesinin geçişine tekabül ediyor
.



S: (A) Gözlerimi açık tutuyorum.
C: Komet kümesi ve kahverengi yıldızın zaman tablosuyla ilgili yanıtın önemini kavradınız mı? İnsanlığın deneyim döngüsü, afet döngüsünün yansıması. Dünya periyodik bir temizlik şeklinde bundan fayda görüyor. İşaretlere dikkat etme zamanı. İşaretler çoğalıyor. Eğer dikkat ederseniz siz ve başkaları tarafından "hissedilebilirler" bile.



S: (L) Tamam, tüm bu garip hava kalıpları ve dünyadaki anormal olaylar, tüm bunların komet kümesiyle ve kahverengi yıldızla ilişkisi nedir? İlişkili mi?
C: İnsanlığın deneyimsel döngüsüyle kesişiyor.



S: (L) Bu olayın kendi döngüsü var. Uzun zamandır takip edilmiyor sanırım...
C: Küresel ısınma, insanlığın deneyim döngüsünün bir parçası.



S: (L) Bu distürbansın mekanizması nasıl? Bu kutup değişiminin adımlarını tanımlayabilir misiniz?
C: Kutup değişimi döngüsel olarak zaten meydana geliyor. Bu olaylar yalnızca bir tetikleme mekanizması olarak işlev görüyor.



S: (L) İnsanoğlunun gezegeni harap etme sorusuna ilişkin bir şekilde, İnsanlık 'yaratılışın unsurlarından biri' derken, harap etme diye tanımladığımız şeyin bir anlamda yaratıcı olmak şeklinde kabul edilebilceğini mi kastediyorsunuz ?
C: "Harap etme" büyük dalga döngüsü içerisinde yer alan her şeyin parçalarından yalnızca birisi.



S: (L) Ark'la ilgili sorulara geçmeden önce sormak istediğim bir kaç hızlı soru var. İlk sorum: 'Tanrıların Parmak İzleri' isimli kitapta yazar, Mayaların 'Güneşler' ya da Dünya Çağları diye adlandırdıkları bir şeyden bahsediyor. İlk Güneş döngüsünün süresi 4008, ikincisinin 4010, üçüncüsünün 4081 , dördüncüsünün de 4026 yılmış ve beşinci ve şu an içinde bulunduğumuz Güneş Dögüsü de 23 Aralık 2012 de sona erecekmiş ve başlangıcı da miladi takvime göre M.Ö 4. binyıl içerisine denk geliyormuş. [ç.n. M.Ö. 3000-M.Ö.4000 arası] Sormak istediğim şey; Mayaların söz ettiği bu Güneş evreleri, Güneş in ikiz yıldızının Güneş çevresindeki periyodunun sürelerimi ?
C: Bu sözkonusu olabilir, başka bir şeyler de olabilir. Ya da bir çok unsur ve olayın bir kombinasyonu sözkonusu olabilir. Bu noktada, sizlere doğrudan ve kesinlikli bir cevap vermemiz çok sağduyulu bir hareket olmaz. Yolunuzda sabırlılıkla ve açık fikirlilikle devam ettiğiniz sürece yol işaretleri sizleri doğru cevaplara yönlendirecektir.



S: (A) Yani gelmekte olduğunu düşündüğümüz dalga anlık DEĞİL. (L) Sen 'Dalga' yı mı kastediyorsun ? [ç.n. Laura burada Ark' a , çekim dalgalarıyla ilgili sorduğu sorularda, celselerin başlangıç tarihi olan 1994 ten beri Kasyopyalılar'ın yaklaşmakta olduğu bilgisini verdikleri 'büyük döngüsel dalgayı mı kastettiğini soruyor.] (A) Evet o Dalga (L) Daha önce onun bir çekim dalgası olduğunu söylediklerini sanmıyorum.
C: Doğru, Laura.

Foton Kuşağı

S:(L) Yani buna devam etmeme gerek yok çünkü hepsi saçma. Kryon adlı varlığı kanallayan adam metafizik İsa hakkında bir makale yazmış. Makaleyi okudum ve gerçekten sevdim. Kendimi iyi ve hoş hissetmemi sağladı. Bunu sormayacağım çünkü onu seviyorum. Burada başka bir sayfada Samanyolu Galaksisi'nin, 20 diğer galaksiyle birlikte oluşan bir sistemin parçası olduğunu söylüyor. Bu doğru mu?
C: Fazla belirsiz, istenirse tüm sistemler buna benzer şekillerde ölçülebilir.

S:(L) Yani keyfi birşey.
C: Algılanabilen her şekilde bir sistem ileri sürülebilir.

S:(L) Bu evrenlerin tümünün, ışık hızının %90'ı oranında genişlediğini söylüyor. Mutlak merkezi güneşin, bizim tanrı dediğimiz şey olduğunu söylüyor.
C: Bu konuları ele almıştık ve "Tanrı" "herşey"dir, merkezi bir güneş değil.

S:(L) Dünya'nın, Pleiades sistemi etrafından dolanan bir foton kuşağından geçtiği 25 bin yıllık bir döngüden bahsediyor ve bu foton kuşağına girdiğimizde her türlü değişimlerin meydana geldiğini ve bunun küçük döngülerden biri olduğunu ve harmonik birleşimin...
C: Bölünmüş kanal.

S:(L) Bu adam bölünmüş bir kanal mı? Harmonik birleşim diye birşey var mı?
C: Harmonik olarak birleşmek istiyorsan...

S:(L) Yani Pleiades etrafında dolanan ve 25.000 yılda bir bizi içine alan bir foton kuşağı yok mu?
C: Bu doğru olsaydı, şimdiye kadar size bu konuda bilgi vermez miydik sence?

10 Ocak 1995



S: (L) Ben bu akşam tahtayı kullanmayı tercih ediyorum. Bu sorun olur mu? [Tom ve Cherie'ye dönerek] Trans yöntemini kullanmamız sizin için sorun olur mu? Bu akşam celseyi tahtayla yapmak istemiyorlar. (T) Hangisi rahatsa o olsun. [Frank trans durumuna geçer] Şimdi bize "Foton Kuşağı" denen şeyden bahsedebilir misiniz?
C: Buradaki temel husus yine yoruma dayalı. Mesajlar gerçek; yorumların tutarlılıkları ise değişken. Yani biri "Foton Kuşağı" dediğinde, aslında sadece bir kavramı düşünüp ona bir isim veriyor olabilir.

S: (L) Yani farklı insanların birşeyi gördüğünü ve bunu kendi bilgilerinin sınırları içinde tarif ettiğini mi söylüyorsunuz?
C: Evet, bir seviyede.

S: (L) Bu konuda başka bir yorumunuz var mı?
C: Yorumlar en çok, doğrudan ve spesifik sorulara yanıt olarak oluşturulduklarında faydalı olur.

S: (L) Burada, metafizik topluluğu içinde anlatıldığı gibi bir harmonik birleşim [new age akımında 16 ağustos 1987 tarihinde gerçekleşen ve insanların sevgiye ve uyuma ilerlemesi için insanların dünyanın çeşitli kutsal yerlerinde toplanması olayı = harmonic convergence Ç.N]
C: Harmonik birleşime inananlar için kesinlikle bir harmonik birleşim vardı.

S: (L) Dünya üstünde veya dünyanın kendisinde maddenin doğasına yönelik enerjiyi geliştirecek veya değiştirecek herhangi bir şey oldu mu?
C: Siz bir değişiklik farkettiniz mi?

S: (L) Hayır tabii herşeyin giderek kötüye gidiyor gibi göründüğünü saymazsak.
C: Herhangi açık, bariz, somut değişiklikler farkettiniz mi?

S: (L) Hayır ama belki sadece ben fark etmemişimdir. Çok inatçı ve şüpheci biri olabiliyorum.
C: Odadaki herhangi biri, herhangi açık ve bariz değişiklikler farketti mi ?

S: (S) Hangi tarihti? (L) 8/8/88, sanırım. (S) Benim bildiğim 11/11 doksan- gibi birşeydi...
C: Açıkça görünüyor ki eğer hatırlanması zor bir tarihse, akla o tarihte somut değişimlerin olmadığı geliyor. Eğer bu değişimler olsaydı, bunlara atfedilen takvim tarihini hatırlamaz mıydınız?

9 Eylül 1995



S: (L) Sheldon Nidle'ın kanallamasıyla ilgili sorumu sormak istiyorum.
C: Bu konuda enerjini harcamamanı tavsiye ediyoruz.

S: (L) Bu yılın sonbaharında bir foton kuşağı ve kitlesel bir UFO inişi olacağı yönünde Sheldon Nidle'ın söylediklerine ikna olmuş çok sayıda kişi var. Bu gerçekten olacak mı?
C: İnsanlar Bo ve Peep'in söylediklerine de çok ikna olmuştu. (ç.n.: "heaven's gate" ufo tarikatinin liderlerinin kullandıkları takma isimlerden.)

S: (L) Pekala, bu konuya daha fazla enerji harcamak istemiyorum. Bu geceki yardımınız için teşekkürler. İyi geceler.
C: İyi geceler.

9 Ocak 1996



S: (L) Sheldon Nidle "Galaktik İnsan" isimli bir kitap yazdı. Dünyanın bu yaz bir foton kuşağına gireceğini, 3 gün karanlık olacağını, herşeyin kontrolden çıkacağını ve dünyadışıların yazın sonunda veya sonbaharda yeryüzüne ineceğini, hepsinin bize yardım etmek için geldiğini söylüyor. Bu tahminler hakkında yorumda bulunur musunuz?
C: Hayır.

S: (L) 1996'da dünyadışı varlıklara ait bir filo Dünya'ya iniş yapacak mı?
C: Hayır.

S: (L) 1997'de?
C: Hayır.

S: (L) Şu kitabın kaynağı hakkında yorumda bulunabilir misiniz: "Three Days of Darkness" (Üç Gün Karanlık) ? Yazarı Divine Mercy (İlahi Lütuf) olarak belirtiliyor.
C: Kaynağı mı?!?

S: (L) Kitapta söylendiği gibi 1998'de 3 gün karanlık olacak mı?
C: Bu neden popüler bir kavram olmayı sürdürüyor? Ve neden herkes buna bu kadar kafa takıyor? Gerçekten bu önemsiz şeye vakit ayırmak mı istiyorsun? Üç gün karanlık olsa ne olur?!? Bunun herşey olduğunu ve herşeyi sona erdireceğini mi düşünüyorsun? Peki ya böyle birşeyin sebepleri? Anlamları? Bu tıpkı bir kehanette bir atom savaşını tanımlamak gibi: "Aman tanrım, aman tanrım, üç saat boyunca çok büyük patlamalar olacak, aman tanrım!!"

S: (L) 1998 sonbaharında böyle birşeyin olmayacağını söylemediniz. Olacak mı?
C: Öncelikle, sürekli olarak uyardığımız gibi, pek çok defalar ayrıntılı olarak anlattığımız pek çok nedenden dolayı herhangi bir kehanete veya tahminlere yapay takvim tarihleri iliştirmek tam anlamıyla imkansızdır. [Laura'nın notu: geleceğin "akışkan" yapısı. Olasılıklar, vs] Ve böyle birşeyin olacağını söylemedik.

S: (L) Boyut geçişiyle ilgili çok büyük öneme sahip şeyler yanında 3 gün karanlığın önemsiz birşey olduğunu söylediğinizi biliyorum. Ama pek çok insan bunu sadece 3 gün karanlık olarak yorumluyor... Yani sonra cennete uyanacaklarını düşünüyor. Bu soruya bir yanıt vermenizi istiyorum.
C: Sizi ne zaman ve nasıl yönlendireceğimiz konusunda bize güvenin. 4'üncü yoğunluk olaylarına ve realitelerine 3'üncü yoğunluk inceleme ve yorumlama yöntemleriyle yaklaşmanın son derece faydasız ve anlamsız olduğunu biliyor olman gerekir. UFO araştırmacılarının aradıkları her 1 yanıt için sürekli olarak 3 yeni soruyla karşılaşmalarının nedeni bu. Eğer bize güvenirseniz, sizi tüm sorgularınızda en doğru ve en tam yanıtları veririz. Bir birey birşeyi anlamıyorsa, ya önyargılıdır ya da uygun yönelime sahip değildir.
27 Ocak 1996

S: (L) Diğer sorulara geçmeden önce aklımdaki ilk soru şu: Foton kuşağı, 31 Aralık ve 1 Ocak'ta gerçekleşeceği iddia edilen kitlesel UFO inişleri ile ilgili bilgileri Sheldon Nidle'a kim veriyor?
C: Sheldon Nidle.

S: (L) Kendi kafasından gelen bilgiler mi? Yani herhangi bir varlık görmüyor ve herhangi bir kanallama yapmıyor mu?
C: Evet, yeterince yakın.

21 Aralık 1996



S: (L) Güzel! Yani tüm kürede yeni yıl değil ve yine zamanla ilgili söyleyeceğinizi söylediniz. Fakat kısa bir süre sonra herkes 1998 olduğunu söyleyecek ve gerçekten 1998 olacak. Bu yaklaşan yılla ilgili söyleyeceğiniz herhangi birşey var mı? Elbette tüm medyumların ve kanalların şu anda foton kuşakları, sıfır bölgeleri ve benzer şeylerle ilgili müthiş kehanetlerde bulunmakla meşgul olduklarından eminim. Yepyeni tarihlerle ortaya çıkacaklar sanırım...
C: Bu saçmalıklardan hala yorulmadın mı?

S: (L) Evet, yoruldum ama daha önce çok isabetli bazı kehanetlerde bulunmuştunuz, bazıları ise tamamen isabetsizdi. Aklıma gelen birşey; bir celsede Nuh tufanından sonra hayatta kalanların sayısını 19 milyon, başka bir celsede ise 119 milyon olarak belirttiniz. Doğru rakam hangisi?
C: Her ikisi de olabilir.

31 Aralık 1997
 

JUPITER

Bazı kanal bilgilerinde;(Christ Michael)

"Biz, Jüpiterin patlamasının yaratacağı kötü neticeleri temizlemek zorundayız."
"Sonuçta, o, Güneş Sistemini parçalayacaktır."
"Ashtar Komutasının niyeti tahliye etmek olup, o buna komuta etmek niyetiyle bu   zamanlarda buradadır."

Geçen bir konu olduğu için paylaşmak istiyorum:

S: (L) Jüpiter'e çarpan kometin bizim üzerimizdeki etkileri nelerdir?
C: Artan alan dengesizliği.
S: (L) Bu komet bazı psişiklerin söylediği gibi aslında Dünya'ya mı geliyordu?
C: Açık.
Açık. (Kasyopyalıların sıkça kullandığı bu cevap, ilgili sorunun kesin cevabının çeşitli nedenlerle hemen verilmek istenmemesi anlamındadır. Ç.N.)
…………

S: (L) Venüs Jüpiter'den mi çıktı?
C: Hayır.
S: (L) Venüs bir süre bir kometin yörüngesini izledi mi?
C: Evet.
S: (L) Venüs güneş sistemimize dış uzaydan Jüpiter'in bulunduğu bölgeden mi girdi?
C: Bu doğru.

-------------------------------------------------------------------------
23 Temmuz 1994

S: (L) Venüs Jüpiter gezegeninden mi doğdu?
C: Hayır.
S: (L) Gökyüzünde Jüpiter'in bulunduğu bölgede mi gözüktü?
C: Evet.
S: (L) Dünya bu olay nedeniyle yeni bir yörünge konumuna mı kaydı? Çok uzak olmayan bir gelecekte bu tür bir olay gerçekleşecek mi?
C: Belki.
S: (L) Nuh tufanı zamanında bu tür bir olay gerçekleşti mi?
C: Evet.
S: (L) Nuh tufanı kaç yıl önce oldu?
C: 12656.

S: (L) Mars ve Jüpiter'in yörüngeleri arasındaki kalıntı kümesi bir gezegenin kalıntıları mı?
C: Evet.
S: (L) Bu gezegen hangi isimle biliniyordu?
C: Kantek.
S: (L) Bu gezegen ne zaman parçalanarak asteroit kuşağını oluşturdu?
C: Yaklaşık 79 bin yıl önce.
S:(L) Sümerlilerin Geçen Gezegen veya Nibiru olarak tanımladıkları cisim neydi?
C: Kometler
S:(L) Bu komet kümesi mi?
C: Evet.
S:(L) Bu komet kümesi tek bir kütle olarak mı görünüyor?
C: Evet.
S:(L) Şu anda Dünya'ya yaklaştığı söylenen kütle bu mu?
C: Evet.
30 Eylül 1994.



S: (L) Jüpiter'in katı bir çekirdeği var mı?
C: Evet.

7 Ekim 1994.


S:(L) Tamam o zaman, bırakalım. (J) Hep sınırsızdı ve hep sınırsız olacak, ne güzel! (F) Eğer bize söylendiği gibi zaman diye birşey yoksa ve özgür irade o kadar önemliyse, bu ne anlama geliyor olabilir? Eğer zaman yoksa ve geçmiş, şimdi ve gelecek, yani herşey bağlantılıysa ve herşey akışkansa, o zaman özgür irade diye birşeyin olmaması gerekirdi. Eğer özgür irade varsa ve geçmiş, şimdi ve gelecek yoksa ve herşey zaman/mekanda aynı noktada meydana geliyorsa, kilit nokta özgür irade ama yanıtsız. (L) Pek çok kişinin tahmin ettiği gibi dünya gezegeninin ikinci bir güneşi olacak mı?
C: Belki.

S:(T) İkinci bir güneş, yani Jüpiter'in patlaması gibi mi? Jüpiter henüz doğmamış bir güneş mi?
C: Jüpiter zaten bir yıldız.

S:(L) Neden onu bir yıldız olarak algılamıyoruz?
C: Hala öğreniyorsunuz. Dünya da bir yıldız adayı.

S:(F) Bu nasıl olabilir? (L) Eğer bir gezegen...
C: Herşey tam bir döngü içinde.

S:(Ş) Eğer bir yıldız, bir boyuttan diğerine bir geçiş noktasıysa, dünya 4'üncü yoğunluğa geçtiğinde, 3'üncü yoğunluktaki insanlara bir yıldız olarak mı görünecek?
C: "Gaz gezegen."

S:(L) Bir gaz gezegen olarak mı görünecek? (J) Tıpkı Jüpiterin bize göründüğü gibi.
C: Jüpiter 4'üncü yoğunluk seviyesinde.

S:(L) Jüpiter kime yanan bir güneş gibi görünüyor, hangi seviyedekilere?
C: 5, 6 ve 7.

S:(T) 4'üncü yoğunlukta nasıl görünüyor?
C: Dünya.

S:(T) 4'üncü yoğunlukta Dünya Jüpiter ve Jüpiter de Dünya gibi mi görünüyor?
C: Hayır.

S:(L) 4'üncü yoğunlukta Dünya nasıl görünüyor?
C: Görünmüyor.

S:(J) Ha? (L) Görünmüyor derken?
C: Yalnızca istemeyle görünür. Fizikselliğin değişkenliği.

4 Mart 1995



12 Aralık 1995

S: (L) Müthiş! Ve anlıyorum ki bizler bu olağandışı ilüzyondan çıkış yolumuzu bulmak için kazıp duruyoruz. Ve bu hala batağın içerisine saplanmış durumda olan birine söylemek için fazla derin ve büyük bir şey. Gerçekten bunu keşfetmek istiyorum ama bu çok zor. Bunun üzerinde biraz düşünmeliyim.
Peki, A__ adına bazı sorular sormama izin verin. A__ Jupiter in çekirdeğinin nelerden oluştuğunu bilmek istiyor.
C: Bazal. 3. Yoğunlukta iridyum olarak biliniyor.

S: (L) Katı çekirdeğin çapı ne kadar ?
C: 3 mikron.

S: (
L) Jüpiter’ in gazlı ve eriyik bir yapısı olduğunu mu söylüyorsunuz ?
C: Evet.

S: (L) Yani Sitchen ve diğerleri, Jüpiter’in Dünya boyutlarında, katı bir çekirdeği olduğunu söylediklerinde yanılıyor olabilirler.
C: Eğer söyledikleri buysa evet. Ama unutma, Jüpiter, Saturn ve diğerleri Dünya’nınkinden daha yüksek titreşim seviyeleriyle rezonanstadırlar. Jüpiter’ e baktığında doğrudan 4. yoğunluğu seyrediyorsundur, bu sebeple ki onun yakın fotoğrafları “sürreal” ve daha çok çizim gibi görünür.

S: (L) Jüpiter’ de yaşayan varlıklar var mı ?
C: 5. Yoğunluk ve yukarısı.

S: (L) Jüpiter’ de yaşayan organik varlıklar var mı ?
C: Organik 3. Yoğunluk konseptidir.

S: (L) Öyleyse, sonda (Ç.N. : jüpiter e keşif için gönderilen insansız uzay aracını kastediyor) herhangi bir yaşam bulamayacak.
C: Hayır (bulamayacak)

S: (L) Jüpiter’in içerisine dalacak olan bu sonda aracı orada bulunan herhangi bir şeyi herhangi bir şekilde rahatsız edecek mi ?
C: Hayır.

S: (L) Jüpiter’ in 3. Yoğunluk iç sıcaklığı ne kadar ?
C: 6700 C°

S: (L) Temel kimyasal bileşimi nedir ?
C: Amonyak, hidrojen ve azot oksit.

S: (L) Çevrede dolaşan bir söylenti var; bize doğru gelen büyük bir nesne olduğu ve bunun kertişlerle dolu, akıllıca kontrol edilen dev bir uzay gemisi olduğu. Bu konuda yorum yapabilir misiniz ?
C: Komet kümesi. Sitchen bunun bir “gezegen” olduğuna inanıyor.

S: (L) Komet kümesi derken, birbirinden ayrı kaç cisim var bu kümede ?
C: Değişken.

S: (L) Tahmini varış zamanı nedir ?
C: Açık.

S: (L) Neden açık? Neden ona bakıp yönünü, yörüngesini, hızını ve diğer faktörleri belirleyemiyoruz?
C: Eğer belirleyebilseydiniz, öğrenme döngünüzü yarıda kesmiş olurdunuz.

S: (L) BU da ne demek ? (F) Çünkü başka hiç bir şey yapmazdın çünkü sadece kometin geleceği günü düşünürdün! (L) Peki, bundan bahsetmişken, ben 3 tane, F___ de 1 tane ölümle ilgili rüyalar gördük. Bunlar hakkında bilgi almak isterdim.
C: Yorum yok. Ve iyi geceler.

12 Aralık 1995

Kahverengi Yıldız/İkiz Güneş

S: (T) Doksanların Kohoutek kuyruklu yıldızı gibi! (J) Kozmik OJ Simpson davası! Bizi meşgul etmek için birşey...
C: Konu açılmışken, "ikiz güneş" teorisinden haberiniz var mı?
S: (L) Hayır, o nedir? (T) Jüpiter'in bir yıldıza dönüşmekte oluşuyla mı ilgili bu?
C: Hayır.

S: (T) Peki, ikiz güneş teorisi nedir?
C: Güneş'in aslında bir çift yıldız olduğu teorisi.

S: (L) Peki eğer bir çift yıldızsa neden diğerini görmüyoruz? Diğeri nerede ve onu neden görmüyoruz? (T) Bunu duyduğumu hiç hatırlamıyorum, sen? (F) Bana yabancı gelmiyor nedense. (L) Bu doğru mu, yani gerçek mi?
C: Biraz bekleyin...

S: (L) İkiz güneş uzmanlarını çağırıyorlar herhalde... (L) Eminim öyledir! [planşet çok sayıda dönüş yapıyor.]
C: Nerede kalmıştık?

S: (L) İkiz güneş fenomeninden bahsediyorduk...
C: Teorisi.

S: (T) Güneş'in ikili bir yıldızdan bir tanesi olduğu teorisi mi bu?
C: Evet.

S: (L) Bu teori doğru mu?
C: Henüz değil, çok aceleci davranıyorsun.

S: (T) Tamam, konuyu siz açtınız. Bu teoriye göre güneşimizin ikili bir yıldız sisteminin bir parçası olduğunu söylediniz...C: Evet...

S: (T) ...ve orada başka bir yıldız daha, başka bir güneş daha olduğunu...
C: Evet...

S: (L) Onu görebilir miyiz? (T) Şu anda onu görebiliyor muyuz?
C: Görebiliyor musunuz?

S: (L) Hayır. Sanırım göremiyoruz. Onu göremememizin sebebi bizim güneşimizin öbür tarafında olması mı? Yani onu hiç göremememize neden olan bir yörüngesi mi var?
C: Yörüngeler... evet, eğer o yıldızın orada olduğunu kabul edersek. Bunu doğrulamadık, öyle değil mi?

S: (L) Hayır, doğrulamadınız ama konuyu SİZ açtınız! (T) Başa dönelim. İkiz güneş teorisini söylediniz ve güneşimizin bizim güneş sistemimizdeki iki güneşten biri olduğunu söylediniz...
C: Belki.

S: (T) Bizim güneşimiz çift yıldız sisteminin parçalarından biri...
C: Belki.

S: (T) Güneş iki yıldızın birleşmiş hali mi?
C: Hayır. "Karanlık" madde nedir, ve karanlık yıldızlar nedir?
S: (L) Karanlık yıldızlar kara delikler gibi mi?
C: Hayır.

S: (T) Okuduğum kadarıyla astronomi uzmanlarının denklemlerine göre evrende tespit edilen şeyler var ama bunları göremiyoruz...
C: Evet.

S: (L) Karanlık yıldızlar da bu tür birşey mi?
C: Evet.

S: (T) [u]Demek karanlık madde ve karanlık yıldızlar var?
C: Evet.

S: (T) Karanlık maddeyi göremiyorlar çünkü karanlık.
C: Evet. Ya "Kahverengi yıldızlar"?

S: (T) Evet Kahverengi yıldızları duymuştum. Sarı, kırmızı, mavi, yeşil yıldızlar var... Bizim yıldızımız sarı renkli olarak yanıyor çünkü hidrojen ve bunun gibi maddeler içeriyor.
C: Yakın.

S: (T) Diğer yıldızlar kendi içerdikleri maddeler nedeniyle bizim görebildiğimiz spektrumda farklı renklerle yanıyorlar...C: Evet, ama "kahverengi" olanlar değil.

S: (T) Kahverengi yıldızların kahverengi olmasının nedeni içerdikleri madde değil yani...
C: Beyaz, kırmızı, sarı ve mavi...

S: (L) Bu renkler sıcaklığı mı temsil ediyor?
C: Kısmen, ama konu bu değil!

S: (L) Hale-Bopp bir kahverengi yıldız mı?
C: Hayır.

S: (T) Hayır. Hale-Bopp'un bu tartışmayla bir ilgisi yok. Hale-Bopp bizi lüzumsuz meşgul eden başka birşey sadece. Tamam, kahverengi yıldızlar. Bizim gördüğümüz renkler kısmen sıcaklıkla, kısmen de madde içeriğiyle ilgili... (L) Peki ya yönü belirleyen spektral kayma?
C: Evet, ama konu bu değil!

S: (L) Kahverengi yıldızla ilgili önemli olan şey ne? Siyah bir kütle...
C: Hayır! En bariz olanı deneyin.

S: (L) Henüz yanmaya başlamamış bir yıldız mı?
C: Tersi.

S: (L) Tamam, o kadar uzun zamandır yanıyor ki gazı bitmek üzere, öyle mi?
C: Evet.

S: (T) Madde içeriği bittiği için mi o renkte?
C: "Kahvrengi"yi neden tırnak içine aldık?

S: (L) Çünkü kahverengi bir yıldız tükeniyor gibi görünmesine rağmen gerçek bunun tersi mi?
C: Hayır.

S: (L) Çünkü... Bilmiyorum.
C: Siyah zeminde kahverengiyi görmek ne kadar kolay?

S: (T) Hiç kolay değil! Karanlık maddenin görülmemesinin nedeni bu...
C: Bilim adamları bu yüzden onlara "kahverengi" adını taktı.
S: (L) Kahverengi yıldızın ikiz güneş teorisiyle ilgisi nedir?
C: Tahmin et!

S: (T) Tamam. Bunun hakkında konuşalım. Bir nedenden dolayı özgür iradeyi korumak için bunu kendimiz bulmamız gerekiyor. (L) Bu yıldız gezegenler arasında dolaşacak kadar küçük bir yıldız mı?
C: Hayır, sizi birşeye yöneltiyoruz, eğer sabırlı olursanız.

S: (L) Tamam, yönlendirin... Bunu öğrenmek istiyoruz. (T) Kahverengi yıldızın ne olduğunu anlayıp anlamadığımızı sordular.
C: Anlıyor musunuz?

S: (L) Kahverengi yıldızın önemi nedir?
C: Karanlık yıldız.

S: (L) Karanlık bir yıldız... tamam...
C: Eğer oradaysa.

S: (L) Lütfen şunu söyleyip beni bu ızdıraptan çıkarır mısınız? (T) Bekle, karanlık bir yıldız karanlık çünkü ışık yaymıyor. Ama yine de bir yıldız ve yıldız gibi davranıyor...
C:
Evet. Ve eğer eliptik bir yörüngesi varsa... acaba "gidip geliyor" mu?

S: (T) Bilimin, astronominin çift yıldız olarak tanımladığı şeyler, birbirine çok yakın olan ve etkileşimli bir yörüngeleri olan çift yıldızlar. Ama çift yıldızların tek mevcudiyet şekli ille de böyle olmak zorunda değil.
C: Yakın. Kendi gözlem noktanızdan algıladığınız şekliyle. Peki bu yıldızlar arasında bir bisiklet yolculuğu yapmaya ne dersiniz?

S: (L) Yani bizim bildiğimiz ve gördüğümüz çift yıldızlar aslında birbirinden çok uzak mesafelerde olabilirler... (T) Yani astronomlarımız bu olasılığı kabul etmediler.
C: Evet, ettiler.

S: (T) Biliyorlar ama bundan bahsetmiyorlar. Yani bu teoriye göre, yörüngesinde ilerleyen kahverengi bir yıldızımız olabilir...
C: Eğer olduğunu öğrenseydiniz ne yapardınız?

S: (L) Hmm...
C:
Ve belki de gelip gidiyor?
S: (T) Mesela her 3600 yılda bir mi?
C: Belki.

S: (T) Belki bu karanlık yıldızın etrafında dolaşan gezegenler de vardır?
C: Pekala yön değişikliği:
Oort bulutu ve komet kümesi... ve zaman zaman lobutların içinden geçen bir bowling topu gibi Oort bulutunun içinden geçen ikinci güneş.

S: (L) Oort bulutunun içinden geçen karanlık yıldızın komet kümesiyle ilgisi nedir?
C: Neden sonuç.

S: (L) Yani karanlık yıldızın Oort bulutuna çarpması komet kümesini mi yaratıyor? (T) Mutlaka çarpması gerekmez, yeterince yakın bile geçse çekimi pek çok şeyi etkiler... (L) Ama "lobutların arasından geçen bowling topu gibi" dediler. (T) O yıldızın çekim gücü kometlerin her yöne savrulmasına neden olur. (J) Dünya bir lobut gibi mi yani? Bir bowling lobutu? (L) Hayır lobut gibi olan Oort Bulutu.
C: Oort Bulutu'nun ne olduğunu açıkla Laura.

S: (L) Oort Bulutu'nun ne olduğunu herkes biliyor mu? (J) Ben bilmiyorum. [Oort bulutunun açıklanması.] Pekala, demek baktığımız şey...
C: Şimdi, çok korkutucu bir dönemden, sonra görünüşte tekrar bir normalliğin gelmesinden ve bunun ardından da "Son"dan bahseden İncil kehanetlerinizi düşünün. (ç.n.: orijinal metindeki "bible" veya "biblical" terimleri duruma göre ya sadece "incil", ya da hem incil'i hem de tevrat'ı [eski ve yeni ahit] birlikte ifade eden bir anlamda kullanılabiliyor.)

S: (T) Komet kümesini daha ilk celselerden itibaren öğrenmiştik. Şimdi bunun ötesine geçiyorsunuz ve bu komet kümesinin...
C: Laura lütfen o kehanetleri hatırlat.

S: (L) Aslında "Nuh Sendromu" temel olarak bu kehanetlere dair bir yorumlamadan oluşuyor ve bu tür olayların "doğal" bir döngüsü olması gerektiğini açıklamak üzere biraz da bilim içeriyor. ... Kehanetlerde şöyle deniyor: "Eğer o günler kısaltılmamış olsaydı hiçbir vücut kurtulmazdı. Ama seçilmişlerin hatrına o günler kısaltılacak." Şimdi bana bunun ne anlama geldiğini söyler misiniz?
C: Henüz değil.

S: (T) Neredeyiz? Bowling lobutları gibi kometleri etrafa dağıtan bir kahverengi yıldızımız vardı...
C: İncil'deki kehanetler bir korku ve kaos döneminden bahsediyor, ardından sükunet ve ardından büyük bir huzur, yenilenme ve bereketin içinde beklenmedik bir şekilde gelen son.

S: (L) Tamam, şimdi bunu açıklayın lütfen.
C: Hayır, siz açıklayın lütfen!

S: (L) Tamam, bence bu "son" denen şey "yoğunluk sınır geçişi", yani "dalga"dan geçişimizi ifade ediyor.
C: Evet, ama bahsettiğimiz kehanetler hakkında bilgin yok mu?

S: (L) Göklerin yıldırıma benzer bir patlamayla yıkılacağının, dünyanın ateşle kavrulacağının söylendiği Peter'in mektubundan mı bahsediyorsunuz?
C: Hayır.

S: (L) Şükürler olsun! Danyal'ın kitabında bir olay ile diğer bir olay arasındaki süreçten bahsedildiği yeri mi kastediyorsunuz?
C: Yakın.


S: (L) Tamam. O bölümü bulup inceleyebilirim. 6.3 yıldan mı bahsediyoruz?
C: Evet, ama bu doğru değil.

S: (T) Yılların sayısı doğru değil. (L) Tamam, bu konuya daha önce de değindiğiniz için şunu sormak istiyorum; teknoloji yoluyla, yaklaşan yeni yoğunluğa ulaşan bir geçiş yaratıp ya da paralel bir evren yaratıp bu olaydan kurtulmak mümkün mü?
C: Hayır.

S: (L) Kesin olan şeylerden...
C: Peki güneşin ikizi olan kahverengi yıldız, güneşin ışığıyla aydınlanacak kadar yaklaşırsa?

S: (T) Eğer aydınlanacak kadar yaklaşsaydı, bunun bariz sonucu o yıldızın GÖRÜLMESİ olurdu. Ve insanlar büyük bir panik yaşardı...
C: Evet.

S: (T) Hükümetler devrilirdi...
C: Korku ve kaos. Peki ya tekrar kaybolduğunda?
S: (L) Her şey iyi görünürdü! Ama Oort bulutuna çarpılmış olduğunun farkında olmazlar! Aman tanrım!
C: Peki sonra?

S: (L) Tüm bu dehşete ve kaosa neden olacak olan şey Oort bulutu veya kometler değil, aydınlanan kahverengi yıldız olacak yani... Sonra tekrar uzaklaşacak, sonra kimse neyin gelmekte olduğunu bilmiyor olacak! Ve hem İncil hem de Nostradamus bundan bahsediyor. Ama bu daha önce kavranamamıştı! Pekala, kometlerin Oort bulutundan buraya ulaşması ne kadar sürer?
C: Komet kümesinin normal kometlerden çok daha hızlı seyahat ettiğini söyleyelim sadece.

S: (T) Ve bunun nedeni kometlerin büyük bir yıldızın çekimiyle savrulması...
C: Komet kümesinden daha önce bahsetmiştik ve bu sefer Dalga'yla birlikte geldiğini söylemiştik.

S: (L) Dalganın enerjisi bu kahverengi yıldızdan mı geliyor?
C: Hayır.

S: (L) Dalga bir dalga. (T) Yani karanlık yıldız Oort bulutundan geçecek ve bize çok yaklaşması da gerekmiyor. O kadar yaklaşan herhangi bir yıldız aşırı yaklaşmış olur zaten. Yıldızın çekimi bu kometleri üzerimize savuracak. Ve daha da önemlisi hemen arkalarında da dalga var... yani hem çekiliyor hem de itiliyorlar.
C: Hayır.

S: (L) Kahverengi yıldız kometleri savuracak ve ardından kometler zaten gelmekte olan dalganın önüne mi düşecekler?
C: Evet. Bu defa. İnsanlık geçen çağlarda komet kümesini deneyimlemişti ama dalganın bir önceki geçişi çok daha uzun bir zaman önceydi.

S: (L) Bu dalga bir çekim dalgası mı?
C: İlişkili.

S: (L) Tamam, şimdi... (T) Dalga bir enerji formu. (L) Evet, daha önce dalganın "hiperkinetik duyumsayış" olduğunu söylemişlerdi.
C: Yoğunluk sınırı... Aradığın kuantum faktörü bu Laura, bunu "Nuh" çalışmana ekle ve sonuçlara bak.

S: (L) Bu kahverengi veya karanlık yıldızın kendi yörüngesinde gezegenler var mı?
C: Hayır.

S: (T) Tamam. Bunun Sitchin ve onun "Nibiru gezegeni" ile bir ilgisi yok. (L) Eğer dalga Güneş Sistemi'nin yeni yoğunluğa geçişindeki kuantum faktörüyse, bir atomun geçişiyle ilgili faktör nedir?
C: Elektronlar ne yayıyor?

S: (L) Fotonlar... (T) Bir tür elektrik akımı. (L) Elektronun herhangi bir parçası olmadığını düşünüyordum... Temel parçacık olduğunu...
C: Doğru...

S: (L) Peki ne yayıyor elektron? (T) Bir EM alanı mı?
C: Çekim hakkında ne dedik? Ne dedik!?

S: (T) Ne dediler? (L) Çekimin... (T) Daha önce ne okuyordun...
C: Oku.

S: [Önceki bir celseden çekimle ilgili şeyler okuyor.] (L) Elektron çekim mi yayıyor?
C: Evet.

S: (L) Eğer...
C: Elektromanyetik olarak.

S: (L) Kuantum geçişine neden olan şey nedir? Çekimin toplanması ve dağıtılması. Atomun çekim toplamasına veya yaymasına neden olan şey nedir?
C: Elektronun "atom" denklemindeki yeri nedir?

S: (L) Elektron çekirdek etrafında dolanıyor... (T) Gezegenler Güneş etrafında dolanıyor. (L) Elektronun topladığı enerji, veya atomun herhangi başka bir parçasının topladığı ve bir kuantum geçişine neden olan enerji ona dışarıdan mı geliyor? Bir dalgadan mı?
C: Çekirdeğin etrafında kaç elektron dolanıyor?

S: (L) Atomuna bağlı. Elektronların sayısı atomun ne atomu olduğunu belirliyor... Yörüngesindeki parçacıkların sayısı...
C: Evet.

S: (T) Ve kendine özgü bir yörüngeleri oluyor...
C: Evet... Peki makro-dinamik olarak güneşin bununla ilişkisi nedir?

S: (L) Tamam, atomun çekirdeğindeki birşey elektronların bir geçiş yapmasına mı neden oluyor?
C: Çekirdeğin etrafında kaç elektron dolanıyor?

S: (L) Güneş'in mi? Güneş'in çekirdeği etrafında kaç elektron dolandığını mı soruyorsunuz? Farklı atomların farklı sayıda elektronu var...
C: Herhangi bir atomun.

S: (L) Değişken.
C: Hangi aralıkta değişken?

S: (L) Bir taneden doksan veya yüzlerceye kadar...
C: Peki sayıyı belirleyen şey nedir?

S: (L) İyi bir soru! (T) Bir atomu helyum, başka bir atomu oksijen yapan şeyin ne olduğu mu? Oldukları şey olmayı nasıl bildikleri...
C: Hayır.

S: (T) Peki nedir sayıyı belirleyen şey?
C: Çekirdeklerin yapısı mı acaba?

S: (L) Evet. Doğru. Unuttuk. Protonları veya çekirdekte her ne varsa onları etkileyen ve sayılarını belirleyen şey nedir?
C: Hangi yapı yörüngede tek bir elektronun dolanmasına neden olur?

S: (L) Tek bir proton mu?
C: Şimdi makro-dinamik olarak düşünün.

S: (L) Daha önce güneşin bir pencere olduğunu söylemiştiniz, veya bir noktadan başka bir yoğunluğa geçiş. Atomun çekirdeğinin de bir pencere olduğunu mu söylüyorsunuz?
C:
Söylediğimiz şey güneşin bir proton, ikizinin ise bir elektron olduğu![/u]

S: (L) Hala anlamaya çalıştığım şey şu... dalga makro-kozmik atomda geçişlere neden oluyor... mikro-kozmik atomdaki geçişlere neden olan şey nedir? Kuantum sıçramasına neden olan şey nedir? Atomda ne birikiyor da onun bir geçiş yapmasını sağlıyor? (T) Bu bir birikme durumu mu yoksa dağıtma durumu mu?
C: Büyük Döngü'nün tamamlanması.

S: (J) Döngü. (L) Hayır, hayır...
C: Güneş'in ikizinin her 3600 yılda bir göründüğünü kim söylüyor?

S: (L) Pekala, 3600 yıllık bir komet kümesi döngüsü var. İkiz güneş ise tamamen başka bir döngü ve
bir de dalga var ki o da Büyük Döngü oluyor.
Demek doğada bir geçişe neden olan üçlü birşey var?
C: "Biyoritimler" gibi.

S: (T) Üç yönlü kötü bir zaman geliyor demek! Ya da nasıl baktığına bağlı olarak iyi bir zaman.
C: Eğer John C. Rockefeller isen kötü zaman, Mahatma Gandi isen iyi zaman.
S: (L) Yani atomaltı geçişlerde de mi üçlü bir olay gibi birşey olacak? Biyoritim gibi?
C: Evet.

S: (L) Demek göz önünde bulundurulması gereken üç faktör var... yoksa üçten fazla mı?
C: İkisinden biri.

S: (L) Rastgele sayıda olaylar da olabilir mi?
C: İstersen.

S: (L) Faktörleri azaltıp arttıran şey kısmen gözlemciye mi dayalı? Bilinç?
C: Evet.

S: (T) Demek burada birleşecek olan üç ayrı döngü göreceğiz...C: Her şeyin makro dinamik ve mikro dinamik yansımaları var. Şimdilik bunları hazmetmenizi öneriyoruz; ve, korkmayın! Bu hemen olmak üzere değil!


3 Ağustos 1996


DÖRDÜNCÜ YOĞUNLUĞA BİR KANAL MI AÇIYORUZ?
Üst yoğunluklar veya boyut ile kanal oluşturmanın bir amacı da tamamen “farklı dünyalar” anlamında bir gerçeklik yaratmadır. Üst yoğunluklar ile kurulan kanal bağlantısı, yeni ve farklı bir “Dünya” yani 4. yoğunluk Dünya’sına bir çeşit kaçış tüneli işlevi görmektedir. Bu kaçış tüneli 3. yoğunluk Dünya’sından 4. yoğunluk Dünya’sınadır. Bu Dünya’lar iç içe olacaklar ancak farklı boyutlarda olacaklardır.

“3. boyut Dünya’da” tüm o sözkonusu afetler olurken, kanalı açmış ve takip etmiş olanlar , “4. yoğunluk Dünya’da” olacaklar. Bu sözkonusu afetler orada meydana gelmeyecek. 3'üncü yoğunluk insanlarını görmeyeceğiz ve onlar da bizi görmeyecekler. Çünkü başka boyutlarda olacağız. Sadece odaklanma ile 4. yoğunluktan bakılarak 3. yoğunluk görülebilir. Bu odaklanma haricinde görünmez.

Şimdi bunun gerçek olup olmadığına karar vermemiz gerekiyor. Bir başka önemli konu ise; “Kanal geliştirmenin anahtarı bilgidir.” Durumu. Yani bilgi ile bir farkındalık ve bilinç oluşturulmasıdır. Bu önemli ve hayati bir durumdur.

Bu bütün gezegeni yeni yoğunluğa (4. yoğunluğa) taşıyacak bir kanaldır. Dünya üzerinde çeşitli kanallar vardır. Dünya nufusunun belirli bir oranında “bilinç” e sahip kişi ile gerçekleşecek bir kanal olduğunu tahmin (kişisel olarak) ediyorum. Kryon ve Pleyades Öğretileri’nde buna kenarından (fazla detaya girmeden) dokunulur.

Bir kanalı açan ve takip edenler “frekans tutma” işlevini yerine getirmiş oluyorlar. Bu üst yoğunluğa geçene kadar ve orada da devam eden bir durumdur.


Bir 6'ncı yoğunluk varlığı, bir gezegene baktığında bu gezegeni görür, uzayda dönüşünü görür, dünyanın çeşitli boyutlarını görür ve tüm bunlar mekan-zamanda aynı anda gerçekleşiyor olur. Onlar aşağı yoğunlukları görebiliyorlar, ancak biz yukarı yoğunlukları göremiyoruz. Şunu söylemek istiyorum; Dünya’nın 3. yoğunluğunda açılmış ve bir "kaçış tüneli" gibi olan kanalların başarılı olup olmadıklarını üst yoğunluklar, zamansızlık içerisinde görebilmektedirler.

Tekrar etmek gerekirse –ki bu konu çok önemlidir- şu iki hususa:

1. Şimdi bunun gerçek olup olmadığına karar vermemiz gerekiyor.
2. Kanal/kanalı geliştirmenin anahtarı bilgidir.


S: (L) Dördüncü yoğunluğa bir kanal mı açıyoruz?
A: Evet. Bir.

S: (J) Kaç tane kanala ihtiyaç var peki?
A: Açık.

S: (T) Kanal kimin için?
A: Siz ve sizi izleyecekler için.

S: (T) Anladım, 4'üncü yoğunluğa geçecekler için. 4'üncü yoğunluğa ilerleyeceğiz ve onlar da bu kanal yoluyla bizi takip edecekler. (J) Yani buna hazır olan diğerleri de bu kanalı kullanabilecek, öyle mi?
A: Grubunuz bu akşam burada.

S: (L) Sadece bu akşam burada bulunanları mı kastediyorsunuz yoksa bizi takip edenler de mi olacak?
A: Açık. Size bağlı.

S: (L) Bu kanal... Bu, bütün gezegenin yeni boyuta geçeceği kanal mı?
A: Bir tanesi sizsiniz. Başka kanallar da var.

S: (L) Başka gezegenler mi?
A: Hayır. Kanal.

S: Kanallardan biri biziz ve başka kanallar da var.
A: Sizin kanalınız henüz gelişim aşamasında.

S: (J) Yani bu aşamada bir kanal geliştiriyoruz.
A: Evet.

S: (T) Bu gezegen üzerinde kendi kanallarını geliştiren başka gruplar da mı var?
A: Evet.

S: (T) Tüm bu kanallar 4'üncü yoğunluğa geçişin sağlanmasını sağlamaya yönelik öyle mi?
A: Kanal geliştirmenin anahtarı bilgidir.

S: (T) Burada hepimizin ışık ailesinin bir parçası olduğumuz varsayımı üzerinde duruyorum, bu doğru mu?
A: Evet.

S: (T) Yani daha önce bulunduğumuz yerlerden, bu kanalı oluşturmak için bir araya getirildik, öyle mi?
A: Evet.

S: (T) Bu bölgede başkaları da var mı?
A: Evet.

S: (T) Bize katılmaları mı gerekecek yoksa kendi başlarına mı çalışıyorlar?
A: Açık.

S: (T) Yani onların mı bize katılacağı, bizim mi onlara katılacağımız yoksa her grubun ayrı mı çalışacağı henüz belirsiz.
A: Ne kadar tanınacağınıza bağlı.

S: (T) Bu hususta tanınmaya ihtiyacımız var mı?
A: Açık.

S: (L) Bu işimizi kolaylaştırır mı?
A: Açık.

S: (T) Bizi 3'üncü yoğunluktan 4'üncü yoğunluğa taşıyacak bir kanal geliştiriyoruz. Bu kanalı oluşturup 4'üncü yoğunluğa geçtiğimizde buraya gelme amacımız olan frekans tutma işini tamamlamış mı olacağız?
A: Kısmen.

S: (T) Bu kanal bizim için bir çeşit kaçış tüneli, öyle mi?
A: Yakın.

S: (L) Şunu netliğe kavuşturalım. Bu kanaldan diğer boyuta ilerlediğimizde diğer...
A: 3'üncü seviye dünya değil, 4'üncü seviye dünyada olacaksınız.

S: (L) Eski pratik Laura olarak somutlaştırmaya çalıştığım şey şu; 4'üncü yoğunluk dünyası ile 3'üncü yoğunluk dünyası yanyana mı var olacaklar?
A: Yanyana değil. Tamamen "farklı dünyalar".

S: (L) Bu dünyalar iç içe olacak ama farklı boyutlarda olacaklar yani?
A: Yakın.

S: (L) Diğer bir deyişle, örneğin bir 6'ncı yoğunluk varlığı bu gezegene baktığında bu gezegeni görür, uzayda dönüşünü görür, dünyanın çeşitli boyutlarını görür ve tüm bunlar mekan-zamanda aynı anda gerçekleşiyor olur. (J) Onlar aşağıyı görebiliyor ama biz yukarıyı göremiyoruz.
A: Evet.

S: (L) 3 boyutlu dünyada tüm o afetler meydana gelirken biz 4 boyutlu dünyada olacağız ve bu olaylar orada meydana gelmeyecek. 3'üncü yoğunluk insanlarını görmeyeceğiz ve onlar da bizi görmeyecekler. Çünkü başka boyutlarda olacağız.
A: Evet, kavramı anlıyorsunuz, şimdi bunun gerçek olup olmadığına karar vermeniz gerekiyor.

Edited by - Tiversonus on 24/02/2009 15:59:02

"Farkında olmadan sanırım bizler boyut değiştiriyoruz.

Yani bilinç, objektif olarak varolan nesneyi materyalize eder veya gerçeği kılar. Ancak boyut veya yoğunluk için sanırım diyorum belirli sayıda bilince/bilinçlere ihtiyacımız var. Bu bilinçler ise; bilgi ile gelişir ve inanç projeksiyonu olarak gerçekleşir. Yani Farkındalığa giden yol bilgidir.
 

Kasyopya’lılara Göre Önerilen Hareket Tarzları

Evren'in tüm boyutlarında varolan her şey, voroluşu yalnızca iki şekilde deneyimleyebilir. Bunlar “Uzun Dalga Döngüsü” ve “Kısa Dalga Döngüsü” dür.

Bu iki yol arasındaki fark şudur; uzun dalga döngüsü tamamen eterik veya ruhsal bir varoluş olup, evrimde döngüsel bir tarzda çok yavaş bir değişim meydana gelir. Kısa dalga döngüsünde ise bir ikilik/dualite vardır, çünkü ruh dögünün yarısında eterik/ruhsal bir halde deneyim yaşarken, döngünün diğer yarısında fiziksel bir deneyim yaşar. Dünya’daki fiziksel bedenler içindeki ruhların deneyimlediği şey de budur. Bu iki yarı, zaman olarak ölçülemez ama elde edilen deneyimin bütünü her iki yarıda eşittir. İnsan ruhlarının -aldıkları grup kararı ile- tamamen eterik/ruhsal bir varlık yerine fizikselliği deneyimlemeyi seçtiğnde bu kısa dalga döngüsüne geçilmiştir. “Yanlış bilgiye cezbolma” olarak adlandırabileceğimiz “Adem ile Havva” nın sembolik hikayesinde bu durum anlatılır.

Varoluş toplam yedi yoğunluktan oluşur. Bunlardan üç tanesi fiziksel, üçtanesi eterik/ruhsal ve bir tanesi de her iki durumu içeren yarı fiziksel olan dördüncü yoğunluktur. Dördüncü bilinç yoğunluğu seviyesi, yalnızca Kendine Hizmet ederek var olunabilen en yüksek yoğunluk seviyesidir. Dolayısı ile dördüncü yoğunluk, “Kendine Hizmet” in yani "negatif düşünce kalıbının" en yüksek örneğidir. Dördüncü yoğunluk seviyesine üçüncü yoğunluk seviyesinden ilerlenerek gelinir. Yukarı doğru her bir yükselişte, bireysel bilinçli varlığın varoluşu o kadar “daha az zor” hale gelir. Bu nedenle dördüncü yoğunlukta varoluş, üçüncü yoğunluktakine göre daha az zordur ve üçüncü de ikinciden daha az zordur ve ruh enerjisi üzerinde daha az yük yaratır.

Dünya yaklaşmakta olan dördüncü yoğunluk seviyesine doğru ilerlerken, Başkalarına Hizmet’e ilerlemek ile Kendine Hizmet’te kalmak arasında bir seçim yapmamız gerekiyor.

Dördüncü yoğunluk seviyesinde varolan varlıklar üçüncü yoğunluk seviyesinde varolan varlıklardan negatif ruh enerjisini çekebilirler. Aynı şekilde, üçüncü yoğunluk seviyesindeki varlıklar, ikinci yoğunluk seviyesindeki varlıklardan enerji çekebilir. Bu enerji alış biçimi diğeri kadar gerekli değildir ama gene de yapılıyor. Üçüncü yoğunluk seviyesinde bulunan insanların ikinci yoğunluk seviyesindeki hayvan krallığındaki varlıkların sıkça sıkıntı ve acı çekmesine neden olmalarının sebebi de budur; çünkü bizler de esas olarak Kendine Hizmet eden varlıklar olarak ikinci seviye ve birinci seviyedeki varlıklardan negatif ruh enerjisi çekiyoruz.

Kertenkele varlıkları olarak tanımlanan varlıklar (Zeta Retikulan’lar) kendilerini sıkı bir şekilde Kendine Hizmet’e sabitlemeyi seçmişlerdir. Bunun mümkün olduğu en yüksek yoğunlukta oldukları için, üçüncü seviye, ikinci seviye ve birinci seviyede bulunanlardan sürekli olarak büyük miktarlarda negatif enerji çekmeleri gerekiyor ve tüm o yaptıklarının sebebi de bu. Bu durum ırklarının ölmekte olmasını da açıklıyor; çünkü Kendine Hizmet’ten Başkalarına Hizmet’e nasıl geçireceklerini öğrenebilmiş değiller. Bu seviyede bizim ölçülerimize göre çok uzun bir süredir kalmış olduklarından buraya sıkıca yapışmış durumdalar. Bu yoğunlukta (dördüncü) nüfuslarını da arttırdılar. Irklarının ölmekte olmasının ve gözleri kararmış bir şekilde sizden mümkün olduğunca çok enerji almaya çalışarak ırklarını metabolik olarak yeniden yaratmaya çalışmalarının sebebi bu.

Çok uzun süredir –Dünya’da çok sayıda olduğumuzdan dolayı ve diğer- Dünya’nın yönetimine “açıktan” el koyma niyetindeler. Herşeyi istedikleri gibi ayarlamak ve bu gezegenin deneyimleyeceği dördüncü yoğunluğa geçişte mümkün olduğu kadar çok negatif enerji emebilmek için zamanda ileri ve geri yolculuk yapıyorlar. Buradaki amaç dördüncü yoğunlukta bizim yönetiminizi ele geçirmek ve bir dizi şeyi gerçekleştirmek;

1. Irklarını sürdürülebilir halde tutumak,
2. Sayılarını arttırmak,
3. Güçlerini arttırmak,
4. Irklarını dördüncü yoğunluk alemine yaymak.

Bunların tümünü gerçekleştirebilmek için takvimimize göre yaklaşık 74 bin yıldır olaylara müdahale ediyorlar. Bu çalışma sırasında zamanda ileri ve geri yolculuklar yapmak suretiyle tüm bunları tamamen sabit bir zaman-mekan aralığında gerçekleştiriyorlar. Ama ne kadar ilginçtir ki tüm bu çalışmalar başarısız olacak. Kertişler yani negatif Kendine Hizmet, "arzuya dayalı düşünme" olarak tanımlanan şeyden dolayı bunu göremiyorlar. Sadece görmek istediklerini görüyorlar.

Aşırı korku ve endişe negatif nitelikte bir korku/endişe enerjisi üretir ve bu o varlıklar (KH) için bir yakıttır. Bu enerji transferi eterik/ruhsal beslenme yöntemini temsil eder. Uygun bakış açısı ile bakıldığında tehlike coşkuya dönüşür. Neşeye biraz kaynak ayrılması önerilir. Daha geniş bilgi için “Pleiades Öğretileri” (Yazarı: Barbara Marciniak) kitabını okumanız önerilir.

“Özgür İrade” yaratılıştaki en önemli bilinç yasasıdır. Buna göre, bir başkasının bilgi edinme seçimine veya bunu nasıl yaptığına veya yapmadığına müdahale etmemiz mümkün değildir. Bir başkasının algılarını değiştirmeye çalışmanın gereği yoktur ve bu “Özgür İrade” ye müdahale anlamına gelir. Eğer biri “Aydınlanmak” yerine “Takıntılanma” yı seçiyorsa, bu onun seçimidir. Her şey derslerden ibaret ve eğer bir kişi belirli bir yolu seçmişse, onun gidip öğrenmesi gerekeni öğrenmesine izin verilmesi gerekiyor.

Bir KH aracı, başka birinin ihtiyaçlarına karar vererek BH adayı olmayı öğrenemez.

Aslında dördüncü yoğunluğa ulaşmak niyeti ile şunu veya bunu yapan herkes KH moduna giriyor: Çünkü bir sonuç veya bir ödül bekliyorlar ve bu durum Kendine Hizmet’tir. Kendini memnun etme eğilimi de KH’liği besleyen bir durum olduğundan; buna da dikkat edilmelidir. Duyguların görüş oluşturması tehlikesine dikkat edilmelidir.


Karmik birinci seviye süreçlere yani önemli kadersel görev veya derslere müdahale etmemeye dikkat edilmelidir. Kişi tavsiyede/öneride bulunabilir, bunda sorun yoktur, ama dersi değiştirmeye çalışmamalıyız. Karma kendi varlığını herzaman dayatır, bunu unutmamalıyız.


Sonuç olarak; 3'üncü yoğunlukta bulunuyoruz. Doğamız gereği KH'yiz. BH adayı olabiliriz ama 4'üncü yoğunluğa geçene kadar BH değiliz.


Forum tartışmalarında, fikirler, görüşler birer öneri veya tavsiye şeklinde sunulmalı ve bir beklenti içerisine girilmemelidir. Anlayacak olanlar anlayacaklardır. Karşıt görüş münakaşalarının peşinden gidilmemesi önerilir, bunun faydası yoktur. Varolan herşey/tek şey derslerdir. Tartışmalarda hem bizim için ve hem de karşı taraf için, herşey yerini bulacaktır. Fakat olayları zorlarsak yolumuzu şaşırma riskiyle karşılaşırız.


Yaşadığımız dönemler karmaşa içinde olsa da ve bu kaotik durum daha da artacak dahi olsa; karmaşayı değişimler izleyecek, sabırlı olmalıyız. Dolayısı ile kişinin yaklaşan dördüncü yoğunluğa hazırlanma aşamasında, yapması gereken tek şey “bilgi toplamak” olmalıdır. Bedenlerimizi dördüncü yoğunluğa dönüştürmede yararlanabileceğimiz bir egzersiz yok, önemli olan “ruh” dur. Bu doğal bir süreçtir, hazırlığa gerek yok. Yani dönüşeceksen dönüşeceksin, dönüşmeyeceksen dönüşmeyeceksin. Bilgi toplamak ise belki sadece olayın “daha az travmatik” olmasına faydası olabilir, olamayabilir de. Teorik olarak eğer bir birey doğru seçimleri yaparak doğal bir şekilde gelişirse ve geçişin yapılacağı zamana ulaşırsa, o bireyin bedeni de fiziksel olarak bu geçişi yaşar.


Kendi hızımızda bilgi toplayıp, ağ çalışması yapılması tavsiye ediliyor. Öğrenmek metabolik değişime neden olur. Kişi belirli bir görev yapma anlamında kaderini gerçekleştirme sürecindeyse, Evren bu durumda onun gereksinimlerini karşılama gücüne sahiptir. Akışına bırakmak en iyisi.


Yılan kardeşliği, yani kertenkeleler, özgür iradeye yaklaşık 309.000 yıldır müdahale ediyorlar ve değişim yaklaştıkça gözleri kararıyor. “Şeytani” varlıklara karşı direnmede, bilgiden başka hiçbir şeye ihtiyacımız yok. Bu kontrol düzenine “açıktan” isyan etmenin neticesi beşinci yoğunluk (spatyum) olabilir. Bizim insanlar olarak sahip olmamızdan kortukları tek şey “bilgi” dir. Dini semboller, işaret veya rakamlardan korkmazlar. Bu varlıklara karşı direnmemizde en büyük gücümüz “Özgür irademizde de bulunmuyor”, “hayır deme gücümüzde” de bulunmuyor. Anahtar ruhsal bilgi birikiminde bulunuyor. Kertenkeleler insanlar arasında yaşamadılar ama zamanın çeşitli noktalarında insanlarla “doğrudan” etkileşime girdiler. Bu koşullar, insanların tamamen yabancı bir yerden gelen tanrıları kabul etmeye ve tapınmaya hazır, istekli ve muktedir oldukları noktalarda gerçekleşti. Yakın geçmişte böyle birşey olması söz konusu değildi. Ama dikkat edelim, çok yakında bu tekrar gerçekleşebilir.


Ritüeller faydasız, gerekli olan tek savunma bilgidir. Bilgi bizi varoluştaki tüm olası zarar biçimlerine karşı korur. “Bilgi” sözcüğünün ardındaki kavramın herhangi bir sınırı yoktur. Bilgi kelimesinin ve bu kelimenin manasının, ihtiyaç duyabileceğimiz herşeyi nasıl sağlayabildiğini anlamak için altıncı duyunuzu kullanmanız tavsiye edilir.


Daha fazla bilgimiz oldukça daha az korkumuz olur, daha az acımız olur, daha az gerilim hissederiz ve herhangi tür veya biçimde daha az tehlike deneyimleriz. Şimdi bunu çok dikkatlice düşünelim çünkü bu çok önemli: "Bilgi" sözcüğünün ardındaki kavramın herhangi bir sınırı var mı? Eğer bu kavramın sınırı yoksa o kelimenin değeri nedir? Sonsuz. Bir tek kavramın, bir tek anlamın bizi bütün sınırlandırmalardan nasıl serbest kıldığını anlayabiliyor musunuz?


Daha fazla bilgimiz oldukça, kendimizi nasıl koruyacağımız konusunda daha fazla farkındalığımız olur. Koruma bu farkındalıkla birlikte doğal olarak gelir. “Bilgi” kelimesi, ifade ettiği kavramın tüm olası anlamlarını kapsıyor. Sadece tek bir terimin, bu tek kelimenin nasıl bu kadar çok mana taşıdığını düşünebiliyor musunuz? Bunun tamamen farkında olmamız önemlidir. Burada aydınlanmanın belirtilerini görebilirsiniz ve aydınlanma bilgiden gelir. Bilgi, tüm varoluşun çekirdeğine gider, tüm cisimleri kapsar. “Işık” bilgidir, tüm varoluşun çekirdeğindeki bilgidir. “Işık herşeydir ve herşey bilgidir ve bilgi herşeydir.”


Bilgi kazanmak, kişinin varlığına birşeyler eklemesi anlamına geliyor. Kişinin, varlığına arzu edilebilir herşeyi katması demektir. Ayrıca şu anda olduğu gibi “ışığa ulaşma” yolunda çaba gösterirken, gerçekten bilelim ki “ışık bilgidir”. Bilgi, tüm varoluşun çekirdeğinde mevcut olması ile, varoluştaki tüm negatiflik biçimlerine karşı koruma sağlar.


Bilgi, tüm varoluşun kökünde olduğu için, bilginin kabul ettiği şey, bizi yanlış “veri” yi benimsemekten koruyacaktır. Açık olup, sadece açık bir şekilde bilgi edinmeye çalıştığımızda yanlış veriyi benimseme konusunda korku duymamıza gerek kalmaz.


Eğer “iman” varsa, edinebileceğimiz hiçbir bilgi yanlış olamaz, çünkü böyle bir şey yoktur. Bize yanlış bilgi veya veri vermeye çalışan herkes başarısız olacaktır. Bilgi koruma sağlar; ihtiyaç duyabileceğimiz tüm korumayı.


İnsanlardan bazıları, ilerledikleri yolun bir noktasında takılıp kalıyorlar. “Takıntı” dediğimiz gizli bir süreçten geçiyorlar. Takıntı bilgi değildir, takıntı atalettir. Bu nedenle, kişi takıntılı hale geldiğinde, ruhsal gelişimin sağlanması, ilerletilmesi durdurulmuş olur. Çünkü ruhsal gelişim ve ilerleme ancak gerçek bilginin edinilmesiyle olur. Kişi takıntılandığında koruması da azalır. Bu nedenle kişi sorunlara, trajedilere ve her tür zorluğa açık hale gelir.


Bilgi edinme, hızlı bir artışla meydana gelebiliyor ve bu bazıları tarafından “Aydınlanma” olarak tanımlanıyor. Aydınlanmış varlık, bilgili varlıktır. Bilgi edinme, ruhsal varlığı ciddi ölçüde ilerletir. Kişi belirli bilgi platolarına yaklaştıkça saldırılar artar, ama bir kez ulaşıldığında tehlike buharlaşıp kaybolur. Acaba neden?


Eğer insanlar, öğrenmeye “açık ve isteklilerse” öğrenebilirler. Eğer gelişip bilgi kazanmayı seçersek, hiçbir noktada hiçbir şey hakkında asla bloke olmaz veya takıntılanmayız. Eğer bilgimizi sınırlandırmayı ve takıntılanmayı seçersek, o zaman kendimizi sürekli bloke etmiş halde buluruz ve bu durum tüm yaşam deneyimlerimizde kendini gösterir.

Bir başkasının bilgi edinme seçimine veya bunu nasıl yaptığına veya yapmadığına müdahale edilmemelidir. Bir başkasının seçimlerini değiştirmeye çalışmanın gereği yoktur, bu “Özgür İrade” ye müdahale anlamına gelir. Karmik öğrenme ödevlerine müdahale etmeme konusunda dikkatli olmalıyız. Eğer kişi “Aydınlanmak” yerine “Takıntılanmak” ı seçiyor ise, bu onun seçimidir, müdahale etmemek gerekir.


“Öğrenin, öğrendiğinizde gelişirsiniz, geliştiğinizde ilerlersiniz, ilerlediğinizde DÖNÜŞÜRSÜNÜZ.”

"Dersler öğrenenler için değerlidir."

"Ders, dersler, herşey bundan ibaret. Tüm dersler paha biçilmez öneme sahip."

“Keşfet: Öğrenmeyi besleyip büyüten keşiflerdir.”

“IŞIK HERŞEYDİR VE HERŞEY BİLGİDİR VE BİLGİ HERŞEYDİR.”

Kısaltmaların Anlamları

"BH" veya "Bh" veya "bh" : Başkalarına hizmet anlamında "pozitif" yol,

"KH" veya "Kh" veya "kh" : Kendine Hizmet anlamında "negatif" yol, egonun yolu veya kendini memnun etme yolu.
 

Birleşecek Olan Üç Ayrı Döngü

1. Güneş’imizin “ikizi” olan “kahverengi yıldız”, Güneş’in ışığı ile gözükecek kadar yaklaşacak, böylece bunun bariz sonucu olarak o yıldız (ikiz) görülecek ve insanlar büyük bir panik yaşayacaklar. İnsanlar arasında “korku ve kaos” olacaktır. Daha sonra bu “ikiz” yıldız tekrar kaybolacak, “çok korkutucu bir dönemden sonra” görünüşte tekrar bir normal sukunetli bir dönem yaşanacak. Güneş’imizin “ikizi” olan yıldızın Dünya’dan Güneş ışınları ile görülebilecek kadar Dünya’ya yaklaşması bir döngü içerisindedir.

2. Bir sukunet döneminin ardından, ayrı bir döngüye sahip olan Ourt bulutundan kaynaklanan Kometler (göktaşları) Dünya’ya ulaşacaklar. Bazı insanlar bu komet kümesini, 12. gezegen veya Nibiru olarak algılamışlardır. Aslında bunlar kometler olup, toplu halde gözlemlendikleri için “gezegen” olarak algılanmışlardır. Sümer'lilerde geçen budur. İnsanlık, geçen çağlarda komet kümesini deneyimlemişti ve 3600 yıllık bir komet kümesi döngüsü var. İşte bu kometler Dünya’ya çarpacaklar. "İnsanlığın deneyimsel döngüsündeki felaketler bu komet kümesinin geçişine tekabül ediyor". Komet kümesi ilk defa Büyük Döngü’yle veya diğer adıyla “Dalga” ile beraber gelmektedir. Bu ilk kez olacak, insanlığın tarihinde.

3. İnsanlığın “Cennet’ten Düşüş” hikayesinin başlangıcı ile (fizikselliğin seçimi ile) “Büyük Döngü” başlar. Bu döngü kapanacaktır. Bu döngünün süresi 309.000 yıldır. Daha doğrusu 3.Yoğunluk Fizikselliğine (Cennetten Düşüş) geçen insanlar, 309.000 yıl sonra bir Büyük Deneyim’in kapanışını yaşayacaklar. Dünya “gezegen” olarak 4. Yoğunluğa geçecek. Büyük Döngü’ye Dalga’ da denilmektedir.[/h4]


Kısaca Özetlemek Gerekirse:

1. “İkiz Güneş”in Görülmesi Döngüsü ve Korku ve kaosun yaşanması, bir süre sonra, İkiz’in gözden kaybolmasıyla; bir rahatlık ve sukunet dönemi,

2. Komet Kümesi (göktaşları) döngüsü, 3600 yıllık döngülü.

3. “Büyük Döngü” nün kapanması, 309. 000 yıllık döngülü, Dünya’nın 4. yoğunluk realitesine geçişi.

Kısaca Dünya ve üzerindeki İnsanlığı bekleyen olayların sırası (Kasyopya Celselerinde) bu şekildedir.

"İncil'deki kehanetler bir korku ve kaos döneminden bahsediyor, ardından sükunet ve ardından büyük bir huzur, yenilenme ve bereketin içinde beklenmedik bir şekilde gelen son.” diyorlar. Kasyopya'lılar Danyal’ın kitabına da atıfta bulunarak bunun gerçeğe “yakın” olduğunu vurguluyorlar.


Burada birleşecek olan 3 ayrı döngü göreceğiz. Şimdilik bu bilgiler hazmedilmeli ve korkulmamalıdır. Bu bir fırsattır.Kasyopya'lılar “Eğer John C. Rockefeller isen kötü zaman, Mahatma Gandi isen iyi zaman.” diyorlar.


1. “Güneş'in aslında bir çift yıldız olduğu teorisi”- “Karanlık Yıldız”

“Güneş bir proton ve “ikizi” ise bir elektrondur” deniliyor. Bu “ikiz” yıldız veya “kahverengi yıldız” veya “karanlık yıldız” eliptik bir yörüngeye sahip olduğundan ve güneşin arkasında olduğundan görülememektedir denilmektedir. Bu “Karanlık Yıldızlar” o kadar uzun süredir yanıyorlar ki gazları bitmek üzere olan yıldızlardır. Uzayın siyah zemininde bunların görülememesinin bir nedeni de budur. Bilim adamları bu yüzden onlara "kahverengi" adını taktı. Gözlemciler “Karanlık madde”yi göremiyorlar çünkü karanlık ancak bunların varlığı diğer etkileri ile veya dolaylı olarak ispatlanabiliyor. Karanlık maddenin varlığında olduğu gibi bu bilim-insanlarının “kahverengi yıldız” dedikleri aslında “Karanlık Yıldız” lardır. Güneşimizin ikizi olan bu Karanlık Yıldız, eliptik bir yörüngeye sahip olduğundan Güneşe yaklaşıp uzaklaşmaktadır. Bir döngüye sahiptir.


Karanlık Yıldız, Komet Kümesinin “nedeni” dir. Komet Kümesi’de Karanlık Yıldız’ın “sonucu” dur. Biri neden diğeri sonuçtur. Karanlık Yıldızın döngüsünün de 3600 yıl olmadığını söylediklerini düşününce, bu Karanlık Yıldız’ın Güneşe yaklaşmadan da Ourt bulutundan Güneş sistemimize Komet Kümesi savurduğunu söyleyebiliriz. İşte bu sefer Karanlık Yıldız, Güneş ışınlarının da yardımıyla “karanlık” olmaktan çıkacak ve insanlar tarafından görülebilecektir. Bu gözükme “korku ve kaosa” neden olacaktır.

2. Komet (Göktaşı) Kümesi

Güneş sistemimizin çok dışında bulunan bu buzlu taşlara ourt bulutu denilmektedir. İşte bu bulut kümesinden 3600 yılda bir “komet kümesi” Dünya’ya doğru gelmektedir. Sümer yazıtlarında ve Z. Sitchin’in gezegen olarak bahsettiği “olgu” budur. İçi buz olan göktaşlarıdır bunlar.

3. Büyük Döngü Kapanıyor

İnsanlık “kısadalga” döngüsü denilen fiziksel bedenli yaşam deneyine geçişi ile başlayan Büyük Döngü kapanmaktadır. Dolayısı ile bunu 309.000 yıl olduğu ve bu sürenin sonuna geldiği söylenmektedir. Bir dönem kapanacak ve yeni dönem de 309.000 yıl sürecek (4. Yoğunluk realitesinin) deniliyor.

YORUM: Doğrudan anladığımı söylemek istiyorum: Aslında bizim anladığımız anlamda “ZAMAN YOK” ve Büyük Döngü'nün kapanması ile “gerçeklikler birleşecek” ve 4. yoğunluğa geçişe üst yoğunluk Başkalarına Hizmet varlıkları yardım edeceklerdir.

Fiziksel ölümü yaşayanların Ruh ları ise “ESKİ DÜNYA” ya “YENİ BEDENLER” ile enkarne olacaklar, sanırım eski Dünya şimdiki bildiğimiz Dünya’dan çok ama çok farklı olacak. Her şeye yaniden başlayacaklar (309.000 yıllık yeni bir 3. yoğunluk –fiziksellik- deneyimine, Büyük Döngü’ye yani). Buradan 3. Yoğunluk realitesinden çıkabilmek için yeni bir Dünya’da yeni bir beden ile ve evet buradan çıkabilmek için 309.000 yıllık bir süreyi deneyimlemek zorunda kalacaklar.

Bir 309.000 yıl daha çekilmez doğrusu:)) “Çiftlikten kaçmak” için yeniden 309.000 yıl çok uzun br zaman.

Bu olayı insanların bir “fırsat” olarak görebilmeleri gerekiyor: Aslında çok BÜYÜK BİR FIRSAT’ı seçmek bizleri bekliyor. Tabi bu bunu seçtim demekle olmuyor, çabalamak da gerekecektir.
.

DUYGULAR-1



S: Uzaylılar bu olayda duygusal bir kargaşa yaratmak için herhangi birşey yaptılar mı?
C: Her zaman yapıyorlar.



C: Zihni incelemek ve duygularını çekmek.
S: (L) Yani onun duygularını mı emiyorlar?
C: Evet.
S: (L) Onun duygularıyla besleniyorlar mı?C: Evet.
S: (L) F___'nin duygularıyla besleniyorlar mı?
C: Evet.
S: (L) Bunu durdurmanın herhangi bir yolu var mı?
C: Bu sürekli değildir.
S: (L) Benim duygularımı emiyorlar mı?C: Evet.
S: (L) Bu bizim faydamıza mı?
C: Hayır.
S: (L) Bunu yapanlar kötü adamlar mı?
C: Evet.
S: (L) Bu duygu emilimini kesmenin bir yolu var mı?
C: Kanallamayı ve meditasyonu sürdürün.
S: (L) Kanallama duygu emilimini kesecek ne yapıyor?
C: Bilgilendiriyor.


S: (L) Neden duygu enerjilerimizi emiyorlar?
C: Kendi enerji eksiklerini gidermek için.



S: (L) Eğer bir birey teorik olarak.... Şu anda hissettiğim garip duygunun nedeni nedir?
C: Hızlanan öğrenme ile birlikte gelişen metabolik değişimler.



S: (L) "Üçüncü bir melek çıkarak güçlü bir sesle, her kim canavara hürmet gösterir ve onun damgasının alnına veya eline basılmasına izin verirse, o da Tanrı'nın kızgınlık ve gazap şarabından içmek zorunda kalacak ve kutsal meleklerin ve kuzunun huzurunda ateş ve kükürtle işkence görecek..."
C: Dezenformasyon. Korku ve direnç yaratarak dünya-dışıların bu negatif duyguların enerjisiyle beslenebilmeleri amacına hizmet ediyor



S: (L) Genel manada, olayların çoğunda paranoyanın veya şizofreninin sebebi nedir?
C: Kertenkelelerin enerji manipülasyonu.
S: (L) Neden?
C: Negatif neticelerle beslenmek için.
S: (L) Yani ille de yapışık ruhlar olmak zorunda değil?
C: Hayır.
S: (L) Kertenkeleler amaçlarına ulaşmak için kişilere ilişen karanlık enerjileri kullanıyorlar mı?
C: Evet.
S: (L) Paranoit şizofreni olaylarının çoğunda yapışık ruhlar kullanılıyor mu?
C: Evet.
S: (L) Şizofreniyi genetik yolla sürekli hale getiriyorlar mı?
C: Yapabilirler. Veya zihinsel ve duygusal yolla. Çevresel hayat deneyimleri.



S: (J) Sinüs sorunlarıma neden olan şey nedir?
C: Duyguların bastırılması.
S: (J) Hangi duygular?
C: Hisler. Çocuklukta duygularını göstermemen öğretildi.



S: (L) Bu eklenti öncesi omurganın ve kafatasının durumu nasıldı?
A: Orada bir çıkıntı yoktu. Kıskançlık oradan çıkıyor, bunu hissedebilirsiniz bile.
S: (L) DNA sınırlandırmasından kaynaklanan bu duygular, Carl Sagan'ın bahsettiği "Sürüngen Beyin"le alakalı mı?
A: Dolaylı olarak.



S: (T) Bu implantlar, duygularımı kontrol edip negatif olanları arttırmalarını ve böylece bu duyguların enerjisiyle beslenmelerini mi sağlıyor?
A: Kontrol değil, etki.

S: (L) Sanıyorum söylemek istedikleri şey şu; eğer kızgınlaştığını hissediyorsan, bunu durdurmanın tek yolu kızmayı bırakarak mutlu veya huzurlu olmandır. Mutlu ve huzurluyken onlara herhangi birşey gönderme isteği duymazsın.
A: Bingo.



S: (T) Pozitif duygularım var ve negatif duygularım var; İkisi de beni ben yapıyor.
C: Eğer istersen, sadece pozitif duyguların olabilir.
S: (T) Eğer sadece pozitif duygularım olursa, ki güzel birşey olurdu herhalde, bu durum Kertişlerin algılayıcı cihazına nasıl bir etki yapardı?
C: Onları iptal eder.
S: (T) Yani bu cihazlar negatif frekanslara mı ayarlı?
C: Evet.



S: (L) Yani ilk ipucunu gördüğünde duygularını kontrol etmeye başlaman gerekiyor. Yaşadığın herşeyi, bunların hepsinin senin kendi yaratımının birer yansıması oluğunu ve senin mutlak iyiliğine hizmet ettikleri kabulü ve bilgisi ile değerlendirmen gerekiyor. Tabii bir süre boyunca bir besin kaynağı olarak seni tekrar kazanmak için belki on kat daha fazla çaba harcayacaklar ama bunu başaramadıklarını gördüklerinde artık seninle uğraşmayı bırakacaklar, bu şekilde mi?
A: Sen ve F___ şu anda bunu deneyimliyorsunuz.

Henüz sitede çevrilmemiş 13 Temmuz 2002 tarihli celseden alıntıdır:
...
S: (L) Mouravieff diyor ki; iki tür insan vardır. O bu iki türü "Adem öncesi" ve " Ademsel" olarak adlandırıyor [III. Kitabında bu konuda görüşlerini açıklıyor(çn: Gnosis 3. kitap)]. Ana fikir özet olarak; Adem Öncesi insan türünün bir "ruhlarının" olmaması ve bir ruh geliştirme ihtimallerinin de olmaması. Tabii bu oldukça sarsıcı bir düşünce ama son zamanlarda bu konuda yapılan bilimsel tartışmalar var ve bunların dayanak noktası da bir klinik kanıta dayanıyor, bu da gerçekten "mekanik" olan ve "iç" veya "yüksek" benliğe sahip olmayan insanların varlığı [bknz. "Division of Consciousness" çn : "Bilinçliliğin Bölünmesi"].
Bu konuda Gurdjieff ve Castaneda'nın da benzer görüşleri vardı.
Mouravieff'in ortaya koyduğu bu düşünce, yani bu şekilde iki tür insan olması yaklaşımı doğru mu ?


C: Elbette, bununla birlikte bir "İncil tesfiri" var.

S: (L) Mouravieff diyor ki "Adem-öncesi" insan türünün bir üst merkezleri yok ve bizim 300.000 yıl olarak tahmin ettiğimiz Büyük Çevrim boyunca da bir üst merkez geliştirebilme ihtimalleri yok. Bu "Adem-öncesi" varlıklarla ilgili doğru bir tanımlama mı ?
C: Evet, onlar yoğunluk seviyeleri arasındaki "organik portallar." [ç.n. portal =kapı, geçiş]

S: (L) Mouravieff' e göre bu insan türünün farkındalıklarını [bilinçlerini] yükseltmeye yönelik her türlü çaba başarısız olmaya mahkum.
C: Oldukça. Büyük bir kısmı çok efektif makinalar. Sizlerin "psikopat" olarak tanımladıklarınız "defolu" olanlar. En iyileri çok uzun ve dikkatli bir gözlemlemeye tabi tutulmadıkça ayırdedilemezler.

S: (V) ben veya bu odadaki herhangi başka bir kimse, hiç böyle biriyle karşılaştık mı, eğer karşılaştıysak, referans olması için örnek verebilir misiniz ?
C: İnsan nüfusunun yaklaşık olarak bu şekilde iki eşit sayıda bölündüğü gerçeğini göz önüne alırsan, o zaman sıradan "ruhlu" [ademsel] bir insanın hayatı boyunca eşit sayıda organik portalla ve ruhlu insanla karşılaştığını daha iyi anlayabilirsin. Bununla birlikte birisi ruhunu geliştirme ve güçlendirme sürecine girmişse, Kontrol Sistemi bu kişinin hayatına daha fazla bu tür "öğe" sokmaya çalışır. Şimdi; karşılaştığın ve tanıştığın tüm insanları düşün ve özellikle de samimi olduklarını. Bunların hangi yarısının organik portal olduğunu ayırt edebilir misin ? Ayırt etmek zor değil mi ?

S: (BT) Bu İncil' de bahsedilen "kan soyunun kirlenmesi" ifadesinin ardında yatan orijinal anlam mı ?
C: Evet.

S: (L) Bu, "Frank" le, Vincent Bridges'le , Terri Burns'le , Olga'yla ve çetenin geri kalanıyla yaşadığımız deneyimlere kesinlikle yepyeni bir anlam kazandırıyor.
Bunun anlamı şu ki; bu organik portalları , ruhlu insanlardan ayırt edebilmek yükseliş süreci [ç.n. : hasat] açısından can alıcı ve kritik bir konu.
............
(V) Geriye dönüp hayatımı incelediğimde, bana öyle görünüyor ki; babam kesinlikle bir organik portaldı.
C: Sakın şimdi doğru, yeterli düşünme sürecini gerçekleştirmeden kimseyi etiketlendirmeye başlamayın. Unutmayın çoğunlukla; tutarsız ve karşıt bir tutum sergileyen bir kişi mücadele içerisindeki bir ruh olabilir.

S: (L) Sanırım söyledikleri temel şey ; gerçekten iyi olanları [ç.n. gerçekten kusursuz bir organik portal olanları] çok uzun bir gözlemleme süreci hariç ayırt edemezsin. Psikopatlarla ilgili çalışma yaparken keşfettiğimiz temel anahtar onların eylemlerinin söyledikleriyle uyuşmuyor olmalarıydı. Peki ya bu yalnızca zayıf ve isteksiz olmanın bir semptomu olduğunda ? (A) Bir ruhum olup olmadığını nasıl anlayabilirim ?
C: Hiç başkası için için sızlıyor mu ?

S: (V) Sanırım empatiden bahsediyorlar. Ruhu olmayan insanlar başka bir insana ne olduğunu umursamıyorlar. Bir başka insan acı ve sefalet içerisindeyse bunu nasıl umursayacaklarını dahi bilmiyorlar.
C: Deneyimledikleri tek acı "yiyecek" veya konfordan, ya da istedikleri bir şeyden mahrum bırakılmalarıdır. Onlar ayrıca empatik görünebilmek için başkalarının algılarını dolandırmada ustadırlar. Fakat genel olarak bu tarz davranışlar basitçe kontrolü elde tutmak içindir.

S: (A) Bir ruhun olması ya da olmamasının kan soyuyla [bağıyla] ne ilgisi var ?
C: Genetik ruhla birleşir, eğer varsa.

S: (L) "Organik portallar" öldükleri zaman 5. yoğunluğa giderler mi ?
C: Yalnızca geçici olarak , "ikinci ölüme" kadar.

S: (V) Bu organik portal türü insanların "orijini" neresidir ? Yaratılış planı açısından bakıldığında, nereden geldiler ?
C: Orijinal olarak 2. ve 3. Yoğunluk arası köprünün bir parçasıydılar. Bu konuda kısa dalga çevrimleri ve uzun dalga çevrimleri konusundaki celselere yeniden göz atın.

13 Temmuz 2002 tarihli celseden alıntıdır:

...
S: (L) Mouravieff diyor ki; iki tür insan vardır. O bu iki türü "Adem öncesi" ve " Ademsel" olarak adlandırıyor [III. Kitabında bu konuda görüşlerini açıklıyor(çn: Gnosis 3. kitap)]. Ana fikir özet olarak; Adem Öncesi insan türünün bir "ruhlarının" olmaması ve bir ruh geliştirme ihtimallerinin de olmaması.

Adem öncesi insanların ruhlarının olmaması mı ? Ruh taşımayan insan diye bir şey söz konusu olabilir mi? İnsan dediğin varlık ruh ve bedenden meydana gelir.

S: (L) Mouravieff' e göre bu insan türünün farkındalıklarını [bilinçlerini] yükseltmeye yönelik her türlü çaba başarısız olmaya mahkum.
C: Oldukça. Büyük bir kısmı çok efektif makinalar. Sizlerin "psikopat" olarak tanımladıklarınız "defolu" olanlar. En iyileri çok uzun ve dikkatli bir gözlemlemeye tabi tutulmadıkça ayırdedilemezler.


C: Şimdi; karşılaştığın ve tanıştığın tüm insanları düşün ve özellikle de samimi olduklarını. Bunların hangi yarısının organik portal olduğunu ayırt edebilir misin ? Ayırt etmek zor değil mi ?

Paranoya ve ikililik yaratılmaya çalışılıyor. Kertişler size şöyle yapar böyle yapar. Şimdide karşımıza çıkan insanlara organik ruhsuz mu yoksa ruh taşıyan insan olarak bakmamız söyleniyor. Ne müthiş bir ikililik !

S: (BT) Bu İncil' de bahsedilen "kan soyunun kirlenmesi" ifadesinin ardında yatan orijinal anlam mı ?
C: Evet.

İncil'i sağlıklı bir kaynak olarak neden kabul edeyim ? Hz.İsa şüphesiz Allahın peygamberi. Ancak İsadan sonra 325 teki İznik konseyinde tahrif edilmiş bir kitap söz konusu olan. (hıristiyan kardeşlerimden özür dilerim)

(V) Geriye dönüp hayatımı incelediğimde, bana öyle görünüyor ki; babam kesinlikle bir organik portaldı.

obsede bilgiye yem oldu ve babasını organik portal sandı. vah vah :)

S: (L) Sanırım söyledikleri temel şey ; gerçekten iyi olanları [ç.n. gerçekten kusursuz bir organik portal olanları] çok uzun bir gözlemleme süreci hariç ayırt edemezsin. Psikopatlarla ilgili çalışma yaparken keşfettiğimiz temel anahtar onların eylemlerinin söyledikleriyle uyuşmuyor olmalarıydı. Peki ya bu yalnızca zayıf ve isteksiz olmanın bir semptomu olduğunda ? (A) Bir ruhum olup olmadığını nasıl anlayabilirim ?
C: Hiç başkası için için sızlıyor mu ?

Psikopatları da organik portal kabul ettiler. Amerikada katillerin beyinleri üzerine yapılan bir araştırmada, ön beyin lopunun fonksiyonlarının,normale göre çok zayıf oldukları gözlenmiştir. Bunun sebebleri araştırıldığında beyin travmaları,çocukken yapılan tacizler,sert davranışlar dayak v.b.. Sinir anında önleyici davranışı gösteremedikleri görülmüştür. Yani bilimsel bir açıklama size. Okuyun değerlendirin ya da organik indan iddiasına inanın. Sorgulamadan neden inanıyor bu celseyi yapan insanlar anlamak mümkün değil. Bakın suçluları toplum yaratıyor. Kimsse dünyaya psikopatlık yapsın diye gelmez. Evrensel kanunlara uygun yaşansa hiç bir varlık toplum zararlısı olmaz.


S: (L) Sanırım söyledikleri temel şey ; gerçekten iyi olanları [ç.n. gerçekten kusursuz bir organik portal olanları] çok uzun bir gözlemleme süreci hariç ayırt edemezsin. Psikopatlarla ilgili çalışma yaparken keşfettiğimiz temel anahtar onların eylemlerinin söyledikleriyle uyuşmuyor olmalarıydı. Peki ya bu yalnızca zayıf ve isteksiz olmanın bir semptomu olduğunda ? (A) Bir ruhum olup olmadığını nasıl anlayabilirim ?

Aslında benim en başından beri anlamadığım birşey zira bh olmak demek,kendi için değil ama başkalarına hizmet etmek demek ve ancak ruhu olmayan biri kendisi için istemez veyahut bu nedenle insanlar tam anlamıyla bh olamıyor(bh adayı olmak denmişti sanırım celselerde yanlş anımsamadıysam) ve egolarıyla da hareket edebiliyorlar. Bence kasyopyalıların bilgisine danışmadan da bir ruhumuz olup olmadığını anlayabiliriz veya ruhsuz bir robot,ruhsuz olup olmadığını sorgulaması gerektiğini nasıl bilebilir,düşünebilir?


Tabi şu da var. Ruhsuz bir robot kendisine verilen bilgileri sorgusuzca alır zira sorgulamadığı sadece programlandığı yani bilgiyi olduğu gibi kabullendiği için ruhu olmayan bir makinedir.

C: Hiç başkası için için sızlıyor mu ?

Artık olan şeyler üzerine birşey hissedemeyecek(kızgınlık)duruma gelmekle ,içinde üzüntü duymak birbirinden farklı şeyler olsa gerek. Aslında tüm insanlar, her insan için aynı sızıyı duymalı, başkalarını haksızca suçladıklarında(herşeyin içinde olmayınca aslında haksız suçlamalar yaptığımızı nereden bilebiliriz? Ya varsayımlarımız yanılgı ise?) içleri için için sızlamalı ki psikopat tanımına girmesinler.
Vicdan bilir ama.Anlatılan bu olsa gerek.

Psikopatlarla ilgili tanımlama da garip geldi. Bende psikopatın tanımını farklı biliyordum.
Yeryüzündeki hiç kimse, düşüncelerini tamamen eylemleştirmiş olamaz çünkü insan 3 boyutlu varlık ise,bu onun kusursuz olmadığı olamayacağı anlamına gelmektedir. Ben kendi adıma, kusursuz görünen insanlara pek yakın olmamaya çalışırım çünkü kusurlarını bilmeyenlerin, daha kusurlu davranışlar sergileme olasılığı olabilir bence. Düşünceleri yanlış yapan, düşüncenin yanlışlığıdır, düşüncenin tam anlamıyla eylemleştirilememesi değil. Ayrıca belirtmek isterim.

Tabi birde şu var. Başkalarında özellikle kusur arayarak, kendimizi kusursuz gibi gösterebilir(diğerlerinin kusurlarına bakarak kusursuz görünme ki aslında kendi kusurlarını da biliyor iken, diğerlerinde kusur aramak nedensizce(yada kendimize göre bir nedenle)bir kusurdur yani kusursuz insan yoktur:)ve bilmediklerimizi bile biliyormuşuz gibi yapabiliriz. Kusursuz görünmek, kusursuz olmak değildir.

Kasyopya bilgileri- 1   Kasyopya bilgileri- 2

Hiçbir yazı/ resim  izinsiz olarak kullanılamaz!!  Telif hakları uyarınca bu bir suçtur..! Tüm hakları Çetin BAL' a aittir. Kaynak gösterilmek şartıyla  siteden alıntı yapılabilir.

 © 1998 Cetin BAL - GSM:+90  05366063183 -Turkiye/Denizli 

Ana Sayfa  / Index  / Roket bilimi / E-Mail / Rölativite Dosyası

Time Travel Technology / UFO Galerisi / UFO Technology/

Kuantum Teleportation / Kuantum Fizigi / Uçaklar(Aeroplane)

New World Order(Macro Philosophy) / Astronomy