
Gerçekten işe yarıyor! Fizik kurallarını altüst eden “Yakıtsız çalışan motor”
birçok laboratuvar tarafından kanıtlanmıştır. Ancak araştırmacılar tam olarak
nasıl çalıştığından emin değiller.
Fizikçiler, EmDrive olarak adlandırılan bu motorun çalışma prensibinin elbette
fizik kuralları çerçevesinde açıklanabileceğinden eminler. Ancak tam olarak
nasıl çalıştığını hala açıklayamadılar.
EmDrive denilen yakıt gerektirmeyen ‘imkansız’ motor ile sadece 10 haftada
Mars’a astronot taşımak mümkün olabilecek. Nasıl ya da neden çalıştığını kimse
tam olarak açıklayamasa da, çalıştığı kanıtlanmıştır. Motor teknolojisinde bir
devrim sayılan EmDrive, kapalı bir bölmede mikrodalgalar tarafından itme
oluşturuyor ve sadece güneş enerjisine ihtiyaç duyuyor.
Bilim adamları, motoru “Fizik kurallarına meydan okuyan motor” olarak
adlandırıyorlar ve gelecekteki uzay araçları için bir motor seçeneği
olabileceğini belirtiyorlar.
Şimdi, bilim adamları motorun nasıl çalıştığını açıklayan bir teori
geliştirmeye başladılar. Bu çalışma ile motorun nasıl çalıştığı önümüzdeki
kısa bir süre içinde açıklayabilecekler. Sadece teorinin son kontrolleri
yapılıyor.
Ancak fikir, yeni bir şey değil. Bu kavram, araştırmacı Roger Shawyer
tarafından 16 yıl önce ilk kez inanılmaz bir fikir olarak önerilmiştir. 2000
yılından bu yana, Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’ne ait olmak üzere
dört bağımsız araştırma tesisinde motorun güç ürettiği ve bir itme oluşturduğu
görülmüş olsa bile, bunun nasıl olduğu açıklanamadı. EmDrive, roket yakıtına
gerek kalmadan itme için elektrik enerjisini dönüştürüyor. Klasik fiziğe göre
bu motor, momentumun korunumu yasasını ihlal ettiği için çalışmamalıdır.
Yasaya göre sisteme etki eden bir dış kuvvet olmadığı sürece, sitemin
momentumu korunmaktadır. Momentumun korunumu yasası geleneksel roketlerde
kullanılmaktadır.
Ancak, Plymouth Üniversitesi’nden Dr. Mike McCulloch kesin olarak bu imkansız
enerjiyi açıkladığını düşünüyor. Onun bu açıklaması yeni Eylemsizlik
prensibini temel almaktadır. Teoriye göre hareket ve ivme değişikliklerine
büyük nesnelere etki eden sürtünme kuvveti neden olmaktadır.
Eylemsizlik kuvvetinin var olması fikri yüzyıllardır araştırmacıları
şaşırtmıştır. Çünkü eylemsizlik kuvveti kaynağı belli olmayan yalancı
kuvvetlerdendir.
Dr McCulloch, eylemsizliğin “Unruh radyasyonu” olarak adlandırılan Einstein’ın
genel görelilik teorisinin öngördüğü bir etki ile açıklanabileceğini
önermektedir. Unruh radyasyonu varsayımına göre ivmeli bir gözlemci Kara cisim
radyasyonunu gözleyebilirken, eylemsiz bir gözlemci gözleyememektedir. Diğer
bir deyişle eylemli bir referans siteminin arka planı ivmeli hareket nedeniyle
ısınır. Bu etki ile vakum içindeki ivmelenmeler sonucu boş uzay, anlık ivme
ile orantılı gaz parçacıkları ile dolar.
Dr McCulloch eylemsizliği, ivmelenen bir cisme Unruh radyasyonu tarafından
uygulanan basınç olarak tanımlıyor. Kütle büyüdükçe ivmelenme az oluyor, bunun
sonucunda Unruh radyasyonunun dalgaboyu büyüyor. Çok çok küçük ivmelerde ise
dalgaboyu o kadar büyüyor ki gözlemlenebilir evrene sığmıyor. Bundan dolayıdır
ki, enerjinin kuantumlu yapısı gibi, eylemsizlikte kuantumludur ve her değeri
alamaz, sadece dalgaboyunun tam katlarına sahip değerleri alabilir fikri bilim
adamları tarafından ortaya atılıyor.
Bilim adamları, eylemsizliğin çok küçük ivmelenmelerde sonsuza yaklaşmasını
yani gözlenebilir bir değere sahip olmamasını beklerlerken, ölçülebilir bir
değere sahip olduğunu gördüler. Aslında böyle bir etkiyi bilim adamları daha
önce bir uzay aracının dünya üzerinde alçaktan uçuşu sırasında
gözlemlemişlerdi, yani uzay aracı olması gerekenden daha büyük bir hıza sahip
olmuştu.
Aslında EmDrive’nın yaptığı şey de bu olabilir. Yani Unruh radyasyonunun
izinli dalgaboyunu azaltıyor olabilir.
Dr McCulloch’a göre fotonlar bir eylemsizlik kütlesine sahip olduklarından,
eylemsizlik deneyimine sahipler. EmDrive’nın kesik konik biçimli yapısından
dolayı, çok az Unruh radyasyonu oluşturuyor.
MİT tarafından hazırlanan bir rapora göre, koni bir ucunda belirli bir
büyüklükte, ama diğer küçük ucunda ise sadece küçük bir dalgaboyunda Unruh
radyasyonu verir. Fotonların eylemsizlikleri, koni içindeki boyut
değişiklikleri nedeniyle fotonların ileri geri sıçramalarına neden olur. Bunun
sonucunda momuntumun korunumu gereği bir itme oluştururlar.
Bilim adamlarına göre çalışma prensibi bu şekilde. Dr McCulloch, bu ters itme
gücünün etkisinin yapılacak olan NASA deneylerinde gözlemlenebileceğini
söyledi.
Bir sonraki adım daha geniş bir ölçekte EmDrive’ı test etmek ve eğer başarılı
olursa, sadece dört saat içinde aya hem yolcu hem de ekipman taşıyabilir, ya
da sadece on haftada kızıl gezegene seyahat edilebilir. Daha büyük ölçekte
düşünülürse, insanları Güneş sistemin dışına taşıyabilir. Örneğin Alfa
Centauriye seyahat mevcut teknoloji ile onbin yıllar sürecekken, EmDrive ile
bu süre yüz yıla indirilebilir.
Yakıtsız ve İmkansız Uzay Aracı!
NASA’nın yakıtsız manevra roketinin görünmez bir egzozu mu var?
İnsanları 10 haftada Mars’a götürebilecek ve ‘imkânsız’ diye tanımlanabilecek
böyle bir motorun çalıştığı gösterildi ama hiç kimse bunun nasıl olduğunu
bilmiyor.
EmDrive (Elektromanyetik Sürücü) olarak adlandırılan uzay aracı manevra
roketinin, mikro-dalgaları, kapalı bir odanın yakınında sektirerek, itme gücü
oluşturduğu ve bunu yalnızca güneş enerjisinden yararlanarak gerçekleştirdiği
iddia ediliyor.
Birçok kişi bunun basitçe ‘abartılı’ bir propaganda olup olmadığını tartışıyor
çünkü bu açıklama, fizik kanunlarına aykırı gibi görünüyor.
Bir grup bilim insanı ise bu motorun tam olarak nasıl çalışıyor olabileceğine
dair yeni teorilerini açıkladılar. Buna göre, yakıtsız ve imkânsız olarak
görünmez bir egzozu olabilir.
Belki bu teori, Elektromanyetik Sürücü’nün, insanları 10 haftada Mars’a
götürmesini açıklayabilir…
Uzay yolculuklarında itici güç olarak elektromanyetizmin kullanılması 15 yıl
önce ortaya atılmış bir fikirdi ve fizik kanunlarına karşı koyduğu için
imkânsız olduğu düşünülüyordu.
Ancak bugün, bu gücün kullanılabileceği düşünülüyor ve eğer başarılabilirse
uzay yolculuklarında bir devrim yaratabilir. Çünkü bu gücü kullanarak diğer
gezegen ve uydulara yapacağımız yolculuklar aşağı yukarı şu kadar vakit
alacak:
Ay - 4 saat
Mars - 70 gün
Plüton - 18 ay
Alfa Centauri - 100 yıl (Bugünkü teknolojimiz ile onbinlerce yıl süreceği
biliniyor.)
July/August 2009 - #76
Still More News
Chinese Said to Be Working on “Impossible” Space Drive
A controversial British inventor could be on the verge of changing the way we
move through space. Roger Shawyer’s ‘Impossible’ space drive, also called the
Emdrive (short for electromagnetic drive), has been dismissed by many
mainstream scientists; but now Chinese researchers say they have confirmed
his theory and are busy building a demonstration model. If they are right,
space travel may become a lot more feasible, and the Chinese could be the new
leaders in space.
Shawyer is a scientist whose work with radar and communications systems has
been previously published. He claims that his drive will convert electrical
energy into thrust via microwaves. When New Scientist Magazine published a
story on his drive late last year, a firestorm of criticism ensued. According
to Wired.com John Costella, an Australian physicist wrote, “It is well known
that Roger Shawyer’s ‘electromagnetic relativity drive’ violates the law of
conservation of momentum, making it simply the latest in a long line of
‘perpetuum mobiles’ that have been proposed and disproved for centuries. His
analysis is rubbish and his ‘drive’ impossible.”
Nevertheless Chinese scientists at Northwestern Polytechnical University (NPU)
in Xi’an are undeterred, while early U.S. interest in Shawyer’s Emdrive has
apparently not born fruit.
Could history be repeating itself? Robert H. Goddard, the American inventor of
the liquid fueled rocket, found little interest here in his pioneering work
which later led to the development of German rocketry which destroyed much of
London during the blitz of World War II. After the war, America’s rocket
program was built on German technology which had been built on the American
Goddard’s discoveries.
EmDrive (Propelantless microwave resonant reactor )
Electromagnetic Propulsion
Could NASA’s EM drive defy the laws of physics?
A look at this exciting Star Trek technology and its skeptics
June 13th 2015 | Montana | Christopher Beddow
Photograph by Paramount Pictures
Rumours about the Electromagnetic Propulsion Drive, or EM Drive, have been
echoing throughout the internet for several years.
This April, NASA tested this curious piece of technology at the Johnson Space
Center, confirming that it was indeed able to produce propulsion in a vacuum.
Rocket engines as we know them have always produced propulsion by venting
exhaust, which emerges at a high pressure as a result of combustion and causes
an opposite reaction. In other words, whilst exhaust exits in one direction,
the engine is propelled in the other.
This is in line with the principle of conservation of momentum; but the
results of the EM Drive experiments suggest there may just be an exception to
the rule.
Scientific claims
The EM Drive, in theory, converts energy into thrust without emitting any sort
of exhaust — bypassing the need for mass to be expelled in one direction in
order to propel the rocket in the other.
Ever since its emergence in 2001, under Roger J. Shawyer of the small UK
company known as Satellite Propulsion Research, the science behind this
technology has been met with skepticism. Yet, in 2010, parallel developments
in this area of were undertaken in China, where Professor Juan Yang reported
the potential for electromagnetic propulsion to produce thrust in space
without requiring combustion.
In early 2014, Dr. Harold White of NASA picked up on similar research and
presented the idea at the Joint Propulsion Conference, explaining how
propulsion was produced by magnetic fields in what is called a
magnetohydrodynamic drive.
Photograph by Satellite Propulsion Research
Until now, no country had tested this technological phenomenon in a vacuum
yet, despite it being the very environment in which it was claimed to function.
Finally, this April, NASA tested the EM Drive in a vacuum and was able to
produce thrust, confirming some of the claims about its potential.
The recent test also nullified some hypotheses which had suggested that thrust
came from some minute form of heat convection — wherein a transfer of fluid or
gas accompanies a transmission of heat as seen in the emission of fuel exhaust
from modern day rockets.
With no stowaway fluids or gases causing accidental propulsion during the
experiment, the science behind the EM drive has once again become a topic of
debate. The technology appears to function as described, but remains without a
clear explanation.
NASA’s EM drive may just be a piece of technology that truly accomplishes the
impossible, however small the scale.