| |
Sirius Bilgileri önemli bulduğum "Sirius Misyonu"
celselerini burada paylaşmak istedim. Daha önceden okuduğum ve araştırdığım
kadarı ile Sirius'lular bizim güneş sistemimiz gibi daha birçok güneş
sisteminin içinde yaşayan varlıkları eğitmiş, görüp, gözetmiş vazifeli bir
sistem olarak fonksiyon gören varlıkların bulunduğu kozmik yönetici bir
mekanizma oldukları ve vahiy kanalıyla aktarılan ilahi dinlerinde, yine bu
kanal aracılığıyla aktarıldığı söylenmektedir.Muhammed peygamber ve daha
birçoklarının sirius'lu veya dünyaya doğmadan önce bir süreliğine sirius'ta
bulunduğu söylenmektedir.Burada indirilecek bilgilerin son kez gözden
geçirildiği ve bazı bilgilerin değiştirildiği, bazılarının indirilmekten
vazgeçildiği, ayrıca hangi kanal vasıtası ile hangi sırada indirileceğinin
belirlendiği belirtilmektedir.Ve yine burda size Kur'an-ı Kerim'de sirius
yıldızının anıldığı bir ayeti hatırlatmak istiyorum...
"Göğe ve gece ortaya çıkana and olsun.Gece ortaya çıkanın ne olduğunu sen
bilir misin? O, ışığı ile karanlığı delen yıldızdır.Üzerinde gözetici
olmayan kimse yoktur." (TARIK,86/1-4)
"Üzerinde "gözetici varlıkların" yaşadığı açıkça ifade edilen bu yıldız "Sirius
Yıldızı"dır.Bu yıldızın Sirius Yıldızı olduğu Sure'nin isminden de
kolaylıkla anlaşılmaktadır.Çünkü bugünkü Astronomi Bilimi'nin "Sirius
Yıldızı" olarak isimlendirdiği yıldız, o devirde "Tarık Yıldızı" olarak
isimlendirilmişti."
Alıntı: Ergun Candan, "Son Üç Peygamber" kitabı Sayfa:258
CELSE:1 8.4.1982
plan:SİRİUS MİSYONU
medyom:ERGÜN ARIKDAL
celsede bulunanlar:MEHMET SANCAR,GÜVEN ERER,AHMET HIZVEREN
P: Burası Sirius misyonu, bizim yerimiz, şu anda yayın yapan sirius B dir.
Tesir psişik boyuttan ulaştırılıyor..
Kendi insanlarımızı, kendimiz seçeriz. Bu bakımdan, dalgalar yoluyla
yaptığımız taramalarda, birçok hudut bekçilerini yeniden uyarıyoruz. Amaç,
görkemli sabahın bekçilerini tanzim etmektir.
Uzun süredir, üstünü kapalı tuttuğumuz bilgi mekanizmasının örtüsü
açılacaktır.
Yanlız sizlerin değil, üç galaksinin kültürü, siriusa bağlıdır. Bunların
ancak kırıntılarını tadıyorsunuz. Sürekli olarak, fakat en yoğun şeklinde,
Muhammet ten başlayarak, pek çok siriusluyu, psişik boyuttan ulaştırarak
yeryüzüne memur ettik.
Ne zaman emrolunan vakit geldiğinde, biz, sizlere kendimizi açıkca
tanıtırız.
Atlantisin uluları, bizim memurumuzdu.Agra (agarta) da bizim hükmümüz sürer.Pramitler,
bütünüyle sirius kültürünün eğitim yeridir.Anadolu, son devre için, sirius
tesiri için hazırlanmış bir jenaratördür. Ve buradaki halk seri devreler
halinde bağlantıya geçmektedir.
Toplum olarak, bu misyonun gerçekleşmesinde payınız büyük olmalıdır.
Bunca yıldan beri sizde oluşan bilgiler, birbirleriyle bağlantısı güçlü
olmayan, kuşkulu tarif ve kavramlardan ibarettir. Dininiz, ilminiz ve şimdi
ki yolunuz da buna dahildir.
Elbetteki zaman yaklaşıyor. Biz, psişik boyuttan, üstün vazife sadakatine
sahip bir planı, üç yerde görevlendirmiştik. Bunlardan ilki ve en dolgun
olanı sizlere bilgi vermişti....
İkincisi Meksika da, üçüncüsü Arjantin dedir. Onlar sizi
bulacaklardır.Şimdi, onbeş gün sonra yine aynı saatte tekrar görüşeceğiz. Bu
arada, size söylemiş olduklarımızın tamamını, çok akılcı bir açıdan
inceledikten sonra sonucu belirleyiniz. Yani size ne anlatılmak istenmiştir,
ne yapılması gerekecektir ve sizden ne bekleniyor? ve en önemlisi, geleceğe
yönelik nasıl bir tavır içersine gireceğinizi tespittir.
Bu çalışmayı ve bütün buradaki konuşmaları ezberleyiniz. .Sadece üç nüsha
yazarak muhafaza ediniz. Bantları, kayıt ettikten sonra siliniz.
Tek bir teyp kullanılacaktır. Yada birden fazla varsa oda silinecektir.
tamamiyle, ruhen, vicdanen hürsünüz. İstemeyen yoldan çıkar.
Burası Sirius misyonu.zihinlerinizdeki ham düşünceleri, oluşmamış geometrik
varsayımları ve yanlış bilgileri düzeltmek isteyenlere, bu yolda kalması
tavsiye edilir.
Burası Sirius misyonu. Tekrar görüşmek üzere....
CELSE: 2 8.4.1982
plan:SİRİUS MİSYONU
medyom:ERGÜN ARIKDAL
celsede bulunanlar: MEHMET SANCAR, GÜVEN ERER, AHMET HIZVEREN, ATİLLA ULTAV,
M.ALİ USTA
P: Bizim size anlatacağımız bazı yasalar ve ulaştırabileceğimiz bazı
bilgiler, sizin cehd faktörünüzü hiçbir zaman ortadan kaldırmayacaktır.
Bağlanmış olduğunuz realitelerin iplerini, ağırlıkların terk etmeden evvel,
terk edebilme gücünü size kazandırmaya çalışacağını umarızki, bizlere
yönlendirdiğiniz istekleriniz, sorunlarınız ve teorik kanaatleriniz size
vereceğimiz bilginin genişlemesine sebeb olsun. Şunu da bildireyimki, belli
bir zaman süresi içerisinde, sizlerden herhangi bir sonuç alamaz isek,
konuyu kapalı bir sisteme bağlayacağız. Ancak, değişime kendini
hazırlayabilecek olanların bir üstünlük hakkı bulunduğundan, onlara yardım
edilecektir. Verilecek olan bilgilerin sizler tarafından çok iyi deşifre
edilmesi gerekir.
Kontrol altında tuttuğumuz birçok celselerin kapsadığı bilgileri kıyaslamak
için, gerektiğinde soru sorabilirsiniz. Fakat bu kapıyı, her zaman
zorlamayınız. Sizde mevcut olan bilgilerin ışığında halletmenin çarelerini
arayınız.
Güneşin alevine ve parlaklığına ve sizin dünyanızdaki etkisine bakıpta,
orada hayat yoktur zannetmeyiniz. Daha yenilerde satürn denilen
gezegeninizde, iki yeni merkez, iki yapay merkez meydana getirildi. Bunların
görevi dünyayı kıyametine hazırlamaktır.
Ruh nedir ? Buna vereceğiniz cevap, alacağınız bilgiyi tayin edecektir.
Gelecek görüşmemizde bir cevap veriniz. Hayat nedir ? Yani, canlılık nedir ? Bunada vereceğiniz cevap, alacağınız bilginin niteliğini tayin edecektir.
Size, çok sonra, uygun bir ortam yaratabilirseniz, gerçek semavi ananız
Siriüs ün görkemli hayatından bazı bölümleri nakledebiliriz. Bu
kendiliğinden olur.
Şimdi, bizim sizlerle olan temasımız, sizlerin anlayışına göre, bir ruh
varlığı tarafından olmaktadır. Fakat size tebliği ileten ruh varlığı
değildir. Buradaki inceliği kavramaya çalışınız. Elbetteki bunu yer yüzünde
enderde olsa yapan yani bedende ruhu kullanan ruha ait mekanı ve boyutu
kullanan insanlar geçmiştir ve vardır.
Siz sadıklar planını, şimdiye dek ruhsal bir organizma olarak biliyor
idiniz. Evet, onlar, sizin gerçeklik dünyanızda ancak ruhsal bir planı
teşkil edebilirler. Ama siriüs içinde, kendi bedenlerinde var olan çok
başarılı bir konseydir. Ve siriüs misyonundaki ulular, her türlü boyutu
ulaşım aracı olarak, rahatlıkla kullanırlar.
Sizlerin spatyomunuz bizler için oldukça yoğun fizik mekanlarıdır. Bir
çoklarınız, yeryüzünde yaşayan insanların %99,5 başka sistemin veya başka
bir gezegenin spatyomuna geçiş yapamayacak kadar kabadır. Bu bakımdan,
kutsal kitaplarınızdaki, aktardığımız bilgiler arasında melekut veya cennet
veya semavi ülke hep aynı şekilde başka bir gezegenin spatyomunu ifade eder.
Siz ancak fizik beden dışında, başka bir gezegende, onun spatyomuna girmek
şeklinde geçebilirsiniz. Yani, cennete girişiniz budur. Oraya geçebilmenizin
en büyük şartı, cennetlik olabilmektir ki sizin kaba moral şartlarınıza
bağlı olarak günahlarınızdan arınmış olmanızı ifade eder. Günahtan arınmış
olmanız demek, cahillikten kurtulmanız demektir. Belli bir realitenin
cahilliğini üzerinizden atmanız demektir. Size göre hayrında, şerrinde anası
bilgidir.
Şimdilik bu kadar.Allahaısmarladık.
G.E:Allahaısmarladık.
CELSE: 3 6.5.1982
plan:SİRİUS MİSYONU
medyom:ERGÜN ARIKDAL
celsede bulunanlar:MEHMET SANCAR,GÜVEN ERER,AHMET HIZVEREN,
P:evet.
M.S:Efendim. Geçen celsemizde, bilgimizin niteliğini tayine yarayacak iki
soruyu cevaplamanızı buyurmuştunuz. Önce bağlı bulunduğunuz, realiteden, bu
realitenin ağırlıklarından kurtulmamız için bizlere böylesine bir imkan
kapısı açmak lutfunda bulunduğunuz için hepimiz sizlere müteşekkiriz. Bu
yüksek imkanı, en iyi biçimde değerlendirmeye çalışacağız. Umarızki; hepimiz
başarılı oluruz. Efendim, iki sorunuz için çoğunluğun katıldığı cevabınız
şöyledir..
Ruh, yaradan ın tahayyülünde yer işgal eden ve öz ünde bulunan üç bilginin
ikilimi ile tanrısal maketin inşasında çalışan, tesir ve şuur sahibi ışık
ilahiyedir. Hayat, yani canlılık her seviyesindeki ruhsal varlığın, her
seviyesindeki madde ile bağlantısından oluşur.
P: Evet. Ruh, bir elektrondur!.
bu elektron, sizlerin basit fiziğinizin tanımaya çalıştığı elektron
değildir. Fakat sizlere en yarayışlı şekilde sonuçlar vermesi bakımından
kullanmış olduğunuz bu kelimeyi, başka bir tarif içersinde bizde
kullanacağız. Bu söylediğimiz konuya çok dikkat edin. Aynı kelimeyi
kullanmakla beraber, ifade edeceğimiz sözler, fiziğinizle alakalı değildir.
Elektron, bütün yaratılmış olanların esasıdır. Bu esas, sizin eski
insanlarınızın ifade ettiği monat, yada cevher değildir.
Elektron, herşeyin temeli, inşa edici birimi ve aslıdır. Bütün kopyalar
varlık sisteminde meydana gelen bütün değişiklikler bunlara göre oluşur. Bu
bakımdan canlılığı, hayatı ve evreni ve bunun içersinde mevcut bütün
boyutların çeşitli yoğunluktaki etkilerini anlayabilmeniz için elektronu iyi
anlamanız gerekmektedir.
Elektron, ilk enerjinin birikip, yoğunlaşıp, sürekli bir yayılım içerisinde
kalmasından doğan özel bir yapıdır.
İlk enerji, sadıklar planının sizlere son celselerinde ifade etmiş olduğu
enerji türlerinin hepsini kapsar. Özellikle zaman enerjisi, elektronun büyük
bir kısmını teşkil edecek ham maddeyi sağlamıştır.
Elektron, bütün bilginin, tohum halinde, enerjitik bir genişlikte konsantre
olup biriktiği yerdir.
Sizler için öyle garib, hatta öyle anlamsız bilgiler vardır ki, onlar,
evrenin temel taşlarını teşkil eden temel bilgilerdir. Eski mısır da Horus
un gözü, işte simge olarak bu, elektronu ifade eder.
Mevcut olan mekanların ve bu mekanlardaki boyut sistemlerinin (matamatik
ifadelerin dışında) , elektron birikimleri ilgisi çok fazladır. Bu
demektirki ; , boyut, mekan, zaman katlanmaları ve burulmaları ve her türlü jenetik şıçramalar yani mutasyonlarını hep elektron fazlalığından,
azlığından veya değişik kombinasyonlarının sürekli olarak sıralanmasından
meydana gelmiştir.
Eski mısırdaki güneş kursu, esasında dev bir elektron un aslıdır. Genellikle
güneş kursunun etrafında çevrelenmiş olan yılan simgesi, elektrona bağlı
olan boyutlanmaların ifade edilmesi içindir. Bunların hepsi büyük siriüs
kültürünün artıklarıdır. Yani, size ulaşabilen kısımlarıdır.
Şimdi:sizlerin hayat, canlılık, ruh, beden, fizik ötesi deyimleriniz; yanlış
anlayışlara, yanlış kavramlara, yanlış tariflere dayalı olmak üzere ; Fakat
genede bir mantık akışı içinde içerisinde bugüne kadar gelmiştir.
Normal ötesi yada anormal olarak gördüğünüz herşey, yahut normal dışı olarak
kabul ettiğiniz pek çok husus, normal olandır. Normal dışı olan ; sizin
normal olarak gördüğünüz şeydir. Pratik olarak bundan, şunu kast ediyoruz.:
Bütün metapişik olaylar ile bütün mistik çalışmalar ve bunlara bağlı olan
her türlü deney ve yaşantılar, sizlerin yanlış anlayış, yanlış kavrayıştan
doğan tariflerinize nazaran, normal dışı görünmelerine rağmen, doğru
kavramlara, doğru tariflere gidildiği zaman normal olacak şeylerdir.
İnsanın, sizin deyiminizle, duyular dışı yetenekleri kullanması, normal
olmayan bir olaydır. Oysa normal olan, duyular dışı melekelerin kullanılması
; anormal olanda duyular yoluyla bilgi edinilmesidir.
Zihninizin en geniş açıklığı, içerisinde yapabileceğiniz bütün ameliyeler
akıl yoluyla oluyor. Nitekim gözlemlerinizde duyu yoluyla olmaktadır.
Sürekli olarak duyu ve aklı kullanmak sizler için normal bir yoldur. Fakat
normal olan yani asıl olan, duyu dışı algı ve sezgidir.
Şimdi, sizlerin dış varlıklarla irtibata geçebilmeniz neden mümkün olamıyor,
anlayabildiniz mi? Onlar, sizler için normal olan akıl ve duyu yolunu değil
; sizler için anormal olan duyu dışı sezgi yollarını ve buna bağlı olmak
üzere de her türlü fizik dışı araçları kullanmaktadırlar.
Meydana getirmiş olduğunuz uygarlığın tamamen dağılıp gitmemesi için,
binlerce yıldan beri, kültürümüzün öncüleri, aranızda, her yörede mücadele
vermişlerdir: En büyük ve en yarayışlı keşiflerinizin, buluşlarınızın,
klasik bilim adamlarının dışındaki anormal çalışma ve göreneğe sahip kişiler
tarafından meydana getirilmiş olduğunu unutmayınız.
P: Elektron, sizi evrenle, sizi rabbinizle bir kılan ve gene sizi iç
beyninizden, öz ünden dışarıya taşırarak kişiliğinizi olgunlaşmasını
sağlayan; bütün madde yapısının, bütün açı ve yüzeyleri ile kiristalleşmiş
her türlü kabalığın, yoğunluğun tek bir yön altında görünmesini sağlayan;
işte o elektrondur.
Bu sözlerimizde kesinlikle şu mevcut değildir: Elektron yaradan değildir!
BU konuyu, verdiğimiz bazı ip uçlarına bağlı olmak üzere hazırlayacağınız
sorularla derinleştirebiliriz. Başka?..
M.S: Efendim, geçen celsemizin bir yerinde : " memleketimizin özel durumları
mevcuttur. Özel durumların meydana getirdiği kesin sonuçlar yaşanacaktır.
"deniliyor. Bu kesin sonuçlar, nasıl sonuçlardır ? Daha açık bilgiler
verilmesi mümkünmüdür ?
P:Hayır. Sonuçlar, sizlerin giderek yoğunlık kazanan enerji birikiminden
dolayı, dünya yüzeyi seviyesinde yapacağınız vazifenizin sonuçlarıdır.
Buradaki endişeniz, normal bir endişedir. Oysa esas olan anormal olandır.
evet.
M.S: Bir başka sorumuzda şu efendim: Bizlerden bir sonuç alınamazsa, konunun
kapalı bir sisteme bağlanacağı bildirildi. " kapalı sistem nedir " ? lütfen
açıklar mısınız.?
P: Bizlere vereceğiniz cevaplar ve bizim düzenleyeceğimiz sorulara aldığımız
karşılıklar, yeterince bir bilgi sistemini geliştirebilmemiz için kaynak
teşkil edecekse, kadronuzu aynen koruyacaksınız demektir. Bunlar olmazsa
tarafımızdan seçilecek kişilerle ve tamamen kapalı olmak üzere çalışmayı
sürdüreceğiz. Bu demektir.
M.S: Anlaşıldı, teşekkür ederiz. Efendim, bir başka sorumuzda şöyle:
Cebrail, Azrail, Mikail ve İsrafil isimli dört melekten söz ederiz ama, bu
sembolik isimlerin kesin olarak, bilhassa spritüel bakımdan neyi anlattığını
bilemeyiz. Bu semboller, birer varlığın isimleri olmasa gerek. Dinsel
yorumların üstünde bir açıklama rica etsek, acaba mümkünmüdür?
Bu soruyu, satürn gezegeninin iki yapay yeni merkezinin dünyamızı kıyametine
hazırlamak için meydana getirilişi ile israfil in yaptığı çalışım nedeni ile
sormak gereğini duyduk.Efendim.
P:Bizim size verebileceğimiz bilgiler, sizin kavramlarınıza uygun olmak
üzere verilmelidir ki fayda sağlasın.
Eski kültürlerin, siriustan aktarabildikleri bilgileri, çok garip semboller
halinde ve insan vicdanının rencide edici mekanizmalar oluşturmak şeklinde
meydana getirdiklerini biliyoruz.
Cebrail in bizden farkı yoktur. O; elektron seviyesi, daha doğrusu
elektronda mevcut enerji düzeyi, bikülier sahasını geçmiş olduğu için,
bilgiyi saf bir halde nötralize ederek, belli bir mekanda yoğunlaştırmayı
sağlayan bir varlıktır.
Onun görevi sizin için bir bilgi aktarıcı rolünü üstlenmesidir.
Esasında cebrail, gerçekte bu görevin devamlı sahibi değil idi. Azrail ise
bir varlık değildir. O, evrende mevcut ve bütün kainat için geçerli olan
evrensel çürümenin (entropi) simgesidir.
Elektronun sıçrama göstermesi, üst bir boyutu araştırması ve devamlı olarak
kuyruğunu ısıran yılan gibi çeşitli boyutlar içerisinde hareket etmesi, onun
tabiatı icabıdır.
İşte bu yüzden evrenin her yerinde (entropi) çürüme vardır.Bu konuyu, kendi bilgileriniz ışığında iyice inceleyiniz.Sizce Mikailin görevi nedir?
M.S: Biz, Mikailin görevini, hesap tutucu yani başka bir ifade ile sevapla
günahı kaydedici:spritüel anlamda hafıza sistemi bir meksefe durumu şeklinde
anlıyoruz.
P: Kozmik biyolojinin en büyük amacı, bütün bireyleri arasında elektronik
uzmanlığın, her boyut içerisinde çokgenler halinde birleşmesini sağlamaktır.
Kozmo biyoloji, bütün evren canlılarının her ne boyutta bulunursa bulunsun,
birbiri ile yapışık olması içinde, yani kuvvetli bağlarla bağlanmış olmasını
meydana getirebilmesi için, böyle bir bağı oluşturabilmesi için, sürekli
bilgi yaymak ve almak zorundadır. İşte; Mikail ismini verdiğiniz bir sistem
vardır ki. Çalışmakta olan bir mekanizma vardırki, bütün kozmik, kozmo
biyolojik birimlerin arasındaki bu bilginin akışını sağlar.
Peki, İsrafil den ne anlarsınız?
M.S: İsrafil i kıyamet habercisi, kıyamet düzenleyicisi olarak biliyoruz
kısaca.
P: İsrafil; kozmik biyolojik yapıların mutasyonunu düzenleyen mekanizmanın
kendisidir.
Bu günlük bu kadar. allahaısmarladık.
M.S:allahaısmarladık
CELSE: 4 6.5.1982
Plan:SİRİUS MİSYONU
medyom:ERGÜN ARIKDAL
celsede bulunanlar:MEHMET SANCAR,GÜVEN ERER, AHMET HIZVEREN,
P: Göstermiş olduğunuz incelik için teşekkür ederiz. Demekki, sizlere bazı
hususları, daha açık bir şekilde konuşabileceğiz. Kainat, bir şartsızlık
gösterecek kadar sonsuzdur. Demekki, sizlere bazı hususları daha açık bir
şekilde konuşabileceğiz.
Her şeyde, evrene ait sonsuzluğu içeren elektron vardır. Dolayısı ile sizin,
maddesel olarak nitelediğiniz elektron ile alemleri oluşturan, dolayısı ile
evrenin iç bünyesini meydana getiren elektron arasında temelde hiç bir fark
yoktur.
Her zaman kavramakta güçlük çekilen, enerjinin birikimidir. Güneşinizin
enerji birikimi, gezegenininiz üzerindeki hayatı oluşturmuştur. Bizim enerji
birikimimiz, sizin güneşinizle beraber 28 güneşi oluşturmuştur.
Şimdi: enerjinin birikimi, tek yönlü ve tek şekilde değildir. Onu, sonsuz
bir şekilde, sonsuz bir yönde ve sonsuz boyutlarda düşünmenizin, şimdilik
imkanı yoktur. Bu bakımdan sizlerle olan konuşmalarımızda, ancak, sizin bir
basamak üzerinizde var olan bilgileri aktarmak zorundayız.
Temelde, elektron olarak kainat bir teklik içerisindedir. Sizin birlik,
vahdet dediğiniz ve bütün varlıkların en büyük idealleri olan bu yön giderek
yoğunlaşan bir enerji birikiminin kaymalarından oluşan çeşitli hayat
evrelerini bilmek, görmek, alemi tanımak ve bütün, birleşmiş bir elektron
olarak daha yoğun bir hale geçmek sizlerin gelişimini, yani idealinizi
teşkil eder. Enerji yoğunlukları belli bir kesit içerisinde kontrol edildiği
zaman, en azından sizlerin kavrayabilmeniz için iki tip elektron ile
karşılaşırız. Biri maddenin, diğeri ruhun özünü teşkil der. Bunların bir
diğerine etkileri daima olur. Fakat bunların bir birine karışmaları söz
konusu değildir. Fakat bu sınırın, nerede başlayıp nerede bittiğinide
dünyasal realitenizin sağlamış olduğu bilgiler vasıtası ile anlamanızada
şimdilik imkan yoktur. Bu nedenle ruhsal elektron ile maddesel elektronu
kendi boyutunuzda inceleyiniz. Onları bir birinden ayrı olarak düşününüz.
Fakat şunuda gözden uzak tutmayınız ki alemlerinizde öyle enerji birikimine
uğramış, madde ismini verdiğimiz elektronlar vardır ki, bunların içerdiği
bilgi kapasitesi, şu anda sizin ruh ismini verdiğiniz elektronun bilgi
kapasitesinden daha yüksektir.
Elbetteki bu anlattıklarımız, ancak bir bilgi olarak, sizlere fayda
sağlamadan kabul edilebilir.
İnsan varlığının, özel bir durumu vardır. Sizlerin enerji birikiminiz,
içinde bulunduğu madde boyutun 12 mislidir. Bu bakımdan kendinizle ilgili
olan her çalışmada, maddenin geliştirmiş olduğu enerji ffaliyeti arttıkça,
sizinle olan orantısıda o derece artar. Yani siz, hiç bir zaman 1/12 oranını
kaybetmezsiniz. Maddenin enerji birikimi arttıkça yani ondaki elektronun
içerdiği bilgi genişledikçe, sizin 1/12 oranında bir genişlemeniz söz
konusudur. Her genişlemeniz, farklı enerji yoğunluğunda bulunan bu
elektronlar arasındaki ilginin, giderek daha sıkı bir şekil almasını sağlar.
Maddenin bu bölümündeki enerji, bu bölümdeki çoğalması, sizin,12 misli güçte
olan enerjinizin bir basamak daha gelişmesini sağlar. Ve ruh varlığı
dediğimiz yoğun enerjili elektron madde dediğiniz, ruha göre 1/12 oranında
yoğunlukta olan elektrona, sürekli olarak sinyal yollar, tembihte bulunur.
Böylece maddenin gelişmesi sağlanmış olur.
Esasında maddenin gelişmesi demek, onun elektronundaki bilginin genişlemesi
demektir. Bu bilgi ile beraber genişlemekte olan enerjinin etki sahası,
ruhun daha geniş bir alan içerisinde deneme yapmasını ve evrenle olan derin
ilişkisini artırır. Doğuşunuzun asıl sebebi budur. Maddi elektrona bağlı
olan bilgiyi almakla beraber, ona yeni bilgilerde kazandırmak, onun 12 misli
yukarısında bulunan ruh elektronunun görevidir. Çünkü bu enformasyonun,bu
bilginin giderek yaygınlaşması, genişlemesi, yani enerji yükünün artması,
giderek onun daha mükemmel bir elektron olmasını sağlayacak ve sonsuzluk
içerisinde belli zaman kesitlerinde sizin göreceğiniz vazifeyi, ruh
elektronu olarak artık o görecektir.
Şimdi; tek bir elektron için macera böyle olmakla beraber, bir yığınak
olarak elektronları düşündüğünüz vakit olay başka türlü cereyan eder. Nasıl
ki, maddenin kendi arasında kendi arasında, çeşitli enerji alanları var ve
buna bağlı olmak üzerede çok çeşitli, çok değişik, seviyeli varlıklar
vardır. Her iki tarafında ortalaması, o varlığın veya şeyin kişiliğini
oluşturur.
M.S: Efendim, bundan sonraki soracağımız soruların hemen çoğu, bu
cevabınızın içersinde cevaplanmış bulunuyor. Fakat, eksik veya
yanlışlarımızın kabul verilmesi bakımından bu soruları da arz etmek
istiyorum, izin verirseniz.
P:Buyurun.
M.S: " elektron ilk enerjinin birikip yoğunlaşarak sürekli bir neşriyat
içersinde kalmasından doğan özel bir yapıdır," denildi. Bu özel yapı giderek
gelişiyor, büyüyor ve eski mısırdaki güneş kursu ile simgelediği dev bir
elektronu oluşturuyor. Buradaki çoğalma, büyüme, gelişme, teklik içinde
olmaktadır. Örneğin, ilk enerjide giderek, birikerek ve dolayısıyle
yoğunlaşmasını artırarak dev bir elektronu oluşturuyor diyebilirmiyiz?
P: Daha evvel söylediklerimize göre yeniden düşününüz.
M.S: " Elektron, bütün bilginin tohum halinde enerjitik bir zenginlikte
konsantre olup biriktiği yerdir. " tarifinizle: sadıklar planının bize
anlattığı " öz " tarifini aynı şekilde anlatıyor. Örneğin öz dede bütün
tanrısal bilgi, evren bilgisi çekirdek halinde saklıdır. denilmişti. Bu iki
tarif arasında bir ayrılık varsa açıklanmasını rica ediyoruz.
P: Bunada gerekli cevabı verdik. Burada size bir durumu ifade edelim.; Bizim
sizlere anlatmak istediğimiz ve medyumun kapasitesine göre aktarmaya
çalıştığı bilgi, dünyanızda çok az insana daha kapalı olmak üzere
verilmiştir. Sizin bir öncelik hakkınız var. Daha evvel belirttiğimiz gibi
özellikle medyumunuzun gelişindeki bazı özel sebebler nedeni ile bu
bilgilerin, insanlar tarafından, herhangi bir noktadan itibaren, bilinmesi
gerektiği şart olmuştu.
Elinizde mevcut, özellikle 3500 yıldan beri insanlara kendi kapasitelerine
göre bilgi veren ve sizlerin mitolojide Tanrılar olarak ifade etmiş
olduğunuz, Alfa tipi elektron bilgisi taşıyan varlıkların görevi bitmiştir.
Onların size bırakmış olduğu bilgi, sizlerin enerji yoğunluğunuzu arttıracak
düzeyde değildir.
İnsanlık, bütün çirkin manzarasına karşın, elektronik enerji seviyesini,
maddenin elektronik seviyesine bağlı olarak genişletebilmiştir. Ve bu
bakımdan yeni çağın bilgiside bir mecburiyet olarak verilmiştir.
Yeni çağın bilgisi, hiç şüpheniz olmasın ki, Alfa sınıfı bilgiyi
değiştirecektir. Bu gerçekten sizde olan bir değişim değildir. Dünyanızın
bütün noktalarında olan bir değişimin sonucu kendi sisteminize doğru
yayılan, sisteminizden size doğru dalga dalga gelen elektron oklarının,
nihayet düşük seviyeli enerji kalkanlarını parçalayıp içeriye sızmalarından
doğmuştur.
Sözlerimizi, hayali romanların cümleleriyle karıştırmayınız. Bunları
söylerken medyumunuz katiyen anlamıyor. Oda en azından sizler kadar
anlatılan şeylerin üzerinde uzun uzun düşünerek kavramaya çalışıyor yada
hatırlamaya...
Bu bakımdan, şunu tekrar belirtelim ki, biz sizlere hala bilginin kapısını
açmış değiliz. Sadece değişik tarzda düşünmenize yardım edecek bazı çelişik
noktaları göstermeye çalışıyoruz. Değişik düşünmeye, alemi değişik tanımaya
ve kavramaya alışmanız gerekir.
Dinleriniz, sonu bitmiş yollardır. Felsefeleriniz suyu kurumuş kuyulardır.
Tek açık olan yolunuz, henüz emekleme çağında olan araştırıcı, deneyimleyen
biliminizdir.
Bu bakımdan var olan bilgilerinizi, ilmi bir şekilde yeniden kazanmak için
çok gayret göstermeniz gerekecektir . 3500 seneden beri sizleri ,enerjinizi
yükseltmeye çalışan ilahların görevi bitmiştir. Sizlere verilecek olan
bilgilerin seviyesini yükseltmek, sıklığını artırmak için, yaratılmış tabiat
ile yaratan tabiatı yeniden anlamanız gerekir. Başka sorunuz varmı?
M.S: Bir planın uzantısı olarak romalı bir varlık tarafından bize ruhsal
enerjiden, hayat ve zaman enerjilerinden bahsedilmişti. Hayat ve zaman
enerjilerinin değişik oranlarda karışımı, fizik enerji türlerini ve dolayısıylada değişik mekanları oluşturur denilmişti. Fakat bunların tek
olarak evreni oluşturmayacaklarını ruhsal enerjinin bu iki tür enerjiden
üstün ve onları tasarruf edebilen tek enerji olduğu belirtilmişti. Sadıklar
planının son celselerinde bizlere ifade etmiş olduğu belirtilen enerji
türleri, bunlar olsa gerek. İlk enerjinin hepsinin içine aldığı bu enerji
türlerinden ruhsal enerji elektron mudur? yahut ruhsal enerjiyi, bize
elektronla ilgili olarak lütfen açıklarmısınız? ve sözünü ettiğimiz romalı
bir varlık sadıklar planının bir uzantısımıdır?
P: Enerji tektir. Ve o elektronlara, sonsuz yoğunlukta yerleşmiştir. Her
yerde, her şeyde, her boyutta enerji vardır. En baştada söylediğimiz gibi,
sizin ruhsal olabilmeniz, madde enerjisinin 12 misli bir yoğunlukta
olmanızdan oluşmuştur. Bu kadar.
G.E: Efendim burada bir soru sorabilirmiyim? O zaman ruh ve madde
elektronları ikilemi ortadan kalkıyor mu?
P: Sizin boyutunuz içersinde hayır. Üçüncü kez tekrar ifade ediyoruz ki,
sizlere verilmiş bilgiler özellikle sadıklar planının yaptığı bildirmenin,
3500 yıllık bir birikimin geçişini sağlamak için, dönüşümü meydana
getirebilmek için, elektronik hızın girdaplarının artmasını sağlamak için
verilmiş bilgilerdir. O bilgilerde büyük enerjiler yüklüdür. Fakat şimdi bu
sözlerin,sizlere vermeye başladıklarımızla beraber birçok yerlerini yeniden
anlamak ve inşa etmek zorundasınız. Cevabımız bu kadar.
M.S: Efendim, " Özellikle zaman enerjisi, elektronun büyük bir kısmını
teşkil edecek ham maddeyi sağlamıştır." sözünü hiç açamadık. Lütfen açıklarmısınız?
P: Bir daha okurmusunuz?
M.S:(Soru tekrar edilir)
P: Elektrona intikal eden bilginin yerleşmesi ve bünyede gerçek bir kapsamı
olabilmesi için, zaman enerjisinin, bir doku gibi bütün bu bilgi şebekesinin
içine sızması gerekir.Eğer zaman enerjisi olmasaydı, bilginin elektronda
sabitleşmesi mümkün olmazdı. Bu kadar.
M.S: Ruh, insan olarak maddeyi gelişim aracı olarak kullanıyor.Tıpkı bunun
gibi, ruhu da elektronun tekamül aracı olarak kullanmakta olduğunu söyleyebilirmiyiz?
P: Anlattığımız bilgilerle sorunun başka türlü anlaşılması gerekir.
M.S: Tekrar düşünelim efendim. Geçen celsemizde anlaşılmayan bir konu var.
Onun açıklanmasını rica ediyoruz. " Cebrail in bizden farkı yoktur. O,
elektron seviyesi, daha doğrusu elektronda mevcut enerji düzeyi, biküler
sahasını (sistem içersindeki enerji alanlarının bileşkesini) geçmiş olduğu
için, bilgiyi kutsanmış, yani somut bir halde nötralize ederek yani
yalınlaştırarak, belli bir mekanda yoğunlaştırmayı sağlayabilen bir
varlıktır." ifadenizdeki Biküler sahasını anlayamadık. Lütfen açıklarmısınız?
P: Cebrail in biküler sahayı (sistem içersindeki enerji alanlarının
bileşkesi) kullanması söz konusudur. Bu, bütün varlıkların çeşitli
seviyelerde kullandıkları yeteneklerdir. Yanlız Cebrail de mevcut olan,
sistem büyüklüğünde bir uygulamadır. Sizinde biküler sahayı kullandığınız
her zaman olasıdır. Mesela, şu anda dahi medyomunuz biküler sahayı
kullanarak, sizlerin meydana getirmiş olduğunuz enerji alanının bileşkesine
göre, bir nevi ortalamasına göre, bir enerji alışverişindedir. Ve size bilgi
aktarmaktadır. Bu kadar.
M.S: Teşekkür ederiz, efendim. Evrensel entropi (çürüme) ile, insanın
sürekli olarak evreni etkileyerek değişimlere uğratmasından ne anlamalıyız?
P: Siz bu sorunuzu anladınız mı?
M.S: pek anlayamadım da, onun için açıklanmasını rica ediyorum.
P: Sorduğunuz soruyu anladınız mı?
M.S: Esasen evrensel Entropinin açıklamasını rica ediyorum.
P: Entropi (çürüme), O sizin dünya deyiminiz. Fakat anlatmak istediği şey
bütün alemlerde geçerlidir. Yoğunluk itibariyle enerji alanlarının ve
yoğunlaşmış enerjilerin, devamlı olarak genişlemek, bulundukları alanın
dışına taşmak, Evselsel çekim yasasıyla, hakli olarak entropiyi meydana
getirmektedir. Yani bulundukları sistem dışına taşması eylemi. Buna
karşılık, entropinin (çürümenin) bu dağılımcı özelliğine karşılık,
sistemlerin ve bunları dışarıdan koruyan alemlerin belli enerji
yoğunluklarını sağlayabilmesi içinde entropiye zıt gerileyici bir faaliyet
mevcuttur.
Anlayabileceğiniz seviyede bir örnek:
Hayatınız, yani organik maddenin enerjetik kaybı, bütün frenlemelere rağmen,
entropi (çürüme) yönünde gelişmektedir. Ve bu sizin deyiminizle ölümü teşkil
eder. Ama elektronik bilginiz, genel ortalamasında ihtiva ettiğiniz bilginiz
arttıkça, bu dağılmaya karşı, ondan daha güçlü olmak üzere toplayıcı
enerjiniz galip gelecektir. Bu da sizin çok yaşamanıza ya da bu boyutta
olmamakla beraber ölümsüzlüğünüzü meydana getirecektir.Henüz anlattığımız bilgilerin yüzde birini bile kavramış durumda olmadığınız
için, sorduğunuz soruların cevaplarını bu nispette ve dağınık olarak vermek
zorunda kalıyoruz.
Sorularınızı geçmiş bilgilerinizin araştırılmasına yöneltmeyiniz. Sizi
yanıltacak yada bağlanmış olduğunuz putlarınızdan ayıracak değiliz.
Gerekirse bütün bilgilenmeyi ortadan kaldırabiliriz.Size evreni, başka türlü harflerle ve yazılarla ve imajlarla okuma imkanı
sağlamak için, bir pencere araladık. Sizlerin kapsamınızı biliyoruz. Zarfın
içinde olanı okumak bizim için hiç birşeydir. Sizler için bir yol
hazırlamaya çalışıyoruz. Çünkü gerçekten işlerin görülebilmesi için,
sizlerin daha becerikli olması gerektiğine karar verildi. Bunları sizlere
anlatacağız ve öğreteceğiz. Her yeni değişimde, normal olarak insanoğlu
direnç gösterir. Direncinizin şu faydası vardır, Size enerjisini gönderen
sistemin dozajını ayarlamasına yardımcı olursunuz. Şimdi bizde aynı şeyi
yapıyoruz.
CELSE 7 8.7.1982
Plan:SİRİUS MİSYONU
medyom:Ergün ARIKDAL
hazır bulunanlar:MEHMET SANCAR, AHMET HIZVEREN
P:Evet.
MS: Bir evvelki celsemizde geçen bilgi tanecikleri ve bilgi tohumları
deyimleriniz bizim için kapalıdır.Lütfen açarmısınız?
P: Bu gün medyom irtibat sağlamada zorluk çektiğini biliyoruz.belki sizlerde
fark ediyorsunuz. Bu durum, zayıf bir avradan oluşuyor. Medyomun sağlıklı
bir teması sürdürebilmesi, önce gelir. Bu bakımdan kuvvetli bir avraya
ihtiyacı var. Kimi istiyorsa onlarla çalışsın. Bu gün biz size, bu şartlar
altında hiç bir bilgi veremeyiz. Çok zayıf kontak teşkil ettirebildi.
Muhakkak kuvvetli bir avraya ihtiyacı var. Bunu sağlamalıdır.
M.S: Bir şey sorabilirmiyim.?
P: Sorun?
M.S: Bu avra zayıflığı, içerdeki avranın mı, dışardaki avranın mı acaba?
P: Fark etmez.Her halde içeride kuvvetli olan tercih edilir.Bilgi tanelerinin
gelecek çalışmada söz konusu edilmesini istiyoruz.
P: Peki efendim.
P:Burada size geniş bilgi vermeye çalışırım.Sadıklara ait bilginin hepsini
neşretmeyiniz. Bir şeçme yapmanızda fayda vardır.
M.S: Şeçme yapmada kıstasımız ne olsun efendim?
P:Toplumumuzdaki insanların manevi bilgilerini, Bünyedeki kırık dökük
yıpranmış yerleri tamir edecek bilgiler veriniz.Toplumun ihtiyaç seviyesini
aşan bilgileri muhafaza ederseniz, daha faydalı olursunuz. Çünkü her iki
yarısındaki bağı kuracak bilgileri yoktur. Bu bakımdan verdiğiniz bilgilerin
çelişkili olduğunu ve yanlış olduğunu sanırlar. Sadece onların manevi
bünyelerini, onların realitelerinin boşluklarını dolduracak bilgileri
umumileştirin. Bir çokları için, daha sonra elde edilmesi gereken bilgiler
var. Bunlar sizede zarar verir. Bunları süratle gözden geçirin.Yaptığınız
mesai faydalıdır. Ama bizim tavsiyemiz anlattığımız gibidir.
Başka soru var mı?
M.S: Sorularımızı bir dahaki buluşmamıza bırakalım.Bir dahaki çalışmalarımızı
haftaya mı bırakalım?
P: Evet.Tekrar görüşmek üzere
CELSE 8 15 . 7 .1982
PLAN:SİRİÜS MİSYONU
MEDYOM:ERGÜN ARIKDAL
HAZIR BULUNANLAR:MEHMET SANCAR,NECİP ÖZKARDEŞ,NEDRET ERER,AHMET HIZVEREN
P: Evet
M.S: Bir evvelki celsemizde geçen, bilgi tanecikleri ve bilgi tohumları
deyimleriniz, bizler için çok kapalıdır. Lütfen açarmısınız ?
P: Sizin tanıdığınız evrende, fikir veya bilgi tanecikleri, bir partikül
olarak düşünülmemelidir. Yani bunlar, temelde fiziki bir yapıya sahip
değillerdir.Tanecik bizim terimlerimizde, belli bir ışın sahasını, tesir
sahasını ifade eden, kondanse enerjiler olarak ortaya çıkar. esasında
varlıkların ve eşyanın temeli, bu bilgi taneciklerinin mevcudiyetine
bağlıdır.
Bilgi taneciği, bir arpa tanesi gibi belli bir ortam ve belli şartlar
bulduktan sonra yeşerecek değildir. Bunu şu bakımdan ifade ediyorumki,
tanecik kavramı, sizler için yabancı bir kavram değildir. Atom
teorilerinizde çok çeşitli tanecikler mevcuttur. Fakat gene biliyorsunuz ki
bunların hiçbiri, bir arpa tanesi gibi değildir. Her biri
yoğunlaşmış, çeşitli hızda, çeşitli mekanda mevcut olan enerjilerdir.
Bilginin de enerji olduğu, sadıklar tarafından çok evvelce sizlere intikal
ettirilmişti. Bilgi taneciği, pratik olarak sizlerin bilmeniz gereken
tarzda, zihniniz arasında veya canlı varlıklar tablosu içerisinde, gerçek
alış verişin nasıl olduğunu ifade etmek için kullanılmıştır. Bir zihinden
diğer bir zihine, bir beyinden diğer bir beyine hareket etmekte olan bilgi
tanecikleri, pek çok özellik taşır. Bilgi taneciği tek bir kavram değildir.
Çeşitli seviyelerin, çeşitli bilgi tanecikleri mevcuttur. Biz bunlardan
önce, sizin yaşam merkeziniz ve yaşamınızı düzenleyici olarak ifade
edeceğimiz beyin aracınızla alakalı bölümü ele alalım: beyninizin hücresel
kapasitesi, ancak hücreler arasındaki irtibatın oranına bağlıdır. Bu
kapasitenizin ancak %4 nisbetinde kullanılmış olduğu, ancak sizin kendi
araştırmalarınızda sabittirki bu biraz eksik rakamdır. Esasında insan, beyin
hücrelerinin birbiri ile olan irtibatının sonucunda ortaya çıkan bilgi
taneciği sirkilasyonunun sağladığı kapasiteyi ancak % 5,5 veya 6 oranında
kullanabilmektedir. Kendi gezegeninizde, sizler için şimdilik yeterli,
görülüyorsa da ilerdeki çağların uzaysal teknolojisine uymayacak uyamayacak
kadar geridir. Bu bakımdan bir mutasyonun yavaş yavaş gerçekleştirilip, bu
oranın dokuza, sonra onikiye kadar çıkarılması gerekir. Oniki sizler için
ulaşabilecek en verimli ve istenilen ölçü kısmıdır.
% 5,5 veya 6 lık bir kapasitenin, bilgi taneciği sirkilasyonu nasıl
olmalıdır.? Bu konu, oldukça teknik bir konu. Bunun açıklamasını zamanla
sırası geldikçe daha fazla yapma imkanı bulacağımızı tahmin ediyoruz.
İnsan zihninde bilgi taneciklerinin oluşması, derin şuuraltıızın elde etmiş
olduğu enformasyonun, kozmik bilgilerle karşılaştırılmasından doğar. Bu
doğuşun hazırlanması, üç yönlü tesirle oluşur.
Bir tanesi, sizin meksefeniz de (enerji dağıtım şebekesi, kondansatör)
mevcut olan materyelle ilgilidir. Buna ait bilgiler yeterince verilmiştir.
İkincisi, bağlı olmuş olduğunuz tekamül grubunun meksefesi ile alakalıdır.
Bu müşterek bir meksefeyi teşkil eder. Bu müşterek meskefenin, sizin özel
meskefenizle olan ilgisi her zaman kuvvetli değildir. Dahil olmuş olduğunuz
tekamül grubunun meksefesinden size aktarılan enerjinin veya sizin çekip
alabileceğiniz enerjinin niteliğide söz konusudur.
Nihayet bunların hepsi, bağlı bulunduğunuz siklusun seviyesi ile ve o
siklusun amacı ile ortak alakalıdır. Diyelim ki yaptığınız gözlem ve
tecrübeler, sizde grup meksefesi ile olan irtibatı geliştirmiştir. Yani
oradan size, bilgi tanecikleri akımı gelmiştir. Böyle bir akıma layık
kılındınız.
Derin şuuraltınız, bu astral bedeniniz tarafından mukayese edilen bir şuur
altıdır. İsterseniz buna esiri şuur altı da diyebilirsiniz.(derin şuur
altına esiri şuuraltıda diyebilirsiniz. Böylece şaşırtıcı bilgiler veren
bazı sistemlerin icat etmiş olduğu şuuraltı anlayışından kendinizi tefrik
etmiş olursunuz)
Şimdi esiri şuuraltınızda birikmiş olan bilgi taneciği, bir enerji
partikilüdür.Bunun yapısını sizlere anlatamam. fakat bu müthiş bir bilgiyi
ihtiva eden kayıtlarla dolu, bir nevi çok minik hafıza gibidir. çok minik
bir hafıza topudur. bütün bir tekamül grubunun sonucunu içeren bir bilgiyi, faksimile tarzda aynen: fakat çok, çok minik tarzda bünyesinde muhafaza eden
bir hafıza topudur.Bu sizin esiri şuuraltınıza intikal ettiği zaman ,derhal
muhafaza altına alınır.Çünkü bunların, beyin hücreleri içersindeki mevcut
olan bilgi kayıt sistemine girmesi çok zararlı sonuçlar verebilir.
Bu partiküller, esiri şuuraltınıza intikal ettikten sonra, muhafaza edilir,
demiştim. Bundaki enerjiyi birdenbire kendi benlik şuuraltınıza dağıtmak, o
sistemi yakmak gibidir. Her an sistemin genel yapısında bir takım çökmeler,
zedelenmeler ve mahvolmalar oluşabilir..
Bilgi tanesi,esiri şuuraltınızda kamufle edilir. Bunu yapan sizin
meksefenizdir.(enerji dağıtım ve düzenleme merkezi)
Meksefeniz, basit bir rezervuar değildir. Meksefeniz, sizin bütün ruhunuzu
teşkil eder. Siz demek meksefeniz demektir.
Şimdi: Bu enerji partikülü, derin şuuraltınızda saklı tutulur. Bu enerji
meksefeniz tarafından oluşacak talep ve istek karşılığında yavaş yavaş, bir
kozmos olayı gibi, sizin meksefenize katılır.
Her bir bilgi taneciğinin hafızası, hafızasına aldığı bilgi, bir güneş
sisteminin bütün enerjisine denk bir enerjidir. Siz bunun anlamını
anlayamazsınız. Bunlar ileride, medyomunuzun kanalları daha çok açıldıkça
verilecektir. bu bilgiyi intikal ettirecek bir kişi daha yok. Bu bakımdan
beklemek zorundayız.
Meksefenize intikal eden bilgi taneciği, orada hemen çözümlenmez. Bu bilgi
taneciği, benzerleri arasındaki yerini alıncaya kadar bir takım
değişikliklere uğrar. Bu değişiklik, esasında bir tasnif mekanizmasıdır. Bu
tasnif mekanizmasının amacı, normal beyin hücrelerinizin içinde kayıtlı olan
bilgilere aktarılacak olan bilginin, bulunduğunuz tekamül sisteminin
şartlarına uygun olarak yumuşatılması gerekiyor.
İşte toplum yaşayışının, ister iki, ister üç, ister onüç, ister elli, ister
bin, ister milyon olsun: toplum yaşayışının en büyük özelliklerinden biri,
yumuşatma işinin belirlenmesi ve tayin edilmesinde yardımcı olmasından ileri
gelir.Sizlerin, beşeri olarak birarada olmanızın en büyük sebeblerinden
biri, her birinizin meksefesinde intikal etmiş bilgilerin birbirine adepte
edilebilmesi için karşılıklı bilgi alış verişinde bulunmanız gereğidir.
Hiç birşey yapmamış dahi olsanız, beyin kapasitenizle ilgili bilgilerinizin
ışığında yapmış olduğunuz her türlü kötülük ve iyiliğin sonucu, sizin
vicdanınızı ilgilendirir. Vicdanınız ise, sadece ve sadece elde edeceğiniz
bilginin niteliğini tayin edecektir. Bu bakımdan, sizin tekamül dediğiniz
süreç, müştereken meydana getirmiş olduğunuz tekamül grubunuzun meksefesinde
mevcut olan bilgi taneciklerinin, şahsi meksefenize intikalini sağlamak
içindir.
Bu, beden seviyesindeki boyutta nasılsa, beden üstü seviyesindeki boyuttada
aynı şekilde çalışır.Bu kainatşumul bir yasanın emridir. Bu böyledir.
Hangi seviyede bulunursanız bulununuz, o seviyedeki gruplarınızın meksefesi
(enerji dağıtım ve düzenleme merkezi) ve onda saklı tutulan bilgi taneciği,
sizin şahsi meksefenize intikal ettirilecektir. Bu o kadar evrensel bir
çalışma şeklidirki: mesela siriüs tamamıyle bir meksefedir. Ve bu , bir
meksefe olarak, evvelce söylemiş olduğumuz bütün galaktik sistemlere bilgi
taneciği aktarır. Galaksiler arasında ve planetler arasında ve güneşler
arasında mevcut olan meksefelerde planetlere, onlar üzerindeki canlılara ve
bağlı olmuş olduğu sistemlere aktarır. Hiçbir bilgi, mahsus yani sırf, saf
olarak sizlere intikal etmez. Hiç bir varlığa saf bilgi intikal etmez. Ancak
kendi meksefesindeki enerjisi ile orantılı olarak bilgi taneciklerini hıfz
eder. (koruma altına alır.).
İnsanda, yani yeryüzünde yaşamakta olan olan sekizinci tür varlığın beyin
kapasitesi, onbirinci devrede, bu şekilde, yani sizin kendinizi
gözlemlediğiniz şekilde ayarlanmıştır. Alacağınız bilginin belirli bir
yoğunluğu vardır. Belirli bir sayısı vardır. Belirli bir yüksekliği vardır.
yani, enerjinin tipi bellidir.
Aslında, bu bilgileri sizlere niçin veriyoruz? Bunu anlayamayacaksınız.
Çünkü bu bilgileri kullanmayacaksınız; ama bilgileri yapabilirseniz. kendi
eseri şuuraltınıza intikal ettirebilirseniz, daha ileride onikinci devrede
enkarne olabileceğiniz taktirde kullanacaksınız.
Şimdi, bir bilgi taneciği, normal beyin hücrelerinin hafıza bölümleri
içersinde olduğu gibi değil, yorumlanmış, sulandırılmış, inceltilmiş tarzda
intikal eder. İntikal ettiği, çıkıp geldiği yer, esiri şuuraltınızdaki
hafızanızdır. Bunlar bazen, uygun süreçler içersinde, diğer insanlar
arasındada değiş tokuşa konu olabilir. Yani sizin bilgi taneciğiniz, bir
diğerinin bilgi taneciğine yardım edebilir veya bunlar karşılıklı alış veriş
içine girebilir.
Telepatik dalgalanmalar sürekli ve süratlidir. Sizin incelemiş olduğunuz
telepatik dalga, sadece düşünce ve fikir intikalinden ibarettir. Bilgi
taneciklerinin alışverişi ile alakası yoktur. Siz buna sadece telepati
diyorsunuz; yanlış. Bilgi alışverişi, başka bir sistemdir. Düşünce ve imaj,
fikir alışverişi başka bir sistemdir. Bu ikisini adamakıllı araştırmanız
gerekmektedir.
Hakiki alış verişiniz, bilgi taneciklerinin intikali ile söz konusudurki,
toplum yaşayışınızda bunlar çok seyrek olmaktadır. Sizler bir grup olarak
birbirlerinizden bilgi taneciklerinizi alıp verebilecek bir kapasiteye
ulaşabilirsiniz. Nasıl ki şimdi çırpınmakta olan medyomunuz, bizler
tarafından kendisine intikal ettirilen bilgi taneciklerinin şiddeti altında
çırpınmaktadır. o alabiliyor ama dayanamıyor. Bu bir örnektir, Kendisine
bunu, büyük bir takviye ile vermeye çalışıyoruz. Giderek bu daha çok artacak
ve çok daha hızlanacaktır.
Kendisine, ilerde yapacağı işler için çok yardımcı olmanız gerekir. Çok
yardımcı olmanız, çok yardımcı bulmanız gerekir.
( Not: celse 19.20 de başladı ve 19.55 de kendiliğinden kesildi.)
CELSE 9 5. 8 .1982
PLAN:SİRİÜS MİSYONU
MEDYOM:ERGÜN ARIKDAL
HAZIR BULUNANLAR:MEHMET SANCAR,GÜVEM ERER,AHMET HIZVEREN.
P:Evet.
M.S:Bilgi tanecikleri ile bilgi tohumları aynı anlamda mı kullanılmıştır.?
P: Hemen,hemen aynı gibidir, fakat bir incelik vardır.Bilgi tohumu,bundan
anlayacağınız anlam;geçici olmayan,yani sürekli ,kalıcı ve evrensel
mahiyette her türlü şuur sahasına yol açabilecek nitelikte bir bilgi
hamulesi ve bilgi yükünü ifade eder.
Bilgi tohumunun başlıca özelliği, şuur sahalarının kapasitesine uygun olarak
yeşermekte olan bilgi tanacikleri ile beslemesidir. İsa nın sizlere ifade
etmiş olduğu meseledeki tohum, bizim için budur.Bilgi taneciği ancak,sürekli
ve evrensel değildir.Tanecik bilgi ihtiva eden bir enerji dalgası
gibidir.Nasıl ışığın taneciği foton ise;müştereken bilgi de bir enerji
dalgası,bir tanecik şeklinde hareket eder.
Bunlar menşeylerine göre, yani kendisini yaratanlara göre, değişik
tanecikler şeklinde ifade edilebilir. Ömürlü olabildikleri gibi geçicide
olabilirler. Sizler, örnek verirsek, belli bir tecrübeden, belli bir
izlenimden sonra kendi şuur alanınızda, meydana getirdiğiniz faaliyet
sonucunda, bir takım enerjetik yayınlar yaparsınız. Yaptığınız bu yayınlar,
çeşitli muhtevaları barındırmakla beraber, bunlar içersinde bilgi
tanecikleride vardır.
Daha kaba, daha net bir örnek vereyim:
Siz insanların, bütün hücrelerinin tek birleştikleri plan, kendi planıdır.
kanınız, vücudunuzun her noktasında mevcuttur.Fakat kanınızın içerisindeki
her yerde aynı değildir. Bir kan borusunun içerisinde, kanın taşımakta
olduğu çeşitli maddeler vardır.İşte bunun gibi sizin enerjik yayınınızızn
içersindede çok değişik tanecikler bulunur.ve bunlardan bir tanesi çok
önemlisi bilgi tanecikleridir. Bunlar kozmik bir bedenin arasında, parçalar
arasında bilgi alışverişinin sağlanması için vardır.
Bilgi taneciklerini, çoğu kez hepiniz alırsınız. Bütün insanlar devamlı
olarak, kozmik tesirleri, kozmik ışınları nasıl alıyorsa bilgi
taneciklerinide alırlar ve bunların anlama kabiliyeti olarak ortaya çıkması
büyük bir hadisedir.
Çoğu, gayrişuur mehtabında, çok daha sonra ve çeşitli şekillerde tezahür
etmek üzere saklı tutulabildiği gibi, bazı izler bırakarakta kaybolup
gidebilirler.Ama bilgi tohumu, sizde devamlı bir gelişme ve büyüme
içersindedir. Bilgi tohumunun gelişip büyümesi, sizin almış olduğunuz bilgi
taneciklerinin sizde meydana getirmiş olduğu büyük ruhsal cehitle (enerjetik
cehitle) meydana gelip ortaya çıkar. Bilgi tanecikleri ile bilgi tohumunun
bu şekilde gayet sıkı bir organik bağları, ilişkileri vardır.
Bilgi tohumu, evrensel insanın, yani arşetipik olarak mevcut insanın (ona
kozmik insanda denebilir, mükkemmel insanda denebilir, arşetip insanda
denebilir.) mayasında olan bir tohumdur.
Şimdi, bozulmuş kitaplarınızda, kozmik insanın yaratılışıyla, sekizinci
kuşaktan adem in meydana getirilişi, birbirine girdirilmiştir. Bütün bunları
doğrusunu eğrisinden ayırmak için çok beklemeyeceksiniz. (Kozmik insan)
bizzat (kendisi) tarafından bilgi tohumunun geliştirilip büyütülmesi
maksadıyla meydana getirilmiştir.
Yani şunu demek istiyoruz:
Kozmik imsanın yaratılış sebebi, var oluşu ile beraber, bilgi tohumunun
gelişip yayılması,her şeyi kaplaması içindir. Kozmik insanın görevi
budur.Kozmik insan, fiilen ve objektif olarak mevcutmudur? Hayır. kozmik
insan, fiilen ve objektif olarak mevcut olamaz. Fakat kozmik insanın, fiilen
ve objektif mevcut olabilmesi için, bilgi tohumunun son kertesine kadar
gelişmesi beklenmektedir.
Şimdi: Çeşitli planetlerde mevcut olan insanların asıl görevi, işte bu
kozmik insanı, meydana getirmek için, kozmik insanın tam manasıyla ortaya
çıkabilmesi için, gerekli olan bilgi tohumunun kendi dönemindeki izlerini
geliştirmektir. Yani her canlının, bilhassa çevresi ile ilgili ilişkisini,
şuurlu bir seviyede, şuurun üçüncü derecesindeki ve belli bir seviyesinde
tutan varlıklarki, bunlara zeki varlıklar diyorsunuz.(size göre bir
deyimdir.). bu varlıkların gösterdikleri, her türlü tesire karşı
gösterdikleri tavır ve tepki, devamlı olarak bilgi tohumunun genişlemesine,
gerçekten kozmik insanın neşvünema bulmasına hizmet etmektedir.
Bu verdiğimiz bilgiyi, iyi anlamaya çalışınız.Sadece sizin değil, sizin
bağlı olduğunuz sisteminde bütün canlıları, bu sistemin payına düşmüş olan
çalışmayı, ameliyeyi göstermek için, yerine getirmek için çok büyük cehit ve
çaba harcamaktadır.
Kozmik insanın gelişip büyümesi, bilgi tohumunun (ona has bilgi tohumunu)
gelişip büyümesine bağlıdır.Bu bilgi tohumunun gelişip büyümesinde bütün
canlıların rolü vardırr. Her yaşayan,bu gelişip büyümeye yardım etmekte ona
kendi enerjisi ile, kendi iradesi ile, kendi zekası ile, kendi bilgi
tanecikleri ile hizmet etmektedir.
Sadıklar, bu konuda sizlere değişik bir açıdan, oldukça geniş bilgiler
vermişlerdi. Onlarıda hatırlayarak, bu verdiklerimizle benzetmenizi
diliyoruz.
Bilgi tanecikleri, sizler için çok daha pratik, çok daha fazla ameli değeri
olan şeylerdir.Bilgi tanecikleri, sürekli olarak teşekkül edebilir. Sizin
hayat içindeki tatbikatınız, yani yaşamınız, hem kendinizden dışarıya, hemde
dışarıdan içeriye, devamlı bir bilgi taneciği trafiği gerektirir.
İdrakleriniz, anlayışlarınız, kavrama gücünüz, bellemeniz, tahayyül etmeniz,
eşyaya ve kendinize muktedir olabilmeniz için, bilgi taneciklerinin sizde
yoğunlaşmazı mecburidir.Bunun içinde, yaptığınız her işte ve harekette, her
tetkikinizde, her gözleminizde, kısaca her nefes alışınızda, "ben varım, ben
benim", "ben şimdi buradayım" dediğiniz anda ve devamlı olarak bir bakıma
kendinizi yokladığınız veya hatırladığınız süre içersinde bilgi
taneciklerinin sizin şuur alanınıza sürekli olarak geldiğini ve geçici
olmayarak orada bir müddet ikamet ettiğini , kaldığını, kendine benzerlerle
eşleştiğini ve hatta bu eşleşmenin giderek artarak, başka bilgi
taneciklerinide kendine çektiğini bilmelisiniz.
Bilgi taneciğinin, bizim bu anlattıklarımızla tam bir topoğrafyasını veya
psikolojisini veya fizyolojisini anlamanız imkansızdır. Bunları zaman zaman
çeşitli şekillerde takviye etmek süreti ile siz bir sentezle elde
edeceksiniz.
Bu günden itibaren, belirli bir süre içinde, sizlerle irtibatımız olmayacak.
Medyumunuza vereceğimiz bir ikazla tekrar celselere devam edeceğiz.
Celseleri, sizlerin, verdiğimiz bu bilgileri ne dereceye kadar bilip
bilmediğinizi kontrol ettikten sonra sürdüreceğiz.Verilmiş olan kısımlardan
anlaşılanların, özet halinde, açık ve seçik olarak tesbitini istiyoruz.
Bunlar, tamamen sizin samimi anlayışlarınızı yansıtmalıdır.
Şunu, hiç unutmayınızki, sizlere verilmiş olan ve verilecek olan bilgileri
anlayabilecek ve sorular sorarak cevap verebilecek seviyede olan
arkadaşlarınızla hususi çalışmalar yapmayacağız. Fakat onlara, hususi olarak
bir gözetim uygulayacağız.
Canlını görevi, kozmik gelişmesini, büyümesini, uygulamasını isteyen bilgi
tohumunun her türlü hizmetini yapmaktır. İnsanın gelişmesi tekamülü buna
bağlıdır. Sizlerin tekamül anlayışınızda oldukça çarpıktır. Elinizde
güvenebildiğiniz veya güvenmeniz gereken bilgi yoktur. Şimdiye kadar sizlere
çeşitli kanallardan verilmiş olan bilgiler, sadece bilgi tohumunun
gelişmesine, yayılmasına hizmet etmekte olan insanın ve hizmet edecek olan
insanın reddetme, engelleme, bastırma, susturma, mani olma iç güdüsünün
ortadan kaldırılması içindir. Bütün dinlerinizin sebebi budur.
Dinlerinizin ve yollarınızın size öğretmek istediği, bilgi tohumunun
gelişmesinde, büyümesinde ve yayılmasında engel olmamanızı sağlamak içindir.
Ve her yolun, kendi devrine göre çeşitli ifadeleri vardır. Sizin yolunuzunda
ifadesi nefsaniyeti terbiye etmek, şuur seviyesini genişletmek, vicdanı,
aklı ve sevgiyi bir arada bulundurarak fiiliyatta bulunmaktadır. Bunların
tatbikatı, sizlerin, bilgi taneciklerini, seviyeli bir şekilde elde etmeniz
için yardımcıdır.
Bilgi taneciklerinizin ancak dönem dönem seviyeli oluşları ile siz bir
irtifa kazanırsınız. Yani sizin deyiminizle tekamül edersiniz. Yaptığınız
her tatbikatın sizleri kemalata götürdüğü şüphelidir.Fakat
tatbikatlarınızın, sizleri celb etmiş olduğu bilgi taneciklerinin
kesifleşmesi ihtiva ettiği enerjinin yoğunlaşması belki yükselmenize
yardımcı olmaktadır. Bu söylediklerimizi lütfen iyi anlayınız. O zaman, daha
çok olgun, daha çok dikkatli ve daha şuurlu olacaksınız. Yaptığınız her
hareketin söylediğiniz her sözün yayınladığınız her düşüncenin her
davranışınızın en büyük hedefi bilgi tohumunun genişlemesine, gelişmesine
bağlı olduğunu unutmayınız.
O gerçek oğuldur. Kozmik insan gerçek oğuldur. ondaki bilgi tohumu kutsal
ruhunuzdur. O bilgi tohumu, aynı zamanda sizin kendi egonuz aklınızdır. Ve
elbetteki yaşamakta olanların ilahlaşmak için mesağları vardır.Bunlara bu
müsade verilmiştir. O, ancak bilgi tohumunun gerçek avrasına girmiş olanlar
için söz konusudur. Muhammedin, buda nın, konfiçyüsun, isanın, oğul
olduğunu, ilah olduğunu söylüyoruz. Yukarda vermiş olduğumuz bilgilerin
ışığında anlayınız.
Öyle bir devrin sonunda ve öyle bir devrin başındasınızki, bir çoklarınız,
gerçekten yaşayan ilahlarıda görecektir.Fuzuli yere biriktirmiş olduğunuz
düşük enerjili bilgi taneciklerinizi sevk ediniz bırakınız gitsinler. Bunu
yapmanız, şuurunuzun uyanmasına daha çok yardım edecektir. Şuurunuzun
uyanması demek yani kıyam etmesi demek, mevcut bilgilerinizin, yani bilgi
taneciklerinizin ne olduğunu anlamak demektir.
İnsanlar mevcut bilgilerini anlayamıyorlar. Bellediklerini bildiklerinide
anlamıyorlar. Katı ve manasız kurallar içersinde, Bir bakıma çok aptalca
inançların pençesinde kıvranarak, genede bazı cehit hamleleri göstermekten
geri kalmıyorlar.
Korkunu , her türlü korkunun, çok düşük enerjitik bilgi taneciklerini
cezbettiğini sakın unutmayınız. Ve bu devrenin en büyük hastalığı korkudur.
ve kuranın her ayetinin başında tekrar edilen taşlanası şeytan korkunun
ifadesidir. Allahaısmarladık.
CELSE 5 3.6.1982
PLAN:SIRIUS MISYONU
MEDYOM:ERGÜN ARIKDAL
HAZIR BULUNANLAR:MEHMET SANCAR,GÜVEN ERER, AHMET HIZVEREN
P:Evet.
M.S: Efendim, bu celsemizde söyle bir yol izlemek istiyoruz. Örneğin bir sual
soruyoruz. Cevabınızda, diğer sorularımızın cevaplarıda bulunuyor. Fakat bu
cevabinizi, bu gün, anında kavrayıp, asıl sorulması gerekenleri soracak durumda
değiliz. Bu nedenle, sorulmaması gerekenleri sormuş bulunuyoruz. Bu
aksaklığı önlemek için, birbirleri ile ilişkili gördüğümüz soruları peşpeşe
sorsak, sizde bunları grup halinde cevaplandırsanız acaba daha uygun
olmaz mı?
P:Medyumunuzun bütün bunları hassas ve ölçülü bir biçimde aksettirmesi
şüphe
götürür. Bu bakımdan sorularınızı kısa ve açık olarak, teker teker
sormanızı istiyoruz. Medyumunuzun uyguladığı bazı prensipler vardır ki,
bunlarıda bizim kabul etmekten başka çaremiz yoktur. Mesela, sizlerle
hiçbir şekilde, bu konuda ortak çalışma yapmak istemiyor. Halbuki
konuşmalara katılabilseydi pek çok sorunumuzu halledebilirdik. Şimdilik bu
şekilde çalışma yapmalısınız. Evet.
M.S:Efendim, "Enerji de tektir,elektron da tektir. Ne varki ilk enerjinin
birikimi ve sürekli kaymaları, hem enerji türlerini ve hemde elektron
tiplerini doğurmuştur" diyebilirmiyiz?
P:Elektron tiplerinin ayrı kimlikler içerisine bürünmesi içerdikleri bilgiye
bağlıdır. Bilgi tanecikleri ismini verebileceğiniz elektronların hem
enerjitik bakımdan hemde taşıdıkları bilgi yükü bakımından birbirlerinden
farklı olmaları gayet normaldir.
Bir elektronun devresel gelişimi çeşitli oktavlar halinde meydana gelir. Her
oktav,bir tür geçişi temin eder. Simdi size, kendi dünyanızla ilgili bir
örnek verelim: Bundan evvelki dünya soyu, yani tufan öncesi soy ile tufan
sonrası soy arasındaki fark, bir oktav farkıdır. Oktavın anlamı, enerjitik
titreşimin, ve bilginin enerjitik yapısının daha yüksek seviyede oluşunu
ifade eder. Fakat bilirsinizki, kullandığınız çalgılarda, üst üste, yada ard
arda gelen, çeşitli oktavlarınız vardır. Bunlar, herşeyden önce titreşimsel
enerji farkını gösterir. Şimdi sizlerin tekamül hareketiniz, bilindiği
gibi spiral (helezon) harekettir. Her büyük devresel hareketin sonunda, bir oktavlık mesafe alınmıs olurki, burada, yeni bir soyun ortaya çıkması
söz konusudur. Yani, o soyu teşkil eden elektronların kapsamı, bir evvelkine
nazaran bir oktav daha yüksektir. Puşinkua, buna siz pisagoorus dediniz.
Puşinkua, siriuslu bir öğretmendir.Evrensel oktavlar üzerinde, yani gelişmeleri oluşturan titreşim
esaslarını incelemekte, kendisini çok geliştirmiş bir varlıktır. Puşinkua, bu
konuda, bir takım bilgileri, yer yüzünde bulunduğu üçüncü devrede
anlatabilmiştir. Enerji kaymaları şimdilik sizler için bir kavram olarak
kalmalıdır. Çünkü enerjinin ne olduğu hakkında sizlerin, bir zihinsel
görüye sahip olmanız öncelikle gerekmiyor mu? Gerekiyor. Fakat bazı konularda
yok denecek kadar az bilgileriniz var. Bizim size vermek istediğimiz, esas
itibariyle, elektronların ortaya çıkma biçimleridir. Onların nitelikleri
hakkında sizinle görüşemeyiz. Ama, bazı gerçekleri size ifade etmemiz
gerekiyor.B u,sonuç olarak bir eğitim ve öğretim işidir. Evet başka bir
sorunuz varmı?
M.S:Efendim, alemlerimizde yoğun enerji birikimine uğramış ve bilgi
kapasiteleri, bizim ruh elektronlarımızı çok aşmış; fakat bize maddesel olarak
gözüken elektronlar için anlayabileceğimiz örnekler rica edebilir miyiz?
P: Size, kendimi örnek verebilirim. Buradaki halimizle, fizik planetinize
gelemiyoruz. Sizin fizik planetinize gelebilmemiz için "K" sistemi dediğimiz
bir sistemi kullanarak, daha doğrusu "K" sisteminden elde ettiğimiz bir
vasıtayı kullanarak fizik planetinizde, sizler tarafından
görülmemiz mümkündür. K sistemi, bizim fizik bedenimizin adeta bir kopyasını
çıkaran bir sistemdir. Bu kopyayı elde ettikten sonra, onu tıpkı ve aynen
bizi temsil edecek şekilde ve fakat gidilecek yere uyum sağlayacak şekilde
heryere gönderebiliriz.
K sistemi örnekleri, yeryüzünün birçok yerlerinde vardı. Hala da vardır: Bunlar, tıpkı
ve aynen, fakat bulunduğu yerin koşullarına uymuş şekilde, bir bakıma
beşerileşmiş varlık görünümü altında bulunan çok yoğun enerjiye sahip
varlıkların kopyalarıdır. Bulundukları yerin şartlarına uyarak, her
ne türlü yasa varsa, aynen onlara uyarak oluşurlar. Doğarlar, çoğalırlar, yaşarlar
ve ölürler.
Fakat, bütün yönetim ve öğrenilenlerin biriktiği merkez K sisteminin
ötesindeki, yüksek enerji yoğunluğunun ta kendisidir. Buradan size pratik
olarak birşey daha ifade edeyim. Sizlerin zaman zaman gördüğünüz ve takip
ettiğiniz birçok gök cisimlerinin arasında K sisteminin değişik
safhalarda işleme uğradıktan sonra birer araç görünümü alan varlıklar da
vardır. Bu varlıklar, doğrudan tek bir enerji yoğunluğu olarak çok
çeşitli oluşum gösterirler.Onların aniden belirip, aniden kaybolmaları, varoldukları
halde gözükmemeleri, bunun küçük işaretleridir.Fakat bu demek değildir
ki, fizik planın maddelerinden el emeği olarak meydana getirilmiş aletler
mevcut değildir. Onlar da vardır; fakat onların yönetim şekli şuurlu
elektron akımları vasıtasıyla olur. K sistemi, sizin anlayacağınız
dilde, enerjileri, halden hale dönüştüren bir sistemdir. Bir nevi gökkuşağı
gibi.
Sizde bir inanç vardır: Gökkuşağının altından geçen, cinsiyet değiştirir
derler.O, elbette ki, tamamen size göre bir anlayışın ifadesidir.Fakat
içinde hakikat taşımaktadır. Sadıkların sizlere söylemiş olduğu çoğaltma
yasasının ve çoğaltma olayının iyi farkına varabilmeniz için, yukarıda
söylediklerimizle yeniden bir düşünce çalışması içinde bulunmanızda fayda
vardır.Evet buyrun.
M.S: Efendim,ruhsal olabilmemiz, maddesel enerjinin 12 misli bir yoğunluktan
oluşmaktadır.Üç boyutlu sistemimizde ise, ruhsal ve maddesel olmak üzere, iki
tip elektron vardir.Bu bilgiler ışığında ruhsal enerjinin misli
yoğunluklarının, evrende daha değişik tipte pekçok elektronlar oluşturduğunu
düşünebilir miyiz?
P:Düşünebilirsiniz.
M.S: Bir başka sorumuz su efendim: Üç boyutlu yeryüzü sistemimizi, bu sistemin
insan varlığının 12-de 1 yoğunluktaki enerji birikimi doğurmuştur. Bu
sistemde ise, madde, bitki, hayvan ve insan elektronları da vardır.Maddeyle
insan arasındaki 1/12-lik bağlantı içerisinde, bitki ve hayvan elektronlarının
oranı nedir? Yahut bu konuda ne düşünebiliriz?
P:Sorunuz biraz haddinizin dışına çıkmış! Su bakımdan ki:Yeryüzünde var
varolan ve sizin önemsediğiniz varlıklar ile, Dünya planetinin kendisi,
elektron yapısı bakımından aynı oktav içerisinde kalır.Yani, örneğin, -x-
oktavı içerisinde bulunan Dünya maddenizin en kaba enerjetik
yoğunluktan, en süptil enerjetik yoğunluk arasındaki fark, sizin yapınız ile
biyolojik yapınızı teşkil eder.
İşte bütün bu oktavın 12 misli üzerinde bulunan kendi öz benliğiniz, bütün bu
oktava hakim olarak, hayat dediğiniz canlılık faaliyetini ortaya çıkarır. Bu
bakımdan bu eslenme, evrenin her noktasında mevcuttur ki her planetin kendi
oktavı içersindeki enerjetik yoğunlugu, birbirinden farklıdır.Siz hiçbir
zaman kendi oktavınız dahilinde bulunan maddelerin aracılığı ile yapmış
olduğunuz aletlerinizle ve yine oktavınıza dahil olan organik
gözünüzle, diğer planetlerdeki varlıkları izleyemeyeceksiniz.Yeter ki,
oradaki varlıkların sahip oldukları K sistemini kullanabilme güçleri
içerisinde size uygun bir seviyeye gelerek veya sistemlerini indirgeyerek
gözüksünler.
Komşu gezegenleriniz, varlıklarla kaynıyor ve sizin kendi gezegeninizde
göremediğiniz, yani oktavınızın dışındaki oktavlarda faaliyette bulunan,
sayı
itibariyle en azından sizler kadar mevcut varlıklar vardır.
Bunlar, bilinir, sezilir ve izlenebilir durumdadır.Bu varlıklardan,sizin
oktavınızda, en üst seviyeden onlarin en alt seviyeden sizin, kontakt
durumunda olan ve hepinizin bildiği kinoslar vardır. Kinoslara siz cin
diyorsunuz. Kinoslar ve hümüller, bunlar bizim deyimlerimizdir. Hümüller,
kinoslardan daha gelişmiş fakat sizin oktavınızda elektron enerjisine daha
fazla sahip olmayan, dolayısıyla bilgi bakımından daha geridir, fakat
kinoslardan daha ileri bir varlık sistemi daha vardır.
Şunu ifade edelim ki, insanlarla, bunlar arasında kesinlikle oktav bakımından
bir ayırım vardır. Ve sizlerin hiçbiriniz, hiçbir insan geçmişte ve
şimdide kinos ve hümüllerle isteyerek irtibat kuramamışlardır. Enerjitik
yoğunlukları ve bilgi seviyeleri buna başlıca engeldir. Kazanılan ve
edinilen, geriye alınmaz. Bu, evrenin en büyük adalet mekanizmasıdır.
Dolayısıyla, sizin dilinizde tekamülde geriye dönüş yoktur.
Ne varki, kinos ve hümüller, kendi içlerinde atılım yaparak yani, enerjitik
güçlerini artırmak ve bilgilerini daha fazla depo etmek için sizin
oktavınıza girerler ve bazı insanlarla geçici ve kaba seviyeden ilişki de
kurarlar.Bu söylediklerimizi iyi değerlendiriniz, çok iyi araştırınız. Bizim
deyimlerimizi kullanmayınız. Hümüller için şimdilik kendi dilinizdeki peri
sözcüğünü kullanabilirsiniz.Fakat imajinasyon olarak alışılmışın tamamen
dışında bir imajinasyona ulaşmanız gerekir. Onlar, sizin uyum yapmayan
organik yapılarınız sebebiyle, garip şekillerde acayip mizaclarda ve tuhaf
huylarda ve sıfatlardaymış gibi düzenlenmiştir. Bunları, yavaş yavaş daha
makul bir seviyeye indiriniz.
Görüyorsunuz ki, eğer farklı ve temel bilgilere ulaşırsanız, şimdiye kadar
biriktirip getirmiş olduğunuz bilgi taneciklerinizin hızlanma sürecini daha
fazla artırabilirsiniz.Bu konuda acele etmeyiniz. Kısım kısım işlemeye
çalışacağımız, vermek istediğimiz bazı bilgiler vardır.Örneğin,
bunlardan bir tanesini bugün özetle anlattık.Başka sorunuz var mi?
M.S: Efendim, yaratılmış tabiat, algılayabildiğimiz oluşumlardır.Örneğin fizik dünyamız ve fizik evrenimiz gibi.Yaratan tabiat sonsuz evreni, sonsuz
değişimlere uğratan elektronlardır yani, enerji birikimleri ve kaymalardır.Bu
anlayışımıza siz ne dersiniz?
P:Yaratılışın vasfı hakkında size söylemiş olduklarımızı
şimdilik unutun.
Daha sonra hatırlamak üzere su söylediklerinizi ezberleyiniz.
Yaratıcı, sabit ve kesindir. O ancak değişken olanlarla tezahür eder.
Değişken olanlar bütün varlığın doğumunu yapan tanrılardır. Enerjinin
yoğunlaşması ve elektronun bütün bilgiye sahip olarak hareketi kesin ve
sabit olan yaratıcının eseri değildir. Bütün eser değişken olan
tanrılarındır. Bugünlük bu kadar.
M.S:Tesekkür
ederiz
CELSE 6
PLAN:SIRIUS MISYONU
MEDYOM:ERGÜN ARIKDAL
HAZIR BULUNANLAR:MEHMET SANCAR,GÜVEN ERER,AHMET HIZVEREN,
P:Evet.
M.S:Sizin bize vermek istediğiniz, esas itibariyle, elektronların oluşma
şeklidir. Beş duyumuzla ve yarım yamalak psişik güçlerimizle
algılayabildiğimiz, canlı cansız, soyut somut, elektron oluşumları ötesinde
bizi yukarılara itecek elektron tezahür şekilleri nelerdir. Bu konuda
açıklamalar rica ediyoruz.
P:Her celsede sormuş olduğunuz sorular, pek dar kalıplar içinde kalmaktadır.
Birçok şeylerin pratik tatbikatlarını benimseyen bir haliniz var.
Biz size, evrenin gerçek tohumu olan elektron hakkında, hemen hemen hiç
birşey anlatmadık. Bunun oluşma şeklinide sizler, ancak bizim size
verdiklerimizden sonra doğru dürüst tesbit edebilirsiniz.Yaptığınız
gözlemlerin sizlere sağladığı bilgiler, belli bir açıdan doğru olabilir.
Bu da sizin anlayışınıza bağlıdır. Yukarılara itilmek problemine gelince:
Evrende hiç bir sistem: belli bir bilgi birikimine gelmiş, bilgi tanecikleri
bakımından kendi devresine ait yoğunluğu kazanmış bir varlık ne yukarı
itilir, nede yukardan çekilir.Yani, sizin gelişme ve tekamül dediğiniz olgu,
tamamen sizin mücadelenize bağlı bir olgudur. Sizi yukarı
itecek olan, sizin bilgi birikiminizdir. Bunu hassasiyetle dengeleyip, bir
nevi tersine K sisteminden geçiyormuşcasına, sürekli yayın içinde
bulunmanız, değişik hatlardaki gelişme kanallarına bağlanmanızı sağlar.Size
sunu tekrar ifade etmek istiyorum Gelişme, sadece tatbikatların verdiği
yorgunluk, acı veya sevincinizin sonunda oluşmaz. Oktav mesafelerini katedebilmek için, bütün bunların en önünde, bilgi taneciklerinin
yoğunlugunu artırmak gerekir. Şimdiye kadar zannedilmiştir ki, yapılan her
türlü tecrübe, çekilen ızdırap veya hayat tecrübesinin çeşitli bölümlerinden
elde edilen duygusal izlenimler, gelişmenin esasıdır. Hayır!. Doğanızda
gelişme düzeninin gerçekleşmesi çok zor olmaktadır. Gelişme düzeninin gayet
sert, öğütücü, ezici ve kırıcı yanları, hafifletici ve şefkatli yanlarından
daha fazladır.Acının kaynağı, bilgisizliktir. Hata, acıyı doğurur. Hatanın kaynağıda bilgisizliktir.
Evrenin uyum ilkelerine uymanız, sizin ahlaksal yapınızın esasıdır. Bu, aynı
zamanda evrensel uyum bilgisinin, sizde, tohum halinde bulunan bilgi
taneciklerinin faaliyete geçmesi ile olur.Bu yüzden ahlak anlayışınız çok
seçeneklidir. Çünkü her varlıkta evrensel uyum ilkelerinin saklandığı bilgi
tanecikleri farklı gelişmede, büyümededir.
Tek bir ahlak, tek bir doğruluk, tek bir güzellik anlayışı yoktur.Dünyanız,
üstünde bulunan bütün oktavlara mensup varlıkları ile sizleri, tanrı gibi
kabul edilen dünya gerçeği içinde, ayni hatta bulunmaya mecbur edilen bir
sistemdir. Zorlanma, sevk hatta, kaba kuvvet, doğanızın, mayasında vardır.
Sizin ortamınız, ego dediğiniz saklayıcı bilginizin, bu özelliğinden
ayrılmasını sağlamak için vardır. Yani sizler saklayıcı bilginizin bu
vasfını yitirmesi için gayret ediyorsunuz.
Saklayıcı bilgi, normal eşleşmeye girdiğinde, uyum oluşmuş olacaktır. Çember
tamamlanmış olacaktır.Ve böylece ego olan her türlü davranışınız, düşünmeniz
ve uygulamanız, uyuma bağlı bir vicdan anlayışı olarak, düzgün ritmler
halinde seyredecektir.O halde, eski bilgilerinizin ve eski bilgilerin, her
türlü geleneğinizin, ego nun düzeltilmesine ait, ego nun öldürülmesine ait
sözleri, tamamen yanlıştır.Ne düzeltilecek, ne öldürürülecek bir konu söz
konusu değildir. Hele yeryüzünde bunun düzeltilmesi, bulunduğunuz yerin hiçde
müsait olmayan şartları içinde olası değildir.Ortadan kaldırılması
imkansızdır.
Bu konuşmayı yapmamız, medyumunuzun, insanlar üzerindeki en saf ve en özlü
kritik olan noktayı aramasının bir cevabı olarak ortaya çıkmıştır. Sizin
elektronlarınız, devamlı bilinmeyen ve bilinemeyecek bir zamandan beri,
sürekli olarak, kendi iç enerjisini artırmaktadır. İç enerjinin
artımı evren düzeni içerisinde, ondan yararlanma imkanını kesinlikle sağlar.
Dünyanız size, pek az şey sağlamaktadır.Şöyleki: Pratik bakımdan elde etmiş
olduğunuz sonuçlar, yani gelişme düzeni içerisinde kat etmiş olduğunuz
mesafe, mücadelenize oranla çok azdır.Yani alın terinizin karşılığını çok az
derecede alıyorsunuz. Bu bulunduğunuz sistemin gereğidir. Yani, bulunduğunuz
sistem, size daha fazlasını verebilecek bir kapasitede değildir.Bir
topraktan onun gücünün dışında hasat beklemek imkansızdır.
P: O halde, yeryüzünde niçin varsınız? Elektronlarınızın, iç enerjinizin
belli bir oktav içerisinde bulunması, hızlanma prensibinin gereği olarak,
sizi buraya çekmiştir. Enkarnasyon
dediğiniz olaylar, iç hızlanmanın gereği olarak ortaya çıkar. Her varlık, iç
hızlanmasına uygun olarak, belli bir sistem içerisinde, kendine en müsait
teksiri meydana getirmek suretiyle enkarne olur.Yer yüzündeki bütün
enkarnasyonlar teksir enkarnasyonudur. Su manadaki:
Bütün şuur halinizle yeryüzünde tezahür edemiyorsunuz. Adeta gölgeleriniz,
gölge şuurlarınız, gölge idrak ve anlayışlarınız, bir canlı sistem içersinde
tezahür etmektedir. İşte insan budur. Bu noktaya parmak basınız! Çünkü
etrafınızda olup biten büyük beşeri olayların pek çoğunda, bu
prensibin tatbikatını göreceksiniz. Evet.
M.S: Var olabilmemiz, karşılıklı enerji alış verişi ile mümkündür. Farkında
olmayarak, kendiliğimizden yaydığımız enerji, bir başka varlığın ilk
nedenidir. Örneğin bizim düşünce formlarımız, bir oktav altımızdaki cinlerle
aramızdaki perileri oluşturuyor. Geliştiriyor. Bu düşünceden hareketle desekki, biz insanlarıda birkaç oktav üstümüzdeki yüksek varlıkların düşünce
formları oluşturuyor, besliyor. Bu düşüncelerimize siz ne dersiniz?
P: Örneğin biz, yeryüzünde, kendi düşüncelerimizin sonucu olarak bir doğuma
veya bir ölüme sebeb olabilirmiyiz? Muhtemelen sizin sisteminize bağlı
kalmak şartı ile başarabiliriz. Yani, doğması gerekeni doğurmak, ölmesi
gerekeni öldürmek gibi, hususi bir nizam yaratmadan. Keyfi bir
tatbikat yapmadan.
MEDYOM: Lütfen sorunuzu tekrar edermisiniz.?
M.S: (Soru tekrar edildi.)
P: İlahilik prensibi, kendimizden verdiğimiz örnek gibi çalışır. İlahilik
prensibi, hiçbir şekilde mevcut düzeni değiştirerek belli bir kaprisi
gerçekleştirmez. Sizinde ifade ettiginiz gibi, herşey içi içe yansıyan
ortaya çıkışların, yani bilginin eseridir. Ortaya çıkış, bilginin forme
edilmiş şeklidir.Ortaya çıkarabildiğiniz her şey bilginizle kaimdir. Her
ortaya çıkarttığınız, bilginizin bir eseridir. Fakat bilginiz, ortaya çıkışa
sebeb olmayabilir. O halde bilginin görünür hale gelmesi ayrı bir konudur.
Burdaki inceliği araştırmanız gerekir.
Bilginin görülür hale gelmesi, yani seri kalıplara bağlanması, gerçekten bir
irade işidir. Ve bu iradeyle, oktavla ölçülmeyecek derecede bir enerjitik
birim anlatılmak istenmektedir.
Şimdi sizinde bilginize uygun olarak görünüşleriniz vardır. Görünüşlerinizin
kaynağı, derin şuur altınızda saklı bulunan bilginizin çeşitli kopyalar
halinde, kombinezon haline gelmiş gruplar halinde ortaya çıkışları ile
beliriyor. İçinde bulunduğunuz tekamül sisteminin, yani fiziki ortamınızın
ve sizin bilgi seviyenizin teşkil ettiği tahayyül sistemi veya tahayyül etme
gücü, ancak, bir takım canavarların: Kaba negatif yüklü tesir yumaklarının
ortaya çıkmasına sebeb oluyor.
Demekki sizlerin veya dünya sisteminin kurucusu olan rabbiniz ve onun ortaya
çıkışı su anda sizler tarafından anlaşılır değildir. Bilginin çeşitli
boyutlarda her şeye hakim bir güç olarak belirebilmesi olayı, ortaya çıkışın
esasını teşkil eder.(zihninizin boşlukların da meydana getirdiğiniz
kliselerinizin tahayyülle ilgisi yoktur). Bunun en basit tatbikatını,
sizler, telkin olaylarında kullanıyorsunuz. Çok basit bir kalıbın otomatik
yayınını şuuraltına sokmakla, fizik planda bir hareketi değiştiriyorsunuz.
Şimdi düşününüz ki, bütün bir sistemin veya alt sistemler değişiminde, oraya
yerleştirilecek olan enerjetik devreleri tesbit ve tayin edenler, ne geniş
varlıklardır...
Bu bakımdan sizin realitenize uygun olarak, elbetteki bütün varoluş, bir
ortaya çıkma olarak görünmüştür. Fakat bu ortaya çıkış süreklidir. Ortaya
çıkış bir defada değildir. Birlik ve çokluk meydana gelişin yapısında
vardır. Herşey kaadir-i mutlakın (hiçbir şarta bağlı olmayanın)
tahayyülüne bağlı olmak üzere bir: fakat, gene herşey ard arda oluşmak
zorunda olduğu için çokluktur. Yani muhakkakki ilahlar vardır.
Şimdi buradaki anlayışınızda, hiçbir okulun, hiçbir yolun, hiç bir düşünce
sisteminin size anlatmadığı bir anlayış vardır. Tanrıların ilahları, sizin
dışınızda olanların anladığı ve kavradığı gibi anlayıp kavramayacaksınız.
Kainatların tertip ve düzeni, tanrılara aittir. Tanrılık vasfı, elektron iç
gücünün iç kudretinin sonsuz derecede ortaya çıkma imkanını kazanmış
olmasından itibaren başlar. Sonsuz derecede ortaya çıkma imkanı, ortaya
çıkacak olanın iradesine bağlıdır. Bir planetin rabbi olabileceği gibi, bir
ailenin rehberide olur. Her şey onun iradesine bağlıdır. Onların iradeleri,
nizamları meydana getirir. Unutmayınızki bilginin ta kendisi, bir olana
aittir. Birden ortaya çıkan her şey birin ortaya çıkışı gibidir. Birden
hasıl olan nizam olarak gene birdir. Tanrıların bütün iradeleri bir içindir.
Ve böylece hiçbir zaman karışıklık oluşmaz.
P:Menfi nin rolü, geçici bir ura benzer. Sizin organizmanızda bir ur meydana
gelse, bununla olan mücadeleniz, sizi, nasıl halden hala sürükler ise, menfi
nin rolüde aynı rolü yapar.
Şeytanın aslı budur. Sahib olduğunuz düzeninizi, bilgi esası olarak, hiç bir
şekilde ortadan kaldırmaya ve değiştirmeye gücünüz yetmez. Sizlerin,
geleneklerinize bağlı olarak verilen bilgilerinizinde yanlışlar vardır.
Fakat unutmayınız ki: bu yanlışlar, size vereceğimiz ve pek
azını verdiğimiz bilgilere göre ortaya çıkar. Yani hakikatin, doğru olanın
ortaya çıkabilmesi için, belli bir bilgi birikimine ve bu birikmiş bilginin
imajine edilebilmesi için, belli bir süreye ihtiyacınız vardır. İşte, şeytan
dediğimiz mısırın sethi, enerji değişimini hızlandırmak ve değiştirmek için,
devamlı olarak, şuurlu varlığı birtakım hayallerle, birtakım gölge
düzenlerle oyalayan bir sistemdir. Evet ,son bir defa, bir soru daha
sorunuz.
M.S: Dünya seviyesinin alt seviyesi olan topraktan, üst seviyesi olan beşer
bedenine kadar olanını izliyoruz. Buna karşılık, komşu gezegenlerin alt
seviyesi olan toprağını kontrol edebildiğimiz halde bir üstünü bile (
örneğin, en kaba bir organik yapıyı bile) gözlemliyemiyoruz. Ayrıca,
bizim oktavımızın üst dışındakiler ( K ) sistemi ile alt dışındakiler ise
enerjetik güçlerini artırarak bizim oktavımıza girebildikleri halde, biz, ne
üst, nede alt oktavlara giremiyoruz. Bu konuda açıklama rica ediyoruz.
P: Bizim kurmak istediğimiz çatıda, sizin planetler üzerindeki gözleminizin
değeri çok azdır. Kendi oktavınızın altında ve üstünde olan düzen ile
irtibat kurmanız, çeşitli yollarla olur. Fakat bunların en belli başlısı,
her tarafta aynı derecede bulunabilen düşünce enerjisini kullanmanızdır.
Düşünce enerjisi, sandığınız gibi, beynimizin salgısı, beyin mekanizmasının
içindeki elektrik sisteminin ortaya çıkardığı bir sonuç değildir.
Düşünce enerjisi, adeta, bütün gezegenlerin etrafindaki (korteks) atmosfer
gibidir. Bu atmosferin içinde bulunmak tabiidir. Fakat ondan yararlanmak,
onun geniş imkanlarından istifade ederek daha fazla enerji tüketmek, sizin
gelişmiş veya gelişecek durumunuza bağlıdır. Şu anda bizde, sizler de
düşünce enerjisinin evrenselliğinden istifade ederek temas kuruyoruz
birbirimizle. Yani, özel bir tesir, bir bilgi akımına, bir elektron şarjına
gerek yoktur. Düşünce enerjisi, evrensel bir kapsamdadır. Özellikle bütün
elektronların birbirleri ile olan ilişkisi, bu enerji vasıtası ile olur.
Sizin, fizyolojik olarak büyümeniz ve çoğalmanız, canlıların fizyolojik
olarak büyümeleri ve çoğalmaları, düşünce enerjisinden yararlanmak sayesinde
olur. Bütün aktarımlar, bütün bilgi kızakları, intikaller, hatta zamanın
değişik boyutlar içerisinde uzaması, kısalması genişlemesi
veya yassılması da düşünce enerjisi ile mümkündür.
Düşünce enerjisinin düşünmekle bir ilgisi yoktur. Sadece bir kalıp, bir
deyim olarak bunu kullanıyoruz. Düşünmediğiniz zaman, yani bir şeyin,
zihninizde imaj ve fikir çağrışımları olmadığı zaman, siz, düşünce
enerjisinin dışında değilsiniz. Aksine, düşünce enerjisinin daha az
parazitli olarak kullanılmasına yardım eden bir ortam yaratıyorsunuz,
demektir. Eskilerin temerküz ( zihni bir noktada toplama ) olarak
sıfatlandırdığı düşünce yoğunlaşması doğrudur. Enerjinin, bir boyut
içersinde dahi, çeşitli şekillerde yoğunluk kazanması daima mümkündür. Ve o,
yoğunluk kazandırılan düşünce enerjisi ,sizin, tohum halinde bulunan
bilginizin başlıca gıdasını teşkil eder, gelişmek bakımından.
O halde, gelişmenizi sağlayan durum, çektiğiniz ızdırap, döktüğünüz
gözyaşları ve duyduğunuz pişmanlık değildir. Düşünce enerjinizde meydana
getirdiğiniz yogunluk, derin ve herşeye gücü yeten bir enerji yayılımı,
bilgi tohumunuzun, çok çeşitli yönlerde gelişmesini sağlar. Lütfen bu
noktayada dikkat ediniz. Çünkü bu düşünceler sizi doğmatik olan herşeyden
koparacaktır.
Bu günlük bu kadar Allahaısmarladık
------------------------------------------------------------------
Sirius
Bilgileri Notlar:
Elektronlar
Gerçek Bilgi ve Elektronların Dünyası
On yıl önceki varlık halinizi
düşünün.Çekim alanınızın zayıfladığını hissediyorsunuz değil mi? Bir çok
benliğin çekim alanından kurtulduğunuzu muhakkak hissediyorsunuz… Duygusal
enerji alanından, entelektüel enerji alanına geçtiğinizi, daha geniş ve
derin düşünebildiğinizi hissediyorsunuz değil mi?
Bütün eylemlerinizde daha şuurlu, daha
kapsamlı hareket edebiliyorsunuz. Buradaki zaman kavramı, dünyanın kendi
çevresinde ve güneşin çevresinde dönüşüyle elde edilmiş nisbi (göreli) zaman
sistemiyle ruhumuz senkronize olmuş, eşleşmiş.
Günleri, ayları, saatleri hissediyoruz.
Üç ay diyoruz, iki ay sonra yaz gelecek diyoruz. Ay başında para alacağız
diyoruz. Yani bende bir aylık, beş aylık zamana karşı bir mod oluşuyor. İki
saat sonrasını da hissedebiliyorum.
Kozmik ölçekteki zamanlara geldiğin
vakit, dünyanın yaşının 4- 5 Milyar yıl olduğunu, ortalama olarak,
yıldızların, güneşlerin ömrünün 150-200 milyar yıl olduğunu görüyoruz. Her
ne kadar sayısal bir şey ifade etmese de, bir yıldızın ömrü karşısında bizim
durumumuz bir kelebeğin ömrü kadar bile değil.
Bu saydıklarımı,uzun zamanlar,bir de kısa
zamanlar var. Atom altı parçacıklarda, saniyenin milyonda birinde, bir
parçacık doğuyor ve ölüyor. Saniyenin milyarda birinde doğup ölen
parçacıklar da var.
Zaman
Zaman, var oluşun sarkacı, salınımı dersem,
biraz anlatabilirim. Varlığın evrim düzeyi ile orantılı olarak, madde
içerisindeki tezahür frekansı. İşte buna zaman diyoruz… Normal olarak bir
şeyi sinus eğrisi ile gösteriyoruz. Bir enerji salınımı, iki tane yarım
dairenin asimetrik olarak yerleştirilmesi.
Evrende zamanı meydana getiren olgu,
maddenin salınımı ile doğru orantılıdır. Zamanın varlık tarafından
algılanması,yaşanması,hissedilmesi,varlığın zaman üzerindeki
tahakkümü,hakimiyeti veya zamanın varlık üzerindeki hakimiyetidir.
İki yönlü olarak da düşünebiliriz. Önemli olan, varlığın zamanı bizatihi
kendi öz benliğinde,ruhunda hissetmesidir. Tüm bunlar, maddenin kullandığı,
maddesel enerjinin yüksekliği ve alçaklığıyla orantılıdır.
Maddenin enerjisi yükseldikçe, teferruat,
parçacık, fenomen sayısı ve frekansı azalır. Madde topluluğu, maddenin
örgütlenmiş yapısı, ne kadar yüksek bir enerjiye hakimse, orada frekans
düşer. Orada salınım düşer. Maddenin enerjisini düşürmeye başladığınız
zaman, bir derece düşürdüğünüz zaman, periyotları çok uzar.
Maddenin kendi yoğunlaşması demek… Bunu soru
ile açmaya çalışalım! Hangi açıdan yoğunlaşması? Maddenin yoğunlaşması
nedir? Maddenin Yaratıcıya en yakın noktası budur. Hiçbir salınım yok…

Hiçlik.
Hiçlik, Kara deliklerin tekilliklerinin
olduğu yer. Artık burada, elektron, proton, zaman, hiçbir şey yok.
Bir aşamada, bir sonrasında salınım
başladığı anda, kelam olma, var olma da başlar. Ve bu aşağıya doğru indikçe,
maddedeki ayrıntı, maddedeki formlar, maddedeki görüntüler başlar. Örneğin:
Gezegenimiz 114 elementten oluşan 400- 500 Atom altı parçacığın seyrettiği
bir alan. Güneşe doğru gelirsek, onda pek öğle ayrıntı yok. Hidrojen ve
Helyum var. Güneşin ömrü; 150- 200 milyar yıl arası. Salınımları daha geniş.
Bir sonrasında, Nötron yıldızına dönüşecek.
Nötron yıldızında, tek bir molekül, tek bir
atom tipi var. Artık orada, fotonlar, elektronlar gibi elementler yok.
Ayrıntı yok.
Şimdi neden SİRİUS’ un bir nötron yıldızı
olduğunu anlayabildiniz mi? Maddesinden bir çay kaşığı kadarını alırsak, bir
milyon ton geliyor…
Çünkü orada teferruat bitmiştir. Orada
Proton yoktur. Atom çekirdeği yoktur. Elektron yoktur. Orada, zamanın yönü
yoktur… Zamanı onlar yönlendiriyorlar. Maddeye hakimler.
Esiri- Kozal
Cevher
Güneş
Nötron
Hiçlik Kara deliğin uç noktası
Parçacık nedir?
Atom, Atomu meydana getiren nedir?
Proton, Nötron
Protonu oluşturan Kuartzlar,
Kuartzları oluşturan, Miyonlar,
Yaklaşık Nötronu oluşturan parçacıklar, şimdiye kadar 400’ e yakın parçacık
bulunmuş.Bunun çevresinde elektronlar, elektronları oluşturan
Pozitronlar,Pozitronu meydana getiren başka parçacıklar. Bunları her birinin
kendine özgü frekansı var.
Bir şeyin frekansını arttırdığın zaman, orada
parçacık da artacaktır. Malzeme sayısı artacaktır. Fenomen sayısı
artacaktır. Gittikçe olayların sayısı artacaktır.
Yani, bir gezegeni madde olarak oluşturmak
istiyorsan, yüz küsur element oluşturmak zorundasın. Ne yapacaksın? Yüksek
enerjiyi düşüreceksin.
Güneşten bir parça kopuyor, bir milyar yıl,
güneşin çevresinde soğumayı bekliyor. Önce, aynen güneşin sonu gibi
parçalarını yakıyor, güneş doğuruyor. Güneş dişi, başka bir sistem
tarafından dölleniyor. “Dogonlarda Sirius gizemi” kitabında bu bilgi
vardır.
Sirius
döllüyor.Kendi spirallerini gönderiyor ve güneşten
bir parça kopuyor. Güneş ana, bir buçuk iki milyar yıl onu soğuruyor. Önce
daha ağır elementler,sonra atmosferin oluşması için orada polarizasyon
meydana geliyor. Gök taçları vurmaya başlıyor. Gök taşları çarptıkça, farklı
kozmik radyasyonlar,enerjiler, toz bulutları oluşuyor ve çöküyor. Daha sonra
suyun oluşması için, 50- 100 bin yıl bekleniyor. İki, iki buçuk yıl
içerisinde, gezegenimizde atmosfer oluşarak, yaşanacak hale geliyor.
Bunların hepsini kim yapıyor? Bunu yapan ruh
varlıkları hangi düzeyde olmalılar ki; bu oluşumu başarabilsinler? Biraz
önce yaptığımız nötron sınırında.
Zaman anlayışında bir konuya da açıklık
getirelim. O sistemdeki 1,5 milyar yıl, bizim zaman kavramımız. Belki onlar
için bu, 15 dakikadır. Kur’an da söz edilen “Rabbinizin katında beş dakika,
şu kadar yılınızdır” gibi. O ifade işte bunu anlatıyor. Bu bir hakikattir.
Devre sonu varlıkları olarak, artık işin
tekniğini yakalamak ve üzerinde durmak zorundayız. Aynen dünyaya inerken
yaşadığımız unutma uygulamasında olduğu gibi, yukarıdaki Melek anestezi
yapmıyor. Sen şuuraltındaki yükleri kaldırırsan,veya, o zamanlar bilgim
yeterli değildi, aslında bunlar yanlıştı deyip, kompitürdeki bilgilerini
gerçeklerle değiştirebilirsen, meseleyi halleder, elektronlarını değişime
uğratabilirsin.
İşte gerçek MEDİTASYON budur. Meditasyonda
beynin her iki yanı dengeleniyor. Beyin senkronize oluyor, en yüksek düzeyde
bir uyum oluşuyor.

Ruhsal Elektron
Benlikler karanlıkta hareket
etmek isterler ve öğledirler. Ruhsal elektronu bir projektör gibi düşünelim.
Işık vurduğunda vurduğun da aydınlatır ve bu ayrıca bir şuur uyanışıdır.
Varlık, “ben ne yapıyorum der” der! Uyanmaya başlar. Benlikler negatif
güçlerdir. Negatif güç karanlığın efendisi olarak tanımlanır. Fabrikaya
gelen patron karşısında nasıl ki işçiler, mesai harici de olsa oturuşlarına,
hareketlerine dikkat ederlerse; işte bu örnekte de, patron Ruhsal elektron,
işçiler de Maddesel elektrondur.
Pozitifi de Kontrol Edebilmek
Kutuplu olan her hareket, benlikleri devreye
sokar.Şuurlu davranışta huzur vardır. Pozitif benliklerde yenilmeyeceksin.
Kendini her an denetimde tutacaksın.
Her elektron, her benlik, bağlı olduğu diğer
elektronlarla alışveriş halindedir.
Benlikler kendi aralarında alışveriş halindedir.
Benlikler eşya ile alışveriş halindedir
Bu, sürekli tüketim fonksiyonuna bağlıdır.
Ruhsal elektronların tecrübeye gereksinimleri
yoktur, onlar dünyada gerekli deneyimi yapmışlardır. Çok zengin ve çok fakir
bir adamın yaşam karşısında aldıkları haz ve üzüntü aynıdır. Nötr olmak
nasıl başarılacaktır? Nötr olmanın belirtileri nasıl olacaktır? Nötr hale
gelmeye başlayan elektronda, eşya ile alışveriş en alt düzeye inmeye başlar
ve iner. Yani; “Sebep-Sonuç” biter. Nötr kalmak nedir? Varlık bu düzeyde
deneyime gerek kalmadan, mantal planda elektronlardaki enerjiyi dışarı alır.
Çünkü Muktedirliğin tatbikatını yapmaya başlamıştır. Zaman enerjisini
harcamadan, mantalda yüksek tecrübeler yaşamaya başlar. Bu noktada ruhsal
elektronlar benliklerin enerjisini şakralar aracılığıyla dışarı vermeye
başlar. Bu düzeye gelen varlık, dışa enerji yansıtır içeri enerji almaz.
Artık yalnız vericidir. Kutupsallık bitmiştir. Verme prosesi, her varlığın
gelmesi gereken noktadır.
En büyük zenginlik nötr kalmaktır. Nötr
kalmayı kaybettiğin an, aşağıdasın. Nötr olanda kutupsallık yoktur. Şuur
dışarıya şakralarla ulaşır. Şakraların çalışması için tek şart; nötr
kalmaktır. Bunun için de, imajinasyonu kontrol etmek şarttır. İmajında
oluşturduğun her enerji mutlaka sana geri dönecektir.
Kasyopya bilgileri- 1
Kasyopya bilgileri notlar
Hiçbir
yazı/ resim izinsiz olarak kullanılamaz!! Telif hakları uyarınca
bu bir suçtur..! Tüm hakları Çetin BAL' a aittir. Kaynak gösterilmek şartıyla siteden
alıntı yapılabilir.
© 1998 Cetin BAL - GSM:+90 05366063183 -Turkiye/Denizli
Ana Sayfa /
Index
/
Roket bilimi /
E-Mail /
Rölativite Dosyası
Time Travel Technology / UFO
Galerisi / UFO Technology/
Kuantum Teleportation /
Kuantum Fizigi
/ Uçaklar(Aeroplane)
New World Order(Macro Philosophy) /
Astronomy
|
|